MEMLEKETE HOŞ GELDİNİZ

   
  Ordu Değişim Gazetesi
  Tuncer Engin
 







  


Gördüklerimiz
Duyduklarımız!..
TUNCER ENGİN

 Eski Çay Bahçeleri

 

 Bundan yaklaşık 50 sene öncesinde  yani 60 lı yıllarda  Ordu’  iline iki adet çay bahçesi hizmet veriyordu iskele Cay bahçesi ve Öğretmen evinin bitişiğindeki Belediye parkı çay bahçesi Yaz akşamları  bu iki parkta sohbet etmenin farkı bir başkaydı.  Ordu eski Valisi Mustafa Karaer  Gazeteci Rıza Şimşek  çoğu zaman avukat Orhan Kulaçoğlu ile birlikte bu  çay bahçesinin tahta masalarında  oturur çay kahve içer   sohbet ederlerdi. Biz çocuklarda şimdiki öğretmen evinin önündeki çocuk parkındaki salıncaklar boşalsa da bizde sallansak diye bekler dururduk..

      Rahmetli Haluk ve Faruk Uzman  kardeşlerinde  de en büyük zevkleri Rıhtımın parmaklıklarından  denize atlar  oradan Küçük iskeleye kadar  deniz aslanları edasıyla yüzerek gider  sonra aynı stille geri dönerlerdi. Bunu haftanın en az beş günü yaparlardı.Sahilde   yürüyüş yapanlar bu uzun mesafe yüzücülerini konuşurdu.
       Geceleri bu iki bahçe tıklım tıklım olur gece geç saatlerde insanlar evlerine dönerken Münir Denizci  Ustanın lezzetli dondurmasının tadına da mutlaka bakarlardı..

        Eski Tahta masa ve sandalyelerin üzerinde içtiğimiz nefis  çayları unutmamız mümkün değil.1970 li yıllarda Özelliklede Endüstri Meslek Lisesine  Valilikçe iskele çay parkının ortasına yaptırılan Işıklı Atatürk Panosu  İskele Çay Bahçesinde geceleri yandığında bir başka  güzellik ve de özellik taşıyordu.

    Şimdi   Bu iki çay bahçesi de Yenilendi işletmecileri tarafından  modern hale getirildi Yeni şekli ile Ordu’lulara hizmet verecek Yıllarca iskele çay bahçesindeki  yerde duran Işıklı Atatürk’ün   geceleri ışık saçan Atatürk rölyefini de eski yerine koyarlarsa da bundan mutluluk duyarız ...     .

        İki dönem Belediye Meclis üyeliği İmar komisyonu üyeliği kısa bir dönem de olsa  Belediye Başkan vekilliği yaptığım dönemler oldu. Belediye Başkanı Fazıl Sözer’den günümüze Belediye Başkanlarının çalışmalarını az çok takip eden kırk yıllık bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim 

       Bir sürü garipliklerle şehir hayatımız devam ediyor da  bir tekerleme vardır

       Deveye sormuşlar boynun nede  eğri diye..  Nerem doğru demiş..

 

                                        ORHAN YILMAZ

 

          Bir buçuk ay önce kısmi felç geçirdim. Yoğun bakımda 6 gün  yattım tedavi oldum sol elimde bir duyu kaybı  var. Allaha Şükürler olsun ki beterin beter var Baston değneği ile yavaş yavaş yürüyorum. Bilgisayarda yazı yazarken de  zorlanıyorum. Pazar günü  çok eskilerin Uyanış gazetesinin  sahibi sevgili  Orhan Yılmaz  ağabeyin  Cenazesini ancak pazartesi günü öğrenebildim. Allah Rahmet eylesin toprağı bol olsun

         Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Ruhu şad olsun.

       

 

           YENİ ORGANİZE SANAYİ...

            1991 senesinde ORDU  Organize sanayi Karapınar mahallesi yolu üzerinde istimlak edilen yaklaşık 600 dönüm arsa üzerine yapılırken arsa sahipleri mağdur edildi Arsa sahipleri paralarını uzun bir süre alamadılar arsayı alanlar arazi zengini oldular arsaları ellerinden çay kahve parasına alınan vatandaşlar perişan oldular... Çay kahve parasına istimlak edilen parselleri alanlar arsa zengini oldular arsaları elinden alınan vatandaşlar perişan oldular paralarını almakta güçlük çektiler. Organize sanayi yönetim kurulu  parselleri satarken  yaptıkları sözleşmede  çoğu arsa sahipleri yerine getirmek zorunda olan şartlara uymadılar taahhütlerini yerine getirmediler. İki arsa alan birsine fındık değirmeni yaptılar diğerine bir şey yapmadılar boş tuttular arsaya  depo yaptılar Fabrikaları deposu ile birlikte geçtiğimiz yıllarda TMO’ya kiraya verdiler Organize sanayi DEPO sanayi oldu. Vali Kemal Yazıcığıoğlu zamanında Organize Sanayimi Depo sanayimi diye bir yazı yazmıştım şimdi yine yazıyorum.

            Organize bölgesinde gerçek  istihdam yaratan sanayi  bölgesi şartlarına uygun iş yapan bir kaç sanayicilerimiz var onlar da olmasa Organize sanayimiz içler acısı. Bunları neden yazıyorum..

Yeni yapılacak olan OBS de gerçek sanayicilere yer tahsisi yapılsın Rantçılara arsa tahsisi yapılmasın  Başbakan yardımcısı  Bakanımız Numan Kurtulmuş’a ve Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’na  Boztepedeki Radison Blue Oteldeki toplantıda da söyledim Yeni yapılacak OSB de Arsa Rantçılarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledim aynı olayı Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a da Belediyedeki basın toplantısında  anlattım. Başkana gazeteci Erol Karaer Düz mahallede bulanık sarı renkte su akıyor deyince Başkan içme sularının günlük numunelerinin alındığını sularda mikrobik bulgulara rastlanmadığını Düz mahallenin su borularının çok eski  pik döküm olduğunu en kısa zamanda boruların değişeceğini söyledi  , surlarımız temiz dedi..

              Gazeteci Atilla Şimşek’de Düzmahallede ki işyerinin musluğundan bulanık su ile birlikte saman parçaları  geldiğini söyledi...

              Arka sırada oturan bir gazeteci arkadaşımız söz aldı sorusunu soruyordu ki Başkan ince bir giydirme yaptı  Önce kendini tanıt sen kimsin deyince solonda bir suskunluk oldu. Gazeteci arkadaş  Ordu’da 10 yıldır gazetecilik yaptığını hatırlattı Başkanım sokakta gördüğünde abi diyorsun burada tanımıyorsun adım Mehmet Ziya Odabaş beni istemiyorsanız gidebilirim  deyince ortam  biraz yumuşadı.Başkanla söyleşi devam etti.

            Mahalle aralarında apartman altlarındaki içkili yerlerden çok şikayetler geldiğini söyleyen başkan yaptığımız tetkiklerde bu iş yerlerinin yasal eksikliklerinin olduğunu içkili yer açmışlar yangın çıkışları yok  önümüzdeki günlerde Başkan eksiklerini tamamlayamayan   40 işyerinin kapatılacağını söyledi. Gazeteci Erol Karaer Ordu’da  Turizmden bahsediyorsunuz İçkisiz turizm mi düşünüyorsunuz  Ordu’ya gelen  Misafirlerimizi götürebileceğimiz düzgün bir yer yok dedi.Başkan Enver Yılmaz İçki polemiğine girmek istemedi Benim zamanımda kimseye içki  ruhsatı verilmedi Mıdı restoranda ise işletmeciler arasında anlaşmazlık sorunu var anlaşamıyorlar dedi. Gazeteci Atilla Şimşek Başkanım Turizm çağrısı yapıyorsunuz Turisti çağırdığınız yerde Tuvalet yok deyince Çok haklısın bunlar planlanmalı dedi başkan. Daha sonraları karşılıklı sohbetle toplantı son buldu.                                          

SERGİYE GİTTİK

 FIRÇA YEDİK...

 

Sergiye gittik  Fırça Yedik  dersem bu da nereden çıktı diyebilirsiniz ? Ordu Büyükşehir Belediye binasının Giriş Katındaki Büyükşehir Belediyesinin  Sanat Galerisinde Değerli gencimiz ressam Emin  Öztürk ‘ün Organize ettiği  Ünlü Grafikerimiz Alametifarikanın yaratıcısı Uğurcan Ataoğlu ve Spor dalında  kitaplar yazan  Sevecen Tunç’un birlikte düzenledikleri Ordu Gol Gol Futbol ve Kent Kültürü  sergisi 13 Ocak’ta   Sanatsever Orduluların katılımları  ile  açıldı İnsanlar açılış öncesinden birbirinden güzel eski fotoğrafları değerlendirmesini kendi aralarında konuşurken Serginin açılışını yapmak üzere Başkan Enver Yılmaz salona girdi sanatsever Ordululara tek tek tokalaştı  ellerini sıktı hoş geldiniz  dedi .

            Bu sıcak  selamlaşmadan sonra sunucu Sanatçılar hemşerimiz  Uğurcan Ataoğlu ile Sevecen Tunç’a konuşmalarını yapmak üzere mikrofon uzattı Onlarda Başkan Enver Yılmaz’a sergi salonunu tahsis ettiği için teşekkür edip kısa konuşmalar yaptılar.

 

                                 BAŞKAN YILMAZDAN FIRÇA YEDİK..!

            Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz sergide konuşurken salonun Akustiği olmadığı için salonda uğultu oluştu Başkan ben konuşurken yükselen uğultu için benim konuşmamdan kaynaklandığını sandım.  Benden önceki konuşmacıların  konuşmasında da aynı şeyler olmuştu.  Bu tip salonlarda nasıl konuşulacağını bilmeniz lazım.Kendi aranızda   Konuşmak istiyorsanız dışarıya çıkar istediğiniz kadar konuşursunuz şeklindeki sitem konuşmasını sürdürdü sanatçılara emeği geçenlere teşekkür etti. Salondaki misafirler Başkandan  Adabımuhaşeret fırçasını sesi yerinde yedikten sonra sus pus kesildik. Ben dahil Sergideki ince fırçanın  üstüne  ikram edilen kokteyl masasındaki  serin suyu içmeğe başladık...Gazeteci Atilla Şimşek’e Bu fırçada bize uzun zaman yeter. Dedim.

        Salondaki Sportif faaliyetlerde çekilmiş birbirinden güzel nostaljik eski yeni  Fotoğrafları zevkle izledik.Başkan bu serginin daha da zenginleşmesi için insanların ellerinde bulunan eski fotoğrafları serginin daha da zengin koleksiyonu için geri verilmek üzere  emanete istedi.

      Ümit ederim sporsever insanlar ellerindeki eski fotoğrafları paylaşırlar.

       Uğurcan Ataoğlu Orduspor’un efsane futbolcusu PELE EROL için bir Kitap hazırlıyor.Biz biliyoruz ki Uğurcan Ataoğlu yaptı mı en iyisini en güzelini yapar. Bu kitap çalışmasını hasretle bekliyoruz.

       Bu nostalji dolu Ordu Gol Gol  adlı  sergiye emeği geçen herkese teşekkürler...

        Elinize yüreğinize sağlık..                  

        “OCAK AYINDAYIZ

                         KENDİNE İYİ BAK”

             Büroya giderken Sırrı Paşa caddesinde Gazeteci Metin Akyürek arkadaşla karşılaştım Selamlaştıktan sonra Nasılsın iyi misin dileğinde bulunduktan sonra da  Başsağlığı dileğinde bulundu Allah razı olsun dedim teşekkür ettim. Sen nasılsın diye sordum Ocak ayındayız kendine iyi bak temennisinde bulundu..ve ayrıldık.

             Gazeteci arkadaşlar içir Ocak ayının önemi vardır. Çünkü ocak ayında bir çok Gazeteci arkadaşımızı ağabeylerimiz  tesadüf bu ya..hayatlarını Ocak ayında kaybetti onun içindir ki gazeteci arkadaşlarımız  Ocak ayı geldi mi bu temenniyi kendi aralarında  şaka yollu yaparlar.  

       Ocak ayında hayatını kaybeden gazeteci arkadaşlarımıza ağabeylerimize Allahtan rahmet diliyorum mekanları cennet olsun

           10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Anemon Otelde Gazetecilere verdikleri  sabah kahvaltısında bir araya geldiler Gazetecilerin gününü kutladılar. Çok sayıda gazetecinin katıldığı toplantıda ilk  konuşmayı yapın Büyükşehir Belediye başkanı  Enver Yılmaz Basın mensuplarıyla çok eskilere dayanan dostluklarımız oldu. Beni sevenlerde var sevmeyenlerde.. Bu işin tabiatında var . Bu vesile ile aramızın kötü olduğu gazeteci dostlarımız varsa bu günü bir Milat olarak kabul edelim ve barışalım dedi.  Başkan Yılmaz konuşmasını yaparken elektrik kesintisi oldu. Başkan Bu bizden kaynaklanmıyor esprisini yaptı.

             Mikrofona dav et edilen Vali Balkanlıoğlu10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününüz kutlu olsun Basının eleştiri yönü olacak Basın Demokrasinin temelidir . En son 15 Temmuz kalkışması  Basın sayesinde atlatıldı . Basının eleştiri yönü de olacak halktan gelen dilek isek ve şikayetleri sayfalarına yansıtacak bizler göreceğiz  bizimde halktan olan istek ve dileğimiz  sizlerin aracılığı ile  halkımıza ulaşacak basın köprüsüdür.. Sizlerin sayesinde dünyanın dört bir yayından haberdar oluyoruz  Sivaş muhabirlerimiz var . Çatışmaların arasında kalan şehit olan  rehin alınan kaçırılan öldürülen gazetecilerimiz var . Bizlere haberleri ulaştırmak için zor şartlar altında fedakarca çalışıyorlar  sizleri kutluyorum diyen Vali Balkanlıoğlu 10 Ocak Gününün  aynı zamanda İdareciler Günü olarak da kutlandığını hatırlattı.

          Bu konuşmalar sonrası Gazeteci arkadaşlardan  Atilla Şimşek  Temel Aşar Osman  Şahin  .......

Erol Karaer birer konuşma yaptılar da hiçbirinin aklına Ocak ayında hayatlarını kaybeden ölen        Gazeteci arkadaşlarımız  gelmedi .

            Konuşmalar sonrası Büyükşehir Belediyesinin hediye poşetleri alamayan  gazeteciler Toplu fotoğraf çekilmesi için havuz başına davet edildi.Bu arada Anemon otelin soğumuş kahvaltı menüsünü de Otele yakışmadığını da burada  yazmadan geçmeyeceğim..

      Gazeteci arkadaşlar  Ocak ayında kendinize iyi bakın Sağlıcakla kalın...

                          BİR GARİP ŞEHİR OLDUK..!

 

        

            Büyük Şehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz seçildikten bir müddet sonra yaptığı bir basın toplantısında Kaldırımlar yaya vatandaşların diye  konuşmuştu da  sevinmiştik . Daha sonraları kaldırımlarda bisikletler Lahmacun dönerci motorları ve bisikletleri kaldırımda yürümeye çalışan  insanların aralarında cirit atmaya başladılar yaya  insanları rahatsız ettiler   . Kaldırım işgalleri bununla da kalmadı özellikle Öğretmen evinin bulunduğu kaldırıma zaman zaman park edilmiş araçlar oluyor engelli araçların park yerleri gerçek engelliler tarafından işgal ediliyor. Bizim gördüklerimiz bu gariplikleri    trafik zabıtası görmüyor mu ?..

           Gariplikler derken Garipler inşaatını Belediye  Parkının bir köşesinde  8. katı Demir konstrüksiyon la tamamlamak üzere yeşil alanlara parklara duyarlı mahalle halkının itirazlarına rağmen çıkmaz sokağın köşesinde  emsal binalardan  daha yüksek olarak  mahallenin ortasında  yükseltiyor..Projesinde 85 yataklı başlatılan otel inşaatı 125 yataklı olarak yapılıyormuş. Böyle bir otelin araç parkını yandaki belediye otoparkı ile düşünürseniz otopark  sorunu da kendiliğinden hal olmuş. Sermaye kendi işini bir şekilde halleder de.Bu şanslı Garip otelin sahipleri Ordu sinemasının bulunduğu yeri de satın aldılar binayı yıktılar yerine  sorunsuz itirazsız olarak  tarihi hamamın  önüne Sinema Oteli yaptılar fakat şehrin ortasında bulunan nostalji Parkın bitişiğinde halkın  yaz aylarında  ailece gidip dinlendikleri çay kahve içtikleri sohbet ettikleri nostalji   parkın köşesindeki Belediyeye ait Parseli de satın alan Garipler  önce bu parselde bulunan Kırk elli yıllık  Büyük sağlam  çam ağaçlarını bir gece operasyonu ile kestiler, öğretmen evi de bir zamanlar aynı şeyi yaptı mahalle sakinleri parkın bütünlüğünün bozulmaması adına  yanı başına Parkın yanına  yapılacak inşaata karşı çıkmalarına rağmen Polis Zabıta korumasında ağaçlar yok edildi ve temel inşaatı  Beton katlarla birlikte yükselmeğe başladı. Bitişikteki  6 katlı inşaatlara inat 8. kat demir konstrüksiyon olarak yapılıyor. Sahil şeridi üzerinde bazı inşaatlar mühendislik dehası olarak sahil yolundan 5 kat arka yoldan 4 kat ruhsat  alarak 9 katlı olarak yasal zemine oturtturulmuş bu garip zeka ürünü 9 katlı binalar mimarlık harikası  !...  olarak  konuşulmaktadır.

         Yine bir basın toplantısında Başkan Yılmaza Bazı işyerleri kaldırımları dükkanın içine alıyorlar işyerlerini büyütüyorlar  diye sorduk Başkan da nerede almışlar diye sordu Belediyenin arka penceresinden bakarsanız görürsünüz  demiştim de Başkan hala  arka pencereden bakacak diye bekliyorum. Demek ki Yapanın yanına kalıyormuş..

    Garipler İnşaatın sahiplerinin Turizm Otelcilik  sektörüne kattığı  Sinema Otelinin konumu  hiç konuşulmayacak ama parkın bitişiğine Gariplerin  yaptıkları yeni 8 katlı  Garip otel inşaatı ise hiç unutulmayacaktır. Gariplikler şehri olduk. Eskilerde bazı  Bayındırlık müdürlüğü ve Belediye imar müdürlüğünün  elemanlarınca  rıhtım başındaki  Yeşil alana yaptıkları Martı  apartmanı,  eski Belediye imar müdürünün sit alanına yeşil alana yaptığı 3 katlı ev inşaatı, Rıhtım başına kıyı kenar çizgisi üzerine yapılan  O tel inşaatı    yine  Eski plaj mevkiine  kıyı kenar çizgisi üzerine kumun üzerine yapılan lokanta  şehirdeki  imar garipliklerin bazıları... Yine  İş Bankasının önündeki bir Garip kaldırım bunlar  say say bitmeyecek Şehirdeki  Garipliklikler dizisinden bazıları..  Bunlar bildiklerimizin gördüklerimizin bazları... Bir zaman içerisinde Martı apartmanın yanındaki arsaya da bina yapmak için müracaat ettiler . Zamanın belediyesi bu arsanın   yeşil alan içinde  olduğu gerekçesiyle inşaat izni vermedi. Belediye isterse bu gibi yeşil alanlara çivi dahi çaktırmazmış tabii isterse  bunu da öğrenmiş olduk da  gönlümüzden geçen bu gibi Şehir  Garipliklerin bundan sonra olmamasıdır.

 

            Rahmetli Alaettin Benal ağabimizin bir sözü vardı  “yaz yaz oku” derdi ,Şehirdeki gördüğümüz Şehir  garipliklerini  biz yazıyoruz biz okuyoruz yaptığımız sadece bu... Turnasuyu Melet arasındaki  kumsalda  Kıyı kenar Çizgisi uygulaması oluyormuş.Bakalım kimlere piyango çıkacak. Bekleyip göreceğiz ... 

                     7 ARALIK 1947

                     BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM.

             Bu gün benim  Doğum Günüm.. Doğum günümün dışında Babam  rahmetli Dr İsmail Engin’in Eski çok sayfalı Nüfus Cüzdanımın boş  bir sayfasına benim için yazdığı yazı benim için çok önemli ve anlamlı bir doğum günü hediyesi.

              Sevgili babacığımın bana kendi el yazısı ile yazdığın yazıyı dostlarımla arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Kişisel bir yazı olacak ama bağışlayın...

                             

                                    Ankara

       Tuncer..!

       Sen hakikatte 7 Aralık 1947 Pazar günü sabahı Ankara’da  Gülhane askeri Tıp akademisi doğum kliniğinde dünyaya geldin.23 gün sonra 1948 senesi başlayacaktı. Eğer senin hakiki doğum tarihini yazdırsa  idim sen yaşından bir yaş büyük  olacaktın .Şimdi ise yaşından  tam bir ay büyüksün.

       9 Mart 1948

       Baban

        Dr. İsmail Engin

 

         Şu anki resmi doğum tarihim nüfus kağıdımda 7 ocak 1948 olarak yazılı yani 69 yaşıma girmiş oluyorum.

         Babam rahmetli  Dr. İsmail Engin Gülhane Tıp Akademisinden  1937 senesinde Askeri  Teğmen  rütbesi ile mezun olmuş sırasıyla  İstanbul Van Erciş Adapazarı Kütahya Ankara ve son olarak Trabzon Asker hastanesinde iken kd Binbaşı rütbesiyle emekliğini istemiş ve Anneme Saniye gezdiğimiz görev yaptığım yerler yeter Artık Ordulu hemşerilerime hizmet etmek istiyorum demiş ve Ordu Devlet Hastanesine Başhekim ve Genel Cerrahi uzmanı olarak tayini çıkmış. Ordu Devlet Hastanesinde görev yaparken 2 Şubat l958 tarihinde bir Pazar günü Şimdiki karayollarının önünde bir Jeep kazasında 47 yaşında mesleğinin en verimli çağında hayata gözlerini kapatmıştır.

       Sevgili babacığım Nüfus kağıdıma yazdığın yazı için sana binlerce teşekkürler. Allahın rahmeti üzerine olsun Işıklar içinde yat...  


              
OVİT VE…

                             GÜZEL ORDU PASTANESİ

               

             

Rize  Erzurum Karayolu üzerinde İkizdere Geçidine 2640 metre  Rakımda  OVİT dağında yapımı son aşamaya gelen Türkiye’nin en uzun Dünyanın çift geçitli 4. büyük  14.3 km uzunluğundaki OVİT tünelinde son aşamaya gelindi.Çok yakında  Tünelin diğer ucundaki ışık gözükecek.

             Böylelikle Türkiye’nin en uzun 15 ocak 2007 de açılan  3.778 kmlik Tüneli Ordu Nefise Akçelik Tüneli  sıfatı da elimizden alınacak. Zaten şehrimizde marka olacak neyimiz var ki diyebilirsiniz. ..

           Eski Merkez  Polis Karakolunun karşı köşesinde  Unlu mamuller üzerine Aile işletmeciliği yapan     Güzel Ordu isimli temiz güzel  bir pastanemiz var. Bu Pastanemizin en büyük özelliklerinden biri senelerdir çocukluğumuzdan bu yana  Ordu’da tek Amonyaklı simit dediğimiz çok özel bol susamlı  bir çıtır simit yapması. Çocukluğumuzda Millet sinemasında 2 simit bir gazoz alır gazoz çabuk bitmesin diye de gazozun kapağını açtırmaz  çivi ile deler gazozu simitle  öyle içer siyah beyaz filmleri seyrederdik. . Bu yazdıklarımı 50 sene önce yapardık neydi o güzelim günler... Biz halen  arada bir bu  Amonyaklı gazlı simitten alır Atilla Şimşek  Can Acar  ve ben  büroda Gazozla içer eskileri konuşuruz..O eski yıllarda   Ordu’nun sosyal hayatına renk katardı Millet Sineması, halen o günler gelir aklıma .. Tiyatroları Konserleri Millet Sinemasında izlerdik. Ahmet Tarık Tekçe’yi Öztürk Serengil’ Yıldıray Çınarı Özcan Tekgül’ü daha nice sanatçıların konserleri bu sinema salonunda izler onları yakından görme imkanımız da bu şekilde olurdu....

        Hepsi iyi güzel de Bu OVİT yazısı nereden çıktı ne alaka diyebilirsiniz.

Güzel Ordu Pastanemizin Özel ürünlerinden  Enfes güzel, Kepekli Sade, enfes Galetalarını ve diğer mamullerini koyduğu ambalaj naylonların üzerinde OVİT yazısını görünce dikkatimi çekti Nereden akıllarına geldi diye düşündüm.araştırdım Pastanenin sahibi olan aile o bölgeden  önce Rize’ye sonradan Ordu’ya gelmişler..

        Uzun yıllar öncesi Ovit bölgesinden Rizey’e oradan İkizdere ilçesi Cimil köyünden  Ordu’ya  göç eden aile . Zaman içerisinde  Güzel Ordu Pastanesi adı altında bir zamanlar Rize’ye de ambalajlı ürünler satıyorlarmış Rize’ deki tanıdıkları esnaflar  Güzel Ordu adı altında mal satıyorsunuz köyünüzün eteğinde bulunduğu Ovit  adını yazın ambalajın bir kenarına deyince  OVİT ismini de ürün ambalajında kullanmaya başlamışlar..

         İyi ki de öyle yapmışlar..

Türkiye’nin  Ordu’dan sonra en uzun OVİT Tüneli açıldığında

        OVİT Tüneli Dünyada  OVİT dağının ve Tünelinin yanı köyleri  Cimil de öyle anılacak

         Ovit Tünelinin yanındaki Cimil  köyü bizim köy diyecekler. Köy bu arkadaşlarımızın olsun bizlerde onların yaptığı kalitesi tescillenmiş beğenilen  nefis Ünlü Amonyaklı simidimizi  Kepekli galetalarımızı.  çıtır üzümlü peksimetlerimizi ve diğer ürünleri afiyetle yiyelim.

       OVİT Dağındaki Dünyanın  tüplü çifT geçitli   4. en uzun  tüneli 14.3 kmle  OVİT Tüneli açıldığında Dünya haritalarında da yerini almış olacak.

        Elinize sağlık...              

 


                 GECİKMİŞ BİR YAZI    

Ani rahatsızlığım  dolayısıyla  Umut Hastanemizde yattığım günlerde yazı yazma şansım olmadığı için Bilgisayarımın başına da geçemedim Teyzemin torunu yeğenim Umut Hastanesinin Röntgen uzmanı Dr Çetin Yener ile Umut hastanesinin birinci katında yaklaşık 15 gün  4 odalık mesafede birlikte yattık ama görüşemedik konuşamadık arada bir odasının kapısına kadar gittiysem de görüşmemiz  konuşmamız nasip olmadı Sevgili eşi Rabia ile  görüşmemizde  Çetin kardeşimin durumunu ondan öğrenebiliyordum ancak. Gazeteci Atilla Şimşek  arkadaşım ile hastaneye yatmadan epey bir zaman önce  Çetin kardeşimin Efirlideki evinde ziyaretine gitmiş orada görüşmüş sohbet etmiştik şimdi iyi ki gitmişiz diyorum.

          Aynı hastanede yattığımız bir gece yarısı bir tanıdığımız odaya geldi Eşim Ayhan’a  Ayhan abla Çetin Ağabeyi kaybettik dedi. Allah Rahmet eylesin diyebildim Eşim Ayhan’la birlikte  Çetin in olduğu odaya doğru gittik Sevgili eşi Rabia’ya Başsağlığı dileklerinde bulunduk.

        Umut Hastanesi değerli bir Uzman Doktorunun Ordu saygın Değerli  bir evladını  kaybetti dedim eşim Ayhan’a  Ertesi Pazar günü Umut Hastanesinin Acil girişinin önünde düzenlenen bir veda töreni sonrası Merkez orta Caminde kınlan öğlen namazı sonrası aile kabristanlığında ebedi istirahatgahında sevenlerinin duaları ve göz yaşlarıyla toprağa verildi. Dedi Atilla arkadaşım

              Sevgili kardeşim mekanın cennet olsun  ışıklar içinde yat  Benim  hastanedeki tedavim devam ettiği için maalesef Çetin kardeşime olan son görevimi  hastanede olduğum içindir ki yerine getiremedim Hastanenin penceresinden kolumda serum torbası ile  ancak dua edebildim. gerçekten üzgünüm. Sevgili eşi Rabia hanımefendiye Allah’tan sabır kederli ailesine Başsağlığı dilerim.

             Bu arada Umut Hastanesinde Tedavimle yakından ilgilenen Hastanemizin Göğüs Hastalıklarının saygın ve değerli  Uzman doktorumuz

             Sayın  SERKAN AKBAY’a

        Özelliklede 20 gün hastane de yattığım süre içerisinde hasta  kaprislerimi  ve huysuzluğumu çeken Sevgili eşim   Ayhan Engin’e  gösterdiği inanılmaz sabır için  Teşekkür ederim.

         Ayrıca Umut Hastanemizin  Göğüs Hastalıkları servisinin şefkatli saygın çalışkan  Hemşirelerine  ve servis çalışanlarına  en samimi duygularımla Teşekkür ederim.

        İyi ki varsınız.

                   ANA TANRIÇA KİBELA

                                   ve BEYAZ ADAM

         Ordu Kurul kayalıklarının olduğu yerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatı ile başlatılan Kurul kalesi   Kazı çalışmalarında Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölüm başkanı Prof Dr Süleyman Yücel Şenyurt ve ekibi tarafından yapılan çalışmalar da 2300 yıllık tarihin ortaya çıkarılması neticesinde Helenistik döneme ait olduğu sanılan 1 metre 10 santim yüksekliğinde beyaz mermerden yapılmış Ana tanrıça Kibelelin heykelinin bulunması Ordu’da sevinç ve heyecan yarattı.

       3-4 gün içerisinde kurul kalesini yaklaşık  binlerce kişinin Heykeli yerinde görebilmek için ziyaret ettiği söyleniyor.

        Bu tarihi heykelin ortaya çıkarılmasında emeği geçen herkese teşekkürler de bence en büyük teşekkürün Beyaz adam Enis Ayar’a yapılması gerekir diye düşünüyorum.

          Neden Enis Ayar..!

           Ordu eski Valisi Sami Seçkin zamanında gündeme gelen Kurul Kayası ve   mağarasının  bulunduğu yerde Çamurlarla kaplı balçık merdivenle inilebilen Kurul mağarası yıllarca  kaçak definecilerin de uğrak yeri olmuş. Bayadı köyü hudutları içerisinde bulunan Kurul kayalıklarına ve mağarasına Vali Sami seçkin başkanlığında  gazeteci arkadaşlarla ve Enis Ayar’ın rehberliğinde bir minibüsle  kurul için yola koyulduk . Kurul mahallesine geldik çizmeler ayağımızda fındık bahçesinin yamacına doğru fındık dallarını tutarak kayalıklara zirveye  doğru çıkıyoruz Valimiz Sami Seçkin çamurda  biraz zorlanınca Enis Ayar’ın getirdiği uzun bir ipi Vali Sami seçkin’in beline bağlayıp yukarıdan tepeye doğru çekmeğe başladık. Büyük bir çamur savasından sonra Kurul tepesine nefes nefese çıkmayı başardık. Oradan Ordu manzarası harika gözüküyordu. Kurul Mağaranın kapısında ve çevresinde incelemeler yaptık . Zirvede eski kiremit parçaları birde özel kazılmış bir su sarnıcı ve bir merdivenle inilebilen karanlık   mağara vardı. Kurul mağarası ve Kurul kayalıkları bu şekilde basında gündeme geldi. Bizler yeni gelmiştik ama mağaranın çok meraklısı varmış. Bazı gazeteci arkadaşlar çamurlarla kaplı aşağıya doğru  karanlık merdivenlerden inmeğe başladılar bense 20. basamaktan sonra geriye döndüm.Arkadaşlar da bir müddet sonra dilleri dışarıda nefes nefese  geldiler. Fındık bahçesinin içinden bir zaman sonra   Aşağıya inişimiz daha kolay oldu

       Vali Kemal Yazıcıoğlu zamanında ise Valinin talimatı ile Kurul mahallesinden zirveye Beton merdivenler   yapıldığında Vali Yazıcıoğlu ile gazeteciler bu kez zorlanmadan merdivenlerden  zirveye çıktık. Kurulda Yazıcıoğlu incelemeler yaptı Çevre düzenlemesini yaptırdı... Çamurlu . Merdivenler Melet ırmağına kadar temizlendi aşağıda çamur ve kayalarla doldurulmuş  bazı mağara  odalarına rastlandı 2010 yılında da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatı ile  Vali Orhan Düzgün ‘ün titizlikle takip ettiği Arkeolojik kazı çalışmaları başlatıldı.. Enis Ayar Kurul’un tanıtımı için elinden gelen her şeyi yaptı sonucunda Kurul’un tanıtımı  yüzünden Başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi..!  Ordu Kültür Müdürlüğünce Kurul’un tanıtımına katkıda bulunan İsmet Baş Baki Musabaşoğlu Av Cemal Sarıyer Rüştü Baş ve Enis Ayarı Kurulda tahribat yaptıkları gerekçesi ile  mahkemeye verildi. Bu Ordu aşığı  fedakar  özverili insanlar Ağır Cezada yargılandılar...

            Mitridas’ın kalelerinden birisi olarak 2100 sene önce yaptırılan Kurul kalesi Kazı çalışmalarında Ana Tanrıça KİBELE’nin mermer heykelini Gazi Üniversitesi Ed Fak Arkeoloji  ekibi Böl Başkanı Prof Dr.Süleyman Yücel Şenyurt  ve ekibinin titiz çalışmaları sonucu toprak altından çıkararak yetkililere teslim etti.Bir arkeloğun kazmasının önüne çıkan Bu tarihi eser’in mutluluğu ise Müthiş bir olaydır sanırım..Gerekli incelemeler ve çalışmalar yapıldıktan sonra Ordu Arkeoloji  Müzemizde teşhir edilecek Tanrıça Kibele Ziyaretçilerine Hoş geldiniz diyecek .2 100 yılının Toprak altındaki paha biçilmez  eserini Ordu’muza kazandıran her kese teşekkürler  elinize yüreğinize sağlık...Kurulun ,Yason’un Ordu Turizmine kazandırılmasında büyük payı olan Ordu sevdalısı Beyaz Adam Enis Ayar’a ise sonsuz teşekkürler .

          Düşünebiliyor musunuz  tarihi Kurul kalesinde arkeolojik çalışmalar yapılıyor 2100 yılına ait tanrıça Kibele’nin heykeli bulunuyor Kurul kalesinin arka yüzünde taş alabilmek için bir tarihin kalıntıları tahrip ediliyor dinamit patlatılıyor..2300 yıllık tarihi katlediyorlar.

         Kurul kayalıkları S.O.S veriyor....

 

   VALİ Balkanlılıoğlu KURUL’DA

            Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu  tanrıça Kibele heykelinin bulunduğu Kuruldaki kazı çalışmalarını yerinde inceledi.

Prf Dr Süleyman Yücel başkanlığın6da 25 Arkeolog tarafından  yürütülen kazı çalışmalarını yerinde inceleyen Vali Balkanlıoğlu yetkililerden bilgi aldı.2100 yıllık olduğu tahmin edilen 110cm yüksekliğindeki  tahtta oturan Ana Tanrıça Kibele heykelinin Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel  olduğu ve dünyada eşine  ender rastlanan bir tür olduğunu söyleyen Vali Balkanlıoğlu  Ordu adına ve Ülkemiz adına çok güzel bir eseri Ordu’da bulup Türkiye Arkeolojisine kazandırmak bizleri mutlu etti.

                Bu heykel bize ayrıca Kurul Kalesinin çok önemli bir yerleşim olduğunu da göstermiş oldu” dedi..

İyi ki varsın beyaz adam...iyi ki varsın..

 

 

BAKALIM NE OLACAK ?..

           Vali  İrfan Balkanlıoğlu Ordu’da    FTÖ operasyonlarında 1273 kişinin soruşturmaları titizlikle devam ediyor dedi.

                    Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu makamında Basın Mensuplarına 15 Temmuz’da Vatandaşların Cumhurbaşkanının talimatı üzerine sokağa, meydanlara çıkıp bazı  Asker kılığındaki teröristlerin yaptığı  kanlı Darbe girişimini canları pahasına Tankların önüne yatarak helikopterlerin gecenin karanlığında ki hain   ateşine göğüslerini siper ederek hayatları pahasına Fetocu teröristlerin  kanlı Darbe girişimine  göğüs gerdiler  ve destan yarattılar...

            Demokrasiye sahip çıktılar Şehit oldular Gazi oldular Hain Darbe girişimini önlediler. Vatandaşlar  Demokrasiye sahip çıktılar  çapulcuların Adi Darbe  emellerine    müsaade etmediler.

         15 Temmuz Darbe girişimi  Sonrası Bütün Türkiye’de olduğu gibi Ordu  genelinde toplam 1273kişi FTÖ sorgulamasından geçirildi .

         Vali Balkanlıoğlu Yaptığı açıklamada 1273 kişinin soruşturma geçirdiğini 697 kamu görevlisinden 142 sinin tutuklandığını 14 kişinin gözaltında olduğunu 79 memurunda adli kontrol altında olduğunu  aranan 12 kişinin de firarda olduğunu söyledi.

         Belediyelerden 19 kişinin uzaklaştırıldığını da söyleyen Balkanlıoğlu Bu ara haber ve iddialar havada uçuşuyor.Her türlü iddiaların ispata ihtiyacı var herkes iddiasını ispat etmekle yükümlü diyerek sözlerine devam etti.

          Vali Balkanlıoğlu’nun açıklamaları sonrası söz alan Tribün Gazetesi sahibi Atilla Şimşek Ordu Üniversitesinde üç Öğretim Görevlisi Profesörün FTÖ ile ilgili açıklamaları oldu deyince  Vali elinizde belge varsa bunu Cumhuriyet Savcılığına verin deyince Gazeteci Atilla Şimşek Öğretim üyeleri hocaların  Tv konuşmalarını bir CD de toplayıp  Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a iadeli taahhütlü olarak gönderdim bekliyorum dedi...ve Valimiz  İrfan Balkanlıoğlu’nun  Ordu’daki Terör Operasyonu bilgilendirme  toplantısı  böylelikle son buldu. ODÜ deki Fetö sempaticilerini deşifre eden 3 Öğretim üyesinden Prof Dr İ.D ‘la bir yerde karşılaştık Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun Terörle ilgili  Basın açıklamasından Gazeteci Atilla Şimşek’in Şikayet dilekçesinden konuştuk.Ben de bekliyorum sözlerimin arkasındayım dedi. Önümüzdeki günlerde ODÜ’de kazan kaynayacak gibi gözüküyor..

            Bekleyip göreceğiz...

 

                      RİO OLİMPİYATLARI

                       TURİSTİK GEZİSİ..!

    Rio olimpiyatlarına katılan sporcularımızın bazılarının Altın madalya hayalleri hüsran oluyor. Şimdilik 2 Gümüş madalya ile  avunuyoruz. Mücadeleci Bayan Basketbol takımımızın son saniyedeki 2 farkla  yenilgisi bizleri üzdü. Ordu’lu hemşerimiz Cevat Karagöl’den madalya bekliyoruz.2008 Pekin 2012 Londra Paralimpik  olimpiyatlarında beklenilen başarıyı gerçekleştiremeyen Milli atıcımız  Karagöl Rio olimpiyatları için “Öncilikli hedef en iyi 8” demiş şimdiden havlu atmış. Biz bunu talihsiz  dil sürçmesi olarak kabul ediyoruz.Sen istersen yaparsın Senden madalya bekliyoruz. Tabii Rio’daki Milli Sporcularımızdan da..Yoksa bunun adı 2016 Brezilya  Rio Turistik Gezisi olur .

        1992 Barselona Olimpiyatlarında Ordulu bayan Sporcumuz Hülya Şenyurt’un Judo dalında  aldığı Bronz Madalyanın gururunu hala taşıyoruz ve Ordu’muza getirilen  Barselona  olimpiyat madalyasının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.

        Eline yüreğine sağlık  Hülya Arkadaş.. 

 

               

                  KENAN ÇEBİ ve

            GENÇ MÜZİSYENLER...

 

            Avukat Kenan Çebi Sosyal Yönleri fazla olan  kişiliğe sahip bir arkadaşımız.Lise yıllarında Beden öğretmenimiz Osman Tabak zamanında Ordu lisesinin Jimnastik  ELİT gurubunda 19 Mayıs Bayramı gösterilerinde takım arkadaşlığımız  zamanlarında birlikte görev yaptığımız  zamanlardan günümüze tanıdığım yıllarca yaptığı   Avukatlık mesleğinde başarılı  değerli bir arkadaşımızdır. Birlikte eski Ordu  Belediye Başkanımız Kazım Türkmen zamanında Ordu Belediye Meclisinde de bir dönem birlikte   görev yapmıştık.

    Kenan Çebi Avukatlığının yanında  İyi bir  müzik dinleyicisi, Gitar çalan aynı zamanda  değerli   bir Plak albümü  sahibidir. İstanbul’a gelen Dünyaca Ünlü  Müzik guruplarının konserlerini kaçırmaz  biletlerini temin  eder bu konserleri mutlaka izlemeye gider. Geçtiğimiz günlerde bir tanıdığımızın cenazesinde karşılaştığımızdaki sohbetimizde İngiltere’de Londrada dünyaca ünlü BONJOVİ ve Joebonassa ve Whitesnake nin konserine gitmiş  Tek kelime ile Müthişti diyordu ve seyrettiği  ünlü  konserlerin etkisindeydi. Av Kenan Çebi Ordu’ya konserler vermek için gelen  Ünlü gitaristimiz   Cihat Örter’inde  kankası çok yakın arkadaşıdır. 

              Müzikten Gitardan bahsetmişken Ordumuzda meslek sahibi Doktor, Eczacı  öğretmen bildiğimiz  gençliğinden buyana   Müzikten kopmamış  yıllarca elektro gitar çalan çok değerli arkadaşlarımız var. Bu Müzisyenlerin  en başın da da  Dr Ahmet Recep Katırcıoğlunu Ergin  Altınel’i  Ecz Ömer          Çoruh’u, Ersin Erdoğan’ı sayabiliriz. Dr Ahmet Recep Katırcıoğlu Oğulları Dr Mehmet , Eczacı Doğa’da babası gibi müthiş Gitar ve  Org çalıyor beste yapıyorlar boş zamanlarında müzikle uğraşıyorlar. Ahmet Recep Katırcıoğlu arkadaşları ile kurduğu Ordu Sinemasındaki  Köprü konserinde yeğeni Dragon Ali’nin  sahnede Amcasının hemen önünde Elinde küçük gitarı ile Pleybek gösterisi  yapması gecenin sürprizi olmuştu . Dragon Ali şimdi büyüdü kuzenleri gibi  delikanlı oldu Davul ve Org çalıyor beste yapıyor  kuzenlerine eşlik ediyor Babası Eczacı Ferit Katırcıoğlu, amcası Dr. A.Recep Katırcıoğlu gibi Müzisyen bir ailenin genlerini taşıyor.

              Bu değerli müzisyen gençlerimizi sahnelerde Konser ortamında görmek istiyoruz. Çook eskilerde 60 lı yıllarda Ordumuza tek manyetikli  İlk kasalı Elektro gitarı getiren Muzaffer Altınelin yeğeni İrfan Altınel’dir. Bu  Liseli genç arkadaşımızla tanıştıktan sonra Üç gitar bir davulla kurduğumuz İlk Show gurubumuza Muzaffer Altınel’in adını koyduğu Karıncalar sonrası Frekans’lar Orkestramız la Liseli dört lisanla  günün ünlü  Hit Parçalarını   okuyan  Bayan Solistimiz Ayşegül Felek’le ve İrfan Altınel’le  Halk Eğitim salonunda  verdiğimiz  ’ Batı müziği konserlerimizle O yıllarda  gençlerimize  hafif batı müziği alanında  öncülük ettiğimizi de rahatlıkla  söyleyebilirim.

              Yeni yetişen  Müzisyen gençlerimize gelince onlar tek kelime ile harika.. bizimki ise anılarda kalan bir nostalji.

         

BURUK  BAYRAMLAŞMA
                         Ramazan  bayramı kutlamaları  Büyükşehir belediyesinin organize ettiği Protokol bayramlaşması Bu sene Büyükşehir Belediye binasının önündeki geniş  açık alanda gerçekleşti. Sunucu tarafından  Program açıklamasında  Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Devletin Gülen Yüzü  olarak takdim edilen  Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ak Parti  Ordu Milletvekilleri Oktay Çanak Metin Gündoğdu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ordu Milletvekili Seyit Torun’u ve  Devlet Protokolun sayın  üyelerini takdim etti . Sırasıyla Büyükşehir Belediye başkanı Enver yılmaz Ordu Milletvekilleri Metin Gündoğdu Seyit Torun ve Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nu konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet etti. Bayram sabahı erken saatlerde  Ordu Fatsa ve 5 ilçemizde yağan aşırı yağmur heyelanlara sebep olmuş bazı  Köprüleri yıkmış 2 ölü ve çok sayıda hayvan telef olmuş  evler yıkılmış , kayıplar vermişti. Vali Balkanlıoğlu konuşmasında  Nuh Tufanı gibi aşırı yağan yağmuru sanki itfaiye hortumla su sıkıyor benzetmesi yaparak ölümlere neden olan  yağmuru böyle tarif ediyordu. Selden ve yağıştan zarar görenlerin bir an önce hasar  tespitlerinin yapılarak Devletin gereken yardımları yapacağı nı  söylüyordu..

          Başbakan yardımcısı Ordu Milletvekili  Bakan Numan Kurtulmuş’un  katılamadığı  ve Diğer Bayram kutlamalarına göre az sayıda vatandaşların  katıldığı bayram kutlaması için sıraya giren vatandaşlar Vali Balkanlıoğlu’nun ve  Protokolün bayramını kutlayabilmek   için güvenlik şeridi ile belirlenmiş  daracık bir yoldan itişe kakışa geçmek zorunda kaldılar.  

    Ramazan ayı içerisinde Büyükşehir Belediyesinin verdiği toplu  iftar yemeğine katılan  yaklaşık 7.500 kişiden çok az sayıda vatandaşın katıldığı   Ramazan  bayramı kutlamaları için  Kokteyl masalarında Pasta meşrubat ve dondurma ikramının yapıldığı Büyükşehirin ve  Protokolün Ramazan   bayramı kutlamasına gördüğüm kadarıyla bu yıl sel felaketleri sonrasında  fazla ilgi göstermedi. Ordu ve Fatsa ve Perşembe’de  Gece yağan   yağmur  sel  felaketi Samsun  Ordu Giresun karayolu üzerindeki  Efirli Akçaova  köprüsünün bir kısmının  yıkılmasına ölümlere ve  heyelanlara   sebep olan  Aşırı yağmur Bayram   sabahının erken  saatlerinde Ordu’da  hızını kesmişti.

      Gece sabaha kadar yağan yağmur dinmiş ve Ordu’nun üzerinde bayram sabahı   bulutlu güneşli bir hava vardı ve Saat 1.30 da  açık havada Protokolün vatandaşla  Ramazan  bayramlaşmasına müsaade etmişti. Başkan Enver Yılmaz ve Milletvekilleri selden hayatlarını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet ve başsağlığı dileklerinde bulundular  vatandaşla bayramlaştılar.

    Altı ilçemizde Aşırı yağışların oluştuğu köprülerin yıkıldığı son yılların en büyük   Sel felaketinde heyelanlar ve Ölümlerin olduğu  Ramazan  bayramı   bu sene buruk bir kutlama ile son buldu.Hayatlarını sel felaketinde kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet  yakınlarına başsağlığı dileriz..

 

 

             İFTAR YEMEĞİ

           YENİ FİDANGÖRDEYMİŞ..!

 

 

  Altınordu Belediyesi 25 Haziranda Yeni Mahalle İsmetpaşa caddesinde vereciği iftar yemeği için SMS ile telefonlara çağrı yaparak iftar yemeğine vatandaşları  YENİ Fidangöre..!! davet ediyor. Davet etmesine ediyor da İsmetpaşa caddesi diye verdiği adresin yanına parantez içnde ( Yeni Fidangör diyede özel bir not d üşüyor.Resmiyette böyle bir cadde olmamasına karşılık gençler kendi aralarındaki konuşmalarında Ne hikmetse Trafiğe kapalı olan Sırrı Paşa caddesine eski Fidangör, Yine araç trafiğe kapalı olan İsmet Paşa caddesine Yeni Fidangör diye adlandırıyorlar. İyi güzel de

İsmet Paşanın ve Sırrı Paşa’nın  adlarının verildiği İki güzel  caddemizin adlarını yok sayanlara bir hatırlatma yapalım..   Fidangör denilen yer neresi diye soracak olursanız daha önceleri de yazdığım gibi   bildiğim kadarıyla öğrendiğimi size aktarayım..Panaguitis Fytanidis Fidangöris 1923 1925 tarihlerinde Ordu’da Eski millet Sineması Denizciler Dondurma salonu  Aktaşlar fırınının  olduğu yerde Fırıncılık yapan Bir Rum vatandaşmış O yıllarda bu fırında çok güzel ekmek yapılırmış nar gibi kızarmış iyi pişmiş  ekmekleri gören vatandaşlar Ekmeği nereden aldınız sorusuna Fırıncı  Fidangör’den aldık cevabını verirlermiş .

       Sadece  fırının olduğu O semt için kullanılan bu isim şimdilerde resmieyette olmamasına karşın ne hikmetse Sırrıpaşa caddesine Eski Fidangör, İsmetpaşa caddesine Yeni Fidangör  olarak vatandaşlar özellikle gençler arasında kullanılıyor.. Gariptir ki Altınordu Belediyesinin düzenlemiş olduğu   İftar yemeğinin duyurusunda SMS inde  İftar  Yemeğinin verileceği caddeyi parantez içerisinde İsmetpaşa caddesini   ( Yeni Fidangör) diye tarif ediyorlar  .

         İşte buna hayret edilir..Belediyenin cadde levhası  kayıtlarında Eski Fidangör-Yeni Fidangör diye levhalı cadde varsa bende özür dilerim . Fakat böyle iki paşanın adlarının verildiği caddelerin yerlerini tarif ederken daha dikkatli olmalarını dilerim. 

        1925 lerde Ordu’da yaşamış  Rum fırıncı Panagıutis  Fytainidis  Fidangöris daha sonraki mübadele yıllarda ailesi ile birlikte Yunanistan’a Atina’ya  giderek Orada da ekmek pasta  fırını açıyor onun çocukları da  Atina ya  yerleşiyorlar.

         Büyükşehir ve Altınordu Belediyemiz Ramazan ayı boyunca vatandaşlara  geleneksel iftar sofraları açıyor binlerce insan oruçlarını bu merkezlerde hep birlikte e açıyorlar .  Afiyet olsun da  iki caddenin adresi konusunda tarif ederken parantez içinde Eski Fidangör Yeni Fidangör sözcüklerinde daha duyarlı gerçek adresi belirtsinler.hepsi bu hayali caddeyi gündeme getirmesinler... Hiç değilse Belediyemiz bunu yapmasın...

                     
        BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ                     

              SANAT GALERİSİ VE ORMEK

 

                       

Belçika’da  yaşayan Ordu’lu Dünyaca ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin ücret talep etmeden çizdiği Ordu’muza hediye ettiği mimarlık harikası anıt, akıllı   Belediye binasının giriş katındaki Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz tarafından  Sanat Galerisi olarak tahsis edilen yerdeki  salonda  tanzim edilen sanat etkinlikleri Sanat sever Ordu’luların beğenisini alıyor. İnsanlar bu güzel  salonda açılan sanat  etkinliklerini büyük bir zevkle geziyor takdir ediyorlar. Belediye binasının  geceleyin  LED ışıklandırması ise başka bir gece  güzellik katıyor Belediye meydanına .

                 Belediye meydanında ve Belediye sanat galerisindeki Haziran ayının ilk  etkinliği Büyükşehir belediyesi  Meslek ve sanat eğitimi kursları bünyesinde eğitim gören  ORMEK kursiyerlerinin el emeği göz nuru eserlerinin  sergilendiği yıl sonu etkinliği  Belediyenin önünde özel stantlarda Panayır havası güzelliğinde sunuldu. Gazeteci Atilla Şimşek ve Can Acarla birlikte bu  güzelim teşhir stantlarını gezerken siyah Manda   Boynuzundan yapılan Tarakları gördüğümüzde Gazeteci Can Fotoğraf makinesinin vizöründen  Bu güzelim  tezgahı ve üzerindeki el emeği Siyah BİT taraklarını fotoğraflamak için Makinesinin Denklaşörünü  çalıştırmaya başlamıştı bile... Ey gidi eski günler dedim . Şimdiki gençlerin çoğu bu özel sık dişli siyah boynuzdan yapılmış  tarakların ne işe yaradığını bilmezler  dedim...

               1955- 1960’lı yıllarda  evlerde bulunan bu taraklarla anneler kızlarının başında Okullardan geçtiği bilinen Biti almak için Kızlarını dizlerinin dibine oturtarak  tarağın sık dişlerinin bulunduğu tarafı ile tarayarak Bitten ayıklamaya çalışırlar ve uzun saçları ilaçlarlardı.. Erkek çocuklarının  saçlarını kısa kestirirler  okullardaki Bit illetinden korumaya çalışırlardı..  O yıllarda Tahtakurusu  ve sivrisinekten korunmak için Ordu’lular genellikle Çambaşı Yaylasına gider Okulların açılışında Ordu’ya dönerlerdi. Bu seyahatleri ablalarımız ağabilerimiz at sırtında bizim nesilde kamyonlarla Çambaşına çıkarlardık...

              İlk okul 3. sınıftayken   Benim saçlarımda Bit olmadı ama  okulda sıra arkadaşlarından bana başka bir illet Uyuz  geçmişti. Rahmetli annem beni Dr Necmettin Çavuşoğlu’na gösterdi ilaç aldık ..Annemin beni  kül suyu ile yıkar vücuduma  ilaç sürdüğü acılı sancılı  günleri hatırlarım. Çocukluğumuzda ilk okul yıllarında zaman zaman Bit salgınları anılarımız da karşılaştığımız içindir ki  ORMEK yıl sonu sergisinde Gördüğümüz  siyah manda boynuzundan yapılmış Bit  taraklarını tezgahta itina ile dizildiğini  gördüğümüzde nereden nerelere aklımızdan çıkmayan  anılarımız tazelendi. ORMEK yıl sonu sergisine emek veren gençlerimizi insanlarımızı kutlarım. En önemlisi bu etkinliği Belediyenin önünde sergilenmesine katkı sağlayan  Belediye sanat galerisini el emeği göz nuru yapıtlara açan    Belediye Binasının giriş katını Sanat Galerisi haline getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ı kutlarım. 

         Perşembe günü Can Acar arkadaşım Manda boynuzundan yapılan  el yapımı tarakların bulunduğu standa gidip  röportaj yapmak istemiş ama  Tarak sanatçısı  Ustanın tezgahını toplamış ve gitmiş olduğunu öğrenmiş

 

                Bu arada açık havada güneşin altında ki   Sergi açılışını saat 11 olarak belirleyip 11.30 da sergi alanına geç gelen Protokole Açılış saatlerini de geciktirmemelerini öneririm.   

                               Prof Dr  CÜNEYT KORHAN

                          ORAL

                   Annesi sevgili Ülkü Oral ablamızın ölümü sonrasında Büyük oğlu Prof Dr Cüneyt Korhan Oral’ın annesinin Aziz Hatırasına  ithafen yazdığı “ Yalnız da bir Yalın da bir” adlı şiir kitabını sevgili babası Galip Oral’a imzalayıp verdiğinde Galip Oral kitabın ilk sayfasına el yazısı ile şu notu düşer :

 Oğul ;

          Annene kitap yazdın

           Benimkini unutma

                            Galip Oral..

                 12.12.2012 senesinde aramızdan ayrılarak ebediyete giden sevgili ”Çarşının yiğidi sevgili Galip Oral ağabeyimiz için Oğlu Cüneyt Korhan Oral  “ Aşk Akıldan Öte” ismini verdiği Şiir kitabını yayınlayarak  Babasına ithaf eder ve şöyle seslenir:

 

                     Babama

 

         Sen aşkı bilensin

        Aşk için ölüme gülüp geçensin

         Sevda uğruna dünyayı taşıyıp

         Yine de yoruldum demeyensin

 

          Seni mey sarhoş etmez

          Sen aşkın sarhoşluğunda pişensin

          Dostun ihaneti cehennem olsa da

           Canın sevgisini cennet belleyensin

 

            Almakla değil vermekle doyup

            Yunus sevdasıyla hakka gidensin

             Sevgiyle dokundun hasretiyle avundun

              Kıymet bilmeyene eksikliğinle öğretensin

 

               Prf Dr. Cüneyt Kor han Oral’ın annesine yazdığı  ilk şiir  kitabına yazdığı yorumdan sonra  rahmetli Babası için yazdığı “ Aşk akıldan öte”  kitabına  ünlü yazar  AYŞE KULİN

       Şunlar yazdı :

               “ bu kez yudumlayarak değil doya doya içiyoruz gönül ve irfan çeşmesinden... Ve şair öylesine coşku ki,mısralarda bir üçüncü fazın ayak seslerini duyar gibiyim .Ben kendi hesabıma  önce sularında kaybolup sonra özümü  bulacağım bir çağlayana ulaşacağımı umduğum bir sonraki kitabını ,beklemeye başladım bile

                                                                             AYŞE KULİN

 

              Bir başka ünlü yazar Sunay Akın da y rumunda :

           “ hekimlerin ve edebiyatçıların kültür DNA ları aynıdır.

İşte bu yüz den hekimlik sanatın sırlarına erişmş olan Cüneyt Korhan Oral’ın şiir sanatında da boy göstermesine şaşırmamamız gerekir.

Viktor Hugo’nun “ey şair.Bana yağmurdan bahsetme yağdır” sözünü anımsadım ,Cüneyt Korhan Oral’ın şiirlerini okurken

          Gelenekten beslenen bir Şiir bulutu  altında sırıl sıklam oldum...

Bir bilgenin ,tarihin en rüzgarlı vadilerinden gelen sesini duydum

Adının önündeki “Dr”ye” Şr” unvanı ekliyor .

O benim için artık öncelikle” Şr Cüneyt Korhan Oral dır”

                                                                     SUNAY AKIN

 

 Hemşerimiz sevgili kardeşimiz Cüneyt Korhan Oral’n rahmetli Babasına ithaf ettiği   “ Aşk Akıldan Öte” isimli şiir  kitabını dostlarının ve sevenlerinin katıldığı  İstanbul Swiss Otel’deki imza gününde Sevgi seli oluşmuş büyük ilgi görmüş insanlar ünlü doktorun şiir kitabını  imzalatabilmek için saatlerce kuyrukta beklemişler.

        Gönderdiğin kitabını zevkle okuyorum,eline yüreğine sağlık

         Teşekkür ederim kardeşim.

                  BÜYÜKŞEHİR SANAT GALERİSİ VE

                   SANATÇILARIMIZ

    Ordu Büyükşehir Belediyesi girişindeki büyük güzel  salonu tarz bir düzenleme ile Sanat galerisi olarak Ordu’luların hizmetine sunulması ve bu güzel duyguyu Sanatsever Ordu’lularla çeşitli etkinliklerle paylaşması  sanat adına alkışlanır. Bu güzel galerideki son sergi Çanakkale’yi yüzlerce Ordulu heyecanla gezdi Çarşamba günü Uluslar arası Ordu’lu Ünlü  Dört Grafiker ressamımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu,Emin Öztürk,Sadık Karamustafa ve  Uğurcan Ataoğlu’nun eserlerinden oluşan tasarımlarının sergisi Sanatsever Ordu’luların beğenisini aldı. Serginin açışlında Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz  Resim İllüstrasyon ve Grafik Tasarım sergisine katılan Ordu’lu sanatçılarımıza ve katılımcı sanatsever Ordu’lulara teşekkür etti.

      Başkan Yılmaz  “ Bu eserlerin sahipleri Ordu’lu sanatçılarımızın  dünyaya geldikler  bu coğrafyanın manevi ikliminden nasıl ilham aldıklarını ,resim illüstrasyon ve grafik tasarım sergimizde siz değerli sanat severlere sunuyoruz diyerek serginin açılışını yaptı. Sergideki genç bayanlar Başkan Enver Yılmaz’la resim çektirebilmek için sıraya girdiler. Başkan gençlerin bu isteğini kırmadı.

      Sergide eserleri bulunan 

     Sanatçımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu Mesudiye doğumlu Uluslar arası sanatçımızın bazı eserleri ünlü NewYorker ve Forbes dergilerine kapak oldu. Almanya Amerika,Belçika,Bulgaristan Çin,İtalya İran,İsviçre ,Japonya Kanada,Kosova Makedonya, Macaristan,Pakistan, Yunanistan’da sergiler açtı. Yeditepe Üniversitesi  Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünde yardımcı doçent olarak devam ediyor . Uluslar arası 12 ödül Sahibi.

        Sanatçımız  Emin Öztürk Ordu’da doğdu Lise eğitiminden sonra  İstanbul’da Güzel Sanatlar da eğitim aldı  Türkiye’nin bir çok şehrinde ve  Almanya, Köln,Belçika Genk  Fransa  Pariste,    Yunanistan’da  kişisel sergiler açtı. Ordu’da yaşıyor.Vali Kemal Yazıcıoğlu döneminde Atatürk Kültür merkezi nin iç restorasyonunu yaptı  eski (Halk eğitim salonu). Atatürk bulvarı üzerindeki  Fındık Figürlü anıt  tasarımı Emin Öztürk’ün yapıtı. Karayolu üzerinde  Yalı Cami önündeki  Led ışıklı Balık Figürlü  insanların önünde anı  Fotoğrafı çektirdikleri  tasarım da sanatçı Emin Öztürk ‘e aitti . Yıkıldı, Yıkılan eski Belediyenin önündeki Ordu Şehrinin kurucusu Belediye Başkanı Sü leyman Felek’in büstü ile  depoya kaldırıldı..

            Sanatçımız  Sadık Karamustafa Ordu Yalıköy’de doğdu  İstanbul’da Grafik  tasarım okudu  Fransa’da Grennoble  Pablo Neruda  Kütüphanesi  Japonya Osaka, Tokyo Ginza  Grafik galersi  Nagoya tasarım müzesinde kişisel sergiler düzenledi 1997 de AGI Uluslar arası  Grafik birliğine üye seçildi 2000 de  Kore Seul de  Asya Gırafik  Afiş Trienali Özel ödülü , Bulgaristan  Filibe’de  Fuar afişleri özel yarışmasında  Özel ödül kazandı   l989 dan bu yana  Öğretim üyesi olarak Çalıştığı Mimar Sinan Üniversitesinde  Profesör oldu.

 Sanatçımız Uğurcan Ataoğlu Ordu’da doğdu İstanbul’da Grafik tasarım okudu Profesyonel olarak  karikatür,illüstrasyon  ve çizgi filmler üretti. 2004 yılında Alametifarika  reklam ajansının kurcu ortağı Mimar Sinan Üniversitesi  Grafik Tasarım bölümünde  Öğretim üyesi  olarak görev yapıyor. İstanbul’da , Newyork reklam festivallerinde jüri üyeliği yaptı . Bu güne kadar “ Dedem Mehmet Rıfat ,Yüz soru yüz cevap ,Yirmibeş kuruşluk kitap ve How Are You Bob” adlı dört kitap yayınladı. Ordu Sergisinin fikir babasıdır..

        1994 yılındaki  Çevre yolumuzu istiyoruz , Sahilimize dokunmayın  Yürüyüşünde Çizdiği S.O.S ORDU Afişi ile binlerce Ordu’lunun  Türkiye’de ses getiren yürüyüşünün Afişlerinin tasarımcısı ve çizenidir.  Ve bu özel afiş Büyükşehir belediyesi Sanat Galerisindeki yerindedir.

         Teşekkürler sanatçı dostlarımız elinize yüreğinize sağlık

       Ordulu Sanatçılarımızın sergisini  mutlaka geziniz.

 

 

                                   ORDU SAHİL YOLU

                          DERT  YOLU..!                       

1960 Senesinde Rıhtım başındaki  Tercan’lara ait ev ve kayalık yerin İstimlak Edilerek  dinamitlerle parçalanması sonucu  Dev kamyonlarla taşınan kayalarla denizi doldurularak yapılan Sahil yolu Recai Beyden Ahmet Cemal beyin satın aldığı  meşhur Köşk binasının önünde küçük iskele tarafından gelen yolla birleştiğinde ben oradaydım. Bu yol sonucunda  Ordu koylundaki denize girdiğimiz kumsal yok olmuş buradan bir sahil  yolu geçmişti. Bu yoldan ilk geçen    araçta Perşembe hava  radarını  monte eden teknisyen  Yabancılardan birisine ait stroen marka küçük bir araçtı.

          Karayolları  sahil yolunda gerekli düzenlemeleri yapıp yolu trafiğe açtığında  yolun deniz dalgalarından korunması içinde önüne büyük kayalar döktü .Sahil yolunun geniş kaldırmı döşendi  insanların aynı zamanda gezi yolu oluştu. Gezi yolu ile trafik yolunun arasına çam ağaçları dikildi Ordulularn yıllarca kullandıkları Tabyabaşı  gezi yolu artık sahile inmişti İnsanlar sıcak yaz aylarında serinlemek  ve deniz havası almak için artık  bu yolu tercih etmeye başladı.

        1994 yılında Samsun Sarp arasındaki Karadeniz sahil yolu projesi içinde bu  yolu daha da genişletmek  çif şerit yol yapmak amacıyla taş dökerek uygulamak istedikleri projeye Ordu halkı basını televizyonları radyoları  sivil toplum örgütleri ile Siyas Partilerinde desteği alınarak ve  bir platformda birleşerek  Ordu Gazeteciler cemiyeti öncülüğünde  bir araya gelerek “ Sahilimizi bozdurmayız” Sloganı  ile    karşı çıktılar. Parti gözetmeksizin Belediye Başkanı  Fikret Türkyılmaz   Ordu Milletvekilleri  Ordu  Valisi Sami Seçkinin Belediye Başkanı Fikret Türkylmaz’ında de destek verdiği bu hareket e  Ünlü grafikerimiz Uğurcan Ataoğlunun özel tasarım  S.O.S ORDU Afişleri  ile desteklenince Sahilimize dokunma  sloganı Medyanında  büyük desteği ile  güneşli bir cumartesi günü binlerce  Ordu’lu aileleri ve çocuklarını da  yanına alarak dövizlerle afişlerle rıhtım başında bir araya gelerek yürüyüşe başladı Binlerce kişinin katıldığı  kalabalık insan topluluğu  karayolunun bir tarafını işgal ederek eylemlerini  Atatürk Parkına kadar  Sarı Vosvagen’den yükselen 10. yıl marşı ve Dağ Başını duman almış  marşları eşliğinde kortejin ön safında Gazeteci Mustafa Türkyılmaz ın Türk Bayrağına bürünmüş güzellikle yüründü. Atatürk Anıtının önünde topluca okunan İstiklal marşımız dan sonra yine  okunan bir Ortak  bildiri ile son buldu. Karayolları Bölge Müdürlüğü  Ordu Sahiline bu tepkiler sonucu dokunmamıştı  ama Piraziz Gülyalı Bulancak Giresun un Denizle ola n bağlantısın da sarp’a kadar Taş dökerek mevcut yolu yükselterek  sahildeki evlerin birinci katlarının önlerini taşlar dökerek   kapatmışlardı .

        Ordu insanının  1994 yılında ki bu tutarlı  birlikteliği sayesindedir ki  Ordumuzun güzelim koyunda insan lar gönül rahatlığı içersinde aileleri ile  gezebiliyorlar mevcut çay bahçelerinde sıcak çaylarını yudumlayıp rahat bir deniz havası alıyorlar, günün yorgunluğunu çıkarıyorlar..

         Geçtiğimiz sene içerisinde özellikle yaz aylarında 65 bin aracın geçtiği sahil yolumuzda yapımı devam eden   Çevre yolumuz tamamlandığında sahilden gecen araçların  havaya zehir saçan  Egzoz gazını da daha az soluyacağız.

         Sahilimizin  bozulmazsına doldurulmasına gönlü razı olmayan herkese teşekkür ederim saygılarımı sunarım. Ordu Gazeteciler Cemiyeti  başkanlığım döneminde öncülüğünü yaptığımız  bu sivil toplum hareketiyle     S.O.S lu afiş ve pankartlarımızla bayraklarımızla  sahil yolundan Atatürk parkına kadar yürümüşle sesimizi duyurmuş, Burada okunan İstiklal marşımız ve Okunan Ortak bildirimiz sonrası dağılmıştık..

      

      Bu hareketimiz sonrasında Karayolları Bölge Müdürlüğü aldığı kararla  Ordu sahiline dokunmayarak  Projesini  Sarpa kadar taş dökerek Koyları doldurarak  tamamladı. Sahil yolumuz güzel olmasına oldu da  bin yıllık tabiat harikası koylarımızda  kayalarla dolduruldu..

     Geçenlerde Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ın Gazetecilerle yaptığı Başkanın deyimi ile İnteraktif basın toplantısında Otobüste bulunan Gazeteci  Atilla Şimşek’in  sorduğu Sahilde  denizin doldurularak yapılması  düşünülen Bisiklet yolu sorusuna  Başkan nereden çıkardınız denizi doldurmayacağız  hazırda bulunan mevcut kayalıkların üzeri doldurularak  ve düzeltilerek bisiklet ve gezi yolumuzu yapacağız  nereden çıkardınız cevabı üzerine Gazeteci Erol Karaer Başkan Belediyenin resmi internet sitesindeki  beyanatınızda  denizi  8 metre doldurulacağınız yazılı  dedi.  Başkan bu defa “Sizin bildiğiniz gibi değil,Var olan kayalıkların üzerini doldurup düzleyeceğiz  diyerek zaten tamamı değil bölge bölge doldurulacak cevabını verdi. Gazetecilerin soruları da bu şekilde son buldu

        Daha sonra ise Denizin 10 metre  doldurulması   ile başlatılan  deniz dolgusu yolu için Kent Platformu üyeleri  bu alanın, denizin  doldurulmaması için eylem başlattılar. Deniz dolgusu alanına çadırlar kurdular . Deniz dolgusunun durdurulması için mahkemeye müracaat ettilerse de  mahkeme Muhatabı Milli Emlak olarak kabul edip Kent Platformunun talebini red etti.

         Güzelim  Sahil yolu dert yolu oldu.

     

                    SAYIN VALİM

                    SAĞLIK  MÜDÜRÜ KOLOMAÇ

                      İPE UN SERİYOR..!

 

             

11 Ocak 2016  Pazartesi sabahı evimde rahatsızlandığımda 112 Acil Ambulansı evden arayarak 112 den  Ambulans istendi . İsmini sonradan öğrendiğim  Ambulans ın görevli   Dr İbrahim Şenel Yalçın ve bir hemşire ile birlikte eve geldiler. Tansiyon um ölçüldü Şekerime  bakıldı  tansiyonum 16.o9 Kan şekerim 190 Vücudumda  halsizlik var nefes almakta zorlanıyordum 4 sene önce Bay Pas ameliyatı olduğum doktora söylendi gece sabaha kadar öksürüğüm kesilmemişti. Pazartesi günü Hastaneye doktoruma gidecektim ani olarak rahatsızlığım artınca da ve fenalaştığımda   112 den acil ambulans İstemek zorunda kaldık.

            Ambulans doktoru olacak  Beyefendi Benim Kendi imkanlarımla hastaneye gidebileceğimin teşhisini koyup beni hasta yatağımda bırakarak Hastaneye götürmedi çekti gitti. Bu olay sonrası  Umut Hastanesinden Ambulans istemek zorunda kaldık . Tekerlekli sandalye ile asansöre  bindirilip aşağıya indik. 4 kişinin yardımı ile sedyeye konup ambulansla Umut hastanesine götürülmüşüm. Acilde gerekli muayene işlemlerim yapılıp Göğüs hastalıkları uzman doktoru Serkan beyin servisine yatırılmışım .Bir hafta bu serviste müşaade altında yatıp taburcu oldum. Uz Dr  Serkan Beye Gösterdiği yakın ilgi ve  tedavisi için teşekkür eder saygılarımı sunarım.

            Pratisyen 112Ambulans doktorunun hastaneye götürmeye lüzum görmediği ben götürüldüğüm hastanede bir haftada zor kendime gelebildim.

            Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’na Valilik toplantı salonunda Sağlık müdürü İsmet Kolomaç’nda bulunduğu bir toplantıda söz alarak Başımdan geçen Olayı anlatarak Beni hasta yatağımda bırakıp “Kendi imkanlarımla  hastaneye gidebilirmişim” teşhisi koyan 112 Acil Ambulans doktorundan Şikayetçiyim dedim.

            Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’ da anlattığım Ambulans  olayına hayret etti “Senin görevin Hastayı bir a n önce hastaneye götürmektir. Diyerek görüşünü  ve tepkisini  ifade etmiştir.

            Daha sonrasında Sağlık müdürlüğü Valimizin görüşü doğrultusunda  Kerhen Ambulans  doktoruna soruştura açmak zorunda kalmış yine kerhen  “ laf olsun”   soruşturma sonucu  “Özrü kabahatinden büyük” bir cevabi yazı ile laf cambazlığı yaparak  olayı geçiştirme yoluna gitmiştir.

            Bakar mısınız Sağlık Müdürünün imzaladığı  Soruşturma da ne faraziyeler gelişmiş “112 Acil Ambulansla hastanın götürülmesi halinde hastanede bekleneceği düşünülerek  naklin yapılmadığı belirtilmiş”

            Size ya da yakınınıza “biz sizi götürmeyeceğiz veya Götürmeyiz” şeklinde veya benzer cümle kullanmadıkları,hasta yakının özellikle bilgilendirme sonrasında hastaneye n akli konusunda bir istekte bulunmadığı, sizin veya yakınınızın nakil talebini geriye çevirme gibi bir durum olmadığı,112 ekibinin evinizden ayrılışının gerekli muayene ve bilgilendirmeler sonrası polikliniğe  gidebileceğinize dair olumlu cevap üzerine gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

              Sağlık müdürü Kolomaç  Yazdıklarınıza siz inanıyor musunuz. ? Raporunuzdaki  Dede Korkut Masalına Kargalar bile güler.

             112 Acil Servisini Sabah Kahvesine mi mı çağırdık..!  

          Aniden Hastalandığım için yataktan kalkamadım 112 Ambulans hizmetini  istedik..Sabah saban rahatsız mı ettik acaba...!

      Hasta olan,  Ambulans Doktorunuzun Hastaneye  götürmediği hastanede   bir hafta yatarak tedavi gören benim.112 Ambulans doktorunuzun Hastaneye götürmediği “Kendi imkanlarımla hastaneye gidebilirmişim” teşhisi konan  hasta  benim.

   Sayın Valimiz  İrfan Balkanlıoğlunun Valilikteki toplantıda 112 Acil servisiniz için   söylediklerini başka şeyle ilgilendiğiniz  için  duymadınız  veya ciddiye almadınız  sanırım.

 Sayın Valim İl Sağlık Müdürünüz  İsmet Kolomaç “ İpe Un Seriyor”

         Ne diyelim.. Sağlık Olsun mu Diyeceğiz..!

           


                                                     GERCE

                            GRUP YOLU  TAMAM                      

                                  

                   

            Kayabaşı Gökömer Gerce Gurup yolundaki Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu yol genişletme Sıcak asfalt çalışmalarını yerinde görmek ve bilgilendirme amacıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Ak Parti Ordu vekili  Metin Gündoğdu Ak Parti İl Başkanı Uğur Çelenk Bazı  Daire Müdürleri Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın ve Radyo  Televizyon Gazetecileri dernek Başkanı Birol Yılmaz  ve Gazetecilerle birlikte  Saat 12 .00 gibi Kervansaray lokantasının önünden Başkan  Yılmaz’ın deyimi ile İnteraktif Basın Turu için kayabaşI,Gökömer, Gerce Grup yolu Asfalt çalışmalarını yerinde görmek için  Gerce’ye doğru yola çıktık.

   Turnasuyu ‘nun yeşil vadisinden yolumuza devam ettik. Başkan Enver Yılma z Mikrofondan bu yo l güzergahında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veriyordu Kayabaşından sonra yol çalışmalarını anlatırken Atların bile yan yana gidemediği eski yolda artık atlar bayram ediyor derken yöre insanın çektiği sıkıntıları anlattı. Yıllar önce   Gazeteci Nedim Kovan’ın Gerce yolu için yazdığı yazılar ve Çektiği Fotoğraflardan da bahsederek Nedim Kovana  anları için mikrofonu verdi. Gazeteci  Nedim kovan  Gerce köyü ne gidip gelirken ve 17 yılını verdiği gazetecilik anılarını anlatırken 26 Km’lik Gurup yolunun Bu ha le geleceğine ben bile inanamıyorum  çok güzel olmuş dedi.

           Gerçekten gurup yolu  genişliği ile alt yapı çalışmaları ile harika hazırlanmış  olmuş zaman zaman dar   kayalık olan yol güzergahı genişletilmiş Asfalt altı  Mıcır malzemesi serilmiş silindirlerle sıkıştırılmış geniş yol Sıcak asfaltını bekliyor. Başkan yılmaz en kısa zamanda  sıcak Asfaltımızı dökeceğiz dedi. Yanımda oturan gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e Sanırım bu yoldan büyük Otobüsle ilk geçen biz oluyoruz dedim..Sanırım gerçekten de öyleydi.

            Otobüsümüz  Gerceye geldiğinde durdu aşağıya indik biraz yol yürüdükten sonra kurulmuş Pazar yerinden yürüdük köy halkı Cuma namazı için gelmişti. geçtikten sonra Gerce Caminin önüne geldiğimizde öğlen ezanı okundu Namaz için camiye girildi. Namaz sonrası köy meydanında hazırlanmış yemek masalarına  oturuldu. Gerce köyü muhtarı hoş geldiniz konuşması sonrası Belediye  Başkan Enver yılmaz, Belediye Başkanı Engin Tekintaş Milletvekili Metin Gündoğdu birer konuşma yaptılar.

 Büyükşehir Bel.Başkanı Enver yılmaz İlk Milletvekilliği döneminde 4 çekerli araçların bile zorlanarak geldiği dar yollardan söz etti İlk etapta 16 Kmyi asfaltlayacaklarını önümüzdeki senede  başladılar 26 Kmlik Gökömer Gerce Gurp yolunu en kısa zamanda bitireceklerin söyleyerek Yolda çalışan Belediye görevlilerine teşekkür etti. Bu yolların 30 yıl önceleri yapılması gerekirdi dedi Bütçemizin yüzde yetmişini yollara ayırıyoruz Altınordu’da yapımı devam eden üç tane gurup yolumuz var ve tamamında  asfalt çalışmalarımız devam ediyor Yol Medeniyettir diyerek yola çıktık. Bu yolların yapılamasıyla köylerimizden   göçü önleyebiliriz dedi.

        Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaşda Gerce denilince Ulaşılmaz bir yer akla geliyordu. Bu gurup yolundaki çalışma  özellikle ana ulaşım gurup yollarındaki çalışmalarla sizler hak ettiğiniz  değerlere kavuştunuz  Yaptıklarımızın yetmeyeceğini biliyorum daha neler yapabileceğimizin planların yapıyoruz. Şimdi standartları yüksek olan bu yollar sayesinde herkes bu bölgeye rahatlıkla ulaşabilecektir. Gücümüzü sizlerden alıyoruz ve buna  layık olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz Bize verdiğiniz desteği boşa çıkarmayacağız Siz varsanız bizde varız dedi.. ve ilave etti Bize verdiğiniz sorumluluk gereği sizin için gece gündüz çalışacağız dedi.

       Dönüş yolunda ise Başkan Enver Yılmaz Gazetecilerin sorularını tek tek cevapladı. Yapılan hizmetleri yerinde göstermek için interaktif basın toplantılarına da devam edeceğini söyledi...           

BAŞKAN YILMAZ’I

 İZLERKEN

 

               Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz gazetecilere  Ordu’nun çehresini değiştirecek yatırımları yerinde göstermek ve bilgilendirmek amacı ile  düzenlediği basın toplantısı için  gazeteciler Büyükşehir Belediye binasının önünde buluştular biraz sohbetten sonra Başkan Yılmaz geldi gazetecilere hoş geldiniz dedikten sonra birlikte Belediyenin önünde bekleyen otobüse bindik. Otobüsün önünde Başkan Yılmaz mikrofonu eline aldı Profesyonel Tur rehberi gibi iki sene içerisinde Ordu’ya yapıllan kalıcı büyük hizmetlerin yerlerini basın mensuplarına göstererek arazi üzerinde bilgiler verdi yapılan çalışmaları anlattı..

              Yapılacak olan yeni otogarın Mayıs ayında ihale edileceğini söyleyen Başkan Yılmaz bu sayede şehir içi trafiğinin büyük ölçüde rahatlayacağına dikkat çekti. Yeni modern otogarın çatsını güneş enerjisi panelleri sayesinde otogar kendi enerjisini kendi üretecek Otogar çevre yolunun yanında hizmet verecek  Yeni Otogarımızı Mayıs ayında ihaleye çıkarıyor uz diye bilgiler verdi.  Akyazı  mahallesinde bulunan  Rus Pazarı ve kaldıracağız Rus Pazarını ve Pazar yerini  Civil deresi kenarında ki boş araziye yerleştireceğiz  bilgisini verdi..

 

             Başkan Enver yılmaz Otobüsün önünde  Ordunun sorunlarına en kısa zamanda kalıcı hizmetler getireceklerini anlatırken ve 2. Organize sanayi bölgesine gelindiğinde Çoğunluğu Organize sanayi esnafının da hazır vaziyette beklediği alana gelindi  Hazırlanan kürsüye çık arak Basın mensuplarına  ve sanayi esnafına Yapılan hizmetleri anlattı . Yerlere sigara izmariti atılmayan , yerlere tükürülmeyen Korna seslerinin olmadığı huzurlu bir Ordu için  çöp sorunu olmayan  Trafik sorunu olmayan kavgasız gürültüsüz  huzurlu  örnek bir şehir   için çalışmalarımızı sürdürüyoruz dedi. 2. Organize sanayi alandaki konuşmalar sonrası tekrar arabamıza binip geri dönerken başkana AVM sorusu yöneltildi Özel İdaresi alanına yapılması düşünülen AVM için Cevahir firması gelecekmiş sorusuna Başkan Yanlış bilgi dedi  yakın bir zamanda Basın toplantısı yapacağını ve AVM konusunda açıklama yapacağım dedi.geçen seneler içerisinde Adliye sarayının arkasında  AVM için alınan 22 trilyonluk 60 dönümlük  arsaya    Şehir içerisinde müsaade edilmeyecekmiş dedikoduları söylenirken Özel İdarenin Şehrin ortasındaki arsasına  düşünülen AVM söylentisi  Ordu esnafı arasında şaşkınlık yarattı..

      Şehrin insanları için Hizmete talip o lan Başkanlar yaptıkları kalıcı  güzel hizmetlerle anılırlar.Genelde Başkan adayları yarım kalan hizmetler için 2. dönem içinde adaylıklarını açıklarlar Şehirlerde yaşayan vatandaşlar da yapılan kalıcı hizmetlere oy verirler. Belediye Başkanı  Fazıl Sözer’den bu yana hep böyle olmuştur.

      Şimdi Ordu  Şehrine   hizmet sırası  Başkan Enver Yılmaz da Başkan Engin Tekintaş’da 

 

 

                                   BİR GARİP ANLAŞMA..!

           Geçmiş zamanların  ve  çocukluğumuzun Belediye parkından zamanımıza ne kaldı diye soran olursa kocaman bir  inşaat alanı diyebiliriz .

    Zaten Parktan  geriye ne kaldı ki..?

     Büyükşehir Belediye Meclisi aldığı bir karar sonucunda Parkın bitişiğini İhale ile satışına karar verdi. İhale 6.500 Tl 6.5 trilyon lira ile Garipler Firmasına kaldı Garipler firması Daha önceleri özel şahıslardan aldıkları Ordu Sineması binasının yerine de Sinema oteli yapmışlardı. Güzel olan bu   binanın yeri ve konumu tabi ki tartışılmaz. Ama

       Şehrin en güzel yerindeki  insanların yaz aylarında serinlemek için ailesi ile oturabileceği küçük  çocuklarının da  Mehmetçik Çocuk parkında oynayabileceği Düz mahallenin ve de insanların büyük bir kısmının  deniz rüzgarının serinliği yaz aylarında paylaştığı bu güzel açık alana “Garipler” Otel yapacakmış Otelin yan tarafında da Otelin misafirleri için Araçlarını koyabilecekleri Belediyenin  Oto parkı hazır. Otelin  Otopark sorunu da yok

      Bu yerin satışından sonra düz mahalle sakinleri Bu arazinin park alanı ile bütünleşmesi ve  açık park alanı  olarak kalması için  dava açmışlar mahkemeden  bilirkişi istemişler.. Mahkeme Bilirkişilerin verdikleri  olumlu raporları kabul etmemiş davayı şimdilik kaydıyla araziyi alan Şirketin  lehine sonuçlandırmış tır.

     Dosyası  Danıştaya gitmiş.

        Dava taraftarları  danıştayın sonuç  kararını beklerken geçtiğimiz günlerde sabahın erken saatlerinde  Polis ve  Zabıta eşliğinde İnşaat alanındaki yetişmiş çam ağaçlarını kesmek için  gelmişler  bunu gören çevre sakinleri de  ağaçların kesimini  Danıştay Kararı gelene kadar ertelemek için 15 gün müsaade etmelerini Avukatları Haluk Türkmen şirket çalışanından  rica  etmiş arazideki tek katlı binayı yıkabilirsiniz , karar olumlu gelirse kesilen yetişkin ağaçların telafisi olmaz demiştir. Polis yetkilisinin önündeki  bu  konuşmalardan sonra olay yerinden ayrılmışlardır.

    Sermayenin patronları böyle konuşmalara itibar etmeyerek iki gün sonra yine bir erken sabah çıkarması ile polisi de yanına alarak ağaçları kesmişler. Benim evimin yolu üzerinde olduğu için büroya giderken ağaçların kesilmiş olduğunu sözlü  anlaşmanın Garipliğini 40-50 yıldır parkta gölgelik yapan çam ağaçlarının parçalar halinde Çelik Testereye yenik düştüğünü yerlerde süründüğünü gördüm. Ertesi sabahta  erkenden kesilmiş  ağacın ölülerini kamyonlara yükleyin olay yerinden götürmüşler..Garip bir şekilde delilleri kaybetmişler..

     Bu  Garip manzaranın aynısını Öğretmen evi yapılırken de yaşamıştık yine yetişkin üç çam ağacını bu şekilde yok etmişlerdi.Bu ağacın kardeşleri halen Muhtar evinin önünde yaşamaktadır...,  Olayın da Fotoğraflarını çekip Karadeniz 52 gazetemizde de  yayınlamıştık arşivlerimizde de mevcuttur. Sermaye ağaç mağaç tanımaz Sermayenin  Beton sanayi ağaçları her zaman yok eder  katleder ..

       Çambaşı Turnalık Mevkiinde yapılan HES Barajı  için 5-10 bin yetişkin ladin ağacı kesildi de ne oldu..!

 

Dip Not : “ Ormanımdan bir ağaç kesenin başını keserim” 

 

                                                          Fatih Sultan Mehmet

          MERAKLA BEKLİYORUZ!!

      11 Ocak 2016  Sabahı Evimde rahatsızlandığım da yatağımdan kalkacak gücüm yoktu başım dönüyor fenalaşıyordum evden 112 Acil AMBULANS çağırmışlar eve geldiler Tansiyonumu ölçtüler gelen doktora Kalp ameliyatımı dört damarımın değiştiği ayrıca Şeker ve Tansiyon hastası olduğumu söylediler

        Gerekli muayenem sonrası

       112 acil Ambulans doktoru Teşhisini koymuş..

       Kendi imkanlarımla Hastaneye gidebilirmişim diyerek beni hasta yatağımda bırakarak evden ayrılmışlar. Evden bu şaşkınlıktan sonra Özel UMUT Hastanesinden Ambulans istemişler ve beni Hastaneye Ambulansla götürmüşler.  Acil doktorunun  ilk müdahalesi sonrası Göğüs hastalıkları servisine yatırılmışım. 15.1.2016 tarihine kadar 5 gün yataklı tedavi gördükten sonra taburcu oldum.

        Şu işe bakar mısınız 112Acil Gazetecilik  Ambulans doktorunun  aciliyet görmediği hasta 5 günde hastanede tedavi görüyor.

       Bu olay sonrası evde tekrar rahatsızlandım yine evden 112 Acil Ambulans istemişler  bu kez ambulans doktoru gerekli müdahaleyi yapıp beni Hastaneye yetiştirmiş . Nöroloji Uzman doktoru tarafından  yoğun bakım servisine yatırılmışım ve gereken tedavim .23. 1.2016 tarihine kadar  yapılmış . Tedavim sonrası sol kolumda bacakta güçsüzlük hareket kısıtlığı olduğu için yine Umut Hastanesinde bana  Fizik tedavi ve rehabilitasyon  uygulanmakta ,.Halen fizik tedavim devam etmektedir.

        Sonuçta 1977 senesinden  beridir  Ordu’da Sarı Basın Kartlı Gazetecilik yapmaktayım.11 Ocak sabahı rahatsızlık geçirdiğimde 112 Acil Servis doktoru beni  Hastaneye götürmemiş Kendi imkanlarımla hastaneye gidebileceğime karar vermiş beni hasta yatağımda ortada bırakmıştır.

Benim başıma gelen bu Gazetelik  garip olayın başka hastalara da uygulanmaması içindir ki  112 Acil Acillik Olmuş diyerek bir yazı yazarak İlgilileri uyarmak istedim. Eve gelen ilk 112 Acil doktorundan şikayetçi olduğumu söyledim.
          Gazetemize  Açıklama adı altında Bir e-mail geldi.  bu kez Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Seyhan CANBULUT Bana hastanede uygulanan tedaviyi anlatıyor da bana  ilk gelen  112 Acil Ambulans  Doktorunun beni Hastaneye neden götürmediğini yazmıyor..!

          Dr.Canbulut Açıklamasının sonunda  “Konu ile ilgili İstasyon Personeli hakkında inceleme/soruşturma başlatılmıştır yazılı.

    Sağlık Bakanı Sayın  Mehmet MÜEZZİNOĞLU’na iletmek üzere   Bu sonucu bende merakla bekliyorum.

SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDEN ‘ACİLLİK’ AÇIKLAMA !!!

 

         11 OCAK 2016 Pazartesi Günü  sabahleyin Zaferi Milli Mah Dr İsmail Engin caddesindeki evimde ani  rahatsızlığım sonucu112 Acil servisten Ambulans yardımı istenmiş. Eve gelen Ambulansın doktorunun muayenesi sonrası  Kalp ameliyatı olduğum 4 damarımın değiştiği ayrıca Şeker ve tansiyon  Hastası olduğum başımın döndüğü söylendiği halde benim kendi imkanlarımı ile hastaneye gidebileceğime karar vermiş ,beni yatağımda bırakarak evden ayrılmıştır.

       Ambulans Doktorunun Bu garip davranışı sonrası bu kez   UMUT hastanesinden ambulans istenmiş ve Acil olarak Umut Hastanesine sevkim yapılmıştır. 5 gün hastanede yatarak tedavi gördükten sonra evde tekrar rahatsızlandım yine Acil Ambulans istenmiş  ve hastaneye naklim yapılmıştır. Nöroloji yoğun bakımda 5 gün yattıktan sonra ancak kendim gelebildim. Evde bir müddet istirahat ettikten sonra 10 Şubat 2016 tarihli Tribün gazetesinde     İMDAAT 112 ACİLLİK olmuş başlıklı bir yaz yazı yazarak SAĞLIK Müdürü İsmet KOLOMUÇ’a 11 Ocakta Hasta olduğumu gördüğü halde Ambulansla beni hastaneye götürmeyen Ambulans doktorundan şikayetçi olduğumu belirtmiş tim. Gazetede ve internette yayınlanan bu yazı üzerine Sağlık müdürümüz KOLOMUÇ bu yazı üzerine  Sağlık Bakanlığı ve Ordu valiliğine bir bilgilendirme yazısı hazırlamış ve sunmuştur.

     Müdür beye konuya hassasiyetinden dolayı teşekkür ederim de Ne var ki  Devletin 112  Ambulans doktorunun Acil hasta olduğumu yataktan ayağa kalkacak halimun olmadığını gördüğü halde beni ambulansla  hastaneye götürmemiş ve Kendi imkanımla hastaneye gitmem i uygun gördüğü  ve bu  sebepten şikayetçi olduğumu hazırladığı cevabi yazıda belirtmemiştir.

           Yazdığım yazıda özellikle bunları  belirtmişim .Okumadanız sanırım .yoksa ben mi yanlış anlattım..?

             Sayın sağlık  Müdürüm biz yanlış yerden 112 Acil Ambulans mı istedik acaba.

     Belediyeyi  arayıp  Cenaze nakil arcı mı isteseydik..!                             

           İMDAAT..
           112 ACİLLİK OLMUŞ..!!

 

            Bu yazıyı yazabilmek için yaklaşık bir ay beklemek zorunda kaldım çünkü Umut hastanesinde yatarak tedavi görüyordum . 11 Ocak Pazartesi günü sabahı evde rahatsızlandım yataktan kalkamadım  halsizleştim başım dönMEYE başladı evden 112yi arayıp ambulans çağırmışlaR bir zaman sonra ambulans gelmiş  ambulans doktoru ile                         bir hemşire geldi yanıma  o sırada  iki kişi beni yatağın yanına  zor oturttular  başım dönü yordu 112 Ambulansın pratisyen  doktoru muayene etti  benim ambulansla taşınacak hasta olmadığıma karar vermiş bay doktor..

               Kendi imkanlarımla ben hastaneye gidebilirmişim.. Ona karar verdi ve  çekip gittiler .Ayakta durabilecek takatim yürüyebilecek halim olsa doktorun sözlü reçetesini  yerine getirebilirdim belki. 

                İşte bu teşhise bu hizmete şapka çıkartılır.Ev halkı bu kez  Umut hastanesinden Ambu1lans çağırmışlar ambulans geldi ve beni hastaneye götürmüşler İlk müdahalem Acilde yapılmış ve beni hastaneye yatırmışlar. Bir hafta tedavi gördükten sonra ancak  hastaneden çıkabildim.

              112 Acil doktorunun Ambulanslık hasta değil kendi imkanı ile hastaneye gidebilire kararı aldığı ben Hastanede bir haftada kendime zor gelebildim. Sokakta  yere düşmüş alkollü Vatandaşı hastaneye yetiştiren ve doğrusunu yapan112 ACİL amb1ulans BayPas olmuş dört damarı değişmiş Şeker hastası  hastayı evinde rahatsızlandığında hastaneye götürmüyor. Evinde hasta yatağında bırakabiliyor..

      Sayın İl sağlık müdürümüz İsmet KOLOMAÇ 11 Ocak sabahı Evimde rahatsızlandım evden Acil 112 Ambulansı aramışlar Evime gelen ve beni hastanaye götürmeyen 112 nin doktorundan şikayetçiyim. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

      Neden şikayet için bu  kadar geciktiniz derseniz 7 gün yatarak  tedavi gördüğüm Umut Hastanesinden çıktıktan sonra tekrar rahatsızlandım ve bu kez yine Umut hastanesinde  yoğun bakımda 6 gün yatarak  tedavi gördüm sonrası serviste yattım yeni yeni kendime geliyorum şu an ise  Fizik tedavisi görüyorum.. Şikayet için gecikme sebebim bundandır.

     10 OCAK Sabahı  rahatsızlandığımda 112 Acil Ambulans servisinin doktorunu  rahatsız ettiysek Özür dilerim.                                                           

    ATANUR’LA MÜZİK  NOSTALJİSİ…

 

                3 Ocak 2016 Pazar gecesi evde Televizyon seyrederken Telefonum çaldı. Telefonu açan  1965 lerin Ordu Gücü takımının  Panter lakaplı  efsane Kalecisi Atanur Güneysu idi ve Ankara’dan arıyordu  45 yıl önce o yıllarda  Ordu’da kurduğumuz  ve Hafif Batı Müziği dalında konserler verdiğimiz Frekans’lar orkestrasının 5 lisanda şarkı söyleyen Bayan solistimizin adını soruyordu. Halk Eğitim salonunda konserler verdiğimiz Orkestramızı gençliğinde hayranlıkla seyrettiğini ve halen Bayan solistimizin söylediği  İtalyanca Fransızca ve İngilizce O günlerin Hit parçalarını unutamadığını söylüyor ve Ne güzel günlerdi O günler derken beni de heyecanlandırıyor  gençlik yıllarımıza geri götürüyor Eskilere çook eskilere götürüyordu Sevgili Atanur Güneysu..

          Gurubumuzun  Frekanslar ın Bayan   Solistinin  adı Ayşegül Felek’ti Dincer Felek’in Kız kardeşi  Adil Felek’in kızı idi dedim... Uzun yıllar kendisinden haber alamadık Ayşegül’ün Üniversite tahsili için  ailece İstanbul’a taşınmışlardı gidiş o gidiş  diye söyledim.

           O günlerde Halk Eğitim salonunun sahnesinde Verdiğimiz konserlerde çekilmiş resimlerin büroda duvarda asılı olduğundan bahsettim. Atanur arkadaş izlediği konserleri ve gurubumuzun solisti Ayşegül’ün okuduğu Dünya listelerindeki özellikle de L Noiu e şarkısından  konuştuk.  Gurubumuzun Diğer solisti  Ritm Gitarist İrfan Altınel’in okuduğu  dünyaca ünlü  gurup Animals ların ünlü solisti  Erick Burtonun seslendirdiği parçası  The Haus of Rising Sun adlı müthiş parçadan söz ettik ne güzel günlerdi diye söylendik.

         O yıllarda Ordu’da üç elektro gitar vardı O gitarların sahibi de bizlerdik.Şimdilerde Ordu’da 10 larca Elektro gitar var ve gençler müzik yapıyor. Bizim zamanımıza göre gençler çok şanlı  Ordu’da çok güzel müzik enstrümanları satan mağazalar mevcut.

           Frekanslar  Gurubunun  Bas gitarı Sedat Erdoğan Solo gitarda Tuncer Engin, Ritm Gitarda İrfan Altınel Davulda Ahmet Yeşiltepe ve bayan solistimiz Ayşegül Felek’ten oluşan Frekanslar Orkestrası l965 li yıllarda Ordu’muzun sosyal hayatına güzel anılar bırakan gerçekten kaliteli bir guruptu.

          Frekanslar gurubu daha sonraları Bas gitarda Atilla Şimşek Org, Klavyede Suavi Usluca Gitarda Şevki Ustaoğlu Tuncer Engin ve Davulda Doğan Akdeniz ile  Müzik çalışmalarına uzun bir zaman  devam ettiler.

         Bizden sonra gitarda  A.Recep Katırcıoğlu Klevyede Ferit Katırcıoğlu, Bas gitarda Süleyman Ersoy ve Davulda Tayfun Usluca’dan oluşan Çağrışım  adlı müthiş bir gurup oluştu   verdikleri konserlerle gençleri coşturdular  sahnelerde  güzel müzik yeptılar.

         Sevgili Atanur arkadaş  Açtığın telefonla 45-50 yıl gerilere gidip eskileri andık , sayende bende güzel bir nostalji yaşadım.

          Teşekkürler.   

65 YAŞ ÜZERİ EMEKLİ VATANDAŞA     

  BANKALARIN KREDİ HİZMETİ..!

           Bankalar özellikle Bayramlarda Yılbaşlarında ki Tv ve Gazete ilanlarında Nüfus kağıdınızla bankamıza müracaat edin Krediniz hesabınızda  veya günde 10 milyon liraya 36 ay taksitli ihtiyaç krediniz.. 10 bin liranızı  Şimdi alın 2 ay sonra ödemeye başlayın    gibi özel ve güzel reklamlarla ihtiyaç sahiplerine güzellikler yapıyorlar ,belirli bir kesimin kredi ihtiyaçlarını  gideriyorlar da reklam ve ilanlarında Emekli olmuş 65 yaş üzerine her an ölebilir gözüyle baktıkları için bu vatandaşların müracaatlarında  nüfus cüzdanlarını alıp  sistem onay vermiyor  kabul etmiyor diyorlar. Kaldı ki Banka verdiği paranın içinde verdiği paranın  sigortasını da verdiği krediden tahsil ediyor.

 

      Hal böyleyken Banka kredi  ilanlarında 65 yaş üzeri emekli olmuş  canlı ölülerin  kredi müracaatları kabul görmez diye not düşseler 65 yaş üzeri   Canlı Ölüler bankalara müracaat etmezler kredi kullanmazlar ölecekleri günü , sıranın kendilerine gelmesini beklerler de kimin ne zaman öleceğini sadece Allah bilir. Bankadaki gişe memuru da 65 yaş üzeri canlı ölü  emekliden sistem kabul etmiyor onay vermiyor  diyerek  özür dilemek zorunda kalmaz..

       Kredi kartı vermek için 3-4 defa telefonla aradıkları vatandaşa kart verebilmek için kırk dereden kırk su getirirler 65 yaş üzeri emekli  vatandaş banka  ilanlarında gördüğü krediyi alabilmek için müracaat ettiğinde bizim kayıtlarımızda her an ölebilirsiniz onun içindir ki sistem müsaade etmiyor demeye getiriyorlar . Vatandaşı üzen de bu zaten..

      Bankalar güneşli havada şemsiye verirlermiş de  yağmurlu havada şemsiye  yok derlermiş. 65 yaş üzeri her an ölebilir  insanların bankalarda karşılaştıkları durumlar bunlardan ibaret.

        65 Yaş üzeri emekli  her an   ölebileceklere özellikle  duyurulur . Bankaların verdiği ilanlara inanmayın. 65 yaş üzeri iseniz  Siz siz olun  Kredi almak için  Bankalara müracaat etmeden iki defa düşünün..

 Dahası  düşünmeyin Bankaya da hiç gitmeyin .

      Ayrıca  Duyduk duymadık demeyin Bankaların  süslü  reklamlarına da inanmayın  65 yaş üzeri  Canlı ölülere dahası nefes alan  Zombilere bankaların sistemleri Onay vermiyormuş..!

       Özel Not:

     

      65 yaş üzeri insanlara ve Sarı Basın kartı sahiplerine  değer veren İstanbul Belediyesine Nüfus cüzdanınız veya Sarı Basın Kartınız  ve bir vesikalık fotoğraf  ile  müracaatınızda size anında  5 yıllığına İstanbul kart veriyorlar Belediye Otobüsü Tramvay şehir hat vapurları   ve Metrobüsler ücretsiz devamlı İstanbul’da iseniz Ücretsiz seyahat edebiliyorsunuz.Belediyenin bu hizmetlerinden faydalanıyorsunuz.

        Aklınızda bulunsun.. 

              İYİ Kİ ORDU’DA TİYATRO VARMIŞ..!

            İsmet  Küntay’ın yazdığı OBKT’nin eski sanat yönetmeni ve sanatçısı  Ali Kemal Tandoğan’ın  yönettiği ve  günümüze uyarladığı ,  

            MİM Tiyatro Kültür ve Sanat evi Oyuncuları’nın sahnelediği 403. Km. adlı oyunu Uzun yıllar önce tahta sandalyeler üzerinde O zamanki Halk Eğitim salonunda izlemiştim. Yıllar sonra bu kez Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun  zamanında Hemşerimiz Emin  Öztürk’ün restorasyon çalışmalarını yaptığı bu günkü  Atatürk Kültür Merkezinde ikinci kez Gazeteci Atilla Şimşek ile izledim ve  alkışladım.

     Yıllar önce OBKT’nin  sanatçıları  Osman Çakmak,Hakan Altan ve Kenan  Gürsoy’un OBKT ile  sahne aldığı 403. Km ye hayat veren bu oyuncuların  yıllarını  verdikleri Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu  OBKT’den vefasızlık örneği ile  bir eşya gibi kapıya konup OBKT’den sanata gönül koyan hayat veren  bazı arkadaşları ile  ayrılmaları sonrası MİM Tiyatro ve Sanat evi Oyuncuları ile sahneye çıktıkları ölene kadar  Sanata devam  dedikleri bu sahnede  sanatçı  arkadaşları ile  ayakta alkışlandılar.

        OBKT ‘nin ilk Sanat yönetmeni Ergün Köknar’ın  sahneye koyduğu ilk oyunu Hülleci oyununda sahneye çıkan ve  onlarca oyunu sahneye koyan oyun yazarı ve sanatçısı Rahmetli Aydın Üstüntaş ile yine OBKT’nin ve Keşanlı Ali’nin  unutulmaz oyuncusu Sanatçı Mustafa Gencer’e de aynı vefasızlığı gösteren ne acıdır ki yine OBK Tiyatrosudur,Sanatçıya değer vermeyen  Belediye yönetimidir..

        Tiyatroda Vefa yokmuş da Vefa İstanbul’da bir semtin adıymış onu öğrendik de iyi ki  Ordu’da tiyatro varmış . Ordu’da tiyatroya  gönül vermiş tanıdıklarımız sanatçı  arkadaşlarımız  dostlarımız varmış...

        OBKT’nin Genel Sanat Yönetmeni, oyun yazarı  ve Sanatçıları  Rahmetliler Aydın Üstüntaş ve OBKT’nin efsane oyuncusu Mustafa Gencer’e Belediye yönetimince gönderilen 5 satırlık veda yazıları da unutmak mümkün değil..!

    

         OBKT’nin emektar sanatçılarından dostlarımız var da onların sayesinde Yerel tiyatrolarımızda güzel oyunlar seyrediyoruz   sanatçılarımızla öğünüyor ve gururlanıyoruz. Onları seviyoruz  iyiki varsınız diyoruz ,onun içindir ki sanata ve sanatçılarımıza yapılan haksızlıklara da  söyleniyoruz.

        Sanatçı Osman Çakmak elinde bastonu ile yeni adıyla Atatürk Kültür Merkezi salonunda 403. Km sahnesinde gözüktüğünde sanatçıyı tanıyan  sanatsever seyirci ona alkışları ile sevgilerini gösterdiler.Sanatçı Osman Çakmak ayaklarında olan rahatsızlığı dolayısı ile sahnede bastonla gözükmek zorunda kalmıştı işte sanatçının kaderinde 40 yıl emek verdiği tiyatrodan kapıya konmakta vardı rahatsız olduğu halde sahneye bastonla çıkmakta ..

      Sahnelerini OBKT’nin Kazazede Sanatçılarıyla  Paylaşan  MİM Tiyatro Kültür ve Sanat Evi oyuncularına ve OBKT’nin unutulmayacak yönetmenlerinden ve sanatçıları Ali Kemal Tandoğan ile Osman Çakmak ,Hakan Altan,Mustafa Kırca ile Kenan Gürsoy’a ve MİM Tiyatro Kültür ve Sanat Evi sanatçılarına  Başarılarının devamı dileklerimle

       İyi ki varsınız, iyi ki Ordu’da tiyatro  diyorum..    


KÜÇÜK DEV ADAM..

                   Ordu Üniversitesi Gülyalı Velittin Küçük Turizm Otelcilik Yüksek okulunun Temel atma töreni Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ile Ak Parti İstanbul Milletvekilleri Mehmet Metiner Tülay Kaynarca Ak Parti Ordu Milletvekili Oktay Çanak Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ordu Büyükşehir Belediye başkanı Enver Yılmaz, Gülyalı Belediye Başkanı Talip Şen eski Milli Takım sporcumuz Ümit Karan ve İstanbul’dan çok sayıda özel davetlinin katıldığı bir törenle 12 Aralık cumartesi günü yapıldı.

 

             3 dönem İstanbul Gürpınar’ın eski Belediye Başkanlığını yapan Gülyalı lı hayırsever İş adamı Velittin Küçük Temel atma töreninde konuşma yapmak için kürsüye çağrıldığında gayet mütevazi bir şekilde “ bu güne kadar üç okul yaptığını söylediğinde davetlilerden büyük alkış aldı.. Gülyalı’da Velittin Küçük için herkes İstanbul’da Gürpınarda Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerde ve sonrasında Hayırsever Velittin Küçük insanlara kurumlara herkese daima yardımı olmuştur Allah Razı olsun diyorlar başka da bir şey söylemiyorlar. Velittin Küçük köyünde birde Cami yaptırmış bunları da duyduktan sonra hayırsever iş adamına bravo helal olsun dedim Gazeteci Atilla Şimşek’e. Atilla İstanbul Gürpınar’da Belediye Başkanlığı yaptığı ve sonraki dönemlerde Ordu’lu olup da Velittin Küçük’ün yardım etmediği insan kurum ve kuruluş yoktur ben yakından biliyorum dedi. Ben de Hayırsever iş adamı Velittin Küçük için Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e Gülyalı’ların gözünde O Şimdi Küçük Dev Adam , Gülyalı’da sokaktaki insandan,Belediye başkanına kadar herkes sevgiyle saygıyla bahsediyor dedim.. Havaalanından sonra Gülyalı’da eğitime büyük katkı ve iş imkanı sağlayacak olan Ordu Üniversitesi Gülyalı Velittin Küçük Turizm Otelcilik yüksek okulunun açıldığında 4 yıllık Fakülte olasılığı düşünüldüğünde bu büyük hizmet ayakta alkışlanır. Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu açılış konuşmasında “ Çalışmış çabalamış kazanç elde etmiş .Kazancının bir bölümünü eğitim için harcıyor .Bu örnek olmalıdır . Öldükten sonra da yaşamak istiyorsanız geride bir eser bırakın . En güzel eserde insana yapılan eğitime yapılan yardımdır dedi. Başbakan yardımcısı hemşehrimiz Numan Kurtulmuş da Gülyalı ilçesinin Ordu’nun en şanslı ilçelerinden biridir,temeli atılan Velittin Küçük Turizm yüksek okulu ile ilçeye Üniversitenin geldiğini söyledi. Ordu’da güzel şeyler oluyor dedi. Eğitime yapılan Bu büyük eser Ordu’muza ve Gülyalı’mıza hayırlı uğurlu olsun.

SIRADIŞI  BİR SANATÇI

              ORHAN ZAFER

 

           Bir Resim  sanatçının yağlıboya camlı çerçeveli  eserlerini internetten tarif ettiği yerde ve saatte Belediyenin Çöp konteynerine bırakacağını yazdığında ne düşünürsünüz bilemem ama bu mesajı takip eden Dila ve Elif Sanatçının verdiği adresteki çöp konteynerine gittiklerinde Sanatçının 6. eseri olan Deniz Feneri tablosunu tarif edilen yerdeki  Çöpte bulur ve  alırlar . Dila evinin güzel bir köşesinde  sanatçının bu eserini muhafaza etmekte.

      Sanatçı Orhan Zafer 7. eserini de yine internette tarif ettiği Çöpe bıraktıktan sonra internette  bir açıklama ile bu hareketin nedenini kamuoyuna  şöyle  duyurur..

        ÇÖPTEKİ DENİZ FENERİ

         Sanat tarihinde Protesto ve Çöpte bir Orhan Zafer Çalışması adını verdiği açıklamasında özetle duygularını şöyle seslenir Sanatçı.

         Geçen ay sosyal medyada  paylaştığım üzere toplam yedi adet çalışmamı farklı tarih ve aralıklarla hemen atölyemin yanındaki çöp toplama noktasına yani çöpe attım . Bu bir çeşit protesto veya adını dışarıdan gözlemcilerin belirleyeceği herhangi bir isimle de anılabilir .Kendi irademle yaptığım ve deneyimlediğim bu eylem bir çeşit bilinç geliştirmeme katkı sağladı. Tamamen sezgisel olarak başlayan bu pretosto veya eylemle sanat ; yaşadığım kentteki gündelik yinelemeler , sanatın gündelik hayata müdahalesi ,katılımı, özgürleştirmesi , muhalifliği ve günlük hayatı özgürleştirmesi gibi bir çok soruyu süreç içinde sorgulama şansı buldum. Protesto sürecini çok iyi gözlemleyen bir çok sanat insanından olumlu sözler duymama rağmen yinede nedenlerini sık sık sorgulayan iletiler ve de  bu sürecin sanatı değersizleştirdiğine dair olumsuz eleştiriler de aldım yakın çevremden.

       Diyerek sürdürdüğü açıklamanın sonunda  Tüm bu çerçeveden bakıldığında giriştiğim eylemden çıkan sonuç sanat eseri genellikle verme , alma yada kabul etme ve karşılığında ve  bir şey verme şeklinde süre gelen döngüyü gösterir .  Bu sosyal alışveriş  veya etkileşimi  tetikleyen mekanizmanın , sanatçı / eser alıcısıyla arasındaki itibar duygusunu pekiştirmesi ve sanatın metalaştırılmasından uzak, ekonomik sorgulanmaların gölgesinden arındırılmış daha içsel ve samimi  diyaloglara vesile olduğunu söyleyebilirim.

            Çöpe atılan resimler üzerine notlar  Diyor Sıradışı sanatçı  1971 doğumlu  Orhan  Zafer .

            Trabzon doğumlu 19 Mayıs Üniversitesi Resim bölümü mezunu Sanatçı 3 kişisel 33 karma Resim Sergisi veya organizasyonuna katıldı. Resim dışında Karikatür ve Fotoğrafla ilgilenmekte . Sanatçının eserleri ulusal ve Uluslar arası albümlerde yer aldı.Uluslararası 8 ödülü bulunan sanatçı bir çok ulusal yarışmada jürilik yaptı. Ordu Güzel Sanatlar lisesinde Resim bölümü Başkanı olarak görevini sürdüren Sıra dışı sanatçı Orhan Zafer  Turku ART adlı sanat atölyesinde çalışmalarını devam ettirmektedir.

            Sanatçı Orhan Zafer Ordu Sanat evi ORSEV’in de Genel sanat yönetmenidir.

           Sanatçı  Orhan Zafer’in çöpe attığı eserlerini önceden haberimiz olsa ve toplayabilmiş olsak güzel bir eser koleksiyonu sahibi olmakta varmış ama kaçırmışız. Sağlık olsun ..

           Sıra dışı sanatçımıza başarılarının devamı  dileklerimizle eline ,yüreğine sağlık diyoruz.

  

 

 

 


             FINDIKTA MÜCADELEYE DEVAM

         Fındık Tanıtım gurubu 12-30 mayıs 2015  tarihleri arasında Ordu Giresun ve düzce  de fındık bahçelerinde   !Fındık Yeşil Kokarcası eğitim projesinde  yapılan Fındık arazileri çalışmaları sonucunda Fındık Yeşil Kokarcası  hastalığı yok seviyelerine düşürülmüş.

      Bu çalışmaların sonucu  Ordu Gıda Tarım  ve Hayvancılık Müdürlüğünce hazırlanan  Fındık Tanıtım Gurubu tarafından Finansmanı karşılanan Proje çalışmalarının sonucu Anemon Otelde Basın Mensuplarına  Fındık İhracatçılarına  Karadeniz İhracatçılar Birliği başkanı  Edip Yüksel Sevinç ve Yönetim kurulunca anlatıldı.

      Ordu Giresun ve Düzce’de 480 fındık üreticisine Bilimsel eğitim verildiğini açıklayan KİB başkanı Edip Yüksel Sevinç  Fındığa zarar veren   Fındık Yeşil Kokarcası ile Mücadelede büyük ölçüde başarıya ulaşıldığını açıkladı.

       Yılda iki ilaçlama ile hastalık yok oluyor dedi.

      Bu açıklamalar arasında Gazeteci Atilla Şimşek  söz alarak  Fındık bizim hayat kaynağımız Ekmeğimiz buna bağlı Ordu’da  Ziraat Fakültesi bulunan  Üniversitemizi de burada  yanınızda görmek isterdik .

        Üniversitemiz Nerede diye sordu..

     Daha sonra Osiyat yönetim Kurulu üyesi  Sanayici ,Fındık ihracatçısı Mustafa Poyraz söz alarak Fındıkta en önemli sorunun  Aflatoksin  olduğunu ısrarla vurguladı. Başkan Tübitak ve Tarım il müdürlüğünün önerileri dikkate alınıyor dedi..

      KİB Başkanı Edip Yüksel Sevinç’ten bu iki önemli soruya tatmin edici bir cevap alamadık.

       Fındık Yeşil Kokarcası  diye adlandırılan zararlı böcek Fındık meyvesini Kabuğunu delerek ve gelişmekte olan fındığın içini emerek zararlı oluyor Şekilsiz  lekeli UR iç oluşumuna neden  yaratıyormuş. Bu zararlı kokarcadan korunmak için tüm fındık üreticilerinin Mayıs ve Haziran Temmuz aylarında  İzin Ruhsatlı ilaçlarla yılda iki defa bahçe  ilaçlaması yapması oldukça önemliymiş. Bu açıklamayı da internetten öğrendik. Bu uygulamayı tüm fındık üreticileri yapar mı oda önemli bir konu..

         Karadeniz İhracatçılar Birliği KİB Başkanı Edip Yüksel  Sevinç Fındık üreticilerinin eğitilmesi fındığın bilimsel usullerle üretimi  ve sektörün en iyi noktaya getirilmesi için  Fındık Tanıtım Gurubu olarak  üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız diyerek basın toplantısını bitirdi.

         Sonuçta yılda iki defa ilaçlama ile fındığa zarar veren Yeşil Kokarca hastalığından kurtulunuyormuş da Karadeniz Fındık ihracatçıları yönetim kurulu üyesi Fındık  İhracatçısı Mustafa Poyraz’ın Fındıkta en önemli tehlike dediği  AFLATOKSİN sorunu nasıl çözüm bulacak..!!

     Fındık ihracatçısının da en önemli sorunu  bu. Çünkü Aflatoksinli fındıklar Avrupa’dan geri geliyor. İhracatçıyı büyük zararlara sokuyor..

 

DOĞALGAZ ÇUKURLARINDA GÜVENLİK..!

             Düz mahallede Doğalgaz boru hattı döşemek için birkaç gündür Adam boyu çukurlar açılıyor vatandaş da Doğalgaz boru hattı döşenecek diye sarı boruların döşenip üzerlerinin bir an önce açılan yolun doldurulmasını yolun trafiğe açılmasını bekliyor.

             Açılan çukurların üzerlerinden çukurlara düşmeden atlayabilen şanslı yayalar yollarına devam ediyorlardı... Çarşamba günü öğlen saatlerinde yaşlı bir vatandaş antrenmanlı yaya olmadığı için Düz mahalledeki açılan Doğalgaz çukuruna baş üstü düşmüş çevre sakinleri Ambulans çağırdı vatandaş düştüğü çukurdan güçlükle çıkarıldı ambulansın içinde ilk müdahale yapılıyordu ki Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte olay yerinden geçiyorduk tesadüfen olayı öğrendik. Yaşlı vatandaş açılan ve etrafında hiçbir güvenlik işareti olmayan avcı boy çukuruna baş üstü düşünce akıllanan Doğalgaz çalışanları hemen naylondan güvenlik şeridi çekmişler yaşlı adamcağız ambulansta ilk yardım tedavisinde vatandaş dışarıda ambulansın yanında söyleniyor. Ambulansta İlk müdahale sonrası yaralıyı Devlet Hastanesine götürmüşler... Göstermelik güvenlik şeridi olay olduktan sonra Eşilen doğalgaz çukurunun üzerinde..Durum böyle olunca da insanlar haklı olarak konuşurlar...

             Çarşamba günkü Gazete haberinde Fatsa’ya verilen ilk Doğalğaz Töreni için Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Devlet erkanı ile Belediye başkanları,vatandaşlar Fatsa’daki Doğal Gaz töreninde bir araya gelmişler. Ümit ederim yıllar önce Ordudaki böyle bir törendeki gibi Fatsa’ya ilk doğalgaz Tüpgaz tüpünden verilmemiştir..! Şu anda Ordunun en eski mahallelerinden Zaferi milli mahallesine yaklaşık dört senedir beklediği Doğalgaz boruları Hacılar yokuşundan doğalgaz boruları döşenerek mahallenin üst kısımlarına doğru ilerliyor. Bir zaman sonrada bu ana borulardan mahalle sakinlerinin evlerine apartmanlarına doğalgazın tahliye boruları döşenecek. Şahincili mahallesindeki Fındık bahçelerinin içindeki binalara yıllar önce verilen Doğalgaz nihayet şehrin ortasına mahalleye de verilecek.

              Kış geliyor havalar soğumaya başladı apartmanlarda yaşlılar, çocuklar var. Doğalgaz gelecek diye insanlar evlerine Kömürlerini bile almadılar. Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın “Bu sene sonuna kadar Ordu’da Doğalgaz çalışmalarını bitirecekler veya Ordu’dan gidecekler” sözüne inanıyor mahalle sakinleri Başkan Enver Yılmaz’a güveniyorlar.. Başkan Enver Yılmaz’ın bu sözüne güvenenlerden ve Dogal Gazı üç senedir bekleyenlerden biriside benim. Çünkü apartmanımızın Dr İsmail Engin caddesinde 25 metre altında 25 metre üzerindeki aynı yol üzerinde Doğalgazlı şanslı binalar var Bizim apartmanda yıllardır Doğal Gaz yok.Cezada mıyız neyiz Halen beklemedeyiz.. Kazım Karabekir caddesinde yan yana son iki apartmandan birisinde gaz var diğerinde yok. Temel fıkrası gibi gaz geliyor diye kat kalorifer kazanını da söktürmüşler saygın insanlar Klimalarla ısınmağa çalışıyorlar, apartmanca bekleyip duruyorlar..! Nasıl bir Gaz dağıtım programı ise . Ordu’da Böyle yüzlerce binayı örnek gösterilebiliriz. Dilerim Fatsa’nın Doğal Gaz işi bizimkine benzemez..        

BELEDİYE PARKI
                                                   1960 ların Belediye Parkını Bilenler hatırlayanlar Şimdiki durumunu gördüklerinde O Güzelim Belediye Parkının güzelliklerini çocukluğunda,gençliğinde  yaşayanlar Parkın ne hale getirildiğini gördüklerinde üzülmemeleri mümkün değil. Zaman içerisinde O güzelim Belediye Parkı kıyısından köşesinden Belediyelerce  küçültülerek bu hale getirilmiştir. İnsanların   istifade edecekleri yazın sıcağında ağaçların gölgesinde dinlenecekleri sohbet edecekleri bir mekan olmaktan uzaklaştırılmıştır.

          Bu parkın bir köşesine  Hakimlerin, Savcıların. Avukatları ,Doktorların  Vali yardımcıları daire müdürlerinin mesai saatlerinin dışında oturup sohbet edecekleri vakit geçirecekleri nezih bir yer  olarak Tek kat üzerine Belediyenin yaptırdığı ve adına Yelken Kulüp denilen yarı açık vatandaşlarında oturabileceği   nezih bir  mekan yaptırılmıştı. O yıllarda Üst  düzey bürokratların tercih ettiği Yelken kulüp bu amaçla nezih bir işletme olarak hizmet etmeğe devam ediyor ilgi görüyordu.. Bir zaman sonra Ordu sineması açılınca birinci katına açılan Şehir Kulübü Bürokratların gözden uzak  tercih ettiği yer olmuştu.

         Bu tercih sonrası Parkın bitişiğinde ki Yelken kulüp değişik işletmelerin çalıştırdığı mekanlardan birisi olmuş Son olarak Ordu Sanat evi ORSEV’ve verilen ve Kültür ve Sanat dallarında Tiyatro ve sanat etkinliklerinin sergilendiği bu mekan en son Belediye Zabıtasına tahsis edildi binanın arka kısmında ise Nikah Memurluğu hizmet binası faaliyetleri devam ederken Belediye Başkanlığı Belediye Parkının bu köşesini önce Meclis kararı ile Ticari alan yaptı sonrada açık arttırma ile Garipler inşaata 6 milyon 600 bin liraya Otel yapmaları için sattı.

           Mahalle sakinleri Avukatları Haluk Türkmen vasıtası ile Ordu İdare Mahkemesine dava açarak Parkın bütünlüğünü bozacak olan Otel  düşüncesi için  Yürütmeyi Durdurma kararı verdi.

          1960 larda Ordu insanının tek Belediye  parkında yazları  İnsanlar dinleniyor günlük sohbetlerini yapıyor. Zamanın Ordu Valisi Mustafa Karaer’inde tercih ettiği Bu parkta çekilmiş Tribün Gazetesinde yayınlanan resimdeki çay sohbeti masasında kimler yok ki..

          Eski Ordu Valisi Mustafa Karaer,Rüstem Çelebi,Rahmi Odabaş Gazeteci Rıza Şimşek yan masada Sıtkı Çebi  ve Ordu insanı aileleri ile  tıklım tıklım Düz Mahallede Ordu  Belediye parkında dinleniyorlar, çaylarını yudumluyor kahvelerini içiyorlar...

         Şimdiki Bu yerde Çocuk Parkının dışındaki Oto Park, Parkın içindeki Kapalı mekan  Elektrik Trafosu Önündeki Tekel bayii, Nikah Memurluğu,Belediye Zabıta Müdürlüğü , Vakıflar Bankasının Bankamatiği  ve Belediye Parkının eski bütünlüğünü bozan her kütle  yanlış. Parktaki bu yanlışlıkların düzeltilmesini Parkın eski  bütünlüğünün korunmasını beklerken Parkın yan tarafına Otel için izin verilmesi çok daha büyük bir yanlışlık. Parkı yaşayan  Mahalle sakinlerinin yakarışlarına Cumartesi günü şahit olduk .

       Bölge İdare Mahkemesi Mahalle sakinlerinin açtığı davada  Yürütmeyi durdurma kararı verdi. 

      Mahalle  sakinlerinin ve insanların    istemediği tasvip etmediği  bir yanlışlıktan dönmek ise erdemliktir. 

                      

               OBKT’DE VEFA’NIN ADI YOKMUŞ..!

              Ordu’muzun Simgelerinden birisi olmuş Ordu’nun gözbebeği Kültür ve Sanatta Türkiye’de marka olmuş Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatromuz OBKT için geçtiğimiz günlerde bir yazı yazmış son zamanda OBKT de Sanata ve Sanatçıya verilen değerler için “Yazık Çok Yazık” demiştim.

           OBKT’de İstifa etmek zorunda bırakılan OBKT’nin son Sanat yönetmeni İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı ve OBKT’nin eski Sanatçısı ve OBKT’nin sanat yönetmenliğine getirilen Erhan Özçelik ile 30-40 yıllık OBKT’nin ayakta alkışlanan gözbebeği sanatçıları OBKT’den bilinmeyen bir sebepten atılmışlar kendilerine bir satır yazı ile teşekkür dahi edilmeden kapı dışarı edilmişler. OBKT Sanatçıların kaderinden midir , OBKT’nin vefasızlığından mıdır nedir aynı saygısızlık OBKT’ye hayatlarını vermiş Sanatçı Mustafa Gencer ile OBKT’de efsane olmuş Genel Sanat Yönetmeni ve unutulmaz oyunların sanatçısı,yazarı Aydın Üstüntaş da böyle bir oyunun kurbanı olmuşlardı. Keşanlı ALİ Mustafa Gencer’i,Aydın Üstüntaş’ı unutmamız mümkün mü..? Demek ki OBKT’de sanata ve sanatçıya Vefa yokmuş OBKT’de Vefasızlığın da son örneğini böylece öğrenmiş bulunuyoruz.

           İstanbul’da yayınlanan Tiyatro Gazetesinin 3. sayfasında Gazeteci Nurhan Uslu’nun “ OBKT’de Bir Dönem Kapandı” başlıklı yazısında Memur zihniyetiyle OBKT’nin istifa etmek zorunda bırakılan, eşinin de doğumu arifesinde OBKT’deki Sanat Yönetmenliğinden istifa etmek zorunda bırakılarak eşinin belediyedeki işine son verilen OBKT’nin Son Genel Sanat Yönetmeni Sanatçı Erhan Özçelik röportajının sonunda şunlar yazılı.. “... Sürecine dahil edilmem engellenen bir durum ortada Bana sabah imzası, akşam imzası attırılmak istendi. Anlattım Ama bildikleri bir çalışma şekli olmadığı için kabul etmediler. Benim çalışmamı kontrol etmek için böyle olması gerektiği söylendi,35 yılı bulan sanat hayatımda ilk kez böyle bir uygulama ile karşılaştım. Böyle tiyatro mu yapılır Allah aşkına ? Bir sürü başka olumsuzluklar da oldu tabii ama giderek sen bizim elemanımızsın yaptığınız iş umurumuzda değil. Biz otur diyelim otur ,kalk diyelim kalk , bizim dediğimizden çıkmaya varan ve yasal iznim olan yıllık iznimi keyfi bir uygulamayla vermiyorum izin diye engelleyen bir anlaşışla yol bile yürünmez..Nitekim benim istifamdan sonra bir yetkili gel konuşalım ne oluyor diye sormadı . Benden 10 gün sonrada doğumua 3 hafta kalmış karımı işten çıkardılar . Bu vahşi ve acımasız bir uygulamaydı . Biz aldık biz atarız dediler belli ki.. Nurhan Uslu’nun bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz sorusuna sanatçı Erhan Özçelik : “ Karanlıkla mücadele edeceğim elbet. Tiyatro yaparak;şiir yazarak müzik yaparak . demiş Erhan Hoca OBKT’de sana yapılan baskıya zulme dayanamayarak kendi isteğinle Genel Sanat Yönetmenliğinden istifa etmişsin... Ya Tiyatroya OBKT’ye can veren hayat veren emek veren OBKT’yi 30-40 senedir güçlü oyunlarıyla yücelten Türkiye’de OBKT’yi marka olmasında katkısı olan 40 yıllık sanata gönül vermiş sadece tiyatro için var olan emektar Sanatçıları İsa Küçük, Osman Çakmak, Hakan Altan, Ali Kemal Tandoğdu,Mustafa Kırca,Onur Çelikkol,Kenan Gürsoy,Murat Sağlam Soner Şensoy

            Ve diğer sanatçıların hizmet yıllarına teşekkür dahi etmeden kedi yavrusu gibi topluca kapı dışarı eden zihniyete ne demeli...! Lafonten’in Kuzu Kurt hikayesini bilenler hatırlasın.. Derenin üst kısmındaki Kurt Derenin altındaki kuzuyu yemek için türlü bahaneler üretir durur. Aklına koymuştur Yavru Küçük kuzuyu yiyecektir.. Kuzunun yalvarmaları sonunda Kurt Suyumu bulandırıyorsun diye dil şapırdatır... Lafonten hikayeye son noktayı koyar “ Onu bunu bilmem dedi canavar. Suyu bulatıyorsun işte o kadar” der küçük kuzuyu ham yapar.... OBTK’nin onlarca oyununa gönül veren Hayat veren ayakta alkışlanan vede sonunda işten atılan ,kapı dışarı edilen OBKT Tiyatrosunun vefakar ,yiğit sanatçılarına Sevgiyle,Saygıyla. Onlar bunu Hak etmiyordu...!

 

  OBKT’DE NELER OLUYOR ?..
             İstanbul’da talebe iken Yaz tatilinde Ordu’ya gelmekte olan ve cebindeki son parası ile Eminönünde bir kitapçının vitrininde gördüğü “Harputta bir Amerikalı” Tiyatro  oyununun kitabını alarak Ordu’ya gelen Sanatçı  Oyun yazarı  rahmetli Aydın Üstüntaş Ordu’daki arkadaşları ile oyunu sahneye koyarlar. Harputta Bir Amerikalı oyununun muhasebeci rolününün  başarılı  Sanatçı sı  Kadir Pekbaş oynamaktadır.

     Fırtınalı bir kış günü sahilde Şemsiyesinin altına aldığı arkadaşı  gazeteci Uğur Gürsoy’a Valimiz Mustafa Karaer’le konuş Tiyatromuzu kurumsallaştırsın yoksa ben yokum, artık sahneye çıkmayacağım” der. Uğur Gürsoy’da Kurumsallaşmadan , bu fikirden yanadır. Tiyatronun durumunu Vali Karaer’e anlatır. İstanbul Şehir Tiyatroları kurucusu ve Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul’dan bir yakın tanıdığı, Ordu’da Perşembe Beyli köyünde  Yedek Subay öğretmenlik yapan Ali Dilber vasıtası ile randevu alırlar ve Uğur Gürsoy İstanbul’a gider. Ordudaki var olan Tiyatrodan ve “ Harputta bir Amerikalı oyununu sahneye koyan  Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosunun durumunu anlatır Muhsin Ertuğrul’u Vali adına  Ordu’ya davet eder. Orduya gelen Muhsin Ertuğrul gerekli incelemeleri yaptıktan Sonra Devlet Tiyatroları sanatçısı Ergün Köknar ve Suna Pekuysal’ı Orduya Tiyatro Çalışmaları yapmak üzere görevlendirir.

            OBKT’nin ilk oyunu Reşat Nuri Güntekin’in yazdığı HÜLLECİ 4 ocak 1964 senesinde Halk eğitim salonunda Sanatsever Ordu seyircisi ile buluşur.

            OBKT  Seyircinin ayakta dakikalarca alkışladığı Hülleci Oyununda Ergün Köknar,Suna Pekuysal, Uğur Gürsoy Aydın Üstüntaş, Gülçin Üstüntaş ,Mustafa Gencer, Fatma Demirkan  Fatma Aksoy ,Orhan Gürses görev almışlar başarı ile oynamışlardır. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT  l964 ten günümüze perdelerini seyircisine  kapatmadan Onlarca oyunu başarı ile oynamış Sanatsever Ordu’luların beğenisini kazanmış Türkiye’de şehir Tiyatrolarında  marka olmuştur...

        Bu zaman diliminde OBKT bünyesinde başarılı sanatçılar ve yönetmenlerle sanat dünyamızda takdirle alkışlanmışlardır. Geçtiğimiz günlerde Bu başarılı kurumun Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosunun  başarılı Genel Sanat Yönetmeni ve sanatçısı  Ali Kemal Tandoğdu görevinden alınmış ayrıca Hayatlarını Tiyatroya adamış OBKT’nin  başarılı sanatçıları Osman Çakmak, Kenan Gürsoy, İsa Küçük,Hakan Altan, Mustafa Kırca, Onur  Çelikkol,  Murat Sağlam Soner Şensoy’ında görevlerine son verilmiş. Sanat  camiasında üzüntü ile karşılanan bu toplu  kıyımın bir açıklaması olmalı diye düşünüyorum.

      OBKT nin ilk oyunu Hülleci’yi Halk eğitim salonunun tahta sandalyelerinde seyretmiş ve OBKT’nin  günümüze kadar sahneye koyduğu tiyatro eserlerini yakından takip eden bir izleyicisi  olarak  üzüldüğümü  söyleyebilirim.

       OBKT’nin 40 yıllık Sanata gönül vermiş, OBKT için sahnesinde görev almış başarılı   sanatçılarına karşı yapılan böylesi  garip bir  davranışı hiç hak etmediklerini düşünüyorum.

       Yazımın başlığında OBKT’de neler oluyor diye yazmıştım ama maalesef  Olanlar olmuş.

        Sanata, sanatçıya verdiğimiz değer bu.

        Çok yazık..!

     


 SEVGİDE HASTANESİNDE  İLGİ VAR

          SEVGİ VAR...
                                         İnsan rahatsızlandığında Hastaneye gider ilgili doktoruna derdini anlatır Onun tedavisinde Şifa bulmaya tekrar eski  sağlığına kavuşmak için çabalar durur..

     Benimde sol  ayağımda ki bir rahatsızlığımdan dolayı Babam Op.Dr İsmail Engin’in de bir zamanlar Beş doktorla Başhekimliğini yaptığı Ordu  Devlet Hastanesine gidip Kalp damar cerrahisinde ki doktoruma gözüktüm derdimi anlattım Ultrason çektirmemi söyledi randevu günü aldım sıram geldiğinde Soyundum benden önce bir bayan doktora gözükmüş onun çıkmasını bekledim Hasta çıkınca Ultrason muayene  masasına  uzandım 3 numaradaki sinirli Bayan doktora Burası Askeri hastane olmuş  içeride bayan hasta var beni don gömlek bekletiyorsunuz dedim. Doktor hanım kızmış olmalı ki  sizin doktor seçme hakkınız varsa benimde hasta seçme hakkım var” diyerek Hipokrat yeminini unuttu . Masadan kalkar mısın muayene etmiyorum dedi. Güvenlik çağırın dedi. Bende  çağırın gelsinler dedim. Tekrar  Burası asker hastanesi olmuş diye söylendim. Giyindim Başhekim yardımcısına  gittim durumu anlattım muayenemi yapmayan 3 numaralı doktordan şikayetçiyim dedim.

          Başhekim yardımcısı çay söyledi beni aynı katta bulunan başka bir doktora  telefon etti   yönlendirdi.  

            Başhekim yardımcısı ile olayı  konuşurken İstanbul da Doktorluk yapan ve izine gelen  Doktor bir tanıdığım geldi beni görünce Tuncer ağabi hayırdır dedi durumu ona da anlattım hep  Birlikte  Başhekim İsfendiyar Karamustafa’ in odasına gittik Kendimi tanıttım başıma gelen acayipliği ve  şikayetimi ona da anlattım. Anladım ki 3 numaradaki Ultrason  doktorundan tek şikayetçi olan ben değilmişim.

       Biraz sohbetten ve çay ikramından sonra  Başhekimlikten ayrıldım Başhekim yardımcısının yönlendirdiği Ultrason odasına çıktım. Doktor hanıma Doktorumun verdiği İstek kağıdını verdim. Soyundum beş dakika ultrasonda kaldım Doktor hanım  elime iki satırlık bir Radyoloji raporu verdi.

         

            SEVGİ HASTANESİ FARKI

 

 Ertesi gün bir tanıdığım vasıtası ile Sevgi Hastanesi Radyoloji  Uzman Dr. Naile Dölek’ten randevu aldım ve Sevgi Hastanesine gittim aradaki farkı ve ilgiyi Sevgi hastanesinde gördüm. Doktor hanım yarım saat cihazla istenen  kontrolümü  yaptı çok detaylı ve açıklayıcı Radyoloji Raporumu yazmış ertesi gün Devlet Hastanesindeki Doktoruma Radyoloji Raporlarımı gösterdiğimde Sevgi Hastanesinin bir sayfalık açıklamalı  raporu için İşte rapor böyle yazılır her şey burada en ince detayına kadar belirlenmiş Diyerek Raporu yazan doktor hanımın ismini aldı raporu çok beğendiğini söyledi. Bende sizin Hastanenin  doktor hanımın raporu da iki satır bakar mısınız diye sitemde bulundum.

         Sevgi Hastanemizde Doktorun hastasına  Sevgi ile yaklaşımı ve yoğun ilgisi diğer tarafta Devlet Hastanemizde başıma gelenler...

         SEVGİ  Hastanemizin Radyoloji Uzm.Dr Naile Dölek Hanımefendiye hastasına yakın ilgi ve alakasından  dolayı Çok teşekkürlerimi  ve saygılarımı sunuyorum.

          Eline sağlık diyorum..

             .........

 

          Sağlıklı Mutlu ve huzurlu Bayramlar diliyorum...

ŞEHİR KİMLİĞİ  VE

       ÜNLÜ MARKALARI

       Büyümekte ve gelişmekte olan yerleşim birimlerinde şehre marka olan yatırımlar o şehrin kimlik portveyini geliştirir. Örnek verirsek Üniversite Havaalanı Liman gibi büyük yatırımları gösterebiliriz. Bunlara ilaveten Sportif yatırımlarda Büyük Stadyumlar Kapalı Spor salonları Kapalı Yüzme havuzları açık kapalı Tenis Kortlarını da saymak mümkün. Bu yazdıklarımı Ordu’muz için değerlendirdiğimizde Turistik Otel zincirlerinden Anemon Otel ve Hampton Hilton gibi yıldızlı Turistik  oteller ve diğerleri gelişmekte olan şehrin kimlik markalarını oluştururlar .

      Hafta sonlarında onlarca ailenin  gezmek için  Trabzon’a Forum alışveriş Merkezine gittiğini biliyoruz.

      Gelişmekte olan Ordu’muz için beklentilerimiz olan  Büyük AVM alış veriş ve eğlence merkezleri 4-5 Yıldızlı Migroslar büyük Koçtaş, Carfour iş  merkezleri Gros market zincirleri ve diğer büyük Forum5 M Yıldızlı Turistik oteller gibi yatırımlar her gün büyümekte olan Ordu’muz için Havaalanı yolu üzerinde   düşünebildiğimiz beklenilen  büyük yatırımlar  arasında dır..

       Eski Belediye başkanı Seyit Torun zamanında Boztepeye yapılan Teleferik yatırımı Boztepeyi bir cazibe merkezi haline getirmiştir.Ramazan bayramında üç günde yerli yabancı 27.500 kişi Teleferikle Boztepeye çıkmıştır.Yamaç paraşütçülerinin Boztepe uçuşları ise ayrı bir güzellik katmaktadır.

       Migros alışveriş  merkezi   karşısında  Türkiye’nin  büyük markalarından TEPE HOME 6 katlı güzel bir teşhir ve satış  mağazası  açmıştı geçtiğimiz ay içerisinde bu mağazasını boşalttı. Acıldığında sevinmiştik gittiğinde ise Ordu’dan bir ünlü marka gittiği için  üzüldük...

       Ordu Giresun Havaalanı açıldıktan sonra Turnasuyu Gülyalı arasında bulunan yol güzergahında işyeri açmak için arazi almak isteyen yatırımcı teşebbüsler  zaman zaman harekete geçiyorlar. Bir zaman içerisinde Trabzon Akçabaat misali bu yerler iş merkezleri ile  birleşir durum şimdiden Ordu’da da bunu gösteriyor...

       Ordu şehrimiz Ordu Giresun Havaalanı yönünde gün gün  büyüyor ve daha da gelişecek. Beklentimiz ise ünlü işyeri  markaların gelişmekte olan Ordu’muza zaman içerisinde  gelmeleri yatırım yapmaları. Belki bu sayede Samsun Trabzon arasında kalmaktan kurtulur gerçek Büyük şehir kimliğine kavuşuruz.

                       DENETİMSİZ

                  ÇAMBAŞI YAYLASI..!

         Yaylalarımızın çirkin yapılaşmalarına betonlaşmasına , bir garip yapılaşmasına yetkililer müsaade etmemeli Örnek verirsek Çambaşı yaylamız yayla etiğinden uzaklaşmış yayla kimliğini terk etmiş durumda. İnsanlar ekonomik gücüne göre yaptıkları yapılarla görüntü kirliliği yapan Çambaşı  yaylamıza yakışmayan garip yapılarla yayla görüntüsünü bozan inşaatlarda ısrar ediyor sözde bir şeyler yapıyorlar. Yaylamızda yerli yabancı  Turiste cazip gelecek bir yayla görüntüsü bence  yok. Yayla çarşısı içerisindeki Afyon mermerinden yapılmış bir meydan çeşmesi var ki evlere şenlik. Tam bir görüntü faciası bunlara çarşı içerisindeki fayanslı, Ünye taşlı Valilik Misafirhanesi yapıları da tam bir içler acısı görüntü. Ayrıcı Yayla etiğine uymayan ne isterseniz bu çarşıda bulursunuz.

       Yetkililerin  Çambaşı yaylamıza sahip çıkılması, gelişigüzel yapılan yayla etiğine uymayan hiçbir şeye  müsaade etmemeli diye 60 yıllık bir yaylacı olarak düşünüyorum.

       Çambaşı yoluna gelince acil bir an önce bitirilmeli diyorum. Esnaf kan ağlıyor..

 

         Acaba yanlış mı düşünüyorum...   

DOĞAL GAZ SANCISI

DOĞALGAZ İŞKENCESİ..!

 

Enerji ve Tabi Kaynaklar eski  Bakanı Ordu’ya getirilen Ordu’da  Doğalgaz’ın mimarı Hemşerimiz Hilmi Güler zamanında Sivas üzerinden Çambaşı yaylası tarafından 900 tır yükü doğalgaz borusu ile Getirilen Doğalgazın haberi Sevinçle karşılanmış Şanslı  Mahallelere doğalgaz boruları döşendiğinde de insanlar Şehrin üzerine karabasan gibi çöken Kışın Kömürün dumanından ve pisliğinden bir zaman içinde kısmen  kurtulmuştu.

         Program gereği  Evlerine apartmanlarına doğalgaz çekilen mutlu insanların yanında Vali ve hatırı sayılır insanların ricasıyla Pazar günü evlerine  özel doğalgaz boru hattı çekilen bazı ev sahibi  insanlar çok daha mutlu olmuşlardı çünkü kömürün isinden pisinden kurtulmuşlardı ve çok daha uygun fiyata evleri ısınıyor böylece de Tüpgaz ve Şofben derdinden de  kurtulmuşlardı.

        Şahincili mahallesinde fındık bahçelerinin içindeki evlerine Doğalgaz çekilen yerlerin dışında Şehrin Ortasındaki bazı mahallelere, Bazı sokaklara  halen Doğalgaz hattının döşenmemesi Mahalleliyi tedirgin ve rahatsız ediyor. Saray ve Zaferi Milli mahallesinde Kazım Karabekir Caddesinin sonundaki bazı mahallelere ve  evlere Apartmanlara  özel  Fındıkgaz  işkencesi uygulanıyor sanki...

        Doğalgazcılara Belediye Başkanlarının da sözü de ricası da  geçmiyor ama Vali ricasını da geri çevirmiyorlar. Ordu Eski valisi Orhan Düzgün’u örnek olarak gösterebiliriz.. Zaferi Milli mahallesi sakini olarak apartmanımızın 25 metre altında 25 Metre üzerindeki evlere DoğalGaz verildiği halde aynı yol üzerindeki  Apartmanımıza nedendir bilinmez Doğalgaz bir türlü gelemedi Kazım Karabekir Caddesinde oturan bir Doktor ağabeyimizin evinin bitişiğinde apartmanda  olan Doğalgaz üç senedir apartmanlarına verilmiyor muş.Bunlar bildiğimiz örnekler . Mahallelerdeki bu garip sancılı doğalgaz sıkıntılarından vatandaş bıktı usandı. Bu sancılı ve sıkıntılı Gaz  bekleyişini  Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a şikayet olarak söylediğimizde Özel Kalem Müdürüne talimat vermişti “Bu sene sonuna kadar Ordu merkezdeki gaz döşeme işini ya bitirecekler Ya da Ordu’dan gidecekler dediğinde mahalleli olarak sevinmiş umutlanmıştık.

           

           Şimdi Başkan Enver Yılmaz’a komşu olmak varmış diyorum. Çünkü onun evlerinin olduğu Cumhuriyet mahallesi ve Taşbaşı mahallesindeki evlerinin olduğu sokaklarda yollar yeniden döşeniyor evlerine  Doğalgaz bağlantıları yapılıyormuş. Başkanın şanslı  Mahalle komşuları öyle söylüyor. Ne şanslı mahallelermiş  demekten de kendimi alamıyorum. Kış geliyor dört-beş  ay sonra havalar soğuyacak kaloriferler yanmağa başlar. Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın bazı mahallelere bir türlü döşenmeyen Doğalgaz  sözünün ne kadar geçerli olup olmadığını bekleyip göreceğiz... Üç senedir mahallemize doğalgaz gelecek diye saf saf  bekliyoruz o kadar kendimizi kaptırmışız inanmışız ki Apartmanın doğal Gaz borularını bile bina içinden  döşetmişiz . Kazım Karabekir Caddesinde ki Doktor ağabeyimiz Apartmanında  aynı hatayı yapmış  Gaz gelecek diye evdeki kat kaloriferinin kazanını söktürmüş kışın elektrikle ısınıyormuş. Onlar da  bizden dertli apartmanca bekliyorlar. 

             Laf aramızda Ordu Eski Belediye Başkanı Kazım Türkmen’i gelde arama şimdi..! şehrin ortasında vatandaşlarını bu kadar mağdur ettirmez gereğini yapardı diye düşünüyorum. Fındıkgaz şirketine gelince Başkanların sözü onlara geçmeyince  onlar Belediyeler üzeri bir yapıdalar mı.. Fındıkgaz Bayrakları Belediyenin önünde sallanıp duruyor. Bu yapılanlar

            Ordu halkına Doğalgaz  işkencesi olmalı. Şehir içerisinde bir çok insan aynı  Gaz sıkıntının içerisinde  umutsuz beklemededir  kuşkusuz

             İyi güzelde Doğalgaz mağduru 

         vatandaş derdini kime anlatacak ..! 

          Mahallemizin Doğalgaz işkencesi ne zaman bitecek.

                  

BANKA KARTLARI

          NE KADAR GÜVENLİ.

                                               Geçen ki yazımda Tanıdığımız bildiğim iki kişinin Banka  Kredi ve maaş kartlarından istemleri dışı paraların çekildiğini ve Dolandırıldıklarını Birisinin Halk Bankası kartından almadığı tanımadığı bir  Sağlık hizmeti karşılığı 352 Tl Londra’dan Çekilmiş Bir diğeri tanıdığımızın Ziraat Bankasından 3 aylık maaşını almağa gittiğinde 3.5 Milyon tl  paranın yine yurt dışından çekildiğini tespit etmiş. Ve ikisi de bankalarına  ve Genel Müdürlüklerine şikayet etmişler.

       Bunlar sadece tesadüfen sohbetlerde öğrendiklerimiz  Bunun gibi yüzlerce binlerce  Banka Kartı kullanan vatandaşın  başına kim bilir neler gelmiştir de bilmiyoruz. Bizde yarın Bu banka kartı dolandırıcılarının tezgahına gelebiliriz. Son günlerde sık rastlanan Banka kartı dolandırıcılarına karşı Cebinizdeki Banka Kartlarının  ne kadar güvenli olup olmadığını, bir şekilde İnternetten dolandırıldığınızı da öğrenmeden önce mutlaka aşağıdaki önlemi alınız..

 

                                  MAİL ORDER

 

       Biraz araştırdık Kart sahibi bankasına müracaat edip İnternet Üzerinden Kartsız işlem ( Mail Order) yapılmaması için müracaat etmesi gerekiyormuş. Bu yapıldığında cebinizdeki Banka Kartlarınız daha güvenli oluyormuş.

        Bankacılar bunu biliyorlar da Kart verdiği vatandaşını bilgilendirmemeleri biraz garip değimidir. Kaldı ki vatandaşın şikayetinde bu kredi kartından dolandırıcılarca hortumlanan  parayı da ödemek zorundalar ve de ödüyorlar..

        Siz siz olun Bankanıza gidin bu önemli   işlemi mutlaka yaptırın en azından  rahat uyuyun. Yoksa uyanık Kart dolandırıcılarının  ağına düşer sızlanırsınız Hele hele bankadan aldığınız üç aylık emekli maaşınız çarpılırsa hesaptan uçarsa Allah size kolaylık versin.

        Bankanıza müracaat edip hemen MAİL ORDER işleminizi mutlaka yaptırın. Bizden hatırlatması ..

 

                           Duyda inanma..

                          GİRESUN FINDIĞIN

                          BAŞKENTİYMİŞ..!

 

           Reklamın kötüsü olmazmış  Giresunlular da bunu en iyi yapanlar. TRT 1 de Türkü  sohbet programında Giresun’da vatandaşın birisi fındık toplatırken bahçesinden katıldığı canlı  programda biliyorsunuz  burası fındığın Başkenti diyerek Reklamlara girdi. TRT 1 Radyo spikeri bunları, bu inceliği bilmez  .

            Giresun’da 117.720 hektarda fındık hasatı yapılır Ordu’da 226.945 Hektarda fındık toplanır.15 Haziran 2015 itibarı ile Tescil edilen fındık yaklaşık 110 milyon Kilo Ordu’da 230 Milyon  kilo.

               2015 tahmini rekoltede  Ordu’da 214.837 ton

                                                       Giresun  91.533 ton

                                                       Trabzon 54.445 ton

Fındık bekleniyor.

           Şimdi konuşurken  Giresun Fındığın Başkenti oluyor.Buna kargalar bile güler. Giresun’da bahçesinde fındık  Toplarken TRT’nin canlı yayın  programına canlı ve heyecanlı katılan Giresunlu vatandaş da En çok Fındığın Türkiye’de Ordu’da yetiştiğini bildiği halde Fındığın Başkenti Giresun diyebiliyor.

               Ağzı olan konuşuyor da duyun inanmayın.

               Fındığın Başkenti Türkiye’de en çok fındık yetiştiren ORDU’dur da Reklamını yapamıyor.

              Giresun Yağlı fındığı Çerezlikte lezzetli Fakat Çikolata Sanayinde ve diğer fındık mamulü sanayinde kullanılmıyor.Fındık geçen sene Don afetine çarptı yeteri kadar fındık olmayınca da fındık fiyatları uçtu tavan yaptı. 5.500  liraya fındık sattık sene ortasında bir dostuma üç kilo kabuklu fındık aldım gönderdim  60 milyon lira ödedim.

                

                Türkiye’de iç piyasada vatandaş  zaten yeteri kadar fındık yemiyor kullanmıyor. Fındık fiyatları yükselince de Çerezlikte fındık el yakıyor.

                Devamlı reklamını yaptıkları  Kirazın Anavatanı Giresun’a evet de Fındığın Başkentine Hayır .Bu yazdıklarıma inanmayan Giresunlu vatandaşlarımız İnternetten Gogol’dan araştırabilirler...

                 Türkiye’de en çok fındık nerede yetişirmiş. FINDIĞIN BAŞKENTİ  neresiymiş..

                    Sahil Karayolu üzerinde   Yalı Caminin önündeki Yabancı, yerli turistlerin önünde Hatıra fotoğrafı çektirdikleri Mimar Emin Öztürk’ün eseri Ordunun simgesi led ışıklı güzelim Fındık Totemini söküp atarsanız  Ordu’nun Fındık şehri olduğu imajını da yavaş yavaş kaybederiz...

 

           İMDAATT

           SOYGUN VAAARRR..!!!

 Uyanık İnternet dolandırıcıları  son günlerde özellikle Emekli vatandaşlarımızın emekli maaşlarına kredi kartlarına gözü dikmiş Bankamatik hesaplarından Para çalıyorlar özel tahsilat yapıyorlar. Emekli bazı vatandaşların Emekli maaşlarını banka hesaplarından internet aracılığı ile  boşaltıyorlar. Boşaltıyorlar da emekli vatandaşın Banka bilgilerine nasıl ulaşıyorlar. Bu banka özel kimlik  bilgileri nasıl temin ediyorlar bence araştırılması gereken bütün mesele bu...!

      Dolandırıcılık dünya var olduğu sürece bir şekilde devam edecektir. Bizim kuşağın bildiği 50 sene geriye gittiğimizde  dinlediği  Sülün Osman tiplemesi ve  dolandırıcılığı Temel Fıkraları gibi kulaktan kulağa söylenmiş akıllarda kalmıştır. Sülün Osman’ın zamanında bilgisayar denen teknoloji olsa kim bilir neler olurdu neler..!

      Anavatan Partisi döneminin başbakanı Tansu Çiller zamanında hatırlayacağınız Selçuk Parsadan 1995 yılında Dönemin Başbakanı Tansu çileri telefonla  arayarak Emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un sesini taklit ederek Kemalistler  Derneği için Beşbuçuk  milyar lira para istediği Bir Parsadan dolandırıcılığına imza atmıştı.  Bir şekilde Başbakan Çillerle yaptığı bir  taklit  telefon görüşmesi sonrası Başbakanlık örtülü ödeneğinden hatırı sayılır bir miktar parayı hesabına geçirmiş ti.Bu model dolandırıcılık Türkiye’nin gündemini işgal etmişti..

      Günümüzdeki İnternet Dolandırıcıları ise becerileri ile  Yurt dışından banka hesaplarını boşaltıyorlar..

        Belki şekil değişikliği var ama Telefonla tehdit edilerek dolandırılan onlarca insan arasında bildiğimiz Prof Dr. Canan Karatay dolandırıcılığı olayı  var ki olacak iş değil di  ama oldu.

         Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin Tv lerden  devamlı uyarılarına rağmen Canan hoca bir tehdit telefonu sonrası Bankadan çektiği milyarlarca lirayı Bir siyah poşete koyup kendi eli ile telefondaki dolandırıcının  tarif ettiği  bir çöp kutusuna bıraktı. Bu garip telefonla tehdit ve dolandırıcılığı olayı bir korkulu  akıl tutulması olmalı diye de düşünüyor insan..

        Bizim tesadüfen bire bir sohbetlerde  duyduğumuz iki olayda  İki tanıdığımız emekli vatandaşın başına gelmiş. Bir Tanesi Halkbankası kredi kartından sağlık hizmeti diye Londra menşeli bir 350 lira para çekilmiş Kart sahibi emekli vatandaş telefonla rahatsız edilince  Halk Bankasına gidip böyle bir sağlık hizmeti almadığını beyan ederek ekstredeki çekilen paranın  araştırılmasını istiyor. Ayrıca Halk Bankası Genel Müdürlüğüne de bir şikayet dilekçesi yazarak özel banka kimlik bilgilerinin dolandırıcıların eline nasıl geçtiğinin araştırılmasını istiyor. Bir müddet sonra Genel Müdürlükten Kazazede Kart sahibi  Emekli Vatandaşı arıyorlar ve Hesabından dolandırılarak  çekilen paranın genel müdürlükçe ödeneceğini söylüyorlar. Eski kartı iptal edip güvenli yeni kart verileceğini bildiriyorlar ..

       Başka bir sohbetimizde duyduğumuz ikinci Olay Ziraat Bankasından emekli maaşını alan bir vatandaşın 3.bin 500 tl  aylığını almak için Ziraat  Bankasına  gittiğinde Emekli maaşının yine yurt dışından çekildiğini öğrenince bankaya müracaat ederek bilgisi dışında  uğradığı Emekli maaş kartından yapılan dolandırıcılığının araştırılmasını isteyerek şikayette bulunuyor, maaşını istiyor..

       Bu arkadaşlarımızdan duyduğumuz İnternet dolandırıcılığı bütün emekli vatandaşın başına gelebilecek bir hadise . Türkiye’de yaklaşık olarak 10 milyon kişinin emekli olduğunu düşünürsek  hepimizin başına her an böyle internet kazası gelebilir. Önemli olan Bankaların internet dolandırıcıları ile nasıl bir yöntemle baş edeceğidir nasıl engellenecektir..

         Yoksa daha çook emekli veya banka müşterisi  İnternet banka dolandırıcılığının ağına düşer.

          Bizim tesadüfen duyduğumuz bildiğimiz iki arkadaşımızın bir ay içerisinde iki ayrı  Banka internetinden dolandırıldığıdır. İki emekli  arkadaşımızın başına gelen internet  dolandırıcılığı  hepimizin başına her an  gelebilir.

          İMDAAATTTT.. Hırsız Varr.. Duyduk duymadık demeyin

          Banka kartlarına soygun varr..!   

 

      

KARACA’DAN

      “DEVRİMCİ ŞEREF” ÖVGÜSÜ

       Basın İlan Kurumu  Genel Müdürlüğü görevine atanan Ordu’lu Hemşerimiz Yakup Karaca Genel Müdür Yardımcıları ile birlikte geldiği Ordu’da Basın mensuplarına    Sabah Kahvaltısı verdiği Sinema Otel’in Teras katındaki salonda bir araya geldiler, Mesleki sorunların dışında  Sohbet ettiler. Ordu’ya tekrar geleceklerini ve Gazetecilerin sorunlarıyla ilgili özel toplantı yapacaklarını bu defa mesleki  fazla soru sorulmamasını istemediği Kahvaltıdan sonra Vali Beyle randevusu olduğunu Vali beyi makamında ziyaret edeceğini söyleyince de gazeteciler Çaylı kahvaltılarına kendi aralarındaki sohbetleri ile devam ettiler. İlerleyen zaman içerisinde  Söz alan Ordu Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın Sayın Genel Müdürüm Bir dahaki gelişinizde Sorularımızı sorarız, sorunlarımızı anlatırız  diyerek Ordu’lu  gazetecilerin sormak istedikleri soruların da önüne geçmiş oldu...Soru almak istemeyen genel müdür de rahatladı..        

         İlçe gazetecilerinin de yoğun   katıldığı Kahvaltıda kısa bir hoş geldiniz ve  teşekkür konuşması   yapan BİK Genel Müdürü Yakup Karaca Ordu’lu Gazeteci Hemşerilerini selamlamak ve tanışmak  için  Genel Müdür Yardımcısı arkadaşları ile Ordu’ya gelmekten mutluluk duyduğunu ve Ordu’yu çok sevdiğini Aslen Kumru’lu olduğunu Ordu’da  Hamdullah Suphi Ortaokulunda okuduğunu daha sonra Ordu İmam Hatip lisesinden Mezun olduğunu yüksek tahsili için Ordu’dan ayrıldığını yaklaşık 10 yıldır bu kurumda çalıştığını son olarak Genel Müdür görevine atandığını söyleyip Sorunlarınızın çözümü için varız derken   Kendisinden  de biraz olsun  bahsetmiş oldu..

         Ordu  İmam Hatip lisesinde okuduğu O yıllarda hafta sonlarında şimdiki Sinema Otel binasının Altındaki eski Ordu  sinemanın alt köşesinde ki Ünlü Buket pastanesinde Komilik yaptığını özellikle de hafta sonlarında  Pastanenin Sahibinin oğlu Şeref ağabisinin akşamları arkadaşlarıyla yaptığı Devrimci sohbetlerinden dakikalarca  bahsetti. Talebelik yıllarında   Ordu’nun sosyal yaşantısında çok önemli bir yeri olan Buket Pastanesinde Komilik yaptığı yılları unutamamış olmalı ki Basın İlan Kurumunun yeni  Genel Müdürü  hemşerimiz Yakup Karaca Ordu’da  Basınla yaptığı kahvaltılı tanışma,  sohbet toplantısında Komilik yaptığı gençlik yıllarını ve sohbetleri   unutamamış olmalı ki  Gazetecilerin karşısında ki sohbetinin büyük bir bölümünde sık sık   Devrimci   Şeref ağabi dedi başka bir şey demedi.

         Sinema Otel’de  Kahvaltılı basın toplantısında BİK Genel Müdürü Yakup Karaca  Uzun bir sure Ordu  anılarında  bahsettiği Şeref ağabisini Ordu’ya gelmişken  ümit ederiz işyerinde  ziyaret edip bir çayını içmiştir diye düşünüyorum...

           YEDAŞ’IN YANMAYAN

           SOKAK LAMBALARI..

Yedaş  Vatandaşa kestiği Elektrik faturalarının tahsilatında gösterdiği ilgiyi sorumluluğunda bulunan yanmayan Sokak aydınlatma lambalarında göstermiyor. Vatandaşı dere içinde  karanlıkta kabus sokağında bırakıyor .

      Zaferi Milli mahallesinde Polat sokakta 20 gündür yanmayan karanlıkta kalan yoldaki sokak lambası için müracaat edilmeyen yer kalmadığı halde nedendir bilinmez vatandaşın Karanlıkta kalan yolu ile  ilgilenen Yedaş görevlisi yok. Dere tarafındaki bu karanlık  yolda gecenin karanlığında adamı soysalar ,adamı  kesseler sabahtan ölüsünü bulurlar.

        Vatandaş  Sonuçta buraya yeni bir direk dikin talebinde  bulunmuyor. 30 senedir var olan aydınlatma lambasının ampulü patlamış onun değiştirilmesini istiyorlar . Yedaşın sokaklardaki yanmayan ampulleri ile  hangi birim  ilgileniyorsa bir görev verin sayın Ümit Müdürüm belki sizi dinlerler de gecenin karanlığından aydınlığa çıkar bu yolu kullanan  insanlar.

İŞ BANKASI

 YENİLENİYOR DA..!

Garanti Bankasından sonra Türkiye İş Bankası Merkez Şubesi eski görüntüsünden bıkmış olmalıdır ki yenileniyor.İŞ Bankası Binanın içi sökülmeğe başladı.. İş Bankası  yenilenme süreci içerisinde bir Müddet geçici olarak  Atlıhan Otel’in  altında Kazım Karabekir caddesi üzerindeki yerinde bankasının  müşterilerine  hizmet verecek.

     Tadilatta olan İŞ Bankasının yenilenmiş hali mutlaka güzel olacaktır , müşterilerine en iyi hizmeti sunacaktır da binanın içerisinde güzelliklerle birlikte binanın girişinde ki kaldırımı işgal eden  merdivene de bir güzellik yapıp yoldan çekseler Şehircilik ve Belediyecilik  açısından ne kadar güzel ve yerinde bir hareket olur diye düşünüyorum.

       Çünkü İŞ Bankasının önündeki O garip kaldırıma tecavüzlü  merdivenden Ordu’da başka bir yerde, binada  emsali yok.Büyükşehir  Belediyesi özellikle Başkan Enver Yılmaz    böyle bir garip  merdivene müsaade etmez diye düşünüyorum.

         Yoksa yanlış mı düşünüyorum..!

        Eski Belediye Başkanı Seyit Torun’un zamanında  yapıldığı günlerde de basının eleştirdiği bu haksız kaldırım  işgali merdiven başka bir iş yerinin önünde olsa acaba Belediye buna göz yumar idare eder miydi onu da bilemiyorum..?

          Bildiğim bir şey varsa oda O da Şehrin ortasında  Ordu Merkez İŞ Bankasının önündeki Merdivenin  Yaya   yola tecavüzlü olduğudur. Ve bu merdivenin İŞ Bankasına yakışmadığıdır Yaya kaldırımını işgal  ettiğidir.

Bu giriş  merdiveni binanın içerisine alınmalıdır.

            Doğru olan da budur.
SAHİL YOLU GEZİ YOLU..

Ordu Şehrinin en güzel özelliklerinden birisi kuşkusuz Sahildeki vatandaşın  gezi parkurudur. Efirli sahilinden başlayıp Melet teki Soya fabrikasının önüne kadar olan bu sahil kaldırım  düzenlemesinde insanlar Trafiğe çıkmadan bu yol güzergahında gezi ve yürüyüş sporlarını rahatlıkla yapıyorlar.

         Bu gezi yolunda yanlış olan ise özellikle akşamları Bisiklet sürücülerinin yolda çocukları ile gezen insanların  arasında kontrolsüz bir şekilde hareket etmeleridir. Sahilde bisiklet sürücüleri için sarı şeritle ayrılmış bir güzergah var da Bisiklet sürücüleri kendilerine ayrılan bu yolda yoklar. Vatandaşların arasında Tehlikeli bir şekilde cambazlık hünerlerini göstermelerinin peşindeler.

          Bizim çocukluk yıllarımızda Zabıta veya görevli polisler bizi yaya yolunda durdurup bisikletimizin lastiğinin siboplarını alır bizi ikaz ederlerdi.Şimdilerde bazı gençler Bisiklete ters binip veya tek tekerleğin üzerinde  gösteri yapıyorlar sahilde  gezen insanları, aileleri Bisikletli sürücüler rahatsız ediyorlar. Bu yanlış hareketler için Bisikletçilere Ne dur diyen var Nede Yasak diyen...!

          Sahilde gezen aileler Bisikletçilere söz geçiremiyor Onlar bildiklerini okuyorlar. Dahası Sahil yolu Bisikletçilere yetmiyor...

           Siz siz olun dikkatli olun Bisikletçi ve kaza  geliyorum demez  sahilde deniz tarafından yürüyün . Yaya yolunun ortasından veya sarı şeridin tarafından yürümemeğe dikkat edin.




           

BOZTEPEYE    ÇIKMALI
                                             “Boztepe’ye Çıkmalı Şu Ordu’ya bakmalı” Türküsünün yazılıp söylendiği yıllarda Boztepe kıraç görünümlü gerçekten boz bir tepeymiş. Bunu eski Ordu resimlerinde görmek mümkün .Şimdilerin Boztepe’si ise gerçekten çıkıp Ordu’yu seyretmeğe değer konumda cazibe merkezi , Boztepe Ordu’muzun simge yerlerinden birisi olmuş.Güzel havalarda Çambaşı Karagöl tepesinin karlarla kaplı zirvesini  de Boztepe’den  gündüz gözü ile seyretmeniz mümkün..

            Boztepe’ye çıkmayı cazip hale getiren özellik ise Teleferik gerçeği. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’dan gelen misafirlerimizi Akşam üzeri Teleferikle Boztepe’ye çıkartmak için sahil gezi yolundan yürüyerek Teleferiğin Çıkış noktasına geldik bilet için Kuyruğa girip sıramı bekledim. Uzun bir sıradan sonra sıra bana gelince elimdeki parayı gişe memuruna uzatırken Biri Basın Beş bilet istedim. Gişe memuru arkadaş İki ay önce Meclis kararı ile Basın’a indirimli  biletleri iptal edildi dedi. Biletlerimizi aldık ücretini de ödedim. Bu defa uzun bir Teleferik kuyruğuna girdik Boztepe’ye çıktık.

            Hava kararmıştı Ordu Boztepe’den inanılmaz güzel ışıl ışıl görünüyordu. Misafirlerimiz çok memnun oldular. Bu güzel görüntünün onün de bol bol resim ve Selfi çektirdiler Boztepe  Royal  tesislerinde Çayımızı içtik  nefis  Pastalarımızı yedik .          Bir zaman sonra  Aynı güzellikler içerisinde teleferik le geriye döndük.

            Havanın güzelliğinde  Boztepe cıvıl cıvıl hareketli ve güzeldi. Sahilde gezen insanlar kadar Boztepe’ye çıkanlar da vardı. Bu çok özel güzelliği ve hizmeti  Ordu’lulara getiren  Ordu  Eski Belediye Başkanı Yeni Milletvekilimiz  Seyit Torun’a ve zamanın Belediye   meclisine teşekkür ederiz. Bu güzel hizmetin  altında onların imzası var.. Ordu’muza farklı bir  kimlik kazandıran Bu güzel eserin cesur yürekli insanlarına teşekkürler.

           Boztepe’nin ayrıcalıklı diğer güzelliği ise Yamaç paraşütü sporunun buradan yapılması. Deneyimli donanımlı  Paraşütçüler 450 metre yükseklikteki Boztepe’den atlayıp hem spor yapıyor hem de Ordu’nun üzerinde kuşbakışı süzülerek sahildeki kumsala iniyorlar .

           Adrenalini yüksek bir güzelliği yaşıyorlar.

          Gazeteci Atilla arkadaşım bir  yerel televizyon haberinde duymuş Şeker bayramında 27.000 kişi teleferikle Boztepe’ye çıkmış. Gündüz başka, gece bir  başka güzel gözüken  Ordu’ya 450 metre yükseklikten Ordu Türkümüzdeki gibi  bakmışlar . Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler de şehir Terasında ki yapılaşmaya daha çok dikkat edilmesi gerekir diye de düşündüğümü belirtmek istiyorum.

                         SATILAN

          SULARIMIZ MI  ..?
                                    Karadeniz’de ki ırmaklar, dereler  üzerindeki sular Hidroelektrik santralleri ne satıldı. Hollandalı Gazeteci VİLCO nun Karavanı ile Tv  Programı yapmak üzere Ordu’ya geldiğinde Gazeteci Ömer Kulaçoğlu vasıtası ile tanışmıştık. Paşaoğlu Konağında Boztepe’de Gazeteci Ömer’in rahmetli annesi Emine Kulaçoğlu’nun özel yaptığı  Dibek taşı ekmeği çekimlerinde  , Bayadı köyünde Kayadibi mahallesinde  Klarnet ustası rahmetli Ahmet Özdemir’in Klarnet atölyesinde, Hoynat adasındaki Türkiye’deki tek tür Tepeli Karabataklar  ve Melet ırmağının üzerindeki HES’lerle ilgili  İZ  TV de yayınlanan çekimlerin yaptığında birlikteydik.

        HES lerin su tuttuğu  Kirazlık Darıca arasında 7,5 kilometrede Meletin  Dere yatağında tutulan sular yüzünden  Melet ırmağının akmadığını hayretle  görmüş, fotoğraflamıştım Dereleri kiralayan  Hesçiler suyu tutmuşlar yasal bırakmaları gereken  Can suyu nu bile bırakmıyorlardı. Ta ki Hes’in şantiye mühendisi ile münakaşa edene kadar..Yanımızda telsizle konuştu bir hışımla Siyah  Mitsubişi aracına bindi belli ki Tv çekimlerine  kızmıştı ve tozu toprağı kaldırarak yanımızdan uzaklaştı. Elk Mühendisi Coşkun Türkeli   birazdan Can suyunu bırakacaklar dedi. Ve dediği gibi oldu. Bir zaman sonra da İnce bir su tabakası dere yatağında gözüktü...

           Gördüğümüz Melet ırmağının  yatağı kurumuş  taşlar güneşten ısınmış  kızmış ,dere yatağındaki  canlıların tümü telef olmuş kurumuştu. Karadeniz’de derelerin suyu Hes’çilere satılmış onlarda gereğini yapıyorlar dı..! Turnalıkta 60 metre gövde yüksekliğinde HES Baraj yapıyorlar geçenlerde Mesut Engin Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte bu çalışmayı yerinde görmek için gittik. Bu HES barajı suyu tuttuğunda olacakları düşünebiliyor musunuz.

         Turnalık İkidere mevkiinde Hes’çiler  açtıkları tünelle Suyu Melet ırmağına akıtıyorlar. Turnasuyu’nda su yok denecek kadar az akıyor . Hesçiler olanı da yakında para ile satarlar.

          Bir arkadaşımın yakını yukarılarda  melet ırmağı yanındaki bahçesinde kivi yapıyormuş. Dalgıç motorlarla melet ırmağından su çekip zaman zaman kivilerine su veriyorlarmış. Bir zaman sonra kara çantalı iki adam kivi bahçesine gelmiş bizim suyumuzu bizim iznimiz olmadan çekemezsiniz diye ihtarda bulunmuşlar. Üstelik Birde ceza kesmişler..!

          Bu         günlerde sorarsanız Turizm amaçlı  Karadenizin yaylalarını birbirilerine bağlamak için Yeşil yol projesi başlattılar. Bizim yaylalarımızda insanlarımızın göstermedikleri bir tepkiyi Doğu Karadeniz Yaylalarında özellikle Çamlıhemşin yayla yaşayanların nasıl tepki koyduklarını televizyonlarda gördük. Turnalık İkiderede Hes barajı için yaklaşık Orman arazisinden  10 bin Ladin ve çam ağacı kestiler hiç tepki olmadı ...Tepkisiz ve duyarsız bir Toplum ve şehir olduk.

Gazeteci Atilla Şimşek Gazetesinde Yeşil Yol Bahane  Madenler Şahane diye bir başlık attı ki gerçekten düşünülmeğe değerdi..! Tarihe yazılı  bir belge oldu bence. Özellikle doğu Karadeniz bölgesinde maden yataklarının bol olduğunu ve bizim yaylalarımızda özellikle çok değerli  BOR madeni tespit edildiğini Eski enerji Bakanımız Mehmet Hilmi Güler de bir zamanlar söylemişti. Büyük ihtimal Fatsa bölgesinde  dağlarda bulunan Altın madeninin yerini de Uydu aracılığı ile tesbit edilmiştir.

        Karadenizde Derelerden  akan sulara Hesçiler talip oldu şimdi Doğu Karadenizde Yaylalar arasında geniş yollar Yayla Turizmi için yapılıyormuş.

         Turizm master planı içerisindeki Turnasuyunda Aşkale Çimento ya Yeşil bir dağı Tras ocağı olarak Ced raporuna gerek duymadan tahsis etmişler. 200 Turnasuyu yaşayanı Muhtarla birlikte  Valiliğe dilekçe ile müracaat edip Tras  Ocağının  iptalini istemişler ayrıca Mahkemeye vermişler direniyorlar. Geçenlerde yeşil dağa keşif için hakim gitmiş. Yöre sakini ORSİAD Başkanı Kadir Engin”  Turnasuyunda Topraklarımız  Çimento için satılıyor Bu katliama seyirci kalmayız. Bu ocağa karşı  kellemizi  ortaya koyduk ,gövdemizi de  siper ederiz diye konuştu...

        Doğu Karadenizde yaylacı kadınlar eylem yapıyorlar ileride başlarına gelebilecekleri biliyor olmalılar kı  yaylalarda  Bizim yolumuz bize yetiyor Yol istemiyoruz diye tepkilerini koyuyorlar.

           Havva ana ağzına sağlık sen çok yaşa..

          Bir zamanlar yıllar önce   Çamlıhemşin Ayder’e gidiyorduk  Gürgen dibinde ellerinde makbuzlu görevliler yolumuzu kestiler Milli Park statüsünden   Para almışlardı bizden . Bu işler şimdilik böyle yürüyor olmalı...

 

           Daha sonraları Yeşil Yolda neler olacak, onu da yaşayanlar görecek... 

KENT KONSEYİ TOPLANTISINDAN NOTLAR...

            Cumartesi günü Ordu Çevre Derneği Başkanımız Sevgi Aydın Telefonla arayarak Bu gün saat 24.oo de Kent Konseyi’nin toplantısına Davet edildim şuanda köydeyim  gelemeyeceğim ÇEVRE  Derneğimizi temsilen iki kişi bu toplantıya katılır mısınız dedi. Orçevin  ikinci başkanı Metin Koç’la birlikte  Kent Konseyi’nin Taşbaşı Menekşe sokaktaki yerindeki  davetine katıldık.

    Başkan Atilla Tatar gelene kadar toplantıya gelen dostlarımızla bu güzel Tarihi mekanda sohbet ettik. Başkan Atilla Tatar geldi misafirleri hoşladı Toplantı salonuna geçtik.

    Başkan Atilla Tatar  kısa bir konuşma yaparak toplantıyı açtı. Konu Ordu idi Ordu Turizmine katkı idi ama  Belirli bir gündem yoktu. Enis Ayar’la birlikte Toplantıya davet edilen Ordu’lu uluslar arası mimar  hemşerimiz  Uğur Kayserilioğlu’na zamanının Ordu’sunu anlatmak ve değerlendirmek için görüşlerini almak istedi. Mimar Uğur Kayserilioğlu Çocukluğunda mahalle aralarında hasretini duyduğu , çotura oynadığı Orduyu anlatırken Eski Ordu evlerinin yanına yapılan yeni büyük binalarında olabileceğini Eski Ordu evlerini turizm açısından korumamız gerektiğini anlattı.Vosvos şenliklerinin yaratıcısı  Enis Ayar bu sene  geniş kapsamlı Vosvoş şenliğinin olmayacağını ancak  Vosvos derneği başkanı Şükrü Odabaşın Kişisel olarak Yeşilce de Vosvosçulara kamp yaptıracağını söyledi. Ayar  Turnalıkta müthiş güzel yeni bir Vosvos kampı yeri bulduklarını bundan sonra yeni kamp yerini belirlediklerini söyleyerek Kent konseyinden  Ordu Belediyesinden destek  yardım talebin de bulundu.

        Ayrıca Enis Ayar Sahilde Kıyı kenar çizgisi üzerine yola sıfır  yapılan Yağlıcı dükkanı için ileriye dönük zamanlarda kötü örnek teşkil edeceği için Avukatlarının dava açacaklarını söyleyerek Kent konseyinden Atilla Tatar’dan  destek istedi..

       Tahsilini Almanya’da yapmış Elektrik Mühendisi Hüsnü Yücel Almanya’da bir çok ilde bulunan Döner lokantalı Televizyon kulenin Boztepe’ye yapılabileceğinin görüntü ve Turizm açısından faydalı olabileceğini örneklerle anlatmaya çalıştı.

      Ordusporun yeni başkanı Yaşar Pamuk Durugöle yapılması planlanan Şehir stadının da bir zaman sonra şehrin Ortasında kalacağını fayda sağlamayacağını anlatmaya çalıştı. Daha büyük ve güzel bir yerde ısrar etti.. Mustafa Köksal özellikle semt toprak sahalarına yetişen gençliğin büyük ihtiyacı olduğunu vurguladı.Spor yapmak isteyen gençliği kaybediyoruz dedi..

       Söz sırası bana geldiğinde

       Ordu Turizm Şehri  diyoruz Yayla Turizmi diyoruz. Bizim yaylalarımızda söyler misiniz Turistin ilgisini çekecek ona  cazip gelecek ne var . Bu Boztepe’de de aynı Çambaşı yaylamızda da aynı. Çambaşı yaylamızda yayla evlerimizin yerine yapılan çok kötü yapılaşma var her kes kafasına gücüne göre beton tuğla  yayla etiğine uymayan  ev yaptırıyor. Çambaşında Turistin ilgisini çekecek hiçbir özellik yok fotoğraf çekecek hiçbir güzelliği de  yok. 50 sene öncesinin yayla hasretini çekenlerden birisiyim onun içindir ki üzülüyorum..

       Turist ne için gelir özelliği olan yerin fotoğrafını çeker yöresel yemeği varsa onu yerken eğlenirken  eşi ile dostu ile bir kadeh içkisini içer . Turisti, misafirinizi  Ordu’da Boztepeye çıkartıyorsunuz Akşamın o güzelim Ordu manzarasını 450 metre yükseklikten  ışıklar içerisinde seyrederken  Turist belki bir kadeh Rakısını Şarabını içecek Yasaklar yasaklar  . Yaylada da böyle Boztepe de de böyle . Ordu’da yasaklı Turizm bence hayal olur.Rağbet görmez,ilgide  görmez. Yaylalarımızda Turistik tesis yok eğlenecek yer yok. Bodrum,Marmaris de eğlence yerlerine içki yasağı koysunlar İstanbul’da Çiçek pasajına aynı yasağı getirsinler oralara hiçbir turist uğramaz..Turisti gezdireceksiniz ,yatıracak yedirecek içireceksiniz .Para harcamasını sağlayacaksınız.Turizmin geçerli  kuralı dünyada  bu.

    Bunları yapmak istemiyorsanız da Turizmden bahsetmeyeceksiniz.

   Ordumuzun göz bebeği sahil yolumuza yapılan renkli ve ışıklı babalar insanların gözünü yoruyor hiç güzel olmayan bu manzara sahil gezi yolumuza Ordumuza hiç mi hiç  yakışmayan bir manzara. Sahil gezi yolumuzu Yeşil örtü ile korumak varken bu renkli  garip alüminyum metal  korkuluklar niye..!

            Yalı caminin önünde insanların önünde hatıra  fotoğrafı çektirdikleri güzel bir simge fındık figürü ve sular arasında  Balık figürlü led ışıklı  su şelalesi vardı bu simge anıtı söktüler attılar. Eski Belediye binasının önünde Ordu Şehrinin ilk kurucu Belediye Başkanı Süleyman Felek’in büstü vardı O büst depodan çıkartılıp  yeni belediye binamızın bir köşesinde değerlendirilemez  mi diye düşünüyorum.

        Bu yazdıklarım son Kent Konseyi toplantısında söylenenlerin  özeti sayılır da ..Kent Konseyi Başkanı Atilla Tatar bu serzenişleri nasıl değerlendirir nasıl iletir bilemem ama bildiğim  yaşadığımız bu güzelim şehir hepimizin. 


AKSA DOĞALGAZ
                  Zaman  zaman Şehrimizin orta yerindeki  Aziziye ve Zaferi milli mahallemize  Doğalgaz teknolojisinden bir türlü gelemeyen ve yılan hikayesine dönen Doğalgaz dan bahsedip duruyoruz da Yetkililerin bir açıklamasını da görmüyoruz, bilmiyoruz . Çünkü doğalgaz şirketlerine Belediye başkanlarının ricaları da geçmiyor. Bunu eski Belediye başkanı  zamanında bizzat gördüm ve yaşadım. Arada bir de olsa  Valilerimizin ricasını geri çevirmeyen Pazar tatilinde ve özel torpil yapılan binaları biliyoruz da Gaz şirketleri kendi  bildiklerini okuyorlar bizimde bilmediğimizi sanıyorlar..

       Son olarak Büyükşehir belediye başkanımız Enver Yılmaz’a gidip mahallemizin ve apartmanımızın bir türlü döşenemeyen Doğal   Gaz şikayetini söyledik.  Şahincili mahallesinde tepenin başında  Fındık bahçelerindeki tek katlı binalara dahi verilen Doğalgaz nedendir  bilinmez Şehrin ortasındaki Aziziye ve  Zaferi Milli mahallemize verilmiyor diye söyledik Başkan Enver Yılmaz’a dert yanınca   Başkan Yılmaz Özel Kalem Müdürünü çağırarak “ Doğalgaz   Çalışmalarını bu sene ya bitirecekler veya Ordu’dan gidecekler” talimatını vermişti. Biz böyle ağlayıp sızlanırken Yeni Belediye binamızın önünde Göndere çekilmiş AKSA   Doğalgaz şirketinin bayrağını geçte olsa direkte gördük.. Öğrendim ki Belediyenin Ortak kuruluşuymuş AKSA Doğalgaz şirketi.  Kimi kime şikayet etmişiz diye de söylenir oldum...!

         Kazım Karabekir caddesinde oturan bir  Op.Dr  ağabeyimizin apartmanının 5 metre yanında  var olan doğalgaz hattından apartmanlarına  üç senedir doğalgaz gelecek diye beklediklerini duyunca da hep ümitsizliğe düştüm. Demek ki dedim tek cezalı apartman bizimki değilmiş diye düşündüm. Bunlar sadece duyduklarımız gördüklerimiz. Doğalgaz   şirketinin Ne yetkisi varmış ki adamların her şey iki dudaklarının arasında istedikleri mahalleye gaz borusu döşüyorlar istemediklerine pas geçiyorlar Vali ricalarını geri çevirmiyorlar. Sınıf arkadaşım Eski Enerji eski  Bakanımız Ordumuz için Doğalgaz hizmetinin mimarı  Mehmet Hilmi Güler’e  ilk karşılaşmamızda Ordu’muzun başına bir kabus gibi gelen Mahalle  insanlarını sıkıntıya sokan bu Doğal  gazcıları çok mu aradınız diye söyleneceğim  geç oldu ama sözün geçerse  Mahallemize bir torpil de senden gelsin diye ricada bulunacağım..

           21 Hazirandan sonra Yavaş yavaş kış mevsimine dönmeye başladık dakika dakika günler kısalıyor denizin üzerinde doğan güneş dağlara doğru, soya fabrikasının üzerine doğru  hareket halinde .

            Sayılı günler çabuk geçermiş öyle söylerler..!

                          ÇEVRE YOLU BİLMECESİ
                  Çevre yolu bilmecesi 2012 yılında Karapınar mahallesinde temelinin atıldığı günden bu güne projesi çizilen Çevre Yolu  güzergahı Nasrettin Hocanın komşusu fıkrası gibi yolun projesi nereden geçecek Turnasuyu tarafında nereden çıkacak derken durmadan değişikliklere uğruyor.

       Çevre Yolu  Üniversite sahasının  ortasından geçiyor denildi, daha sonra Üniversite dışına çıkarıldı derken bir zaman sonra  Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu yaptığı  açıklamada Ordu Çevre Yolunun çeşitli sebeplerden dolayı Projesinde değişikliğe gidildiğini belirterek 600 Milyon liralık yol değişiklikle birlikte yaklaşık 1 Milyar liraya mal olacak” dedi..

          Ordu Çevre Yolu Projesi geçtiği yerin değerini bir şekilde arttırdığı için arazi sahipleri bu nimetten faydalanmak isteye bilirler.

       Proje değişiklikleri de onlara yarar. Onun içinde 600 milyar liralık yol 1 milyar liralık olabilir..Ordu Şehrinin iç trafiğini büyük ölçüde rahatlatacak olan 19 Kilometrelik çevre yolu Ordu Üniversite arazisinin  içinden geçmemesi için yapılan proje tadilatı ile 23 kilometreye çıkınca maliyeti de doğal olarak  artmış oldu. Anlaşılan da bu..

        Ordu Şehri trafiğinin şehir geçişi özellikle yaz aylarında içler acısı  rıhtım girişinden itibaren Melet ırmağına kadar olan yolda inanılmaz trafik karmaşası iftar vakitlerine doğru çok daha sıkışık hale geliyor. Ünye Çevre yolunu bitirdi Ordu’nunki projede devamlı yol güzergah değişiklikleri ile uğraşıyor maliyet artırıyor Temel fıkrası gibi ilerliyor.

         Bu Çevre yolu bilmecesi  bir an önce bitse de Şehir içi trafiği de rahatlasa diye söylenir ve düşünür olduk.

             DOĞALGAZ  İŞKENCESİ ..
                       Bir zamanlar Kış  aylarında Ordu Şehrinin üzerine Karabasan  gibi çöken Kömür dumanı ve SSK Hastanesi tarafından gelen Kireç ocağının koyu sarı dumanı ile  birleştiğinde insanlar nefes almakta zorluk çekiyor partikül soluyorlardı. Kireç ocağının Dumanının yerinde inceleyen Eski Ordu Valisi Mustafa Malay zamanında Kireç ocağından çıkan dumana yasak getirince Ordu kış aylarındaki Taş kömürü  dumanı ile karşı karşıya kaldı. Özelliklede devletin parasız dağıttığı kalitesiz kömür dumanına çare bulunamıyordu ki Ordu şehrinin imdadına Enerji ve tabii kaynaklar Bakanı hemşerimiz Mehmet Hilmi Güler’in özel gayretleri ile Sivas üzerinden Çambaşı yaylası tarafından   900 tır yükü özel Doğalgaz borusuyla döşenen ve  Ordu’ya getirtilen Doğalgaz sayesinde Ordu insanı büyük ölçüde bu  Gaz nimetinden  faydalandı. 

           Mahallelerine doğalgaz gelen insanlar evlerine apartmanlarına Doğal gaz alan şanslı insanlar Kömürün pis kokusundan ,  tozundan toprağından kurtuldular.  Kurtuldular diyorum çünkü Bu garip doğalgaz  dağılımının azizliğine uğrayan bir o kadar da Doğalgaz mağduru  evler apartmanlar insanlar var.  Eski Valimizin telefon  talimatıyla Doğalgazı Pazar günü çekilen  torpilli insanlar,Apartmanlar var ki   onlara özel servis..!

       Geçen gün Doğalgazın dağıtım  adaletsizliğinden benim gibi şikayetçi Doktor bir ağabeyimizle sohbet ederken Kazım Karabekir caddesinde 5 metre yanımızda Doğalgaz var beş senedir bekliyoruz doğalgaz gelecek diye kat kaloriferimizde söktürdük elektrikle ısınıyoruz Doğalgaz mağduru olduk dedi.

        Senin durumun bizimkinden de kötüymüş ağbi dedim.

       Zaferi milli mahallesinde  Bizim apartmana 25 metre yaklaştı 25 metre geçti Gaz var bizim apartman sanırım cezalı ..Komşuda gaz var bize Cısss.. 5 senedir Bekliyoruz bunlar Çin işkencesi yapıyorlar.

        Tek güvencemiz Büyük Şehir  Belediye Başkanımız  Enver Yılmaz “ Bu sene Doğalgazı ya bitirecekler ya da Ordu’dan  gidecekler” demişti..

         Başkanın sözü ne kadar geçerli bekleyip göreceğiz..

        

 

      ŞİMDİ EVELEK ZAMANI..!

             Gençliğimizin yayla anılarında Çambaşı yaylamızın ve diğer yaylaların en güzel zamanları Havaların çise yağışlı zamanlarında tepelerde Çobanların SAĞRAK dedikleri bizlerin EVELEK olarak bildiğimiz inanılmaz lezzetli beyaz mantarlarının olduğu zamanlardı. Kolumuzda sepetlerimiz yayla tepelerinde Evelek avcılığı yaptığımız günler yayla yaşantılarımızın olmazsa olmazlarıydı.

         Bu sene yaylalarımızda Obalarımızda Çok bol evelek varmış. Bunun haberini aldığımızda Yaylacı Mesut Engin Pazartesi günü yaylaya gidelim Pazartesi pazarına Evelek mutlaka getirirler aramaya gerek yok  diye söylenirken gözlerinin içi gülüyordu.

         Şimdi Evelek zamanıydı, ve tam zamanıydı..

         Yine yaylacı Yavuz Kalyoncu yayladan dört torba Evelekle dönmüş Mesut ağbi onu heyecanla anlatıyordu telefonda.. Yaylada bu güzellikleri tatmayanlara bu yazdıklarını anlatmanız zor olurda Yaylada evelek güzelliğini yaşayan yaylacılara buradan selam olsun.

        Erol Karaer İnternette Sörf yaparken İnternet arkadaşı Halil Öziş hocayı bir evelek tarlasının ortasında çektirdiği resimlerle görünce Tuncer ağabi az buraya bakar mısın dedi. Halil Hocayı Eveleklerin arasındaki keyifli resmini  görünce eski yayla  günlerimiz geldi aklıma Yayla doğumlu yayla aşığı Ziver Engin’le yayla tepelerinde topladığımız Evelekleri unutmamız mümkün mü..?  Gabalak göletinin arkasındaki çamlık tepeye çıkardım  Ziver’de karşı tepede yürürdü Dürbünle karşı tepede Evelekleri gördüğümde Ziver’e bağırarak yön verir Sarı aguların arasında eveleklerin olduğu yere çıkartırdım. Evelek olduğunda bir iki poşet evelekle dönerdi ziver. Böyle bir Pazar günü Eczacı  Mustafa Çavuşoğlu Yaylaya çıkarken beni tepenin üzerinde bağırırken görmüş arabadan inip ne yaptığımı merak etmişti. Zaman zaman halen onu konuşuruz.

           Erol Kardeşim internette Halil Hocaya evelek siparişi vermiş oda yayladan dönerken Erol’a bir poşet evelek getirmiş.Erol  elinde poşetle gazeteye gelince heyecanlandık.

           Eskilerde Vosvos yayla şenliklerinde Ünlü Moğolların konseri için Turnalık yaylası İkidere kamp merkezine giderken yolun kenarında Evelek satan çocuklardan bir sepet evelek aldım. BALIK Çifliğindeki lokantada Tereyağında Babut biberle bir tencere biberli  Evelek Sote yaptım. Moğolların müthiş yayla konseri sonrasında dere kenarındaki çadırımızda özel bir gece sofrası düzenledik. Bir tencere Tereyağında tasarlanmış  evelek soteyi Masanın ortasına koydum. Enis Ayar Emin Öztürk gecenin yarısında masaya koydukları rakıyı bardakla servis yaptılar. Moğolların ünlü davulcusu rahmetli  Engin Yörükoğlu, Cahit Berkay ve Basgitar Taner  Bu ne muhteşem bir şey ne yiyoruz biz diye sordular . Köz tutmuş çoban  ateşi üzerindeki eveleklerden tattırdım bunlar

Ceylan etli zehirli Evelek  mantar  sote dedim.

         O zaman zehirlenelim dediler.Gecenin geç saatlerinde  Hep birlikte şırıl şırıl akan yayla  deresinin kenarında  zehirlendik..!

          Bunları yazarken Moğolların O müthiş Vosvos  konser gecesini ve Evelek sotenin nostalji güzelliğini  tekrar yaşadım, Yayla evlekçileri ile  paylaşmak istedim..        

                   

 MUHTEŞEM BELEDİYE

              HİZMET BİNASI

 

    Eski Belediye Başkanı Seyit Torun zamanında Projesi Belçika’da yaşayan Dünyaca ünlü mimarlarımızdan hemşerimiz  Şefik Birkiye’nin proje tasarımını Ücretsiz olarak  yaptığı Ordu  Belediye Hizmet Binasında geçtiğimiz günlerde Büyük Şehir Belediye başkanı Enver Yılmaz bir Halk günü düzenledi. Haberdar olabilen bazı vatandaşların sorunlarını dinledi.

      Gazeteci arkadaşlarım  Erol Karaer. Atilla Şimşek Altınordu Belediyesi meclis üyesi Mesut Engin’le birlikte ve de ben Tuncer Engin bu muhteşem akıllı binayı yakından görebilmek ve vatandaşların sorunlarını dinleyebilmek için birlikte yeni Belediye binasına  gittik.

        Bir proje harikası bina girişinden itibaren gerçekten muhteşem tasarlanmış. Her yerinde birinci sınıf malzeme kullanılmış olağanüstü bir tasarımla  Ordu’muzun simgesi  bir Belediye  binası olmuş.

         Ordu Belediyesi eski  belediye başkanı Seyit Torun zamanında eski belediye binasının yerinde  yapımına  başlanan binada görev yapmak Büyük Şehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a nasipmiş hayırlı uğurlu olsun. Bu güzel örnek binanın yapımında emeği geçen başta hemşerimiz Dünyaca ünlü mimarımız  Şefik Birkiye olmaz üzere emeği geçen katkısı olan  herkese teşekkür ederiz. Ön giriş salonunun ortasında bir masa üzerindeki yetkili görevli  bayan kimle görüşmek istediğimizi ne görüşeceğimizi  isimlerimizi sordu.

          Gazeteci olduğumuzu vatandaşın sorunlarını dinlemek için geldiğimizi söyledik. Başkan Enver Yılmaz Salondaki başkanlık  protokol merdiveninden  halk gününe katılan insanlarla gazeteciler diğer arka  merdivenlerden bir üst kata çıktık.

          

         Bilindiği gibi Ankara’da Beştepe Atatürk Orman Çiftliğinin bulunduğu yerde ki  Cumhurbaşkanlığı sarayının  mimarı da Ordu’lu  hemşerimiz  ünlü  Şefik Birkiye’dir.

        Binanın birinci katında  Çok güzel tasarlanmış bir odada  büyük bir U masanın etrafında Başkan Enver Yılmaz’la görüşmek isteyen vatandaşlarda guruplar halinde salona alındılar. Görüşme yapan insanlar çoğunlukla Başkan’dan kızları için oğulları için iş talebinde bulundular. Başkan Yılmaz vatandaşın çoğunlukla belediyeden  iş istemelerinden sıkılmış olmalı ki Belediyede fazlalık çalışan yaklaşık 500 kişiyi havuza gönderdiğini söyleyerek kendisinden yeni iş isteyen  vatandaşları da İş Kur’a havale etti. Bir Vatandaş Ramazan dolayısıyla yiyecek erzak talebinde bulundu. Bazı vatandaşlar ise Fidangör mevkiinde Coşkun Köksal’a ait binanın önünde yapılar  ve yolu kapatan  beton Taksi Dudağından şikayetçi oldu.

          Yurt dışında çalışmış bir vatandaş da başkan Enver Yılmaz’a vatandaşa daha yakın olması ,halkın içinde gezmesin esnafın sorunlarını yerinde dinlemesi konusunda tavsiyelerde bulundu. Bazı vatandaşlarda özel görüşme talebinde bulundular .  Teke tek görüşme isteyen vatandaşların sorunlarını da yan odada görüşmek üzere toplantı sona erdi.

            Gazeteci Atilla Şimşek Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun da halk günleri yaptığını vatandaşın sorunlarını dinlediğini ayrıca Gazetecilerle de belirli zamanlarda değerlendirme toplantısı yaptığını belirterek Başkan Yılmaz’a bir hatırlatma yaptı. Belediye binası tam olarak bitmemiş ti ama bina içerisinde görebildiklerimiz kadarı ile Hemşerimiz ünlü mimarımız Şefik Birkiye Ordu’da muhteşem bir Belediye binasına imzasını atmıştı...da Belediye binasını tamamlayan çok güzel bir Saat kulesi vardı mimarımızın projesinde  Onu da gözlerimiz aradı.. Ne oldu da  gösterişli saat kulesi  projeden çıkarıldı.

            Eline yüreğine sağlık hemşerimiz  sayın Şefik Birkiye  bu güzel projeyi tasarladığın için. Bu güzel eser senin Ordu’muza ya en güzel  armağanın.

           Yeni Büyük Şehir Belediye binamız Ordu’muza  Hayırlı uğurlu olsun ve Başta Eski başkan Seyit Torun olmak üzere  emeği geçen herkese teşekkürler.

               

DEVEYE SORMUŞLAR ..!

 

        Zaferi Milli mahallesinde Dr.İsmail Engin caddesi üzerinde Torpilli Doğalgaz çekilen şanslı binalar arasında kalan ve bacalarından Kara kömür dumanları yükselen Doğalgaz’ın ne hikmetse bir türlü gelmediği  sansız binalar la bir kış dönemini geride bıraktık. Şahincili mahallesinde Fındık bahçelerinin ortasındaki binalara Doğalgaz hizmeti giderken Ordu’nun orta yerindeki Saray ve Zaferi Milli mahallelerindeki evler apartmanlar  Fındıkgaz şirketi tarafından adeta cezalandırılıyor.

              Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Doğalgaz çalışmalarını busene sonuna kadar bitirecekler Ordu’dan çıkacaklar sözüne güveniyoruz. Artık yapacak bir şey yok Başkanın sözünün üzerine öneriyecek , yapılacak bir şey de yok artık. Başkanın bu sözü ne kadar geçerli onuda bekleyip göreceğiz.

             Zaferi milli mahallemizde Doğalgaz çalışmalarını hasretle  beklerken Evimizin önünden başlayıp Saatçı Hüseyin   Altınel’lerin   Ordu Belediyesine bağışladıkları  tarihi,  tesçilli binasının önüne kadar gürültülü ve hummalı bir sabah çalışma vardı. Acaba dedim acaba doğalgaz çalışmaları mı başladı diye ev halkı olarak heyecanlandık. Bir zaman sonra evden çıktım çalışan işçilerin yanına kadar gidip kolay gelsin dedikten sonra Burada ne çalışmaları yapılıyor diye sordum.

                Sarı evin önüne kadar  yol bozukmuş yol çalışması yapıyoruz deyince Ordunun yarısının yolu bundan buradan daha  beter bozuk buraya sıra bile gelmez diyerek söylendim tepki gösterdim...

                 Tribün gazetesinden çıkıp sola döndüğümüzde Osman Paşa caddesinde ki yolda yürümeğe çalışın. Sanki buradan deprem fay hattı geçmiş yolun ortası yükselmiş yanlar çukur içinde kalmış . Osmanpaşa caddesinde yürürken  Bir yükseliyorsunuz bir alçalıyorsunuz. Duranoğlu İş Hanı,Genç Turizm ve Işık fotoğraf Stüdyosunun önünden geçen  Bu kaderine terk edilmiş yol daki garip bozukluk Altınordu Belediyesinin önüne  kadar devam ediyor.Bunun gibi Ordu’nun çeşitli yerlerinde onlarca bozuk yollar  sayılabilirken Zaferi Milli mahallesinde  Altınellerin belediyeye verdikleri tarihi Sarı evin   önüne çıkan  50 metrelik özel yolu belediyeye yaptırtan gücü ayakta alkışlamak gerekir. Şehrin ortasında Osmanpaşa caddesindeki bozuk yolu görmeyenlere bu yolda yürümeyi bu yolu görmeyi öneririm.

                  Ne yazmak istediğimi o zaman daha iyi anlarlar.. Mahalle aralarındaki Ana yollarda doğru dürüst yürüyemiyorsunuz Şehrin yolları bozuk bazı ana girişlere asfalt yamanmış özel torpilli yerlere özel yol yaması yapıyorsunuz.

                 Bir söz vardır Deveye  Boynun niye eğri diye sormuşlar. “Nerem doğru ki” demiş . Efirlideki Polisin ve Jandarmanın tesislerini Kıyı kenar çizgisi içerisindeki  Kumsal Bar’ı mahkeme kararına göre yıkan ve takdir toplayan  belediye Eski Plaj mevkiinde Kıyı kener çizgisi üzerine birilerineYağlıcı dükkanı  yapmasına müsaade ediyor. Bu ne perhiz ,bu ne lahana turşusu diye adama sorarlar.Yasal olmayan ve şehirde  Halkın istemediği şeyler için ısrar etmenin de  bir mantığı yok.

                  Ya yıktırmayacaksın..Ve ya yaptırmayacaksın.

    

       Şehir oldukta bir türlü  Büyük Şehir olamıyoruz,Şehrin  Bazı hassas  konularında  büyük düşünemiyoruz.Ayrıca Gazeteci Atilla Şimşek’in Arabesk Şehir Ordu yazısına katılmamak da mümkün değil.

      Sahil düzenlemesinde  Mahkeme kararı ile yıktırılan  Kumsal Barın olduğu yere Mescit yaptırılacakmış söylentileri var ki inanmak ta zorlanıyor insan . Kaldıki 200 metre uzaklıkta Tarihi güzel  bir Camimiz var..Sahil yoluna döşenen renkli mavi Nikelajlı yol babaları na gelince görüntü kirliliğinden başka bir şey değil. Yine şehrin ortasında bazı Taş döşeli Çöküntülü yollarda insanlar yürümekte güçlük çekiyor,ilgilenen yok. Gazeteci Rahmetli Erol Ataşan’ın yeri geldiğinde  Gazetesinde  yazdığı bir halk  tekerleme vardı ki  Onu anımsatmakta fayda vardır diye düşünüyorum.

       “Hasan dağı arpalıktır

        Eğer  Saban sürerse..

         Her köylüden bir tavuk

         Eğer Köylü verirse

         İyi gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse..”

                  

 

ÇAMBAŞINDA YAYLA TURİZMİ..!

Çambaşı Gabalak göletinin olduğu yerde yapımı devam eden Kış Kayak Merkezi dışında Çambaşı Yaylamızda Yayla Turizmi adına Turiste cazibe merkezi olabilecek Turistin ilgisini çekebilecek hiçbir özelliğe sahip yer olmadığını söylersem 50 senelik yaylacı bana kızan ,söylenen insanlar çıkabilir.

Havanın güneşli ve güzel olduğu zamanlarda 3095 metre yüksekliğindeki Karla kaplı Karagöl tepesinin mistik fotoğraf görüntüsü de olmasa Çambaşında bence kayda değer Turistin aklında kalabilecek fotoğraf makinesi ile görüntülebileceği bir kayıt yok. 50 sene öncesinin Otantik güzelliği, eski Çatısı hartamalı tek katlı kara pancar bağlaklı yayla evlerinin güzel görüntüsü gitmiş yerlerine Beton ve tuğlalı evlerinin çoğunlukta olduğu insanın gözünü yoran kütleler gelişmiş, özelliği olmayan karmaşık bir yerleşim yeri gelmiş..!

Çambaşına. Çambaşının en güzel zamanlarını çocukluğumuzda ve gençliğimizde yaşamışız evlerimizin yanında yaptığımız gıcırıklar,Çamur ve parça taşlardan yaptığımız yüksekliği 1 metreyi geçmeyen dışı çamur sıvalı patates fırınlarımız ile ağabeylerimizin yaptığı üç tekerlekli üçgen yayla yarış arabalarımız. Eski jandarma karakolunun önünde akşamüzeri ağabeylerimizin yaptığı iddialı Voleybol maçları Yine Karakolun arkasındaki tepenin düzlüğünde yapılan Futbol müsabakaları unutamadığımız anılarımız arasındadır. Bizim yaşıtlarımız haricinde Şimdiki gençler Yayla Gıcırıklarını tahta yayla arabalarını evlerin önündeki patates fırınlarını bilmezler, bilmedikleri içinde bu yazdıklarımın keyfini yaşamazlar.

Nerede O eski yaylalarımız , gençliğimizdeki yayla anılarımız diye halen söylenip duruyorum. Çambaşı boğazının olduğu yerde eskilerde Çam ağacı tomrukları istif edilirdi. Ellerimizde çakı Bıçaklarımız kütüklerden çam sakızı çıkartırdık. Tepelerden kekik toplar kurutur yayla dönüşümüzde Ordu’ya getirir dik. Bunlarla mutlu olurduk. Yaylada güneşten yanaklarımız kızarır burnumuzun üzeri ve dudaklarımız güneşten, soğuk sulardan çatlardı. Ceplerimizde çatlak kremi taşırdık yüzümüzdeki ve dudaklarımızdaki acıyı bu şekilde rahatlatırdık. Gelelim yine yayla turizmine.

Yıllar önce Çamlıhemşinin bazı yaylalarını Ordu’daki Hemşinli dostlarımız sayesinde gezip görme ve konaklama sansımız oldu.Fırtına deresinin yanındaki Doğa otelde ,Ayderdeki Tamamı Kestane ağacından yapılmış tarihi ahşap otelde yattık. Oralardaki yayla kültürü çok farklı gelişmiş. Kesme Taşlardan ve Kestane ağaçlarından yapılmış yüz yıllık muhteşem Yayla evleri gerçekten görülmeğe fotoğraflamaya değer. İnanılmaz güzel yapılarla dolu muhteşem görsellikleri fotoğraflamanın hazzını yaşıyorsunuz.

Her tarafta Her tepenin başında sırt çantaları fotoğraf makinalı Japon İsrail, Amerikalı ve dünya turistlerine rastlamanız mümkün. Elevit yaylasında Recai ve Cahit İncelerin Tarihi dede evlerinde Kavron yaylasında Baki Kamber’lerin Kavron’daki yayla evlerinde misafir olduk konakladık. Kavron’daki otantik Horon evinde sabahın erken saatlerine kadar insanlar geceleri tulumcuları ortada Turistlerle el ele horon çekiyorlar.Genci yaşlısı İnanılmaz güzellikler sergiliyorlar şarkılar söylüyor eğleniyorlar. Yerli yabancı turistlerin aradığı bütün güzellikler Çamlıhemşin yaylalarında mevcut da. Çambaşı yaylamızda ise eski yaşadığımız güzellikleri arar olduk. Bu yazdıklarıma benzer güzellikleriMesudiye ilçemizdeki Şenliklerde ve Yeşilce yaylasındaki Türkü Bar evinde yaşamanız ve eğlenmeniz mümkün. Çambaşı yaylasında bir şenlik yapıyorlar yemeğe ekmek bulabilenler şanslı oluyor. Bir karmaşadır gidiyor.

Bu yazdıklarımın haricinde Çambaşı yaylamız yerli varsa yabancı turistler için Cazip hale getirilmediği sürece Yayla Turizminden cok zor pay alırlar. Çambaşı yaylamızda Yayla Turizmi diye daha çook bekleriz,hayal kurarız , daha çook konuşuruz. Yayla yolumuza başladık da bir türlü bitiremiyoruz. Çambaşına bir Devlet misafirhanesi yaptık Onuda Ünye taşı ile kapladık . Çambaşında Çarşı esnafı kan ağlıyor. Yayla Turizmini gözden geçirmekte fayda var..!

                                       VAKIFBANK’DA

 

                        ATM KAZAZEDESİ

                           OLUYORDUK..!

21 Haziranda Ordu  Vakıfbank merkez bankamatiğinden Emekli Maaşımı almak için öğlen üzeri 13.00 sıralarında bankaya gittim. Bankamatik maaş kartımı Bankamatiğin ağzına yerleştirdim şifremi girdim işlem kağıdını almak için evet tuşuna bastım. Maaş rakamımı yazdım istediğim rakam için Kredi kullanmak istiyor musunuz yazısı geldi ekrana, evet dedim.

         İşleminiz Yetersiz dedi bay ATM  kartımı geri verdi. Bir daha denedim yine yetersiz yazınca kartımı geri  aldım. Biraz ATM nin önünde bekledim. Gazeteci arkadaşım Can Acar’ı telefonla aradım.Telefonumu açmayınca Bu defa Gazeteci Atilla Şimşek’i aradım. Bekle geliyorum dedi ve birkaç dakika sonra geldi. Bankamatiğin azizliğine uğradığımı söyledim. Birkaç dakika sonra iki genç geldi. ATM’ye kartını yerleştirdi makine işlem yapmıyordu. Söylenerek Bankanın arka tarafındaki ATM’ye gittik. Yine Yetersiz Bakiye işlem  yazısı çıktı. Kartı makineden aldım.

           Okullu Gazeteci  Kamil Çebi arabasıyla bizi Boztepeye Çıkarttı Paraşütçü arkadaşların hazırlanışlarını ve Boztepe’den Ordu’ya uçuşlarını bir müddet  zevkle seyrettik.Daha sonra  Kamil Çebi ve Atilla Şimşek arkadaşım ile Devlet Hastanesinin arkasındaki yeni yerleşim yerlerini ve yeni evleri  yeni siteleri  görmek için gezdik. Ulubey yolu üzerindeki Kalafatlar’ın büyük marketinin üst katında langırt top masasında oyun oynadık 50 sene öncesinin nostaljisini yaşadık. Kamil Çebi ustalığını gösterdi. Atilla ile ben’i perişan etti, yenildik...

            Emekli Maaşımı Vakıfbank Bankamatiğinden alamadığım için aklık hep ordaydı.  Pazartesi günü saat 8.30 da tekrar Bankaya gittim kapı açılmamıştı kuyruk vardı. Şansımı Bir kez daha Kullanmak için ATM ye gittim. Kartımı yerleştirdim şifremi ve istediğim parayı yazdım Yine netice alamadım . Makine kartımı geri verdi .  Vakıfbank ATM makinesinden ayrılıyordum merdivenin basamağından inip Nerede yanlış yaptığımı  Sormak için  Bankaya gidecektim. Bir genç beni Uyardı Ağabey Parayı Almadın. Dedi..Şaşırdım genç adam  Bende paramı almak için uğraşıyorum makine vermiyor Koruma görevlisine sordum makine hata veriyor dedi..

            Bir başka tanıdık Vakıfbank ATM  makineden para yatırmak için uğraştı beceremedi. Anladım ki ben de dahil İki gündür vatandaş ATM makinelerine teslim olmuş uğraşıp duruyordu.

             Ben iki gündür  ATM’den emekli maaşımı Yaptığım işlem sonrası kartımı geri veren yetersiz işlem gösteren   Vakıfbank’ın beyni sulanmış ATM’sinden komik olacak ama şikayetçiyim.

             Benim gibi bir çok emekli de Vakıfbank’ın Beyni karışmış  hata yapan makinelerinden şikayetçiydi. Yetersiz işlem yazıp daha sonra maaşımı veren eskimiş beyinli makinelerin  yenilerini istiyor  emekli veya makinede işlem yapan vatandaş..

             Ayrıca Yetersiz bakiye işlemi gösteren ve kartımı geri veren  makineden  kartımı alıp uzaklaşırken beni ikaz eden ismini bilmediğim vatandaşa da çok teşekkür ederim. 10 yıldır ilk defa başıma gelen  bu garip olay karşısında şaşkınlığım tavan yaptı. Yoksa Haziran ayı Emekli  maaşım üzerine bir bardak soğuk su içmem veya banka formaliteleri  ile ve  maaşımı ATM’den  alıp almadığım   üzerine yazışmalı  ve haklı olarak bankayla pardon ATM makinesiyle  uğraşmam gerekecek ti..

               Yetersiz işlem gösteren makine hem kartımı iade ediyor hem de parayı ve işlem makbuzunu  veriyor işte bunu anlamakta zorluk çekiyor insan.. Bence Vakıfbank eskimiş beyni sulanmış  ATM Makinelerini değiştirsin. Vatandaş arada birde olsa işlem yapmayan makinenin başında iyi şeyler söylemiyor,söylenip duruyor..!

       

YAYLA YOLCULARI..!

 

 

            Anne Babalarımızın Ablalarımız ağabeylerimizin At sırtında   iki günde Çambaşı yaylamıza çıktığı ve en az 5-6  ay yayla evlerimizde konakladığı zamanları onlardan  yayla anılarını dinlediğimiz günler olmuştu. Bizlerinde kamyon sırtında yayla denklerimizin üzerinde yokuş dibinde mola verdiğimiz ve tereyağında mısır unu ile kızartılmış ekmek arası yediğimiz enfes  kırmızı benekli alabalıklarını ve çocukluğumuzun okul tatillerinde ki en güzel yaylalı günlerimizi unutmamız mümkün değil.

           Çatıları hartama kaplı  ahşap, dedemiz Veliefendioğlu Ziver Engin’den kalma iki katlı  yayla evimiz deki  güzel  anılarımız halen aklımda önemli bir anı olarak kalır. Yaylada kaldığımız zamanlarda haftada iki defa Ordu’dan limon sandıkları içinde gönderilen mevsim sebzeleri karpuzlar etrafı tellerle çevrili bağlağımızın önüne kamyondan indirilip konduğunda ki coşkumuz görülmeğe değer bir geçmişti.

          Şimdi ise Çambaşı yaylasında ki dükkanlarda Muz kiraz Kayısı dahil olmayan mevsim meyvesi  ve sebzesi yok.Beğen beğen al.Pepsi Cocacola meyve suları pet şişede su ne istersen var. Bence Çambaşı Yaylamız hani derler ya Cıfıt Çarşısı olmuş böylede gider. Eskilerde ahşap kepenkli dükkanlar fırınlar vardı, bu fırınların en ünlülerinden birisi de Rahmetli Eyüp Ustanın ve Dıgı Mehmet’in ekmek ve yağlı yaptığı fırın dı. Eyüp Beyaz usta aynı zamanda ayakkabı tamirciliği de yapardı. Onun tezgahının en önemli aksesuarı  santrale bağlı olmayan kablosuz Manyetolu telefonu idi. Zaten Santral diye de bir yer yoktu.. Çünkü Çambaşında elektrik yoktu.

      O meşhur telefonu ile bazen Yokuşdibi Jandarması  sen aradan çık diye başlayan hayali konuşmaları ile dükkanının önüne onlarca obalı Yaylacıyı toplar esprili konuşmalarını onlara dinletirdi..

       Rahmetli  Eyüp usta Çambaşı yaylasının en sempatik güleç yüzlü  insanı , Çambaşının Gülü idi.

       Onun zamanının Çambaşı yaylası ile şimdinin  Betonlaşmış garip yayla etiğine hiç uymayan Çambaşı yaylası arasında uçurumlar var. Yayla Turizmi diyoruz  yerli yabancı turist bu Çambaşı  yaylamıza  gelince ona cazip gelecek hiçbir nesne Çambaşı yaylasında  yok. Turist gezdiği yerin fotoğrafını anı için  çekmek ister . Etrafında otantik ahşap yayla evleri görmek ister.  Bana söyler misiniz Turist Çambaşında  neyin resmini çeksin..

        Çarşının içi içler acısı, işyeri dükkanlarının bazıları garip taşlarla döşeli hiçbir yayla cazibesi yok.Yayla etiği yok. Çarşının içinde Afyon mermerinden yapılmış akmayan bir garip  çeçmesi var ki Temel Fıkrası gibi..!

        O çemenin yapılışında  Ordu eski Valisi Kamal Yazıcıoğlu’na Sayın Valim Bu Mermer kaplı  çeşme bu yayla  meydana yakışıyor mu diye sorduğumda.

         Bana “bittiğinde görürsün” demişti. Medyandaki  Mermer  Çeşmenin halini görüyoruz.  Bütün bu yayla olumsuzluklarına, garip betonlaşmasına  rağmen Yayladaki beton evlerin dış görünümleri ahşap la kaplanabilir. En azından bu yapılabilir diye düşünüyorum. Yapılmakta olan yayla yolunun da bir an önce bitirilmesinde fayda var. Yayla esnafı  kan ağlıyor. Yaylaya gelen giden yok diyorlar hele hele yağışlı havalarda yaylaya bir çıkan bi daha tövbe çıkmaz. Bu eziyetli yolculuğu insanlar çekmez.

           

 

         Bilindiği gibi yaylalar kekik otu ile beslenmiş kuzu koyun etleri ile Tereyağı, yayla peyniri ile  meşhurdur. Pazar günü  Eskilerin meşhur yaylacısı Mesut Engin Atilla Şimşek ve ben Yaylaya çıktık. Hava sisli ve ince çise yağışlı yollar Turnalıktan sonra   çamurlu hava soğukmu soğuk tu . Gazeteci Atilla’yı bir gün önce uyardığım halde kısa kollu tişörtlerle yayladayız. Çarşının girişindeki Keşkeen Uğur’un meşhur et lokantasına attık kendimizi.Izgara  Mangalın karşısında buz çözüyoruz.

          Geçen sene yediğimiz etin güzelliğini konuşuyoruz. Aynı güzellikte  ön kol dan yapılmış enfes kendi yağında buğulanmış güzel bir et daha  yedik birlikte. İşler nasıl diye sorduk bir sorduk bin ah dinledik. Yayla esnafı bu yapılmayan yol yüzünden  perişan bunu gördük.

            Lokantanın karşısındaki tarihi  mezarlıkta Dedemin mezarını ziyaret ettim dua ettim.Mezar taşını okşadım duygulandım.

           Sonuçta Yayla esnafı Çambaşında can çekiyor. Bu sese kulak verin. Hiç değilse yayla yolunu bir an önce bitirin.

 

           Dönüşte  İkidere vadisini mahfeden HES barajının 60 metrelik yürekler acısı  gövdesini gördük .O güzelim vadi perişan olmuş. Atilla arkadaşımızın da doğum günüymüş. Bir telefon konuşmasından tesadüf  öğrendik.

            Kutlarız..

           Sonrası  Yayla dönüşünde ne mi yaptık..

           Haziran ayının 14’ ünde Arabanın kaloriferine odun ata ata soğuk  ve  sisler arasında Ordu’ya döndük.!


İSPANYOL KONSOLOSUN

 

ATATÜRK SEVGİSİ

 

 

Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Anemon otelinde  seçimlere 5 gün kala düzenlediği 5 mega projenin tanıtım toplantısına katıldık. Sonrasında Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş ile  Ordu Turizmine katkısı olabilecek bir projeyi görüşmek üzere gazeteci Atilla Şimşek ile birlikte  Başkan Tekintaş’ın makam odasında buluştuk.

 

        Bu sohbetin başlarında Başkan Engin  Tekintaş’ı  makamında ziyarete gelen İspanya Valencia Fahri konsolosu  Adolfo Porcal Rodilla ile birlikte dört kişilik  bir heyet ve Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin ve ekibi birlikte geldiler.

         Türkçe konuşan bayan  İspanyol tercüman vasıtasıyla  Kısa bir tanışma sonrası sohbette İspanyol  Valancia Fahri Konsolosu  Adolfo sayın başkan Karadenize ilk kez geliyorum  yeşili ile mavisi ile  Ordu’yu çok beğendiğini söyleyerek Ordu’da  Kaç futbol takımınız var  diyerek söze başladı Bir ülkede bir Şehrin tanıtımında futbol takıkmının önemini bir kez daha görmüş olduk. Başkan Tekintaş anlattı Fahri Konsolos dinledi ayrıca  Ordu şehrini ve  sokaklarını çok  temiz olduğunu  beğendiğini de  böyledi. Başkan Tekintaş teşekkür etti..

          İspanya’daki babasının Atatürk hayranı olduğunu evlerinde Atatürk’ün resmi ile Türk bayrağı bulunduğunu kendisinin de babadan oğula Fahri Türkiye konsolosu ve Atatürk hayranı olduğunu söyledi..

          Belediye Başkanı Engin Tekintaş Ordu hakkında genel bilgileri bayan tercüman vasıtasıyla Valencia konsolosu na anlattı. Karşılıklı sonbetler devam ederken Siparisleri alınan Türk kanveleri misafirlere ikram edildi. Ordu Ticaret ve Sanayi odası Başkanı Servet Şahin’in  misafirleri olarak Ordu’ya gelen Valencia heyeti Başkan Servet Şahin Ticaret Odası Genel Sekreteri Hakkı Üçer ve Tic Odası Danışmanı Derya Şaşmaz la birlikte Bürokratik resmi kurumları birlikte ziyaret ediyorlar.

             Karşılıklı sohbetlerde Belediye Başkan yardımcısı Aydın Şaşmaz Belediye meclis üyesi Filiz Katırcıoğlu Belediye Başkan yardımcısı Fatih Evli de bulundular. Görüşmeler  sonrası Başkan Tekintaş İspanyol misafirlere Orduyu tanıtan kitaplar buroşürler ve hediyeler verdi. Günün anısına topluca hatıra fotoğrafı çektirildi.

            Altınordu Belediyesindeki bu ziyarette beni duygulandıran tek  şey ise İspanya’da Valencia Fahri konsolosu Adolfo Porcal Rodilla’nın 95 yaşındaki babasının Atatürk hayranı olması ve evlerinde Türk bayrağı bulundurmaları.

           Hoş geldiniz sayın konsolos,

           Hoş geldiniz..  

                                             DOĞA BELGESELİ

 

                                     VE

                   BOŞ KOKTEYL MASALARI

                                        

                                  Geçtiğimiz günlerde Ordu Kültür Sanat  merkezinde  Ordu Valilisi İrfan Balkanlıoğlu’nun  Organize ettiği  “Ordu’nun Dereleri Turizme akıyor projesi içerisindeki “Ordu Doğa Belgeselinin” tanıtım kokteyli yapıldı.!

                      Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz Ordu ilçe kaymakamları ve Belediye başkanlarının da katıldığı Doğa Belgeseli üçer dakikalık Arapça ve İngilizce olarak tanıtımı sonrası Türkçe olarak davetlilerce izlendi.

                       Ordu’nun çeşitli yerlerindeki yaylaların  doğal güzelliklerinin tanıtım çekimlerinin yapıldığı belgesel bence daha kapsamlı daha güzel ,daha canlı  olabilirdi diye düşünüyorum.

Bu belgeseli Gazeteci Atilla Şimşekle birlikte seyrederken Kaleboynu Obasında Ablaktaşında ki puslu görüntüyü gördüğümde Aynı bölgede Ordu’lu hemşerimiz Belgesel yapımcısı Belma Baş’ın yönetmenliğini yaptığı Zefir belgesel filminin enfes  görüntüleri  geldi aklıma keşke.. dedim keşke bu güzelim Ordu  yaylalarımızın Doğa belgeselinin de görüntü yönetmenliğini Belma Baş hemşerimiz yapsaydı dedim veya bir bilene danışsalardı diye de düşündüm..

                      Aynı şeyleri yine söylüyorum.

                     Ayrıca 4 mevsimin güzelliğinin yaşandığı yaylalarımızda ki tanıtım  çekimlerin 8 güne sığdırılmaması gereken Ordu Doğa  belgeseli de  ancak bu kadar olur diye de düşünüyorum.Yüksek sesle konuşuyorum. Kaleboynu obasında geçilmezin üzerinde Ablaktaşın olduğu müthiş manzaralı  bölgede Harika bir yayla evinde  ve çevresinde Ödüllü yönetmen hemşerimiz  Belma Baş’ın yaptığı titiz ve olağanüstü muhteşem  güzel  çekimlerinin  görüntülendiği ZEFİR Filmini Kültür Sanat merkezimizde seyreden yüzlerce Ordu’lu izleyici de eğer Çambaşı yaylası Kaleboynu obasındaki O görüntüleri  seyrettilerse bu ayrıcalığı da mutlaka fark etmişlerdir.

                    Ordu Doğa Belgesel tanıtım filmi bittikten sonra Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz “ Turizm atağına büyük katkısı” olacak , Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun “Çoğunuz bu güzellikleri görmemişsinizdir,Başbakan yardımcısı Prof.Dr Numan Kurtulmuş’un “Keyifli bir belgesel diye tanımladıkları 8 günde çekimlerinin yapıldığı Ordu ve yaylalarımızın Doğa Belgeseli ümit ederim istenilen sonuca ulaşır Ordu’muzun tanıtımına ve Ordu Turizmine katkısı olur..!

                     Doğa Belgeselinin tanıtım galasında bence akıllarda kalan en güzel görüntü  Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun espri dolu  konuşmaları ..ikincisi galanın bitiminde Sunucunun davet ettiği boş Kokteyl masaları..!

 

                             THY  SİS ENGELİ Mİ ?

 

                     Ordu Giresun hava alanımızın büyük bir kalabalık la  açılışını izledik bir tarihe tanıklık ettik.Havaalanımız konusunda hayallerimiz gerçek oldu. O gün hava açık ve güneşli idi. İstanbul’dan gelen THY larının  uçakları yolcuları , Cumhurbaşkanı Ve Başbakan’ın uçakları ile  birlikte sorunsuz olarak Piste iniş ve kalkış yaptılar. Açılışın sonraki günlerinde Tarifeli THY ları uçakları bazen piste sis yüzünden   inemediler THY yolcuları Trabzon havaalanlarına inmek zorunda kaldılar. Kulede şimdilik olmayan bir elektronik cihaz dan kaynaklandığı söyleniyor. En kısa zamanda o cihaz monte edilir insanlar Ordu yerine Trabzon havaalanına inmezler..

                    Geçen Cuma günüde İstanbul’dan gelen THY larının Ordu Giresun yolcuları Ordu  havaalanına inmeyerek Trabzon’a yönlendirilmiş. Yolcular perişan olmuşlar. Dolayısıyla Ordu ve Giresun’dan aynı uçakla İstanbul’a gidecek yolcular da büyük sıkıntı yaşamışlar. Kendi imkanları ile bu kez Trabzon’a gitmek zorunda kalmışlar.

                  Kulede mi yerde mi  Bir yerlerde bir sorun var bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey varsa bu gelişmeler hoş  değil.İnsanları sıkıntıya sokmanın gereği yok.Düşünebiliyor musunuz THY larının tarifeli seferleri için Ordu İstanbul bileti alıyorsunuz. İstanbul’dan gelen  Uçağınız piste inemiyor Trabzon’a iniyor.Dolayısı ile sizde Ordu’dan uçamıyorsunuz  ,valizinizle ortada kalıyorsunuz. Ankara’dan gelen İstanbul’dan gelen tanıdık yolcularımız Trabzon havaalanına inmek zorunda kaldılar.Sonuçta sıkıntı yaşadılar bu gerçekler ortada iken Sayın Valimizin bir gazetemizdeki açıklaması “ Balkanlıoğlu Uçuşlarda sıkıntı yaşandığı iddiasını yalanladı “Havaalanımızda hiçbir sıkıntı yoktur” “Çıkan haberlerin tamamı gerçek dışıdır” açıklamasını okuyoruz.

             Ümit ederiz ve dileriz..Arada birde olsa yoğun  sis yüzünden   bu sıkıntılı Pas geçme  uçuşlarından Ordu-Giresun  yolcularımız bir an önce kurtulurlar..

               Ordu yerine Trabzon havaalanına  inmezler..

                                         KADINLAR PLAJI

 

                      Kış mevsimini  geride bıraktık galiba, bazı günlerde  havanın sıcaklığında  özellikle akşamları   serinletiyorsa da havalar ısınmağa başladı. Yeşilin en güzel tonu doğada kendini gösteriyor, çiçekler açıyor  kuşlar cıvıldamaya başladı. Sabahları kuş sesleri ile uyanabilirsiniz. Tabii evinizin etrafında ağaçlar varsa. Martılar çatılarda eşlerini seçiyorlar yakında yumurtlayacak kuluçka dönemi başlayacak.Bunun gibi bütün doğada canlılar çoğalacak.

                         Havaların ısınmasıyla deniz mevsimi de başlayacak. Deniz kenarında havuz başlarında insanlar havlularını  serip güneşleyecek sonrada yavaş yavaş suyun serinliğine kendilerini alıştıracaklar. Bu yazdıklarımız Haziranın 15 ine kadar geçerlidir ondan sonra deniz suyu sıcaklığı güneşin etkisiyle istenilen kıvamına gelince Eylül ayının sonuna kadar denizin nimetlerinden istifade edebilirsiniz.

                         Bu yazdıklarım Karadeniz bölgesi  için geçerlidir. Ege’de Akdeniz’de bu deniz süreci çok farklıdır.Sahiller cıvıl cıvıl insanlarla dolar insanlar tatilin keyfini çıkartmanın, güneşten ve  denizlerden istifade etmenin  mutluluğunu yaşarlar .

                        Yaklaşık elli sene öncesi Ordu eski  Belediye Başkanı Veysel Akgün zamanında kumsal  sahilimizde civil ırmağından sonraki Akyazı mahallesi  Plaj mevkiinde Moteller soyunma kabinleri Açık plaj lokantası bulunan  güzel bir Halk plajı tesis ettiler. Kadınların ve erkeklerin  gençlerin ayırım yapmadan mayo ve bikinileri ile  denize girdikleri bu sosyal Plaj tesislerden bütün Ordu halkı senelerce  yaz boyunca   birlikte istifade etmekte, eğlenmekteydiler.

                       Belediye Halk Plajında 15 gün aralıklarla ailelere kiraya verilen motellere özellikle aileler yerleşir yaz boyunca Motellerinden ve denizden istifade ederlerdi. O yıllarda Ordu’da eğlence dünyasında müzik yapan Frekanslar  adlı Hafif batı müziği orkestrası  müzik yapıyor insanlar da eğleniyorlardı.

                        1970 li senelerde  Ordu Belediye başkanı rahmetli Veysel Akgün bu gurubun elemanlarından Tuncer Engin ve Atilla Şimşek’le makamında görüşüp Plaj tesisinin Lokanta ve Diskosunda insanların eğlenmeleri için Müzikli sosyal aktiviteler ,geceler yapılmasını istedi. Plaj tesisinin Disko ve lokantasını ücretsiz olarak Frekanslar orkestrasına verdi.

                      Çarşamba geceleri gençlere Disko Cumartesi geceleri Ordu’lulara Canlı müzik

İle aile geceleri yapar dans eden insanları  gecenin geç saatlerine kadar eğlendirirdik. Bu müzikli aile yaz  gecelerine çoğu zaman  Ordu Valisi Ali.Rıza Aydos, Ordu Belediye Başkanı Veysel Akgün Ordu’nun ileri gelen aileleri eşleri ile katılırlardı.

                    Ayrıca Ordu’lular  eşleri ve misafirleri ile gelir müzikli ve  yemekli gecelerin ilerleyen saatlerine kadar  eğlenirlerdi . Ordu Belediye Halk Plajı tesisleri yaz gecelerinin özel saygın  eğlence yerlerinden birisiydi. Çevre ilçelerden de aileler bu müzikli  gecelere katılırlardı.

                Gündüzleri ise Belediye  Halk Plajına gelen insanlar  Discokeyimiz rahmetli Nizamettin Çelebi’nin günün Hit plaklarından seçtiği Müzik yayını eşliğinde güneş altında insanlar  kumda ve  denizde eğlenmenin,denize girmenin  zevkini çıkartırlardı ... Yaklaşık 50 sene önceleri Belediye Halk plajında  Bay Bayan insanlar yazları  Denizin ve Güneşin zevkini ve birlikte eğlenmenin denizden istifade etmenin mutluluğunu yaşarlardı. Ordu Belediye halk Plajında rahatsızlık veren hiçbir kırıcı  olay olmamış insanlar birbirlerine daima saygılı olmuşlardı.

               50 sene sonra Büyükşehir Belediyesi Efirli mevkiinde Kadınlar Plajı yapıyor. Bu plajda Kadınlı erkekli denize girmek yasak gibi görülüyor. Karı koca ayrı ayrı yerlerde denize girebilecek evin erkeği karısını sabahtan Efirlide Kadınlar plajına a bırakacak akşam üzeri gidip eşini plajdan alacak.Sanırım erkek personelde bu plajda olmayacak..! Bizden söylemesi

                 Denizin şakası olmaz. Kadınlar Plajına  Kadın Cankurtaranlar gerekecek sanırım..!

                Ne diyelim yakında  Efirli mevkiinde açılacak olan Kadınlar Plajımız kadınlarımıza,kızlarımıza  hayırlı uğurlu olsun...

 

 

                                 HASRET BİTTİ

              UÇUŞA DEVAM

 

             Vali Mustafa Malay’la birlikte   Piraziz’in girişindeki taş ocağında Patlatılan 8 ton dinamitin ilk görüntüsünü çekmek için denizin çok  açıklarında Gazeteci Erol Karaer ile balıkçı teknelerindeydik  Gülyalı da Havaalanının ilk mendireğinin taşını dökmek için Ordu eski Valisi Mustafa Malay’ın Taş yüklü Damperli kamyonun üzerine çıkıp alkışlarla İlk kayaları denize döktüğünde bu mutlu anı da  görüntüledim ve alkışlamıştım.

            18 sene sonra Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Bazı bakanlar ile Milletvekillerinin de hazır bulunduğu ayrıca  Üst düzey protokol bürokratların yer aldığı  Havaalanımızın resmi  açılışında bulunmak ve bu mutlu anı görüntülemek üzere bu kez gazeteci arkadaşlarım Atilla Şimşek , Can Acar ile  birlikte Havaalanına gittik .

              Çok özel güvenlik taramalarından sonra önce Havaalanı yolcu terminaline geçtik. Samsun terminal binasının en az 5 büyüklüğündeki güzel  salon da oturma gurupları şimdilik yoktu sadece misafirler için  kokteyl masaları mevcuttu. Hayatımda yediğim en berbat kesilmiş yağlı servisi ile tanıştık. Meşrubat içmek istesen bardak yok. Kağıt bardak arasan o da yok. Atilla arkadaşım ufak derin bir tabak buldu ona boşalttığı meyve suyunu tabaktan içmek zorunda kaldı lastik yağlılar rahatsızlık verdi tıkandı . Bu güzel salonda biraz gezdikten sonra bagaj reyonunda oturup bir müddet dinlendik.

            Oradan miting alanına geçerken Basın Kimlik kontrollerimizi ellerindeki listeden takip eden polisler güvenlik işlemlerimizi tamamladılar ve alana geçişe izini verdiler.Bu arada havaalanına THY’ larının tarifeli uçakları teker teker piste  inmeğe Aprona sırayla yanaşmaya başladılar. Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti yazan Başbakan’ın  özel Jet uçağı Piste indi ve apronda yerini aldı.

              Gözler Cumhurbaşkanının uçağında idi . Yan tarafımızda Bu mitingin, açılışını Özel ses ve Görüntü Organizesini yapan Altus firmasının Büyük kamyonunun üzerindeki Dev ekrandan uçakların görüntüsünü takip edebiliyorduk. Cumhurbaşkanının uçağının da alana inişini  bu ekrandan takip ettik .

         Uçaktan itibaren  Cumhurbaşkanının yürüyeceği Yerlere Turkuaz renkli halılar serilmişti. Cumhurbaşkanı uçaktan eşi ile birlikte  indi. Ona eşlik eden  Başbakan ve  eşi ile beraber  büyük Protokol çadırına kadar yürüdüler.

          Basına ayrılan yerin yaklaşık on metre önünde özel protokol için hazırlanmış üzeri çadır  kaplı özel  platformun ön sırasında isimlerle ayrılı beyaz koltuklar da oturacaklar belliydi. Sadece dört beyaz koltukta isim yoktu. Oranında sahipleri Başbakan Davutoğlu ve eşi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşleri idi.

              Basının bulunduğu yer ise tam bu platformun karşısında önünde demir korkuluklar bulunan ve çamurlu suyun içindeydi. Yani Atilla ben ve Haberci Gazetesinin sahibi Figen Çakmak ve diğer gazeteciler ayakkabılarının yarısına  kadar suyun ortasındaydılar.

               Ordu’muzda ilk defa Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızı bu kadar yakından fotoğraflama imkanımız olacağı  için çamurlu suyun içinde yerlerimizi kaptırmadan  saatlerce bekledik. Tören konuşmaları protokol sırasına göre devam ederken elinde Bir resim çerçevesiyle Protokole getirilen yaşlı bir teyze Protokolün ilgi odağı oldu. Başbakan ve Bakanlar eşleriyle el öpme yarışına girdiler.  Yaşlı teyzeyi yanlarına oturttular resim çektirdiler. .Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları sonrası Hayırlı uğurlu olması dileğiyle Cumhurbaşkanı, Başbakan ve devlet Protokolü tarihi anın Ordu Giresun Havaalanının  kurdelesini alkışlarla kestiler. Havai fişekler ve Konfeti yağmuru başladı..

               Başbakan Davutoğlu Bolamana Hızlı Tren sözü verdiğinde iki kere mutlu olduk.....

              Tören sonrası Binlerce insan tören alanından aynı anda çıkmak için hareketlenince ve Polis Basının önündeki kapıyı açmayınca bir kargaşa meydana geldi insanlar basın kapısı önünde sıkıştılar bağırışmalar oldu.

              Bu arada gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek çok sıkıldı fenalaştı bir polis memuru olayı fark edince bir şişe suyu Atilla arkadaşımıza verdi Atilla da ağzına cebindeki dil altı  Kalp ilacını alarak bir iki dakika içinde biraz rahatladı. Ve bu sıkışık yerden polis kapıyı açınca ezilmekten kurtulduk.

              Doğruyu söylemek gerekirse O  kalabalıkta ciddi  bir panik olsaydı Polisin açmadığı kapının yüzünden  orada insanlar ezilir belki de ölümler olabilirdi.Bana sorarsanız da ucuz atlattık . Havaalanımızın yapımında açılışında  Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler..

               Havaalanı hasretimiz bitti

               Şimdi Uçuş zamanı...

              Atilla arkadaşım sana da tekrar  geçmiş olsun..

  

           25 Haziran 1997 Çarşamba

                            KARADENİZ 52 GAZETESİ

                           HAVAALANI için 8 Ton Dinamit Patlatıldı

 

                        18 Sene önce 25 Haziran 1997 tarihli Karadeniz 52 Gazetesinde yayınlanan Haber deki Vali Mustafa Malay’ın Havaalanı Mendireği için denize döktüğü bir kamyon taşın sonrası Bu gün Dünyanın Deniz dolgusu ile yapılan en büyük dördüncü Havaalanının açılışının mutluluğunu yaşayacağız . Havaalanımıza ilk  inecek olan Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın Uçağını alkışlayacağız. Ordu   Havaalanımızın açılışında  Bir tarihi mutluluğu hep birlikte yaşayacağız.

                          Türkiye’mize ve Ordu’muza hayırlı uğurlu olsun.

                   Bu tarihi anın 18 sene öncesinin nostaljisi için Karadeniz 52 gazetemizin arşivinden bir alıntıyı O anı bizzat yaşayan gören Fotoğraflayan  bir gazeteci olarak  sizlerle paylaşmak ilk bir kamyon taşın ve düşüncenin Mimarı Ordu Eski Valimiz  Mustafa Malayı sevgiyle saygıyla anmak ve emeği geçen herkese teşekkür etmek  istiyorum.

                           Gazete haberinin metni şöyle :

 

                       “ Hafta sonu beraberinde bazı daire müdürleri ve basın mensuplarıyla birlikte karayoluyla Gülyalı’ya giden Ordu Valisi Mustafa Malay buradaki balıkçı barınağından motora binerek denizden havaalanının dolgusunda kullanılacak taşların elde edileceği Piraziz sınırında bulunan yere ulaştı. Beraberindekilerle birlikte denizden dağda  8 ton dinamitin patlatılarak ilk malzemenin elde edilmesini  izleyen Vali Mustafa Malay daha sonra karaya çıkarak alanda inceleme yaptı.  Bunun ardından Karayolu ile Gülyalı ilçesindeki Havaalanı mendireğini yapacak olan yüklenici firmanın şantiyesine gelen Vali Mustafa Malay Taş yüklü kamyona çıkarak alkışlar eşliğinde  ilk taşları denize döktü. Ardından basın mensuplarına bir açıklama yapan Vali Mustafa Malay her iki ilin ortak katkılarıyla başlatılan Havaalanı mendirek inşaatının kısa zamanda bitirileceğini belirterek bizlerin başlattığı çalışmaların ardından Havaalanımızın hükümet tarafından programa alınması bizi memnun etmiş ve şevkimizi arttırmıştır. Mendireğin yapımının ardından hemen temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Bu törene Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’i de davet etmek için Ankara’ya gideceğiz. Şimdiden Ordu ve Giresun’a hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

              Havaalanı inşaatının deniz dolgusunda kullanılmak üzere malzeme alınacak dağın dinamitle uçurulması sırasında Ordu G iresun karayolu kısa süre trafiğe kapatıldı . Patlamada karayolunda hiçbir zarar meydana gelmedi karayolu kenarında bulunan bir büfe ile bazı evlerin camları kırıldı.”

 

                           VALİ  MENDİREĞİ

             BİLAL TARANOĞLUNATESLİM ETTİ

    

        Ordu Giresun ortak havaalanı mendireğinin yapımına Ordu Eski Milletvekili Bilal Taranoğlunun evinin tam önünde başlatıldı. Mendirek yapımı için denize ilk taşın Vali Mustafa Malay tarafından dökülmesi öncesi bizzat gidilerek Bilal Taranoğlu’da törene davet edildi. Vali Mustafa Malay Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz  Bilal Taranoğlunu evinden alarak beraberce tören alanına geldiler Vali ilk taşı dökerken Taranoğlu’da alkışla destek verdi. Vali Malay’da tören sonrası ayrılırken sayın Taranoğlu’na fahri bir görev verdi.

            “Mendirek inşaatımız size emanet” dedi..

 

 

                 RIHTIM İSKELESİ

                1950’li yıllarda yapımı tamamlanan Ordu iskelesi  günümüze kadar az da olsa Orduya gelen yolcu ve de yük gemilerini, büyük ahşap Pene yük teknelerinin yanaşıp halat bağladıkları yük boşalttıkları yük aldıkları bir iskele olarak görev yapmaktaydı.

               İskelenin olmadığı  Daha eski yıllarda Ordu’dan özellikle Almanya’ya Hamburg limanına fındık ihracatı yapan Tüccarlarımızın tonlarca  fındık yükleri Mıdı Balık Restoranının bulunduğu iskeleden ahşap mavnalarla açıkta demirli olan yük gemilerine küreklerle çekilerek götürülür oradan geminin vinçleri ile geminin ambarlarına yüklenir Fındık ihracatı bu şekilde yapılırdı. Fındık sezonunun ilk fındık yükü giderken renkli  kurdelelerle süslenmiş özel bir yarım çuvalda  ilk ürün hediye olarak merasimle gemiye çıkartılırdı.

                  Üniversiteye İstanbul’a gidecek  büyüklerimizin yolculukları da büyük iskeleden yolcu motorları ile başlayıp açıkta demirli yolcu gemilerinde  son bulurdu.

                         İskele yapıldığında bu ihraç  fındık  yükleri kamyonlarla iskeleye gelir yüklemeler iskelenin üzerinden gemilere  yine gemilerin vinçleriyle yapılırdı..

                  Şanslı yolcular da gemilerine iskeleden çıkarlardı.Yolcularımıza iskeleden el sallardık.

                    Gençliğimizde bizde iskeleden olta avcılığı yapmaya başladık. Yazları gençliğimizin en güzel günleri Rıhtım iskelesinde geçti diyebilirim. Denizde yüzer balık tutar midye çıkartır arkadaşlarla kayalarda pişirir yerdik. Su ihtiyacımızı büyük kayanın dibindeki kaynak  sudan giderirdik. Akşam üzeri iskelenin alt tarafında oltayla teke ve deniz solucanı ile Karagöz balıkları yakalardık. Ayrıca  İskelede Barbun, istavrit sarıkulak,Kefal ve kapaklı balıkları yakalar evin balık ihtiyacını buradan temin ederdik. Bizle beraber yüzlerce  insan aynı şeyi  olta avcılığı ile yapardı. İskeleden yaz aylarında  oltayla balık yakalamak büyük bir zevkti..

                 Laf aramızda o yıllarda  denizde balıkta  çok boldu..

                 18 yaşımda   İskeledeki  olta avcılığından sonra  Zıpkınla iskelenin altında balık vurmağa başladım. Ordu’da Zıpkınla su altında balık vuran ilk avcı  Ekrem Akdeniz ağabeyimizdir. Ekrem ağabi Perşembe radarında çalışırken  Othella adlı bir İtalyan teknisyenden sualtı avcılığını öğrenmiş . Othello da  Ordu’dan giderken Palet gözlük Şnorkeli’ni satın  almış . Daha sonra ağabeyim Yılmaz Engin kara avcılığından sonra  sualtı avcılığına merak salmış beraber avlanmışlar üçüncü olarakta ben çantacılıktan sonra uzun yıllar  Su altında balık avlamaya  başladım. Rıhtımdan Yason’a kadar nerede kaya dibinde balık yuvası var  bilirdim.  

                  Belde Otelin olduğu yerde eskilerde mezbahana vardı. Akşam üzeri güneş batarken  denize kesimde biriken kanlı suları ve işkembe atıklarını mezbahaneden bırakırlardı. İnanır mısınız hayatımın en büyük paçoz kefallerini orada vururdum. Rıhtımın iskelesinin  bükmesinde suyun altında direklerin arasında  büyük karagöz balıklarını vururdum akşamları  eve sahil yolundan  giderken tanıdıklara balık verir kalanını da dağıta dağıta  eve götürürdüm. Rahmetli annem kapıyı açınca “ Gene mi Balık” diye kızardı bana.. Çünkü buzdolabı ağzına kadar büyük  balıklarla dolardı..

                İskelenin en ünlü olta balıkçıları Belediye Nikah memuru Rahmetli Mehmet Acar ile Kuru Nihat ağabeydi. İskelede onlarca oltacı balık avlar temiz havada vakit geçirirler balık ihtiyaçlarını da giderirlerdi.. Askerlik  Şubesi eski başkanı Albay Faik Altan da İskelenin müdavim olta balıkçılarından dı. Onunla girişte  Parmaklıkların olduğu yerde Geceleri büyük Kofana Lüfer balıkları tutardık. Neydi o günler...

                Eskilerdeki bu olta avcılığı günümüze kadar devam ediyor insanlar Yaz akşamları Lükslerini yakıp bazen eşi ile çocuğu ile iskelenin üzerinden olta atıp  avlanırlardı. Taki iskele bir firmaya kiraya verilinceye ve  yasaklar başlayıncaya kadar... Firmanın ağır paletli vinçleri  iskelede büyük hasarlar yaptı iskelenin üzerini dağıttı. Olta avcılarını iskeleye sokmadılar. İskelenin müdavimi Yüzlerce Amatör  oltacıyı perişan ettiler.

             Yıllar sonra Beklenen   Müjdeli haberi Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın ağzından  Tribün gazetesi verdi. “ İskeleden Ordu’lu amatör Balıkçıların en iyi şekilde  yararlanacağını söylemiş”  İşte bu güzel habere şapka çıkartılır..

              Teşekkürler Başkan yüzlerce yasaklı  Amatör Olta balıkçılarını sevindirdin mutlu

ettin.

GENÇLİĞİMİZİN

 

BELEDİYE  PARKI

 

               Düz mahallede  Mehmetçik Parkının  bulunduğu yerde çok  eskilerde  zamanın şartlarına göre düzenlenmiş  güzel bir Belediye parkı vardı. Tahta masaların ve tahta sandalyelerin bulunduğu bu park Ordunun içerisinde merkezde oturup çay kahve içebileceğiniz deniz havası alıp dinlenebileceğiniz  sayılı güzel yerlerden birisiydi. Şu anda elimde Tansel Eribol’un eski Ordu resimleri arşivinden bir güzel  resme bakarak bu yazıya devam etmek istiyorum.

              1964-1967 Tarihlerinde Ordu’da Valilik yapan Mustafa Karaer de zamanında var olan Belediye parkından istifade eden zaman zaman arkadaşları ile parka gidip çay kahve içip sohbetler eden halkın içinde olan  bir Vali olarak akıllarda kalır ,anılır.

             Yaşım gereği o günleri bildiğim içinde O güzel  parkla ilgili bir hatırlatma yapmak istiyorum. Düz mahallede  Rahmetli Dursun Uzman’ın iki katlı bahçeli evinin bulunduğu yerden Eski Gazi kütüphanesi ve Halkevi’nin bulunduğu yere kadar olan bu park alanında  Halk eğitim merkezinin önündeki Çocuk parkındaki salıncaklarda yer bulabilmek için bizden büyüklerimizle ne mücadeleler  verirdik.

             O zamanların aklımızda kalan güzel Belediye  parkında zaman içerisinde  şimdilerde neler oldu neler.Eski parkın tam ortalarında yuvarlak bir düzenleme içerisinde Belediyenin bahçıvanının özel  yaptığı renk renk Petunya çiçeklerinden oluşan güzel bir çiçek bahçesi olurdu. Etrafında oturma bankoları mevcuttu.Bahçıvan buradaki güzel  çiçeklere kimseyi yanaştırmaz  çocukları uzak tutar güzelim  çiçekleri kimseye elletmezdi ,koparttırmazdı...

               Özellikle yaz akşamları insanlar Parkın Gazino kısmında Yani Çay bahçesinde Denize karşı oturur günün yorgunluğunu giderirken günlük sohbetlerini de sıcak çaylarını yudumlayarak yaparlardı. Elimdeki  Böyle bir sohbet anının fotoğrafında ön masanın etrafında bakın kimler var .

                Ordu eski Valisi Mustafa Karaer yanında Avukat rahmetli Rüstem Çelebi yanında Rahmi Odabaş onun yanında Gazeteci rahmetli Rıza şimşek ve  hemen yan masada arkadaşları ile oturan Ticaret Sanayi odası eski sekreteri rahmetli Sıtkı Çebi arka masalarda Gölgelik şemsiye  tentelerin altında  ailelerle  hınca hınç dolu bir park.

                 Bu güzelim dinlenme yeri parkı zaman içerisinde ne hale getirdik. Tam ortasına bir otopark yerleştirdik. Yine parkın içerisine bir çocuk parkı koyduk ki burada yapılan en güzel işlerden birisidir ama  hemen yanına bir tekel büfesi ve bir trafo merkezi icat ettik.. Diğer  bir  tarafına parkın içerisine bir yelken kulübü yerleştirdik.Zamanla burası gazeteciler Cemiyeti sonrasında ön tarafında geçici olarak Ordu Sanat evi Orsev , Ordu Nikah dairesi ve Zabıta müdürlüğü oldu. Parkın  Diğer bir ucuna Bir muhtar evi onun önüne Çay bahçesinin çay ocağını, Parkın bir ucuna Vakıfbank’ın Para çekme diğer bir ucuna Algida dondurma kulübesi ile 50 senelik yazlık açık  parkın ortasına da kapalı bir mekan yerleştirerek Parkın kimyasını, doğallığını  bozduk. Doğrusunu söylemek gerekirse de Parkın özelliğini bozmayan bir Açıkhava Basın Müzesini de yine buraya koyarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. İnsanlar bu Açıkhava Basın müzesini  geziyorlar Ordu’nun Basın tarihi ile ilgili Ordu’nun  eski gazetelerini okuyor. Banklarda oturan vatandaşlar  büyük kestane ağaçlarının gölgesinde yaz aylarında yine burada  dinleniyorlar.

               Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Büyükşehir Belediyemiz aldığı bir kararla bu bölgede Park alanında imar düzenlemesi yapmış ve Belediye Zabıta müdürlüğünün olduğu parsele 6 katlı bir bina için imar değişikliliğine izin vermiş .... Belediye Park alanında  Her şey bir yana parkın içerisinde işte  bu olacak iş değil.Vatandaşın Park alanına  hançer sokmaktır bu..!

      Geçmiş olsun mu diyeceğiz..!

     Sahillerimize Yeşil alanlarımıza ,Parklarımıza kıymayın efendiler..

 

VALİ MUSTAFA MALAY

VE HAVAALANIMIZ

                                                                        

                          Fizibilite ve Projelendirme safhası Ordu Valisi Sami Seçkin zamanında gündeme gelen Ordu Giresun Havaalanı alt yapı çalışmaları yine Ordu eski Valisi  Mustafa Malay zamanında devam etmişti.

                         Mustafa Malay’ın Havaalanı ile ilgili Müjdeli haberini Gazeteci Uğur Gürsoy 25 Mart 1997 tarihli Tribün Gazetesinde  Vali “ inandık Başaracağız” dedi başlığı ile vermiş şöyle duyurmuştu.

        “ Havaalanının pist uzunluğu 3 bin metre ve Uluslar arası olacak.

            

            Or_Gi  Havaalanı DHL Genel Müdürlüğünün ilgi alanına girdi.4000 Metrelik Mendireğin hesapları yapılıyor. Önümüzdeki günlerde  ihaleye çıkarılacak Temeli nisan ayının ortasında atılacak.

           19 Şubat 1997 Sayılı Karadeniz 52 Gazetemizin  manşet haberinde

“ Cumhurbaşkanı Demirel “ Hiçbir gerekçeye  gerek yok buna inanıyorum Havaalanı şarttır” diyerek Ordu  Havaalanı için umutlarımızı yeşertiyor  ve  son noktayı koyuyordu.

            Vali Mustafa Malay  o günlerde “ Bu memleketin nimetlerinden istifade edeceksin , bu güzel hizmetin , bu taşın altına elini sürmeyeceksin katkın olmayacak” diye  Ordu’da sembolik bir yardım kampanyası   başlatıyor bu Kampanyaya Herkes Mutlaka ve mutlaka katkıda bulunacaktır diye yapılacak  Mendirek için Orduda işadamlarından ,esnaftan  Kapı kapı gezerek Ordu Halkının da para katkısını  sağlıyor.

            Vali Mustafa Malay “Top yekün Seferberlik ilan ediyoruz” diye  Havaalanı Vakfı Çalışmalarını başlatıyor. Dağı keseriz denizi doldururuz havaalanını yaparız diye de kararlılığını ifade ediyordu .

            Bu çalışmaların devam ettiği günlerde  Havaalanı için Tespit edilen Gülyalıdaki  mendirek için Pirazizin girişindeki taş ocağının dinamitle patlatılması meresimi için  Vali Mustafa Malay beraberinde bazı daire müdürleri ,Belediye Başkanı  Fikret  Türkyılmaz , İşadamı Ergin Karlıbel , OTSO başkanı Ömer Aydın işadamı sanayici İsmet Şenocak  Gülyalı Jandarma Komutanı, Ozan Baba  ve  Basın Mensupları arkadaşlar ile Gülyalı balıkçı barınağında Büyük balıkçı  teknelerine   bindik. Bir zaman sonra Pirazizin girişindeki Eski taş ocağının çok  açıklarında bir yerde denizde motorları durdurduk . Kara trafiğinde Jandarma ve Trafik yetkilileri durdurdu. Balıkçı Teknelerdeki Televizyoncular gazeteciler bu tarihi patlama anını  tespit etmek için Kameralarının ayarlarını dağa göre  yaptılar bir sessizlik sonrası büyük bir dinamit patlama sonrası sonrası dağın büyük bir bölümü ayrılarak kaydı o anı tespit ettik. Ama üzerimizden geçip 3-4 yüz metre açığımızda  denize düşen kocaman  kaya parçalarının tehlikesini de denizde atlattık.Gazeteci Erol Karaer’de patlama anını diğer tekneden tespit eden gazeteci arkadaşımızdı..

             O gün Piraziz’de Havaalanına taş alabilmek için dağda 8 ton  dinamit patlatılmıştı.

             Büyük patlama sonrası teknelerle geriye döndük karaya çıktık . Vali Malay ve beraberindekiler patlatılan  taş ocağında bir süre  inceleme yaptılar sonrasında  Önceden  belirlenen  Kaymakamlık binasının karşısındaki yere geldik bir zaman sonra Karayollarının sarı büyük damperli kamyonları Taş ocağından getirdikleri taşlarla deniz kenarına geldiler . Mendireğin başlangıç noktasında Denize ilk kamyon  taşı Mustafa Malay kamyona çıkarak ve aracın damperini kaldırıp  alkışlarla denize ilk bir kamyon taşı döktü. Zaman içerisinde diğer kamyonlarda yüklerini denize bıraktılar .

             Ordu Valisi Mustafa Malay’ın  Ordu halkına güvenerek yola çıkıp  Gülyalı bölgesinde

Denizin doldurularak Havaalanı yapım projesi ilk meyvesini vermiş ve Heyecandan Uykularım kaçıyor dediği Havaalanının ilk startını gerçekleştirmişti

             Ordu ve Giresun valilerinin ortak aldığı kararlarla ve Gülyalı’da denize dökülen ilk taşlar sonrası Türkiye’de denizin doldurulması ile yapılan Uluslar arası Hava alanı  22 Mayısta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Milletvekillerinin katılacağı bir törenle resmen açılmış olacak. Havaalanına inecek ilk uçaktan Devlet erkanı inecek Kısmet olursa bu merasimi de izleyeceğim.

            Avrupa’da ve Türkiye’de tek Deniz dolgusu ile yapılan  Ordu Giresun  Havaalanı için Vali Mustafa Malay’ın denize  döktüğü ilk taştan doğan  Havaalanına inecek ilk uçağı sevinçle karşılayacağız.

              Umut ederim bu büyük projeye emek veren  Ordu eski  Valisi Mustafa Malay ile Giresun eski Valisi İbrahim Şahin’de bu merasime davet edilirler.

              Bir Ordu’lu olarak  Havaalanı projesine emeği geçen, katkısı olan  herkesi sevgiyle ve saygıyla anacağız.

             Teşekkürler sizleri unutmayacağız...

                Havaalanından sonra Çevre yolu Ordu’muzun çehresini değiştirecek daha da gelişmesinde büyümesinde  büyük katkılar sağlayacaktır. Yaşayanlar bu farklılığı Ordu’muzun daha da gelişmesiyle  göreceklerdir..

                Dünyada deniz dolgusu ile yapılan  3. büyük Havaalanımız 22 Mayıs 2015 te Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan ve ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ordu’ya  ilk yolculuğu ile tarifeli uçuşlara  açılacaktır.

                 Havaalanımız

                Türkiye’mize , Ordu’muza Hayırlı olsun

 

 

 

BELEDİYE  ANONSÇUSU.!

                 2 Mayıs Cumartesi günü Perşembe Belediyesince Kent meydanının yeni düzenlemesinin  töreninde Perşembe Belediye meydanının  açılışı merasimi vardı.

                Belediyenin önündeki  Meydan düzenlemesi bayraklarla balonlarla Başbakan yardımcısı Ordu Milletvekili 1. sıra adayları  Numan Kurtulmuş, Oktay Çanak ve  Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ın büyük Bez afişleri ile süslenmiş. Tören için gelen Vatandaşlar kendilerine ayrılan sandalyelere kadınlı erkekli oturmuşlar tören saatini bekliyorlar.

                Ordu Büyükşehir Belediyesinin Mehter takımı Çaldıkları Mehter marşları ile gelen misafirleri şenlendirmeye çalışıyorlar. Gençler misafirlere AK Partinin şapkalarından,bayraklarından  ve broşürlerinden dağıtıyorlar. Törenin başlama saatinde Partinin anonsçusu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın tören alanına geldiğini anons ediyor iki metre arkasında Aynı meydana gelen Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş’ın aynı tören alanına geldiğini anons etmiyor..!

                 Bu garip ikilemi anlamakta zorluk çekiyor insanlar yoksa protokol listesi böylemi icap ediyor onu da bilmiyorum ama bu anonsta  bir gariplik olduğu kesin çünkü devamlı böyle oluyor.Uzayan zaman içerisinde  Kafalarına taktıkları şapkaları ceplerine koyan bazı misafirler  törenin neden başlamadığını soruyorlar bende Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş gelmeden tören merasimi  başlamaz diyorum yanımdakilere . Bir müddet sonra Anonsçu Başbakan yardımcımız Ordu 1. Sıra Milletvekili adayımız sayın Numan Kurtulmuş Ordu’dan çıkmış ilçemize hareket etmiş anonsunu yapıyor Kent meydanında bir hareketlilik oluyor. Bir zaman sonra da Belediyenin önünde bir hareketlilik oluyor Havai Fişekler patlıyor (Gündüz havai fişek neden atılır bilinmez ama !!!) Sis bombaları atılıyor ve dumanlar içerisinde  beklenen misafir Kurtulmuş ve Ordu Valisi Balkanlıoğlu  Kent meydanına alkışlarla geliyor Başbakan yardımcısı ve milletvekili adayı Numan Kurtulmuş misafirlerin  protokoldekilerin ellerini sıkıyor törene gelen vatandaşları selamlıyor eşi ile birlikte protokoldeki yerine oturuyor.

                  Yine bir anons sonrası Büyükşehir Mehteran takımı Fatih marşı ile töreni başlatıyor.. Gazeteci Atilla Şimşek ön taraflardan alması gereken fotoğrafları çekiyor benim olduğum yeri telefonla tespit ettikten sonra yanıma geliyor Numan  Kurtulmuşun konuşması sonrası yeniden düzenlenen Perşembe Kent Meydanından ayrılıp gazeteye geliyoruz.

                    Ertesi gün Tribün gazetesi fotoğraflı haberinde manşetten “  Perşembe Kazandı”  diye yazıyor. Benim aklımda ise tören alanında  Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz la birlikte Kent meydanındaki törene  gelen ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’dan sonra  anons edilmeyen Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş kalıyor...

 

 

                SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

    

             İlin veya ilçenin  sivil Toplum Kuruluşlarının Çevreye duyarlılığı bulunduğu bölgenin Sosyal yaşantısında çok önemli bir yeri vardır. Bunun en güzel örneğini 24 Eylül 1994 de Ordu Halkı olarak Sahil Yolumuzun bozulmaması konusunda bizzat yaşadık ve gördük.

             Samsun Sarp Karadeniz sahil  yolu üzerinde yapılan Karayollarının çift yol  genişletme çalışmalarında Ordu Sivil Toplum Kuruluşlarının  Ordu Sahil yolumuzun özellikle Rıhtım iskelesi ve Bülbül deresi arasındaki Kumsalımızın  ve sahil yolumuzun bozulmaması konusunda aldıkları müşterek tutarlı davranışları ve onurlu direnişleri sayesinde Şehrin en önemli Kordon boyumuzun bozulmamasına neden olmuştur.

          Piraziz  Bulancak Giresun yolundaki tahribat sonrası Sarp sınır kapısına kadar devam eden sahillerin büyük kayalarla  doldurularak yapılan yol  çalışmaları bir çok yerde yerleşim alanlarının yolun altında kalmasına sebep olmuş yerleşim yerlerinin  önünde kayalardan set duvar örülmüş Şehirlerin veya ilçelerin denizle ilişkileri kesilmiştir. Giresun’dan sonra binlerce  yıllık doğa harikası koylar kayalarla doldurtmuş doğanın güzelliği  teknolojiye yenik düşmüştür.

           Ordu Şehri Sahil yolunun bozulmamasını aldıkları ortak kararla  Sivil Toplum Kuruluşlarının onurlu direniş kararlarına ve Ordu Halkının duyarlılığına borçludur.

         Şimdilerde  Karadeniz’de  Samsun sarp sınır kapısı  arası yolculuk yapan insanlar bu manzarayı her zaman görebilirler. Ordu Halkı Cumhuriyet tarihinde  Rusumat Gemisi olayından sonra ikinci en büyük kararlı beraberliğini  Ordu  Sahil yolunun bozulmaması için yaptığı birlik yürüyüşünde  göstermiştir. Ordu Gazeteciler Derneğinin Televizyon ve Radyoların ve de Mahalli  Gazetelerin  Sivil Toplum Kuruluşlarının  Sahil yolumuzun bozulmaması yönünde aldığı müşterek kararlar Ortak harekette  çok önemli yer almıştır..

            İyi ki  de yürümüşüz ..!

            İyi güzelde bunları neden yazdım.

            Ordu Civil deresi ve  Melet ırmağı arasında Ordu Halkının gezi ve yürüyüş alanı için  yapılan Kıyı  sahil düzenlemesinde kıyı kenar çizgisi ürerinde yapılan ve  halkın tepki gösterdiği  bir özel Yağlıcı  İnşaat  çirkinliğine Sivil toplum kuruluşlarından Ordu Mimarlar Odası ve Ordu Çevre Derneğinden haklı tepkiler  geldi.

            Mimarlar Odası ve Ordu Çevre Derneği Başkanları Mehmet Özçelik ve Sevgi Aydın  Ordu Gazeteciler Cemiyetinde Yaptıkları Basın açıklamasında  Ordu Büyükşehir Belediyesinin bir tarafta Kıyı kenar çizgisini ihlal eden yapıları yıktırıp sahili halka açarken ve bu    kararla vatandaşlardan olumlu tepkiler alırken Yine kıyı kenar çizgisi üzerinde halkın tepkisini alan bir  yapıya  özel izin verdiklerini belirterek umut ediyoruz Büyükşehir Belediyemiz bu kararını yeniden gözden geçirir dediler..

          Şimdi  Kıyı düzenlemesi içerisindeki  Kıyı Kenar Çizgisi ihlaline Kent Konseyi Başkanının da aynı hassasiyeti göstermesini istesek çok şey mi istemiş oluruz diye de düşünmüyor değiliz. Burada yaşıyoruz Yaşadığımız şehre sahip çıkalım. Ordu’muza Yapılan güzellikleri her zaman alkışlarız yanlışlıklara da Belediyemizin,Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da gerekli hassasiyeti göstermesini toplum olarak bekliyoruz.

           Turizm mastır planı içerisinde bir güzel mahallemiz Turnasuyu’n da Parsellerin ortasında Deniz kenarında Bir ticari kum dağı var ki Belediyeler üzeri bir güç. Çok yakında hizmete girecek 4-5 kilometre ilerisinde ki Havaalanımız dan Ordumuza gelecek Turistleri  Mısır Piramitlerini andıran Kum Dağını gösterip başka hiçbir yerde  göremeyeceğiniz harika özel Kum Tepelerimiz diyebileceğimiz bir gariplik varken, Aşkale Çimentoya tahsis edilen Turnasuyundaki  güzelim yeşil dağımızda  Boztepeden sonra eteğinden Turnasuyu deremizin aktığı, gururla takdim edebileceğimiz   Kel tepemiz diyerek tanıtımını yapacağız  sanırım.

           İleriki zamanlarda  Şehrin içerisinde seyir  terası olabilecek  Doğal güzelliklerimizi sahillerimizi koruyabilmemiz için Sivil Toplum kuruluşlarımıza çok ciddi ihtiyacımız var.

            Turnasuyu muhtarlığı ve halkı tepkisini gösterdi Yeşil  Dağına sahip çıktı  gerekli şikayetlerini yaptı ve olayı mahkemeye taşıdı.

           Bu Şehir  Bizim, Başka Ordu yok..!

 

 

                  GÜNAYDIN DERLER ..!

 

                 Anadolu’da Mahalli gazete çıkartmak gerçekten çok zor ve zahmetli  bir iş.  Mahalli gazeteler o ilin veya ilçenin gözü kulağı bir yerde arşivi konumunda olan belgeseli  niteliğindedir. Ordu’muzun basın tarihi ne baktığınızda veya araştırdığınızda Gazeteci büyüklerimizin çıkarttığı yayınladığı gazeteler sayesinde Ordumuz hakkında geçmişle ilgili  bilgi sahibi olursunuz Şehrin gelişmişliğini veya geri kalmışlığı hakkında , şehri yönetenler hakkında bilgi sahibi olursunuz. Gazetenizin arşivlerini muhafaza ettiğiniz sürece veya gazeteniz şehir kütüphanenizce veya Milli kütüphanede muhafaza edildiği sürece bu gazete  kağıdına  basılmış  belge ve bilgiler kaybolmaz .

                 Ordu’muzda şu anda yayınlanmakta olan gazeteler arısında 49 senedir yayın hayatına Günlük olarak  devam eden gazetemiz Tribün geçtiğimiz günlerde 49. yaş gününü Okuyucularıyla  özel bir sayıda   kutladı. Bu gazete  yayın hayatına49 yıl önce  Ordu Sesi adıyla  başladığında Mürettiplerin El Kumpasına tek tek kavaletlerden  dizdiği harflerden oluşan satırları kumpaslardan alınıp  kalıp ustalarınca sayfalara yerleştirilir ilk baskıda tashih kontrolü yapıldıktan sonra Ordu Sesi gazetesinin  1910 tarihli Frankental baskı makinesine tek tek  elle verilen sayfalar basılır makinenin arkasında kurumaya bırakılır bir müddet sonra diğer tarafı basılırdı.

                 Bir zaman sonra gazeteler katlanır dağıtıcılar tarafından  bir ertesi gün abone ve okuyucusuna bırakılır her gün bu sistem365 gün Pazar günleri hariç  tekrar edilirdi.Zaman içerisinde elle dizilen elle basılan gazetelerin haberleri Entertaype makinelerde antimuanlı  kurşun satır dökümlü olarak sayfalarda yerini aldı. Otomatik baskı  makineler elle sallamalı makinelerin önüne geçti.Anadolu basını sistem değiştirmek zamana uymak zorunda kaldı, Ekonomiye dayalı Ofset makineler ve bilgisayar dizgisi ne geçmek zorunda kalan Anadolu basını ayakta kalabilmek için zor ekonomik  koşullarda teknolojik tercihle , Gazete matbaalarında Değişim yapmak zorunda kaldı.

              Böylece yıllar sonra Anadolu’da gazetelerde  Tipo devri bitti Ofset devri başladı. 20 Nisan 1962 senesinde Binbaşı Rütbesiyle emekli olan ve memleketi Ordu’ya yerleşen Rahmetli  Rıza Şimşek’in yazı işleri müdürlüğü ve Baş yazarlığını yaptığı Ordu Sesi Gazetesi ile Bu evreleri geçiren sonradan  Tribün gazetesi olarak yayın hayatına devam eden Oğul Atilla Şimşek’le bu zor  devreleri aşarak  günlük çıkan bu gazete öncü aşamalarından sonra  Renkli Ofset baskısıyla  49. yılına girdi .

                  Nice  Yıllara Atilla arkadaşım.

                  20 Nisan 2015 Pazartesi günü Gazetesi Tribünle 49. yılını dostlarının  ve Okuyucularının Tebrik telefonları ve çiçekleriyle kutlayan Atilla Şimşek’in Gazete bürosunda 5 gün sonra çaylarımızı yudumlayıp  sohbet edip otururken 25 Nisan da  bir genç itina ile tuttuğu bir güzel Çiçek buketini gazeteye getirdi. Bu güzel çiçeği gönderen Büyükşehir Belediye başkanı Enver Yılmaz’ın kartını görünce Arkadaşım meslektaşım Atilla Şimşek’e  Günaydın demekten kendimi alamadım.! Beş gün gecikmeli gelen Başkanın  çiçeği için bu ne hız dedim. 27 Nisan Pazartesi tekrar Atilla arkadaşın bürosuna uğradım Gazeteci Can Acar arkadaşım bu defa  postayla yeni  gelen Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz imzalı bir kutlama mesajını uzattı .   49.yayın hayatına  giren Tribün gazetesi için başkan Enver Yılmaz’ın  bir yıl sonrasını kutlayan   50.yıl ! için iyi  dilekleri şöyleydi.

             “ Gazetenizin 50. yayın hayatına girmesi dolayısıyla Şahsınızı  ve çalışanlarınızı kutlarım.”  Tribün gazetesinin 49 yıldır basın sektöründeki yenilikleri uygulayarak ve ileri teknolojiyi kullanarak okurlarına iyi bir gazete sunma yolundaki çaba ve gayretleri ise taktire şayandır.”

          Büyükşehir Belediyesinin  Basın Müdürünün dikkat etmesi gereken bu önemli tarih ayrıntılarını  Başkana imzalatıp 7 gün gecikmeli teslimini yaptığı işi ciddiye almadığının göstergesidir. Başkanın Basın Müdürü  arkadaşa Valilik Basın Müdürü Vedat Öz’den Protokol yazışma kurallarının zamanlaması  hakkında bilgi edinmesini  öneririm.

             Ayrıca Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e yanlış tarihler   üzerine yazışma hatası  yaptıran Enver  Yılmaz başkanın Basın müdürü kim diye sordum.

 

 

 

ODÜ’DE 

N’OLCAK ŞİMDİ ?.

 

            20 Nisan 2015 te yapılacak  ODÜ Ordu Üniversitesi Rektörlük seçimi için Üniversitemizin Öğretim üyeleri oylarını kullanacak, Adaylıklarını açıklayan Rektör adaylarından sandıktan çıkacak  ilk  6 isim YÖK’e bildirilecek YÖK bu 6 adayı 3 isime indirecek 3 Rektör adayının ismini Cumhurbaşkanına takdim edecek  Cumhurbaşkanı da bu 3 isimden birisini Rektör olarak atayacak.

         Bu şu anlama geliyor İstanbul Üniversitesindeki Rektör seçiminde Prof. Dr Raşit Tükel 1202 oy almasına rağmen 908 oy alan Prof Dr Mahmut Ak İstanbul  Üniversitesine Rektör atandı. Sandık kurup Yapılan seçimlerin de bir anlamı olmuyor.

                Gelelim bizi ilgilendiren  Ordu Üniversitemize .. 15 Nisan 2011 Cuma günü  Ordu Sağlık Yüksek okulunda ki seçimde  129 öğretim üyesinin oy kullandığı sandıktan Prof Dr Haluk Kefelioğlu 56. Prof Dr Tarık Yarılgaç 52  Prof Dr Hulusi Gürel 15 oy almışlar 52 Oy alan Tarık Yarılgaç’ı Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ordu Üniversitesine Rektör olarak atamıştı.

                20 Nisan2015 Rektör  Seçimleri sonrası ODÜ’nün yeni rektörü kim olacak hep birlikte göreceğiz.

               Yaklaşık 310 Öğretim görevlisinin oy kullanacağı   20 Nisan ODÜ Rektörlük seçimlerine adaylıklarını koyan adaylardan Prof Dr.İsmail Doğan Prof Dr.Tayfun Aşkın, Prof Dr.Ali Ayyıldız .  Yaptıkları açıklamalarda Rektör Tarık yarılgaç ve ekibinin Üniversiteyi iyi yönetemediği görüşlerini  açık ve net bir biçimde ifade ediyorlar ..

                Bütün bunlar ve diğer unsurlar bir araya geldiğinde yeni Rektör adayları  Üniversitemizin  dört yılda birlikte kurulduğumuz  diğer üniversitelerden  çok geri kaldığını Şehirden tamamen koptuğunu ve Üniversitemizin  şehrimizin artık bir dört yıl  daha sayın Rektör Prof Dr. Tarık Yarılgaç ve yönetiminin uyguladıkları yönetim anlayışına tahammülü olmadığını söylemiştik  diyorlar..    Cesur Yürekli öğretim üyesi İsmail Doğan. Üniversitedeki Paralel yapının durumunu şöyle anlatıyor ve Ciddi bir ithamda bulunuyor.

         “Ordu Üniversitesinde kadrolaşmış olan bu yapının  yaklaşık 58 elemanı net olarak bilinmektedir. Ancak bu sayı 70’e kadar çıkabilir.Bu sayının % 60’ı akademik kadrodur.

          Açıkça deşifre olanlar (ki bunların bazılarının yakın akrabaları doğrudan Pensilvanya’da ikamet etmektedir) mümkün olduğunca gözden uzakta durmayı tercih etmektedirler.

          ODÜ Öğretim üyesi Cesur Yürekli  Prof Dr. İsmail Doğan hocamızın ve diğer Prof adayların açıklamalarını okudukça Üniversitemizin halinin içler acısı olduğunu düşünüyoruz.

           Prof Dr İsmail Doğan açıklamasının sonunda

Adaylar arasında birleşme çekilme söz konusu mu diye devam ediyor .

           Mevcut Rektör Prof Dr.Tarık Yarılgaç ve mevcut yönetimin Dekanları olan adaylar Prof Dr.Turan Karadenizin  ve üniversite dışından aday Prof Dr. Yavuz Ünal  zaten aynı zihniyetin adayıdır. Bu sayın adaylarla ne yönetim anlayışı ne de destek aldığımız düşüncelerin, yapıların ortak olması söz konusu değildir.

           Diğer adaylar sayın Prof Dr Tayfun Aşkın  ve sayın Prof Dr.Ali Ayyıldız ile merhabamız dostluklarımız ,ilkeler bazında ortaklıklarımız bulunmaktadır.

            En önemli ortak  noktamız Ordu Üniversitesine layıkıyla hizmet etme endişesidir.

             Zaman zaman birlikte yemek  ve çay içmelerimizde birbirimizle istişarelerde görüş alış verişinde de bulunmaktayız, yeter ki üniversitemiz kazansın demekteyiz.

            Ancak birimizin diğeri lehine adaylıktan çekilmesi söz konusu değildir.Ben Prof.Dr İsmail Doğan Prof Dr Tayfun Aşkın ve Prof Dr Ali Ayyıldız ayrı ayrı seçimlere girmekteyiz. Dostane ,aynı yolda hizmet anlayışı taşımaktayız.

             Bizim bu hoşgörü dostluk ,devlete hizmet anlayışımızın ilk önce üniversitemiz öğretim üyelerince  görülüp gönüllerinden geçen adayı sandık başına varınca destekleyeceklerini ve  teamülün de devlet büyüklerince taktir edileceğine inancım vardır.

               Durum öğretim üyelerine, kamuoyuna saygı ile duyurulur.

                                        Prof,Dr, İsmail Doğan

                  

                         AH TIP FAKÜLTEMİZ,

                         HASTENEMİZ AHHH ..!!!

 

                Üniversitelerin En önemli Fakültelerinin başında Kuşkusuz Tıp Fakültesi ve Hastaneleri gelmektedir. Üniversitemizin halen  Tıp Fakültesi Hastanesinin ne yeri ne binası mevcuttur. Bu konudaki Rektörlüğün açıklamaları ise temel fıkraları gibi olmaktadır. SSK Hastanesinden dönme Tıp Fakültesi Araştırma hastanesinin konumu ve kapasitesi ortadadır. Giresun Üniversitesi bu işi halletmişken biz nal toplar duruma gelmişiz.

     

              Ziraat Fakültesi nin Elemanları Tıp Fakültesi konusunda ne kadar donanımlıdır bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey varsa Rektör adayları arasında Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim dalı Öğretim üyesi  Prof Dr. Ali Ayyıldız gibi Üniversitemizi her alanda  kucaklayacak sorunlarını çözebilecek Üniversitemizi yüceltecek değerli  saygın bir Prof Dr  öğretim üyesi Hocamız var.

                                    x..x..x..x..x

                                          

              Ayrıca üniversitemizin Rektör Adayı profesörlerin ODÜde ki Paralel Yapı  ile ilgili ciddi iddialarına gelince

           Yetkililerimiz ne düşünüyor onu da kamuoyu merak ediyor.

 

                          ORSEV’Lİ TİYATRO

                                GECELERİ

 

                         Ordu sanat Evi ORSEV  kuruluşu 1991 senesinden  günümüze Ordu’muzda OBKT’den sonra Kültür ve Sanat etkinliklerinde imzasını atmış kendisini sanat adına ispatlamış bir sivil toplum kuruluşudur.

                        Kuruluşundan bu güne kadar değerli Sanat yönetmenlerince sahneye konan  Ordumuza Sanat adına güzellikler getiren ORSEV’in  son oyunu Turgut Özakman’ın yazdığı Yönetmenliğini V.Yasin Akyüz’ün yaptığı Resimli Osmanlı Tarihi adlı Müzikal 2 Perdelik oyunu Atatürk Kültür Merkezi salonundaki Gala gecesiyle  Tiyatro sever Ordu’lularla buluştu alkışlarla ve beğeni ile izlendi.

                    ODÜ MSSF Tiyatro Bölümü ASD Başkanı Öğr görevlisi V.Yasin Akyüz’ün Yönettiği  Ordu Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğrencilerinin Sahnelediği Müzikal Oyun’u Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu  Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Protokol üyeleri ve Tiyatro sever Ordulular zevkle izlediler. T.C Kültür Bakanlığının maddi katkılarıyla ve  ODÜ Tiyatro bölümü gençlerinin sahnelediği oyun  Resimli Osmanlı Tarihi Müzikali gerçekten görülmeğe değer.

                 Oyun bittiğinde alkışlarla sahneye gelen ÖDÜ’nün başarılı  sanat yönetmeni V.Yasin Akyüz ve ODÜ’lü genç öğrenciler  tiyatro severlerin  uzun alkışlarıyla Tiyatro severleri  ve Protokolü selamladılar .

                 Sahneye davet edilen Orsev’in güler yüzlü çalışkan   Başkanı Sevinç Özel  Sanatevi Orsev hakkında kısa bilgi verdi Orsev’i anlattı Protokole  ve Tiyatro severlere teşekkür etti.

                  Sanatçılara çiçek vermek ve tebrik etmek için sahneye çıkan Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Doğuda görev yaptığı zamanlarla ilgili Doğulu şivesi ile anlattığı bir anekdot la sanatçı yönünde gösterdi. Zaman zaman Valimizin esprili anlatımlarını  dinliyorduk. Tiyatro Sahnesinde  Samimi bir ortamda  Doğulu şivesi ile  güzel anlatımındaki ifadeleri alkışlanacak kadar espriliydi ve güzeldi..

                  Gecenin ilerleyen dakikalarında Turgut Özakman’ın yazdığı Orsev ve Ordu Üniversitesi işbirliği ile ODÜ  Tiyatro bölümü ASD Başkanı Öğretim görevlisi  V.Yasin Akyüz’ün Başarılı yönetiminde Sanatçı  öğrencilerinin de başarıyla  sahnelediği Resimli Osmanlı Tarihi Müzikli Komedi oyununu izleyen Tiyatro severler Atatürk Kültür Merkezinden güzel bir oyun seyretmenin mutluluğu ile ayrıldılar..

               Teşekkürle ORSEV

                Teşekkürler  Üniversitemizin Tiyatro bölümünün değerli  Yönetmeni ve  değerli gençleri . İyi ki varsınız.

                  Bu kez sanata

                 Alkışlarımız sizin için...

 

                 
DOĞALGAZ  İŞKENCESİ ..!

 

          Enerji eski Bakanımız Hemşerimiz M.Hilmi Güler’in büyük katkılarıyla Ordu için tasarlanan ve Bakanlığı döneminde  Sivas üzerinden ,Çambaşı yaylasından 950 Tır yükü Doğalgaz borusu  döşenerek Ordu’ya getiriler Doğalgaz hizmeti bazı mahalleler de insanların yüzünü güldürürken şehrin en eski mahallesi Aziziye ve Zaferi Milli Mahallelerinde adeta kabusu, işkencesi  oldu.

        Özellikle Kışın mahallelerde Kalorifer ve sobalardan yanan kömür dumanından  nefes almakta zorlanan insanlarımız  Kömür kokusu ve zararlı partiküller sayesinde  Ordu’nun üzerine çökerek nefes almayı bile güçleştiren   pis  havadan bazı mahallelerimiz kurtulurken Doğalgaz hizmeti bir türlü  gitmeyen mahalleler bu kışı da söylenerek  geçirmiş sayılır..!

         Şahincili mahallesinin yüksek kesimlerinde Fındık bahçelerinin içindeki binalara bile giden Doğalgaz hizmeti Nedendir bilinmez şehrin ortasındaki en eski mahallemiz  Zaferi milli mahallesinde ışımıyor .

           Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’le birlikte randevu alarak Büyük şehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ı makamında ziyaret ettik. Bir müddet sohbet ettikten sonra Bir türlü Doğalgaz hizmetinin gelemediği  Zaferi Milli Mahallesinin akıbetini sorduk . Mahalleli olarak Apartmanımızın önündeki caddenin  25 Metre altımızda 30 metre üzerimizdeki binalarda  Doğalğaz olduğu halde mahalleye binamıza  doğalgaz gelecek diye saf saf bekliyoruz. Bu arada eski Valimiz’in telefon  torpilli ile  Düzmahallede ki iki  apartmana bir Pazar günü özel Doğalgaz hattının çekildiğini de biliyoruz. Başkan Enver Yılmaz da Gaz şirketinin köstebek yuvası gibi açıp bıraktıkları ve  eştikleri  çukurlardan şikayetçi ki 2015 ten sonra Ordu merkezden çıkacaklar deyip  OSKİ Genel Müdür Yardımcısı Suat Olgun’u çağırdı Zaferi Milli Mahallesinde Doğalgaz çalışmalarına  ne zaman başlayacaklar öğren bana bilgi ver diye talimat verdi. Suat Bey benimde telefon numaramı aldı. Doğalgaz firması ile Görüşme sonrası Beni de arayacak  Zaferi Milli Mahallesinin Doğalgaz konusundaki akıbetinin bilgisi için arayacaktı.

   Beklemedeyiz..!

 Başkanın talimatı böyleydi de ne arayan var nede soran..! Suat Olgun  bey çok meşgul olmalı sanırım.

           Bu arada  Şahincili Mahallesi Dr. Fahrettin Önsel Caddesi 563 Nolu sokakta ki Doğalgaz çalışması  için cadde üzerinde 5 ay önce açılan çukurun ne zaman kapanacağını da mahalle sakinleri  merakla bekliyor. Özellikle doğalgazın geçtiği yüksek kesimlerin hizmet  durumu bu. Zaferi Milli Mahallesi  Ordu’nun en eski  yerleşim yerlerinden birisi  ve bu bölgede iki katlı eski evler çoğunlukta. Buralardan fazla doğalgaz abonesi çıkmaz diye mi düşünülüyor acaba..

          Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’dan  Mahalleli olarak bir ricamız var

           Mahalledeki insanlarımız  bu sıkıntıyı hiç hak etmiyor..

          Zaferimilli  Mahallesine  çektirilen bu Doğalgaz işkencesi  bitsin artık.!.

           

 

 

 

                    KARADENİZ COŞTU…

       

         Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prf.Dr Turan Karadeniz  “Üniversite ile Kentin Bütünleşmesi için Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne aday olduğunu açıklamış..

        Turan Karadeniz 19 Yıldır bölgede Akademik Çalışma yaptığını da vurgulayarak destek istemiş.. Karadeniz açıklamasına söyle devam etmiş.

         Devletin işleyişine müdahale eden ve Paralel Devlet diye nitelendirilen ,Devletin bilinen işleyişini aksatmaya çalışan Milli iradenin seçtiği kişiler  dışında yetki kullanmaya kalkışan bu uğurda çaba sarf eden Paralel Yapıya kanun ve yönetmelikler dışında hareket eden hiçbir oluşuma asla izin verilmeyecektir.

                Paralel Yapının Üniversitemizde barınmasına ,kadrolaşmasına katiyen müsaade edilmeyecektir . diyerek de görüşlerini belirten

       Dekan Prof Dr Turan  Karadenizin yaptığı çalışmaların tamamını bilmemiz mümkün değil ama Gölköy ilçemizde Avrupa birliği fonundan uygulamadıkları bir proje için Gazeteciler Cemiyetine   maille gönderilen ve  Para aldıklarına dair bazı evrakları temin eden Başkan Recep Aydın’la birlikte Gazeteci Atilla Şimşek ve ben randevu alarak Ziraat Fakültesi Dekanı Turan Karadeniz’i makamında ziyaret ettik.

            Cemiyet Başkanımız Recep Aydın elindeki bazı evraklar da Prof Turan Karadeniz ve bazı arkadaşları Gölköy ilçemizde  bölge çiftçilerine  Çiftçi Eğitimi ile ilgili bir seminer yapmaları gerektiğini  ve bu toplantı gerçekleşmediği halde  yapılmış gibi gösterilip Avrupa Birliği Eğitim Fonu Projesinden para aldıklarına dair bu  evrakların doğru olup olmadıklarının bilgisini sorduk. Dekan Turan Karadeniz bu ziyaretten ve sorulan sorudan hiç memnun olmamıştı. Evrakları aldı geçmiş zaman oldu bir  inceleyeyim ben sizi ararım görüşürüz dedi.

           Aradan aylar  geçti Dekan Turan Karadeniz  başkan Recep Aydın’ı arayıp görüşecek diye bekliyoruz.

           Gazetecilerle Dekan Karadeniz’in Üniversitedeki Ofisinde yaptığımız  görüşmemizden  aylar geçti. Gazetemizde Turan Karadeniz in Nisan ayında yapılacak Rektörlük seçimlerinde Aday olacağını ve Projelerini okuduğumda bize verdiği ve yerine getirmediği veya getiremediği ODÜ Ziraat Fakültesi Dekan’ının “İNCELEME”  sözü geldi aklıma..

          Avrupa Birliği Projesinde Rektörün  Koordinatörlük yaptığı projede  Gölköy’de evrak düzenleyerek  Hak etmediğiniz ve Çiftçiye vermediğiniz seminer için  Çiftçi  Eğitimi Parasını  Avrupa Birliğinden  aldınız mı ..almadınız mı..!

            “ İşte Bütün Mesele Bu..!”

               Biz halen beklemedeyiz.

              Ayrıca Rektörlük için adaylık  açıklamanızda “ Üniversitemizin Şeffaf ve katılımcı bir yönetime kavuşması için çalışacağım” demişsiniz . İşte bu görüşünüze katılmamamız da mümkün değil.

               Cemiyet Başkanımız Recep Aydın’a ve sizi ziyarete gelen gazetecilere verdiğiniz “İnceleme” sözünüzü  yerine getiriniz Şeffaflık başlasın.

          

 

 

   

 

DEVLET HASTANEMİZDEN

                           RANDEVU

         Bu sıralar da Devlet Hastanemizde tabiri yerinde ise Mesai saatleri içerisinde hani derler ya İğne atsan yere düşmüyor. Aynen öyle...

         Hastanenin  Koridorları Pazartesinden  Cumaya  hınca hınç hasta dolu. Herkes hasta Doktoruna muayene olabilmek için sıra bekliyor . Acillere ise gün 24 saat gelenin gidenin hesabı belli değil...

         Bütün Polikliniklerin koridorları hasta  dolu herkes ayakta oturmaya yer bulabilenler şanslı hastalar. Yaşlısı genci Herkes hasta. Randevu almadan sıra alıp  Hastanede ilgili doktorunuza ulaşmak gerçekten çok zor. Bu hastane manzaralarını bildiğimiz için İnternetten bir gün önceden Randevu talebimiz oldu ve Perşembe günü Sabah 10.10 için Randevu alabildik . Ve ertesi gün  randevu saatimizden yarım saat kadar önce Hastaneye giderek 1 Nolu Göz polikliniğinin önünde bekleşmeye başladık. Üst Kat salonu ana baba günü gibi herkes doktorunun  kapının üzerindeki Hasta kabul Panosunu üzerinde ki  ışıklı elektronik  panoda  isminin yazılmasını yani sırasını bekliyor.

         İyi güzelde Randevu alarak gittiğimiz doktorumuzun kapısında “Heyet Günü” yazılı yani Perşembe günü Muayene yok. Doktorumuz Yok Muayene de yok. Randevu merkezinin yaptığı bir yanlışlık yüzünden Polikliniğin önünde saf saf bekliyorum.

         Randevu merkezini tekrar  internetten  arıyoruz bir yanlış anlaşılma olmuş bu kez  Cuma günü aynı saate yeniden Randevu alıyoruz. Ertesi gün aynı saatte yine Hastaneye geliyorum bu seferde  salon yine tıklım tıklım kalabalık. . Psikiyatri bölümünün de bulunduğu küçük salonda Değil oturmaya ayakta durmaya bile yer yok insanlar sıkıntılı  hastalar merdiven basamaklarında . Saat 9.55 kapıyı vurup odaya giriyorum sekreter hanıma Perşembe günkü yanlış verilen  Randevu olayını anlatıyorum. Doktor bey Heyet gününde idi deyip Randevu merkezini arıyor .Burada bir hastamız var Heyet gününde randevu vermişsiniz diyerek geçiştiriyor. Bu sefer odadan dışarıya çıkıp ikinci kez aldığım  Randevu saatimizi beklemeğe başlıyorum. Randevu  Saatim geldiğinde Işıklı Hasta kabul panosunda ismim yazdığında doktorumum huzuruna çıkıp derdimi anlatmağa çalışıyorum. 

           Somali’ler kadar hasta değerimiz yok.. Doktorlarımızı Onların ayaklarına kadar gönderiyorlar . Bize doğru dürüst Randevu vermeyi bile beceremiyorlar ..!

             Elimde Ordu  Devlet Hastanemizin bir kartı var. Üzerinde “Bizi tercih ettiğiniz için Teşekkür eder Sağlıklı günler dileriz” Yazılı

            Beterin beteri varmış . Sağlık olsun diyelim..

           Ordu Şehri her sene daha da büyüyor gelişiyor  üstelik Büyük Şehir de olduk. Hastanelerimiz yeteri kadar büyük ve rahat değil. Koşullar el verdiğince de Doktorlarımız ellerinden geldiğince vatandaşa hizmet verebilmek için çalışıyorlar.

            Ordu Devlet Hastanemizin 1960 larda  Keçiköyünde Diş Fakültesinin olduğu eski Devlet Hastane binasında   5 uzman doktor 6 hemşire ile çalıştığı zamanlar aklıma geldiğinde Nerelerden nereye gelmişiz diye de kendi kendime  söyleniyorum.

           Özel Hastanelerimiz  Üniversite Hastanemiz 550 Yataklı Devlet Hastanemiz Ordu insanına ve İlçe hastanelerimizle hizmet vermeğe çalışıyorlar. 650 Yataklı Ünye Devlet Hastanemiz hizmet verebilmek  için Kırmızı kurdelesinin kesilmesini bekliyor.

           Ordu Üniversitesi Yerleşkesinde yapımı planlanan Tıp Fakültesi Hastanemizin artık  hayal olmaktan çıkıp Temelinin atıldığını görmek istiyoruz Ordu insanı bunu hak ediyor sanırım.

          Devlet Hastanemizde göz polikliniğinde Heyet günü olduğu halde  Yanlış verilen  Randevu olayına gelince ilgililer biraz daha dikkatli olsun biraz daha ciddiyet.. Yaşlı  Hastaları sıkıntıya sokmayın, 65 yaş üzeri hastaları hiç üzmeyin .

          

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AV MEHMET YILDIZ

 

  ‘ 7 Haziranda İktidara yürüyoruz .Bundan emin olabilirsiniz “ Diyen CHP Ordu Milletvekili Aday Adayı AV Mehmet Yıldız           İlk Orta ve Lise tahsilini Fatsa’da tamamladı   İstanbul Hukuk Fakültesini 1977 senesinde  Bitirdikten sonra Mesleğini İstanbul’da sürdürdü.  Askerliğini Hava Kuvvetlerinde Hukuk Müşaviri olarak tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşen Yıldız İstanbul’da ki Ordulular derneklerinin sorunları ile yakından ilgilenen onlara yardımcı olan Ordu sevdalısı bir hemşerimiz Siyasi Hayatına ,

             CHP üyeliğine 1975 yıllarında başlamış.

            1984 yılında Halkçı Parti Bakırköy İlçe sekreterliği

            1990 yılında DSP Eminönü İlçe Yöneticiliği

            1991 Yılında DSP Ordu Milletvekilliği Aday adaylığı

            1992 Yılında CHP Eminönü İlçe Yöneticiliği 

            1999 Yılında  Kadıköy CHP İlçe Seçim Kurulu Temsilciliği ,Kadıköy Hukuk Komisyonu Üyeliği.

           2002 Yılında CHP Ordu Milletvekili Adaylığı Görevlerini üstlenmiş  hemşerimizin 37 Yıllık Hukuk Tecrübesi 40 yıllık Siyasi birikimi var..

           2015 Yılında 7 Haziranda yapılacak Ordu  Milletvekilli Aday Adaylığı için Partili üyelerden CHP’li  dostlarından 29 Martta yapılacak Ön Seçim için Bir oy talebinde bulunmakta bunun içinde her zaman olduğu gibi Parti içi çalışmalarına devam etmekte  olan hemşerimiz  Avukat Yıldız

        “ Ön Seçimde vereceğiniz (5) oydan birine talibim . Desteklerinizi bekliyor , Hepinize sevgiler sunuyorum. Demekte.

           CHP’nin her kademesinde görev aldığını söyleyen  CHP Ordu Milletvekili Aday Adayı Avukat Mehmet Yıldız Ordumuzu ve  İlçelerimizi karış karış geziyorum CHP İlçe teşkilatlarımızı da çok iyi tanıyorum. Geçmiş yıllarda gerek Milletvekili adayı olduğum sürede ve gerekse aday olan arkadaşlarıma  ve Partime destek amacı ile çalışmalarımı sürdürdüm. Bundan sonrada da aynı doğrultuda  çalışacağım diyen Av. Mehmet Yıldız CHP’li üyelerinden gördüğü yakın ilgiden de çok memnun olduğunu belirtiyor.

       İstanbul’da  Şişli Hukukçular Derneği,Ordu’lular Derneği, Çamaşlılar Derneği Stajyer Avukatlar Derneği gibi derneklerde yöneticilik ve Başkanlık  görevlerinde bulunan Av. Mehmet Yıldız 24 Yıldır da Fatsa Güneş Gazetemizin Köşe yazarlığını  yapmaktadır.

 

 

            “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ..!”

 

                    “ Çanakkale içinde aynalı çarşı,

                       Ana ben gidiyom düşmana karşı..”

                 

                    1915 Senesinde Osmanlı ile Savaşa giren Emperyalist orduları İstanbul’u işgal etmek için  Çanakkale’de Boğazlardan  ünlü Savaş gemileri ile taarruza geçerler. Osmanlı Ordusunda Anafartalar Gurup Komutanı  Mustafa Kemal komutasında  Düşman Donanmasına ve kara savaşlarında  çok büyük kayıplar verdirir Karadan topçu ateşi ile Denizden Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği mayınlar sayesinde İngilizlerin ve Fransızların ünlü savaş gemileri binlerce askerleri ile  Boğazın derin sularında batarlar .

                 Düşman   Denizden boğazı geçemeyeceklerini anlayınca Arıburnu sahilinde karaya çıkarak

      Karadan Askeri harekata başlarlar . Arı burnunda , Conk bayırında süngü süngüye yapılan cephe  savaşlarında  Osmanlı Ordusu ve müttefik Orduları büyük kayıplar verirler.

       Bunlar tarih kitaplarından okuduklarımız   bildiklerimiz  .

        Benim asıl yazmak istediğin Avusturalya’lıların çektiği  “Galiboolu” filminden bazı  Özel sahneler..

      Film Avusturalya’da  ailelerin katıldığı bir Pazar günü  Piknik sahnesi ile başlar. Her kes eğlenmektedir gençler aralarında koşu yarışları düzenlemektedirler. Ertesi hafta İngilizler,Fransızlar  Osmanlıya Savaş ilan eder. Avustralya da İngiltere’nin sömürgesi  Yakın dostu olduğu için gönüllü asker istemektedir. Filmin Avustralyalı gönüllüleri

 Orduya yazılırlar. Nereye gideceklerini dahi  bilmezler. Bir zaman sonra Avusturalya’lılar( Anzak) İngiliz ve Fransız Savaş  gemileri ile Çanakkale’ye gelir denizden savaş gemilerinin  büyük Top atışları sırasında  Türk tabyalarını  mevzilerini devamlı denizden  bombalarlar. Türk topçusu da boğaz girişinde düşman Gemileri ateş hattında tutarlar. Denizden Top atışlarında karadaki Obüs Topçu bataryasının mermi kızakları hasar görünce  Seyit onbaşı 220 kiloluk top mermilerini sırtında taşıyarak bataryalara mermi yetiştirir. Bu mermilerden bir tanesi İngilizlerin   ünlü savaş gemisi BOUVET ‘ batırır ayrıca İngilizlerin kraliyet gemisi QEEN ELİZABET te aynı akıbete uğrar denizin dibini boylar. Türk topçusu yine bir çok savaş gemisini batırır.  Çanakkale boğazında Nusret Mayın gemisinin döşediği mayınlarla da büyük kayıplar veren Düşman kuvvetleri denizden başarılı olamayınca  Kara harekatı için Gelibolu sahillerine Ateş hattına karaya çıkarlar.

           Uzayan  cephe savaşları  sonrası  Türk Ordusu ile İngilizler,Fransız’lar  karşılıklı siperlerdedir. Filmin bir sahnesinde  Siperdeki  İngiliz subay birliğine hucum emri verecektir. Bir eli tabancasında gözü kolundaki saattedir. Taarruz zamanı geldiğinde İngiliz subay  ağzındaki düdüğü ile Hucum emrini  verir .

            Kum torbalarının arkasında siperlerde iki tarafında  bekleyişi vardır. Taarruz öncesi İki Avusturyalı arkadaştan bir tanesi belinden Kasaturasını çıkartır siperindeki Kum Torbasına sokar Boynundan künyesini  çıkartır kasaturasına asar ve arkadaşına şu sözleri söyler.

            “Biz Avustralya’dan buraya neden  geldik. Bizim burada ne işimiz var” der.

            İngiliz komutan Hücum emrini verir İngiliz  Anzak  Askerler siperlerden çıkıp Türk mevzilerine doğru koşarken Yoğun bir makineli tüfek ateşi vardır. Birkaç adım sonra Avusturalya’lı arkadaşlar vurulur ve düşerler. Bir metrekareye 5000 makineli tüfek mermi kovanının düştüğü cephe savaşları olmuştur. Savaş alanının her tarafı cesetlerle dolmuştur. Yabancı askerler konserve kutusunu açıp yemek yerken onlarca sinek askerin ağzına girmektedir. Cephede sineklerin taşıdığı hastalıktan binlerce  asker salgın  hastalıktan  ölmektedir. İngilizlerin Fransızların Konserve yiyecekler yediği Çanakkale’de 43.Alayın Yemek listesinde günlük Yağlı buğday çorbası Şekersiz üzüm hoşafı ve yarım Ekmek bulunmaktadır. Askere öğlen yemeği yoktur..

           Kahraman  57. Alayımızın   Şehit olduğu Çanakkale’de  Vatan topraklarımızda İnkilap ve Atatürkçülük adlı kitapta Türklerin 253 bin Şehidi, İngilizlerin 205 bin Fransızların 47 bin askeri  ölmüş .

           Çanakkale Savaşlarında  Kahraman Mehmetçiğin destanlar yazdığı Çanakkale Savaşının (1915-2015) 100’üncü yılını gururla  kutlayacağız .18 Mart 2015 Çarşamba günü Türkiye ve Yavru vatan Kıbrıs’ta Atamızın huzurunda Dünyaya Çanakkale Geçilmez dedirten Kahraman  Şehitlerimizi saygıyla anacağız.

            Çanakkale’de  Conk Bayırı. Arı Burnu  Anafartalar Cephesi ve  Seddülbahir Cephe savaşında Mustafa Kemal’in askerlerine :

              “Ben size Taarruzu değil Ölmenizi emrediyorum”  sözlerinin derin anlamını  asla unutmayacağız...

             Şehitlerimizin   kanlarıyla suladıkları, Kahraman askerlerimizin Dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirttikleri  Vatan toprakların da Şehitlerimiz  Huzur içinde yatsınlar ...

             

            Çanakkale savaşlarının 100.yılında

              Tüm Şehitlerimizi  Saygıyla  anıyoruz ...

          Mekanları Cennet, Allahın Rahmeti üzerlerine olsun..

 

            Şairimiz Mehmet Akif Ersoy dizelerinde Çanakkale Savaşlarının  Kahramanlarına  bakın nasıl  sesleniyor:

 

            “ Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.

             Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor !

             Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker.

              Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

               Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

               Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın...”

             


 

TURNASUYU’NUN  KADERİMİDİR BU..!?

                                             

              Bir zamanlar   Turizm master Planı içerisindeki Turnasuyu sahillerine Gesan A.Ş tarafından kurulan Turnagaz Dolum Tesisleri için burada 40-50 Turnasuyulu insan çalışacak  ekmek yiyerek diyerek ve Turnasuyu köylüsünü ikna ederek kurulan Birinci derecede parlayıcı patlayıcı ve yanıcı özelliğe sahip Turnagaz Dolum tesisleri ile başlayan Sıkıntılı ve sancılı günlerden  uzun bir zaman sonra LPG Gaz Tesisi buradan başka yere taşınmak zorunda kalmıştı.

               Tesisin sahipleri bu alanı Belediye meclisinden Turistik Tesis Alanı olarak onaylatınca

                Patlayıcı Gaz tehlikesinin taşınması hemen yanında bulunan Sahil  Kolejini de rahatlatmış oldu. İleriye dönük Turizm yatırımları yapılabilecek alanda böylelikle tescillenmiş oldu. Bir zaman sonra derenin karşı tarafında  sahilde bir Kum ocağı  işletmecisi satın aldığı arazi üzerinde Büyük bir Kum Ocağı  oluşturdu. Yıllarca bu işletme ticaretini sürdürürken Bu ocağın Ruhsatsız olduğunu ve Jandarma Çevre Timi tarafında 110 Milyar liralık cezanın kesildiğini de öğrenmiş bulunmaktayız. Turnasuyu deresi ile Divane deresi arasındaki bu turistik alana Ordu Üniversitesi tarafında büyük tavuk ve Büyük baş hayvan çiftliği projesi düşündüğünü öğrendiğimizde çok yanlış bir yer düşünmüşler diye de söylenir olduk.

              Turnasuyu’nun turistik sahilleri tehlike içerisinde diye haberler yaptık. Bu da yetmiyormuş gibi bu sefer yoldan üzerinde Aşkale Çimento  San. T.A.Ş tarafından “ Patlamasız Taş ocağı “ projesi ile ilgili bir arayış içerisinde olunduğunu öğrendiğimizde Bir Turnasuyu sakini olarak üzüntümüz bir kat daha arttı.

              Üstelik ORDU Çevre ve Şehircilik müdürlüğünün  İlan Metninde

(b) gurubu Patlamasız Tras ocağı Projesine Valiliğimizce “ Çevresel etki değerlendirmesi Gerekli Değildir” Kararı verilmiştir diyerek Turnasuyu Halkına duyurulur ilan metni yayınlanmış . Taş ocağı ile ilgili her şey kitabına uygun hale getirilmiş.

              Yeşil dağın yamacında  Böyle bir ocağın ileride yapacağı  Doğa ve Çevre tahribatını  görmek isteyenler Boztepe Orhaniye Köyü Uzlo deresinde bir taş ocağı firmasının Taş kırma makineleri ile yaptığı tahribatı yerinde gidip görebilirler . Şimdi bu gecikmiş  Doğa Tahribatının   durdurulması için Boztepe  Orhaniye Köyü Muhtarlığının ve halkının verdiği mücadeleyi gidip yerinde  görebilirler.

        Ordu  Valisi adına  Vali Yardımcısı Salih Keser imzalı Gülyalı Kaymakamlığına gönderdiği yazıda Yeşil vadinin tahribatı için Gülyalı Kaymakamlığına gönderilen yazıda  şöyle denilmektedir.

 

           ...ÇED yönötmeliğinin  17. maddesi gereği  Aşkale Çimento San.T.A.Ş tarafından işletilmesi planlanan “ER :3287620 Nolu l (b) “Gurubu Patlamasız Tras Ocağı” projesine  Valiliğimizce “ Çevresel etki değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.

           Söz konusu kararın gerekli görülen yerlerde  askıda ilan edilmesi ayrıca yerel iletişim araçları ile  duyurulması ( tesisin yapılacağı bölgede  yöre halkının bilgilendirmesi amacıyla ilgili mahalle muhtarlıklarına bilgi verilmesi, hoparlörlerden duyurulması v.b.) ve duyuru yapıldığına dair tutanakların  Müdürlüğümüze gönderilmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.

             Valiliğin gönderdiği bu yazıdan anlaşılan Ordunun en güzel ve turistik özelliğe sahip Turnasuyu mahallesini ve sakinlerini kötü günler

 

bekliyor.  Turnasuyu mahallesi muhtarı İhtiyar heyeti  Ve Turnasuyu halkı Aşkale Çimento Sanayi A.Ş nin bu kararına tepki göstermekteler.

        

                                      VALİLİĞE

                              100 İMZALI DİLEKÇE

             Bu gelişen olaylar dahilinde Turnasuyu Köyü Muhtarlığı ve Aza Osman ÇİÇEK  Mahalleliyi gezerek mahallelerine gelecek Çevre Felaketinin durumu anlatıp şimdilik Turnasuyu Mahallesi Halkından 100 imzalı bir dilekçe ile Yeşilin ortasına Turnasuyu’nun böğrüne yapılması  planlanan Taş Ocağı projesine karşı çıkmaktalar . Turnasuyunun yeşil  Vadisinin bozulmaması için Şimdilik 100 imza toplayarak Ordu Valilik Makamına bir dilekçe ile müracaat etmişler. Mahalleli  halkımız söz konusu mevkiye Patlamasız Tras Ocağı açılmasını istememektedir . Bu konuda ilgili birim tarafından gerek muhtarlığımıza gerek mahalle halkına gerekli bilgilendirmenin yapılmasını tabep etmekteyiz

              Saygılarımızla gereğini arz ederiz. Demişlerdir.

 Yeşil doğanın ortasında   Turnasuyu mahallesinde Aşkale Çimento San T.A.Ş tarafından yapılması düşünülen TAŞ OCAĞI Çevre felaketine Ordudaki sivil toplum örgütlerinin Çevre derneklerinin tutumu ne olacak. Onu’da önümüzdeki günlerde göreceğiz.


HEKİMOĞLU ALMANYA’DA

 

Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT Frankfurt Toplum Diyaloğu Deneği ve ve Yurtdışı Ordu’lular Derneğinin destekleriyle Davet edildiği Almanya Turnesinde Frankfurt Dortmont ve Longen’de Yönetmen ve oyunun ilkinin yazarı Aydın Üstüntaş’ın-Cıhan Öksüz’ün yazdığı ve Sahneye koyduğu Hekimoğlu oyunu ile Almanya’da gönüllere taht kurdu ayakta alkışlandı. Beğenilen oyunun sonunda salonda bulunan davetlilerle “Hepimiz Hekimoğlu’yuz nidaları salonda yankı yaptı.

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Belediye Başkan yardımcısı Aydın Şaşmaz OBKT’nin gurur gecesinde Hekimoğlu oyununu alkışlayanlan arasında Farankfurt’tan muavin Konsolos Özkan Durmaz Turizm ve Kültür ataşesi Osman Şahin Langen Belediye Başkan yardımcısı Stefan Löbig ve solonu dolduran seçkin davetli misafirlerle Ordu’luların Almanya’daki fahri temsilcisi öğretmen ve gazeteci hemşehrimiz Mehmet Şaşmaz vardı. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu Duesseldorf, Frangfurt ve Dortmunt da Düğün evi ve Hekimoğlu oyununu başarıyla oynadılar.İzleyenleri mutlu ittiler. OBKT Tiyatromuzun sanatçıları ayakta alkışlandılar...

Bütün bu bilgileri de Mehmet Şaşmaz kardeşimizin bize gönderdiği notlardan alıyoruz. Mehmet Şaşmaz Oyun sonrası Sahnede Hekimoğlu’nun bütün oyuncularını tek tek kutladı teşekkür etti hediyeler verdi. Almanya’da bu tür etkinliklerde yardımlarını esirgemeyen Gürsoy Tarımsal Ürünler A.Ş sahiplerinden İşadamı Dursun Gürsoy’a ve Atlaş Gurubu Yön Kur Başkanı Namık Altaş’a özellikle teşekkür etti. OBKT nin onlarca oyununun yönetmenliğini yapan sanatçı Aydın Üstüntaş’ın yazdığı yönettiği Hekimoğlu Oyununu Ordu’da OBKT’de sahneye koydu gala gecesinde bende izlemiştim . Oyunun sonlarına doğru Dağda Müfreze ile çatışmaya giren Hekimoğlu elindeki aynalı martin’i ile vurulur ölür. O sırada Narin hızla sahneye girer bir süre Hekimoğlu’nun ölüsü başında bekler elindeki kırmızı karanfılı ile Aynayı cesedin üzerine koyar ,yere çöker ve öylece kalır. Fonda Hekimoğlunun müziği yükselirken yavaş yavaş sahne ışıkları da sönerken Sanatçı Tuğrul Şan güzel ve gizemli sesi ile Hekimoğlu Türküsünü okumaya başlar salonda bu türküye birlikte eşlik etmişti.. Hekimoğlu derler benim aslıma Aynalı martin yaptırdım da Narinim Kendi neslime ... Konaklar yaptırdım mermer direkli Hekimoğlu geliyor da Narin’im Aslan yürekli.. OBKT’nin eski Genel Sanat Yönetmen sanatçı Aydın Üstüntaş’ın Yardımcısı Cıhan Öksüz’le kaleme aldığı Bu güzel Hekimoğlu oyunu Ordu’da Turneler’e başlayacakları dönemde Üstüntaş bir noter ihbarnamesi ile Hayatının Sok’unu yaşar . Yaptıkları bir sözleşmeye imza atan Üstüntaş oyunun bütün yasal haklarını Yardımcısına bırakmıştır. Bu yüzden Hekimoğlu turneye gidememiştir. Yıllarca da böyle kalmıştır. OBKT’nin sahnelediği Hekimoğlu oyunu yıllar sonra Yeni düzenlemesi ile Almanya’da sahne almış ve ayakta alkışlanmış büyük beğeni almıştır. Sevgili Sanat Yönetmenimiz Aydın Üstüntaş’ı saygıyla ve Rahmetle anıyoruz.

 


 

             

         ODÜ YENİ REKTÖR  KİM OLACAK?!.

 

 

                       Ordu Üniversitesi 3. dönem Rektörlük seçiminde Nisan ayı içerisinde Yeni Rektörünü belirleyecek. Seçimler yaklaştıkça Üniversite yönetimi içerisindeki bazı öğr üyesi Prof  adaylar da yaptığı basın toplantıları ile adaylıklarını açıklıyorlar.

                       ODÜ’nün İlk Rektör aday adayı  Fen Edebiyat Fakültesi  Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof Dr. İsmail DOĞAN  Gazeteciler Cemiyetinde ki Basın Toplantısında Kendisini tanıttı ve şöyle seslendi :

                     Ben de kanunlar çerçevesinde Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne adayım.

                      Üniversitemizin son dört yılda Sayın Rektör Prof Dr. Tarık Yarılgaç  ve yönetim Kadrosu ile iyi yönetilmediği kanaatindeyim.  Öğrencileri ile kavgalı, işçisi ile mahkemelik, memuru ile davalık,Öğretim elemanları arasında benden-senden ayırımı yapan kötü bir dört yıl geçirdik.

                       Kadrolaşma ( Paralel yapı olarak da bilinen ) malum kimselerle işbirliği içerisinde çalışan ,son günlerde devletin bu yapıya karşı kesin tavrı sebebiyle güya karşıymış gibi tkavır alan mevcut yönetim maalesef Üniversitemizi iyi yönetememiştir. Birlikte kurulan diğer Üniversitelerle mukayese edildiğimizde bir çok konuda geride kaldığımız bir gerçektir. Bu da iyi yönetilmediğimizin önemli  göstergelerindendir.

                     Basında geriye dönüp baktığımızda  maalesef  Türk Bayrağı ile çimento torbalarının örtüldüğü  inşaatlarda kaçak işçi ölümlerinin olduğu  Öğrencilere baskı için soruşturmaların açıldığı ,basın mensuplarının tartaklandığı , öğretim üyeleri ve memurlarına mobbing uygulandığı iddiaları ile şikayet edilen bir üniversite olarak hafızalarda yer almıştır.

                     Şehirden soyutlanmış Ziraat bahçelerinde kendi güllerinin açtığı bir süreç artık bitecektir” dedi.

                    Üniversitemizde Bütün bu yürekli açıklamaları  kim dile getiriyor ?

                   Bunlar  gazetecilerin veya sokaktaki insanların anlattıkları iddialar değil.

                     Ordu Üniversite’sinin Mert yürekli kararlı  Öğr Üyesi Prof Dr u İsmail Doğan basın bültenindeki kaleme aldığı iddialarını Basın mensuplarıyla paylaşıyor.Ordu Üniversitesinin  kötü  yönetime dur demek isteyen sırada başka öğr üyeleri  Profesörler de olacak kuşkusuz ..

                     Ordu  Üniversitesi ile aynı yıllarda açılan  Giresun Üniversitesini karşılaştırdığımızda Ordu Üniversitemizin ne hallerde olduğunu görüyoruz. Yaklaşık 14 bin örgenci ODÜ yü tercih ederken 17 bin öğrenci Giresun üniversitesinde eğitim görüyor muş ayrıca 400 yabancı öğrencinin tercih ettiği Giresun Üniversitesi emin adımlarla yoluna devam ediyor. Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi  hizmetine  devam ederken Ordu Tıp Fakültesi hastanesinin  temelinin  ne zaman atılacağı da belli değil.

                       Üniversitemizde Paralel yapılanma iddiasına gelince Onu’da Cumhurbaşkanı’nın önüne gidecek üç Rektör adayının  isminden birini tercihinde var mıymış yok muymuş hep birlikte göreceğiz.

                     Yeni Rektör adayı Ordu Üniversitesi öğretim üyesi  Prf Dr İsmail Doğan’ın  basın toplantısının sonunda ki şu sözlerini de unutmayacağız. “ Cenabı Allaha Can borumuz

                              Milletimize hizmet borcumuz var”

                    Ağzına, yüreğine sağlık hocam.

         

 

SIRASI  GELMİŞKEN

 

 

          Eski Belediye Başkanı Kazım Türkmen döneminde  şehrin kanalizasyon atıkları  Melet kenarından denize döşenen borularla  1800 metre uzaklıkta  denizin altına  20-30 metre derinliğe döşenen özel  borularla  deniz deşarjı ile bırakılacak Ordu merkezde denizimiz temiz olacak sahillerimizde insanlar yazın rahat bir şekilde denizden istifade edecekti.

           Düşünce buydu ..

          Bu aşamada Marmaristeki gibi turistler sahildeki kumsaldan denize rahat bir şekilde girecekleri düşüncesi ile kumsala iki adet altında  soyunma kabinleri üstü açık  çay bahçesi  olabilecek korunmalı  iki adet yüksek olmayan tek katlı binalar Belediye tarafından kumsalda  yaptırıldı.

           Bu binalarının bitimindeki merasimde kalabalık bir davetli gurubuna Başkan Türkmen açılış konuşmasında bilgi verirken Sahillerin Turnasuyuna kadar olan kısmında yapılacak halka açık  sahil düzenlenmesinde yoldan altına bina için müsaade etmeyeceğini belirterek merasime katılan  Ordu Valisi Sami Seçkin’e hitaben “Sayın Valim Denginizi hazırlayın” esprisini yaptı..

           Vali Sami Seçkin de mikrofondan Devletin Valisine Vali konağı için müsait bir yer tahsis edin ben dengimi toplar hazırlarım deyince sahillerin korunması adına bir alkış tufanı kopmuştu.

            Bülbül deresinden sonra yolun altında olan Kız Meslek lisesi Valilik konağı ve Meteoroloji binaları için yıkılacaklar listesindeki  binalar da belirlenmiş oldu. Ve halka açık sahil düzenlenmesi çalışmaları başlatıldı.

            Gerçekten kalabalık bir turist gurubu bayan erkek güneşli bir yaz gününde  mayolarıyla sahilde denize girdiler güneşlendiler denizin tadını şehrin ortasında çıkardılar..

            Fakat Belediyenin sahilde kumsalda yaptırdığı beton binaları alan işletme sahipleri  binaların alt zeminlerini kapatınca düşüncenin  şekli değişti buralarda lokantalar sinema ve barlar yapıldı olaylar farklı boyutlara geldi. Eski Başkan Kazım Türkmen’den sonra Fikret Türkyılmaz ve Seyit Torun dönemlerinde de bu mekanlar Ay ışığı ve Kumsal olarak el değiştirdi. Özel idare bir zaman sonra Sahilde kıyı kenar çizgisini ihlal eden binalar için  yıkım kararları aldı Enis Ayar’ın işlettiği Ayışığı Özel idareye defterdarlığa ecri misil ve Belediyeye kira ödemediği gerekçesiyle Seyit Torun zamanında yıktırıldı.

             Aradan geçen zaman içerisinde Kumsal restoranın önüne yıkım kararı olduğu halde deniz dalgalarına karşı korumak amacıyla kayalar döktürüldü bina koruma altına alındı. Binanın yanında bulunan açık çay bahçesi de kapatılarak binaya dahil edilmişti..

Bu denetimsizlik devam ederken Yeni seçilen Büyük Şehir belediye başkanı Enver yılmaz sorun  haline gelmiş Yargıtay’ın yıkım kararını onamasına karşılık  bir türlü yıktırılmayan sahildeki bu binayı yasal uyarılarından sonra yıktırdı ve Ordu sahilini bu çirkin görüntü  mezbeleliğinden  kurtardı.

             İnsanlar yapımında sevdikleri bu iki beton kütlenin yıkımında daha da çok sevindiler. Ordu’nun en güzel sahilinde deniz kenarındaki  çirkin görüntüyü Büyükşehir belediye başkanı Enver Yılmaz ‘ın talimatı ile kaldırdılar şimdi sıra diğerlerinde...

              Başkan Enver Yılmaz Efirlideki sahilleri işgal eden resmi kurumların plaj tesislerini de yıktırarak sahilleri vatandaşın kullanım  hizmetine açtı. Başkan kararlı Bu yaz Ordu  farklı bir yaz dönemi geçirecek sahillerimizde insanlar istedikleri yerden Sahil düzenlemeleri ile deniz ihtiyaçlarını giderecek..Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz  yıkım kararı Yargıtay’ca onanmış tüm yerler için geçerli olan bir uygulamayı hayata geçiriyor. Bu davranıştan da sahillerimizden kumsallarımızdan istifade etmek isteyen vatandaşlarımız memnunluk duyuyor ve başkanı destekliyor..

            Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz kararlı .

            Sahillerimiz halkımızın  kullanımına açılacak...

                                            

 

 

 YEPAŞ’IN TAHSİLAT  MELEKLERİ...

 

Çalık  Yeşilırmak Elektrik Perakende Satış A.Ş  Yepaş ‘ın son zamanlardaki gelen yüksek   faturaları abonelerinin hem elini hem cebini yakıyor  insanları rahatsız ediyor cinsten. Abone faturalarını Yedaşta ödemeye gelen insanlar giriş katından sıra numaralarını alıp elektronik panoda yanacak sıra numaralarını takip ediyorlar. Numaraları yandığın da gişeye yanaşıp Yepaş’ın  ilgili güleryüzlü kibar   bayan  tahsilat memuruyla   karşılandığında “size nasıl yardımcı olabilirim ödemelerinizi   kartla veya nakit olarak mı ödeyeceksiniz” sözcüğü ile  çoğu zaman yüksek gelen faturaya sinirlenmiş Elektrik Abonelerinin elektriğini alıp  sakinleştiriyor.

           Bu tip işletmelerde Halkla ilişkiler,insan kaynaklarındaki görevli memurların Vatandaşa  davranışları çok önemlidir.Bu her yerde böyledir. Yedaş’da bunu yapmış . Tahsilat gişelerindeki bayan elemanlarını çok iyi yetiştirmiş veya seçmiş Onlar da Abonesine  Görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar ve de yapıyorlar.

           Zaman zaman Yedaş’ın yazısı yoldan okunsun diye Yol kenarındaki en az yirmi senelik onlarca yetişkin ağacı bir gecede yok eden, bazı binaların katlarında bulunan elektrik saatlerini binanın girişine indirtmeye zorlayan fakat yanı başındaki sitenin katlarında ki Elk.  saatlerini  görmezlikten gelen kurum yetkililerini de çoğu zaman   köşelerimizde yazdık bu kurumu eleştirdiğimiz zamanlar da olmuştur.

             Bazı vatandaşlara gelen şaşırtıcı  çok yüksek faturaları itiraz edildiğinde inceleyip varsa hatalarını düzeltiyorlar “Kusura bakmayın yanlış okuma olmuş” da diyebiliyorlar. Bunları da tespitlerimizle biliyoruz da bu arada Sayaç okuma elemanların Elektrik sayaçlarını  daha dikkatli okumalarını da diliyoruz.

             Hatalardan dönmek erdemliktir...

Ne var ki “Sezarın hakkını Sezar’a” vermek gerekirse Yepaş Tahsilat gişelerindeki vatandaşa  sorun yaratmayan abonesine  iyi davranan vatandaşın Gişe işlemini anında yapan, yardımcı olan  bayan personelleri konusunda iyi seçim  yapmışlar. Ümit ederim bütün birimlerinde personel seçimi konusunda  aynı hassasiyeti göstermişlerdir.

    Bu tespitlerimi her ay Kayıp Kaçak bedeli dahil..! 260 tl den aşağı gelmeyen Ev Elk. faturamı  ödemek  için   elimde sıra fişi ile bekleyen  bir Abone   olarak yaptığımı söyleyebilirim.

    Yepaş’ın  Güleryüzlü  bayan tahsilat memurlarına özellikle Özlem hanımefendiye teşekkürler çünkü onlar bunu fazlasıyla  hak ediyorlar..

 

                     DUATEPE’DEKİ ŞEHİTLERİMİZ

 

Göğüs göğüse,Süngü süngüye yapılan Sakarya meydan muharebesinde  Yunan Ordusu Ankara yakınlarına Polatlıya kadar geldiğinde Gazi Mustafa Kemal ve emrindeki Türk askerleri  Polatlı’da  Sakarya savaşının en önemli mevzilerinden  Duatepede Savaşında hayatlarını kaybeden Şehit düşen Vatan evlatlarının arasında 52 Ordulu Kahraman Şehidimiz var.

        Yıllar sonra Sakarya Polatlı  Duatepede Heykeltıraş Metin Yurdanur’un titiz çalışmaları sonucu  yapılan Şehitlik anıtının yan kitabelerinde 52 Ordulu Şehidimizin adları yazılı.

        Gazeteci Uğur Gürsoy’un Ressam  damadı Nihat Kahraman’  nın arkadaşı Ünlü heykeltıraş Metin Yurdanur’un bir sohbette  gündeme getirdiği Sakarya Savaşının Duatepedeki Ordu’lu Kahraman Şehitlerin  isimlerinin yazıldığı Şehitlik  anıtının Ordu’dan ilk   Ziyaretçileri Ordu’lu Gazeteciler Atilla Şimşek Uğur Gürsoy ve Kamil Çebi’dir. Atilla Şimşek’in gazetesinde Manşet Haber yaptığı BTV Televizyonundan Röportajlarının yapıldığı  Uğur Gürsoy’un sütununda makalesini yazdığı Ordu’lu  Kahraman Şehitlerimizi Ordu kamuoyunda ilk defa  Tribün Gazetesi ve Boztepe Televizyonun da  duyurmuşlar  dır. Gazeteci Atilla Şimşek’in bu girişimleri sonucu Ankara’daki Ordu’lular Vakfının da üstlendiği Duatepe şehitliğini ziyaret programına da Ordu’dan çok sayıda vatandaş ilgi göstermiş  ve katılımcı olmuştu..

         2005 yılının ilk Şehitlik ziyaretlerinde Ordu’dan da çok sayıda Gazeteci ve bürokratın katıldığı  Sakarya  Duatepedeki resmi törenler Ordulu şehitlerimize yakışır bir güzellikte ve kalabalıkla  gerçekleşmiştir.  İstanbul’dan Şişli Belediyesi Duatepedeki Şehitlik merasime  6 otobüs kaldırmış.Yoğun ilginin olduğu Tören programı gereği Saygı durusu ve İstiklal Marşımızın  Askeri bando eşliğinde okunması sonrası Bir yüzbaşı Sakarya savaşını ve Duatepe’yi anlatmıştı.  Duatepe deki Tören sonrası Misafirlerin yeme içme ikramlarını  Ordulu işadamı Çetinceviz işletmeleri sahibi  Onur Çetinceviz tarafından  karşılamıştır.

         Duatepe’deki  Devlet Töreni sonrası Polatlı’dan  Ankara’ya dönülmüş toplu halde  Anıtkabir ziyareti gerçekleştirilmiş Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Gazi Binbaşı Yusuf Ziya Çol önderliğinde Aslanlı yoldan yürüyen  Ordu heyetince  saygı ziyaretinde bulunulmuştur Atanın mezarına saygı çiçekleri bırakılmıştır.

          Anıtkabirin altında bulunan Kurtuluş savaşı Müzesi gezildikten sonra Ordu’ya dönülmüştür. Görmeyenlere mutlaka Ankara’ya gittiklerinde özellikle Savaş müzelerini  izlemelerini tavsiye ederim.

         Duatepe ziyaretleri sonraki yıllarda da devam etmiş geleneksel hale getirilmiştir.

                  POLATLI BELEDİYESİNİN

                      ORDU ZİYARETLERİ

Şubat 2015 günü Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya başkanlığında bir heyetle Ordu’ya gelerek Duatepe  Şehitlerimizden şehit torunlarına  selam getirdiler. Ordu Valisi İrfan Bayraktaroğlu’nu   makamında topluca ziyaret ettiler, Başkan Mürsel Şehitlerimizin torunlarına minnetlerimizi ifade etmek istedik. Aramızdaki duygusal bağları daha güçlendirmek için Ordu’dayız dedi..                                   

     Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ ıda makamında ziyaret eden Heyet Gazeteciler Cemiyetlerinin ziyaretleri sonrası bir televizyon programına katıldılar. Ordu’da gördükleri misafirperverlikten son derece memnun olduklarını ifade ettiler.

22 gün 22 gece süren Sakarya meydan muharebesi Polatlı’da Duatepe’de  Gazi Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk Ordusunun zaferi ile sonuçlanmış Zafer Türk milletinin olmuştur.

               “ Sakarya’da Kahramanlık destanı yazan milletimizin Aziz Hatırasına”

                  Saygıyla...

 KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN               

 

“HAZİRAN’DA UÇUYORUZ..”

 

Ulaştırma ,Denizcilik  ve Haberleşme Bakanı Lütfü ELVAN  Cuma günü Havaalanı inşaatını yerinde görmek ve bilgi almak  için Ordu’daydı. Bakan Elvan’ın Orduya Uçakla akla geleceği Piste ineceği  haberi İhlas Haber Ajansı Ordu Muhabirince internetten bu şekilde duyurulunca Habercilerin ilgisi de Canlı yayın yapabilmek için Pist inşaatı bitmiş Gülyalı’daki Ordu Giresun Havaalanına yoğunlaştı. Hava güneşli ve güzel Rüzgar yok. Bende Gazeteci arkadaşlarım Atilla Şimşek ve Can Acar’la birlikte Havaalanı inşaatına gittik.

          İhlas Haber Ajansının Canlı yayın aracı Atlaş Tv nin Canlı yayın araçları ve diğer Tv’lerin kameraları Apronda  yerlerini almışlar düzenlerini kurmuşlar  Kameralar piste dönük vaziyette bekliyorlar.Gazetecilerle birlikte Samsun tarafından gelecek  Uçağı  gözlüyorlar. Gazeteciler zaman zaman Trabzon, Erzurum tarafından uçtuğu belirlenen  ve gökyüzünde arkasında gaz bulutu ile gözüken uçakları birden dokuza kadar keyifle  sayıyorlar . Bu arada Gazeteci Metin Akyürek’de‘e internete yazdığı Bakan Lütfü Elvan’ın Uçakla geleceği haber için takılıyorlar. Metin arkadaş savunmada Bana Genel müdürlükten öyle talimat geldi diyor.

         Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Büyük Şehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz  ve Gazeteciler  Havaalanı Apron’u  üzerinde Bakan Lütfü Elvan’ın gelmesini Gazeteci ve Tv ordusuyla  bekliyoruz.

        Bir müddet sonra Bakan Elvan’ı Ordu’ya getirecek Helikopter Samsun tarafından  gözüküyor Kameralar Helikopteri takibe alıyor. Pist üzerinde bir turdan sonra Pilot Helikopteri Apron’un beton zemini üzerine ustalıkla indiriyor. Bakan Elvan ve yanındakiler Helikopterden inip araçlara biniyorlar. Ana Pist üzerinde bir çevre gezisi ile Pist başına kadar gidiyorlar. Dönüşte Havaalanı Şantiye binasında Havaalanının son durumu ile ilgili brifing alıyorlar. Ve Basın açıklaması için tekrar  Apronda  Gazetecilerin Tv’lerin karşısına geliyorlar.

         Bakan Elvan Ordu Giresun Havaalanının Hizmet binalarıyla tamamının  Mayıs ayında biteceğini ancak Tarifeli  uçuşlara  Senenin ilk yarısında Haziran ayı içerisinde başlanacağını ,Dünyada deniz üzerinde inşa edilen üçüncü Havalimanının Ordu Projesiyle gurur duyduklarını söylüyor.

         Gazetecilerin karşısında Apron üzerine konulmuş kürsüden  Kendi sesi ile mikrofonsuz Basın açıklaması yapan Bakan Lütfü Elvan için bir ses düzeninin kurulmaması haricinde eleştirilecek bir şey yok.

         Havaalanı Pisti Dünya standartlarına göre yapılmış ,Pistin gece ışıklandırılması tamamlanmış Sıra Kule ve Hizmet  Binaların tamamlanmasında, birkaç ay içinde bunlarda  bitmiş olacak.

       Artık  Mart ayı için gün saymanın zamanı değil son durum bunu gösteriyor.Gözüken de bu.. Mart ayına değil de Haziran ayında kısmet olursa Ordu Giresun yolcusu istediği yere tarifeli seferlerde  uçacak..

       Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan’da öyle söylüyor.

         Sonuçta Dünyanın Deniz üzerinde dolgu ile yapılan sayılı  havaalanlarından birisinin bitimine çok az bir zaman kaldı.

         Kemerlerinizi bağlayın..Haziranda uçuyoruz.

Havaalanı, Çevre Yolu, Karadenizi  Akdenize bağlayacak olan Dere Yolu   bittiğinde Ordu’nun çehresi çok farklı  değişecek . Şimdilik gözüken bu..

          Sıra Deniz  ve Tren yolculuğunda ... 

          Ordu’muza yapılan her güzel kalıcı hizmeti  kim yaparsa  alkışlarız...

         

DUALARIMIZ GAZETECİ

 

 DOSTLARIMIZ İÇİN…

                    Yıllardır   Ordu Gazeteciler Derneğinin  geleneksel hale getirdiği Ocak ayındaki Merhum gazeteci büyüklerimizin ,arkadaşlarımızın kabir ziyaretleri  bu yılda Ordu Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın’ın organizesinde  Altınordu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş Ordu Valiliği Basın ve Halkla ilişkiler Müdürü Vedat Öz   Kültür ve Turizm müdürü Uğur Toparlak , Basın ilan kurumu Ordu Şube müdürü Çetin Oranlı ve Gazeteci dostlarının katıldığı törenle yine Ocak ayında  mezarları başlarında dualarla anıldılar.

                   Senelerce ihmal etmediğim bu sade törenlere çok istediğim halde  bu sene rahatsızlığım dolayısı ile katılamadım.Eski Gazetemiz Karadeniz 52 nin Eski Yazıişleri Müdürü Efsane Gazeteci Erol Ataşan ile Eski Baş yazarımız Rahmetli büyüğümüz Gazeteci Alaattin  Benal ağabeyimiz yine gazeteci büyüğümüz rahmetli Rıza Şimşek, Kazım Vardar Yusuf Ziya Özbucak    Olmak üzere hayatlarını kaybeden değerli gazeteci dostlarımıza ,arkadaşlarımıza Allahtan rahmet dilerken Aileleri ile yakın dostlarına başsağlığı diliyorum.

                  Gazeteci Turan Gül ve Gazeteci Aydın Ateş’in mezarları köylerinde olduğu için onlara ulaşmak gerçekten zor oluyor Ailelerin izni ile bu gazeteci dostlarımız kabirleri Belediyemizin öncülüğünde  Ordu Şehir mezarlığına nakli düşünülemez mi diye gazeteci dostlarının aklından geçiyor. Ocak ayı ziyaretlerimizde değerli Gazeteci dostlarını da  mezarları başında dualarla anmak istiyorlar.

                Her yıl Ocak ayı geldiğinde   Gazeteci arkadaşlarımızla devamlı şakalaştığımız Bir çok Gazeteci arkadaşımızın tesadüf de olsa  ölüm ayı olan  Ocak ayı ve sonrası  için  Kendinize çok iyi bakın temennimizi tekrar yazmak istiyorum.

                  Ciddi Rahatsızlığı halen devam eden duayen gazeteci büyüğümüz Uğur Gürsoy’a da Allahtan  acil şifalar diliyorum.

KAYIP KAÇAK BEDELİ

 

           Vatandaş Yıllardır  Elektrik Faturalarını öderken Kayıp Kaçak  bedeli diye bir bilmediğimiz fasılada ödüyor. Neyin kayıp  kaçağı neyin ödenmesi bilmiyoruz ama bir şekilde vatandaştan örtülü ödenek vergisi gibi vatandaşın elektrik faturasından tahsil ediliyor. Bir şekilde ödüyoruz benim ödediğim son  faturadan tahsil edilen Kayıp Kaçak bedeli 32.41 tl bunlar. Deli Dumrul misali ödediklerimiz. Milyonlarca elektrik faturasından tahsil edilen kayıp kaçak bedelini buyurun siz tahmin ediniz.

            Yasa gereği 10 Yıl geriye dönük olarak Elektrik kurumuna istem dışı  ödenen bu Kayıp Kaçak bedellerini Vatandaş  dilekçeli yazılı müracaatı olduğunda geriye alabilecek. Mağdur vatandaşlarımızın çoğu “ Üç maymunu oynamayı sevdiği için müracaat dahi etmeye bilir.

          Duyduk duymadık demeyin Ey Vatandaş  Yıllık Kredi kartı kesintileri,Banka kredilerinin dosya masrafları da 10 yıl geriye dönük ödeniyormuş..  Yasal Haklarınıza sahip çıkın müracaatlarınızı ilgili kurumlara yapın bu fırsatı kaçırmayın veya atlamayın.

            Elektrik Kurumunun elk saat okuma memurlarının kestikleri  zaman zaman yüksek rakamlara varan ödeme faturalarının bazılarına  itiraz la incelenip  araştırma yapıldığında gerekçeyi “ Yanlış Okuma” olmuş diye telafi ediyorlar hatalarını düzeltiyorlar. O zaman doğru okuyan elemanlara görev veriniz...

            Yanlış okumalı elk faturaların sahiplerine geçmiş olsun..Faturaları düzeltilenler de daha dikkatli olsun. Sonuçta Son zamanlarda Vatandaştan alınan  bir şeyler  vatandaşa geri ödeniyor da . Vatandaşa Şok yapmadan  kafaları karıştırmadan vatandaşın sinir sistemini bozmadan  Biraz daha dikkatli olunamaz mı..?

              10 daireli apartmanın elektrik faturası 9’una yazılıyor. Son bir daireninki yazılmıyor. Yazılamayan dairenin saat  faturasına  “ Endeksiniz okunamamış ancak sistemsel bir sorun sebebiyle faturanız basılamamıştır. Faturanız en kısa zamanda size tebliğ edilecektir” notu düşülüyor da bir zaman sonra abonenin saatinin elektriği ödeme yapılmadığı için bir saban kesiliyor. O gün kesim kağıdı elektrik panosunun  üzerine sıkıştırılmış olarak tesadüfen bulunuyor.

              Elektriği kesilen  Vatandaş Telaş içinde Yedaş ‘a gidiyor. Siz  3ay ödeme yapmamışsınız deniyor.

              Ödeme faturası kesilmeyince ödeme nasıl yapılır veya ne şekilde ödenir.  Elk saatiniz  okunamamış ancak sistemsel bir  sorun sebebiyle faturanız  basılamamıştır. Notu bırakıyorsunuz sonradan 22 lira açma kapama parası almak için  vatandaşın elektriğini kesiyorsunuz. Nasıl bir uygulama bu, İnsan  anlamakta  zorluk çekiyor da Halk arasında söylenen   Hasan Dağı tekerlemesini yeri gelmişken    de buradan tekrar  hatırlatmak  istiyorum.

              “Hasan Dağı arpalıktır eğer saban sürerse

               Her Köylüden bir Tavuk eğer köylü verirse,

               İyi gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse...”

 

 

OCAK AYI

                      10 Ocak Çalışan  Gazetecilerin günü  . Ocak ayı aynı zamanda Ordu’da bulunan birçok gazeteci büyüğümüzün de Ölüm yıldönümü. Öteden beri biz gazeteciler aramızda şakalaşırken  Şu Ocak ayını bir atlatalım diye .

                       Yine Ocak ayı içerisindeyiz . Ne olur ne olmaz .!

                        9 Ocak’ta Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ın Balıktaşı oteldeki Gazetecilere verdiği sabah kahvaltısına davet edildik . 10 ocak bayramımızı bir gün önceden kutladı. Belediyenin  çalışmalarından özetler verdi.

                        Ocak ayı hoş geldi de yine acılarımız tazelendi yüreğimiz yine dağlandı.

                         Ne acıdır ki  geçmiş senelerdeki Ocak aylarında Ordu Basını gazeteci evlatlarını can dostlarımızı ağabeylerimizi arkadaşlarımızı Ocak aylarında toprağa verdik. Ocak aylarında kalplerimizde yine hüzün var.

                        Karadeniz 52  Gazetemizin eski Yazı işleri müdürü  Erol Ataşan.O’nun deyimi ile “Gazete gibi gazetesinin Yazı işleri müdürü Efsane  Gazeteci sevecen, bir o kadarda yürekli sempatik insanlara yardımı seven Şişman  gazeteciydi . onu sevenlerinin yüreğinde. Ocak 1983 te.Ordu Basın tarihinde bir  yıldız kaydı.

Yine Gazetemizin Başyazarlarından Ordu aşağı  Alaaddin Benal ağabeyimizi de bu ayın içinde toprağa vermiştik.

                       8 Ocak 1986 tarihinde Tribün Gazetemiz in Haber müdürü Sarı Basın kartlı Gazeteci Osman Kurtuluş arkadaşımızı  toprağa verdik.Yüreğimiz dağlandı.

                       4 Ocak l998’de  Olay Gazetemizin Köşe yazarı  Eski Kadastro müdürü  Gazeteci ağabeyimiz  Kazım Vardal hayata gözlerini yumdu aramızdan ayrıldı yüreğimiz acılı.Hürses Gazetesi köşe yazarı Mehmet Tarı, Radyo  Net’in  Kurucusu ve sahibi Haldun Altınel Ocak ayları içerisinde aramızdan ayrılanlardı. Gazeteci arkadaşlarımıza büyüklerimize Allahtan rahmet diliyorum.

                        10 Ocak Çalışan Gazeteciler e Vali İrfan Balkanlıoğlu’nun Balıktaşı otelde verdiği saban kahvaltısına katıldık . Valimiz Balkanlıoğlu  Gazetecilerin bayramını kutladı. Dönüşte Gazeteci  Atilla arkadaşım Erol’la beni Büroya bıraktı Bu yazıyı yazarken Erol internette Cafer Koyun arkadaşımızın Annesi ile Babasının sobadan kömür zehirlenmesinden öldüklerini okumuş. Cenazeleri Orta Caminde imiş. Birlikte  Camiye gittik Cafer arkadaşımıza başsağlığı dileklerimizi ilettikten sonra Caminin avlusunda eski Belediye başkanımız Seyit Torun’la merhabalaşıp sohbet ederken Başkan Seyit Torun  Erol’la bana 20 gün kaldı Ocak ayının çıkmasına Kendinize dikkat edin esprisi yaptı.10 ocak günümüzü kutladı..

                      Başkan Torun Ocak ayının bilinen şakasını yaptı ama haklıydı da önümüzde sayılı günler var Ocak ayının çıkmasına.

                      Dayanın gazeteci arkadaşlar . Ha gayret ...! 

 

 

 

KUSURA BAKMAYIN

YANLIŞ OKUMAYMIŞ ..!

        Son günlerde vatandaşların Elektrik ve su faturalarına özellikle  dikkat etmeleri iyi takip etmeleri gerekiyor.   Zaten bu yüksek  rakamlarla gelen  faturaları gören vatandaşlar anlık ŞOK geçiriyorlar. Faturalar çok yüksek rakamlara çıkınca vatandaşlar bu ay bana yüksek geldi sizinki nasıl diye apartmanda  birbirlerine soruyorlar dert anlatıyorlar.

         Su faturaları iki aylık üç aylık yazılıyormuş durum böyle olunca da

10 ton dan sonrası için katlamalı tarife vatandaşları rahatsız ediyor, canını yakıyor. Durum böyle olunca da Şikayetçi olmayan yok gibi..

         Elektrik faturaları da Akyazı mahallesi sakinlerine bu günlerde  tavan yaptırmış. Bir  Vatandaşın evine  gelen 530 milyonluk faturaya vatandaş  Yedaş’a gidip itiraz edince 285 liraya inmiş . Gerekçe ise “Kusura bakmayın yanlış okuma” olmuş  demişler Yedaş’tan . Akyazı mahallesinde bunun gibi bir çok faturaya aynı gerekçe ile indirim  yapmışlar. Aylık ortalama 180 lira gelen bir tanıdığa bu sefer 589 liralık Bir Yedaş faturası gelmiş. Oda şaşkınlık içerisinde şikayetçi olmuş. Elektrik saatimi kontrol edin diyerek dilekçe vermiş. Dilekçesine cevap gelmeden Evin elektriğini kesmişler. Vatandaşın şikayetini dinleyen yok  bakalım sonuç ne olacak.

         Yüksek  gelen faturaya abone itiraz etmese parayı alacaklar ödenmediği taktirde de büyük ihtimal elektriği kesilecek. Zaten böyle de olmuş şimdi  kesme bağlama ücreti ödeyecek Vatandaş .

           Doğru okumamı yanlış okuma  mı onu da dilekçeye lütfen cevap gelirse onu da  öğreneceğiz.

          Siz siz olun Elektrik Su  faturalarınızı iyi takip edin. Bu ara nedense çok “Yanlış Okuma” şikayeti” var Ya okuma elemanlarının gözü görmüyor veya uzaktan kumandalı yazıyorlar.

          Su faturaları da bir alem geçenlerde böyle yüksek rakamlı bir fatura için bir yetkilinin yanına oturdum.Su saatinin yanına gitmeden üst üste yazmış olabilirler dedi. Önce parayı ödeyip sonradan itiraz edilebiliyormuş  onu da böylelikle öğrenmiş olduk. 10 Yıl geriye dönük olarak faturalarda alınan  Kaçak   kayıp elektrik bedellerini geriye  almak için vatandaş müracaatlarını yapmaya başladı . Bankalardan sonra Yedaş da bazı tahsilatları yasa gereği vatandaşa  geriye ödeyecek.

           Haydi hayırlısı ..

          

                               YEDAŞ  UYARMIŞ TI..!

                   Dolandırıcılık için dünyanın en eski mesleklerindendir diyebiliriz. Bu mesleğin sermayesi karşısındaki insanın bir anlık akıl tutulmasından şaşkınlığından istifade eden  insanların çene cambazlığı el çabukluğu şaşkınlık durumundan istifade ederek alabildiği kadar parayı çarpması  cebine indirmesi dir..

                   Bunun bir çok örneğini ni basından takip ediyoruz. Bir zamanlar  Dönemin Başbakanını  Tansu Çiller’i bile yanıltıp örtülü ödenekten para tahsilatı yapan Parsadan olayını bilmeyen yoktur. Yine Geçtiğimiz aylarda   ünlü Profesör Canan Karatay’a telefonla talimat vermişler hocayı  korkutmuşlar Prof  telefon talimatı ile bankadan çektiği parayı bir siyah poşete koyup adamın tarif ettiği çöp bidonunun yanına bırakmıştı.Emniyetin devamlı  uyarmalarına rağmen hala bir takım okumuş insanların iş adamlarının ,Emeklilerin banka  hesaplarından para çektirip poşetler içinde çöp tenekelerine parklarda ağaç diplerine milyarlarca lira paraları bırakanları da basından takip ediyoruz. Maalesef bu tip haberleri devamlı basında okuyoruz Tv lerde izliyoruz. Yine zaman zaman aynı şeyler oluyor vatandaş  bir şekilde dolandırılıyor...

                    Geçtiğimiz aylarda  Cumhuriyet mahallesinde ki bir eve gelen ve kendisini Yedaş  saat okuma memuruymuş  gibi tanıtıp elektrik saatini kontrol edip  Saatin mührü kırılmış kaçak elektrik kullanıyorsunuz diyerek korku ve panik  yaratan ve şu kadar para verirseniz sizi bu     sıkıntıdan kurtarırız diyerek elden para tahsilatı isteyen  dolandırıcılar türemiş ti.

                  Vatandaş bir zaman sonra yapılan bu garip  tahsilatın yasal olmadığını  dolandırıldığını anlamasına anlamış  Yedaş’a bildirmiş ama iş işten geçmiş.Yedaş yetkilileri bu olayların devam etmemesi için Vatandaşları gazete ilanları ile    uyarmıştı bizim görevli memurlarımız elden para tahsilatı yapmaz dikkatli olun bu oyunlara gelmeyin gibilerden   açıklama yapmıştı.  Bu gibi ilanları  zaman zaman   yapmalı  diye düşünüyorum.

                   Aksi taktirde Cumhuriyet mahallesindeki bu dolandırıcılık şekli her mahallede köylerde olabilir, ne ilk nede son olay  olur.

                                      Gördüğümüz şu ki , Sülün Osman’dan Bu güne memleketin safı da uyanığı da bitmezmiş..!     

                 Mutlu ve Huzurlu bir yeni yıl dileklerimle..

                  

 

 

ORGANİZE SANAYİİ

BÖLGESİ Mİ?

 

                  Toprak Mahsulleri Ofisi TMO Yıllar önce Ordu’da Fındık için uygun Güvenli  Depo yerlerini iyi fiyatlara kiralamaya başlayınca Organize Sanayi Bölgesindeki bir çok fındık fabrikasının sahipleri  çalıştırmadıkları Fabrikalarını DEPO olarak çok iyi fiyatlara kiraya vermeğe başlamıştı. O yıllarda “ Organize Sanayi mi ,Depo sanayi mi” diye bir yazı yazmıştım. Organize Sanayi Bölgesinde birileri arsa zengini oldu Sanayi yatırımı yapacağız diye arsaları taksitle ucuz fiyata zorla ellerinden  aldılar bazı arsalar a çivi dahi çakmadılar sadece tellerle arsalarını çevirdiler hepsi bu.

                 Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin’in Tribün  gazetemizde “ Sanayici olmayanlar bu bölgeden çıkarılmalı” diye bir açıklaması yayınlardı Şahin “ Ordu Organize Sanayi Bölgesi Depo Bölgesi Oldu diyerek buradakilerin çoğunun  Sanayici  olmadığını söylemiş.Doğru söylemiş de..

                 İşte bu açıklamaya “ Günaydın “ demek gerekir. Yıllar önce 2008 senesinde  yazdığımız yazı şimdilerde gündeme gelmiş.İyi ki gelmiş.  Arazi sahiplerinin elinden zorla çok ucuz fiyata  alınan bu yerlerin  yeni sahipleri şimdi arsa zengini oldular. TMO ya çalışmayan fındık fabrikalarını Depo olarak kiraya verenler aldıkları kiralardan köşe olmuşlardı da...

                Ticaret Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin bence haklı. Sanayici olmayanlar Bu bölgeden çıkartılmalı. Organize Sanayindeki boş arsaların sahipleri de uyarılmalı ve Organize Sanayi Bölgesinin Tüzüğündeki şartlar yerine getirilmelidir.

               

                          OSB HUKUKA UYGUN DEĞİLSE

                                      GEREĞİ YAPILSIN ..

 

        Yine   Yılar önce 1908 senesinde  Ordu Değişim Gazetemizde yazdığım bir yazıdan alıntıları aktarmak istiyorum.

         “ Ordu ekonomisine büyük katkılar sağlayacak işsiz insanların çalışma umudu olacak denilerek Ordu Organize Sanayi Bölgesi  için arazileri ellerinden alınan vatandaşların arsaları üzerine çoğu halen ne olduğu belirlenmeyen binalar yükselmeye başladı.

            Sanayicilerimize arsa tahsisi yapılırken onlardan taahhütname alındı ,Sanayi arsalarına belirtilen zaman içerisinde inşaatlarının bitirilmesi ve üretime  geçmeleri konusunda bu işlemler yapıldı. Bu işletmelerle birlikte bazı binalar yükselirken bazı arsalarda da inekler otluyordu..!

            Yıllardır bu belirsizlikler sürerken ve yetkililer “ Burada neler oluyor demezken yeni atanan ve Organize sanayini inceleyen Vali Ali Kaban Valilik internetinden yaptığı açıklamasında ” Çoğu Hukuka uygun değil” dediği bu yerde  Organize Sanayi Bölgesi içinde Yasal olarak olmaması gereken Organize Sanayi ile alakası olmayan işyerleri türedi.

             Şimdi sormak gerekir..!

             Ordu Organize sanayi bölgesinde orada olmaması gereken bu işyerlerine kim müsaade etti, bilerek işletme ruhsatı  verdi . Özellikle “ Hülle “ yapıp oraya Gaz tesisi koyduranlar ve buna müsaade edenler kim..

            Şimdiye kadar hiçbir Valinin gündeme getirmediği bir Organize  Sanayi Bölgesi karmaşasını Çevreye duyarlı  Vali Ali Kaban gündeme getiriyor ve bu geçmiş dönemden gelen sıkıntı için “ Yüzde sekseni hukuka aykırı” diyebiliyor.

            Orada bir hukuksuzluk varsa ki ki varmış bunu en yetkili  Valilik makamı açıkladı. Hukuksuzluk böyle devam edecek  diye bir kavram olabilir mi :?

              İyi güzel de şimdi adama sormazlar mı ?

              Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ne iş yapar..?

              Çevreci ve Kararlı Vali Ali Kaban ‘ın Ordu sahillerinin ve ırmak yataklarının korunması adına aldığı kararlar üzerine şimdi de OBS için yaptığı açıklama mutlaka birilerinin işine gelmeyecektir . Bu birilerinin kulağına kar suyu kaçmıştır ve kesin Ankara yollarına düşmüşlerdir.

                  

                                      OSB YÖNETMELİĞİ KESİN

           Ordu Sanayi Bölgesi Yönetmeliğine göre kesin yasak olan iki imalat var ki Vali Ali Kaban açıklamasında bunlara değinerek şöyle dedi;

           “ Bakın kalkmışlar gaz dolum tesisi kurmuşlar, Organize Sanayide yasak . Diğeri kalkmış Beton Santrali kurmuş O da Organize Sanayi de yasak .Bunların yasak olduğu bilindiği halde geçmişte izin verilmiş. Biz de arkadaşlarımızla tartışıyoruz, yani çözüm arayışı arıyoruz.

           Yapılacak iki şey var,biri ceza yazıp işletmeyi kapatmak, diğeri başka yollar aramak. Ordu Organize Sanayi kapanın elinde kalmış.Burada çok düzgün bir elin parmakları kadar istihdam sağlayan gerçek sanayici var. Şimdi bunları sayarsak orada arsa kapatanlarla arsasını ve binasını rant için tutanlar olabilir.

            Uzun vadeli taksitle Organize Sanayi Bölgesi parseli almışlar. İmzaladıkları taahhüdü yerine getirmeyip boş arsanın üzerine Depo yayıp kiraya vermişler. Fabrika inşaatları yapmışlar zaman içerisinde onu da depo yapıp kiraya vermişler.

            Bu arada gerçek anlamda aldıkları parseller üzerine Sanayi tesisi kuran işçisini çalıştıran istihdam sağlayan ,vergisini sigortasını ödeyen iş adamlarımızı bu karmaşanın dışında tutuyoruz.

             Diğer taraftan baktığınızda burası Organize sanayi mi, Depo sanayimi anlaşılır gibi de değil. OS Bölgesi içerisinde yönetmelik hükümlerine göre burada olmaması gereken bir sürü işletme var. Tabi bir çoğunun adına Sanayi Tesisi denilebilirse.

             Organize Sanayi Bölgesini inceleyen mercek altına alan Ordu eski Valisi Ali Kaban İnternetteki açıklamasında boşuna mı şu an için Organize Sanayinde yüz işletme var ise bunların sekseni Hukuka uygun değil diyor.

             Dışarıdan gerçek bir sanayici OS Bölgesine gelmek istese yer yok. Sanayicilerimiz yerleri taahhüt karşılığı almışlar ama bir çoğu DEPO yapıp kirasını alıyorlar Kira sanayicisi olmuşlar.

              Buranın adını levhasından değiştirin hiç değilse hukuk kurtulsun.

               Depo Sanayi veya toptancılar sitesi yapın olsun bitsin.

                Bir işadamımız “ Sanayisi Olmayan tek Organize Sanayi Bölgesi Ordu’da demişti.

                 Haksızda değilmiş.  (Ne olacak Şimdi.

                  Organize Sanayi Bölgesinde bu haksızlıklar zinciri devam ederken

                   Ordu’nun çalışkan ve Çevreci zamanın Valisi Ali Kaban  gelir gelmez kendisinden önceki Valilerin yapmadıkları ve ya yapamadıkları iki konuyu ele aldı.

                    Eğer bir yerde Hukuksuzlukla işler yapılıyorsa bu devam eder gider alışkanlık haline gelir. Ondan sonra orada hukuk tanımazlar en önemlisi Hukuksuzluğu kendilerine bir hakmış gibi görürler.

                    Sonradan mahkeme kararını bile  uygulamazlar. Ta ki duyarlı ve hukuk kararlarına saygılı bir vali çıkana kadar.

 

 

                 ODÜ’DEN

           MODEL HAYVANCILIK !

 

                  Geçtiğimiz günlerde Gazetelerimizde Ordu Üniversitesi ile ilgili Güzel bir Haber okuduk.  ODÜ’lü akademisyenlerin “ Model Hayvancılık  Eğitim Merkezi Projesi “ Hayata geçiyor başlıklı yazıda  Ordu Ziraat Fakültesi Zooteknik bölümü tarafından hazırlanan ve  tüm Karadeniz Bölgesinde örnek teşkil edecek olan  Doğu Karadeniz Bölgesi hayvancılığını Geliştirmek  üzere Üniversite eğitim ,araştırma uygulama faaliyetleri ile Üreticilerin eğitimine yönelik Model Hayvancılık tesisleri ve eğitim merkezi kurulması adlı proje için çalışmalara hız vermek üzere  Ziraat fakültesi Başkanı Doç Dr İsmail Durmuş  ve Doç Dr.S ezai Alkan  geçtiğimiz ay  DOKAP Bölge Kalkınma idaresi Başkanlığı tarafından Bölge kalkınma planlarına uygun olarak kabul edilen ve 5 milyon Tl Bütçe ayrılan projenin hayata geçirilmesi amacıyla gerekli alt yapı çalışmalarının detaylarını  oluşturdu.

             Hayvancılık  Eğitim Tesisleri  Kurulacak.

            Hayvancılık tesisleri 11 adet üniteden oluşacak mış..  buraya kadar olan gelişmeleri takdir etmemek ne mümkün .

             Hepsi iyi güzel de Üniversitemizin hayata geçirmeyi düşündüğü  bu  kokulu  güzel tesis Turnasuyu mevkiinde Turizm Master Planı için ayrılan bölgede  kurulacakmış ..! Havaalanı yolu üzerinde ki  Bu bölgede bulunan Turizm Master Planı içerisinde  bir Kum dağı tesisinin buradan kaldırılması yönünde .girişimlerin başlatıldığı günlerde bu bölgeye düşünülen  Büyükbaş Hayvan ve Tavuk Çiftliklerinin Üniversitemizce bu turizm bölgesinde  düşünülür olması gerçekten garip .

          Belediye olarak Bu bölgede vatandaşa sormadan bu araziyi resen Parsel yapacaksın parsel tapusu keseceksin sonradan bu arazinin ortasına Hayvan ve Tavuk çiftliği kurulmasına müsaade edeceksiniz . Olacak şey mi bu .

         Nasıl bir Turizm master planı uygulaması insan anlamakta gerçekten zorlanıyor..!

Çorum’da tavuk Çiftliklerindeki tavuk pisliklerinin etrafa yaydığı pis kokuları yaz aylarında yoldan geçenler kilometrelerce uzaktan  çok iyi bilirler.

         Üniversitemizin Modern hayvancılık projesine EVET diyoruz

         Yer seçiminde Turizm Master Planı içindeki  Kolay hazırcılık yeri düşüncelerine çevre sakini olarak da  HAYIR diyoruz. Ordu Turizmine açık sahillerimizde  Büyükşehir ve Altınordu Belediye Başkanlarımızın da Üniversitemizin Modern ahır ve Tavuk çiftlikleri konusundaki Yer seçimi  yanlışlığına evet diyeceklerini de   sanmıyorum. Kaldı ki Üniversitemizin arka kısımlarında çok daha  müsait yerler mevcut. Etrafa pis kokular saçacak  Ahır ve Kümes yerleri seçiminde İyi düşünülmesi gerekir  diye de düşünüyorum..!

 

 

                    YASON-KARAGÖL ARASI

                                            

                 Bir zamanlar Beyaz adam Enis Ayar’ın Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün ve Ordu Belediyesinin  desteğinde  organizesini yaptığı Kaplumbağa Vos-Vos Şenliklerine Ankara lı Vosvosçularda katılmışlar ,Şenlik programı Yason Burnunda gece konaklamasıyla başlamıştı.

                Yason’da başlayıp Çambaşı Karagöl ve dönüşte Mesudiye üzerinden Ordu’ya gelen vosvosçuların bir haftalık  seyahatlerini Nuh Kırca arkadaşımız Belgesel olarak  görüntülemişti. Ordu ve yaylalarımızın güzelim   belgesel görüntüleri zaman zaman TV 52 den yayınlanmaktadır. Geçtiğimiz Pazar günü 2011’in  bu güzel yayla VosVos  Şenlik  görüntülerini  Tv 52 den tekrar  seyrettim.

                Çambaşı Turnalık yaylası  İkidere mevkiindeki  Vosvos kampında Şenlik kapsamında  derenin kenarındaki doğal platformda ünlü  Moğollar Konseri daha sonraki senelerde yaz aylarında sessizce  akan bu  derenin üzerine Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun yardım desteği ile  kurulan muhteşem   sahnede Hemşerimiz Sanatçı Nil Karaibrahimgil’in Muhteşem Konserini yakından izleyen şanslı izleyicilerden de birisiyim. Turnalık İkidere de VosVos kampının bulunduğu yerde defalarca çadırda sabahladığımız   gecelerin unutulmayacak onlarca tanıklarından da birisiyim ayrıca. Semen yaylası Yaprakbaşı obasında Rahmetli Mecit dayının Koyunlarını ve onun Kavalı ile gecenin sessizliğinde verdiği müzik ziyafetini sabahleyin bize ikramı Sıcak sütlü kahvaltısını  unutmamız ne mümkün..

                 Allah rahmet eylesin.

                Bu güzelim doğa harikası yerleri Semen yaylasını Karagö’ü Çambaşı yaylasını Tekmezar deresini  Geçilmezi,Ablaktaşını   Susuz yaylasının Yeşilce beldesinin  inanılmaz güzelliklerinin belgesel filmini tekrar ekranlarda seyretmenin  güzelliğini ev ortamında izlemek  ise bambaşka bir zevk. Bu belgesel  çekime emek veren Nuh Kırca arkadaşımı kutluyorum ve teşekkür ediyorum.

                 Güzel yaylalarımızın  belgesel’ini seyrederken de Son zamanlarda Turnalık  İkidere mevkiinde yapılan Hes çalışmalarında ki doğa katliamını yakından gören bir kişi olarak da çok üzüldüğümü burada tekrar belirtmek istiyorum. İkidere Vosvos kampı diye bir yer yok artık.Dev iş makinaları iki senedir  Bu güzelim vadide Hidroelektrik baraj çalışması yapılıyordu 60 metre gövde yüksekliği olacak olan HES Barajı için 4-5 bin yetişkin Ladin ve çam orman ağacını  zaman içerisinde kestiler .Turnasuyunun bir kolu olan İkiderenin suyunu uzun bir tünel açarak Güzelyurt , “Gotana”dan geçen Melet ırmağına bağlayacaklardı. Hes projesi böyleydi . Böyle de  yaptılar sanırım ..! Zira uzun zamandır buraları görmüyorum görmek te istemiyorum..

 

                          HES SANAYİİ ACIMASIZ..!

            Çambaşı  Turnalık yaylası çıkışında ki sapakta VosVos Kampı yazan tabelayı oradan alın Çünkü O güzelim yeşil  yer de artık Dozerler; Eskilavatörler Kepçeler Damperli kamyonlar çakıl yığınları Beton Santralleri var .

               VOSVOS Kamp Yeri güzelliği ile beraber sizlere ömür..!

             HES SANAYİSİ acımasız onlara verilen arazi üzerinde yeşil ne varsa kesip atıyorlar 40 -50 senelik orman ağaçları zamansız  tomruk oluyor. Kereste oluyor orman arazisi yok oluyor. Televizyonda izlediğimiz Soma Yırca’da Termik Santrali için  Yok edilen 6 bin zeytin ağacıda bu acımasız sistemin ,doğa katliamının bir parçası oluyor.

             Vosvos belgeselinde şimdi yerinde olmayan Bir İkidere Kampı güzelliğinin O güzelim belgeselden çıkarılması gerekiyor diye düşünüyorum. Ünlü Moğolların, Hemşerimiz Nil Karaibrahimgil’in konser verdiği Doğal yeşillik, yeşil  vadi yok artık. HES çiler VosVos’çulara  şirin gözükmek için katlettikleri bu güzelliğin yerine Turnalık Odun Deposunun arkasındaki yeşilliğin ortasına  150 milyar masraf edip Taş zeminli yeni bir Konser pisti yaptılar. Adanalı Vosvosçular bu olayı protesto ettiler Çadırlarını söküp bu alanı terk ettiler. Memleketlerine dönmüşlerdi..

               Yeşilin ortasında ki bu taş yığını zemindeki ilk konseri de Karadeniz türkülerinin ustalarından sanatçı  Fuat Saka vermişti.

            Yani HES’çiler  özellikle de Karadeniz’de de Yeşilin her türlüsünde Yeşil dokuya zarar veriyorlar, Ağaçları kesiyorlar Yeşili yok ediyorlar ..

             Yeşil Orman  katliamın Ordu’daki en büyük örneği Çambaşı Turnalık İkidere mevkiindeki   HES Baraj inşaatında yapılan Orman katliamıdır. Sadece Melet Irmağı üzerindeki yapılan onlarca HES Hidro elektrik santrali ni ise anlatmak yetmez görmek gerekir..! Hollandalı gazeteci Vilco’nun karavanı ile yaptığımız gezide gördüklerimiz anlayana yeter de artar sanırım... İZ TV de Gazeteci Vilco bu görüntüleri Tv izleyicileri ne ÇEVRECİ Elk Mühendisi Coşkun Türkeli röportajı ile göstermişlerdi.Mesudiye Topçam Barajına giderken Kirazlık Darıca arasında 7,5 kilometrede kurumuş ırmak yatağında su yoktu ve melet ırmağı akmıyordu. Suyu HES çiler tutmuşlardı Can Suyu bile bırakmıyorlardı kurumuş ırmak yatağına..

              Ve sonra 

              Rize Çamlıhemşinde Ünlü Fırtına deresinde Köylülerin Bölgeye hayat veren Fırtına Vadisine ve Fırtınalı  Sularına nasıl sahip çıktıkları geldi aklıma..!

              Sevindim , gelecek adına çocuklarımız adına ve doğayı sevenler adına  umutlandım.

                 

 

 

     

ÜNİVERSİTEMİZE

 ULAŞIM

                                                                 

 

                                   Ordu Üniversitemizin her yıl öğrenci sayısı artmaktadır. Türkiye’nin her tarafından tercihini Ordu Üniversitesi için kullanan binlerce öğrenci  Turnasuyu’ndaki Kampusunda  bulunan fakültelerine gidip gelebilmek için, Turnasuyu hattına çalışan  dolmuş durağında yer bulabilmek için zaman ayarlaması yapmak zorunda kalıyor.

                                  Geçenlerde Gülyalı ilçemiz sınırındaki  Ordu Giresun Havaalanındaki hizmet binaları çalışmaların son durumunu  görelim diye Gazeteci  Atilla Şimşek  arkadaşımla Gülyalı  ilçemize giderken ve Üniversitenin önünden geçerken Üniversite sahası içerisinde Üzerinde Ordu Üniversitesi yazan büyük beyaz Üç otobüs gördüğümde bunun devamının da olduğunu Öğrencileri taşıdığını düşündüm. Sonradan öğrendim ki bu otobüsler sadece Öğretim üyelerini şehre götürüp getiriyormuş. Yani servis saatinde çalışıyormuş sadece.Ve de  Sadece Üç tane imiş. Yani Üniversite öğrencisine ışımıyormuş bu ayrıcalıklı  nakil araçları. Üniversite yönetimi  öğretim üyesini Dolmuş minibüsü ile  Fakültelerine taşınmasına rıza göstermemişse Öğrencisini de hatırlar  diye düşünüyordum yanılmışım..

                                 Yağışlı hava koşullarında ara sokaklarda dolmuş bekleyen  Üniversite  öğrencisine naklinde şimdilik rahat yüzü yok öyle gözüküyor . Büyük şehir olduk ama hala Üniversite öğrencimizi küçük dolmuşlarla Üniversitemize taşımaya çalışıyoruz.

                           . Valiliğimiz Belediyemiz Üniversite Rektörlüğümüz Öğrencilerimizin üniversiteye daha rahat koşulda sadece öğrencisinin daha  rahat  gidip gelmelerini sağlamak için  büyük servis  Otobüsleri tercih etmeli diye düşünüyorum. Üniversitemize ve Öğrencilerimize  yakışan da budur sanırım. Efirli Turnasuyu hattında ki Ordu Üniversitesi daha rahat ulaşım  güzelliğini sağlayacak üzerlerinde Üniversitemizin  amblemi olan toplu  taşımacılık otobüslerini Ordu  Üniversitemiz in genç  öğrencileri  de bekliyor olmalı diye düşünüyorum.

                         Daha çok mu beklerler   onu da bilemiyorum..!

                         Şimdi  Durup dururken bu da nereden çıktı diyen soran  üniversite yönetimi olabilir.

                        Önce Minibüs durağında minibüs beklerken gördüğümüz Üniversite  öğrenciler i ve ayrıca  Duyarlı bazı  Orduluların serzenişi ne  duyarsız kalmadığımızı yetkililere duyurabilmek için  ve de Gazeteci büyüğümüz Ahmet Gürpınar’ın gazetesindeki köşesinde  Üniversite  öğrencilerimizin taşımacılık olayını gazetesine taşıdığı için, kamuoyunun düşüncelerini  aktarmak için yetkililere duyurabilmek için  diyebiliriz.

                       Üniversite öğrencilerimiz için gönlümüz  daima  daha iyiden daha güzelliklerden yana .

                      Ayrıca da Gazeteciyiz , İşimiz gereği 40   yıldır  yaptığımız bu.

 

 

 

DOĞALGAZLI OLMAK.

    VEYA OLMAMAK...!

                Aksu Ordu-Giresun Doğalgaz Dağıtım A.Ş Bölge Müdürü Doğan Gürler’in “En ucuz Doğalgaz Ordu’da diye yaptığı açıklamayı okuyunca Doğalgazı kullanan bazı  Ordu’nun şanslı mahallelerinin şanslı vatandaşları adına sevindim. Taşbaşı ve Kirazlimanı  Mahallelerinin de 2015 yılında doğalgazı kullanabileceklerinin müjdesini vermiş mahalleliyi de çocuklar gibi sevindirmiş. Zaferimilli mahallesi  sayın genel müdürün listesinde olmadığı için mahallemizin şimdilik sevinmesi de çok çok zor gözüküyor..

                          Çünkü Ordu’nun en eski mahallelerinden Aziziye ve Zaferi milli mahallesi Genel müdürlüğün programında da beyanat sözcüklerinde de yok. Bu mahalleler Cezalandırma listesinde varlar sanırım. Bu mahallelere doğalgaz geldi de biz mi bilmiyoruz.

                          Zaferimilli mahallesinde   Bizim apartmanın elli metre sağında yüz metre solunda doğalgazlı binalar var  onların bacasından çıkan beyaz dumanlara baka baka kışı  geçiriyor bizim mahallenin sakinleri Odun-Kömür mahkumu cezalısı olmuş .

                         Şahincili mahallesinin tepelerinde  fındık bahçesinin içindeki binalara doğalgaz götüren firma şehrin ortasındaki mahallelerdeki binalara bu hizmeti vermiyor. Nedenine gelince eski yerleşim yerlerinde ki binaların çoğu eski iki katlı, yeni yerleşim yerlerinde apartmanlar  siteler mantar gibi çoğalıyor. Abone olasılığı daha yüksek . Buralarda rant var ,doğalgaz paraya daha çabuk çevrilir.Burnumuzun dibine kadar doğalgaz gelince bizde saf saf binanın içinin  doğalgaz borularını radyatörlerini  döşettik hayal kurduk gaz gelecek diye Tıss sesini bekliyoruz.  Bu sene önümüzdeki sene derken  yaklaşık 6 sene geçti..Ordu- Giresun Doğalgaz bölge müdürü  Doğan Gürler’in açıkladığı 2015 yılı piyango listesinde de yokuz Bizim mahalle yokk.. Ey yetkili kişiler Ordu Merkezde hangi mahallede hangi sene Doğalgaz çalışmaları olacak hiç değilse onu açıklayın..Şahincili mahallesinin içi de köstebek yuvası gibi olmuş oraları da kim düzeltecekse düzeltsin. Vatandaş Belediyenin yol çalışması zannediyor. Özellikle Yağmurlu havalarda vatandaş ağzına geleni söylüyor.

            27.4.2008 de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hemşerimiz Hilmi Güler’in zamanında  doğalgazla ilgili ilk çalışmalar başlatılmıştı.  Ordu Giresun lisansını 30 yıllığına almışlar  bu hesaba göre çalışmaların tamamlanmasına  22 sene kalmış.

            Ölmeyen vatandaşlar hizmetin tamamını görür.

            Genel Müdürün açıkladığına göre Ordu’da 36.500 aboneye Doğalgaz hizmeti veriliyormuş. Özel torpilli binalara özel zamanlarda özel  çekilen gaz boruları da bu hizmetin bir parçası oldu ucuz tarifeden ısınıyorlar.

            Ordu’nun merkezinde ki  Zaferimilli  mahallesine  gelince ve Genel müdürün  hizmet gidecek mahalle listesinde olmadığımız içindir ki biz daha çook bekleriz çok.

             Doğalgazlı olmak veya olmamak işte bütün mesele bu..!

                      

 

 

 

                           HAKİM KARAHACIOĞLU

                      ŞAİR    KARAHACIOĞLU

 

                 Bir zamanlar  Ordu Tapulama Hakimliği  yaptıktan sonra 1973 yılında Yargıtay Hakimliğine atanan, çeşitli görevlerden sonra  1996 yılında 5. Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığından emekli olan Hakim Ali Haydar Karahacıoğlu Yazdığı ve 2014 yılında yayınladığı    “Hizmet Ettiğim Ağalar Yaşamadı “ Taşlamalar-Karamizahlar  isimli Şiir Kitabını Ordu’daki dostlarına da  gönderdi.

                  Kitabında  Yakın dostu arkadaşı Ahmet Tufan Şentürk Hakim Ali Haydar Karahacıoğlu hakkında  duygularını  şöyle anlatıyor:

 

                        Çoluk derdi,çocuk derdi,el derdi

                         Bu nedenle koca bina bel verdi.

                         Öldüğümde yazın mezar taşına.

                          Buna rağmen insanları severdi.

                         İşte bu kara mizahın hiciv ustası Ali Haydar Karahacıoğlu .

                  O yalnız hassas bir şair değil. Öyle sanıyorum aynı zamanda adil bir yargıç.

                   Yalnız insanları değil ,hak ve adaleti de sever. “Deveciden dostu olanın kapısı büyük olurmuş” O bir Karadeniz uşağı . Hem de nasıl ? Güler yüzlü tatlı dilli eskilerin deyimiyle “dertlilere deva,borçlulara eda” olabilen birisi Her kes onun yardımına koşar mı,koşmaz mı bilmiyorum  ama o herkesin yardımına koşar.”..

  

                  Hakim-Şair   Karahacıoğlu  131 sayfalık şiir kitabının Arıyorum ismini verdiği en son şiirlerinin ilk dörtlüğünde    bakın duygularını  nasıl anlatıyor :

                                    ARIYORUM

                          Yıllarca dağıtmışım şimdi bulamıyorum,

                          Mülkün temeli olan adalet arıyorum,

                          Ondan ayrı kalalı mutlu olamıyorum,

                          Yurdumda herkes için saadet arıyorum.

 

                                   NANKÖRLÜK

                          Masraf yapmaya değmez ürün vermeyen boğa

                          Yılan sürünür çıkar tepesi yüksek dağa

                           İnsanda vefa olmaz , çiğ süt emmiştir çünkü ;

                           Nedense yaşamıyor hizmet ettiğim ağa.

         

                 Şair Hakim Karahacıoğlu’nun Şiir kitabının  biyografisinde ise  bakın neler  yazılı :

 

              1931 yılında Trabzon Vakfıkebir’de doğan Ali Haydar Karahacıoğlu’nun memleketi Görele’dir 1939 yılında İlkokula Ünye’de başlamış Tirebolu Dumlupınar ilkokulunda bitirmiş.

              Ortaokulu Ünye’de Liseyi Giresun’da okumuş.

               İstanbul Hukuk Fakültesini 1954 yılında bitiren Karahacıoğlu askerliğini Yedek Subay olarak Çorlu’da yapmıştır. 1956 yılında Ünye’de Hakimlik stajına başlamış daha sonra sırasıyla Tutak,Göle,Araklı Hakimlikleri , Ordu Tapulama Hakimliği görevlerinde bulunduktan sonra 1973 yılında Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanmış 1974 Yılında Yargıtay Genel Sekreter yardımcısı olmuş 1977 yılında Yargıtay üyeliğine 1988 yılında 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına seçilmiştir.1996 yılında emekli olup Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Onursal Başkanıdır.Türk Basın Birliğinin  onur kurulu üyesidir. Ali Haydar Karahacıoğlu evli 4 çocuk babasıdır.

             Çeşitli dergilerde yayınlanmış şiir makale hikayeleri ile Çile Düşlerim, Damlalar ,Kuzey Rüzgarı Bakışların, Çağların Yorgun Adamı, Kuyruk, Dalkavuk,Tomurcuk Güller ve Dikenler, Sevgi Harmanı, Sonradan Görmeler, Süslü Ev Köpekleri ,Gönül Ocağı, Güz Gülleri,adlı  şiir Kitapları yayınlanmıştır.

           Hukuk ile ilgili 10’u aşkın kitabı bulunan şairin çeşitli derlemeleri yayınlanmış, mesleği ile ilgili makaleleri mevcuttur.

            Karadenizli hemşerimiz Hakim Şair Ali Haydar Karahacıoğlu’na bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar dilerim.

 

                          ORSEV  AİLESİ

                        

                               Ordu Sanat evi ORSEV’in  11. olağan Genel Kurul toplantısında Orsev’in faaliyet raporunu okumak için kürsüye gelen Orsev Başkanı Sevinç özel  Sayın Divan Değerli konuklar diye başladığı konuşmasında salonda hazır bulunan Orsev’in saygın üyelerine özetle  söyle seslendi.

                            Hoş geldiniz sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bu yönetim döneminde de büyük bir özveri ile Ordu’muzun Kültür Sanat , turizmine ve tanıtımına önemli katkılarda  bulunmaya çalıştık ve ilimize zengin bir sosyal alt yapı kazandırmakta katkılarımızın olduğunu sanmaktayım. Her zaman olduğu gibi Ordu’nun sosyal yaşantısına renk kattık, güzellikler getirdik. Seçici tutum ve duruşumuzla beğeni  ve sevgisini yükseklere taşımaya devam ettik.

                            Ordu’muzda sanat evi  Orsev’in bir marka olduğuna inanıyorum.  4. dönemimizde de Kültür ve sanat adına  Bakanlığımızın da katkı destekleriyle  iyi işler yaptık  bundan da sevinçliyiz, gururluyuz. Teşekkür ederiz ” dedi.

                          1964 senesinde Kurulan ve Perdelerini 50 senedir kapatmayan  Ordumuzun gözbebeği Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’den sonra 1991 senesinde sanatçı Gülçin – Aydın Üstüntaş ve yakın dostlarının kuruluşunda katkı sağladığı ORSEV Ordu’muzun sosyal ve kültüren etkinliklerinde 33 senedir  saygınlığı ile var olan bir kültür, sanat  kuruluşumuzdur . Sayısız  kültür ve Sanat  etkinliklerinde öncülük yapan imzası olan ORSEV’in başkanlığına son yapılan 11.genel kurulda yeniden Sevinç Özel  getirilirken .   2. Başkanlığa  Nemci Oğuz  Sekreterliğe  Gülten Pazar, , Üyeliklere de  Tuncer Engin, Metin Koç  Nural Akgün, Hacer Topçuoğlu ,,Saime Sakarya, Firdevs Çakır seçildiler.

            Ordu Sanat evi  ORSEV  kuruluşundan günümüze kadar Başta tiyatro olmak üzere Şiir geceleri Konserler  Resim ve fotoğraf sergileri, paneller ebru ve resim  kursları  kitap imza günleri olmak üzere onlarca sanat kültür etkinliklerinde, özellikle Şiir gecelerinde Valilerimiz, Belediye Başkanlarımız  Jandarma alay komutanlarımız Emniyet Müdürlerimiz  Ordu Üniversitesin eski  Rektörü  Haluk Özkefeli ve Bürokrasimizin üst düzey yöneticileri Şair ve yazarlarımız okudukları şiirlerle ,anlattıkları fıkralarla  sanatsever Ordu lulara unutulmaz  Kültür sanat geceleri yaşatmışlar sanatsever Ordu’luları mutlu etmişlerdir.

           Orsev’in organize ettiği kültür sanat geceleri  her zaman takdir edilmiş gönülleri fethetmiştir. Ordu Sanat Evi ORSEV  Kültür Bakanlığının  da katkılarıyla   2014 ün son Tiyatro oyunu Tayfun Türkili’nin Yazdığı Ordu Üniversitesi Öğretim üyesi Yasin Akyüz’ün yönettiği  ve Ordu’muzun kadrolu  imamlarının başarıyla sahnelediği   “ Naşı muhteremler” adlı eseri   Ordu  eski Valimiz Orhan Düzgün’ün daveti üzerine  eylül ayı içinde  Kayseri’de sahne almış ve takdirle izlenilmiş ayakta  alkışlanmıştır . Ordu Sanat Evi ORSEV’in Sanatsever Ordu’lular için hazırladığı  sezonun yeni Tiyatro oyunu ise Turgut Özakman’ın yazdığı Resimli Osmanlı Tarihi adlı eseri yine Öğretim üyesi  Yasin  Akyüz Sahneye koymak için Orsev’in değerli Tiyatro sanatçılarıyla çalışmalarını sürdürmektedir.ORSEV Kültür ve Sanat dallarında yaptığı çalışmalar la Ordu’muzda marka olmuş , takdir edilen bir sivil toplum kuruluşumuzdur.

                Ordu’muza Sanat ve Kültür dalında hizmet vermekten başka programı olmayan  Orsev’e kurulduğundan bu güne kadar gönül ve destek veren herkese, Orsev’in değerli üyelerine  yöneticilerine  , hizmet  sorumluluğunu üstlenen  eski başkanlarına ve de son genel kurulunda yeniden göreve getirilen   Fedakar başkanı   Sevinç Özel’e saygıyla .

                 İyi ki varsınız Orsev ailesi  .

               Kültür ve Sanat adına yapılan  Her şey, yapılan bütün güzellikler  Ordu’muz  için derken de başarılarınızın  devamını diliyorum.. 

                


 

     FEDAKAR GAZETE DAĞITICILARI.

11 Ekim Dünya Gazete Dağıtıcıları günü Ordu Gazeteciler Cemiyeti’nin Ordu Tahıl Pazarı meydanında düzenlediği sade ve anlamlı bir törenle Kutlandı.

                 Amasya’daki Şehit Törenine katılan Ordu bürokrasisinin yöneticilerinin dışında  Gazete dağıtıcılarının ,basın mensuplarının ve bazı  vatandaşların hazır bulunduğu  törende  Gazeteciler Cemiyeti başkanı Recep Aydın ve Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş günün anlamı ile gazete dağıtıcılarının zor şartlar altında kapı kapı dolaşarak  özverili çalışmalarını anlatılar.

                Tören sonrası misafirlere yiyecek içecek ikramında bulunuldu.

                Tören öncesi sohbette Gazeteci Temel Aşar’ın Başkan Tekintaş’a  buradaki en eski gazete dağıtıcısı benim sözlerini Başkan Tekintaş Kürsüye taşıdı. Bende başkanla sohbetimizde  Başkan Tekintaş’a gazete dağıtıcılığından gelen, Gençliğinde  Babasının Esnafın Sesi gazetesini dağıtan yazarı çizeri olan arkadaşımız Necdet Uzun’un çeşitli gazetelerde yazı işleri müdürlüğü genel yayın yönetmenliği habercisi ve  köşe yazarlığından sonra Samsun’da  Anadolu Ajansı Bölge müdürlüğünden emekli olduklarını anlattım. Başka örnekler de verdim.

                  Gazeteci Necdet Uzun arkadaşımız şu an Samsun’da Günlük yayınlanan Haber gazetesinin Ortaklarından ve yöneticiliğini yapmaktadır. .

                 Gazeteci Atilla Şimşek’in de çocukluğunda Babası Rıza Şimşek’in görev  yaptığı Çatalca’da  gazete dağıtıcılığından Yıllar sonra Ordu’da Gazete Patronluğuna, Tribün gazetesinden söz ettim oradaki arkadaşlara. Tek kişilik gazetesin sahibi  Yeşil gazetenin  Cesur  Ordu gazetesinin sahibi  Berkant Doğan ve diğer zor şartlar altında gazetelerini çıkaran   fedakar gazetecilere, gazete sahiplerine Anadolu’nun fedakar Gazete dağıtım emekçilerine selam olsun.. Belediye  Başkanı Engin Tekintaş tören sonrası  gazete dağıtıcılarını tek tek kutladı öptü başarılar diledi..

                 El dizgisi ile mürettiplerin harf harf ,dizdiği  eski mahalli gazeteler geldi aklıma. 1977 senesinde el dizgisi ile  başlayan günümüzün Bilgisayar teknolojisi ve Ofset basılan mahalli gazetelerin den Karadeniz 52 Gazetemizin fedakar Dağıtıcısı Makinisti, emekçisi , emeklisi  Adem Demirbaş’a da özellikle buradan  teşekkür ederim.

                Gazetelerini baskı sonrası katlayan sabahın erken saatlerinde yaz kış yağmur çamur  kapı kapı okuyucusuyla buluşturan Fedakar Gazete  Dağıtıcılarımıza Sevgiyle..

                Gazete Dağıtıcıları Gününüz kutlu olsun.


 

                  BELEDİYE HİZMET BİNASI

 

               Eski Belediye Hizmet binasının Temel ayaklarında ortaya çıkan güvensizlik nedeniyle yıkımına karar verildikten sonra bu alanda yeni bir hizmet binası Yapımı  için proje aşamasında Belçika’da yaşayan Hemşerimiz Ordu’lu  Dünyaca ünlü mimarlardan Şefik Birkiye’nin çizdiği proje kabul gördü.  Mimar Şefik Birkiye’nin   projesi yapım aşamasından önce TESK otelde Basına mühendis ve mimarlara  Davetlilere  Özgeçmişi okunduktan sonra   Eski Belediye Başkanı Seyit Torunla birlikte projesini  tanıttı. Binanın yapımının bütün aşamalarını anlattı Ünlü Mimar  Davetlilerin ve basının sorularını tek tek yanıtladı. Eleştirilere cevap verdi.

          Yeni  Binanın  zaman içerisinde temeli açıldı deniz seviyesinin altında olduğu için gerekli  su tecridi yapıldı kazık beton temeller atıldı.Zemin sağlamlaştırıldı  .Birinci kat betonu ve diğer katların beton aksamları döküldü. Projenin güzel görüntüsü ve estetiğini tamamlayacak olan  ve binanın yanında yapımı tasarlanan projenin bütününü sağlayacak olan  Saat kulesi   iptal edildi.

           Şimdilerde  binanın dış pencereleri ve  çatısı tamamlandı Dış cephe görünümü ortaya çıktı. Yapıldıkça daha da güzelleşen Belediye binasının şu anda dış cephesinin mantolanma işlemleri yapılırken Gazetelerde bir haber ajansı muhabiri tarafından yandan  destekli garip benzetmeler ortaya atılarak Belediye binası neredeyse “Yunan Mimarisi ile benzerlik” suçlaması ile ajans tarafından gazetelere servis edildi.

            Neymiş de “Binanın ön cephesi antik Yunan tapınağı görünümü kazandıran teras ve dört sütuna oturan alınlık (fronton) ile taçlandırması dikkat çekiyor. muş.!  Binada sütün olmadan Bu destekli eleştiriyi okuduktan sonra Nasrettin hocanın Küp hikayesi geldi aklıma. Onu da yazıdan sonra soran olursa hatırlatırız..

           Eski Belediye Başkanı Torun’un zamanında yapılan marka hizmet projelerinden birisi olacak olan Dünyaca ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin Proje bedeli almadığını açıkladığı  bu projesini eleştirecek bilgi sahibi  ve de birikimim olmadığı için Sayın Birkiye’nin avukatlığını yapacak  konumda da  değilim.

     Bürütüs’de  

         Ama derler ya “ Sezarın hakkını da Sezar’a” vermek gerekir diye de  düşünüyorum kendimce ...

            Ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin  çizdiği bu Proje zamanında  Samsun Tabiat Varlıklarını  Koruma Kurulunda da görüşüldü Birkiye Projesini orada da anlattı çizdiği projesi onaylandı. Bu  kurulun üyelerinden birisi de Ordulu Mimarımız Haluk Karamanoğlu idi.

           Kurullardan da tasvip gören bu güzel projenin Mimarını bu şekilde garip ithamlarla ve benzetmelerle  eleştirmek haksızlık olacak diye de düşünüyorum..

           Yeni Belediye Hizmet  binası bittiğinde mutlaka Ordu’da alışagelmiş inşaat türlerinin dışında  marka olacak bir hizmet binası  olacak.  Belediye Hizmet Binası Projesi tamamlanmadan “Günah Keçisi” aramanın gereği de  yok diye düşünüyorum.

            Ordu’muza  marka  bir projeli  örnek ,bir mimari eser yerleştiriyorsun

            Eline yüreğine sağlık Hemşerim.

            Geçmişte Ankara’daki  Ak Parti Genel Merkez binasının ön cephesi içinde  bazı benzetmeler yazılıp çizildiğini de hatırlıyorum.

           Bilindiği gibi Ankara da Atatürk Orman Çiftliğinde yapılan Yeni Başbakanlık binasının  Proje  mimarı da Hemşerimiz  Şefik Birkiye dir.Ünlü mimarımızın  annesi ve babası Ordu’da ikamet etmektedir.

 


 

YOLLAR..YOLLAR..

 

        Altınordu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş göreve geldikten bir müddet sonra ki bir açıklamasında Yollar arabaların kaldırımlar vatandaşların diye bir yorum yapmıştı. Özellikle kaldırımlarda yürümeğe çalışan vatandaşları rahatlatan bu sözcükler halen gündemini muhafaza ededursun vatandaşlar özellikle yayalar Başkan Tekintaş’ın bu açıklamasının son neticesini merak ediyorlar ve de bekliyorlar.

        Dondurma dolapları, meşrubat dolapları, su dolapları vs bir sürü dükkanların içerisinde bulunması gereken emtia vatandaşın yaya yolu üzerinde veya kaldırımlarda müşteri bekliyor.  Özellikle dondurma satmak için ille de dondurma dükkanı açmak gerekmiyor. Cola , Dondurma dolabını yolun ortasına koy gerisi önemli değil. Öyle kaldırımlar var ki iki kişi yan yana dolap sıkıntısından geçemiyor. Dondurma dolabı vatandaşı görünce ..!kaldırımdan yola inemeyeceğine göre vatandaş yaya kaldırımdan trafik yolana inmek zorunda kalıyor. Tabi bu yazmak istediklerim yeni belediye döneminde icat edilmiş bir ticaret şekli değil. Eski dönemlerin alışkanlıklarından günümüze devam eden kötü alışkanlıklar  bunlar.

          Aksini  söylersek de haksızlık yapmış oluruz. Ama sonuç olarak bu kötü alışkanlıklarımızdan vaz geçmemiz gerekiyor. Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek ile Son olarak bayram öncesi birlikte yürüdük bu iki caddemizde .Gerçekten Trafiğe kapalı iki caddemiz var buraların  disipline edilmesi gerekiyor. Caddelerimizin çoğu bu karmaşıklığın içerisinde . Kaldırımlara gelince sakat arabaları için yapılan meyilli kaldırımlar  düşünce olarak Avrupa normlarına göre  ama buraları en çok kullananlar lokanta ve lahmacuncuların pidecilerin motosikletleri ile  gençlerin bisikletleri kol geziyor.

            İnanır mısınız  bu  Kaldırımlarda bir sakat arabası görmedim varsa yoksa motosikletli bisikletli  kovboylar kaldırımlarda cirit atıyorlar. Ne dur diyen var ne yasak diyen görevliler var. İnanır mısınız Engelliler için ayrılmış özel oto park yerine bile araç park eden sağlamlar var.! Almanya’da yaşayan bir arkadaşım bir eczanenin önündeki  engelli araç yerine park eden bir sağlam sürücüyü görünce “Şu olay Almanya’da olsun sürücünün anasından emdiği sütü burnundan getirir görevli polis. Bir daha tövbeler olsun bu işi yapmaz yapamaz.”

           Vatandaşında arzusu Başkan Engin  Tekintaş’ın dediği gibi “Yollar arabaların kaldırımlar yayaların” olması bu düzeni de ilgili belediyenin ve trafiğin düzene sokması  gerekiyor.

           Belediyemiz yetkililerini görevlendirip bu karmaşaya  müdahale etmediği sürece vatandaş daha çok bekler. Yaz akşamları sahildeki gezi kaldırımındaki bir garip   bisiklet trafiğini de gördük.. Yolda  rahat ve emin  bir kaldırımda güvenli  bir şekilde çocuklarıyla  yürüyebilmeyi hangi yaya  arzu etmez ..!


TURİSTİK KUM DEPOSU!

Turizm Master Planı içerisinde, Turistik Turnasuyu sahilinde Belediye’nin resen imar parseli yaptığı sahil bandı içerisinde bulunan kum ocağı etrafında bulunan komşu parsellere konumu ile çevre kirliliği yaptığı, etrafına  zarar verdiği için bazı arazi sahipleri tarafından Belediye’ye Turistik(!) kum deposu için  şikayet dilekçesi ile müracaat edildiği halde cevap verme gereği de gösterilmiyor.

Turistik alanda parsel arazilerin ortasındaki kum dağı hangi amaca hizmet veriyor. Bu çok çok özel Turistik Kum Deposu (!) Ordu turizmine daha ne kadar hizmet verecek, katkı sağlayacak onu da Kültür Turizm Müdürlüğü’ne sormak gerekiyor! Görülmeğe değer turizm bölgelerimiz içerisinde turistik kum deposu olan ilk şehir Altınordu mu olacak?

Turistik sahillerimiz de Ürgüp, Göreme misali 5 katlı kum depoları da en çok Japon turistlerin dikkatini çeker sanırım...

Turnasuyu’unda Karayolunun deniz tarafında Belediyece parsellenmiş arazi sahibi Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ a verdiği kişiye özel dilekçesinde arazisinin mağduriyetini uydu fotoğrafları ile belgelemiş beş katlı apartman yüksekliğindeki  çirkin kum yığını Kumdağ görüntüsünün konumunu dilekçesinde bütün teferruatıyla Büyükşehir Belediye Başkanı  Enver Yılmaz’a belirterek mağdur arsa sahibi olarak ikinci defa şikayette bulunmuş,

Vatandaş ikinci şikayet dilekçesinin son bölümünde şöyle demiştir,

“ Ordu Belediyesi, havaalanı yolu üzerindeki  bu çirkin görüntüye daha ne kadar müsaade edecek.

Biz arsa sahiplerinin turizm mastar planı içerisindeki “imarlı arsalarımızı” gerçekten arsa olarak kullanabilmemize imkan verilmesini saygılarımla, takdirlerinize arz ve istirham ederim.”

Yüz, iki yüz yıllık dedelerinden kalma fındık bahçeleri resen arsa yapılan arazi sahipleri arazilerine bundan böyle arsa vergisi verecekler. Parsel olmuş arazilerini bu kum dağının çıvarındaki parsellerini ihtiyaçları olduğunda satamayacaklar, ihtiyaçlarını gideremeyecekler. Kum dağının eteklerindeki parsellerinin alıcısı olmayacak. Kum dağının sahibi turistik kumlarına her zaman alıcı bulacak.

Arsa sahiplerinin parsellerinin kaderi belli olmuştur.Turistik  kumların fendi parselleri yedi...! mi diyeceğiz?

 

BOMBA ÇUKURU 

GÖRÜNTÜLÜ KUM OCAĞI!

Daha önceleri yazdığım bir yazıdaki garip kum yığını için yukarıdaki başlığı seçmiş, Turnasuyu’nun turistik sahilindeki bu çirkin görüntüyü anlatmak için bu başlığı uygun görmüştüm.

Turnasuyu’nda turistik sahillerimizde beş katlı apartman yüksekliğindeki yeşil dokunun ve parsellerin ortasındaki kum ocakları uzaydan, karadan görünüyor da Belediye yetkilileri görmüyor mu? diyerek yazımı bitirmiştim. Ama gözüküyor ki Bu yapılan yanlışlıklar yapanın yanına kar kalıyor. Yapan duymuyor, Belediye görmüyor veya görmemezlikten geliyor. Turnasuyu’nda Turizm  Master Planı içerisinde bu garip kum deposu gelişmekte olan  Ordu turizmine katkı sağlayacaksa söylenecek başka bir şey kalmıyor. Gerisi biz yazıyoruz biz okuyoruz..

 


“YALNIZ VE CESUR”

  

                 Hopa’dan  kürekli kırmızı filika teknesiyle , deniz yolu ile yola çıkan Nükleer Karşıtı Yeşil düşünenin sahibi Hüseyin Ürkmez isimli denizci Teknesinin gövdesine yazdırdığı “Nükleersiz Türkiye için Kürekle Karadeniz” sloganı ile tek başına 1500 km yol yapacak.

                  Giresun’dan Ordu istikametine hareket ettiği andan itibaren Ordu Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın’la telefon görüşmesi sonrası Çevre Derneği ikinci başkanı Em.Albay Metin Koç tarafından saat başı aranarak yol güzergahı için bilgilendirilmiş Ve Saatler sonra akşamüzeri Halk Bankasının karşısında ki sahilde karşılanmıştır. Gazeteci Coşkun Özbucak arkadaşımız Denizci Hüseyin Ürkmez’i Bulancaktan önceden  karşılamış gazetecilere de haber atlatması yapmıştır.

         Kırmızı filika teknesini sahilde demirleyen Ürkmez deniz kenarında bir basın açıklaması yaparak Karadeniz seyahati ile ilgili bilgiler vermiştir. yapmış Nükleersiz bir Türkiye için Tek başına Karadenizi bir baştan diğer başına kürekle geçerek, Türkiye’de Akkuyu’da ve  Sinopta yapılacak Nükleer enerji santralinin üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde  deniz canlılarını etkileyecek  bio çeşitliliği öldürecek . diyerek Nükleer santrallerin tehlikesine dikkat çekti.

        Yıllar önce Rusya’da bir kaza sonucu patlayan Çernobil Nükleer santralinin özellikle Karadeniz’de yaptığı Radyasyon tehlikesinin Kanser hastalığının ne düzeyde evlerimizde hissettiğimizi zaman içerisinde yaşıyoruz. Söylenen oldu Kanser hastalığı bir kabus gibi  evlerimize çöktü.

          Kanser hastalarımız var.

         Kırmızı filika teknesiyle Tek  yürek tek çift  kürek Hopa’dan denize açılan Nükleer karşıtı kahraman denizci Ordu sahil kumsalda yaptığı basın açıklamasının sonunda şöyle diyor:

        Ben Hüseyin Ürkmez Ülkemizde nükleer Santral kurulmasına insan gücüyle karşı çıkabileceğimiz düşüncenin temsilcisi olarak 1500 km kürek yolculuğuma Hopa’dan başlıyorum, sizler de Karabasan gibi  Karadeniz’in , Akdeniz’in üzerine çökmeye hazır radyasyon yüklü bulutları dağıtmak zorundasınız !

          Kahraman denizci Ordu Kumsalındaki  basın açıklaması sonrası sadece içme suyu istiyor.Gazeteci  Coşkun arkadaşımız büfeden içme suyu alarak  denizciye veriyor. Ürkmez filikasının demirini kumdan kaldırıyor. Kaptan teknesine havanın kararmasına yakın biniyor bir hatıra fotoğrafı çektiriyor. Küreklerine  asılıyor rıhtım istikametinde yoluna efirli sahilinde mola vermek üzere ve  siya kürek Sinop’a doğru  kürekle  devam edecek.Nükleer karşıtı 1500 Km lik  Karadeniz parkurunu tamamlayacak...

      Düşünce Yolun açık olsun “Yalnız ve Cesur” Denizci Hüseyin Ürkmez Küçük  Filika teknenle Kaptan şapkanla  Karadeniz’i geçersin, ne denizler görmüş yalnız kaptansın. Nükleer karşıtı büyük işler yapıyorsun. Seni destekleyen sponsorlarına, KESK Sinop Şubeler Platformuna selam.

        Eline, cesur yüreğine sağlık..

 

  
HAYVAN SEVGİSİ

 

Sırrıpaşa  caddesindeki Şans Bayi eski Orduspor’un kalecilerinden Arkadaşımız Osman Çolu bu günlerde eli alcıda boynundan asılı görenler geçmiş olsun dileklerini iletiyorlar.

       Osman arkadaşımız iş yerinde inanılmaz bir kaza sonucu sağ elini bileğinden ciddi şekilde kesmiş. Soranlara ise başından geçen olayı gülerek anlatıyor.

        Osman Çol işyerinde cam kavanoz içerisinde Kırmızı Japon balıkları besliyor. Zaman zaman akvaryuma atılan özel balık yemlerinden akvaryumun suyu bulanıyor:Osman üç günde bir bu suyu değiştiriyor akvaryum kavanozunu temizliyor. Yine böyle bir günde Salih Şan arkadaşımız Osman’a balıklar havasızlıktan olacak suyun rengi dönmüş havanları kurtar diye takılıyor.

         Osman arkadaşının bu isteğini gülerek karşılıyor ve oturduğu yerin arkasındaki yuvarlak kavanozu tek eliyle tutup masanın üzerine koyarken ÇAAT diye bir ses duyuyor. Kaleci  file bekçisi  Osman arkadaşımız bu sesi duyunca ani bir refleksle kavanozun altından tutmak isteyince Balıklı kavanoz birden dağılıyor Osman’ın elini bileğinden Ciddi bir şekilde kesiyor. Balıklar dağılan kavanozdan yere dökülüyor.

        Bilekteki atar damar kesiğinden her tarafa kan sıçrıyor. Osman hemen bileğini üzerinden sıkıca tutuyor ve Salih Şan’a arabasının anahtarlarını vererek Devlet Hastanesine gidelim diyor.

       İşyerini kapatıp hemen Devlet Hastanesine gidiyorlar. Devlet hastanesinde Mikro cerrahi uzmanı olmadığından Osman’ın damar ve sinir kesiği   eline müdahale edemiyorlar.

        Medical Park hastanesine Uzman Dr Hilal Hanıma gönderiyorlar. Kaptan Salih Direksiyonda Osman’ın eli bileğinde Osman’ı Hastaneye yetiştiren Salih Şan yaralıyı Hastaneye teslim ediyor. Hilal Hanım 2.5 saatlik bir ameliyat sonrası Osman’ın kesilen sağ el bileğini ameliyat ediyor Osman emin ellerde sağlığına kavuşuyor. Şimdi alçılı eli boynunda müşterilerine hizmet vermeğe çalışıyor.

          Geçtiğimiz ay içerisinde Uğur Engin 12 senedir  gözü gibi baktığı Kangal Cinsi köpeğini deniz kenarındaki evinden köpeğini denize götürürken boyun tasması çıkınca köpeğini tutup tasmasını takarken köpeği tarafından sağ eli ısırılıyor elinde  kırıklar var. Devlet Hastanesinden Samsuna 19 mayıs üniversite hastanesine gönderiliyor. Hayvan sevgisi olan iki tanıdığımızın kaderi aynı. Osman Japon balıklarının Uğur Engin köpeğinin hışmına uğruyor.İkisi de sağ elinden ciddi şekilde yaralı geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayvan sevgisi dedikleri bu olmalı...

          Ordu Devlet Hastanesinde her şey var Micro cerrahi uzmanı doktor yok. Kazazede arkadaşlarımızın kaderleri aynı sevdikleri hayvanlarının hışmına uğramışlar.

 

 

                             DOĞALGAZ

 

       Geçenlerde Doğalgaz Sancısı diye bir yazı yazdım Altınordu Belediye  Bşk  Engin Tekintaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz dan mahallelerine bir türlü Doğalgaz Hattının gelmemesinden rahatsız olan insanların mağduriyetlerinden bahsettim.

       Bir apartman mesafesinde komşu apartmanına kadar gelen doğal gaz  birilerine rahatlık güzellik getirirken diğer tarafa sıkıntılar getirmesine neden oldu. Soğuk kış günlerinde Komşu apartmanın bacasından beyaz dumanlar çıkarken bizim bacadan çıkan kömür ün kara dumanı için küfür yememek olası değil. Doğal Gazla tanışmak için özel yerlerde Özel torpilli Apartman Ya da  torpilli mahalle olacaksın..Doğalgaz’ın nimetinden istifade edeceksin..!

         Bunu düz mahallede geçtiğimiz sene yaşadık gördük Bir  Pazar günü Fındıkgaz’ın çalışkan elemanları Özel iki apartmana Benetton mağazasının önünden  özel Doğal Gaz hattı  çektiler. Şimdi Düz Mahalledeki şanslı  efendiler Torpilli  Gaz hattının  keyfini yaşıyorlar olayı yakinen gören bizlerde özel Doğalgaz hattının  dedikodusunu yapıyoruz. Bu özel hat için  Eski Valimiz Orhan Düzgün’ün telefonla Fındıkgaz’a  talimat verdiği veya rica ettiğini de  biliniyoruz.

           Zaferi Milli Mahallesinde çok eskilerde Çoğunlukta Ermeni Vatandaşlarımızın oturduğu nu  biliyoruz acaba diyorum bu mahallenin  sakinlerini mi cezalandırıyorlar diye de düşünesi geliyor insanın.

          Ordu’daki Doğalgaz’ın mimarı  2015 Milletvekilliği seçiminde  Enerji ve tabii kaynaklar eski Bakanımız Ordu’nun sevilen insanı M. Hilmi Güler’in yeniden Ordu’dan Milletvekilliği için adayı olacağını öğrendik bir hatırlatalım dedik.. Ordu’nun Doğalgazına adaletli dağıtımına bıraktığı yerden ancak Hilmi Güler  sahip çıkar diye de düşünüyoruz.

           Ayrıca  Belediyeler üzeri çalışan Fındıkgaz şirketi Ordu’da hangi mahalleye ne zaman girip çalışacak bunun bir program  açıklamasını yapsa da Doğalgaz beklentisi olan İnsanlar öğrense diye de sorası geliyor insanın.

            Kış geliyor kış...

            Şehrin ortasındaki Zaferi Milli Mahallesine Aziziye mahallesinin büyük bir kısmına  ne zaman Doğal Gaz  sırası gelecek bir bilen varsa söylesin de insanlar öğrense  “Çin İşkencesinden” kurtulsa diyede yüksek sesle düşünüyorum.

          Senelerce  Evlerimizde  Fındık Kabuğu Odun kömür yakarak ısınmağa çalıştık yıllarca. Ordu’muza Doğalgaz imkanı geldi ise de bazı  torpilli insanlar gibi bizlerde sade vatandaş olarak mahallelerimizde  bu imkandan bir an önce faydalanmak istiyoruz.

           Sorarsanız adımız Büyük Şehir ..derken Büyükşehir belediyesinde yaşayan insanlar olarak Büyükşehirin insani hizmetlerinden de yararlanmak istiyor insanlarımız.

          Belediye Başkanlarımız Engin Tekintaş dan Enver Yılmaz’dan Doğalgaz Mağduru mahalle sakinlerinin tek  isteği sadece bu.Şehrin bir çok mahallesinde ki yolları Köstebek yuvası gibi delik deşik eden doğalgaz şirketine Belediye başkanlarının sözü  de fazla geçmiyor açtıkları doğalgaz çukurlarını bile kapatmakta zorlanıyorlar dı.Mahalle sakinleri de Doğalgaz çalışmalarını Belediyeden biliyor.Eski başkan Seyit Torun zamanından bu olumsuz  sıkıntıları da biliyoruz.

         Son günlerde ikide bir  Doğalgaz derken de Büyük Şehirde yaşayan Doğalgaz mağduru  vatandaşlar  olarak  çok şey mi istiyoruz sorusu geliyor akıllara..

         

 

           

 

              DOĞALĞAZ SANCISI

 

 

Ordu’da Doğalgaz Projesinin Mimarı yaratıcısı Başarılı  Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı hemşerimiz  Mehmet Hilmi Güler’dir  kuşkusuz. . Bu gün evlerinde Doğalgaz dan yararlanan binlerce aile Güler’in Hizmetini unutmayacaktır kuşkusuz.

 

Özellikle kış aylarında Ordu’nun üzerine kara bir kabus gibi çöken kara kömür dumanı ve  insanların ciğerlerine çöken kömür kokusu insanlara nefes aldırmazken Uygulanan Doğal Gaz projesi ile Ordu’da Doğalgazı alan  şanslı mahallelerdeki binaların bacalarından çıkan temiz beyaz dumanlar insanları ekonomik olarak da  rahatlattı .Evlerde ocaklarda tüp şofben de tüp  derdi sorun olmaktan çıktı  Ordu’nun yarısı yakıtta çağ  atladı diğer yarısı da doğalgaz şirketinin insafına kaldı. Şanslı mahallelerde .Kömürün isi pisi kalmadı..

Bu rahatlık bazı mahallelerde Doğalgaz  güzellikleri içerisinde devam ederken Şehrin orta yerinde Düz mahalle Aziziye  Zaferi milli mahallesinde Sıkıntı olmaya başladı. Torpille bir Pazar günü özel boru hattı ile gaz verilen ayrıcalıklı  binaların  yanında 20 metre yanına  gaz verilmeyen Apartman sakinlerinin sıkıntıları aylardır giderilmiyor .Yine düz mahallede 30 m2 işyerinin önüne konulan gaz şebekesinin yanı sıra  10- 12 dairelik apartmanlara gaz hattı çekilmemesiyle  Doğal Gaz garipliğinin Şokunu yaşatıyor .

Ordu merkezde Zaferi milli mahallesi sakinleri  senelerdir Evlerimize ne zaman Doğal gaz bağlantısı yapılacak diye beklerken Taşbaşı mahallesinin borusundan evlerine gaz alan Zaferi milli mahallesi sakinleri de var. “ Demokrasilerde çareler tükenmiyormuş” aynen öyle insanlar çasizlik içinde çare bekliyorlar...

          Geçtiğimiz günlerde bir gazetemiz Fatsa ilçemize  İlk Gaz 30 Kasımda verilecek müjdeli haberini yaptığında  Ordu Merkez’in bir kez daha sahipsizliği İnandım.Merkez Ordu’ya yarım yamalak Doğal Gaz hizmeti getiren insanları doğal gaz karamsarlığına iten  eden zihniyet Merkez Altın Ordu belediyesini hizmet dışı bırakabiliyorsa bu yarım hizmeti tamamlatmak da Büyük Şehir Belediye Başkanına düşer diye düşünüyorum.

Eski Belediye Başkanı döneminde açtıkları Doğalgaz hat çukurları doğru dürüst döşemeyen mahalleler arası  sorun yaratan Doğal Gazcıların zihniyetine Büyükşehir belediye başkanı Enver Yılmaz’ın da müsaade edeceğine inanmıyorum.

      Eski dönemde Doğal Gazın  faturasını da  Vatandaş Belediyeye kesti de...

      Şehrimizde doğalgaz alamayan mahalleli  şimdiden kömürünü odununu temin etsin bağlantılarını yapsın  sayılı günler çabuk geçermiş.

      Şehrin ortasında Doğal gaz bekleyen mahalleler bu zihniyetle daha çok Gaz sancısı çekecekler öyle görünüyor da bu Gaz sıkıntısını kış günlerinde şehri ve vatandaşlarını rahatlatmak adına Belediye başkanlarımız Enver Yılmaz ve Engin Tekintaş ilgilenirse çözer diye de düşünüyorum. Veya düşünmek istiyorum...

            Çünkü İnsanlarımız bun hizmeti hasretle bekliyorlar

 

 

                                             

              AH   RIHTIM  AH..!

 

          Rıhtım  İskelesi’nin 1960 senesinden günümüze kadar durumunu ve işlevini iyi bilenlerdenim. Gençliğimde yıllarca iskelede oltayla İskelenin altında zıpkınla balık avladım.  Geçmişte  İskeleye yük almak için yanaşan bacasında AB armalı İsveç yük gemileri ve başka büyük şilepler yanaşır Tonlarca Fındığı alır genellikle Almanya’ya ve yabancı ülkelere taşırlardı. Yan iskeleye sığmayan bu büyük gemiler in boyu iskeleden büyük olurdu. Arada birde İstanbul Trabzon arası sefer yapan  Yolcu gemileri bazen yanaşır İstanbul yolcusunu alırdı. Alırdı diyorum çünkü yıllardır  yolcu gemilerini görmüyoruz. İskele üzerinden yolcularımıza el sallamıyoruz.Karadeniz’de deniz taşımacılığını unutur olduk.

                Deniz Şehri olmamıza karşılık yıllardır İskelemize yolcu gemisi bağlanmadı. Çamsan’a Rusya’dan  tomruk taşıyan ve üç ay ara ile yine Çamsan’a Metanol taşıyan küçük gemiler   ile arada bir maden cevheri almaya gelen gemiler de  olmasa iskelemize gelen giden gemiler olmayacak..

                Eskiye gerilere döndüğümüzde Orduya İstanbul’dan Demir Çimento taşıyan Ahşap büyük Çektirme tekneleri Samsun Bafra dan kavun karpuz getiren tek direkli Çektirme tekneleri iskeleye yanaşıp yük boşalttığını  biliyoruz ve nostalji olarak anlatıyor konuşuyoruz..

                Bu zaman dilimi içerisinde bazen de olsa Askeri gemiler Karadeniz’e çıktığında  iskelemize bağlanıyor çoğu zaman da açıkta demirliyorlar.

 

                                           OLTA AVCILARI BEKLEMEDE...

                İskelemizin anılarımızda kalan en güzel tarafı ise Amatör balıkçıların iskele üzerinde Oltalarını denize atıp balık tutmaları temiz deniz havası alarak iskele üzerinde özellikle akşamları zaman geçirmeleridir. Yıllardır süre gelen Amatör balıkçıların balık tutma zevki ne gariptir ki bu günlerde İskelede Avlanmak yasak gerekçesiyle engellenmektedir..

                Ordu eski Valisi Nusret Budunç’un yine eski  Askerlik Şube başkanı Albay  Faik Altan’ın Bu iskelede bazı akşamları Yakın dostlarının yanında Denize olta atıp balık tuttuğunu biliyorum. Vali Kemal Yazıcıoğlu ve Vali Kenan Çiftçi de tekneyle açık denizde balık tutmayı severlerdi. Bandırmadan orduya gelen Albay Faik Altan’in Sinarit avcısı olduğunu ailece görüştüğümüz günlerde öğrenmiştim Oğlu da arkadaşımdı. Faik amcayla  İskelede kofana yakaladığımız günlerde İskelede Parmaklıkların olduğu Anemon otele bakan tarafta Faik Altan  albaya yer  ayırırdım  . Askerlik Şubesinden Mesai sonrası mutlaka gelir oltasını yemler denize atar beklerdi. Neydi o günler inanır mısınız  700 gramlık Bir kiloluk Lüferin büyüğü Kofana çekerdik özel oltalarımızla denizden . 

               Tabii başka olta avcılarda İskele üzerinden bu güzelliklerden nasibini alırdı.

               Bu yazdıklarımı yaşıtım olta avcıları çok iyi bilirler. Sabahın erken saatlerinde İskelenin uç kısmından oltalarımızı  bir gün önceden  Eski Hastanesinin önündeki kayalıklardan  çıkarttığımız deniz solucanı ve gedalla yakaladığımız Teke dediğimiz balık yemleri ile Rıhtım iskelesinden  Barbun ve sarıkulak yakalardık.

               Memülü lakaplı Mehmet Gül büyüğümüz çok usta bir olta  avcısıydı kırmızı  Barbun balıklarını ikişer üçer iskeleye çıkarttığında  bunlar Memülü’nün gülü diye bağırırdı rahmetli . Her defasında balık tenekesini yarım doldurmadan  da ayrılmazdı iskeleden. Biz onu hayranlıkla seyrederdik. 

               İskelenin en iyi balık avcıları  Rahmetli Memülü lakaplı Mehmet Gül,  Kanberin Ahmet, Nihat ,Nikah memuru Mehmet ağabeylerdi .   Ayrıca İskelenin özel bir yerinde devamlı olta atan Büyük kefal balığı yakalayan  ağabilerimizdi ve onlar  kefal balığı avcılarıydı istavrite olta atmazlardı.Yakaladıkları büyük Kefal balıklarını iskelenin üzerinde dakikalarca seyrederdik   Özel ekmek  hamuru ile kancalı ve  Çapalı oltalarla avlanırlardı.

         Bir zamanlar balığın bol olduğu yıllarda  İskelemizde Mevsiminde Kefal, Sarıkulak Mavraşgil ,Karagöz. Lüfer kofana  İstavrit ,Kapaklı balığı ,izmarit Sargan balığı bazen de denizin en renkli   Bey Balığını da   yakaladığız olurdu. Arada birde küçük  kalkan balığı bile yakalayan şanslı avcılar çıkardı.

          Bu yazdıkların eskilerde kaldı ne güzeldi o günler..Zamanla  Karadeniz’de bir çok  balık türleri yok oldu.Denizin bereketi kaçtı sanki. Tarım ilaçları gübreli sular Özellikle Romanya’dan Tuna nehri ile Karadeniz’e akıtılan ağır metalli atıklar. Kaçak olarak bidonlarla denize kaçak olarak  bırakılan gemiler yükü sanayi ve nükleer atıklar . Yanlış yasak avlanmalar sığ sularda çekilen Troller sahillerde kayalarda atılan dinamitle avlanmalar Karadeniz’deki bazı canlı çeşidini yok etti.

            Balık nesli tükendi sanki  Karadeniz’de özellikle sahillerimizde  gördüğümüz  Olta balıkçılarının ise en ufak bir katkısı yok bu işte..

          Sonuçta Olta balıkçılarına Rıhtım iskelemizi yasaklayan hiç bir  valimiz olmadı.

         Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’ndan  Özel günler hariç İskelenin Olta balıkçılığına Yasaklanmaması ricamız var. Valimizle makamında konuştuk anlattık.Bu bir kurumun anlamadığım yasak diretmesi bizden gelen bir yasak yok Olayı inceleyeceğim dedi..

          Olta avcılarımız    müjdeli haberi hasretle  bekliyor.

 

               BAŞKAN ENVER YILMAZ

 

2011 senesinde Ordu  Belediye Başkanı Torun’un başlattığı  Çevre Bakanlığı ve Avrupa Birliği yatırımlar Daire Başkanlığının maddi  desteği ile  Karadeniz’in en büyük projelerinden Ordu Atıksu Arıtma tesisi Perşembe günü tesisin bulunduğu Melet kenarındaki yerinde törenle açıldı. Başkan Yılmaz Emeği geçen eski  Belediye Başkanına ve yönetimine teşekkür etti

 

              Devlette devamlılık esastır dedi. Tesisin Ordu’lulara hayırlı olmasını diledi. Bu tesisin açılışını yapmak bize nasip oldu diye konuştu.

 

              Başkan Enver Yılmaz Protokolde her zamanki gibi  Modern giyimi ve şıklığı ile dikkatleri çekiyordu.. 

             Ordu valisi  İrfan Balkanlıoğlu yaptığı konuşmasında  bu önemli tesisin yapılmasıyla Ordu’ dan Karadeniz’e artık pis su akmayacak denizin biyolojik hayatında kirlilik olmayacak dedi.Yakın bir zaman içerisinde tesisin arkasında kötü kokular yayan Çöplüğe de en kısa zamanda çözüm getirilmesini istedi.

         Ordu Büyük şehir Belediye başkanı Enver Yılmaz konuşmasının bir yerinde  “Avrupa Birliğinin yaklaşık 10 milyon Euro ve Çevre Bakanlığının 1.650 bin Euro katkılarıyla tamamlanan Büyük Proje Ordu  Pissu arıtma tesisi ile  Ordu inşallah daha iyi yaşanılabilir çevresiyle uyumlu  Türkiye’de Çevre sağlığı ve su arıtma anlamında gösterilen model Bir büyükşehir belediyesi olur demişti..

         Başkan Yılmaz’ın  Çevresiyle uyumlu ve Çevre sağlığı konularına duyarlılığı temennilerine katılmamak mümkün mü ?

        Konuşmalar sonrasında Ordu Valisi  İrfan Balkanlıoğlu, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş  Avrupa birliği delegasyonu ve protokol ile birlikte açılış kordelasını hayırlı olsun dilekleriyle  ve davetlilerin alkışlarıyla kestiler .

       

 

                          İLK PİSSU ARITMAYI  1960 DA

                          MİLLET DÜZÜNDE GÖRDÜK..!

 

           Ordu insanı 1960 da Millet Düzünde kurulan Açıkhava Sahra Hastanesi çadırlarından oluşan bir ilk yardım gösterimi   içerisindeki yerde yine büyük branda yuvarlak iki havuzdan oluşan Askeriyenin mini Pis Su arıtma tesisini görmüştü.

           O zamanlar 19 Eylül ilk okulunda okuyordum. Her kes gibi Arkadaşlarla birlikte büyük çadırların kurulduğu Millet düzüne gittik.Her türlü tıbbi müdahalenin ,ameliyatların yapılabildiği Büyük yeşil sahra çadırların haricinde  ağır Askeri silahlar dahil unutamadığım görüntüler di.İlaçlı kavanozlar içerisinde çocuk ceninlerini ilk defa burada gördüm .Ayrıca diğer tarafta bulanık ve içinde bir sürü çöp artıkları toz toprak , çürümüş sebze meyve atıkları olan bulanık  bu pis  görünümlü su havuzu,  diğer taraftaki havuz çadırda bir takım işlemlerden geçtikten sonra berrak  temiz içilebilir su oluyordu.

         Asker Yetkililer bardakla havuzdan su alıyor içiyor içmek isteyenlere de bardak bardak ikram ediyorlardı.

          Bilindiği gibi 6 ay su yüzüne çıkmayan nükleer denizaltılar da denizin tuzlu suyunu arıtıyorlar ve tatlı su olarak denizaltıda her türlü ihtiyaçlarında  kullanıyorlar.

          Şimdi Avrupa standartlarında yapılan Ordu Pis su arıtma tesisi gelecekte 200-300 bin nüfusa hizmet verebilecek kapasitede çalışacak.  Tesislerde arıtılmış pis sular daha sonra Yine Durugölde bulunan derin deşarj borularıyla denizin 1,5 kilometre açığına  20 metre derinlikteki kumsal tabana Pisliklerden arınmış  temiz su olarak bırakılacak.

          

           Bundan böyle  Denizlerimiz sahillerimiz  daha temiz halkın denize girdiği kumsallarımız, plajlarımız temiz anlamına gelen  Mavi bayraklı olacak,

             Ordu Şehrinden Karadeniz’e pis su akmayacak.

            Bu Çevre için çok önemli  büyük dev  projeye emeği geçen herkesi kutlarız alkışlarız.

             

       

 

                      BOĞULMALAR

                     ÖNLENECEK MİŞ..!

 

Tribün gazetemizin Manşet haberinde Ordu Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri  Dr Mustafa Çöpoğlu’nun da katıldığı toplantıda yaptığı açıklamasında  Ordu ilinde Boğulma ve su kazalarında her yaz onlarca kişinin hayatına kaybettiğini hatırlatarak bizlerin amacı vatandaşı uyarmak boğulma riskini en asgaride tutmak demiş.

 

          Gazete de bu haberi Boğulmalar önlenecek başlığı ile vermiş. Bu temenniye ve uyarıya katılmamak mümkün değil. Temennimiz de bu yönde.

           Ancak ne var ki Sayın genel sekreter hiç boğulan bir insanı kurtarmak için suya atladınız mı  ve ya nasıl kurtarıldığını gördünüz mü..?

            Hazır tatbikat izlemeye benzemez boğulmakta olan insanı sudan çıkartıp kurtarmak...

           Yakın bir zaman içerisinde Durugölde ki yüzme havuzunda Cankurtaran olduğu halde bir anlık ihmal Havuzda bir gencin  ölmesi ile sonuçlanmasını hatırlattı bana.

           Eski Ordu Plajında bulunduğum zamanlarda  Onlarca insanı denizde boğulmaktan kurtarılmasına yardım etmiş  bir kişi olarak Boğulmalar önlenecek  haberini  gülümseyerek okudum. Denizde, gölde akarsudaki boğulmalar büyük ihtimal insanların yüzmeyi bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Suda yapılan basit bir kurbağa hareketi paniğe kapılmadan yapıldığında  insan hayatını kurtarır çevreden yardım gelene kadar insanın suda batmasını önler.

           Boğulmakta olan bir insana yardım etmek için onu  kurtarmağa çalışan bir insanında boğulmasına neden olur çoğu zaman. İnsan boğulma anında yardıma gelen insanın boynuna sarılır kurtarıcısını da sıkıntıya sokar.

     Sonuçta yüzme bilmiyorsanız boyunuzu aşan derin suda boğulursunuz. 150 Km deniz kıyısı olan bir yerde Cankurtaran önlemi de  alamazsınız alırsanız da  nasıl alacaksınız.. Yazın sıcak günlerde İnsanların nerede ne zaman  suya gireceğini bilemezsiniz .

          Yine Eski Ordu plajında Ankara Beden eğitimi öğrencisini Orada olduğum için boğulmaktan kurtardım. Çünkü yardım isteyen kişiye benden başka yardıma giden olmadı.Yine eskilerde Plajda  güzel bir günde Toplum polisleri denize girebilmek için   Plaja gelmişler denizde şakalaşıyorlar . Kalaş denizi var solugan akıntı var . Solugan dalgalı akıntı olan suda Denizdeki Kumun üzerinde ayaklarınızı  kaldırdığınızda iki üç metre açığa akıntının yönüne doğru sürüklenirsiniz  o denizde.  Pilajda bir anda beşe  yakın insan imdat diyerek yardım istiyor. Şaka yapıyorlar sanırsınız . Aynı zamanda korkarsınız yardıma gitmeye.Plajdaki  O boğulma  olayının  canlı Tanığı  Ordusporun eski futbolcusu Pele Erol’dur. Sorarsanız anlatır size. Plajda Yüzme bilen insanlarında  yardım için giremediği denize Ben ve Pele Erol boğulmakta olan toplum polislerini sudan çıkartmak için yardımlarına koştuk.Su fazla derin değildi ama akıntıda panik yapmışlardı.

               Durumu kumsaldan gören Rahmetli Ömer Ertürk’te heyecandan deniz kıyısında  kalp spazmı  geçirmişti.Hastaneye zor yetiştirdiler.. O zamanlar böyle 112 acil servisi de yoktu anında olay yerine gelecek....

                Yüzme bilmiyorsan boyunu aşan suda suya , denize girmeyeceksin ,fazla açılmayacaksınız.  Denizde Hayatta kalmanın en önemli kuralı Suda boğulamamanın hayatta kalmanın birinci kuralı bu.

                  Ayrıca denizde şaka olmaz denizin şakası da  olmaz

Geçmiş zamanda  Çaka kumsalındaki denizde aynı anda  boğulmakta olan iki kız kardeşi kurtaran Murat Köksal  arkadaşımız kızları yardıma gelen kayığa çıkarttıktan sonra kayığın arkasında dinlenmek için tutunurken bir anda gözden kaybolup boğuldu . Böyle garip ama gerçek hadiseleri de biliyoruz. Bu vesile ile Kahraman Murat Köksal arkadaşımızı rahmetle anıyoruz..

               Ümit ederim bu yaz denizde  Ordu sahillerinde  boğulmalar olmaz.Boğulmalar da önlenir..

               150 km lik sahili kontrol etmek gerçekten çok zor. Can kurtarma Tedbirlerini de elden bırakmamak şart.Öncelikle insanların toplu olarak denize girdikleri Plajlarda eğitimli cankurtaran ve motoru gerekli . Özellikle de deniz kenarında  kumsalda oynayan küçük çocuklara  çok dikkat edilmesi   gerekir.

                 Her şey bir anlıktır..

               

                                                  

                  YEDAŞ-YEPAŞ

 

              Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) amblemi ile Elektrik dağıtım hizmetini uzun yıllar devam ettirdikten sonra  Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ ) olarak hizmet zincirine devam etti . Daha sonraları  ihale ile hizmet  Çalık Gurubuna geçince 26 yıllığına Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş  YEDAŞ olarak hizmet vermeğe başladı .

               Atatürk Bulvarı üzerindeki hizmet binalarında büyük  tadilat yaparak hizmete devam ederken binanın üzerindeki YEDAŞ yazısının ana yoldan daha iyi görünmesi için ve vatandaşa kolaylık olsun diye duvar kenarındaki yetişkin güzelim ağaçları bile bina gözükmüyor diye yok ettiler...

              YEDAŞ’ın Bu hizmet binasında Elektrik  Faturası Tahsilatı yapan YEPAŞ isimli bir kurumu var.

              Bu ödeme tahsilat yerini bilen Vatandaş elinde ödeme faturaları ile binanın giriş katına geldiklerinde Sıra numarası alıp ödemelerini rahat bir şekilde gişelerde güler yüzlü personeline sorunsuz olarak yapıyorlar makbuzlarını alıyorlar..

             Buraya kadar alışılmış sistemde hiçbir sorun yok.

             Geçenlerde Almanya’da   uzun yıllar görev yapan bir arkadaşımız Ordu’ya geldiğinde evinde iken elektriği kesilmiş dışarıya çıkıp ilgili memuru Sigorta panosunun önünde görünce  Kolay gelsin arkadaş kapının ziline basıp elektriğinizin borcunu  ödemediniz  borcunuzdan dolayı elektriğinizi  kesiyoruz diye  bir haber veremez misiniz diye soruyor.  Kesim kağıdınız elimize geçmemiş olabilir hemen  ödeyeyim diyor.

          Evde yoksak  Aynı katta bulunan komşuya nezaketen bir haber veremez misiniz  diye de  söyleniyor. Hemen gecikmiş borcunu ödemek için memurun tarif ettiği YEPAŞ’ı aramaya başlıyor. İki defa YEDAŞ binasının önünden arkasından otomobili ile geçiyor YEPAŞ’ ı arıyor.  Bir zaman sonra binanın önünde birisine soruyor YEDAŞ  binasının içinde olduğunu öğrenince de

         Binadaki YEDAŞ yazısının yanına faturada yazılı YEPAŞ  ‘ıda yazmak o kadar zor mu diye söyleniyor. 

         Kesilen elektriği için Taner beyle  Şef Arslan beyle Semra hanımla görüşüyor. Gecikmiş borcunu  ödemesine ödüyor da Almanya’da yaşayan vatandaşımız halen   ödeme faturasında  yazılı YEPAŞ yazısının neden binanın görülebilen bir yerine yazılmadığından şikayetçi.

          Haksız da değil vatandaş YEDAŞ  binasının önünde  arabasıyla iki tur atmış..YEPAŞ’ı aramış.

          Sahi neden YEPAŞ yazılı değil ki binanın görüntüsü mü bozuluyor..!         

         

 

          ESKİSİ Mİ..

 

                        YENİSİ Mİ...

                        HANGİSİ..!

 

                    Bana sorarsanız Hiçbiri .

                     Neden Hiçbirisine gelince sorunun cevabını  aşağıdaki sütunlarda yazmağa çalışacağım..

                   Salı sabahı saat 10. sıralarında  Sırrı Paşa caddesinden büroya doğru geliyorum. İng Bankın önünde iken bir bayan yoldaki başka bir bayana Bir saniye bakar mısınız dedi. Kadın Fidangör ne tarafta diye sorduğunda içimden eyvan dedim. Sorunun muhatabı kadın Hangi Fidangör Eskisi mi Yenisi mi diye söze başlayınca Resmiyette olmayan hayal üretimi  yaşlı genç insanların birbirlerine anlattıkları  bir semti tarif etmeğe başladı.

                 l926-l927 yıllarında Ordu’da yaşamış  Panagiutis  Fytanidis Fidangür isimli Rum Fırıncı vatandaşımızın Fırınının bulunduğu yere fırını tarif etmek için konulan  adından kaynaklanan semtti Fidangör..ve Fidangör denen semtin neresi olduğunu iki yıl önce gazetemizde  büyüklerimizin anlatımından ve tarifinden sevgili okuyucularımıza bu semtin neresi olduğunu anlatmağa çalıştım.

 Bu yazım ilgi görmüş olacak ki 1370 defa gazetenin sitesinden tıklanarak okunmuş...

               Ordu  Belediyenin adını koyduğu böyle bir cadde olmamasına karşı İnsanlarımız nedense Sırrı Paşa caddesine Eski Fidangör İsmet Paşa caddesine de Yeni Fidangör diyerek Trafiğe kapalı iki güzel caddemizin asıl   ismini kullanmıyorlar. Radyo reklamlarında bile. İşyeri sahiplerimiz  Eski Fidangör Yeni Fidangör diyerek dükkanlarının yerini belirtmeye çalışıyorlar. Postacılarımız  sanırım bu adreslere ulaşıyorlardır.

                             Ordu’muzun eski belediye başkanları da vatandaşımız Rum Fırıncının Fidangör’deki isminin iki büyük güzel caddemizde anılmasından rahatsızlık duymadıklarından bir açıklama yapmayı da uygun bulmamışlardır. Böylece İsmetpaşa ve Sırrıpaşa caddeleri Rum Fırıncı Fidangür’e yenik düşmüşlerdir .

                           Fidangör semtinin neresi olduğuna gelince ona da bildiğim kadar tekrar bir açıklık  getireyim..

 

                                                        FIRINCI FİDANGÖR

 

                           Eski Millet Sineması Yanındaki Ünlü Aktaş Fırının olduğu bölgede 1927 lerde Fırıncı Fidangür’ün taş fırını varmış arka kısmında da ahşap bağdadiye evi... Fırıncı olan aile burada çok güzel pişkin ekmek yapıp satarmış. Bu fırının ekmeğinin ucundan bir parça alıp yedikten sonra da mutlaka sorarlarmış ekmeğini nereden aldın diye. Cevap Fidangör’den olurmuş Bu tariflerle Fırıncı Fidangür böylece Ordu’da Fidangör olarak  marka olmuş fırının olduğu semtte Günümüze kadar Fidangör olarak böyle anılmasına anılmış ta. Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddeleri neden Fidangör olarak söylenir işte bu bir garip olay.. akıl ermiyor.

                          Bu fırıncı aile mübadele dönemlerinde Yunanistan’a göç etmiş orada da  Baba mesleği fırın ve Pasta mamulleri üzerine çalışmışlar. Halen  Bu ailenin torunlarıyla telefonla görüşen tanıdıklarımız  var.

                   Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’dan  ,GüzelOrdu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş’dan Fidangör olarak tarif edilen Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddelerine  bir açıklama getirsinler .Biliyorlarsa Fidangör mevki neresi bir açıklama yapsınlar da Ordu HalkıŞ ehrin en  yetkili  ağızlarından bilgi sahibi olsunlar. Neyin neresi olduğunu öğrensinler.

                  Bence en doğru olanı bu. 

                1937 lerde Ordu’dan ailesi ile birlikte Yunanistan’a giden orada da  fırıncılık Pastacılık yapan Rum Fırıncı vatandaşımız Panagiudis Fytanidis Fudangür ismi de her nereye verilecekse orada anılsın bizde bilelim..

               Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddelerine gölge etmesin. Ordu’lular da böylelikle caddelerini, doğru olanını öğrensin..

                İsmetpaşa caddesi nere Fidangör nere bilmeyen varsa da bilgi sahibi olsun.Yalan yanlış hayali yerler tarif etmesinler..

                Gençlere sorarsanız her yeri Fidangör olarak tarif ediyorlar..!

                                     
KUM DEPOSUNU

 

                   BAŞKAN ENVER YILMAZ’A ŞİKAYET ETTİLER

Turizm master planlarında, Turistik Turnasuyu sahilinde 5 kat yüksekliğinde ki Kum Çakıl deposundan Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a şikayet var.

                        Turnasuyu’nda  Havaalanı yolu üzerindeki kum yığını uzaydan görülüyor. Belediye yetkilileri görmüyor mu diye gazetelerde haber yapıldıysa da gerçekten bu inanılmaz kum yığını  çirkinliğini  gören de yok alakadar olan da  .!..

                      Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın 52 günlük faaliyetlerini anlattığı  canlı yayında Basın toplantısında  Turizm master planı içerisinde, Turistik Turnasuyu sahilinde Yeşil dokunun ortasındaki bu  çirkinlik abidesinden de bahseder diye beklentimiz oldu,yeşilin ortasındaki Turistik sahilimizde bu torpilli  garip kütle Başkan Yılmaz’ın hiç dikkatini  çekmemiş olmalı ki  basın toplantısında bir tek cümle dahi etmedi..

                    Oysaki aynı gün  Yeşil dokuya ve Çevresine duyarlı gazetemiz Tribün o günkü  manşet resimli haberinde çirkin görüntüden  “ KUM BOMBASI”  diye bahsetmiş  ilgililere bir mesaj vermişti. Ayrıca Gazete yazısında: 

          “ Ordu’nun Büyükşehir Belediye olması üzerine vatandaşlar oraya o çirkinliğe  göz yumulmasının Ordu adına utanç verici olduğunu belirterek Belediyenin uzaydan bile görülen bu çirkinliğe dur demesini ve kum çakıl ocağının buradan kaldırılmasını haklı olarak talep ediyordu. Çevre sakini  duyarlı Vatandaşın Resimli verilmiş şikayet dilekçeleri vardı da . Dilekçeye cevap verecek makam yoktu...!

             İyi güzelde günde onlarca kamyon kum çakıl buraya nereden taşınıyor da yeşilin ortasında kum dağı büyüyor kum tepesi oluyor.sonra boşalıyor tekrar dolduruluyor. Bu garip kum trafiğine dur diyecek yetkili yok mu diye insanın  aklına  sorular geliyor..

              Turizm şehri olacaksak Havaalanı inşaatı yolu üzerinde Turnasuyu’ndaki bu  garip taşımalı torpilli kum  dağına  çözüm getirilmeli diye düşünüyorum.

               Tabii buna Kim karar verecekse..!

                 Kim dur diyecekse..?

                                           

                            KARARAN GÜNLER..!

 

                           Manisa Soma’da Kömür madeninde Vardiya değişmesi sırasında  Meydana gelen Katliam gibi Kaza..! haberi ile Türkiye Ulusal Yas’a büründü. Maden ocağında Grizu Patlaması ,ocak çökmesi olmamıştı fakat   Maden ocağından çıkarılan cesetlerin sayısı ile kısa bir zaman içerisinde  301 madencinin  feci şekilde gaz zehirlenmesi sonucu  ölümüne de Türkiye televizyon haberleri ile tanık olmuştu..

            Soma’da yüzlerce aile çocukları  ile Türkiye’deki  en büyük kömür madeni ihmal cinayetinin tanığı durumuna gelmişti. 

                        Son yılların en trajedik  ölümlü bu  garip  Kömür madeni ocağı ihmal  katliamında ..!   Korganlı 4 Madenci  Şehidimiz Soma’dan getirilip Baba ocağı  Korgan ilçemizde toprağa verildi yüreğimize bir başka  kor düştü.

                       Maden  Kazanın ilk günlerinde Ocağın yüzlerce metre altındaki Trafo patlaması diye gösterilen Maden ocağı kazası nın Trafo patlaması ile alakasının olmadığını ayrıca ocakta olması gereken  Güvenlik odalarının da zorunlu olmadığını  Maden ocağı üst düzey  yetkililerinin açıklama sı ile öğrendik.Kazadan günler sonra Soma’daki Kömür madeni  Ocak sahiplerinin  basın açıklaması ise  tam bir komedi zincirinin suç halkası...

                     Basın açıklamasında gördük ki  adamların hiçbir sorumlulukları, utanmaları sıkılmaları yok.

                     

                     301 madencinin Manisa Soma’da  doğru dürüst tedbir alınmamış ,bellerinde işe yaramayan tarihi eser olmuş küflenmiş  gaz maskeleri ile  yerin yüzlerce metre altındaki  ilkel kömür madenlerinde gaz sıkışması , gaz zehirlenmesi ve Gaz yanıklarıyla  insanların ani ölümleri  sanırsınız ocak sahip ve birinci derecede sorumlu yetkilileri   hiç etkilememiş olmalı ki günler sonra lütfen bir basın açıklaması yapmışlardı...          

           Bu basın açıklamasıyla Neredeyse maden işçilerini Madene indikleri için  sorumlu tutacaklardı.  Günler içerisinde  ocaktan ölü çıkarılan 301 madenciden sonra ancak mahkemeye çıkartıldılar.301 madencinin Ölümlerin ve ihmallerin sorumlusu olarak 8 kişi şimdilik tutuklandı .

                    Bu inanılmaz maden ocağı katliamının  Tv haberlerinin görüntülerini  Sabahları kahvaltı haberlerinde dinlerken gözyaşlarımı tutamadım çoğu zaman masadan kalktım.

                     Soma’da Maden ocağı işçisi  301 kişi hayatını kaybetmiş bizler sıcak evimizde sıcak çaylarımızı yudumluyoruz. İnsana acı veren de bu vahşet  görüntüleri .izlemek zorunda kalıyor olmamız..

                       Soma’daki bu inanılmaz ihmal kazanın sonrasında  duyarlı insanlar yüreklerinde  bu Kara acıyı her zaman hissedecektir.

                     Madenden son anda kurtarılan bir  madenci ambulansa sedyeye alınmak istiyor madenci çizmemi çıkarayım sedye kirlenmesin diyor ,bir diğer madenci  facia ocaktan kendisini kurtaranlara beni bırakın içerideki arkadaşımı kurtarın Onun hanımı hamile diyebiliyor, bir başka madenci kardeşinin ölüsünün sarıldığı battaniyeyi yıkayıp temizliyor Kızılay görevlisine geri getiriyor.  İşte bu Bu haberlerin  bu görüntüleri insanı kahrediyor ağlatıyor.

                     Önümüzdeki  günlerde301 madenciye y mezar olan  Soma maden ocağı ihmal zincirlerinde kim bilir neler hangi gerçekler Temel fıkrası gibi  ortaya çıkacak. Zaman içerisinde bunları göreceğiz. Bu günlerde önemli olan madenci ailelerine çocuklarına sahip çıkmaktır. Devletimizde bu sorumluluğunu  mutlaka yerine getirecektir.

                     Soma’yı da ocağın Taşeronlarını da  unutmayacağız.

               Soma maden ocağında hayatlarını kaybeden  madenci ailelerine Allah’tan Rahmet Yaralı  madenci kardeşlerimize tekrar tekrar  acil şifalar diliyorum.

             Madencilerimiz  İlkel  Maden ocaklarında hayatlarını  kaybediyor  ölüyorlar . Ölmeyenler tekrar canlı canlı açtıkları  kara kuyularına  geri dönüyorlar.  Ve Bunun adı Fıtrat oluyor, kader oluyor.

               

 

                  VALİ     GÜNER ÖZMEN

 

                 Ordu’ya gelmiş geçmiş , görev yapmış Valiler içerisinde  Vali Güner Özmen’in özel bir yeri vardır. Emniyet kökenli bir vali olan Güner Özmen Ordu’da  görevde kaldığı süre içerisinde Basınla olan yakınlığı  onu yakından tanıyan Basın mensubu arkadaşlar tarafından da iyi bilinmekteydi.

                Valilik yaptığı 14.3 1995 ve 15.4.1996 tarihleri arasında Valilik Bürokratlarının basını bilgilendirme haber alabilme olaylarına büyük kolaylıklar getiren talimatları vererek Basının daha rahat koşullarda  sorunsuz haber almasını  ve basına yardımcı olunmasını da özellikle sağlamıştı.

                 Düz mahallede  Ordu Belediye Başkanının Gazeteciler Cemiyetine tahsis ettiği  Şu an evlendirme memurluğunun olduğu yerin masasından perdesine kadar bütün ihtiyaçlarını karşılayan Vali Özmen Ordu Basın mensuplarının rahat koşullarda birlikte olmasını  daha rahat çalışmalarını misafirlerini rahat ettirmesini sağlamıştı.

                Görev süresindeki  29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Kadehini Atatürk ve silah arkadaşlarına ve  Türkiye  Cumhuriyetimizin kuruluşunun Şerefine kaldırıyorum dedi. Yakınındaydım baktı “ Benden başka da Cumhuriyetin Şerefine Rakı kadeh kaldıran Valiniz olmaz”  esprisini yaptı.

    Eşi Öğretmen Leman Özmen Hanımefendi ile Cumhuriyet Balosunun açılış dansını da yapmıştı..

Daha sonraları gecenin ilerleyen saatlerinde de davetliler  Hep beraber  omuz omuza halaylar çektik geç saatlere kadar  eğlendik dışarıda Havai Fişek gösterisi oldu.

       Cumhuriyet Bayramının Gece resepsiyonunda  Cumhuriyet’imizin kutlamalarını  yaptık.

 

                                             GAP TURU

          Vali  Güner Özmen   Ordu’dan tayin olduktan bir zaman  sonra Kilis’e Vali olarak atandığında  Eski Valimiz Utku Acun’da Hatay Valisi olarak görev yapıyordu.Ordu  Yardım Sevenler Derneği Başkanı Rahmetli Fahri Çelebi bir  GAP turu organizesi yaptı . Kaptan Süleyman  Boztepe  yönetimindeki bir otobüsle Yardım Sevenler Ordu Şubesi üyeleri ile Güneydoğu Anadolu GAP Turumuz başladı.

          Şanlıurfa’da  Muhteşem Atatürk Barajını gezdik. Daha sonra   Kilise giderken İl sınırda bizi bir trafik Polisi aracı  durdurdu.   Üç Yıldızlı bir Trafik Polis Amiri ön kapıdan otobüsümüze  girdi Bir selam verdi  Hoş Geldiniz Kilis Valimiz Güner Özmen’in selamları var   Lütfen aracımızı takip edin dedi ve bizim otobüsümüze Eskortluk yaptı.

        Doğruca Kilis Valiliğinin önüne aracımızı çektirdiler. Vali Güner Özmen tek tek hepimizi hoş geldiniz dedi. Makamına geçtik Çaylarımız kahvelerimiz geldi .Çikolata, Limon kolonyası ikram edildi.Başkanımız  Fahri Çelebi kısa bir teşekkür konuşması yaptı.  Sonra Valimizle biraz Ordu’yu konuştuktan sonra istirahat etmemiz için yeni açılan Kilis Öğretmen evi ne geçtik.

       Öğretmenevinde Odalarımıza yerleştikten ve biraz dinlendikten sonra Akşamleyin bizi bir gölet içindeki özel bir restorana götürdüler. Yemeklerimizi yerken bize bir de sürpriz yaptılar Orkestra Ordu’nun Dereleri türküsünü çalmağa başladı.

       Ordu nire Kilis nire hep birlikte Vali ve eşi Leman hanım dahil hepimiz Ordu Türkümüze eşlik ettik. 

       Sohbetli  şarkılı türkülü güzel bir gece yaşadık. Gece otelimize döndük .

        Sabah Kahvaltı salonuna indiğimizde  Muhteşem bir sofra hazırlatmış Leman Hanım Vali bey  bizleri bekliyor.  Kahvaltı masasında inanır mısınız bir Bıldırcın yumurtası eksik ...    Masada kaseler içinde sarı renkte  özel sızma kahvaltılık Zeytin  yağı,  yanındaki  tabaklarda toz halinde  özel baharatlar çok özel zeytinler çok özel peynirler var. Dahası sofrada ne ararsan mevcut. Günaydın sohbetinden sonra  hazırlanmış kahvaltı masamıza oturduk.Sızma yağını göstererek Leman hocam  bunu nasıl yiyeceğiz diye sordum.

    Tuncer bey ben ne yaparsan sende öyle yap dedi. Gülüştük..

Biraz sonra lahmacun büyüklüğünde  ince sıcak pideler geldi. U şeklindeki masanın etrafında garsonlar  servis için gözlerimizin içine bakıyorlar.

     Şimdi muhteşem Kahvaltı masasının üzerindekileri yöresel kahvaltılıkları saysam saygısızlık olur. Birlikte  şahane  bir kahvaltı yaptık.  Sonra Leman hanım bizim gurubu Kilisin ünlü yer altı çarşısında alışveriş yapmamız için götürdü. Guruptaki hanımlar çok memnun oldular. Bende 12 kişilik çok hoş bir masa takımı aldım. Kilis’in bu ünlü çarşıda yok yok, sanırım hepsi de kaçak eşyaydı gördüklerimiz parasını verip  aldıklarımız...

     Sonra Yıllar önce Gaziantep’te sanatçı Lale Oraloğlu’nun yine böyle bir yerden satın aldığı  altı adet kahve fincanları yüzünden   yol aramasında yakalandığı ve tutuklanıp bir ay  hapis yattığı  geldi aklıma..!

     Alışveriş sonrası Kilis şehrimizden   yine eski Ordu Valimiz zamanın Hatay Valisi  Utku Acun’u da ziyaret etmek üzere Leman ve Güner Özmen’lerle  vedalaşarak ayrıldık..

         Guruptaki hanımların bazıları  hüzünlüydü ve ağlıyorlardı..

     Öğretmen Leman hanım kanser hastasıydı daha sonraları  vefat ettiğini öğrendik..

      Vali Güner Özmen’inde öldüğünü pazartesi günü İstikbal Gazetemizden okudum ama Ordu Valiliğinin  Resmi internet sitesinde Ordu eski  Valisi Güner Özmen’in böbrek yetmezliğinden  vefat haberi 13 mayısta  Saat 13 gibi hala yoktu.

                 Leman ve Vali Güner Özmen’lere Allahtan Rahmet diliyorum..

       

        

            

 

 

                     GABANA TARZANI

 

                                PAŞA..

 

                “Resimler yalan söylemez” başlıklı yazımda Rıhtım mevkiinde  Ordu şehrinden  sahil  yolunun geçmediği 1950 li  yıllarda Taşbaşı mahallesinin deniz kenarında yaz aylarında bizden büyük  ağabeylerimizin denize girdiği  “ cennetten bir köşe “göbektaşı dedikleri  yerin adıdır  Gabana... Yazımdan sonra birçok tanıdığım, arkadaşım Gabana’yı merak etmiş.

           O yıllarda Ordu’luların  gezi  yolu Taşbaşında  mahalle   gençlerinin eski Samsun yolunda  volta attıkları kız beğendikleri Tabyabaşında  turlanırlardı.. 

           Taşbaşılı gençlerin özellikle yüzmek için tercih ettikleri yer  ıse deniz kenarındaki “Göbektaşı”  Gaban’dır.

           Mahallenin  bıçkın  delikanlıları  Ekrem ,Aydın Tuncer Akdeniz  kardeşler Galip Oral, Ali Tercan Rasim Akçevere (Paşa), Ömer Hayam, Necati Akçay’larınYüzme Mekanı    Gabana  sahil yolunun geçmasiyle1959 larda  anılarda kalmış. 

              Ayrıca yazımda sahildeki Rum Kilisenin yanında yıkılan Ruhban okulunun taş temel  duvarı ile sonradan  ilan edilen bu bölgede ki Sit alanına yapılan bir inşaat kütlesinden,  ve arkasındaki  tarihi Gabana   çeşmesinden bahsetmiştim.

                Gabana çeşmesinin neresi olduğunu da soran dostlarım var.   Ağabeylerimizin  yaz aylarında denize özellikle buradan girdikleri kayalık Gabana’nın   Martı Apartmanından Kilise tarafına  doğru  yer  olduğunu söyleyebilirim.

          Çook eskilerde Şehir suyunun  Ordu’da haftada   iki gün aktığı dönemlerde  ünlü Gabana çeşmesinden de su temin edilirdi. Bir zaman   sonrada bu apartmanın arkasında yıllarca toprak altında kaldı Gabana çeşmesi. Geçtiğimiz sene Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen’in bir özel  çalışmasıyla tekrar gömülü olduğu yerden ortaya   çıkarıldı.

             Büyüklerimizin  hayatta olanlarının bahsederken “ Cennetten bir köşe” dedikleri ve  unutamadıkları  “Göbek taşı Gabana” ın çok iyi  yüzücülerinden birisi de “Gabana Tarzanı”’Paşa    lakaplı Rasim Akçevre dir.

           Eskilerde  Ordu’nun  çok iyi uzun yüzücüleri  arasında  Gabana tarzanı Rasim Akçevre, Haluk -Faruk Uzman kardeşler  ve Ahmet Hattatoğlu’nu söylerler.  O yıllarda bizim gençliğimizde  Yaz akşamları Rıhtım iskelesi ile Büyük iskele arasında Stil yüzen birisini uzaktan  gördüğümüzde  O mutlaka Haluk veya Faruk Uzmandır derdik.

          Gabana Tarzanı  Rasim Akçevre ise düzgün yüzücü fiziği ile Rıhtım üzerinden koşarak denize artistik dalışlar yaparak dikkat çeker  çok güzel ve hızlı  yüzerdi. Yaz akşamlarında Rıhtımda yüzen gençlerin gözdesi Gabana Tarzanı Rasim Akçevre idi.

          Akçevre  Nüktedan konuşur espriler yapar gençlerle şakalaşırdı. Akçevre’den bahsettiğimizde  derin dalmada ,denize yüksek atlamada uzun mesafe yüzmede çok iyiydi  derdik..

         Paşa lakaplı Rasim Akçevre yine bir gün Rıhtım’da   yüzüyordu  güzel artistik dalışlar  yapıyor  rıhtımın başından suyun dibine iniyor bir  avuç kumla su yüzüne çıkıyordu ,bizlerde hayranlıkla  onu seyrediyor alkışlıyorduk.        

 Onunla ilgili duyduğum ve unutamadığım bir güzel  espriyi de  aktarmak istiyorum.

        Gabana Tarzanı  Paşa Rasim bir gün Rıhtımdan denize atlamış Soya Fabrikasına doğru  yüzüyormuş. Uzun bir zaman sonra nefes almak için Kafasını sudan kaldırınca bir de ne görsün.

          Karşısında Giresun Kalesi..!

          Gabana’da yetişen  Ordu’lu  ünlü yüzücülerimizin çoğu  artık aramızda  yok ve de yetişmiyor. Hayatta olan Ekrem Akdeniz , Ali Tercan, Ali Sağlam ile ismini hatırlayamadığım Gabana’ yüzücülerine   uzun ömürler aramızda olmayanlara Allahtan rahmet diliyorum. 

         

           Gabana bölgesi de ünlü yüzücülerimiz de  anılarda kalmış. Bu gidişle  yakın bir zaman içerisinde SİT alanı  Gabana bölgesinde koruma altına alınan  yerde  ayrıcalıklı  özel inşaatlar yükselecek.İleriki zamanda Gabana’yı hatırlayan bile olmayacak ,bu yazı ise  Gazetenin arşivlerinde ve Milli Kütüphanede kalacak.

               Gücü olan her yere her şeyi yaptırıyor.

               Sit alanıymış, yeşil alanmış ..geçiniz..!

 

                             GERÇEK BİR RESİM

 

 

              Boztepe’nin eteğinde ki  Ordu’nun eski resimlerinden özellikle sahilden çeklmiş olan eski Taşbaşı mahallesini gösteren o muhteşem deniz  manzaralı görüntüsünü çok beğeniyorum o günlerli yaşadığım için de  çok seviyorum da hani derler ya ayrıca da ahlanıp vahlanıp Denize girdiğimiz O kumsalı çok iyi biliyorum..

            1960 larda    Ordu Samsun karayolu  sahilimizden  geçtikten bir zaman  sonra  o bölgede   sahil yolundan beş kat Taşbaşı yolundan dört kat imar alan  mühendis dehası 9 katlı binaların yükselmesiyle o inanılmaz güzel eski Ordu şehrinin muhteşem görüntüsü zaman içerisinde   tamamen  yok oldu. Bozulan   eski Ordu Taşbaşı mahallesinin muhteşem  silueti kara bir kabus gibi  yeni Ordu fotoğraflarında yerini aldı.

           Sahil yolu geçmeden Taşbaşı mahallesinin eteğindeki kayalık bölge “Gabana’daki eski tarihi çeşmenin önüne sit alanına yapılan veya yaptırılmasına müsaade edilen bir Martı apartmanı gerçeği var ki tam bir imar müdürlüğü harikası.

             O apartmanın solundaki boş  araziye  Belediye Meclisinde imar komisyonunda iken sahibinin  konut yapma istemi vardı.

           İmar Komisyonunda incelendi Belediye Meclisinde  reddedildi o zamanki evraklardan imar durumunu incelendiğinde Eski kilise binasından Tarihi Gabana çeşmesinin olduğu yer sit alanı olarak tescil edilmiş. Köşe Arsa sahiplerinin konut istemi olmadı da öncesinde Martı apartmanı hangi gerekçeyle  oraya konuldu.

         Aradan yaklaşık 30-35 sene geçti yine o bölgede tarihi eser olarak tescilli, Rumlardan kalma  kilise binasının yanında   sit alanı olarak bilinen  yeşil  alanda, Sahil Yolu geçince toprağın altında kalan Yeşil Ada yakınlarında   yeni bir inşaatın temeli açıldı . Yeni i bir  ikiz Otel  kuleleri yükseliyor.

        Geçenlerde  Sahilde  mühendis arkadaşımla Rıhtım iskelesine doğru yürürken Kilisesinin yanında yükselen yeni Turistik  otel inşaatının konumunu konuşulmaya başlandık. Buraya  Belediye nasıl inşaat izni verdi diye sordum. Otel İzninin Turizm Bakanlığından ve Samsun Tabiat varlıklarını koruma Kurulundan Turistik  Anemon Otelin konumu gibi olduğunu söyledi.

           Deniz kenarında Kayalar üzerine yapılan Turistik  otel için nasıl Özel İdare müdürlüğü,Turizm Bakanlığı ve  “Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun özel izniyle Otel  inşaatının  yapımına hangi gerekçeyle  izni  verdi  ise bu sit alanına  da aynı gerekçeyle Özel müsaadeli izin verilmiştir dedi.

         Her şey zaman içerisinde kitabına uymuş yada uydurulmuş diye söylendim.İnşaatın önünde Sarıkonak ve buranın çok eskiden çekilmiş güzel bir resmi varda   orada görünürde  böylesi bir ev kütlesi ,  yok alakası da yok..

         Resimler yalan söylemez.

        Hiç değilse o sabıka kaydı gibi tescilli  resmi oradan kaldırsınlar .

        Böylelikle de yakın bir zamana kadar bu gidişle  O Sit alanı olarak bilinen bölge inşaatlarla dolar.  Bölge için Adalet varsa olması gereken de budur. Böylelikle de bitişik komşuların arazileri de değerlenmiş olur Ordu Turizmine kazandırılır.

        Sit alanıymış yeşil alanıymış tarihi esermiş tarihi yapıymış Ne demekse, ne anlama geliyorsa biri bana anlatsın.. 

        Keçiköy’ deki “Ayartam “misali önce işini ayarla sonra  yap.

        Gerisi dedikodu..

        Bize de her zamanki gibi gibi “Yapana helal olsun” demek düşüyor.

         Laf aramızda yine O bölgede  buna benzer  bir işi becermiş, Cezası  Mahkeme kararıyla  beş yıl ertelemiş  birisinden de özür dilemem gerekiyor..!           

                     
NEZİRLER’İN GALİP

 

                     “ÇARŞININ YİĞİDİ”

Geçtiğimiz günlerde Hayat Gazetemizde Orhan Oral ağabeyimizle yapılan  “Ordu’da bir tarih Nezirler” başlıklı röportajı okuyunca 1921 tarihinde kurulan Nezir efendinin  ticarethanesinin  3. kuşak sahiplerinden Galip Oral’ın 13.12.2012 günü  öldüğü ve toprağa verildiği  gece evinde yatsı namazı sonrası okunan Hatim duaları sonrası  Taşbaşı Caminin imamı yakın dostu  Cemal Candan’ın duygusal konuşmasında Rahmetli Galip Oral için bir benzetme yaparak  şunları söylemişti:

              “Hazreti Peygamberimiz (SAV) bir hadisinde (Çarşının  Yiğidi) sözündeki Hakkani Dürüst,saygın,Sevecen Doğru ve Yardımsever kişiliği için Hz Peygamberimizin Hadisindeki “ Doğru Tacirlerle Cennette beraberim” sözünü hatırlatması gerçekten önemli ve çok anlamlıydı. Nezirler mağazalarının Ordu’nun yüz yıllık ticaret hayatında çok önemli bir yeri vardır. Nezir efendiden oğul Mustafa Oral  torunlarına uzanan mağazalar bugün  dededen kalma aynı dürüst,saygın  ticaret zihniyeti ile devam etmektedir.

        

        Galip Oral’ın tahsilinden  fedakarlık  yaparak dede Nezir efendiden sonra   Babası 2. kuşak Mustafa Oral’ın  yanında ticarete başlayan ve hayatının sonuna kadar devam eden dürüst, onurlu ve yardımsever kişiliğindeki örnek tüccarlığı  daima anılacaktır.

    Ağabeyi Orhan Oral ile birlikte   Dedeleri Nezir efendinin oğlu Mustafa Oral’dan  devir aldıkları Nezirler Unvanlı ticarethanesini yaklaşık  7o yıldır   Ordu’ya ve Ordu’luya özellikle köylünün ihtiyacı olan her şeyi atların nal çivisi dahil İstanbul’dan bulup  getirerek  uygun fiyatla sunması  onların özelikle köylünün  ihtiyaçlarını karşılaması Nezirler mağazalarını  her daim köyde kentte  aranılan marka yapmıştır.

         Dürüst saygın fiyat politikasıyla bilinen bu mağazalarda pazarlık yoktur,Hakkaniyet vardır.

        Röportaj yazıda bahsedildiği gibi Nezirler ticarethanesi gerçekten Ordu’da “örnek dürüstlük abidesi  bir tarihtir” ve bu tarihi yaratan, yaşatan insanlarında saygıyla anılması gerekir.

        Çok eskilerde eczanelerde yapma ilaçların yapılıp  satıldığı  Ordu’da doğal bitki ağırlıklı Aktar mağazalarının olmadığı günlerde de insanlara tereğinde kavanozlarda şifalı otlar,bitkiler  bulunduran bir konumu da vardır Nezirler ticarethanesinin... .

       

    Ve 1921 tarihinde Nezir efendiden başlayan  Nezirler mağazaları zincirinin mihenk taşlarından önemli  birisi olan Güzel  insan  Rahmetli   Galip Oral ağabeyimle  birlikte Belediye Meclisinde görev yaptığımız  yıllar geldi aklıma . bazı günler Gazete bürosuna gitmeden önce mutlaka Galip Ağabeyimin babası Mustafa Oral’ın  dükkanının olduğu Katırcıoğlu sokağındaki boya ve nalburiye ağırlıklı dükkanına Yakup Eroğlu arkadaşımla sık sık uğrar selamlaşır  sohbet ederdik.

         Galip ağabey  Yakup’la birlikte sabah kahvesini bende çayımı içerdim  Uğrayamadığım günler için de “Nerelerde kaldın Kaçak diye söylenirdi bana.

            1921 de kurulan  Nezirler Ticarethanesinin Kurucusu Nezir efendiden günümüze

            Ordu’da Nezirler demek  Nezir efendi ,Mustafa Oral ve Oğulları Orhan Oral,Galip Oral Uğur Oral demektir...

                 Galip Oral  ise;

               Taşbaşı caminin imamı  Cemal Candan hocanın   Hazreti Peygamberimizin bir hadisinden örneğini verdiği   

                “Çarşının Yiğidi” demektir...

       

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 BEKİR SAĞRA

 
TUNCER ENGİN - BEKİR SAĞRA ( YASON BURNU)

              Kahraman  Sağra ailesinin en küçüğü 1948 doğumlu Bekir Sağra Ankara’da evinde Sevgili eşi Gülin Sağra’nın yanında geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu aramızdan sevdiklerinden ayrıldı.

             Cenazesi  11 Nisan 2014 Cuma günü Karşıyaka Caminde kılınan öğlen namazı sonrası Karşıyaka mezarlığında yakınlarının , sevenlerinin  gözyaşlarıyla ve dualarıyla  toprağa verildi.

                          Bekir Sağra ile  dostluğumuzun  ötesinde 50 yıllık bir arkadaşlığımız, yakın bir kardeşliğimiz vardı. Vardı diyorum çünkü artık Bekir Sağra kardeşimiz  yok. Bekir le arkadaşlık yapan dostları onun ne kadar Naif  ve sevgi dolu bir kişiliğe sahip insan olduğunu da bilirler. Kimseyi incitmek istemeyen dostlarına arkadaşlarına değer veren kibar davranan beyefendi saygın, sevecen  kişiliğini unutmamız  mümkün değil.

             Hani derler ya İstanbul beyefendisi ,  Karıncayı bile incitmeyen eli açık cömert  bir insandı Bekir Sağra,

            Bekir Sağra biraz kilolu sevecen, güleç yüzlü  küçüklerini  seven, büyüklerine  zaman  saygılı , hürmetli güzel Türkçesiyle insanlara hitab eden saygın bir arkadaşımızdı.

            Ne kadar yazsam ne, kadar anlatmaya çalışsam  yaşıtım  Arkadaşım Kardeşim Bekir Sağrayı tarif etmek çok zor. O farklı ve Mütevazi kişiliğinde  dostlarını mutlu etmek için  daima hediyeler veren ikramda bulunan gözü tok  eli açık  farklı bir kişiliğe sahipti.

       İyi insan Bekir Sağra  Kara ve Deniz avcısıydı. Gençliğimizde rıhtımdan Yason bununa kadar deniz kenarında avlanmadığımız balık vurmadığımız kayalık dibi yoktur.Bekir Sağra’nın  En büyük zevklerinden birisi annesi  Rahmetli Kaniye hanım teyzenin Bakır dövme büyük kulaklı tavasında deniz kenarında vurup kuru kargalak ateşinde  pişirdiğimiz Karagöz balıklarını sevdiği  yakın dostlarına ikram etmesiydi,birlikte yemekti.

        Bekir kardeşimle  yaylada  ve deniz kenarında  bu güzellikleri yaşadığım için aynı avcı çadırlarımızda  Onunla dostluk arkadaşlık yaptığım için ve de  ailece görüştüğüm  için onu yakından tanıyan bir arkadaşı olarak mutluyum.

         Kaderde Bekir kardeşimin  mezarına kürekle toprak atmakta varmış.

Sevgili eşi Gülin Sağra ile Sevgili Oğlu Kahraman Sağra’ya ailesine ,onu seven can  dostlarına  baş sağlığı  ve  sabırlar , canım arkadaşım  Bekir Sağra’ya Allahtan Rahmet diliyorum. O’nu unutmamız mümkün değil.

            Işıklar içinde yat sevgili kardeşim.    

 


 

 

                            ŞİMDİ HİZMET ZAMANI..

 

30 Mart 2014 mahalli seçimlerinde Ordu Halkının çoğunluğu  tercihini   AK Partiden yana kullandı 19 İlçe ve Büyükşehir belediyesinde bundan böyle  AK Parti bayrağı dalgalanacak.

     

    Parti rozetlerini bir tarafa bırakacak olan AltınOrdu Belediye Başkanı Engin Tekintaş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Ordu Haklına seçim öncesinde verdikleri hizmet sözü dahilinde  seçim programlarını hayata geçirmek için çalışacaklar.

     Yeni bir dönem başladı.

     Eski Belediye Başkanı Seyit Torun’dan Belediyeyi ve Başkanlığı devir alan Engin Tekintaş Belediye Başkan yardımcıları ile makamlarına oturdular. Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Enver Yılmaz Eski İl Özel İdare binasındaki yeni  makamına ise ilk defa seçilen Büyükşehir Belediye başkanı olarak  makamını kimseden  devir almadığı için rakipsiz  oturdu.

    Belediye kadrolarını çalışma arkadaşlarını zaman içinde belirleyecek olan başkanların artık tek  bir hedefleri var.

     Oda Ordu’nun refah seviyesinin yükselmesi  Büyük Şehre yakışır  bir ortamda şehrin imar planlarının  güzelleştirilmesi ,geliştirilmesi  özellikle  huzurlu bir Turizm Kenti olması için  adaletli , huzurlu bir ortamda hizmet çıtasının   yükselmesi diye düşünüyorum ..

     Yaşımın gereği  Ordu’nun yakın  geçmişteki Belediye Başkanları  Fazıl Sözer , Veysel Akgün,Kazım Türkmen, Fikret Türkyılmaz ,Seyit Torun’un seçimle gelen ikişer dönemlik Başkanlık  hizmet yıllarını , ayrıca iki dönem Belediye Meclis üyeliği Encümen ve  İmar komisyonu üyeliği ile  1977 yılından günümüze  Ordu’muzda Gazetecilik  yapan bir Ordu insanı   olarak iyi biliyorum.

         Seçilmiş Belediye Başkanlarımız ile 1960 ihtilalı sonrası Ordu’ya atanan Paşa Vali , Belediye Başkanı Nermi Alyanak ile  Belediye Başkanı olarak bir süre görev yapan Albay Halit Kahraman’ın çalışma zamanlarını da   da çok iyi hatırlıyorum.

       Başarılı oldular..olamadılar ona Ordu halkımız karar verir.

       Anlatmak istediğim zaman zaman görev yapan her Partinin Belediye Başkanları göreve başladıkları yıllarda imkanları nispetinde hizmetin çıtasını yükseltmek için çalıştılar mesai harcadılar. 

     Dönemlerinde  çalışan , Ordumuz için kalıcı güzel hizmetler bırakan hizmetin çıtasını ı yükselten  ve başarılı olan Belediye Başkanlarını halkımız daima güzelliklerle anacaktır.

      Halkımızın seçtiği ,Ordu’da  yeni bir dönemin Belediye Başkanları Engin Tekintaş ve Enver Yılmaz’ı kutluyor Ordumuz için başarılı olmalarını  diliyorum.

     Onlar  Ordu’ya hizmet etmek için  söz verdiler seçildiler  ve kadrolarıyla çoğunluktaki Belediye Meclis üyeleriyle yeni dönem için görevlerinin başındalar.

 Şimdi hizmet zamanı,çalışma zamanı


 

  TURNALIK

   HES   DANIŞTAYDA...

         Çambaşı yaylası Turnalık mevkiinde Vosvos kampının yapıldığı İkidere mevkiinde  HES projesi çalışmaları binlerce yetişkin Çam ve Ladin ağaçlarının kesimi ile başlamış tı .

      Turnasuyu ırmağının bir kolu olan İkidereden  açılacak büyük tünelle  suyun melet ırmağına aktarılması çalışmaları devam ediyor.

        İkincisi Yine ikidere mevkiinde gövde yüksekliği 60 metre olacağı söylenen  bir baraj çalışması yapımı   bittikten sonrası Vosvos kamp yeri dahil Türkmen obasının altına , Çelikkıran Obasında  Belde otelin kayaların üzerindeki yayla  evinin önüne kadar olan büyük bir bölge sular altında kalacak.

     Turnalık   İkideredeki balık çiftliğinin olduğu bölge, Çelikkıran obasının ve Türkmen obasının eteklerine ,kadar ki o Doğa harikası vadi yeşil  Çevre   HES Regülatörü uğruna  doğa ve  çevre katliamına uğradı. O güzelim vadi eski su değirmeni dahil  bölge sular altında  kalacak

           Bu yeşil vadiyi  iyi bilen yaylacılardan  birisi olarak    da benim  üzüntüm farklı.

       

      Bu anlamda Doğacılara ve çevrecilere  Vosvosçulara, çevre halkına  sıcak görünmek isteyen HES yetkilileri  su altında kalacak İkideredeki Vosvos Kampı platformu nu Turnalıkta Odun deposunun arkasındaki  düz alana taşımış ve buraya 140 milyar tl  masraf etmişler. Yetkilisinin söylediği rakam bu...!

       ?..

Ordu’muzda  melet deresi  üzerindeki  HES’lerin   doğa talanına karşı Çıkan bazı yerlerdeki HES çalışmalarını yöre halkı ile birlikte  mahkeme kararı ile durdurma kararı aldıran Coşkun Türkeli,  ve arkadaşları Çevrenin Korunması ile  ilgili Doğanın talanını ve  Çevre kirlenmesini önlemek için Anayasanın 56. maddesinde yazılı olan  “ Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, Çevre Sağlığını korumak ve Çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” ilkesinden hareketle Çevrenin görüntüsünü bozan Çevreye zarar veren her hareketin karşısında mücadelelerini sürdürüyorlar.

        ...Ve bu anlamlı  mücadelenin son halkalarından sadece birisi Turnalıktaki Orman ve Çevre katliamının sorumlusu   HES  Regülatörüdür...

 

               GÖZLER   DANIŞTAYDA

       

         Coşkun Türkeli ve arkadaşlarının Danıştay Başkanlığına gönderilmek üzere  İdare Mahkemesi Başkanlığına  bölgede Yürütmeyi Durdurma  istemiyle Çevre Ve Şehircilik Başkanlığına yazdığı  dilekçesinde özetle şunları belirtmiş.

           ÇED olumlu kararının iptal istemiyle açmış olduğumuz dava  Süre aşımı nedeniyle ve davacıların orada ikamet etmedikleri gerekçesiyle Ehliyet Yönünden REDDİNE karar verilmesi sonrası

         Türkeli ve arkadaşlarının Danıştaya yazdığı dilekçesinde Kabadüzde yapılan  ilana,  yapılan hoparlör duyurusunun 40 km uzaktaki  Çambaşı yaylasında duyulması mümkün müdür diye sordu.

         Çambaşı yaylası,Turnalık mevkiindeki HES Çalışmaları ,Hes raporuna itiraz eden  Ordu Doğa Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyesi Coşkun Türkeli ve arkadaşlarının açtıkları davanın “ süre aşımı ve davacıların bölgede ikamet etmedikleri gerekçesi ile RED edilmesi  üzerine itiraz ederek konuyu Danıştay’a götürdüler  konuyla ilgili Türkeli şunları açıkladı.

      “ Kabadüz ilçesinde yapılan Hoparlör duyurusunun 40 km uzaklıkta duyulması mümkün müdür. Onun içindir ki süre aşımı yönünden davanın RED di hukuki değildir.İlanlar ve asılı  duyurular herkesin duyup göreceği şekilde yapılmamıştır.

          T.C yasaları,ilgili mevzuat Vatandaşların hukuk hakları ,insan hakları idari istikrar uğruna yok mu sayılıyor. Mutlaka ülkemizin yasal mahkemeleri ,müracaat yerleri tüketilip hakkımızı hukukumuzu Avrupa Birleşmiş Milletler nezdinde ülkemizin imza koyduğu yerlere mi giderek arayalım. Gecikmiş adalet mi geciktirilmiş Adalet mi ?..

          Ülkemizin Hukuku tükenmeden Danıştayımıza müracaat ediyoruz.”

           Saygılarımla...

          Coşkun Türkeli

 

       ZAMANIN TANIĞI

           GAZETECİ

        

 

27 Mart 1972 de Ünye’de Nato Üssünde görevli  Üç İngiliz Teknisyeni  Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan  Hüseyin İnan’ın  idam kararlarını durdurabilmek için Mahir Çayan Ertuğrul Kürkçü Cihan Alptekin ve arkadaşları tarafından Ünye’den kaçırılma olayının ardından Rehinelerle birlikte Kızıldere de Muhtarının evinde tutulması haberi gazetelerde manşet olmuştur.

        30 Mart 1972 karlı bir kış günü Günaydın Gazetesinin Ordu Muhabiri olan  Gazeteci Ahmet Gürpınar Telefonla Ankara’da Gazetesinden  bir talimat alarak Niksar’a bağlı Kızıldere köyünde Muhtarın evinde etrafı Askerlerle çevrilen bölgeye haber yapmak için görevlendirilir.

         Ordu’dan Ünye’ye giden Ahmet Gürpınar orada kiraladığı bir araçla Niksar Kızıldere köyüne doğru  hareket eder. Belirli bölgeye gidince Askerlerin tuttuğu yolda aracından indiğinde Gazeteci Uğur Gürsoy ve Gazeteci Erol Ataşan’la ve bazı gazetecilerle  karşılaşır.

       Güvenlik için yolu  kapatan  Askerler buradan sonra geçemezsiniz yasak derse de Hürriyet Gazetesinin muhabiri Uğur Gürsoy gazeteci olduklarını köye yani Kızıldereye gideceklerini söyleyerek isterseniz bizi vurun der. Oradaki komutan da gazetecilere üssünden aldığı talimatla  yol verir.

        Bir zaman sonra yürüyerek dağın yamacına köye doğru   yola çıkan ekipten Uğur Gürsoy ve Erol Ataşan yola kilolarından dolayı  devam edemezler. Genç  Muhabir gazeteci Ahmet Gürpınar Silah seslerinin geldiği yöne doğru  bir İngiliz gazeteciyle birlikte  tedirgin olsa da devam eder.

        Uzun ve zorlu bir yaya yolundan sonra silah seslerinin sustuğu evin önündeki  bölgeye gelirler . Silahlı çatışma olmuş Ortalık toz dumandır yine komutandan aldıkları izinle evin ve  çatışmada ölenlerin fotoğraflarını çekmeye başlarlar.

       Teslim olun ihtarına rağmen  Mahir Çayan silahlı çatışmada  Çatıda  diğerleri evin içerisindeki sahanlıkta  güvenlik güçlerince vurulmuştur. Evin her tarafı delik deşiktir. Ölüler evin avlusunda bir araya getirilmiş kimlik tespiti yapılmaktadır görünen manzara korkunçtur.

 

            SAMANLIKTAKİ

        ERTUĞRUL KÜRKÇÜ

    Kızıldere’de  Evde vurulan dava arkadaşları arasında  Ertuğrul Kürkçü nün cesedi bulunamamıştır. Gün ağarınca  yapılan çevre araştırmasında  Evin altındaki samanlıkta gizlendiği yerde Ertuğrul Kürkçü  sağ olarak yakalanmış.

     Genç gazeteci Ahmet Gürpınar Kızıldere’de çektiği çok özel olay fotoğraflarıyla birlikte gece Niksar’a geçer. Ertesi gün bulduğu ilk otobüsle Ankara ulaşır .

     Ulus’ta   Rüzgarlı sokakta bulunan Gazetesi Günaydın’ın bitişiğindeki  Yeni İstanbul Gazetesine sehven çıkar. 1972 de Türkiye’nin Ulusal Gazetelerin  Gündemine oturan İngiliz Rehinelerin Kızıldere’de Muhtarın evinde Mahir Çayan ve arkadaşlarınca kafalarına kurşun sıkılarak katledilmesi  sonrası Kızıldere’de gelişen Rehine  olayının dehşet verici son fotoğrafları Gazeteci Ahmet Gürpınar’ın fotoğraf makinesindedir. Bir gazetecinin yaşayabileceği en dehşet verici flaş  fotoğraflardır bunlar.

       Gazeteci Gürpınar Kızıldere olayını anlatınca hemen makinesinden alınan film banyo edilir ve Yeni İstanbul gazetesinin yazı işleri müdürünün odasında bu filmlerin karşılığında büyük paralar teklif edilir. Gazeteci  Ahmet Gürpınar yorgunluktan yaptığı hatayı anlar Para teklifini kabul etmez ve bitişiğindeki  Günaydın gazetesine geçer. Ertesi gün Katliam evinde çekilen Kızıldere’deki Dehşet Fotoğraflar Gazetesinin birinci sayfasında manşet haberdir.

         

                   YİNE MART AYI....

                

         Her şey iyi güzelde bunları 42 sene sonra neden Mart ayında  yazıyorum. 68 Kuşağı sonrası gençler bu olayı bilmezler.

         Geçtiğimiz günlerde Milletvekili Ertuğrul Kürkçü Ordu’ya Halkların Demokratik  Partisi HDP’ nin Parti binasının açılışı için geldi Ordu’nun caddelerinde Tulum havasıyla gezdi gülücükler attı,

          Caddede  kırmızı karanfiller dağıtıldı. Şehirdeki cadde  turu sonrası Parti binasına girdikten sonrada büyük hadiseler oldu. Türkiye’nin bir çok ilinde olduğu gibi Ordu’da da  HDP’ye tepkiler vardı caddeye asılı Parti bayrağını indiren MHP’li bir gurup genç caddeye  Türk Bayrağını astılar.

       Olayların daha da büyümesini MHP Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı MHP Ordu eski Milletvekili Cemal Enginyurt engelledi,gençleri sakinleştirdi.

            Milletvekili Ertuğrul Kürkçü Parti binasından bir ticari  taksiye bindirilerek uzaklaştırıldı.

 

       Kızıldere’de  Ertuğrul Kürkçü,  Saffet Alp ,Mahir Çayan Cıhan Alptekin ,Nihat Yılmaz ,Sinan Kazım Özüdoğru ,Sebahattin Kurt.Ömer Ayna vardı. Ünye Nato Radarında görevli  İngiliz rehinelerin evde  öldürülmesi sonrası Asker  ağır silahlarla Kızılderede Rehine evine ateş açtı evdekiler öldürüldü...

                  Samanlıkta saklanan  Ertuğrul Kürkçü dışında...

                      

      1972 senesinde 42 yıl öncesi  Kızıldere’de Yaşanan zamanın canlı  tanığı Gazeteci  Ahmet Gürpınar’dır.

 

12 YÜREKLİ ADAM

 

         Kültür ve Turizm Bakanlığının maddi katkıları Ordu Sanat evi ORSEV’in  desteği  Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü’nün katkıları ile  Yazar Tayfun Türkeli’nin kaleme aldığı  Yönetmenliğini  Yasin Akyüz’ün yaptığı  “Naa’şı Muhteremler”  adlı iki perdelik oyun  Atatürk Kültür Merkezi AKM’deki ,Gala gecesinde yoğun ilgi gördü ve  alkışlanmıştı.

       Ordu bölgesinden 12 İmamlarının başarıyla sahnelediği  Naaş’ı Muhteremler’in Gala gecesinde ORSEV Başkanı Sevinç Özel yaptığı konuşmasında “ ORSEV 21 yıldır çok geniş bir sanat yelpazesinden Ordu Kültür ve Sanat’ına önemli katkılar sağlıyoruz, Halkın Kültür Sanatı ile halkımızı buluşturuyoruz Ordu’nun Kültür sanat  ve sosyal hayatına güzellikler  getiriyor ve renk katıyoruz  derken  başkanlığını yaptığı  Sanat Evi adına çok mutluydu. Alkış aldılar. Ordu Valisi Kenan Çiftçi Belediye Başkanı Seyit Torun , Orsev Başkanı Sevinç Özel sahneye çıktılar  sanatçı İmamlarımızı  tek tek kutladılar başarılar dilediler. İmam sanatçılar  gördükleri ilgi karşısında mutlu oldular .

       Kültür ve Turizm Bakanlığı ve  Orsev’in  Sözleşmesi  gereği 25 oyunda sahne alacak 12 İmam kadrolu Tiyatro  sanatçılarından Cumhuriyet Köyü imamı Ethem İyigün’ün oyun sonrası  A.A ya söylediği  şu sözleri çok önemli .

     “ Oyunun provaları için 30 kilometrelik yoldan gelerek çalışmalara katıldım. Bu gün iyi ki Tiyatro yapmışım diyorum. Tiyatro çok güzelmiş. Herkese tavsiye ederim. Yaptığımız bu işle İmamlara imkan verilmesi durumunda neler yapabileceğimizi herkese gösterdik. Bu anlamda çok gururluyuz”

         Ordu Sanat Evi Orsev de sahne alan  Sanatçı İmamlar Adem Günaydın, Abdurrahman İşbakan, Ethem Eyigün, Ferhat Çakmak, Fatih Yücedağ, Ferit Bulut, Mithat Karakaya, Mustafa Temiz, Murtaz Türkmen, Niyazi Karakaya, Osman Kılıç , Sezai Bayrak ile Oyun yazarı Tayfun Türkeli ve Oyunun Yönetmeni Yasin Akyüz’ü, özellikle  sanatçı  imamlarımızı tekrar tekrar  kutluyoruz.

           Ve  12 Yürekli Adam’ın ,12 Yürekli İmamın  yüreğine sağlık diyoruz.

       
  
OBKT'NUN 50 . GURUR YILI

 

Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT Kuruluşunun 50.Yılını  Yönetmen T.Murat Demirbaş’ın sahneye koyduğu Turgut Özakman’ın “Bir Şehnaz Oyun” adlı Tiyatro eserini Protokolün ve  seçkin davetlilerin katılımı ile Atatürk Kültür Merkezinde   Belediye  Başkanı Seyit Torun’un tabiri ile “OBKT’ye yakışan bir oyun” sonrası seyircinin ayakta alkışlarıyla kutlandı.

    Beğenilen 2 perdeli müzikal  oyun sonrası   50 yıldır Ordu’da Sanata ve sanatsever Ordu’lulara sahne  perdelerini kapatmayan  OBKT’nin 50.Yıl Pastası Sanat sever Ordu’luların alkışları arasında  nice yıllara dilekleriyle kesildi.

     OBKT Sanatçılarının ve Özel Davetli Sanat adamlarının kutlamaya katıldığı sahnede bir konuşma yapan Ordu’lu ünlü Tiyatro Sanatçı Ali Poyrazoğlu şunları  söyledi.

     “Hayatında ilk defa Fatsa’da bir fındık deposunda sahneye çıktığını belirterek “ baktım ki keyifli bir iş sahneye çıkmak ben bu işte kalayım ve diğer işlerden vazgeçeyim dedim..

     İyi ki de öyle yapmışım.diyerek sürdürdüğü   güzel konuşmasında

        “ Türk Tiyatrosu hareketinin başlatıcısı Muhsin Ertuğrul ve onunla birlikte bu davaya gönül vermiş bugün aramızda olmayan tüm arkadaşları Başta Ergun Köknar ve Suna Pekuysal  OBKT’de 50.yılın yürüyüşünü başlattılar. Sevgili dostum arkadaşım Uğur Gürsoy da burada yoklar onların şahsında buraya kadar emek vermiş bütün oyuncu kardeşlerimi Türk Tiyatrosuna emek vermiş hocaları başta Özdemir Nutku beyefendi’yi kutluyorum.

           Ve hepimiz onların çırağıyız , bu davaya gönül vermiş herkesi şükranla ve sevgiyle , arkadaşlarımla birlikte önlerinde eğilerek selamlamak isterim.

 Burada olmak benim için çok önemli bir anıya dönüştü. Başkan Seyit Beyide sevdim. İnşallah buraya tekrar gelirim bir şeyler yapmak için sizlerle olmak için.

     Başkan Seyit Bey çok inanmış aklı başında bir insan.Kendisini çok sevdiğim için bunu söyleyebilirim. Zihni net önünü görebilen  her şeyi yerli yerine oturtmuş ve kültürle ve sanatla bir toplumun bir kentin varabileceği farklı çizginin bilincinde bir belediye başkanı görüyorum.

         Kentin daha yaşanabilir bir hale gelmesi ,insanların umutlarını kaybetmeden  bütün olan bitene karşı yaşama yeniden merhaba diyebilmeleri için uğraşacak bir adam Şanslısınız diyerek konuşmasını bitirdi...

     50.yılda OBKT’nin  sahneye koyduğu Muhteşem Müzikal oyun izleyenlerin büyük beğenisiyle ve alkışları ile son bulduğunda Atatürk Kültür Merkezi  Halk Eğitim Salonu olarak 1964’de  OBKT’nin ilk oyunu  Ergun Köknar’ın sahneye koyduğu HÜLLECİ ye de sahnesinde ev sahipliği yapmış olmanın gururunu yaşadı bence..

      4 Ocak l964 de  Halk Eğitim Salonunda  Tahta sandalyeler üzerinde nefeslerimizi  tutarak izlediğimiz Ergun Köknar, Suna Pekuysal, Orhan Gürses Halis Yamak, Aydın Üstüntaş, Halis Şahin,Aydın Üstüntaş, Metin Güven, Uğur Gürsoy, Mustafa Gencer, Fatma Aksoy, Yalçın Şener ,  Fatma Demirkan, Gülçin Üstüntaş’ın oynadığı OBKT’nin sahneye koyduğu  Reşat Nuri Güntekin’in   HÜLLECİ oyunu   geldi aklıma.  OBKT’nin  bu iki oyununu da seyreden izleyici  olarak ayağa  kalktım Bravo..Bravo diyerek OBKT tiyatyomuzu daha bir başka alkışladım.

        OBKT’muzu  bu günlere getiren ,50 sene içerisinde  sahneye konulan yaklaşık 120 yetişkin oyuna  emeği geçen herkesi kutlarım.

         Özellikle Belediye Başkanı Fazıl Sözer den

         Belediye Başkanı  Seyit Torun’a kadar .

        Yüreklerine sağlık..

 

 

                         ŞEMŞİYELİ ADAM...

                         KADİR PEKBAŞ

 

       Ve OBKT’nin  Vefalı   Genel Sanat Yönetmeli ve başarılı oyuncusu Ali Kemal Tandoğan’a özellikle teşekkür etmek istiyorum.

        Sanatçı A.Kadir Pekbaş’ı unutmadığı için..

      

       OBKT sanatçısı,eski Genel Sanat Yönetmeni rahmetli  Aydın Üstüntaş’ın İstanbul’da Üniversite öğrencisi  iken yaz tatilinde  Ordu’ya gemi ile  gelmek üzere Sirkecide Bir kitapçı  Vitrininde görüp aldığı “ Harputta Bir Amerikalı” oyunu kitabını  ile  Orduya döndüğünde var olan amatör Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosu’nun sanatçıları ile başarılı bir şekilde bu oyunu sahneye koyuyorlar..

        O yıllarda OBKT fikri oluşmamış...

       T.S.Kooperatif müdürü, Orta Hakem Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosunun sanatçısı Kadir Pekbaş Fırtınalı yağmurlu bir günde Sahilde gördüğü Gazeteci ,sanatçı Uğur Gürsoy’u şemsiyesinin altına alıyor ve Ordu’da var olan tiyatronun Kurumsallaşmasını isteyerek  Gazeteci arkadaşı  Uğur Gürsoy’a “ Valimiz Mustafa Karaer’le görüş Tiyatromuz Kurumsallaşsın. Bu iş böyle gitmez. Üç ay çalışıyoruz oyunu sahneliyoruz ,üç oyun sonrası dağılıyoruz.” diyor ve ekliyor...

       “Ordu’da  Tiyatromuz kurumsallaşmazsa bir daha  sahneye çıkmayacağım.”

Bu sözlerin sahibi 1960’lı yılların başlarında   “Harputta Bir Amerikalı” oyununun muhasebecisi rolünü başarıyla oynayan sanatçı A. Kadir Pekbaş’tır.

        Ordu’da  Tiyatronun Kurumsallaşma fikri şemsiyesinin altına aldığı arkadaşı Uğur Güarsoy’la paylaşan Sanatçı Kadir Pekbaş’ıdır. Uğur Gürsoy bir yazısında OBKT Tiyatrosundan  söz ederken  sanatçı  Kadir Pekbaş’tan “Şemsiyeli Adam” diye bahsetmektedir.

          OBKT’nin 45.Kuruluş gecesinde Plaketini almak için sahneye davet edildiğinde Pekbaş sahneye  şemsiyesi ile  çıkar . Seyircileri selamlarken şemsiyesi açar ve “Şemsiyeli adam Benim” der ..

           İşte bu sahne görülmeğe değerdi...

         O.B.K.T oluşumunda  Sanatçı Kadir Pekbaş’ın   tuzu vardır. Onun içindir ki Tiyatro denince Türkiye’de Muhsin Ertuğrul neyse Ordu’da da Kadir Pekbaş’ O’dur..

           Uğur Gürsoy’da OBKT’nin kurucusudur..

           

          OBKT nin Genel Sanat Yönetmeni  A.Kemal Tandoğan’ın şu sözleri önemlidir.

        “ OBKT’nin kuruluşunda önderlik eden  Muhsin Ertuğrul’dan  Vali Sefa Poyraz’dan  Belediye Başkanı  Fazıl Sözer’den  Kurucularımız Uğur Gürsoy’dan A.Kadir Pekbaş’a İlk Gen.Yönetmenimiz  Ergun Köknar’dan  Hocam Aydın Üstüntaş’a  ve bizi yetiştiren büyüklerimiz den devir aldığımız mirasın önemini bilerek yolumuza devam ediyoruz.”..

        İyi ki varsın O.B.K.T

        İyi ki varsınız çocuklar..

        Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatromuzu seviyoruz. O’nu sevenleri de seviyoruz.

      

 

 

 

         “TEMAYÜL”
         NASIL BİR ŞEYSE!..
 
      Cumhuriyet Halk Partisi Ordu’da Belediye Başkan adayını ve Belediye Meclis Üyelerinin sıralamasını iki Pazar günü Ayışığı ve Tesk otelde kurdukları Şeffaf sandıklarda üyelerinin oylarıyla belirledi.
        Buraya kadar Demokratik bir hareketle kendisine yakışır bir duruş sergileyen Ordu CHP örgütü 30 mart seçimlerinde seçmenlerinin ve Ordu Halkının oylarıyla seçim ipini göğüslemeyi hedeflerken 18 Şubat Salı günü CHP bir ŞOK dalgasının içinde kaldı.
        CHP il yönetimi CHP İlçe Başkanı ve yönetim kurulu üyelerini görevden aldı. Bilinen Eskilerin bir ata sözü vardı “ Dere geçilirken at değiştirilmez” sözü bir kez daha gündemine oturdu.
         Ama maalesef böyle oldu.
         Bu birinci sürpriz ve ikincisine geldiğimizde bir Pazar günü Tesk oteldeki sözüm ona Temayül yoklamasında CHP Üyelerinin katılımıyla belirlenen 33 kişilik sandıktan çıkan CHP Altınordu Belediye meclis üyeleri listesinin Tek sayılarının önüne seçime girmeye cesaret edemeyen Meclis Kontenjan üyelerinden oluşan hakiki listenin Yasal zamanında Yüksek Seçim kuruluna teslim edilmesi.
      Ordu’da CHP İlçe Yönetim Kurulunun Yerel seçime beş kala CHP İl Yönetimince Görevden alınması..! Bu iki garip olay CHP’de Altınordu Belediye Meclis üyeliklerinin listelerinin kesinleştiği gün oluyor, küskünlükler dargınlıklar tekrar gündeme geliyor. CHP’de bu hep böyle oluyor dedirttiriyor.Sokakta tanıdık CHP li üyelerle konuşuyorum ben gazeteciyim soruyorum da  onlar konuşamıyorlar gülümsüyorlar sadece bir önemli isim   “demek ki Temayül yoklaması 7 kişi için yapılmış” diyebiliyor.
          Madalyonun diğer yüzünde ise CHP’de Altın Ordu ve Büyükşehir belediye başkan adaylarını seçimlerde sıkıntıya sokabilecek bu girişim ne getirecek neler götürecek. O’nu da 30 martta hep beraber göreceğiz.
 
                    ÜYELERİN OYLARI BOŞA MI GİTTİ...!
 
          Her şey iyi güzelde CHP’li üyeler Tesk otelde bir Pazar günü yapılan Belediye Meclis üyeliği aday sıralaması için gidip neden oylarını güvendikleri doğru insanlar için kullandılar. Sabahtan akşama kadar Aday adayları Demokratik hakları için sıralamada iyi bir yerde olabilmek umudu ile CHP’li üye arkadaşlarından neden oy istediler ki..
          Ya ortalıklarda gözükmeyen ve sandıktan çıkacak hazır listeye kaynak olacak bir dizi   Kontenjan adayları. Onlar da kesin ellerini ovuşturuyor demokratik bir seçime tepeden inme yerleşmenin keyfini yaşıyorlardır..
           Bu garip Temayül yoklamasında sadece güzel olan bir şey vardı ..
            O da ilk defa şeffaf bir sandıkta oy kullanıldığıdır.
             Şeffaf ve güzel olan sadece budur...
        Ve maalesef o Temayül sandıklarında kullanılan oyların yarısı   boşa gitmiştir. Asıl sıralamaya gelince Temayül yoklamasının sonucu
        “ Kefal Balığı Fıkrası” gibi olmuştur.
 
 

        BABAM

         Op. Dr. İSMAİL ENGİN

 


    2 Şubat 1958 Pazar günü Melet Kenarında Durugöle  arkadaşları  Dursun Uzman,Hamit Gözükan,Hami Gözükan , Sırrı Tercan ,Ali Hadi Altınel ,Üsteğmen İbrahim ve soför Ahmet ile giden Dr.İsmail Engin akşam üzeri Melet-Durugölden  dönerken civil köprüsüne yakın bir yerde stablize yolda  kendi kullandığı Jeep’in önünden yolun karşısına geçmek isteyen iki kişiye çarpmamak için frene basınca Jeep’in takla atması sonucu 47 yaşında hayata gözlerini kapatır... .

        Hayata gözlerini kapadığında  Devlet Hastanesinin Başhekimi olan Op.Dr İsmail Engin aynı zamanda Devlet Hastanesinin de Genel Cerrahı ve Hariciye hastalıkları uzmanıdır.

        1952 senesinde Trabzon Asker Hastanesinde Kd. Binbaşı   Op.Dr olarak görevini yaparken Annem Saniye Engin’e Askerlikten ayrılmak istediğini  Van  Ankara İstanbul Kütahya ve  Trabzon!da görev yaptığını belirterek Memleketi   Ordu’ya gelmek istediğini artık Ordu’da hemşerilerine hizmet etmek istediğini söyler.

        Kd  Binbaşı  olarak görev yaptığı  Trabzon Askeri Hastanesinden sonra  uzun yıllar ayrı kaldığı  Memleketine Ordu’ya, Ordu Devlet Hastanesine 1955 yılında Genel Cerrahi uzmanı ve Başhekim  olarak atanır.

 

          1958

ORDU POSTASI  HABERİ

 

    Araştırmacı arkadaşımız Naim Güney’le geçtiğimiz günlerdeki bir sohbetimizde Ordu Memleket hastanesi ile ilgili yaptığı bir çalışmada Milli Kütüphanede l958 senesinde Gazeteci Bilal Köyden’in İmtiyaz sahipliğini yaptığı Ordu Postası Gazetesinin 1958 de yayınlanmış bir kupürünü gösterdi.

      Gazeteci Temel Uzlu’nun Ordu Postası gazetesinde  Manşetten verdiği İSMAİL ENGİN Başlıklı bir yazının fotokopisini bana verdi.

       Babam Op. Dr İsmail Engin 2 Şubat l958 senesinde Kendisinin kullandığı Jeep’te arkadaşları ile birlikte Trafik kazası geçirip  hayatını kaybettiğinde  ben 19 Eylül ilkokulu 3.sınıf öğrencisiydim.

       56 Yıl önce Gazeteci Rahmetli Temel Uzlu’nun kaleme aldığı bu  yazı    Rahmetli Bilal Köyden’in Ordu Postası Gazetesinde İsmail Engin başlıkla   1958’de  yayınlanmış.

Bu gün 2 Şubat 2014  Babam Op.Dr İsmail Engin’in 56 yıl önce aramızdan ayrıldığı gün.Gazeteci Temel Uzlu’nun Ordu Postası Gazetesinde yazdığı yazısını  Allah’tan  Rahmet dileyerek bu gün sizlerle saygıyla   Paylaşmak istedim.

 

            

           İSMAİL ENGİN

 

 

Memleket bir evladını daha toprağa verdi.

       Bu Geçirdiği bir trafik kazasında hayata gözlerini ebediyen kapayan Operatör Dr İsmail Engin’dir.

        İsmail Engin sadece annesinin oğlu kardeşleri ve ağabeysinin kardeşi değil memleketimizin yetiştirdiği müstesna kıymetlerden biri ve bu satırları gözyaşlarıyla buğulanan gözlükleriyle hayal meyal kağıt üzerine gelişi güzel yazan Temel Uzlu’nun da ideal arkadaşı idi.

        Ona ne kadar göz yaşı döksek ne kadar vahlansak yine de azdır.

İsmail Engin bütün hayatı boyunca enerjisini mesleğine vermiş şifa meleği bir doktordu. Doğduğu memleketine gelip hemşerilerine hizmet etmek duygusu onu yıllarca rahatsız etmiş ve nihayet bu arzusuna Muaffak olmuştu.

Şehrimiz hastanesine geldiği günden beri halkamızın hastane hakkında bütün şikayetleri bir anda dinmişti. İsmail Engin hazık (uzman) bir doktor, maharetli bir operatör olduktan başka aynı zamanda iyi bir idareci idide.

       Ameliyatlarında şimdiye kadar daima Muaffak olmuş ve yüzlerce hastasının ızdırabını dindirerek onları şifaya kavuşturmuştur.

        Çok defa sırtı ile ve kucağında hasta taşıdığı vaki idi. Mütevazi  Memleket hastanemizi hastane denilecek bir şekle sokmuştur.

        Ne çare ki bu ideal adam, bu hazık (Uzman) bu mesleğine aşık ,bu idareci doktor bir kazanın kurbanı olarak  genç yaşta aramızdan ebediyen ayrılarak kara topraklara verilmiş, ve bir anda binlerce senelik ölülere karışmıştır.(1958 )

 

            1958 de   JEEP’LERİN KAZASI

 

     O yıllarda  Tuzla da yapılan  Jeep’lerinin bayilere kura ile dağıtıldığı dönemde l958 lerde Ordu’ya Üç adet Jeep gönderilmiş. Bu üç jeep’i Op.Dr İsmail Engin İşadamlarımız Kahraman Sağra ve  Sıtkı Bacınoğlu tarafından satın alınmışlar.

       1958 senesinde 2 Şubat Pazar günü  İsmail Engin Ordu’da Civil ırmağı yanındaki Karayollarının önünde stablize yolda fren  yapınca  kaza yapmış ve hayatını kaybetmiş, aynı yıl içerisinde  6 ay sonra sevgili kardeşim, sınıf arkadaşım   Hasan Bacınoğlu’nun babası  İşadamı Sıtkı Bacınoğlu’da aynı model Jeep’le Ankara’dan 25 Temmuz 1958 Cuma günü  Ordu’ya  gelirken Kırıkkale yakınlarında  Kaza yaparak takla atmış ve  hayatını kaybetmiştir.

          Bu kazalardan sonra İşadamı Kahraman Sağra jeep’ini satmış.

         Ordu’muzun yetiştirdiği iki değerli insan 1958 senesi içerisinde bu Jeep’lerin  kazasında   hayata gözlerini kapamışlardır.

            Bu gün 2 Şubat 2014

            Babam Op.Dr İsmail Engin’in ise 1958’de Öldüğü gün

           Allahın rahmeti üzerine olsun.

 

          47 yaşında mesleğinin en verimli zamanında 2 Şubat 1958 Pazar günü trafik kazasında yaşam hayatı son bulmuş       

         3 Şubat 1958  yağışlı bir Pazartesi  günü  Dr.İsmail Engin’in Türk Bayrağına sarılı  Cenazesi Zaferi Milli Mahallesindeki evinden alınarak Belediye Bandosunun eşliğinde sevenlerinin elleri üzerinde büyük bir insan kalabalığı eşliğinde  Orta Camiye getirildi.

        Öğlen namazı sonrası Babam Op.Dr İsmail Engin Belediye şehir  mezarlığındaki aile kabristanlığında toprağa verildi.

        Allahın rahmeti üzerine olsun

ARA GÜLER...

               14 Aralık 2o13 Cumartesi günü Taşbaşı mahallesinde Menekşe Sokaktaki restorasyonu yapılmış tarihi evlerden Ordu Belediyesinin Ordu Fotoğraf Sanatçıları Derneğine tahsis ettiği  cumbalı güzel evde Dünyaca ünlü Fotoğraf sanatçımız Ara Güler’ín siyah beyaz  Fotoğraflarından  oluşan güzel bir sergi yi sanatsever Ordu’lular yakından  izleme fırsatını buldular.

       Karlı Soğuk bir kış gününde Sanatsever izleyicilerin yoğun ilgi gösterdikleri bu gizemli  sergiyi gezenler Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in birbirinden güzel sanat fotoğraf koleksiyonunu  Ofsad ve Sanatçı Emin Öztürk’ün özel gayretleri  Uğurcan Ataoğlu’nun yapmış olduğu özel  tanıtın çalışmaları ile daha da bir anlam kazanan sergi  Uluslar arası Fotoğraf Sanatçısı Güler’in Vizöründen bakıp   fotoğrafını çektiği eserleri  Ordu’da  izleme imkanı buldular.

        Sergiyi gezen sanat dostları Tarihi  evin özel mutfağında ki kazandan ikram olarak aldıkları Tarçın,Karanfil Vişne suyu ve elma kabuğu ile kaynatılmış ikram edilen  Sıcak Şarapla  evin karlarla kaplı bahçesinde Kar mangalının etrafında  odun ateşinde  şaraplarını yudumlarken sanat sohbetlerini de  sürdürdüler.

          Bence karda  sıcak  mangal ateşinin etrafındakiler çevredekilerden  daha şanslı idiler. 85 yaşındaki sanatçı Ara Güler  Rahatsızlığı nedeniyle gelememişti ama özel fotoğraf  koleksiyonunu sanatsever Ordu’lulara göndermişti. Sergiye ilgi halen devam etmektedir ne var ki üst düzey bürokratlımız sergiye gelemediler .

               

   ARA GÜLER KİMDİR...

 16 AĞUSTOS 1928 İstanbul doğumlu. Sanatçı Güler Muhsin Ertuğrul’un tiyatro kurslarına katılmış .1950 senesinde Yerel İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı.1953 te Taym Lifa, Paris Match ve Der Stern dergilerinde

       1954 te Hayat Dergisinde  fotoğraf bölüm şefliği yaptı. 1962 de Almanya’da çok az fotoğrafçıya verilen özel bir ödül aldı. 1953 te Hernri  Cartier ile tanışarak Paris Magnum ajansına katıldı.  Ve İngiltere’de yayınlanan Fotoğraf manual  antolojisi Ara Güler’i  dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl ASMP  ( American   fotoğrafları dergisi) Güler(i  tek Türk  üye olarak kabul etti.

        Ara Güler’in fotoğrafları  Paris Ulusal , ABD’de ,Rochestern Georg Eastman müzesinde , Nebreska Üniversitesi  Sehendon koleksiyonunda bulunuyor. Köln Museum Ludving ‘de Das İmaginamare Photo müzesinde Güler’in fotoğrafları sergileniyor.

        O Dünyaca ünlü  Uluslar arası Fotoğraf sanatçısı 

         O Ara Güler ...

        Ve O’nun Fotoğraf sanat koleksiyonunun önemli bir parçasını Ordu’da  12 Ocak 2014 tarihine kadar Menekşe sokak’daki Ofsat Sanat galerisinde görebilirsiniz.

           

               CAFE ARA...

          İstanbul’a ne zaman gitsem Beyoğlu Galatasaray Lisesinin yan karşısındaki ara sokakta Sanatçı  Ara Güler’in ARA CAFE sine mutlaka uğrar bir yorgunluk çayı içer pasta yerim.Nostalji kokan Ara  Cafeye girdiğinizde loş ışıklar altında duvarları süsleyen Ara Güler’in siyah-beyaz  sanat fotoğrafları sizi öteki İstanbul’a götürüyor .

        Eski tarihi bir binada büyük ustanın zeminin alt katında  ziyaretçiye kapalı özel stüdyosu var.

         İstanbul’a gittiğinizde Galatasaray’da  Cafe Ara’ya mutlaka uğrayınız Ara Güler’in kendi fotoğrafı altında  bir bardak çayını için.

                  

 BASTON

         Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ordu Ziyaretleri sırasında yaşlı bir vatandaşımız Abdullah “Gül’e babasına verilmek üzere el yapımı bir baston hediye etti.

          Ordu’muzda el sanatlarının çeşitli dallarında sanatlarını icra eden birbirinden değerli sanatçı insanlarımız Klarnet, Bakır ve  ahşap üzerine  çok özel el sanatları ustalarımız var.

         Bilinen, bilinmeyen  bu değerli  usta sanatçılarımızın bazı el emeği göz nuru eserleri yine bazılarımızın evlerinde,iş yerlerinde duvarlarımızda veya vitrinlerimizde bu eserlerden var.

         Ordu’muzun  bu sessiz  ve de eşsiz el sanatları sanatçılarımızdan birisi de kuşkusuz  Ekrem Akdeniz’ dir. Ekrem Akdeniz’in Şimşir ağaçlarından .adeta bir  dantel gibi işleyerek yaptığı tamamen oyma  Baston koleksiyonunu görürseniz ne demek istediğimi de anlarsınız. Bir çakı bıçağı ile Özel seçilmiş şimşir ağacı dallarını işleyerek yaptığı çok özel oyma motifli bastonlar gerçekten görülmeğe değer .

         Sadece bunlar mı..? 

        Sanatçı Ekrem Akdeniz aynı zamanda Av kuşlarının ve av  hayvanlarının Tahnit ustası. Ekrem Ustanın zaman zaman sergilediği bu özel koleksiyonu nu hediye ettiği  ve üyesi olduğu Avcılar ve Atıcılar derneğinde görmeniz mümkün.

      Akdeniz aynı zamanda Karadeniz’in zaman içerisinde  yok olmuş Ahşap Motor,Kayık Mavna , Çatana Taka Çektirme   ve Balıkçı tekneleri maketlerinin de yapımcısı. Ordu’nun ilk sualtı zıpkınla balık avcısı.Kara avcısı Perşembe Hava Radar Komutanlığından emekli Elektrik Motor Teknisyeni... Eski tarihi  Ordu evlerinin maket ustası...

            Sanatçı  Ekrem Ustanın koleksiyonunun en değerli parçaları  arasında Atatürk’ün Hastalığında alınan Savarona gemisi ,Çanakkale savaşlarının unutulmazı  Nusrat Mayın Gemisi, Japonya’da fırtınada  batan Ertuğrul Firkateyni ve Atatürk’ün l9 Mayıs  1919 da İstanbul’dan   Samsuna geldiği Bandırma gemilerinin maketleri  bulunmaktadır.

 

  

         Hani derler ya on parmağında on marifeti var.

         İşte o  Ekrem Akdeniz..

               

 Akdeniz’in ağabeyi rahmetli  Kemal Akdeniz Hava Kuvvetlerinden emekli olduktan sonra Ankara Kuğulu da İş Bankasının yanındaki bir pasajda açtığı YONU isimli atölyesinde yaptığı   eski yelkenli  ahşap  savaş kalyonları, Katuşat  ahşap gemileri, el sanatları şaheserleri  özelikle yabancı Büyük elçilik mensupları tarafından 4-5 bin dolar karşılığı alınıp  ülkelerine  götürüyorlarmış.

         Yonu  El sanatları  atölyesinde Sanatçı Kemal Ustanın yaptığı  bu ahşap gemilerinin en büyük alıcıları Kuğuluda özellikle elçilik mensupları Amerikalılarmış..

         Bu nadide el emeği  göz nuru Savaş kalyonlarının   özel  koleksiyon parçalarının   bazıları yıllar önce  Ordu Sinemasının altındaki aynalı galeride  kardeşi Ekrem Akdeniz tarafından sergilenmiş  büyük beğeni almış hayranlıkla izlenmişti...

        Bir ahşap gemi  donanmanın  tersane kızağında nasıl başlanıp bitiriliyorsa yüzlerce parçadan oluşan bu savaş kalyonların minyatür boyları da 3-4 ayda aynı şekilde titizlikle tamamlanıyormuş.

              Bu değerli  koleksiyonun en önemli parçası Ünlü  İngiliz Savaş gemisi üç sıra toplu  HVS VİKTORY ile   iki sıra toplu Osmanlı Forsa (kürekli) yelkenli Savaş Gemisi KEVKEP in orijinal kopyaları Ordu’da Mürsel Engin arşivinde muhafaza edilmektedir.

               Bu vesile ile tüm ustalarımıza sevgi ve saygı ile…

  TÜRKCELL  Mİ?!..

 

 

         Çağımızın koşullarının olmazsa olmazlarından birisi kuşkusuz cep telefonları. Gerektiğinde inanılmaz faydalı ve yararlı iletişim aleti olan cep telefonlarının kullanma alanı ve kullanım şekli  ise onu  gerektiği gibi kullanmasını bilenler için inanılmaz bir teknoloji aracı.

         Cep telefonları ilk çıktığında, sadece alo denildiğinde karşılıklı kablosuz, uydu aracılığı ile  iletişim sağlayan kaba görüntülü  ağır  bir teknoloji ürünü iken şimdilerde yeni ve çok daha geniş kapsamlı olarak internete bağlanan ince zarif ekran görüntülü banka işlemeleri ile  internetten her türlü hizmeti alabilen ,   internetten alış veriş yapılabilen daha bir çok  hizmeti elinizin altında tutan sihirli bir kutu haline geldi vasıflı  cep telefonları..

         Ülkemizdeki uydu bağlantılı  bu çağdaş teknoloji hizmet zincirinin  önde gelenleri Turkcell, Vodofone ve Avea  gibi  ünlü firmalar Türkiye’deki bu iletişim  hizmet  pastasından dan abone sayılarına ve  abonesine hizmetin kalitesine  göre paylarını alan şirketlerdir.

 

                      HİZMETİN KALİTESİ DÜŞÜNCE                  

                     TÜRKCELL DEFTERİNİ KAPATTIK

 

       Ordu’da Yıllardır Türkcell in kontörlü sonrasında  Faturalı hattını kullananlardan  birisi de bendim. Her ay muntazam olarak adresime gelen faturaları Türkcell Merkez şubesinde ödüyor iken geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj geldi yıllık abonelik sözleşmemiz bitmiş sözleşme gereği olan  29 Tl lik paket aşımımız  ise 84.00 tl  lira olmuş.

       

       Hemen merkez şubeye gittim olayı anlattım. Adem bey ilgili masaya yönlendirdi .Geçtiğimiz senelerde yine böyle bir sebepten 110.00Tl lik bir  fatura gelince  yine merkez Türkcell’in   köşe masasındaki  bayan görevli olayı dinledikten sonra  yardımcı oldu merkezi arayarak durumumuzu anlattı ve Bireysel paket anlaşmamız olan 29.00 Tl yi abonesine yardımcı olan görevlinin yardımcı olması sonucu anlaşmalı paket tarifemizi  ödemiştim .

           Bu sefer aynı yerdeki  görevli bayan Karşıki Vodafone gitmemi ve dört günlük bir işlem yapmamı istedi.  Bende yıllardan beri sizin faturalı abonenizim karşıya Vodafone  gidersem bir daha geriye dönmem dedim. Kaldı ki yıllık Sözleşmemizin bittiği önceden aranıp ikaz edilse sorun olmaktan çıkar abone müşterisinin  memnuniyeti ve güveni  de artar diye düşünüyorum..

         Yoksa yanlış mı düşünüyorum..!

          Daha sonra öğrendim ki yıllık sözleşmesi bittiğinden haberdar olmayan tek ben değilmişim. Onlarca abone benim gibi Paket  sözleşmesi bittiğinden çok yüksek farklar  ödemek zorunda bırakılmış.

             Laf aramızda

           “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” gerekirse de abonelerine her daim yardımcı olmaya çalışan Türkcell görevlisi  Adem arkadaşa teşekkürler...

           Sonuçta abone vatandaş Türkcell iletişim  merkez şubedeki görevli bayanın tavsiyesine uydu sokağın karşısına kırmızı köşeye Vodafone gitti.

          Türkcell defterini de kapattı!!!

 

 

 

ORDU’NUN  EFENDİ DAYISI          

              FAHRİ ÇELEBİ.....

 

Yaklaşık bir yıl önce aramızdan bir gece geçirdiği  rahatsızlığı sonrası ayrılan   Ordu’muzun sosyal yaşantısında ve kültürel yaşamında hayatı  boyunca var olan  iz bırakan güler yüzlü yardımsever “Dayısı” Fahri Çelebi dostlarının ve arkadaşlarının hazır bulunduğu anma töreninde sevenleriyle buluştu...

        OBKT salonunda ki anma programında “ Yeğenleri” Eski Kültür ve Turizm Bakanı  . İstanbul Milletvekili  Ertuğrul Günay CHP Ordu Milletvekili İdris Yıldız , Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun Ordu Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı ,dostları arkadaşları Fahri Çelebiyi anma gecesinde bir araya geldiler,yalnız bırakmadılar...

      Kürsüye davet edilen Ertuğrul Günay her zamanki gibi yaptığı güzel konuşmasının sonunda Kadim Dostu geçmiş anılardaki Partili  mesai arkadaşı Ordunun renkli isimlerinden   Fahri Çelebi için  konuşmasının sonunda “ O ailenin Ordu’yu en fazla sosyalleştiren bireylerinden bir tanesiydi diye anlattı. eski değerlerimizi bir miktar unuttuk bizi bir arada tutan değerlerimizi unutmamak lazım bu değerleri yaşatan insanlarımızın hatırasını hep yukarda tutmak lazım.

           O çok özel insanlardan birisiydi. Ben Fahri Çelebi’yı rahmetle,minnetle  sevgiyle bir kez daha bütün kalbimle anıyorum” diye konuştu.

     

       Fahri Çelebi’yi  Anma programının ilerleyen saatinde  Ordu Yardım sevenler Derneği başkanı Emine Yeşiltepe, 

Aileden  Yalçın Çelebi, Orsev Başkanı Sevinç Özel, CHP adına Ekrem Aydın ve kadim dostu yakın arkadaşı  Uğur Oral Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun Eski Belediye Başkanları Kazım Türkmen , Fikret Türkyılmaz ,eski Kültür Turizm müdürü Servet Yerli , Bakıra hayat veren Bakırcı ustası Harut Erman ve Prof Dr. Nurettin İsmail Çelebioğlu İyi insan ,Zarif  adam ,  Beyefendi  Fahri Çelebi’yi ve onunla olan  güzel anılarını Fahri Çelebi’yi seven dostlarıyla paylaştılar.

      “ Şehirde bir gökkuşağı  FAHRİ ÇELEBİ”adlı söyleşi kitabının giriş kısmında bu  kitabın derleyicisi  Araştırmacı yazar İbrahim Dizman bakın Fahri Çelebi’den nasıl söz ediyor ..

          “Bütün Yaşamını bu kentin daha renkli,daha yaşanabilir, başka bir deyişle daha “Şehir”  olmasına adamış bir insan” diyor...

          Fahri Çelebi’yi   daha güzel anlatacak başkaca bir söze gerek var mı ?

      .      Allahın rahmeti üzerine olsun, Işıklar içinde yat değerli dostum ağabeyim.

 Sevgili Fahri Dayı...

          

“ZİFİN” OTEL KULAKKAYA

 

Yayla geleneğinden gelen bir ailenin ferdi olarak Çambaşı Yaylamızı ve civar illerimizin yaylalarını zaman zaman gezen uygun yerlerde arkadaşlarımızla yayla evlerimizde ve de müsait yerlerde ve dere içlerine yazları  çadır kurarak, doğal güzelliklerimizin  keyfini  arkadaşlarımla çıkartmaya çalışan 50 yıllık yaylacıyım..

 

Kurban  Bayramı tatilinde  Arkadaşımız Ömür Külünkoğlu’nun daveti üzerine  gazeteci  Atilla Şimşek ile birlikte Giresun’un Kulakkaya Yaylası'na gittik.

 

Giresun’un içerisinden eski hastane yolunu takip ederek 43 km sonra sonbaharın sararttığı nefis  güzel manzaralı  gürgen ormanlarının enfes görüntüleri sonraları ünlü ladin ormanları ile çevrili  1650 metredeki Kulakkaya Yaylası'na ulaştık.

 

Öğlen  güneşinin güzelliğinde Kulakkaya Yaylası'nın  tepesinde ladin ormanlarının eteğinde Doğaya, Çevreye uyumlu mimarisiyle dikkatimizi çeken bu üç katlı güzel Yayla oteli binasına Kaptan Atilla Şimşek idaresindeki aracımızla gitmeye başladık.

 

Gizemli görüntülü  Otelin önüne geldiğimizde Atilla Telefonla Ömür arkadaşımızı aradı birkaç dakika sonra Ömür Otelin kapısında bizi karşıladı.Selamlaştık,kucaklaştık ve birlikte otele girdik.

 

Ahşap ağırlıklı   tasarlanmış otantik mimarisi ile daha  girişte dikkatleri çeken yapının kalın ahşap merdivenlerinden yukarıya üst teras katına çıkarken  ahşap merdivenden gelen gıcırtı sesleri  bütün yol yorgunluğumuzu da unutturdu sanki...

 

Güneşli  güzel bir sonbahar gününde 1650 metre yüksekliğindeki Kulakkaya’da  Sonbahar güneşini arkamıza, Giresun’un ünlü ladin orman denizinin bir inanılmaz güzel  manzarasını karşımıza almış,  temiz dağ havasını da  ciğerlerimiz de hissederken bir taraftan da  ikram edilen nefis tavşan kanı  çaylarımızı da yudumlamaya başladık.

 

Güzelim Ladin  Orman  manzarası karşısında   Atilla Şimşek arkadaşıma iyi ki gelmişiz dedim.

 

Düşüncenin mimarı Op.Dr  İbrahim Özkuş 1650 metre yüksekliğindeki Giresun’un Kulakkaya yaylasında gördüğümüz  bu güzel  80 yataklı  Yayla Otelinin Sahibi tasarımcısı İstanbul’da görev yapan Giresun’un evladı Plastik Cerrahi uzmanı  Op. Dr.  İbrahim Özkuş masamıza geldi hoş geldiniz dedi tanıştık.

 

Nefis  yayla suyundan yapılmış çaylarımız tazeleniyor, yayla  sohbetlerimize devam ediyoruz.

 

Otelin seyir terasında otel müşterileri eski bir pikaptan çıkan 45 lik plağın buğulu  sesinde eğleniyorlar. Otelin teras çatı katı tamamen kalın balta yontmalı  kütükten ve ahşaptan yapılmış otantik teras katıdaki   lokanta kısmında büyük şöminede yanan gürgen odunlarından çıkan alevin çıtırtılı seslerin karşısındaki  sette oturan aileler de  sohbetlerine kadehlerindeki kırmızı şaraplarını  yudumlayarak  devam ediyorlar.

 

İnsanlar rahat  güzel bir ortamda dinleniyor yaylanın tadını çıkartıyor dinleniyorlar...

 

Dr. Özkuş doğduğu topraklara yaptığı bu yayla turizmi yatırımını daha da güzelleştirmek adına otelin arka tepesinde  büyük bir alan kiralamış ve 1.5 kilometre uzunluğunda  Telesiyejli kayak pisti yapmayı,  otelin önündeki arsasına da müstakil Bungalov evler  düşünüyor.

 

Dr. Özkuş Kulakkaya’daki  dağ otelinin adını  ZİFİN koymuş. Zifin ne anlama geliyor diye sordum. Karadeniz yaylarının sarı   avu çiçeği dedi. Çambaşı yaylalarımızdan  tanıdığım sarı avu çiçeği olarak bildiğim güzel kokulu  bu güzelliğin adını da öğrenmiş oldum.

 

Bizim Çambaşı Yaylamızda da Temmuz ayında bol  miktarda açan bir çiçek  olan bu güzel çalı çiçeğinin mor renkte olanı da mevcut.

 

Öğlen yemeğimiz için  yöresel pancar çorbası   siparişimizi verdik. Esmer buğdaydan kuzinede tavada pişirilmiş enfes lezzetli buğday ekmeği ile çorbamızı yudumlarken Dr. Özkuş buğdayı Trakya’da kendi çiftliğinde ürettiğini su değirmeninde çektirdikten sonra Otelin müşterileri için kuzinede  tavada   pişirildiğini söyledi.

 

İnanın böyle bir lezzet olamaz...

 

Dr. İbrahim Özkuş’un Trakya da büyük bir çiftliği varmış  lobiya fasulyesi gibi  özel  lezzetleri oradan getirtiyormuş. Otelin tereyağı süt yoğurt htiyacı içinde özel küçük bir mandıra kurmayı düşünüyor. Otelin Mutfağında Tüpgaz la hiçbir şey pişirilmiyor yemekler    kuzinelerde odun ateşinde yapılıyor.

 

Günün yorgunluğunu atmanız için otelin alt katında  Türk Hamam, buhar banyosu ve saunası mevcutmuş.

 

ZİFİN  Otelin  her hizmetinde  doğallık var. Yemek yediğimiz çatı restoranın manzarası enfes ve otelde bayram tatilinde  gece kalmaya yer yok.

 

Bu muhteşem manzaralı yayla  otelinin  bütün sosyal ihtiyaçları ile bizzat Dr. İbrahim Özkuş , Ömür Külünkoğlu ve  deneyimli personeli ilgileniyor.

 

Sohbetlerimiz devam ederken hava kararmaya, Zifin Yayla Oteli'nin  kaloriferlerinde ısınmaya başladı. Akşam  oluyor güneş dağın arkasında kaldı. Artık Atilla ile benim için dağdan, yayladan inme  zamanı geldi...

 

Bir hafta sonunu ailenizle, dostlarınızla arkadaşlarınızla 1650 metrede komşu ilimiz Giresun- Kulakkaya yaylasında  ZİFİN yayla otelinde değerlendirmek  isterseniz bilgi ve rezervasyon için 0454 390 90 90 lı bu telefon numarasına ihtiyacınız  alabilir.

 

İnanın bu bir reklam değildir.  Sadece Kulakkaya Yaylasında  gördüğümüz güzelliklerden bahsetmeye çalıştım.  Sağlıkla kalın.. Hoşçakalın...

 

 

     VALİ KENAN ÇİFTÇİ

“ Festival açılışında Gönülleri Fethetti “

 

      Ordu Belediyesinin bu yıl 4.sünü düzenlediği Uluslar arası Edebiyat Festivalinin açılış gününde Belediye Başkanı Seyit Torun’un Belediyenin Sanat ve Kültür çalışmaları hakkında bilgi veren konuşması sonrasında sahneye çağrılan  Ordu Valisi Kenan Çiftçi festival gündemine damgasını vuran konuşması çok beğenildi ve salondan büyük alkış aldı.

      

      Konuşma sonrası OBKT’nin  Fuaye  salonunda  kendisine ikram edilen çayını yudumlarken Başkan Seyit Torun’la Ofsad üyelerinin fotoğraf sergisini gezerken Belediye Meclis Üyesi Engin Altay Valinin salondaki Ordu’yu anlatan  güzel anlamlı konuşmasından duyduğu memnuniyeti Belediye meclis üyelerinin adına teşekkür ederek kutladı.

        “İşte Valimiz bu” dedi

       Fuayedeki Genç Bayanlar, kız öğrenciler Vali Çiftç’inin “ Kimi duygular hikaye olur roman olur , deneme olur sinema senaryosu olur,şiir olur ve farklı renklerde açarlar  farklı iklimlerde ve farklı yüreklerde” diyerek Necip Fazıl Kısakürek , Nazım Hikmet,  Cahit Sıtkı Tarancı ve Atatürk’ten verdiği örneklere  teşekkür etmek için sıraya girdiler. Mutlu olduklarını ifade ettiler...

         Genç hanımlar Vali Çiftçi’den konuşma metnini rica ettiler , teşekkür ettiler Gen kız öğrenciler Festival kitabında yer alan konuşmasını  hatıra olarak imzalattılar.

           Otuz altı yıllık gazetecilik hayatımda onlarca vali ile tanıştım ve gazete sahibi olarak,gazeteci  olarak  görev yapma tanıma imkanım oldu ama ilk defa böylesi bir sevgi olayına tanık oldum.

             Çünkü Sanatsever insanlar   Vali Kenan Çiftçi’nin    güzel ve etkileyici  konuşmasından mutlu oldular...

       KENAN   ÇİFTÇİ’DEN ANLAMLI SÖZLER..

 

     Başkan   Seyit Torun’un 4.Uluslararası Edebiyat Festivalinin teşekkür konuşması sonrası kürsüye çağrılan Ordu Valisi Kenan Çiftçi genelde irticaren konuşurum ama bu güzide topluluk karşısında hata yapmamak için yazılı metin üzerinden konuşmamı yapmak istiyorum diyerek Ordu’yu anlatımda  özenle seçtiği cümlelerini şöyle sürdürdü .

       “ Dün akşam fırtınalı bir hava oldu.Dallar birbirine çarpıyor. Ordu’nun ışıkları bir kadının boynuna takılmış gerdanlık  gibi süslü vaziyette. Ordu’yu seyrederken martıların raksını, rüzgar sörfünü akabinde de suya dalışlarını ,balık tutuşlarını  ve yine o sörfle yuvaya gidişlerini görüyorsunuz.  Bu kadar güzelliği bir arada gördükten sonra, edebiyatçı, şair olmamak da zor” diyerek, başladığı konuşmasında “ bir gökkuşağı gibi renklerin ,bir kültür, bir kültür hazinesi gibi renklerin ,bir kültür hazinesi gibi dillerin , ülkeler arası kültürel bağların , sanatın ve şiirin  bir yakamoz kadar göz alıcı bir yansıması olan 4.uluslararası Ordu Edebiyat festivaline dünyanın ve ülkemizin değişik coğrafyasından gelerek ,çeşitli türdeki yazılarıyla ve şiirleriyle renk katacak  birbirinden değerli sanatçı dostlarımıza ve bu güzellikleri festival süresince bizlerle birlikte yaşayıp, teneffüs edecek olan siz değerli misafirlerimize ve sanat dostlarına hoş geldiniz diyerek yeşilin ve mavinin her tonunun el ele vererek adeta raks ettiği , tarih ve doğa güzellikleriyle insanları büyüleyen güzel Ordu’muz hepinizin de şahit olduğu gibi son yıllarda bir çok alanda gelişme göstermiş ve buna paralel olarak hızla bir kültür sanat şehrine dönüşmüştür. Kültür sanat hamlelerindeki gelişmelerde katkısı olan ve emeği geçen Edebiyat Sanat ,Ordu sevdalısı kurum kuruluş ve sevgili dostlarımıza teşekkürn etmeyi borç bilirim” diyerek Orduyu ve Ordu insanını sevindiren bir o kadarda mutlu eden konuşmasını sürdürmüş  insanlarımızı mutlu etmiştir.

 

            ATATÜRK “ Sanatçının   eli öpülür”

 

         Vali Çiftçi M.Kemal Atatürk’ün sanatçıya verdiği önemi  şu şekilde bir anekdotla sunmadan geçemeyeceğim dedi :

           “ İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılarının oyunlarından birini seyretmenin ardından  oyunda rol alan sanatçıları Atatürk Çankaya köşküne davet eder .Sanatçıların hepsini taltif eder,onları ayrı ayrı över ve ödüllendirir.  Ayrılma vakti gelince  Raşit Galip Sanatçılara Köşkten  Atatürk’ün elini öperek ayrılmalarını söyler. Atatürk ise bu duruma karşı çıkar ,şu şekilde tepki verir.”Hayır sanatkar el öpmez, sanatçının eli öpülür” diyerek sanata ve sanatçıya verilen değeri  en veciz bir örneğini sergilemiştir” dediğinde salonda yine içten bir alkış tufanı kopar.

          Salonu tekrar selamlayan Vali Kenan Çiftçi  bu güzel organizasyona emeği geçenleri başta sayın Belediye Başkanımız olmak üzere,  bizlere bu Uluslar arası onuru ve mutluluğu yaşatan  bu güzel organizasyonda emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür eder saygılarımı sunarım” dedi ve  yerine oturana kadar içten alkışlandı...

         Fuayede büyük ilgi gördü.

          Vali Kenan Çitçi Ordu Belediyesinin organizesindeki 4.Uluslararası Edebiyat Festivaline Ordu’muz için güzel konuşmaları ile damgasını vurdu.

     Ordu 5. Uluslar arası Edebiyat Festivali etkinliklerinde  buluşabilmek umuduyla.

 

 

 GAZETECİNİN KİMLİĞİ

Tuncer Engin

 

   Gazete sahiplerine ve  Çalışan gazetecilere   yasal sorumluluklarını  yerine getirdiğinde Başbakanlık Basın Yayın  Enformasyon genel müdürlüğünce  hak ettiği Sarı Basın Kartı verilir. Gazeteci 20 sene bu kartını taşıdığında yine Aynı kurumdan bu sefer gazeteciye Sürekli Sarı Basın Kardı verilir..

       kurum ve kuruluşlarda  Sarı Basın Kartı taşıyan

gazetecilerin karşılaştıkları sorunlar üzerine Vali Yardımcısı Abdullah DEMİR  Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğüne  2.5.2013 tarihli bir yazı göndererek Sarı Basın Kartı Sahibi Gazetecilerin Kimlik sorunlarının   giderilmesi için bilgilendirmiş özetle  şöyle demişti.

 

        “ Basın Kartı taşıyan Gazetecilerin karşılaştıkları sorunlardan birisi de resmi kurum, kuruluş ve Bankaların Basın Kartını Kimlik Belgesi olarak kabul etmemesidir. Oysa İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 10.07.2008 tarih ve 35278 sayılı yazısı ile yayınlanan 2008/5 nolu Genelgesinin Kimlik  Kartlarında istenecek Belgeler başlıklı 3.maddesinde kişinin kimliğini kanıtlayan belge olarak kabul edilecek belgeler arasında “Basın Kartı ta yer almaktadır.

          Diğer taraftan  21 Ekim 2006 tarihli 26326  Sayılı Resmi Gazete de  yayınlanan Başbakanlığın 206/33 nolu  Genelgesinde belirtildiği şekilde Basın kartında Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numarası bulunmaktadır. 

          ......Basın Kartı’nın kamu kurum ve kuruluşlarında kimlik belgesi olarak kabul edilmesi hususunda Genel Müdürlüğünüzce açıklık getirilmesinin  gerektiği ve uygun görüldüğü taktirde konuyla ilgili bir genelge yayınlanmasının  Basın Kartı Sahibi Gazetecilerin karşılaştıkları sorunun çözümü için uygun olacağı Valiliğimizce değerlendirilmektedir.

            Bilgilerinize arz ederim.

 

                     VE

                    FİNANSBANK BASIN  KARTINI

                    VALİLİĞİN YAZISINI KABUL ETMİYOR..!

 

             Finansbank Sitesinde % 77  Yunanistan  sermayeli Finansbank   İçişleri Bakanlığı, Ordu Valiliğinin bilgilendirme yazılarına rağmen gişelerinde Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti  Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce verilen Nüfus Kağıdı yerine de geçen Kimlik niteliğindeki Sarı Basın Kartları ile gişelerinde işlem yapmıyor.  Ordu Valiliği’ni saymıyor sanırsınız Adamlar Devlet içinde başka bir devlet..!

           Finansbank Ordu  Gişesinde karşılaştığım bu durumu üst kattaki Müdür Beye çıkıp söylediğimde Kartıma Baktı ve bu kartla işlem yapamayacaklarını Nüfus Kağıdı olması gerektiğini söylediğinde beklide bu kartı ilk defa eline almıştı.

           Çünkü Sarı Basın Kartında 80 ,  bu özel  sürekli sarı basın karttından Ordu’da 6 adet var.

          Bankada karşılaştığım  bu garip  durumu gazeteci arkadaşlarımla paylaşırken Yunan Alayının 15 Mayıs 1919’da İzmir’i  işgal için çıktığı Konak meydanı kordon boyunda Gazeteci Hasan Tahsin’in silahından sıkılan   ilk kurşun geldi aklıma...!

     Sonra  Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık  Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün   gazetecilere özel verdiği Sarı Basın Kimliğini tanımıyorlar diye söylendim...!

          Hayret dedim, Mahkemenin ve Noterlerin  işlem yaparken  kabul ettiği ,Devletin verdiği Sarı Basın kimliğini Finansbank kabul etmiyor.

         Ordu Valiliğinin  Finansbank Genel Müdürlüğüne Yazdığı  10.07.2013 tarihli yazdığı yazısına da cevap vermiyorlar ..

           İyi güzel de burası neresi..?

         Yukarda yazdım ya onlar Devlet içinde Devlet olmuşlar..! 


ORDU ÜNİVERSİTESİNİN

 

             ÖĞRETTİĞİ GERÇEKLER...!

  TUNCER ENGİN

 Ordu Üniversitesi 2008 tarihinde Ordu Belediyesine yazdığı bir yazı ile ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesi yanında bulunan yaklaşık 85dönümlük bitişik  komşu arazileri  üzerine Ordu Üniversitesi Yönetim Kurulu Kararınca alınan 2011/ 102 nolu Kamu Yararı kararı ve Bakanlar Kurulunun 23.10.2011 tarih ve 201/2394 sayılı  kararı ile Acele Kamulaştırma yoluna gitmiş ve Komşu arazileri üzerine Belediyeden ve Tapudan tedbir kararı aldırmış , Komşu arazi sahiplerini Beş senelik bir süreçte son derecede rahatsız etmiş ve huzurunu kaçırmıştı..

           Komşu araziler üzerinde hiçbir tasarruf etme imkanı sağlamayan bu kararla Arazi sahipleri arsalarını satamamışlar, evlerini işyerlerini kiraya  verememiş üzerindeki binalar çürümeye terk edilmiş binalara çivi dahi çaktırmamışlardı.

        Kaldı ki Yenerlere ait yol kenarındaki   Arsalarının üzerinde bulunan özel aile kabristanlıklarına yeni mezar yeri dahi açtırmamışlardır. Bu acı  acı gerçeği Üniversitedeki bir toplantıda yetkililerle Gökhan Yener bizleri aldığınız istimlak kararlarıyla mağdur ettiniz ..

         “ sizin yüzünüzden Turnasuyu’ndaki  aile kabristanlığımızda annemin cenazesini babamın mezarının yanına koydurmadınız” gerçeğini haykırmıştır...

        

          

         Arazi sahiplerini Turnasuyunda muhatap olarak görmeyen,karşılarına alıp konuşmayan ODÜ yönetimi kendi tespit ettiği m2 üzerine 42 lira gibi komik fiyatı arazi sahiplerinin banka hesaplarına yatırmıştı.

          Bununla birlikte Üniversite yönetimi tarafından taşınmazların sahiplerine  açılan Kamulaştırma davası sonucunda  Mahkemenin tespit ettiği  bilirkişilerinin Mahkemeye verdikleri m2 850 tl  fiyatlarının  Mahkemece Arazi sahiplerinin hesaplarına yatırılması istenmiş vede bu paralar arazi sahiplerine ODÜ yönetimince  yüksek  bulunduğu  gerekçesiyle Mahkemenin verdiği yasal  süresi içerisince ödenmeyince  Mahkeme Üniversitenin açtığı davayı RED etmiştir..

 

                     ODÜ   PARALARINI 

                     GERİ İSTİYOR..

 

        Turnasuyu’nda 5 yıldır arazi sahiplerini mağdur eden ODÜ yönetimi mahkemenin kararından sonra arazi sahiplerine  Rektör Yardımcısı Prof Dr Nuri Yılmaz imzalı birer yazı göndererek 30 gün içerisinde daha önce hesaplarına yatırılan komik istimlak paralarını Üniversitenin Ziraat Bankası hesabına  geri istemektedir.

        Bütün bu yaşananlardan çıkan sonuç Ordu’da halkın itiraz ettiği ve basın yoluyla da dillendirdiği “ Üniversite Yönetiminin istimlak konusundaki beceriksizliği ve hizmetin aksaması yönündeki iddiaları bir kez daha doğru çıkmıştır.

         Ayrıca kamuoyunun Tıp Fakültesinin yeri konusu ile ilgili  milletvekillerine yönelik sorunun çözümü ile ilgili çare bulunması telebide arzu edilen ciddiyette bulunmamıştır. Milletvekillerimiz Üniversite Hastanesi yeri sorununu kendi Parti içi rekabette kullanmayı yeğlemişlerdir.  Özellikle Ordu’lu İstanbul Milletvekili Enver Yılmaz’ın kendisinden beklenen desteğe karşılık basına yansıdığı kadarıyla bana bir talep olup yardım istenirse destek olurum ancak Ordu Milletvekili arkadaşlarım bu konuya çözüm bulmaları ve Üniversite Hastanesinin Kampusun içinde bulunması gerektiğine inandığını söylemiştir..

         Sonuçta Üniversite elinde olan Parayla Üniversiteyi geliştirme çabası içerisine girmiş komşu arazi sahiplerini yeterince mağdur etmiş  sıkıntıya sokmuş beceriksizlik örneği göstermiştir.

         Turnasuyu’nda Üniversitenin yanında  85 dönüm araziyi  Bakanlar kurulu kararınca Acil Kamulaştırma kararı ile almayı düşünüp , sonradan  arapsaçına döndüren yönetim bu günlerde  Akçatepede  yaklaşık 300 dönüm taşınmazı Pazarlık usulü ile ve  yine komik saksı toprağı fiyatına  “ Kamu Yararına Kamulaştırma  Kararı ile almayı düşünmektedir.

        ODÜ yönetimi  ve Rektörlüğü Turnasuyu Kampüsünde yapımı düşünülen Tıp Fakültesi Hastanesi tartışmaları ile  Turnasuyundan sonra Akçatepede düşünülen Ziraat Fakültesi uygulama alanı kararında da aynı beceriksizliği gösterirlerse ve Siyasilerimizle Vatandaşı karşı karşıya getirilerse birileri de sonucuna katlanır diye  düşünüyorum..

 

                    GEÇTE OLSA    

                    HAK YERİNİ BULDU ..

          

         

         Turnasuyu ODO yerleşkesi yanında bulunan 85 dönümlük istimlak arazisini Mahkemenin bilirkişisinin  tespit ettiği bedel  üzerinden  alamayınca Rektör Prf,  Dr Yarılgaç Ordu Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne bir yazı göndererek şöyle dedi..

      .... “Söz konusu alanda  Üniversitemizin  yaptığı kamulaştırma çalışmaları sebebiyle  açılan  Tapu Tesçil davasında  mahkemece kabul edilen bedellerin    Üniversitemiz kamulaştırma bütçesinin çok üstünde olması sonucunda Üniversitemiz Yönetim Kurulunun 15.7.2013 tarih ve 2013 /108 sayılı toplantısında alınan kararla kamulaştırma işlemlerinden vazgeçilmiştir. Bu sebeple İmar Plan Tadilatı yapılarak Üniversite gelişim alanına   kazandırılan taşınmazların imara açılmasında bir sakınca yoktur.”...

        Rektör Yarılgaç’ın ve yönetiminin Kamulaştırma bütçesinin yetersizliği nedeniyle aldığı bu karar 2008 yılından bu yana 5 Yıldır  mağdur olan arazi sahiplerini memnun etmiştir, yüzlerini güldürmüştür..

        Geçte olsa hak yerini bulmuştur.

 

      Dip Not :   Edirne’ye  gidip Mimar Sinan’ın yaptığı ünlü Selimiye Camini gezenler büyük Mermer sütuna işlenmiş ters Laleyi özellikle  görmek isterler ve hikayesini mutlaka dinlerler..!                   

 

 

 

 

 

 

ORDU ÜNİVERSİTESİNİN

HAK- HUK  KOMİSYONU

 

         Turnasuyu mevkide bulunan  Ordu Üniversitesi ODÜ yerleşkesi arazisinin bitişiği 85 dönümlük  komşu arazileri üzerine konulan acil Kamu yararına İstimlak kararı ile başlayan süreç hak sahibi insanları uzun sürede  son derecede rahatsız etmişti. Asfalt yol güzergahı asfalt  üzerine m2 45 lira gibi komik bir değer biçilen arazi sahipleri verildikleri mahkemenin bilirkişilerince verilecek raporları beklemekten başka da yapılacak bir şeyleri yoktu.

          Yasalar gereği bu araziler üzerine konulan yapılaşma ve alım satım yasağı şerhleri ile çok mağdur olan Turnasuyu’ndaki arazi sahipleri mahkemenin yol kenarına aldığı m2 sine 850 milyon fiyat artışı kararı ile bir nebze olsun sevinebildiler. Bu kez de Üniversite Mahkemenin tespit ettiği yeni fiyatları çok yüksek bularak 85 dönümlük “acele el koyduğu” 85 dönümlük bu araziyi almaktan  vaz geçti arazi sahiplerini de mutlu etti.

 

                MADALYONUN ARKA YÜZÜ..!

                   

       Yeterli istimlak  Paramız yok gerekçesi ile mahkemeye açtıkları istimlak kararına  RED kararını aldıran ODÜ yönetimi bu kez  Akçatepe de komisyoncu ile de önceden  gezip gördükleri 63 dönümlük bir arazi dahil  yaklaşık 300 dönümlük bir taban arazisini  daha  ucuza kapatırız  gerekçesiyle  bu kez önce arazilere Tapudan ŞERH koydurarak   Kamulaştırma bedeli Uzlaşma çağrısı ile kapatma yoluna geçtiler...

          Arazi Hissedarlarına  Uzlaşma Çağrısı tebligatları göndererek Üniversiteye çağırdılar.

          Turnasuyu’ndaki 85 dönümün  hak sahiplerini görüşmeye çağırmadan tepeden inme Acele istimlak kararı alan hissedarlara  randevu dahi vermeyen ODÜ yönetimi  Turnasuyun’daki istimlak karmaşasından sonra Akçatepe’de  bu kez taktik değiştirdi. 

        Yüz yüze Pazarlık yolunu seçti..!

         Akçatepede yaklaşık 45 dönümlük Kivi Bahçesi sahibi Mustafa Küçük ilk görüşmede Yapı İşleri Daire Başkanı Recep Aslan’a  benim yerim satılık değil. 20 senedir gözüm gibi, çocuğum gibi bakıp büyüttüğüm arazimi elimden alıyorsunuz Arazimi ben vermiyorum ,zorla elimden alırsanız ben ölürüm.demişti. 

               Turnasuyu istimlak mağdurlarından Hacettepe Üniversitesi eski öğretim üyesi Gökhan Yener ise “ Turnasuyu’nda Üniversitenin istimlak kararı aldığı arazideki  aile mezarlığımızda Annemin cenazesini Babamın yayına koydurmadınız” rahmetli annemi  Boztepe’de toprağa vermek zorunda bıraktınız  diyerek Üniversiteden Mağduriyetini bir kez daha söylemişti....

              300 dönümlük arazini Kayabaşı Asfaltına  bağlantılı yerin sahibi Ali Tercan ise arazisini hiç satma taraftarı değildi.

 

            ORDU ÜNİVERSİTESİNİN

             HAK-HUK KOMİSYONU..!

 

    12 Ağustos Pazartesi günü Üniversitenin vatandaşın  Akçatepe’deki 200 yıllık dededen kalma arazilerine Tapudan İstimlak Şerhi koyduran ODÜ’nün İstimlak komisyonunun  üyeleri 300 dönümlük arazi sahiplerini ODÜ  de Ziraat Fakültesinde Komisyonun Huzuruna aldılar. Ellerinde telsizli korumalara talimat verildi.”içeriye kimseyi almayın” denildi..

     Uzun masanın bir tarafında ODÜ Genel Sekreteri Metin Karakuş ve  Komisyonun sayın üyeleri diğer tarafında arazi hakları elinden alınmak istenen  vatandaşlar topluluğu..!

     Beyaz gömlekli komisyon başkanının konuşması sonrası sıra geldi İstimlak edilecek arazinin Üniversitenin vereceği  değerine.

       Düz taban arazide Kayabaşı asfaltı üzerinde  Fındık bahçeli yere m2. 60 bin arkasındaki Kivi ve Elma dikili araziye 70 bin liradan almayı düşündüklerini  söyleyince itirazlı sesler yükselmeğe ortalık kaynamaya başladı.Bende huzurda olduğum için

       “ Saksı toprağı mı alıyorsunuz”  diye kendi adıma  söylendim. Komisyonda  olanları ben yazarım vatandaşlar okur dedim. .

 

                     ŞEREFLİ BASIN

                      ŞEREFSİZ BASIN...!

 

         Yanımda oturan siyah gömlekli komisyon üyesi daha önceleri de basında Üniversite ve Tıp Fakültesi ile ilgili çıkan yazılardan Rektör gibi rahatsız olmuş olacak ki “Şerefli Basın”dan Şerefsiz Basından söz etti...

          Anladım ki sıkıntı büyümüş..

          Ondan sonrakini burada yazmayacağım. El sıkışmadan komisyonu terk ettik...

        Zaten Turnasuyu’ndaki istimlaki yüzünüze gözünüze bulaştırdınız insanları tedirgin ve rahatsız ettiniz. Mahkemenin tespit ettiği fiyatı bile ödeyemediniz paramız yok dediniz diye de bir gün önce Yapı işleri Daire Başkanı Recep Aslan beye  söylemiştim.

       Turnasuyu’nda  ODÜ’nün yan bahçesindeki   85 dönüm araziyi  yeterli paramız yok diye almıyorsunuz veya alamıyorsunuz.Hak sahiplerini püsür ediyorsunuz arazilerindeki Aile mezarlığını bile kullandırmıyorsunuz .

         Bir istimlaki beceremediniz.

        Bu günlerde Akçatepe’de 300 dönüm araziyi ucuza kapatmak istiyorsunuz.

           

          Dip Not: Vilayet Basın Bürosu  ve Üniversite Basın Bürosu dan  bütün çabalarımıza rağmen ODÜ’nün Üniversite İstimlak Komisyonu üyelerinin isimlerini temin edemedik.

      Genel Sekreter Karakuş’a Gazetecilerin bu konuda bilgi istemi söylendiğinde Sayın Karakuş” Yarım Saat içinde gazeteci Üniversiteye gelsin  görüşelim demiş..!!!”

 


ORDU ÜNİVERSİTESİ

 

      VE

KEFAL BALIĞI

                      

                                

 

Bu yazının başlığını okuyanlar “ Ne alaka” diyerek söylenebilirler.. Gerçekte böyle düşünebilirler ama bana

göre alakası var gibi..

       Şöyle ki ;

Turnasyu’nda ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesinin bitişiğinde bulunan 85 dönümlük arazi için 2008 yılından günümüze devam eden  kamulaştırma karmaşası bölgedeki  arazi sahiplerini çok sıkıntıya sokmuş insanları uzun zaman yeterince mağdur etmiştir.

         M2 32 liradan belirlenen Kamulaştırma İstimlak fiyatlarına itiraz eden mağdur arazi sahipleri ilerleyen zaman içerisinde mahkemenin bilirkişilerinin tespit ettiği ikinci fiyatları, yeni Kamulaştırma bedelinin davalı tarafa yatırmadığı görüldüğünden ve yükselen fiyatları çok bulan  Üniversitenin açtığı kamulaştırma davası mahkeme tarafından red edilmiş  önceden ödenen komik bedellerde   yasal süresi içinde geri istenmektedir.

        Garip bir şekilde gelişen Üniversitenin bu garip  istimlak karmaşası sonrası  Tribün gazetesi manşetinde” Üniversite Parasızlıktan vazgeçti”..  Ordu Hayat Gazetesi de istimlak olayını manşetinde  “ “Kamulaştırma Kargaşası” ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesinde  alanının büyütülmesi için 2008 yılında başlattığı kamulaştırma arapsaçına döndü” başlığını atmıştır.

       Yine  Tribün Gazetesi de manşetindeki , bu yeni istimlak  arazisi  üzerine yapılması düşünülen Tıp Fakültesi Hastanesi için “ Tıp Fakültesi Ünye’ye” başlığını  kullanınca Ünyeli Rektör Yarılgaç telefonlarda kalmış, daha sonradan Rektör Yarılgaç  ise zaruri bir basın toplantısı ile basına  açıklama yapma durumunda kalmıştır...

 

                      

 

         ODÜ’nün Turnasuyu’ndaki 85 dönümdeki  sıkıntılı istimlak kargaşası ,beceriksizliği devam ederken bu kez ODÜ yönetimi daha ucuza kapatırız gerekçesiyle bir yer  araştırmış ve Akçatepe kayabaşı yolu üzerinde yaklaşık 300 dönümlük yeni bir araziyi   Kamu Yararına istimlak kararı ile alabilme yoluna girmiş,

   ODÜ Genel Sekreteri Metin Karakuş imzalı “Uzlaşma Çağrısı”  tebligatlarını  15 gün içerisinde görüşmek üzere  yeni bir istimlak sahası için düşündükleri  arazi sahiplerine göndermişler..

 

                AKÇATEPEDE

               SIKINTILI   GÜNLER BAŞLIYOR..!

 

      ODÜ’nün Uzlaşma  Çağrısını alan arazi sahiplerinden bazıları geçtiğimiz günlerde Genel Sekreter Metin Karakuş’u Makamında  ziyaret etmiş Oda arazi sahiplerini  Yapı İşleri Daire Başkanına havale etmiştir.    

    Daire Başkanı Recep Aslan hissedarlarla makamındaki  ön  bilgilendirme görüşmesinde sorulan sorulara kaçamak cevaplar vermiştir.  Akçatepe’deki Arazi Sahiplerinden Gökhan Yener Turnasuyu’nda yaptığınız istimlak uygulaması ile bizi son derecede zaten mağdur ettiniz..  Sizin yüzünüzden Annemin Cenazesini  Aile mezarlığımızda Babamın yanına toprağa koyamadık diyerek  sitemini belirtiyor...

          Yine 300 dönümlük arazinin büyük bir kısmının sahibi Kivi üreticisi Mustafa Küçük ise 20 yıldır  gözüm gibi baktığım arazimi ben vermek taraftarı değilim siz elimden zorla almak istiyorsunuz benim arazimde öğrencileriniz zaman zaman uygulama yapıyorlardı zaten ben tekrar görüşmeye gelmeyeceğim. Arazimi zorla alırsanız ben ölürüm diyerek Recep Aslan’a söyleniyordu...

           Bende söze girerek Turnasuyu’nda yaptığınız uygulama ile Arazi sahiplerini üzdünüz rahatsız ettiniz ve yıllarca sıkıntıya soktunuz . Şimdi ise paramız yok gerekçesi ile açtığınız mahkemeye Davanın Reddine karar aldırdınız.

           Yıllarca beklettiğiniz  85 dönümlük  alamadığınız Üniversite arazisi Şimdi Akçatepe’de 300 dönüm olarak ucuza mı kapatmak istiyorsunuz. İdari Beceriksizliğinizle Turnasuyu’ndaki araziyi  yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Akçatepe’yi de o hale getirirseniz siyasi irade Milletvekillerimiz bundan rahatsızlık duyar, Rektörde valizini toplamak zorunda kalır  dedim.

        12 Ağustosta Üniversitede kurulacak komisyon arazi sahiplerine300 dönümün için  kamulaştırma bedellerinin m2 birim fiyatlarını açıklayacak,sorular soracak.

          Bence arazileri ellerinden alınacak olan her kes kendisine birer avukat tutsun . Ağustosun  12 sinde Komisyonda  uzlaşma ihtimali çok zor öyle gözüküyor...

           Akçatepe Arazi  kazazedeleri şanslılar belki çünkü Turnasuyu’ndaki arazi sahiplerine uzlaşma için randevu bile vermemişler...

        

 

           GELELİM KEFAL BALIĞINA..!

Kefal balığı Küçük Yavrularını yanına almış denizde insanların oltasından Çaparisinden nasıl kurtulmasının derslerini anlatıyormuş.

     Yavrularım   “Kayalıklara fazla yaklaşmayacaksın üsteki gölgeden kaçınacaksın önünüze olta atıldı mı hemen dalmayacaksınız kancanın arkasından yemi tırtıklayacaksınız,sakın yemi yutmayacaksınız..derken  birden bire yukarıdan atılan  bir saçmacının  ağının içinde kalıyorlar.

        Yavrulardan birisi baba bu neydi diye sordu...

         Baba kefal “ Bende anlamadım bu üstten geldi” diyebiliyor...

          Turnasuyu’ndaki yıllarca süren istimlak sıkıntısını yazıp çizerken  Atalarımızdan kalan 150 senelik Fındık bahçemizin başına bu tepeden inme karar  geldi de...!

 

 

 

 

ORDU ÜNİVERSİTESİ ARAYIŞ İÇİNDE Mİ?

 

 

           Erbakan hükümetinin Ordu’da Turnasuyu mevkiindeki  ilk icraatı Rulman Fabrikası temelinin atıldığı yerde başlatılan Ordu Üniversitesi Yerleşkesi alanında   Rektörlük, idare ve çeşitli fakültelerin binaları yükseliyor. Tercihlerini Ordu Üniversitesi için kullanan  binlerce üniversite öğrencisi bu yerleşke içerisindeki yapılan güzel fakülte  binalarında eğitim öğrenim alıyor.

           Üniversite yerleşke alanının genişletilmesini düşünen Rektörlük 2008 senesinde Ordu Belediyesi'ne yaptığı müracaatla üniversitenin bitişiğinde bulunan 84 dönümlük arazinin imara kapatılmasını istiyor araziler üzerine de şerh konuluyor... ODÜ'nün bu isteğini doğrultusunda  2011 yılında Bakanlar Kurulu bu bölge için  acil kamulaştırma kararı alıyor. Bu karardan sonra bu bölgedeki arazi sahipleri için sıkıntılı günler başlıyor.

           Vatandaşın tapulu  arazileri üzerinde alım satım duruyor. Arazilerine parsel yapamıyor , inşaat yapamıyorlar binaları varsa da satamıyorlar kiraya veremiyorlar.Bu belirsizlik arazi sahiplerini  ciddi şekilde yıllardır  sıkıntıya sokuyor mağdur ediyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi komik sayılacak fiyattan arazileri ellerinden alınmak isteniyor. Rektörlük arazi sahiplerini muhatap almıyor görüşmelerini de  ret ediyor.

           M2 42 liralık komik fiyat

          Arazi sahipleri ile mahkemelik olan Rektörlük müracaatında mahkemenin   bilirkişi vasıtası ile  tespit ettiği birim fiyatlarının üzerinden kamulaştırma bedellerinin hak sahipleri hesabına 15 gün içerisinde yatırılmasını istiyor.

          Rektörlük mahkemenin belirlediği fiyatı yüksek buluyor.Yasal  süreç içerisinde Mahkeme belirlediği arazi  kamulaştırma bedellerinin arazi sahiplerinin hesaplarına  yatırılmadığı gerekçesi ile bu kez Rektörlüğün isteği üzerine kez davanın reddine karar veriliyor.

          Bu konuda mahkemenin verdiği son  karar şöyle:

            “Üniversite gelişim alanı” olarak yapılan İmar Planı değişikliğinin önceki haline döndürülmesi için gerekli girişimlerin de davacı idarece yapılması icap etmektedir. Diyerek üniversitenin talebi üzerine açtırdığı davanın Reddini istemiş  ve mahkemede bu yönde karar vermiştir.

         İyi güzelde aylar önce Üniversite  arazisi  için ödenen ilk paralar nasıl geri gelecek...! 

         BİRİNCİSİ FİYASKO İKİNCİ İSTİMLAK TEBLİĞİ..!

        Son günlerdeki   ODÜ arazisi için yapılan yeni  genişletme istimlaki  bu kez Akçatepe’de arazi  sahiplerini yeterince mağdur  etti.

       Turnasuyu’nda  ODÜ  arazisi  için verdiği kamulaştırma bedeli aynı mahkeme tarafından Rektörlüğün bu kadar paramız yok  talebi  üzerine RED edildi. Yani işler “Arap saçına döndü. 

       Durum böyleyken bu kez ODÜ Rektörlüğü Yapı işleri ve Teknik Daire Başkanlığı'ndan Genel Sekreter Metin Karakuş imzalı yeni bir yer  “Ziraat Fakültesi Uygulama Alanı” için Akçatepe’de vatandaşlara ait yaklaşık 300 dönüm fındık bahçesi ve kivilik alanını kamulaştırmak gerekçesi ile bedeli uzlaşma çağrısı tebligatını kargo aracılığı ile adreslere  teslim etti.

       Bakalım bu ani  tebligatın sonucunda neler gelişecek.

       Bekleyip göreceğiz..!

 

                    

 YERİ GELMİŞKEN...! 

   Çevre talanı yeşil bir Çevredeki görüntü kirliliği  Günümüzde Doğaya ve Çevresine duyarlı insanların en hassas olduğu konuların başında geliyor. Yaşadığımız yer Ordu’muzun 80-90 yıl önce çekilmiş resimlerine baktığımızda bugün  konumu ile bugün bir Ordu’lu olarak  gurur duyduğumuz BOZTEPE’ mizin  o yıllarda hiçbir özelliği ve güzelliği görülmüyor. Tamamen kıraç görünümlü 450 Rakımlı  BOZ bir  TEPE.

          Ağaç yok  yeşillik yok.Boztepe’ye  Yol yok, ekonomik özelliği yok eski Taşbaşı Rum  kilisenin ve Ruhban okulunun  yüz metre üstünde hiçbir yerleşim yeri yok, o yıllarda  azınlıkta olan Ermenilerle ve Rumlarla birlikte yaşanılan   küçük şirin ve güzel  bir sahil kasabası görünümünde ki Ordu var...

          Çok çok eski zamanlarda 1875 li yıllarda   sıcak ve bol sivrisinekli yaz aylarında Atlarla ve Katırlarla Çambaşına iki günde Yokuşdibinde ki hanlarda gece konaklanarak çıkıldığı zamanlardan günümüze değişim geçiren  Ordu bu zaman dilimi içerisinden günümüzde daha da gelişerek ve büyüyerek güzelleşmiş, yerleşim nüfusu gelişen ve zaman içerisinde ağaçlarla  yeşillenen Boztepenin eteklerine doğru ve sahilde de   büyümüş gelişmiş Ordu .

           Yaşları 70-80’in üzerinde olan büyüklerimiz Ordu’muzun bu gelişmelerini daha da güzel bilirler ve hatıralarında o zamanların Ordu’sunu anlatmışlar yazmışlar ve de resimlemişlerdir..

            Ordu’muzdaki bu gelişme ve büyümeyi ancak Boztepe’ye çıkıp baktığınızda görebilmektesiniz. Bu güzelim doğa harikası  Ordu’muzun Boztepe’si  zaman içerisinde daha da yeşil görünüme bürünmüş. Yeşille mavinin birleştiği güzelim sahillerimizi yüksek tepeli  Turnasu’yu Yoroz tepeli manzaramızı ve de   3095 metre yüksekliğindeki Karagöl dağının  karlı manzarasının siluetini Trabzon’a bağlı yüksek Sis dağının gizemli sisli  görüntüsünü, Karadenizin mavi sularının  gizemini  ancak Boztepe’mizden görebilir ve seyredebilirsiniz.

             Bu güzellikleri Ordu Halkıyla ve Ordu’muza gelen yerli yabancı Turistlerle bütünleştirmek için Boztepe’mizi  daha cazibeli hale getiren Ordu Belediyesi Deniz Kenarından Boztepeye bir  Teleferik hattı döşetti.

            Bu  güzergahtan Ordu’muzun Dağlarını tepelerini denizini  ancak Boztepe’ye çıkışta ve inişte farklı ve heyecanlı bir güzellikte izleme fırsatını bulan Ordu’lular  düşüncenin sahibi Belediye Başkanı Seyit Torun’a teşekkürlerini her zaman dile getiriyorlar  . Ancak karayolu ve teleferikle Boztepeye çıkan insanlar zirvedeki Seyir Terası Yolunda yapılan şehrin görüntüsünü kapatacak  yüksek inşaatlardan rahatsızlık duydular.

              Bunlardan biriside bir Ordu’lu olarak benim...

               İyi güzel de  Bunları neden yazıyorum...!

             Son günlerde Boztepenin zirve eteğindeki yol güzergahında  Seyir Terası üzerindeki 4 katlı bir  Yüksek inşaatın  Ordu’da  Çevresine duyarlı insanların Gazetelerin Televizyonların  bazı Belediye Meclisi üyelerin dile getirdikleri bu imtiyazlı yapı ile ilgili açıklamalarıydı. İleriki günlerde emsal gösterilerek başka inşaatlara da göz yumulduğunda İnsanlar Çin Seddi gibi uzayabilecek   bu ticari yüksek inşaatlara girip oturmadıkça Yukarıda yazdığımız Ordun şehrinin tepedeki   gece gündüz manzaralı  güzel Panoramik görüntülerini   görebilme şansları belki de  iler ki zamanda bu Seyir Terasından olamayacak..!

        Belediye Başkanı Seyit Torun Boztepe’ye Gezi Terasına yapılan yüksek dört katlı binayla ilgili eleştirilere bir  yorumunda  “ Kişisel tepkilerini kimse bizim üzerimizden gidermeye çalışmasınlar” demiş..

        Güzelim Boztepedeki çirkin imar yapılaşmasının  , görüntü kirliliğinin “ Kişisel Tepkiyle ne alakası var..!

        Bunu anlamakta insan zorluk çekiyor.

         Boztepe’nin 70-80 yılda ulaşılmışmış  doğal güzelliğine  dokunmayın, Çirkin  Betonlaşmasına müsaade etmeyin.

Ordu  Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi  Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya Çevre Gününde yayınladığı  aşağıdaki yazısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?

         Bakın Başkan ne yazmış...         

       

           

 

                        DOĞAYMIŞ,

                       ÇEVREYMİŞ....!    

 

 

                          

     : 

     

    “Ortak Paydamız ÇEVRE olmalı “ÇEVRE” gelecekteki kuşakların bizdeki emanetleri” emanete hıyanetlik etmeden her birey kendi çapında çevresine sahip çıkmak ,onu korumak zorundadır. Hele de bazı yetkili makamlarda oturanlar daha hassas  daha da duyarlı olmak zorunda..

       Çambaşı yaylası beton yığınına döndü,Boztepe’ye oteller,moteller,çok katlı binalar dikiliyor. Buna karşı başta Mimarlar Odası, Mühendisler Odası “ YAPAMAZSINIZ” demeli Belediye Yetkilileri “DUR” diyebilmeli  VALİLİK, Çevre birimleri “OLMAZ” STK lar  Çevre Dernekleri “HAYIR” doğal güzelliği “BOZAMAZSINIZ” demeli .Hiç birimiz ben de dahil  üstümüze düşen görevi yapmıyoruz. Duymuyoruz, görmüyoruz.”

          Çevre Derneği Başkanı  Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın’nın dünya Çevre günündeki “ İmdaatt” çağrısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?

           Başkan Aydın yazısında, çevremizdeki akarsuların HES’ler vasıtası ile şirketlere satıldığına da dikkati çeken yazılı uyarısında

         “ Ordu’daki tüm dereler,akarsular tünellere alınıyor HES’ler yapılıyor haniya elektrik üretilecek ,enerjiye ihtiyacımız var.Var da damla su akmayacak şekilde peş peşe mi ?   Doğada sadece biz değil . Biz ve bizden başka yaşayan tüm canlılar bundan zarar görecek. HES yapım şirketleri iş alanına yol açmak için önüne gelen ağaçların tamamını kesiyor binlerce ağaç kesiliyor.

          Buda  yetmiyor tünel açarken çıkan hafriyatları belli yerlere depo etmesi gerekirken en kolay yerden tepeden aşağı döküyor önüne gelen ağaç taş ne varsa sürükleyip götürüyor .Doğal yapı bozuluyor ,dere yatakları dolduruluyor.Kimin umurunda ..

           Birkaç sene önce Samsun’da Çevre Bakanlığı tarafından Organize edilen bir resepsiyona katıldım. Orada bir üniversite öğrencisi bize dönerek “ Yirmi sene sonra beklide hiç biriniz hayatta olmayacaksınız.  Gelecek bizim ,lütfen bu dünyayı hor kullanmayın .Bize ihanet etmeyin”..

 

                 x   x      x        x      x     x

 

 

                

 

          Ordu Çevre Derneği ORÇEV  Başkan Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya çevre gününde yazdıkları çevresine duyarlı insanlar hariç...kimin umurunda ki..

      ORÇEV Başkanı daha ne yazsın ki..!..Gerisi anlayana             İnsanın insana saygısının  olmadığı ,insanın Doğa’ya saygısının olmadığı  bir ortamda böyle sözcüklerin ne anlamı olabilir ki.. Taksim gezi parkında üç beş ağaç kesilmiş ..! Çambaşı Turnalık iki derede, Melet Vadisinde  HES için İki bin ağaç kesilmiş, Üçüncü boğaz köprüsü çevre yolları  için iki yüz bin ağaç kesilecekmiş kimin umurunda...

          Ordu Boztepe’de seyir terasına çok katlı Bina  yapanlar koruma altına alınmış sanki ..! Yeşil ve Sit alanlarına ev ve otel yapan  imtiyazlı kişiler “Yapana helal olsun” dedirtiyorlarsa ve de  Tabiatın  Doğal güzelliklerini bozanlara karşı HAYIR ve DUR  denilemiyorsa  bunları yazmış olmanın ne anlamı var..!

 



    

                           İSTEYİNCE OLUYORMUŞ..

 

            İçişleri Bakanlığı Nufus ve Vatandaşlık  İşleri Genel Müdürlüğünün 10.7.2008 tarihli ve 35278 sayısı ile yayınlanan 2008/5 nolu genelgesinde Kimlik kanıtlamada istenilecek belgeler başlıklı 3. maddesinde kişinin kimliğini kanıtlayan belge olarak kabul edilecek belgeler arasında Sarı Basın Kartı  yer almasına ve bu Genelgenin  Ordu Valiliğinin 9.11.2012 tarih ve 10344 sayılı yazısı ile Kaymakamlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına bankalara bildirilmiş olmasına rağmen resmi dairelerde ve bankalarda “ Basın Kartı” kimliği kanıtlayan belge olarak kabul edilmemekte ve keyfi uygulamalar yapılmaktaydı.

            Bu keyfi uygulamayla son olarak karşılaştığım İl Telekom müdürlüğünün Merkez Postane bitişiğindeki şubesinde Gösterdiğim Sarı Basın Kartımın görevliyi uyardığım halde geçerli olmadığı söylenince Ordu Valiğine verdiğim 24.04.2013 tarihli dilekçeme Dilekçe Hakkımın kullanılmasına dair Kanun hükümlerine göre Ordu İl Telekom Müdürü Hacı Öztürk imzalı 14.06.13 tarihli 01246 sayılı cevabi yazıda bir yasal yanlıştan dönülmüş ve şöyle denilmektedir...

.......... ........... .........

 

                 Ordu  İl Telekom Müdürlüğünün 14.06.2013 gün 01246 sayılı yazısı .

 

                  Sayın TUNCER ENGİN

 

       İlgi : Ordu Valilik  Makamına  hitaben kaleme alınan 26/04/2013 tarihli dilekçeniz.

 

        Size destek olma fırsatını bize sunmamızdan ötürü duyduğumuz memnuniyeti belirtmek isteriz. Şikayet dilekçenizde belirtilen hususlar titizlikle incelenmiştir.

        İlgili dilekçenizde basın mensubu olarak,basın kartının kimliği kanıtlayan belgeler kapsamında olmasına rağmen karşılaşılan sıkıntılara değindiğiniz görülmektedir.

         25 Nisan 2013 tarihinde Müdürlüğümüz bünyesindeki mini ofisimizde yaşanan olaydan dolayı üzgün olduğumuzu öncelikle belirtmek isteriz.Bu olay alışıla gelmiş olan kimlik fotokopisi ile işlem yapma alışkanlığından kaynaklanan gayri ihtiyari bir durumdur. Amacımız işinizi zorlaştırmak ya da mağduriyetinize sebebiyet vermek olmadığı gibi Basın kartlarının geçerliliğini sorgulamak hiç değildir.Sizinde değerlendirdiğiniz gibi ehliyet,basın kartı vb kimliği kanıtlayan belgelerin yanında nufus cüzdanının ibraz edilmesine yönelik eğilim tüm kurumlarda görülebilmektedir. Bundan sonraki süreçte bu tür olayların yaşanmaması için kurum olarak gerekli önlemler alınmış olup ,konuyla ilgili tüm personelimiz bilgilendirilmiştir.

       Siz değerli müşterimizin  öneri,şikayet ve isteklerini Kendimizi geliştirme fırsatı olarak gördüğümüzü belirtiriz. Bu hususta duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ederiz.. Saygılarımla.

        

           

           Engin Çavuş

    Ticari Faliyetler Ekip Lideri

 

          Hacı ÖZTÜRK

      İl Telekom Müdürü

     

      

 

          

 

          

                        DOĞAYMIŞ,

                       ÇEVREYMİŞ....!    

 

Tuncer Engin

                          

     Taksim Gezi Parkı’nda  bir müddet önce  Ağaçların dozerlerle sökülmesi kırılmasına,  yeşilliğin yok olmasına ve  buraya yapılması  düşünülen  Topçu Kışlası ve AVM nin tasarımına  gönlü razı olmayan çevresine yeşiline duyarlı  gençlerin  bu zihniyete direnişi bu günlerde  sessiz de olsa devam ediyor .

         Gençlik bir duruş sergiledi T aksim’deki oldu bittiye rıza göstermiyor.

        Bu direnişin devam ettiği zaman dilimi içerisinde 5 haziran Dünya Çevre gününde Ordu Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın  basın bültenine imzasını attı, yazısının bir yerinde şöyle seslendi: 

     

    “Ortak Paydamız ÇEVRE olmalı “ÇEVRE” gelecekteki kuşakların bizdeki emanetleri” emanete hıyanetlik etmeden her birey kendi çapında çevresine sahip çıkmak ,onu korumak zorundadır. Hele de bazı yetkili makamlarda oturanlar daha hassas  daha da duyarlı olmak zorunda..

       Çambaşı yaylası beton yığınına döndü,Boztepe’ye oteller,moteller,çok katlı binalar dikiliyor. Buna karşı başta Mimarlar Odası, Mühendisler Odası “ YAPAMAZSINIZ” demeli Belediye Yetkilileri “DUR” diyebilmeli  VALİLİK, Çevre birimleri “OLMAZ” STK lar  Çevre Dernekleri “HAYIR” doğal güzelliği “BOZAMAZSINIZ” demeli .Hiç birimiz ben de dahil  üstümüze düşen görevi yapmıyoruz. Duymuyoruz, görmüyoruz.”

          Çevre Derneği Başkanı  Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın’ın  Dünya Çevre günündeki “ İmdaatt” çağrısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?

           Başkan Aydın yazısında, çevremizdeki akarsuların HES’ler vasıtası ile şirketlere satıldığına da dikkati çeken yazlı uyarısında

         “ Ordu’daki tüm dereler,akarsular tünellere alınıyor HES’ler yapılıyor haniya elektrik üretilecek ,enerjiye ihtiyacımız var.Var da damla su akmayacak şekilde peş peşe mi ?   Doğada sadece biz değil . Biz ve bizden başka yaşayan tüm canlılar bundan zarar görecek. HES yapım şirketleri iş alanına yol açmak için önüne gelen ağaçların tamamını kesiyor binlerce ağaç kesiliyor.

          Buda  yetmiyor tünel açarken çıkan hafriyatları belli yerlere depo etmesi gerekirken en kolay yerden tepeden aşağı döküyor önüne gelen ağaç taş ne varsa sürükleyip götürüyor .Doğal yapı bozuluyor ,dere yatakları dolduruluyor.Kimin umurunda ..

           Birkaç sene önce Samsun’da Çevre Bakanlığı tarafından Organize edilen bir resepsiyona katıldım. Orada bir üniversite öğrencisi bize dönerek “ Yirmi sene sonra beklide hiç biriniz hayatta olmayacaksınız.  Gelecek bizim ,lütfen bu dünyayı hor kullanmayın .Bize ihanet etmeyin” dedi diye yazıyor.. iyi güzelde  Başkan Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya çevre gününde yazdıkları kimin umurundaki..

      ORÇEV Başkanı daha ne yazsın ..gerisi anlayana anlamayana ne söylersen ne yazarsan yaz.

     Gazeteci  Rahmetli Alaeddin Benal ağabeyimizin devamlı yazdığı bir  sözcük vardı “ Kellim Kellim Layanfa derdi” konuş konuş dinle anlamına gelirmiş arapçada...bu yazıyı kaleme alırken Çevre Derneği  Başkanın neler düşündüğünü tahmin ediyorum.

           İnsanın insana saygısının  olmadığı bir ortamda böyle sözcüklerin ne anlamı olabilir ki.. Taksim gezi parkında üç beş ağaç kesilmiş ..! Çambaşı Turnalık iki derede HES için İki bin ağaç kesilmiş, Üçüncü boğaz köprüsü çevre yolları  için iki yüz bin ağaç kesilecekmiş kimin umurunda...

          Ordu Boztepe’de seyir terasına çok katlı inşaat yapanlara koruma altına alınmış yeşil ve sit alanlarına ev ve otel yapan  imtiyazlı kişiler “yapana helal olsun” dedirtiyorlarsa ve de  Doğal güzellikleri bozanlara karşı HAYIR ve DUR  denilemiyorsa  bunları yazmış olmanın ne anlamı var.

       Yaz  yaz

      Kendin oku..!

      “Doğaymış..Çevreymiş..”       

       

 

BAŞKAN SEYİT TORUN’ VE

            “SANATA EVET”

Ordu’da   Sanata ve Sanatçıya her zaman ilgilerini ve desteklerini esirgemeyen Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun 9.Uluslararası  çocuk ve gençlik Tiyatroları Festivalini bu yılda  Sanatsever Ordu Halkı ve onların çocuklarıyla buluşturmanın mutluluğunu yaşadı.

 

         Ordu Belediyesi ve Tobav işbirliği ile 9 yıldır düzenlenen Çocuk ve Gençlik tiyatroları Festivalinde bu yılda On yerli ve On yabancı  sanatçı guruplarının katılmasıyla ve Ordu’luların coşkusuyla kutlandı zevkle izlendi,   Festivalin sanatçıları Sokak gösterileri   ve kapalı alanlardaki gösterimlerimde büyük ilgi gördüler alkışlandılar..

         Ordu’nun sanat ve kültür etkinlikleri yüz yıla yakın bir zaman dilimi içerisinde  devam etmektedir. Şehrimizin gururu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT İlk oyunu Hülleciyle başlayıp 50 yıldır tiyatro etkinliklerine devam etmekte ve Sahnesinin  perdesini kapatmadan Sanatsever Ordu’lularla buluşmaktadır.

          OBKT’ye emeği geçen herkesi kutlarken Sanata  evet diyen  Belediye Başkanlarımıza özellikle de Başkan Seyit Torun’a  kendi adıma Teşekkür ediyorum.

          Yabancı ülkelerin Çocuk ve Gençlik tiyatrolarını ve  tiyatro kültürlerini Ordu’ya taşıdıkları için...

          Belediye Başkanlığı  görevine geldiği günden bu güne Ordu’muzdaki Sanat ve Kültür etkinliklerine büyük  destek veren  yerli yabancı Uluslar arası Çocuk ve Gençlik tiyatrolarını Ordu Halkına, 9 yıldır çeşitli ülkelerin Sanat ve Kültür farklılıklarını yakından izleme fırsatını  yarattıkları için.

          3 Haziran’da Festival oyunlarının kapanışının son gününde  Ordu Kültür Sanat Merkezindeki büyük salonda Ankara MDT nun Arda Boyları Modern Dans Oyuncularının Nefis dans  gösterimi ile son buldu.

          Modern Dans Topluluğu sanatçıları bir güzel ve anlamlı  sürpriz yaptılar  Festival kapanışının   son gösterimlerinde salondaki izleyicileri Selamlamak için ellerindeki “ SANATA EVET” ve “DİREN GEZİ PARKI” pankartlarıyla sahneye çıktıklar. 

            Sanatçıların ellerindeki  Pankartları gören  salondaki izleyiciler alkışlarıyla ayağa kalktılar.

           Bu kez kuvvetli alkışlar    İstanbul’da Taksim Gezi Parkındaki ağaçların kesilerek sökülerek yok edilmesine parka AVM yapımı için  ,yeşilliğin yok olmasına gönlü razı olmayan İstanbul’un Taksim Gezi Parkındaki  Yeşiline koruma amaçlı sahip çıkan Gezi Parkı  direnişçilerine Ordu’dan destek veren Sanatçılar içindi..

            Festivalin Kapanış konuşmasını yapan Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ Festivale katılan yerli yabancı Sanatçılara teşekkür ederken  Ordu Kültür ve Sanat Kenti olduğunu her geçen gün daha da kanıtlıyor Bunda Belediye Başkanımız Seyit Torun olmak üzere TOBAV yönetim kuruluna emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

       Bundan sonra da inanıyorum ki Sanat meşalemiz hiç sönmeden yanacaktır dedi.

        9. Uluslar arası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali anlamlı  güzel Sürpriz  “DİREN GEZİ PARKI” pankartıyla son buldu.

         Kısmet olursa aydınlık iyi  günlerde ,10. Festivalde buluşmak dileğiyle...

 

 

             BİR BAŞKADIR

             ORSEV’Lİ GECELER

 

Ordu’muzda kurulduğu günden bu güne Yirmi iki yıldır Sanat ve Kültür etkinliklerindeki çalışmalara büyük katkı sağlayan   , bu çalışmaları  sanatsever Ordu’lular la buluşturan ve unutulmaz bir geceye daha imzasını koyan Orsev  yine yapacağını yaptı..!

      “Dünden Bugüne Şiir,anı ve Fıkra Gecesi”ni Atatürk Kültür Merkezi’nde

Sanatsever Ordu’lularla buluşturdu...

 

Ortaokul yıllarından  İngilizce öğretmenimiz, Orsev’in özverili  çalışkan   Başkanı   Sevinç Özel’in  güzel kızı İngilizce öğretmeni    Yonca Kuralay Atatürk Kültür Merkezi AKM’nin salonundaki seçkin  davetlilere  gecenin sunumunda şöyle sesleniyordu :

         Çok değerli misafirlerimiz ;

       “Bir belgesel niteliğini taşıyacağını sandığımız bu geceyi  sanatsever dostlarımızla beraber olma ,sohbet etme ve anıların yaşatılacağı bir gece olarak düzenledik.

   İçimizden geldiği gibi doğaçlama sürdüreceğiz. Şiirin büyülü dünyasına gireceğiz fıkralarla güleceğiz . Anılarla geçmişi yaşayacağız .

         Keyifli bir akşam geçireceğimizi umuyoruz  diyerek  Konuşmasını yapmak ve ilk şiirini okumak üzere güzel anıların insanı söylemi,eylemi aynı enerjik,üretken içten samimi gönül gözlü başkanımız Sevinç Özel’i davet ediyorum dedi...

         Başkan Özel konuşmasını özetle şöyle sürdürdü ;

       “ Çok değerli Sanatsever dostlarımız

       Dünden Bugüne Şiir Fıkra ve Anı gecemize hoş geldiniz 22 Yıldır yaşadığımız toplumun daha gelişmesi için ve Sanat ile iç içe yaşayan bireylerin artması hedefinde olan ORSEV bu yılda etkinliklerini sürdürmektedir.

        Son söz olarak bizleri kırmayarak davetimize icabet  eden Sanata ve Sanatçıya sahip çıkan sayın İdris Naim Şahin’e çok teşekkür ediyoruz.

        Bu gecemize de  emeği geçen gönül destekçilerimize katılımlarıyla bizi yalnız bırakmayan siz sanatsever misafirlerimize  Orsev  yönetimine teşekkür ediyorum. Başka bir Orsev etkinliğinde beraber olmak ümidiyle saygılarımı ,sevgilerimi sunuyorum dedikten sonra Ali Koç’un TAŞ isimli şiirini Başkan  Sevinç Özel’in Güzel ve özel  yorumu ile dinlediler ;

           ..............

           Taştadır Beka taştadır Edebiyat

            Tarihe Taş’tan başka ne bıraktı Medeniyet

             İnsanoğlu Taş olur Baş yarar

             Taşı Taş üstüne kor yapar

             Ve bir yandan durmadan yıkar

             Ve bir gün gelir Musalla Taşına

              Yine bir Taş dikilir başına

               Bu Taşlar İnsandan  kalan Baki,

                Bir tarih bir Fatiha birde Hüvelbaki..

.....

          Gecenin ilerleyen dakikalarında  geceye Okudukları şiirlerle anılarıyla fıkralarıyla  güzellik katan lar ile  sazıyla sözüyle  Güzel Türküleriyle Şenel Gök sahne aldı alkışlandı alkışlandı...

         Hatice Karaoğlu,Niyazi Karakaya, Fırat Huysuz,Şinasi Tepe,Hakan Kırmacı,Ünzile Yamak,Nemci Oğuz,Nuran Başusta, Güner Sağra, Ömer Adar, Serdar Yurdabakar, Figen Çakmak, Seylan Ergen, Salih Zeki Kalyoncu, Hatice Ergen İbrahim Resuloğlu, Selami Aydın, Fahri Şahin, Servet Yerli, Tevfik Karabulut, Gökhan Akçiçek, Erkan Kuralay, Gülseren Köksal, Cemil Yapar Feraye Çakır okudukları güzel şiirlerle  gönüllerdeki  anıları tazelediler sıcak bir ilkbahar akşamının sonunda   iz bıraktılar...

         Orsevin muhteşem  şiir anı  gecesi sonunda kendi şiir okuma sırasını İsmet Erçal’a verdi Eski İçişleri Bakanı  İdris Naim Şahin yaptığı kısa konuşmasında Orsev’in son iki şiir gecesine katıldığını belirterek Orsevli gecelerin bir gelenek bir kültürel değer haline geldiğini söyledi. Bu tür gecelere Ahmet Selçuk İlkan gibi ünlüleri de davet ederek farklı içerikli programlar yapabilirsiniz diyen eski bakan Ordui Milletvekili İdris Naim Şahin

         Orsev’i başarılı  çalışmalarından dolayı kutluyorum.dedi..

          Gecenin sonunda  Ordu Sanatevi ORSEV başkanı sevinç özel  Orsev’e katkılarından dolayı Hatice Ergen ve İ.Naim Şahin’e Şükran plaketi sundu.

         Kayseri’ye Vali Olarak atanan Valimiz Orhan Düzgün’ün Orsev’e Teşekkür Plaketini ise Vali Vekili Ömer Adar ve  Bakan İdris Naim Şahin Başkan Sevinç Özel’e verdiler...

           Orsev’li anlamlı bir gece daha  böylece sanatsever Orduluların alkışlarıyla son buldu. İzleyiciler salondan mutlu ayrıldılar.

            Orsev Yaptımı böylesi yapar..

             İyi ki varsın,

             Teşekkürler Orsev..

 

             TAKSİM GEZİ PARKI

             ÇAMBAŞINDA HES FARKI...

 

Taksim gezi Parakın da Topçu Kıslası ve AVM  yapımı için  dozerlerce , sökülmekte olan onlarca yetişkin ağacın katledilmesine  mani olabilmek için İstanbul halkı ve bazı milletvekilleri halkla birlikte  dozerlerin önüne yattı polisten tazzikli su ve gaz bombaları yedi.

      Yüzlerce  insan yılmadı yeşilin doğanın katledilmesine mani olmağa çalıştı.

        Sabahlara kadar ağaç nöbeti tuttu..

        Çadırlarda sabahladı.

          Sabaha karşı

          Polis tarafından Gazlandı coplandı tekmelendi..Her şeye rağmen Ağaçlar için yok olmasın diye  direndi.

          Bu Ağaç direnişinin  sonuçlarını milyonlar televizyonlardan izliyor..

          

          Çambaşı Yaylası  Turnalık mevkiinde HES çalışmalarında binlerce ağaç kesilerek katledildi..

            Turnalık deposunda satışa sunulacak.

             İkidere de Türkmen obasının bulunduğu Orman  mevkiindeki ağaç katliamından kimsenin haberi yok.

             Şimdi  AVM için İstanbul Taksim gezi  Parkında sökülen  ağaçların,

              Çambaşı İkiderede HES için  katledilen  yetişkin Orman’ın lafı mı olur.! Diyeceğiz...

        

 

 

  

               JAZZ  STÜDYO MÜZİK  ALETLERİNDE

                               DEVRİM YAPTI..

45 yıl önceki Frekanslar show grubu

TUNCER ENGİN

   1965 yılında Zaferi Milli Mahallesindeki İsmetpaşa Ortaokulunda okurken Ankara’da Üniversitede okuyan ablam dan bir İspanyol gitar istedim. O yıllarda okulun Trampet takımının Başkanıydım. Hamdi Ataoğlu’da Boru takımının başındaydı. Okulumuzu Bayramda tören alanına götürürken alışılmışın dışında tempolu ritimli parçalar çalardık.

    Yaz tatilinin başında okullar tatile girdiğinde   VE Ankara’dan  Eko marka İspanyol gitarım geldiğinde havalara uçtum sanki. O yıllarda gitarımdan kendi kendime mandolin tarzında sesler çıkararak bir şeyler çalmaya  çalışıyordum.

     Liseli yıllarda Ordu’ya ilk tek manyetik kasalı elektro gitarı getiren ise  İstanbul’dan Ordu Lisesine dolayısıyla Amcası rahmetli Diş doktoru Muzaffer Altınel’in yayına okumaya gelen İrfan Altınel’dir.

          Yıllar sonra 1979 yılında Erovizyon şarkı yarışması Türkiye elemelerinde ikinci gelen şarkının söz yazarı olmuştur.  Kuzenleri Korkut Erbuğ-Haluk Hilmi Altınel İrfan Altınel’in söz yazarlığını yaptığı “Bir Gün” parçası  Onno Tunç’un bestesiyle  ile  Güney Kore Seul’de Türkiye adına yarışmıştır.

           İrfan Altınel’le arkadaşlığımız ve birlikte müzik çalışmalarımız sonrası Ordu’da kurduğumuz ilk Show orkestrası Karıncalar’da solist ve  Ritim Gitarda İrfan Altınel ,Solo gitarda Şevki Ustaoğlu,Bas gitarda Sedat Erdoğan Bateri’de Tuncer Engin’in yaptığı gurubumuzun Bayan Solisti ise dört lisanla yabancı  şarkı söyleyen  Ayşegül Felek oldu.

          

     Şevki’nin Samsun’a tayin olması sonrası Gurubun Adını FREKANS’lar olarak değiştirdik. Gurupta davul’lu  Ahmet Yeşiltepe’ye bıraktım bu kez Elektro  gitarla ve diğer arkadaşlarımla Ordu Musiki Derneği ile birlikte Frekanslar olarak halen  bizim yaş gurubunun   unutamadığı  parçalarla Hafif Batı Müziği Show   konserlerimize devam ettik.

       Günün Hit Parçaları ile yaptığımız Müziği özellikle gençler  o yıllarda çok beğeniyorlardı. Müzik yaptığımız salonlarda her yaşta insana hitap ediyor alkış alıyorduk.

      Uzun Yıllar süren  Frekanslar Şhow  Gurubundaki  son değişikliğimizi  Davulda Doğan Akdeniz Bas Gitarda Atilla Şimşek Solo gitarda Tuncer Engin rtim Gitarda Tuncay Yılmaz, Klavye Org’da Suavi Usluca  ile birlikte yaparak  Ordu’lu gençliğimiz ile en güzel müzikli yıllarımızı  yaşadık.

        Frekanslardan bir zaman sonra arkadaşlarımızın  kurduğu değişik orkestralar da oldu.

          Ordu’daki Üç gitar bir davul ve bayan solistli ilk Show Orkestrası Gurup biz olduk.

        Bizden sonraki yıllarda ise  Gitarda  Ahmet Recep Katırcıoğlu, Org’da Ferit Katırcıoğlu ,Bas Gitarda Süleyman Ersoy ve Davulda Tayfun Usluca’nın ÇAĞRIŞIM  adlı guruplarıyla yaptıkları müzikle dikkatleri çekmeğe başladılar. O yıllardan günümüze Ordunun yetiştirdiği değerli gitarist gençlerimiz  Dr.Ahmet  Recep Katırcıoğlu ve Ergin Altıneldir.

           Gurup KÖPRÜ’yü ise anlatmak olmaz dinlemek lazım...

          İyi güzelde bu nostalji yazıyı ve bu hatırlatmayı neden yazıyorum.

          O yıllarda Ordu’daki ilk üç elektro gitarı İstanbul’dan  biz getirmiştik.  45 Yıl öncesi İstanbul’da Galatasaray Tünel mevkiindeki müzik aletleri satan dükkanların vitrinlerinde hayranlıkla seyrettiğimiz zamanları hatırlıyorum da bu dükkanları aratmayan yeni bir Müzik aletleri mağazası Ordu’da açıldı..

          Ordu’muzda  Müzik aletlerinde çağ atlatan bu düşüncenin sahiplerini  kutluyorum..Bu işyerini Ahmet Katırcıoğlu’nun telefonu sonrası Frekansların Bas Gitarı  arkadaşım Atilla Şimşekle birlikte gezerken büyük zevk aldık.

 

 

                    JAZZ STÜDYO  MÜZİK ALETLERİ

                     YETKİLİ BAYİİ...

  

         Orkun ve M.Ali gönül Ordu’daki Müziksever gençlerimize Yeni Mahalle İsmet Paşa Caddesi Öğretmen evleri Sitesi C Blok 103 işyerinde Genç müzisyenlerin beğenisi hayallerini süsleyen  Gibson, Fender İbonez elektro gitar ve diğer gitar çeşitleriyle Yamaha Org Tama Davul çeşitleri ve onlarca ünlü marka müzik aletlerini Fender. Marşall  anfi çeşitlerin satışa sunulduğu ve içinde özel bir  Kayıt stüdyosu bulunan  çok özel ve güzel bir mağazayı Ordu’luların  beğenisine sundu..

          Özel Hocalar nezaretinde  Stüdyosunda müzik derslerin verildiği  ve Stüdyo kaydına  alındığı Jazz Stüdyoyu yerinde görmenizde yarar olacaktır.

           Özellikle müzikle uğraşan enstrüman çalan arkadaşlara duyurulur.Benden söylemesi gerisi sizin bileceğiniz iş.

            Bu Müzik dolu düşüncenin sahipleri tekrar kutlarım...

             Sağlıcakla kalın her türlü  Müziksiz yaşamayın .


       
        

 

       AKINET’E

      MUHTEŞEM GECE 

 

        Ordu Valisi Orhan Düzgün unutamadığımız türkülerin söz yazarı 1945 Fatsa doğumlu  Dursun Ali Akınet’i sağlığında 50 nci sanat yılında Sanatsever Ordu’lularla Ordu Kültür Sanat Merkezinde buluşturdu. Vali Orhan Düzgün yaptığı konuşmasında Akınet’in 50. Sanat yılı münasebetiyle kendisine olan vefa borcumuzu göstermek yaşarken kıymetini taktir etmek amacıyla bu geceyi düzenledik” dedi..

        Akınet’in yaşam öyküsünü gösteren sinevizyon gösterimi yapıldı.

        Vali Orhan Düzgün’ün davetine  Ankara’dan  gelen eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milletvekili İdris Yıldız ve Özel davetlilerin katıldıkları Akınet’in 50.yıl sanat gecesinde  sazın ustaları Akınet’in şiirlerinden besteledikleri Türküleri çaldılar söylediler.

        Geceye  Davetiyeleri olmadığı gerekçesiyle Akınet’in dostları Trabzon NTV Tv sorumlusu gazeteci Televizyoncu Ordu’nun sosyal etkinliklerini her daim haber programlarına taşıyan  Ahmet Kayacık ve Enis Ayar Salondan çıkarılmışlar..

      Ordu’da Skorski Külliyeye indi Haberini yapan Gazeteci Ayşen Türkmen de her zamanki gibi Bakanın korumaları tarafından konser salonuna alınmamış...!

 

                     SAZIN VE SÖZÜN USTASI

                     MUSA EROĞLU

 

         Halil İbrahim Akınet’in şiirlerini Türkiye’de en güzel yorumlayan Sazın ve Sözün ustası Halk Türküleri Sanatçısı  Musa Eroğlu Ordu Saz gurubunun çaldığı güzel bir eserle program akışının sonunda  sahneye alkışlarla çıktı sandalyesine oturdu, sazının ve mikrofonun, anfinin ses kontrolünü yaptı. Anfi’den gelen bir ses için tonmaystere bir şeyler fısıldadı....

         Vali Orhan Düzgün ve Belediye Başkanı Seyit Torunu ve seyircileri selamladı.Belediye Başkanından daha geniş bir açık alanda  bir  yaz konseri sözü aldı. Sazı ile  Birbirinden güzel halk türkülerini çalmaya başladı  ve güzel sesiyle  ,salonu coşturdu. Akınet’in sözlerini yazdığı Yolun Sonu Gözüküyor.. Halil İbrahim,Gönül Vurgun yedi,Turnam Başım Darda Benim, parçalarını Türkiye’de en güzel çalan güzel  yorumlayan Sazın  ustası sanatçı Musa Eroğlu’na salondaki sanatseverler eşlik ettiler, alkışladılar....

Musa Eroğlu Edip Akbayram’ın Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Hekimoğlu Türküsünü de salondakilerle beraber çaldı söyledi. 

           Sanatçı Musa Eroğlu Programını bitirdiğinde “Sazımla sevgi ve saygılarımı sunuyorum diyerek salonu selamladı. Kendisine eşlik eden  Ordu saz gurubunu selamladı kendisinin de bir zamanlar Ümit Tokcan ve Tuğrul Şan’ın  arkasında saz çaldığını söyledi saz gurubunu onure etti onların  çaldığı oyun havası eşliğinde sazını havaya  kaldırarak oynadı..oynadı kendisine yapılan  alkışlara eşlik etti.

          Eski Bakan İdris Naim Şahin Akınet’e 50 sanat yılı plaketini vermek üzere sahneye çıktı  bir konuşma yaptı şöyle dedi.. “Ordu’da güzellik adına sanat adına  büyük bir buluşmayı icra ettik bunun mutluluğunu yaşamaktayız.Sayın Akınetin yazdıkları bu toprakların hikayeleridir.Bizim Şairimize bir kez daha sevgilerimizi saygılarımızı sunuyoruz” dedi.

         Dursun Ali Akınet’e gecenin anısına plaketini verdi. Akınet’te Gecenin organizesini  düzenleyen Vali Orhan Düzgün’e ve Ordu Halkına teşekkür etti.

         

         BAKANDAN 

        ORSEV’İ  ZİYARET..

 

      Eski İçişleri Bakanı Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin Trabzon üzerinden Ordu’ya gelirken akşamüzeri Gülyalı’daki yapımı devam eden Ordu Giresun Havaalanına uğradı ilgililerden çalışmalar hakkında bilgiler aldı.

       Programlı ziyaretinin içinde olan Ordu Sanat Evi Orsev’e akşam üzeri 18.30 sıralarında Ordu Valisi Orhan Düzgün’le birlikte  geldi. Başkan Sevinç Özel ve yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu iadeyi  ziyaret toplantısına Kalabalık bir gurupla Orsev’e gelen Şahin’e  Orsev’in  Başkanı Sevinç Özel  Orsev’in son konumu ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

       Eski Bakan Şahin görüşmeler sonucu Orsev’den ayrılarak Ordu Kültür Sanat Merkezindeki Şairimiz Dursun Ali Akınet’in Sanat hayatındaki 50. yıl programına katılmak üzere ayrıldı.

 

 

            TEDAŞ’DA İNECEK VAR...! ..

 

Eski  Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş kurumu Tedaş özelleştirme kapsamı içerisinde  el değiştirdikten sonra Çalık Yedaş gurubu olarak hizmet vermeğe başlamış  olmasına rağmen bu kurumda işleri olan insanlar 2.Hat dolmuşlarına bindikten sonra TEDAŞ’ta ineceklerini söylüyorlar.

      Geçtiğimiz günlerde bindiğim 2.Hat dolmuşunda Tedaş’ta ineceğimi söyledim. Tedaş durağında indim karşıya geçerken bir an tereddüt içerisinde kaldım. Tedaş’a geldiğimi Tedaşın karayoluna bakan duvarının arkasında  tek sıra halinde yaklaşık 50-60 adet 4-5 metre yüksekliğindeki  30 yıllık yetişkin güzelim  Kriptomerya türü   ağaçları yok etmişler...

         Yoldan geçenler Çalık Yedaş’ın yazısını okunsun diye yapılmış bu ağaç katliamı kimin aklına geldiyse...

        Öğretmen evi yapılırken Şehir içerisindeki parkı süsleyen gölge yapan iki yetişkin çam ağacı da betona yenilmişti.

         Kamuoyunda günlerce  günün konusu olmuştu...

        Çalık Yedaş’ın binası ve İsim panosu yoldan  görülsün diye yapılan bu ağaç katliamının yerine küçük   Leylandi  fidanları dikilmiş. Bu fidanların bir müddet sonra da fazla büyümemeleri ve Teraş Pardon  Çalık Yedaş binasının,levhasının  görüntüsü için  uç kısımları kesilecek ve büyümelerine mani olunacaktır.

         Yaşayanlar bunu  görecek.

          Ne acıdır ki Çalık kapısının önündeki bir görsel ,yeşil güzelliği yok etmişler...

         Yazık olmuş ..hem de çookkk..

          Okus Pokus’la 30 senelik güzelim ağaçları yok eden Çalık Hayvanlar aleminden  başka bir güzelliği ise faturalarının altına yansıtmış.Doğa Harikası rengarenk Sülün Kuşunu renkli resmiyle ve özellikleriyle tanıtımını yapmış.

          Yeşil güzelliği korumayan ..!  Doğanın  güzel Kuşlarını  kollayan tanıtımını yapan  Çalık’ı kutlarız...!

           

 

                     LÜTFEN HATAMIZI

                      BİLDİRİN...

 

                     Trafik Polisimizi çok az gördüğümüz hatta hiç görmediğimiz yerlerden birisi Düz mahalle Fidangör mevkii. Eski içişleri Bakanımız salep ve dondurma molalarındaki yolları kapatan trafik polislerinin araçlarının ve Kırmızı Plakalı makam araçlarının   yanan lambaları bu yazdığımızın dışındaki gördüklerimiz..

    Burada bazen öyle araç karmaşası oluyor ki tabiri yerinde ise herkes atını istediği yere bağlıyor.. istediği yere park ediyor istediği yeri sağlı sollu  işgal edebiliyor.

      Geçtiğimiz günlerde Fidangördeki Şhop mağazasının kaldırımına çekilmiş 28 AV 725 plakalı bu araç yüzünden kaldırımdan yürüyen vatandaşlar  yolun ortası da  uzun bir müddet yürümek  zorunda kaldılar...

       Bu araçtan dükkana bir şeyler indiriyorlar.  Kaldırım işgali yapan Minibüs Aracın arka kapısında ise “Lütfen hatamızı bildirin” yazısı var.

     Temel Fıkrası gibi bir yazı.. ve bu yazının altında bir telefon numarası. Kaldırımdaki aracı yolun ortasından geçip ilerdeki bir arkadaşımın işyerine girdim kağıt kalem alıp aracın plakasını yazdım. Aracın kaldırım işgalini de özellikle gösterdim.

           Aracın arkasındaki uyarı yazısına  uyduk yazıyoruz. Telefonla değil de yazıyla bildiriyoruz.

           Bizim işimizde bu otuz altı senedir devamlı yazıyoruz.

          Buna benzer kaldırım işgallerinin zaman zaman  olduğu yerlerden biriside Öğretmen evinin kaldırımı ortasına park edilen araçlar...

       Kim ilgilenecekse, kim görecekse..!..

          
                 

                BAKAN GÜNAY’ADEMRE’Lİ BAŞKAN’IN VEFASI ....

      

 

         Antalya’nın Turistik Demre ilçesinde yaklaşık 20 yıldır yazlığı olan hemşerimiz Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Bakanlığı döneminde Demre’ye yaptığı Kültür hizmetler için Doğruyol Partisi Belediye Başkanı Hüseyin Topçu yaptırıp astırdığı aşağıda metni yazılı afişlerle  teşekkür etti şöyle dedi:

         “ Sevgili Hemşerimiz,

         Sn Bakanımız Ertuğrul Günay

             Demre’de gün ışığına çıkardığınız Tarih  ve ilçeye yaptığınız hizmetler   için size minnettarız.”

                              Belediye Başkanı

                              Süleyman Topçu

 

           Noel Babanın doğduğu yer olarak bilinen Demre’nin Belediye Başkanı bu vefa duyguları içinde Demrelilerin sesi olmuş ve Bakan Günay’ın   görevinden alındıktan sonra yaptırdığı afişlerle Sevgili Hemşerimiz diyerek  Ordu’luların hemşerisine de  sahip çıkmıştır.

           Cumhuriyet Tarihinin en çalışkan ve başarılı Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Ordumuz için yaptığı hizmetleri tek tek saymayacağım.

          Vali Sami Seçkin zamanından alınan ve  yıllarca atıl vaziyette bekleyen Kültür müdürlüğü arsasına hemşerimiz Bakan Günay özveri ile sahip çıkmasaydı ve de üzerine kısa bir süre içerisinde  Ordumuza farklı bir kimlik kazandıran bünyesinde Ordu Devlet Tiyatrolarını da barındıran  Ordu Kültür Sanat Merkezinin yapımıyla bizzat ilgilenmeseydi O arazi halen kazık ve tel örgülerle çevrili hayvanların otlama sahası  olarak bekliyor olacaktı....

         Demre Belediye Başkanının Sevgili Hemşerimiz diyerek İlçesine  astırdığı Minnettarlık  afişleriyle  sahip çıktığı Eski Bakanımız hemşerimiz Ertuğrul Günay özel mesajında Ordumuza yaptığı sayısız hizmetlerin yanında Demre’ye yaptığı hizmetin 20 de Bir olduğunu vurgulayan  Günay’a Ordu’lar ne hazindir hiçbir zaman  sahip çıkmamıştır.

            Günay özel mesajında  üzüntüsünü ve kırgınlığını ise   şu sözlerle belirtmiş:

       “...Pankart asmışlar   internet ve basına haber yapmışlar .. Ordu basınında bir düzgün makale bile çıkmadı.”

            Selamlar..

            Turizm Fuarında Başarılar...

 

 

                ÇOCUKLUĞUMUZUN SİNEMASI

                       MİLLET SİNEMASI...

                     “...KUBBEDE HOŞ BİR SEDADIR”

                KEPELEK MUSTAFA

         Yaşı 60 veya üzerinde olanlar yukarıdaki resimlere dikkatle baksınlar., Sinema büyüsünün Şehir veya kasabalarda nasıl bir eğlence ve seyir zevki verdiğini, çok müthiy bir kültürel farkın zevkini tadacaklardır.

          Bu yedinci sanat dalının O yıllarda çığırtkanlığını yapan KEPELEK MUSTAFA  nam_ı değer renkli kişiliği hemen hatırlayacaklardır.

        

           Eski tahtalar üzerine yapıştırılan ve bugün antika değeri olan film afişleri ( Kırık ok- Ölüm geçidi-Masist-Ursus ) vb.  olan ve Kepelek Mustafa’nın ağzından çok daha geniş tanıtım bulan onlarca film...

          Millet Sineması- Zafer Sineması tanıtım tahtalarına bakan yığınla insan , film artistlerini ve filmin karelerini tanımlayan mükemmel fotoğrafların bulunduğu iliştirilmiş kartpostallar, foto kartları ,lobi afişleri...

            Unutulmaz yıllarda ;

             Bican Orhan’un Millet sineması  ve Muammer Çakmak’la Hasan Çebi’nin ortak işlettiği Zafer sinemasında öylesine bir rekabet ortamı vardı ki, çığırtkanlar tarafından filmler halka duyurulurken bir sokak karnavalı eserdi.

          ( Bu konuda Ordu Aktuel dergisinun ( 2009) altıncı ve yedinci sayfalarında Kepelek Mustafa’ya ait geniş bilgiyi Ali Öztürk’ün anılarında bulabilirsiniz...

          

            MİLLET SİNEMASI

            Çocukluğumuzun Millet Sinemasına bir bakış;

           Gençliğimizin sineması Ordu Sineması, Çocukluğumuzun sineması ise Düz Mahalle (Fidangör) mevkiindeki  Haki Yener ve Bican Orhon’un Sahipliğini yaptıkları çoğumuzun  hayatında iz bırakan Millet Sinemasıdır.

Bilindiği kadarıyla   1953 senesinde Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses ,Suzan Yakar ve Lütfü Güneri’nin başrollerini oynadıkları Yıldızlar Revüsü ismiyle Ordu’lulara Perde açan Millet sineması Ordu’muzun sosyal yaşantısında marka olmuş bir eğlence merkezimizdir..

          1959 yıllarında   19 Eylül İlk okulunda 4. sınıfta  okurken Leman Öğretmenimizin bizi   okulca götürdüğü  Kımızı Balon ve Çizgi Film Taşa Saplanan Kılıç filmi unutamadığımız, hatıralarımızdan silinmeyen  çocuk  filmleridir...

        Millet sinemasına olan bağımlılığımız Orta okul yıllarında özellikle Pazar günleri 10 matinelerinde  yabancı kovboy ve Kızılderili filmlerinde  devam etmiş Pazar günlerini   adeta iple çeker duruma gelmiştik. Çünkü gece sinemalarına o yaşlarımızda Evden  izin vermezlerdi ta ki Lise yıllarına kadar...

                  Uzun kış gecelerinde sadece 6.30 matinesine zorla izin alabildiğimiz yabancı filmler için sinemaya gidebilirdik.

       Ordu’muzun  sosyal yaşantısında O yıllarda en güzel eğlence yeri kuşkusuz  Millet sineması idi. Hafta sonlarında Pazar günleri sabah 10’da yabancı  Öğlen 1.30 yerli akşamüzeri 6.30 yabancı ve gece 8.30 yerli film matineleri çok ilgi gören seanslardı.

         Sinemanın Makine dairesinde Iskara  ve Phılıps  marka çubuk kömürle çalışan  iki sinema makinesi vardı.. Kızaklardan geçen film bazen aniden yanar bu da perdeye yansırdı. Makinist hemen makinayı durdurur bu sıkıntıyı giderirdi. Seyircide homurdanıp bağırır çağırırdı..dururdu...

          Sinemanın havalandırma pencereleri sahne perdesi  uzun ipler vasıtasıyla açılır kapanırdı . Filmin başlayacağını hatırlatan  Donk..Donk..Ding Dong diye ses çıkaran  meşhur  bir sistemi vardı...

         Millet sinemasının Film Makinisti Ahmet Ulus Büfesinde Hacet ağabi Gişesinde Erol ağabi ünlü teşrifatçısı da Erdoğan  sinemayı yönetirlerdi .

         Sinemada en büyük otorite ise Bican Orhon dayı idi..

        Gündüz matinelerinde üst kat balkon bayanlara alt giriş katı ise erkeklere ayrılırdı.

        Yine Üst Balkonda büyük çerçeveler içerisinde bugün hiçbir yerde göremeyeceğimiz RandolfV  Scoot, Elizabet Taylor, Rock Hudson ,Clark Gable, Ester Williams’ın lobi fotoğrafları yer alıyordu.  

        Film seyrederken en büyük zevkimiz gazoz simitti. Gazozun hemen bitmemesi için kapağını açmaz çivi ile deler öyle içer bitirirdik..

           Bir külah tuzlu fıstık ise ekstra olurdu !..

           Özellikle kış günleri sinemanın girişinde ve  hemen önündeki büyük demir direkte bir aydınlatma lambası vardı onun altındaki kestaneciden aldığımız sıcak kestanelerin tadı da bir başkaydı.

           Okuldan kaçıp gündüz sinemaya gidenler için bazen  kötü sürprizler de olurdu.  Sinemanın ışıkları Yeniden yanar okul öğretmenleri okullardan  kaçak talebelerini sinema salonundan  toplarlardı..

            Zaman zaman Millet sinemasında ünlü sanatçıların konserleri de tiyatroları da  gösterime girerdi. 

            Fatih Orta okulu Tarih Öğretmenimiz Turgut Serengil’in oğlu Ünlü Komedyen film artisti Öztürk Serengil’in sahnede  “Yeşşe’li” Tiwist gösterisini. “Toros” Canavarı Ahmet Tarık Tekçe’yi, Millet sinemasında çocukluğumuzda canlı izleme yakından görebilme  fırsatını bulduk.

              Ve daha nice Film ve Tiyatro artistleri..konser sanatçıları

               Millet sineması sahnesinden geldi...geçti..

 

                      YAZLIK BAHÇE SİNEMALARI

           

              O yıllarda yine sıcak  Yaz akşamlarının açık yazlık bahçe sinemaları, Fidangördeki Yaraşlara ait tarihi taş binanın altından giriş  kapısı olan Yazlık Millet Bahçe Sineması, 19 Eylül Stadyumuna giderken Atos binasının olduğu yerdeki   Çebi’lerin yazlık  Yıldız Bahçe,  Atatürk Kapalı Spor salonunun yanında ise Diş Hekimi Ayhan Öge ve Ayhan Sancak’ın İnci Bahçe sinemaları rağbet gören yazlık sinemalardır.

    O yıllarda  İki Katlı evimizin tam karşısında sahnesi gözüken Yazlık Millet sinemasında seyrettiğim William Holden’in Kuvai Köprüsü filmini halen hatırlarım ve daha niceleri anılarımı süslüyor..

    Evimizin balkonu geceleri özel sinema locası gibi komşularla dolardı. Yan tarafımızda yine sahnenin karşısında eski bir binanın yıkık  taş duvarlarının üzeri seyirci ile dolardı. Bir zaman sonra bu kaçak biletsiz seyirciler için sinemanın yan duvarına  büyük spot lambalar taktılarsa da bizim evin görüş alanımızı etkilemedi.

          Biz şanslı idik. Ne güzel günlerdi...

     

         Yazlık Millet  sinemanın makine dairesinin küçük pencereleri  Kuğu pastanesinin yan tarafında görülmektedir.

 

 

 

 

 

 

              MAKRİDİS SİNEMASINDAN

                   ORDU SİNEMASINA

 

Sinema ve Tiyatro yüz yıllık süreçte Ordu’nun kimliğini belirleyen sanat dalları olmuşlardır.Ne yazık ki ;

         Son günlerde yıkımı devam eden Eskilerin Modern Ordu Sineması Televizyon ve Bilgisayarların hayatımıza girmesi ile özelliğini  ve seyircisini  zaman içerisinde kaybetmiş ve anılarımızda kalmıştır.

        Evden gazete bürosuna sahilden gelirken önünden geçtiğim  Ordu Sinemasının  bina  çatısından itibaren yavaş yavaş yıkılışına tanık oluyordum.

       1967 lerde  Ordu’nun bir dönem Sosyal etkinliklerinde çok önemli  yeri  olan bu binanın  ve giriş katındaki Baki Kamber ve ortaklarının Orduluların hizmetine açtığı  Modern Buket Pastanesinin ve  Sinemanın gençliğimizde ki anıları geldi aklıma..Bu nedenle;

    Gençliğimizin en güzel hatıralarının geçtiği Ordu  Sineması ile ilgili  anılar yazısı yazmak geldi içimden. Bilgisayarın başına geçip Erol Karaer arkadaşımla eskileri konuşurken Sanatçı Engin Alptekin  dostumdan Olay Gazetesinde Birol Öztürk’ün  eski Ordu sinemaları ile ilgili  bir yazı yazdığını öğrendim. İnternette Birol arkadaşın Olay gazetemizde derlediği bizi eski sinemalarımıza, anılarımıza götüren  bu güzel  yazısını okudum.

         Birol arkadaşın eline  sağlık.

         Dolayısıyla, canlanan anılarım bence eksik kalan bazı kısımların bu yazıya genişlik teşkil etmesi bakımından önem arz ettiğinden, olayı biraz daha fazladan yeni nesillere aktarmayı görev saydım.

     

    Her kentin geçmişi o kentin insanları için unutulmaz anılarla doludur. Bizim yaşıtlarımız için de bu güzel kent hatıralarla dolu bir geçmişi yaşatmıştır. Bunlardan biri de O yıllarda Frekanslar orkestramızla  zaman zaman sahnesinde Show’a  çıktığımız Ordu Sinemasıdır.

Ordu’nun  kültürel geçmişinin zenginlikleri ile dolu bulunduğunu bu günün kuşakları yeteri kadar bilmezler. Daha bu topraklarda sinema yalnızca Dersaadet’in gölgelerinde yaşayanlarca bilinirken 1924 yılında bu kentte sinema yaşamına merhaba dediğini öğrenmiş bulunuyoruz.

Deniz subayı İhsan bey, dolaştığı Avrupa kentlerinde sinemanın önemini kavrayan aydın kişiliği ile kentine döndüğünde bu çağın sihrini de beraberinde getirmiştir.

 

İdare-i Mahsus’a (Deniz yolları) acentesinin sahibi Halis Öğe’nin oğlu (Ünlü diş Hekimlerimizden  Ayhan Öğe’nin amcası, sebzeci Tahsin Öge’nin  abisi) İhsan bey, bu günkü OBKT binasının yanındaki mübadele öncesinde Rumların tiyatro ve sinema olarak kullandığı yeri satın alıp tadilat yapıp yeniden  sinema haline getirmiştir. İhsan bey sineması olarak bilinen bu sinema, kentimizin olduğu kadar yeni Cumhuriyet’in de ilk sinemalarındandır. 20.nci y.y.başında MAKRİDİS SİNEMASI nın yerine açılan İHSAN BEY sineması açılıp kapanan (parter) sandalyeliydi.(daha sonra Millet sineması da bu sandalyelerden kullanmıştır.) 3 localı,250-300 kişilikti.Belediyenin elektrik motorundan alınan cereyan filmi oynatmazdı.İki motor çalıştığı zaman film sesli olurdu.Aksi halde sessiz olurdu.MASİS-TARZAN gibi filimler gelirdi.Kentin bir kültür merkezi olarak İhsan Bey’in hayata veda ettiği tarih olan 1938 yılına kadar Ordu’luların hayatında yer almıştır. 1938 yılından sonra sahipsizlikten tarihin tozlu rafları arasında sıcak bir anı olarak kalmıştır.

 Bunun haricinde Ordu Palas adlı  GAZİNODA da filimler oynatılırdı.Duhuliye 50 krş.  Loca 3 tl.dir.( Fevzi Güvemli-Uğur Gürsoy anıları)..

 

            HALK EĞİTİM SOLUNUNDAKİ LALE SİNEMASI)

         Çok eskilerde Türkiye’de Alman Mimarisi tarzı ile yapılan Halk eğitim Salonu Şimdiki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’nin ilk oyunu Hülleciye sahne açtırmış Kültür Sanat merkezimizdir. Daha gerilere gittiğimizde bu salon Halk eğitim Merkezi  Lale Sineması olarak Karşımıza çıkar. Bu sinemaya daha çok Türk filmlerinin geldiği ilk filminde Türkücü Suzan Yakar’ın Harman Sonu filmi olduğu ...

       Sinemada daha sonraları makine dairesinde çıkan film yangını nedeniyle bir süre hizmete ara verildiği Fahri Çelebi’nin “Şehirde bir gök kuşağı anı kitabından anlaşılmaktadır.

       Lale  sinemasının Film makinesinin büyük parçaları  Halk Eğitim Salonunun son Restorasyonunda sahne altındaki depoda bulunmuştu. Şimdi bu sinema makinesinin nerede olduğu merak konusudur...

Geçmişi kültürel zenginliklerle dolu olan ve Türkiye’de modern sinema anlayışının 3. örneği olan Ordu Sineması da; bu gün yaşı altmışları geçen, bizim kuşağının gençlik günlerinin renkli anlarının merkezi olmuştur.

             1967 yılında Abbas Furtun, Mustafa Furtun, Haluk Kefeli ve Faruk Kefeli tarafından hemşerilerimizin hizmetine sunulan ve perdesini,Ünlü aktör Glen Ford’un başrolünü oynadığı  “Kuduz” filmiyle Ordu’lulara açan Ordu Sineması ile bu kente sinemanın büyüsünü getirmişlerdir.

       6.30 matinesi öncesi kısa metrajlı Tom Jery çizgi filmlerinin keyfi ise bambaşkaydı... Yine sinema öncesi  muhakkak ziyaret edilen Buket Pastanesinde bir bardak çay kahve içmenin  de hayatımızda değişik renkleri ve anıları  katmıştır.. Hele unutulmaz 6.30 yabancı filmin ilk  matinelerinde yer bulmanın heyecanını yaşayan sinemasever  dostlarımız iyi bilirler.

           Ordulu sinemaseverler o günlerde filmlerin ilk gösterimlerini izleyebilmek için özellikle Orta Blok  Balkon Koltuklarına  abone olmuşlardır. Birçok Ordu’lu gençlerimiz  ilk aşklarını  belki bu salonda görmüşlerdir. Hayata bakışları o salonlarda gelişmiş, ufuklarını açmıştır.

Bu kentin bir güzelliği daha tarihin karanlığına gömüldü. İhsanbey, Lale, Millet, Renkli sinema,Yeni sinema ve Konak sineması gibi Ordu Sineması da yerle yeksan olarak anılarımızda kalarak nostalji olacaktır....

Ordu Sinemasının Düz mahalle sahilindeki binasını satın alan işadamları yıktıkları bu bina yerine büyük bir ihtimalle iş merkezi yapacaklar. Gönül isterdi ki bu yeni binada Ordu sineması anılarımızı bize hissettirecek bir filiz versin. Ama koşullar bunun gerçekleşmeyeceği gerçeğini gösteriyor ne yazık ki... Bu nedenle, Ordu’nun yok olan kültürel anlarının ve merkezlerinin bir belgesel ile geleceğe taşınması dilemekten başka şey gelmiyor elimizden...

         Çocukluğumuzun Millet Sinemasına gelince önümüzdeki günlerde kısmet olursa onu da yazmaya çalışacağım..

 

BUNUN HESABINI SORARLAR...

Tuncer Engin

 

        Turnasuyu yerleşkesinde   Ordu Üniversitesinin ait bir binanın altında Şehitlerimizin cenazelerine , yasalar gereği sarılan Şanlı Türk Bayrağımız bu kez Çimento torbaları ıslanmasın diye üzerlerine branda niyetine sarılmış.

         Türk Bayrağımız...

        Bu inanılmaz Bayrak skandalın  fotoğraflı haberi 17.1.2013 tarihli Ordu Hayat ve Ordu Vizyon gazetelerinde resimli haber olarak manşetten yayınlanınca şehrimizde büyük tepki görmüştü.

        Bu olay  haber üzerine Ordu Üniversitesi kendilerini çok yakından ilgilendiren   bu skandal haberi gazetelerde resimli olarak görünce bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Özrü Kabahatinden büyük” garip bir açıklama basına gönderildi ve  özetle şöyle dinildi.

        “ 17.1.2013 Tarihli Ordu Hayat ve Ordu Vizyon gazetelerinin manşet haberlerinde iddia edilen Üniversitede büyük skandal ve “Bayrağı Branda yaptılar” başlıklı haberlerde iddia edilen Ordu Üniversitesi Yönetiminin  Türk Bayrağına duyarsız kalarak hakaret ettiğine haberi esefle kınıyoruz

        Zira Ulusumuzun kendine ait Marşı’na ve Bayrağına saygımız sonsuzdur.

        İkisi de Milletimizin bağımsızlığının değerleridir.Bu iki değerin kolay kazanılmadığını Ordu Üniversitesinin mensupları olarak çok iyi biliyoruz.” diye başlayan sonunda da

   “ Bu anlamada fotoğrafta görülen Türk Bayrağı bir bankanın tadilat çalışması dolayısıyla şantiye çalışmalarını yapan yüklenici firmanın taşeron işçileri tarafından dikkatsizlik örneği olarak çimento torbalarının üzerine serilmiştir. “ Konuyla ilgili olarak Ordu  Üniversitesi  yönetiminin her hangi bir sorumsuzluğu söz konusu değildir.

     Konuyla ilgili olarak Taşeron firma hakkında Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur...

        Kamuoyuna önemle  duyurulun açıklaması

Üniversite yönetiminin  Bayrak duygularının ifadesi olabilir.

        Ancak şu bilinmelidir ki Ordu Hayat Gazetesi ve Ordu Vizyon Gazetelerimiz Türk Bayrağımıza yapılan saygısızlığı Üniversite yönetimi gibi görmemezlikten gelmemiş Gazetecilik görevlerini yapmıştır . Gazeteler resimli olarak  haberi yayınlayınca Üniversite yönetimi ancak uyanmış ve gerekeni de yapmış..!

        Şehitlerimizin tabutlarının üzerine sarılan Şanlı Bayrağımız Ordu Üniversitemizin bir  inşaatında kullanılan çimentoların ıslanmaması için Branda görevi yaptıranlar bu saygısızlıklarının hesabın Cumhuriyet Savcılarımıza mutlaka verecektir.

        Gazetelerimiz bir iddiada bulunmamış bu saygısızlığı görüntülemiş ve gerçek olan haberi yapmışlardır.

         Gazetecilerin  gözlerine , Ellerine yüreklerine sağlık..

           Onları kutluyorum.

            Bir Ak Parti Ordu Milletvekilimiz çıkıp

            “ Kurtuluş Savaşı olmamıştır .Şehitlikler  düzmecedir bir hayal ürünüdür” derse..!

           Birileri de

          Ordu Üniversitesinin bir İnşaatında   Çimento torbalarının ıslanmaması için branda görevi yaptırılan yerlere serilmiş  şanlı Türk bayrağımızı da görmezler...!

          Üniversitenin yerleşkesi içerisinde olan bu Bayrak skandalı  gerçeğini  gazeteciden başka gören  Bayrağını  seven birileri  yok muydu

diye adama sorarlar..

  

 

 

 Fırıncı Fidangür

1926 Yıllarında  Ordu’da Düz mahalle’de  fırıncılık yapan Rum Panagiutis Fytanidis Fidangür  adlı vatandaşımız  daha sonraları Yunanistan’a gider ve orada Fırıncılık ve Pastacılık yaptığını öğrendik biliyoruz.

        Fidangür adlı  Rum vatandaşımızın yıllar sonra 2012 yılında da    Ordu’da yaşadığı semtin Fidangör ismi ile anılması bence araştırılması gereken bir durum diye düşünüyorum..

              Düz mahallede Eski Millet Sinemasının olduğu bölgede fırınının bulunduğu semt bir yana Trafiğe kapalı iki güzel alışveriş  caddemiz İsmet Paşa ve Sırrı Paşa caddeleri bile gençler arasında tarif edilirken Radyo televizyon reklamlarında Eski Fidangör ve Yeni Fidangör olarak söyleniyor.

      19 Eylül Stadyumunda  yeni kapalı tribünün orta  yerine asılı “Burası Karadeniz burada kral biziz” pankartının tam orta yerinde de Fidangör yazılı.

       Yani Fırıncı Fidangür..!

      Yunanistan’da stadyumda böyle bir pankartın bir yerine Türkçe bir isim yazma  şansınız olabilir mi diye sorsanız mümkün değil derim..

        Bu ismi kullanan gençlerimizin Fidangür’ün Ordu’da1927 lerde  yaşamış  Rum  fırıncı 

Olduğunu da  bilmezler.

         Fidangör aşağı..Fidangör yukarı..

         Yeni Fidangör..Eski Fidangör..!

         Kolay gelsin daha ne diyelim ki..!

          

      

 

                    “KENTİN KİMLİĞİNİ

                BELİRLEYEN TİYATRO”

 

 

       Ordu Valiliğinin bastırdığı 81 ilde Kültür ve Şehir ORDU adlı 301 sayfalık ORDU belgeseli niteliğindeki kitabını sayfa sayfa karıştırırken “Kentin Kimliğini Belirleyen Tiyatro”başlıklı yazının alt  köşesinde Ordu Kültür ve Sanat Merkezi diğer köşesinde Ordu Devlet Tiyatrosu yazılı  yazıyı daha dikkatlice okumaya başladım.

      Ordu Kültür ve Sanat Merkezi resimli sanat merkezini gösteren yazının devamında  211. sayfanın alt eteğindeki

      “OBKT’nin yanı sıra ORSEV Tiyatrosu, Ordu Belediye Konservatuarı Tiyatrosu, Oksijen Sanat Tiyatrosu ve diğer okul, dernek toplulukları çalışmalarını sürdürmektedir. 28 Mart 2012 de de Ordu Devlet Tiyatrosu Kültür ve Turizm Bakanı tarafından açıldı. Ordu’lular şimdi Ankara ve İstanbul’la eş anlamlı olarak Devlet Tiyatroları oyunları  izleyebilmekteler yazılı ..

       Sanat ve Tiyatro tarihi çok eski olan Ordu’ya yıllarca Kültür Sanat merkezi arsası olarak belirlenen

  tel örgülerle çevrili bu  arazi üzerinde Ordu Kültür Sanat merkezini çok kısa bir zamanda  kazandıran  Ordu Devlet Tiyatrosunu da bünyesinde koşullandıran Kültür ve Turizm Bakanının adı bu sayfada  yazılmamış.

        Unutuldu mu nedir..?

        Sahi... Ordu Kültür Sanat Merkezini Ordumuza kazandıran Kültür ve Turizm Bakanımızın adı neydi..?

         Yıllar sonra bu kitabı kütüphanelerinden alıp okuyanlar bu soruyu birbirlerine sorabilirler .....

         

               EMİN ÖZTÜRK PARİS’DE

 

   Şehrimizin yetiştirdiği değerli resim sanatçılarımızdan   Emin Öztürk 16. kişisel resim sergisini 11- 28 Şubat 2013 tarihinde Paris’te Galeria D’art da açıyor.

    Paristeki galeri sahibinin daveti üzerine  Sanatçı Emin Öztürk 25 eserle katılacağı Paris’deki özel serginin tüm hazırlıklarını tamamladı.

  

        Sanatçı Emin Öztürk ve sanat çalışmaları hakkında bilgi edinmek isteyenler “www emın ozturk.com “ dan yararlanabilirler .

     Ordu Plastik Sanatlar Derneği başkanı Emin Öztürk’ke başarılarının devamın diliyoruz.

     

 



 

        VALİ A. RIZA  AYDOS  SATTI  

        VALİ ORHAN DÜZGÜN SATIN ALDI ...

 

Ordu Şehrimize Türkiye Cumhuriyetinin 4.10.923 tarihinde atadığı  ilk  Vali Fazıl Özelçi’dir  sırasıyla Ordu’muza 45 Vali atanmış 2009 yılında atanan son valimiz ise Orhan Düzgün olmuştur..

      1960 yıllarında Ordu’ya atanan 21. Ordu Valisi Nusret Budunç’tur.  Valinin oğlu  Arif Budunç’la   Fatih Ortaokulunda Ertuğrul Günay, Hamdi Ataoğlu Temel Yılmaz,Cemalettin Yazıcı,Rüştü Demirel’le   beraber okuduğumuz yıllarda arkadaşımız Arif Budunç’la zaman zaman Konakta ve bahçesindeki   ortaokul talebelik anılarımızı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay eski Vali konağını son ziyaretinde bahsetmişti.

        Birinci derecede  tarihi eser eski  Ordu evleri   statüsünde olduğu fazla dikkate alınmadan Vali Konağı 1975 yıllarında  Ordu Valisi Ali Rıza Aydos zamanında yeni Vali Konağının yapımı tamamlandıktan  bir müddet sonra ne  gariptir ki bahçesinde  büyük manolya ağacı olan tarihi konak  Özel idare tarafından satışa çıkarılmış , ihaleyle bir vatandaşa  satılmıştır.

        Uzun yıllar yeni sahipleri tarafından ilave beton bir merdivenle iki katlı ev olarak kullanılan bu tarihi eski Vali konağının bitişiğine ve önüne zaman içinde  büyük binalar yapılmış tarihi binanın  tarihi  görüntüsü de bir şekilde  köreltilmiştir. Bir zaman  sonra sahipleri tarafından kullanılmayan bina tinercilerin barınma merkezi haline gelmiş Mahalle halkı   bundan son derece rahatsızlık duymuştur..

                  Taşbaşı mahallesinde Menekşe Sokakta Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile yaptırılan tarihi  Ordu  evleri restorasyon  projesi gündeme geldiğinde Kültür Bakanı Günay’ın talimatı  Vali Orhan Düzgün’ün özel gayretleri sonucu Eski Vali Konağı istimlak edilerek kamulaştırılmış, sahiplerine bedeli ödenmiş ve  Ordu Turizmine kazandırılan bu tarihi binanın  önümüzdeki günlerde restorasyonu yapılarak Tarihi Ordu evlerine bir güzellik  daha kazandırılmış olacaktır. 

                               SAYIN VALİM NE DERSİNİZ ...!

 

                Sonuç olarak  eski Ordu Valisi  Ali Rıza Aydos tarafından Özel idarece sivil şahsa  satılan Taşbaşı  mahallesi Sıktı Can caddesindeki tarihi eski Vali Konağı  Kültür ve Turizme son derecede duyarlı   Ordu’nun çalışkan  Valisi  Orhan Düzgün tarafından  Ordu Kültürüne ve Turizmine kazandırılmıştır.

               Eski Vali Konağının önündeki  Ordu Milletvekili Recai beyin tarihi köşkü olarak bilinen yere ve yanında olmaması gereken,  yaptırılan yüksek  binaların  yerinde aslında  geniş bir meydan olması gerekirken daha da daraltılan  Ordu Şehrinin sahil yolu girişi şimdiden S.O.S vermeğe başladı.

               Ordu Milletvekili Recai Beyin köşkünün eski resimleri ve röleveleri mutlaka Kültür Turizm Müdürlüğünde  vardır.

                 

                Sayın Valim ne dersiniz, ..?

      

      


CUMHURİYET MAHALLESİ

                    “ALT YOL”

        MİNÜBÜS DOLMUŞLARI…

 

      Belediye Şoförler Derneği Trafik Komisyonu  vatandaşların evlerine işyerlerine ve belirlenen güzergahtaki gitmek istedikleri yerlere  kolayca seyahat edebilmeleri için ve belirlenen kurallara uyulması şartı ile Dolmuş Otobüs , dolmuş minibüs hatları verirler.

       Ordu Giresun - Ordu Perşembe, Ordu Üniversitesi  Cumhuriyet Mahallesi Turnasuyu “ alt yol”  ve şehir içerisindeki  Dolmuş minibüs hatlarını örnek olarak verebiliriz.

        Belirlenen  Bu güzergahlardaki çalışan dolmuşların çalışma saatleri bellidir çalışma şartları durakları yol haritası, dolmuşların uyması gereken kuralları da..

         Zaman zaman Hat dolmuşlarını çalışma düzenlerini güzergahları içerisinde  kontrol etmezseniz  disiplin altına almaz veya alamazsanız bir zaman sonra bazı dolmuşların kendi kuralları çalışır.

       

      Cumhuriyet Mahallesi “alt yol” Minibüs dolmuş hattındaki yine bazı şoförlerin usul haline getirdikleri  garip bir uygulamayı  Dolmuş yolcusu mağduru  bir vatandaşın şikayeti anlatımında  Belediye Başkanı Seyit Torun ve  Şoförler Odası Başkanı Hamdi Işık’ın ilgileneceğini umarak   değerlendirmelerine bırakıyoruz.

              BAŞKANLARIMIZA AÇIK MEKTUP

        “Belediyemizin son dört beş yıldır  hizmete koyduğu Ordu merkez-Turnasuyu Cumhuriyet mahallesi ''Alt yol'' minibüs  dolmuş hattından düzenli olarak istifade etmekteyim. Ancak yıllardır gerek ayni hattı kullanan diğer yolculardan duyduğum ve gerekse bizzat kendim tecrübe ettiğim kadarı ile, defalarca uyarmama rağmen  Hat dolmuş şoförlerinin trafik kurallarına riayet etmeden araç kullandıklarını, kimi genç şoförlerin bazen cep telefonları ile ilgilenmekten neredeyse Rus pazarı bölgesine kadar başlarını  yola dikkatlice çevirmediklerini görüyorum. Şoförler Rus pazarı durağına kadar çok ağır bir şekilde -adeta rölantide- araç kullanırken Rus pazarından sonra hızlarını  arttırıp  özellikle de melet köprüsünden sonra çoğu Samanyolu sitesi-Başöğretmen İlköğretim okulu-Sağra fabrikası bölgesinin dar ve virajlı yollarında hızlarını bazen tehlike yaratacak şekilde arttırmaktalar. Ancak sizlerle asil paylaşmak istediğim şey "alt yol hattı" şoförlerinin araçlarını Samanyolu sitesi bölgesinden sonra rotaları olan alt yol bölgesine gitmek istememeleri ve araçlarında eğer 4-5 yolcudan az sayıda kişi kalmışsa Sagra fabrikası civarında, Turnasuyu bölgesinden Ordu merkez istikametine giden dolmuşlarla telsizle irtibata geçip yolcuların iznini almadan karayolunun diğer tarafında bekleyen araca tüm yolcuları transfer etmekteler.

         Bu durum artik neredeyse bir standart halini almış bulunmakta ve elinde eşyası, çantası, yükü olan yaşlı genç insanlar karayolunu aşıp diğer araca binmek zorunda kalmaktalar. Yapılan itirazlar şoför tarafından bazen dikkate alınıp karşıda bekleyen minibüse telsiz yoluyla gitmesi söylense de gördüğüm  kadarıyla ayni şoför bir sonraki sefer ayni şeyi tekrar yapmakta.

Şehir dışında  yaşayıp ancak sürekli orduya gelen, bu hattı bazen günde iki üç kere kullanan bir hat yolcusu olarak şoförlerle aynı konuda sürekli tartışmaktan yoruldum. Gecen sene iki defa şoförler odasına telefonla şikayette bulundum. Oda yetkilisi hakli olduğumu, şoförün yolculuk esnasında aracın ciddi bir sıkıntısı  olmaması halinde kimsenin farklı bir araca transferini istemeye hakki olmadığını, konuyla ilgileneceklerini söylemesine rağmen hiç bir değişiklik olmamakta, sorun yine devam etmekte.

En son tartışmamı ise iki gün önce yaşadım ve şoför "diğer araca geçseydin ne olurdu senden para isteyen yoktu hep şikayet ediyorsunuz, ama benzin parasını ben cebimden veriyorum'' deyince tartışma alevlendi ve sonrasında şoförden durmasını gideceğim yere yürüyerek gitmek istediğimi söyledim. Yol üzerinde rastladığım tanıdıklarıma yaşadığım tartışmayı anlattığımda ise hepsi ayni sorundan şikayetçi olduklarını , bazen yaşlı yada ellerinde yük olan bayanlardan bile araç değiştirme talebinde bulunduklarını söylediler.

        Akşam eve geldiğimde ise yetmiş beş yaşındaki annemin de sürekli olarak ayni sıkıntıyı  yaşadığını  ve sırf bu yüzden bazen o bölgedeki akrabalarımızı  ziyaret etmekten vazgeçtiğini öğrendim ve yaşadığımız  bu olumsuzluğu sizlerle paylaşmak ihtiyacını hissettim.”

Belediye Başkanımız Seyit Torun ve Şoförler Derneği başkanımız Hamdi Işık’ın vatandaşın ve Cumhuriyet mahallemizin bu önemli sorunu ile ilgileneceğini umut ediyorum....

 

 

 


 

     “ BİR SORDUK BİN DİNLEDİK”...!

 

              Kışın genelde  Pazar Günleri TRT 1 de  saat 10’da yayınlanan  eski nostalji Kovboy  filmleri izledikten sonra Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek telefonla arar ve Kuğu Pastanesinde buluşup arkadaşımız Fuat Bayraktar da bize katılır çay  gezintisi yapmaya Mersin Balıkçı barınağındaki dostumuz arkadaşımız Mehmet Can’ın yanına gider demlediği  kan kırmızısı nefis çaylarını içer sohbet ederiz.

            Yine böyle bir Pazar günü Mersin dönüşümüzde bu kez Efirli’deki Balıkçı barınağına uğradık. Barınak içinde biraz gezdikten sonra çay içmek için Balıkçı  kahvesine  uğradık.

            Barınak içinde karşı  kayalıklardaki bazı şahısların yaptırdıkları deniz manzaralı özel barakaları yıktırmışlar oralara bir düzen getirmişler. Çaylarımızı yudumlarken de barınaktaki  insanlarla tanıştık sohbet etmeğe başladık. Barınağın neden bakımsız ve  çöpler  içinde olduğunu sorduk.

           Bir sorduk bin dinledik..!

         Barınak  alanında ki çöp yığınları Limanın içinde yarım kalmış inşaatlar yarısı dökülmüş yarısı kalmış asfalt liman  sahasına  dökülmüş sağlıksız beton içler acısı dağılıyor... 

          özellikle de geceleri insanların arabalarla barınak sahasında süratli turlar attığını genelde  açık havada alkol almak için burayı tercih ettiklerinden arabaların  lastik ve yüksek sesli  teyp gürültüsünden, bazen de atılan silahlardan çok  rahatsızlık duyduklarını belirttiler...

       

        Gece karanlığında  Balıkçı barınağına   kimin girip  kimin çıktığı belli değilmiş. Sıkıntılı zamanlarda 155’ i arıyoruz şikayetçi oluyoruz.   Evimize    giderken korkuyoruz rahatsız oluyoruz ama yapabileceğimiz bir şey yok diyorlar.

         Barınak  sakinlerinin gece olan olaylardan liman içinde süratli gezinen arabalardan rahatsız olduklarını bazen 155 i aradıklarını ancak  bir iki saat içinde geldiklerinde barınaktaki arabaların ve etrafa rahatsızlık verenlerin çoktan gitmiş olduklarını söylüyorlar.

         Gazeteci Atilla Şimşek’de Efirli Balıkçı barınağında geceleri yaşanan bu korkulan ve anlatılan   olumsuzlukları dinleyip, ilgilenip mağdur olan barınak sakinlerine  sahip çıkılması ve barınak mağdurlarına     yardımcı olabilmek amacıyla gazetesi Tribünde Valiliği ve Emniyet müdürlüğünü  bilgilendirmek , barınaktaki gece yaşanan olumsuzlukları yine mağdur olan insanların  ağzından onların söylediği gibi gazetesinde yazdı.

         4 Aralık Salı günü Tribün Gazetesinde  yayınlanan ve Barınak mağdurlarının  ifadesi olan   “ Burada Devlet yok. Burası Harlem” Manşeti  üzerine Emniyet Güçlerimiz Efirli Barınağını sıkı bir takibe ve  incelemeye alıyor . Burada yapılan  operasyonlar  sonrası barınakta geceleri huzuru bozanlar, yasak malzeme bulunduranlar hakkında işlem yapıyorlar.

    Efirlideki Balıkçı  Barınağı  sakinleri de son günlerde Emniyetin yaptığı gece  operasyonlarından çok memnun olduklarını söylüyorlar..

 

                     GAZETECİNİN GÖREVİ NEDİR.?

                  

       Tribün Gazetesi Manşetten haberinin devamında Emniyet güçlerinin Barınak  operasyonları sonrası  “ Devlet Geldi Huzur Geldi” Başlığı ile  Efirli  sakinlerinin  “Barınaktaki  asayişimiz  gazetenin haberinden sonra Emniyetimizin titiz çalışmaları  sayesinde sağlandı” diyerek memnuniyetlerini belirtiyorlar..

       Yetkililere teşekkür ediyorlar.

 

    Durum böyleyken  Vali Yardımcısı  Tribün Gazetesinde çıkan ilk yazıya  Efirli Barınak Sakinlerinin  “ Burada dDevlet Yok.  Burası Harlem” Sözlerine  Asayiş Hizmetleri ile ilgili asılsız iddialara yer verilmiştir.. diyerek bir  açıklama yazısını  Tribün gazetesine yayınlanması için göndermiş ,rica etmiştir...Ve bu açıklama da gazetede yayınlanmıştır ..

    Efirli Balıkçı Barınağındaki  insanlar bu konuşmaları  ikinci kez benim ve Fuat arkadaşımın yanında da yapmışlardır.

    Gazeteci Atilla Şimşek Efirli Balıkçı Barınağındaki insanlardan  dinlediği ve gördüğü   olumsuzlukları Gazetesinde yazmış ,yetkililere duyurmuş gazetecilik  görevini yapmıştır.

     Yetkililerde gereğini yapmışlardır.

     Dileriz devam eder...

      Atilla arkadaş  l966’dan,  bense 1977’den bugüne kadar Ordu’muzdaki  bu gibi olayları yazıp duruyoruz.

    Yetkilileri ve ilgilileri bilgilendiriyoruz..

      Sahi.. Gazetecinin görevi nedir.?

 

 


 

                “ ÇARŞININ YİĞİDİ”

               ALLAH’IN RAHMETİ

                  ÜZERİNE OLSUN

                 

Orta caminin avlusunda musalla taşının üzerindeki bir yazıda “ Her nefis ölümü tadacaktır” yazar bu anlamlı Ankebut Suresi’nin   ayetini sevdiğimiz insanları ebediyete yolcu ederken ve onların cenaze namazlarını kılarken karşımızda görürüz ve okuruz.

        

        İnsan hayatının   en acılı günleri  sevdiklerini sonsuzluğa  uğurladıkları onlardan ayrıldığı ,sevdiklerini  toprağa verdiği anlardır.

          Ordu’muzun sosyal ve ekonomik hayatında 1923 yıllarından bu günlere uzanan zaman dilimi içerisinde  Rahmetli  Mustafa Oral’ın sahipliğini yaptığı ve sonradan oğulları Orhan , Galip ve Uğur Oral’ın devam ettirdiği   Nezirler Mağazaları sahiplerinden büyüğümüz, ağabeyimiz  dürüst saygın  ve hayırsever işadamı    Galip Oral’ı ani rahatsızlığı sonucu İstanbul’da geçirdiği  ameliyat sonrası Ordu’da evinde istirahat ederken rahatsızlanıp tekrar   kaldırıldığı hastanede  hayatını kaybetti.

          Sevdiklerinden ve de sevenlerinden ayrıldı... 

         Cuma günü Taşbaşı’ndaki evinin bahçesinde dostları, komşuları  ve sevenlerinin katıldığı helalleştirme  sonrası Orta Camiinde kılınan öğlen namazı ardından Kirazlımanı’ndaki aile kabristanlığında sevgili eşi Ülkü Oral’ın yanında gözyaşları ve dualarla toprağa verildi..

       Akşam yatsı namazı peşinden  evinde okunan Hatim ve  duaları sonrası Taşbaşı Mahallesi Camisinin  imamı yakın dostu Cemal Candan çok güzel ve duygusal bir konuşma yaparak Galip Oral’ı Hazreti  Peygamberimiz (SAV) bir hadis’inde  “ Çarşının Yiğidi”  sözündeki   hakkani , dürüst Saygın sevilen doğru ve yardımsever kişiliğinden   bahsederek  Hz. Peygamberimizin Hadisindeki    “ Doğru tacirlerle Cennette beraberim” sözünü hatırlattı...

     Acımız büyük . Allahın rahmeti üzerine olsun sevgili dostum  can ağabeyim .

     “Çarşının Yiğidi”

        Nurlar içinde yat..

      Güzel insan, Galip ağabeyime Allahtan rahmet değerli  evlatları ve Oral ailesine  sabırlar ve başsağlığı dilerim.

 

AKLINIZDA BULUNSUN...!

 

 

    Şehrimizin güzide sanat kurullarından  Ordu Plastik Sanatlar Derneği  Artist 22 Uluslar arası  Sanat Fuarının özel davetine İstanbul’da  katılmak için yönetim kararı alıyor ve hazırlıklarını yapıyorlar.

      Dernek Başkanı Emin Öztürk ve arkadaşları katılacakları serginin  hazırlıklarını yapıp fuarda sergilenecek resimleri Dernek üyesi Talip Sezer’in Özel Kango aracıyla İstanbul’a sergi salonuna gönderiyorlar.

    21 Kasımda Ordu’dan  Dernek üyesi sanatçı  Talip Sezer özel Kongo aracıyla Boğaz köprüsünü geçtikten sonra  Trafik polisleri Sezer’in aracını sağa çektiriyorlar.

         Ehliyet Ruhsat Soruyorlar evrakları düzgün ve tamam olan Talip Sezere Sanatçıların tabloları  yükünden dolayı ayrıca K2 taşıma  belgesi soruyor trafik Polisi. İşte bu noktada Ticari araç sayılan Kango tip araçların senede birde olsa yük taşıyabilmeleri için özel aracına  K2 belgesi almasının  gerçeği ile karşı karşıya geliyor Talip Sezer İstanbul’daki   sergiye özel davetli olduklarını ve  kendi resimlerinin de bulunduğu    araçtaki tabloları götürdüğünü söylediyse de Trafik Polisi direksiyondaki aracın sahibi Talip Sezer’e inanmayacaksınız ama 2400 Tl trafik cezası kesip makbuzunu veriyor..!

         Bu şaşkınlık içerisinde İstanbul’a giriş yapan Talip Sezer başına gelen beklenmedik bu talihsizliği İstanbul’daki dernek  üyesi arkadaşları ile paylaşıyor.

       Davetli oldukları sergiye Ordu Plastik Sanatlar Derneği üyeleri  Türkiye’nin en ünlü grafikerlerinden Ordulu hemşerimiz Sadık Karamustafa, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ,Uğurcan Ataoğlu, Emin Öztürk ile Talip Sezer Hüsnü Yakın, Serpil Kazancı ve diğer arkadaşları eserleri ile katılıyorlar...

        İstanbul’da 22-28 kasım tarihlerinde sanatseverlerin beğenisi ile izlenen sergiden dönen Ordu Plastik Sanatlar Derneği üyeleri  ellerindeki hiç hak etmedikleri 2400 liralık ceza makbuzuna itiraz edecekler.

      Dernek üyesi  Kongo aracın sahibi  Talip Sezer özel aracındaki üyelerin sanat eserlerini İstanbul’daki sergiye taşırken uğradıkları bu haksızlığa itiraz edecek  mahkemeye götürecek..

    Ordu  Plastik Sanatlar Derneği üyesi  Sanatçı Talip Sezerin İstanbul’da  başına gelen bu talihsizlik Ordu’da   yüzlerce Özel  Kango aracı olan insanların başına da  her an gelebilir diye düşünüyoruz.

       İster inanın ister inanmayın ama bu garip olay böyle olmuş.

        Özel Kango aracınızda olsa  K2 taşıma  belgesi olmadan taşıyacağınız her yükün Trafikteki cezası 2 bin 400 Tl yani İkimilyar Dörtyüz milyon liraymış.

       Ayrıca 15 gün içerisinde trafiğin kestiği cezayı da itirazsız öderseniz  1800Tl ödemek durumunda  kalıyormuşsunuz ..!

      Aklınızda bulunsun...

 

                 BAŞKANIN  “ GAZ” SANCISI..!

 

         Geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanı Seyit Torun’un’un Hayat Gazetemizde Vatandaşında rahatsızlık duyduğu Ordu’daki Doğalgaz firmalarının  çalışmalarından rahatsız olduğunu belirten bir REST haberi çıktı..

          Dogal gaz  firmasının ucuz ve ehliyetsiz taşeronlar tarafından yürütüldüğünü ve eşilen yolların vatandaşı da rahatsız ettiğini zor durumlarda kaldığını belirten başkan Torun 2013 yılından itibaren  Ordu’da Doğal gaz firmalarına” Asla eski toleransımızı göstermeyeceğiz” demiş..

          Ordu Halkını yeterince sıkıntıya sokan eşilen yolların zamanında doğalgaz boru çalışmalarına, eşilen yolların zamanında kapanmamasının verdiği rahatsızlık ve  Torpilli özel boru hatları çekimleri de insanlara yeterince rahatsızlık verirken Başkanın Doğalgazcılara doğru tavır alması  ve rest çekmesi memnuniyet vericidir.

         Ordu Halkının bir an önce doğalgaza kavuşması için gösterilen toleransı Bence Doğalgaz firmaları asla hak etmiyor..

           Bekleyip göreceğiz.

           

                 BELEDİYE  YENİ HİZMET BİNASI

 

 

Pazar günü Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte Tesk Otelde Dünyanın tanıdığı Ünlü mimarlardan Hemşerimiz Şefik Bikre tarafından Plan proje tasarım çizimini ücretsiz olarak üstlendiği Ordu Belediye hizmet Binasının  proje tanıtım programına katıldık.

       Sivil toplum kuruluş temsilcilerinin Mimarların ,Mühendislerin ve Basının katıldığı toplantıda Belediye Başkanı Seyit Torun’un açış konuşması sonrası Ünlü Mimarımız Şefik Birkiye önce kendisini tanıttı sonra yıkılan  Belediye eski binasının yerine yapılmasını düşündüğü  saat kuleli Yeni Hizmet binasının tasarımını anlattı.

        Salonda bulunan Mimarlar Mühendisler tasarım projesi üzerinden görüşlerini düşüncelerini anlattılar Mimar Şefik Birkiye’ye  teşekkürlerini belirttiler.

         Katılımcıların görüşleri ve önerileri doğrultusunda bazı önerileri de  de değerlendireceğini söyleyen hemşerimiz Şefik Birkiye’nin Ordumuza kazandıracağı yeni klasik İmajlı Belediye Binamızın seçim yerinin de çok doğru bir karar olduğunu özellikle vurguladı..

         Çocukluğumuzda ki seyahatlerimizde Çorum’dan geçerken mutlaka Ünlü saat kulesini gözlerimiz arardı. Çorum’un tarihi saat kulesi Çorumun simgesi olmuştu ve akıllarımızda kalan Çorum deyince  Saat kulesiydi.

        Otobüs yolcuları için bu böyleydi...

        Ünlü Mimar Şefik Birkiye Ordu Karayolu üzerindeki tasarımını yaptığı  Belediye Binasının ve yanına tasarladığı   modern saat kulesi projesi Orduya farklı bir görünüm  verecek her kesimi kucaklayacak. 

         Ordu’luların beklediği ve beğendiği  Yeni Belediye Hizmet binası projesi gündemde  konuşulurken Ak Parti il başkanı Hüseyin Akyol ve Milletvekili Fatihan Ünal farklı görüşler bildirerek zihinlerde karışıklılık yarattılar. 

      Hayat  Gazetemizin  “ Proje bitti Polemik bitmedi” manşetinde ki Hüseyin Akyol’un “Belediyenin hizmet binasını yapamayacağını iddi etmesi Projeyi inceleme gereğini bile duymadığını belirterek özellikle söylemek istiyorum Ordu Belediyesi bu binayı yapması mümkün değil yaparsa da bizi mahcup eder” cümleleri   gerçekten kafa karıştırıcı bir ifade ..

        Başkan Seyit Torun Akyol’un açıklamasına tepkisini göstererek “il başkanı bu ile hizmet noktasında mı katkı sağlayacak yoksa hizmetlerin önünü mü kesecek .

                  “ Bunların amacı bağcıyı dövmek” tepkisinden  sonra Milletvekili Fatihan Ünal çıkıyor  “ Bu günkü mevcut yer Ordu’nun gelecekte olan görüntüsüne uygun bir merkez değildir” diyerek garajların olduğu yeri işaret ederek  görüşünü açıklaması yine kafalarda soru işaretleri yaratıyor...

            Garajların olduğu arsa belediyeye ileride çok büyük gelir getirebilecek kasasına hizmetler için  parasal imkan sağlayabilecek..

      

             

 

                  ESKİNİN YERİNE YENİSİ...

 

     Eski Belediye hizmet binasının düşük kot kısmına yapılması düşünülen ilave katın zemin güçlendirme  tabanını açıldığında  beton kolonların  yetersizliği müteahhit  firma mühendisleri tarafından tespit edilince var olan binanın tehlikesi gündeme gelmiş ve Binanın yıkılmasına karar verilmişti .   Geçici olarak Belediye dört ayrı yere taşınarak hizmet vermeğe başlamış bir an öncede acil ihtiyaç  yeni bina için girişimler başlamıştı.

      Bu noktada Dünyaca ünlü Arup Firmasının yöneticilerinden,Dünyanın en   ünlü Statik Uzmanlarından Hemşerimiz Mühendis    Hamdi Ataoğlu Başkan Seyit Torun ile yine  hemşerimiz Belçika’da yaşayan  dünyaca ünlü  Mimar Şefik Birkiye yi tanıştırıyor ve bu özel görüşmeler sonrası Ordu Belediyesinin yeni binasının Projesi yapılıyor..

       Belediye Başkanı Seyit Torun’un açılış konuşması ile Tesk otelde Ordulularla  görücüye çıkan Projenin mimarı Şefik Birkeye’nin Ordu’lulara hiçbir ücret talep etmeden hediye edilen Ordu Belediyesinin yeni bina projesi Ak Parti il başkanı ve Milletvekili tarafından polemik konusu yapılıyor..

          Özelliklede  Ak Parti il başkanının

       “ Bu belediye bu binayı yapamaz” sözünü gerçekten anlamak mümkün değil..

           Bende diyorum ki Belediye Başkanı Seyit Torun Eski Belediye hizmet  binasını görülen  tehlikesine istinaden nasıl yıktıysa Mimar Şefik Birkiye’nin imaj projeli Ordu Belediyesinin  Yeni  binasını aynı yere yapar..

           Çünkü Ordu’lu vatandaşlar Başkandan söz verdiği  Yeni Belediye Hizmet binasını  aynı yerde  istiyor..

         

 

          BELEDİYE..

 

TEK..TEDAŞ ..YEDAŞ..

       

 

     Ordu Belediyesinin ,Elektrik  Faturalarını tahsil ettiği seneleri yaşı ellinin üzerinde olanlar hatırlarlar...

      Daha eskilerde   Ordu’ya Elektrik sağlayacak  Dizel Motoru gemi ile İstanbul’dan getirtmişler..Ordu Rıhtımının olmadığı yıllarda  açıkta demirlemiş gemiden Elektrik motorunu vinçle bir  Mavnaya indirmişler.. Kürekçilerin çektiği  Mavnayı sahile küçük iskelenin yanından kumsala karaya çıkarmışlar . Mavnanın altına felekler yerleştirerek kumların üzerinden Yalı Caminin karşı köşesinde bulunan büyük ağacın altına kadar getirmişler ..

       Ağacın kalın dalına asılan  Büyük calaskar ile mavnanın üzerinden kaldırılan Elk Motoru bir kamyonet kasasına indirilmiş oradan Düz mahalledeki eski kilisenin içine Elektrik Motorunu  yerleştirilmişler yaşayan büyüklerimiz bunu böyle anlatırlardı...

       

      Düz mahalledeki  Güzel Ordu ilkokulunda okuduğum yıllarda mahalledeki OBKT nin Fuayesinin olduğu eski Rum kilisesinin bulunduğu  yerde Belediyenin Dizel Elektrik motorundan Ordu’nun elektriği temin ediliyordu ve  gece saat 24.00 ten sonra elektrik motorunun stop ettirildiği ve Ordu’nun  gece yarısından sonra  karanlıkta kaldığını zamanları da ben biliyorum...

           Yıllarca Ordu Belediyesi Elk hizmetini su ile birlikte yürütmüş, bir zaman sonrada Elektrik hizmeti Belediyeden ayrılarak Türkiye Elektrik Kurumu TEK’e sonrasında da Tedaş’a devredilmişti.

          Yakın zaman içerisinde  AK Parti Hükümeti özelleştirme programı içerisinde Türkiye’deki Elektrik hizmetlerini bölge bölge özelleştirerek  sattı ve  Samsun Ordu,Giresun  Amasya Çorum Sinop bölgesi illerinin elektrik dağıtım işini ÇALIK YEDAŞ (Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş) olarak  çalışmalarını başlattı.

           Ordu’nun elektrik hikayesi böyleyken  son zamanlarda  vatandaşı rahatsız eden olayların büyük bir kısmı da Ordu’da Yedaş Çalık’la başladı...

       

 

                     GELEN GİDENİ ARATTI...”

 

         Halk arasında bir deyim vardır. “ Gelen Gideni arattı” derler” aynen öyle oldu. Yıllarca vatandaşın elektrik kurumundan şikayeti yokken son dönemle birlikte yeni yazışmalar vatandaşı bunalttı sorunlar üst üste geldi...  

        Elektriğin bölgedeki yeni Patronu  Çalık Yedaş bir zaman sonra  20-30 yıldır evinin Apartmanının  elektriğinde hiçbir  sorun yaşanmayan binalardaki binlerce Elektrik saatlerini bir tutanakla Dijital saatlerle değiştirdi iki taksitle faturalara ilaveli tahsil etti...

       Daha sonra Çalık Yedaş Ordu Koordinatörlüğü Perakende Müdürlüğü apartman  katlarında  bulunan 20-30 senelik binalarında hiçbir elektrik sorunu yaşamayan Abonelerine Binadaki,  saatlerinin yönetmeliğe uygun hale getirilerek zemin  katlara indirilmesini isteyerek binlerce abonesini rahatsız etti, huzursuz etti  ikinci  sorunu yaşattı...

        İstenilen tadilatın 15 gün içerisinde yapılmaması halinde  binaların elektriğinin kesileceğini  ve sayaç üzerindeki endeksi kaçak kullanım olarak değerlendirileceğini  bildirdi.

        Ani İstenilen bu değişikliğin 5-6 katlı bir binada, bina sahiplerine  maliyetinin  ise e 7-8-10 milyar arasında değişebileceğini bile bile...!

       

     Binaların merdiven boşluğunda ki tahribatı ,duvarların kırılması mermerlerin parçalanması tozu toprağı pisliği sıkıntısı, yeniden boyanması hariç...!

         Binalarda kat  sahibi vatandaşlar derdini kime yanacak..kime anlatacak şaşırdı..

         Yeni binalarda yapılması istenilen bu değişiklikler yapım halinde sıkıntısız sorunsuz yerine getirilir.Ancak  binlerce eski binada başa gelen çekilir mi...!

 

                        FERMAN  YAZI ....

 

 

  Ordu’da Eski bina sahiplerine bu özelleştirmeden sonraki  rahatsızlığın, korkusu  bir yana Çalık Yedaş’ın bahçe duvarının karşısındaki komşusu 120 dairelik Evren Kent sitenin de elektrik saatlerinin katlarda olduğunu söyleyen Canı yanan vatandaşlar  var..

        Sadece bir örnek bu ve bunun gibi yüzlerce apartman var sırada..

        

        Bunun gibi binlerce eski sistem elektrikte sorun yaşamayan elektrikleri yasal olarak bağlanmış kullandıkları elektriğin parasını yıllarca ödeyen sorunsuz apartmanlar varken  katlarındaki saatleri için Çalık Yedaş  meşhur tebligatlarını bahçe duvarı komşusu bina  sahiplerine ve yüzlerce apartmana da  yapmıştır veya yapacaktır  sanırım .

             Yazdığım  yüzlerce  örnekten birisi...

       Düşünebiliyor musunuz  bölgesindeki Yasal olarak Vatandaşın kullandığı  on binlerce Elektrik Saatini Özelleştirilmeden sonra Çalık Yedaş aniden  Dijital saatlerle değiştiriyor.. Ve de  On binlerce evin elektrik saatleri bir kararla sorun yaşanmayan evlerden sorunlu olarak ve yetersizlikle suçlanarak binalarda büyük tahribatlar yapılarak binaların katlardaki saatlerini zemin katlarında toplanmasını istiyor.

        

        İnsanları   15 gün içerisine zorlamanın ne anlamı var.. 

         Bu vatandaşa zulüm etmek sıkıntıya sokmak değil de nedir...? Yıllar sonra Eski den yapılmış binalardaki  Vatandaşın rahatını, huzurunu kaçırmanın ne anlamı var.

        Önceleri Belediye sonrası  Tek ve Tedaş ın yaptığı uygulamalar ,hizmetler yasa dışı işlemler miydi  ?...

       Belediyenin.Tek’in ve de  Tedaş’ın evlerimize apartmanlarımıza verdiği Elektrik ruhsatları yasal değimliydi de elektrik bağladıkları binalara  30-35 sene sonra Çalık Yedaş diye bir özel kurum çıkıyor  vatandaşa yıllardır  yasal kullandığı elektrik için korku salıp “ Binanızın Elektriğini keserim, kaçak muamelesi yaparım” diyor.!

         Eski  Siteler ve eski  Apartmanlarındaki Elektrik saatleri katlarında olan yüzlerce ev sahiplerine şimdiden geçmiş olsun.

           Postacı kapınızı  çalabilir...

                  ....... /  .../.../.../.....

 

                 YORUMSUZ...

Gazeteci Erol Karaer geçenlerde bir köşe yazısını şöyle bitiriyordu...       

           “ Hasan Dağı Arpalıktır

            Eğer Saban sürerse...

             Her Köylüden bir Tavuk

              Eğer Köylü verirse

             İyi gidiş bu gidiş

            Eğer sonu gelirse...!”

BİR BAŞKADIR ORSEVLİ

 

         GECELER...

 

          Kurulduğu 1991 senesinden bu güne kadar Ordu’muzun Sosyal Kültür Sanat etkinliklerinde  ve şehrimizin tanıtımındaki güzelliklere katkıda bulunduğuna inandığımız Ordu Sanat Evi ORSEV 16 Kasım da Atatürk Kültür Merkezi AKM deki  geleneksel Şiir dinletisinde Sanatsever Ordu’luların bir kez daha beğenisini aldı..

         Gecenin özel ve güzel sunucusu Ordu Lisesi İngilizce öğretmeni Yonca Kuralay’ın sevgili annesi Ordu Sanat Evi Orsev’in çalışkan başkanı yıllar önce Ordu Lisesinin  Ordu’lu ilk İngilizce öğretmeni olan sevgili  annesi Sevinç Özel’i şu sözlerle sahneye aldı:

       “Güzel anıların insanı, üretken güler yüzlü  ve sevgi dolu söylemi ve eylemi aynı olan Başkanımızı  Gecenin açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye  davet ediyorum diyerek  çağırdığında bu kez salonun alkışları Başkan Sevinç Özel içindi..

         Başkan Özel her zamanki güler yüzlülüğü ile solondaki misafirlere özetle şöyle seslendi...

          Sayın Bakanım, Valim Belediye Başkanım Çok değerli misafirlerimiz .

         Orsev olarak 21 yıldan buyana  Ordu ilimizin kültür ve sanat gündemini belirlemek ve farklı sanatsal etkinliklerle yaşadığımız toplumun  gelişmesini ve sanat ile iç içe yaşayan bireylerin artmasını hedef etmekteyiz. Çünkü biliyoruz ki  sanatla aklını ve yüreklerini zenginleştirmeyi alışkanlık edinmiş bir toplum sorunlarını en doğru ,barışçıl ve ilerlemeci bir yöntemle çözme alışkanlığı  edinmiş bir toplumdur. Sanat evrenseldir.Barıştır güzelliktir...

         Şiir gecemizde aramızda bulunan ve bizi son derece mutlu eden Sayın Bakanımız İdris Naim Şahin’e teşekkür ediyoruz. Değerli sanatseverler bu akşam şiirin büyülü dünyasında şöyle dolaşmak istedik.

         Çünkü şiir hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır.

          Son söz olarak böyle bir gecede aramızda bulunan Sayın Bakanımıza , Kültür ve Sanatımıza ORSEV’ e destek veren  Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e Belediye Başkanımız Seyit Toruna emeği geçen herkese bizleri yalnız bırakmayan Eski Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanımız Dr Hilmi Güler’e ve de sanatsever misafirlerimize gönülden teşekkür ediyor iyi geceler diliyorum..

           Başkan Özel’in bu içten ve samimi  konuşması sonrası Gecenin iz bırakan sunucusu Yonca Kuralay  “ hiçbir tanıma sığdırılamayan Şiir insanlığın vazgeçilmesi olmuştur. Şiir duygunun ilham bırakmasıdır. Şiir Sevgi okyanusunda mavi yolculuğa çıkmaktır..Şiir Barışa hasret tüm insanlığın özgürlük türkülerini bestelemesidir ..  Hepimizin dert ortağı Onlarsız da olmuyor  O bir Psikolog diyerek Nagihan Akakrsu’yu ve Şiirlerini okumak üzere sırasıyla Eski Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın, Şair ve yazar Gökhan Akçiçek, Ordu  Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Gürbüz, Ordu Valisi Orhan Düzgün,  Orsev Danışma Kurulu üyesi Avukat Hatice Ergen, Sanatçı ve ödüllü oyun yazarı Ufuk Ersoy,Özel idare Genel Sekreteri Selami Aydın’ dan güzel şiirlerini dinledikten sonra Üstat Cengiz Dilaver’ in sazı eşliğinde Hülya Şahin’den üç güzel Türkü  salondaki izleyicilere farklı  güzellikler yaşattı...

         Daha sonra yine sırasıyla Ordu Üniversitesinin  Kurucu ilk Dekanı Profesör Dr  Nurettin İsmail Çelebioğlu , Ordu Milletvekili İhsan Şener , Doktor Feraye Çakır, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof Dr Tarık Yarılgaç, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Doktor Temal Bulut,  Orsev 2. Başkanı eğitimci ve Sanatçı Gülseren Köksal Yamak, Ordu Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı , emekli Edebiyat Öğretmeni Şair- yazar Gülten Engin ve son olarak Hemşerimiz Türkiye Cumhuriyetinin İçişler Bakanı İdris Naim Şahin Okudukları birbirinden güzel şiirlerle Orsev’in Geleneksel şiir  gecesine bu kez daha farklı bir renk bir  ivme kazandıran Orsev’in şiir dostları sanatsever Ordululardan içten alkış aldılar..

           İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Konuşma yaptığı ve Şiirini okuduğu sahneden ayrılırken Orsev’in Özel  Sunucusu Yonca Kuralay sanata,şiire  gönül veren gönül dostlarına şöyle sesleniyordu...

         “Dinletimizde içinizdeki Şiiri bulmuş olduğunuzu umarak sizlere veda ediyor bir başka ORSEV etkinliğinde beraber olmak ümidiyle iyi geceler diliyoruz...”

 

               ORSEV FARKI...

   Yazının başında “Bir başkadır  ORSEV’li geceler” diyerek başlamıştık ve yine aynı duygular içerisindeyiz . Ordu Sanat evi Orsev son şiir dinletisindeki sanata gönül veren destek veren çok özel yorumcuları ile bir kez daha kanıtlamıştır kendini...  

         Bu güven duygularına ulaşan ORSEV sanatın her dalında kendisini ispat etmiş saygın sanatın ve sanatçının yanında olan bir sivil toplum kuruluşudur ve Orsev’in farklılığı da buradan gelmektedir.

         Orsev unutulmaz güzel  bir şiir dinletisine daha Atatürk Kültür Merkezinde imzasını atmış büyük beğeni almıştır,,

          Emeği geçer herkese teşekkürler.

          Ve iyi ki varsın ORSEV. 


EROL YÜREĞİNE SAĞLIK…

 

                                     

         29 Ekim’de  Türkiye   Cumhuriyetinin Kuruluşunun  89.yıl kutlamalarında Türk Milletinin Atasına olan saygısının,  sevgisinin Türk milletinin zaferlerinin sonucu ilan edilen   Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında son  yaşanan olaylarla  88 yıldır  yasak olmayan Partilerin,kurum ve kuruluşların Çelenk sunma merasimi  tören yönetmeliğinde alınan bir kararla bu sene kabus oldu..

    Sonrası Anıtkabirde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında  Atasına  saygı duruşuna gitmek   isteyen On binlerce  Kadın Erkek çocuk vatandaş Polis barikatları ile karşılaştı. Atasına ulaşmak isteyen halkın üzerine Tazyikli su sıkıldı ,Biber gazı sıkıldı  ve ne acıdır ki Anıtkabire gitmek isteyenler toplandıkları Ulus meydanında Atasının önünde coplandı itildi kakıldı...

   Hiçte hak etmedikleri  Bu kara sıkıntıyı vatandaşlar Polis barikatlarını aşarak geçtiler On binlerce vatandaş ellerinde Türk bayrağı ile Atasına, Anıtkabire gidebilmek için kararlı olunca da Polis barikatları   insanların önünden çekildi sanki...

       Cumhuriyet Bayramında Atatürk’ün anıtlarına Çelenk koyma krizi ile başlayan bu hareketin yankılarının krizi  bütün Türkiye’de yaşanırken Belediyelerce gece  düzenlenen Havai fişek gösterileri ve Vatandaşın katılımı ile yapılan Fener alayları 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Ordu’da muhteşemdi.

           Alerji Rahatsızlığım dolayısı ile Bayram  coşkularına katılamadım ama evimizin balkonlarına Türk Bayraklarımızı ve Atamızın büyük boy posterini her bayramda olduğu gibi gururla astım. Subay Dr. eşi olan Rahmetli annemden miras kalan bu alışkanlığımız halen  gururla  devam ediyor.

       Bayram sonrası Çarşamba sabahı her zamanki gibi evden çıktım Kuğu Pastanesine günlük gazeteleri okumak için uğradığımda Vedat Kamber kardeşim “ Erol beni bu sabah yine ağlattı “ dedi Hayat Gazetesini ve diğer gazeteleri masamın üzerine koydu..

       Hayat  Gazetesinin üçüncü sayfasındaki köşesinde Sevgili Erol Kardeşimin “ Diyemedim anam Diyemedim” yazısını okurken Vedat Kamber’e sadece Hangi yazısı kötü ki diyebildim ..sözcükler gırtlağımda düğümlendi sanki.

        Hastaydım ama  Erol’la birlikte Cumhuriyet Bayramı akşamı Belediyenin organize ettiği Cumhuriyetin  Fener alayı coşkusunu yaşamalıydım Erol’un yanında yürümeliydim diye kendi kendime söylendim.

       Gazeteci Erol kardeşim yazısının bir yerinde çok eskilerde Mübadelede    Selanik’ten gelen  yaşlı anneannesinin annesine anlattığı anılarından söz ederek gece   Televizyondaki Cumhuriyet Bayramı Haberlerini  annesiyle birlikte  izlerken söylediği “ Oğul biz zulüm gördük ama böylesi bir zulüm  görmedik Yunan bile bunu bize yapamadı. “

        Niye.. Ata vardı şimdi kim var söyle bana..sözlerinde ana oğul kucaklaşmışlar.

           Seksen yaşındaki Ayten anne Türk bayrağı ile yürüyen insanlara Polisin biber gazı sıkıp coplamasını izlerken “anamın göz yaşlarının yağmur olduğunu” gördüğünü yazıyor oğul.. . Ayten ana  “Oğlum Burası neresi oğul” dediğinde

            “ Türkiye Cumhuriyeti diyemedim..Diyemedim anam . diyerek bitirmişsin yazını..

             Annene sağlıklı uzun ömürler  diliyor ellerinden öpüyorum Erol kardeşim.

            Seni iyi tanırım ve senin ne  kadar duygusal olduğunu Vatanını Ay Yıldızlı Şanlı Bayrağımızı ne kadar çok sevdiğini de biliyorum..

           Erol sen gözyaşlarınla  sabaha kadar da uyumamışsındır..

            Vedat Kamber  arkadaş  “O” yazını okurken ağlamakta  haklı ...

            

            Eline , Ağzına yüreğine sağlık ..

ORDU’NUN  FAHRİ DAYISI ..

 

Ankara Üniversitesinde görevli  Araştırmacı yazar İbrahim Dizman’ın 1983 ten bu yana ’ Çeşitli gazetelerde yazıları, kitaplar ve söyleşileri var.

        2009 Yılında Arkadaşı ağabeyi,Fahri Dayısı ile bir Kitap söyleşisi  yapıyor ve Çelebinin hayatını ve anılarını “ Şehirde bir gökkuşağı” FAHRİ ÇELEBİ adlı kitabında bütünleştiriyor..

        Dizman Rahmetli,  Fahri Çelebi’nin bendeki “ Sevgili  Tuncer Engin’e saygıyla” diyerek imzaladığı  kitabının önsözünde Çelebiyi söyle anlatıyor...

        “Bütün yaşamını bu kentin daha renkli daha yaşanabilir, başka bir deyişle daha “ Şehir” olmasına adamış bir insan”

          İşte bu tanımlamaya  katılmamak mümkün değil.

          Fahri Çelebi Yaşamı boyunca Ordu’nun Sosyal ve kültüren etkinliklerinde görev almış aydın bir Ordu’lu olmanın gururu ile hareket etmiş, değerli saygın bir ağabeyimiz di...

         Ağabeyimizdi diyorum  çünkü Çelebi’yi  18 Ekim 2012 Perşembe  gecesi ani  bir kalp krizi sonrası yoğun bakıma alındı. Çelebi acil Kalp ameliyatı sonrası tekrar yoğun bakıma alındı 79 Yıllık kalbi  dayanamadı. Hakkın Rahmetine kavuştu...

      Eskilerde Belediye Başkan yardımcılığı da yapmış olan Fahri Çelebi’ye Belediye Önünde yapılan tören sonrası sevenlerinin  omuzlarında  Orta Camiye getirildi..

       Cumartesi günü Orta Camide kılınan Öğlen namazı sonrası  Çelebi’yi aile kabristanlığında sonsuzluğa yolcu ettik.

        Mekanı cennet olsun, sevenlerinin dostlarının ailesinin başı sağ olsun           

           Altmışdört yıllık yaşamımın 45 yılında Fahri Çelebi ağabeyimizle, Fahri Dayımızla güzel anılarımız oldu. Ordu Yardım Sevenler Derneğinde,Bazı Sivil Toplum Kuruluşlarında , Ordu Sivil Toplum Örgütleri ,Cumhuriyetin 75. Yılı kutlama Platformunda,Ordu Sanat Evi Orsev’de ve iki dönem Belediye Meclis Üyeliğinde , komisyonlarında beraberliğimiz ağbi kardeş dayanışmalarımız , birlikte çalışmalarımız oldu .

        Beyefendi kişiliği ile kendisini  toplumda sevdirmiş dostlarına ve arkadaşlarına efendi kişiliği ile yaklaşan  bir dost bir ağabeydi  Fahri Dayı...

         20 Ekim 2012 Cumartesi günü  Aile kabristanlığında    sevenleri ve okunan dualarla O’nu toprağa verirken Dedesinin mezarının başında Küçük Torun Fahri Çelebi’nin minik ellerini açmış gözyaşları içinde dedesine son görevini yapması  daha da  duygusal  bin andı...                               

         Acımız büyük...

         İyi dost,Güzel insan..

        Allahın rahmeti üzerine olsun

 

 

 

 

 

 

 

               T.C  BAŞBAKANLIK

       BASIN YAYIN VE ENFORMASYON

                 GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 

                   SARI BASIN KARTI 

 

       Bağlı bulunduğu  Basın kurumunda sahibi veya çalışanı  gazetecinin  Basın kanunundaki uyulması gereken yasal verileri yerine getirdiğinde ve de Valiliğin  yasal belgelerini onayladığında ,  müracaat formlarındaki koşullar yerine getirildiğinde  gazeteci  Sarı Basın Kartını alır.

        T.C Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce tanzim edilen Sarı Basın Kartı Emniyet Müdürlüğünce Gazeteciye tanzim edilen bir tutanakla  teslim edilir.

         Sarı Basın Kartını yasal koşullar içerisinde 20  sene taşıyan Gazeteciye beyanname ile  müracaatında  bu defa Sürekli Sarı Basın Kartı eski adıyla ( Basın Şeref Kartı) T.C Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce tanzim edilip  gönderilir.      

         Ordu da şu anda 49 adet  Sarı Basın Kartı ile Uğur Gürsoy  ,Atila Şimşek Tuncer Engin, Erol Karaer Fatsa’da Feridun Altuntaş, Yavuz Eser  olmak üzere 6 adet de Sürekli Sarın Basın kartlı Gazeteci var.

                   T.C Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce verilen bu çok özel  Basın kartlarında  T.C Nüfus Cüzdanı Kimlik No ,Vergi Kimlik No başta olmak üzere Nüfus Cüzdanında yazılı bütün kimlik  bilgileri mevcuttur.

       T.C özel soğuk damgalıdır. Özel Hologramlıdır 

       

         Sarı Basın Kartları aynı zamanda Nüfus Cüzdanı kimliği özelliği taşır Sarı Basın Kartlarının bu geçerliliği bir Genelgeyle Kurum ve kuruluşlara bildirilmiştir.      

       Sarı Basın Kart sahiplerine ayrıca Vizesiz Seyahat hakkı tanınan Özel Gri Pasaport verilmektedir.

           İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?

           Bazı Kurumlarda Özellikle Bankalarda Kimlik istendiğinde  ve Sarı Basın Kartınızı  memura  verdiğinizde Kartın bir önüne bir arkasına bir garip bakıyor Nüfus kağıdınız veya Sürücü belgeniz , ehliyetiniz var mı diye soruyor.

            Yoksa işleminizi yapmıyor.

       Nüfus cüzdanı için bir diyeceğimiz yok da.  Sürücü Belgesinin geçerli olduğu bir ortamda  Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün verdiği Sarı Basın Kartının  geçerli olmaması gerçekten kara mizah...

             SAHTE SÜRÜCÜ BELGELERİ TOPLATILDI..!

 

            Geçtiğimiz sene içerisinden bir örnek vermek istiyorum. Ordu’da bir sürücü kursunun verdiği 120 Sürücü Belgesinin  sahte olduğu gerekçesiyle  o dönemde sürücü kursunun verdiği belgelerin sahiplerinin adreslerine    tebligat yapılarak  sürücü belgeleri ehliyetleri Emniyet Müdürlüğünce  toplatıldı 120 kişinin Sürücü kursu belgesi sahte olduğu gerekçesiyle Emniyet Müdürlüğünce iptal edildi...Belge sahipleri Ağır Ceza mahkemesine verildi...

          Bu sadece bizim bildiğimiz, tespit ettiğimiz gazetemizde yayınladığımız bir sürücü belgesi sahteciliği...

        Böyle sahte bir belgeyle kurumda veya bankada işleminiz yapılabiliyor. T.C. Başbakanlığın verdiği Sarı Basın Kartını bir Kurumun veya bir   Bankanın memuru tanımıyor.Başbakanlığın  Genelgesinden ise  haberi yor..!

           Ordu Gazeteciler Cemiyet Başkanının  bir kurumda karşılaştığı böyle bir olayın detaylarını burada yazmak istemiyorum. Genelgeyi buldurunca haklılığını ispat etmek durumunda kalıyor..Kurumun Genelgeden haberleri de ancak bu şekilde oluyor...

 

                        VALİMİZDEN RİCAMIZ VAR...

 

          Sarı Basın Kartı elimizde  Memurun önünde gereksiz ,lüzumsuz  ve tatsız konuşmalarla  tekrar tekrar karşılaşılmamamız  için Ordu’da Basınımıza duyarlı Sayın Valimiz Orhan Düzgün’den bir ricamız var.

         Taşıdığımız  Sarı Basın Kartlarının kimlik geçerli genelgesinin Kamu  Kurum ve Kuruluşlara ,Bankalara gönderilerek tekrar hatırlatılmasını istiyoruz.

 



 

                              YÜREKLİ BİR GAZETECİ

 

            5 Mart 2012 tarihinde AK Parti il binasındaki Kadınlar kolu kongresinde  Türk bayrağının üzerine oturma  haberi ile başlayan daha sonra  Sözcü gazetesine “Skorski   Külliyeye indi” haberi ile de  birinci sayfada yerini alan , Türkiye’de  Gündeme oturan haberiyle  dikkat çeken Ordu’lu bayan  gazeteciye İçişleri Bakanının korumaları tarafından  defalarca  kötü muamele  yapılınca, haber yapması engellenince  Akyürek’li bir  gazeteci  meslektaşının tarifi ile”1.60 boyunda,sırtında çantası ve omzunda fotoğraf makinesiyle ile mesleğini icra eden” genç bayan gazeteciye sahip çıktı destek verdi...Gazeteci Türkmen’e son kötü muamele ise İçişleri Bakanı hemşerimiz  İdris Naim Şahin’in  Ordu Üniversitesinin akademik yılı açılış konuşmasında gelmiş...

          Gazetecilik görevini yapmak için Üniversitenin salonunda bulunan gazeteci Ayşen Türkmen basın mensuplarının arasında olmamasına karşın en arka sıralarda öğrencilerin arasında otururken bile İçişleri Bakanının  korumaları aldıkları talimat üzerine Gazeteci Ayşen Türkmen’i solonda bulmuşlar yine tartaklamışlar. Bayan gazeteciyi yine salondan çıkarmaya çalışmışlar.

        Gazeteci Erol Karaer’in “Bunlar Kimin Muhabiri” yazısında  Bayan muhabir Türkmen’in  “ canıma tak etti tacize uğruyorum itiliyor kakılıyorum böyle devam ederse İçişleri Bakanının korumalarına Biber gazı sıkacağım diyor ve ekliyor Beni bir daha sözlü ve bedensel taciz ederseniz ,haber alma özgürlüğümü kısıtlamaya yönelik tutum içinde olursanız çantamdaki biber gazını sıkmak durumunda kalacağım” dediğini köşesinde yazdı... Gazeteci kovalaması bu duruma geldiyse her an vahim bir durum ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.

       Gazeteci Ayşen Türkmen’e Bakanın her Orduya gelişinde korumalarınca  yapılan bu kötü davranışa   Gazeteciler derneklerinin sahip çıkması gerekirken Yürekli bir Gazeteci arkadaşı Metin Akyürek sahip çıkıyor ve sosyal medyada Bakan İdris Naim Şahin’e ve korumalarına  “ “Utanmalısınız”..!”diye biten bir yazı yazıyor.

        Gazeteci Türkmen’in kendi ifadesiyle Ordu’da Bakanın bulunduğu yerlerde korumalarınca tekrar tekrar  tacize uğraması itilip kakılmasına karşın Gazeteciler Derneklerinin  Bayan gazeteciye  neden sahip çıkmadıklarını ise halen anlamış da değilim...

       Böyle bir olayda Bayan gazetecinin ifade ettiği gibi çantasındaki “Biber gazını “ Bakanın korumalara karşı kullanmak zorunda kalırsa olaylar ne hale gelir..

         Düşünebiliyor musunuz.?


 

  

1984 / ORDUSPOR -3 GALATASARAY 0

2012 / ORDUSPOR 2 -GALATASARAY 0

Karadeniz 52 gazetesinin arşivinden   

     31 Mart  1984 günlerden Cumartesi , Şehirde büyük bir coşku ve  her yerde asılmış  Mor Beyaz bayraklar var...

     Ordu 19 Eylül stadyumunda saat 14.30 da  oynanacak Orduspor Galatasaray maçını  büyük bir heyecanla bekliyoruz.. Maç saatinde  açık kapalı kale arkası portatif tribünler tıklım tıklım dolu.

      Genç  Gazeteci Erol Karaer her zamanki gibi sahada yerini almış bu önemli maçın fotoğraflarını çekecek.

    Karadeniz 52 Gazetesinden Kemal Çeküç ,Necdet Uzun,Cemil Ciğerim,Ahmet Gürpınar la  tam kadro hazırlar..

        Maçın kadroları şöyle:

         Galatasaray :

          Kaleci Eser ,Raşit A.Ceylan Ali Fatih (TERİM), Metin Adnan, Seydiç,Cüneyt Hoçiç, A.Keloğlu..

             Teknik Direktör İVİÇ

           Orduspor

           Kaleci İbrahim,  Uğur Salih,Selim  Turgay Şükrü, Turgut Üstün,Bedri, Yücel Güven ..

            Teknik Direktör: Necip Cemal GÖKALP

           

            Hakemler : İbrahim Acar,Mehmet Alyavant,Hakkı Keskin...

          KEMAL ÇEKÜÇ YAZIYOR

 

      Orduspor Cumartesi günü Galatasaray’ı ikinci yarıda attığı üç golle sahadan sildi.

         Ligde bir türlü yenemediği Galatasaray karşısında farklı bir galibiyet alan Orduspor böylelikle haftayı Karlı kapadı.

Maça Orduspor’un vuruşu ile başlandı.7. dakikada Şükrünün ceza alanı dışından çıkardığı nefis şutta top kaleci Eserden döndü.

         18.dakikada Bedrinin vuruşunda top Eser’de kaldı. 28.dakikada Turgut ceza alanı içine girerken yere indirildi.Hakem devam dedi..

          43. dakikada Raşit’in kafa şutundan top üst direkten döndü..

           44. dakikada Güven gole giderken Ahmet Ceylan topla elle oynadı  Hakem bu pozisyona da  seyirci kaldı.Yüzde yüz penaltıyı vermedi..

 

            İKİNCİ YARI.

            İkinci yarıya Orduspor fırtına gibi girdi.49.dakikada Üstün’ün ceza atışından gönderdiği top Eser’den döndü. Yetişen Güven Ordusporun ilk golünü attı.

  55. dakikada  Seydiç yerini K.Mustafaya bıraktı. 58. dakikada Orduspor’un ikinci golü geldi. Şükrünün gönderdiği topla Bedri buluştu yakın mesafeden topu ağlara taktı..2-0

           63. dakikada bu kez Yücel nefis bir şekilde indi. Soldan ceza alanına doğru yaklaştı uzaktan inişi gibi nefis bir şut çıkardı. Top Galatasaray ağlarına takıldı.3-0..

             65. dakikada Turgut yerini Sinan’a 80. dakikada da Üstün yerini Metin’e bıraktı. Ve maçta 3-0 sona erdi...

 

      2 NİSAN 1984 GÜN 2043 SAYILI

       KARADENİZ 52 GAZETEMİZİN 

1.    SAYFASINDAN..     

           BAŞKAN ÇEBİ “DERS VERDİK”

Orduspor Kulüp Başkanı Mustafa Yılmaz Çebi “Orduspor büyüklüğünü sahada gösterdi ve ona küme düşecek gözüyle bakanlara ders verdi” dedi..

        Galatasaray’ı  3-0 net bir skorla yenen Orduspor futbolcularına kümede kalma pirimi olarak 500’er  bin lira pirim dağıtılacak...

          Galatasaray teknik direktörü İviç  soyunma odasında “ Bu sezonun en kötü oyununu oynadık.Bu neticeye göre mazeret ileri sürmemiz imkansız.Bir tek mazeret söyleyebilirsek bu sahaya adapte olamadık”

            Orduspor Teknik Direktörü Necip Cemal Gökalp  “ Galatasaray maçına çok iyi hazırlandık.Trabzon maçında düştüğümüz hatalara düşmemek üzere bir plan yaptık. İkinci yarıda herkesin gördüğü gibi fırtına gibi bir Orduspor her hattı ile çökerttiği Galatasaray’a daha fark atacak güçteydi. Yaptığımız plan bundan sonraki maçlarda da görülecektir..

 

 

   

             “14 Dakikalık Galatasaray”

                                 Necdet Uzun

     

                 Cuma günü bir terslik vardı. Maç  girişinde başlayan terslik sahada da devam etti...

                 Ne yalan söyleyeyim, maç öncesi toto tahmincisinin  bile beraberliği duygusal verdiği kanısı hakimdi.

                 Beraberliğe razıydık ... Ta ki Galatasaray sahaya çıkıncaya dek... Sonra ilk yarıda verilmeyen bir penaltı vardı. Hakem maçı çığırından çıkaracaktı. Ve daha sonra goller  geldi ardı ardına.. Bu gollere ne Galatasaray nede hakemin diyeceği bir şey yoktu. Büyük Galatasaray 14 dakikada çöktü.

                 İviç soyunma odasında “ Ordusporun hırsı çok hoşuma gitti dedi.. Necip Cemal Gökalp ile Teknik Direktör odasında “hesaplarımız tuttu” şeklinde konuştu...

                 Sahada gerçekten bir başka Orduspor vardı ve Galatasaray’ı 3 golle çökertti.. İnşallah bundan sonraki maçlarımızda da aynı sevinci yaşar “şom ağızların” ağzını kapatırız...

                    *    *   *   *   *

      

               Fala Baktık

                                       Cemil CİĞERİM

 

  Orduspor İstanbul’un üç büyüklerinin falına bakmaya devam etti.

           Birinci fal : Orduspor-1 Fenerbahçe  -0

            İkinci Fal : Orduspor 2 Beşiktaş 0

Ve Cumartesi  günü bakılan üçüncü fal

            Orduspor 3 Galatasaray 0

Kurulduğu günden bu yana yenemediği Galatasaray’ı Cumartesi günü abandone eden Orduspor Galatasaray’ı tek kelime ile sahadan sildi.

Bu silme harekatına orta hakem İbrahim Acar tuz biber ekti. 44. dakikada Güven gole giderken Ahmet Ceylan eliyle topun yönünü değiştirdi.Yüzde yüz penaltıyı Acar nedense görmemezlikten geldi.Bu hareketi ile de yönetimine gölge düşürdü.

           Galatasaray ise neye uğradığını şaşırdı. Yediği ilk golle şoke oldu. Bu şokenin ardından da diğer goller ardı aradına geldi. Son olarak Orduspor Galatasaray’ın falına iyi baktı.

            Hem de tam baktı...

·         *  *  *  *

 

      Oyun Vasat Sonuç Güzel

                                 

                                         Ahmet GÜRPINAR

         “ Biri büyük öteki  küçük takım” ... Öyle diyordu dış basın ve ilave ediyorlardı “sıkletleri ne olur” sa olsun her iki takım için de BÜYÜK bir maç..”

          Oysa ilk yarıda oyun hiçte büyük değildi.. Tabiri caizse Dağ Fare doğurmuştu bu yarıda. Galatasaray daha ilk dakikalarda beraberliğe razı görünür  futbolu, Orduspor ise galibiyet için ortaya koyduğu şuursuz baskısı futbol adına can sıkıcıydı.

           İkinci yarıda Orduspor rakibine oranla daha başarılı idi . İlk yarıda sanki rakibini yoklamış, sınamış tanımıştı. Zayıf yönlerini keşfetmiş boşluklarını ve gol yollarını önceden belirlemişti. Zira bu yarıda bambaşka bir Orduspor gördük. Öyle ki 14 dakikada 3 gol atabilecek kadar...

           50. dakikada Güven,59. dakikada Bedri ve 64. dakikada Yücel şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray’a sanki “ Biz sizden daha büyüğüz” diye haykırıyorlardı...

             Genelde Orduspor’la Galatasaray’ın ortaya koydukları futbol vasatın üstüne çıkmadı “ Oyun değil,sonuç önemli “ diyen otoriterlere bir kez daha hak veriyor Mor Beyazlıları kutluyoruz...           

        2 NİSAN  1984 Pazartesi

 

*  *  *  *  *

      Dip Not :

      Orduspor un gerçek taraftarlarından Engin Eribol’la bir sohbetimizde Tuncer Ağabi Galatasaray’ı 3-0 yendiğimiz maçın son uzatma dakikalarında 4. gol için ataklarımız devam ediyorken Fatih Terim Hakeme şöyle sesleniyordu..

      “Hocam maçı bitir artık rezil olduk ”Terim’in  bu sözlerini tel örgülerin arkasında kulağımla duydum....

 

     
 

ANEMON’DA   DELİKTAŞ

                     NOSTALJİSİ

 

     Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ ın geçtiğimiz günlerdeki Programlı  Ordu Ziyaretine Helikopter  ile geldi. Bakan Günayı getiren helikopteri protokol Durugöl’de beklerken Pilot helikopteri 19 Eylül futbol  sahasına indirmiş.Vali ve protokol birkaç dakika sonra 19 Eylül’e gelince program gereği  birlikte Bakanın istirahat edeceği Anemon otele  gidilmiş.

        Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşekle birlikte bizde

Anemon Otele gittik. Bakan Ertuğrul Günay Vali Orhan Düzgün Belediye Başkanı Seyit Torun ,Jandarma alay komutanı Emniyet Müdürü ve diğer protokol mensupları ile  Otelin alt katında havuz başında Keçiköy tarafındaki güzelim  koyun deniz ve yeşil  manzarasını seyrediyordu ve Havuzun  dışındaki bir  yere bakıyordu Günay. Atilla arkadaşımla  Bakan Günay’a yaklaştık bizi görünce kucaklaştık hoş geldiniz dedik.

       Deliktaşın üzerinde  Günay’la İsmetpaşa  Ortaokulu öğrenciliğimiz de yazın yüzmeye gittiğimiz  midye çıkartıp kayalıkların üzerinde tekene de pişirdiğimiz midyeli yaz  günlerin sohbetini yaparken  Günay’la kayalığın kenarında zamanın gençlerinin cesaret taşı  Deliktaş ı göstererek nefes alıp denizin altından  kayanın içerisinden nasıl geçtiğimizi birbirimize anlattık elli sene öncesinin nostaljisini bu kez havuzun üzerinden konuştuk.

      Bakan Günay  “Tuncer sen buranın tamamından bir solukta  geçiyordun” dedi...    İyi ki Deliktaşı Otelin yapımını üstlenen Tahir Odabaş  ağabi bu güzelliği yüzme havuzun betonundan kurtarmış diye de kendi kendime söylendim.

        Hava kararırken Otelin yemek salonuna geçtik Şef garsonlar servisi açarken Pancar Çorbası alır mısınız diye sordu Kültür ve Turizm Bakanı Günay’a sorunca  Günay’da Şef Garsona gülerek Pancar Çorbası yapmasını biliyor musunuz dedi... Şef tabii efendim diyerek  siparişleri aldı.

       İki yanımda oturan Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen  Bakan baş danışmanı Ahmet Varol ile Gazeteci Atilla Şimşek’de Pancar çorbası siparişlerini verdiler. Ben başıma geleceği bildiğimden Mercimek çorbasında ısrar ettim...!

         Günay Yöresinin ünlü Pancar çorbasından bir kaşık aldı..Porselen çorba tasında pancar dahil   bir şeyler aradı kaşığı servis tabağına bıraktı. Bunun kuru fasulyesi nerde diye şaka yollu takıldı.

          Pancar çorbasını beğenmediği belliydi. Yanımda Gazeteci  Atilla Şimşek’ ve Erkan Gülderen’de aynı duygularla söylenmeye başladılar Pancar çorbalarını bıraktılar...

           Servisin ve diğer yiyeceklerin güzel olduğu bu ünlü mekanda Ordu’da ilk defa bir otel restoranda içme suyunun özel cam şişelerden servis edildiğini pet şişelerin masalarda olmadığını gördüm.

            Bence birilerinin Bu ünlü Oteller zincirinin şef aşçısına Karadeniz’in olmazsa olmazı Pancar Çorbasının tarifini vermeli diye düşünüyorum.

 

MASADAKİ  ON MİLYON DOLARLIK

            TURİZM YATIRIMCISI

 

     Akşam Yemeği sonrası masada  çayların içildiği zaman diliminde  Vali Orhan Düzgün’ün Yurt dışında uzun yıllar Rusya!da sanayicilik yapan Ordu’lu  bir vatandaşın Ordu’da Çambaşı yaylasında Büyük kapsamlı bir Turistik tatil köyü yapma projesinin olduğunu söylemesi üzerine Bakan Günay özel olarak ilgilendiği sanayici ve  turizm yatırımcısını yakından tanımak istedi masasına yanına çağırdı.

           Masanın alt köşesindeki Sargun Gündüz isimli Yatırımcı vatandaş Günay’ın yanına getirilen bir sandalyeye  oturdu Vali Düzgün önceden tanıdığı Turizm yatırımcısını   tanıttı Rusya’da sanayicilik yapan  vatandaşımızın Ordu’da Çambaşın’da Gabalak mevkiindeki göletin üst kısmında Kayak merkezinin yanındaki 150 dönümlük arazide 49 yıllığına kiralayarak yapmayı planladığı Turizm Tatil Köyü projesinden bahsetti.

             Yatırımcı Sargün Gündüz düşünülen yerde 100 adet villa Büyük  5 yıldızlı  bir otel ve Yüzme havuzu spor kompleksi yapmayı düşündüklerini Bakan Günay’a anlattı.

              Bakan Günay yatırımcı gündüz’e Finans problemini sordu Gündüz kredi kullanmayacağız paramız hazır,finans problemimiz yok 10 milyon dolarlık bir yatırım planı düşünüyoruz dedi..

        Bunun üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Vali Dazgün’e düşünülen arazinin Konumu sordu  Vali Düzgün 600 dönümlük Orman arazisinin 150 dönümüne talip olduklarını söyleyince Bakan Günay iki elini havaya kaldırdı ...! Orman Bakanlığından izin almak çok zor dedi.

         Vali Orhan Düzgün’e Turizm yatırımcısına yardımcı olmalarını konusunda talimat verdi konuyla kendisinin de ilgileneceğini söyledi.. 

Ordu Valimiz Orhan Düzgün’ün  özellikle deniz ve  yayla Turizmi şehri olma  yolunda çalışmalarını biliyoruz. Çambaşı yaylasına 11 Milyon Dolarlık bir Turizm yatırımı yapmayı planlayan hemşerimiz Sargün Gürbüz’e yardımcı olmalıyız

diye düşünüyorum.

      Turizm yatırımını Akdeniz’de Egede  düşünmediği için...          

     Turizm yatırımını  Ordu’da   memleketinde   düşündüğü için...  

      


 

 TAŞBAŞININ TAŞLI YOLLARI

 

Sıtkı Can caddesi  Taşbaşı mahallesi Ordu’nun en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Bu mahalle üzerinde bulunan Kültür Bakanlığınca tescili yapılmış eski Ordu evlerinin günümüzde ayakta kalanlarının bazıları Ev sahiplerinin müracaatları dahilinde  Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan restorasyon çalışmaları devam ediyor.

          Ordu Kültür ve Turizm Müdürlüğünce Bakanlığın oluru dahilinde eski tarihi Ordu evlerin  Çatı ve dış cephe restorasyonları aslına  uygun olarak yaptırılıyor. Çatıları ve dış cepheleri  uygun bir şekilde yapılan bu evlerin ortaya çıkan güzel  görünümleri Sıtkı Can caddesine toplu olarak  farklı bir güzellik getiriyor.

      Ordu’daki   eski tarihi evler  güzelliğinin  çok özel bir örneğini de Saray Mahallesindeki Hacılar yokuşunun üst kısmındaki Ömer Furtun ve Harun Furtun’ ların dedelerinden kalma 130 yıllık  taş  evlerindeki   restorasyonlarında görmeniz mümkün .

      Ordu eski Belediye Başkanı Süleyman Felek’in tarihi bahçeli evinin de   bulunduğu bölgeyi gezenler bu Tarih kokan  Ordu  evlerin özel fotoğraflarını çekmeden ayrılamıyorlar. Harun Furtun’un dedesinden kalma tarihi binada yaptırdığı restorasyon sonrası açtığı  Süreyya Çocuk Sarayı özel  kreşi olarak tanzim ettiği bu eski  güzelliği görmek ve yaşamak isteyenlere tavsiye ederim...

        Kültür ve Turizm Bakanı Hemşerimiz Ertuğrul Günay’ın Ordu programında özel ziyaret ettiği bu tarihi Taş ağırlıklı  Furtun konaklarında  Ordu Milletvekili !Fatih Han Ünal,  Ordu  Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen ile incelemelerde bulundu. Bakan Günay  restorasyonu tamamlanmış bu eski konakta okul öncesi eğitim alan  Süreyya Çocuk kreşi ile ilgilendi onların minik  masalarına oturdu sohbet etti hatıra fotoğrafı çektirdi.Ev sahipleri Furtun’ların  kahvesini içti tarihi konak ile ilgili bilgiler aldı.

       

                   MAHALLELİ ŞİKAYETÇİ

 

       Sıtkı Can caddesi üzerinde  restorasyon çalışmaları devam eden eski tarihi Ordu evlerinin çoğunluğunun bulunduğu Taşbaşı mahallesi ve  Eski kilise yolu üzerinde bulunan Menekşe sokaktaki dört aydır devam eden doğal gaz ,yol çalışmaları  ve dolmuş güzergahının değişmesi yağmur çamur ile yapılan kazılar mahalleliyi canından bıktırdı.

      Taşbaşı mahallesi   Sıtkı Can Caddesi  üzerine gelişi güzel döşenen siyah bazalt  taşlardan bu yolu kullanmak durumunda olan  Taşbaşılı mahalleli vatandaşlar şikayetçi.

       Geçtiğimiz günlerde Taşbaşı mahallesi muhtarı ve Türkiye Muhtarlar federasyonu başkanı Hüseyin Akdeniz’le i şimdilik trafiğe kapalı yolun üzerinde inceleme yaparken rastlaştık. Yola döşenen standardı olmayan taşlardan yolda yürümek zorunda kalan bayan mahalleli muhtar Hüseyin Akdeniz’i  soru yağmuruna tuttular  sitem ettiler...

          Cadde  üzerinde yürüyememekten ve yolun düzgün olmamasından dert yandılar. Okullar açıldı bu yolun bir an önce ve sağlıklı bir şekilde bitirilmesi için muhtara dert yandılar.. 

          Muhtar Hüseyin’de gelişigüzel döşenen taşlardan şikayetçi. Taşı döşeyen ekibin gönderildiğini yolun Ünye’den gelecek başka bir ekip tarafından yeniden döşeneceğinin müjdesini verdiyse de özellikle yolda yürüyen mahalleli  şikayetçiydi...

          Taşbaşı’nın Taşlı yollarının yapımı layığı ile  tamamlandığında  yol üzerindeki  ve Menekşe sokaktaki tarihi Ordu evlerinin restorasyonları bittiğinde mahalle  daha güzel görünüme kavuşacak.

           Şimdilik umudumuz beklentimiz bu..

           Taşbaşı mahallesinin  Tarihi Ordu evlerinin bir kısmını da böylece  Ordu Turizmi adına eski  görünümü  ile korumuş olacağız.

           Sıtkı Can Caddesi  başlangıcında adeta  perili konak  görümündeki  Eski Tarihi Vali Konağına gelince Özel İdare’nin zamanında sattığı ve şu anda insanın yaşamadığı sadece gece ziyaretçilerinin  Perili konağının.!

             Son durumu ise içler acısı...

 


 DOĞALGAZLI

          OLMAK YADA OLAMAMAK...!

 

Sonbahar mevsimindeyiz Önümüz Kış .   Soba, kalorifer yakacaklar şimdiden odun kabuk kömür ihtiyaçlarını temin etmenin yollarını arasınlar imkanı olanlar kışlık yakacak  stoklarını yapsınlar.

      Bu arada mahallelerine evlerine  doğalgaz alabilenler  ise şanslı, onlar  kömüre karşı daha uygun ısınacaklar ayrıca evlerinde tüpgaz  derdi olmayacak  doğalgazlı evlerinin bacalarından komşularını kıskandıracak beyaz dumanlar çıkacak çevrelerini pis kokulu kömür dumanı ile rahatsız etmeyecekler.

    En önemlisi o bölgede  çevre kirliliği, hava kirliliği yapmayacaklar o bölgedeki kaloriferlerinde kömürle ısınan  insanlar ise havaya karışan  pis  kömür dumanını ciğerlerine  soluduklarında kömür dumanı ile uzun vadede yavaş yavaş zehri tadacaklar .

      Sonuçta Evlerine doğalgaz alabilenler  bu kışında  şanslılar hem doğalgaz sıcaklığında uygun fiyata  ısınacaklar hem de kömürün pisliğinden,pis dumanından kurtulacaklar.

      Eski enerji ve tabii kaynaklar Bakanı hemşerimiz Dr. M.Hilmi Güler’in özel çabaları olmasaydı Ordu’lular Doğalgazın beyaz dumanını biraz zor görürlerdi diye de kendi kendime düşünüyorum.

       Ordu’da Doğalgaz alt yapısı olan programa alınan  şanslı  mahallelerin dışında birde özel doğalgaz hattı çekilen özel torpilli apartmanlar var ki onlarda iki defa şanslılar. Vatandaşın gözlemlediği  Bu şanslı apartmanların ikisi trafiğe kapalı Sırrıpaşa caddesi üzerinde bulunuyor.. Düz mahallede  onlarında haklı oldukları şey ise apartmanlarının arkasında önünde ki binalara çekilen  doğal gaz hattının azizliğine uğramaları. Ordu’da bir çok yerleşim yerinde uygulanan bu kayırmacı garip gaz dağılımının kendi apartmanlarına gelmemesi üzerine hatırlı Apartman sahipleri vatandaşlar ellerinde gaz dağıtım krokileri ile randevu alarak Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün makamına gidiyorlar ve Sırrıpaşa caddesinde etrafına döşenen ve  kendi apartmanlarına bir türlü  gelemeyen Doğalgaz  mağduriyetlerini Vali Orhan Düzgün’e anlatıyorlar . Vali Düzgün Gaz şirketinin ilgilileri ile görüşüyor. Mağdur aynı zamanda şanslı  gazzedeler  daha sonra   Vilayette Gaz dağıtım şirket temsilcilerinin de  bulunduğu  bir Muhtarlar toplantısında yine Doğal Gaz hattı ile ilgili  mağduriyet ve şikayetlerini anlatıyorlar...

      Görüşmeler sonucunda Doğalgaz yetkilileri Sırrıpaşa daki  apartman sahiplerinin isteklerine onay veriyorlar ve bir Pazar günü özel bir operasyonla OBKT nin önündeki ara sokaktan özel bir hatla  Benetton’un önünden geçip Sırrıpaşa caddesindeki  şanslı  iki apartmana özel doğalgaz boru hattı çekiyorlar.

         Bu  özel  iki apartmanın  yaşayanları da  bu kışı modern enerji kaynağı Doğalgazla ısınarak geçirecekler onlarında bacalarından beyaz dumanlar çıkacak, kömür derdinden  kömür pisliğinden en önemlisi Tüpgaz derdinden    kurtulacaklar.

        Bu insanların gözü önünde gelişen Sırrıpaşa caddesinde ki  çok özel  doğalgaz hattı operasyonlarından sadece bir tanesi daha...

       Bazı mahallelerde ise on onbeş metre arayla yürüyen ve de yürümeyen doğalgaz boru hatlarının talihli ve talihsiz apartmanlarını gördükçe hat çekilmeyen apartmanların gaz  derdine kim çare olacak  diye düşünüyor insan..

         Bu nasıl doğalgaz hattı planlamasıdır ki, bir noktaya kadar getiriliyor. Ondan sonra hattın ilerlemesi yapılmıyor. Yapılmayınca da bir apartman sonraki vatandaşlar bu hizmetten  yararlanma şansı bulamıyorlar. Bir de bu apartmandaki vatandaşların gücü de yok ki, özel hat çektirsinler kapılarına kadar, Sırrıpaşa caddesindeki bazı özel apartmanların şansına erişsinler. 

Duyarlı  valimiz Sayın Orhan Düzgün’e bunun nasıl olduğunu anlatabilecekler mi..?

         Doğalgazlı olmak yada olamamak... 

         İşte bütün mesele bu...!

 



 ÇALIK'TAN  FERMAN

     Tedaş Elektrik kurumu Özelleştirildikten  ve Ordu’da  Çalış Yedaş Yeşilırmak Elektrik Dağıtım  A.Ş olarak hizmet vermeğe başladıktan sonra evlerimizde  ve işyerlerimizde elektrik düğmesine bastığınızda yine  aynı elektrik  enerjisinden istifade etmeğe başladık, peşinden bu yeni kurumun bir dizi uygulaması yıllarca elektrik kullanan ,kullandığı enerjinin parasını ödeyen yasal  abonelerini de rahatsız etmeğe başladı.

        Özelleştirme böyle oluyormuş dedirtti...!

       Vatandaş zaman oldu evine geldiğinde yıllarca kullandığı saatini akıllı saatle..! değiştirilmiş olduğunu gördü. Bu zorunlu  yeni saatinin yanında bırakılmış bir değişim tutanağı buldu. Derdini kime yanacak şaşırdı ..! Yeni saatin ücretini de aboneden elektrik makbuzuna ilave ettiler  sakin sakin aldılar..

       Vatandaşın parasını ödediği  eski saatinin akıbeti de belli olmadı.Binlerce saat buhar oldu sanki..! Vatandaşın elektrik panosundan sökülen  saatlerinin Melet çöplüğüne atılmadığı da kesin!

        Sahi..vatandaşın evlerinden sökülen binlerce eski saatleri  ne oldu..?

         Buhar kazanında mı kaynadı..!

        Durdu durdu şimdide başka yeni bir uygulamaya geçen Çalık Yedaş Abonesine gönderdiği yeni bir fermanla Binada bulunan ve yıllardır kullanılan ve kullanım ücretini muntazam tahsil ettiği  binaların  yasal döşenmiş kontrol edilmiş elektriği bağlanmış    elektrik saati ve tesisatının bu kez yetersizliği nedeniyle  15 gün içinde binanın alt katındaki bir panoda toplanmasını bir tadilat yapılmasını tebligat fermanı ile istemektedir.

         Belki de bir  ihtimal saat okuyucusuna kolaylık olsun merdiven çıkmasın binanın olabilecek elektrik arızası bir panoda kontrol edilsin tadilatıdır sanırım ..! Bütün elektrik  saatleri bina girişindeki panoda  olacak.. Zeminde aynı panoda okunacakmış..

 

         Matbu bastırılan ve yüzlerce apartmanlara  gönderilen  Çalık Yedaş fermanında hani derler ya “Aba altından sopa gösteriyor” misali ferman yazının son bölümü  şöyle ..

               PANOYA KAÇAK MUAMELESİ..!

 

 “ Elektrik tesisatındaki noksanlık  ve yetersizliklerin yazımız tebligatından itibaren 15 gün içerisinde giderilmemesi halinde binanızın elektriği kesilecektir sayaç üzerindeki endeks kaçak kullanım olarak değerlendirilecektir. Elektrik kesilmesi ve kaçak kullanımdan dolayı uğranılacak zararlardan il koordinatörlüğümüzün sorumlu olmayacağı, , aksine konu hakkında hukuki  ve cezai sorumlulukların tamamıyla bina elektrik tesisatını kullanan abone sahiplerine ait olacağı bilinmelidir.

      Bilgilerinizi ve verilen süre içerisinde belirtilen tadilatın yapılması hususunda gereğini rica ederiz”...

      Üç beş ay önce apartmanlarda eski saatleri yeni akıllı  saatle değiştiren ve taktığı saatinin parasını taksitle  tahsil eden Çalık Yedaş “Dede Korkut Hikayesi Deli Dumrul masalı”   yeni uygulamasında Apartman sakinlerine bir iyilik yapsa da bu kez taktığı akıllı saatleri  binanın alt zemin  katına indirtip parasını yine taksitle tahsilatını yapsa Abonesine kolaylık olsa diye insanın  aklından geçmiyor değil.....!

        Laf aramızda 15 gün süre verilen altı katlı bir binanın Elektrik saatlerinin alt kata indirilmesinin maliyeti 8-10 milyar arasında olduğunu  söylüyor elektrikçiler..

                 Vatandaşa Özelleştirilmiş hizmet dediğin işte böyle olur..Abone Vatandaşı kısa bir süre içerisinde tedirgin edip 15 günle huzursuz etmenin bir anlamı yok.

         Arkadaşlar..

         “Hasan Dağı” tekerlemesini  bileniniz var mı...?

 

DOĞA SAVAŞÇILARI...

 

 

         Ordu Şehrinin uzun zamandır su ihtiyacını ilk önceleri Kayabaşı yolu üzerinde melet ırmağı  kenarındaki Keson kuyulardan temin edildiğini daha sonraları  melet ırmağı içinden izinli izinsiz çakıl alan onlarca firmanın yaptığı büyük tahribatın sonunda bazı keson kuyuların da  boşta kaldığını ve yıllar önce  bu  sebepten de Ordu’nun  zaman zaman su sıkıntısı içine girdiğini biliyoruz...

       Bir zaman içerisinde Yine Melet Karapınarda Ordu Belediyesi  Su arıtma  ve dinlendirme tesisi yaparak yine  melet ırmağından alıp havuzlarda  dinlendirdiği ve  klorlanan suyu motopomplarla şehrin ana su depolarına bastı oradan da evlerimizde işyerlerimizde Meletin  suyunu kullanmaya başladık...

      Bütün bunların dışında yıllardır Sivas hudutları içerisinde ki Menka şirketinin Maden yıkama arıtma tesisinin, ayrıca  Çambaşı yolu üzerinde Akgüney köyünde ki Zamantı madenciliğin dinlenme ve maden yıkama havuzlarındaki maden çamurlu  sularının  yağmurlu hava şartlarında havuzlardaki  birikintilerin melet ırmağına bırakıldığını bazen de yağışlarda havuzların patladığını..!tonlarca M3  maden çamurunun melet ırmağına karıştığını okuyor  ve biliyorduk. 

      Bu bildiklerimizin insan sağlığı üzerindeki tehlikesini  yıllardır  yazdık durduk..

      

       Ordu Valiliğinin Ordu Belediye Başkanlığının Melet’teki Kurşun madeni atık  su tehlikesi konusunda girişimleri oldu.Ordu Çevre derneği Başkanı  Sevgi Aydın’ın  Melet Irmağının üst kısımlarından aldıkları ve tahlil ettirdikleri su numunelerinde zehirli maden partikül kirlilikleri tespit edildi.Bu kirletilmiş  Melet ırmağı suyu ile ilgili Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın’ın Tehlikenin uyarı açıklamaları basınımızda zaman zaman yer aldı.

        Sivas sınırları içerisindeki  Menka maden dinlenme havuzları  ile   Ordu  Kabadüz ilçesi  Akgüney köyü içerisinde Melet Irmağı kenarındaki  Kurşun,Bakır, Çinko zenginleştirme çökertme  tesisi bünyesindeki tehlikeli ve zararlı atık su  havuzlarının  birikintili  maden  çamurlu sularının yıllarca kullandığımız sudaki tehlikesini de biliyor... 

       Melet ırmağına dolayısıyla  Ordu’nun içme suyuna karışan maden atık suyu  tehlikesi  devam ederken Doğaya ve Çevresine duyarlı Üç Doğa Savaşçısı Greenpeace ( Yeşil Barış) üyesi Elektrik Mühendisi Coşkun Türkeli  Ordu Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın  ve Doğal Hayatı Koruma Platformu sözcüsü  Gül Ersan   Çevre ve Orman Bakanlığına  Çevreyi ve Melet Irmağını Atık maden suları ile  kirleten Zamantı Madencilik ile ilgili açtıkları dava ve Maden işletme tesisinin ÇED raporu için  yaptıkları itiraza Ordu Bölge idare mahkemesinden “ usulen incelenmesi mümkün olmayan itirazın İNCELENMEKSİZİN REDDİNE oy birliğiyle karar verildi..” kararı çıktı.

         Gazetemizin 23 Ağustos 2012  tarihli sayısında Ordu Halkını yakından ilgilendiren bu kararı “ O MADEN KAPATILDI ”  manşet haberi ile okuyucularına duyurdu.

        

                                        MENKA- ZAMANTI

         

         

                     Melet ırmağına, Ordu Şehrinin içme suyuna  zehirli maden atıklarını bırakan Zamantı  madencilikten sonra Menka’ya gelince uzun uğraşlardan sonra Çoşkun Türkeli İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin Mecliste Menka ile ilgili soru önergesi vermesi üzerine Bakanlığın konuyu incelemeye aldığını Menkanın faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiğini ve Sivas’taki  Menka şirketinin maden yıkama ve arıtma tesisinin taşınmasının zorunlu olduğunu söyledi.

            Sonuçta Melet ırmağı yıllardır mücadelesi yapılan Tehlikeli  maden atık  sularından arınacak daha temiz daha sağlıklı akacak.Tabii HES Barajlarından arta kalan su olursa...!

            Melet ırmağı  mücadelesinde emeği geçen herkese teşekkürler.

 

                  
                   
THY’DA BİR GARİP

                    BAVUL HİKAYESİ

       Havayolları şirketlerinde kaybolan bavullarla ilgili yazılar okumuş veya dinlemişsinizdir. Bu yazdığım kaybolan bavul hikayesi biraz farklı . Almanya’da yıllardır çalışan  ve spor menajerliği yapan arkadaşımız Bayram Aybastı  Almanya Çarşamba havaalanı yolculuğunda Nasrettin Hoca misali  önce kaybolup sonra harabeye dönmüş parçalanmış bir vaziyette kendisine çöp poşeti içerisinde gönderilen bavuluna mı üzülsün yoksa  güvendiği tercih ettiği THY ‘nın  garip  ve ilgisiz tutumuna mı ..!

       31 Temmuz 2012 günü Almanya Leipzig den Eşi ile birlikte tatil iznini geçirmek üzere  memleketi Ordu’ya gelebilmek üzere İstanbul üzerinden Çarşamba havalimanı aktarmalı yolculuğuna çıkar.

        Önce İstanbul Atatürk Havalimanına oradan da aktarmalı olarak Samsun Çarşamba havalimanına inen THY  uçağı ile gelir..

         Uçuş sonrası Çarşamba havaalanında  herkes gibi bavullarını banttan alabilmek üzere  yerini alır dört bavulundan üçünü banttan alır diğer valizini bekler ama valizini bulamaz. Havaalanı  THY ilgilileri ile görüşür bavulunun seyahat ettiği  uçaktan çıkmadığını söyler. Yetkililer bir iki telefon görüşmesi sonrası yolcusunun adresini ve telefon numarasına alır Bayram Aybastı eşi ile birlikte Memleketi Ordu’ya hareket eder. Üç gün sonra bir çöp poşeti içinde kendisine bir kargo teslim edilir.  Kayıp Bavul bulunmuştur önce sevinir ama Aybastı poşeti açınca gördüğü manzara karşısında şok olur.

       Üzerinden kamyon geçmiş gibi  Parçalanmış dağılmış Aybastı ailesinin kayıp  valizi THY ‘nın kargo bantları ile toparlanmaya çalışılmış.Önce kaybolan üç gün sonra bulunan valizinin Bu görüntüleri  Telefonunun kamerası ile kayıt altına alır fotoğraflarını çeker. Ordu THY bürosuna şikayetini ve mağduriyetini anlatmaya çalışır onlarda yapabilecekleri başka bir şey olmadığını söylerler.

        THY’ nın Kazazede Bavullu yolcusu   Bayram Aybastı İstanbul’daki Avukatı vasıtası ile THY’na Tazminat davası açmak   üzere talimat verdiğini  söylerken hiç değilse  Çöp torbası ile gönderilen parçalanmış eşyaları yırtılmış  valizinin içine THY’ları  yetkilileri bir özür mektubu koyabilirlerdi diyor.

       THY’ larının Almanya  yolcusu  Bayram Aybastı’nın asıl üzüntüsü de  işte buradan geliyor.

        Ve de bir daha mı..diyor Aybastı..!

 


 

               BÜYÜKAĞIZ DA BİR GÜZEL

                YER … DEDEOĞLU...

 

         Perşembe  Bolaman arasındaki Turizm bölgesi ilan edilen , yeşil ile mavinin  birleştiği sahillerimizde inanılmaz güzel görüntülü koylarımız var.

      Güzel mütevazi işletmelerimiz var...

     Ve bu  güzelim koylarımızdan Çeşmeönü’ndeki balık çiftliklerinin yoğunluğu  Yaz Turizmine elverişli  Çeşmeönü sahillerinin korkulu rüyası haline gelmiş.

         İnsanlar yazın deniz mevsimimden istifade edebilmek için  ailece gittikleri  Çeşmeönü’nde balık çiftliklerinin yem atıklarından kaynaklanan deniz kirlenmesinde cilt hastalıklarından kaşıntı kızarıklık, eğer vücutlarında ufak yaralar varsa iltihaplanmalardan şikayetçi olarak çoğu kez Doktorun ve hastanenin yolunu tutuyorlar...

         Özellikle de kalaşlı ve çalkantılı deniz olduğunda bu şikayetler daha da fazlalaşıyor. Bu güzelim sahilimizde balık çiftlikleri yerleştiğinden bu yana  Çeşmeönü’nde sıkıntılı yaz  deniz mevsimi devam ediyor. Bu durumu bilen yazlıkçılar Çeşmeönü’nde özellikle asfalttan aşağıda bulunan çıvardaki evlerin ve  asfalt kenarındaki sitelerinden denize sızan, akan  Kanalizasyon atık sularının  arıtılmadığından denetlenmediğinden  şikayetçiler..

        Bize kalırsa Çeşmeönü gibi güzel turistik bir deniz kenarı Koyumuz denizden ve karadan kaderine terk edilmiş ilgilenen de yok, yetkilisi de yok sanki..!

         Bu güzelim koyun balık çiftliklerince işgal edilmesi çiftlikle gelen çevre kirliliği yıllardır konuşulurken Efirli Sahillerine  taşınan Balık Çiftliği ile Güzelim Turistik Kumbaşı-Efirli sahillerimizin ve  yöresinin de akıbeti Çeşme önü olacak gibi... Kumbaşı Efirli sakinlerinin  duyarlı vatandaşları Kumbaşı-Efirli’de yaz mevsimi başlarında “ Sahillerimizde balık çiftliği  ve yarattığı kirliliğini istemiyoruz” feryatlı bir mitingle dile getirmişlerdi izlemiştik. Efirli- Kumbaşı muhtarları Doğa aktiviteleri derneği başkanı bu kirliliği mahkemeye taşıyacaklarını dava açacaklarını söylemişlerdi...

        Çevreye duyarlı  Efirli halkı , denizinden ve kumsallarından  istifade eden kampçı  vatandaşlar yıllarca Efirli sahillerini kirleten ve Akçaova deresine cıvadan ve Efirli  Hapishaneden bırakılar tuvalet atıklarının ve denizde yaptığı pis kirliliğin de  mücadelesini yapmışlardı..

          

         Efirli’den başlayıp Bolaman’a kadar uzanan Yeşilin denizle kucak kucağa olduğu güzelim  Turistik sahil bandı üzerinde inanılmaz  güzelim koylarımız deniz manzaralı  tesislerimiz mevcut.  Yeşilin mavi ile kucaklaştığı doğa harikası  koylarımızda önümüzdeki yıllarda halen mevcut olanların yanında mutlaka yeni yeni Turistik işletme yatırımları olacak.  Kumsallı denizlerimizi tercih etmeyen vatandaşlar kayalık bölgeler de denize giriyorlar .  İşte bu işletmelerin tercih edilenlerinin başında Büyükağız mevkiinde Asfalt ile deniz arasında  büyük çam ağaçlarının gölgesinde   harika denizi olan ve bilenlerin tercihi  Doğanay işletmesi var..

        Güzel havalarda Doğanay’da temiz pırıl pırıl berrak  denize girmenin, denize karşı bir bardak çay içmenin güneşlenmenin  keyfi başka.

        Çevrenizdeki Bu güzelliği  halen keşfedememişseniz bir bilenine veya müdavimlerinden Faruk Çelebi’ye, Atilla Eren’e sorabilirsiniz..      

        Dedeoğlu onlarda  alışkanlık yapmış da...!

        Atilla Şimşek’le ben maalesef  yeni öğrendik..

        Turistik Sahillerimizin kıymetini bilelim..

 


ÜNİVERSİTE - ÇEVRE YOLU

 KAMULAŞTIRMASI...

 

      Bu  günlerde Ordu iline Ak Parti hükümetinin Ordu’ya son yılların en büyük yatırım müjdesi olarak verdiği Gülyalı mevkiinde deniz dolgusuyla yapımına devam edilen   Ordu-Giresun Havaalanı Efirli’ mevkiinden den başlayıp Turnasuyu’nda Ordu Giresun asfaltı üzerinde son bulacak olan Ordu Çevre Yolu ve Turnasuyu mevkiinde 220 dönümlük Rulman Fabrikası temelinden doğan Ordu  Üniversitesi alanının sahil kesiminde genişletilmesi adına kamulaştırılmasına karar alınan ilave  80 dönümlük Ordu Üniversite alanı konuşuluyor..

          Havaalanı için dolgu malzemesinin temin edildiği kayalık bölgenin dışındaki Deniz dolgu sahası haricinde  diğer araziler vatandasın tapulu mülkünden İstimlak edilerek Kamulaştırılması gündemde..

          Ordu Sahil yolu  şehir geçiş trafiğini çok büyük şekilde rahatlatacak olan Ordu Çevre yolu üzerinde Karayollarının seneler öncesinden tapuya konulmuş kamulaştırma şerhi var. Bu şu anlama geliyor Üniversite ve Çevre yolu haritası üzerinde belirlenmiş yol güzergahında bulunan tapulu araziniz üzerinde tuğla tuğla üstüne koyamıyorsunuz çivi dahi çakamıyorsunuz.

             Aynı şerhler Üniversite arazisinin yanında bulunan 80 dönümlük  genişletme taban arazisi  üzerindeki arazi sahipleri içinde geçerli iken ve  Kamulaştırılmak istenen araziler üzerinde ki arazi  sahiplerinin  mağduriyetleri  senelerdir  devam ederken bu sene devletin Ordu Üniversitesinin bitişiğindeki istimlak edilecek  araziler  üzerine koyduğu fiyatlar M2 si 40 lira olarak belirlenince arazi sahiplerine iki defa şok oldu ve işte  bu haksızlığa da  isyan ediyorlar..

         Melet Turnasuyu asfaltı, Ordu  Giresun havaalanı  yolu  üzerinde Aynı değerdeki emsal arazilerin M2 si 350- 400 tl ve üzerinden işlem gördükleri söylenirken  Devletin vatandaşına teklif ettiği  trajik komik 40 tl ile ellerinden cebren alınan  arazi sahiplerini  sıkıntılara sokuyor kara kara düşündürüyor..

         Üniversite bitişiğinde asfalt yol kenarındaki   arazi sahipleri iki defa mağdurlar atalarından kalan arazileri devlet tarafından çok düşük fiyata  ellerinden alınıyor ,ikincisi  arazi sahiplerinin atalarının yattığı özel aile kabristanlığının da bir gün buradan başka yere  kaldırması istenecek.

             Laf aramızda Üniversite alanının bitişiği  arazi mağdurları uğradıkları haksızlık için  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açacaklarmış öyle duyumlar alıyoruz..

            İyi güzel de  Üniversite arazisinin üst kısmındaki yapı yasağı getirilen 850 dönümlük arazi ne olacak diye soracak olursanız  ileriki dönemlerde kullanılacakmış diyebilirim...

           “ Ağlayanın malı gülene hayır getirmez “ diye halk arasında  bir söz vardır.  Ordu Üniversitemizin gelişmesini büyümesini bizlerde canı gönülden arzu etmekteyiz ancak  İstimlak edilen değerli arazilerin sahiplerini de fazla üzmemek zarara uğratmamak gerekir ..

          Edirne deki Mimar Sinan’ın yaptığı  Ünlü muhteşem Selimiye Camisini gezenlere mutlaka Ters Lalenin  hikayesi anlatılır...! Mermer sütuna işlenmiş ters lale mutlaka gösterilir..       

          Sadece Ordu Üniversite alanının büyütülmesi ile ilgili değil bizim yazmak istediklerimiz. Aynı gerekçeler onlarca  Çevre yolu mağdurlarının arazileri içinde geçerlidir ne var ki arazileri  Kamulaştırma ile ellerinden alınan Vatandaşıyla Devlet el sıkışmak istiyorsa bu  hakkaniyet içerisinde ,gönül rahatlığı içerisinde olmalıdır .

          Devlet vatandaşını mağdur etmez .

          Ve  en önemlisi Devlet Vatandaşını  ağlatmaz  diye düşünüyorum..



BİR BU EKSİKTİ !.

 

        YOLDA  DOĞALGAZ PATLAMASI

 

        Haftalardır yapımı  Fidangör’den başlayıp  Taşbaşı mahallesine Sıtkı Can Caddesinden  devam eden Aksa firmasına ait doğal gaz boru döşeme çalışmalarının bir garip uzaması trafiğe kapalı bu yol güzergahında,  yazın sıcağında vatandaşı toz toprak içerisinde bırakırken vatandaşı da çileden çıkarıyor.

           Üç defa yolu kepçeyle açıp kapayan dördüncüsünde Doğalğaz ana borusuna verilmiş doğalgazı yine Kepçe  çalışması sırasında delinmesine ve  patlamasına sebebiyet verince mahalleli büyük tehlike atlattı , Esnaf nereye kaçacağını şaşırdı.şehir girişi Yol araç trafiğine kapatıldı Aksa yetkilileri olay yerine geldiler gerekli çalışmalar ve tedbirler alındıktan sonra tamir edilen doğalgaz borusu üzeri tekrar kepçeyle kapatıldı.

            Sıtkıcan caddesi paftalardır açılmaktan kapanmaktan yoruldu ..Vatandaş yetti “gari” diyor..!

           Ramazan ayı içerisinde çalışan işçinin ve yolun etrafında ki meraklıların ağızlarında yanan  sigara olmamasıyla  beklide bir facianın eşiğinden kıl payı dönüldü. Aynı mevkide bulunan tüp dolu  Turnagaz bayiinin de bulunduğunu gördüğümüzde varın gerisini siz düşünün..

          Geçtiğimiz hafta içerisinde  Cuma günü Fidangör’de gündüz 15.oo-16.oo saatleri arasında yaşanan bu büyük doğalgaz tehlikesi esnasında boru üzerinde çalışan  kepçenin patlattığı doğalgaz borusundan çıkan tazyikli beyaz Doğalgaz  dumanı yine büyük tesadüf kırmızı aleve dönüşmediği için mahalledeki evler ve çıvardaki esnaf yolda yürüyen vatandaşlar şanslı.

          Geçmiş olsun...

          Bundan önceki Taşbaşı’nın çileli yolları yazısında Doğalgaz borusu döşenen  bu yol çalışmasının bir an önce tamamlanmasını  yazmış yol üzerindeki üç kez açılan kapanan bu hizmetin tamamlanmasını yolun asfaltlanıp trafiğe açılmasını vatandaşın isteği ve dileği olarak belirtmiştik.

            “ Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” levhalı çalışmanın tamamlanmasını ve takibinin de Belediyenin yapmasını istemiştik. Yine sözümüzdeyiz..

              Cuma günü Fidangör’ün ortasındaki doğalgaz patlamasında en büyük tesellimiz  Mübarek Ramazan gününde yolun ortasında  insana zarar gelmemesindendir.

             “ Ordu için çalışıyoruz.. Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” özür  levhalı  Doğalgaz  Çalışmasını yapan  Aksa firmasına ve Belediye yetkililerine sesleniyoruz.Başladığınız kazı çalışmalarını bir an önce tamamlayın..Mahalleli Vatandaşı yazın sıcağında tozdan dumandan çamurdan bir an önce kurtarın...Gaz Patlıyor.. çatlıyor vatandaş gerçekten rahatsız oluyor..!

ÇARŞI - PAZAR        

 

Semt Pazarları  bir şehrin olmazsa olmazlarıdır.Alışılmış   Pazar esnafı sabahın erken saatlerinde önceden kendisine Belediyenin tahsis ettiği yerde Portatif Tezgahını kurar ne satacaksa malını tezgahına  bir kuyumcu edasıyla  tek tek istif eder adeta dantel gibi işler günün ilk ışıklarında tezgahının başında satışa hazır bir vaziyette semt pazarı  müşterisini bekler.

          Pazar esnafı tezgahının arkasındadır. Köylü pazarcıları ise köyünde bahçesinde yetiştirdiği ürününü sütünü, yoğurdunu Peynirini yağını çökeleğini mevsim  meyvesini ,sebzesini gücünün yettiğince pazara getirdiği paraya çevireceği malını yine belediyenin kendisine tahsis ettiği pazarda bir şekilde yere koyar ve arkasında oda müşterisini bekler.

            Yetiştirdiği mahsulünü  istediği fiyata olmasa bile pazarlık usulü ile birinci elden kendisi satar..

            Tüketici Beğenirse ürünü  alırsın beğenmezsen almaz..

           Köylü üreticinin malını birde karcı tabir ettiğimiz ikinci el satıcıları vardır ki onlar yine erken saatlerde  pazarda köylünün yağını peynirini kıymetli gördüğü ürününü erkenden ucuza kapatır  köylüden toplar alır... Yine köylü esnafın arasında bir yerde farklı bir şekilde ve farklı bir fiyattan satmaya çalışır.  Onlarca yıldır bu semt  pazarlarında  değişmeyen bu sisten satıcı ile alıcı arasında devam eder böyle sürer gider..

          Semt Pazarları Belediyenin kontrolünde  kurulur yaz kış haftanın belirli günlerinde  Pazar alışverişleri böylece sürer gider. Pazarlarda  bütün satıcıların yerleri belirlenmiştir. Belediyenin görevli elemanları da ellerinde makbuzları pazarcı esnafından  sattığı ürünün işgaliye  kirasını makbuz karşılığında alır.

           İyi güzel de..Bu her kesin bildiği şeyleri neden yazıyorum.

            Semt Pazar yerlerinde birde Belediyenin Zabıta memurları görevlidir. Onlar hem nizamı hem de intizamı temin ederler. Alıcı vatandaşla satıcı esnafın alışverişte problemleri olursa onu da gidermeğe uzlaştırmağa  çalışırlar. Köylü üreticinin Bozuk ürünleri varsa Süt Yağ Peynir gibi onların gıda nizamnamelerine uygunluğunu kontrol ederler. Yine Bozuk sulu süt ürünleri varsa bunun satışına müsaade etmezler. Toplarlar imha ederler. Örneğin bozuk veya suyu fazla katılmış sütleri en yakın kanallara dökerler di bir zamanlar..!

         Üretici köylü vatandaşlarla alıcıları arasında ciddi tartışılan konular genellikle olmaz onlar her türlü anlaşırlarda.Aracı  Semt Pazar satıcıları ile bazen anlaşmakta rahatsızlıklar  zaman  zaman yaşanıyor bunu  pazarda görüyoruz.

            Semt pazarcısı iyi gözüken malını tezgahına müşterinin göreceği ön kısma itina ile istif ediyor arka kısmına kalitesi bozuk ürünleri koyuyor. Kesinlikle müşterinin tezgahtan beğendiği malı alma  gibi bir lüksü de yoktur. Tezgahtar terazinin kefesine  neyi koyarsa  onu genellikle almak zorunda kalır müşteri . Bu durumda ya malın satıcısı ile münakaşa etmek veya onun verdiğine rıza göstermek susmak zorunda kaderine razı olmak zorundadır Pazar müşterisi parasının suskunudur sanki , çünkü pazarcı Pazarın tezgahının tek hakimidir.

        Semt Pazarlarında satıcının kuralı budur. Tezgahtar neyi torbaya koyarsa ona razı kalacaksın. Ya alacaksın..ya alacaksın..Genelde bu böyledir ve  pazarcının kuralı değişmez.. Zabıtanın gözükmediği gezmediği yerde Pazarın hakimi pazarcıdır ve  Onun kuralı geçer..

           Gariban köylü üreticinin böyle bir tutum ve davranışı olmaz..

          Pazarcının tezgahında istenmeyen  sorun çıktığında da ve Pazar Zabıtasını arandığında da genellikle pazarda  bulma şansın yoktur..

           Köylü satıcı ile alışverişte  böyle rahatsızlıklar genellikle olmazken Ya Pazarcının verdiğini alacaksın veya Markete gidip istediğin sebzeyi meyveyi  istediğin tazelikte seçip  alacaksın.

           Beş on  kuruş fazla vereceksin istediğini, beğendiğini seçip poşetine alacaksın..

           Veya  bazı  Pazarcının garip davranışlarına kafanı  takmayacaksın.

            Siz bir  belediye başkanını veya yardımcısını semt pazarında gezerken zabıtasıyla denetim yaparken gördünüz mü ..? Pazar da Esnafın , Vatandaşın arasında Alışveriş yaparken veya nedir bu pazarın pazarcının  hali diyenini  gördünüz mü..? derseniz

      Başkan Kahraman’dır derim..

    Ben  Vatandaşın karşısında alırsan benim verdiğimi alacaksın diyerek  keman çalan..! Hıyar satıcısını gördüm..de.

     Vatandaşların alış veriş yaptığı  Semt  Pazarlarını zabıta  denetlesin arada bir gözükün ..

               Hiç değilse bunu  yapsın..

      

TAŞBAŞININ

 

ÇİLELİ YOLLARI!..

Yaklaşık bir aydır  Fidangör’den Taşbaşı mahallesine giden yolda Sıtkıcan caddesi üzerinde  Doğalgaz AKSA firması yolu Kepçeyle kazıyor boru döşüyor kapatıyor ,sonra tekrar kazıyor tekrar kapatıyor..Sonra tekrar kazıyor tekrar kapatıyor...!

      Bu mahallenin yolunu kullanmakta olan vatandaşlar 1 ve 2.hat dolmuşları ve diğer vasıtalar yolu kullanamıyorlar vatandaşı olmadık yerlerde bırakıyorlar..Kazılmış toprak yolda yağmur yağınca yol çamur deryası yağmayınca toz toprak sefası....!

        Bütün bunlar yetmiyormuş gibi yolun Fidangör  girişine Aksa şirketi birde levha  koyuyor. Yazın sıcağında Vatandaşa eziyet çektiren sıkıntının özür levhasında şunlar yazılı...

        “ Ordu için çalışıyoruz..

           Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı Özür dileriz..

            Ordu Giresun Doğalgaz dağıtım A.Ş  Ordu Belediyesi iştirakidir...”

           Sonuçta  Taşbaşı mahallesi  Sıtkıcan Caddesi Kazılmış yolu üzerinde haftalardır sıkıntı çeken vatandaş Şirket levhasındaki Ordu Belediyesini muhatap  alıyor ve Belediyeye söyleniyor..Bu eziyeti bir an önce bitirin diye...

            “Aç-Kapa” misali devam eden Taşbaşı mahallesi Doğal gaz borusu çalışmaları nasıl bitecekse tez elden bitirilsin ..yolun asfaltı dökülsün yol araç trafiğine açılsın  ve bu toz topraklı sıkıntılı günler son bulsun. Bütün bu olumsuzluklara rağmen   Taşbaşı mahallesi kışa doğal gazlı girecek.Zaferi milli mahallesine gelince ve nasıl bir program uygulanıyorsa  şanslı  Çelebioğlu apartmanı hariç  diğer mahalle sakini apartmanlar cezalı mı diye de sorası geliyor insanın..

          Belediye Taşbaş’ının yoluna ve mahallelisi vatandaşlarına  sahip çıksın..Aksa’yı uyarsın  haftalardır devam eden bol çamurlu ve tozlu doğalgaz kazısının ..! faturası belediyeye çıkmasın..”Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” edebiyatı son bulsun...

        Mahallelinin isteği de dileği de bu...

 


ÇEVRE YOLU ALKIŞLANIR DA... 

 

            MAĞDURLARI N’OLCAK?..              

Tuncer Engin

 Ordu’ya  son yıllarda yapılan en büyük yatırımlar  Ak Parti hükümeti tarafından gerçekleşiyor.   Bolaman Efirli arasındaki baypas  yolu  ile ve Türkiye’nin en uzun 3825 metrelik Ordu Nefise Akçelik Tüneli   ve diğer tüneller,Ordu Üniversitesinin gelişimi Tıp Fakültesi ve Hastanesi, Sivas üzerinden getirilerek  Ordu’da  döşenen Doğalgaz sistemi   Ordu Gülyalı mevkiinde   deniz dolgusu ile Türkiye’de ilk olarak  yapımına başlanan  Ordu Giresun Havalandı inşaatından sonra 15 Temmuz Cumartesi günü Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım,  İçişleri Bakanı İ.Naim Şahin ,Ordu Milletvekilleri Ordu Valisi Orhan Düzgün ve davetli Ordu’luların katıldıkları törende 18  senedir konuşulan Ordu Çevre Yolunun viyadük ayağının  Karapınar mevkiinde temeli törenle atıldı.

        Akçaova mevkiinden başlayacak 19 km lik Çevre yolu  Boztepe’yi, Öceli’yi  tünelle geçecek  Civil  ve melet ırmağını Viyadükle aştıktan  sonra Turnasuyu mevkiinde Ordu Giresun karayolu ile bütünleşecek

 Ordu Çevre yolu için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım dört yıl diye konuşulan yol için Başbakan Tayyip Erdoğan ile  yaptığı telefon görüşmesi  sonrasında  Çevre yolunun 3 yılda bitirileceğinin müjdesini verdi.

        Geçen sene Ordu sahil yolundan 24 saatte geçen araç sayısının 55-60 bin civarında  olduğunu biliyoruz. Her sene daha da artan bu trafik yoğunluğunda Ordu’dan transit geçmek zorunda kalan Büyük ve küçük  araçların özellikle yaz aylarında Sahilde gezinti yapan çay bahçelerinde temiz deniz havası aldıklarını düşünen binlerce  insanın ve çocukların  soludukları Karbon Monoksitli egzoz gazları çilesi ve Ordu’nun sahil yolunun sıkışık  trafik sorunu  Çevre yolu sayesinde bitmiş olacak.

            Ordu daha rahat bir  nefes alacak...

           Ordu Çevre Yolu  projesinin Karapınar mahallesinde ki Viyadük  ayağı temelinin dışında beş senedir belirlenmiş güzergahtaki    yüzlerce ailenin ata toprakları üzerine tapuda konulan alım satım yapılamaz şerhi var ve bu insanlar senelerdir bir sonuç bekliyorlar. Arsaları üzerine bir çivi çakamıyorlar.Tasarrufta bulunamıyorlar. Arazileri  üzerindeki evlerini bile kiraya veremiyorlar..

           Bu insanların bir an önce Arsa mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Yüzlerce insan bunu bekliyor. Arsa bedellerinin istimlak edilecekse ücretinin  belirlenmesini ve karşılığını  istiyorlar .

         Çevre yolunda veya  Üniversite istimlak alanı içerisindeki Arsaların sahiplerini  daha fazla  sıkıntıya  sokmanın rahatsız etmenin bekletmenin bir gereği yok.Ordu Üniversitesinin daha da büyütülmesi adına,Ordu’da şehir trafiğini rahatlatmak adına ,Hayırlı temeller atılıyor güzel işler yapılıyor da, bir tarafta da Toprak sahibi ailelerin ata toprakları üzerindeki  belirsizlik de   devam ediyor.

         Ordu’muza yapılan güzel kalıcı hizmetleri her zaman takdir eder  alkışlarız, ümit ederiz  en kısa zamanda bu arazi  mağduru insanların sorunu da  çözülür. 

         ( Ramazan  ayımız hepimize hayırlı olsun)    


                                 
BUKET..

                  ÇAMLI PASTANESİNDEN

                          GELEN LEZZET

             
                  

            1950 li yıllarda  Ordu şehrinin Bülbül deresinde bittiği zamanlarda Rize Çamlıhemşin’den iki kardeş Pasta ustası Ordu’ya gelip , Fidangör’deki Yaraş’ların taş apartmanının altında Yine Hemşinli dostlarımız arkadaşlarımız Mehmet ve Vedat Kamber kardeşlerin  22 senedir birlikte hizmet verdikleri  KUĞU Pastanesinin olduğu yerde ÇAMLI KARDEŞLER Pastanesini açmışlar.

    Çocukluğumda  vitrinli Buzdolaplarının bulunmadığı zamanlarda Baki Kamber’in dayıları olan Pasta ustaları Mehmet t ve İsmail Çamlı kardeşlerin nefis lezzetli Kuru ve yaş pastalarının arasında hiç unutamadığım Üzerinde G.S F.B. BJK yazılı Prenses pastaları ve kremalı pastalardır.

        Türkiye’nin en ünlü Pastanelerinin sahipleri veya pasta ustaları bilindiği gibi Çamlıhemşin’lidir..Onlarında  dedeleri bir zamanlar çalışmaya gittikleri Rusya’da çıraklık yaparak öğrenmişler bu zanaatı yani Unlu mamuller ve Pasta ustalığını..

        “Karadenizlinin topalına Uzayda rastlamışlar” diye bir espri vardır. Çalıhemşin’in pasta lezzet  ustalarına da Türkiye’nin her tarafında, rastlamanız mümkün.

       3932 metre yüksekliğindeki Kaçkar Dağlarının eteğinde 2900 metrede dostlarımız Vedat ve Mehmet Kamber’lerin evlerinin bulunduğu   Kavron yaylasındaki Kaçkar Kafe’sinin  bir köşesinde Sahibi Abdullah Özcan ustanın sabahları günlük yaptığı  ve özellikle Kaçkar Dağlarına zirve yapan dağcıların rağbet  ettiği tahin helvalı ,Kuru üzümlü   kuru pastanın nefis lezzeti de unutulmazlar arasındadır....

        Bu farklı özel lezzeti   2900 metrelerde  Kavron yaylasında sabah saatlerinde nefis demlenmiş bir bardak çayla  tadan bilir...

          Mehmet Özcan ustanın nefis pastalarına  Kaçkar Dağının 3932 metre zirvesinde dağcıların sırt çantalarında her zaman  rastlamanız mümkündür.. 

 

              ÇAMLI PASTANESİNDEN

               BUKET PASTANESİNE....

         Baki Kamber henüz 16 yaşlarındadır Memleketi Rize Çamlıhemşin’den Ordu’ya dayıları Mehmet ve İsmail ustaların yanına Fidangör deki Çamlı Kardeşler  Pastanesine çırak olarak  çalışmaya gelir. Kendisi gibi çırak gelen Hikmet Köse ile birlikte Askere gidene kadar  Çamlı Pastanesinde Pasta hamuru yoğurur nefis yaş ve kuru pastaları ve tatlıları  yapmasını usta dayılarından öğrenir. Genç çırak Baki Kamber dokuz sene Çamlı Kardeşler Pastanesinde askere gidene kadar  hamur sanatının bütün  ustalığını öğrenir beyaz una lezzet verir , tat verir.., bir zaman sonrada  askere gider.

           Acemi birliğine  İskenderun’a giden , dört ay sonrada İzmit Gölcük’te uçaksavar bölüğünde askerliğini tamamlayan Baki Kamber asker dönüşü akrabaları Muhittin Kamber,Yaşar Kamber  ile birlikte 20 Ağustos 1962 senesinde İş bankasının ve  Numune fırınının  karşı köşesinde Buket Pastanesi ismini verdikleri  işyerini açarak Orduluların damak zevkine farklı tatlar farklı  lezzetler   vermeğe,yeni yeni  dostlar edinmeğe başlarlar....

          Ordu’da düğünler, nikahlar yaş günleri Buket Pastanesinin çok katlı pastaları ve tatlıları ile  bir başka güzeldir..  Gazlı içeceklerin olmadığı yıllarda Buzlu özel limonataları ile bir başka güzel ...

          Baki Kamber’le Ordu’lular Buket Pastanesinin  ayrıcalığında  ,  sosyal yaşantısında bir farklılık yaşarken  daha sosyal daha modern daha yeni bir Şube anlayışı gündeme gelir.

 

               YENİ BUKET 

      Ordu Sinemasının  altında denize cephesi olan bu güzel yerde Baki Kamber ve Ortakları var olan pastanelerinin dışında farklı bir anlayış farklı bir hizmet düşüncesinden hareket ederek  Modern yeni Buket Pastanesini alışılmışın dışında özel bir mekan olarak hiçbir masraftan kaçınmayarak yaptırırlar..Ankara’dan gelen özel garsonlar hizmet verir..

           Bu güzel solonu dönemin valisi Cemal Orhan Mirkelam Ordu’luların hizmetine açtığında Ordu’da farklı bir hizmet anlayışı ile tanışır...

          Salonun bir köşesindeki Özel iki  bölümü ayıran renkli vitray pano ve duvarda ışıklandırılmış Bakır Karaca , balık akvaryumu ve  özel ışıklandırılmış asma tavan  dekorasyonu  ile  dikkatleri çeken  bu güzel mekanda özellikle akşam saatlerinde Ordu sinemasının 18.30 matineleri öncesi    yer bulabilmek, salonda  oturabilmek şanslı bir ayrıcalıktır.

          Alışılmışın dışında hizmet veren özel garsonları ve kaliteli hizmeti  ile bir farklılık getirmişti yeni Buket pastanesi Ordu’ya ve Ordu’lulara..  Önündeki yazlık bahçesi ile de yazın bir başka güzeldir ve Baki Kamber Yeni Buket Pastanesi ile de  Ordu’ya yenilikler ve güzellikler getirmiştir..

          Yıllarca devam eden bu modern ve kaliteli hizmet anlayışı yıllar sonra gelişen ve büyüyen Ordu’da başka birçok modern pastaneleri gündeme getirir.

           Çamlıhemşinden 16 yaşında Ordu’ya Fidangör’deki Çamlı Pastanesine Dayılarının yanına çırak  gelip Ordu’ya kazandırdığı  Modern Buket Pastanesi ile 51 yılda  yenilikleri , kaliteli hizmeti ve farklı  tatları  getiren  Baki Kamber’e   Ordu’luların ufakta olsa bir vefa borcu olduğuna inanıyorum.

     

               ORDU TURİZM   DERNEĞİ

       Buket pastanesi müdavimleri yazın bahçesinde kışın salonda günün bir saatinde mutlaka bir araya gelir demli güzel  pastalı  çayın ve keyifli bir fincan kahve ile yorgunluk çıkartır sohbetler edilir ve  günün yorgunluğu giderilirken sinema saati de  beklenirdi. Şimdi  Ordu Turizm derneği ile Buket Pastanesinin ne alakası var diye soracak olursanız var dı derim..

           Yeni Buket Pastanesinin asma katındaki müdüriyet odasında 1970 lerde Başkan  Feyha Yener,Fahri Çelebi,Turgut Uzman,Baki Kamber, Pervin Aktürk, Şefik Yılmaz ve Ali Ataoğlu’ndan oluşan ,Ordu sevdalılarınca kurulan Ordu Turizm Derneği Ordu Turizmine katkıda bulunabilmek için etkinlikler ve çalışmalar yaparlar..

            Baki Kamber ve arkadaşları Tanıtım amacıyla Fındık fabrikalarından temin ettikleri kaliteli iç fındıkları ufak hediye paketleri yapıp Ordu broşürleri ile birlikte Giresun’a giderek Ordu’ya o zamandan beri doğru dürüst uğramayan Giresun  limandaki yolcu gemilerinin salonlarında Başkan Feyha Yener’in tanıtım konuşmasıyla salondaki yolculara dağıtır Ordu hakkında yolculara  tanıtıcı  bilgi verirler sizleri Ordu’da ağırlamaktan mutluluk duyarız çağrısı yaparlarmış...

            Buket Pastanesi   seneler  önceleri Turizm adına Ordu’yu tanıtım görevini de  hizmet olarak üstlenmiş bir kuruluştu...          

           51 Yıl sonra Baki Kamber’li Buket Pastanesi bir şekilde yoruldu ve işi bıraktı.

            Ve bence kaybeden Ordu oldu...

          

           Teşekkürler Buket Pastanesi , Teşekkürler Baki Kamber.

 

          FIÇI FAHRETTİN...

 

           BABA  FAHRETTİN...

  Annemin öz dayısı Rahmetli Mustafa Tercan ile Seher can’ın beş çocuğundan birisi olan ( Fıçı )  Fahrettin Tercan’ın  diğer bir ayaması da  ( Baba) dır.  İçindeki  insan doğa ve hayvan sevgisini  her zaman ön planda tutan Baba Fahrettin’in hayatı boyunca en büyük tutkularından birisi hiç kuşkusuz Av ve Avcılıktır.

         Babadan genetik miras kalan Deniz ve Kara avcılığındaki özel yeteneği ,tutkusu ve hırsını ona yakın bütün avcı dostları ve arkadaşları bilirler. Fıçı Fahrettin’e arkadaşları Fıçı veya Baba diye seslenirken ben ona dayı diye seslenir öyle konuşurdum.

         Dayı  Küçüklerine her daim  şefkatli , mütevazi ve sevgiyle yaklaşır büyüklerine saygılı davranmaya özen gösterirdi.

           Bazı durumlar hariç...

          Avcı  dostlarının  avdaki , kahvehane arkadaşlarının aznif masalarında onunla yaşadıkları ve anlattıkları olaylar Temel fıkraları gibidir ,İnanır mısınız kitaplara sığmaz.. Çok sevdiği Av köpeklerinin yemek tenceresinde Melet kenarında ve av sahasında yaptığı özel av yemekleri, Soya ördekleri hala konuşulur...!

         1967 öncesi  Ocak kulübünde top oynadığı zamanlardaki hırsı sürati çevikliği ile her zaman dikkat çekmiş sağlam bir topçudur Baba Fahrettin..

         Dayının  Av masalarındaki av sohbetleri inanılmaz renklidir.

 Melet ve Yayla derelerinde gençliklerinde Halaoğlu Can dostu avcı arkadaşı Yılmaz Engin’le  taş altı ve ağaç kökü kepezlerden el avı ve serpme ile  yakaladıkları sazan balıkları  yılanlar dahil katır yükü Ala balıklar halen konuşulur.

           Yine eskilerde Kışın ilk karlarında Turnalıkta geçilmezin üzerlerinde yörenin avcılarınca   tarif edilen bir ayının inine avcılar Mesut Engin, Yılmaz ve elimde fotoğraf makinesiyle ben , Dayı Fahrettin le  hangi akılla O ine  girdiğimize hala inanamıyorum...

          Şansımız varmış ve de

          İyi ki bizim  ayı inini terk etmişti..

        Ve iyi ki Ardahan’a Erzurum’a Erzincan’a Suşehri’ne Erzincan’a,Şebinkarahisar’a , Ezbider ovasına  Ördek kaz avına Çambaşına Tavşan avına Fahrettin  Dayımın peşine takılıp gitmişiz..Onunla güzel yaşanmış anılarımız olmuş..

          Aklıma gelmişken yazmalıyım.. Erzincan Tercan’da bir avlak yerinin kenarında Çadırlarımızı kurduk Hakiki avcılarımız bir vadide kekliğe benzer Bağırtlak avlandılar. Gurupta usta iki avcı aşçı olursa ne olur..

         Avcı  Fahrettin Tercan’la Avcı Mesut Engin Av etinin suyuna Bulgur pilavı sulu olmuş kuru olmuş tartışması  olur...

          İki Avcı Yemek ustasının Av yemekleri tarzı farklı olurmuş İşte onu unutamam..

 

                        TOY AVI...

          Ezbider ovasındayız usta avcılarımız  ellerinde çifte ve süperpoze tüfekleri  var. Dayı Fahrettin’de ise uzun namlu Çifte özel yapım bir kaz tüfeği.

      Onun tabiri bu Saltat   tüfek göğün katından kazı ördeği düşürürmüş..Ben dayımın yalancısıyım.

           Kaldı ki  ben kara avcısı da değilim..Benim uğraşı alanım Su altı avcılığı.. Doğa ve av fotoğrafları çekmek için bu Av  safarilere zevkle ve heyecanla katılmışımdır..

          Büyük Ezbider ovasında sabah saatlerinde hayvanlarını yayan bir çoban ovada bize yaklaştı selamlaştık. Avcı gurubunda lider avcıyı  görünce Dayı Fahrettin’e Ağabey dedi, döndü uzakta bir yamadaki ağacı gösterdi “ o bölgede Culluk Var” dedi ben bir şey anlamadım ama Dayım Fahrettin Çobanla ilgilendi avın  yeri tam olarak öğrendi . Mürsel Engin’in station Renault arabasının direksiyonuna Kadir Engin geçti Fahrettin Tercan Ön koltuğa elinde meşhur tüfeği ile oturdu bir çobanın gösterdiği  o bölgeye doğru hızla  gitmeğe başladılar.

          Ova çok geniş ve düzlüktü bizde uzaktan kırmızı taksiyi heyecanla takip etmeğe başladık. Taksiyle uzun bir yokuşu  çıktılar oradan karşı yamaya geçtiler.

         Bir av kovalamacısıdır başladı. Uzur bir  zaman sonra yanımıza geldiler Hayatımda ilk defa TOY denen yaklaşık 8-9 kiloluk bir av kuşunu Dayımın kucağında  gördüm . Hayvan Uçarken başından bir saçma almış Avcısının önüne ovaya düşmüş.

         Hepimizde büyük bir av heyecanı sardı .  Bu büyük avın önünde Mürsel Engin Resimlerimizi çekti. Toy denen büyük kuşu hayretle ve dikkatlice inceledik. Öğrendik ki köylüler buna yaban hindisi diyorlarmış. Yerdeyken de Guluk.. Guluk diye sesler çıkartırmış. Çobanın duyduğu seslerde buymuş meğer..

           O büyük avı ve diğerlerini Orduya döndüğümüzde Yelken Kulüpte  Ünlü ahçı  Mehmet Ustaya teslim ettik.

            Özel Dostlarımızın da  bulunduğu bir ziyafet masasında Büyük bir tepside özel içli plavın üzerinde nar gibi fırında  kızarmış vaziyette yerini aldı.

                    Büyük Avcı Fahrettin Tercan büyük avı TOY’u dostlarıyla paylaştı...

             O sevgiden ve dostluktan yana güzel bir insandı.

           Fahrettin ağabey , Sevenlerin olarak  seni daima rahmetle ve özlemle anacağız.

              Sana Allahtan Rahmet kederli ailene ve dostlarına başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.

              Mekanın cennet, Allahın Rahmeti üzerine olsun.

      

ARSA SAHİBİNDEN

 

ÜNİVERSİTEYE İHBARNAME..!

 

 

          Ordu Üniversitesi Rektörlüğü 11.2. 2008 tarihinde Ordu Belediyesine yazdığı bir yazıyla Ordu Üniversitesi yanında bulunan 83.753.03 M2 imara açık  vatandaşların parselledikleri  arazileri  üzerine yapı yapılamaz  şerhi koydurarak imara kapatılmasını talep etmiş..

          Ordu Belediyesi  05,03 2008 tarihinde Belediye Meclis Kararı ile  Vatandaşın meskun imarlı  ve bir kısmı parsellenmiş arsalarını imara kapatmış arsa alım satım işlerini durdurmuş ve arazi sahiplerini mağdur etmişti.

        Yaklaşık dört yıldır arazileri üzerinde hiçbir tasarrufta bulunamayan alıp-satamayan arsa sahiplerinin mağduriyetleri her geçen gün artmakta tabiri caiz ise Kullanmadıkları arsa  paralara her geçen gün pula dönüşmektedir.

         Üniversite için zorunlu istimlak edilen, bitişik parsellerdeki  aynı mağduriyet yıllardır  Çevre yolu üzerinde bulunan onlarca arsa  ve ev sahipleri içinde geçerliyken  Üniversite için  kamulaştırılan  istimlak arazisi üzerinde bulunan arsa  sahiplerinden bir vatandaş neredeyse yok olan arsa hakları için   14 Haziran 2012 tarihinde İstanbul  34. Noterliğinden  Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne  gönderdiği İhbarnamesinin bir yerinde  özetle   şunları söylemektedir;

        

         “Arazimiz üzerine konulmuş olan imar kısıtlamasının kaldırılmasını veya imar kanununun 10. ve Kamulaştırma kanunu 10.m .ler uyarınca kamulaştırma işleminin tamamlanarak kamulaştırma bedelinin aşağıda belirlenen banka hesap numarasına yatırılması aksi taktirde bu arazilerimin fiilen el konulması ( kamulaştırmasız el koyma) nedeniyle mülkiyet hakkıma dayanarak tazminat ve diğer davaları açabileceğimi bilgilerinize arz ediyorum.” diyerek bir nevi şikayet ve bilgi edinme dilekçesini noter aracılığı ile Taraf olan Ordu Üniversite Rektörlüğüne  göndermiştir.        

                              

        ARSA SAHİPLERİ MAĞDUR..

 

 Üniversite ve belirlenen  Çevre yolu güzergahı üzerinde bulunan arsa sahipleri yıllardır arazileri üzerinde parasal  bir tasarrufta bulunamazken  arsalarını da  satamamakta evlerinin  üzerinde bulunan iş yerlerini dahi kiraya verememektedirler.

         Üniversite ve Çevre yolu için kamulaştırılan  arsaların  sahiplerinin  yıllar süren mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi istimlak paralarının ödenmesi arsa sahipleri ile el sıkışmaları gerekmektedir.

         Arsa mağduru vatandaşların beklentileri  budur.

         Doğru olan da budur..


HEPİMİZE AFİYET OLSUN..!

 

Kanal Türk Tv’de    program yapımcısı Mehmet Aydın’ın hazırlayıp  sunduğu Neşter’i  gecenin geç saatlerinde izleme fırsatım oldu. Program Ülkemizde bir çok yiyecek imalatında kullanılan  GDO’lu ürünleriyle ilgiliydi. Bildiğimiz konulardan birisi de  genetiği değiştirilmiş organizma lı  Fındık ezmesi ,fındık füresi olunca daha önceleri benimde birkaç kez yazdığım bu garipliği uzmanından daha da  dikkatli dinlemeye başladım, dinledikçe gecenin saat 02’sinde   de uykum kaçtı elime kağıt kalem alıp GDO uzmanının anlattıklarından   notlar  almağa başladım.

          Neşter programında sunucu, GDO uzmanı ve konuklarının anlattığı insan sağlığına zarar verebilecek yiyecek maddeleri zincirinin bir diğer halkası Fındık ezmesi ve  füresi ile ilgili duyduklarımız bir zamanlar fazla dikkat çekmemiş olmalı ki  dikkate alınmamış ilgi çekmemişti. Ama yoktan icat edilmiş .! Fındık  ezmesi ve Füredeki garip tehlikeyi Ulusal Tv de Prof  gıda uzmanından ve Tv den daha da hayretler içinde  dinliyor kamuoyu..

           Kaliteli sağlıklı güvenilir fındık ve fındık mamulleri işleyen özel  firmalarımız  ürünleri tartışılmaz ancak  fındık yağı üreten ve tonlarca ağırlıktaki  preslerden çıkan fındık küspesi ile kavrularak beyazlatılan  fındık   zarını soya yağı ile büyük mikserlerde karıştırılarak yapılan  merdiven altı fındık füreleri ve ezmelerinin  iç piyasalarda satıldığı yıllardır söylenmektedir.

           Eski Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu ile birlikte Eski Orsan Un Fabrikasının olduğu yerde kurulan Silah Atölyesine gazeteci ı arkadaşlarla birlikte  geziyorduk.

            Eski Orsan  Arazisi   üzerinde bulunan Yem fabrikasının arka deposunun önünde birkaç kamyon yükü kurumuş camış  hayvanı  pisliğine benzer bir yığın gördüğümde dikkatimi çekti. Oradaki bir görevliye bunun  ne olduğunu sordum Soya fabrikasında yağı alınmış fındıkların  küspesi olduğunu ve yem sanayinde kullanıldığını  söyledi.

           Soya yağı  fabrikasında Fındık yağı için  preslenmiş kurumuş  fındık küspesinin bir  parçasını   elime alıp biraz inceledim soya fabrikasından ihale ile alınan fındık küspesinin burada yem sanayinde kullanıldığını öğrendim. Daha sonraları da fındık yağından tamamen ayırtılmış preslenmiş küspelerden işini bilen bazı müflis tüccarların , uyanıkların özel gayretleriyle ve bazı yan katkı malzemeleri ile karıştırılarak fındık füresi yapıldığını duymuştum . Son icat bu bir garip  üretim fındık füresi o tarihlerde yurt içinde değişik çikolata ve pasta sanayi   imalatlarında kullanılıyormuş..

       Fındığın uyanıkları bitmez.. Bir zamanlar Gürcistan -Azerbaycan Fındığını Türkiye’ye kaçak yollarda getirdiklerini Bizim kaliteli  fındıklarla karıştırıp Avrupaya sattıkları söyleniyordu. Türk fındığı kalitesine  ihanet eden adamlar zamanla Fabrikalı hatırlı ..! tüccar oluyorlar. Fındık küspesinden  soya yağından fındık zarından Fındık füresi fındık ezmesi  yapanlar  daha çok dinleriz Kanal Türk Neşter Programlarında.

         Füreyi kalitesiz sağlıksız  yapıp satanlar bu mucit tüccarlar  Tv  programlarını  izlerken de eminim  kıs kıs gülerler..

        O gece   Neşter Programında sadece fındık konuşulmadı tabii..Ette Domuz eti kabusu..Çayda kahvede aflatoksin, Ekmekte boya.. Sofralarımıza gelen Zeytin’deki gariplikler,Yoğurtta alçı say saya sayabildiğin kadar...

           Neyi yiyeceğimizi,Neyi yemeyeceğimizi  şaşırır olduk..

       Bir zamanlar Yine bir tv programında kabartma tozu katkılı  Francala ekmeğini yayında  ortadan ikiye kopardılar  çakmağı çaktılar ve ekmeği tutuşturdular... Beyaz Ekmek ununda nasıl bir katkı maddesi varsa içindeki bu katkı maddesi  alev almıştı . Bu acayipliği de   bütün Türkiye izlemişti sanırım...

         Neşter programında Gıda  Uzmanı Profesör Kenan Demirkol ayrıca esmer dediğimiz  Ekmekte boya kullanıldığını belirtip Kahverengi buğday gördünüz mü diye de sordu..!”

         Merdiven altı imalatında Fındık  küspesine soya yağı katkılı Fındık füresi, Fındık ezmesi,  alçı katkılı yoğurtlardan söz etti . İnsan sağlığına özelliklede gelişmekte olan  çocuklarımızın  sağlığına  zararlarını anlattı.

       

       Yaşantımızda evlerimize   garip GDO’lu  domatesler, sebzeler Kabak tefeğine aşılı   kabak kokulu  kesmece karpuzlar  girdi..!

          Ne diyelim..

         Hepimize afiyet olsun...

                
NEREDEN NEREYE GELDİK...!

 

 

       Çok eskilerde evlerimizde yiyeceklerimizi muhafaza etmek için tel dolaplar vardı. 1954 lerde evimize ilk defa Crosley marka 110 voltluk 220 volt ilave trafolu yuvarlak köşeli buz dolabı alındığında evimizde bayram havası esmişti. Yiyeceklerimiz kahvaltılıklarımız tel dolaptan buz dolabına taşınmıştı.

      Yazın sıcak bunaltıcı günlerindeki buz gibi bir bardak soğuk su inanılmaz güzel bir olaydı.

        Buz dolabımızın olmadığı zamanlarda ise  evimizin sokağının  köşesindeki yaşlı amcanın bakkal dükkanından talaş tozu içerisinde muhafaza edilen kesilmiş buz kalıpları alırdık. Yazın evlerine gidenlerin ellerinde ortasından iple bağlı bu buzları genellikle sıcak yaz günlerinin  olmazsa olmazlarından birisiydi.

        Yazın Mahalle bakkallarında satılan bu buzlar ise Kazım Karabekir Caddesi üzerindeki BİM mağazasının karşı kösesindeki tarihi taş binanın altındaki  Belediye buzhanesinden temin edilirdi..

        Yine o yıllarda her evde ya kuzine veya Pompalı gaz ocakları bulunur bu ocaklarda evin yemek ihtiyaçları pişirilirdi. Daha sonraları ise fitilli HOT marka ocaklar evlerde yerini aldı.

          Bir zaman sonrada Gaz tüplü modern ocaklarla tanıştı evlerimiz . Gaz tüpleri evlerimize rahatlık kolaylık getirmişti..modernleştik bir anda sanki.

        Şehrin elektrik ihtiyacı Düz mahalledeki eski kiliseye yerleştirilen büyük bir dizel motordan elde edilir, Geceleri saat 12’lerde motor durdurulur şehir karanlıkta kalır bekçi düdüklerinin sesleri sabahlara kadar devam ederdi. Nazif bey içme  suyu musluklarımızdan haftada bir iki defa akardı. Sahil yolu 1960 larda denizin doldurulmasıyla yapıldı. Şehrin en güzel koyundaki  büyük kumsal kayalarla dolduruldu. Şehre deniz yolu ile ve büyük tek direkli Penelerle demir çimento kavun karpuz ve toptancı malzemeleri getirtilirdi.

           Sabahtan Giresun samsun istikametine yolcu taşıyan Kavuş Ulaş isimli küçük  burunlu otobüsle Samsun’a gidiş geliş tek yoldan  gider bazı ihtiyaçlarımızı alır akşamın karanlığında Ordu’ya dönerdik. 1959 da Ordu’dan samsun’a koç boynuzu yolundan bir günde gittik o akşam samsunda otelde kaldık sabahleyin  buharlı Kara trenle iki gün bir gecede Sivas’a yolculuk yaptık.

       Ordu kış aylarında  genellikle fındık kabuğu ve odun kömürü ile ısınırdı.

           1956-58 lerde Ordu  Devlet Hastanemiz Keçiköyü-Güzelyalı mevkiindeki yerinde  5 doktor 7 hemşire ve hastabakıcıyla  hizmet veriyordu

             Daha sonraları hayatımıza taş kömürü girdi. Peşinden hava kirliliğini kömür kokusuyla  solumaya başladık i. Yıllarca taş kömürünün  havaya bıraktığı insan sağlığına zararlı  partikülleri ve karbondioksit gazlı insan sağlığına zararlı kötü dumanını genizlerimiz yanarcasına soluduk.

       Zaman zaman Boztepenin eteğinde  Selimiye ve Nizamettin mahalle sınırındaki yanan Kireç ocağından yıllarca Ordu’ya yayılan zehirli gazlardan oluşan dumanla da O bölgenin insanı uzun zamanlar  kabuslu günler yaşadı.Yine uzun yıllar kış aylarında resmi dairelerin ve evlerin bacalardan yükselen kömür dumanları şehrin üzerine kabus gibi çöktü..

          Onu da soluduk ciğerlerimize çektik..

       Yaşadığımız zaman dilimi içinde  bu yazdıklarımın   çoğundan eser kalmadı. Gelişen teknolojiye ayak uyduruyoruz. bunları yaşayanlar bilirler , Bizden yaşlı büyüklerimizin Ordu anılarında ise  geçmişe dönük kim bilir daha  neler vardır.

 

             DOĞAL GAZIN

            BEYAZ DUMANI...!

          

      Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ordu’lu Hemşerimiz M.Hilmi Güler’in Ordumuza kazandırdığı bir çok yatırım hizmetinde,özellikle de  Çevre yolu ve Havaalanı projelerinin de oluşum programlarında , Özel çabası  emeği ve imzası vardır.

        Sivas Üzerinden yaklaşık 900 tır  doğalgaz borusu ile yayla üzerinden Ordu’ya getirilen ve  Bir çok mahallede faal kullanılan Doğal Gaz hizmeti de bunlardan birisidir. Hilmi Güler’in Bakanlığı döneminde Güler’in  özel gayreti ve talimatları sayesinde Ordu yavaş yavaş kötü kömür  kokulu  karanlık dumandan kurtuluyor ve rahat nefes alınır hale geliyor.

         Ne var ki programlı mahallelere döşenen doğalgaz boru hizmetleri bazen anlamsız bir şekilde duruyor ve ilerlemiyor. Fidangör mevkiinde Zaferi milli mahallesi çıkısındaki Çelebi Apartmanına kadar gelen doğalgaz nedendir bilinmez Çelebi Apartmana doğal gaz verildikten sonra bitişiğindeki apartmana gelince  duruverdi.

      Doğalgaz İşçileri grev mi yaptılar..!

      Bitişik binayı, mahallenin geri kalanını protesto mu ettiler..!

         Bu sadece gözümüzün önündeki bir garip  olay bunu anlatılan onlarca örnekle çoğaltabiliriz. Bence bunun bir izahı olmalı diye düşünüyorum.

         Kış akşamları Fidangör mevkiine çöken kara kömür dumanlarının arasında Çelebi apartmanının bacasından ve diğer şanslı mahallelerin  apartmanların bacalarından süzülerek çıkan Doğalgazla çalışan beyaz  kalorifer dumanlarını gördükçe Hemşerimiz Eski Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanımız M.Hilmi Güler’e Ordu’luların bir vefa borcu olduğuna inanıyorum.

       Yoksa yanlış mı düşünüyorum..?

        

     

 

NAZİF BEY ÇEŞMESİ ...

 

TUNCER ENGİN

    Halk arasında bir deyim vardır ..”Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı var” derler  bu tekerlemeyi  kahve muhabbetlerinde söyler dururuz.  Nazif Bey suyunun hatırı ise seksen yıldır devam ediyor.

        Turnasuyu Kapçullu mahallesinde Yoroz sapağında Vali Nazif Ergin’in Oğlu Arısan Ergin tarafından Ordu’lulara armağan olarak seksen sene sonra Mimar Emin Öztük’e yaptırılan Anıt Çeşme ile daha çok uzun yıllar anılacak  Nazif bey suyu..

          Vali Nazif Beyin Dünyadaki sınır tanımayan doktorlar guburu üyesi oğlu kalp Ünlü damar cerrahı Prf.Dr Arısan Ergin   80 sene sonra Ordu Tıp Fakültesi hastanesinde bir dizi kalp kapakçığı ve Aort damarları  ameliyatları yapmak için geldiğinde bir sohbette  öğrendiği babasının büyük hizmeti  ,Babası  Nazif bey suyunun  hikayesini..

1933 yılında Ordu Valisi olarak görev yapan Nazif Ergin’in Ordu’ya yaptığı en hayırlı hizmetlerinin başında hiç kuşkusuz  Turnasuyu Yoroz dan Ordu(ya getirttiği  Akobuz suyu, Halkın tabiriyle ve seksen yıldır anılan  diğer adı ile .. Nezif Bey suyudur...1956 larda  19 Eylül ilk okulu  öğrencisiyken  hatırladığım Nazif Bey suyu evimizin musluklarından  haftada bir iki gün akardı ve bu suyu daha öncede yazmıştım mutfaktaki  lavobamızın yanındaki içi sırlı özel  küplerde muhafaza ederdik.

Zamanımızda bu suyun tadını bilenler,  Nazif bey suyunu içmek isteyenler arabaları ileTurnasuyu  Yoroz’a gidip damacanalarla bu suyu evlerine getiriyorlardı.

          Cumartesi günü Vali Nazif Ergin’in oğulları Merih Ergin ve  Arısan Ergin’in yaptırdığı Anıt Çeşmenin mütevazi açılış merasimine gittim  Mimar Emin Öztürk gerçekten güzel  bin anıt çeşme yapmış eline yüreğine sağlık.  Çeşmeden istifade eden su alan yöre insanlarının bu anıt çeşmenin yapımından mutlu olduklarını gördüm.

             Dr Ergin’e  Çeşmebaşı sohbetimizde Babanızın görev yaptığı zamanda siz var mıydınız diye sordum “O yıllarda beni 5 yıllık plana almamışlar” diyerek gülümsedi.

              Çeşmenin yapımı için özellikle teşekkür ettim.

        Açılış öncesi Vali Nazif Engin’in oğlu Arısan Ergin Yaptığı konuşmasında Çeşmenin yapımına destek olan herkese teşekkür ediyorum. Babam Ordu’lularla birlikte bu suyu 80 yıl önce Ordululara kazandırmış. Bizde babamızın anısını yaşatmak için buradayız inşallah bu çeşme nice yıllar Ordu’lulara hizmet verir.

         Bu çeşmeyi size emanet ediyorum şeklinde konuştu...

        Ordu Vali yardımcısı  Gülyalı Kaymakamı Yemen Bayrak’ın güzel konuşması sonrası mahalleden bu suyu devamlı kullanan   bir yaşlı bayana çeşmenin açılış kurdelesini Vali yardımcısı  ve Arısan Ergin’le birlikte alkışlarla kesmesi güzel bir jestti.

         Açılış  sonrası çeşme önünde Vali Yardımcısı Yemen Bayrak ve Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ’la birlikte  hatıra fotoğrafları çekildi bardak bardak Nazif bey suyu ikram edildi..

         

           ESKİ ORDU FOTOĞRAFLARI

            SERGİSİ

         Prf Dr Arıkan Ergin sadece Vali Babası adına  Anıt çeşmeyi yaptırmadı, Ordu’nun 80 sene önce çekilmiş resimlerden oluşan  daha önceler ihiç bir yerde   görmediğimiz Ordu ve Ordu insanı fotoğraflarından oluşan bir albümü de  Ordu’lulara hediye etti... 

         Çeşme  açılışı sonrası Ordu Kültür ve Sanat merkezinde 80 sene önce çoğunluğu Foto (Nucumi ) rumuzlu  Temel Uzlu tarafından çekilen  zamanın Valisi Nazif Ergin’e Ordu’dan ayrılırken Gazeteci Ali Rıza Gürsoy tarafından hediye edilen albümden seçilerek özel büyütülmüş,   şimdiye kadar hiç görmediğimiz eski Ordu Fotoğrafları sergisini  zevkle izledik..

       Eski Ordu Fotoğrafları meraklılarına özellikle  tavsiye edilir. Bu sergiyi görmeye giderseniz Kız meslek Lisesinin bahçesinde bir konteynır barakada uzun yıllar sergilenen Cumhuriyet Eğitim Müzesi daha sonra bir okulun karanlık deposunda   muhafaza ediliyordu..

          İl Kültür Turizm müdürlüğü Ordu Cumhuriyet Eğitim Müzesinin tescillenmiş belgelerini   Kültür Sanat Merkezinin Aydınlık bir köşesinde layıklı bir şekilde Ordu’luların beğenisine sunuyor.

       

       

 

         GAZETECİ BİLAL KÖYDEN’İN

 

                             ÇIRAĞI!..

 

         Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın Gazeteci Erol Karaer,Gazeteci Ünal Yıldız ve benimde bulunduğum bir sohbet toplantıda Gazeteci Bilal Köyden’in 1953 yılında kendi yaptığı Baskı makinesi ve dizgi  mürettipliğini hanımının yaptığı  ve yayınladığı Ordu Postası Gazetesini Uzunisa köyündeki evinin altında  basan makinesinin çok eski yıllarda  Basın müzesinde olduğu konusu gündeme gelmişti.

         Çok eskilerde  İstanbul’ Beyazıt’ta Basın müzesinde bu makineyi aradığımı ve böyle bir makineden yetkililer  haberlerinin olmadıklarını söylediler bana.

             Arkadaşlarla 1919 tarihinde Ordu’da basılan İlk Güneş gazetesinden bu güne Ordu’da Cumhuriyet döneminden günümüze  Güçlü bir basın hareketliliği yaşandığını  konuştuk.

         Ordu’da Anadolu Basınında simge isimlerin başında Ali Rıza Gürsoy Bilal Köyden İsmail Hakkı Garipoğlu gibi isimler ve onların unutulmaz gazeteleri gelmektedir.

          1921 yılında yayınlanan  İsmail Hakkı Garipoğlunun Güneş Gazetesi, 1927 yılında Bilal Köyden’in Güzelordu Gazetesi, 1922 yılında Ali Rıza Gürsoy’un yayınladığı Tekamül Gazetesi ile 1933 Cumhuriyetin 10.yıl anısına düzenlenen gazete yarışmasında birinci sayfa  düzenlemesiyle kazanılan birincilik ödülü ve Atatürk tarafından  500 Tl ile ödüllendirilen Ordu’da bir  Anadolu gazetesi idi Tekamül...

        Daha sonraki yıllarda Ordu Belediye Başkanlığı görevini de uzun süre yapan Ali Rıza Gürsoy Gazetesinin adını Gürses olarak değiştirir.

       Tekamül artık Gürses olarak Ordu halkına ulaşmaktadır..

     1980 li yıllarda  Düz mahalle Becelgen sokaktaki Gürsoy’ların  evinin altındaki  son  yerindeki mürettip  Çetin Kamber in ustalığını yaptığı Gürses gazetesi büyük bir sel sonrasına teslim oldu. Eski makineleri ve arşiv gazeteleri çamurlu suların altında kaldı..

      Bir müddet sonra da 1910 tarihli Tekamül- Gürzses’in yarım otomatik el sallamalı baskı makinesi bir ilçemize satıldı.

          Bu efsane gazetenin tarihi eski makinesi tarihin sayfaları arasında yok oldu..

      .Ordu Basın tarihinin unutulmaz ve unutulmayacak gazetelerinin başındaki isimlerden birisidir Ali Rıza Gürsoy’un gazetesi Tekamül-Gürses’dir...Ve onlar  Cumhuriyetin , Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucularıdır.

       Daha sonraları Ordu’da yayımlanan el sallamalı  gazeteler zaman içerisinde yarım otomatik baskı makineleri , el dizgisi intertayp ve bilgisayar Ofset donanımları teknolojisiyle  basın meşalesini günümüze kadar başarı ile taşımışlardır Gazete sahipleri   .Bu süreyi en uzun yayın hayatıyla gerçekleştiren   Rahmetli Em.Bnb Gazeteci  Rıza Şimşek’in Ordu yayın hayatına  kazandırdığı 46 yıllık  Ordu  Sesi Gazetesi  sonrası Tribün Gazetesidir  .   

     Ordu’da 30 yıllık geçmişiyle Karadeniz 52 gazetesi 21 yıldır yayın hayatına devam eden Ordu Olay Gazetesi   uzun süreli yayın yapan gazetelerin başında gelmektedir..

       1915 senesinde Güneş gazetesi ile  başlayan Ordu Basın tarihi günümüze kadar  mücadele ve başarılarla geldiğini biliyoruz.Ve geçte olsa Ordu’da  bir basın müzesi düşüncesi  eski gazeteler eski makinelerle eski arşiv gazetelerle  ilgili toplayabildiğimiz bütün belgeleri bir çatı altında sergileme ve gelecek kuşaklara görsel olarak  bir basın müzesi oluşturmak istiyoruz.Ordu Gazeteciler Cemiyeti öncülüğündeki bu oluşuma en büyük katkının da sayın Valimiz Orhan Düzgün ile Belediye başkanımız sayın Seyit Torun’un himayelerinde ve desteklerinde  olacağına inanıyoruz.

           İlgilerini bekliyoruz..

        

              BİLAL KÖYDEN VE

            BASKI MAKİNASI

 

      1927 senesinde Güzelordu  Gazeteci  Bilal Köyden Yazı devriminden sonra Uzunisa Köyündeki evinin altında kendisinin tahta ve demirlerden yaptığı baskı makinesiyle Türkiye’nin ilk köy gazetesi olan  Güzelordu gazetesini yayınladı.

    Türkiye’de ilk ve tek olan Bilal Köyden’in bu yokluklar içerisinde gerçekleştirdiği baskı makinesinin  daha sonraları basın müzesine gönderildiğini büyüklerimizden duyduk. Basın müzesi arşivlerinde kayıtlı ise müzemiz kurulduğunda bu efsane  makinemizi eski bir gazeteci olan  Kültür ve Turizm bakanımız Ertuğrul Günay’ın katkıları ile geriye ORDU Basın müzemize isteyeceğiz..

        Ordu  Gazeteciler Derneği Başkanlığı yaptığım yıllarda Ordu Sanat Evi ORSEV ile birlikte yaptığımız girişimler sonrası İbrahim Dizman’ın da büyük katkıları ile  Ordu Belediye Eski Başkanı Fikret Türkyılmaz zamanında Bilal Köyden Parkının ve  Bilal Köyden’in Anıt Gazetesinin ve büstünün  açılışını yaptık.Yanına da eski bir dizgi makinesi koyduk...

        Bilal Köyden anıt parkının  mutluluğunu  benim başkanlık dönemimde yaşadığım için sevincim sonsuzdur. Gazeteci arkadaşlarımla gündeme getirdiğimiz Basın Müzesini Sayın  Valimiz Orhan Düzgün’ün himayelerinde ve Ordu Basınının katkılarıyla  ile  gerçekleştirebilirsek eski bir gazeteci olarak  daha da mutlu olacağım.

     Basın Müzesi  oluşumda bize en büyük manevi  katkıyı ve öncülüğü Gazeteci Bilal Köyden’e babası tarafından çırak olarak teslim edilen Gazeteci Büyüğümüz ağabeyimiz Güzel Ordu Gazetesinin çok eskilerdeki  çalışanı   Ordu Olay Gazetesi köşe yazarı O.Rüştü Baş’ın yapacağını biliyoruz.

     Geçenlerde Rüştü ağabeyi  telefonla aradık İstanbul’da olduğunu torun sevmeye gittiğini ve telefonumuza cevap verdiğinde Sarıyer’de sahilde bir balık ekmek kuyruğu sırasında da olduğunu söyledi...

       Haftaya geliyorum dedi....

      Afiyet olsun ...

     Gazeteci Bilal Köyden’i..  Gazetesi Güzel Ordu’yu Ahşap ve demirden yaptığı  baskı makinesinin akıbetini Bilal Köyden’in  Çırağı ve zamanın tanığı  O.Rüştü Baş’tan  öğreneceğiz....   

     Basın Müzesine kavuşmamız  umuduyla...

       


 

BALIK HAVUZLARI   VE

       DENİZ KİRLİLİĞİ...

            Ordu’muzun en güzel koylarına kumsallarına balık çiftlikleri yerleştirerek doğayı ve denizlerimizi kirleten  ticari zihniyet hepimizin bildiği Çeşmeönü mevkiinin doğal güzelliğini  ve denizin  ekolojik dengesini bozarak  sahil turizmine yıllarca darbe vurmuştur.

   Perşembe ilçemizin  Çeşmeönü’ndeki  O  güzelim koyunda bir talihsizlik döneminde kıyılara çok yakın yerleştirilen dahası müsaade edilen yüzlerce balık havuzların antibiyotikli katı yemlerinden kaynaklanan biyolojik ve  kimyasal kirliliğin faturası zaman zaman Çeşmeönü’ne yazları denize girmek  için gelen yüzlerce insanda, çocuklarında ertesi gün  vücutlarında ki enfeksiyon cilt kızarıklarında ve iltihaplanma belirtilerinde   görülüyordu.

    Denizden karaya esen rüzgarların balık havuzlarından   getirdikleri garip pis kokular da çabası . Denizin fırtınalı ve kalaşlı zamanlarında bu kirliliğin daha da yakın tanığı oluyorsunuz...

         Balık havuzlarına atılan katı yemlerin büyük bir bölümü ve balık pisliklerinin havuzların altında  dar bir yerde toplanması  havuzların altında bir çamur..! tabakası oluşturuyor ve dip akıntıları ile bu atıklar deniz kenarına kumsallara kadar sürükleniyor Çeşmeönü sahillerinde garip kokular insanların tepkisini çekiyordu..

          Bütün bu olumsuzluklara rağmen Perşembe  Çeşmeönü doğal plajlarının bulunduğu güzelim koy insanların cazibe noktalarından birisi konumundaydı.

      Çeşme önü sahilleri sitelerin civar tesislerin ve evlerin  kanalizasyon  Atıklarının denize ulaşmadığı bir konuma getirildiğinde ve balık havuzlarından kurtarıldığında inanıyorum eski güzelliğine kavuşacak Ordu Deniz turizmine olumlu  katkılar sağlayacaktır.

PERŞEMBE   ÇEŞMEÖNÜNDEN

EFİRLİ - KUMBAŞI EFİRLİ SAHİLLERİNE

 

    Perşembe Belediyesinin Perşembe sahillerini Balık Havuzları  işgalinden kurtarılması adına yıllardır  verdiği Hukuk savaşını kazanması sonrasında havuzların sahipleri Perşembe sahillerinde barınamayacaklarını gördüklerinde havuzlarını Ordu Kumbaşı- Efirli sahillerine taşınmanın yollarına başvurdular.  Gerekli yerlerden izinlerini kopardılar ve Altaşlar’a ait ilk yeni 5 balık havuzun montajını Kumbaşı  Balıkçı barınağında monte etmeye başladıklarında  Kumbaşı ve Efirli mahallelerinin Muhtarları ve yaşayanları  başlarına gelecek Balık Havuzları deniz felaketini gördüler.

      Güzelim Turistik Kumsallarını ve Halk plajı sahillerini kollama ve korumaları adına aralarında toplandılar yetkilileri ziyaret ettiler.

         Perşembe’den mahkeme kararıyla sökülecek Balık havuzlarının neden Ordu Sahillerinde kurulacağını sormuşlar ilgililerden “son anda haberimiz oldu” cevabını alan Kumbaşı Mahallesi Muhtarı Hüseyin Avni Uzun ve Efirli köyü muhtarı Remzi Çakmak Balık Havuzları konusunda mahalle ve köy halkı ile önceden bilgilerinin olmadığını havuzların oldu bittiye getirildiğini ve bölgelerinde doğayı ve çevreyi kötü yolda etkileyecek Turistik sahillerimizi bozacak bu girişimi kabul etmeyeceklerini belirtip hukuki yollara başvuracaklarını Kumbaşında yaptıkları bir basın açıklaması ve mahalleli protestosu ile yetkililere duyurmaya çalıştılar..       

        Çok sayıda katılan mahalle halkı ve duyarlı sivil toplum örgütlerinin ilgilileri ve basın mensuplarının da katılımıyla  protestolarını gerçekleştirdiler. Yetkilileri duyarsızlıkla itham ettiler   haklarını yasal yollardan arayacaklarını söylediler.

          Turistik Kıyılarımızda balık havuzları istemiyoruz .çocuklarımıza temiz deniz bırakmak istiyoruz dediler..

        Bir çevre sakini bağırdı “Altaşlar’ın hiç bir mamullerini kullanmayalım” diye . Çevre sakinlerinin çocuklarının  taşıdığı pankartlar dikkat çekiciydi.

-          Bana temiz bırakıldı .Bırakın temiz kalsın..

-          Siyaset kirletiyor Adalet temizliyor..

-          Allah rızası için denizimizi kirletmeyin.

Türk Bayrakları Pankartlar ve davul Zurna eşliğinde Karayolunda bir müddet yürüyen çevre sakinleri balık Havuz Protestolarını olaysız bir şekilde bitirdiler.

      

        PERŞEMBE’DE YASAK OLAN

        ORDU’DA YASAL MI OLUYOR..!

 

        Gelelim sözün özüne  Perşembe Çeşmeönü sahillerinde yıllarca doğa ve çevre kirliliği yaratan , deniz kirliliği ve kötü kokular saçan balık Havuzları Perşembe Belediyesinin yıllarca verdiği Hukuk savaşı sonucu kaldırılıyormuş...

        Ordu Valiliği ve Ordu Belediyesi Doğayı ve Turistik Kumbaşı ve Efirli Sahillerimize Kara bir leke gibi yamanacak bu olumsuzluğa kucak mı açacak.

         Bekleyip göreceğiz..


 YAZDIĞINI GÖREBİLMEK!..

TUNCER ENGİN

Geçtiğimiz günlerde  rahmetli annemden miras kalan Şekerle  uzun bir süre  idare ederken şekerin kontrolünü kaçırınca göz tansiyonum biraz fazla oynamış olmalı ki bir saban aniden  ortalık grileşti. Hiçte alışık olmadığım bu tarz beni rahatsız edince de Gazeteci Erol Kareer  arkadaşımın koluna yapıştım soluğu göz doktorumda aldım. Göz Tansiyonumun birdenbire çıktığını beni salladığını öğrendim. Doktorum beni bir güzel muayene etti gözüme ilaç damlattı göz tansiyonumu ölçtü gerekli makinelere soktu göz ilaçlarımı verdi bir hafta sonra kontrole gelmemi istedi ilaçlarımı muntazam kullanmamı istedi. Bir hafta sonra tekrar Gözde Lazer Göz Hastalıkları Merkezine gittim.Doktorum  yeniden güzelce   muayene edip göz tansiyonuma baktı. Özel gözlüğü takıp duvardaki harfleri okuttu görüntüler ilki gibi değildi. Bazı harfler haricindeki harfleri seçebiliyor daha rahat okuyordum.Eskiye göre göz tansiyonumun  normal verilere döndüğümü söyledi. Ertesi gün gözümün AUTOMATED PERİMETER ölçümleri yapıldı.  Onun değerlendirmesinde bir  Beyin Tomografisi istedi beyin ve sinir hastalıkları doktorunun görmesini istedi. Sınıf arkadaşıma Devlet hastanesine gittim. Muayene ettikten sonra Beyin Tomografisi için Hastanenin Emar Merkezine gönderdi. Randevu günümüz ve saatimizde hastaneye gittiğimizde Şans bu ya... Hastanenin Emar Merkezindeki Tomografi makinesinin bozulduğunu gördük.

      Bu defa  bir hafta sonraya yeniden   randevu alabildik . Tekrar günümüz geldiğinde Tomografi çektirenler bilirler yaklaşık kırk dakikada ilaçlı tomografi için makinede kaldım.. .

 Halk arasında bir deyim vardık “Allah kimseyi hastaneye düşürmesin ..Hastanesizde bırakmasın “ derler.. Bir korku ve sıkıntı tünelinde  daracık bir yerde..  garip makine sesleri arasında yaklaşık kırk dakika..

      “ Yalnız ve Cesur’u oynamak..!

      Beyin Tomografimi uzun uğraşılardan sonra çektirmesine çektirdim ama resmi  raporu Ankara’dan geliyormuş onu da öğrenmiş olduk.

             21 Nisan’da ki Beyin Tomografisinin  raporunu  9 Mayısta  ancak elimize alabildik. Buna da şükürler olsun “ beterin beteri var” derler hani..!  Beyin tomografimizi beyin doktorumuza ancak gösterebildik.

Göz tansiyonumuzun yükseldiğinde, Şekerimizde çıkmıştı işte o zamanlarda ufak çapta farkında olmadan beyin kanaması geçirmişiz. Etrafı gri görmemizin harfleri bulanık görmemizin sebebi de böylece tescillenmiş oldu. Şimdilik ameliyatlık işimiz yokmuş bu ufak kanama zaman içerisinde kaybolurmuş ilaçlara devam da yeni bir tusunami dalgası gelmezse...!

     Yani bir aydır başımıza gelen sıkıntılar bunlar. Bir aydır  sokakta yürürken tanıdık yüzlerdeki gri görüntüler yeni yeni netleşiyor. Bazı arkadaşlarım stem ediyor yanından geçiyoruz görmüyorsun diyorlar. Elimde olmayan sebeplerden dolayıdır ki özür diliyorum...

       Yine yaklaşık bir aydır da bilgisayarımda  yazı yazamıyordum. Bilgisayarımın başında gözümde  Gözlük, gözlüğün önünde elimde  mercek  bak ki bilgisayardaki yazıyı takip edesin.

       Göz doktorum bu zaman içerisinde gözlüğümün camlarını değiştirdi şimdilik biraz rahatladım sanki.   Tedaviye ilaçlara devam.. buna da şükürler olsun. Puslu gri  Görmek, bir gazete deki küçük yazıları  okuyamamak gerçekten sıkıntı veriyor..insana daral geliyor..! derler ya aynen öyle. . 1970 ‘ler den günümüze Ordu’muzda gazetecilik yapmaya özen  gösteriyorum zaman zaman elimizde olmayan sebeplerden durakladığımız da oluyor.

          Rahatsızlandığımı duyunca büromuza gelip geçmiş olsun dileğinde bulunan Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek ile  Değerli doktorlarımız Op.Dr Erkan Oğuz ve Op.Dr .Ali Bacınoğlu’na şahsıma  gösterdikleri yakın ilgiden dolayı en samimi duygularımla  teşekkür  ederim.

 İnsanın gazete okuyabilmesi..yazdığını okuyabilmesi çok güzel bir şey.Her şeyin başı sağlık..

Tekrar yazabilmek, okuyabilmek  umuduyla sağlıklı günler dilerim...
 

    

                              AÇILIYOR...

                  ORDU DEVLET TİYATROSU...

                             TUNCER ENGİN

                   Cumhuriyet tarihimizin en çalışkan,başarılı  Kültür ve Turizm Bakanı  Ordu’nun evladı Ertuğrul Günay’ın gerçekleştirdiği ,Ordu’muz için büyük hayallerinden birisi olan Kültür Sanat Merkezimizde 28 Mart Çarşamba gecesi saat 19.30 da Yine Bakan Günay’ın Ordulu hemşerilerine sözünü verdiği Ordu Devlet Tiyatrosu Perdesini bu kez Ordu’lu sanatseverlere  açacak.

                    Yine  aynı yerde Ordu Kültür Sanat Merkezinde  28 Mart-1 Nisan 2012 tarihleri arasında 52 Yayınevinin binlerce kitapla katılacağı Ordu 1. Karadeniz Kitap Fuarının saat 17.00 deki açılışına Günay Ordu Valisi Orhan Düzgün’le birlikte katılacak. ..

                    Kitap Fuarı açılışı sonra Büyük Salonda Turan Oflazoğlu’nun yazdığı ,Şakir Gürzumar’ın yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosunun Dev Kadrolu oyuncuları GENÇ OSMAN’ı sahneleyecek.

                   O.D.T  Mart ayı programında Genç Osman. Nisan ayında  Profesyonel, Kerbela, Antigone, Bir Delinin Hatıra Defteri, Mayıs ayında Soğuk Bir Berlin Gecesi ve Murtaza  oyunları ile sahne alacak.

                   Laf aramızda size bir şey söyleyeyim kimseler duymasın da Ertuğrul Günay’ın  Bakanlığındaki  özel çabası olmasa Ordu Valiliği ile Ordu Belediyenin 17 yıl önce Ordu Kültür Sanat merkezi olarak belirlediği  arsası halen tel örgü ile çevrili olacaktı.

                    Önce Ordu Kültür Sanat Merkezimize kavuştuk bugünde Ordu Devlet Tiyatromuza...

                     Ordu Devlet Tiyatrosu Ordumuzda yaklaşık yüz yıldır var olan Tiyatronun daha da gelişmesi adına bir Milattır.

                    Emeği geçen herkese Özelliklede yüreği her daim Ordu için atan Ertuğrul Günay’a teşekkürler.  28.3.2012  

 

 

       


                 ORDU’DA TİYATRO DEVLETLE  

                        DAHA DA GÜÇLENECEK…

 

                  Ordu Tiyatro tarihini araştırdığınızda  Ordu’luların Tiyatroya olan  ilgileri 1908 Yılında sahnelenen Ünlü Şairimiz Namık Kemal’in yazdığı “Vatan Yahut Silistre” oyunu ile başlar ,daha sonraları Fevzi Güvemli, A.Rıza Gürsoy ve Hamdi Uzman düz mahalle Kilise yanındaki ahşap Rum Okulunda “ İntibak-i Milli (Ulusal Uyanış) oyunlarıyla tiyatro çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

               Cumhuriyetin ilanından sonra  İ.Hakkı Garipoğlu A.Rıza Gürsoy’un tiyatro çalışmaları sonrası İsmetpaşa ilkokulu binasında A.Nuri’nin “ Sekizinci” Reşat Nuri Güntekin’in “İstiklal” ve “Beş Devir” oyunları sahnelenmiş...

              1932 yılında kurulan Halkevleri ile beraber tiyatro çalışmaları “ Gençler Yurdu  ve Spor Yıldızı kulüplerinde de tiyatro yapılmaya başlanmıştır.

                            1954 yılında Ordu Kirazlimanı Gençlik Kulübü Kentin Kültür ve Sanat hayatına büyük katkılar yapmıştır.

                   O yıllarda  Sanatçı Kadir Pekbaş ve Sanat yönetmeni Aydın Üstüntaş’la birlikte birçok oyunu Sahneye koyup oynamışlardır.

             Rahmetli Aydın Üstüntaş’ın İstanbul’da  Üniversite de okurken sömestre tatilinde   Ordu’ya gemiyle gelmeden son harçlığı ile Eminönü’n de bir yayınevinin vitrininde gördüğü   “Harput’ta Bir Amerikalı” oyununun kitabını almış ve bu oyunu kalabalık bir ekiple Ordu’da sahneye koymuşlar başarı ile oynamışlar dır...

             1964 yılında  Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu  OBKT’nin kuruluşunda Vali Mustafa Karaer’in talimatı ile  Gazeteci,Sanatçı  Uğur Gürsoy’u görevlendirip İstanbul Şehir Tiyatrolarının Kurucusu büyük üstat Muhsin Ertuğrul’la görüşüp davet etmesi üzerine Ordu’ya gelmiş yapılan çalışmalar sonrası  OBKT’nin kuruluşu 19 Haziran 1964 te gerçekleşmiştir.

                Vali Mustafa Karaer’le görüşmeler sonrasında bu kez  Muhsin Ertuğrul’un görevlendirdiği Sanat yönetmeni Ergun Köknar ve Sanatçı Suna Pekuysal ile  Ordu’ya gelmiş  ve OBKT ilk oyunu “Hülleci” ile Halk Eğitim Salonunda  şimdiki Atatürk Kültür Merkezi’nde perdelerini Sanatsever Ordu’lulara açmıştır.

                46 yıldır OBKT ilk oyunu “Hülleci” 146.son oyunu Haldun Taner’in yazdığı “Eşeğin Gölgesi” ile gösterimine aralıksız  devam etmektedir.

                   

                                   ORSEV 

                1991 yılından bu güne kadar Ordu’muza  Sanat ve Kültür dalında güzellikler sunan sivil toplum kuruluşu   Ordu Sanat evi ORSEV 21 yıldır Ordu’da Sanata ve Kültüre  hizmet etmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyor.

                   Bu  günlerde  ORSEV yer sıkıntısı çekiyorsa  da yeni bir yer arayışı içerisinde, bundan sonra da Ordu Sanat evi ORSEV Ordu’da  Kültür ve Sanata katkılarını sürdürecek  bu yöndeki çalışmalarına devam edecektir.

                                       ORDU 

                           DEVLET TİYATROSU

                Kültür ve Turizm Bakanımız  hemşerimiz Ertuğrul Günay memleketi Ordu’ya Bakan olarak ilk geldiğinde     Sevinç Özel’in başkanlığındaki ORSEV’i  Eski Ordu Sinemasının altındaki yerinde  ziyaret etmiş, sanattan tiyatrodan konuşmaları sırasındaki sohbetinde   Ordu’da Devlet Tiyatrosunun açılması  yönünde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü ile görüştüğünün müjdesini vermişti.

               O sıralarda Bakan Günay’ın takiplerinde Ordu Kültür Sanat Merkezi inşaatı devam etmekteydi. 1.5 yıl gibi kısa bir zaman içerisinde Kültür Sarayımız tamamlandı açılışını 29 Ekim 2010 tarihinde  Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay yapmıştı.

                Günay’ın Ordu’ya hizmet  hayallerinden birisi  Ordu Kültür Sanat Merkezi gerçekleşmişti.

 

                      BAKAN  ERTUĞRUL GÜNAY

                             28 MART’TA ORDU’DA

                28 Mart 2012 Çarşamba gecesi Devlet Tiyatroları Ordu Sahnesinin açılış merasiminde Hemşerimiz       Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay söz verdiği Ordu Devlet Tiyatrosu sahnesinin açılımında  Ankara  Devlet tiyatrosunun 80 kişilik kadrosu ile  Turan Oflazoğlu’nun , Yönetmenliğini Şakir  Gürzumar’ın yaptığı GENÇ OSMAN’ı  Ordu Kültür Sanat Merkezi  büyük  salonda  Ordu’lu hemşerileri ile birlikte izleyecek.

                           Ordu Tiyatro

                        İzleyicisi Şanslı...

              Ordu’lu sanatseverler Ankara Devlet Tiyatrosunun   8 Mart’ ta sahnelediği “ Sinek Kadar Kocam olsun ,Başımda bulunsun” , 13 Mart’ta Samsun Devlet Opera ve Balesi Tiyatrosunun Oynadığı “ Bir Tenor Aranıyor” dan sonra 28 Mart’ta yine  Ankara Devlet tiyatrosunun “Genç Osman” Müzikali ile bir başka şenlenecek.

              Bu kez alkışlarımız  Ordu Devlet Tiyatrosu sahnemizin açılımı için ,

              Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Ertuğrul  Günay için olacak..

               Mart ayı içerisinde Ordu’da Devlet Tiyatrolarının 3 OBKT’nin 1 Orsev’in 1 Tiyatro oyununu Ordu’lu sanatseverler  izlemiş olacaklar.

                 Ordu’da  tiyatrolarımız güçlüydü,

                Ordu Devlet Tiyatromuzla daha da güçlenecek.


                                      OBKT ve

              EŞEĞİN GÖLGESİ

 

         Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu (OBKT) son oyunu, Haldun Taner’in yazdığı T.Murat Demirbaş’ın yönetmenliğini yaptığı OBKT sanatçılarının oynadığı Eşeğin Gölgesi adlı Müzikal oyunun  GALA gecesinde sanatsever Ordu’lularla buluştu.

         Oyun  beğenildi alkışlandı..alkışlandı...

       OBKT kuruluşu olan  1964 ten  bu güne kadar sahneye koyduğu ilk oyunu, Ergun Köknar’ın  Sanat Yönetmenliğini yaptığı misafir sanatçı Suna Pekuysal’ın sahne aldığı,  Hülleci’den günümüze yaklaşık 150 oyunu OBKT başarıyla sahneledi.

       48 yıldır sahnesinin perdesini  seyircisine  kapatmayan OBKT Türkiye’de şehir tiyatroları arasında da marka olmuş bizim için çok önemli bir sanat kuruluşumuz.

        Devlet Sanatçısı  T.Murat Demirbaş’ın yönettiği Eşeğin Gölgesi adlı iki perdelik müzikal oyunu Vali Orhan Düzgün,Belediye Başkanı Seyit Torun ,Jandarma Alay Komutanı İsmail Güzey ve eşlerinin de katıldığı Gala gecesinde  sanat sever Ordu’lular OBKT sanatçılarından güzel bir oyunu zevkle izleme fırsatı buldular. 

                  OBKT sanatçılarının başarıyla oynadığı  Eşeğin Gölgesi oyununu  izlemeyenlere,  ve neşeli  bir gece geçirmek isteyenlere özellikle  tavsiye edilir...

                  Oyunun sonunda Belediye Başkanı Seyit Torun sahnede yaptığı konuşmasında Tiyatroya emeği geçen herkese teşekkür etti “bu yolda tiyatro dünyasının en kaliteli  oyunlarını emekle yoğurarak başarı ile sizlere sunan Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu önemli bir rol üstlendi.

                  Bu başarı tabi ki sadece onların değil, aynı zamanda Ordu’nun seçkin tiyatro izleyicisinindir, iyi bir izleyici kitlesi olmazsa iyi oyunlar sergilemekte anlamsız olabilirdi. Bu oyunu aylarca çalışarak siz değerli sanatseverlerin  beğenisine sunan yönetmenimiz T.Murat Demirbaş olmak üzere Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu oyuncularına ve teknik ekibine teşekkürlerimi sunuyorum” dedi..

         Ordu Valisi Orhan Düzgün’de sahneye çıkarak Başkan Seyit Torun’la birlikte sanatçıları tek tek tebrik ettiler.

         Oyunun yönetmenine ve sanatçılara çiçek verdiler..

      Vali Orhan Düzgün OBKT’nin başarısından memnunluk  duyduğunu belirterek 27 -28 Mart Dünya tiyatrolar gününde Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın daha önceleri açıkladığı Ordu’da kurulacak olan ve 60.Ordu Devlet Tiyatroları Sahnesinin açılım müjdesini verdi.

        

                       ORSEV GERÇEĞİ...

 

      Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’nin 48 yıldır  Ordu’da Sanata, Tiyatroya olan büyük  katkıları tartışılmaz.

        Ne var ki..  Ordu’muzda 1991 yılından günümüze kültür ve sanata  güzelliklerle katkılar sağlayan Tiyatrosuyla, Valilerimizin Belediye Başkanlarımızın Garnizon Komutanımızın Emniyet Müdürlerimizin  ve Ordu’lu şairlerimizin mini sahnesinde  okudukları şiir ve sanatçılarımızı anma geceleriyle, resim ve fotoğraf sergileriyle.Çeşitli sanat kurslarıyla...

       Sanat edebiyat söyleşileriyle.. Kitap imza günleriyle,Ordu’da Kültür ve Sanata olan katkılarıyla 21 yıldır açık olan Tiyatro ve Oda tiyatrosu sahnesiyle,  Ordu’da Sanatın nabzını tutan güzide kuruluşumuz Ordu Sanat Evi ORSEV  sıkıntılı  günlerin içinde...

         Uzun yıllar Ordu Sineması altındaki  küçük sahnesinde çalışmalarını ve kültür sanat  etkinliklerini yaparken bina sahiplerinin burayı yıkıp  inşaat yapacağız gerekçesiyle kira sözleşmelerine son verdikten sonra Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun eski Gazeteciler Cemiyet Binasında, sonrasında 3 yıl gibi Yelken Kulüp binasında Orsev’in  çalışmalarına izin verdi Orsev’den desteğini esirgemedi....

          Bu günlerde de Belediye binasının yıkılarak yeniden yapılacağından ve eski Yelken Kulüp binasında  Zabıta’nın görev yapacağı gerekçesiyle Orsev’den binayı boşaltması isteniyor..

        Güç  koşullar içerisindeki ORSEV Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un destek ve  himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın ORSEV’de Sanata ve Sanatçıya maddi ve manevi  katkılarıyla son yıllardaki Sanat etkinliklerinde, Tiyatro oyunlarını  sahneye koyabiliyordu.

          ORSEV müsait bir yer arayışı içerisinde..  

          ORSEV şimdi 21 yılın son oyunu

          “Hamlet”i oynayacak..!

         “Olmak veya Olmamak” ta direniyor...

           Sayın Valimiz Orhan Düzgün

           ORSEV S.O.S veriyor..




                          1889

      AZİZİYE ( Yalı) CAMI

                      

 

   Ordu’muzun tarihi camilerinin en önemlilerinden birisi yeri ve konumu itibariyle Ordu’nun sahil girişindeki AZİZİYE, halk arasındaki adı ile YALI Cami’dir.

    1889 yapım tarihi  ve tamamen taş işçiliği ve özel  Led ışıklandırması ile Gece gündüz dikkatleri çeken bu güzel camimiz Ordu’nun korumaya alınmış baş yapıtlarının en önemlilerinden birisidir.

      Yalı Camimizin Süleyman Felek Caddesine inen tarihi kapısının son zamanlarda giriş çıkışa kapatılması Caminin cemaati tarafından üzüntüyle karşılanmaktadır.

       Yalı caminin özellikle 1950 yılından bu günlere kadar gelen zaman içerisinde namaz kılan yaşlı büyüklerimizin

       Ordu Müftüsü  Mustafa Kolukısaoğlu’dan Yalı Cami cemaatinin  bir ricası bir isteği var.

       Yalı Cami’nin Süleyman Felek caddesi üzerindeki ve benim bildiğim  50 senedir açık  kullanılan  kapının tekrar açık tutulması.

        Sayın Ordu Müftümüzün vatandaşın bu isteğini kırmayacağını düşünüyoruz,...

 

                  ÖNCE SAĞLIK ...

 

       2011 Eylül ayı içerisinde  Ordu Üniversite Hastanesi’nin acil kapısında gece yarısı Kanserli hasta babasının Hastane  Acil doktorunun  ambulansla eve gönderilmesine karar verdiği hasta için çağrıldığı halde uzun süre ambulans gelmemişti.

           Aynı gece hastane kapısında  defalarca  112’den  Acil Ambulans çağıran Okan Saraç uzun süre bekledikten sonra  taksi çağırmak durumunda kalmış ve hastasını taksiye koyarken Ambulans gelmiş hasta yakını Okan Saraç’ın ”acil çağırıyoruz neden gelmiyorsunuz”.. sorusu üzerine de Ambulans şoförü ile aralarında  tartışma çıkmış “Gelmek zorunda değiliz nereye şikayet edersen et” diye de bir restleşme olmuş..!

          Sonuçta olaydan birkaç gün  sonra hasta  babasını kaybeden Mağdur vatandaş Sağlık Bakanlığına, Ordu Sağlık Müdürlüğüne şikayette bulunmuştu...

 

           14.12.2012 tarihli Ordu Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nden Şikayetçi Okan Saraç’a gönderilen yazıda söyle denilmekteydi ;

 

                   “ UYARMA CEZASI ”...

 

          “ İlgi şikayet dilekçenize istinaden Valilik Makamının 29.09.2011 tarih 589 sayılı oluru ile Muhakkik olarak görevlendirilen Araştırmacı Ahmet Türkeli ve Araştırmacı Burhan Kulaç tarafından hazırlanan soruşturma raporu neticesinde;

            Sağlık Memuru Erkan Kırkaya ve Şoförü Suat Aydın verilen emir ve  görevleri tam ve  zamanında yapılmasında ,görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kayıtsızlık göstermek ve düzensiz davranmak fiilini işlediğinden 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinin (a) bentleri kapsamında “ Uyarma” cezası ile cezalandırılmaları gerektiği bildirilmiş olup,

              Sağlık Bakanlığı Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 6.2.2012 tarih ve 546 sayılı yazısı ile adı geçen personellerin ceza ve tecziye edildiği bildirilmiştir.”...

                                               Dr.Yılmaz DÜNDAR

                                                    Sağlık Müdürü

 

          Sağlık Bakanlığı Ambulanslarının Türkiye’nin her bölgesinde  ne kadar önemli ve kutsal  görevler yaptığını biliyoruz.

        Ordu’muzda da  112  Ambulans ilk yardım sağlık görevini gece gündüz ve her koşulda , “Görev Bilincine   Uygun şekilde” yapmaya çalışan fedakar Sağlık personellerimize ve konuya Duyarlı Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e bir kez daha teşekkür ediyorum...  

           



 

                        “EĞRİ OTURUP

               DOĞRU KONUŞURSAK!..”

 

                             Ordu Belediyesinin  sosyal ve kültürel çalışmalarından dolayıdır ki  yazdığımız yazılar olmuştur da..

          Hani bir söz vardır “ Sezar’ın Hakkı Sezar”a derler ya..Kültür sanat  Festival etkinliklerde Ordu’nun adını uluslar arası platformlarda gündemde tutmak adına Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un  yaptığı güzel organizeleri de tekrar yazmadan geçmeyeceğim.

              Ordu Valiliğinin ve Ordu Belediyesinin destekleriyle

            Yapılan,zaman zaman kesintiye uğrasa da  Ordu Altın Fındık Şenliklerinde  Çeşitli sanat dallarında etkinlik yapan yerli yabancı  toplulukların sanat gösterilerini yıllarca takip ettik, zevkle izledik alkışladık...

            Ayrıca Ordu Belediyesinin yaptığı güzel  etkinliklerin devamında 6.sı yapılan Uluslararası Çocuk ve gençlik Tiyatroları festivallerinin özel bir örnek olarak verebiliriz. Yine Ordu’da  20-23 Ekim 2011 tarihinde 2.si yapılan ve birçok yerli yabancı sanatçının katıldığı Edebiyat, Şiir festivallerini  yine  örnek verebiliriz.

               Ordu’da Tiyatro kültürü ise zaten 80 senedir var..Sahnelerini seyircisine 1964 ten bu güne  kapatmayan, Sanatsever seyircisi ile bütünleşen  Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT zaten var ve gösterimlerini zevkle izliyoruz..

                Birincisi yapılan Uluslar arası Taş Heykel sempozyumu  için  Belediyemizin özel  davetiyle Ordu’muza gelerek   meşhur Ünye taşını sanatla buluşturan ,hayat veren görsellik kazandıran yerli yabancı heykeltıraşlarımızın şenlik kapsamında yaptıkları eserler ilgi ile izlenmiş ve şehrimizin muhtelif yerlerinde teşhir ediliyor.

                 Bu sene ikincini bekliyoruz...

               Diğer festivallerde olduğu gibi Uluslararası  Edebiyat şiir ve Tiyatro Festivallerinde de amaç Güzel Ordu’muzun Uluslar arası tanıtımda varlığından söz ettirmek ve  Ordu’muzun sosyal kültürel tanıtımı değil mi..?

                 Bulgaristan,Macaristan,Yunanistan, Finlandiya, Ukrayna ve Makedonya’dan Ordu Belediyesinin organize ettiği Edebiyat festivaline katılan yabancı sanatçılarla beraber zevkle izlediğimiz  Yerli sanatçılarımızın teşhir edilen eserlerinden gurur duyduk alkışladık.

                  Yerli yabancı sanatçılar memleketlerine döndüklerinde Ordu’daki anılarını  mutlaka gündeme getiriyor yazıyorlardır diye de düşünüyoruz..

 

                             BULGAR SANATÇI ..

                             BİR ÖRNEK...!

                  İnternette  Ordu Belediyenin Kültür ve Sanat köşesinde Sofya Fransız  Lisesi  öğretmeni  Bulgar sanatçı Aksiniya Mihaylova’nın Ordu Edebiyat Festivalindeki izlenimlerinden alıntı yapalım :

             “ II.Uluslararası Ordu Şiir Festivalinden döner dönmez Bulgaristan’ın önde gelen  Edebiyat sitelerinin biri için verdiğim bir söyleşide Ordu’yu ve etkinliklerini tanıttım.

                  Ordu’nun bir Şiir Festivaline ev sahipliği yapması rastlantı olmasa gerek. Bu topraklarla ilgili efsane konularının, mitlerin, Avrupa ve Dünya edebiyatı ve sinema sanatları odağından hiç çıkmaması ;denizin burada da yarattığı o “bir başkalık” atmosferi, bölgenin kültür, birçok başka dinamiklerle ve nihayet şiiri her türlü etkinliğin  olabilen başkentlerden çekip  Ordu’ya taşıması bütün bunlar Ordu Festivalinin muhteşemliğini arttıran etkenlerdir.

              Bir çok Avrupa Ülkesinde çok sayıda festivale katılmış biri olarak, Ordu’da gördüğüm sıcaklıkta  ve incelikte bir yerel yönetim katılımı görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

               Güler yüzlerinden sürekli olarak olumlu elektriklerini duyumsadığım Vali Bey saygıdeğer Belediye Başkanı ve değerli yardımcısı Özer Karadağ başta olmak başta olmak üzere ,etkinliğin koordinatörü Mesut Şenol, ışıklı yüzü ,şair ve organizatör Şinasi Tepe’nin iyimserliği  ve kenti şiir limanına dönüştürme isteği unutamayacağım etkilerdir.

             ...benim ülkem de dahil, bir çok kültür kuruluşlarının kapatıldığı, edebiyata ayrılan finans fonlarının kesildiği ortamda Ordu yönetimi gibi” sağlıklı” bir çılgınlıkla şiire yatırım yapmak cesaretten başka ciddi bir öngörüde gerektirmektedir.

                 Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun 2012’deki yapılacak Üçüncü Şiir Festivali için Ordu Şairler ve Edebiyatçılar Evi’nin açılışını yetiştireceklerini beyan etti. Sanat evinin binasının seçildiğini ve tadilat sonrası amacına uygun hale getirileceğini vurguladı...

                 Son olarak Ordu’da yaşadığım güzellikler için festival Organizatörlerine bir kere daha teşekkür ederken şunu söylemek isterim; Ordu yüreğini ve pencerelerini dünya şiirine açmış bulunmakta; şiir festivaliniz ise hazır bir gemi: Uzun yıllar Pupa yelken gitmesini dilerim!

                 Aksiniya Mihaylova

                 Bulgaristan

                 Çeviren :Kadriye Cesur.

 

 

                       “TELEFERİĞE BİN(E) MEYEN

                        ŞAİR...”

 

             Ordu Belediyesinin düzenlediği 2. Uluslar arası       Edebiyat Festivali için Bulgar sanatçı A.Mihaylova’nın  düşünce ve görüşleri ve Ordu Festival Komitesi  için güzel duygularını  kaleme aldığı yazısını  Belediyenin sitesinden okuduk.

              Ordu’lu Şairimiz Gökhan Akçiçek’in Ordu Kent Gazetesinin internet sitesindeki Teleferiğe Bin(e)meyen Şair yazısının sitem dolu bir yerinde ki...

               “ Gelelim meramımıza...satırları dikkat çekiciydi..

                   Gökhan Akçiçek yazısında  ...

                 “Bu yılki edebiyat Festivaline yazar ya da şair olarak dahil edilmedim. Yani ,adımın orada o listede olmasından rahatsızlık duyan hazirun varmış..” diyordu..

                   Şairimiz Gökhan Akçiçek’in yazarlığı kitapları  güzel şiirleri  tartışılmaz. Ne var ki birincisinde olup ikinci Ordu Edebiyat festivalinde olmamasından duyduğu rahatsızlığı özellikle bir teleferik sohbetindeki “ Keşke mahkeme kararını bekleselerdi” demişim 80 yaşındaki  bu zat’ı muhterem bu konuşmayı gidip belediyeye gammazlamış..şekilde ki kişisellik ve de sitem dolu sözlerini   internette gündeme getirmesi sanat edebiyat  dolu  etkinlikteki kitapta yer alamayan diğer şairlerimize ve yazarlarımıza haksızlık diye düşünüyorum.

               Ordu Belediyesinin Başkan ve yardımcısının sanata olan sıcak ve  yakın ilgilerini , Sanatçı Gökhan Akçiçek’in Ordu’daki sanat ve Kültür birikimine olan katkılarını biliyoruz.

                Bazı gazeteci arkadaşlarla da bir sohbette yine aynı şeyleri konuştuk...

                Sanatın, Edebiyatın Müziğin ve de Sporun  evrensel olduğuna inanıyoruz. Sanatın Teleferiğe binmeyle inmeyle bir alakasının olmadığını da düşünüyorum...

                Oysaki şairimiz  yazısında kişiselliğe önem vermeden..! 2.Edebiyat festivaline bir şekilde katılmayan veya katılamayan şairlerimizi de gündeme getirseydi daha sağlıklı , daha doğru olurdu diye düşünüyorum...

                 Yoksa yanlış mı düşünüyorum...!

               



 

                         Alkışlar ve mumlar

                     UĞUR MUMCU İÇİN..!

 

 

           Ondokuz yıl önce evinin önünde aracına yerleştirilen C4 bomba ile  katledilen Demokrasi şehidi  araştırmacı-gazeteci-yazar aydın insan Uğur Mumcu CHP’nin organizesinde  Ordu’da OBKT salonunda sevenlerinin hazır bulunduğu bir sevgi  töreniyle anıldı.

            Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla  başlayan tören CHP İlçe Başkanı Atila Şahin ,Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Recep Aydın ,Eğitim İş Sen Şube Başkanı Hikmet Pala ve Belediye Başkanı Seyit Torun günün anlamıyla ilgili   birer konuşma yaptılar.Uğur Mumcu’yu anlattılar...

            Gazeteci Uğur Mumcu’nun kendi sesinden İmam Hatip Liseleri ve İslam Enstitülerinden örnekler verdiği konuşmayı  dinledikten sonra izleyenler yine Gazeteci İmam hatipli Başkanın konuşmasının öncesini talebelik yıllarını  bilselerdi Recep Aydın’ın beğenilen konuşmasını ayakta alkışlanırdı diye düşünüyorum.

             Gazeteciler Cemiyeti  Başkanı Recep Aydın’ın Demokrasi şehidi Gazeteci,  Uğur Mumcu için söyledikleri sözler çok anlamlıydı...

             Aydın’ın bu özel gündeki duyguları şöyleydi..

 

               Ülkemizin keskin kalemlerinden birine sahip olan değerli meslektaşımızın kalemi kırılmayınca karanlık güçler tarafından ortadan kaldırılma yoluna gidilmiştir. Uğur Mumcu suikastı  üstünden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen cinayet kamuoyunu tatmin edebilecek bir şekilde aydınlatılamamıştır. Bu gün bile suikast ile ilgili çok çeşitli senaryolar konuşulmakta, yazılmakta,ancak cinayetin hangi karanlık güçler tarafından işlenildiği bir türlü ortaya çıkartılamamaktadır.

         Uğur Mumcu’nun öldürülmesi sıradan bir suikast olarak değerlendirilemez. Uğur Mumcu’nun öldürülmeden önce araştırdığı ve kaleme aldığı olaylar göz önüne alındığında bunun ne kadar doğru olduğu anlaşılmaktadır.

          Uğur Mumcu Ülkemizin ünlü kalemlerinden biri olarak,gazetecilik yaşamı boyunca, öncelikle Cumhuriyet’e sahip çıkmış, araştırmaları yazıları Türkiye’de pek çok illegal kesimi rahatsız etmiş, yürekli korkusuz bir meslektaşımızdı...

           Kuşkusuz o sadece bir gazeteci olmanın ötesinde düşünceleri ve yüreği ülke sevdasıyla dolu, Cumhuriyet devrimlerine inanmış bir dava adamıydı.

           Dinin siyasallaştırılması sorununu ilk o fark etti ve bunun tehlikelerini anlattı. O bugün yaşadıklarımız  onlarca yıl önce görüp bizi uyardı.

            Yakın çevresi tarafından etkin, coşkulu,çok okuyan, araştıran ve sorgulayan bir gazeteci olarak tanınmaktadır. Türkiye’de “laiklik”,”hukuk”, “insan hakları”, “demokrasi denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biridir Uğur Mumcu’dur. Mumcu meraklı bir araştırmacı ,belge ve bulgularla konuşan bir gazetecidir. Özellikle hayali ihracat olayları  silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, İpekçi suikastı konularında yazılar yazmıştır. Cumhuriyet gazetesindeki GÖZLEM adlı köşesinin son konuları “Mossad ve Barzani” PKK-Uyuşturucu bağlantısı, PKK-Silah kaçakçılığı dır ...

         Bütün bunları göz önüne aldığımızda Uğur Mumcu’nun sıradan bir köşe yazarından çok daha simgesel bir kişiliği olduğu ortaya çıkar. Laiklik,hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları konusunda taviz vermeyen, ülkenin bölünmez bütünlüğü için kalemini kullanan Uğur Mumcu, bu anlamda simgesel bir kişilik kazanmıştır.

          Sadece demokrasiye inanan insanların değil, gazeteci meslektaşlarının gözünde de  bu anlamda bir yol gösterici olarak kabul edilmiştir.

           Bu gün birçok yazar ve çizerin çok da suya sabuna dokunmadan yazdığını, düzene ayak uydurmak adına, bir yerlere entegre olduğunu, hatta bazen de kıvırdığını düşünürsek Uğur Mumcu’nun ölümüne kadar, Cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü çizgisinden hiç ödün vermemesinin ne kadar önemli  olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

             Uğur Mumcu bu dik duruşunun bedelini de yaşamı ile ödemiştir.

               Kalemini bu ülkenin bağımsızlığı, bütünlüğü, demokrasi, insan hakları, laiklik gibi konuları savunmak için kullanmış bu değerli meslektaşımızı ölümünün 19. yılında saygı ve sevgiyle anıyoruz.”

               Bu konuşmayı yürekten alkışladık..

               Eline ağzına  yüreğine sağlık ..

               Alkışlar ve salonda yanan mumlar

               Uğur Mumcu içindi....

             


 

          1958   ANKARA

          ÇİFLİK GAZİNOSU

       

          Ankara’da 1958 Senesinde, Ulus’ta büyük bir lokantalı salonda yapılan geleneksel Ordu’lular gecesi sonrası ertesi gün Ordu’nun ünlü tüccarlarından Rahmetli Sıtkı Bacınoğlu Ordu Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti yönetimine Ünlü Çiftlik Gazinosunda bir yemek ziyafeti vermiş.

          Sıtkı Bacınoğlu’nun Ankara’da yüksek tahsillerini yapan Ordu’lu gençlere verdiği bu yemek ziyafetinde bulunan ve Ankara Hukuk Fakültesinde o yıllarda öğrenci olan Avukat Yüksel Tarakçıoğlu nun fotoğraf albümünden ulaştığımız bu tarihi resme dikkatli bakar mısınız, kimler yok ki...

            Çoğunluklada rahmetli olmuşlar...

           Masanın başında oturan Ünlü işadamı Sıtkı Bacınoğlu,Ordu’nun iki dönem Belediye Başkanlığını yapan Veysel Akgün, Avukat Rüstem Çelebi, İşadamı  Orhan Aslan, Avukat Hüsamettin Çelebi, Avukat Orhan Kulaçoğlu, Hüsamettin Felek, Fahri Çelebi, Samsun eski Karayolları Bölge Müdürü Taylan Ataoğlu, Avukat Ahmet Göncü, Edebiyat Öğretmeni Gülten Engin, Fizik Öğretmeni Saliha Uysal, Olcay Özgüven, Yalçın Aydın, Avukat Rüstem Çelebi.Avukat Yüksel Tarakçıoğlu..

           54 yıl önce Ankara’da çekilmiş olan bu anı fotoğrafındaki Ordu’lu talebelerin isimlerini Avukat Yüksel Tarakçıoğlu  ve Fahri Çelebi’den tespit edebildik.

            Hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler ölen değerli büyüklerimize Allahtan rahmet dileriz...

               

         

 

       Hoş geldin Ali Tahir bebek…

            Değerli gençlerimizden Özlem / Hüseyin Köksal çiftinin Sevgi Doğum Hastanesinde

        ALİ TAHİR KÖKSAL

            Adını koydukları bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir.

            Yaşıtı genç kızlarımıza duyururken, anneanne Firuzan Köksal’a gözaydını, gençlerimize mutluluk, Ali Tahir bebeğe sağlıklı bir yaşam dileriz.

            AYHAN- TUNCER ENGİN

               

               

           
ALKIŞLAR SANAT İÇİN,

               ORSEV İÇİN...

        

           15 Ocak 2012  akşamı Kültür ve Turizm Bakanlığının sanata ve sanatçıya katkılarıyla Ordu Sanat evi ORSEV’in sahnesinde hazırlanan   Ray Conney’in yazdığı ,Mustafa Kırca’nın Sanat yönetmenliğini yaptığı “Hangisi Karısı” adlı iki perdelik oyunun galasındaydık.

          Orsev’in kurulduğu l991 senesindeki ilk oyunu “Dol Karabakır Dol” dan sonra Orsev’de  sahnelenen 22.oyunu “Hangisi Karısı” adlı eseri Ordu’da Orsev’in küçük gönüllerdeki büyük sahnesinde Orsev’in amatör ama bir o kadar da profesyonel sanatçılarının sahnelediği iki perdelik oyunu  seçkin misafirler ve sanatın dostları oyunun galasında zevkle seyrettiler alkışladılar..

           Orsev’imizin çalışkan başkanı Sevinç Özel’in Oyunun tanıtım kitapçığındaki şu sözlerini alıntı yapmadan geçemeyeceğim.

            ...“Oyunumuza hoş geldiniz,

            Biz Ordu’da sanatın adresi olarak sanatın tüm güzelliklerini kurulduğumuz 1991’der beri sizlere en iyi şekilde sunmaya çalışıyoruz.

             Ordu’nun kültür sanat ve sosyal yaşamına bir damla iz bırakan kişi ve kurum kendini mutlu saymalıdır. Bu konuda bizim de payımızın olduğunu düşünüyoruz. Gururluyuz.

              Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu yıl şehrimizin kültür ve sanatına katkılarımızdan dolayı Valimiz sayın Orhan Düzgün’den teşekkür plaketi aldık.Mutluyuz.

                Ordu’ya sanat adına güzellikler getiren ve renk katan ORSEV Ordu’nun tanıtımına da katkılar sağlamaktadır. Yoğun bir şekilde sürdürdüğümüz diğer sanatsal etkinliklerimizin yanı sıra tiyatroda bizim vazgeçilmezimizdir.”

                  Başkan Özer’in bu tespit ve duygularına katılmamak mümkün değil.

                   Orsev’in gönüllü amatör tiyatro  sanatçılarına gelince onlar  tek kelimeyle harikaydılar. Sanat yönetmeni Mustafa Kırca’ya gelince..

                 Emeğine ve yüreğine  Teşekkürler.

                 Yaklaşık sekiz senedir  Sanatevi Orsev’imizin başkanlığını yönetim kurulu arkadaşlarıyla sanatçı dostlarımızla  özverili bir şekilde sürdüren Sevinç Özel bizce sanata gönül koyan dostlarıyla, Ordu’da sanata ve Orsev’e destek veren başta  Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay,Valimiz Orhan Düzgün ve Belediye Başkanımız  Seyit Torun’na  ne kadar teşekkür etse azdır.

                   Tabii sanat severler olarak biz de..

                  Ordu Sanat Evi Orsev Ordu’da sanat ve kültüre gönül koyan, destek veren sivil toplum örgütlerinin öndeki kuruluşudur.

                   Orsev Ordu’da 21 yıldır Kültürde ve Sanatta bir marka olmaya özen göstermekte bu yolda  ağır adımlarla yoluna devam etmektedir . Bu özel görüşümü ve duygularımı Kuruluşundan bu güne Orsev’e olan sevgimi daha öncede yazmıştım yine yazıyorum.

                   Orsev’e emeği geçen herkesi saygıyla  selamlıyorum kutluyorum....

                   İyi ki varsınız sanata gönül koyan dostlar..

                   İyi ki varsın sevgili başkanım Sevinç Özel..

                   İyi ki varsın  ORSEV...

                   Ve ..Alkışlar sizler için

 

  

BAKANLARIN ORDU

PROGRAMINDAN NOTLAR...!

                   Ordu’nun evlatları Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay ile İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin 13-14 Ocak tarihlerinde  Şehrimizde yeni yapılan Üç Turistik Otelimizin açılışlarını yapmak ve bir dizi incelemelerde bulunmak üzere resmi programlı olarak  Ordu’daydılar..

          İçişleri Bakanı Şahin’in Fatsa programları sonrası Saat 14’te Ordu’ya geleceği basın bülteninde belirtilmişti.

           Balıktaşı otel’e Perşembe geç saatlerde gelen Kültür ve Turizm Bakanı  Ertuğrul Günay’a Ordu’daki yakınları ve dostları sabah programında karşılaştılar hoş geldiniz dediler.

            Kısa bir sohbet sonrası Balıktaşı Otelden ayrılan Bakan Günay İlk önce otelin kapısında Valiliğin siyah makam aracına takılan 0025 numaralı Kırmızı Bakan  Plakasının değiştirilmesini, sivil plakanın takılmasını  istedi, Koruma eskortunu’da istemedi doğruca şehir mezarlığındaki Babası ve Annesinin mezarlarını ziyarete gitti.

              Saat 10.30 da program gereği Sıtkı Can caddesinin başlangıç yerindeki eski Vali konağının önüne geldi Ordu Valisi Orhan Düzgün Belediye Başkanı Seyit Torun ve Ankara’dan gelen daire müdürleri ve gazetecilerle beraber 18.yüzyıldan kalma  tarihi değeri olan Vali konağının  dış demir kapısından içeri birlikte girdik.

             Çocukluk yıllarımızda  İsmetpaşa Orta okulundan arkadaşımız olan Eski Ordu Valisi Nusret Budunç’un oğlu Arif ile birlikte bahçesinde manolya ağacının altında  oynadığımız konaktaki günlerimizden anlatmağa başladı o zamanki konağın içini iyi biliyorduk çocukluk  anılarımız tazelendi..

             18.yüzyıldan kalma  Eski tarihi Vali Konağının  harabe halini ve etrafındaki çarpık betonlaşmayı görünce de üzüldü . Bakan Günay eski Vali  Konağının bugünkü haliyle imar vahşeti içerisinde olduğunu, ikinci kattaki yuvarlak KORİNT tarzı sütunlu balkona ilave yapılan  beton Merdiveni ve etrafındaki çarpık betonlaşmayı gazetecilere göstererek  “ çekin bu görüntüleri çekin  tek kelimeyle vahşet böyle bir tarih düşmanlığı sergilenemez .Türkiye bir dönem bunları yapmış Nereden geldiğimizi,nasıl bir vahşet döneminden nasıl bir ilkellik döneminden  geldiğimizi anlayın” dedi...

               Zamanın Özel idaresinin sattığı binanın çok hissedarı olduğunu söyleyen Vali Orhan Düzgün “Konağın yeniden kamulaştırılması ve eski haline getirebilmemiz için mahkemenin bitmesini bekliyoruz.”diye konuştu ..

                

               Bakan Günay her gittiği yerde ve sokakta hemşerilerinden büyük ilgi ve alaka görüyor.Onlarla selamlaşıyor ellerini  sıkışıyor  sohbet ediyor hatırlarını soruyor.

           Eski Vali konağı incelemesi  çıkışında  eski dostlarından Ömer Duran ve Baba dostu Rasim Aydemir’i (Cılı) kapıda görünce hatırlarını sordu kucaklaştı ve özellikle beni de yanına çağırarak   bir hatıra resmi çektirdi.

            

            Program gereği ve sırasıyla Kültür Bakanlığınca satın alınan tarihi Sağra konağında incelemeler yaptı Vali Düzgün’den bilgiler aldı.Bakan Günay ve beraberindekiler Sağra  Konağın karşısındaki Paşaoğlu Konağına müzeye geçti müzenin çıkışında balkona geldiğinde Trafiğin yolu kapadığını görünce Müzenin  Balkonundan görevlilere seslendi hemen  yol trafiğinin açılmasını istedi  vatandaşın mağdur edilmemesi için talimat verdi yolu trafiğe açtırdı.

            Köprübaşı mevkiinde eski yerinde Yapımı tamamlanan  ve Hayırsever İşadamı Vedat Türkmen tarafından Babası ve Annesi adına  yaptırdığı Meliha-Lütfü  Türkmen  Güzel Ordu İlköğretim okulunda incelemelerini sürdüren Bakan Günay Baba Lütfü Türkmen’e ve Hayırsever Oğlu işadamı Vedat Türkmen’e Okulun yapımından duyduğu memnuniyetini  belirtti  Türkmen ailesine teşekkür etti. Okulun kapısında hatıra resmi çektirdi.

 

                         ORDU TURİZMİNE

                           KAZANDIRILAN

                          3 TURİSTİK OTEL...

 

              Cumartesi Öğleden sonra İşadamı Mustafa Poyraz’ın Atatürk Bulvarı üzerinde yaptırdığı ikinci Balıktaşı  City Otel’in Saat 14.00 deki açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Ordu Milletvekilleri Fatih Han Ünal, Mustafa Hamarat,İhsan Şener, İdris Yıldız Ordu Valisi Orhan Düzgün Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun  Sinema Sanatçısı Kadir İnanır’la geldiler .

       Seçkin Davetlilerin de hazır bulunduğu  Balıktaşı City Otel’in açılış törenine katıldılar otelin açılışını birlikte yaptılar.

       Ordu’lu Bakanlarımız Ertuğrul Günay ve İdris Naim Şahin sırasıyla ve saat farkı ile  Yine Ordu’lu işadamı Ufuk Ateş’in Eski Plaj yolunda yaptırdığı Uluslar arası marka olan  Hampton by Hilton Oteli ile  Rıhtım mevkiinde Anemon Otelleri zincirinin Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Akçura’nın öncülüğündeki 17.halkası Anemon Ordu Otelinin açılışını yine seçkin davetlilerin katılımıyla ve ünlü Halit Kıvanç’ın sunumu ile Ordu’muza Hayırlı olsun dilekleriyle  gerçekleştirdiler.

              Bizler de aynı dileklerimizle kutluyoruz. Ordumuza yatırım yapan işadamlarımıza teşekkür ediyoruz.

              Ordu Turizmine kazandırdıkları Yeni güzel ve Marka Otellerinin Hayırlı olmasını diliyor ve bol kazançlar getirmesini temenni ediyoruz......


KAHVECİ MELİK..

 VE VARDARLAR..!

         1960’larda  Sırrı Paşa caddesinde şu anki İtimat  eczanesinin olduğu yerin karşısında  Japon oyuncakçının olduğu yerde Melik Kaya Arzan’nın sac kepenkli önünde beyaz Arnavut kaldırımlı dükkanında Kahve sucuk sirke satıldığı zamanları hatırlıyorum da inanır mısınız o özel tatları halen arıyor insan.

       Yalı caminin  karşı köşesindeki Vardar’ların otelinin altındaki dükkanında çocukluğumuzda Ercan Vardar ustanın yapıp sattığı cevizli, susamlı helva tahin pekmez akide şekeri kırmızı kızamık şekeri , yaz günlerinde  Kuru üzümden yapılmış buz gibi  soğuk birinci bardaktan sonra ikinci bardağı da içirten gazlı içeceklerin olmadığı zamanların şırası,limonatası..

        Özellikle de şırası unutamadıklarımız…

       Bu yazdıklarım, yaşadıklarım eski Ordu’nun unutulmaz tatları idi..

 Kahveci Melik’ten, onun özenle kavrulmuş kahve değirmeninde çekilmiş  meşhur kahvesinden söz etmişken özenle  yaptığı leziz sucuğundan bahsetmemek olmaz diye düşünüyorum.

        Melik ustanın  özel baharatlarla yaptığı enfes  sucukları dükkanına astığında sırrıpaşa caddesinin büyük bir kısmını nefis sucuk ve taze kavrulmuş kahve kokardı. Bu cadde aynı zamanda bakırcıların ahenkli çekiç sesleriyle de çınlardı.. Melik usta yaptığı sucuklarını dükkanına astıktan kısa bir süre içerisinde biter kalmazdı..

     Ta ki Melik Usta tekrar sipariş alıp yeniden sucuk yapana kadar beklerdik. Sabah kahvaltımızda en büyük zevkimiz Melik Ustanın nefis sucuğunu yarım kesitlere ayırıp  sobanın eğişinin  üzerine yerleştirip mutfağımızdaki ördek kabuk sobamızın ön kapağını açıp yanmış köz olmuş kabuklarının üzerinde bir iki dakika arkalı önlü tutar kızartırdık..

      Sucuktan dökülen yağlar sobanın içindeki yanmış kabuğunu  tekrar alevlendirmeden çıkarıp bir güzel ekmek arası yapıp demli çayımızla yer içerdik.

       Melik Kaya Arzan  ustanın nefis  sucuğundaki bu lezzeti, Ercan Vardar ustanın özel şırasını  unutmamız mümkün değil.Benim yaşımda olanlar bu yazdıklarımı bilir bu tatları  hatırlarlar...unutabileceklerini de sanmıyorum.

        Kahveci Melik ustanın Sırrıpaşa caddesindeki dükkanının önünde ki tarihi resme baktığınızda sol başta  Melik ustanın misafirine kızgın külde  yaptığı özel  kahvesini içen bir arkadaşının kahveden aldığı zevki görmeniz mümkün. Melik ustanın yanındaki arkadaşı elindeki testiden dut pekmezini şişelere pay ediyor..Nefis  Sucuklarına gelince onlar çoktan bitmiş askısında gözükmüyor...

        1950 lerde çekilen  Resim ortasında elinde kutu tutan kişi Eski Ordu’nun en Meşhur Kahvecisi Melik Usta sağ başta Ender Furtun onun yanındaki Doktor D.Toraman..

       Ve Melik ustanın dostları arkadaşları..    

 

 

                 FİDANGÜR VE...

      ŞEHRİN GARİP TRAFİĞİ.!

 

            Ordu’da şehrin trafiği “Allaha emanet” derler ya aynen o duruma gelmiş. Özellikle de akşam üzeri belirli saatlerde şehrin iç ve karayolu  trafiği tam bir karmaşa  içinde. İşin işinden çıkabilene aşk olsun.

             Çevre Yolu yapıldığında Ordu’nun sahil yolu  trafiğini rahatlatacak, işte gerçek olan da beklenende bu...

            Ana yollar, ara yollar araçlara yetmiyor. Şehir içinde kimsenin trafiğe, onun kurallarına  uyduğu yok. Özellikle de Şehir içinde dolmuşlar için ayrılan DURAK yerleri ..Sakatlar için ayrılan özel işaretlenmiş park yerleri bile alakasız araçlarla işgal ediliyor.!

              Trafik yolu üzerinde Belediyenin park yerleri özel park yerleri zaten dolu..  

             Trafiğe uyulmaması bir yana trafik  kurallarına da uyulduğu yok. Özellikle de Fidangör mevkiinde zaten trafik polisi hiç yok.

               İçişleri Bakanımızın Ordu’ya geldiği günler hariç.!

Sabahleyin ,akşam üzeri Fidangör denilen yerde araçlar sağlı sollu park edilmiş vaziyette hani derler ya Şehir Kovboyları atlarını istedikleri yöne park ediyor.!

             Kuğu Pastanesinin köşesinden akşamları kazasız belasız  karşıya geçebilen yayalar şanslı. Bu günlerde o bölgede yolları sarı boya ile işaretlemişler ve yolu ikiye ayıran plastik yol babaları şimdilik semt  trafiğinin yeni şehir mobilyaları..!

              Bazı yerlerde yine bu plastiklerin üzerinden ısrarla Park yapılıyor, değişen bir şey yok..

              Bütün bunlara rağmen yol üzerinde gidiş geliş karşılıklı araç parkları.. Fidangör’de Orta göbekteki  ışıklı bilbord reklam panosu iyi gözüksün diye budanan zavallı özel tiken  ağaçları. Işıklı reklam panosu monte edildiğinde  zaten iddiaya girdim bu   ağaçlar kısa  bir zaman  içinde  reklam tabelasının önünden  yok edilir diye.

                Ve de yok oldular..

                Sorarsanız mevsim  budaması yapıldı..!

                Fidargörde şimdilik son durum bu...

              Mehmet arkadaşımla girdiğim İddiada haklı çıktım. Hani bir deyim vardır.. “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş” diye” aynen öyle oldu..!

               Bu gördüklerimiz sadece Fidangör bölgesinde mi..

                Tabi ki hayır..

            Şehrin birçok semtinde aynı manzaraları görmeniz mümkün.

            İkişer üçer gezen zabıta memurları bizim gördüklerimiz kaldırım ve sokak işgallerini  nedendir  görmüyorlar..?

            

                Yaya kaldırımı üzerlerindeki manav tezgahları, yine kaldırımlarda, yollarda gaz tüpleri masalar sandalyeler çay sohbetleri Cola reklamları,Yasal olmayan şekliyle  yasakları getirmiş..!

                Vatandaşın gördüğünü Belediye zabıtası görmüyor mu..? Biz Belediye Zabıtasını  kuytu kahvelerde çay ocaklarında mesai saatleri içinde gazete okurken çay sohbetlerinde görüyoruz..!

               Bu mekanların  adını yazarsak şimdi  yakışık almaz ..

               İşgaller, işyerlerinin önündeki gaz tüpleri, sandalyeler,özel park yasak reklamları..! özel işaretli işyeri reklamlı babalar vatandaş kendince bir şeyler bulmuş.. yaz yaz bitmez.

                  Laf aramızda kimseler duymasın

                  Gel de Halit Kahraman’ı arama..!

               Sorarsanız esnaf vatandaş mucit olmuş dükkanının önünü bir şekilde belediye olmuş, kendince  koruyor.!

               Bazı işyerlerin önünde ne ararsan mevcut.

               Trafiğe kapalı yolda yürüyorsunuz seyyar manavlara servis yapan sebze  kamyonetleri pideci  motorları arkanızdan geliyor..! yol üzerinde Çift taraflı parklar kaldırımların yarısına park edilmiş araçlar..

                Sırrı paşa caddesindeki turuncu  renkli sabit yol babalarına gelince  Nasrettin Hocanın komşu fıkrası geliyor aklıma...

               Bu kış günlerinin bir de yazı var ki evlere şenlik..

              Bu trafik rahatsızlığı,bu kaldırım curcunasını, bu araç parkı sorumsuzluğunu şehrin bir çok bölgesinde görmeniz mevcut da.. .

               İsmet Paşa caddesine gelince . dükkanlarda satılan Her şey, ne ararsan yaya yolunda...

              İşte bunlar  yorumsuz...!

         

               

                         GELELİM  FIRINCI

                     FİDANGÜR’E..!

 

                Fidangür diye yazmışken bu arada  bir konuyu tekrar açıklamak durumundayım.

             Eski Fidangör..Yeni Fidangör ne demek.? se...!!!

             Neden şehrin isim verilmiş güzel caddelerinde  bu yanlış adreslerde ısrar ediliyor. Radyolara televizyonlara gazetelere bu resmiyette olmayan hayali adresler Ordu’da işyeri reklamlarında  kullanılıyor, kullandırılıyor..?

                 Dahası Belediyemiz  bu yanlış ve hayali  adrese  neden  müsaade ediliyor.?

                Sırrı paşa Caddesinin adı neden Eski Fidangör ..?

                İsmet Paşa Caddesinin adı Neden Yeni Fidangör..?

                Bir bilen Belediye yetkilisi  varsa lütfen açıklasın..

                Ben bildiklerime açıklık getireyim.

 

              DUYDUK DUYMADIK

                   DEMEYİN..!

 

            1926-1927 yıllarında Ordu’da yaşayan “Panagiutis Fytanidis Fidangür” isimli bir RUM   vatandaşımızın Fırıncılık yaptığı  şimdiki Denizciler Dondurma..Nur Gıda ..Şen Fırın ve Kuğu Pastanesinin bulunduğu bölgedeki fırıncının  adı ile  anılmaktaymış.

             Bu Rum vatandaş ailesi ile birlikte  daha sonra Yunanistan’a göç etmiş ve  orada fırıncılık yapmağa başlamış. 1927 lerde  Ordu’da Düz mahalle de güzel pişkin  ekmek yapan  bu fırıncının ekmeği beğenildiğinde ve nereden aldın sorusuna Fırıncı Fidangür’den  diye tarif edilerek günümüze kadar anılmış..

              Sadece yukarıda yazdığım bölgedeki yer için kullanılmış bu isim.

               İkinci defa yazdım bilmeyen varsa da  öğrensin doğru olan bu.

 Ordu’nun merkezi yerlerinde  trafiği kapalı yaya trafiğine açık özel düzenlenmiş  alışveriş merkezlerinin olduğu iki güzel caddesi.. 

     Sırrı Paşa ve İsmet Paşa caddelerinin adlarını Eski Fidangör Yeni Fidangör diye reklam gürültüsüne getirilmesine en azından Belediye yetkilileri  müsaade etmemeli diye düşünüyorum..!

             

             Resmiyette olmayan Hayali cadde üretmenin gereği yok .

 

  

VALİ  NAZİF BEY

 

         1931-1933 yıllarında Ordu’da Valilik yapan Mehmet  Nazif Ergin  Ordu’ya Yoroz’dan  getirdiği  şebeke içme suyu  ile anılmaktadır. Vali Nazif Beyi görmeyenler  onun getirttiği su ile tanır,bilirlerdi.

          

          Yıllarca Ordu halkı Vali Nazif Ergin’i Ordu’ya Yoroz’dan getirdiği su ile anmaktadır ve bu suyun adı   Nazif Bey suyu olarak söylemektedir.

           Vali Nazif Bey Kaynak suyu Pik döküm borularla Yoroz’dan Aziziye Mahallesindeki su deposuna gelir oradan da Ordu’ya evlere  dağılırdı..

     1958 yıllarına  gerilere gittiğimizde Ordu’da musluklardan haftada iki gün su akmaktaydı. Bizim evin mutfak çeşmesinin  hemen yanında içi sırlı büyük küpler bulunmaktaydı. Yemek ve İçme suyumuzu bu küplere koyar ve oradan  kullanırdık. Evin lavabo  taşının yanındaki bakır depolu küçük çeşmeden  akan su ile elimizi yıkardık. Zaferi Milli mahallesinde iki katlı sur duvarlar ve bahçesi demir parmaklıklar  içerisinde olan iki katlı beyaz badanalı evimizin kapısındaki sarnıçta biriken yağmur suları da çamaşır bulaşık ve diğer işler için kullanılırdı..

          Çeşmelerimizden devamlı sular akmıyordu...

         Yine 1958’ler de  19 Eylül ilk okulunda okuduğumuz yıllarda teneffüs zili çaldığında okulun arkasında bulunan sınıf arkadaşım Hasan Kaya Meydan’ın evlerine koşar annesinden su isterdik. Muhterem  Anneside bize bakır maşrapa ile su verir kana kana içer suların akmadığı zamanlarda okulda susuzluğumuzu böyle giderirdik..

        Zaferi milli mahallesinde evimizin etrafındaki komşularımız çoğu zaman ihtiyaçları suyu bizim yağmur sularının biriktiği horasanla kaplı sarnıçtan kovalarla çeker güğümlerle evlerine taşırlardı.

          Mahalledeki bazı eski evlerde bu yağmur suyu sarnıçlarından olduğunu ve evin ihtiyaçlarını buradan karşıladıklarını da biliyoruz.

         Vali Nazif bey zamanını yaşım icabı bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa O’nun zamanında Turnasuyu’nun üstlerindeki Yoroz dan Ordumuza getirilen ilk kaynak  şebeke suyunda Ordu Valisi Nazif Beyin büyük katkıları ve imzası var.

          GEÇMİŞ  ZAMANLARDA ...!

         O yıllarda Şehrin su ihtiyacının dışında   Ordu’nun elektrik ihtivacıda  OBKT’nin fuayesinin bulunduğu eski Rum kilisesi  binasına getirilen Dizel Elektrik Motorundan temin edilirdi. Şehrin Elektriklerde gece yarısı motorların susması ile birlikte yavaş yavaş mum ışığı gibi söner şehir sabahın ilk ışıklarına kadar karanlıkta kalırdı ve  Bekçi düdüklerinin sesleri mahallelerde çınlanırdı.

            Sahil yolu da yapılmamıştı.

           Ordu’nun önünde inanılmaz güzel eski fotoğraflardaki iç çektiren güzel kumsalı olan bir koy vardı.Ayrıca Süleyman Felek Caddesi üzerindeki eski  Belediye binasının önünde Dursun Uzman’ın bahçe içerisindeki evinin yanında deniz tarafında çok çok güzel bir şehir parkı...!

            Prof Dr ARISAN ERGİN

         Ordu Valisi M. Nazif Ergin’den 80 sene sonra eski Boztepe SSK Hastanesi Yeni oluşumu ile Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine 1970 senesinden günümüze  Amerika’da Newyonk  şehrindeki bir ünlü hastanede Damar ve kalp Cerrahı olan Vali Nazif Bey’in oğlu Prof Dr .ARISAN ERGİN belirli zamanlarda Programlı ameliyatlar yapmak üzere Ordu’ya gelir.

        Arısan Ergin 1931-1933 yıllarında Ordu Valisi olan  babasının adına bir Hatıra Çeşme yaptırmak istemektedir.

Araştırır bu işi layıklı yapabilecek  en uygun ismin Emin Öztürk Olduğunu bilgisini alır ve Emin Öztürk ile tanışır konuşurlar.                ^

         Günümüzde  Turnasuyu’nda Saraycık yolu üzerinde Yoroz’un eteğinde Nazif Bey suyunun aktığı bir Çeşmenin yerine Emin Öztürk bir Anıt Çeşme tasarımı yapar ve uygulamaya geçer.

        Özel çevre  düzenlemesinin yapıldığı yerdeki Nazif Ergin Anıt  Çeşmesinin yapım çalışmaları  devam ederken Prof Dr. Arıkan Ergin babası Nazif Ergin’in görev yaptığı yıllardaki Eski  Ordu Fotoğraflarından oluşan değerli bir Ordu Fotoğrafları Albümünü Orijinal resimleriyle Mimar Emin Öztürk’e verir.

        Mimar Emin Öztürk ,Ünlü Grafiker ve tasarımcı Uğurcan Ataoğlu’nun aracılığı ile bu özel Ordu fotoğraf albümünü İstanbul’da afiş ebadında büyüttürüp Anıt Çeşmenin açılışındaki özel sergide kullanacaklar.

          Yine özel getirilen bir büyük  kayaya Vali Nazif Ergin’in özgeçmişini yazdıracaklar.

         Duyduğumuz  üzücü  bir olayı da yazmadan geçmeyeceğim. Bu fotoğrafların büyültme masrafları karşılığı Ordu resimleri Arşivi olarak Kültür müdürlüğüne vermek istemişler...!

          Sonra ne mi olmuş, onu yazmayacağım.

       Keşke ..keşke diyorum Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün Eski Ordu Valisi Nazif Ergin’in arşiv niteliğindeki Ordu fotoğrafları bilgisine sunulsaydı diye düşünüyorum.

       Ordu’nun 80 sene öncesinin fotoğrafları..!

        Ne dersiniz..?

 


DEVLET TİYATROSU

ORDUMUZA YAKIŞIR 

 

   

            Kültür ve  Turizm Bakanımız  Ertuğrul Günay Sanat ve sanatçı dostu olarak da ülkemizde  takdir edilen ve sevilen bir kişiliğe sahip. Ordu  İsmet Paşa Ortaokulu talebelik yıllarından gazeteci,Ordu Lisesi  yıllarından Tiyatro yapmış çalışkan başarılı bir hemşerimiz..

           Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da Adapazarı Belediyesinin Hizmete soktuğu Orhangazi Kültür Merkezi etkinliklerinde yaptığı konuşmasında Ordu’ya yıllar önce Orsev’de ki bir sohbetinde verdiği Devlet Tiyatrosu sözünün müjdesini vermiş,bunu gazetelerden okuduk. Ordulu olarak,Ordu’lu sanatseverler olarak sevindik..

           Mutlu olduk..

           Bakan Günay yaptığı açıklamasında özetle  “ Güzel Sanatlar alanında halkımızın standartlarını yükseğe çekiyoruz. Şu an devlet tiyatrosu sayımızı 60’a çıkartacağız 57.Denizli, 58.yi  Manisa’ya 59.yu Kayseri’ye açtık..

            60. Devlet tiyatromuzu da  memleketim Ordu’ya açacağız.”  ..

                   Türkiye’de konser’de, tiyatro’da güzel sanatlar da ülkenin her yerine gidecek.Biz Türkiye’nin hiçbir coğrafyasının,hiçbir insanını ötekinden ayırmıyoruz.” demiş..

                   YIL  1908

            ORDU’DA TİYATRO

          Ordu’da tiyatro sanatının  1908’lerde  başlayan bir geçmişi vardır. Ordu sanata ve kültüre her zaman yakın olmuş bir ilimizdir.Ordu Tiyatro tarihini incelediğinizde şunları görürsünüz..

           “1908 yıllarında  Fevzi Güvemli, Ali Rıza Gürsoy Hamdi Uzman Düz mahallede şimdiki OBKT Fuayesi yanındaki Rum okulunda oynadıkları “ İntibaki-i milli” (Ulusal uyanış) oyunu ile başlar.

             Cumhuriyetin ilanından sonra da İ.Hakkı Garipoğlu ,A.Rıza Gürsoy tiyatro çalışmalarına devam edip İsmetpaşa ilkokulunda A.Nuri’nin Sekizinci, R.Nuri Güntekin’in “ İstiklal ve Beş Devir” oyunlarını sergilerler..

              1954 yılında kurulan Gençlik Kulübü  Kentin Kültürel-Sanat hayatında büyük katkılar yapmıştır. Kadir Pekbaş ve Aydın Üstüntaş bu kulüpte bir çok oyun sahneye koymuşlar “Harputta Bir Amerikalıyı” oynamışlardır. O günlerde Halkevi Başkanı N.Senih Mayda başarılı tiyatro çalışmaları  ile dikkat çeker..

               1964 Yılında  Uğur Gürsoy ve arkadaşları Belediye Tiyatrosunun Ordu’da kurulması için Ordu eski Valisi Mustafa Karaer’in de desteğini alarak İstanbul’a Türk Tiyatrosunun duayeni Muhsin Ertuğrul’a gidiyor görüşmeler sonucunda Muhsin Ertuğrul sanatçı Ergun Köknar’ı Ordu’ya gönderiyor. Yapılan çalışmalar sonrasında 19 Haziran 1964 yılında Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT resmen kuruluyor.

              OBKT ilk oyunu HÜLLECİ’yle Halk Eğitim Salonunda Sanat Yönetmeni Ergun Köknar ve Suna Pekuysal’ında sahnesiyle, Ordu’lu tiyatro sanatçılarıyla birlikte 4 Ocak 1965 te perdelerini Ordulu Sanatseverlere günümüze kadar hiç kapatmamak üzere açıyorlar...

              Kültür ve sanat olaylarının yurdumuzda ilk başlatıldığı,sanat toplumlarının ilk organize edildiği illerden biridir Ordu.

               Şehir Tiyatroları kapsamında İstanbul Şehir Tiyatroları ve Bakırköy şehir tiyatrolarından sonra Türkiye’de kurulan üçüncü Şehir Tiyatrosu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’dir.

                OBKT kuruluşundan bu güne kadar 151. oyunu Hekimoğlu’nu Ordulu seyircisiyle buluşturmuş 2 oyunda hazırlamakta olan bir kültür-sanat kurumu Ordu’nun gözbebeğidir...

                 Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’da Ordu’lu olarak bütün bu etkinlikleri  bildiğinden ve Sanatsever Ordu’lular  bunu fazlasıyla hak ettiğinden Ordu’ya, Ordu’lulara yakışan  Devlet Tiyatrosu  müjdesini Sakarya’dan verdi.

                 “ 60.Devlet Tiyatromuzu da Memleketim Ordu’ya açacağız.” Dedi..

              Ordu’da  Tiyatro tarihini incelediğimizde  Ordu’muz  Sanat etkinliklerinde ve Tiyatro’da   l908 den buyana var olduğunu görüyoruz.

 

                                 GÜNAY AÇIKLADI

                   “Her hafta Devlet Tiyatroları Perde açacak”

         Hafta Sonu Giresun’daki “Doğu Karadeniz Turizm Master Planı toplantısına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay  akşam üzeri Samsun’a havaalanına geçerken Ordu Kültür Sanat Merkezine uğrayıp Fuayede bulunan  “Eski Ordu Resimleri” sergisini gezdi  incelemelerde bulundu. Kültür merkezinin temiz ve güzel kullanımından dolayı Kültür ve Turizm Müdürü Gülderen’e Bakanlıktan gönderilen tahsisatların yerinde kullanılmasından  dolayı Vali Orhan Düzgün’e teşekkür etti.

            Bakan Günay Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin merdivenlerinde basına konuşmasında   “ Ordu’ya ve Gaziantep Bölge Tiyatrosu konusunda Maliye Bakanlığına teklifim var. Eğer bu olursa O zaman tam kadro olarak Ordu ve Gaziantep’e yerleşmiş olacak. Bölgenin sorumluluğu da bunlarda olacak” dedi..Yakın dostları ve protokolle vedalaşan Günay Samsun’a hareket etti..

                       ..........           .........

        Ordulu sanatseverlere 46 senedir perdelerini kapatmayan   Tiyatro yapan OBKT’nin arka bahçesinde 1991  yılından bugüne Kültür ve Sanat dallarında başarılı  etkinlik yapan bir de  ORSEV’imiz ,Ordu Sanat Evi’miz var..                 

                  Önce memleketi Ordu’ya yakışan Kültür Sanat Merkezi  sonrasında

                  Devlet Tiyatrosu Müjdesi..

                  Yüreğine sağlık sayın Bakanımız .

                   Teşekkürler ve Ordu bunu hak ediyor.

 

       

                          T.C

                      19 EYLÜL

               İLKÖRETİM OKULU

 

         1955 yılında Zaferi milli mahallesinde evimize yakın olan Sırrı Paşa Caddesi üzerindeki Güzelordu İlk okuluna kayıt ettirdiler beni. Üçüncü sınıfta iken Güzelordu ilk okulu köprübaşına taşınınca Okulumuzun adı 19 Eylül İlkokulu olarak değişti 4.5. sınıfı 19 Eylül ilkokulu olarak tamamladım .

          Başöğretmenimiz Güzelordu ilkokulunda Kemal Top Sınıf öğretmenimiz Leman Uzman, 19 Eylül İlkokulunda Başöğretmenimiz Celal Zafer Sınıf Öğretmenimiz ise Melahat Özkan oldu...

           Güzelordu ilkokulunda başladığım İlkokul öğrenimimi 19 Eylül İlkokulunda tamamladım...

             Yıllar geçti Oğlum Aytunç Orhan Engin’in kaydını 19 Eylül İlkokuluna yaptırınca ve bir müddet sonra Okul Aile Birliği toplantısında sağ olsunlar bir Pazar günü beni 19 Eylül Okul Aile Birliği Koruma Derneği başkanlığına seçtiler...

              Bu sefer okulun müdürü Hami Karakaya idi..

              Tarihi eser olarak koruma altına alınmış 19 Eylül ilk  okulun  Eskimiş mazotlu zemin tahtaları üzerindeki eski sıralarda eğitim gören öğrencileri biraz olsun rahatlatmak mazotlu zeminden arıtmak  ve mazot kokusundan kurtarabilmek adına elimizde teberru makbuzları ile dolaşmaya başladık.

              Yıllarca  Mazot emmiş eskimiş siyah  tahtalar bina içerisinde bir yangın tehlikesine davetiye çıkarabilirdi...

              Okulumuz eski mezunları işadamlarını ve okulumuzda eğitim gören öğrencilerin velilerini ziyaret ederek Otel Vona da yapacağımız bir yardımlaşma gecesi için teberrulu davetiye  satmağa başladık.

              Velilerimizin Bağışları ile Okulumuzun sınıflarındaki taban döşemelerini yeni lambrili tahtalarla yeniledik..

                Ordu Eski Valisi Necati Çetinkaya zamanında Ordu Milletvekili Nabi Poyraz’ın Ankara’da birlikte gittiğimiz  Bakanlıkta okulumuz tadilatı için verdiği büyük destek ve takipleri sonucu Okulda tarihi dış cepheyi bozmadan içten kat betonu dökülerek bugünkü görünümü ile okulumuzda büyük bir tadilat yapıldı. Azda olsa görevdeki arkadaşlarımızla beraber Okul aile birliği koruma derneği olarak küçük katkılarımızın da olduğunu sanıyorum.

         Bizim zamanımızda 19 Eylül İlkokulu şimdiki görünümüne kavuştu.19 Eylül ilkokul’umuza Emeği geçenleri saygıyla anıyoruz.

                  Sırrıpaşa caddesi üzerindeki mezun olduğum ilk okulumun önünden büroya, bürodan evime giderken çocukların koşuşturmalarını zevkle takip ederim..okuldaki çocukluk  anılarım gelir aklıma. Yoldan geçerken Öğrencilerin İstiklal marşımızı okuduklarında öğrencilik günlerim gelir aklıma...

                Çok eskilerde  görevli hademenin elinde zille öğrencileri sınıflara yönlendirmesi vardı, şimdilerde aynı görevi Mozart’ın senfonisi yapıyor.Kulaklara hoş gelen güzel melodiler çalınıyor 19 Eylül’ün hoparlörlerden.

                   Nereden nereye...

                 İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?

           

                            ÖĞRETMENLER

                          OKULUN ÖNÜNDE

                         SİGARA İÇMELİ Mİ..?

 

         Okulda teneffüs zili çalmış çocuklar bahçede oyun oynuyorlar koşuşuyorlar bahçe renkli,.. cıvıl cıvıl hareketli..bazı öğretmenler özellikle bayan öğretmenler okul bahçesinin önünde köşedeki ağacın dibindeki çöp sepetinin yanında ayak üzeri zamana karşı sanki  sigarayla yarış ediyorlar..

          Okulun bahçesinde değil de duvarının  dibinde sınıfa gir senfonisine  kadar öğrencilerinin önünde sigaralarını tüttürüyorlar. İşte bu manzara Öğretmenlerinden küçük öğrencilerine  örnek olacak bir manzara hiç değil.

           Özellikle küçük öğrencilerinin önünde  bayan öğretmenlere hiç yakışmayan bir görüntü bu.!

          Okulun önünde .. O ağacın altında duvarın dibinde devamlı rastladığım bu hoş olmayan görüntü için küçük öğrencileri ne düşünür nasıl örnek alırlar bilemem de..

          Öğretmenlerin  öğrencilerine  kötü örnek oldukları kesin..Bu görüntü beni şahsen rahatsız ediyor.

            Sırrı Paşa  Caddesi  üzerindeki  işyerlerinin bayan çalışanları da kapılarında açık havada alışkın oldukları sigaraları büyük bir keyifle içiyorlar...

             Bu görüntü hiç kimseyi ilgilendirmez

              Ancak...

             Toplumun örnek  Bayan öğretmenlerine gelince sigaralarını  ilkokul öğrencilerinin önünde okulunun duvar diplerinde hoş olmayan bir görüntü sergileyerek içmemeleri gerekir diye düşünüyorum.

              Sadece 19 Eylül İlköğretim önünde mi ..!

               Tabi ki hayır..

              Küçük  Öğrencilere Kıymayın efendiler...

            Sigara öldürür..

           Sigara sağlığa zararlıdır..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


DUYARLI OLMAK..!

 

          25 Kasım 2010 tarihli “Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanemiz” başlıklı yazımda Ordu halkı olarak yıllarca özlemini duyduğumuz Ordu Üniversitemiz ve yapım aşamasındaki Tıp Fakültesi hastanemiz ile ilgili olarak görüş ve duygularımı dile getirmiştim. 

          Yeni ve Modern Tıp Fak. hastanemizin  Ordu Sivas karayolu üzerindeki atıl vaziyette bulunan  ORSAN arazisinde gerçekleşmesinin doğru karar olabileceğinden bahsetmiştim.

          Ordu Üniversitemizin kuruluş aşamasından bu güne kadar geçirdiği evreleri yakından takip edip  kamuoyu ile paylaşmaya çalışmış bir gazeteci olarak düşüncem buydu.

            İlk önceleri  Göğüs Hastanesi, 1980 sonradan geçici olarak Sıkı Yönetim Komutanlığı olarak kullanılan bina SSK Hastanesi olarak hizmet verdi.

            Boztepe Devlet Hastanesi  olarak da tabelası değişen sağlık kurumumuz şimdilerde Ordu’ Tıp Fakültesi hastanesi olarak   Ordululara hizmet veriyor. Prof Dr ve Doç Dr kadroları ile hizmet veren  hastanemize Ordulular  büyük ilgi gösteriyor memnuniyetlerini ifade ediyorlar.

             Bu büyük  sağlık kuruluşumuzu Ordumuza ve Üniversitemize ,Ordululara yakışır yerde, yeni ve modern binalarında çok daha iyi koşullarda  hizmet vermesi de en büyük düşüncelerimizden birisidir kuşkusuz.

           Yüzde 92. Ordu Üniversitesine hissedarları tarafından bağışlan Atıl vaziyette bekleyen ORSAN arazisinde müstakil bir alanda ODÜ Tıp Fakültesi Hastanemizin yükselmesi Ordu Halkı tarafından destek bulacaktır diye düşüncelerimi yazıya dökmüştüm.

                        DUYARLI İNSAN

                          ÖMER AYDIN 

         Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanemiz” başlıklı yazım yayınlandıktan bir gün sonra  Sanayici İşadamlı Ordu Rotary Kulüp Başkanı Ömer Aydın Telefonla arayarak yazımı okuduğunu ancak Hastanenin yeri konusunda Fakülte bir yerde hastanesi başka yerde olmaz diyerek yanlış düşündüğümü söyleyip  benimle görüşmek istedi..

         Bir araya geldiğimizde elinde Ordu Belediyesinden almış olduğu Orsan arazisini gösteren bir İmar Durumu vardı. Kağıt üzerinde Orsan arazisini bölen üç adet parsel yolu olduğunu ve çevrenin tamamının parsellenmiş mahalleler ve blok evler  oluştuğunu gösteriyordu.

         Aydın Tıp Fakültesi hastanesinin  Üniversite arazisi üzerindeki yapımı devam eden Tıp Fakültesinin bulunduğu yerde olması gerektiğini söyledi. Tıp Fakültesi bir yerde 2o Kilometre uzakta da Tıp Fakültesi Hastanesinin olmasının sakıncalarını  anlattı.

          İmar krokisi ile  Ömer Aydın arabasının direksiyonuna geçti önce Üniversite’nin ve arazisinin bulunduğu Turnasuyu’na gittik. Üniversite alanı içerisindeki Yapılmakta olan Tıp Fakültesinin sıvanmış,beyaza boyanmış büyük binasını gösterdi ODÜ Tıp Fakültesi Hastanesi buraya yakışır..burada olmalı diye üzerine basa basa hastanenin ayrı  yerde olmasının sakıncalarını anlattı.  Yazdığın gibi Üniversite  arazisinde yağışlardan sonra büyük problemler oluyorsa onu da bir şekilde Üniversite yönetimi hallederler halletmeli de dedi..

        Bu konuşmalar sonrası ORSAN arazisine gittik gezdik . Araziyi paralel  bölen yarı açılmış yolları gezdik etrafındaki yükselen onlarca binayı gördük .

         Sanayici işadamı Ömer Aydın’ın CHP-REFAH-ANAP Koalisyon Hükümetinde Ordu Milletvekilleri ile Ordu Heyeti olarak birlikte  Başbakan Tansu Çiller’e Ordu Üniversitesinin kurulması çalışmalarında  Fahri Rektörlük cübbesini giydirdiği zamandan bu güne kadar Ordu Üniversitesi Yaptırma ve yaşatma derneği gönüllüsü olarak Mehmet Aksoy’la birlikte verdiği uğraşları biliyorum.

             Ak Parti Hükümeti zamanında gerçekleşen  Ordu Üniversite,Tıp Fakültesi ve Hastanesi konusundaki hassasiyetini de bildiğimden Ömer Aydın’ın ne demek istediğini de çok iyi anlıyordum.

           Sonuç olarak ben iyi niyet çerçevesinde  bir yazı yazdım ve Tıp Fakültesi hastanesi için bir  görüş beyan ettim en müsait yer ORSAN arazisi dedim... Sonuçta siyasilerimiz ve ODÜ yönetiminin karar vereceği bir gerçek var ortada...

           Duyarlı insan  işadamı  Ömer Aydın’da görüşlerini bildirdi ısrarla Orsan arazisinde Ordu Üniversitenin başka birimlerinin olabileceğini ancak Tıp Fakültesi ve Hastanesinin Üniversite alanında  yan yana olmasına ısrarla dikkat çekti.

       Ordu Üniversitemiz konusundaki her türlü olumlu  görüşe saygılıyız da Keşke diyorum herkes işadamı  Ömer Aydın  gibi açık açık   görüşünü ortaya koyabilse diye düşünüyorum.

         Yoksa yanlış mı düşünüyorum...

       

 

 

 

          HALK EĞİTİM

                      SALONUNDAN

                      ORDU KÜLTÜR

                      SANAT MERKEZİNE...

           Ordu’da yıllarca  Sosyal ve Kültür  Sanat  etkinliklerinde, evlenen çiftlerin Nikah ve düğünlerinde, 10 Kasım Atatürk’ü Anma günlerinde , yılbaşı ve   29 ekim Cumhuriyet Balolarında okulların özel gösterimlerinde ,Tiyatro ve Konser etkinliklerinde  yıllarca Ordu’lulara hizmet vermiş kurumların başında gelirdi Halk Eğitim Salonu...

        1950 önceleri siyah beyaz filmlerin de oynatıldığı Halk Eğitim Merkezi, Lale Sineması olarak ta  Ordu’lulara hizmet verirken  bu salondaki  Lale  sinemanın  makine dairesinde çıkan bir yangın  yaşlı büyüklerimizin anılarında vardır mutlaka..

       Sevgili ağabeyim Galip Oral’a Lale Sinemasını sorduğumda

    “O yıllarda askere gitmemiştim Lale Sinemasının makinistliğini Ayhan Öğe yapıyordu O yangında Orhan Ümit Felek’le beraber sinemadaydık. Pazar günü Sinemada filmin oynadığı sırada Yangın makine dairesinde aniden çıkınca bir anda üst kat alev ve duman içinde kaldı, salonda panik çıkınca da  kendimizi dışarıya zor attık, dışarı çıkınca da içerideki tanıdıklarımıza yardım edebilmek için tekrar salona girdik” dedi... 

       1960’larda Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının Ordu konserini, illüzyonist  Abra Kadabra’nın ilginç gösterilerini OBKT nin ilk Tiyatro oyunu HÜLLECİ’yi  kültür ve sanat etkinliklerini  bu salonda izledim. 45 sene önceleri gençliğimizde yine Halk Eğitim solonunda  Ordu’nun ilk şhow orkestrası Karıncalar  ile  verdiğimiz konserlerde Sedat Erdoğan Şevki Ustaoğlu, İrfan Altınel ve Bayan  Solistimiz Ayşegül Felek’in bulunduğu gurubumuzda  davul ve gitar çalıyordum.

         Halk Eğitim Salonunda yapılan düğünler ise Ordu gecelerinin başta gelen eğlence mekanı idi sanki..Gençler bu düğünlerde eğlenirler oynarlar,genelliklede  evleneceği genç kızları görür beğenirlerdi.

        Düğün merasimlerinin yanında her türlü kültür sanat etkinlikleri    bu salonda yapılırdı.. Çünkü başka salon yoktu..

          Halk eğitim salonu Ordu’nun sosyal etkinlik ve Kültür Sanat salonuydu ve uzun seneler böyle devam etti.

       

HALK EĞİTİM’DE

YAZICIOĞLU İMZASI...

         Yaklaşık sekiz sene Ordu Valiliği görevini yapan Kemal Yazıcıoğlu’nun son dönemlerinde Alman mimarisi tarzında sahnenin önünde orkestra çukuru bulanan Halk Eğitim Salonunda büyük tadilat oldu. Bir zamanlar  12 Eylülde gözaltına alınan Orduluların toplanıldığı Halk Eğitim merkezinde  daha modern bir salon yapılmasını isteyen Vali Yazıcıoğlu Salonun iç dekorasyonu  yapımını iç mimar Emin Öztürk’e verdi.

     Bütün bu gelişmeler sonrası  Ordu yeni güzel modern bir sosyal hizmet salonuna Atatürk Kültür Merkezi’ne kavuşmuştu  bu güzel salon 365 sandalyeli idi ve gelişip büyümekte olan Ordu’ya küçüktü...

        

            ORDU KÜLTÜR SANAT

                     MERKEZİ

 

      Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Ertuğrul Günay Ordu’muzun  ihtiyacı olan daha önceleri Ordu Belediyesince yeri Kültür Sarayı olarak  ayrılan ve uzun seneler  atıl vaziyette kalan Ahmet Cemal Mağden Caminin yanındaki yere Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin yapılması için talimatını verdi.

       Kültür Bakanı Günay Ordu Kültür Sanat Merkezinin ihalesini  ve yer teslimi yaptırdı. İnşatla yakından ilgilendi inşaatı yapım halinde yerinde gezdi incelemelerde bulundu  ve en kısa zamanda bitirilmesini istedi.

        Ordu’lulara uzun yıllar hizmet edecek Kültür Sarayı yaklaşık Onbin M2 kapalı alan üzerine içinde 541 ve 169  koltuklu  2 Konser salonu, 3 sergi salonu, 2 fuaye salonu, resim atölyesi ve Cafesi, Mahalli sanatçıların el emeği eserlerinin teşhir salonu 15 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlanmıştı.

          29 Ekim 2010 tarihinde hemşerimiz Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Sanatsever Ordu’luların katıldığı bir törenle, Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin  açılışı yaptı..

        Samsun Devlet Senfoni Orkestrasının Konseriyle güzel  bir gece yaşadı Ordu’lular..  .

           İyi güzelde bilinen bunları neden yazıyorum...?

 

                    ELİF GÜREŞÇİ’NİN

                   MUHTEŞEM KONSERİ

         Ordu Sanatevi Orsev’in özel daveti ile Ordulu hemşerilerine konser vermek için gelen TRT Sanatçısı  Elif Güreşçi’nin Ordu Kültür Sanat Merkezindeki müthiş konserini izleyen gazeteci ağabeyimiz O.Rüştü Baş’ın yazısındaki

     “ Tek kelimeyle Şahane unutulmayacak bir gece yaşadık.

      Hele hele Kültür Sanat Merkezi’nin o büyük salonunu dolduramayacağımız korkusunu yaşadım ve konsere gelenlerden bir kısmının yer bulamayıp geriye dönmesinden çok etkilendiğimi söyledim”..cümlesi dikkat çekiciydi.

         Ordu Kültür Sanat Merkezi Ordu’muza ve Sanatsever Ordu halkına  yakışır bir yerde Kültür Sanat dallarında  çok özel hizmetler verecektir kuşkusuz.

           Bunun içindir ki çalışkan ve başarılı  Kültür ve Turizm Bakanı  Ertuğrul Günay’a ne kadar teşekkür etsek azdır.

          Gazeteci Rüştü Baş’ın Kültür Merkezindeki  Elif Güreşçi’nin beğenilen konserinde Büyük Salonun doldurulamayacağı endişelerine gelince o Büyük dediğimiz salon  bir zaman sonra  Ordu Halkına küçük gelecek gözüken de bu...

 


ORDU ÜNİVERSİTESİ

   TIP FAKÜLTESİ HASTANEMİZ...

        Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hemşerimiz M.Hilmi Güler’in büyük gayretleri ve titiz  çalışmaları neticesinde 18 Ekim 2010 tarihinden bu yana Eski SSK -  Boztepe Devlet Hastanesinde Ordu’lulara Prof Dr. Doçent Dr ve Yardımcı Doçent Dr  kadroları ile   Ordu Üniversitesi (ODÜ) Tıp Fakültesi  Araştırma ve Uygulama hastanesi olarak başarılı hizmetler veriyor..

            Ordu Halkı yıllarca özlemini duyduğu Üniversitesinin ,Tıp Fakültesi hastanesinin hizmetlerinden mutluluk ve memnunluk duymakta Tıp Fakültesi Hastanesinin  Ordu’ya kazandırılmasında  başta Eski Bakanımız Dr M.Hilmi Güler’e ve emeği geçenlere teşekkür ettiğini düşünmekteyim...

              Geçici olarak Boztepe Hastanesinde Hizmetlerine devam eden ODÜ Tıp Fakültesi hastanemizin  daha büyük ve daha  uygun bir alanda Yeni ve Modern  binaları, Teknolojik iç donanımı ile yakın bir gelecekte Ordu’lulara hizmet vermeleri en önemli ve büyük beklentimizdir.

             Bilindiği gibi Ordu Üniversitesi kurulurken çalışmaları yürütmek üzere Ordu Üniversitesi yapma ve yaşatma derneği kuruldu ve bu dernek önemli faaliyetlerde bulundu . Daha sonraları derneğin sınırlı faaliyet alanlarını aşmak için bu derneğin bu derneğin yönetim kurulu üyelerinin gayretleri ve Ordu Valiliğinin yardımı ile Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı (EVSAV) kurularak özellikle üniversiteye kazandırılacak gayrimenkuller ve diğer varlıklar üzerinde harekete geçildi. Bunlardan biri de atıl vaziyette bulunan ORSAN A.Ş’nin hisselerinin  bu vakfa kazandırılarak mevcut ORSAN arazisi üzerinde bir yapılanmaya gidilmesi hedeflendi.

               Bu nedenle de şirketin  % 92’ye yakın hisseleri vakfa bağışlandı aktarıldı.

            ODÜ TIP FAKÜLTESİNE

                   UYGUN ALAN

                           (ORSAN)

            Bugün bu alan ORSAN özellikle Modern Tıp Fakültesi Hastanesinin yapılması için Üniversiteye verilmesi ve bir an önce Tıp Fakültesi Hastanesinin diğer hastaneler zinciri içinde yer almasına acilen ihtiyaç vardır.

         Bu düşünce Cumhuriyet Kampusu bitişiğinde yapılacak kamulaştırma bedelinin doğrudan bu alanda (ORSAN arazisinde) yapılandırılmasıyla Modern Tıp Fakültesi   hastanesinin bir an önce hayata geçirilmesini gerçekleştirecektir.

         Ordu Halkı Tıp Fakültesini ve Hastanesini üniversite ile eşleştirmiştir. Bu sağlık hizmetinin yıllarca özlemini duymuştur. Mevcut kampusun hastane için alt yapısının bir çok mahsurları vardır. (Hastane Park alanı, hasta yoğunluğu ve öğrencilere vereceği psikolojik etkilenmeler gibi) .

           Hastanenin ORSAN arazisinde yer alması ve  yapılacak Botanik parkımızın da karşısına gelmesi hastaların moral ve hasta yakınları açısından önemli bir kazançtır.Ayrıca Cumhuriyet Kampusuna yakın  geçen yüksek gerilim hattının yer altına alınması  teknik açıdan mümkün görülmemektedir. Bu işi teknik bilenlerine sorduğumuzda Bu hattın yarattığı elektro manyetik alan hastanenin Cumhuriyet Kampusu içinde yer alması durumunda bir çok tıbbi cihazı çalışamaz duruma getireceği yönündedir.

          Mevcut ORSAN alanı ulaşım ve genişleme anlamında bir hastane için en uygun alandır. Bu arazide uygulanan imar planı belediyemiz tarafından yeniden ele alınarak hastanemize uygun bir yapılandırmanın kısa zamanda sağlanması mümkün olabilir.

           Bu ve bunun gibi bir çok düşünceler bu alanın ilimizde yapılması düşünülen bazı birimlerin bu alan üzerinde yapılması yerine buranın başlangıçta ki düşünceler doğrultusunda Üniversitemize  kazandırılması ,Tıp Fakültesi hastanemizin bu alanda yükselmesi  konuya duyarlı Ordu halkı tarafından da önemli destek bulacaktır.

            Ordu’lu Siyasilerimizden , Valimiz Orhan Düzgün’den Belediye Başkanımız Seyit Torun’dan  Ordu Halkı adına dileğimiz özlemini duyduğumuz tam donanımlı ve daha gelişmiş modern Tıp Fakültesi Hastanemizin Orsan’ın hissedarları tarafından % 92’si Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı (EVSAK)’a bağışlanan ORSAN arazinde gerçekleşmesidir.

        

     OKTAY EKŞİ’YE

    TEŞEKKÜRLER...

 

         Ordu’nun evladı Mesudiye eşrafından Hürriyet Gazetesinin eski Başyazarı İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin   Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 15 Ağustosta verdiği  Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanmasını istediği bir soru önergesine  Ordu’muzu çok yakından ilgilendiren sevindirici bir cevap gelmiş.

          Oktay Ekşi

          Sivas iline bağlı Koyulhisar ilçesi Orta Kent Beldesi Çandır köyü sınırları içerisinde 1980 yılından bu yana Kurşun,Bakır, Çinko madeni çıkartmakta olan ve yıkanmış partiküllü  maden sularını zaman zaman özellikle yağışlı havalarda Melet ırmağına bırakan MENKA isimli şirketin faaliyetlerini araştırılmasını yazılı cevapla istemiş.

            Milletvekili Oktay Ekşi’nin tespit ettiği ve  cevabını istediği soruları arasında ;

            MENKA isimli şirketin 27 Eylül 1996 tarihinde düzenlenen tutanağa göre işletmeye açılmasından 16  sene sonra dahi bu tesis için ÇED raporu almadığı,

           Tesisin drenajının bulunmadığı,

            Maden işletmesinin flotasyon tesisinden kontrolsüz şekilde çıkan atık suların arazi eğilimiyle Melet ırmağına karıştığını Melet ırmağı suyunun Mesudiye, Gölköy,,Gürgentepe, Ulubey ve Ordu Merkezinde içme ve kullanma suyu olarak kullanıldığı,

              “ Atık su miktarını ve zararlarını azaltmak için mevcut iptidai usuller dışında hiçbir tedbirin alınmadığı

               İşletmenin 1. sınıf Gayri Sıhhi Müessese olmasına rağmen bunun için gerekli ruhsatının alınmadığı doğru mudur.

                Tesisin Melet Irmağına boşalttığı zehirli atık yüzünden Mesudiye, Gölköy, Gürgentepe, Ulubey, ve Ordu Halkının şikayetlerine yol açacak şekilde çevreyi ve Melet Irmağını kirlettiği doğrumudur..? dedikten sonra

                  Çevri ve Şehircilik Bakanlığı yöre halkıyla alay edercesine 31 yıldır sürdürülen bu Çevre düşmanı uygulamayı durdurmak için ne yapabilir.? Soruları var..

             

                  ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞINDAN

                            GELEN CEVAP DA

 

                  13/09/2011 Tarihinde  Bakanlığımızca denetim gerçekleştirilmiştir.

                   Denetim sonucunda ,

                   İşletmenin, Atıklarının düzenli depolanmasına ilişkiN yönetmeliğin geçici 2’nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde ilgili lisans başvurusu yapmadığı, prosesten kaynaklanan atıkların depo sahasına dökmeye devam ettiği tespit edilmiş olup, söz konusu işletmeye 102.567,00   TL idari para cezası olarak uygulanmasına ve yeni atık barajı inşaatının tamamlanıp, atık kabulüne uygun hale getirilip , Bakanlığımızdan söz konusu atık sahasına ilişkin uygunluk kararı alana kadar işletmenin faaliyetinin tamamen süresiz olarak durdurulmasına karar verilmiştir.

                Ayrıca, işletmenin çevre görevlisi istihdam etmediği , bu konuda çevre  danışmanlık firmalarından hizmet satın almadığı veya çevre yönetim birimi kurmadığı için 5.696.00 TL, emisyon konulu çevre izni için resmi herhangi bir başvuru bulunmadığı için  de 34.189.00 TL para cezası uygulamasına karar verilmiştir.

                 Söz konusu idari yaptırım kararları ilgilisine tebliğ edilme aşamasındadır.

                 Denilmektedir....

                 

                              

                     ELİNE  YÜREĞİNE SAĞLIK

 

                 Sivas Koyulhisar’dan başlayan ve Melet Irmağı ile Ordu sahillerine kadar gelen, insan sağlığını yakından ilgilendiren bu Çevre ve Doğa kirliliğini Karadeniz 52 Gazetemizde defalarca yazmıştık..

                  

                 O zamanlar sevgili  Mürsel Engin başkanlığında  Bir gurup arkadaşımızla yaptığımız bir gezide bu tehlikeli  maden çamurunun ve atık suyun depolandığı büyük tehlikeyi, Koyulhisar’daki  yerinde  gördük.

                  Madenle gelen bu tehlikeyi ısrarla yazdık..

                  Ordu Çevre derneği yaptığı açıklamalarla yetkilileri uyardı

                  Ve Yıllar sonra İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin TBMM başkanlığına verdiği bir dilekçe ile Menka ile ilgili sorularının yazılı olarak yanıtlanmasını istedi.  

                 31 yıldır zaman zaman Ordu Valiliğinin de uyarılarına yazışmalarına  rağmen faaliyetine devam eden Maden işletmecisi MENKA nın bu kez Faaliyetinin durdurulmasına,

                  Bu tesise ayrıca 142.452.00 TL para cezası uygulanmasına karar verilmiş.

                  Bu kararın alınmasına haklı olarak gönül koyan  İstanbul Milletvekilimiz , hemşerimiz Oktay Ekşi’ye ne kadar teşekkür etsek azdır.

                   Elinize ,yüreğinize sağlık

                   

                Not:    Çambaşı yolu üzerinde Kabadüz Akgüney köyü içerisindeki yine Melet ırmağı yatağı yakınındaki  Zamantı Maden tesislerinde bulunan Kurşun madeni çökertme havuzunun geçtiğimiz aylardaki selde duvarının çöktüğü ve Kurşun  maden çamurunun Melet ırmağına karıştığını da hatırlatmakta fayda var diye düşünüyoruz..!

 


 

OTSO ve...

ADALETİN TERAZİSİ..

               Tuncer Engin

                2.2.2009 tarihinde   “Gördüklerimiz..Duyduklarımız köşesinde  OTSO MECLİSİNE  ADAY BİR GARİP ÜYE..! başlıklı bir yazı yazmıştım , yazının özeti şöyleydi...

1991 senesinde Ordu Ticaret ve Sanayi Odasının Resmi T.C li mührünün üzerine atılmış sahte imzalı ATR.3 A No 53921 numaralı Dolaşım Belgesi olayı  geldi aklıma... 

           “Bu nasıl iş arkadaşlar şimdi bu sahte imzalı belgeyi bir Cumartesi tatil günü Ordu Ticaret ve Sanayi Odasından odacıyla yaptırıp  Resmi T.C mühürlü çıkartan    şimdi Ticaret Odası Meclis üyeliğine mi aday diye söylenmeye başladım.

          Çok yakında da Başkan olursa hiç şaşırmayın diye söylendim....

O yıllarda elimize geçen ve sahte imzalı düzenlenmiş meşhur A.TR. 3 dolaşım belgesi imza ve evrak  sahteciliğini  OTSO seçimleri öncesi gazetede gündeme getirip yazmıştım.”

                     Uyarımıza rağmen OTSO’dan ses çıkmadı ne hikmetse bir açıklama da gelmedi..!

             

                     19 KASIM 1991 TARİHLİ

                      OTSO KARAR DEFTERİNDEN....

 

             Oysa ki.. 19 Kasım 1991 Salı saat:15 Karar No: 166 sayı ile OTSO yönetim kurulunca gündemin 852. maddesi ile Odanın karar  deftere şöyle geçmişti..

             

          “ Odamızca tanzim edilen A.TR.3 A belgesi Ersan Ltd. Oda mührünün üzerindeki Sahte imzanın görüşülmesi..”

          Kayıt altına alınmış ..26 Kasım l991 günlü 167 Karar ile OTSO Oda Karar defterine yazılı sahtecilik olayı  özette şöyleydi ve Ersan Ltd şirketinin sahibi Süleyman Ersoy’un ise şu ifadesi dikkat çekiciydi...

            “ Şirketten alınan ATR Belgesinin Cumartesi olması nedeniyle Acele Odada temizlik yapmakta olan A.Boztepe’ye Hazırlatarak mühürlettiklerini Oda yetkilisi bulunmadığı için  imzalatamadıklarını ancak ihracatın aksaması durumunda her gün için 500 Mark ceza vermelerinin gerektiği için  bu nedenle Oda Mührü üzerine kendisinin imzaladığını, ortada bir suç varsa firmasıyla kendisinin suçlanması gerektiğini . Odada evrakları takip eden Mehmet Albayrak’ın Firmasının üretim Müdürü olduğunu nitekim suçlanacak olanın Mehmet Albayrak değil firması ve kendisi olduğunu ancak sorunun  Cumartesi Pazar günleri yapacağı ihracatın odanın kapalı olması nedeniyle evrakın imzalanmamasından ve yapacağı ihracatından gecikmesinden kaynaklandığını ifade ederek gereği neyse yönetim kurulu bana göre ifa etsin” dedi...

              

              SONRA NE OLDU..?

           

             4.6 2009 tarihinde Mehmet Albayrak’ın Avukat kardeşi Şeref Albayrak’la hakkımda 5.000 Tl lik Manevi tazminat davası açtı dava dilekçesinin bir yerinde

       ....buna rağmen müvekkilim seçimlerde Meclise girmeyi başarmıştır.

            Diye yazdı...

             Mehmet Albayrak’ın   Avukatı  Şeref Albayrak ile tarafıma   açtığı 5000Tl lik manevi tazminat davamız 28.9.2011 tarihinde Yargıtay Kararı ile son buldu..

              

               Yorumsuz olarak yayınlıyorum...

                               

                                     T.C

                           YARGITAY

                         3. Hukuk Dairesi

 

  Esas NO        : 2010/ 14208

  KARAR NO : 16812

 

                 

                         YARGITAY KARARI

 

            Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonara dosyadan bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

             Dava, basın yoluyla kişilik hakkına saldırı nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup,mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

              Basın özgürlüğü,Anayasa’nın 28.maddesinde ve 5187 sayılı Basın yasası’nın 1,ve 3.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basın özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir.Basına sağlanan güvencenin nedeni ;toplumun sağlıklı ,mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın olayları izleme, araştırma,değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemlerden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka ayrılık veya uygunluluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.

        Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlülüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, haklarına saygı gösterilmesi gerek Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümlerinde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25.maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine  üstün tutulması gerekecektir. Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.

         Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararını gözeterek yapılmış oymalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmalıdır. Gerek yazılı gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken , özellikle yayının gerçek olmasını , yayında kamu yararı bulunmasını , toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının  Anayasa, Basın Yasası  ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.

          Yine basın,objektif sınıflar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır.Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen her şeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır.  Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gereği değil,o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının  yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünümünde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.

            Dava konusu 02,02.2009 günü yerel gazetede yayımlanan “ OTSO Meclisine bir garip üye” başlıklı köşe yazısında, davacının Ticaret ve Sanayi Odası Meclisine aday olmasında bahsederek l991 yılında hafta sonu düzenlenen bir dolaşım belgesindeki imzanın sahteliği anlatılmaktadır. Davacı, sahtekarlık suçlamasının  seçilmesini engellemek ve karalamak amaçlı olduğunu ileri sürmüştür.Davalı ise belgelere dayalı  bir olayı gündeme taşıdığını savunmuştur. Mahkemece davacının aday olduğu dönemde 18 yıl önceki bir olayın gündeme taşınmasında kamu yararı ve güncellik bulunmadığı gerekçesiyle davalının sorumluluğuna karar vermiştir.

            Dosyadaki bilgi ve belgeler ile iddia ve savunma incelenip değerlendirildiğinde; haber dayanağı OTSO kararı itibariyle  hafta sonu düzenlenen dolaşım belgesindeki oda mührü üzerindeki imzanın sahte olması,imzayı firmanın üretim müdürü olan davacının değil firma sahibinin attığı konusundaki firma sahibinin beyanı doğrultusunda muhalif görüş de bulunarak idari karar verilmiş olması, imzanın kime ait olduğu konusunda beyanla yetinilip  imza incelemesi yaptırılmamış olması, olayın savcılığa intikal ettirilmemesi olguları itibarıyla  ismi bu sahtecilik olayına karışan davacının aynı kurumun meclisine aday olduğu dönemde böyle bir olayı belgelere dayanılarak kamuoyuna yansıtılmasında kamu yararı ve güncellik bulunduğu, yayının davacının kişilik hakkına saldırı oluşturulmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

             Şu durum karşısında davanın reddedilmesi gerekirken mahkemece delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek davanın sorumluluğuna karar vermesi bozma nedenidir.

              Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın  yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün

               HUMK.nun 428. maddesi gereği BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde  temyiz edene iadesine 18.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

               

 

                T.C

             YARGITAY

             3.Hukuk Dairesi

 

 

             ESAS NO      : 2011/ 13708

              KARAR  NO: 2011/14085

 

                                   YARGITAY KARARI

 

                          Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

                           Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin taktirinde  bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 28.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

                    MOR MENEKŞELER

 

         Orduspor’un Birinci lige adım attığı  1967 senesinden günümüze Orduspor’umuzun  Ordudaki maçlarını izlemeye özen gösteririm. Bu arada  (Höllük) Mehmet’in Afyonspor’a attığı golü de unutamayanlardanım..!

      Mor Beyazlı Kardeş kulüp Afyonspor bu talihsiz  gol sonrası 1.ligden düşmüş ve lig’e de küsmüştü......

     Şehir  Stat’ının olmadığı zamanlarda Milletdüzü’nde Oynanan maçlarda Vilayetin önü deki bayırdan Ordulu bayanların amatör  maçları seyrettiğini eski tarihi Ordu Fotoğraflarından biliyoruz....

       1967’lerden günümüze   Orduspor maçlarına Bayanlar rağbet göstermiş maçları zaman zaman takip etmişti ama Futbol Federasyonun aldığı doğru  karar sonrasında  Orduspor Samsunspor –Orduspor Eskişehirspor maçlarında 500 kişilik Bayan  kontenjanlı  MOR MENEKŞE’lerin  yaptıkları inanılmaz güzel tezahüratların  Orduspor maçlarına farklı bir güzellik, farklı bir kalite ve görüntü getirdiğini söyleyebilirim.

         Türkiye Futbol Federasyonu TFF’nin son yıllarda Stadyumlarda oynanacak maçlar  için aldığı en güzel kararlarından birisi de  belirli kontenjandaki Bayan ve çocuk Taraftarın Tribünlerde ücretsiz olarak yerini almasıdır.

            Bayan ve 16 yaş gurubunun altındaki çocukların parasını yasa gereği yine Federasyon ödeyecektir  bu karar özellikle Anadolu’da statlara bir şenlik havası getirmiştir, onun içindir ki bu anlamlı kararını kutlarım..

          TFF Bu girişimin en güzel örneğini Seyirci cezalı Fenerbahçe seyircisinin  Fenerbahçe Samsunspor maçında kendi  Sahasında Fenerbahçeli 46 bin bayan ve çocuk taraftarın Kadıköy’deki Ünlü Şükrü Saraçoğlu stadında  tribünleri doldurması ve takımlarını 90 dakika desteklemesidir.

           Orduspor-Samsunspor  maçındaki bayan Mor Menekşelerin Mor Beyaz formaları ve  Mor Beyaz atkıları ile Ordu Stadında Maraton Tribününün sol köşesinde kendilerine ayrılan 500 kişilik yerde Başlarındaki 3 Bayan  AMİGO ile 90 dakika boyunca  yaptıkları inanılmaz tezahüratın güzelliğini bütün stad gördü..

            Bayan Amigolar MOR MENENŞELERi ile yine Orduspor Eskişehirspor  Maçında da Takımları Orduspor’u  aynı güzellikte hakemin başlama ve bitiş düdüğü süresince desteklediler Ordu 19 Eylül Stadında çok özel görsel bir güzellik  havası estirdiler.

             Yaz Kış, Karda Yağmurda takımlarına destekleyen Fedakar Erkek taraftarlar ile  unutulmayacak bir uyumu sergilediler Maç SHOW yaptılar

 

                    Şöyle seslendiler ;

                   MOR BEYAZIM BENİM

                   BİRİCİK SEVGİLİM

                   SÖYLE SENDEN BAŞKA

                   KİMİM VAR BENİM...

                    *       *          *           *

               

                    ORDU GOL..GOL..GOL

                    ORDU GOL..GOL..GOL..

                    ŞAMPİYON ORDU...

                    ŞAMPİYON ORDU...

 

                   

           Bana sorarsanız  ve kim yapacaksa Orduspor’umuzu canla başla destekleyen “Stadın Mor Menekşeleri” Bu güçlü hanımlara çok özel çok güzel büyük bir  pankart  yazdırmalı  ve tribünlerinin altına asmalı..

            “MOR MENEKŞELER”

bu spotu hak ettiklerini düşünüyorum,

            Elinize yüreğinize, gönlünüze sağlık diyorum...     



 

TEŞEKKÜR

         Umut Hastanemizde safra kesesi ameliyatım öncesindeki  tetkiklerimde yakın ilgilerini ve alakalarını  gördüğüm Hastanemizin değerli Doktorları

      Dahiliye uzman Dr ALİ MEYDAN

      Kardiyoloji  Uzman Dr KADİR ŞAHNA

     Ultrason Uzman Dr  ALİ BEKİR

     Anestezi Uzman Dr  Nalan ŞEN ile

Ameliyatımı yaparak beni sağlığıma kavuşturan sevgili kardeşim

       Başhekim

       Operatör Doktor 

       KENAN URALKAN’a

      Ve Cerrahi ekibine

Servisinin  titiz ,şefkatli ve  güler yüzlü Hemşirelerine,

Telefonla arayan ve Hastaneye gelerek geçmiş olsun dileklerinde bulunan dostlarıma arkadaşlarıma, Hastaneye ve Evime Çiçek gönderme inceliğini gösteren dostlarıma  ,

          Belediye Başkanımız

           SEYİT TORUN’a

         Özellikle Sevgili Eşim

  N.Ayhan ENGİN’e aileme Dila GÖKALP’e

 Sevgili Kardeşlerim  Atilla ŞİMŞEK’e Erol KARAER’e 

           dostlarıma ve arkadaşlarım en samimi ve içten duygularımla  Teşekkür ederim.

                                   Tuncer ENGİN


 

      GEÇMİŞ OLSUN

            Gazetemiz  yazarı Gazeteci Tuncer Engin ameliyat oldu.

            Ordu Özel Umut Hastanesinde safra kesesinden bir operasyon geçiren Engin kısa sürede taburcu edilerek evinde istirahata çekildi,

            Gazeteci Tuncer Engin’e geçmiş olsun diyor acil şifalar temenni ediyoruz.,

             Ordu Değişim Gazetesi


 


O HASTA SİZLERE ÖMÜR...!           

                                                            

      Bir zamanlar  (Keçiköy) Güzelyalı mahallesindeki çok eskilerde 1958 senesinde Ordu Devlet Hastanesi olarak hizmet vermiş daha sonraları  Yetiştirme Yurdu, Ordu Ziraat Fakültesi ve   Diş Hekimliği fakültesi olarak hizmet veren ve günümüze kadar ayakta kalmış eski güzel  tarihi yapılardan bir tanesidir.

       O tarihlerde Ordu Devlet Hastanesi Keçiköy’ündeki bu tarihi güzel binasında Beş doktor Beş hemşire ile Ordu’lulara sağlık hizmeti götürüyordu...

      1958’de Ordu’da Devlet Hastanenin tek  ambulansının olduğu bu zamanlarda  ufak kamyonetten bozma  ambulansı ayrıca hastaneye erzak ve Personel taşıma servisi de oluyordu..

         Ambulansın bıkmadan usanmadan  gecesini  gündüzüne katarak   hizmet götüren  fedakar sürücüsü de rahmetli İsmail Aydın’dı..

        Manyetolu Santralli telefonların kullanıldığı 1958’lerde  Hastanı hastaneye taşıyacak Tek ambulans hizmeti buydu ve herkes görevini yapıyordu..!

        Günümüzde Ordu’da112 Acil Ambulans Doktorları ve sağlık ekibi 24 saat çok önemli bir sağlık hizmeti veriyor ve onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.

         Özelliklede hastanelerdeki doktorlarımıza... Çünkü benimde iki defa gece yarısı bu çok özel sağlık Ambulans hizmetinden yararlanma imkanım oldu.

        

          İnsan sağlığının en hassas olduğu ve hastaneye Acil servise bir-iki  dakika önceden yetişebilmenin önemini sonradan anlıyor insan..

          Çünkü Acilde doktorun yaptığı ilk müdahaledeki teşhisi ve kararı çok önemli..          

         Onun içindir ki 112 Acil Ambulans’ın ve ekibinin  önemini çok iyi biliyoruz..

           Tabii bu arada Ambulansı kullanan  şoförünün de..!

            İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?

 

                  ACİL DURUM...

            15 Eylül gecesi Ordu Devlet Hastanesinde gece 1.30 sularında Nefes borusu kanserli ve nefes darlığı çeken bir hastanın Hastanede gördüğü acil tedavi sonrası nefes almasındaki rahatsızlık giderildikten sonra evine ambulansla geldiği gibi götürülmesi gerekiyordu..

             Çünkü doktoru böyle uygun görmüştü...

            Hastane Acil  doktoru ve Hastanın yakınları 112 Acil Ambulans servisini arayarak Hastanın nakli için ambulans istiyor.Çağrıldığı halde Ambulans bir türlü gelmiyor hasta sahibi ısrarla ve  112 yi  defalarca arıyor sonunda telefondaki görevliye sizi Sağlık Bakanlığına şikayet edeceğim diyor ve Taksi çağırıyor...

       Bu son telefondan sonra 52 FZ 154 plakalı  ambulans hasta taksiye bindirilirken lütfen geliyor..Ambulansın şoförü ile hasta sahibi bu defa yine anlaşamıyor..

        Ambulansın şoförü “ Gelmek zorunda değilim  ..İstediğin yere şikayet et” diyor..

        Hasta sahibi ertesi gün Ambulans şoförünün bu tavsiyesini ve hatırlatmasını yerine getiriyor..  Sağlık Bakanı  Recep Akdağ’a bir  şikayet dilekçesi gönderiyor yaşadığı olayı anlatıyor.Daha sonra bu olay üzerine Gazetemizde çıkan “112 Acil Acillik Olmuş” yazısını okuyan İnsan ve Sağlık hizmetlerinde de çok duyarlı valimiz Orhan Düzgün bu garip sağlık Olayıyla ilgili soruşturma başlatma talimatı vermiş..

         Valimiz Orhan Düzgün’e bu duyarlılığından dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz..

           

               O HASTA SİZLERE ÖMÜR...!

 

       O geceki üzücü Olaydaki  adı geçen hasta  Feridun Nafiz  Saraç  bir hafta sonra bu kez kaldırıldığı hastanede hayatını kaybediyor..

        112 Acil hizmet Servisinin tamamını bu olaya katmamamız, suçlamamamız  gerekiyor.. Sadece o akşam bir ambulans  şoförünün  yarattığı kişisel bir rahatsızlık tı bu ve yanlış olan da buydu......

        Hastalarımız için Yapılan önemli bir sağlık hizmetinde hastane kapısında  hasta sahibi  insanları bu derecede kırmanın hiçbir değeri olmayacağı gibi yapılan hizmetinde bir anlamı kalmıyor.

          Ve ...

         O hasta sizlere ömür...!



 

                           YASAK BOYDA  AVLANAN  

                      YAVRU BALIKLAR...!

 

       Eylül ayı içerisinde , geçtiğimiz günlerde  Doğa Aktiviteler Derneğine gönderilmiş  Sayı 46 2011 tarihli “GREENPEACE”  isimli  dergi geçti elime. Sayfalarını karıştırdığımda ilginç güzel yazılarla birlikte orta sayfasında  iki değişik boyda yan yana koyulup çekilmiş  İstavrit balığı fotoğrafı dikkatimi çekti.

       Yazının başlığında;

“ Sorumuzun Cevabını Alana Kadar...”

       “Yavru Balıkların avlama boylarının bilimsel verilere göre düzenlenmesi,sürdürülebilir balıkçılık ve sürdürülebilir denizler için mücadeleye devam. Yavru balıkların kurtulması yakındır.” Yazılıydı

       Derginin orta sayfasında Fotoğraftaki İstavrit  balıkları bir cetvelle ölçtüğümde boyları 10 ve 30 santim olan  istavrit balığının küçüğünü görüyoruz satın alıp yiyoruz da büyükleri nerede bu balığın diye de sorası geliyor insanın..!.

        Balıkçı tezgahlarında satılan  küçük yavru istavrit balıklarını bir an düşündüm de... 

        Bunlar büyük  trol veya çevirme balık ağlarıyla  ve de  Büyük balıkçı teknelerinin radarları ile tespit edilip denizlerimizden adeta kazınarak toplanan sürüler halinde dolaşan büyümesine izin verilmeyen yavru istavrit balıkları idi, balıkçı tezgahlarında satılan.

         Ufak balıkçı kayıkları ile  amatör balıkçılarda rızıklarını evlerinin geçimlerini olta avcılığı ile ve sağlayanlardı..

         Büyük balıkçı ağları ile 100-200 kasa veya tonlarca yakaladıkları küçük istavritleri küçük kayıklarda olta avcılığı ile 3-5 kilo olarak yakalayabiliyorlardı sadece ...

        Sonra 40-45 sene önceleri mahalle aralarında iki balık satıcısının  taşıdığı çubuklara asılmış büyük istavrit balıkları geldi aklıma . İkisi iki buçuk liraya satılan büyük  istavrit balıkları...

         Ayrıca yine dizin dizin satılan büyük İstavrit balıkları...Şimdi nerede bu büyük İstavrit balıklarını  göreniniz var mı..?

          Ben görmeyeli çok..çok uzun seneler var.!

           Büyüklerimiz bilirler de size bir sır vereyim. Büyük istavritin ızgarası da inanılmaz lezzetli oluyordu laf aramızda ..!

           Tabii bulabilirseniz..

          Yeni nesil çocuklarımızın  bu bahsettiğim balıkları görme şansı yok..Ancak şu an benimde yıllar sonra GREENPEACA dergisinde gördüğümü ancak görebilirler..

         Acı ama gerçek bu..

        Yine çok eskilerde sahil yolunun geçmediği yıllarda  Küçük iskeleye yanaşmış büyük Hamsi balıkçı teknelerini evden gördüğümüzde ilistir dediğimiz kovalarla iskeleye gider taşıdığımız kovayı teknedeki balıkçıya uzattığımızda balıkçı ağzına kadar Hamsi  dolu teknedeki  taze  kalay gibi parlak hamsiye daldırır kovayı uzatırdı. Kovasını bir veya iki liraya alırdık. Bu yazdıklarımı Ordu’da benim yaşımda olan çoğu insan yaşamıştır bilir...

            Büyük 5-6 kiloluk Kalkan balıklarını balık tezgahlarında görmek ne mümkün..İnsanlar Böyle büyük balıkları alırken Ortasından kestirir ayıklatır bölüşürlerdi..tabi bir zamanlar

            Yine bir zamanlar...

           Denizlerimizde o kadar bereketli balık ve Hamsi avcılığı yapılırdı ki balık   avcısı da balık tüketicisi de bu deniz ürünleri bolluğundan nasibini alırdı.. Gençliğimizde rıhtım iskelesinde oltayla her türlü balığı avlardık.

           O yıllarda  Gece sabahlara kadar oltayla iskelede avlanan amatör  balıkçılar vardı..Genelde Yazın Rıhtımın başında veya yan tarafında Soya tarafında sabah güneşi denizden yükselirken  genelde deniz solucanı kullanılarak  avlanılan büyük kırmızı ( Memülünün gülü..) diye tabir edilen  Barbun balıklarını unutmam mümkün değil..

            Güneş batarken de  Rıhtım istelesinin girişindeki kayalıkların bulunduğu mevkide yakaladığımız Karagöz balıkları... Neydi o günler ve balık bolluğu...

           Büyük istavrit Lüfer,Kofana,Kefal,(Paçoz) Sarıkulak,Barbun,Mavraşgil (Ekşina) Dişli,(Karagöz) , Sargan,Kapaklı..Bu yazdığım balık türleri iskeleden avlanan balıklardı..

           Bu balıklar nerede şimdi..?

           Çevre kirliliği Karadeniz’e akan derelerin sürüklediği tarım ilaçları, Kimyevi  tarım gübresi suları, evlerden atılan Ozon,deterjan,çamaşır suları mutlaka kapalı bir deniz olan Karadeniz’in ekolojisini bozuyordur..

            En Önemlisi bilinçsiz yasak avlanma ve balık boy yasaklarına uyulmaması her şeye rağmen  küçük balıkların tezgahlarda satılması, denetimsizlik.Bütün bunları bir araya getirdiğinizde Balık yokluğundan şikayet etme gibi bir lüksümüz olamaz...

           Lahmacun büyüklüğündeki küçük Kalkan balıklarını Boy yasağına giren küçük parmak büyüklüğündeki Barbunya balıkları , Mezgit balıkları küçük yaprak dediğimiz Çinekop (Lüfer) balıkları ve bunlar gibi nicelerini balıkçı tezgahlarında gördüğümüz ve satın aldığımız müddetçe balık yokluğundan şikayet etmemiz de gerekmiyor.

               Karadeniz’in karşı kıyılarında,Romanya denizlerinde olan 7-8 kiloluk kalkan balıkları ve balık bolluğu neden bizim denizimizde yok.

                Çünkü Denizlerimizde çoğu kez yasaklara uyan yok..

                 Rize’de Su ürünlerinin ürettiği Kalkan Balıklarını küçük  yavru olarak fişleyip suya bırakıyorlar. 300-400 Gramlık Yavru Balıklar büyümeden yolda yakalanıyor tezgahlarda satılıyor..!

              Bütün bunları zaman zaman Biz yazıp biz okuyoruz...

             Yasaklara uymadığımız müddetçe ve Denizlerimizin vede balıkçı tezgahlarının denetimleri olmadığı müddetçe istediğiniz balığı hayalinizde büyütebilirsiniz veya resimlerde görürsünüz..

               Valimiz Orhan Düzgün elinde metre tezgahlarda Avlanma yasağına uymayan balıkları mı denetleyecek..?!

                 Hangi balık büyük hangisi küçük..

                 Sonuçta Hamsi balığı fazla büyümüyor

                  İstavrit balığı büyüyor, diğerleri de..

                 Sonra ne mı olacak..?

                 Bakıp bakıp dururuz.


ORSEV GENEL KURULU ..     

                    VE       

ORSEVİN SANAT DOSTLARI

             
                                                                                                  

                 1991 Senesinde Kurulan Ordu Sanat Evi ORSEV’in  10.Genel Kurulu ORSEV’ salonunda 23 Eylül 20011 Cuma günü saat 17.00 de Sanat adamı Sanat dostu Tunca Gönül’ün Divan Başkanlığında ve Orsev gönüllülerinin katılımıyla  yapıldı.

                 Başkan Sevinç Özel’in Yeni listesi Oy birliği ile kabul gördü. Orsev Üç yıllığına yeni dönem için de  Ordu’da Sosyal faaliyetlerini Kültür Sanat etkinliklerini  Sevinç Özel’in başkanlığında ve yeni Yönetim Kurulu Üyeleri  Başkan Yardımcıları  Necmi  Oğuz, Gülseren Köksal (Yamak) Neşe Yüce, O.Rüştü Baş, Tuncer Engin, Orhan Zafer , Metin Koç ile birlikte sürdürecek hizmet için görev yapacaklar..

                Başkan Sevinç Özel seçimler öncesinde Ordu Sanat evinin 10. olağan genel kurul çalışma faaliyetleri raporlarını okudu ve üyelere  özetle şöyle seslendi.

                 “ Sayın Divan,değerli konuklar basınımızın değerli temsilcileri sizleri yönetim kurulum adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 10. olağan genel kurulumuza hoş geldiniz.

                     Bu yönetim döneminde de büyük bir özveri ile Ordu’muzun Kültür Sanatına katkılarda bulunmaya çalıştık. Ve ilimize zengin bir altyapı kazandırmakta katkılarımız oldu . Ordu’nun sosyal yaşantısına renk kattık güzellikler getirdik, seçisi tutum ve duruşumuzla halkımızın beğeni ve sevgisini yükseklere taşımaya devam ettik.

                    Bu Üçüncü dönemimizde  de geçen dönemlerimiz gibi iyi şeyler yaptık…”

                                         Bence öyle Sevgili Başkanım gerçekten Orsev güzel şeyler yapıyor ve dile kolay ...10. dönem Ordu Sanat Evi Orsev’in Genel Kurulunda Ordu’da Sanata-Kültüre  gönül veren üye ve sanat dostlarımızla yine beraberdik.

                   Orsev’i bu çok özel gününde, yine bizleri yalnız bırakmadılar,bizlere yeniden 3 yıllığına görev verdiler.Sanat dostlarımıza bu vesile ile  saygılarımızı ve sevgilerimizi sunuyorum.

                Orsev’in kuruluşu olan 1991 senesinden bu güne geçen Sanat ve Kültür ağırlıklı,  dolu dolu  21 yılda  Ordu’da Başkanıyla ,yönetim kurulu üyeleriyle en önemlisi sanata ve kültüre katkı sağlayan destek veren  sanat dostu insanlarıyla,  Ordu’da gönüllü hizmet veren  saygın bir sivil toplum kuruluşudur  ORSEV.

               Kimler geldi, kimler geçti Orsev’in  Sanat ve Kültür kervanından ?

               Orsevin kuruluşundan  bu güne   Ordu’da Tiyatro,  Şiir ve Kitap imza ,söyleşi günlerinde ,Mahalli sanatçılarımızı anma gecelerinde fotoğraf ve Resim sergilerinde,  sanatsal söyleşilerde Türk Sanat ve Türk Halk müziği konserlerinin unutulmaz gecelerinde ,Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Orsev’in işbirliği ile Kültür Bakanlığı sanatçıları Ordu’nun değerleri İrfan ve Cem Gürdal kardeşlerin Türk dünyası ve Anadolu müziği karşılaştırmaları nefis konserleri ve daha niceleri...

              Ordu’muzun  Tiyatro Sanatında  gözbebeği, gururumuz  Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’den  sonra Ordu Sanat evi ORSEV’imiz özellikle yaptığı  Tiyatro çalışmaları ve Sanata,  Kültüre yaptığı güzel katkıları ile   daima saygın yerini alacak alkışlanacak ve anılacaktır.

               Ordu Sanat Evi ORSEV’in yer konusunda ki en sıkıntılı anında da desteklerini esirgemeyen şu anki salonun Orsev’e tahsisini sağlayan  Kültür ve sanat gecelerinde Orsev’den ilgisini  esirgemeyen Belediye Başkanı Seyit Torun’a Orsev’in sanat dostları ne kadar teşekkür etse azdır diye düşünürken Orsev’in Başkanı Sevinç Özel’in genel kuruldaki şu sözlerini de yazmadan geçemeyeceğim;

          “Ordu’nun Kültür ve Sanatına bir nebze de olsa katkıda bulunan herkes kendini mutlu saymalıdır. Bu konuda bizim de payımızın olduğunu düşünüyoruz.

              Mutluyuz gururluyuz.

              Tüm bu faaliyetler ve gayretlerimiz Ordu’luları biraz daha sanatsal faaliyetlerin içine çekmek sanat adına potansiyel yaratıp sanatı sevdirmek yarınları, gençleri gelecek kuşaklar için bu günlerden daha güzel kılmaktır.

               Biz bu çalışmalarımızı sadece kendi öz faaliyetlerimizle değil sanatın her alanında çalışan sanatçıları destekleyip, ürünlerini kendi mekanımızda kitlelere ulaştırmada onlara yardımcı olarak ta sürdürdük.

                .......

                    Son olarak Kültür ve Sanat’a destek veren, Kültür ve Turizm Bakanımız sayın Ertuğrul Günay’a ,bizim için bir şans olduğunu düşündüğümüz Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e, hep bizimle olarak bize güç veren değerli eşleri Gül hanımefendiye, Orsevde desteklerini her zaman gördüğümüz  Belediye Başkanımız sayın Seyit Torun’a  çok teşekkür ediyorum , Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum..

 

                Bizde iyi ki varsın Orsev diyoruz..

                 İyi ki varsın Başkan Sevinç Özel

                 Ve ..

                İyi ki varsınız sanatın dostları...

 

 

                 

 
 
  Sitemizi 210405 ziyaretçi (469479 klik) tıkladı copyriht 2009  
 
YOKSULLUĞA VE YOLSUZLUĞA KARŞI ÇEVRECİ HAFTALIK BAĞIMSIZ GAZETE Ulaşım adresi: Kazım Karabekir Cad. Orhan Turnalı iş merkezi No:18/1 ORDU Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol