Gördüklerimiz
Duyduklarımız!..
TUNCER ENGİN
Eski Çay Bahçeleri
Bundan yaklaşık 50 sene öncesinde yani 60 lı yıllarda Ordu’ iline iki adet çay bahçesi hizmet veriyordu iskele Cay bahçesi ve Öğretmen evinin bitişiğindeki Belediye parkı çay bahçesi Yaz akşamları bu iki parkta sohbet etmenin farkı bir başkaydı. Ordu eski Valisi Mustafa Karaer Gazeteci Rıza Şimşek çoğu zaman avukat Orhan Kulaçoğlu ile birlikte bu çay bahçesinin tahta masalarında oturur çay kahve içer sohbet ederlerdi. Biz çocuklarda şimdiki öğretmen evinin önündeki çocuk parkındaki salıncaklar boşalsa da bizde sallansak diye bekler dururduk..
Rahmetli Haluk ve Faruk Uzman kardeşlerinde de en büyük zevkleri Rıhtımın parmaklıklarından denize atlar oradan Küçük iskeleye kadar deniz aslanları edasıyla yüzerek gider sonra aynı stille geri dönerlerdi. Bunu haftanın en az beş günü yaparlardı.Sahilde yürüyüş yapanlar bu uzun mesafe yüzücülerini konuşurdu.
Geceleri bu iki bahçe tıklım tıklım olur gece geç saatlerde insanlar evlerine dönerken Münir Denizci Ustanın lezzetli dondurmasının tadına da mutlaka bakarlardı..
Eski Tahta masa ve sandalyelerin üzerinde içtiğimiz nefis çayları unutmamız mümkün değil.1970 li yıllarda Özelliklede Endüstri Meslek Lisesine Valilikçe iskele çay parkının ortasına yaptırılan Işıklı Atatürk Panosu İskele Çay Bahçesinde geceleri yandığında bir başka güzellik ve de özellik taşıyordu.
Şimdi Bu iki çay bahçesi de Yenilendi işletmecileri tarafından modern hale getirildi Yeni şekli ile Ordu’lulara hizmet verecek Yıllarca iskele çay bahçesindeki yerde duran Işıklı Atatürk’ün geceleri ışık saçan Atatürk rölyefini de eski yerine koyarlarsa da bundan mutluluk duyarız ... .
İki dönem Belediye Meclis üyeliği İmar komisyonu üyeliği kısa bir dönem de olsa Belediye Başkan vekilliği yaptığım dönemler oldu. Belediye Başkanı Fazıl Sözer’den günümüze Belediye Başkanlarının çalışmalarını az çok takip eden kırk yıllık bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim
Bir sürü garipliklerle şehir hayatımız devam ediyor da bir tekerleme vardır
Deveye sormuşlar boynun nede eğri diye.. Nerem doğru demiş..
ORHAN YILMAZ
Bir buçuk ay önce kısmi felç geçirdim. Yoğun bakımda 6 gün yattım tedavi oldum sol elimde bir duyu kaybı var. Allaha Şükürler olsun ki beterin beter var Baston değneği ile yavaş yavaş yürüyorum. Bilgisayarda yazı yazarken de zorlanıyorum. Pazar günü çok eskilerin Uyanış gazetesinin sahibi sevgili Orhan Yılmaz ağabeyin Cenazesini ancak pazartesi günü öğrenebildim. Allah Rahmet eylesin toprağı bol olsun
Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Ruhu şad olsun.
YENİ ORGANİZE SANAYİ...
1991 senesinde ORDU Organize sanayi Karapınar mahallesi yolu üzerinde istimlak edilen yaklaşık 600 dönüm arsa üzerine yapılırken arsa sahipleri mağdur edildi Arsa sahipleri paralarını uzun bir süre alamadılar arsayı alanlar arazi zengini oldular arsaları ellerinden çay kahve parasına alınan vatandaşlar perişan oldular... Çay kahve parasına istimlak edilen parselleri alanlar arsa zengini oldular arsaları elinden alınan vatandaşlar perişan oldular paralarını almakta güçlük çektiler. Organize sanayi yönetim kurulu parselleri satarken yaptıkları sözleşmede çoğu arsa sahipleri yerine getirmek zorunda olan şartlara uymadılar taahhütlerini yerine getirmediler. İki arsa alan birsine fındık değirmeni yaptılar diğerine bir şey yapmadılar boş tuttular arsaya depo yaptılar Fabrikaları deposu ile birlikte geçtiğimiz yıllarda TMO’ya kiraya verdiler Organize sanayi DEPO sanayi oldu. Vali Kemal Yazıcığıoğlu zamanında Organize Sanayimi Depo sanayimi diye bir yazı yazmıştım şimdi yine yazıyorum.
Organize bölgesinde gerçek istihdam yaratan sanayi bölgesi şartlarına uygun iş yapan bir kaç sanayicilerimiz var onlar da olmasa Organize sanayimiz içler acısı. Bunları neden yazıyorum..
Yeni yapılacak olan OBS de gerçek sanayicilere yer tahsisi yapılsın Rantçılara arsa tahsisi yapılmasın Başbakan yardımcısı Bakanımız Numan Kurtulmuş’a ve Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’na Boztepedeki Radison Blue Oteldeki toplantıda da söyledim Yeni yapılacak OSB de Arsa Rantçılarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledim aynı olayı Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a da Belediyedeki basın toplantısında anlattım. Başkana gazeteci Erol Karaer Düz mahallede bulanık sarı renkte su akıyor deyince Başkan içme sularının günlük numunelerinin alındığını sularda mikrobik bulgulara rastlanmadığını Düz mahallenin su borularının çok eski pik döküm olduğunu en kısa zamanda boruların değişeceğini söyledi , surlarımız temiz dedi..
Gazeteci Atilla Şimşek’de Düzmahallede ki işyerinin musluğundan bulanık su ile birlikte saman parçaları geldiğini söyledi...
Arka sırada oturan bir gazeteci arkadaşımız söz aldı sorusunu soruyordu ki Başkan ince bir giydirme yaptı Önce kendini tanıt sen kimsin deyince solonda bir suskunluk oldu. Gazeteci arkadaş Ordu’da 10 yıldır gazetecilik yaptığını hatırlattı Başkanım sokakta gördüğünde abi diyorsun burada tanımıyorsun adım Mehmet Ziya Odabaş beni istemiyorsanız gidebilirim deyince ortam biraz yumuşadı.Başkanla söyleşi devam etti.
Mahalle aralarında apartman altlarındaki içkili yerlerden çok şikayetler geldiğini söyleyen başkan yaptığımız tetkiklerde bu iş yerlerinin yasal eksikliklerinin olduğunu içkili yer açmışlar yangın çıkışları yok önümüzdeki günlerde Başkan eksiklerini tamamlayamayan 40 işyerinin kapatılacağını söyledi. Gazeteci Erol Karaer Ordu’da Turizmden bahsediyorsunuz İçkisiz turizm mi düşünüyorsunuz Ordu’ya gelen Misafirlerimizi götürebileceğimiz düzgün bir yer yok dedi.Başkan Enver Yılmaz İçki polemiğine girmek istemedi Benim zamanımda kimseye içki ruhsatı verilmedi Mıdı restoranda ise işletmeciler arasında anlaşmazlık sorunu var anlaşamıyorlar dedi. Gazeteci Atilla Şimşek Başkanım Turizm çağrısı yapıyorsunuz Turisti çağırdığınız yerde Tuvalet yok deyince Çok haklısın bunlar planlanmalı dedi başkan. Daha sonraları karşılıklı sohbetle toplantı son buldu.
SERGİYE GİTTİK
FIRÇA YEDİK...
Sergiye gittik Fırça Yedik dersem bu da nereden çıktı diyebilirsiniz ? Ordu Büyükşehir Belediye binasının Giriş Katındaki Büyükşehir Belediyesinin Sanat Galerisinde Değerli gencimiz ressam Emin Öztürk ‘ün Organize ettiği Ünlü Grafikerimiz Alametifarikanın yaratıcısı Uğurcan Ataoğlu ve Spor dalında kitaplar yazan Sevecen Tunç’un birlikte düzenledikleri Ordu Gol Gol Futbol ve Kent Kültürü sergisi 13 Ocak’ta Sanatsever Orduluların katılımları ile açıldı İnsanlar açılış öncesinden birbirinden güzel eski fotoğrafları değerlendirmesini kendi aralarında konuşurken Serginin açılışını yapmak üzere Başkan Enver Yılmaz salona girdi sanatsever Ordululara tek tek tokalaştı ellerini sıktı hoş geldiniz dedi .
Bu sıcak selamlaşmadan sonra sunucu Sanatçılar hemşerimiz Uğurcan Ataoğlu ile Sevecen Tunç’a konuşmalarını yapmak üzere mikrofon uzattı Onlarda Başkan Enver Yılmaz’a sergi salonunu tahsis ettiği için teşekkür edip kısa konuşmalar yaptılar.
BAŞKAN YILMAZDAN FIRÇA YEDİK..!
Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz sergide konuşurken salonun Akustiği olmadığı için salonda uğultu oluştu Başkan ben konuşurken yükselen uğultu için benim konuşmamdan kaynaklandığını sandım. Benden önceki konuşmacıların konuşmasında da aynı şeyler olmuştu. Bu tip salonlarda nasıl konuşulacağını bilmeniz lazım.Kendi aranızda Konuşmak istiyorsanız dışarıya çıkar istediğiniz kadar konuşursunuz şeklindeki sitem konuşmasını sürdürdü sanatçılara emeği geçenlere teşekkür etti. Salondaki misafirler Başkandan Adabımuhaşeret fırçasını sesi yerinde yedikten sonra sus pus kesildik. Ben dahil Sergideki ince fırçanın üstüne ikram edilen kokteyl masasındaki serin suyu içmeğe başladık...Gazeteci Atilla Şimşek’e Bu fırçada bize uzun zaman yeter. Dedim.
Salondaki Sportif faaliyetlerde çekilmiş birbirinden güzel nostaljik eski yeni Fotoğrafları zevkle izledik.Başkan bu serginin daha da zenginleşmesi için insanların ellerinde bulunan eski fotoğrafları serginin daha da zengin koleksiyonu için geri verilmek üzere emanete istedi.
Ümit ederim sporsever insanlar ellerindeki eski fotoğrafları paylaşırlar.
Uğurcan Ataoğlu Orduspor’un efsane futbolcusu PELE EROL için bir Kitap hazırlıyor.Biz biliyoruz ki Uğurcan Ataoğlu yaptı mı en iyisini en güzelini yapar. Bu kitap çalışmasını hasretle bekliyoruz.
Bu nostalji dolu Ordu Gol Gol adlı sergiye emeği geçen herkese teşekkürler...
Elinize yüreğinize sağlık..
“OCAK AYINDAYIZ
KENDİNE İYİ BAK”
Büroya giderken Sırrı Paşa caddesinde Gazeteci Metin Akyürek arkadaşla karşılaştım Selamlaştıktan sonra Nasılsın iyi misin dileğinde bulunduktan sonra da Başsağlığı dileğinde bulundu Allah razı olsun dedim teşekkür ettim. Sen nasılsın diye sordum Ocak ayındayız kendine iyi bak temennisinde bulundu..ve ayrıldık.
Gazeteci arkadaşlar içir Ocak ayının önemi vardır. Çünkü ocak ayında bir çok Gazeteci arkadaşımızı ağabeylerimiz tesadüf bu ya..hayatlarını Ocak ayında kaybetti onun içindir ki gazeteci arkadaşlarımız Ocak ayı geldi mi bu temenniyi kendi aralarında şaka yollu yaparlar.
Ocak ayında hayatını kaybeden gazeteci arkadaşlarımıza ağabeylerimize Allahtan rahmet diliyorum mekanları cennet olsun
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Anemon Otelde Gazetecilere verdikleri sabah kahvaltısında bir araya geldiler Gazetecilerin gününü kutladılar. Çok sayıda gazetecinin katıldığı toplantıda ilk konuşmayı yapın Büyükşehir Belediye başkanı Enver Yılmaz Basın mensuplarıyla çok eskilere dayanan dostluklarımız oldu. Beni sevenlerde var sevmeyenlerde.. Bu işin tabiatında var . Bu vesile ile aramızın kötü olduğu gazeteci dostlarımız varsa bu günü bir Milat olarak kabul edelim ve barışalım dedi. Başkan Yılmaz konuşmasını yaparken elektrik kesintisi oldu. Başkan Bu bizden kaynaklanmıyor esprisini yaptı.
Mikrofona dav et edilen Vali Balkanlıoğlu10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününüz kutlu olsun Basının eleştiri yönü olacak Basın Demokrasinin temelidir . En son 15 Temmuz kalkışması Basın sayesinde atlatıldı . Basının eleştiri yönü de olacak halktan gelen dilek isek ve şikayetleri sayfalarına yansıtacak bizler göreceğiz bizimde halktan olan istek ve dileğimiz sizlerin aracılığı ile halkımıza ulaşacak basın köprüsüdür.. Sizlerin sayesinde dünyanın dört bir yayından haberdar oluyoruz Sivaş muhabirlerimiz var . Çatışmaların arasında kalan şehit olan rehin alınan kaçırılan öldürülen gazetecilerimiz var . Bizlere haberleri ulaştırmak için zor şartlar altında fedakarca çalışıyorlar sizleri kutluyorum diyen Vali Balkanlıoğlu 10 Ocak Gününün aynı zamanda İdareciler Günü olarak da kutlandığını hatırlattı.
Bu konuşmalar sonrası Gazeteci arkadaşlardan Atilla Şimşek Temel Aşar Osman Şahin .......
Erol Karaer birer konuşma yaptılar da hiçbirinin aklına Ocak ayında hayatlarını kaybeden ölen Gazeteci arkadaşlarımız gelmedi .
Konuşmalar sonrası Büyükşehir Belediyesinin hediye poşetleri alamayan gazeteciler Toplu fotoğraf çekilmesi için havuz başına davet edildi.Bu arada Anemon otelin soğumuş kahvaltı menüsünü de Otele yakışmadığını da burada yazmadan geçmeyeceğim..
Gazeteci arkadaşlar Ocak ayında kendinize iyi bakın Sağlıcakla kalın...
BİR GARİP ŞEHİR OLDUK..!
Büyük Şehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz seçildikten bir müddet sonra yaptığı bir basın toplantısında Kaldırımlar yaya vatandaşların diye konuşmuştu da sevinmiştik . Daha sonraları kaldırımlarda bisikletler Lahmacun dönerci motorları ve bisikletleri kaldırımda yürümeye çalışan insanların aralarında cirit atmaya başladılar yaya insanları rahatsız ettiler . Kaldırım işgalleri bununla da kalmadı özellikle Öğretmen evinin bulunduğu kaldırıma zaman zaman park edilmiş araçlar oluyor engelli araçların park yerleri gerçek engelliler tarafından işgal ediliyor. Bizim gördüklerimiz bu gariplikleri trafik zabıtası görmüyor mu ?..
Gariplikler derken Garipler inşaatını Belediye Parkının bir köşesinde 8. katı Demir konstrüksiyon la tamamlamak üzere yeşil alanlara parklara duyarlı mahalle halkının itirazlarına rağmen çıkmaz sokağın köşesinde emsal binalardan daha yüksek olarak mahallenin ortasında yükseltiyor..Projesinde 85 yataklı başlatılan otel inşaatı 125 yataklı olarak yapılıyormuş. Böyle bir otelin araç parkını yandaki belediye otoparkı ile düşünürseniz otopark sorunu da kendiliğinden hal olmuş. Sermaye kendi işini bir şekilde halleder de.Bu şanslı Garip otelin sahipleri Ordu sinemasının bulunduğu yeri de satın aldılar binayı yıktılar yerine sorunsuz itirazsız olarak tarihi hamamın önüne Sinema Oteli yaptılar fakat şehrin ortasında bulunan nostalji Parkın bitişiğinde halkın yaz aylarında ailece gidip dinlendikleri çay kahve içtikleri sohbet ettikleri nostalji parkın köşesindeki Belediyeye ait Parseli de satın alan Garipler önce bu parselde bulunan Kırk elli yıllık Büyük sağlam çam ağaçlarını bir gece operasyonu ile kestiler, öğretmen evi de bir zamanlar aynı şeyi yaptı mahalle sakinleri parkın bütünlüğünün bozulmaması adına yanı başına Parkın yanına yapılacak inşaata karşı çıkmalarına rağmen Polis Zabıta korumasında ağaçlar yok edildi ve temel inşaatı Beton katlarla birlikte yükselmeğe başladı. Bitişikteki 6 katlı inşaatlara inat 8. kat demir konstrüksiyon olarak yapılıyor. Sahil şeridi üzerinde bazı inşaatlar mühendislik dehası olarak sahil yolundan 5 kat arka yoldan 4 kat ruhsat alarak 9 katlı olarak yasal zemine oturtturulmuş bu garip zeka ürünü 9 katlı binalar mimarlık harikası !... olarak konuşulmaktadır.
Yine bir basın toplantısında Başkan Yılmaza Bazı işyerleri kaldırımları dükkanın içine alıyorlar işyerlerini büyütüyorlar diye sorduk Başkan da nerede almışlar diye sordu Belediyenin arka penceresinden bakarsanız görürsünüz demiştim de Başkan hala arka pencereden bakacak diye bekliyorum. Demek ki Yapanın yanına kalıyormuş..
Garipler İnşaatın sahiplerinin Turizm Otelcilik sektörüne kattığı Sinema Otelinin konumu hiç konuşulmayacak ama parkın bitişiğine Gariplerin yaptıkları yeni 8 katlı Garip otel inşaatı ise hiç unutulmayacaktır. Gariplikler şehri olduk. Eskilerde bazı Bayındırlık müdürlüğü ve Belediye imar müdürlüğünün elemanlarınca rıhtım başındaki Yeşil alana yaptıkları Martı apartmanı, eski Belediye imar müdürünün sit alanına yeşil alana yaptığı 3 katlı ev inşaatı, Rıhtım başına kıyı kenar çizgisi üzerine yapılan O tel inşaatı yine Eski plaj mevkiine kıyı kenar çizgisi üzerine kumun üzerine yapılan lokanta şehirdeki imar garipliklerin bazıları... Yine İş Bankasının önündeki bir Garip kaldırım bunlar say say bitmeyecek Şehirdeki Garipliklikler dizisinden bazıları.. Bunlar bildiklerimizin gördüklerimizin bazları... Bir zaman içerisinde Martı apartmanın yanındaki arsaya da bina yapmak için müracaat ettiler . Zamanın belediyesi bu arsanın yeşil alan içinde olduğu gerekçesiyle inşaat izni vermedi. Belediye isterse bu gibi yeşil alanlara çivi dahi çaktırmazmış tabii isterse bunu da öğrenmiş olduk da gönlümüzden geçen bu gibi Şehir Garipliklerin bundan sonra olmamasıdır.
Rahmetli Alaettin Benal ağabimizin bir sözü vardı “yaz yaz oku” derdi ,Şehirdeki gördüğümüz Şehir garipliklerini biz yazıyoruz biz okuyoruz yaptığımız sadece bu... Turnasuyu Melet arasındaki kumsalda Kıyı kenar Çizgisi uygulaması oluyormuş.Bakalım kimlere piyango çıkacak. Bekleyip göreceğiz ...
7 ARALIK 1947
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM.
Bu gün benim Doğum Günüm.. Doğum günümün dışında Babam rahmetli Dr İsmail Engin’in Eski çok sayfalı Nüfus Cüzdanımın boş bir sayfasına benim için yazdığı yazı benim için çok önemli ve anlamlı bir doğum günü hediyesi.
Sevgili babacığımın bana kendi el yazısı ile yazdığın yazıyı dostlarımla arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Kişisel bir yazı olacak ama bağışlayın...
Ankara
Tuncer..!
Sen hakikatte 7 Aralık 1947 Pazar günü sabahı Ankara’da Gülhane askeri Tıp akademisi doğum kliniğinde dünyaya geldin.23 gün sonra 1948 senesi başlayacaktı. Eğer senin hakiki doğum tarihini yazdırsa idim sen yaşından bir yaş büyük olacaktın .Şimdi ise yaşından tam bir ay büyüksün.
9 Mart 1948
Baban
Dr. İsmail Engin
Şu anki resmi doğum tarihim nüfus kağıdımda 7 ocak 1948 olarak yazılı yani 69 yaşıma girmiş oluyorum.
Babam rahmetli Dr. İsmail Engin Gülhane Tıp Akademisinden 1937 senesinde Askeri Teğmen rütbesi ile mezun olmuş sırasıyla İstanbul Van Erciş Adapazarı Kütahya Ankara ve son olarak Trabzon Asker hastanesinde iken kd Binbaşı rütbesiyle emekliğini istemiş ve Anneme Saniye gezdiğimiz görev yaptığım yerler yeter Artık Ordulu hemşerilerime hizmet etmek istiyorum demiş ve Ordu Devlet Hastanesine Başhekim ve Genel Cerrahi uzmanı olarak tayini çıkmış. Ordu Devlet Hastanesinde görev yaparken 2 Şubat l958 tarihinde bir Pazar günü Şimdiki karayollarının önünde bir Jeep kazasında 47 yaşında mesleğinin en verimli çağında hayata gözlerini kapatmıştır.
Sevgili babacığım Nüfus kağıdıma yazdığın yazı için sana binlerce teşekkürler. Allahın rahmeti üzerine olsun Işıklar içinde yat...
OVİT VE…
GÜZEL ORDU PASTANESİ
Rize Erzurum Karayolu üzerinde İkizdere Geçidine 2640 metre Rakımda OVİT dağında yapımı son aşamaya gelen Türkiye’nin en uzun Dünyanın çift geçitli 4. büyük 14.3 km uzunluğundaki OVİT tünelinde son aşamaya gelindi.Çok yakında Tünelin diğer ucundaki ışık gözükecek.
Böylelikle Türkiye’nin en uzun 15 ocak 2007 de açılan 3.778 kmlik Tüneli Ordu Nefise Akçelik Tüneli sıfatı da elimizden alınacak. Zaten şehrimizde marka olacak neyimiz var ki diyebilirsiniz. ..
Eski Merkez Polis Karakolunun karşı köşesinde Unlu mamuller üzerine Aile işletmeciliği yapan Güzel Ordu isimli temiz güzel bir pastanemiz var. Bu Pastanemizin en büyük özelliklerinden biri senelerdir çocukluğumuzdan bu yana Ordu’da tek Amonyaklı simit dediğimiz çok özel bol susamlı bir çıtır simit yapması. Çocukluğumuzda Millet sinemasında 2 simit bir gazoz alır gazoz çabuk bitmesin diye de gazozun kapağını açtırmaz çivi ile deler gazozu simitle öyle içer siyah beyaz filmleri seyrederdik. . Bu yazdıklarımı 50 sene önce yapardık neydi o güzelim günler... Biz halen arada bir bu Amonyaklı gazlı simitten alır Atilla Şimşek Can Acar ve ben büroda Gazozla içer eskileri konuşuruz..O eski yıllarda Ordu’nun sosyal hayatına renk katardı Millet Sineması, halen o günler gelir aklıma .. Tiyatroları Konserleri Millet Sinemasında izlerdik. Ahmet Tarık Tekçe’yi Öztürk Serengil’ Yıldıray Çınarı Özcan Tekgül’ü daha nice sanatçıların konserleri bu sinema salonunda izler onları yakından görme imkanımız da bu şekilde olurdu....
Hepsi iyi güzel de Bu OVİT yazısı nereden çıktı ne alaka diyebilirsiniz.
Güzel Ordu Pastanemizin Özel ürünlerinden Enfes güzel, Kepekli Sade, enfes Galetalarını ve diğer mamullerini koyduğu ambalaj naylonların üzerinde OVİT yazısını görünce dikkatimi çekti Nereden akıllarına geldi diye düşündüm.araştırdım Pastanenin sahibi olan aile o bölgeden önce Rize’ye sonradan Ordu’ya gelmişler..
Uzun yıllar öncesi Ovit bölgesinden Rizey’e oradan İkizdere ilçesi Cimil köyünden Ordu’ya göç eden aile . Zaman içerisinde Güzel Ordu Pastanesi adı altında bir zamanlar Rize’ye de ambalajlı ürünler satıyorlarmış Rize’ deki tanıdıkları esnaflar Güzel Ordu adı altında mal satıyorsunuz köyünüzün eteğinde bulunduğu Ovit adını yazın ambalajın bir kenarına deyince OVİT ismini de ürün ambalajında kullanmaya başlamışlar..
İyi ki de öyle yapmışlar..
Türkiye’nin Ordu’dan sonra en uzun OVİT Tüneli açıldığında
OVİT Tüneli Dünyada OVİT dağının ve Tünelinin yanı köyleri Cimil de öyle anılacak
Ovit Tünelinin yanındaki Cimil köyü bizim köy diyecekler. Köy bu arkadaşlarımızın olsun bizlerde onların yaptığı kalitesi tescillenmiş beğenilen nefis Ünlü Amonyaklı simidimizi Kepekli galetalarımızı. çıtır üzümlü peksimetlerimizi ve diğer ürünleri afiyetle yiyelim.
OVİT Dağındaki Dünyanın tüplü çifT geçitli 4. en uzun tüneli 14.3 kmle OVİT Tüneli açıldığında Dünya haritalarında da yerini almış olacak.
Elinize sağlık...
GECİKMİŞ BİR YAZI
Ani rahatsızlığım dolayısıyla Umut Hastanemizde yattığım günlerde yazı yazma şansım olmadığı için Bilgisayarımın başına da geçemedim Teyzemin torunu yeğenim Umut Hastanesinin Röntgen uzmanı Dr Çetin Yener ile Umut hastanesinin birinci katında yaklaşık 15 gün 4 odalık mesafede birlikte yattık ama görüşemedik konuşamadık arada bir odasının kapısına kadar gittiysem de görüşmemiz konuşmamız nasip olmadı Sevgili eşi Rabia ile görüşmemizde Çetin kardeşimin durumunu ondan öğrenebiliyordum ancak. Gazeteci Atilla Şimşek arkadaşım ile hastaneye yatmadan epey bir zaman önce Çetin kardeşimin Efirlideki evinde ziyaretine gitmiş orada görüşmüş sohbet etmiştik şimdi iyi ki gitmişiz diyorum.
Aynı hastanede yattığımız bir gece yarısı bir tanıdığımız odaya geldi Eşim Ayhan’a Ayhan abla Çetin Ağabeyi kaybettik dedi. Allah Rahmet eylesin diyebildim Eşim Ayhan’la birlikte Çetin in olduğu odaya doğru gittik Sevgili eşi Rabia’ya Başsağlığı dileklerinde bulunduk.
Umut Hastanesi değerli bir Uzman Doktorunun Ordu saygın Değerli bir evladını kaybetti dedim eşim Ayhan’a Ertesi Pazar günü Umut Hastanesinin Acil girişinin önünde düzenlenen bir veda töreni sonrası Merkez orta Caminde kınlan öğlen namazı sonrası aile kabristanlığında ebedi istirahatgahında sevenlerinin duaları ve göz yaşlarıyla toprağa verildi. Dedi Atilla arkadaşım
Sevgili kardeşim mekanın cennet olsun ışıklar içinde yat Benim hastanedeki tedavim devam ettiği için maalesef Çetin kardeşime olan son görevimi hastanede olduğum içindir ki yerine getiremedim Hastanenin penceresinden kolumda serum torbası ile ancak dua edebildim. gerçekten üzgünüm. Sevgili eşi Rabia hanımefendiye Allah’tan sabır kederli ailesine Başsağlığı dilerim.
Bu arada Umut Hastanesinde Tedavimle yakından ilgilenen Hastanemizin Göğüs Hastalıklarının saygın ve değerli Uzman doktorumuz
Sayın SERKAN AKBAY’a
Özelliklede 20 gün hastane de yattığım süre içerisinde hasta kaprislerimi ve huysuzluğumu çeken Sevgili eşim Ayhan Engin’e gösterdiği inanılmaz sabır için Teşekkür ederim.
Ayrıca Umut Hastanemizin Göğüs Hastalıkları servisinin şefkatli saygın çalışkan Hemşirelerine ve servis çalışanlarına en samimi duygularımla Teşekkür ederim.
İyi ki varsınız.
ANA TANRIÇA KİBELA
ve BEYAZ ADAM
Ordu Kurul kayalıklarının olduğu yerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatı ile başlatılan Kurul kalesi Kazı çalışmalarında Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölüm başkanı Prof Dr Süleyman Yücel Şenyurt ve ekibi tarafından yapılan çalışmalar da 2300 yıllık tarihin ortaya çıkarılması neticesinde Helenistik döneme ait olduğu sanılan 1 metre 10 santim yüksekliğinde beyaz mermerden yapılmış Ana tanrıça Kibelelin heykelinin bulunması Ordu’da sevinç ve heyecan yarattı.
3-4 gün içerisinde kurul kalesini yaklaşık binlerce kişinin Heykeli yerinde görebilmek için ziyaret ettiği söyleniyor.
Bu tarihi heykelin ortaya çıkarılmasında emeği geçen herkese teşekkürler de bence en büyük teşekkürün Beyaz adam Enis Ayar’a yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Neden Enis Ayar..!
Ordu eski Valisi Sami Seçkin zamanında gündeme gelen Kurul Kayası ve mağarasının bulunduğu yerde Çamurlarla kaplı balçık merdivenle inilebilen Kurul mağarası yıllarca kaçak definecilerin de uğrak yeri olmuş. Bayadı köyü hudutları içerisinde bulunan Kurul kayalıklarına ve mağarasına Vali Sami seçkin başkanlığında gazeteci arkadaşlarla ve Enis Ayar’ın rehberliğinde bir minibüsle kurul için yola koyulduk . Kurul mahallesine geldik çizmeler ayağımızda fındık bahçesinin yamacına doğru fındık dallarını tutarak kayalıklara zirveye doğru çıkıyoruz Valimiz Sami Seçkin çamurda biraz zorlanınca Enis Ayar’ın getirdiği uzun bir ipi Vali Sami seçkin’in beline bağlayıp yukarıdan tepeye doğru çekmeğe başladık. Büyük bir çamur savasından sonra Kurul tepesine nefes nefese çıkmayı başardık. Oradan Ordu manzarası harika gözüküyordu. Kurul Mağaranın kapısında ve çevresinde incelemeler yaptık . Zirvede eski kiremit parçaları birde özel kazılmış bir su sarnıcı ve bir merdivenle inilebilen karanlık mağara vardı. Kurul mağarası ve Kurul kayalıkları bu şekilde basında gündeme geldi. Bizler yeni gelmiştik ama mağaranın çok meraklısı varmış. Bazı gazeteci arkadaşlar çamurlarla kaplı aşağıya doğru karanlık merdivenlerden inmeğe başladılar bense 20. basamaktan sonra geriye döndüm.Arkadaşlar da bir müddet sonra dilleri dışarıda nefes nefese geldiler. Fındık bahçesinin içinden bir zaman sonra Aşağıya inişimiz daha kolay oldu
Vali Kemal Yazıcıoğlu zamanında ise Valinin talimatı ile Kurul mahallesinden zirveye Beton merdivenler yapıldığında Vali Yazıcıoğlu ile gazeteciler bu kez zorlanmadan merdivenlerden zirveye çıktık. Kurulda Yazıcıoğlu incelemeler yaptı Çevre düzenlemesini yaptırdı... Çamurlu . Merdivenler Melet ırmağına kadar temizlendi aşağıda çamur ve kayalarla doldurulmuş bazı mağara odalarına rastlandı 2010 yılında da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatı ile Vali Orhan Düzgün ‘ün titizlikle takip ettiği Arkeolojik kazı çalışmaları başlatıldı.. Enis Ayar Kurul’un tanıtımı için elinden gelen her şeyi yaptı sonucunda Kurul’un tanıtımı yüzünden Başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi..! Ordu Kültür Müdürlüğünce Kurul’un tanıtımına katkıda bulunan İsmet Baş Baki Musabaşoğlu Av Cemal Sarıyer Rüştü Baş ve Enis Ayarı Kurulda tahribat yaptıkları gerekçesi ile mahkemeye verildi. Bu Ordu aşığı fedakar özverili insanlar Ağır Cezada yargılandılar...
Mitridas’ın kalelerinden birisi olarak 2100 sene önce yaptırılan Kurul kalesi Kazı çalışmalarında Ana Tanrıça KİBELE’nin mermer heykelini Gazi Üniversitesi Ed Fak Arkeoloji ekibi Böl Başkanı Prof Dr.Süleyman Yücel Şenyurt ve ekibinin titiz çalışmaları sonucu toprak altından çıkararak yetkililere teslim etti.Bir arkeloğun kazmasının önüne çıkan Bu tarihi eser’in mutluluğu ise Müthiş bir olaydır sanırım..Gerekli incelemeler ve çalışmalar yapıldıktan sonra Ordu Arkeoloji Müzemizde teşhir edilecek Tanrıça Kibele Ziyaretçilerine Hoş geldiniz diyecek .2 100 yılının Toprak altındaki paha biçilmez eserini Ordu’muza kazandıran her kese teşekkürler elinize yüreğinize sağlık...Kurulun ,Yason’un Ordu Turizmine kazandırılmasında büyük payı olan Ordu sevdalısı Beyaz Adam Enis Ayar’a ise sonsuz teşekkürler .
Düşünebiliyor musunuz tarihi Kurul kalesinde arkeolojik çalışmalar yapılıyor 2100 yılına ait tanrıça Kibele’nin heykeli bulunuyor Kurul kalesinin arka yüzünde taş alabilmek için bir tarihin kalıntıları tahrip ediliyor dinamit patlatılıyor..2300 yıllık tarihi katlediyorlar.
Kurul kayalıkları S.O.S veriyor....
VALİ Balkanlılıoğlu KURUL’DA
Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu tanrıça Kibele heykelinin bulunduğu Kuruldaki kazı çalışmalarını yerinde inceledi.
Prf Dr Süleyman Yücel başkanlığın6da 25 Arkeolog tarafından yürütülen kazı çalışmalarını yerinde inceleyen Vali Balkanlıoğlu yetkililerden bilgi aldı.2100 yıllık olduğu tahmin edilen 110cm yüksekliğindeki tahtta oturan Ana Tanrıça Kibele heykelinin Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel olduğu ve dünyada eşine ender rastlanan bir tür olduğunu söyleyen Vali Balkanlıoğlu Ordu adına ve Ülkemiz adına çok güzel bir eseri Ordu’da bulup Türkiye Arkeolojisine kazandırmak bizleri mutlu etti.
Bu heykel bize ayrıca Kurul Kalesinin çok önemli bir yerleşim olduğunu da göstermiş oldu” dedi..
İyi ki varsın beyaz adam...iyi ki varsın..
BAKALIM NE OLACAK ?..
Vali İrfan Balkanlıoğlu Ordu’da FTÖ operasyonlarında 1273 kişinin soruşturmaları titizlikle devam ediyor dedi.
Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu makamında Basın Mensuplarına 15 Temmuz’da Vatandaşların Cumhurbaşkanının talimatı üzerine sokağa, meydanlara çıkıp bazı Asker kılığındaki teröristlerin yaptığı kanlı Darbe girişimini canları pahasına Tankların önüne yatarak helikopterlerin gecenin karanlığında ki hain ateşine göğüslerini siper ederek hayatları pahasına Fetocu teröristlerin kanlı Darbe girişimine göğüs gerdiler ve destan yarattılar...
Demokrasiye sahip çıktılar Şehit oldular Gazi oldular Hain Darbe girişimini önlediler. Vatandaşlar Demokrasiye sahip çıktılar çapulcuların Adi Darbe emellerine müsaade etmediler.
15 Temmuz Darbe girişimi Sonrası Bütün Türkiye’de olduğu gibi Ordu genelinde toplam 1273kişi FTÖ sorgulamasından geçirildi .
Vali Balkanlıoğlu Yaptığı açıklamada 1273 kişinin soruşturma geçirdiğini 697 kamu görevlisinden 142 sinin tutuklandığını 14 kişinin gözaltında olduğunu 79 memurunda adli kontrol altında olduğunu aranan 12 kişinin de firarda olduğunu söyledi.
Belediyelerden 19 kişinin uzaklaştırıldığını da söyleyen Balkanlıoğlu Bu ara haber ve iddialar havada uçuşuyor.Her türlü iddiaların ispata ihtiyacı var herkes iddiasını ispat etmekle yükümlü diyerek sözlerine devam etti.
Vali Balkanlıoğlu’nun açıklamaları sonrası söz alan Tribün Gazetesi sahibi Atilla Şimşek Ordu Üniversitesinde üç Öğretim Görevlisi Profesörün FTÖ ile ilgili açıklamaları oldu deyince Vali elinizde belge varsa bunu Cumhuriyet Savcılığına verin deyince Gazeteci Atilla Şimşek Öğretim üyeleri hocaların Tv konuşmalarını bir CD de toplayıp Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a iadeli taahhütlü olarak gönderdim bekliyorum dedi...ve Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun Ordu’daki Terör Operasyonu bilgilendirme toplantısı böylelikle son buldu. ODÜ deki Fetö sempaticilerini deşifre eden 3 Öğretim üyesinden Prof Dr İ.D ‘la bir yerde karşılaştık Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun Terörle ilgili Basın açıklamasından Gazeteci Atilla Şimşek’in Şikayet dilekçesinden konuştuk.Ben de bekliyorum sözlerimin arkasındayım dedi. Önümüzdeki günlerde ODÜ’de kazan kaynayacak gibi gözüküyor..
Bekleyip göreceğiz...
RİO OLİMPİYATLARI
TURİSTİK GEZİSİ..!
Rio olimpiyatlarına katılan sporcularımızın bazılarının Altın madalya hayalleri hüsran oluyor. Şimdilik 2 Gümüş madalya ile avunuyoruz. Mücadeleci Bayan Basketbol takımımızın son saniyedeki 2 farkla yenilgisi bizleri üzdü. Ordu’lu hemşerimiz Cevat Karagöl’den madalya bekliyoruz.2008 Pekin 2012 Londra Paralimpik olimpiyatlarında beklenilen başarıyı gerçekleştiremeyen Milli atıcımız Karagöl Rio olimpiyatları için “Öncilikli hedef en iyi 8” demiş şimdiden havlu atmış. Biz bunu talihsiz dil sürçmesi olarak kabul ediyoruz.Sen istersen yaparsın Senden madalya bekliyoruz. Tabii Rio’daki Milli Sporcularımızdan da..Yoksa bunun adı 2016 Brezilya Rio Turistik Gezisi olur .
1992 Barselona Olimpiyatlarında Ordulu bayan Sporcumuz Hülya Şenyurt’un Judo dalında aldığı Bronz Madalyanın gururunu hala taşıyoruz ve Ordu’muza getirilen Barselona olimpiyat madalyasının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
Eline yüreğine sağlık Hülya Arkadaş..
KENAN ÇEBİ ve
GENÇ MÜZİSYENLER...
Avukat Kenan Çebi Sosyal Yönleri fazla olan kişiliğe sahip bir arkadaşımız.Lise yıllarında Beden öğretmenimiz Osman Tabak zamanında Ordu lisesinin Jimnastik ELİT gurubunda 19 Mayıs Bayramı gösterilerinde takım arkadaşlığımız zamanlarında birlikte görev yaptığımız zamanlardan günümüze tanıdığım yıllarca yaptığı Avukatlık mesleğinde başarılı değerli bir arkadaşımızdır. Birlikte eski Ordu Belediye Başkanımız Kazım Türkmen zamanında Ordu Belediye Meclisinde de bir dönem birlikte görev yapmıştık.
Kenan Çebi Avukatlığının yanında İyi bir müzik dinleyicisi, Gitar çalan aynı zamanda değerli bir Plak albümü sahibidir. İstanbul’a gelen Dünyaca Ünlü Müzik guruplarının konserlerini kaçırmaz biletlerini temin eder bu konserleri mutlaka izlemeye gider. Geçtiğimiz günlerde bir tanıdığımızın cenazesinde karşılaştığımızdaki sohbetimizde İngiltere’de Londrada dünyaca ünlü BONJOVİ ve Joebonassa ve Whitesnake nin konserine gitmiş Tek kelime ile Müthişti diyordu ve seyrettiği ünlü konserlerin etkisindeydi. Av Kenan Çebi Ordu’ya konserler vermek için gelen Ünlü gitaristimiz Cihat Örter’inde kankası çok yakın arkadaşıdır.
Müzikten Gitardan bahsetmişken Ordumuzda meslek sahibi Doktor, Eczacı öğretmen bildiğimiz gençliğinden buyana Müzikten kopmamış yıllarca elektro gitar çalan çok değerli arkadaşlarımız var. Bu Müzisyenlerin en başın da da Dr Ahmet Recep Katırcıoğlunu Ergin Altınel’i Ecz Ömer Çoruh’u, Ersin Erdoğan’ı sayabiliriz. Dr Ahmet Recep Katırcıoğlu Oğulları Dr Mehmet , Eczacı Doğa’da babası gibi müthiş Gitar ve Org çalıyor beste yapıyorlar boş zamanlarında müzikle uğraşıyorlar. Ahmet Recep Katırcıoğlu arkadaşları ile kurduğu Ordu Sinemasındaki Köprü konserinde yeğeni Dragon Ali’nin sahnede Amcasının hemen önünde Elinde küçük gitarı ile Pleybek gösterisi yapması gecenin sürprizi olmuştu . Dragon Ali şimdi büyüdü kuzenleri gibi delikanlı oldu Davul ve Org çalıyor beste yapıyor kuzenlerine eşlik ediyor Babası Eczacı Ferit Katırcıoğlu, amcası Dr. A.Recep Katırcıoğlu gibi Müzisyen bir ailenin genlerini taşıyor.
Bu değerli müzisyen gençlerimizi sahnelerde Konser ortamında görmek istiyoruz. Çook eskilerde 60 lı yıllarda Ordumuza tek manyetikli İlk kasalı Elektro gitarı getiren Muzaffer Altınelin yeğeni İrfan Altınel’dir. Bu Liseli genç arkadaşımızla tanıştıktan sonra Üç gitar bir davulla kurduğumuz İlk Show gurubumuza Muzaffer Altınel’in adını koyduğu Karıncalar sonrası Frekans’lar Orkestramız la Liseli dört lisanla günün ünlü Hit Parçalarını okuyan Bayan Solistimiz Ayşegül Felek’le ve İrfan Altınel’le Halk Eğitim salonunda verdiğimiz ’ Batı müziği konserlerimizle O yıllarda gençlerimize hafif batı müziği alanında öncülük ettiğimizi de rahatlıkla söyleyebilirim.
Yeni yetişen Müzisyen gençlerimize gelince onlar tek kelime ile harika.. bizimki ise anılarda kalan bir nostalji.
BURUK BAYRAMLAŞMA
Ramazan bayramı kutlamaları Büyükşehir belediyesinin organize ettiği Protokol bayramlaşması Bu sene Büyükşehir Belediye binasının önündeki geniş açık alanda gerçekleşti. Sunucu tarafından Program açıklamasında Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Devletin Gülen Yüzü olarak takdim edilen Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ak Parti Ordu Milletvekilleri Oktay Çanak Metin Gündoğdu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ordu Milletvekili Seyit Torun’u ve Devlet Protokolun sayın üyelerini takdim etti . Sırasıyla Büyükşehir Belediye başkanı Enver yılmaz Ordu Milletvekilleri Metin Gündoğdu Seyit Torun ve Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nu konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet etti. Bayram sabahı erken saatlerde Ordu Fatsa ve 5 ilçemizde yağan aşırı yağmur heyelanlara sebep olmuş bazı Köprüleri yıkmış 2 ölü ve çok sayıda hayvan telef olmuş evler yıkılmış , kayıplar vermişti. Vali Balkanlıoğlu konuşmasında Nuh Tufanı gibi aşırı yağan yağmuru sanki itfaiye hortumla su sıkıyor benzetmesi yaparak ölümlere neden olan yağmuru böyle tarif ediyordu. Selden ve yağıştan zarar görenlerin bir an önce hasar tespitlerinin yapılarak Devletin gereken yardımları yapacağı nı söylüyordu..
Başbakan yardımcısı Ordu Milletvekili Bakan Numan Kurtulmuş’un katılamadığı ve Diğer Bayram kutlamalarına göre az sayıda vatandaşların katıldığı bayram kutlaması için sıraya giren vatandaşlar Vali Balkanlıoğlu’nun ve Protokolün bayramını kutlayabilmek için güvenlik şeridi ile belirlenmiş daracık bir yoldan itişe kakışa geçmek zorunda kaldılar.
Ramazan ayı içerisinde Büyükşehir Belediyesinin verdiği toplu iftar yemeğine katılan yaklaşık 7.500 kişiden çok az sayıda vatandaşın katıldığı Ramazan bayramı kutlamaları için Kokteyl masalarında Pasta meşrubat ve dondurma ikramının yapıldığı Büyükşehirin ve Protokolün Ramazan bayramı kutlamasına gördüğüm kadarıyla bu yıl sel felaketleri sonrasında fazla ilgi göstermedi. Ordu ve Fatsa ve Perşembe’de Gece yağan yağmur sel felaketi Samsun Ordu Giresun karayolu üzerindeki Efirli Akçaova köprüsünün bir kısmının yıkılmasına ölümlere ve heyelanlara sebep olan Aşırı yağmur Bayram sabahının erken saatlerinde Ordu’da hızını kesmişti.
Gece sabaha kadar yağan yağmur dinmiş ve Ordu’nun üzerinde bayram sabahı bulutlu güneşli bir hava vardı ve Saat 1.30 da açık havada Protokolün vatandaşla Ramazan bayramlaşmasına müsaade etmişti. Başkan Enver Yılmaz ve Milletvekilleri selden hayatlarını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet ve başsağlığı dileklerinde bulundular vatandaşla bayramlaştılar.
Altı ilçemizde Aşırı yağışların oluştuğu köprülerin yıkıldığı son yılların en büyük Sel felaketinde heyelanlar ve Ölümlerin olduğu Ramazan bayramı bu sene buruk bir kutlama ile son buldu.Hayatlarını sel felaketinde kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı dileriz..
İFTAR YEMEĞİ
YENİ FİDANGÖRDEYMİŞ..!
Altınordu Belediyesi 25 Haziranda Yeni Mahalle İsmetpaşa caddesinde vereciği iftar yemeği için SMS ile telefonlara çağrı yaparak iftar yemeğine vatandaşları YENİ Fidangöre..!! davet ediyor. Davet etmesine ediyor da İsmetpaşa caddesi diye verdiği adresin yanına parantez içnde ( Yeni Fidangör diyede özel bir not d üşüyor.Resmiyette böyle bir cadde olmamasına karşılık gençler kendi aralarındaki konuşmalarında Ne hikmetse Trafiğe kapalı olan Sırrı Paşa caddesine eski Fidangör, Yine araç trafiğe kapalı olan İsmet Paşa caddesine Yeni Fidangör diye adlandırıyorlar. İyi güzel de
İsmet Paşanın ve Sırrı Paşa’nın adlarının verildiği İki güzel caddemizin adlarını yok sayanlara bir hatırlatma yapalım.. Fidangör denilen yer neresi diye soracak olursanız daha önceleri de yazdığım gibi bildiğim kadarıyla öğrendiğimi size aktarayım..Panaguitis Fytanidis Fidangöris 1923 1925 tarihlerinde Ordu’da Eski millet Sineması Denizciler Dondurma salonu Aktaşlar fırınının olduğu yerde Fırıncılık yapan Bir Rum vatandaşmış O yıllarda bu fırında çok güzel ekmek yapılırmış nar gibi kızarmış iyi pişmiş ekmekleri gören vatandaşlar Ekmeği nereden aldınız sorusuna Fırıncı Fidangör’den aldık cevabını verirlermiş .
Sadece fırının olduğu O semt için kullanılan bu isim şimdilerde resmieyette olmamasına karşın ne hikmetse Sırrıpaşa caddesine Eski Fidangör, İsmetpaşa caddesine Yeni Fidangör olarak vatandaşlar özellikle gençler arasında kullanılıyor.. Gariptir ki Altınordu Belediyesinin düzenlemiş olduğu İftar yemeğinin duyurusunda SMS inde İftar Yemeğinin verileceği caddeyi parantez içerisinde İsmetpaşa caddesini ( Yeni Fidangör) diye tarif ediyorlar .
İşte buna hayret edilir..Belediyenin cadde levhası kayıtlarında Eski Fidangör-Yeni Fidangör diye levhalı cadde varsa bende özür dilerim . Fakat böyle iki paşanın adlarının verildiği caddelerin yerlerini tarif ederken daha dikkatli olmalarını dilerim.
1925 lerde Ordu’da yaşamış Rum fırıncı Panagıutis Fytainidis Fidangöris daha sonraki mübadele yıllarda ailesi ile birlikte Yunanistan’a Atina’ya giderek Orada da ekmek pasta fırını açıyor onun çocukları da Atina ya yerleşiyorlar.
Büyükşehir ve Altınordu Belediyemiz Ramazan ayı boyunca vatandaşlara geleneksel iftar sofraları açıyor binlerce insan oruçlarını bu merkezlerde hep birlikte e açıyorlar . Afiyet olsun da iki caddenin adresi konusunda tarif ederken parantez içinde Eski Fidangör Yeni Fidangör sözcüklerinde daha duyarlı gerçek adresi belirtsinler.hepsi bu hayali caddeyi gündeme getirmesinler... Hiç değilse Belediyemiz bunu yapmasın...
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
SANAT GALERİSİ VE ORMEK
Belçika’da yaşayan Ordu’lu Dünyaca ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin ücret talep etmeden çizdiği Ordu’muza hediye ettiği mimarlık harikası anıt, akıllı Belediye binasının giriş katındaki Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz tarafından Sanat Galerisi olarak tahsis edilen yerdeki salonda tanzim edilen sanat etkinlikleri Sanat sever Ordu’luların beğenisini alıyor. İnsanlar bu güzel salonda açılan sanat etkinliklerini büyük bir zevkle geziyor takdir ediyorlar. Belediye binasının geceleyin LED ışıklandırması ise başka bir gece güzellik katıyor Belediye meydanına .
Belediye meydanında ve Belediye sanat galerisindeki Haziran ayının ilk etkinliği Büyükşehir belediyesi Meslek ve sanat eğitimi kursları bünyesinde eğitim gören ORMEK kursiyerlerinin el emeği göz nuru eserlerinin sergilendiği yıl sonu etkinliği Belediyenin önünde özel stantlarda Panayır havası güzelliğinde sunuldu. Gazeteci Atilla Şimşek ve Can Acarla birlikte bu güzelim teşhir stantlarını gezerken siyah Manda Boynuzundan yapılan Tarakları gördüğümüzde Gazeteci Can Fotoğraf makinesinin vizöründen Bu güzelim tezgahı ve üzerindeki el emeği Siyah BİT taraklarını fotoğraflamak için Makinesinin Denklaşörünü çalıştırmaya başlamıştı bile... Ey gidi eski günler dedim . Şimdiki gençlerin çoğu bu özel sık dişli siyah boynuzdan yapılmış tarakların ne işe yaradığını bilmezler dedim...
1955- 1960’lı yıllarda evlerde bulunan bu taraklarla anneler kızlarının başında Okullardan geçtiği bilinen Biti almak için Kızlarını dizlerinin dibine oturtarak tarağın sık dişlerinin bulunduğu tarafı ile tarayarak Bitten ayıklamaya çalışırlar ve uzun saçları ilaçlarlardı.. Erkek çocuklarının saçlarını kısa kestirirler okullardaki Bit illetinden korumaya çalışırlardı.. O yıllarda Tahtakurusu ve sivrisinekten korunmak için Ordu’lular genellikle Çambaşı Yaylasına gider Okulların açılışında Ordu’ya dönerlerdi. Bu seyahatleri ablalarımız ağabilerimiz at sırtında bizim nesilde kamyonlarla Çambaşına çıkarlardık...
İlk okul 3. sınıftayken Benim saçlarımda Bit olmadı ama okulda sıra arkadaşlarından bana başka bir illet Uyuz geçmişti. Rahmetli annem beni Dr Necmettin Çavuşoğlu’na gösterdi ilaç aldık ..Annemin beni kül suyu ile yıkar vücuduma ilaç sürdüğü acılı sancılı günleri hatırlarım. Çocukluğumuzda ilk okul yıllarında zaman zaman Bit salgınları anılarımız da karşılaştığımız içindir ki ORMEK yıl sonu sergisinde Gördüğümüz siyah manda boynuzundan yapılmış Bit taraklarını tezgahta itina ile dizildiğini gördüğümüzde nereden nerelere aklımızdan çıkmayan anılarımız tazelendi. ORMEK yıl sonu sergisine emek veren gençlerimizi insanlarımızı kutlarım. En önemlisi bu etkinliği Belediyenin önünde sergilenmesine katkı sağlayan Belediye sanat galerisini el emeği göz nuru yapıtlara açan Belediye Binasının giriş katını Sanat Galerisi haline getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ı kutlarım.
Perşembe günü Can Acar arkadaşım Manda boynuzundan yapılan el yapımı tarakların bulunduğu standa gidip röportaj yapmak istemiş ama Tarak sanatçısı Ustanın tezgahını toplamış ve gitmiş olduğunu öğrenmiş
Bu arada açık havada güneşin altında ki Sergi açılışını saat 11 olarak belirleyip 11.30 da sergi alanına geç gelen Protokole Açılış saatlerini de geciktirmemelerini öneririm.
Prof Dr CÜNEYT KORHAN
ORAL
Annesi sevgili Ülkü Oral ablamızın ölümü sonrasında Büyük oğlu Prof Dr Cüneyt Korhan Oral’ın annesinin Aziz Hatırasına ithafen yazdığı “ Yalnız da bir Yalın da bir” adlı şiir kitabını sevgili babası Galip Oral’a imzalayıp verdiğinde Galip Oral kitabın ilk sayfasına el yazısı ile şu notu düşer :
Oğul ;
Annene kitap yazdın
Benimkini unutma
Galip Oral..
12.12.2012 senesinde aramızdan ayrılarak ebediyete giden sevgili ”Çarşının yiğidi sevgili Galip Oral ağabeyimiz için Oğlu Cüneyt Korhan Oral “ Aşk Akıldan Öte” ismini verdiği Şiir kitabını yayınlayarak Babasına ithaf eder ve şöyle seslenir:
Babama
Sen aşkı bilensin
Aşk için ölüme gülüp geçensin
Sevda uğruna dünyayı taşıyıp
Yine de yoruldum demeyensin
Seni mey sarhoş etmez
Sen aşkın sarhoşluğunda pişensin
Dostun ihaneti cehennem olsa da
Canın sevgisini cennet belleyensin
Almakla değil vermekle doyup
Yunus sevdasıyla hakka gidensin
Sevgiyle dokundun hasretiyle avundun
Kıymet bilmeyene eksikliğinle öğretensin
Prf Dr. Cüneyt Kor han Oral’ın annesine yazdığı ilk şiir kitabına yazdığı yorumdan sonra rahmetli Babası için yazdığı “ Aşk akıldan öte” kitabına ünlü yazar AYŞE KULİN
Şunlar yazdı :
“ bu kez yudumlayarak değil doya doya içiyoruz gönül ve irfan çeşmesinden... Ve şair öylesine coşku ki,mısralarda bir üçüncü fazın ayak seslerini duyar gibiyim .Ben kendi hesabıma önce sularında kaybolup sonra özümü bulacağım bir çağlayana ulaşacağımı umduğum bir sonraki kitabını ,beklemeye başladım bile
AYŞE KULİN
Bir başka ünlü yazar Sunay Akın da y rumunda :
“ hekimlerin ve edebiyatçıların kültür DNA ları aynıdır.
İşte bu yüz den hekimlik sanatın sırlarına erişmş olan Cüneyt Korhan Oral’ın şiir sanatında da boy göstermesine şaşırmamamız gerekir.
Viktor Hugo’nun “ey şair.Bana yağmurdan bahsetme yağdır” sözünü anımsadım ,Cüneyt Korhan Oral’ın şiirlerini okurken
Gelenekten beslenen bir Şiir bulutu altında sırıl sıklam oldum...
Bir bilgenin ,tarihin en rüzgarlı vadilerinden gelen sesini duydum
Adının önündeki “Dr”ye” Şr” unvanı ekliyor .
O benim için artık öncelikle” Şr Cüneyt Korhan Oral dır”
SUNAY AKIN
Hemşerimiz sevgili kardeşimiz Cüneyt Korhan Oral’n rahmetli Babasına ithaf ettiği “ Aşk Akıldan Öte” isimli şiir kitabını dostlarının ve sevenlerinin katıldığı İstanbul Swiss Otel’deki imza gününde Sevgi seli oluşmuş büyük ilgi görmüş insanlar ünlü doktorun şiir kitabını imzalatabilmek için saatlerce kuyrukta beklemişler.
Gönderdiğin kitabını zevkle okuyorum,eline yüreğine sağlık
Teşekkür ederim kardeşim.
BÜYÜKŞEHİR SANAT GALERİSİ VE
SANATÇILARIMIZ
Ordu Büyükşehir Belediyesi girişindeki büyük güzel salonu tarz bir düzenleme ile Sanat galerisi olarak Ordu’luların hizmetine sunulması ve bu güzel duyguyu Sanatsever Ordu’lularla çeşitli etkinliklerle paylaşması sanat adına alkışlanır. Bu güzel galerideki son sergi Çanakkale’yi yüzlerce Ordulu heyecanla gezdi Çarşamba günü Uluslar arası Ordu’lu Ünlü Dört Grafiker ressamımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu,Emin Öztürk,Sadık Karamustafa ve Uğurcan Ataoğlu’nun eserlerinden oluşan tasarımlarının sergisi Sanatsever Ordu’luların beğenisini aldı. Serginin açışlında Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Resim İllüstrasyon ve Grafik Tasarım sergisine katılan Ordu’lu sanatçılarımıza ve katılımcı sanatsever Ordu’lulara teşekkür etti.
Başkan Yılmaz “ Bu eserlerin sahipleri Ordu’lu sanatçılarımızın dünyaya geldikler bu coğrafyanın manevi ikliminden nasıl ilham aldıklarını ,resim illüstrasyon ve grafik tasarım sergimizde siz değerli sanat severlere sunuyoruz diyerek serginin açılışını yaptı. Sergideki genç bayanlar Başkan Enver Yılmaz’la resim çektirebilmek için sıraya girdiler. Başkan gençlerin bu isteğini kırmadı.
Sergide eserleri bulunan
Sanatçımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu Mesudiye doğumlu Uluslar arası sanatçımızın bazı eserleri ünlü NewYorker ve Forbes dergilerine kapak oldu. Almanya Amerika,Belçika,Bulgaristan Çin,İtalya İran,İsviçre ,Japonya Kanada,Kosova Makedonya, Macaristan,Pakistan, Yunanistan’da sergiler açtı. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünde yardımcı doçent olarak devam ediyor . Uluslar arası 12 ödül Sahibi.
Sanatçımız Emin Öztürk Ordu’da doğdu Lise eğitiminden sonra İstanbul’da Güzel Sanatlar da eğitim aldı Türkiye’nin bir çok şehrinde ve Almanya, Köln,Belçika Genk Fransa Pariste, Yunanistan’da kişisel sergiler açtı. Ordu’da yaşıyor.Vali Kemal Yazıcıoğlu döneminde Atatürk Kültür merkezi nin iç restorasyonunu yaptı eski (Halk eğitim salonu). Atatürk bulvarı üzerindeki Fındık Figürlü anıt tasarımı Emin Öztürk’ün yapıtı. Karayolu üzerinde Yalı Cami önündeki Led ışıklı Balık Figürlü insanların önünde anı Fotoğrafı çektirdikleri tasarım da sanatçı Emin Öztürk ‘e aitti . Yıkıldı, Yıkılan eski Belediyenin önündeki Ordu Şehrinin kurucusu Belediye Başkanı Sü leyman Felek’in büstü ile depoya kaldırıldı..
Sanatçımız Sadık Karamustafa Ordu Yalıköy’de doğdu İstanbul’da Grafik tasarım okudu Fransa’da Grennoble Pablo Neruda Kütüphanesi Japonya Osaka, Tokyo Ginza Grafik galersi Nagoya tasarım müzesinde kişisel sergiler düzenledi 1997 de AGI Uluslar arası Grafik birliğine üye seçildi 2000 de Kore Seul de Asya Gırafik Afiş Trienali Özel ödülü , Bulgaristan Filibe’de Fuar afişleri özel yarışmasında Özel ödül kazandı l989 dan bu yana Öğretim üyesi olarak Çalıştığı Mimar Sinan Üniversitesinde Profesör oldu.
Sanatçımız Uğurcan Ataoğlu Ordu’da doğdu İstanbul’da Grafik tasarım okudu Profesyonel olarak karikatür,illüstrasyon ve çizgi filmler üretti. 2004 yılında Alametifarika reklam ajansının kurcu ortağı Mimar Sinan Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde Öğretim üyesi olarak görev yapıyor. İstanbul’da , Newyork reklam festivallerinde jüri üyeliği yaptı . Bu güne kadar “ Dedem Mehmet Rıfat ,Yüz soru yüz cevap ,Yirmibeş kuruşluk kitap ve How Are You Bob” adlı dört kitap yayınladı. Ordu Sergisinin fikir babasıdır..
1994 yılındaki Çevre yolumuzu istiyoruz , Sahilimize dokunmayın Yürüyüşünde Çizdiği S.O.S ORDU Afişi ile binlerce Ordu’lunun Türkiye’de ses getiren yürüyüşünün Afişlerinin tasarımcısı ve çizenidir. Ve bu özel afiş Büyükşehir belediyesi Sanat Galerisindeki yerindedir.
Teşekkürler sanatçı dostlarımız elinize yüreğinize sağlık
Ordulu Sanatçılarımızın sergisini mutlaka geziniz.
ORDU SAHİL YOLU
DERT YOLU..!
1960 Senesinde Rıhtım başındaki Tercan’lara ait ev ve kayalık yerin İstimlak Edilerek dinamitlerle parçalanması sonucu Dev kamyonlarla taşınan kayalarla denizi doldurularak yapılan Sahil yolu Recai Beyden Ahmet Cemal beyin satın aldığı meşhur Köşk binasının önünde küçük iskele tarafından gelen yolla birleştiğinde ben oradaydım. Bu yol sonucunda Ordu koylundaki denize girdiğimiz kumsal yok olmuş buradan bir sahil yolu geçmişti. Bu yoldan ilk geçen araçta Perşembe hava radarını monte eden teknisyen Yabancılardan birisine ait stroen marka küçük bir araçtı.
Karayolları sahil yolunda gerekli düzenlemeleri yapıp yolu trafiğe açtığında yolun deniz dalgalarından korunması içinde önüne büyük kayalar döktü .Sahil yolunun geniş kaldırmı döşendi insanların aynı zamanda gezi yolu oluştu. Gezi yolu ile trafik yolunun arasına çam ağaçları dikildi Ordulularn yıllarca kullandıkları Tabyabaşı gezi yolu artık sahile inmişti İnsanlar sıcak yaz aylarında serinlemek ve deniz havası almak için artık bu yolu tercih etmeye başladı.
1994 yılında Samsun Sarp arasındaki Karadeniz sahil yolu projesi içinde bu yolu daha da genişletmek çif şerit yol yapmak amacıyla taş dökerek uygulamak istedikleri projeye Ordu halkı basını televizyonları radyoları sivil toplum örgütleri ile Siyas Partilerinde desteği alınarak ve bir platformda birleşerek Ordu Gazeteciler cemiyeti öncülüğünde bir araya gelerek “ Sahilimizi bozdurmayız” Sloganı ile karşı çıktılar. Parti gözetmeksizin Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz Ordu Milletvekilleri Ordu Valisi Sami Seçkinin Belediye Başkanı Fikret Türkylmaz’ında de destek verdiği bu hareket e Ünlü grafikerimiz Uğurcan Ataoğlunun özel tasarım S.O.S ORDU Afişleri ile desteklenince Sahilimize dokunma sloganı Medyanında büyük desteği ile güneşli bir cumartesi günü binlerce Ordu’lu aileleri ve çocuklarını da yanına alarak dövizlerle afişlerle rıhtım başında bir araya gelerek yürüyüşe başladı Binlerce kişinin katıldığı kalabalık insan topluluğu karayolunun bir tarafını işgal ederek eylemlerini Atatürk Parkına kadar Sarı Vosvagen’den yükselen 10. yıl marşı ve Dağ Başını duman almış marşları eşliğinde kortejin ön safında Gazeteci Mustafa Türkyılmaz ın Türk Bayrağına bürünmüş güzellikle yüründü. Atatürk Anıtının önünde topluca okunan İstiklal marşımız dan sonra yine okunan bir Ortak bildiri ile son buldu. Karayolları Bölge Müdürlüğü Ordu Sahiline bu tepkiler sonucu dokunmamıştı ama Piraziz Gülyalı Bulancak Giresun un Denizle ola n bağlantısın da sarp’a kadar Taş dökerek mevcut yolu yükselterek sahildeki evlerin birinci katlarının önlerini taşlar dökerek kapatmışlardı .
Ordu insanının 1994 yılında ki bu tutarlı birlikteliği sayesindedir ki Ordumuzun güzelim koyunda insan lar gönül rahatlığı içersinde aileleri ile gezebiliyorlar mevcut çay bahçelerinde sıcak çaylarını yudumlayıp rahat bir deniz havası alıyorlar, günün yorgunluğunu çıkarıyorlar..
Geçtiğimiz sene içerisinde özellikle yaz aylarında 65 bin aracın geçtiği sahil yolumuzda yapımı devam eden Çevre yolumuz tamamlandığında sahilden gecen araçların havaya zehir saçan Egzoz gazını da daha az soluyacağız.
Sahilimizin bozulmazsına doldurulmasına gönlü razı olmayan herkese teşekkür ederim saygılarımı sunarım. Ordu Gazeteciler Cemiyeti başkanlığım döneminde öncülüğünü yaptığımız bu sivil toplum hareketiyle S.O.S lu afiş ve pankartlarımızla bayraklarımızla sahil yolundan Atatürk parkına kadar yürümüşle sesimizi duyurmuş, Burada okunan İstiklal marşımız ve Okunan Ortak bildirimiz sonrası dağılmıştık..
Bu hareketimiz sonrasında Karayolları Bölge Müdürlüğü aldığı kararla Ordu sahiline dokunmayarak Projesini Sarpa kadar taş dökerek Koyları doldurarak tamamladı. Sahil yolumuz güzel olmasına oldu da bin yıllık tabiat harikası koylarımızda kayalarla dolduruldu..
Geçenlerde Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ın Gazetecilerle yaptığı Başkanın deyimi ile İnteraktif basın toplantısında Otobüste bulunan Gazeteci Atilla Şimşek’in sorduğu Sahilde denizin doldurularak yapılması düşünülen Bisiklet yolu sorusuna Başkan nereden çıkardınız denizi doldurmayacağız hazırda bulunan mevcut kayalıkların üzeri doldurularak ve düzeltilerek bisiklet ve gezi yolumuzu yapacağız nereden çıkardınız cevabı üzerine Gazeteci Erol Karaer Başkan Belediyenin resmi internet sitesindeki beyanatınızda denizi 8 metre doldurulacağınız yazılı dedi. Başkan bu defa “Sizin bildiğiniz gibi değil,Var olan kayalıkların üzerini doldurup düzleyeceğiz diyerek zaten tamamı değil bölge bölge doldurulacak cevabını verdi. Gazetecilerin soruları da bu şekilde son buldu
Daha sonra ise Denizin 10 metre doldurulması ile başlatılan deniz dolgusu yolu için Kent Platformu üyeleri bu alanın, denizin doldurulmaması için eylem başlattılar. Deniz dolgusu alanına çadırlar kurdular . Deniz dolgusunun durdurulması için mahkemeye müracaat ettilerse de mahkeme Muhatabı Milli Emlak olarak kabul edip Kent Platformunun talebini red etti.
Güzelim Sahil yolu dert yolu oldu.
SAYIN VALİM
SAĞLIK MÜDÜRÜ KOLOMAÇ
İPE UN SERİYOR..!
11 Ocak 2016 Pazartesi sabahı evimde rahatsızlandığımda 112 Acil Ambulansı evden arayarak 112 den Ambulans istendi . İsmini sonradan öğrendiğim Ambulans ın görevli Dr İbrahim Şenel Yalçın ve bir hemşire ile birlikte eve geldiler. Tansiyon um ölçüldü Şekerime bakıldı tansiyonum 16.o9 Kan şekerim 190 Vücudumda halsizlik var nefes almakta zorlanıyordum 4 sene önce Bay Pas ameliyatı olduğum doktora söylendi gece sabaha kadar öksürüğüm kesilmemişti. Pazartesi günü Hastaneye doktoruma gidecektim ani olarak rahatsızlığım artınca da ve fenalaştığımda 112 den acil ambulans İstemek zorunda kaldık.
Ambulans doktoru olacak Beyefendi Benim Kendi imkanlarımla hastaneye gidebileceğimin teşhisini koyup beni hasta yatağımda bırakarak Hastaneye götürmedi çekti gitti. Bu olay sonrası Umut Hastanesinden Ambulans istemek zorunda kaldık . Tekerlekli sandalye ile asansöre bindirilip aşağıya indik. 4 kişinin yardımı ile sedyeye konup ambulansla Umut hastanesine götürülmüşüm. Acilde gerekli muayene işlemlerim yapılıp Göğüs hastalıkları uzman doktoru Serkan beyin servisine yatırılmışım .Bir hafta bu serviste müşaade altında yatıp taburcu oldum. Uz Dr Serkan Beye Gösterdiği yakın ilgi ve tedavisi için teşekkür eder saygılarımı sunarım.
Pratisyen 112Ambulans doktorunun hastaneye götürmeye lüzum görmediği ben götürüldüğüm hastanede bir haftada zor kendime gelebildim.
Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’na Valilik toplantı salonunda Sağlık müdürü İsmet Kolomaç’nda bulunduğu bir toplantıda söz alarak Başımdan geçen Olayı anlatarak Beni hasta yatağımda bırakıp “Kendi imkanlarımla hastaneye gidebilirmişim” teşhisi koyan 112 Acil Ambulans doktorundan Şikayetçiyim dedim.
Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’ da anlattığım Ambulans olayına hayret etti “Senin görevin Hastayı bir a n önce hastaneye götürmektir. Diyerek görüşünü ve tepkisini ifade etmiştir.
Daha sonrasında Sağlık müdürlüğü Valimizin görüşü doğrultusunda Kerhen Ambulans doktoruna soruştura açmak zorunda kalmış yine kerhen “ laf olsun” soruşturma sonucu “Özrü kabahatinden büyük” bir cevabi yazı ile laf cambazlığı yaparak olayı geçiştirme yoluna gitmiştir.
Bakar mısınız Sağlık Müdürünün imzaladığı Soruşturma da ne faraziyeler gelişmiş “112 Acil Ambulansla hastanın götürülmesi halinde hastanede bekleneceği düşünülerek naklin yapılmadığı belirtilmiş”
Size ya da yakınınıza “biz sizi götürmeyeceğiz veya Götürmeyiz” şeklinde veya benzer cümle kullanmadıkları,hasta yakının özellikle bilgilendirme sonrasında hastaneye n akli konusunda bir istekte bulunmadığı, sizin veya yakınınızın nakil talebini geriye çevirme gibi bir durum olmadığı,112 ekibinin evinizden ayrılışının gerekli muayene ve bilgilendirmeler sonrası polikliniğe gidebileceğinize dair olumlu cevap üzerine gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Sağlık müdürü Kolomaç Yazdıklarınıza siz inanıyor musunuz. ? Raporunuzdaki Dede Korkut Masalına Kargalar bile güler.
112 Acil Servisini Sabah Kahvesine mi mı çağırdık..!
Aniden Hastalandığım için yataktan kalkamadım 112 Ambulans hizmetini istedik..Sabah saban rahatsız mı ettik acaba...!
Hasta olan, Ambulans Doktorunuzun Hastaneye götürmediği hastanede bir hafta yatarak tedavi gören benim.112 Ambulans doktorunuzun Hastaneye götürmediği “Kendi imkanlarımla hastaneye gidebilirmişim” teşhisi konan hasta benim.
Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlunun Valilikteki toplantıda 112 Acil servisiniz için söylediklerini başka şeyle ilgilendiğiniz için duymadınız veya ciddiye almadınız sanırım.
Sayın Valim İl Sağlık Müdürünüz İsmet Kolomaç “ İpe Un Seriyor”
Ne diyelim.. Sağlık Olsun mu Diyeceğiz..!
GERCE
GRUP YOLU TAMAM
Kayabaşı Gökömer Gerce Gurup yolundaki Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu yol genişletme Sıcak asfalt çalışmalarını yerinde görmek ve bilgilendirme amacıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Ak Parti Ordu vekili Metin Gündoğdu Ak Parti İl Başkanı Uğur Çelenk Bazı Daire Müdürleri Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın ve Radyo Televizyon Gazetecileri dernek Başkanı Birol Yılmaz ve Gazetecilerle birlikte Saat 12 .00 gibi Kervansaray lokantasının önünden Başkan Yılmaz’ın deyimi ile İnteraktif Basın Turu için kayabaşI,Gökömer, Gerce Grup yolu Asfalt çalışmalarını yerinde görmek için Gerce’ye doğru yola çıktık.
Turnasuyu ‘nun yeşil vadisinden yolumuza devam ettik. Başkan Enver Yılma z Mikrofondan bu yo l güzergahında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veriyordu Kayabaşından sonra yol çalışmalarını anlatırken Atların bile yan yana gidemediği eski yolda artık atlar bayram ediyor derken yöre insanın çektiği sıkıntıları anlattı. Yıllar önce Gazeteci Nedim Kovan’ın Gerce yolu için yazdığı yazılar ve Çektiği Fotoğraflardan da bahsederek Nedim Kovana anları için mikrofonu verdi. Gazeteci Nedim kovan Gerce köyü ne gidip gelirken ve 17 yılını verdiği gazetecilik anılarını anlatırken 26 Km’lik Gurup yolunun Bu ha le geleceğine ben bile inanamıyorum çok güzel olmuş dedi.
Gerçekten gurup yolu genişliği ile alt yapı çalışmaları ile harika hazırlanmış olmuş zaman zaman dar kayalık olan yol güzergahı genişletilmiş Asfalt altı Mıcır malzemesi serilmiş silindirlerle sıkıştırılmış geniş yol Sıcak asfaltını bekliyor. Başkan yılmaz en kısa zamanda sıcak Asfaltımızı dökeceğiz dedi. Yanımda oturan gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e Sanırım bu yoldan büyük Otobüsle ilk geçen biz oluyoruz dedim..Sanırım gerçekten de öyleydi.
Otobüsümüz Gerceye geldiğinde durdu aşağıya indik biraz yol yürüdükten sonra kurulmuş Pazar yerinden yürüdük köy halkı Cuma namazı için gelmişti. geçtikten sonra Gerce Caminin önüne geldiğimizde öğlen ezanı okundu Namaz için camiye girildi. Namaz sonrası köy meydanında hazırlanmış yemek masalarına oturuldu. Gerce köyü muhtarı hoş geldiniz konuşması sonrası Belediye Başkan Enver yılmaz, Belediye Başkanı Engin Tekintaş Milletvekili Metin Gündoğdu birer konuşma yaptılar.
Büyükşehir Bel.Başkanı Enver yılmaz İlk Milletvekilliği döneminde 4 çekerli araçların bile zorlanarak geldiği dar yollardan söz etti İlk etapta 16 Kmyi asfaltlayacaklarını önümüzdeki senede başladılar 26 Kmlik Gökömer Gerce Gurp yolunu en kısa zamanda bitireceklerin söyleyerek Yolda çalışan Belediye görevlilerine teşekkür etti. Bu yolların 30 yıl önceleri yapılması gerekirdi dedi Bütçemizin yüzde yetmişini yollara ayırıyoruz Altınordu’da yapımı devam eden üç tane gurup yolumuz var ve tamamında asfalt çalışmalarımız devam ediyor Yol Medeniyettir diyerek yola çıktık. Bu yolların yapılamasıyla köylerimizden göçü önleyebiliriz dedi.
Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaşda Gerce denilince Ulaşılmaz bir yer akla geliyordu. Bu gurup yolundaki çalışma özellikle ana ulaşım gurup yollarındaki çalışmalarla sizler hak ettiğiniz değerlere kavuştunuz Yaptıklarımızın yetmeyeceğini biliyorum daha neler yapabileceğimizin planların yapıyoruz. Şimdi standartları yüksek olan bu yollar sayesinde herkes bu bölgeye rahatlıkla ulaşabilecektir. Gücümüzü sizlerden alıyoruz ve buna layık olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz Bize verdiğiniz desteği boşa çıkarmayacağız Siz varsanız bizde varız dedi.. ve ilave etti Bize verdiğiniz sorumluluk gereği sizin için gece gündüz çalışacağız dedi.
Dönüş yolunda ise Başkan Enver Yılmaz Gazetecilerin sorularını tek tek cevapladı. Yapılan hizmetleri yerinde göstermek için interaktif basın toplantılarına da devam edeceğini söyledi...
BAŞKAN YILMAZ’I
İZLERKEN
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz gazetecilere Ordu’nun çehresini değiştirecek yatırımları yerinde göstermek ve bilgilendirmek amacı ile düzenlediği basın toplantısı için gazeteciler Büyükşehir Belediye binasının önünde buluştular biraz sohbetten sonra Başkan Yılmaz geldi gazetecilere hoş geldiniz dedikten sonra birlikte Belediyenin önünde bekleyen otobüse bindik. Otobüsün önünde Başkan Yılmaz mikrofonu eline aldı Profesyonel Tur rehberi gibi iki sene içerisinde Ordu’ya yapıllan kalıcı büyük hizmetlerin yerlerini basın mensuplarına göstererek arazi üzerinde bilgiler verdi yapılan çalışmaları anlattı..
Yapılacak olan yeni otogarın Mayıs ayında ihale edileceğini söyleyen Başkan Yılmaz bu sayede şehir içi trafiğinin büyük ölçüde rahatlayacağına dikkat çekti. Yeni modern otogarın çatsını güneş enerjisi panelleri sayesinde otogar kendi enerjisini kendi üretecek Otogar çevre yolunun yanında hizmet verecek Yeni Otogarımızı Mayıs ayında ihaleye çıkarıyor uz diye bilgiler verdi. Akyazı mahallesinde bulunan Rus Pazarı ve kaldıracağız Rus Pazarını ve Pazar yerini Civil deresi kenarında ki boş araziye yerleştireceğiz bilgisini verdi..
Başkan Enver yılmaz Otobüsün önünde Ordunun sorunlarına en kısa zamanda kalıcı hizmetler getireceklerini anlatırken ve 2. Organize sanayi bölgesine gelindiğinde Çoğunluğu Organize sanayi esnafının da hazır vaziyette beklediği alana gelindi Hazırlanan kürsüye çık arak Basın mensuplarına ve sanayi esnafına Yapılan hizmetleri anlattı . Yerlere sigara izmariti atılmayan , yerlere tükürülmeyen Korna seslerinin olmadığı huzurlu bir Ordu için çöp sorunu olmayan Trafik sorunu olmayan kavgasız gürültüsüz huzurlu örnek bir şehir için çalışmalarımızı sürdürüyoruz dedi. 2. Organize sanayi alandaki konuşmalar sonrası tekrar arabamıza binip geri dönerken başkana AVM sorusu yöneltildi Özel İdaresi alanına yapılması düşünülen AVM için Cevahir firması gelecekmiş sorusuna Başkan Yanlış bilgi dedi yakın bir zamanda Basın toplantısı yapacağını ve AVM konusunda açıklama yapacağım dedi.geçen seneler içerisinde Adliye sarayının arkasında AVM için alınan 22 trilyonluk 60 dönümlük arsaya Şehir içerisinde müsaade edilmeyecekmiş dedikoduları söylenirken Özel İdarenin Şehrin ortasındaki arsasına düşünülen AVM söylentisi Ordu esnafı arasında şaşkınlık yarattı..
Şehrin insanları için Hizmete talip o lan Başkanlar yaptıkları kalıcı güzel hizmetlerle anılırlar.Genelde Başkan adayları yarım kalan hizmetler için 2. dönem içinde adaylıklarını açıklarlar Şehirlerde yaşayan vatandaşlar da yapılan kalıcı hizmetlere oy verirler. Belediye Başkanı Fazıl Sözer’den bu yana hep böyle olmuştur.
Şimdi Ordu Şehrine hizmet sırası Başkan Enver Yılmaz da Başkan Engin Tekintaş’da
BİR GARİP ANLAŞMA..!
Geçmiş zamanların ve çocukluğumuzun Belediye parkından zamanımıza ne kaldı diye soran olursa kocaman bir inşaat alanı diyebiliriz .
Zaten Parktan geriye ne kaldı ki..?
Büyükşehir Belediye Meclisi aldığı bir karar sonucunda Parkın bitişiğini İhale ile satışına karar verdi. İhale 6.500 Tl 6.5 trilyon lira ile Garipler Firmasına kaldı Garipler firması Daha önceleri özel şahıslardan aldıkları Ordu Sineması binasının yerine de Sinema oteli yapmışlardı. Güzel olan bu binanın yeri ve konumu tabi ki tartışılmaz. Ama
Şehrin en güzel yerindeki insanların yaz aylarında serinlemek için ailesi ile oturabileceği küçük çocuklarının da Mehmetçik Çocuk parkında oynayabileceği Düz mahallenin ve de insanların büyük bir kısmının deniz rüzgarının serinliği yaz aylarında paylaştığı bu güzel açık alana “Garipler” Otel yapacakmış Otelin yan tarafında da Otelin misafirleri için Araçlarını koyabilecekleri Belediyenin Oto parkı hazır. Otelin Otopark sorunu da yok
Bu yerin satışından sonra düz mahalle sakinleri Bu arazinin park alanı ile bütünleşmesi ve açık park alanı olarak kalması için dava açmışlar mahkemeden bilirkişi istemişler.. Mahkeme Bilirkişilerin verdikleri olumlu raporları kabul etmemiş davayı şimdilik kaydıyla araziyi alan Şirketin lehine sonuçlandırmış tır.
Dosyası Danıştaya gitmiş.
Dava taraftarları danıştayın sonuç kararını beklerken geçtiğimiz günlerde sabahın erken saatlerinde Polis ve Zabıta eşliğinde İnşaat alanındaki yetişmiş çam ağaçlarını kesmek için gelmişler bunu gören çevre sakinleri de ağaçların kesimini Danıştay Kararı gelene kadar ertelemek için 15 gün müsaade etmelerini Avukatları Haluk Türkmen şirket çalışanından rica etmiş arazideki tek katlı binayı yıkabilirsiniz , karar olumlu gelirse kesilen yetişkin ağaçların telafisi olmaz demiştir. Polis yetkilisinin önündeki bu konuşmalardan sonra olay yerinden ayrılmışlardır.
Sermayenin patronları böyle konuşmalara itibar etmeyerek iki gün sonra yine bir erken sabah çıkarması ile polisi de yanına alarak ağaçları kesmişler. Benim evimin yolu üzerinde olduğu için büroya giderken ağaçların kesilmiş olduğunu sözlü anlaşmanın Garipliğini 40-50 yıldır parkta gölgelik yapan çam ağaçlarının parçalar halinde Çelik Testereye yenik düştüğünü yerlerde süründüğünü gördüm. Ertesi sabahta erkenden kesilmiş ağacın ölülerini kamyonlara yükleyin olay yerinden götürmüşler..Garip bir şekilde delilleri kaybetmişler..
Bu Garip manzaranın aynısını Öğretmen evi yapılırken de yaşamıştık yine yetişkin üç çam ağacını bu şekilde yok etmişlerdi.Bu ağacın kardeşleri halen Muhtar evinin önünde yaşamaktadır..., Olayın da Fotoğraflarını çekip Karadeniz 52 gazetemizde de yayınlamıştık arşivlerimizde de mevcuttur. Sermaye ağaç mağaç tanımaz Sermayenin Beton sanayi ağaçları her zaman yok eder katleder ..
Çambaşı Turnalık Mevkiinde yapılan HES Barajı için 5-10 bin yetişkin ladin ağacı kesildi de ne oldu..!
Dip Not : “ Ormanımdan bir ağaç kesenin başını keserim”
Fatih Sultan Mehmet
MERAKLA BEKLİYORUZ!!
11 Ocak 2016 Sabahı Evimde rahatsızlandığım da yatağımdan kalkacak gücüm yoktu başım dönüyor fenalaşıyordum evden 112 Acil AMBULANS çağırmışlar eve geldiler Tansiyonumu ölçtüler gelen doktora Kalp ameliyatımı dört damarımın değiştiği ayrıca Şeker ve Tansiyon hastası olduğumu söylediler
Gerekli muayenem sonrası
112 acil Ambulans doktoru Teşhisini koymuş..
Kendi imkanlarımla Hastaneye gidebilirmişim diyerek beni hasta yatağımda bırakarak evden ayrılmışlar. Evden bu şaşkınlıktan sonra Özel UMUT Hastanesinden Ambulans istemişler ve beni Hastaneye Ambulansla götürmüşler. Acil doktorunun ilk müdahalesi sonrası Göğüs hastalıkları servisine yatırılmışım. 15.1.2016 tarihine kadar 5 gün yataklı tedavi gördükten sonra taburcu oldum.
Şu işe bakar mısınız 112Acil Gazetecilik Ambulans doktorunun aciliyet görmediği hasta 5 günde hastanede tedavi görüyor.
Bu olay sonrası evde tekrar rahatsızlandım yine evden 112 Acil Ambulans istemişler bu kez ambulans doktoru gerekli müdahaleyi yapıp beni Hastaneye yetiştirmiş . Nöroloji Uzman doktoru tarafından yoğun bakım servisine yatırılmışım ve gereken tedavim .23. 1.2016 tarihine kadar yapılmış . Tedavim sonrası sol kolumda bacakta güçsüzlük hareket kısıtlığı olduğu için yine Umut Hastanesinde bana Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulanmakta ,.Halen fizik tedavim devam etmektedir.
Sonuçta 1977 senesinden beridir Ordu’da Sarı Basın Kartlı Gazetecilik yapmaktayım.11 Ocak sabahı rahatsızlık geçirdiğimde 112 Acil Servis doktoru beni Hastaneye götürmemiş Kendi imkanlarımla hastaneye gidebileceğime karar vermiş beni hasta yatağımda ortada bırakmıştır.
Benim başıma gelen bu Gazetelik garip olayın başka hastalara da uygulanmaması içindir ki 112 Acil Acillik Olmuş diyerek bir yazı yazarak İlgilileri uyarmak istedim. Eve gelen ilk 112 Acil doktorundan şikayetçi olduğumu söyledim.
Gazetemize Açıklama adı altında Bir e-mail geldi. bu kez Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Seyhan CANBULUT Bana hastanede uygulanan tedaviyi anlatıyor da bana ilk gelen 112 Acil Ambulans Doktorunun beni Hastaneye neden götürmediğini yazmıyor..!
Dr.Canbulut Açıklamasının sonunda “Konu ile ilgili İstasyon Personeli hakkında inceleme/soruşturma başlatılmıştır yazılı.
Sağlık Bakanı Sayın Mehmet MÜEZZİNOĞLU’na iletmek üzere Bu sonucu bende merakla bekliyorum.
SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDEN ‘ACİLLİK’ AÇIKLAMA !!!
11 OCAK 2016 Pazartesi Günü sabahleyin Zaferi Milli Mah Dr İsmail Engin caddesindeki evimde ani rahatsızlığım sonucu112 Acil servisten Ambulans yardımı istenmiş. Eve gelen Ambulansın doktorunun muayenesi sonrası Kalp ameliyatı olduğum 4 damarımın değiştiği ayrıca Şeker ve tansiyon Hastası olduğum başımın döndüğü söylendiği halde benim kendi imkanlarımı ile hastaneye gidebileceğime karar vermiş ,beni yatağımda bırakarak evden ayrılmıştır.
Ambulans Doktorunun Bu garip davranışı sonrası bu kez UMUT hastanesinden ambulans istenmiş ve Acil olarak Umut Hastanesine sevkim yapılmıştır. 5 gün hastanede yatarak tedavi gördükten sonra evde tekrar rahatsızlandım yine Acil Ambulans istenmiş ve hastaneye naklim yapılmıştır. Nöroloji yoğun bakımda 5 gün yattıktan sonra ancak kendim gelebildim. Evde bir müddet istirahat ettikten sonra 10 Şubat 2016 tarihli Tribün gazetesinde İMDAAT 112 ACİLLİK olmuş başlıklı bir yaz yazı yazarak SAĞLIK Müdürü İsmet KOLOMUÇ’a 11 Ocakta Hasta olduğumu gördüğü halde Ambulansla beni hastaneye götürmeyen Ambulans doktorundan şikayetçi olduğumu belirtmiş tim. Gazetede ve internette yayınlanan bu yazı üzerine Sağlık müdürümüz KOLOMUÇ bu yazı üzerine Sağlık Bakanlığı ve Ordu valiliğine bir bilgilendirme yazısı hazırlamış ve sunmuştur.
Müdür beye konuya hassasiyetinden dolayı teşekkür ederim de Ne var ki Devletin 112 Ambulans doktorunun Acil hasta olduğumu yataktan ayağa kalkacak halimun olmadığını gördüğü halde beni ambulansla hastaneye götürmemiş ve Kendi imkanımla hastaneye gitmem i uygun gördüğü ve bu sebepten şikayetçi olduğumu hazırladığı cevabi yazıda belirtmemiştir.
Yazdığım yazıda özellikle bunları belirtmişim .Okumadanız sanırım .yoksa ben mi yanlış anlattım..?
Sayın sağlık Müdürüm biz yanlış yerden 112 Acil Ambulans mı istedik acaba.
Belediyeyi arayıp Cenaze nakil arcı mı isteseydik..!
İMDAAT..
112 ACİLLİK OLMUŞ..!!
Bu yazıyı yazabilmek için yaklaşık bir ay beklemek zorunda kaldım çünkü Umut hastanesinde yatarak tedavi görüyordum . 11 Ocak Pazartesi günü sabahı evde rahatsızlandım yataktan kalkamadım halsizleştim başım dönMEYE başladı evden 112yi arayıp ambulans çağırmışlaR bir zaman sonra ambulans gelmiş ambulans doktoru ile bir hemşire geldi yanıma o sırada iki kişi beni yatağın yanına zor oturttular başım dönü yordu 112 Ambulansın pratisyen doktoru muayene etti benim ambulansla taşınacak hasta olmadığıma karar vermiş bay doktor..
Kendi imkanlarımla ben hastaneye gidebilirmişim.. Ona karar verdi ve çekip gittiler .Ayakta durabilecek takatim yürüyebilecek halim olsa doktorun sözlü reçetesini yerine getirebilirdim belki.
İşte bu teşhise bu hizmete şapka çıkartılır.Ev halkı bu kez Umut hastanesinden Ambu1lans çağırmışlar ambulans geldi ve beni hastaneye götürmüşler İlk müdahalem Acilde yapılmış ve beni hastaneye yatırmışlar. Bir hafta tedavi gördükten sonra ancak hastaneden çıkabildim.
112 Acil doktorunun Ambulanslık hasta değil kendi imkanı ile hastaneye gidebilire kararı aldığı ben Hastanede bir haftada kendime zor gelebildim. Sokakta yere düşmüş alkollü Vatandaşı hastaneye yetiştiren ve doğrusunu yapan112 ACİL amb1ulans BayPas olmuş dört damarı değişmiş Şeker hastası hastayı evinde rahatsızlandığında hastaneye götürmüyor. Evinde hasta yatağında bırakabiliyor..
Sayın İl sağlık müdürümüz İsmet KOLOMAÇ 11 Ocak sabahı Evimde rahatsızlandım evden Acil 112 Ambulansı aramışlar Evime gelen ve beni hastanaye götürmeyen 112 nin doktorundan şikayetçiyim. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Neden şikayet için bu kadar geciktiniz derseniz 7 gün yatarak tedavi gördüğüm Umut Hastanesinden çıktıktan sonra tekrar rahatsızlandım ve bu kez yine Umut hastanesinde yoğun bakımda 6 gün yatarak tedavi gördüm sonrası serviste yattım yeni yeni kendime geliyorum şu an ise Fizik tedavisi görüyorum.. Şikayet için gecikme sebebim bundandır.
10 OCAK Sabahı rahatsızlandığımda 112 Acil Ambulans servisinin doktorunu rahatsız ettiysek Özür dilerim.
ATANUR’LA MÜZİK NOSTALJİSİ…
3 Ocak 2016 Pazar gecesi evde Televizyon seyrederken Telefonum çaldı. Telefonu açan 1965 lerin Ordu Gücü takımının Panter lakaplı efsane Kalecisi Atanur Güneysu idi ve Ankara’dan arıyordu 45 yıl önce o yıllarda Ordu’da kurduğumuz ve Hafif Batı Müziği dalında konserler verdiğimiz Frekans’lar orkestrasının 5 lisanda şarkı söyleyen Bayan solistimizin adını soruyordu. Halk Eğitim salonunda konserler verdiğimiz Orkestramızı gençliğinde hayranlıkla seyrettiğini ve halen Bayan solistimizin söylediği İtalyanca Fransızca ve İngilizce O günlerin Hit parçalarını unutamadığını söylüyor ve Ne güzel günlerdi O günler derken beni de heyecanlandırıyor gençlik yıllarımıza geri götürüyor Eskilere çook eskilere götürüyordu Sevgili Atanur Güneysu..
Gurubumuzun Frekanslar ın Bayan Solistinin adı Ayşegül Felek’ti Dincer Felek’in Kız kardeşi Adil Felek’in kızı idi dedim... Uzun yıllar kendisinden haber alamadık Ayşegül’ün Üniversite tahsili için ailece İstanbul’a taşınmışlardı gidiş o gidiş diye söyledim.
O günlerde Halk Eğitim salonunun sahnesinde Verdiğimiz konserlerde çekilmiş resimlerin büroda duvarda asılı olduğundan bahsettim. Atanur arkadaş izlediği konserleri ve gurubumuzun solisti Ayşegül’ün okuduğu Dünya listelerindeki özellikle de L Noiu e şarkısından konuştuk. Gurubumuzun Diğer solisti Ritm Gitarist İrfan Altınel’in okuduğu dünyaca ünlü gurup Animals ların ünlü solisti Erick Burtonun seslendirdiği parçası The Haus of Rising Sun adlı müthiş parçadan söz ettik ne güzel günlerdi diye söylendik.
O yıllarda Ordu’da üç elektro gitar vardı O gitarların sahibi de bizlerdik.Şimdilerde Ordu’da 10 larca Elektro gitar var ve gençler müzik yapıyor. Bizim zamanımıza göre gençler çok şanlı Ordu’da çok güzel müzik enstrümanları satan mağazalar mevcut.
Frekanslar Gurubunun Bas gitarı Sedat Erdoğan Solo gitarda Tuncer Engin, Ritm Gitarda İrfan Altınel Davulda Ahmet Yeşiltepe ve bayan solistimiz Ayşegül Felek’ten oluşan Frekanslar Orkestrası l965 li yıllarda Ordu’muzun sosyal hayatına güzel anılar bırakan gerçekten kaliteli bir guruptu.
Frekanslar gurubu daha sonraları Bas gitarda Atilla Şimşek Org, Klavyede Suavi Usluca Gitarda Şevki Ustaoğlu Tuncer Engin ve Davulda Doğan Akdeniz ile Müzik çalışmalarına uzun bir zaman devam ettiler.
Bizden sonra gitarda A.Recep Katırcıoğlu Klevyede Ferit Katırcıoğlu, Bas gitarda Süleyman Ersoy ve Davulda Tayfun Usluca’dan oluşan Çağrışım adlı müthiş bir gurup oluştu verdikleri konserlerle gençleri coşturdular sahnelerde güzel müzik yeptılar.
Sevgili Atanur arkadaş Açtığın telefonla 45-50 yıl gerilere gidip eskileri andık , sayende bende güzel bir nostalji yaşadım.
Teşekkürler.
65 YAŞ ÜZERİ EMEKLİ VATANDAŞA
BANKALARIN KREDİ HİZMETİ..!
Bankalar özellikle Bayramlarda Yılbaşlarında ki Tv ve Gazete ilanlarında Nüfus kağıdınızla bankamıza müracaat edin Krediniz hesabınızda veya günde 10 milyon liraya 36 ay taksitli ihtiyaç krediniz.. 10 bin liranızı Şimdi alın 2 ay sonra ödemeye başlayın gibi özel ve güzel reklamlarla ihtiyaç sahiplerine güzellikler yapıyorlar ,belirli bir kesimin kredi ihtiyaçlarını gideriyorlar da reklam ve ilanlarında Emekli olmuş 65 yaş üzerine her an ölebilir gözüyle baktıkları için bu vatandaşların müracaatlarında nüfus cüzdanlarını alıp sistem onay vermiyor kabul etmiyor diyorlar. Kaldı ki Banka verdiği paranın içinde verdiği paranın sigortasını da verdiği krediden tahsil ediyor.
Hal böyleyken Banka kredi ilanlarında 65 yaş üzeri emekli olmuş canlı ölülerin kredi müracaatları kabul görmez diye not düşseler 65 yaş üzeri Canlı Ölüler bankalara müracaat etmezler kredi kullanmazlar ölecekleri günü , sıranın kendilerine gelmesini beklerler de kimin ne zaman öleceğini sadece Allah bilir. Bankadaki gişe memuru da 65 yaş üzeri canlı ölü emekliden sistem kabul etmiyor onay vermiyor diyerek özür dilemek zorunda kalmaz..
Kredi kartı vermek için 3-4 defa telefonla aradıkları vatandaşa kart verebilmek için kırk dereden kırk su getirirler 65 yaş üzeri emekli vatandaş banka ilanlarında gördüğü krediyi alabilmek için müracaat ettiğinde bizim kayıtlarımızda her an ölebilirsiniz onun içindir ki sistem müsaade etmiyor demeye getiriyorlar . Vatandaşı üzen de bu zaten..
Bankalar güneşli havada şemsiye verirlermiş de yağmurlu havada şemsiye yok derlermiş. 65 yaş üzeri her an ölebilir insanların bankalarda karşılaştıkları durumlar bunlardan ibaret.
65 Yaş üzeri emekli her an ölebileceklere özellikle duyurulur . Bankaların verdiği ilanlara inanmayın. 65 yaş üzeri iseniz Siz siz olun Kredi almak için Bankalara müracaat etmeden iki defa düşünün..
Dahası düşünmeyin Bankaya da hiç gitmeyin .
Ayrıca Duyduk duymadık demeyin Bankaların süslü reklamlarına da inanmayın 65 yaş üzeri Canlı ölülere dahası nefes alan Zombilere bankaların sistemleri Onay vermiyormuş..!
Özel Not:
65 yaş üzeri insanlara ve Sarı Basın kartı sahiplerine değer veren İstanbul Belediyesine Nüfus cüzdanınız veya Sarı Basın Kartınız ve bir vesikalık fotoğraf ile müracaatınızda size anında 5 yıllığına İstanbul kart veriyorlar Belediye Otobüsü Tramvay şehir hat vapurları ve Metrobüsler ücretsiz devamlı İstanbul’da iseniz Ücretsiz seyahat edebiliyorsunuz.Belediyenin bu hizmetlerinden faydalanıyorsunuz.
Aklınızda bulunsun..
İYİ Kİ ORDU’DA TİYATRO VARMIŞ..!
İsmet Küntay’ın yazdığı OBKT’nin eski sanat yönetmeni ve sanatçısı Ali Kemal Tandoğan’ın yönettiği ve günümüze uyarladığı ,
MİM Tiyatro Kültür ve Sanat evi Oyuncuları’nın sahnelediği 403. Km. adlı oyunu Uzun yıllar önce tahta sandalyeler üzerinde O zamanki Halk Eğitim salonunda izlemiştim. Yıllar sonra bu kez Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun zamanında Hemşerimiz Emin Öztürk’ün restorasyon çalışmalarını yaptığı bu günkü Atatürk Kültür Merkezinde ikinci kez Gazeteci Atilla Şimşek ile izledim ve alkışladım.
Yıllar önce OBKT’nin sanatçıları Osman Çakmak,Hakan Altan ve Kenan Gürsoy’un OBKT ile sahne aldığı 403. Km ye hayat veren bu oyuncuların yıllarını verdikleri Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’den vefasızlık örneği ile bir eşya gibi kapıya konup OBKT’den sanata gönül koyan hayat veren bazı arkadaşları ile ayrılmaları sonrası MİM Tiyatro ve Sanat evi Oyuncuları ile sahneye çıktıkları ölene kadar Sanata devam dedikleri bu sahnede sanatçı arkadaşları ile ayakta alkışlandılar.
OBKT ‘nin ilk Sanat yönetmeni Ergün Köknar’ın sahneye koyduğu ilk oyunu Hülleci oyununda sahneye çıkan ve onlarca oyunu sahneye koyan oyun yazarı ve sanatçısı Rahmetli Aydın Üstüntaş ile yine OBKT’nin ve Keşanlı Ali’nin unutulmaz oyuncusu Sanatçı Mustafa Gencer’e de aynı vefasızlığı gösteren ne acıdır ki yine OBK Tiyatrosudur,Sanatçıya değer vermeyen Belediye yönetimidir..
Tiyatroda Vefa yokmuş da Vefa İstanbul’da bir semtin adıymış onu öğrendik de iyi ki Ordu’da tiyatro varmış . Ordu’da tiyatroya gönül vermiş tanıdıklarımız sanatçı arkadaşlarımız dostlarımız varmış...
OBKT’nin Genel Sanat Yönetmeni, oyun yazarı ve Sanatçıları Rahmetliler Aydın Üstüntaş ve OBKT’nin efsane oyuncusu Mustafa Gencer’e Belediye yönetimince gönderilen 5 satırlık veda yazıları da unutmak mümkün değil..!
OBKT’nin emektar sanatçılarından dostlarımız var da onların sayesinde Yerel tiyatrolarımızda güzel oyunlar seyrediyoruz sanatçılarımızla öğünüyor ve gururlanıyoruz. Onları seviyoruz iyiki varsınız diyoruz ,onun içindir ki sanata ve sanatçılarımıza yapılan haksızlıklara da söyleniyoruz.
Sanatçı Osman Çakmak elinde bastonu ile yeni adıyla Atatürk Kültür Merkezi salonunda 403. Km sahnesinde gözüktüğünde sanatçıyı tanıyan sanatsever seyirci ona alkışları ile sevgilerini gösterdiler.Sanatçı Osman Çakmak ayaklarında olan rahatsızlığı dolayısı ile sahnede bastonla gözükmek zorunda kalmıştı işte sanatçının kaderinde 40 yıl emek verdiği tiyatrodan kapıya konmakta vardı rahatsız olduğu halde sahneye bastonla çıkmakta ..
Sahnelerini OBKT’nin Kazazede Sanatçılarıyla Paylaşan MİM Tiyatro Kültür ve Sanat Evi oyuncularına ve OBKT’nin unutulmayacak yönetmenlerinden ve sanatçıları Ali Kemal Tandoğan ile Osman Çakmak ,Hakan Altan,Mustafa Kırca ile Kenan Gürsoy’a ve MİM Tiyatro Kültür ve Sanat Evi sanatçılarına Başarılarının devamı dileklerimle
İyi ki varsınız, iyi ki Ordu’da tiyatro diyorum..
KÜÇÜK DEV ADAM..
Ordu Üniversitesi Gülyalı Velittin Küçük Turizm Otelcilik Yüksek okulunun Temel atma töreni Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ile Ak Parti İstanbul Milletvekilleri Mehmet Metiner Tülay Kaynarca Ak Parti Ordu Milletvekili Oktay Çanak Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ordu Büyükşehir Belediye başkanı Enver Yılmaz, Gülyalı Belediye Başkanı Talip Şen eski Milli Takım sporcumuz Ümit Karan ve İstanbul’dan çok sayıda özel davetlinin katıldığı bir törenle 12 Aralık cumartesi günü yapıldı.
3 dönem İstanbul Gürpınar’ın eski Belediye Başkanlığını yapan Gülyalı lı hayırsever İş adamı Velittin Küçük Temel atma töreninde konuşma yapmak için kürsüye çağrıldığında gayet mütevazi bir şekilde “ bu güne kadar üç okul yaptığını söylediğinde davetlilerden büyük alkış aldı.. Gülyalı’da Velittin Küçük için herkes İstanbul’da Gürpınarda Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerde ve sonrasında Hayırsever Velittin Küçük insanlara kurumlara herkese daima yardımı olmuştur Allah Razı olsun diyorlar başka da bir şey söylemiyorlar. Velittin Küçük köyünde birde Cami yaptırmış bunları da duyduktan sonra hayırsever iş adamına bravo helal olsun dedim Gazeteci Atilla Şimşek’e. Atilla İstanbul Gürpınar’da Belediye Başkanlığı yaptığı ve sonraki dönemlerde Ordu’lu olup da Velittin Küçük’ün yardım etmediği insan kurum ve kuruluş yoktur ben yakından biliyorum dedi. Ben de Hayırsever iş adamı Velittin Küçük için Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e Gülyalı’ların gözünde O Şimdi Küçük Dev Adam , Gülyalı’da sokaktaki insandan,Belediye başkanına kadar herkes sevgiyle saygıyla bahsediyor dedim.. Havaalanından sonra Gülyalı’da eğitime büyük katkı ve iş imkanı sağlayacak olan Ordu Üniversitesi Gülyalı Velittin Küçük Turizm Otelcilik yüksek okulunun açıldığında 4 yıllık Fakülte olasılığı düşünüldüğünde bu büyük hizmet ayakta alkışlanır. Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu açılış konuşmasında “ Çalışmış çabalamış kazanç elde etmiş .Kazancının bir bölümünü eğitim için harcıyor .Bu örnek olmalıdır . Öldükten sonra da yaşamak istiyorsanız geride bir eser bırakın . En güzel eserde insana yapılan eğitime yapılan yardımdır dedi. Başbakan yardımcısı hemşehrimiz Numan Kurtulmuş da Gülyalı ilçesinin Ordu’nun en şanslı ilçelerinden biridir,temeli atılan Velittin Küçük Turizm yüksek okulu ile ilçeye Üniversitenin geldiğini söyledi. Ordu’da güzel şeyler oluyor dedi. Eğitime yapılan Bu büyük eser Ordu’muza ve Gülyalı’mıza hayırlı uğurlu olsun.
SIRADIŞI BİR SANATÇI
ORHAN ZAFER
Bir Resim sanatçının yağlıboya camlı çerçeveli eserlerini internetten tarif ettiği yerde ve saatte Belediyenin Çöp konteynerine bırakacağını yazdığında ne düşünürsünüz bilemem ama bu mesajı takip eden Dila ve Elif Sanatçının verdiği adresteki çöp konteynerine gittiklerinde Sanatçının 6. eseri olan Deniz Feneri tablosunu tarif edilen yerdeki Çöpte bulur ve alırlar . Dila evinin güzel bir köşesinde sanatçının bu eserini muhafaza etmekte.
Sanatçı Orhan Zafer 7. eserini de yine internette tarif ettiği Çöpe bıraktıktan sonra internette bir açıklama ile bu hareketin nedenini kamuoyuna şöyle duyurur..
ÇÖPTEKİ DENİZ FENERİ
Sanat tarihinde Protesto ve Çöpte bir Orhan Zafer Çalışması adını verdiği açıklamasında özetle duygularını şöyle seslenir Sanatçı.
Geçen ay sosyal medyada paylaştığım üzere toplam yedi adet çalışmamı farklı tarih ve aralıklarla hemen atölyemin yanındaki çöp toplama noktasına yani çöpe attım . Bu bir çeşit protesto veya adını dışarıdan gözlemcilerin belirleyeceği herhangi bir isimle de anılabilir .Kendi irademle yaptığım ve deneyimlediğim bu eylem bir çeşit bilinç geliştirmeme katkı sağladı. Tamamen sezgisel olarak başlayan bu pretosto veya eylemle sanat ; yaşadığım kentteki gündelik yinelemeler , sanatın gündelik hayata müdahalesi ,katılımı, özgürleştirmesi , muhalifliği ve günlük hayatı özgürleştirmesi gibi bir çok soruyu süreç içinde sorgulama şansı buldum. Protesto sürecini çok iyi gözlemleyen bir çok sanat insanından olumlu sözler duymama rağmen yinede nedenlerini sık sık sorgulayan iletiler ve de bu sürecin sanatı değersizleştirdiğine dair olumsuz eleştiriler de aldım yakın çevremden.
Diyerek sürdürdüğü açıklamanın sonunda Tüm bu çerçeveden bakıldığında giriştiğim eylemden çıkan sonuç sanat eseri genellikle verme , alma yada kabul etme ve karşılığında ve bir şey verme şeklinde süre gelen döngüyü gösterir . Bu sosyal alışveriş veya etkileşimi tetikleyen mekanizmanın , sanatçı / eser alıcısıyla arasındaki itibar duygusunu pekiştirmesi ve sanatın metalaştırılmasından uzak, ekonomik sorgulanmaların gölgesinden arındırılmış daha içsel ve samimi diyaloglara vesile olduğunu söyleyebilirim.
Çöpe atılan resimler üzerine notlar Diyor Sıradışı sanatçı 1971 doğumlu Orhan Zafer .
Trabzon doğumlu 19 Mayıs Üniversitesi Resim bölümü mezunu Sanatçı 3 kişisel 33 karma Resim Sergisi veya organizasyonuna katıldı. Resim dışında Karikatür ve Fotoğrafla ilgilenmekte . Sanatçının eserleri ulusal ve Uluslar arası albümlerde yer aldı.Uluslararası 8 ödülü bulunan sanatçı bir çok ulusal yarışmada jürilik yaptı. Ordu Güzel Sanatlar lisesinde Resim bölümü Başkanı olarak görevini sürdüren Sıra dışı sanatçı Orhan Zafer Turku ART adlı sanat atölyesinde çalışmalarını devam ettirmektedir.
Sanatçı Orhan Zafer Ordu Sanat evi ORSEV’in de Genel sanat yönetmenidir.
Sanatçı Orhan Zafer’in çöpe attığı eserlerini önceden haberimiz olsa ve toplayabilmiş olsak güzel bir eser koleksiyonu sahibi olmakta varmış ama kaçırmışız. Sağlık olsun ..
Sıra dışı sanatçımıza başarılarının devamı dileklerimizle eline ,yüreğine sağlık diyoruz.
FINDIKTA MÜCADELEYE DEVAM
Fındık Tanıtım gurubu 12-30 mayıs 2015 tarihleri arasında Ordu Giresun ve düzce de fındık bahçelerinde !Fındık Yeşil Kokarcası eğitim projesinde yapılan Fındık arazileri çalışmaları sonucunda Fındık Yeşil Kokarcası hastalığı yok seviyelerine düşürülmüş.
Bu çalışmaların sonucu Ordu Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce hazırlanan Fındık Tanıtım Gurubu tarafından Finansmanı karşılanan Proje çalışmalarının sonucu Anemon Otelde Basın Mensuplarına Fındık İhracatçılarına Karadeniz İhracatçılar Birliği başkanı Edip Yüksel Sevinç ve Yönetim kurulunca anlatıldı.
Ordu Giresun ve Düzce’de 480 fındık üreticisine Bilimsel eğitim verildiğini açıklayan KİB başkanı Edip Yüksel Sevinç Fındığa zarar veren Fındık Yeşil Kokarcası ile Mücadelede büyük ölçüde başarıya ulaşıldığını açıkladı.
Yılda iki ilaçlama ile hastalık yok oluyor dedi.
Bu açıklamalar arasında Gazeteci Atilla Şimşek söz alarak Fındık bizim hayat kaynağımız Ekmeğimiz buna bağlı Ordu’da Ziraat Fakültesi bulunan Üniversitemizi de burada yanınızda görmek isterdik .
Üniversitemiz Nerede diye sordu..
Daha sonra Osiyat yönetim Kurulu üyesi Sanayici ,Fındık ihracatçısı Mustafa Poyraz söz alarak Fındıkta en önemli sorunun Aflatoksin olduğunu ısrarla vurguladı. Başkan Tübitak ve Tarım il müdürlüğünün önerileri dikkate alınıyor dedi..
KİB Başkanı Edip Yüksel Sevinç’ten bu iki önemli soruya tatmin edici bir cevap alamadık.
Fındık Yeşil Kokarcası diye adlandırılan zararlı böcek Fındık meyvesini Kabuğunu delerek ve gelişmekte olan fındığın içini emerek zararlı oluyor Şekilsiz lekeli UR iç oluşumuna neden yaratıyormuş. Bu zararlı kokarcadan korunmak için tüm fındık üreticilerinin Mayıs ve Haziran Temmuz aylarında İzin Ruhsatlı ilaçlarla yılda iki defa bahçe ilaçlaması yapması oldukça önemliymiş. Bu açıklamayı da internetten öğrendik. Bu uygulamayı tüm fındık üreticileri yapar mı oda önemli bir konu..
Karadeniz İhracatçılar Birliği KİB Başkanı Edip Yüksel Sevinç Fındık üreticilerinin eğitilmesi fındığın bilimsel usullerle üretimi ve sektörün en iyi noktaya getirilmesi için Fındık Tanıtım Gurubu olarak üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız diyerek basın toplantısını bitirdi.
Sonuçta yılda iki defa ilaçlama ile fındığa zarar veren Yeşil Kokarca hastalığından kurtulunuyormuş da Karadeniz Fındık ihracatçıları yönetim kurulu üyesi Fındık İhracatçısı Mustafa Poyraz’ın Fındıkta en önemli tehlike dediği AFLATOKSİN sorunu nasıl çözüm bulacak..!!
Fındık ihracatçısının da en önemli sorunu bu. Çünkü Aflatoksinli fındıklar Avrupa’dan geri geliyor. İhracatçıyı büyük zararlara sokuyor..
DOĞALGAZ ÇUKURLARINDA GÜVENLİK..!
Düz mahallede Doğalgaz boru hattı döşemek için birkaç gündür Adam boyu çukurlar açılıyor vatandaş da Doğalgaz boru hattı döşenecek diye sarı boruların döşenip üzerlerinin bir an önce açılan yolun doldurulmasını yolun trafiğe açılmasını bekliyor.
Açılan çukurların üzerlerinden çukurlara düşmeden atlayabilen şanslı yayalar yollarına devam ediyorlardı... Çarşamba günü öğlen saatlerinde yaşlı bir vatandaş antrenmanlı yaya olmadığı için Düz mahalledeki açılan Doğalgaz çukuruna baş üstü düşmüş çevre sakinleri Ambulans çağırdı vatandaş düştüğü çukurdan güçlükle çıkarıldı ambulansın içinde ilk müdahale yapılıyordu ki Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte olay yerinden geçiyorduk tesadüfen olayı öğrendik. Yaşlı vatandaş açılan ve etrafında hiçbir güvenlik işareti olmayan avcı boy çukuruna baş üstü düşünce akıllanan Doğalgaz çalışanları hemen naylondan güvenlik şeridi çekmişler yaşlı adamcağız ambulansta ilk yardım tedavisinde vatandaş dışarıda ambulansın yanında söyleniyor. Ambulansta İlk müdahale sonrası yaralıyı Devlet Hastanesine götürmüşler... Göstermelik güvenlik şeridi olay olduktan sonra Eşilen doğalgaz çukurunun üzerinde..Durum böyle olunca da insanlar haklı olarak konuşurlar...
Çarşamba günkü Gazete haberinde Fatsa’ya verilen ilk Doğalğaz Töreni için Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Devlet erkanı ile Belediye başkanları,vatandaşlar Fatsa’daki Doğal Gaz töreninde bir araya gelmişler. Ümit ederim yıllar önce Ordudaki böyle bir törendeki gibi Fatsa’ya ilk doğalgaz Tüpgaz tüpünden verilmemiştir..! Şu anda Ordunun en eski mahallelerinden Zaferi milli mahallesine yaklaşık dört senedir beklediği Doğalgaz boruları Hacılar yokuşundan doğalgaz boruları döşenerek mahallenin üst kısımlarına doğru ilerliyor. Bir zaman sonrada bu ana borulardan mahalle sakinlerinin evlerine apartmanlarına doğalgazın tahliye boruları döşenecek. Şahincili mahallesindeki Fındık bahçelerinin içindeki binalara yıllar önce verilen Doğalgaz nihayet şehrin ortasına mahalleye de verilecek.
Kış geliyor havalar soğumaya başladı apartmanlarda yaşlılar, çocuklar var. Doğalgaz gelecek diye insanlar evlerine Kömürlerini bile almadılar. Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın “Bu sene sonuna kadar Ordu’da Doğalgaz çalışmalarını bitirecekler veya Ordu’dan gidecekler” sözüne inanıyor mahalle sakinleri Başkan Enver Yılmaz’a güveniyorlar.. Başkan Enver Yılmaz’ın bu sözüne güvenenlerden ve Dogal Gazı üç senedir bekleyenlerden biriside benim. Çünkü apartmanımızın Dr İsmail Engin caddesinde 25 metre altında 25 metre üzerindeki aynı yol üzerinde Doğalgazlı şanslı binalar var Bizim apartmanda yıllardır Doğal Gaz yok.Cezada mıyız neyiz Halen beklemedeyiz.. Kazım Karabekir caddesinde yan yana son iki apartmandan birisinde gaz var diğerinde yok. Temel fıkrası gibi gaz geliyor diye kat kalorifer kazanını da söktürmüşler saygın insanlar Klimalarla ısınmağa çalışıyorlar, apartmanca bekleyip duruyorlar..! Nasıl bir Gaz dağıtım programı ise . Ordu’da Böyle yüzlerce binayı örnek gösterilebiliriz. Dilerim Fatsa’nın Doğal Gaz işi bizimkine benzemez..
BELEDİYE PARKI
1960 ların Belediye Parkını Bilenler hatırlayanlar Şimdiki durumunu gördüklerinde O Güzelim Belediye Parkının güzelliklerini çocukluğunda,gençliğinde yaşayanlar Parkın ne hale getirildiğini gördüklerinde üzülmemeleri mümkün değil. Zaman içerisinde O güzelim Belediye Parkı kıyısından köşesinden Belediyelerce küçültülerek bu hale getirilmiştir. İnsanların istifade edecekleri yazın sıcağında ağaçların gölgesinde dinlenecekleri sohbet edecekleri bir mekan olmaktan uzaklaştırılmıştır.
Bu parkın bir köşesine Hakimlerin, Savcıların. Avukatları ,Doktorların Vali yardımcıları daire müdürlerinin mesai saatlerinin dışında oturup sohbet edecekleri vakit geçirecekleri nezih bir yer olarak Tek kat üzerine Belediyenin yaptırdığı ve adına Yelken Kulüp denilen yarı açık vatandaşlarında oturabileceği nezih bir mekan yaptırılmıştı. O yıllarda Üst düzey bürokratların tercih ettiği Yelken kulüp bu amaçla nezih bir işletme olarak hizmet etmeğe devam ediyor ilgi görüyordu.. Bir zaman sonra Ordu sineması açılınca birinci katına açılan Şehir Kulübü Bürokratların gözden uzak tercih ettiği yer olmuştu.
Bu tercih sonrası Parkın bitişiğinde ki Yelken kulüp değişik işletmelerin çalıştırdığı mekanlardan birisi olmuş Son olarak Ordu Sanat evi ORSEV’ve verilen ve Kültür ve Sanat dallarında Tiyatro ve sanat etkinliklerinin sergilendiği bu mekan en son Belediye Zabıtasına tahsis edildi binanın arka kısmında ise Nikah Memurluğu hizmet binası faaliyetleri devam ederken Belediye Başkanlığı Belediye Parkının bu köşesini önce Meclis kararı ile Ticari alan yaptı sonrada açık arttırma ile Garipler inşaata 6 milyon 600 bin liraya Otel yapmaları için sattı.
Mahalle sakinleri Avukatları Haluk Türkmen vasıtası ile Ordu İdare Mahkemesine dava açarak Parkın bütünlüğünü bozacak olan Otel düşüncesi için Yürütmeyi Durdurma kararı verdi.
1960 larda Ordu insanının tek Belediye parkında yazları İnsanlar dinleniyor günlük sohbetlerini yapıyor. Zamanın Ordu Valisi Mustafa Karaer’inde tercih ettiği Bu parkta çekilmiş Tribün Gazetesinde yayınlanan resimdeki çay sohbeti masasında kimler yok ki..
Eski Ordu Valisi Mustafa Karaer,Rüstem Çelebi,Rahmi Odabaş Gazeteci Rıza Şimşek yan masada Sıtkı Çebi ve Ordu insanı aileleri ile tıklım tıklım Düz Mahallede Ordu Belediye parkında dinleniyorlar, çaylarını yudumluyor kahvelerini içiyorlar...
Şimdiki Bu yerde Çocuk Parkının dışındaki Oto Park, Parkın içindeki Kapalı mekan Elektrik Trafosu Önündeki Tekel bayii, Nikah Memurluğu,Belediye Zabıta Müdürlüğü , Vakıflar Bankasının Bankamatiği ve Belediye Parkının eski bütünlüğünü bozan her kütle yanlış. Parktaki bu yanlışlıkların düzeltilmesini Parkın eski bütünlüğünün korunmasını beklerken Parkın yan tarafına Otel için izin verilmesi çok daha büyük bir yanlışlık. Parkı yaşayan Mahalle sakinlerinin yakarışlarına Cumartesi günü şahit olduk .
Bölge İdare Mahkemesi Mahalle sakinlerinin açtığı davada Yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mahalle sakinlerinin ve insanların istemediği tasvip etmediği bir yanlışlıktan dönmek ise erdemliktir.
OBKT’DE VEFA’NIN ADI YOKMUŞ..!
Ordu’muzun Simgelerinden birisi olmuş Ordu’nun gözbebeği Kültür ve Sanatta Türkiye’de marka olmuş Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatromuz OBKT için geçtiğimiz günlerde bir yazı yazmış son zamanda OBKT de Sanata ve Sanatçıya verilen değerler için “Yazık Çok Yazık” demiştim.
OBKT’de İstifa etmek zorunda bırakılan OBKT’nin son Sanat yönetmeni İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı ve OBKT’nin eski Sanatçısı ve OBKT’nin sanat yönetmenliğine getirilen Erhan Özçelik ile 30-40 yıllık OBKT’nin ayakta alkışlanan gözbebeği sanatçıları OBKT’den bilinmeyen bir sebepten atılmışlar kendilerine bir satır yazı ile teşekkür dahi edilmeden kapı dışarı edilmişler. OBKT Sanatçıların kaderinden midir , OBKT’nin vefasızlığından mıdır nedir aynı saygısızlık OBKT’ye hayatlarını vermiş Sanatçı Mustafa Gencer ile OBKT’de efsane olmuş Genel Sanat Yönetmeni ve unutulmaz oyunların sanatçısı,yazarı Aydın Üstüntaş da böyle bir oyunun kurbanı olmuşlardı. Keşanlı ALİ Mustafa Gencer’i,Aydın Üstüntaş’ı unutmamız mümkün mü..? Demek ki OBKT’de sanata ve sanatçıya Vefa yokmuş OBKT’de Vefasızlığın da son örneğini böylece öğrenmiş bulunuyoruz.
İstanbul’da yayınlanan Tiyatro Gazetesinin 3. sayfasında Gazeteci Nurhan Uslu’nun “ OBKT’de Bir Dönem Kapandı” başlıklı yazısında Memur zihniyetiyle OBKT’nin istifa etmek zorunda bırakılan, eşinin de doğumu arifesinde OBKT’deki Sanat Yönetmenliğinden istifa etmek zorunda bırakılarak eşinin belediyedeki işine son verilen OBKT’nin Son Genel Sanat Yönetmeni Sanatçı Erhan Özçelik röportajının sonunda şunlar yazılı.. “... Sürecine dahil edilmem engellenen bir durum ortada Bana sabah imzası, akşam imzası attırılmak istendi. Anlattım Ama bildikleri bir çalışma şekli olmadığı için kabul etmediler. Benim çalışmamı kontrol etmek için böyle olması gerektiği söylendi,35 yılı bulan sanat hayatımda ilk kez böyle bir uygulama ile karşılaştım. Böyle tiyatro mu yapılır Allah aşkına ? Bir sürü başka olumsuzluklar da oldu tabii ama giderek sen bizim elemanımızsın yaptığınız iş umurumuzda değil. Biz otur diyelim otur ,kalk diyelim kalk , bizim dediğimizden çıkmaya varan ve yasal iznim olan yıllık iznimi keyfi bir uygulamayla vermiyorum izin diye engelleyen bir anlaşışla yol bile yürünmez..Nitekim benim istifamdan sonra bir yetkili gel konuşalım ne oluyor diye sormadı . Benden 10 gün sonrada doğumua 3 hafta kalmış karımı işten çıkardılar . Bu vahşi ve acımasız bir uygulamaydı . Biz aldık biz atarız dediler belli ki.. Nurhan Uslu’nun bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz sorusuna sanatçı Erhan Özçelik : “ Karanlıkla mücadele edeceğim elbet. Tiyatro yaparak;şiir yazarak müzik yaparak . demiş Erhan Hoca OBKT’de sana yapılan baskıya zulme dayanamayarak kendi isteğinle Genel Sanat Yönetmenliğinden istifa etmişsin... Ya Tiyatroya OBKT’ye can veren hayat veren emek veren OBKT’yi 30-40 senedir güçlü oyunlarıyla yücelten Türkiye’de OBKT’yi marka olmasında katkısı olan 40 yıllık sanata gönül vermiş sadece tiyatro için var olan emektar Sanatçıları İsa Küçük, Osman Çakmak, Hakan Altan, Ali Kemal Tandoğdu,Mustafa Kırca,Onur Çelikkol,Kenan Gürsoy,Murat Sağlam Soner Şensoy
Ve diğer sanatçıların hizmet yıllarına teşekkür dahi etmeden kedi yavrusu gibi topluca kapı dışarı eden zihniyete ne demeli...! Lafonten’in Kuzu Kurt hikayesini bilenler hatırlasın.. Derenin üst kısmındaki Kurt Derenin altındaki kuzuyu yemek için türlü bahaneler üretir durur. Aklına koymuştur Yavru Küçük kuzuyu yiyecektir.. Kuzunun yalvarmaları sonunda Kurt Suyumu bulandırıyorsun diye dil şapırdatır... Lafonten hikayeye son noktayı koyar “ Onu bunu bilmem dedi canavar. Suyu bulatıyorsun işte o kadar” der küçük kuzuyu ham yapar.... OBTK’nin onlarca oyununa gönül veren Hayat veren ayakta alkışlanan vede sonunda işten atılan ,kapı dışarı edilen OBKT Tiyatrosunun vefakar ,yiğit sanatçılarına Sevgiyle,Saygıyla. Onlar bunu Hak etmiyordu...!
OBKT’DE NELER OLUYOR ?..
İstanbul’da talebe iken Yaz tatilinde Ordu’ya gelmekte olan ve cebindeki son parası ile Eminönünde bir kitapçının vitrininde gördüğü “Harputta bir Amerikalı” Tiyatro oyununun kitabını alarak Ordu’ya gelen Sanatçı Oyun yazarı rahmetli Aydın Üstüntaş Ordu’daki arkadaşları ile oyunu sahneye koyarlar. Harputta Bir Amerikalı oyununun muhasebeci rolününün başarılı Sanatçı sı Kadir Pekbaş oynamaktadır.
Fırtınalı bir kış günü sahilde Şemsiyesinin altına aldığı arkadaşı gazeteci Uğur Gürsoy’a Valimiz Mustafa Karaer’le konuş Tiyatromuzu kurumsallaştırsın yoksa ben yokum, artık sahneye çıkmayacağım” der. Uğur Gürsoy’da Kurumsallaşmadan , bu fikirden yanadır. Tiyatronun durumunu Vali Karaer’e anlatır. İstanbul Şehir Tiyatroları kurucusu ve Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul’dan bir yakın tanıdığı, Ordu’da Perşembe Beyli köyünde Yedek Subay öğretmenlik yapan Ali Dilber vasıtası ile randevu alırlar ve Uğur Gürsoy İstanbul’a gider. Ordudaki var olan Tiyatrodan ve “ Harputta bir Amerikalı oyununu sahneye koyan Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosunun durumunu anlatır Muhsin Ertuğrul’u Vali adına Ordu’ya davet eder. Orduya gelen Muhsin Ertuğrul gerekli incelemeleri yaptıktan Sonra Devlet Tiyatroları sanatçısı Ergün Köknar ve Suna Pekuysal’ı Orduya Tiyatro Çalışmaları yapmak üzere görevlendirir.
OBKT’nin ilk oyunu Reşat Nuri Güntekin’in yazdığı HÜLLECİ 4 ocak 1964 senesinde Halk eğitim salonunda Sanatsever Ordu seyircisi ile buluşur.
OBKT Seyircinin ayakta dakikalarca alkışladığı Hülleci Oyununda Ergün Köknar,Suna Pekuysal, Uğur Gürsoy Aydın Üstüntaş, Gülçin Üstüntaş ,Mustafa Gencer, Fatma Demirkan Fatma Aksoy ,Orhan Gürses görev almışlar başarı ile oynamışlardır. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT l964 ten günümüze perdelerini seyircisine kapatmadan Onlarca oyunu başarı ile oynamış Sanatsever Ordu’luların beğenisini kazanmış Türkiye’de şehir Tiyatrolarında marka olmuştur...
Bu zaman diliminde OBKT bünyesinde başarılı sanatçılar ve yönetmenlerle sanat dünyamızda takdirle alkışlanmışlardır. Geçtiğimiz günlerde Bu başarılı kurumun Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosunun başarılı Genel Sanat Yönetmeni ve sanatçısı Ali Kemal Tandoğdu görevinden alınmış ayrıca Hayatlarını Tiyatroya adamış OBKT’nin başarılı sanatçıları Osman Çakmak, Kenan Gürsoy, İsa Küçük,Hakan Altan, Mustafa Kırca, Onur Çelikkol, Murat Sağlam Soner Şensoy’ında görevlerine son verilmiş. Sanat camiasında üzüntü ile karşılanan bu toplu kıyımın bir açıklaması olmalı diye düşünüyorum.
OBKT nin ilk oyunu Hülleci’yi Halk eğitim salonunun tahta sandalyelerinde seyretmiş ve OBKT’nin günümüze kadar sahneye koyduğu tiyatro eserlerini yakından takip eden bir izleyicisi olarak üzüldüğümü söyleyebilirim.
OBKT’nin 40 yıllık Sanata gönül vermiş, OBKT için sahnesinde görev almış başarılı sanatçılarına karşı yapılan böylesi garip bir davranışı hiç hak etmediklerini düşünüyorum.
Yazımın başlığında OBKT’de neler oluyor diye yazmıştım ama maalesef Olanlar olmuş.
Sanata, sanatçıya verdiğimiz değer bu.
Çok yazık..!
SEVGİDE HASTANESİNDE İLGİ VAR
SEVGİ VAR...
İnsan rahatsızlandığında Hastaneye gider ilgili doktoruna derdini anlatır Onun tedavisinde Şifa bulmaya tekrar eski sağlığına kavuşmak için çabalar durur..
Benimde sol ayağımda ki bir rahatsızlığımdan dolayı Babam Op.Dr İsmail Engin’in de bir zamanlar Beş doktorla Başhekimliğini yaptığı Ordu Devlet Hastanesine gidip Kalp damar cerrahisinde ki doktoruma gözüktüm derdimi anlattım Ultrason çektirmemi söyledi randevu günü aldım sıram geldiğinde Soyundum benden önce bir bayan doktora gözükmüş onun çıkmasını bekledim Hasta çıkınca Ultrason muayene masasına uzandım 3 numaradaki sinirli Bayan doktora Burası Askeri hastane olmuş içeride bayan hasta var beni don gömlek bekletiyorsunuz dedim. Doktor hanım kızmış olmalı ki sizin doktor seçme hakkınız varsa benimde hasta seçme hakkım var” diyerek Hipokrat yeminini unuttu . Masadan kalkar mısın muayene etmiyorum dedi. Güvenlik çağırın dedi. Bende çağırın gelsinler dedim. Tekrar Burası asker hastanesi olmuş diye söylendim. Giyindim Başhekim yardımcısına gittim durumu anlattım muayenemi yapmayan 3 numaralı doktordan şikayetçiyim dedim.
Başhekim yardımcısı çay söyledi beni aynı katta bulunan başka bir doktora telefon etti yönlendirdi.
Başhekim yardımcısı ile olayı konuşurken İstanbul da Doktorluk yapan ve izine gelen Doktor bir tanıdığım geldi beni görünce Tuncer ağabi hayırdır dedi durumu ona da anlattım hep Birlikte Başhekim İsfendiyar Karamustafa’ in odasına gittik Kendimi tanıttım başıma gelen acayipliği ve şikayetimi ona da anlattım. Anladım ki 3 numaradaki Ultrason doktorundan tek şikayetçi olan ben değilmişim.
Biraz sohbetten ve çay ikramından sonra Başhekimlikten ayrıldım Başhekim yardımcısının yönlendirdiği Ultrason odasına çıktım. Doktor hanıma Doktorumun verdiği İstek kağıdını verdim. Soyundum beş dakika ultrasonda kaldım Doktor hanım elime iki satırlık bir Radyoloji raporu verdi.
SEVGİ HASTANESİ FARKI
Ertesi gün bir tanıdığım vasıtası ile Sevgi Hastanesi Radyoloji Uzman Dr. Naile Dölek’ten randevu aldım ve Sevgi Hastanesine gittim aradaki farkı ve ilgiyi Sevgi hastanesinde gördüm. Doktor hanım yarım saat cihazla istenen kontrolümü yaptı çok detaylı ve açıklayıcı Radyoloji Raporumu yazmış ertesi gün Devlet Hastanesindeki Doktoruma Radyoloji Raporlarımı gösterdiğimde Sevgi Hastanesinin bir sayfalık açıklamalı raporu için İşte rapor böyle yazılır her şey burada en ince detayına kadar belirlenmiş Diyerek Raporu yazan doktor hanımın ismini aldı raporu çok beğendiğini söyledi. Bende sizin Hastanenin doktor hanımın raporu da iki satır bakar mısınız diye sitemde bulundum.
Sevgi Hastanemizde Doktorun hastasına Sevgi ile yaklaşımı ve yoğun ilgisi diğer tarafta Devlet Hastanemizde başıma gelenler...
SEVGİ Hastanemizin Radyoloji Uzm.Dr Naile Dölek Hanımefendiye hastasına yakın ilgi ve alakasından dolayı Çok teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Eline sağlık diyorum..
.........
Sağlıklı Mutlu ve huzurlu Bayramlar diliyorum...
ŞEHİR KİMLİĞİ VE
ÜNLÜ MARKALARI
Büyümekte ve gelişmekte olan yerleşim birimlerinde şehre marka olan yatırımlar o şehrin kimlik portveyini geliştirir. Örnek verirsek Üniversite Havaalanı Liman gibi büyük yatırımları gösterebiliriz. Bunlara ilaveten Sportif yatırımlarda Büyük Stadyumlar Kapalı Spor salonları Kapalı Yüzme havuzları açık kapalı Tenis Kortlarını da saymak mümkün. Bu yazdıklarımı Ordu’muz için değerlendirdiğimizde Turistik Otel zincirlerinden Anemon Otel ve Hampton Hilton gibi yıldızlı Turistik oteller ve diğerleri gelişmekte olan şehrin kimlik markalarını oluştururlar .
Hafta sonlarında onlarca ailenin gezmek için Trabzon’a Forum alışveriş Merkezine gittiğini biliyoruz.
Gelişmekte olan Ordu’muz için beklentilerimiz olan Büyük AVM alış veriş ve eğlence merkezleri 4-5 Yıldızlı Migroslar büyük Koçtaş, Carfour iş merkezleri Gros market zincirleri ve diğer büyük Forum5 M Yıldızlı Turistik oteller gibi yatırımlar her gün büyümekte olan Ordu’muz için Havaalanı yolu üzerinde düşünebildiğimiz beklenilen büyük yatırımlar arasında dır..
Eski Belediye başkanı Seyit Torun zamanında Boztepeye yapılan Teleferik yatırımı Boztepeyi bir cazibe merkezi haline getirmiştir.Ramazan bayramında üç günde yerli yabancı 27.500 kişi Teleferikle Boztepeye çıkmıştır.Yamaç paraşütçülerinin Boztepe uçuşları ise ayrı bir güzellik katmaktadır.
Migros alışveriş merkezi karşısında Türkiye’nin büyük markalarından TEPE HOME 6 katlı güzel bir teşhir ve satış mağazası açmıştı geçtiğimiz ay içerisinde bu mağazasını boşalttı. Acıldığında sevinmiştik gittiğinde ise Ordu’dan bir ünlü marka gittiği için üzüldük...
Ordu Giresun Havaalanı açıldıktan sonra Turnasuyu Gülyalı arasında bulunan yol güzergahında işyeri açmak için arazi almak isteyen yatırımcı teşebbüsler zaman zaman harekete geçiyorlar. Bir zaman içerisinde Trabzon Akçabaat misali bu yerler iş merkezleri ile birleşir durum şimdiden Ordu’da da bunu gösteriyor...
Ordu şehrimiz Ordu Giresun Havaalanı yönünde gün gün büyüyor ve daha da gelişecek. Beklentimiz ise ünlü işyeri markaların gelişmekte olan Ordu’muza zaman içerisinde gelmeleri yatırım yapmaları. Belki bu sayede Samsun Trabzon arasında kalmaktan kurtulur gerçek Büyük şehir kimliğine kavuşuruz.
DENETİMSİZ
ÇAMBAŞI YAYLASI..!
Yaylalarımızın çirkin yapılaşmalarına betonlaşmasına , bir garip yapılaşmasına yetkililer müsaade etmemeli Örnek verirsek Çambaşı yaylamız yayla etiğinden uzaklaşmış yayla kimliğini terk etmiş durumda. İnsanlar ekonomik gücüne göre yaptıkları yapılarla görüntü kirliliği yapan Çambaşı yaylamıza yakışmayan garip yapılarla yayla görüntüsünü bozan inşaatlarda ısrar ediyor sözde bir şeyler yapıyorlar. Yaylamızda yerli yabancı Turiste cazip gelecek bir yayla görüntüsü bence yok. Yayla çarşısı içerisindeki Afyon mermerinden yapılmış bir meydan çeşmesi var ki evlere şenlik. Tam bir görüntü faciası bunlara çarşı içerisindeki fayanslı, Ünye taşlı Valilik Misafirhanesi yapıları da tam bir içler acısı görüntü. Ayrıcı Yayla etiğine uymayan ne isterseniz bu çarşıda bulursunuz.
Yetkililerin Çambaşı yaylamıza sahip çıkılması, gelişigüzel yapılan yayla etiğine uymayan hiçbir şeye müsaade etmemeli diye 60 yıllık bir yaylacı olarak düşünüyorum.
Çambaşı yoluna gelince acil bir an önce bitirilmeli diyorum. Esnaf kan ağlıyor..
Acaba yanlış mı düşünüyorum...
DOĞAL GAZ SANCISI
DOĞALGAZ İŞKENCESİ..!
Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Ordu’ya getirilen Ordu’da Doğalgaz’ın mimarı Hemşerimiz Hilmi Güler zamanında Sivas üzerinden Çambaşı yaylası tarafından 900 tır yükü doğalgaz borusu ile Getirilen Doğalgazın haberi Sevinçle karşılanmış Şanslı Mahallelere doğalgaz boruları döşendiğinde de insanlar Şehrin üzerine karabasan gibi çöken Kışın Kömürün dumanından ve pisliğinden bir zaman içinde kısmen kurtulmuştu.
Program gereği Evlerine apartmanlarına doğalgaz çekilen mutlu insanların yanında Vali ve hatırı sayılır insanların ricasıyla Pazar günü evlerine özel doğalgaz boru hattı çekilen bazı ev sahibi insanlar çok daha mutlu olmuşlardı çünkü kömürün isinden pisinden kurtulmuşlardı ve çok daha uygun fiyata evleri ısınıyor böylece de Tüpgaz ve Şofben derdinden de kurtulmuşlardı.
Şahincili mahallesinde fındık bahçelerinin içindeki evlerine Doğalgaz çekilen yerlerin dışında Şehrin Ortasındaki bazı mahallelere, Bazı sokaklara halen Doğalgaz hattının döşenmemesi Mahalleliyi tedirgin ve rahatsız ediyor. Saray ve Zaferi Milli mahallesinde Kazım Karabekir Caddesinin sonundaki bazı mahallelere ve evlere Apartmanlara özel Fındıkgaz işkencesi uygulanıyor sanki...
Doğalgazcılara Belediye Başkanlarının da sözü de ricası da geçmiyor ama Vali ricasını da geri çevirmiyorlar. Ordu Eski valisi Orhan Düzgün’u örnek olarak gösterebiliriz.. Zaferi Milli mahallesi sakini olarak apartmanımızın 25 metre altında 25 Metre üzerindeki evlere DoğalGaz verildiği halde aynı yol üzerindeki Apartmanımıza nedendir bilinmez Doğalgaz bir türlü gelemedi Kazım Karabekir Caddesinde oturan bir Doktor ağabeyimizin evinin bitişiğinde apartmanda olan Doğalgaz üç senedir apartmanlarına verilmiyor muş.Bunlar bildiğimiz örnekler . Mahallelerdeki bu garip sancılı doğalgaz sıkıntılarından vatandaş bıktı usandı. Bu sancılı ve sıkıntılı Gaz bekleyişini Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a şikayet olarak söylediğimizde Özel Kalem Müdürüne talimat vermişti “Bu sene sonuna kadar Ordu merkezdeki gaz döşeme işini ya bitirecekler Ya da Ordu’dan gidecekler dediğinde mahalleli olarak sevinmiş umutlanmıştık.
Şimdi Başkan Enver Yılmaz’a komşu olmak varmış diyorum. Çünkü onun evlerinin olduğu Cumhuriyet mahallesi ve Taşbaşı mahallesindeki evlerinin olduğu sokaklarda yollar yeniden döşeniyor evlerine Doğalgaz bağlantıları yapılıyormuş. Başkanın şanslı Mahalle komşuları öyle söylüyor. Ne şanslı mahallelermiş demekten de kendimi alamıyorum. Kış geliyor dört-beş ay sonra havalar soğuyacak kaloriferler yanmağa başlar. Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın bazı mahallelere bir türlü döşenmeyen Doğalgaz sözünün ne kadar geçerli olup olmadığını bekleyip göreceğiz... Üç senedir mahallemize doğalgaz gelecek diye saf saf bekliyoruz o kadar kendimizi kaptırmışız inanmışız ki Apartmanın doğal Gaz borularını bile bina içinden döşetmişiz . Kazım Karabekir Caddesinde ki Doktor ağabeyimiz Apartmanında aynı hatayı yapmış Gaz gelecek diye evdeki kat kaloriferinin kazanını söktürmüş kışın elektrikle ısınıyormuş. Onlar da bizden dertli apartmanca bekliyorlar.
Laf aramızda Ordu Eski Belediye Başkanı Kazım Türkmen’i gelde arama şimdi..! şehrin ortasında vatandaşlarını bu kadar mağdur ettirmez gereğini yapardı diye düşünüyorum. Fındıkgaz şirketine gelince Başkanların sözü onlara geçmeyince onlar Belediyeler üzeri bir yapıdalar mı.. Fındıkgaz Bayrakları Belediyenin önünde sallanıp duruyor. Bu yapılanlar
Ordu halkına Doğalgaz işkencesi olmalı. Şehir içerisinde bir çok insan aynı Gaz sıkıntının içerisinde umutsuz beklemededir kuşkusuz
İyi güzelde Doğalgaz mağduru
vatandaş derdini kime anlatacak ..!
Mahallemizin Doğalgaz işkencesi ne zaman bitecek.
BANKA KARTLARI
NE KADAR GÜVENLİ.
Geçen ki yazımda Tanıdığımız bildiğim iki kişinin Banka Kredi ve maaş kartlarından istemleri dışı paraların çekildiğini ve Dolandırıldıklarını Birisinin Halk Bankası kartından almadığı tanımadığı bir Sağlık hizmeti karşılığı 352 Tl Londra’dan Çekilmiş Bir diğeri tanıdığımızın Ziraat Bankasından 3 aylık maaşını almağa gittiğinde 3.5 Milyon tl paranın yine yurt dışından çekildiğini tespit etmiş. Ve ikisi de bankalarına ve Genel Müdürlüklerine şikayet etmişler.
Bunlar sadece tesadüfen sohbetlerde öğrendiklerimiz Bunun gibi yüzlerce binlerce Banka Kartı kullanan vatandaşın başına kim bilir neler gelmiştir de bilmiyoruz. Bizde yarın Bu banka kartı dolandırıcılarının tezgahına gelebiliriz. Son günlerde sık rastlanan Banka kartı dolandırıcılarına karşı Cebinizdeki Banka Kartlarının ne kadar güvenli olup olmadığını, bir şekilde İnternetten dolandırıldığınızı da öğrenmeden önce mutlaka aşağıdaki önlemi alınız..
MAİL ORDER
Biraz araştırdık Kart sahibi bankasına müracaat edip İnternet Üzerinden Kartsız işlem ( Mail Order) yapılmaması için müracaat etmesi gerekiyormuş. Bu yapıldığında cebinizdeki Banka Kartlarınız daha güvenli oluyormuş.
Bankacılar bunu biliyorlar da Kart verdiği vatandaşını bilgilendirmemeleri biraz garip değimidir. Kaldı ki vatandaşın şikayetinde bu kredi kartından dolandırıcılarca hortumlanan parayı da ödemek zorundalar ve de ödüyorlar..
Siz siz olun Bankanıza gidin bu önemli işlemi mutlaka yaptırın en azından rahat uyuyun. Yoksa uyanık Kart dolandırıcılarının ağına düşer sızlanırsınız Hele hele bankadan aldığınız üç aylık emekli maaşınız çarpılırsa hesaptan uçarsa Allah size kolaylık versin.
Bankanıza müracaat edip hemen MAİL ORDER işleminizi mutlaka yaptırın. Bizden hatırlatması ..
Duyda inanma..
GİRESUN FINDIĞIN
BAŞKENTİYMİŞ..!
Reklamın kötüsü olmazmış Giresunlular da bunu en iyi yapanlar. TRT 1 de Türkü sohbet programında Giresun’da vatandaşın birisi fındık toplatırken bahçesinden katıldığı canlı programda biliyorsunuz burası fındığın Başkenti diyerek Reklamlara girdi. TRT 1 Radyo spikeri bunları, bu inceliği bilmez .
Giresun’da 117.720 hektarda fındık hasatı yapılır Ordu’da 226.945 Hektarda fındık toplanır.15 Haziran 2015 itibarı ile Tescil edilen fındık yaklaşık 110 milyon Kilo Ordu’da 230 Milyon kilo.
2015 tahmini rekoltede Ordu’da 214.837 ton
Giresun 91.533 ton
Trabzon 54.445 ton
Fındık bekleniyor.
Şimdi konuşurken Giresun Fındığın Başkenti oluyor.Buna kargalar bile güler. Giresun’da bahçesinde fındık Toplarken TRT’nin canlı yayın programına canlı ve heyecanlı katılan Giresunlu vatandaş da En çok Fındığın Türkiye’de Ordu’da yetiştiğini bildiği halde Fındığın Başkenti Giresun diyebiliyor.
Ağzı olan konuşuyor da duyun inanmayın.
Fındığın Başkenti Türkiye’de en çok fındık yetiştiren ORDU’dur da Reklamını yapamıyor.
Giresun Yağlı fındığı Çerezlikte lezzetli Fakat Çikolata Sanayinde ve diğer fındık mamulü sanayinde kullanılmıyor.Fındık geçen sene Don afetine çarptı yeteri kadar fındık olmayınca da fındık fiyatları uçtu tavan yaptı. 5.500 liraya fındık sattık sene ortasında bir dostuma üç kilo kabuklu fındık aldım gönderdim 60 milyon lira ödedim.
Türkiye’de iç piyasada vatandaş zaten yeteri kadar fındık yemiyor kullanmıyor. Fındık fiyatları yükselince de Çerezlikte fındık el yakıyor.
Devamlı reklamını yaptıkları Kirazın Anavatanı Giresun’a evet de Fındığın Başkentine Hayır .Bu yazdıklarıma inanmayan Giresunlu vatandaşlarımız İnternetten Gogol’dan araştırabilirler...
Türkiye’de en çok fındık nerede yetişirmiş. FINDIĞIN BAŞKENTİ neresiymiş..
Sahil Karayolu üzerinde Yalı Caminin önündeki Yabancı, yerli turistlerin önünde Hatıra fotoğrafı çektirdikleri Mimar Emin Öztürk’ün eseri Ordunun simgesi led ışıklı güzelim Fındık Totemini söküp atarsanız Ordu’nun Fındık şehri olduğu imajını da yavaş yavaş kaybederiz...
İMDAATT
SOYGUN VAAARRR..!!!
Uyanık İnternet dolandırıcıları son günlerde özellikle Emekli vatandaşlarımızın emekli maaşlarına kredi kartlarına gözü dikmiş Bankamatik hesaplarından Para çalıyorlar özel tahsilat yapıyorlar. Emekli bazı vatandaşların Emekli maaşlarını banka hesaplarından internet aracılığı ile boşaltıyorlar. Boşaltıyorlar da emekli vatandaşın Banka bilgilerine nasıl ulaşıyorlar. Bu banka özel kimlik bilgileri nasıl temin ediyorlar bence araştırılması gereken bütün mesele bu...!
Dolandırıcılık dünya var olduğu sürece bir şekilde devam edecektir. Bizim kuşağın bildiği 50 sene geriye gittiğimizde dinlediği Sülün Osman tiplemesi ve dolandırıcılığı Temel Fıkraları gibi kulaktan kulağa söylenmiş akıllarda kalmıştır. Sülün Osman’ın zamanında bilgisayar denen teknoloji olsa kim bilir neler olurdu neler..!
Anavatan Partisi döneminin başbakanı Tansu Çiller zamanında hatırlayacağınız Selçuk Parsadan 1995 yılında Dönemin Başbakanı Tansu çileri telefonla arayarak Emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un sesini taklit ederek Kemalistler Derneği için Beşbuçuk milyar lira para istediği Bir Parsadan dolandırıcılığına imza atmıştı. Bir şekilde Başbakan Çillerle yaptığı bir taklit telefon görüşmesi sonrası Başbakanlık örtülü ödeneğinden hatırı sayılır bir miktar parayı hesabına geçirmiş ti.Bu model dolandırıcılık Türkiye’nin gündemini işgal etmişti..
Günümüzdeki İnternet Dolandırıcıları ise becerileri ile Yurt dışından banka hesaplarını boşaltıyorlar..
Belki şekil değişikliği var ama Telefonla tehdit edilerek dolandırılan onlarca insan arasında bildiğimiz Prof Dr. Canan Karatay dolandırıcılığı olayı var ki olacak iş değil di ama oldu.
Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin Tv lerden devamlı uyarılarına rağmen Canan hoca bir tehdit telefonu sonrası Bankadan çektiği milyarlarca lirayı Bir siyah poşete koyup kendi eli ile telefondaki dolandırıcının tarif ettiği bir çöp kutusuna bıraktı. Bu garip telefonla tehdit ve dolandırıcılığı olayı bir korkulu akıl tutulması olmalı diye de düşünüyor insan..
Bizim tesadüfen bire bir sohbetlerde duyduğumuz iki olayda İki tanıdığımız emekli vatandaşın başına gelmiş. Bir Tanesi Halkbankası kredi kartından sağlık hizmeti diye Londra menşeli bir 350 lira para çekilmiş Kart sahibi emekli vatandaş telefonla rahatsız edilince Halk Bankasına gidip böyle bir sağlık hizmeti almadığını beyan ederek ekstredeki çekilen paranın araştırılmasını istiyor. Ayrıca Halk Bankası Genel Müdürlüğüne de bir şikayet dilekçesi yazarak özel banka kimlik bilgilerinin dolandırıcıların eline nasıl geçtiğinin araştırılmasını istiyor. Bir müddet sonra Genel Müdürlükten Kazazede Kart sahibi Emekli Vatandaşı arıyorlar ve Hesabından dolandırılarak çekilen paranın genel müdürlükçe ödeneceğini söylüyorlar. Eski kartı iptal edip güvenli yeni kart verileceğini bildiriyorlar ..
Başka bir sohbetimizde duyduğumuz ikinci Olay Ziraat Bankasından emekli maaşını alan bir vatandaşın 3.bin 500 tl aylığını almak için Ziraat Bankasına gittiğinde Emekli maaşının yine yurt dışından çekildiğini öğrenince bankaya müracaat ederek bilgisi dışında uğradığı Emekli maaş kartından yapılan dolandırıcılığının araştırılmasını isteyerek şikayette bulunuyor, maaşını istiyor..
Bu arkadaşlarımızdan duyduğumuz İnternet dolandırıcılığı bütün emekli vatandaşın başına gelebilecek bir hadise . Türkiye’de yaklaşık olarak 10 milyon kişinin emekli olduğunu düşünürsek hepimizin başına her an böyle internet kazası gelebilir. Önemli olan Bankaların internet dolandırıcıları ile nasıl bir yöntemle baş edeceğidir nasıl engellenecektir..
Yoksa daha çook emekli veya banka müşterisi İnternet banka dolandırıcılığının ağına düşer.
Bizim tesadüfen duyduğumuz bildiğimiz iki arkadaşımızın bir ay içerisinde iki ayrı Banka internetinden dolandırıldığıdır. İki emekli arkadaşımızın başına gelen internet dolandırıcılığı hepimizin başına her an gelebilir.
İMDAAATTTT.. Hırsız Varr.. Duyduk duymadık demeyin
Banka kartlarına soygun varr..!
KARACA’DAN
“DEVRİMCİ ŞEREF” ÖVGÜSÜ
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü görevine atanan Ordu’lu Hemşerimiz Yakup Karaca Genel Müdür Yardımcıları ile birlikte geldiği Ordu’da Basın mensuplarına Sabah Kahvaltısı verdiği Sinema Otel’in Teras katındaki salonda bir araya geldiler, Mesleki sorunların dışında Sohbet ettiler. Ordu’ya tekrar geleceklerini ve Gazetecilerin sorunlarıyla ilgili özel toplantı yapacaklarını bu defa mesleki fazla soru sorulmamasını istemediği Kahvaltıdan sonra Vali Beyle randevusu olduğunu Vali beyi makamında ziyaret edeceğini söyleyince de gazeteciler Çaylı kahvaltılarına kendi aralarındaki sohbetleri ile devam ettiler. İlerleyen zaman içerisinde Söz alan Ordu Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın Sayın Genel Müdürüm Bir dahaki gelişinizde Sorularımızı sorarız, sorunlarımızı anlatırız diyerek Ordu’lu gazetecilerin sormak istedikleri soruların da önüne geçmiş oldu...Soru almak istemeyen genel müdür de rahatladı..
İlçe gazetecilerinin de yoğun katıldığı Kahvaltıda kısa bir hoş geldiniz ve teşekkür konuşması yapan BİK Genel Müdürü Yakup Karaca Ordu’lu Gazeteci Hemşerilerini selamlamak ve tanışmak için Genel Müdür Yardımcısı arkadaşları ile Ordu’ya gelmekten mutluluk duyduğunu ve Ordu’yu çok sevdiğini Aslen Kumru’lu olduğunu Ordu’da Hamdullah Suphi Ortaokulunda okuduğunu daha sonra Ordu İmam Hatip lisesinden Mezun olduğunu yüksek tahsili için Ordu’dan ayrıldığını yaklaşık 10 yıldır bu kurumda çalıştığını son olarak Genel Müdür görevine atandığını söyleyip Sorunlarınızın çözümü için varız derken Kendisinden de biraz olsun bahsetmiş oldu..
Ordu İmam Hatip lisesinde okuduğu O yıllarda hafta sonlarında şimdiki Sinema Otel binasının Altındaki eski Ordu sinemanın alt köşesinde ki Ünlü Buket pastanesinde Komilik yaptığını özellikle de hafta sonlarında Pastanenin Sahibinin oğlu Şeref ağabisinin akşamları arkadaşlarıyla yaptığı Devrimci sohbetlerinden dakikalarca bahsetti. Talebelik yıllarında Ordu’nun sosyal yaşantısında çok önemli bir yeri olan Buket Pastanesinde Komilik yaptığı yılları unutamamış olmalı ki Basın İlan Kurumunun yeni Genel Müdürü hemşerimiz Yakup Karaca Ordu’da Basınla yaptığı kahvaltılı tanışma, sohbet toplantısında Komilik yaptığı gençlik yıllarını ve sohbetleri unutamamış olmalı ki Gazetecilerin karşısında ki sohbetinin büyük bir bölümünde sık sık Devrimci Şeref ağabi dedi başka bir şey demedi.
Sinema Otel’de Kahvaltılı basın toplantısında BİK Genel Müdürü Yakup Karaca Uzun bir sure Ordu anılarında bahsettiği Şeref ağabisini Ordu’ya gelmişken ümit ederiz işyerinde ziyaret edip bir çayını içmiştir diye düşünüyorum...
YEDAŞ’IN YANMAYAN
SOKAK LAMBALARI..
Yedaş Vatandaşa kestiği Elektrik faturalarının tahsilatında gösterdiği ilgiyi sorumluluğunda bulunan yanmayan Sokak aydınlatma lambalarında göstermiyor. Vatandaşı dere içinde karanlıkta kabus sokağında bırakıyor .
Zaferi Milli mahallesinde Polat sokakta 20 gündür yanmayan karanlıkta kalan yoldaki sokak lambası için müracaat edilmeyen yer kalmadığı halde nedendir bilinmez vatandaşın Karanlıkta kalan yolu ile ilgilenen Yedaş görevlisi yok. Dere tarafındaki bu karanlık yolda gecenin karanlığında adamı soysalar ,adamı kesseler sabahtan ölüsünü bulurlar.
Vatandaş Sonuçta buraya yeni bir direk dikin talebinde bulunmuyor. 30 senedir var olan aydınlatma lambasının ampulü patlamış onun değiştirilmesini istiyorlar . Yedaşın sokaklardaki yanmayan ampulleri ile hangi birim ilgileniyorsa bir görev verin sayın Ümit Müdürüm belki sizi dinlerler de gecenin karanlığından aydınlığa çıkar bu yolu kullanan insanlar.
İŞ BANKASI
YENİLENİYOR DA..!
Garanti Bankasından sonra Türkiye İş Bankası Merkez Şubesi eski görüntüsünden bıkmış olmalıdır ki yenileniyor.İŞ Bankası Binanın içi sökülmeğe başladı.. İş Bankası yenilenme süreci içerisinde bir Müddet geçici olarak Atlıhan Otel’in altında Kazım Karabekir caddesi üzerindeki yerinde bankasının müşterilerine hizmet verecek.
Tadilatta olan İŞ Bankasının yenilenmiş hali mutlaka güzel olacaktır , müşterilerine en iyi hizmeti sunacaktır da binanın içerisinde güzelliklerle birlikte binanın girişinde ki kaldırımı işgal eden merdivene de bir güzellik yapıp yoldan çekseler Şehircilik ve Belediyecilik açısından ne kadar güzel ve yerinde bir hareket olur diye düşünüyorum.
Çünkü İŞ Bankasının önündeki O garip kaldırıma tecavüzlü merdivenden Ordu’da başka bir yerde, binada emsali yok.Büyükşehir Belediyesi özellikle Başkan Enver Yılmaz böyle bir garip merdivene müsaade etmez diye düşünüyorum.
Yoksa yanlış mı düşünüyorum..!
Eski Belediye Başkanı Seyit Torun’un zamanında yapıldığı günlerde de basının eleştirdiği bu haksız kaldırım işgali merdiven başka bir iş yerinin önünde olsa acaba Belediye buna göz yumar idare eder miydi onu da bilemiyorum..?
Bildiğim bir şey varsa oda O da Şehrin ortasında Ordu Merkez İŞ Bankasının önündeki Merdivenin Yaya yola tecavüzlü olduğudur. Ve bu merdivenin İŞ Bankasına yakışmadığıdır Yaya kaldırımını işgal ettiğidir.
Bu giriş merdiveni binanın içerisine alınmalıdır.
Doğru olan da budur.
SAHİL YOLU GEZİ YOLU..
Ordu Şehrinin en güzel özelliklerinden birisi kuşkusuz Sahildeki vatandaşın gezi parkurudur. Efirli sahilinden başlayıp Melet teki Soya fabrikasının önüne kadar olan bu sahil kaldırım düzenlemesinde insanlar Trafiğe çıkmadan bu yol güzergahında gezi ve yürüyüş sporlarını rahatlıkla yapıyorlar.
Bu gezi yolunda yanlış olan ise özellikle akşamları Bisiklet sürücülerinin yolda çocukları ile gezen insanların arasında kontrolsüz bir şekilde hareket etmeleridir. Sahilde bisiklet sürücüleri için sarı şeritle ayrılmış bir güzergah var da Bisiklet sürücüleri kendilerine ayrılan bu yolda yoklar. Vatandaşların arasında Tehlikeli bir şekilde cambazlık hünerlerini göstermelerinin peşindeler.
Bizim çocukluk yıllarımızda Zabıta veya görevli polisler bizi yaya yolunda durdurup bisikletimizin lastiğinin siboplarını alır bizi ikaz ederlerdi.Şimdilerde bazı gençler Bisiklete ters binip veya tek tekerleğin üzerinde gösteri yapıyorlar sahilde gezen insanları, aileleri Bisikletli sürücüler rahatsız ediyorlar. Bu yanlış hareketler için Bisikletçilere Ne dur diyen var Nede Yasak diyen...!
Sahilde gezen aileler Bisikletçilere söz geçiremiyor Onlar bildiklerini okuyorlar. Dahası Sahil yolu Bisikletçilere yetmiyor...
Siz siz olun dikkatli olun Bisikletçi ve kaza geliyorum demez sahilde deniz tarafından yürüyün . Yaya yolunun ortasından veya sarı şeridin tarafından yürümemeğe dikkat edin.
BOZTEPEYE ÇIKMALI
“Boztepe’ye Çıkmalı Şu Ordu’ya bakmalı” Türküsünün yazılıp söylendiği yıllarda Boztepe kıraç görünümlü gerçekten boz bir tepeymiş. Bunu eski Ordu resimlerinde görmek mümkün .Şimdilerin Boztepe’si ise gerçekten çıkıp Ordu’yu seyretmeğe değer konumda cazibe merkezi , Boztepe Ordu’muzun simge yerlerinden birisi olmuş.Güzel havalarda Çambaşı Karagöl tepesinin karlarla kaplı zirvesini de Boztepe’den gündüz gözü ile seyretmeniz mümkün..
Boztepe’ye çıkmayı cazip hale getiren özellik ise Teleferik gerçeği. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’dan gelen misafirlerimizi Akşam üzeri Teleferikle Boztepe’ye çıkartmak için sahil gezi yolundan yürüyerek Teleferiğin Çıkış noktasına geldik bilet için Kuyruğa girip sıramı bekledim. Uzun bir sıradan sonra sıra bana gelince elimdeki parayı gişe memuruna uzatırken Biri Basın Beş bilet istedim. Gişe memuru arkadaş İki ay önce Meclis kararı ile Basın’a indirimli biletleri iptal edildi dedi. Biletlerimizi aldık ücretini de ödedim. Bu defa uzun bir Teleferik kuyruğuna girdik Boztepe’ye çıktık.
Hava kararmıştı Ordu Boztepe’den inanılmaz güzel ışıl ışıl görünüyordu. Misafirlerimiz çok memnun oldular. Bu güzel görüntünün onün de bol bol resim ve Selfi çektirdiler Boztepe Royal tesislerinde Çayımızı içtik nefis Pastalarımızı yedik . Bir zaman sonra Aynı güzellikler içerisinde teleferik le geriye döndük.
Havanın güzelliğinde Boztepe cıvıl cıvıl hareketli ve güzeldi. Sahilde gezen insanlar kadar Boztepe’ye çıkanlar da vardı. Bu çok özel güzelliği ve hizmeti Ordu’lulara getiren Ordu Eski Belediye Başkanı Yeni Milletvekilimiz Seyit Torun’a ve zamanın Belediye meclisine teşekkür ederiz. Bu güzel hizmetin altında onların imzası var.. Ordu’muza farklı bir kimlik kazandıran Bu güzel eserin cesur yürekli insanlarına teşekkürler.
Boztepe’nin ayrıcalıklı diğer güzelliği ise Yamaç paraşütü sporunun buradan yapılması. Deneyimli donanımlı Paraşütçüler 450 metre yükseklikteki Boztepe’den atlayıp hem spor yapıyor hem de Ordu’nun üzerinde kuşbakışı süzülerek sahildeki kumsala iniyorlar .
Adrenalini yüksek bir güzelliği yaşıyorlar.
Gazeteci Atilla arkadaşım bir yerel televizyon haberinde duymuş Şeker bayramında 27.000 kişi teleferikle Boztepe’ye çıkmış. Gündüz başka, gece bir başka güzel gözüken Ordu’ya 450 metre yükseklikten Ordu Türkümüzdeki gibi bakmışlar . Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler de şehir Terasında ki yapılaşmaya daha çok dikkat edilmesi gerekir diye de düşündüğümü belirtmek istiyorum.
SATILAN
SULARIMIZ MI ..?
Karadeniz’de ki ırmaklar, dereler üzerindeki sular Hidroelektrik santralleri ne satıldı. Hollandalı Gazeteci VİLCO nun Karavanı ile Tv Programı yapmak üzere Ordu’ya geldiğinde Gazeteci Ömer Kulaçoğlu vasıtası ile tanışmıştık. Paşaoğlu Konağında Boztepe’de Gazeteci Ömer’in rahmetli annesi Emine Kulaçoğlu’nun özel yaptığı Dibek taşı ekmeği çekimlerinde , Bayadı köyünde Kayadibi mahallesinde Klarnet ustası rahmetli Ahmet Özdemir’in Klarnet atölyesinde, Hoynat adasındaki Türkiye’deki tek tür Tepeli Karabataklar ve Melet ırmağının üzerindeki HES’lerle ilgili İZ TV de yayınlanan çekimlerin yaptığında birlikteydik.
HES lerin su tuttuğu Kirazlık Darıca arasında 7,5 kilometrede Meletin Dere yatağında tutulan sular yüzünden Melet ırmağının akmadığını hayretle görmüş, fotoğraflamıştım Dereleri kiralayan Hesçiler suyu tutmuşlar yasal bırakmaları gereken Can suyu nu bile bırakmıyorlardı. Ta ki Hes’in şantiye mühendisi ile münakaşa edene kadar..Yanımızda telsizle konuştu bir hışımla Siyah Mitsubişi aracına bindi belli ki Tv çekimlerine kızmıştı ve tozu toprağı kaldırarak yanımızdan uzaklaştı. Elk Mühendisi Coşkun Türkeli birazdan Can suyunu bırakacaklar dedi. Ve dediği gibi oldu. Bir zaman sonra da İnce bir su tabakası dere yatağında gözüktü...
Gördüğümüz Melet ırmağının yatağı kurumuş taşlar güneşten ısınmış kızmış ,dere yatağındaki canlıların tümü telef olmuş kurumuştu. Karadeniz’de derelerin suyu Hes’çilere satılmış onlarda gereğini yapıyorlar dı..! Turnalıkta 60 metre gövde yüksekliğinde HES Baraj yapıyorlar geçenlerde Mesut Engin Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte bu çalışmayı yerinde görmek için gittik. Bu HES barajı suyu tuttuğunda olacakları düşünebiliyor musunuz.
Turnalık İkidere mevkiinde Hes’çiler açtıkları tünelle Suyu Melet ırmağına akıtıyorlar. Turnasuyu’nda su yok denecek kadar az akıyor . Hesçiler olanı da yakında para ile satarlar.
Bir arkadaşımın yakını yukarılarda melet ırmağı yanındaki bahçesinde kivi yapıyormuş. Dalgıç motorlarla melet ırmağından su çekip zaman zaman kivilerine su veriyorlarmış. Bir zaman sonra kara çantalı iki adam kivi bahçesine gelmiş bizim suyumuzu bizim iznimiz olmadan çekemezsiniz diye ihtarda bulunmuşlar. Üstelik Birde ceza kesmişler..!
Bu günlerde sorarsanız Turizm amaçlı Karadenizin yaylalarını birbirilerine bağlamak için Yeşil yol projesi başlattılar. Bizim yaylalarımızda insanlarımızın göstermedikleri bir tepkiyi Doğu Karadeniz Yaylalarında özellikle Çamlıhemşin yayla yaşayanların nasıl tepki koyduklarını televizyonlarda gördük. Turnalık İkiderede Hes barajı için yaklaşık Orman arazisinden 10 bin Ladin ve çam ağacı kestiler hiç tepki olmadı ...Tepkisiz ve duyarsız bir Toplum ve şehir olduk.
Gazeteci Atilla Şimşek Gazetesinde Yeşil Yol Bahane Madenler Şahane diye bir başlık attı ki gerçekten düşünülmeğe değerdi..! Tarihe yazılı bir belge oldu bence. Özellikle doğu Karadeniz bölgesinde maden yataklarının bol olduğunu ve bizim yaylalarımızda özellikle çok değerli BOR madeni tespit edildiğini Eski enerji Bakanımız Mehmet Hilmi Güler de bir zamanlar söylemişti. Büyük ihtimal Fatsa bölgesinde dağlarda bulunan Altın madeninin yerini de Uydu aracılığı ile tesbit edilmiştir.
Karadenizde Derelerden akan sulara Hesçiler talip oldu şimdi Doğu Karadenizde Yaylalar arasında geniş yollar Yayla Turizmi için yapılıyormuş.
Turizm master planı içerisindeki Turnasuyunda Aşkale Çimento ya Yeşil bir dağı Tras ocağı olarak Ced raporuna gerek duymadan tahsis etmişler. 200 Turnasuyu yaşayanı Muhtarla birlikte Valiliğe dilekçe ile müracaat edip Tras Ocağının iptalini istemişler ayrıca Mahkemeye vermişler direniyorlar. Geçenlerde yeşil dağa keşif için hakim gitmiş. Yöre sakini ORSİAD Başkanı Kadir Engin” Turnasuyunda Topraklarımız Çimento için satılıyor Bu katliama seyirci kalmayız. Bu ocağa karşı kellemizi ortaya koyduk ,gövdemizi de siper ederiz diye konuştu...
Doğu Karadenizde yaylacı kadınlar eylem yapıyorlar ileride başlarına gelebilecekleri biliyor olmalılar kı yaylalarda Bizim yolumuz bize yetiyor Yol istemiyoruz diye tepkilerini koyuyorlar.
Havva ana ağzına sağlık sen çok yaşa..
Bir zamanlar yıllar önce Çamlıhemşin Ayder’e gidiyorduk Gürgen dibinde ellerinde makbuzlu görevliler yolumuzu kestiler Milli Park statüsünden Para almışlardı bizden . Bu işler şimdilik böyle yürüyor olmalı...
Daha sonraları Yeşil Yolda neler olacak, onu da yaşayanlar görecek...
KENT KONSEYİ TOPLANTISINDAN NOTLAR...
Cumartesi günü Ordu Çevre Derneği Başkanımız Sevgi Aydın Telefonla arayarak Bu gün saat 24.oo de Kent Konseyi’nin toplantısına Davet edildim şuanda köydeyim gelemeyeceğim ÇEVRE Derneğimizi temsilen iki kişi bu toplantıya katılır mısınız dedi. Orçevin ikinci başkanı Metin Koç’la birlikte Kent Konseyi’nin Taşbaşı Menekşe sokaktaki yerindeki davetine katıldık.
Başkan Atilla Tatar gelene kadar toplantıya gelen dostlarımızla bu güzel Tarihi mekanda sohbet ettik. Başkan Atilla Tatar geldi misafirleri hoşladı Toplantı salonuna geçtik.
Başkan Atilla Tatar kısa bir konuşma yaparak toplantıyı açtı. Konu Ordu idi Ordu Turizmine katkı idi ama Belirli bir gündem yoktu. Enis Ayar’la birlikte Toplantıya davet edilen Ordu’lu uluslar arası mimar hemşerimiz Uğur Kayserilioğlu’na zamanının Ordu’sunu anlatmak ve değerlendirmek için görüşlerini almak istedi. Mimar Uğur Kayserilioğlu Çocukluğunda mahalle aralarında hasretini duyduğu , çotura oynadığı Orduyu anlatırken Eski Ordu evlerinin yanına yapılan yeni büyük binalarında olabileceğini Eski Ordu evlerini turizm açısından korumamız gerektiğini anlattı.Vosvos şenliklerinin yaratıcısı Enis Ayar bu sene geniş kapsamlı Vosvoş şenliğinin olmayacağını ancak Vosvos derneği başkanı Şükrü Odabaşın Kişisel olarak Yeşilce de Vosvosçulara kamp yaptıracağını söyledi. Ayar Turnalıkta müthiş güzel yeni bir Vosvos kampı yeri bulduklarını bundan sonra yeni kamp yerini belirlediklerini söyleyerek Kent konseyinden Ordu Belediyesinden destek yardım talebin de bulundu.
Ayrıca Enis Ayar Sahilde Kıyı kenar çizgisi üzerine yola sıfır yapılan Yağlıcı dükkanı için ileriye dönük zamanlarda kötü örnek teşkil edeceği için Avukatlarının dava açacaklarını söyleyerek Kent konseyinden Atilla Tatar’dan destek istedi..
Tahsilini Almanya’da yapmış Elektrik Mühendisi Hüsnü Yücel Almanya’da bir çok ilde bulunan Döner lokantalı Televizyon kulenin Boztepe’ye yapılabileceğinin görüntü ve Turizm açısından faydalı olabileceğini örneklerle anlatmaya çalıştı.
Ordusporun yeni başkanı Yaşar Pamuk Durugöle yapılması planlanan Şehir stadının da bir zaman sonra şehrin Ortasında kalacağını fayda sağlamayacağını anlatmaya çalıştı. Daha büyük ve güzel bir yerde ısrar etti.. Mustafa Köksal özellikle semt toprak sahalarına yetişen gençliğin büyük ihtiyacı olduğunu vurguladı.Spor yapmak isteyen gençliği kaybediyoruz dedi..
Söz sırası bana geldiğinde
Ordu Turizm Şehri diyoruz Yayla Turizmi diyoruz. Bizim yaylalarımızda söyler misiniz Turistin ilgisini çekecek ona cazip gelecek ne var . Bu Boztepe’de de aynı Çambaşı yaylamızda da aynı. Çambaşı yaylamızda yayla evlerimizin yerine yapılan çok kötü yapılaşma var her kes kafasına gücüne göre beton tuğla yayla etiğine uymayan ev yaptırıyor. Çambaşında Turistin ilgisini çekecek hiçbir özellik yok fotoğraf çekecek hiçbir güzelliği de yok. 50 sene öncesinin yayla hasretini çekenlerden birisiyim onun içindir ki üzülüyorum..
Turist ne için gelir özelliği olan yerin fotoğrafını çeker yöresel yemeği varsa onu yerken eğlenirken eşi ile dostu ile bir kadeh içkisini içer . Turisti, misafirinizi Ordu’da Boztepeye çıkartıyorsunuz Akşamın o güzelim Ordu manzarasını 450 metre yükseklikten ışıklar içerisinde seyrederken Turist belki bir kadeh Rakısını Şarabını içecek Yasaklar yasaklar . Yaylada da böyle Boztepe de de böyle . Ordu’da yasaklı Turizm bence hayal olur.Rağbet görmez,ilgide görmez. Yaylalarımızda Turistik tesis yok eğlenecek yer yok. Bodrum,Marmaris de eğlence yerlerine içki yasağı koysunlar İstanbul’da Çiçek pasajına aynı yasağı getirsinler oralara hiçbir turist uğramaz..Turisti gezdireceksiniz ,yatıracak yedirecek içireceksiniz .Para harcamasını sağlayacaksınız.Turizmin geçerli kuralı dünyada bu.
Bunları yapmak istemiyorsanız da Turizmden bahsetmeyeceksiniz.
Ordumuzun göz bebeği sahil yolumuza yapılan renkli ve ışıklı babalar insanların gözünü yoruyor hiç güzel olmayan bu manzara sahil gezi yolumuza Ordumuza hiç mi hiç yakışmayan bir manzara. Sahil gezi yolumuzu Yeşil örtü ile korumak varken bu renkli garip alüminyum metal korkuluklar niye..!
Yalı caminin önünde insanların önünde hatıra fotoğrafı çektirdikleri güzel bir simge fındık figürü ve sular arasında Balık figürlü led ışıklı su şelalesi vardı bu simge anıtı söktüler attılar. Eski Belediye binasının önünde Ordu Şehrinin ilk kurucu Belediye Başkanı Süleyman Felek’in büstü vardı O büst depodan çıkartılıp yeni belediye binamızın bir köşesinde değerlendirilemez mi diye düşünüyorum.
Bu yazdıklarım son Kent Konseyi toplantısında söylenenlerin özeti sayılır da ..Kent Konseyi Başkanı Atilla Tatar bu serzenişleri nasıl değerlendirir nasıl iletir bilemem ama bildiğim yaşadığımız bu güzelim şehir hepimizin.
AKSA DOĞALGAZ
Zaman zaman Şehrimizin orta yerindeki Aziziye ve Zaferi milli mahallemize Doğalgaz teknolojisinden bir türlü gelemeyen ve yılan hikayesine dönen Doğalgaz dan bahsedip duruyoruz da Yetkililerin bir açıklamasını da görmüyoruz, bilmiyoruz . Çünkü doğalgaz şirketlerine Belediye başkanlarının ricaları da geçmiyor. Bunu eski Belediye başkanı zamanında bizzat gördüm ve yaşadım. Arada bir de olsa Valilerimizin ricasını geri çevirmeyen Pazar tatilinde ve özel torpil yapılan binaları biliyoruz da Gaz şirketleri kendi bildiklerini okuyorlar bizimde bilmediğimizi sanıyorlar..
Son olarak Büyükşehir belediye başkanımız Enver Yılmaz’a gidip mahallemizin ve apartmanımızın bir türlü döşenemeyen Doğal Gaz şikayetini söyledik. Şahincili mahallesinde tepenin başında Fındık bahçelerindeki tek katlı binalara dahi verilen Doğalgaz nedendir bilinmez Şehrin ortasındaki Aziziye ve Zaferi Milli mahallemize verilmiyor diye söyledik Başkan Enver Yılmaz’a dert yanınca Başkan Yılmaz Özel Kalem Müdürünü çağırarak “ Doğalgaz Çalışmalarını bu sene ya bitirecekler veya Ordu’dan gidecekler” talimatını vermişti. Biz böyle ağlayıp sızlanırken Yeni Belediye binamızın önünde Göndere çekilmiş AKSA Doğalgaz şirketinin bayrağını geçte olsa direkte gördük.. Öğrendim ki Belediyenin Ortak kuruluşuymuş AKSA Doğalgaz şirketi. Kimi kime şikayet etmişiz diye de söylenir oldum...!
Kazım Karabekir caddesinde oturan bir Op.Dr ağabeyimizin apartmanının 5 metre yanında var olan doğalgaz hattından apartmanlarına üç senedir doğalgaz gelecek diye beklediklerini duyunca da hep ümitsizliğe düştüm. Demek ki dedim tek cezalı apartman bizimki değilmiş diye düşündüm. Bunlar sadece duyduklarımız gördüklerimiz. Doğalgaz şirketinin Ne yetkisi varmış ki adamların her şey iki dudaklarının arasında istedikleri mahalleye gaz borusu döşüyorlar istemediklerine pas geçiyorlar Vali ricalarını geri çevirmiyorlar. Sınıf arkadaşım Eski Enerji eski Bakanımız Ordumuz için Doğalgaz hizmetinin mimarı Mehmet Hilmi Güler’e ilk karşılaşmamızda Ordu’muzun başına bir kabus gibi gelen Mahalle insanlarını sıkıntıya sokan bu Doğal gazcıları çok mu aradınız diye söyleneceğim geç oldu ama sözün geçerse Mahallemize bir torpil de senden gelsin diye ricada bulunacağım..
21 Hazirandan sonra Yavaş yavaş kış mevsimine dönmeye başladık dakika dakika günler kısalıyor denizin üzerinde doğan güneş dağlara doğru, soya fabrikasının üzerine doğru hareket halinde .
Sayılı günler çabuk geçermiş öyle söylerler..!
ÇEVRE YOLU BİLMECESİ
Çevre yolu bilmecesi 2012 yılında Karapınar mahallesinde temelinin atıldığı günden bu güne projesi çizilen Çevre Yolu güzergahı Nasrettin Hocanın komşusu fıkrası gibi yolun projesi nereden geçecek Turnasuyu tarafında nereden çıkacak derken durmadan değişikliklere uğruyor.
Çevre Yolu Üniversite sahasının ortasından geçiyor denildi, daha sonra Üniversite dışına çıkarıldı derken bir zaman sonra Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu yaptığı açıklamada Ordu Çevre Yolunun çeşitli sebeplerden dolayı Projesinde değişikliğe gidildiğini belirterek 600 Milyon liralık yol değişiklikle birlikte yaklaşık 1 Milyar liraya mal olacak” dedi..
Ordu Çevre Yolu Projesi geçtiği yerin değerini bir şekilde arttırdığı için arazi sahipleri bu nimetten faydalanmak isteye bilirler.
Proje değişiklikleri de onlara yarar. Onun içinde 600 milyar liralık yol 1 milyar liralık olabilir..Ordu Şehrinin iç trafiğini büyük ölçüde rahatlatacak olan 19 Kilometrelik çevre yolu Ordu Üniversite arazisinin içinden geçmemesi için yapılan proje tadilatı ile 23 kilometreye çıkınca maliyeti de doğal olarak artmış oldu. Anlaşılan da bu..
Ordu Şehri trafiğinin şehir geçişi özellikle yaz aylarında içler acısı rıhtım girişinden itibaren Melet ırmağına kadar olan yolda inanılmaz trafik karmaşası iftar vakitlerine doğru çok daha sıkışık hale geliyor. Ünye Çevre yolunu bitirdi Ordu’nunki projede devamlı yol güzergah değişiklikleri ile uğraşıyor maliyet artırıyor Temel fıkrası gibi ilerliyor.
Bu Çevre yolu bilmecesi bir an önce bitse de Şehir içi trafiği de rahatlasa diye söylenir ve düşünür olduk.
DOĞALGAZ İŞKENCESİ ..
Bir zamanlar Kış aylarında Ordu Şehrinin üzerine Karabasan gibi çöken Kömür dumanı ve SSK Hastanesi tarafından gelen Kireç ocağının koyu sarı dumanı ile birleştiğinde insanlar nefes almakta zorluk çekiyor partikül soluyorlardı. Kireç ocağının Dumanının yerinde inceleyen Eski Ordu Valisi Mustafa Malay zamanında Kireç ocağından çıkan dumana yasak getirince Ordu kış aylarındaki Taş kömürü dumanı ile karşı karşıya kaldı. Özelliklede devletin parasız dağıttığı kalitesiz kömür dumanına çare bulunamıyordu ki Ordu şehrinin imdadına Enerji ve tabii kaynaklar Bakanı hemşerimiz Mehmet Hilmi Güler’in özel gayretleri ile Sivas üzerinden Çambaşı yaylası tarafından 900 tır yükü özel Doğalgaz borusuyla döşenen ve Ordu’ya getirtilen Doğalgaz sayesinde Ordu insanı büyük ölçüde bu Gaz nimetinden faydalandı.
Mahallelerine doğalgaz gelen insanlar evlerine apartmanlarına Doğal gaz alan şanslı insanlar Kömürün pis kokusundan , tozundan toprağından kurtuldular. Kurtuldular diyorum çünkü Bu garip doğalgaz dağılımının azizliğine uğrayan bir o kadar da Doğalgaz mağduru evler apartmanlar insanlar var. Eski Valimizin telefon talimatıyla Doğalgazı Pazar günü çekilen torpilli insanlar,Apartmanlar var ki onlara özel servis..!
Geçen gün Doğalgazın dağıtım adaletsizliğinden benim gibi şikayetçi Doktor bir ağabeyimizle sohbet ederken Kazım Karabekir caddesinde 5 metre yanımızda Doğalgaz var beş senedir bekliyoruz doğalgaz gelecek diye kat kaloriferimizde söktürdük elektrikle ısınıyoruz Doğalgaz mağduru olduk dedi.
Senin durumun bizimkinden de kötüymüş ağbi dedim.
Zaferi milli mahallesinde Bizim apartmana 25 metre yaklaştı 25 metre geçti Gaz var bizim apartman sanırım cezalı ..Komşuda gaz var bize Cısss.. 5 senedir Bekliyoruz bunlar Çin işkencesi yapıyorlar.
Tek güvencemiz Büyük Şehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz “ Bu sene Doğalgazı ya bitirecekler ya da Ordu’dan gidecekler” demişti..
Başkanın sözü ne kadar geçerli bekleyip göreceğiz..
ŞİMDİ EVELEK ZAMANI..!
Gençliğimizin yayla anılarında Çambaşı yaylamızın ve diğer yaylaların en güzel zamanları Havaların çise yağışlı zamanlarında tepelerde Çobanların SAĞRAK dedikleri bizlerin EVELEK olarak bildiğimiz inanılmaz lezzetli beyaz mantarlarının olduğu zamanlardı. Kolumuzda sepetlerimiz yayla tepelerinde Evelek avcılığı yaptığımız günler yayla yaşantılarımızın olmazsa olmazlarıydı.
Bu sene yaylalarımızda Obalarımızda Çok bol evelek varmış. Bunun haberini aldığımızda Yaylacı Mesut Engin Pazartesi günü yaylaya gidelim Pazartesi pazarına Evelek mutlaka getirirler aramaya gerek yok diye söylenirken gözlerinin içi gülüyordu.
Şimdi Evelek zamanıydı, ve tam zamanıydı..
Yine yaylacı Yavuz Kalyoncu yayladan dört torba Evelekle dönmüş Mesut ağbi onu heyecanla anlatıyordu telefonda.. Yaylada bu güzellikleri tatmayanlara bu yazdıklarını anlatmanız zor olurda Yaylada evelek güzelliğini yaşayan yaylacılara buradan selam olsun.
Erol Karaer İnternette Sörf yaparken İnternet arkadaşı Halil Öziş hocayı bir evelek tarlasının ortasında çektirdiği resimlerle görünce Tuncer ağabi az buraya bakar mısın dedi. Halil Hocayı Eveleklerin arasındaki keyifli resmini görünce eski yayla günlerimiz geldi aklıma Yayla doğumlu yayla aşığı Ziver Engin’le yayla tepelerinde topladığımız Evelekleri unutmamız mümkün mü..? Gabalak göletinin arkasındaki çamlık tepeye çıkardım Ziver’de karşı tepede yürürdü Dürbünle karşı tepede Evelekleri gördüğümde Ziver’e bağırarak yön verir Sarı aguların arasında eveleklerin olduğu yere çıkartırdım. Evelek olduğunda bir iki poşet evelekle dönerdi ziver. Böyle bir Pazar günü Eczacı Mustafa Çavuşoğlu Yaylaya çıkarken beni tepenin üzerinde bağırırken görmüş arabadan inip ne yaptığımı merak etmişti. Zaman zaman halen onu konuşuruz.
Erol Kardeşim internette Halil Hocaya evelek siparişi vermiş oda yayladan dönerken Erol’a bir poşet evelek getirmiş.Erol elinde poşetle gazeteye gelince heyecanlandık.
Eskilerde Vosvos yayla şenliklerinde Ünlü Moğolların konseri için Turnalık yaylası İkidere kamp merkezine giderken yolun kenarında Evelek satan çocuklardan bir sepet evelek aldım. BALIK Çifliğindeki lokantada Tereyağında Babut biberle bir tencere biberli Evelek Sote yaptım. Moğolların müthiş yayla konseri sonrasında dere kenarındaki çadırımızda özel bir gece sofrası düzenledik. Bir tencere Tereyağında tasarlanmış evelek soteyi Masanın ortasına koydum. Enis Ayar Emin Öztürk gecenin yarısında masaya koydukları rakıyı bardakla servis yaptılar. Moğolların ünlü davulcusu rahmetli Engin Yörükoğlu, Cahit Berkay ve Basgitar Taner Bu ne muhteşem bir şey ne yiyoruz biz diye sordular . Köz tutmuş çoban ateşi üzerindeki eveleklerden tattırdım bunlar
Ceylan etli zehirli Evelek mantar sote dedim.
O zaman zehirlenelim dediler.Gecenin geç saatlerinde Hep birlikte şırıl şırıl akan yayla deresinin kenarında zehirlendik..!
Bunları yazarken Moğolların O müthiş Vosvos konser gecesini ve Evelek sotenin nostalji güzelliğini tekrar yaşadım, Yayla evlekçileri ile paylaşmak istedim..
MUHTEŞEM BELEDİYE
HİZMET BİNASI
Eski Belediye Başkanı Seyit Torun zamanında Projesi Belçika’da yaşayan Dünyaca ünlü mimarlarımızdan hemşerimiz Şefik Birkiye’nin proje tasarımını Ücretsiz olarak yaptığı Ordu Belediye Hizmet Binasında geçtiğimiz günlerde Büyük Şehir Belediye başkanı Enver Yılmaz bir Halk günü düzenledi. Haberdar olabilen bazı vatandaşların sorunlarını dinledi.
Gazeteci arkadaşlarım Erol Karaer. Atilla Şimşek Altınordu Belediyesi meclis üyesi Mesut Engin’le birlikte ve de ben Tuncer Engin bu muhteşem akıllı binayı yakından görebilmek ve vatandaşların sorunlarını dinleyebilmek için birlikte yeni Belediye binasına gittik.
Bir proje harikası bina girişinden itibaren gerçekten muhteşem tasarlanmış. Her yerinde birinci sınıf malzeme kullanılmış olağanüstü bir tasarımla Ordu’muzun simgesi bir Belediye binası olmuş.
Ordu Belediyesi eski belediye başkanı Seyit Torun zamanında eski belediye binasının yerinde yapımına başlanan binada görev yapmak Büyük Şehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a nasipmiş hayırlı uğurlu olsun. Bu güzel örnek binanın yapımında emeği geçen başta hemşerimiz Dünyaca ünlü mimarımız Şefik Birkiye olmaz üzere emeği geçen katkısı olan herkese teşekkür ederiz. Ön giriş salonunun ortasında bir masa üzerindeki yetkili görevli bayan kimle görüşmek istediğimizi ne görüşeceğimizi isimlerimizi sordu.
Gazeteci olduğumuzu vatandaşın sorunlarını dinlemek için geldiğimizi söyledik. Başkan Enver Yılmaz Salondaki başkanlık protokol merdiveninden halk gününe katılan insanlarla gazeteciler diğer arka merdivenlerden bir üst kata çıktık.
Bilindiği gibi Ankara’da Beştepe Atatürk Orman Çiftliğinin bulunduğu yerde ki Cumhurbaşkanlığı sarayının mimarı da Ordu’lu hemşerimiz ünlü Şefik Birkiye’dir.
Binanın birinci katında Çok güzel tasarlanmış bir odada büyük bir U masanın etrafında Başkan Enver Yılmaz’la görüşmek isteyen vatandaşlarda guruplar halinde salona alındılar. Görüşme yapan insanlar çoğunlukla Başkan’dan kızları için oğulları için iş talebinde bulundular. Başkan Yılmaz vatandaşın çoğunlukla belediyeden iş istemelerinden sıkılmış olmalı ki Belediyede fazlalık çalışan yaklaşık 500 kişiyi havuza gönderdiğini söyleyerek kendisinden yeni iş isteyen vatandaşları da İş Kur’a havale etti. Bir Vatandaş Ramazan dolayısıyla yiyecek erzak talebinde bulundu. Bazı vatandaşlar ise Fidangör mevkiinde Coşkun Köksal’a ait binanın önünde yapılar ve yolu kapatan beton Taksi Dudağından şikayetçi oldu.
Yurt dışında çalışmış bir vatandaş da başkan Enver Yılmaz’a vatandaşa daha yakın olması ,halkın içinde gezmesin esnafın sorunlarını yerinde dinlemesi konusunda tavsiyelerde bulundu. Bazı vatandaşlarda özel görüşme talebinde bulundular . Teke tek görüşme isteyen vatandaşların sorunlarını da yan odada görüşmek üzere toplantı sona erdi.
Gazeteci Atilla Şimşek Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun da halk günleri yaptığını vatandaşın sorunlarını dinlediğini ayrıca Gazetecilerle de belirli zamanlarda değerlendirme toplantısı yaptığını belirterek Başkan Yılmaz’a bir hatırlatma yaptı. Belediye binası tam olarak bitmemiş ti ama bina içerisinde görebildiklerimiz kadarı ile Hemşerimiz ünlü mimarımız Şefik Birkiye Ordu’da muhteşem bir Belediye binasına imzasını atmıştı...da Belediye binasını tamamlayan çok güzel bir Saat kulesi vardı mimarımızın projesinde Onu da gözlerimiz aradı.. Ne oldu da gösterişli saat kulesi projeden çıkarıldı.
Eline yüreğine sağlık hemşerimiz sayın Şefik Birkiye bu güzel projeyi tasarladığın için. Bu güzel eser senin Ordu’muza ya en güzel armağanın.
Yeni Büyük Şehir Belediye binamız Ordu’muza Hayırlı uğurlu olsun ve Başta Eski başkan Seyit Torun olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler.
DEVEYE SORMUŞLAR ..!
Zaferi Milli mahallesinde Dr.İsmail Engin caddesi üzerinde Torpilli Doğalgaz çekilen şanslı binalar arasında kalan ve bacalarından Kara kömür dumanları yükselen Doğalgaz’ın ne hikmetse bir türlü gelmediği sansız binalar la bir kış dönemini geride bıraktık. Şahincili mahallesinde Fındık bahçelerinin ortasındaki binalara Doğalgaz hizmeti giderken Ordu’nun orta yerindeki Saray ve Zaferi Milli mahallelerindeki evler apartmanlar Fındıkgaz şirketi tarafından adeta cezalandırılıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Doğalgaz çalışmalarını busene sonuna kadar bitirecekler Ordu’dan çıkacaklar sözüne güveniyoruz. Artık yapacak bir şey yok Başkanın sözünün üzerine öneriyecek , yapılacak bir şey de yok artık. Başkanın bu sözü ne kadar geçerli onuda bekleyip göreceğiz.
Zaferi milli mahallemizde Doğalgaz çalışmalarını hasretle beklerken Evimizin önünden başlayıp Saatçı Hüseyin Altınel’lerin Ordu Belediyesine bağışladıkları tarihi, tesçilli binasının önüne kadar gürültülü ve hummalı bir sabah çalışma vardı. Acaba dedim acaba doğalgaz çalışmaları mı başladı diye ev halkı olarak heyecanlandık. Bir zaman sonra evden çıktım çalışan işçilerin yanına kadar gidip kolay gelsin dedikten sonra Burada ne çalışmaları yapılıyor diye sordum.
Sarı evin önüne kadar yol bozukmuş yol çalışması yapıyoruz deyince Ordunun yarısının yolu bundan buradan daha beter bozuk buraya sıra bile gelmez diyerek söylendim tepki gösterdim...
Tribün gazetesinden çıkıp sola döndüğümüzde Osman Paşa caddesinde ki yolda yürümeğe çalışın. Sanki buradan deprem fay hattı geçmiş yolun ortası yükselmiş yanlar çukur içinde kalmış . Osmanpaşa caddesinde yürürken Bir yükseliyorsunuz bir alçalıyorsunuz. Duranoğlu İş Hanı,Genç Turizm ve Işık fotoğraf Stüdyosunun önünden geçen Bu kaderine terk edilmiş yol daki garip bozukluk Altınordu Belediyesinin önüne kadar devam ediyor.Bunun gibi Ordu’nun çeşitli yerlerinde onlarca bozuk yollar sayılabilirken Zaferi Milli mahallesinde Altınellerin belediyeye verdikleri tarihi Sarı evin önüne çıkan 50 metrelik özel yolu belediyeye yaptırtan gücü ayakta alkışlamak gerekir. Şehrin ortasında Osmanpaşa caddesindeki bozuk yolu görmeyenlere bu yolda yürümeyi bu yolu görmeyi öneririm.
Ne yazmak istediğimi o zaman daha iyi anlarlar.. Mahalle aralarındaki Ana yollarda doğru dürüst yürüyemiyorsunuz Şehrin yolları bozuk bazı ana girişlere asfalt yamanmış özel torpilli yerlere özel yol yaması yapıyorsunuz.
Bir söz vardır Deveye Boynun niye eğri diye sormuşlar. “Nerem doğru ki” demiş . Efirlideki Polisin ve Jandarmanın tesislerini Kıyı kenar çizgisi içerisindeki Kumsal Bar’ı mahkeme kararına göre yıkan ve takdir toplayan belediye Eski Plaj mevkiinde Kıyı kener çizgisi üzerine birilerineYağlıcı dükkanı yapmasına müsaade ediyor. Bu ne perhiz ,bu ne lahana turşusu diye adama sorarlar.Yasal olmayan ve şehirde Halkın istemediği şeyler için ısrar etmenin de bir mantığı yok.
Ya yıktırmayacaksın..Ve ya yaptırmayacaksın.
Şehir oldukta bir türlü Büyük Şehir olamıyoruz,Şehrin Bazı hassas konularında büyük düşünemiyoruz.Ayrıca Gazeteci Atilla Şimşek’in Arabesk Şehir Ordu yazısına katılmamak da mümkün değil.
Sahil düzenlemesinde Mahkeme kararı ile yıktırılan Kumsal Barın olduğu yere Mescit yaptırılacakmış söylentileri var ki inanmak ta zorlanıyor insan . Kaldıki 200 metre uzaklıkta Tarihi güzel bir Camimiz var..Sahil yoluna döşenen renkli mavi Nikelajlı yol babaları na gelince görüntü kirliliğinden başka bir şey değil. Yine şehrin ortasında bazı Taş döşeli Çöküntülü yollarda insanlar yürümekte güçlük çekiyor,ilgilenen yok. Gazeteci Rahmetli Erol Ataşan’ın yeri geldiğinde Gazetesinde yazdığı bir halk tekerleme vardı ki Onu anımsatmakta fayda vardır diye düşünüyorum.
“Hasan dağı arpalıktır
Eğer Saban sürerse..
Her köylüden bir tavuk
Eğer Köylü verirse
İyi gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse..”
ÇAMBAŞINDA YAYLA TURİZMİ..!
Çambaşı Gabalak göletinin olduğu yerde yapımı devam eden Kış Kayak Merkezi dışında Çambaşı Yaylamızda Yayla Turizmi adına Turiste cazibe merkezi olabilecek Turistin ilgisini çekebilecek hiçbir özelliğe sahip yer olmadığını söylersem 50 senelik yaylacı bana kızan ,söylenen insanlar çıkabilir.
Havanın güneşli ve güzel olduğu zamanlarda 3095 metre yüksekliğindeki Karla kaplı Karagöl tepesinin mistik fotoğraf görüntüsü de olmasa Çambaşında bence kayda değer Turistin aklında kalabilecek fotoğraf makinesi ile görüntülebileceği bir kayıt yok. 50 sene öncesinin Otantik güzelliği, eski Çatısı hartamalı tek katlı kara pancar bağlaklı yayla evlerinin güzel görüntüsü gitmiş yerlerine Beton ve tuğlalı evlerinin çoğunlukta olduğu insanın gözünü yoran kütleler gelişmiş, özelliği olmayan karmaşık bir yerleşim yeri gelmiş..!
Çambaşına. Çambaşının en güzel zamanlarını çocukluğumuzda ve gençliğimizde yaşamışız evlerimizin yanında yaptığımız gıcırıklar,Çamur ve parça taşlardan yaptığımız yüksekliği 1 metreyi geçmeyen dışı çamur sıvalı patates fırınlarımız ile ağabeylerimizin yaptığı üç tekerlekli üçgen yayla yarış arabalarımız. Eski jandarma karakolunun önünde akşamüzeri ağabeylerimizin yaptığı iddialı Voleybol maçları Yine Karakolun arkasındaki tepenin düzlüğünde yapılan Futbol müsabakaları unutamadığımız anılarımız arasındadır. Bizim yaşıtlarımız haricinde Şimdiki gençler Yayla Gıcırıklarını tahta yayla arabalarını evlerin önündeki patates fırınlarını bilmezler, bilmedikleri içinde bu yazdıklarımın keyfini yaşamazlar.
Nerede O eski yaylalarımız , gençliğimizdeki yayla anılarımız diye halen söylenip duruyorum. Çambaşı boğazının olduğu yerde eskilerde Çam ağacı tomrukları istif edilirdi. Ellerimizde çakı Bıçaklarımız kütüklerden çam sakızı çıkartırdık. Tepelerden kekik toplar kurutur yayla dönüşümüzde Ordu’ya getirir dik. Bunlarla mutlu olurduk. Yaylada güneşten yanaklarımız kızarır burnumuzun üzeri ve dudaklarımız güneşten, soğuk sulardan çatlardı. Ceplerimizde çatlak kremi taşırdık yüzümüzdeki ve dudaklarımızdaki acıyı bu şekilde rahatlatırdık. Gelelim yine yayla turizmine.
Yıllar önce Çamlıhemşinin bazı yaylalarını Ordu’daki Hemşinli dostlarımız sayesinde gezip görme ve konaklama sansımız oldu.Fırtına deresinin yanındaki Doğa otelde ,Ayderdeki Tamamı Kestane ağacından yapılmış tarihi ahşap otelde yattık. Oralardaki yayla kültürü çok farklı gelişmiş. Kesme Taşlardan ve Kestane ağaçlarından yapılmış yüz yıllık muhteşem Yayla evleri gerçekten görülmeğe fotoğraflamaya değer. İnanılmaz güzel yapılarla dolu muhteşem görsellikleri fotoğraflamanın hazzını yaşıyorsunuz.
Her tarafta Her tepenin başında sırt çantaları fotoğraf makinalı Japon İsrail, Amerikalı ve dünya turistlerine rastlamanız mümkün. Elevit yaylasında Recai ve Cahit İncelerin Tarihi dede evlerinde Kavron yaylasında Baki Kamber’lerin Kavron’daki yayla evlerinde misafir olduk konakladık. Kavron’daki otantik Horon evinde sabahın erken saatlerine kadar insanlar geceleri tulumcuları ortada Turistlerle el ele horon çekiyorlar.Genci yaşlısı İnanılmaz güzellikler sergiliyorlar şarkılar söylüyor eğleniyorlar. Yerli yabancı turistlerin aradığı bütün güzellikler Çamlıhemşin yaylalarında mevcut da. Çambaşı yaylamızda ise eski yaşadığımız güzellikleri arar olduk. Bu yazdıklarıma benzer güzellikleriMesudiye ilçemizdeki Şenliklerde ve Yeşilce yaylasındaki Türkü Bar evinde yaşamanız ve eğlenmeniz mümkün. Çambaşı yaylasında bir şenlik yapıyorlar yemeğe ekmek bulabilenler şanslı oluyor. Bir karmaşadır gidiyor.
Bu yazdıklarımın haricinde Çambaşı yaylamız yerli varsa yabancı turistler için Cazip hale getirilmediği sürece Yayla Turizminden cok zor pay alırlar. Çambaşı yaylamızda Yayla Turizmi diye daha çook bekleriz,hayal kurarız , daha çook konuşuruz. Yayla yolumuza başladık da bir türlü bitiremiyoruz. Çambaşına bir Devlet misafirhanesi yaptık Onuda Ünye taşı ile kapladık . Çambaşında Çarşı esnafı kan ağlıyor. Yayla Turizmini gözden geçirmekte fayda var..!
VAKIFBANK’DA
ATM KAZAZEDESİ
OLUYORDUK..!
21 Haziranda Ordu Vakıfbank merkez bankamatiğinden Emekli Maaşımı almak için öğlen üzeri 13.00 sıralarında bankaya gittim. Bankamatik maaş kartımı Bankamatiğin ağzına yerleştirdim şifremi girdim işlem kağıdını almak için evet tuşuna bastım. Maaş rakamımı yazdım istediğim rakam için Kredi kullanmak istiyor musunuz yazısı geldi ekrana, evet dedim.
İşleminiz Yetersiz dedi bay ATM kartımı geri verdi. Bir daha denedim yine yetersiz yazınca kartımı geri aldım. Biraz ATM nin önünde bekledim. Gazeteci arkadaşım Can Acar’ı telefonla aradım.Telefonumu açmayınca Bu defa Gazeteci Atilla Şimşek’i aradım. Bekle geliyorum dedi ve birkaç dakika sonra geldi. Bankamatiğin azizliğine uğradığımı söyledim. Birkaç dakika sonra iki genç geldi. ATM’ye kartını yerleştirdi makine işlem yapmıyordu. Söylenerek Bankanın arka tarafındaki ATM’ye gittik. Yine Yetersiz Bakiye işlem yazısı çıktı. Kartı makineden aldım.
Okullu Gazeteci Kamil Çebi arabasıyla bizi Boztepeye Çıkarttı Paraşütçü arkadaşların hazırlanışlarını ve Boztepe’den Ordu’ya uçuşlarını bir müddet zevkle seyrettik.Daha sonra Kamil Çebi ve Atilla Şimşek arkadaşım ile Devlet Hastanesinin arkasındaki yeni yerleşim yerlerini ve yeni evleri yeni siteleri görmek için gezdik. Ulubey yolu üzerindeki Kalafatlar’ın büyük marketinin üst katında langırt top masasında oyun oynadık 50 sene öncesinin nostaljisini yaşadık. Kamil Çebi ustalığını gösterdi. Atilla ile ben’i perişan etti, yenildik...
Emekli Maaşımı Vakıfbank Bankamatiğinden alamadığım için aklık hep ordaydı. Pazartesi günü saat 8.30 da tekrar Bankaya gittim kapı açılmamıştı kuyruk vardı. Şansımı Bir kez daha Kullanmak için ATM ye gittim. Kartımı yerleştirdim şifremi ve istediğim parayı yazdım Yine netice alamadım . Makine kartımı geri verdi . Vakıfbank ATM makinesinden ayrılıyordum merdivenin basamağından inip Nerede yanlış yaptığımı Sormak için Bankaya gidecektim. Bir genç beni Uyardı Ağabey Parayı Almadın. Dedi..Şaşırdım genç adam Bende paramı almak için uğraşıyorum makine vermiyor Koruma görevlisine sordum makine hata veriyor dedi..
Bir başka tanıdık Vakıfbank ATM makineden para yatırmak için uğraştı beceremedi. Anladım ki ben de dahil İki gündür vatandaş ATM makinelerine teslim olmuş uğraşıp duruyordu.
Ben iki gündür ATM’den emekli maaşımı Yaptığım işlem sonrası kartımı geri veren yetersiz işlem gösteren Vakıfbank’ın beyni sulanmış ATM’sinden komik olacak ama şikayetçiyim.
Benim gibi bir çok emekli de Vakıfbank’ın Beyni karışmış hata yapan makinelerinden şikayetçiydi. Yetersiz işlem yazıp daha sonra maaşımı veren eskimiş beyinli makinelerin yenilerini istiyor emekli veya makinede işlem yapan vatandaş..
Ayrıca Yetersiz bakiye işlemi gösteren ve kartımı geri veren makineden kartımı alıp uzaklaşırken beni ikaz eden ismini bilmediğim vatandaşa da çok teşekkür ederim. 10 yıldır ilk defa başıma gelen bu garip olay karşısında şaşkınlığım tavan yaptı. Yoksa Haziran ayı Emekli maaşım üzerine bir bardak soğuk su içmem veya banka formaliteleri ile ve maaşımı ATM’den alıp almadığım üzerine yazışmalı ve haklı olarak bankayla pardon ATM makinesiyle uğraşmam gerekecek ti..
Yetersiz işlem gösteren makine hem kartımı iade ediyor hem de parayı ve işlem makbuzunu veriyor işte bunu anlamakta zorluk çekiyor insan.. Bence Vakıfbank eskimiş beyni sulanmış ATM Makinelerini değiştirsin. Vatandaş arada birde olsa işlem yapmayan makinenin başında iyi şeyler söylemiyor,söylenip duruyor..!
YAYLA YOLCULARI..!
Anne Babalarımızın Ablalarımız ağabeylerimizin At sırtında iki günde Çambaşı yaylamıza çıktığı ve en az 5-6 ay yayla evlerimizde konakladığı zamanları onlardan yayla anılarını dinlediğimiz günler olmuştu. Bizlerinde kamyon sırtında yayla denklerimizin üzerinde yokuş dibinde mola verdiğimiz ve tereyağında mısır unu ile kızartılmış ekmek arası yediğimiz enfes kırmızı benekli alabalıklarını ve çocukluğumuzun okul tatillerinde ki en güzel yaylalı günlerimizi unutmamız mümkün değil.
Çatıları hartama kaplı ahşap, dedemiz Veliefendioğlu Ziver Engin’den kalma iki katlı yayla evimiz deki güzel anılarımız halen aklımda önemli bir anı olarak kalır. Yaylada kaldığımız zamanlarda haftada iki defa Ordu’dan limon sandıkları içinde gönderilen mevsim sebzeleri karpuzlar etrafı tellerle çevrili bağlağımızın önüne kamyondan indirilip konduğunda ki coşkumuz görülmeğe değer bir geçmişti.
Şimdi ise Çambaşı yaylasında ki dükkanlarda Muz kiraz Kayısı dahil olmayan mevsim meyvesi ve sebzesi yok.Beğen beğen al.Pepsi Cocacola meyve suları pet şişede su ne istersen var. Bence Çambaşı Yaylamız hani derler ya Cıfıt Çarşısı olmuş böylede gider. Eskilerde ahşap kepenkli dükkanlar fırınlar vardı, bu fırınların en ünlülerinden birisi de Rahmetli Eyüp Ustanın ve Dıgı Mehmet’in ekmek ve yağlı yaptığı fırın dı. Eyüp Beyaz usta aynı zamanda ayakkabı tamirciliği de yapardı. Onun tezgahının en önemli aksesuarı santrale bağlı olmayan kablosuz Manyetolu telefonu idi. Zaten Santral diye de bir yer yoktu.. Çünkü Çambaşında elektrik yoktu.
O meşhur telefonu ile bazen Yokuşdibi Jandarması sen aradan çık diye başlayan hayali konuşmaları ile dükkanının önüne onlarca obalı Yaylacıyı toplar esprili konuşmalarını onlara dinletirdi..
Rahmetli Eyüp usta Çambaşı yaylasının en sempatik güleç yüzlü insanı , Çambaşının Gülü idi.
Onun zamanının Çambaşı yaylası ile şimdinin Betonlaşmış garip yayla etiğine hiç uymayan Çambaşı yaylası arasında uçurumlar var. Yayla Turizmi diyoruz yerli yabancı turist bu Çambaşı yaylamıza gelince ona cazip gelecek hiçbir nesne Çambaşı yaylasında yok. Turist gezdiği yerin fotoğrafını anı için çekmek ister . Etrafında otantik ahşap yayla evleri görmek ister. Bana söyler misiniz Turist Çambaşında neyin resmini çeksin..
Çarşının içi içler acısı, işyeri dükkanlarının bazıları garip taşlarla döşeli hiçbir yayla cazibesi yok.Yayla etiği yok. Çarşının içinde Afyon mermerinden yapılmış akmayan bir garip çeçmesi var ki Temel Fıkrası gibi..!
O çemenin yapılışında Ordu eski Valisi Kamal Yazıcıoğlu’na Sayın Valim Bu Mermer kaplı çeşme bu yayla meydana yakışıyor mu diye sorduğumda.
Bana “bittiğinde görürsün” demişti. Medyandaki Mermer Çeşmenin halini görüyoruz. Bütün bu yayla olumsuzluklarına, garip betonlaşmasına rağmen Yayladaki beton evlerin dış görünümleri ahşap la kaplanabilir. En azından bu yapılabilir diye düşünüyorum. Yapılmakta olan yayla yolunun da bir an önce bitirilmesinde fayda var. Yayla esnafı kan ağlıyor. Yaylaya gelen giden yok diyorlar hele hele yağışlı havalarda yaylaya bir çıkan bi daha tövbe çıkmaz. Bu eziyetli yolculuğu insanlar çekmez.
Bilindiği gibi yaylalar kekik otu ile beslenmiş kuzu koyun etleri ile Tereyağı, yayla peyniri ile meşhurdur. Pazar günü Eskilerin meşhur yaylacısı Mesut Engin Atilla Şimşek ve ben Yaylaya çıktık. Hava sisli ve ince çise yağışlı yollar Turnalıktan sonra çamurlu hava soğukmu soğuk tu . Gazeteci Atilla’yı bir gün önce uyardığım halde kısa kollu tişörtlerle yayladayız. Çarşının girişindeki Keşkeen Uğur’un meşhur et lokantasına attık kendimizi.Izgara Mangalın karşısında buz çözüyoruz.
Geçen sene yediğimiz etin güzelliğini konuşuyoruz. Aynı güzellikte ön kol dan yapılmış enfes kendi yağında buğulanmış güzel bir et daha yedik birlikte. İşler nasıl diye sorduk bir sorduk bin ah dinledik. Yayla esnafı bu yapılmayan yol yüzünden perişan bunu gördük.
Lokantanın karşısındaki tarihi mezarlıkta Dedemin mezarını ziyaret ettim dua ettim.Mezar taşını okşadım duygulandım.
Sonuçta Yayla esnafı Çambaşında can çekiyor. Bu sese kulak verin. Hiç değilse yayla yolunu bir an önce bitirin.
Dönüşte İkidere vadisini mahfeden HES barajının 60 metrelik yürekler acısı gövdesini gördük .O güzelim vadi perişan olmuş. Atilla arkadaşımızın da doğum günüymüş. Bir telefon konuşmasından tesadüf öğrendik.
Kutlarız..
Sonrası Yayla dönüşünde ne mi yaptık..
Haziran ayının 14’ ünde Arabanın kaloriferine odun ata ata soğuk ve sisler arasında Ordu’ya döndük.!
İSPANYOL KONSOLOSUN
ATATÜRK SEVGİSİ
Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Anemon otelinde seçimlere 5 gün kala düzenlediği 5 mega projenin tanıtım toplantısına katıldık. Sonrasında Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş ile Ordu Turizmine katkısı olabilecek bir projeyi görüşmek üzere gazeteci Atilla Şimşek ile birlikte Başkan Tekintaş’ın makam odasında buluştuk.
Bu sohbetin başlarında Başkan Engin Tekintaş’ı makamında ziyarete gelen İspanya Valencia Fahri konsolosu Adolfo Porcal Rodilla ile birlikte dört kişilik bir heyet ve Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin ve ekibi birlikte geldiler.
Türkçe konuşan bayan İspanyol tercüman vasıtasıyla Kısa bir tanışma sonrası sohbette İspanyol Valancia Fahri Konsolosu Adolfo sayın başkan Karadenize ilk kez geliyorum yeşili ile mavisi ile Ordu’yu çok beğendiğini söyleyerek Ordu’da Kaç futbol takımınız var diyerek söze başladı Bir ülkede bir Şehrin tanıtımında futbol takıkmının önemini bir kez daha görmüş olduk. Başkan Tekintaş anlattı Fahri Konsolos dinledi ayrıca Ordu şehrini ve sokaklarını çok temiz olduğunu beğendiğini de böyledi. Başkan Tekintaş teşekkür etti..
İspanya’daki babasının Atatürk hayranı olduğunu evlerinde Atatürk’ün resmi ile Türk bayrağı bulunduğunu kendisinin de babadan oğula Fahri Türkiye konsolosu ve Atatürk hayranı olduğunu söyledi..
Belediye Başkanı Engin Tekintaş Ordu hakkında genel bilgileri bayan tercüman vasıtasıyla Valencia konsolosu na anlattı. Karşılıklı sonbetler devam ederken Siparisleri alınan Türk kanveleri misafirlere ikram edildi. Ordu Ticaret ve Sanayi odası Başkanı Servet Şahin’in misafirleri olarak Ordu’ya gelen Valencia heyeti Başkan Servet Şahin Ticaret Odası Genel Sekreteri Hakkı Üçer ve Tic Odası Danışmanı Derya Şaşmaz la birlikte Bürokratik resmi kurumları birlikte ziyaret ediyorlar.
Karşılıklı sohbetlerde Belediye Başkan yardımcısı Aydın Şaşmaz Belediye meclis üyesi Filiz Katırcıoğlu Belediye Başkan yardımcısı Fatih Evli de bulundular. Görüşmeler sonrası Başkan Tekintaş İspanyol misafirlere Orduyu tanıtan kitaplar buroşürler ve hediyeler verdi. Günün anısına topluca hatıra fotoğrafı çektirildi.
Altınordu Belediyesindeki bu ziyarette beni duygulandıran tek şey ise İspanya’da Valencia Fahri konsolosu Adolfo Porcal Rodilla’nın 95 yaşındaki babasının Atatürk hayranı olması ve evlerinde Türk bayrağı bulundurmaları.
Hoş geldiniz sayın konsolos,
Hoş geldiniz..
DOĞA BELGESELİ
VE
BOŞ KOKTEYL MASALARI
Geçtiğimiz günlerde Ordu Kültür Sanat merkezinde Ordu Valilisi İrfan Balkanlıoğlu’nun Organize ettiği “Ordu’nun Dereleri Turizme akıyor projesi içerisindeki “Ordu Doğa Belgeselinin” tanıtım kokteyli yapıldı.!
Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver yılmaz Ordu ilçe kaymakamları ve Belediye başkanlarının da katıldığı Doğa Belgeseli üçer dakikalık Arapça ve İngilizce olarak tanıtımı sonrası Türkçe olarak davetlilerce izlendi.
Ordu’nun çeşitli yerlerindeki yaylaların doğal güzelliklerinin tanıtım çekimlerinin yapıldığı belgesel bence daha kapsamlı daha güzel ,daha canlı olabilirdi diye düşünüyorum.
Bu belgeseli Gazeteci Atilla Şimşekle birlikte seyrederken Kaleboynu Obasında Ablaktaşında ki puslu görüntüyü gördüğümde Aynı bölgede Ordu’lu hemşerimiz Belgesel yapımcısı Belma Baş’ın yönetmenliğini yaptığı Zefir belgesel filminin enfes görüntüleri geldi aklıma keşke.. dedim keşke bu güzelim Ordu yaylalarımızın Doğa belgeselinin de görüntü yönetmenliğini Belma Baş hemşerimiz yapsaydı dedim veya bir bilene danışsalardı diye de düşündüm..
Aynı şeyleri yine söylüyorum.
Ayrıca 4 mevsimin güzelliğinin yaşandığı yaylalarımızda ki tanıtım çekimlerin 8 güne sığdırılmaması gereken Ordu Doğa belgeseli de ancak bu kadar olur diye de düşünüyorum.Yüksek sesle konuşuyorum. Kaleboynu obasında geçilmezin üzerinde Ablaktaşın olduğu müthiş manzaralı bölgede Harika bir yayla evinde ve çevresinde Ödüllü yönetmen hemşerimiz Belma Baş’ın yaptığı titiz ve olağanüstü muhteşem güzel çekimlerinin görüntülendiği ZEFİR Filmini Kültür Sanat merkezimizde seyreden yüzlerce Ordu’lu izleyici de eğer Çambaşı yaylası Kaleboynu obasındaki O görüntüleri seyrettilerse bu ayrıcalığı da mutlaka fark etmişlerdir.
Ordu Doğa Belgesel tanıtım filmi bittikten sonra Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz “ Turizm atağına büyük katkısı” olacak , Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun “Çoğunuz bu güzellikleri görmemişsinizdir,Başbakan yardımcısı Prof.Dr Numan Kurtulmuş’un “Keyifli bir belgesel diye tanımladıkları 8 günde çekimlerinin yapıldığı Ordu ve yaylalarımızın Doğa Belgeseli ümit ederim istenilen sonuca ulaşır Ordu’muzun tanıtımına ve Ordu Turizmine katkısı olur..!
Doğa Belgeselinin tanıtım galasında bence akıllarda kalan en güzel görüntü Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun espri dolu konuşmaları ..ikincisi galanın bitiminde Sunucunun davet ettiği boş Kokteyl masaları..!
THY SİS ENGELİ Mİ ?
Ordu Giresun hava alanımızın büyük bir kalabalık la açılışını izledik bir tarihe tanıklık ettik.Havaalanımız konusunda hayallerimiz gerçek oldu. O gün hava açık ve güneşli idi. İstanbul’dan gelen THY larının uçakları yolcuları , Cumhurbaşkanı Ve Başbakan’ın uçakları ile birlikte sorunsuz olarak Piste iniş ve kalkış yaptılar. Açılışın sonraki günlerinde Tarifeli THY ları uçakları bazen piste sis yüzünden inemediler THY yolcuları Trabzon havaalanlarına inmek zorunda kaldılar. Kulede şimdilik olmayan bir elektronik cihaz dan kaynaklandığı söyleniyor. En kısa zamanda o cihaz monte edilir insanlar Ordu yerine Trabzon havaalanına inmezler..
Geçen Cuma günüde İstanbul’dan gelen THY larının Ordu Giresun yolcuları Ordu havaalanına inmeyerek Trabzon’a yönlendirilmiş. Yolcular perişan olmuşlar. Dolayısıyla Ordu ve Giresun’dan aynı uçakla İstanbul’a gidecek yolcular da büyük sıkıntı yaşamışlar. Kendi imkanları ile bu kez Trabzon’a gitmek zorunda kalmışlar.
Kulede mi yerde mi Bir yerlerde bir sorun var bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey varsa bu gelişmeler hoş değil.İnsanları sıkıntıya sokmanın gereği yok.Düşünebiliyor musunuz THY larının tarifeli seferleri için Ordu İstanbul bileti alıyorsunuz. İstanbul’dan gelen Uçağınız piste inemiyor Trabzon’a iniyor.Dolayısı ile sizde Ordu’dan uçamıyorsunuz ,valizinizle ortada kalıyorsunuz. Ankara’dan gelen İstanbul’dan gelen tanıdık yolcularımız Trabzon havaalanına inmek zorunda kaldılar.Sonuçta sıkıntı yaşadılar bu gerçekler ortada iken Sayın Valimizin bir gazetemizdeki açıklaması “ Balkanlıoğlu Uçuşlarda sıkıntı yaşandığı iddiasını yalanladı “Havaalanımızda hiçbir sıkıntı yoktur” “Çıkan haberlerin tamamı gerçek dışıdır” açıklamasını okuyoruz.
Ümit ederiz ve dileriz..Arada birde olsa yoğun sis yüzünden bu sıkıntılı Pas geçme uçuşlarından Ordu-Giresun yolcularımız bir an önce kurtulurlar..
Ordu yerine Trabzon havaalanına inmezler..
KADINLAR PLAJI
Kış mevsimini geride bıraktık galiba, bazı günlerde havanın sıcaklığında özellikle akşamları serinletiyorsa da havalar ısınmağa başladı. Yeşilin en güzel tonu doğada kendini gösteriyor, çiçekler açıyor kuşlar cıvıldamaya başladı. Sabahları kuş sesleri ile uyanabilirsiniz. Tabii evinizin etrafında ağaçlar varsa. Martılar çatılarda eşlerini seçiyorlar yakında yumurtlayacak kuluçka dönemi başlayacak.Bunun gibi bütün doğada canlılar çoğalacak.
Havaların ısınmasıyla deniz mevsimi de başlayacak. Deniz kenarında havuz başlarında insanlar havlularını serip güneşleyecek sonrada yavaş yavaş suyun serinliğine kendilerini alıştıracaklar. Bu yazdıklarımız Haziranın 15 ine kadar geçerlidir ondan sonra deniz suyu sıcaklığı güneşin etkisiyle istenilen kıvamına gelince Eylül ayının sonuna kadar denizin nimetlerinden istifade edebilirsiniz.
Bu yazdıklarım Karadeniz bölgesi için geçerlidir. Ege’de Akdeniz’de bu deniz süreci çok farklıdır.Sahiller cıvıl cıvıl insanlarla dolar insanlar tatilin keyfini çıkartmanın, güneşten ve denizlerden istifade etmenin mutluluğunu yaşarlar .
Yaklaşık elli sene öncesi Ordu eski Belediye Başkanı Veysel Akgün zamanında kumsal sahilimizde civil ırmağından sonraki Akyazı mahallesi Plaj mevkiinde Moteller soyunma kabinleri Açık plaj lokantası bulunan güzel bir Halk plajı tesis ettiler. Kadınların ve erkeklerin gençlerin ayırım yapmadan mayo ve bikinileri ile denize girdikleri bu sosyal Plaj tesislerden bütün Ordu halkı senelerce yaz boyunca birlikte istifade etmekte, eğlenmekteydiler.
Belediye Halk Plajında 15 gün aralıklarla ailelere kiraya verilen motellere özellikle aileler yerleşir yaz boyunca Motellerinden ve denizden istifade ederlerdi. O yıllarda Ordu’da eğlence dünyasında müzik yapan Frekanslar adlı Hafif batı müziği orkestrası müzik yapıyor insanlar da eğleniyorlardı.
1970 li senelerde Ordu Belediye başkanı rahmetli Veysel Akgün bu gurubun elemanlarından Tuncer Engin ve Atilla Şimşek’le makamında görüşüp Plaj tesisinin Lokanta ve Diskosunda insanların eğlenmeleri için Müzikli sosyal aktiviteler ,geceler yapılmasını istedi. Plaj tesisinin Disko ve lokantasını ücretsiz olarak Frekanslar orkestrasına verdi.
Çarşamba geceleri gençlere Disko Cumartesi geceleri Ordu’lulara Canlı müzik
İle aile geceleri yapar dans eden insanları gecenin geç saatlerine kadar eğlendirirdik. Bu müzikli aile yaz gecelerine çoğu zaman Ordu Valisi Ali.Rıza Aydos, Ordu Belediye Başkanı Veysel Akgün Ordu’nun ileri gelen aileleri eşleri ile katılırlardı.
Ayrıca Ordu’lular eşleri ve misafirleri ile gelir müzikli ve yemekli gecelerin ilerleyen saatlerine kadar eğlenirlerdi . Ordu Belediye Halk Plajı tesisleri yaz gecelerinin özel saygın eğlence yerlerinden birisiydi. Çevre ilçelerden de aileler bu müzikli gecelere katılırlardı.
Gündüzleri ise Belediye Halk Plajına gelen insanlar Discokeyimiz rahmetli Nizamettin Çelebi’nin günün Hit plaklarından seçtiği Müzik yayını eşliğinde güneş altında insanlar kumda ve denizde eğlenmenin,denize girmenin zevkini çıkartırlardı ... Yaklaşık 50 sene önceleri Belediye Halk plajında Bay Bayan insanlar yazları Denizin ve Güneşin zevkini ve birlikte eğlenmenin denizden istifade etmenin mutluluğunu yaşarlardı. Ordu Belediye halk Plajında rahatsızlık veren hiçbir kırıcı olay olmamış insanlar birbirlerine daima saygılı olmuşlardı.
50 sene sonra Büyükşehir Belediyesi Efirli mevkiinde Kadınlar Plajı yapıyor. Bu plajda Kadınlı erkekli denize girmek yasak gibi görülüyor. Karı koca ayrı ayrı yerlerde denize girebilecek evin erkeği karısını sabahtan Efirlide Kadınlar plajına a bırakacak akşam üzeri gidip eşini plajdan alacak.Sanırım erkek personelde bu plajda olmayacak..! Bizden söylemesi
Denizin şakası olmaz. Kadınlar Plajına Kadın Cankurtaranlar gerekecek sanırım..!
Ne diyelim yakında Efirli mevkiinde açılacak olan Kadınlar Plajımız kadınlarımıza,kızlarımıza hayırlı uğurlu olsun...
HASRET BİTTİ
UÇUŞA DEVAM
Vali Mustafa Malay’la birlikte Piraziz’in girişindeki taş ocağında Patlatılan 8 ton dinamitin ilk görüntüsünü çekmek için denizin çok açıklarında Gazeteci Erol Karaer ile balıkçı teknelerindeydik Gülyalı da Havaalanının ilk mendireğinin taşını dökmek için Ordu eski Valisi Mustafa Malay’ın Taş yüklü Damperli kamyonun üzerine çıkıp alkışlarla İlk kayaları denize döktüğünde bu mutlu anı da görüntüledim ve alkışlamıştım.
18 sene sonra Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Bazı bakanlar ile Milletvekillerinin de hazır bulunduğu ayrıca Üst düzey protokol bürokratların yer aldığı Havaalanımızın resmi açılışında bulunmak ve bu mutlu anı görüntülemek üzere bu kez gazeteci arkadaşlarım Atilla Şimşek , Can Acar ile birlikte Havaalanına gittik .
Çok özel güvenlik taramalarından sonra önce Havaalanı yolcu terminaline geçtik. Samsun terminal binasının en az 5 büyüklüğündeki güzel salon da oturma gurupları şimdilik yoktu sadece misafirler için kokteyl masaları mevcuttu. Hayatımda yediğim en berbat kesilmiş yağlı servisi ile tanıştık. Meşrubat içmek istesen bardak yok. Kağıt bardak arasan o da yok. Atilla arkadaşım ufak derin bir tabak buldu ona boşalttığı meyve suyunu tabaktan içmek zorunda kaldı lastik yağlılar rahatsızlık verdi tıkandı . Bu güzel salonda biraz gezdikten sonra bagaj reyonunda oturup bir müddet dinlendik.
Oradan miting alanına geçerken Basın Kimlik kontrollerimizi ellerindeki listeden takip eden polisler güvenlik işlemlerimizi tamamladılar ve alana geçişe izini verdiler.Bu arada havaalanına THY’ larının tarifeli uçakları teker teker piste inmeğe Aprona sırayla yanaşmaya başladılar. Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti yazan Başbakan’ın özel Jet uçağı Piste indi ve apronda yerini aldı.
Gözler Cumhurbaşkanının uçağında idi . Yan tarafımızda Bu mitingin, açılışını Özel ses ve Görüntü Organizesini yapan Altus firmasının Büyük kamyonunun üzerindeki Dev ekrandan uçakların görüntüsünü takip edebiliyorduk. Cumhurbaşkanının uçağının da alana inişini bu ekrandan takip ettik .
Uçaktan itibaren Cumhurbaşkanının yürüyeceği Yerlere Turkuaz renkli halılar serilmişti. Cumhurbaşkanı uçaktan eşi ile birlikte indi. Ona eşlik eden Başbakan ve eşi ile beraber büyük Protokol çadırına kadar yürüdüler.
Basına ayrılan yerin yaklaşık on metre önünde özel protokol için hazırlanmış üzeri çadır kaplı özel platformun ön sırasında isimlerle ayrılı beyaz koltuklar da oturacaklar belliydi. Sadece dört beyaz koltukta isim yoktu. Oranında sahipleri Başbakan Davutoğlu ve eşi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşleri idi.
Basının bulunduğu yer ise tam bu platformun karşısında önünde demir korkuluklar bulunan ve çamurlu suyun içindeydi. Yani Atilla ben ve Haberci Gazetesinin sahibi Figen Çakmak ve diğer gazeteciler ayakkabılarının yarısına kadar suyun ortasındaydılar.
Ordu’muzda ilk defa Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızı bu kadar yakından fotoğraflama imkanımız olacağı için çamurlu suyun içinde yerlerimizi kaptırmadan saatlerce bekledik. Tören konuşmaları protokol sırasına göre devam ederken elinde Bir resim çerçevesiyle Protokole getirilen yaşlı bir teyze Protokolün ilgi odağı oldu. Başbakan ve Bakanlar eşleriyle el öpme yarışına girdiler. Yaşlı teyzeyi yanlarına oturttular resim çektirdiler. .Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları sonrası Hayırlı uğurlu olması dileğiyle Cumhurbaşkanı, Başbakan ve devlet Protokolü tarihi anın Ordu Giresun Havaalanının kurdelesini alkışlarla kestiler. Havai fişekler ve Konfeti yağmuru başladı..
Başbakan Davutoğlu Bolamana Hızlı Tren sözü verdiğinde iki kere mutlu olduk.....
Tören sonrası Binlerce insan tören alanından aynı anda çıkmak için hareketlenince ve Polis Basının önündeki kapıyı açmayınca bir kargaşa meydana geldi insanlar basın kapısı önünde sıkıştılar bağırışmalar oldu.
Bu arada gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek çok sıkıldı fenalaştı bir polis memuru olayı fark edince bir şişe suyu Atilla arkadaşımıza verdi Atilla da ağzına cebindeki dil altı Kalp ilacını alarak bir iki dakika içinde biraz rahatladı. Ve bu sıkışık yerden polis kapıyı açınca ezilmekten kurtulduk.
Doğruyu söylemek gerekirse O kalabalıkta ciddi bir panik olsaydı Polisin açmadığı kapının yüzünden orada insanlar ezilir belki de ölümler olabilirdi.Bana sorarsanız da ucuz atlattık . Havaalanımızın yapımında açılışında Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler..
Havaalanı hasretimiz bitti
Şimdi Uçuş zamanı...
Atilla arkadaşım sana da tekrar geçmiş olsun..
25 Haziran 1997 Çarşamba
KARADENİZ 52 GAZETESİ
HAVAALANI için 8 Ton Dinamit Patlatıldı
18 Sene önce 25 Haziran 1997 tarihli Karadeniz 52 Gazetesinde yayınlanan Haber deki Vali Mustafa Malay’ın Havaalanı Mendireği için denize döktüğü bir kamyon taşın sonrası Bu gün Dünyanın Deniz dolgusu ile yapılan en büyük dördüncü Havaalanının açılışının mutluluğunu yaşayacağız . Havaalanımıza ilk inecek olan Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın Uçağını alkışlayacağız. Ordu Havaalanımızın açılışında Bir tarihi mutluluğu hep birlikte yaşayacağız.
Türkiye’mize ve Ordu’muza hayırlı uğurlu olsun.
Bu tarihi anın 18 sene öncesinin nostaljisi için Karadeniz 52 gazetemizin arşivinden bir alıntıyı O anı bizzat yaşayan gören Fotoğraflayan bir gazeteci olarak sizlerle paylaşmak ilk bir kamyon taşın ve düşüncenin Mimarı Ordu Eski Valimiz Mustafa Malayı sevgiyle saygıyla anmak ve emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum.
Gazete haberinin metni şöyle :
“ Hafta sonu beraberinde bazı daire müdürleri ve basın mensuplarıyla birlikte karayoluyla Gülyalı’ya giden Ordu Valisi Mustafa Malay buradaki balıkçı barınağından motora binerek denizden havaalanının dolgusunda kullanılacak taşların elde edileceği Piraziz sınırında bulunan yere ulaştı. Beraberindekilerle birlikte denizden dağda 8 ton dinamitin patlatılarak ilk malzemenin elde edilmesini izleyen Vali Mustafa Malay daha sonra karaya çıkarak alanda inceleme yaptı. Bunun ardından Karayolu ile Gülyalı ilçesindeki Havaalanı mendireğini yapacak olan yüklenici firmanın şantiyesine gelen Vali Mustafa Malay Taş yüklü kamyona çıkarak alkışlar eşliğinde ilk taşları denize döktü. Ardından basın mensuplarına bir açıklama yapan Vali Mustafa Malay her iki ilin ortak katkılarıyla başlatılan Havaalanı mendirek inşaatının kısa zamanda bitirileceğini belirterek bizlerin başlattığı çalışmaların ardından Havaalanımızın hükümet tarafından programa alınması bizi memnun etmiş ve şevkimizi arttırmıştır. Mendireğin yapımının ardından hemen temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Bu törene Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’i de davet etmek için Ankara’ya gideceğiz. Şimdiden Ordu ve Giresun’a hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Havaalanı inşaatının deniz dolgusunda kullanılmak üzere malzeme alınacak dağın dinamitle uçurulması sırasında Ordu G iresun karayolu kısa süre trafiğe kapatıldı . Patlamada karayolunda hiçbir zarar meydana gelmedi karayolu kenarında bulunan bir büfe ile bazı evlerin camları kırıldı.”
VALİ MENDİREĞİ
BİLAL TARANOĞLUNATESLİM ETTİ
Ordu Giresun ortak havaalanı mendireğinin yapımına Ordu Eski Milletvekili Bilal Taranoğlunun evinin tam önünde başlatıldı. Mendirek yapımı için denize ilk taşın Vali Mustafa Malay tarafından dökülmesi öncesi bizzat gidilerek Bilal Taranoğlu’da törene davet edildi. Vali Mustafa Malay Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz Bilal Taranoğlunu evinden alarak beraberce tören alanına geldiler Vali ilk taşı dökerken Taranoğlu’da alkışla destek verdi. Vali Malay’da tören sonrası ayrılırken sayın Taranoğlu’na fahri bir görev verdi.
“Mendirek inşaatımız size emanet” dedi..
RIHTIM İSKELESİ
1950’li yıllarda yapımı tamamlanan Ordu iskelesi günümüze kadar az da olsa Orduya gelen yolcu ve de yük gemilerini, büyük ahşap Pene yük teknelerinin yanaşıp halat bağladıkları yük boşalttıkları yük aldıkları bir iskele olarak görev yapmaktaydı.
İskelenin olmadığı Daha eski yıllarda Ordu’dan özellikle Almanya’ya Hamburg limanına fındık ihracatı yapan Tüccarlarımızın tonlarca fındık yükleri Mıdı Balık Restoranının bulunduğu iskeleden ahşap mavnalarla açıkta demirli olan yük gemilerine küreklerle çekilerek götürülür oradan geminin vinçleri ile geminin ambarlarına yüklenir Fındık ihracatı bu şekilde yapılırdı. Fındık sezonunun ilk fındık yükü giderken renkli kurdelelerle süslenmiş özel bir yarım çuvalda ilk ürün hediye olarak merasimle gemiye çıkartılırdı.
Üniversiteye İstanbul’a gidecek büyüklerimizin yolculukları da büyük iskeleden yolcu motorları ile başlayıp açıkta demirli yolcu gemilerinde son bulurdu.
İskele yapıldığında bu ihraç fındık yükleri kamyonlarla iskeleye gelir yüklemeler iskelenin üzerinden gemilere yine gemilerin vinçleriyle yapılırdı..
Şanslı yolcular da gemilerine iskeleden çıkarlardı.Yolcularımıza iskeleden el sallardık.
Gençliğimizde bizde iskeleden olta avcılığı yapmaya başladık. Yazları gençliğimizin en güzel günleri Rıhtım iskelesinde geçti diyebilirim. Denizde yüzer balık tutar midye çıkartır arkadaşlarla kayalarda pişirir yerdik. Su ihtiyacımızı büyük kayanın dibindeki kaynak sudan giderirdik. Akşam üzeri iskelenin alt tarafında oltayla teke ve deniz solucanı ile Karagöz balıkları yakalardık. Ayrıca İskelede Barbun, istavrit sarıkulak,Kefal ve kapaklı balıkları yakalar evin balık ihtiyacını buradan temin ederdik. Bizle beraber yüzlerce insan aynı şeyi olta avcılığı ile yapardı. İskeleden yaz aylarında oltayla balık yakalamak büyük bir zevkti..
Laf aramızda o yıllarda denizde balıkta çok boldu..
18 yaşımda İskeledeki olta avcılığından sonra Zıpkınla iskelenin altında balık vurmağa başladım. Ordu’da Zıpkınla su altında balık vuran ilk avcı Ekrem Akdeniz ağabeyimizdir. Ekrem ağabi Perşembe radarında çalışırken Othella adlı bir İtalyan teknisyenden sualtı avcılığını öğrenmiş . Othello da Ordu’dan giderken Palet gözlük Şnorkeli’ni satın almış . Daha sonra ağabeyim Yılmaz Engin kara avcılığından sonra sualtı avcılığına merak salmış beraber avlanmışlar üçüncü olarakta ben çantacılıktan sonra uzun yıllar Su altında balık avlamaya başladım. Rıhtımdan Yason’a kadar nerede kaya dibinde balık yuvası var bilirdim.
Belde Otelin olduğu yerde eskilerde mezbahana vardı. Akşam üzeri güneş batarken denize kesimde biriken kanlı suları ve işkembe atıklarını mezbahaneden bırakırlardı. İnanır mısınız hayatımın en büyük paçoz kefallerini orada vururdum. Rıhtımın iskelesinin bükmesinde suyun altında direklerin arasında büyük karagöz balıklarını vururdum akşamları eve sahil yolundan giderken tanıdıklara balık verir kalanını da dağıta dağıta eve götürürdüm. Rahmetli annem kapıyı açınca “ Gene mi Balık” diye kızardı bana.. Çünkü buzdolabı ağzına kadar büyük balıklarla dolardı..
İskelenin en ünlü olta balıkçıları Belediye Nikah memuru Rahmetli Mehmet Acar ile Kuru Nihat ağabeydi. İskelede onlarca oltacı balık avlar temiz havada vakit geçirirler balık ihtiyaçlarını da giderirlerdi.. Askerlik Şubesi eski başkanı Albay Faik Altan da İskelenin müdavim olta balıkçılarından dı. Onunla girişte Parmaklıkların olduğu yerde Geceleri büyük Kofana Lüfer balıkları tutardık. Neydi o günler...
Eskilerdeki bu olta avcılığı günümüze kadar devam ediyor insanlar Yaz akşamları Lükslerini yakıp bazen eşi ile çocuğu ile iskelenin üzerinden olta atıp avlanırlardı. Taki iskele bir firmaya kiraya verilinceye ve yasaklar başlayıncaya kadar... Firmanın ağır paletli vinçleri iskelede büyük hasarlar yaptı iskelenin üzerini dağıttı. Olta avcılarını iskeleye sokmadılar. İskelenin müdavimi Yüzlerce Amatör oltacıyı perişan ettiler.
Yıllar sonra Beklenen Müjdeli haberi Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın ağzından Tribün gazetesi verdi. “ İskeleden Ordu’lu amatör Balıkçıların en iyi şekilde yararlanacağını söylemiş” İşte bu güzel habere şapka çıkartılır..
Teşekkürler Başkan yüzlerce yasaklı Amatör Olta balıkçılarını sevindirdin mutlu
ettin.
GENÇLİĞİMİZİN
BELEDİYE PARKI
Düz mahallede Mehmetçik Parkının bulunduğu yerde çok eskilerde zamanın şartlarına göre düzenlenmiş güzel bir Belediye parkı vardı. Tahta masaların ve tahta sandalyelerin bulunduğu bu park Ordunun içerisinde merkezde oturup çay kahve içebileceğiniz deniz havası alıp dinlenebileceğiniz sayılı güzel yerlerden birisiydi. Şu anda elimde Tansel Eribol’un eski Ordu resimleri arşivinden bir güzel resme bakarak bu yazıya devam etmek istiyorum.
1964-1967 Tarihlerinde Ordu’da Valilik yapan Mustafa Karaer de zamanında var olan Belediye parkından istifade eden zaman zaman arkadaşları ile parka gidip çay kahve içip sohbetler eden halkın içinde olan bir Vali olarak akıllarda kalır ,anılır.
Yaşım gereği o günleri bildiğim içinde O güzel parkla ilgili bir hatırlatma yapmak istiyorum. Düz mahallede Rahmetli Dursun Uzman’ın iki katlı bahçeli evinin bulunduğu yerden Eski Gazi kütüphanesi ve Halkevi’nin bulunduğu yere kadar olan bu park alanında Halk eğitim merkezinin önündeki Çocuk parkındaki salıncaklarda yer bulabilmek için bizden büyüklerimizle ne mücadeleler verirdik.
O zamanların aklımızda kalan güzel Belediye parkında zaman içerisinde şimdilerde neler oldu neler.Eski parkın tam ortalarında yuvarlak bir düzenleme içerisinde Belediyenin bahçıvanının özel yaptığı renk renk Petunya çiçeklerinden oluşan güzel bir çiçek bahçesi olurdu. Etrafında oturma bankoları mevcuttu.Bahçıvan buradaki güzel çiçeklere kimseyi yanaştırmaz çocukları uzak tutar güzelim çiçekleri kimseye elletmezdi ,koparttırmazdı...
Özellikle yaz akşamları insanlar Parkın Gazino kısmında Yani Çay bahçesinde Denize karşı oturur günün yorgunluğunu giderirken günlük sohbetlerini de sıcak çaylarını yudumlayarak yaparlardı. Elimdeki Böyle bir sohbet anının fotoğrafında ön masanın etrafında bakın kimler var .
Ordu eski Valisi Mustafa Karaer yanında Avukat rahmetli Rüstem Çelebi yanında Rahmi Odabaş onun yanında Gazeteci rahmetli Rıza şimşek ve hemen yan masada arkadaşları ile oturan Ticaret Sanayi odası eski sekreteri rahmetli Sıtkı Çebi arka masalarda Gölgelik şemsiye tentelerin altında ailelerle hınca hınç dolu bir park.
Bu güzelim dinlenme yeri parkı zaman içerisinde ne hale getirdik. Tam ortasına bir otopark yerleştirdik. Yine parkın içerisine bir çocuk parkı koyduk ki burada yapılan en güzel işlerden birisidir ama hemen yanına bir tekel büfesi ve bir trafo merkezi icat ettik.. Diğer bir tarafına parkın içerisine bir yelken kulübü yerleştirdik.Zamanla burası gazeteciler Cemiyeti sonrasında ön tarafında geçici olarak Ordu Sanat evi Orsev , Ordu Nikah dairesi ve Zabıta müdürlüğü oldu. Parkın Diğer bir ucuna Bir muhtar evi onun önüne Çay bahçesinin çay ocağını, Parkın bir ucuna Vakıfbank’ın Para çekme diğer bir ucuna Algida dondurma kulübesi ile 50 senelik yazlık açık parkın ortasına da kapalı bir mekan yerleştirerek Parkın kimyasını, doğallığını bozduk. Doğrusunu söylemek gerekirse de Parkın özelliğini bozmayan bir Açıkhava Basın Müzesini de yine buraya koyarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. İnsanlar bu Açıkhava Basın müzesini geziyorlar Ordu’nun Basın tarihi ile ilgili Ordu’nun eski gazetelerini okuyor. Banklarda oturan vatandaşlar büyük kestane ağaçlarının gölgesinde yaz aylarında yine burada dinleniyorlar.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Büyükşehir Belediyemiz aldığı bir kararla bu bölgede Park alanında imar düzenlemesi yapmış ve Belediye Zabıta müdürlüğünün olduğu parsele 6 katlı bir bina için imar değişikliliğine izin vermiş .... Belediye Park alanında Her şey bir yana parkın içerisinde işte bu olacak iş değil.Vatandaşın Park alanına hançer sokmaktır bu..!
Geçmiş olsun mu diyeceğiz..!
Sahillerimize Yeşil alanlarımıza ,Parklarımıza kıymayın efendiler..
VALİ MUSTAFA MALAY
VE HAVAALANIMIZ
Fizibilite ve Projelendirme safhası Ordu Valisi Sami Seçkin zamanında gündeme gelen Ordu Giresun Havaalanı alt yapı çalışmaları yine Ordu eski Valisi Mustafa Malay zamanında devam etmişti.
Mustafa Malay’ın Havaalanı ile ilgili Müjdeli haberini Gazeteci Uğur Gürsoy 25 Mart 1997 tarihli Tribün Gazetesinde Vali “ inandık Başaracağız” dedi başlığı ile vermiş şöyle duyurmuştu.
“ Havaalanının pist uzunluğu 3 bin metre ve Uluslar arası olacak.
Or_Gi Havaalanı DHL Genel Müdürlüğünün ilgi alanına girdi.4000 Metrelik Mendireğin hesapları yapılıyor. Önümüzdeki günlerde ihaleye çıkarılacak Temeli nisan ayının ortasında atılacak.
19 Şubat 1997 Sayılı Karadeniz 52 Gazetemizin manşet haberinde
“ Cumhurbaşkanı Demirel “ Hiçbir gerekçeye gerek yok buna inanıyorum Havaalanı şarttır” diyerek Ordu Havaalanı için umutlarımızı yeşertiyor ve son noktayı koyuyordu.
Vali Mustafa Malay o günlerde “ Bu memleketin nimetlerinden istifade edeceksin , bu güzel hizmetin , bu taşın altına elini sürmeyeceksin katkın olmayacak” diye Ordu’da sembolik bir yardım kampanyası başlatıyor bu Kampanyaya Herkes Mutlaka ve mutlaka katkıda bulunacaktır diye yapılacak Mendirek için Orduda işadamlarından ,esnaftan Kapı kapı gezerek Ordu Halkının da para katkısını sağlıyor.
Vali Mustafa Malay “Top yekün Seferberlik ilan ediyoruz” diye Havaalanı Vakfı Çalışmalarını başlatıyor. Dağı keseriz denizi doldururuz havaalanını yaparız diye de kararlılığını ifade ediyordu .
Bu çalışmaların devam ettiği günlerde Havaalanı için Tespit edilen Gülyalıdaki mendirek için Pirazizin girişindeki taş ocağının dinamitle patlatılması meresimi için Vali Mustafa Malay beraberinde bazı daire müdürleri ,Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz , İşadamı Ergin Karlıbel , OTSO başkanı Ömer Aydın işadamı sanayici İsmet Şenocak Gülyalı Jandarma Komutanı, Ozan Baba ve Basın Mensupları arkadaşlar ile Gülyalı balıkçı barınağında Büyük balıkçı teknelerine bindik. Bir zaman sonra Pirazizin girişindeki Eski taş ocağının çok açıklarında bir yerde denizde motorları durdurduk . Kara trafiğinde Jandarma ve Trafik yetkilileri durdurdu. Balıkçı Teknelerdeki Televizyoncular gazeteciler bu tarihi patlama anını tespit etmek için Kameralarının ayarlarını dağa göre yaptılar bir sessizlik sonrası büyük bir dinamit patlama sonrası sonrası dağın büyük bir bölümü ayrılarak kaydı o anı tespit ettik. Ama üzerimizden geçip 3-4 yüz metre açığımızda denize düşen kocaman kaya parçalarının tehlikesini de denizde atlattık.Gazeteci Erol Karaer’de patlama anını diğer tekneden tespit eden gazeteci arkadaşımızdı..
O gün Piraziz’de Havaalanına taş alabilmek için dağda 8 ton dinamit patlatılmıştı.
Büyük patlama sonrası teknelerle geriye döndük karaya çıktık . Vali Malay ve beraberindekiler patlatılan taş ocağında bir süre inceleme yaptılar sonrasında Önceden belirlenen Kaymakamlık binasının karşısındaki yere geldik bir zaman sonra Karayollarının sarı büyük damperli kamyonları Taş ocağından getirdikleri taşlarla deniz kenarına geldiler . Mendireğin başlangıç noktasında Denize ilk kamyon taşı Mustafa Malay kamyona çıkarak ve aracın damperini kaldırıp alkışlarla denize ilk bir kamyon taşı döktü. Zaman içerisinde diğer kamyonlarda yüklerini denize bıraktılar .
Ordu Valisi Mustafa Malay’ın Ordu halkına güvenerek yola çıkıp Gülyalı bölgesinde
Denizin doldurularak Havaalanı yapım projesi ilk meyvesini vermiş ve Heyecandan Uykularım kaçıyor dediği Havaalanının ilk startını gerçekleştirmişti
Ordu ve Giresun valilerinin ortak aldığı kararlarla ve Gülyalı’da denize dökülen ilk taşlar sonrası Türkiye’de denizin doldurulması ile yapılan Uluslar arası Hava alanı 22 Mayısta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Milletvekillerinin katılacağı bir törenle resmen açılmış olacak. Havaalanına inecek ilk uçaktan Devlet erkanı inecek Kısmet olursa bu merasimi de izleyeceğim.
Avrupa’da ve Türkiye’de tek Deniz dolgusu ile yapılan Ordu Giresun Havaalanı için Vali Mustafa Malay’ın denize döktüğü ilk taştan doğan Havaalanına inecek ilk uçağı sevinçle karşılayacağız.
Umut ederim bu büyük projeye emek veren Ordu eski Valisi Mustafa Malay ile Giresun eski Valisi İbrahim Şahin’de bu merasime davet edilirler.
Bir Ordu’lu olarak Havaalanı projesine emeği geçen, katkısı olan herkesi sevgiyle ve saygıyla anacağız.
Teşekkürler sizleri unutmayacağız...
Havaalanından sonra Çevre yolu Ordu’muzun çehresini değiştirecek daha da gelişmesinde büyümesinde büyük katkılar sağlayacaktır. Yaşayanlar bu farklılığı Ordu’muzun daha da gelişmesiyle göreceklerdir..
Dünyada deniz dolgusu ile yapılan 3. büyük Havaalanımız 22 Mayıs 2015 te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ordu’ya ilk yolculuğu ile tarifeli uçuşlara açılacaktır.
Havaalanımız
Türkiye’mize , Ordu’muza Hayırlı olsun
BELEDİYE ANONSÇUSU.!
2 Mayıs Cumartesi günü Perşembe Belediyesince Kent meydanının yeni düzenlemesinin töreninde Perşembe Belediye meydanının açılışı merasimi vardı.
Belediyenin önündeki Meydan düzenlemesi bayraklarla balonlarla Başbakan yardımcısı Ordu Milletvekili 1. sıra adayları Numan Kurtulmuş, Oktay Çanak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ın büyük Bez afişleri ile süslenmiş. Tören için gelen Vatandaşlar kendilerine ayrılan sandalyelere kadınlı erkekli oturmuşlar tören saatini bekliyorlar.
Ordu Büyükşehir Belediyesinin Mehter takımı Çaldıkları Mehter marşları ile gelen misafirleri şenlendirmeye çalışıyorlar. Gençler misafirlere AK Partinin şapkalarından,bayraklarından ve broşürlerinden dağıtıyorlar. Törenin başlama saatinde Partinin anonsçusu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın tören alanına geldiğini anons ediyor iki metre arkasında Aynı meydana gelen Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş’ın aynı tören alanına geldiğini anons etmiyor..!
Bu garip ikilemi anlamakta zorluk çekiyor insanlar yoksa protokol listesi böylemi icap ediyor onu da bilmiyorum ama bu anonsta bir gariplik olduğu kesin çünkü devamlı böyle oluyor.Uzayan zaman içerisinde Kafalarına taktıkları şapkaları ceplerine koyan bazı misafirler törenin neden başlamadığını soruyorlar bende Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş gelmeden tören merasimi başlamaz diyorum yanımdakilere . Bir müddet sonra Anonsçu Başbakan yardımcımız Ordu 1. Sıra Milletvekili adayımız sayın Numan Kurtulmuş Ordu’dan çıkmış ilçemize hareket etmiş anonsunu yapıyor Kent meydanında bir hareketlilik oluyor. Bir zaman sonra da Belediyenin önünde bir hareketlilik oluyor Havai Fişekler patlıyor (Gündüz havai fişek neden atılır bilinmez ama !!!) Sis bombaları atılıyor ve dumanlar içerisinde beklenen misafir Kurtulmuş ve Ordu Valisi Balkanlıoğlu Kent meydanına alkışlarla geliyor Başbakan yardımcısı ve milletvekili adayı Numan Kurtulmuş misafirlerin protokoldekilerin ellerini sıkıyor törene gelen vatandaşları selamlıyor eşi ile birlikte protokoldeki yerine oturuyor.
Yine bir anons sonrası Büyükşehir Mehteran takımı Fatih marşı ile töreni başlatıyor.. Gazeteci Atilla Şimşek ön taraflardan alması gereken fotoğrafları çekiyor benim olduğum yeri telefonla tespit ettikten sonra yanıma geliyor Numan Kurtulmuşun konuşması sonrası yeniden düzenlenen Perşembe Kent Meydanından ayrılıp gazeteye geliyoruz.
Ertesi gün Tribün gazetesi fotoğraflı haberinde manşetten “ Perşembe Kazandı” diye yazıyor. Benim aklımda ise tören alanında Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz la birlikte Kent meydanındaki törene gelen ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’dan sonra anons edilmeyen Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş kalıyor...
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
İlin veya ilçenin sivil Toplum Kuruluşlarının Çevreye duyarlılığı bulunduğu bölgenin Sosyal yaşantısında çok önemli bir yeri vardır. Bunun en güzel örneğini 24 Eylül 1994 de Ordu Halkı olarak Sahil Yolumuzun bozulmaması konusunda bizzat yaşadık ve gördük.
Samsun Sarp Karadeniz sahil yolu üzerinde yapılan Karayollarının çift yol genişletme çalışmalarında Ordu Sivil Toplum Kuruluşlarının Ordu Sahil yolumuzun özellikle Rıhtım iskelesi ve Bülbül deresi arasındaki Kumsalımızın ve sahil yolumuzun bozulmaması konusunda aldıkları müşterek tutarlı davranışları ve onurlu direnişleri sayesinde Şehrin en önemli Kordon boyumuzun bozulmamasına neden olmuştur.
Piraziz Bulancak Giresun yolundaki tahribat sonrası Sarp sınır kapısına kadar devam eden sahillerin büyük kayalarla doldurularak yapılan yol çalışmaları bir çok yerde yerleşim alanlarının yolun altında kalmasına sebep olmuş yerleşim yerlerinin önünde kayalardan set duvar örülmüş Şehirlerin veya ilçelerin denizle ilişkileri kesilmiştir. Giresun’dan sonra binlerce yıllık doğa harikası koylar kayalarla doldurtmuş doğanın güzelliği teknolojiye yenik düşmüştür.
Ordu Şehri Sahil yolunun bozulmamasını aldıkları ortak kararla Sivil Toplum Kuruluşlarının onurlu direniş kararlarına ve Ordu Halkının duyarlılığına borçludur.
Şimdilerde Karadeniz’de Samsun sarp sınır kapısı arası yolculuk yapan insanlar bu manzarayı her zaman görebilirler. Ordu Halkı Cumhuriyet tarihinde Rusumat Gemisi olayından sonra ikinci en büyük kararlı beraberliğini Ordu Sahil yolunun bozulmaması için yaptığı birlik yürüyüşünde göstermiştir. Ordu Gazeteciler Derneğinin Televizyon ve Radyoların ve de Mahalli Gazetelerin Sivil Toplum Kuruluşlarının Sahil yolumuzun bozulmaması yönünde aldığı müşterek kararlar Ortak harekette çok önemli yer almıştır..
İyi ki de yürümüşüz ..!
İyi güzelde bunları neden yazdım.
Ordu Civil deresi ve Melet ırmağı arasında Ordu Halkının gezi ve yürüyüş alanı için yapılan Kıyı sahil düzenlemesinde kıyı kenar çizgisi ürerinde yapılan ve halkın tepki gösterdiği bir özel Yağlıcı İnşaat çirkinliğine Sivil toplum kuruluşlarından Ordu Mimarlar Odası ve Ordu Çevre Derneğinden haklı tepkiler geldi.
Mimarlar Odası ve Ordu Çevre Derneği Başkanları Mehmet Özçelik ve Sevgi Aydın Ordu Gazeteciler Cemiyetinde Yaptıkları Basın açıklamasında Ordu Büyükşehir Belediyesinin bir tarafta Kıyı kenar çizgisini ihlal eden yapıları yıktırıp sahili halka açarken ve bu kararla vatandaşlardan olumlu tepkiler alırken Yine kıyı kenar çizgisi üzerinde halkın tepkisini alan bir yapıya özel izin verdiklerini belirterek umut ediyoruz Büyükşehir Belediyemiz bu kararını yeniden gözden geçirir dediler..
Şimdi Kıyı düzenlemesi içerisindeki Kıyı Kenar Çizgisi ihlaline Kent Konseyi Başkanının da aynı hassasiyeti göstermesini istesek çok şey mi istemiş oluruz diye de düşünmüyor değiliz. Burada yaşıyoruz Yaşadığımız şehre sahip çıkalım. Ordu’muza Yapılan güzellikleri her zaman alkışlarız yanlışlıklara da Belediyemizin,Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da gerekli hassasiyeti göstermesini toplum olarak bekliyoruz.
Turizm mastır planı içerisinde bir güzel mahallemiz Turnasuyu’n da Parsellerin ortasında Deniz kenarında Bir ticari kum dağı var ki Belediyeler üzeri bir güç. Çok yakında hizmete girecek 4-5 kilometre ilerisinde ki Havaalanımız dan Ordumuza gelecek Turistleri Mısır Piramitlerini andıran Kum Dağını gösterip başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz harika özel Kum Tepelerimiz diyebileceğimiz bir gariplik varken, Aşkale Çimentoya tahsis edilen Turnasuyundaki güzelim yeşil dağımızda Boztepeden sonra eteğinden Turnasuyu deremizin aktığı, gururla takdim edebileceğimiz Kel tepemiz diyerek tanıtımını yapacağız sanırım.
İleriki zamanlarda Şehrin içerisinde seyir terası olabilecek Doğal güzelliklerimizi sahillerimizi koruyabilmemiz için Sivil Toplum kuruluşlarımıza çok ciddi ihtiyacımız var.
Turnasuyu muhtarlığı ve halkı tepkisini gösterdi Yeşil Dağına sahip çıktı gerekli şikayetlerini yaptı ve olayı mahkemeye taşıdı.
Bu Şehir Bizim, Başka Ordu yok..!
GÜNAYDIN DERLER ..!
Anadolu’da Mahalli gazete çıkartmak gerçekten çok zor ve zahmetli bir iş. Mahalli gazeteler o ilin veya ilçenin gözü kulağı bir yerde arşivi konumunda olan belgeseli niteliğindedir. Ordu’muzun basın tarihi ne baktığınızda veya araştırdığınızda Gazeteci büyüklerimizin çıkarttığı yayınladığı gazeteler sayesinde Ordumuz hakkında geçmişle ilgili bilgi sahibi olursunuz Şehrin gelişmişliğini veya geri kalmışlığı hakkında , şehri yönetenler hakkında bilgi sahibi olursunuz. Gazetenizin arşivlerini muhafaza ettiğiniz sürece veya gazeteniz şehir kütüphanenizce veya Milli kütüphanede muhafaza edildiği sürece bu gazete kağıdına basılmış belge ve bilgiler kaybolmaz .
Ordu’muzda şu anda yayınlanmakta olan gazeteler arısında 49 senedir yayın hayatına Günlük olarak devam eden gazetemiz Tribün geçtiğimiz günlerde 49. yaş gününü Okuyucularıyla özel bir sayıda kutladı. Bu gazete yayın hayatına49 yıl önce Ordu Sesi adıyla başladığında Mürettiplerin El Kumpasına tek tek kavaletlerden dizdiği harflerden oluşan satırları kumpaslardan alınıp kalıp ustalarınca sayfalara yerleştirilir ilk baskıda tashih kontrolü yapıldıktan sonra Ordu Sesi gazetesinin 1910 tarihli Frankental baskı makinesine tek tek elle verilen sayfalar basılır makinenin arkasında kurumaya bırakılır bir müddet sonra diğer tarafı basılırdı.
Bir zaman sonra gazeteler katlanır dağıtıcılar tarafından bir ertesi gün abone ve okuyucusuna bırakılır her gün bu sistem365 gün Pazar günleri hariç tekrar edilirdi.Zaman içerisinde elle dizilen elle basılan gazetelerin haberleri Entertaype makinelerde antimuanlı kurşun satır dökümlü olarak sayfalarda yerini aldı. Otomatik baskı makineler elle sallamalı makinelerin önüne geçti.Anadolu basını sistem değiştirmek zamana uymak zorunda kaldı, Ekonomiye dayalı Ofset makineler ve bilgisayar dizgisi ne geçmek zorunda kalan Anadolu basını ayakta kalabilmek için zor ekonomik koşullarda teknolojik tercihle , Gazete matbaalarında Değişim yapmak zorunda kaldı.
Böylece yıllar sonra Anadolu’da gazetelerde Tipo devri bitti Ofset devri başladı. 20 Nisan 1962 senesinde Binbaşı Rütbesiyle emekli olan ve memleketi Ordu’ya yerleşen Rahmetli Rıza Şimşek’in yazı işleri müdürlüğü ve Baş yazarlığını yaptığı Ordu Sesi Gazetesi ile Bu evreleri geçiren sonradan Tribün gazetesi olarak yayın hayatına devam eden Oğul Atilla Şimşek’le bu zor devreleri aşarak günlük çıkan bu gazete öncü aşamalarından sonra Renkli Ofset baskısıyla 49. yılına girdi .
Nice Yıllara Atilla arkadaşım.
20 Nisan 2015 Pazartesi günü Gazetesi Tribünle 49. yılını dostlarının ve Okuyucularının Tebrik telefonları ve çiçekleriyle kutlayan Atilla Şimşek’in Gazete bürosunda 5 gün sonra çaylarımızı yudumlayıp sohbet edip otururken 25 Nisan da bir genç itina ile tuttuğu bir güzel Çiçek buketini gazeteye getirdi. Bu güzel çiçeği gönderen Büyükşehir Belediye başkanı Enver Yılmaz’ın kartını görünce Arkadaşım meslektaşım Atilla Şimşek’e Günaydın demekten kendimi alamadım.! Beş gün gecikmeli gelen Başkanın çiçeği için bu ne hız dedim. 27 Nisan Pazartesi tekrar Atilla arkadaşın bürosuna uğradım Gazeteci Can Acar arkadaşım bu defa postayla yeni gelen Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz imzalı bir kutlama mesajını uzattı . 49.yayın hayatına giren Tribün gazetesi için başkan Enver Yılmaz’ın bir yıl sonrasını kutlayan 50.yıl ! için iyi dilekleri şöyleydi.
“ Gazetenizin 50. yayın hayatına girmesi dolayısıyla Şahsınızı ve çalışanlarınızı kutlarım.” Tribün gazetesinin 49 yıldır basın sektöründeki yenilikleri uygulayarak ve ileri teknolojiyi kullanarak okurlarına iyi bir gazete sunma yolundaki çaba ve gayretleri ise taktire şayandır.”
Büyükşehir Belediyesinin Basın Müdürünün dikkat etmesi gereken bu önemli tarih ayrıntılarını Başkana imzalatıp 7 gün gecikmeli teslimini yaptığı işi ciddiye almadığının göstergesidir. Başkanın Basın Müdürü arkadaşa Valilik Basın Müdürü Vedat Öz’den Protokol yazışma kurallarının zamanlaması hakkında bilgi edinmesini öneririm.
Ayrıca Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’e yanlış tarihler üzerine yazışma hatası yaptıran Enver Yılmaz başkanın Basın müdürü kim diye sordum.
ODÜ’DE
N’OLCAK ŞİMDİ ?.
20 Nisan 2015 te yapılacak ODÜ Ordu Üniversitesi Rektörlük seçimi için Üniversitemizin Öğretim üyeleri oylarını kullanacak, Adaylıklarını açıklayan Rektör adaylarından sandıktan çıkacak ilk 6 isim YÖK’e bildirilecek YÖK bu 6 adayı 3 isime indirecek 3 Rektör adayının ismini Cumhurbaşkanına takdim edecek Cumhurbaşkanı da bu 3 isimden birisini Rektör olarak atayacak.
Bu şu anlama geliyor İstanbul Üniversitesindeki Rektör seçiminde Prof. Dr Raşit Tükel 1202 oy almasına rağmen 908 oy alan Prof Dr Mahmut Ak İstanbul Üniversitesine Rektör atandı. Sandık kurup Yapılan seçimlerin de bir anlamı olmuyor.
Gelelim bizi ilgilendiren Ordu Üniversitemize .. 15 Nisan 2011 Cuma günü Ordu Sağlık Yüksek okulunda ki seçimde 129 öğretim üyesinin oy kullandığı sandıktan Prof Dr Haluk Kefelioğlu 56. Prof Dr Tarık Yarılgaç 52 Prof Dr Hulusi Gürel 15 oy almışlar 52 Oy alan Tarık Yarılgaç’ı Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ordu Üniversitesine Rektör olarak atamıştı.
20 Nisan2015 Rektör Seçimleri sonrası ODÜ’nün yeni rektörü kim olacak hep birlikte göreceğiz.
Yaklaşık 310 Öğretim görevlisinin oy kullanacağı 20 Nisan ODÜ Rektörlük seçimlerine adaylıklarını koyan adaylardan Prof Dr.İsmail Doğan Prof Dr.Tayfun Aşkın, Prof Dr.Ali Ayyıldız . Yaptıkları açıklamalarda Rektör Tarık yarılgaç ve ekibinin Üniversiteyi iyi yönetemediği görüşlerini açık ve net bir biçimde ifade ediyorlar ..
Bütün bunlar ve diğer unsurlar bir araya geldiğinde yeni Rektör adayları Üniversitemizin dört yılda birlikte kurulduğumuz diğer üniversitelerden çok geri kaldığını Şehirden tamamen koptuğunu ve Üniversitemizin şehrimizin artık bir dört yıl daha sayın Rektör Prof Dr. Tarık Yarılgaç ve yönetiminin uyguladıkları yönetim anlayışına tahammülü olmadığını söylemiştik diyorlar.. Cesur Yürekli öğretim üyesi İsmail Doğan. Üniversitedeki Paralel yapının durumunu şöyle anlatıyor ve Ciddi bir ithamda bulunuyor.
“Ordu Üniversitesinde kadrolaşmış olan bu yapının yaklaşık 58 elemanı net olarak bilinmektedir. Ancak bu sayı 70’e kadar çıkabilir.Bu sayının % 60’ı akademik kadrodur.
Açıkça deşifre olanlar (ki bunların bazılarının yakın akrabaları doğrudan Pensilvanya’da ikamet etmektedir) mümkün olduğunca gözden uzakta durmayı tercih etmektedirler.
ODÜ Öğretim üyesi Cesur Yürekli Prof Dr. İsmail Doğan hocamızın ve diğer Prof adayların açıklamalarını okudukça Üniversitemizin halinin içler acısı olduğunu düşünüyoruz.
Prof Dr İsmail Doğan açıklamasının sonunda
Adaylar arasında birleşme çekilme söz konusu mu diye devam ediyor .
Mevcut Rektör Prof Dr.Tarık Yarılgaç ve mevcut yönetimin Dekanları olan adaylar Prof Dr.Turan Karadenizin ve üniversite dışından aday Prof Dr. Yavuz Ünal zaten aynı zihniyetin adayıdır. Bu sayın adaylarla ne yönetim anlayışı ne de destek aldığımız düşüncelerin, yapıların ortak olması söz konusu değildir.
Diğer adaylar sayın Prof Dr Tayfun Aşkın ve sayın Prof Dr.Ali Ayyıldız ile merhabamız dostluklarımız ,ilkeler bazında ortaklıklarımız bulunmaktadır.
En önemli ortak noktamız Ordu Üniversitesine layıkıyla hizmet etme endişesidir.
Zaman zaman birlikte yemek ve çay içmelerimizde birbirimizle istişarelerde görüş alış verişinde de bulunmaktayız, yeter ki üniversitemiz kazansın demekteyiz.
Ancak birimizin diğeri lehine adaylıktan çekilmesi söz konusu değildir.Ben Prof.Dr İsmail Doğan Prof Dr Tayfun Aşkın ve Prof Dr Ali Ayyıldız ayrı ayrı seçimlere girmekteyiz. Dostane ,aynı yolda hizmet anlayışı taşımaktayız.
Bizim bu hoşgörü dostluk ,devlete hizmet anlayışımızın ilk önce üniversitemiz öğretim üyelerince görülüp gönüllerinden geçen adayı sandık başına varınca destekleyeceklerini ve teamülün de devlet büyüklerince taktir edileceğine inancım vardır.
Durum öğretim üyelerine, kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Prof,Dr, İsmail Doğan
AH TIP FAKÜLTEMİZ,
HASTENEMİZ AHHH ..!!!
Üniversitelerin En önemli Fakültelerinin başında Kuşkusuz Tıp Fakültesi ve Hastaneleri gelmektedir. Üniversitemizin halen Tıp Fakültesi Hastanesinin ne yeri ne binası mevcuttur. Bu konudaki Rektörlüğün açıklamaları ise temel fıkraları gibi olmaktadır. SSK Hastanesinden dönme Tıp Fakültesi Araştırma hastanesinin konumu ve kapasitesi ortadadır. Giresun Üniversitesi bu işi halletmişken biz nal toplar duruma gelmişiz.
Ziraat Fakültesi nin Elemanları Tıp Fakültesi konusunda ne kadar donanımlıdır bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey varsa Rektör adayları arasında Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim dalı Öğretim üyesi Prof Dr. Ali Ayyıldız gibi Üniversitemizi her alanda kucaklayacak sorunlarını çözebilecek Üniversitemizi yüceltecek değerli saygın bir Prof Dr öğretim üyesi Hocamız var.
x..x..x..x..x
Ayrıca üniversitemizin Rektör Adayı profesörlerin ODÜde ki Paralel Yapı ile ilgili ciddi iddialarına gelince
Yetkililerimiz ne düşünüyor onu da kamuoyu merak ediyor.
ORSEV’Lİ TİYATRO
GECELERİ
Ordu sanat Evi ORSEV kuruluşu 1991 senesinden günümüze Ordu’muzda OBKT’den sonra Kültür ve Sanat etkinliklerinde imzasını atmış kendisini sanat adına ispatlamış bir sivil toplum kuruluşudur.
Kuruluşundan bu güne kadar değerli Sanat yönetmenlerince sahneye konan Ordumuza Sanat adına güzellikler getiren ORSEV’in son oyunu Turgut Özakman’ın yazdığı Yönetmenliğini V.Yasin Akyüz’ün yaptığı Resimli Osmanlı Tarihi adlı Müzikal 2 Perdelik oyunu Atatürk Kültür Merkezi salonundaki Gala gecesiyle Tiyatro sever Ordu’lularla buluştu alkışlarla ve beğeni ile izlendi.
ODÜ MSSF Tiyatro Bölümü ASD Başkanı Öğr görevlisi V.Yasin Akyüz’ün Yönettiği Ordu Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğrencilerinin Sahnelediği Müzikal Oyun’u Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Protokol üyeleri ve Tiyatro sever Ordulular zevkle izlediler. T.C Kültür Bakanlığının maddi katkılarıyla ve ODÜ Tiyatro bölümü gençlerinin sahnelediği oyun Resimli Osmanlı Tarihi Müzikali gerçekten görülmeğe değer.
Oyun bittiğinde alkışlarla sahneye gelen ÖDÜ’nün başarılı sanat yönetmeni V.Yasin Akyüz ve ODÜ’lü genç öğrenciler tiyatro severlerin uzun alkışlarıyla Tiyatro severleri ve Protokolü selamladılar .
Sahneye davet edilen Orsev’in güler yüzlü çalışkan Başkanı Sevinç Özel Sanatevi Orsev hakkında kısa bilgi verdi Orsev’i anlattı Protokole ve Tiyatro severlere teşekkür etti.
Sanatçılara çiçek vermek ve tebrik etmek için sahneye çıkan Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Doğuda görev yaptığı zamanlarla ilgili Doğulu şivesi ile anlattığı bir anekdot la sanatçı yönünde gösterdi. Zaman zaman Valimizin esprili anlatımlarını dinliyorduk. Tiyatro Sahnesinde Samimi bir ortamda Doğulu şivesi ile güzel anlatımındaki ifadeleri alkışlanacak kadar espriliydi ve güzeldi..
Gecenin ilerleyen dakikalarında Turgut Özakman’ın yazdığı Orsev ve Ordu Üniversitesi işbirliği ile ODÜ Tiyatro bölümü ASD Başkanı Öğretim görevlisi V.Yasin Akyüz’ün Başarılı yönetiminde Sanatçı öğrencilerinin de başarıyla sahnelediği Resimli Osmanlı Tarihi Müzikli Komedi oyununu izleyen Tiyatro severler Atatürk Kültür Merkezinden güzel bir oyun seyretmenin mutluluğu ile ayrıldılar..
Teşekkürle ORSEV
Teşekkürler Üniversitemizin Tiyatro bölümünün değerli Yönetmeni ve değerli gençleri . İyi ki varsınız.
Bu kez sanata
Alkışlarımız sizin için...
DOĞALGAZ İŞKENCESİ ..!
Enerji eski Bakanımız Hemşerimiz M.Hilmi Güler’in büyük katkılarıyla Ordu için tasarlanan ve Bakanlığı döneminde Sivas üzerinden ,Çambaşı yaylasından 950 Tır yükü Doğalgaz borusu döşenerek Ordu’ya getiriler Doğalgaz hizmeti bazı mahalleler de insanların yüzünü güldürürken şehrin en eski mahallesi Aziziye ve Zaferi Milli Mahallelerinde adeta kabusu, işkencesi oldu.
Özellikle Kışın mahallelerde Kalorifer ve sobalardan yanan kömür dumanından nefes almakta zorlanan insanlarımız Kömür kokusu ve zararlı partiküller sayesinde Ordu’nun üzerine çökerek nefes almayı bile güçleştiren pis havadan bazı mahallelerimiz kurtulurken Doğalgaz hizmeti bir türlü gitmeyen mahalleler bu kışı da söylenerek geçirmiş sayılır..!
Şahincili mahallesinin yüksek kesimlerinde Fındık bahçelerinin içindeki binalara bile giden Doğalgaz hizmeti Nedendir bilinmez şehrin ortasındaki en eski mahallemiz Zaferi milli mahallesinde ışımıyor .
Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek’le birlikte randevu alarak Büyük şehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ı makamında ziyaret ettik. Bir müddet sohbet ettikten sonra Bir türlü Doğalgaz hizmetinin gelemediği Zaferi Milli Mahallesinin akıbetini sorduk . Mahalleli olarak Apartmanımızın önündeki caddenin 25 Metre altımızda 30 metre üzerimizdeki binalarda Doğalğaz olduğu halde mahalleye binamıza doğalgaz gelecek diye saf saf bekliyoruz. Bu arada eski Valimiz’in telefon torpilli ile Düzmahallede ki iki apartmana bir Pazar günü özel Doğalgaz hattının çekildiğini de biliyoruz. Başkan Enver Yılmaz da Gaz şirketinin köstebek yuvası gibi açıp bıraktıkları ve eştikleri çukurlardan şikayetçi ki 2015 ten sonra Ordu merkezden çıkacaklar deyip OSKİ Genel Müdür Yardımcısı Suat Olgun’u çağırdı Zaferi Milli Mahallesinde Doğalgaz çalışmalarına ne zaman başlayacaklar öğren bana bilgi ver diye talimat verdi. Suat Bey benimde telefon numaramı aldı. Doğalgaz firması ile Görüşme sonrası Beni de arayacak Zaferi Milli Mahallesinin Doğalgaz konusundaki akıbetinin bilgisi için arayacaktı.
Beklemedeyiz..!
Başkanın talimatı böyleydi de ne arayan var nede soran..! Suat Olgun bey çok meşgul olmalı sanırım.
Bu arada Şahincili Mahallesi Dr. Fahrettin Önsel Caddesi 563 Nolu sokakta ki Doğalgaz çalışması için cadde üzerinde 5 ay önce açılan çukurun ne zaman kapanacağını da mahalle sakinleri merakla bekliyor. Özellikle doğalgazın geçtiği yüksek kesimlerin hizmet durumu bu. Zaferi Milli Mahallesi Ordu’nun en eski yerleşim yerlerinden birisi ve bu bölgede iki katlı eski evler çoğunlukta. Buralardan fazla doğalgaz abonesi çıkmaz diye mi düşünülüyor acaba..
Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’dan Mahalleli olarak bir ricamız var
Mahalledeki insanlarımız bu sıkıntıyı hiç hak etmiyor..
Zaferimilli Mahallesine çektirilen bu Doğalgaz işkencesi bitsin artık.!.
KARADENİZ COŞTU…
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prf.Dr Turan Karadeniz “Üniversite ile Kentin Bütünleşmesi için Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne aday olduğunu açıklamış..
Turan Karadeniz 19 Yıldır bölgede Akademik Çalışma yaptığını da vurgulayarak destek istemiş.. Karadeniz açıklamasına söyle devam etmiş.
Devletin işleyişine müdahale eden ve Paralel Devlet diye nitelendirilen ,Devletin bilinen işleyişini aksatmaya çalışan Milli iradenin seçtiği kişiler dışında yetki kullanmaya kalkışan bu uğurda çaba sarf eden Paralel Yapıya kanun ve yönetmelikler dışında hareket eden hiçbir oluşuma asla izin verilmeyecektir.
Paralel Yapının Üniversitemizde barınmasına ,kadrolaşmasına katiyen müsaade edilmeyecektir . diyerek de görüşlerini belirten
Dekan Prof Dr Turan Karadenizin yaptığı çalışmaların tamamını bilmemiz mümkün değil ama Gölköy ilçemizde Avrupa birliği fonundan uygulamadıkları bir proje için Gazeteciler Cemiyetine maille gönderilen ve Para aldıklarına dair bazı evrakları temin eden Başkan Recep Aydın’la birlikte Gazeteci Atilla Şimşek ve ben randevu alarak Ziraat Fakültesi Dekanı Turan Karadeniz’i makamında ziyaret ettik.
Cemiyet Başkanımız Recep Aydın elindeki bazı evraklar da Prof Turan Karadeniz ve bazı arkadaşları Gölköy ilçemizde bölge çiftçilerine Çiftçi Eğitimi ile ilgili bir seminer yapmaları gerektiğini ve bu toplantı gerçekleşmediği halde yapılmış gibi gösterilip Avrupa Birliği Eğitim Fonu Projesinden para aldıklarına dair bu evrakların doğru olup olmadıklarının bilgisini sorduk. Dekan Turan Karadeniz bu ziyaretten ve sorulan sorudan hiç memnun olmamıştı. Evrakları aldı geçmiş zaman oldu bir inceleyeyim ben sizi ararım görüşürüz dedi.
Aradan aylar geçti Dekan Turan Karadeniz başkan Recep Aydın’ı arayıp görüşecek diye bekliyoruz.
Gazetecilerle Dekan Karadeniz’in Üniversitedeki Ofisinde yaptığımız görüşmemizden aylar geçti. Gazetemizde Turan Karadeniz in Nisan ayında yapılacak Rektörlük seçimlerinde Aday olacağını ve Projelerini okuduğumda bize verdiği ve yerine getirmediği veya getiremediği ODÜ Ziraat Fakültesi Dekan’ının “İNCELEME” sözü geldi aklıma..
Avrupa Birliği Projesinde Rektörün Koordinatörlük yaptığı projede Gölköy’de evrak düzenleyerek Hak etmediğiniz ve Çiftçiye vermediğiniz seminer için Çiftçi Eğitimi Parasını Avrupa Birliğinden aldınız mı ..almadınız mı..!
“ İşte Bütün Mesele Bu..!”
Biz halen beklemedeyiz.
Ayrıca Rektörlük için adaylık açıklamanızda “ Üniversitemizin Şeffaf ve katılımcı bir yönetime kavuşması için çalışacağım” demişsiniz . İşte bu görüşünüze katılmamamız da mümkün değil.
Cemiyet Başkanımız Recep Aydın’a ve sizi ziyarete gelen gazetecilere verdiğiniz “İnceleme” sözünüzü yerine getiriniz Şeffaflık başlasın.
DEVLET HASTANEMİZDEN
RANDEVU
Bu sıralar da Devlet Hastanemizde tabiri yerinde ise Mesai saatleri içerisinde hani derler ya İğne atsan yere düşmüyor. Aynen öyle...
Hastanenin Koridorları Pazartesinden Cumaya hınca hınç hasta dolu. Herkes hasta Doktoruna muayene olabilmek için sıra bekliyor . Acillere ise gün 24 saat gelenin gidenin hesabı belli değil...
Bütün Polikliniklerin koridorları hasta dolu herkes ayakta oturmaya yer bulabilenler şanslı hastalar. Yaşlısı genci Herkes hasta. Randevu almadan sıra alıp Hastanede ilgili doktorunuza ulaşmak gerçekten çok zor. Bu hastane manzaralarını bildiğimiz için İnternetten bir gün önceden Randevu talebimiz oldu ve Perşembe günü Sabah 10.10 için Randevu alabildik . Ve ertesi gün randevu saatimizden yarım saat kadar önce Hastaneye giderek 1 Nolu Göz polikliniğinin önünde bekleşmeye başladık. Üst Kat salonu ana baba günü gibi herkes doktorunun kapının üzerindeki Hasta kabul Panosunu üzerinde ki ışıklı elektronik panoda isminin yazılmasını yani sırasını bekliyor.
İyi güzelde Randevu alarak gittiğimiz doktorumuzun kapısında “Heyet Günü” yazılı yani Perşembe günü Muayene yok. Doktorumuz Yok Muayene de yok. Randevu merkezinin yaptığı bir yanlışlık yüzünden Polikliniğin önünde saf saf bekliyorum.
Randevu merkezini tekrar internetten arıyoruz bir yanlış anlaşılma olmuş bu kez Cuma günü aynı saate yeniden Randevu alıyoruz. Ertesi gün aynı saatte yine Hastaneye geliyorum bu seferde salon yine tıklım tıklım kalabalık. . Psikiyatri bölümünün de bulunduğu küçük salonda Değil oturmaya ayakta durmaya bile yer yok insanlar sıkıntılı hastalar merdiven basamaklarında . Saat 9.55 kapıyı vurup odaya giriyorum sekreter hanıma Perşembe günkü yanlış verilen Randevu olayını anlatıyorum. Doktor bey Heyet gününde idi deyip Randevu merkezini arıyor .Burada bir hastamız var Heyet gününde randevu vermişsiniz diyerek geçiştiriyor. Bu sefer odadan dışarıya çıkıp ikinci kez aldığım Randevu saatimizi beklemeğe başlıyorum. Randevu Saatim geldiğinde Işıklı Hasta kabul panosunda ismim yazdığında doktorumum huzuruna çıkıp derdimi anlatmağa çalışıyorum.
Somali’ler kadar hasta değerimiz yok.. Doktorlarımızı Onların ayaklarına kadar gönderiyorlar . Bize doğru dürüst Randevu vermeyi bile beceremiyorlar ..!
Elimde Ordu Devlet Hastanemizin bir kartı var. Üzerinde “Bizi tercih ettiğiniz için Teşekkür eder Sağlıklı günler dileriz” Yazılı
Beterin beteri varmış . Sağlık olsun diyelim..
Ordu Şehri her sene daha da büyüyor gelişiyor üstelik Büyük Şehir de olduk. Hastanelerimiz yeteri kadar büyük ve rahat değil. Koşullar el verdiğince de Doktorlarımız ellerinden geldiğince vatandaşa hizmet verebilmek için çalışıyorlar.
Ordu Devlet Hastanemizin 1960 larda Keçiköyünde Diş Fakültesinin olduğu eski Devlet Hastane binasında 5 uzman doktor 6 hemşire ile çalıştığı zamanlar aklıma geldiğinde Nerelerden nereye gelmişiz diye de kendi kendime söyleniyorum.
Özel Hastanelerimiz Üniversite Hastanemiz 550 Yataklı Devlet Hastanemiz Ordu insanına ve İlçe hastanelerimizle hizmet vermeğe çalışıyorlar. 650 Yataklı Ünye Devlet Hastanemiz hizmet verebilmek için Kırmızı kurdelesinin kesilmesini bekliyor.
Ordu Üniversitesi Yerleşkesinde yapımı planlanan Tıp Fakültesi Hastanemizin artık hayal olmaktan çıkıp Temelinin atıldığını görmek istiyoruz Ordu insanı bunu hak ediyor sanırım.
Devlet Hastanemizde göz polikliniğinde Heyet günü olduğu halde Yanlış verilen Randevu olayına gelince ilgililer biraz daha dikkatli olsun biraz daha ciddiyet.. Yaşlı Hastaları sıkıntıya sokmayın, 65 yaş üzeri hastaları hiç üzmeyin .
AV MEHMET YILDIZ
‘ 7 Haziranda İktidara yürüyoruz .Bundan emin olabilirsiniz “ Diyen CHP Ordu Milletvekili Aday Adayı AV Mehmet Yıldız İlk Orta ve Lise tahsilini Fatsa’da tamamladı İstanbul Hukuk Fakültesini 1977 senesinde Bitirdikten sonra Mesleğini İstanbul’da sürdürdü. Askerliğini Hava Kuvvetlerinde Hukuk Müşaviri olarak tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşen Yıldız İstanbul’da ki Ordulular derneklerinin sorunları ile yakından ilgilenen onlara yardımcı olan Ordu sevdalısı bir hemşerimiz Siyasi Hayatına ,
CHP üyeliğine 1975 yıllarında başlamış.
1984 yılında Halkçı Parti Bakırköy İlçe sekreterliği
1990 yılında DSP Eminönü İlçe Yöneticiliği
1991 Yılında DSP Ordu Milletvekilliği Aday adaylığı
1992 Yılında CHP Eminönü İlçe Yöneticiliği
1999 Yılında Kadıköy CHP İlçe Seçim Kurulu Temsilciliği ,Kadıköy Hukuk Komisyonu Üyeliği.
2002 Yılında CHP Ordu Milletvekili Adaylığı Görevlerini üstlenmiş hemşerimizin 37 Yıllık Hukuk Tecrübesi 40 yıllık Siyasi birikimi var..
2015 Yılında 7 Haziranda yapılacak Ordu Milletvekilli Aday Adaylığı için Partili üyelerden CHP’li dostlarından 29 Martta yapılacak Ön Seçim için Bir oy talebinde bulunmakta bunun içinde her zaman olduğu gibi Parti içi çalışmalarına devam etmekte olan hemşerimiz Avukat Yıldız
“ Ön Seçimde vereceğiniz (5) oydan birine talibim . Desteklerinizi bekliyor , Hepinize sevgiler sunuyorum. Demekte.
CHP’nin her kademesinde görev aldığını söyleyen CHP Ordu Milletvekili Aday Adayı Avukat Mehmet Yıldız Ordumuzu ve İlçelerimizi karış karış geziyorum CHP İlçe teşkilatlarımızı da çok iyi tanıyorum. Geçmiş yıllarda gerek Milletvekili adayı olduğum sürede ve gerekse aday olan arkadaşlarıma ve Partime destek amacı ile çalışmalarımı sürdürdüm. Bundan sonrada da aynı doğrultuda çalışacağım diyen Av. Mehmet Yıldız CHP’li üyelerinden gördüğü yakın ilgiden de çok memnun olduğunu belirtiyor.
İstanbul’da Şişli Hukukçular Derneği,Ordu’lular Derneği, Çamaşlılar Derneği Stajyer Avukatlar Derneği gibi derneklerde yöneticilik ve Başkanlık görevlerinde bulunan Av. Mehmet Yıldız 24 Yıldır da Fatsa Güneş Gazetemizin Köşe yazarlığını yapmaktadır.
“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ..!”
“ Çanakkale içinde aynalı çarşı,
Ana ben gidiyom düşmana karşı..”
1915 Senesinde Osmanlı ile Savaşa giren Emperyalist orduları İstanbul’u işgal etmek için Çanakkale’de Boğazlardan ünlü Savaş gemileri ile taarruza geçerler. Osmanlı Ordusunda Anafartalar Gurup Komutanı Mustafa Kemal komutasında Düşman Donanmasına ve kara savaşlarında çok büyük kayıplar verdirir Karadan topçu ateşi ile Denizden Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği mayınlar sayesinde İngilizlerin ve Fransızların ünlü savaş gemileri binlerce askerleri ile Boğazın derin sularında batarlar .
Düşman Denizden boğazı geçemeyeceklerini anlayınca Arıburnu sahilinde karaya çıkarak
Karadan Askeri harekata başlarlar . Arı burnunda , Conk bayırında süngü süngüye yapılan cephe savaşlarında Osmanlı Ordusu ve müttefik Orduları büyük kayıplar verirler.
Bunlar tarih kitaplarından okuduklarımız bildiklerimiz .
Benim asıl yazmak istediğin Avusturalya’lıların çektiği “Galiboolu” filminden bazı Özel sahneler..
Film Avusturalya’da ailelerin katıldığı bir Pazar günü Piknik sahnesi ile başlar. Her kes eğlenmektedir gençler aralarında koşu yarışları düzenlemektedirler. Ertesi hafta İngilizler,Fransızlar Osmanlıya Savaş ilan eder. Avustralya da İngiltere’nin sömürgesi Yakın dostu olduğu için gönüllü asker istemektedir. Filmin Avustralyalı gönüllüleri
Orduya yazılırlar. Nereye gideceklerini dahi bilmezler. Bir zaman sonra Avusturalya’lılar( Anzak) İngiliz ve Fransız Savaş gemileri ile Çanakkale’ye gelir denizden savaş gemilerinin büyük Top atışları sırasında Türk tabyalarını mevzilerini devamlı denizden bombalarlar. Türk topçusu da boğaz girişinde düşman Gemileri ateş hattında tutarlar. Denizden Top atışlarında karadaki Obüs Topçu bataryasının mermi kızakları hasar görünce Seyit onbaşı 220 kiloluk top mermilerini sırtında taşıyarak bataryalara mermi yetiştirir. Bu mermilerden bir tanesi İngilizlerin ünlü savaş gemisi BOUVET ‘ batırır ayrıca İngilizlerin kraliyet gemisi QEEN ELİZABET te aynı akıbete uğrar denizin dibini boylar. Türk topçusu yine bir çok savaş gemisini batırır. Çanakkale boğazında Nusret Mayın gemisinin döşediği mayınlarla da büyük kayıplar veren Düşman kuvvetleri denizden başarılı olamayınca Kara harekatı için Gelibolu sahillerine Ateş hattına karaya çıkarlar.
Uzayan cephe savaşları sonrası Türk Ordusu ile İngilizler,Fransız’lar karşılıklı siperlerdedir. Filmin bir sahnesinde Siperdeki İngiliz subay birliğine hucum emri verecektir. Bir eli tabancasında gözü kolundaki saattedir. Taarruz zamanı geldiğinde İngiliz subay ağzındaki düdüğü ile Hucum emrini verir .
Kum torbalarının arkasında siperlerde iki tarafında bekleyişi vardır. Taarruz öncesi İki Avusturyalı arkadaştan bir tanesi belinden Kasaturasını çıkartır siperindeki Kum Torbasına sokar Boynundan künyesini çıkartır kasaturasına asar ve arkadaşına şu sözleri söyler.
“Biz Avustralya’dan buraya neden geldik. Bizim burada ne işimiz var” der.
İngiliz komutan Hücum emrini verir İngiliz Anzak Askerler siperlerden çıkıp Türk mevzilerine doğru koşarken Yoğun bir makineli tüfek ateşi vardır. Birkaç adım sonra Avusturalya’lı arkadaşlar vurulur ve düşerler. Bir metrekareye 5000 makineli tüfek mermi kovanının düştüğü cephe savaşları olmuştur. Savaş alanının her tarafı cesetlerle dolmuştur. Yabancı askerler konserve kutusunu açıp yemek yerken onlarca sinek askerin ağzına girmektedir. Cephede sineklerin taşıdığı hastalıktan binlerce asker salgın hastalıktan ölmektedir. İngilizlerin Fransızların Konserve yiyecekler yediği Çanakkale’de 43.Alayın Yemek listesinde günlük Yağlı buğday çorbası Şekersiz üzüm hoşafı ve yarım Ekmek bulunmaktadır. Askere öğlen yemeği yoktur..
Kahraman 57. Alayımızın Şehit olduğu Çanakkale’de Vatan topraklarımızda İnkilap ve Atatürkçülük adlı kitapta Türklerin 253 bin Şehidi, İngilizlerin 205 bin Fransızların 47 bin askeri ölmüş .
Çanakkale Savaşlarında Kahraman Mehmetçiğin destanlar yazdığı Çanakkale Savaşının (1915-2015) 100’üncü yılını gururla kutlayacağız .18 Mart 2015 Çarşamba günü Türkiye ve Yavru vatan Kıbrıs’ta Atamızın huzurunda Dünyaya Çanakkale Geçilmez dedirten Kahraman Şehitlerimizi saygıyla anacağız.
Çanakkale’de Conk Bayırı. Arı Burnu Anafartalar Cephesi ve Seddülbahir Cephe savaşında Mustafa Kemal’in askerlerine :
“Ben size Taarruzu değil Ölmenizi emrediyorum” sözlerinin derin anlamını asla unutmayacağız...
Şehitlerimizin kanlarıyla suladıkları, Kahraman askerlerimizin Dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirttikleri Vatan toprakların da Şehitlerimiz Huzur içinde yatsınlar ...
Çanakkale savaşlarının 100.yılında
Tüm Şehitlerimizi Saygıyla anıyoruz ...
Mekanları Cennet, Allahın Rahmeti üzerlerine olsun..
Şairimiz Mehmet Akif Ersoy dizelerinde Çanakkale Savaşlarının Kahramanlarına bakın nasıl sesleniyor:
“ Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor !
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker.
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın...”
TURNASUYU’NUN KADERİMİDİR BU..!?
Bir zamanlar Turizm master Planı içerisindeki Turnasuyu sahillerine Gesan A.Ş tarafından kurulan Turnagaz Dolum Tesisleri için burada 40-50 Turnasuyulu insan çalışacak ekmek yiyerek diyerek ve Turnasuyu köylüsünü ikna ederek kurulan Birinci derecede parlayıcı patlayıcı ve yanıcı özelliğe sahip Turnagaz Dolum tesisleri ile başlayan Sıkıntılı ve sancılı günlerden uzun bir zaman sonra LPG Gaz Tesisi buradan başka yere taşınmak zorunda kalmıştı.
Tesisin sahipleri bu alanı Belediye meclisinden Turistik Tesis Alanı olarak onaylatınca
Patlayıcı Gaz tehlikesinin taşınması hemen yanında bulunan Sahil Kolejini de rahatlatmış oldu. İleriye dönük Turizm yatırımları yapılabilecek alanda böylelikle tescillenmiş oldu. Bir zaman sonra derenin karşı tarafında sahilde bir Kum ocağı işletmecisi satın aldığı arazi üzerinde Büyük bir Kum Ocağı oluşturdu. Yıllarca bu işletme ticaretini sürdürürken Bu ocağın Ruhsatsız olduğunu ve Jandarma Çevre Timi tarafında 110 Milyar liralık cezanın kesildiğini de öğrenmiş bulunmaktayız. Turnasuyu deresi ile Divane deresi arasındaki bu turistik alana Ordu Üniversitesi tarafında büyük tavuk ve Büyük baş hayvan çiftliği projesi düşündüğünü öğrendiğimizde çok yanlış bir yer düşünmüşler diye de söylenir olduk.
Turnasuyu’nun turistik sahilleri tehlike içerisinde diye haberler yaptık. Bu da yetmiyormuş gibi bu sefer yoldan üzerinde Aşkale Çimento San. T.A.Ş tarafından “ Patlamasız Taş ocağı “ projesi ile ilgili bir arayış içerisinde olunduğunu öğrendiğimizde Bir Turnasuyu sakini olarak üzüntümüz bir kat daha arttı.
Üstelik ORDU Çevre ve Şehircilik müdürlüğünün İlan Metninde
(b) gurubu Patlamasız Tras ocağı Projesine Valiliğimizce “ Çevresel etki değerlendirmesi Gerekli Değildir” Kararı verilmiştir diyerek Turnasuyu Halkına duyurulur ilan metni yayınlanmış . Taş ocağı ile ilgili her şey kitabına uygun hale getirilmiş.
Yeşil dağın yamacında Böyle bir ocağın ileride yapacağı Doğa ve Çevre tahribatını görmek isteyenler Boztepe Orhaniye Köyü Uzlo deresinde bir taş ocağı firmasının Taş kırma makineleri ile yaptığı tahribatı yerinde gidip görebilirler . Şimdi bu gecikmiş Doğa Tahribatının durdurulması için Boztepe Orhaniye Köyü Muhtarlığının ve halkının verdiği mücadeleyi gidip yerinde görebilirler.
Ordu Valisi adına Vali Yardımcısı Salih Keser imzalı Gülyalı Kaymakamlığına gönderdiği yazıda Yeşil vadinin tahribatı için Gülyalı Kaymakamlığına gönderilen yazıda şöyle denilmektedir.
...ÇED yönötmeliğinin 17. maddesi gereği Aşkale Çimento San.T.A.Ş tarafından işletilmesi planlanan “ER :3287620 Nolu l (b) “Gurubu Patlamasız Tras Ocağı” projesine Valiliğimizce “ Çevresel etki değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
Söz konusu kararın gerekli görülen yerlerde askıda ilan edilmesi ayrıca yerel iletişim araçları ile duyurulması ( tesisin yapılacağı bölgede yöre halkının bilgilendirmesi amacıyla ilgili mahalle muhtarlıklarına bilgi verilmesi, hoparlörlerden duyurulması v.b.) ve duyuru yapıldığına dair tutanakların Müdürlüğümüze gönderilmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.
Valiliğin gönderdiği bu yazıdan anlaşılan Ordunun en güzel ve turistik özelliğe sahip Turnasuyu mahallesini ve sakinlerini kötü günler
bekliyor. Turnasuyu mahallesi muhtarı İhtiyar heyeti Ve Turnasuyu halkı Aşkale Çimento Sanayi A.Ş nin bu kararına tepki göstermekteler.
VALİLİĞE
100 İMZALI DİLEKÇE
Bu gelişen olaylar dahilinde Turnasuyu Köyü Muhtarlığı ve Aza Osman ÇİÇEK Mahalleliyi gezerek mahallelerine gelecek Çevre Felaketinin durumu anlatıp şimdilik Turnasuyu Mahallesi Halkından 100 imzalı bir dilekçe ile Yeşilin ortasına Turnasuyu’nun böğrüne yapılması planlanan Taş Ocağı projesine karşı çıkmaktalar . Turnasuyunun yeşil Vadisinin bozulmaması için Şimdilik 100 imza toplayarak Ordu Valilik Makamına bir dilekçe ile müracaat etmişler. Mahalleli halkımız söz konusu mevkiye Patlamasız Tras Ocağı açılmasını istememektedir . Bu konuda ilgili birim tarafından gerek muhtarlığımıza gerek mahalle halkına gerekli bilgilendirmenin yapılmasını tabep etmekteyiz
Saygılarımızla gereğini arz ederiz. Demişlerdir.
Yeşil doğanın ortasında Turnasuyu mahallesinde Aşkale Çimento San T.A.Ş tarafından yapılması düşünülen TAŞ OCAĞI Çevre felaketine Ordudaki sivil toplum örgütlerinin Çevre derneklerinin tutumu ne olacak. Onu’da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
HEKİMOĞLU ALMANYA’DA
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT Frankfurt Toplum Diyaloğu Deneği ve ve Yurtdışı Ordu’lular Derneğinin destekleriyle Davet edildiği Almanya Turnesinde Frankfurt Dortmont ve Longen’de Yönetmen ve oyunun ilkinin yazarı Aydın Üstüntaş’ın-Cıhan Öksüz’ün yazdığı ve Sahneye koyduğu Hekimoğlu oyunu ile Almanya’da gönüllere taht kurdu ayakta alkışlandı. Beğenilen oyunun sonunda salonda bulunan davetlilerle “Hepimiz Hekimoğlu’yuz nidaları salonda yankı yaptı.
Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Belediye Başkan yardımcısı Aydın Şaşmaz OBKT’nin gurur gecesinde Hekimoğlu oyununu alkışlayanlan arasında Farankfurt’tan muavin Konsolos Özkan Durmaz Turizm ve Kültür ataşesi Osman Şahin Langen Belediye Başkan yardımcısı Stefan Löbig ve solonu dolduran seçkin davetli misafirlerle Ordu’luların Almanya’daki fahri temsilcisi öğretmen ve gazeteci hemşehrimiz Mehmet Şaşmaz vardı. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu Duesseldorf, Frangfurt ve Dortmunt da Düğün evi ve Hekimoğlu oyununu başarıyla oynadılar.İzleyenleri mutlu ittiler. OBKT Tiyatromuzun sanatçıları ayakta alkışlandılar...
Bütün bu bilgileri de Mehmet Şaşmaz kardeşimizin bize gönderdiği notlardan alıyoruz. Mehmet Şaşmaz Oyun sonrası Sahnede Hekimoğlu’nun bütün oyuncularını tek tek kutladı teşekkür etti hediyeler verdi. Almanya’da bu tür etkinliklerde yardımlarını esirgemeyen Gürsoy Tarımsal Ürünler A.Ş sahiplerinden İşadamı Dursun Gürsoy’a ve Atlaş Gurubu Yön Kur Başkanı Namık Altaş’a özellikle teşekkür etti. OBKT nin onlarca oyununun yönetmenliğini yapan sanatçı Aydın Üstüntaş’ın yazdığı yönettiği Hekimoğlu Oyununu Ordu’da OBKT’de sahneye koydu gala gecesinde bende izlemiştim . Oyunun sonlarına doğru Dağda Müfreze ile çatışmaya giren Hekimoğlu elindeki aynalı martin’i ile vurulur ölür. O sırada Narin hızla sahneye girer bir süre Hekimoğlu’nun ölüsü başında bekler elindeki kırmızı karanfılı ile Aynayı cesedin üzerine koyar ,yere çöker ve öylece kalır. Fonda Hekimoğlunun müziği yükselirken yavaş yavaş sahne ışıkları da sönerken Sanatçı Tuğrul Şan güzel ve gizemli sesi ile Hekimoğlu Türküsünü okumaya başlar salonda bu türküye birlikte eşlik etmişti.. Hekimoğlu derler benim aslıma Aynalı martin yaptırdım da Narinim Kendi neslime ... Konaklar yaptırdım mermer direkli Hekimoğlu geliyor da Narin’im Aslan yürekli.. OBKT’nin eski Genel Sanat Yönetmen sanatçı Aydın Üstüntaş’ın Yardımcısı Cıhan Öksüz’le kaleme aldığı Bu güzel Hekimoğlu oyunu Ordu’da Turneler’e başlayacakları dönemde Üstüntaş bir noter ihbarnamesi ile Hayatının Sok’unu yaşar . Yaptıkları bir sözleşmeye imza atan Üstüntaş oyunun bütün yasal haklarını Yardımcısına bırakmıştır. Bu yüzden Hekimoğlu turneye gidememiştir. Yıllarca da böyle kalmıştır. OBKT’nin sahnelediği Hekimoğlu oyunu yıllar sonra Yeni düzenlemesi ile Almanya’da sahne almış ve ayakta alkışlanmış büyük beğeni almıştır. Sevgili Sanat Yönetmenimiz Aydın Üstüntaş’ı saygıyla ve Rahmetle anıyoruz.
ODÜ YENİ REKTÖR KİM OLACAK?!.
Ordu Üniversitesi 3. dönem Rektörlük seçiminde Nisan ayı içerisinde Yeni Rektörünü belirleyecek. Seçimler yaklaştıkça Üniversite yönetimi içerisindeki bazı öğr üyesi Prof adaylar da yaptığı basın toplantıları ile adaylıklarını açıklıyorlar.
ODÜ’nün İlk Rektör aday adayı Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof Dr. İsmail DOĞAN Gazeteciler Cemiyetinde ki Basın Toplantısında Kendisini tanıttı ve şöyle seslendi :
Ben de kanunlar çerçevesinde Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne adayım.
Üniversitemizin son dört yılda Sayın Rektör Prof Dr. Tarık Yarılgaç ve yönetim Kadrosu ile iyi yönetilmediği kanaatindeyim. Öğrencileri ile kavgalı, işçisi ile mahkemelik, memuru ile davalık,Öğretim elemanları arasında benden-senden ayırımı yapan kötü bir dört yıl geçirdik.
Kadrolaşma ( Paralel yapı olarak da bilinen ) malum kimselerle işbirliği içerisinde çalışan ,son günlerde devletin bu yapıya karşı kesin tavrı sebebiyle güya karşıymış gibi tkavır alan mevcut yönetim maalesef Üniversitemizi iyi yönetememiştir. Birlikte kurulan diğer Üniversitelerle mukayese edildiğimizde bir çok konuda geride kaldığımız bir gerçektir. Bu da iyi yönetilmediğimizin önemli göstergelerindendir.
Basında geriye dönüp baktığımızda maalesef Türk Bayrağı ile çimento torbalarının örtüldüğü inşaatlarda kaçak işçi ölümlerinin olduğu Öğrencilere baskı için soruşturmaların açıldığı ,basın mensuplarının tartaklandığı , öğretim üyeleri ve memurlarına mobbing uygulandığı iddiaları ile şikayet edilen bir üniversite olarak hafızalarda yer almıştır.
Şehirden soyutlanmış Ziraat bahçelerinde kendi güllerinin açtığı bir süreç artık bitecektir” dedi.
Üniversitemizde Bütün bu yürekli açıklamaları kim dile getiriyor ?
Bunlar gazetecilerin veya sokaktaki insanların anlattıkları iddialar değil.
Ordu Üniversite’sinin Mert yürekli kararlı Öğr Üyesi Prof Dr u İsmail Doğan basın bültenindeki kaleme aldığı iddialarını Basın mensuplarıyla paylaşıyor.Ordu Üniversitesinin kötü yönetime dur demek isteyen sırada başka öğr üyeleri Profesörler de olacak kuşkusuz ..
Ordu Üniversitesi ile aynı yıllarda açılan Giresun Üniversitesini karşılaştırdığımızda Ordu Üniversitemizin ne hallerde olduğunu görüyoruz. Yaklaşık 14 bin örgenci ODÜ yü tercih ederken 17 bin öğrenci Giresun üniversitesinde eğitim görüyor muş ayrıca 400 yabancı öğrencinin tercih ettiği Giresun Üniversitesi emin adımlarla yoluna devam ediyor. Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi hizmetine devam ederken Ordu Tıp Fakültesi hastanesinin temelinin ne zaman atılacağı da belli değil.
Üniversitemizde Paralel yapılanma iddiasına gelince Onu’da Cumhurbaşkanı’nın önüne gidecek üç Rektör adayının isminden birini tercihinde var mıymış yok muymuş hep birlikte göreceğiz.
Yeni Rektör adayı Ordu Üniversitesi öğretim üyesi Prf Dr İsmail Doğan’ın basın toplantısının sonunda ki şu sözlerini de unutmayacağız. “ Cenabı Allaha Can borumuz
Milletimize hizmet borcumuz var”
Ağzına, yüreğine sağlık hocam.
SIRASI GELMİŞKEN
Eski Belediye Başkanı Kazım Türkmen döneminde şehrin kanalizasyon atıkları Melet kenarından denize döşenen borularla 1800 metre uzaklıkta denizin altına 20-30 metre derinliğe döşenen özel borularla deniz deşarjı ile bırakılacak Ordu merkezde denizimiz temiz olacak sahillerimizde insanlar yazın rahat bir şekilde denizden istifade edecekti.
Düşünce buydu ..
Bu aşamada Marmaristeki gibi turistler sahildeki kumsaldan denize rahat bir şekilde girecekleri düşüncesi ile kumsala iki adet altında soyunma kabinleri üstü açık çay bahçesi olabilecek korunmalı iki adet yüksek olmayan tek katlı binalar Belediye tarafından kumsalda yaptırıldı.
Bu binalarının bitimindeki merasimde kalabalık bir davetli gurubuna Başkan Türkmen açılış konuşmasında bilgi verirken Sahillerin Turnasuyuna kadar olan kısmında yapılacak halka açık sahil düzenlenmesinde yoldan altına bina için müsaade etmeyeceğini belirterek merasime katılan Ordu Valisi Sami Seçkin’e hitaben “Sayın Valim Denginizi hazırlayın” esprisini yaptı..
Vali Sami Seçkin de mikrofondan Devletin Valisine Vali konağı için müsait bir yer tahsis edin ben dengimi toplar hazırlarım deyince sahillerin korunması adına bir alkış tufanı kopmuştu.
Bülbül deresinden sonra yolun altında olan Kız Meslek lisesi Valilik konağı ve Meteoroloji binaları için yıkılacaklar listesindeki binalar da belirlenmiş oldu. Ve halka açık sahil düzenlenmesi çalışmaları başlatıldı.
Gerçekten kalabalık bir turist gurubu bayan erkek güneşli bir yaz gününde mayolarıyla sahilde denize girdiler güneşlendiler denizin tadını şehrin ortasında çıkardılar..
Fakat Belediyenin sahilde kumsalda yaptırdığı beton binaları alan işletme sahipleri binaların alt zeminlerini kapatınca düşüncenin şekli değişti buralarda lokantalar sinema ve barlar yapıldı olaylar farklı boyutlara geldi. Eski Başkan Kazım Türkmen’den sonra Fikret Türkyılmaz ve Seyit Torun dönemlerinde de bu mekanlar Ay ışığı ve Kumsal olarak el değiştirdi. Özel idare bir zaman sonra Sahilde kıyı kenar çizgisini ihlal eden binalar için yıkım kararları aldı Enis Ayar’ın işlettiği Ayışığı Özel idareye defterdarlığa ecri misil ve Belediyeye kira ödemediği gerekçesiyle Seyit Torun zamanında yıktırıldı.
Aradan geçen zaman içerisinde Kumsal restoranın önüne yıkım kararı olduğu halde deniz dalgalarına karşı korumak amacıyla kayalar döktürüldü bina koruma altına alındı. Binanın yanında bulunan açık çay bahçesi de kapatılarak binaya dahil edilmişti..
Bu denetimsizlik devam ederken Yeni seçilen Büyük Şehir belediye başkanı Enver yılmaz sorun haline gelmiş Yargıtay’ın yıkım kararını onamasına karşılık bir türlü yıktırılmayan sahildeki bu binayı yasal uyarılarından sonra yıktırdı ve Ordu sahilini bu çirkin görüntü mezbeleliğinden kurtardı.
İnsanlar yapımında sevdikleri bu iki beton kütlenin yıkımında daha da çok sevindiler. Ordu’nun en güzel sahilinde deniz kenarındaki çirkin görüntüyü Büyükşehir belediye başkanı Enver Yılmaz ‘ın talimatı ile kaldırdılar şimdi sıra diğerlerinde...
Başkan Enver Yılmaz Efirlideki sahilleri işgal eden resmi kurumların plaj tesislerini de yıktırarak sahilleri vatandaşın kullanım hizmetine açtı. Başkan kararlı Bu yaz Ordu farklı bir yaz dönemi geçirecek sahillerimizde insanlar istedikleri yerden Sahil düzenlemeleri ile deniz ihtiyaçlarını giderecek..Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz yıkım kararı Yargıtay’ca onanmış tüm yerler için geçerli olan bir uygulamayı hayata geçiriyor. Bu davranıştan da sahillerimizden kumsallarımızdan istifade etmek isteyen vatandaşlarımız memnunluk duyuyor ve başkanı destekliyor..
Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz kararlı .
Sahillerimiz halkımızın kullanımına açılacak...
YEPAŞ’IN TAHSİLAT MELEKLERİ...
Çalık Yeşilırmak Elektrik Perakende Satış A.Ş Yepaş ‘ın son zamanlardaki gelen yüksek faturaları abonelerinin hem elini hem cebini yakıyor insanları rahatsız ediyor cinsten. Abone faturalarını Yedaşta ödemeye gelen insanlar giriş katından sıra numaralarını alıp elektronik panoda yanacak sıra numaralarını takip ediyorlar. Numaraları yandığın da gişeye yanaşıp Yepaş’ın ilgili güleryüzlü kibar bayan tahsilat memuruyla karşılandığında “size nasıl yardımcı olabilirim ödemelerinizi kartla veya nakit olarak mı ödeyeceksiniz” sözcüğü ile çoğu zaman yüksek gelen faturaya sinirlenmiş Elektrik Abonelerinin elektriğini alıp sakinleştiriyor.
Bu tip işletmelerde Halkla ilişkiler,insan kaynaklarındaki görevli memurların Vatandaşa davranışları çok önemlidir.Bu her yerde böyledir. Yedaş’da bunu yapmış . Tahsilat gişelerindeki bayan elemanlarını çok iyi yetiştirmiş veya seçmiş Onlar da Abonesine Görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar ve de yapıyorlar.
Zaman zaman Yedaş’ın yazısı yoldan okunsun diye Yol kenarındaki en az yirmi senelik onlarca yetişkin ağacı bir gecede yok eden, bazı binaların katlarında bulunan elektrik saatlerini binanın girişine indirtmeye zorlayan fakat yanı başındaki sitenin katlarında ki Elk. saatlerini görmezlikten gelen kurum yetkililerini de çoğu zaman köşelerimizde yazdık bu kurumu eleştirdiğimiz zamanlar da olmuştur.
Bazı vatandaşlara gelen şaşırtıcı çok yüksek faturaları itiraz edildiğinde inceleyip varsa hatalarını düzeltiyorlar “Kusura bakmayın yanlış okuma olmuş” da diyebiliyorlar. Bunları da tespitlerimizle biliyoruz da bu arada Sayaç okuma elemanların Elektrik sayaçlarını daha dikkatli okumalarını da diliyoruz.
Hatalardan dönmek erdemliktir...
Ne var ki “Sezarın hakkını Sezar’a” vermek gerekirse Yepaş Tahsilat gişelerindeki vatandaşa sorun yaratmayan abonesine iyi davranan vatandaşın Gişe işlemini anında yapan, yardımcı olan bayan personelleri konusunda iyi seçim yapmışlar. Ümit ederim bütün birimlerinde personel seçimi konusunda aynı hassasiyeti göstermişlerdir.
Bu tespitlerimi her ay Kayıp Kaçak bedeli dahil..! 260 tl den aşağı gelmeyen Ev Elk. faturamı ödemek için elimde sıra fişi ile bekleyen bir Abone olarak yaptığımı söyleyebilirim.
Yepaş’ın Güleryüzlü bayan tahsilat memurlarına özellikle Özlem hanımefendiye teşekkürler çünkü onlar bunu fazlasıyla hak ediyorlar..
DUATEPE’DEKİ ŞEHİTLERİMİZ
Göğüs göğüse,Süngü süngüye yapılan Sakarya meydan muharebesinde Yunan Ordusu Ankara yakınlarına Polatlıya kadar geldiğinde Gazi Mustafa Kemal ve emrindeki Türk askerleri Polatlı’da Sakarya savaşının en önemli mevzilerinden Duatepede Savaşında hayatlarını kaybeden Şehit düşen Vatan evlatlarının arasında 52 Ordulu Kahraman Şehidimiz var.
Yıllar sonra Sakarya Polatlı Duatepede Heykeltıraş Metin Yurdanur’un titiz çalışmaları sonucu yapılan Şehitlik anıtının yan kitabelerinde 52 Ordulu Şehidimizin adları yazılı.
Gazeteci Uğur Gürsoy’un Ressam damadı Nihat Kahraman’ nın arkadaşı Ünlü heykeltıraş Metin Yurdanur’un bir sohbette gündeme getirdiği Sakarya Savaşının Duatepedeki Ordu’lu Kahraman Şehitlerin isimlerinin yazıldığı Şehitlik anıtının Ordu’dan ilk Ziyaretçileri Ordu’lu Gazeteciler Atilla Şimşek Uğur Gürsoy ve Kamil Çebi’dir. Atilla Şimşek’in gazetesinde Manşet Haber yaptığı BTV Televizyonundan Röportajlarının yapıldığı Uğur Gürsoy’un sütununda makalesini yazdığı Ordu’lu Kahraman Şehitlerimizi Ordu kamuoyunda ilk defa Tribün Gazetesi ve Boztepe Televizyonun da duyurmuşlar dır. Gazeteci Atilla Şimşek’in bu girişimleri sonucu Ankara’daki Ordu’lular Vakfının da üstlendiği Duatepe şehitliğini ziyaret programına da Ordu’dan çok sayıda vatandaş ilgi göstermiş ve katılımcı olmuştu..
2005 yılının ilk Şehitlik ziyaretlerinde Ordu’dan da çok sayıda Gazeteci ve bürokratın katıldığı Sakarya Duatepedeki resmi törenler Ordulu şehitlerimize yakışır bir güzellikte ve kalabalıkla gerçekleşmiştir. İstanbul’dan Şişli Belediyesi Duatepedeki Şehitlik merasime 6 otobüs kaldırmış.Yoğun ilginin olduğu Tören programı gereği Saygı durusu ve İstiklal Marşımızın Askeri bando eşliğinde okunması sonrası Bir yüzbaşı Sakarya savaşını ve Duatepe’yi anlatmıştı. Duatepe deki Tören sonrası Misafirlerin yeme içme ikramlarını Ordulu işadamı Çetinceviz işletmeleri sahibi Onur Çetinceviz tarafından karşılamıştır.
Duatepe’deki Devlet Töreni sonrası Polatlı’dan Ankara’ya dönülmüş toplu halde Anıtkabir ziyareti gerçekleştirilmiş Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Gazi Binbaşı Yusuf Ziya Çol önderliğinde Aslanlı yoldan yürüyen Ordu heyetince saygı ziyaretinde bulunulmuştur Atanın mezarına saygı çiçekleri bırakılmıştır.
Anıtkabirin altında bulunan Kurtuluş savaşı Müzesi gezildikten sonra Ordu’ya dönülmüştür. Görmeyenlere mutlaka Ankara’ya gittiklerinde özellikle Savaş müzelerini izlemelerini tavsiye ederim.
Duatepe ziyaretleri sonraki yıllarda da devam etmiş geleneksel hale getirilmiştir.
POLATLI BELEDİYESİNİN
ORDU ZİYARETLERİ
Şubat 2015 günü Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya başkanlığında bir heyetle Ordu’ya gelerek Duatepe Şehitlerimizden şehit torunlarına selam getirdiler. Ordu Valisi İrfan Bayraktaroğlu’nu makamında topluca ziyaret ettiler, Başkan Mürsel Şehitlerimizin torunlarına minnetlerimizi ifade etmek istedik. Aramızdaki duygusal bağları daha güçlendirmek için Ordu’dayız dedi..
Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ ıda makamında ziyaret eden Heyet Gazeteciler Cemiyetlerinin ziyaretleri sonrası bir televizyon programına katıldılar. Ordu’da gördükleri misafirperverlikten son derece memnun olduklarını ifade ettiler.
22 gün 22 gece süren Sakarya meydan muharebesi Polatlı’da Duatepe’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk Ordusunun zaferi ile sonuçlanmış Zafer Türk milletinin olmuştur.
“ Sakarya’da Kahramanlık destanı yazan milletimizin Aziz Hatırasına”
Saygıyla...
KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN
“HAZİRAN’DA UÇUYORUZ..”
Ulaştırma ,Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü ELVAN Cuma günü Havaalanı inşaatını yerinde görmek ve bilgi almak için Ordu’daydı. Bakan Elvan’ın Orduya Uçakla akla geleceği Piste ineceği haberi İhlas Haber Ajansı Ordu Muhabirince internetten bu şekilde duyurulunca Habercilerin ilgisi de Canlı yayın yapabilmek için Pist inşaatı bitmiş Gülyalı’daki Ordu Giresun Havaalanına yoğunlaştı. Hava güneşli ve güzel Rüzgar yok. Bende Gazeteci arkadaşlarım Atilla Şimşek ve Can Acar’la birlikte Havaalanı inşaatına gittik.
İhlas Haber Ajansının Canlı yayın aracı Atlaş Tv nin Canlı yayın araçları ve diğer Tv’lerin kameraları Apronda yerlerini almışlar düzenlerini kurmuşlar Kameralar piste dönük vaziyette bekliyorlar.Gazetecilerle birlikte Samsun tarafından gelecek Uçağı gözlüyorlar. Gazeteciler zaman zaman Trabzon, Erzurum tarafından uçtuğu belirlenen ve gökyüzünde arkasında gaz bulutu ile gözüken uçakları birden dokuza kadar keyifle sayıyorlar . Bu arada Gazeteci Metin Akyürek’de‘e internete yazdığı Bakan Lütfü Elvan’ın Uçakla geleceği haber için takılıyorlar. Metin arkadaş savunmada Bana Genel müdürlükten öyle talimat geldi diyor.
Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu Büyük Şehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ve Gazeteciler Havaalanı Apron’u üzerinde Bakan Lütfü Elvan’ın gelmesini Gazeteci ve Tv ordusuyla bekliyoruz.
Bir müddet sonra Bakan Elvan’ı Ordu’ya getirecek Helikopter Samsun tarafından gözüküyor Kameralar Helikopteri takibe alıyor. Pist üzerinde bir turdan sonra Pilot Helikopteri Apron’un beton zemini üzerine ustalıkla indiriyor. Bakan Elvan ve yanındakiler Helikopterden inip araçlara biniyorlar. Ana Pist üzerinde bir çevre gezisi ile Pist başına kadar gidiyorlar. Dönüşte Havaalanı Şantiye binasında Havaalanının son durumu ile ilgili brifing alıyorlar. Ve Basın açıklaması için tekrar Apronda Gazetecilerin Tv’lerin karşısına geliyorlar.
Bakan Elvan Ordu Giresun Havaalanının Hizmet binalarıyla tamamının Mayıs ayında biteceğini ancak Tarifeli uçuşlara Senenin ilk yarısında Haziran ayı içerisinde başlanacağını ,Dünyada deniz üzerinde inşa edilen üçüncü Havalimanının Ordu Projesiyle gurur duyduklarını söylüyor.
Gazetecilerin karşısında Apron üzerine konulmuş kürsüden Kendi sesi ile mikrofonsuz Basın açıklaması yapan Bakan Lütfü Elvan için bir ses düzeninin kurulmaması haricinde eleştirilecek bir şey yok.
Havaalanı Pisti Dünya standartlarına göre yapılmış ,Pistin gece ışıklandırılması tamamlanmış Sıra Kule ve Hizmet Binaların tamamlanmasında, birkaç ay içinde bunlarda bitmiş olacak.
Artık Mart ayı için gün saymanın zamanı değil son durum bunu gösteriyor.Gözüken de bu.. Mart ayına değil de Haziran ayında kısmet olursa Ordu Giresun yolcusu istediği yere tarifeli seferlerde uçacak..
Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan’da öyle söylüyor.
Sonuçta Dünyanın Deniz üzerinde dolgu ile yapılan sayılı havaalanlarından birisinin bitimine çok az bir zaman kaldı.
Kemerlerinizi bağlayın..Haziranda uçuyoruz.
Havaalanı, Çevre Yolu, Karadenizi Akdenize bağlayacak olan Dere Yolu bittiğinde Ordu’nun çehresi çok farklı değişecek . Şimdilik gözüken bu..
Sıra Deniz ve Tren yolculuğunda ...
Ordu’muza yapılan her güzel kalıcı hizmeti kim yaparsa alkışlarız...
DUALARIMIZ GAZETECİ
DOSTLARIMIZ İÇİN…
Yıllardır Ordu Gazeteciler Derneğinin geleneksel hale getirdiği Ocak ayındaki Merhum gazeteci büyüklerimizin ,arkadaşlarımızın kabir ziyaretleri bu yılda Ordu Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın’ın organizesinde Altınordu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş Ordu Valiliği Basın ve Halkla ilişkiler Müdürü Vedat Öz Kültür ve Turizm müdürü Uğur Toparlak , Basın ilan kurumu Ordu Şube müdürü Çetin Oranlı ve Gazeteci dostlarının katıldığı törenle yine Ocak ayında mezarları başlarında dualarla anıldılar.
Senelerce ihmal etmediğim bu sade törenlere çok istediğim halde bu sene rahatsızlığım dolayısı ile katılamadım.Eski Gazetemiz Karadeniz 52 nin Eski Yazıişleri Müdürü Efsane Gazeteci Erol Ataşan ile Eski Baş yazarımız Rahmetli büyüğümüz Gazeteci Alaattin Benal ağabeyimiz yine gazeteci büyüğümüz rahmetli Rıza Şimşek, Kazım Vardar Yusuf Ziya Özbucak Olmak üzere hayatlarını kaybeden değerli gazeteci dostlarımıza ,arkadaşlarımıza Allahtan rahmet dilerken Aileleri ile yakın dostlarına başsağlığı diliyorum.
Gazeteci Turan Gül ve Gazeteci Aydın Ateş’in mezarları köylerinde olduğu için onlara ulaşmak gerçekten zor oluyor Ailelerin izni ile bu gazeteci dostlarımız kabirleri Belediyemizin öncülüğünde Ordu Şehir mezarlığına nakli düşünülemez mi diye gazeteci dostlarının aklından geçiyor. Ocak ayı ziyaretlerimizde değerli Gazeteci dostlarını da mezarları başında dualarla anmak istiyorlar.
Her yıl Ocak ayı geldiğinde Gazeteci arkadaşlarımızla devamlı şakalaştığımız Bir çok Gazeteci arkadaşımızın tesadüf de olsa ölüm ayı olan Ocak ayı ve sonrası için Kendinize çok iyi bakın temennimizi tekrar yazmak istiyorum.
Ciddi Rahatsızlığı halen devam eden duayen gazeteci büyüğümüz Uğur Gürsoy’a da Allahtan acil şifalar diliyorum.
KAYIP KAÇAK BEDELİ
Vatandaş Yıllardır Elektrik Faturalarını öderken Kayıp Kaçak bedeli diye bir bilmediğimiz fasılada ödüyor. Neyin kayıp kaçağı neyin ödenmesi bilmiyoruz ama bir şekilde vatandaştan örtülü ödenek vergisi gibi vatandaşın elektrik faturasından tahsil ediliyor. Bir şekilde ödüyoruz benim ödediğim son faturadan tahsil edilen Kayıp Kaçak bedeli 32.41 tl bunlar. Deli Dumrul misali ödediklerimiz. Milyonlarca elektrik faturasından tahsil edilen kayıp kaçak bedelini buyurun siz tahmin ediniz.
Yasa gereği 10 Yıl geriye dönük olarak Elektrik kurumuna istem dışı ödenen bu Kayıp Kaçak bedellerini Vatandaş dilekçeli yazılı müracaatı olduğunda geriye alabilecek. Mağdur vatandaşlarımızın çoğu “ Üç maymunu oynamayı sevdiği için müracaat dahi etmeye bilir.
Duyduk duymadık demeyin Ey Vatandaş Yıllık Kredi kartı kesintileri,Banka kredilerinin dosya masrafları da 10 yıl geriye dönük ödeniyormuş.. Yasal Haklarınıza sahip çıkın müracaatlarınızı ilgili kurumlara yapın bu fırsatı kaçırmayın veya atlamayın.
Elektrik Kurumunun elk saat okuma memurlarının kestikleri zaman zaman yüksek rakamlara varan ödeme faturalarının bazılarına itiraz la incelenip araştırma yapıldığında gerekçeyi “ Yanlış Okuma” olmuş diye telafi ediyorlar hatalarını düzeltiyorlar. O zaman doğru okuyan elemanlara görev veriniz...
Yanlış okumalı elk faturaların sahiplerine geçmiş olsun..Faturaları düzeltilenler de daha dikkatli olsun. Sonuçta Son zamanlarda Vatandaştan alınan bir şeyler vatandaşa geri ödeniyor da . Vatandaşa Şok yapmadan kafaları karıştırmadan vatandaşın sinir sistemini bozmadan Biraz daha dikkatli olunamaz mı..?
10 daireli apartmanın elektrik faturası 9’una yazılıyor. Son bir daireninki yazılmıyor. Yazılamayan dairenin saat faturasına “ Endeksiniz okunamamış ancak sistemsel bir sorun sebebiyle faturanız basılamamıştır. Faturanız en kısa zamanda size tebliğ edilecektir” notu düşülüyor da bir zaman sonra abonenin saatinin elektriği ödeme yapılmadığı için bir saban kesiliyor. O gün kesim kağıdı elektrik panosunun üzerine sıkıştırılmış olarak tesadüfen bulunuyor.
Elektriği kesilen Vatandaş Telaş içinde Yedaş ‘a gidiyor. Siz 3ay ödeme yapmamışsınız deniyor.
Ödeme faturası kesilmeyince ödeme nasıl yapılır veya ne şekilde ödenir. Elk saatiniz okunamamış ancak sistemsel bir sorun sebebiyle faturanız basılamamıştır. Notu bırakıyorsunuz sonradan 22 lira açma kapama parası almak için vatandaşın elektriğini kesiyorsunuz. Nasıl bir uygulama bu, İnsan anlamakta zorluk çekiyor da Halk arasında söylenen Hasan Dağı tekerlemesini yeri gelmişken de buradan tekrar hatırlatmak istiyorum.
“Hasan Dağı arpalıktır eğer saban sürerse
Her Köylüden bir Tavuk eğer köylü verirse,
İyi gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse...”
OCAK AYI
10 Ocak Çalışan Gazetecilerin günü . Ocak ayı aynı zamanda Ordu’da bulunan birçok gazeteci büyüğümüzün de Ölüm yıldönümü. Öteden beri biz gazeteciler aramızda şakalaşırken Şu Ocak ayını bir atlatalım diye .
Yine Ocak ayı içerisindeyiz . Ne olur ne olmaz .!
9 Ocak’ta Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz’ın Balıktaşı oteldeki Gazetecilere verdiği sabah kahvaltısına davet edildik . 10 ocak bayramımızı bir gün önceden kutladı. Belediyenin çalışmalarından özetler verdi.
Ocak ayı hoş geldi de yine acılarımız tazelendi yüreğimiz yine dağlandı.
Ne acıdır ki geçmiş senelerdeki Ocak aylarında Ordu Basını gazeteci evlatlarını can dostlarımızı ağabeylerimizi arkadaşlarımızı Ocak aylarında toprağa verdik. Ocak aylarında kalplerimizde yine hüzün var.
Karadeniz 52 Gazetemizin eski Yazı işleri müdürü Erol Ataşan.O’nun deyimi ile “Gazete gibi gazetesinin Yazı işleri müdürü Efsane Gazeteci sevecen, bir o kadarda yürekli sempatik insanlara yardımı seven Şişman gazeteciydi . onu sevenlerinin yüreğinde. Ocak 1983 te.Ordu Basın tarihinde bir yıldız kaydı.
Yine Gazetemizin Başyazarlarından Ordu aşağı Alaaddin Benal ağabeyimizi de bu ayın içinde toprağa vermiştik.
8 Ocak 1986 tarihinde Tribün Gazetemiz in Haber müdürü Sarı Basın kartlı Gazeteci Osman Kurtuluş arkadaşımızı toprağa verdik.Yüreğimiz dağlandı.
4 Ocak l998’de Olay Gazetemizin Köşe yazarı Eski Kadastro müdürü Gazeteci ağabeyimiz Kazım Vardal hayata gözlerini yumdu aramızdan ayrıldı yüreğimiz acılı.Hürses Gazetesi köşe yazarı Mehmet Tarı, Radyo Net’in Kurucusu ve sahibi Haldun Altınel Ocak ayları içerisinde aramızdan ayrılanlardı. Gazeteci arkadaşlarımıza büyüklerimize Allahtan rahmet diliyorum.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler e Vali İrfan Balkanlıoğlu’nun Balıktaşı otelde verdiği saban kahvaltısına katıldık . Valimiz Balkanlıoğlu Gazetecilerin bayramını kutladı. Dönüşte Gazeteci Atilla arkadaşım Erol’la beni Büroya bıraktı Bu yazıyı yazarken Erol internette Cafer Koyun arkadaşımızın Annesi ile Babasının sobadan kömür zehirlenmesinden öldüklerini okumuş. Cenazeleri Orta Caminde imiş. Birlikte Camiye gittik Cafer arkadaşımıza başsağlığı dileklerimizi ilettikten sonra Caminin avlusunda eski Belediye başkanımız Seyit Torun’la merhabalaşıp sohbet ederken Başkan Seyit Torun Erol’la bana 20 gün kaldı Ocak ayının çıkmasına Kendinize dikkat edin esprisi yaptı.10 ocak günümüzü kutladı..
Başkan Torun Ocak ayının bilinen şakasını yaptı ama haklıydı da önümüzde sayılı günler var Ocak ayının çıkmasına.
Dayanın gazeteci arkadaşlar . Ha gayret ...!
KUSURA BAKMAYIN
YANLIŞ OKUMAYMIŞ ..!
Son günlerde vatandaşların Elektrik ve su faturalarına özellikle dikkat etmeleri iyi takip etmeleri gerekiyor. Zaten bu yüksek rakamlarla gelen faturaları gören vatandaşlar anlık ŞOK geçiriyorlar. Faturalar çok yüksek rakamlara çıkınca vatandaşlar bu ay bana yüksek geldi sizinki nasıl diye apartmanda birbirlerine soruyorlar dert anlatıyorlar.
Su faturaları iki aylık üç aylık yazılıyormuş durum böyle olunca da
10 ton dan sonrası için katlamalı tarife vatandaşları rahatsız ediyor, canını yakıyor. Durum böyle olunca da Şikayetçi olmayan yok gibi..
Elektrik faturaları da Akyazı mahallesi sakinlerine bu günlerde tavan yaptırmış. Bir Vatandaşın evine gelen 530 milyonluk faturaya vatandaş Yedaş’a gidip itiraz edince 285 liraya inmiş . Gerekçe ise “Kusura bakmayın yanlış okuma” olmuş demişler Yedaş’tan . Akyazı mahallesinde bunun gibi bir çok faturaya aynı gerekçe ile indirim yapmışlar. Aylık ortalama 180 lira gelen bir tanıdığa bu sefer 589 liralık Bir Yedaş faturası gelmiş. Oda şaşkınlık içerisinde şikayetçi olmuş. Elektrik saatimi kontrol edin diyerek dilekçe vermiş. Dilekçesine cevap gelmeden Evin elektriğini kesmişler. Vatandaşın şikayetini dinleyen yok bakalım sonuç ne olacak.
Yüksek gelen faturaya abone itiraz etmese parayı alacaklar ödenmediği taktirde de büyük ihtimal elektriği kesilecek. Zaten böyle de olmuş şimdi kesme bağlama ücreti ödeyecek Vatandaş .
Doğru okumamı yanlış okuma mı onu da dilekçeye lütfen cevap gelirse onu da öğreneceğiz.
Siz siz olun Elektrik Su faturalarınızı iyi takip edin. Bu ara nedense çok “Yanlış Okuma” şikayeti” var Ya okuma elemanlarının gözü görmüyor veya uzaktan kumandalı yazıyorlar.
Su faturaları da bir alem geçenlerde böyle yüksek rakamlı bir fatura için bir yetkilinin yanına oturdum.Su saatinin yanına gitmeden üst üste yazmış olabilirler dedi. Önce parayı ödeyip sonradan itiraz edilebiliyormuş onu da böylelikle öğrenmiş olduk. 10 Yıl geriye dönük olarak faturalarda alınan Kaçak kayıp elektrik bedellerini geriye almak için vatandaş müracaatlarını yapmaya başladı . Bankalardan sonra Yedaş da bazı tahsilatları yasa gereği vatandaşa geriye ödeyecek.
Haydi hayırlısı ..
YEDAŞ UYARMIŞ TI..!
Dolandırıcılık için dünyanın en eski mesleklerindendir diyebiliriz. Bu mesleğin sermayesi karşısındaki insanın bir anlık akıl tutulmasından şaşkınlığından istifade eden insanların çene cambazlığı el çabukluğu şaşkınlık durumundan istifade ederek alabildiği kadar parayı çarpması cebine indirmesi dir..
Bunun bir çok örneğini ni basından takip ediyoruz. Bir zamanlar Dönemin Başbakanını Tansu Çiller’i bile yanıltıp örtülü ödenekten para tahsilatı yapan Parsadan olayını bilmeyen yoktur. Yine Geçtiğimiz aylarda ünlü Profesör Canan Karatay’a telefonla talimat vermişler hocayı korkutmuşlar Prof telefon talimatı ile bankadan çektiği parayı bir siyah poşete koyup adamın tarif ettiği çöp bidonunun yanına bırakmıştı.Emniyetin devamlı uyarmalarına rağmen hala bir takım okumuş insanların iş adamlarının ,Emeklilerin banka hesaplarından para çektirip poşetler içinde çöp tenekelerine parklarda ağaç diplerine milyarlarca lira paraları bırakanları da basından takip ediyoruz. Maalesef bu tip haberleri devamlı basında okuyoruz Tv lerde izliyoruz. Yine zaman zaman aynı şeyler oluyor vatandaş bir şekilde dolandırılıyor...
Geçtiğimiz aylarda Cumhuriyet mahallesinde ki bir eve gelen ve kendisini Yedaş saat okuma memuruymuş gibi tanıtıp elektrik saatini kontrol edip Saatin mührü kırılmış kaçak elektrik kullanıyorsunuz diyerek korku ve panik yaratan ve şu kadar para verirseniz sizi bu sıkıntıdan kurtarırız diyerek elden para tahsilatı isteyen dolandırıcılar türemiş ti.
Vatandaş bir zaman sonra yapılan bu garip tahsilatın yasal olmadığını dolandırıldığını anlamasına anlamış Yedaş’a bildirmiş ama iş işten geçmiş.Yedaş yetkilileri bu olayların devam etmemesi için Vatandaşları gazete ilanları ile uyarmıştı bizim görevli memurlarımız elden para tahsilatı yapmaz dikkatli olun bu oyunlara gelmeyin gibilerden açıklama yapmıştı. Bu gibi ilanları zaman zaman yapmalı diye düşünüyorum.
Aksi taktirde Cumhuriyet mahallesindeki bu dolandırıcılık şekli her mahallede köylerde olabilir, ne ilk nede son olay olur.
Gördüğümüz şu ki , Sülün Osman’dan Bu güne memleketin safı da uyanığı da bitmezmiş..!
Mutlu ve Huzurlu bir yeni yıl dileklerimle..
ORGANİZE SANAYİİ
BÖLGESİ Mİ?
Toprak Mahsulleri Ofisi TMO Yıllar önce Ordu’da Fındık için uygun Güvenli Depo yerlerini iyi fiyatlara kiralamaya başlayınca Organize Sanayi Bölgesindeki bir çok fındık fabrikasının sahipleri çalıştırmadıkları Fabrikalarını DEPO olarak çok iyi fiyatlara kiraya vermeğe başlamıştı. O yıllarda “ Organize Sanayi mi ,Depo sanayi mi” diye bir yazı yazmıştım. Organize Sanayi Bölgesinde birileri arsa zengini oldu Sanayi yatırımı yapacağız diye arsaları taksitle ucuz fiyata zorla ellerinden aldılar bazı arsalar a çivi dahi çakmadılar sadece tellerle arsalarını çevirdiler hepsi bu.
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin’in Tribün gazetemizde “ Sanayici olmayanlar bu bölgeden çıkarılmalı” diye bir açıklaması yayınlardı Şahin “ Ordu Organize Sanayi Bölgesi Depo Bölgesi Oldu diyerek buradakilerin çoğunun Sanayici olmadığını söylemiş.Doğru söylemiş de..
İşte bu açıklamaya “ Günaydın “ demek gerekir. Yıllar önce 2008 senesinde yazdığımız yazı şimdilerde gündeme gelmiş.İyi ki gelmiş. Arazi sahiplerinin elinden zorla çok ucuz fiyata alınan bu yerlerin yeni sahipleri şimdi arsa zengini oldular. TMO ya çalışmayan fındık fabrikalarını Depo olarak kiraya verenler aldıkları kiralardan köşe olmuşlardı da...
Ticaret Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin bence haklı. Sanayici olmayanlar Bu bölgeden çıkartılmalı. Organize Sanayindeki boş arsaların sahipleri de uyarılmalı ve Organize Sanayi Bölgesinin Tüzüğündeki şartlar yerine getirilmelidir.
OSB HUKUKA UYGUN DEĞİLSE
GEREĞİ YAPILSIN ..
Yine Yılar önce 1908 senesinde Ordu Değişim Gazetemizde yazdığım bir yazıdan alıntıları aktarmak istiyorum.
“ Ordu ekonomisine büyük katkılar sağlayacak işsiz insanların çalışma umudu olacak denilerek Ordu Organize Sanayi Bölgesi için arazileri ellerinden alınan vatandaşların arsaları üzerine çoğu halen ne olduğu belirlenmeyen binalar yükselmeye başladı.
Sanayicilerimize arsa tahsisi yapılırken onlardan taahhütname alındı ,Sanayi arsalarına belirtilen zaman içerisinde inşaatlarının bitirilmesi ve üretime geçmeleri konusunda bu işlemler yapıldı. Bu işletmelerle birlikte bazı binalar yükselirken bazı arsalarda da inekler otluyordu..!
Yıllardır bu belirsizlikler sürerken ve yetkililer “ Burada neler oluyor demezken yeni atanan ve Organize sanayini inceleyen Vali Ali Kaban Valilik internetinden yaptığı açıklamasında ” Çoğu Hukuka uygun değil” dediği bu yerde Organize Sanayi Bölgesi içinde Yasal olarak olmaması gereken Organize Sanayi ile alakası olmayan işyerleri türedi.
Şimdi sormak gerekir..!
Ordu Organize sanayi bölgesinde orada olmaması gereken bu işyerlerine kim müsaade etti, bilerek işletme ruhsatı verdi . Özellikle “ Hülle “ yapıp oraya Gaz tesisi koyduranlar ve buna müsaade edenler kim..
Şimdiye kadar hiçbir Valinin gündeme getirmediği bir Organize Sanayi Bölgesi karmaşasını Çevreye duyarlı Vali Ali Kaban gündeme getiriyor ve bu geçmiş dönemden gelen sıkıntı için “ Yüzde sekseni hukuka aykırı” diyebiliyor.
Orada bir hukuksuzluk varsa ki ki varmış bunu en yetkili Valilik makamı açıkladı. Hukuksuzluk böyle devam edecek diye bir kavram olabilir mi :?
İyi güzel de şimdi adama sormazlar mı ?
Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ne iş yapar..?
Çevreci ve Kararlı Vali Ali Kaban ‘ın Ordu sahillerinin ve ırmak yataklarının korunması adına aldığı kararlar üzerine şimdi de OBS için yaptığı açıklama mutlaka birilerinin işine gelmeyecektir . Bu birilerinin kulağına kar suyu kaçmıştır ve kesin Ankara yollarına düşmüşlerdir.
OSB YÖNETMELİĞİ KESİN
Ordu Sanayi Bölgesi Yönetmeliğine göre kesin yasak olan iki imalat var ki Vali Ali Kaban açıklamasında bunlara değinerek şöyle dedi;
“ Bakın kalkmışlar gaz dolum tesisi kurmuşlar, Organize Sanayide yasak . Diğeri kalkmış Beton Santrali kurmuş O da Organize Sanayi de yasak .Bunların yasak olduğu bilindiği halde geçmişte izin verilmiş. Biz de arkadaşlarımızla tartışıyoruz, yani çözüm arayışı arıyoruz.
Yapılacak iki şey var,biri ceza yazıp işletmeyi kapatmak, diğeri başka yollar aramak. Ordu Organize Sanayi kapanın elinde kalmış.Burada çok düzgün bir elin parmakları kadar istihdam sağlayan gerçek sanayici var. Şimdi bunları sayarsak orada arsa kapatanlarla arsasını ve binasını rant için tutanlar olabilir.
Uzun vadeli taksitle Organize Sanayi Bölgesi parseli almışlar. İmzaladıkları taahhüdü yerine getirmeyip boş arsanın üzerine Depo yayıp kiraya vermişler. Fabrika inşaatları yapmışlar zaman içerisinde onu da depo yapıp kiraya vermişler.
Bu arada gerçek anlamda aldıkları parseller üzerine Sanayi tesisi kuran işçisini çalıştıran istihdam sağlayan ,vergisini sigortasını ödeyen iş adamlarımızı bu karmaşanın dışında tutuyoruz.
Diğer taraftan baktığınızda burası Organize sanayi mi, Depo sanayimi anlaşılır gibi de değil. OS Bölgesi içerisinde yönetmelik hükümlerine göre burada olmaması gereken bir sürü işletme var. Tabi bir çoğunun adına Sanayi Tesisi denilebilirse.
Organize Sanayi Bölgesini inceleyen mercek altına alan Ordu eski Valisi Ali Kaban İnternetteki açıklamasında boşuna mı şu an için Organize Sanayinde yüz işletme var ise bunların sekseni Hukuka uygun değil diyor.
Dışarıdan gerçek bir sanayici OS Bölgesine gelmek istese yer yok. Sanayicilerimiz yerleri taahhüt karşılığı almışlar ama bir çoğu DEPO yapıp kirasını alıyorlar Kira sanayicisi olmuşlar.
Buranın adını levhasından değiştirin hiç değilse hukuk kurtulsun.
Depo Sanayi veya toptancılar sitesi yapın olsun bitsin.
Bir işadamımız “ Sanayisi Olmayan tek Organize Sanayi Bölgesi Ordu’da demişti.
Haksızda değilmiş. (Ne olacak Şimdi.
Organize Sanayi Bölgesinde bu haksızlıklar zinciri devam ederken
Ordu’nun çalışkan ve Çevreci zamanın Valisi Ali Kaban gelir gelmez kendisinden önceki Valilerin yapmadıkları ve ya yapamadıkları iki konuyu ele aldı.
Eğer bir yerde Hukuksuzlukla işler yapılıyorsa bu devam eder gider alışkanlık haline gelir. Ondan sonra orada hukuk tanımazlar en önemlisi Hukuksuzluğu kendilerine bir hakmış gibi görürler.
Sonradan mahkeme kararını bile uygulamazlar. Ta ki duyarlı ve hukuk kararlarına saygılı bir vali çıkana kadar.
ODÜ’DEN
MODEL HAYVANCILIK !
Geçtiğimiz günlerde Gazetelerimizde Ordu Üniversitesi ile ilgili Güzel bir Haber okuduk. ODÜ’lü akademisyenlerin “ Model Hayvancılık Eğitim Merkezi Projesi “ Hayata geçiyor başlıklı yazıda Ordu Ziraat Fakültesi Zooteknik bölümü tarafından hazırlanan ve tüm Karadeniz Bölgesinde örnek teşkil edecek olan Doğu Karadeniz Bölgesi hayvancılığını Geliştirmek üzere Üniversite eğitim ,araştırma uygulama faaliyetleri ile Üreticilerin eğitimine yönelik Model Hayvancılık tesisleri ve eğitim merkezi kurulması adlı proje için çalışmalara hız vermek üzere Ziraat fakültesi Başkanı Doç Dr İsmail Durmuş ve Doç Dr.S ezai Alkan geçtiğimiz ay DOKAP Bölge Kalkınma idaresi Başkanlığı tarafından Bölge kalkınma planlarına uygun olarak kabul edilen ve 5 milyon Tl Bütçe ayrılan projenin hayata geçirilmesi amacıyla gerekli alt yapı çalışmalarının detaylarını oluşturdu.
Hayvancılık Eğitim Tesisleri Kurulacak.
Hayvancılık tesisleri 11 adet üniteden oluşacak mış.. buraya kadar olan gelişmeleri takdir etmemek ne mümkün .
Hepsi iyi güzel de Üniversitemizin hayata geçirmeyi düşündüğü bu kokulu güzel tesis Turnasuyu mevkiinde Turizm Master Planı için ayrılan bölgede kurulacakmış ..! Havaalanı yolu üzerinde ki Bu bölgede bulunan Turizm Master Planı içerisinde bir Kum dağı tesisinin buradan kaldırılması yönünde .girişimlerin başlatıldığı günlerde bu bölgeye düşünülen Büyükbaş Hayvan ve Tavuk Çiftliklerinin Üniversitemizce bu turizm bölgesinde düşünülür olması gerçekten garip .
Belediye olarak Bu bölgede vatandaşa sormadan bu araziyi resen Parsel yapacaksın parsel tapusu keseceksin sonradan bu arazinin ortasına Hayvan ve Tavuk çiftliği kurulmasına müsaade edeceksiniz . Olacak şey mi bu .
Nasıl bir Turizm master planı uygulaması insan anlamakta gerçekten zorlanıyor..!
Çorum’da tavuk Çiftliklerindeki tavuk pisliklerinin etrafa yaydığı pis kokuları yaz aylarında yoldan geçenler kilometrelerce uzaktan çok iyi bilirler.
Üniversitemizin Modern hayvancılık projesine EVET diyoruz
Yer seçiminde Turizm Master Planı içindeki Kolay hazırcılık yeri düşüncelerine çevre sakini olarak da HAYIR diyoruz. Ordu Turizmine açık sahillerimizde Büyükşehir ve Altınordu Belediye Başkanlarımızın da Üniversitemizin Modern ahır ve Tavuk çiftlikleri konusundaki Yer seçimi yanlışlığına evet diyeceklerini de sanmıyorum. Kaldı ki Üniversitemizin arka kısımlarında çok daha müsait yerler mevcut. Etrafa pis kokular saçacak Ahır ve Kümes yerleri seçiminde İyi düşünülmesi gerekir diye de düşünüyorum..!
YASON-KARAGÖL ARASI
Bir zamanlar Beyaz adam Enis Ayar’ın Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün ve Ordu Belediyesinin desteğinde organizesini yaptığı Kaplumbağa Vos-Vos Şenliklerine Ankara lı Vosvosçularda katılmışlar ,Şenlik programı Yason Burnunda gece konaklamasıyla başlamıştı.
Yason’da başlayıp Çambaşı Karagöl ve dönüşte Mesudiye üzerinden Ordu’ya gelen vosvosçuların bir haftalık seyahatlerini Nuh Kırca arkadaşımız Belgesel olarak görüntülemişti. Ordu ve yaylalarımızın güzelim belgesel görüntüleri zaman zaman TV 52 den yayınlanmaktadır. Geçtiğimiz Pazar günü 2011’in bu güzel yayla VosVos Şenlik görüntülerini Tv 52 den tekrar seyrettim.
Çambaşı Turnalık yaylası İkidere mevkiindeki Vosvos kampında Şenlik kapsamında derenin kenarındaki doğal platformda ünlü Moğollar Konseri daha sonraki senelerde yaz aylarında sessizce akan bu derenin üzerine Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun yardım desteği ile kurulan muhteşem sahnede Hemşerimiz Sanatçı Nil Karaibrahimgil’in Muhteşem Konserini yakından izleyen şanslı izleyicilerden de birisiyim. Turnalık İkidere de VosVos kampının bulunduğu yerde defalarca çadırda sabahladığımız gecelerin unutulmayacak onlarca tanıklarından da birisiyim ayrıca. Semen yaylası Yaprakbaşı obasında Rahmetli Mecit dayının Koyunlarını ve onun Kavalı ile gecenin sessizliğinde verdiği müzik ziyafetini sabahleyin bize ikramı Sıcak sütlü kahvaltısını unutmamız ne mümkün..
Allah rahmet eylesin.
Bu güzelim doğa harikası yerleri Semen yaylasını Karagö’ü Çambaşı yaylasını Tekmezar deresini Geçilmezi,Ablaktaşını Susuz yaylasının Yeşilce beldesinin inanılmaz güzelliklerinin belgesel filmini tekrar ekranlarda seyretmenin güzelliğini ev ortamında izlemek ise bambaşka bir zevk. Bu belgesel çekime emek veren Nuh Kırca arkadaşımı kutluyorum ve teşekkür ediyorum.
Güzel yaylalarımızın belgesel’ini seyrederken de Son zamanlarda Turnalık İkidere mevkiinde yapılan Hes çalışmalarında ki doğa katliamını yakından gören bir kişi olarak da çok üzüldüğümü burada tekrar belirtmek istiyorum. İkidere Vosvos kampı diye bir yer yok artık.Dev iş makinaları iki senedir Bu güzelim vadide Hidroelektrik baraj çalışması yapılıyordu 60 metre gövde yüksekliği olacak olan HES Barajı için 4-5 bin yetişkin Ladin ve çam orman ağacını zaman içerisinde kestiler .Turnasuyunun bir kolu olan İkiderenin suyunu uzun bir tünel açarak Güzelyurt , “Gotana”dan geçen Melet ırmağına bağlayacaklardı. Hes projesi böyleydi . Böyle de yaptılar sanırım ..! Zira uzun zamandır buraları görmüyorum görmek te istemiyorum..
HES SANAYİİ ACIMASIZ..!
Çambaşı Turnalık yaylası çıkışında ki sapakta VosVos Kampı yazan tabelayı oradan alın Çünkü O güzelim yeşil yer de artık Dozerler; Eskilavatörler Kepçeler Damperli kamyonlar çakıl yığınları Beton Santralleri var .
VOSVOS Kamp Yeri güzelliği ile beraber sizlere ömür..!
HES SANAYİSİ acımasız onlara verilen arazi üzerinde yeşil ne varsa kesip atıyorlar 40 -50 senelik orman ağaçları zamansız tomruk oluyor. Kereste oluyor orman arazisi yok oluyor. Televizyonda izlediğimiz Soma Yırca’da Termik Santrali için Yok edilen 6 bin zeytin ağacıda bu acımasız sistemin ,doğa katliamının bir parçası oluyor.
Vosvos belgeselinde şimdi yerinde olmayan Bir İkidere Kampı güzelliğinin O güzelim belgeselden çıkarılması gerekiyor diye düşünüyorum. Ünlü Moğolların, Hemşerimiz Nil Karaibrahimgil’in konser verdiği Doğal yeşillik, yeşil vadi yok artık. HES çiler VosVos’çulara şirin gözükmek için katlettikleri bu güzelliğin yerine Turnalık Odun Deposunun arkasındaki yeşilliğin ortasına 150 milyar masraf edip Taş zeminli yeni bir Konser pisti yaptılar. Adanalı Vosvosçular bu olayı protesto ettiler Çadırlarını söküp bu alanı terk ettiler. Memleketlerine dönmüşlerdi..
Yeşilin ortasında ki bu taş yığını zemindeki ilk konseri de Karadeniz türkülerinin ustalarından sanatçı Fuat Saka vermişti.
Yani HES’çiler özellikle de Karadeniz’de de Yeşilin her türlüsünde Yeşil dokuya zarar veriyorlar, Ağaçları kesiyorlar Yeşili yok ediyorlar ..
Yeşil Orman katliamın Ordu’daki en büyük örneği Çambaşı Turnalık İkidere mevkiindeki HES Baraj inşaatında yapılan Orman katliamıdır. Sadece Melet Irmağı üzerindeki yapılan onlarca HES Hidro elektrik santrali ni ise anlatmak yetmez görmek gerekir..! Hollandalı gazeteci Vilco’nun karavanı ile yaptığımız gezide gördüklerimiz anlayana yeter de artar sanırım... İZ TV de Gazeteci Vilco bu görüntüleri Tv izleyicileri ne ÇEVRECİ Elk Mühendisi Coşkun Türkeli röportajı ile göstermişlerdi.Mesudiye Topçam Barajına giderken Kirazlık Darıca arasında 7,5 kilometrede kurumuş ırmak yatağında su yoktu ve melet ırmağı akmıyordu. Suyu HES çiler tutmuşlardı Can Suyu bile bırakmıyorlardı kurumuş ırmak yatağına..
Ve sonra
Rize Çamlıhemşinde Ünlü Fırtına deresinde Köylülerin Bölgeye hayat veren Fırtına Vadisine ve Fırtınalı Sularına nasıl sahip çıktıkları geldi aklıma..!
Sevindim , gelecek adına çocuklarımız adına ve doğayı sevenler adına umutlandım.
ÜNİVERSİTEMİZE
ULAŞIM
Ordu Üniversitemizin her yıl öğrenci sayısı artmaktadır. Türkiye’nin her tarafından tercihini Ordu Üniversitesi için kullanan binlerce öğrenci Turnasuyu’ndaki Kampusunda bulunan fakültelerine gidip gelebilmek için, Turnasuyu hattına çalışan dolmuş durağında yer bulabilmek için zaman ayarlaması yapmak zorunda kalıyor.
Geçenlerde Gülyalı ilçemiz sınırındaki Ordu Giresun Havaalanındaki hizmet binaları çalışmaların son durumunu görelim diye Gazeteci Atilla Şimşek arkadaşımla Gülyalı ilçemize giderken ve Üniversitenin önünden geçerken Üniversite sahası içerisinde Üzerinde Ordu Üniversitesi yazan büyük beyaz Üç otobüs gördüğümde bunun devamının da olduğunu Öğrencileri taşıdığını düşündüm. Sonradan öğrendim ki bu otobüsler sadece Öğretim üyelerini şehre götürüp getiriyormuş. Yani servis saatinde çalışıyormuş sadece.Ve de Sadece Üç tane imiş. Yani Üniversite öğrencisine ışımıyormuş bu ayrıcalıklı nakil araçları. Üniversite yönetimi öğretim üyesini Dolmuş minibüsü ile Fakültelerine taşınmasına rıza göstermemişse Öğrencisini de hatırlar diye düşünüyordum yanılmışım..
Yağışlı hava koşullarında ara sokaklarda dolmuş bekleyen Üniversite öğrencisine naklinde şimdilik rahat yüzü yok öyle gözüküyor . Büyük şehir olduk ama hala Üniversite öğrencimizi küçük dolmuşlarla Üniversitemize taşımaya çalışıyoruz.
. Valiliğimiz Belediyemiz Üniversite Rektörlüğümüz Öğrencilerimizin üniversiteye daha rahat koşulda sadece öğrencisinin daha rahat gidip gelmelerini sağlamak için büyük servis Otobüsleri tercih etmeli diye düşünüyorum. Üniversitemize ve Öğrencilerimize yakışan da budur sanırım. Efirli Turnasuyu hattında ki Ordu Üniversitesi daha rahat ulaşım güzelliğini sağlayacak üzerlerinde Üniversitemizin amblemi olan toplu taşımacılık otobüslerini Ordu Üniversitemiz in genç öğrencileri de bekliyor olmalı diye düşünüyorum.
Daha çok mu beklerler onu da bilemiyorum..!
Şimdi Durup dururken bu da nereden çıktı diyen soran üniversite yönetimi olabilir.
Önce Minibüs durağında minibüs beklerken gördüğümüz Üniversite öğrenciler i ve ayrıca Duyarlı bazı Orduluların serzenişi ne duyarsız kalmadığımızı yetkililere duyurabilmek için ve de Gazeteci büyüğümüz Ahmet Gürpınar’ın gazetesindeki köşesinde Üniversite öğrencilerimizin taşımacılık olayını gazetesine taşıdığı için, kamuoyunun düşüncelerini aktarmak için yetkililere duyurabilmek için diyebiliriz.
Üniversite öğrencilerimiz için gönlümüz daima daha iyiden daha güzelliklerden yana .
Ayrıca da Gazeteciyiz , İşimiz gereği 40 yıldır yaptığımız bu.
DOĞALGAZLI OLMAK.
VEYA OLMAMAK...!
Aksu Ordu-Giresun Doğalgaz Dağıtım A.Ş Bölge Müdürü Doğan Gürler’in “En ucuz Doğalgaz Ordu’da diye yaptığı açıklamayı okuyunca Doğalgazı kullanan bazı Ordu’nun şanslı mahallelerinin şanslı vatandaşları adına sevindim. Taşbaşı ve Kirazlimanı Mahallelerinin de 2015 yılında doğalgazı kullanabileceklerinin müjdesini vermiş mahalleliyi de çocuklar gibi sevindirmiş. Zaferimilli mahallesi sayın genel müdürün listesinde olmadığı için mahallemizin şimdilik sevinmesi de çok çok zor gözüküyor..
Çünkü Ordu’nun en eski mahallelerinden Aziziye ve Zaferi milli mahallesi Genel müdürlüğün programında da beyanat sözcüklerinde de yok. Bu mahalleler Cezalandırma listesinde varlar sanırım. Bu mahallelere doğalgaz geldi de biz mi bilmiyoruz.
Zaferimilli mahallesinde Bizim apartmanın elli metre sağında yüz metre solunda doğalgazlı binalar var onların bacasından çıkan beyaz dumanlara baka baka kışı geçiriyor bizim mahallenin sakinleri Odun-Kömür mahkumu cezalısı olmuş .
Şahincili mahallesinin tepelerinde fındık bahçesinin içindeki binalara doğalgaz götüren firma şehrin ortasındaki mahallelerdeki binalara bu hizmeti vermiyor. Nedenine gelince eski yerleşim yerlerinde ki binaların çoğu eski iki katlı, yeni yerleşim yerlerinde apartmanlar siteler mantar gibi çoğalıyor. Abone olasılığı daha yüksek . Buralarda rant var ,doğalgaz paraya daha çabuk çevrilir.Burnumuzun dibine kadar doğalgaz gelince bizde saf saf binanın içinin doğalgaz borularını radyatörlerini döşettik hayal kurduk gaz gelecek diye Tıss sesini bekliyoruz. Bu sene önümüzdeki sene derken yaklaşık 6 sene geçti..Ordu- Giresun Doğalgaz bölge müdürü Doğan Gürler’in açıkladığı 2015 yılı piyango listesinde de yokuz Bizim mahalle yokk.. Ey yetkili kişiler Ordu Merkezde hangi mahallede hangi sene Doğalgaz çalışmaları olacak hiç değilse onu açıklayın..Şahincili mahallesinin içi de köstebek yuvası gibi olmuş oraları da kim düzeltecekse düzeltsin. Vatandaş Belediyenin yol çalışması zannediyor. Özellikle Yağmurlu havalarda vatandaş ağzına geleni söylüyor.
27.4.2008 de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hemşerimiz Hilmi Güler’in zamanında doğalgazla ilgili ilk çalışmalar başlatılmıştı. Ordu Giresun lisansını 30 yıllığına almışlar bu hesaba göre çalışmaların tamamlanmasına 22 sene kalmış.
Ölmeyen vatandaşlar hizmetin tamamını görür.
Genel Müdürün açıkladığına göre Ordu’da 36.500 aboneye Doğalgaz hizmeti veriliyormuş. Özel torpilli binalara özel zamanlarda özel çekilen gaz boruları da bu hizmetin bir parçası oldu ucuz tarifeden ısınıyorlar.
Ordu’nun merkezinde ki Zaferimilli mahallesine gelince ve Genel müdürün hizmet gidecek mahalle listesinde olmadığımız içindir ki biz daha çook bekleriz çok.
Doğalgazlı olmak veya olmamak işte bütün mesele bu..!
HAKİM KARAHACIOĞLU
ŞAİR KARAHACIOĞLU
Bir zamanlar Ordu Tapulama Hakimliği yaptıktan sonra 1973 yılında Yargıtay Hakimliğine atanan, çeşitli görevlerden sonra 1996 yılında 5. Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığından emekli olan Hakim Ali Haydar Karahacıoğlu Yazdığı ve 2014 yılında yayınladığı “Hizmet Ettiğim Ağalar Yaşamadı “ Taşlamalar-Karamizahlar isimli Şiir Kitabını Ordu’daki dostlarına da gönderdi.
Kitabında Yakın dostu arkadaşı Ahmet Tufan Şentürk Hakim Ali Haydar Karahacıoğlu hakkında duygularını şöyle anlatıyor:
Çoluk derdi,çocuk derdi,el derdi
Bu nedenle koca bina bel verdi.
Öldüğümde yazın mezar taşına.
Buna rağmen insanları severdi.
İşte bu kara mizahın hiciv ustası Ali Haydar Karahacıoğlu .
O yalnız hassas bir şair değil. Öyle sanıyorum aynı zamanda adil bir yargıç.
Yalnız insanları değil ,hak ve adaleti de sever. “Deveciden dostu olanın kapısı büyük olurmuş” O bir Karadeniz uşağı . Hem de nasıl ? Güler yüzlü tatlı dilli eskilerin deyimiyle “dertlilere deva,borçlulara eda” olabilen birisi Her kes onun yardımına koşar mı,koşmaz mı bilmiyorum ama o herkesin yardımına koşar.”..
Hakim-Şair Karahacıoğlu 131 sayfalık şiir kitabının Arıyorum ismini verdiği en son şiirlerinin ilk dörtlüğünde bakın duygularını nasıl anlatıyor :
ARIYORUM
Yıllarca dağıtmışım şimdi bulamıyorum,
Mülkün temeli olan adalet arıyorum,
Ondan ayrı kalalı mutlu olamıyorum,
Yurdumda herkes için saadet arıyorum.
NANKÖRLÜK
Masraf yapmaya değmez ürün vermeyen boğa
Yılan sürünür çıkar tepesi yüksek dağa
İnsanda vefa olmaz , çiğ süt emmiştir çünkü ;
Nedense yaşamıyor hizmet ettiğim ağa.
Şair Hakim Karahacıoğlu’nun Şiir kitabının biyografisinde ise bakın neler yazılı :
1931 yılında Trabzon Vakfıkebir’de doğan Ali Haydar Karahacıoğlu’nun memleketi Görele’dir 1939 yılında İlkokula Ünye’de başlamış Tirebolu Dumlupınar ilkokulunda bitirmiş.
Ortaokulu Ünye’de Liseyi Giresun’da okumuş.
İstanbul Hukuk Fakültesini 1954 yılında bitiren Karahacıoğlu askerliğini Yedek Subay olarak Çorlu’da yapmıştır. 1956 yılında Ünye’de Hakimlik stajına başlamış daha sonra sırasıyla Tutak,Göle,Araklı Hakimlikleri , Ordu Tapulama Hakimliği görevlerinde bulunduktan sonra 1973 yılında Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanmış 1974 Yılında Yargıtay Genel Sekreter yardımcısı olmuş 1977 yılında Yargıtay üyeliğine 1988 yılında 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına seçilmiştir.1996 yılında emekli olup Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Onursal Başkanıdır.Türk Basın Birliğinin onur kurulu üyesidir. Ali Haydar Karahacıoğlu evli 4 çocuk babasıdır.
Çeşitli dergilerde yayınlanmış şiir makale hikayeleri ile Çile Düşlerim, Damlalar ,Kuzey Rüzgarı Bakışların, Çağların Yorgun Adamı, Kuyruk, Dalkavuk,Tomurcuk Güller ve Dikenler, Sevgi Harmanı, Sonradan Görmeler, Süslü Ev Köpekleri ,Gönül Ocağı, Güz Gülleri,adlı şiir Kitapları yayınlanmıştır.
Hukuk ile ilgili 10’u aşkın kitabı bulunan şairin çeşitli derlemeleri yayınlanmış, mesleği ile ilgili makaleleri mevcuttur.
Karadenizli hemşerimiz Hakim Şair Ali Haydar Karahacıoğlu’na bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar dilerim.
ORSEV AİLESİ
Ordu Sanat evi ORSEV’in 11. olağan Genel Kurul toplantısında Orsev’in faaliyet raporunu okumak için kürsüye gelen Orsev Başkanı Sevinç özel Sayın Divan Değerli konuklar diye başladığı konuşmasında salonda hazır bulunan Orsev’in saygın üyelerine özetle söyle seslendi.
Hoş geldiniz sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bu yönetim döneminde de büyük bir özveri ile Ordu’muzun Kültür Sanat , turizmine ve tanıtımına önemli katkılarda bulunmaya çalıştık ve ilimize zengin bir sosyal alt yapı kazandırmakta katkılarımızın olduğunu sanmaktayım. Her zaman olduğu gibi Ordu’nun sosyal yaşantısına renk kattık, güzellikler getirdik. Seçici tutum ve duruşumuzla beğeni ve sevgisini yükseklere taşımaya devam ettik.
Ordu’muzda sanat evi Orsev’in bir marka olduğuna inanıyorum. 4. dönemimizde de Kültür ve sanat adına Bakanlığımızın da katkı destekleriyle iyi işler yaptık bundan da sevinçliyiz, gururluyuz. Teşekkür ederiz ” dedi.
1964 senesinde Kurulan ve Perdelerini 50 senedir kapatmayan Ordumuzun gözbebeği Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’den sonra 1991 senesinde sanatçı Gülçin – Aydın Üstüntaş ve yakın dostlarının kuruluşunda katkı sağladığı ORSEV Ordu’muzun sosyal ve kültüren etkinliklerinde 33 senedir saygınlığı ile var olan bir kültür, sanat kuruluşumuzdur . Sayısız kültür ve Sanat etkinliklerinde öncülük yapan imzası olan ORSEV’in başkanlığına son yapılan 11.genel kurulda yeniden Sevinç Özel getirilirken . 2. Başkanlığa Nemci Oğuz Sekreterliğe Gülten Pazar, , Üyeliklere de Tuncer Engin, Metin Koç Nural Akgün, Hacer Topçuoğlu ,,Saime Sakarya, Firdevs Çakır seçildiler.
Ordu Sanat evi ORSEV kuruluşundan günümüze kadar Başta tiyatro olmak üzere Şiir geceleri Konserler Resim ve fotoğraf sergileri, paneller ebru ve resim kursları kitap imza günleri olmak üzere onlarca sanat kültür etkinliklerinde, özellikle Şiir gecelerinde Valilerimiz, Belediye Başkanlarımız Jandarma alay komutanlarımız Emniyet Müdürlerimiz Ordu Üniversitesin eski Rektörü Haluk Özkefeli ve Bürokrasimizin üst düzey yöneticileri Şair ve yazarlarımız okudukları şiirlerle ,anlattıkları fıkralarla sanatsever Ordu lulara unutulmaz Kültür sanat geceleri yaşatmışlar sanatsever Ordu’luları mutlu etmişlerdir.
Orsev’in organize ettiği kültür sanat geceleri her zaman takdir edilmiş gönülleri fethetmiştir. Ordu Sanat Evi ORSEV Kültür Bakanlığının da katkılarıyla 2014 ün son Tiyatro oyunu Tayfun Türkili’nin Yazdığı Ordu Üniversitesi Öğretim üyesi Yasin Akyüz’ün yönettiği ve Ordu’muzun kadrolu imamlarının başarıyla sahnelediği “ Naşı muhteremler” adlı eseri Ordu eski Valimiz Orhan Düzgün’ün daveti üzerine eylül ayı içinde Kayseri’de sahne almış ve takdirle izlenilmiş ayakta alkışlanmıştır . Ordu Sanat Evi ORSEV’in Sanatsever Ordu’lular için hazırladığı sezonun yeni Tiyatro oyunu ise Turgut Özakman’ın yazdığı Resimli Osmanlı Tarihi adlı eseri yine Öğretim üyesi Yasin Akyüz Sahneye koymak için Orsev’in değerli Tiyatro sanatçılarıyla çalışmalarını sürdürmektedir.ORSEV Kültür ve Sanat dallarında yaptığı çalışmalar la Ordu’muzda marka olmuş , takdir edilen bir sivil toplum kuruluşumuzdur.
Ordu’muza Sanat ve Kültür dalında hizmet vermekten başka programı olmayan Orsev’e kurulduğundan bu güne kadar gönül ve destek veren herkese, Orsev’in değerli üyelerine yöneticilerine , hizmet sorumluluğunu üstlenen eski başkanlarına ve de son genel kurulunda yeniden göreve getirilen Fedakar başkanı Sevinç Özel’e saygıyla .
İyi ki varsınız Orsev ailesi .
Kültür ve Sanat adına yapılan Her şey, yapılan bütün güzellikler Ordu’muz için derken de başarılarınızın devamını diliyorum..
FEDAKAR GAZETE DAĞITICILARI.
11 Ekim Dünya Gazete Dağıtıcıları günü Ordu Gazeteciler Cemiyeti’nin Ordu Tahıl Pazarı meydanında düzenlediği sade ve anlamlı bir törenle Kutlandı.
Amasya’daki Şehit Törenine katılan Ordu bürokrasisinin yöneticilerinin dışında Gazete dağıtıcılarının ,basın mensuplarının ve bazı vatandaşların hazır bulunduğu törende Gazeteciler Cemiyeti başkanı Recep Aydın ve Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş günün anlamı ile gazete dağıtıcılarının zor şartlar altında kapı kapı dolaşarak özverili çalışmalarını anlatılar.
Tören sonrası misafirlere yiyecek içecek ikramında bulunuldu.
Tören öncesi sohbette Gazeteci Temel Aşar’ın Başkan Tekintaş’a buradaki en eski gazete dağıtıcısı benim sözlerini Başkan Tekintaş Kürsüye taşıdı. Bende başkanla sohbetimizde Başkan Tekintaş’a gazete dağıtıcılığından gelen, Gençliğinde Babasının Esnafın Sesi gazetesini dağıtan yazarı çizeri olan arkadaşımız Necdet Uzun’un çeşitli gazetelerde yazı işleri müdürlüğü genel yayın yönetmenliği habercisi ve köşe yazarlığından sonra Samsun’da Anadolu Ajansı Bölge müdürlüğünden emekli olduklarını anlattım. Başka örnekler de verdim.
Gazeteci Necdet Uzun arkadaşımız şu an Samsun’da Günlük yayınlanan Haber gazetesinin Ortaklarından ve yöneticiliğini yapmaktadır. .
Gazeteci Atilla Şimşek’in de çocukluğunda Babası Rıza Şimşek’in görev yaptığı Çatalca’da gazete dağıtıcılığından Yıllar sonra Ordu’da Gazete Patronluğuna, Tribün gazetesinden söz ettim oradaki arkadaşlara. Tek kişilik gazetesin sahibi Yeşil gazetenin Cesur Ordu gazetesinin sahibi Berkant Doğan ve diğer zor şartlar altında gazetelerini çıkaran fedakar gazetecilere, gazete sahiplerine Anadolu’nun fedakar Gazete dağıtım emekçilerine selam olsun.. Belediye Başkanı Engin Tekintaş tören sonrası gazete dağıtıcılarını tek tek kutladı öptü başarılar diledi..
El dizgisi ile mürettiplerin harf harf ,dizdiği eski mahalli gazeteler geldi aklıma. 1977 senesinde el dizgisi ile başlayan günümüzün Bilgisayar teknolojisi ve Ofset basılan mahalli gazetelerin den Karadeniz 52 Gazetemizin fedakar Dağıtıcısı Makinisti, emekçisi , emeklisi Adem Demirbaş’a da özellikle buradan teşekkür ederim.
Gazetelerini baskı sonrası katlayan sabahın erken saatlerinde yaz kış yağmur çamur kapı kapı okuyucusuyla buluşturan Fedakar Gazete Dağıtıcılarımıza Sevgiyle..
Gazete Dağıtıcıları Gününüz kutlu olsun.
BELEDİYE HİZMET BİNASI
Eski Belediye Hizmet binasının Temel ayaklarında ortaya çıkan güvensizlik nedeniyle yıkımına karar verildikten sonra bu alanda yeni bir hizmet binası Yapımı için proje aşamasında Belçika’da yaşayan Hemşerimiz Ordu’lu Dünyaca ünlü mimarlardan Şefik Birkiye’nin çizdiği proje kabul gördü. Mimar Şefik Birkiye’nin projesi yapım aşamasından önce TESK otelde Basına mühendis ve mimarlara Davetlilere Özgeçmişi okunduktan sonra Eski Belediye Başkanı Seyit Torunla birlikte projesini tanıttı. Binanın yapımının bütün aşamalarını anlattı Ünlü Mimar Davetlilerin ve basının sorularını tek tek yanıtladı. Eleştirilere cevap verdi.
Yeni Binanın zaman içerisinde temeli açıldı deniz seviyesinin altında olduğu için gerekli su tecridi yapıldı kazık beton temeller atıldı.Zemin sağlamlaştırıldı .Birinci kat betonu ve diğer katların beton aksamları döküldü. Projenin güzel görüntüsü ve estetiğini tamamlayacak olan ve binanın yanında yapımı tasarlanan projenin bütününü sağlayacak olan Saat kulesi iptal edildi.
Şimdilerde binanın dış pencereleri ve çatısı tamamlandı Dış cephe görünümü ortaya çıktı. Yapıldıkça daha da güzelleşen Belediye binasının şu anda dış cephesinin mantolanma işlemleri yapılırken Gazetelerde bir haber ajansı muhabiri tarafından yandan destekli garip benzetmeler ortaya atılarak Belediye binası neredeyse “Yunan Mimarisi ile benzerlik” suçlaması ile ajans tarafından gazetelere servis edildi.
Neymiş de “Binanın ön cephesi antik Yunan tapınağı görünümü kazandıran teras ve dört sütuna oturan alınlık (fronton) ile taçlandırması dikkat çekiyor. muş.! Binada sütün olmadan Bu destekli eleştiriyi okuduktan sonra Nasrettin hocanın Küp hikayesi geldi aklıma. Onu da yazıdan sonra soran olursa hatırlatırız..
Eski Belediye Başkanı Torun’un zamanında yapılan marka hizmet projelerinden birisi olacak olan Dünyaca ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin Proje bedeli almadığını açıkladığı bu projesini eleştirecek bilgi sahibi ve de birikimim olmadığı için Sayın Birkiye’nin avukatlığını yapacak konumda da değilim.
Bürütüs’de
Ama derler ya “ Sezarın hakkını da Sezar’a” vermek gerekir diye de düşünüyorum kendimce ...
Ünlü mimarımız Şefik Birkiye’nin çizdiği bu Proje zamanında Samsun Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunda da görüşüldü Birkiye Projesini orada da anlattı çizdiği projesi onaylandı. Bu kurulun üyelerinden birisi de Ordulu Mimarımız Haluk Karamanoğlu idi.
Kurullardan da tasvip gören bu güzel projenin Mimarını bu şekilde garip ithamlarla ve benzetmelerle eleştirmek haksızlık olacak diye de düşünüyorum..
Yeni Belediye Hizmet binası bittiğinde mutlaka Ordu’da alışagelmiş inşaat türlerinin dışında marka olacak bir hizmet binası olacak. Belediye Hizmet Binası Projesi tamamlanmadan “Günah Keçisi” aramanın gereği de yok diye düşünüyorum.
Ordu’muza marka bir projeli örnek ,bir mimari eser yerleştiriyorsun
Eline yüreğine sağlık Hemşerim.
Geçmişte Ankara’daki Ak Parti Genel Merkez binasının ön cephesi içinde bazı benzetmeler yazılıp çizildiğini de hatırlıyorum.
Bilindiği gibi Ankara da Atatürk Orman Çiftliğinde yapılan Yeni Başbakanlık binasının Proje mimarı da Hemşerimiz Şefik Birkiye dir.Ünlü mimarımızın annesi ve babası Ordu’da ikamet etmektedir.
YOLLAR..YOLLAR..
Altınordu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş göreve geldikten bir müddet sonra ki bir açıklamasında Yollar arabaların kaldırımlar vatandaşların diye bir yorum yapmıştı. Özellikle kaldırımlarda yürümeğe çalışan vatandaşları rahatlatan bu sözcükler halen gündemini muhafaza ededursun vatandaşlar özellikle yayalar Başkan Tekintaş’ın bu açıklamasının son neticesini merak ediyorlar ve de bekliyorlar.
Dondurma dolapları, meşrubat dolapları, su dolapları vs bir sürü dükkanların içerisinde bulunması gereken emtia vatandaşın yaya yolu üzerinde veya kaldırımlarda müşteri bekliyor. Özellikle dondurma satmak için ille de dondurma dükkanı açmak gerekmiyor. Cola , Dondurma dolabını yolun ortasına koy gerisi önemli değil. Öyle kaldırımlar var ki iki kişi yan yana dolap sıkıntısından geçemiyor. Dondurma dolabı vatandaşı görünce ..!kaldırımdan yola inemeyeceğine göre vatandaş yaya kaldırımdan trafik yolana inmek zorunda kalıyor. Tabi bu yazmak istediklerim yeni belediye döneminde icat edilmiş bir ticaret şekli değil. Eski dönemlerin alışkanlıklarından günümüze devam eden kötü alışkanlıklar bunlar.
Aksini söylersek de haksızlık yapmış oluruz. Ama sonuç olarak bu kötü alışkanlıklarımızdan vaz geçmemiz gerekiyor. Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek ile Son olarak bayram öncesi birlikte yürüdük bu iki caddemizde .Gerçekten Trafiğe kapalı iki caddemiz var buraların disipline edilmesi gerekiyor. Caddelerimizin çoğu bu karmaşıklığın içerisinde . Kaldırımlara gelince sakat arabaları için yapılan meyilli kaldırımlar düşünce olarak Avrupa normlarına göre ama buraları en çok kullananlar lokanta ve lahmacuncuların pidecilerin motosikletleri ile gençlerin bisikletleri kol geziyor.
İnanır mısınız bu Kaldırımlarda bir sakat arabası görmedim varsa yoksa motosikletli bisikletli kovboylar kaldırımlarda cirit atıyorlar. Ne dur diyen var ne yasak diyen görevliler var. İnanır mısınız Engelliler için ayrılmış özel oto park yerine bile araç park eden sağlamlar var.! Almanya’da yaşayan bir arkadaşım bir eczanenin önündeki engelli araç yerine park eden bir sağlam sürücüyü görünce “Şu olay Almanya’da olsun sürücünün anasından emdiği sütü burnundan getirir görevli polis. Bir daha tövbeler olsun bu işi yapmaz yapamaz.”
Vatandaşında arzusu Başkan Engin Tekintaş’ın dediği gibi “Yollar arabaların kaldırımlar yayaların” olması bu düzeni de ilgili belediyenin ve trafiğin düzene sokması gerekiyor.
Belediyemiz yetkililerini görevlendirip bu karmaşaya müdahale etmediği sürece vatandaş daha çok bekler. Yaz akşamları sahildeki gezi kaldırımındaki bir garip bisiklet trafiğini de gördük.. Yolda rahat ve emin bir kaldırımda güvenli bir şekilde çocuklarıyla yürüyebilmeyi hangi yaya arzu etmez ..!
TURİSTİK KUM DEPOSU!
Turizm Master Planı içerisinde, Turistik Turnasuyu sahilinde Belediye’nin resen imar parseli yaptığı sahil bandı içerisinde bulunan kum ocağı etrafında bulunan komşu parsellere konumu ile çevre kirliliği yaptığı, etrafına zarar verdiği için bazı arazi sahipleri tarafından Belediye’ye Turistik(!) kum deposu için şikayet dilekçesi ile müracaat edildiği halde cevap verme gereği de gösterilmiyor.
Turistik alanda parsel arazilerin ortasındaki kum dağı hangi amaca hizmet veriyor. Bu çok çok özel Turistik Kum Deposu (!) Ordu turizmine daha ne kadar hizmet verecek, katkı sağlayacak onu da Kültür Turizm Müdürlüğü’ne sormak gerekiyor! Görülmeğe değer turizm bölgelerimiz içerisinde turistik kum deposu olan ilk şehir Altınordu mu olacak?
Turistik sahillerimiz de Ürgüp, Göreme misali 5 katlı kum depoları da en çok Japon turistlerin dikkatini çeker sanırım...
Turnasuyu’unda Karayolunun deniz tarafında Belediyece parsellenmiş arazi sahibi Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ a verdiği kişiye özel dilekçesinde arazisinin mağduriyetini uydu fotoğrafları ile belgelemiş beş katlı apartman yüksekliğindeki çirkin kum yığını Kumdağ görüntüsünün konumunu dilekçesinde bütün teferruatıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a belirterek mağdur arsa sahibi olarak ikinci defa şikayette bulunmuş,
Vatandaş ikinci şikayet dilekçesinin son bölümünde şöyle demiştir,
“ Ordu Belediyesi, havaalanı yolu üzerindeki bu çirkin görüntüye daha ne kadar müsaade edecek.
Biz arsa sahiplerinin turizm mastar planı içerisindeki “imarlı arsalarımızı” gerçekten arsa olarak kullanabilmemize imkan verilmesini saygılarımla, takdirlerinize arz ve istirham ederim.”
Yüz, iki yüz yıllık dedelerinden kalma fındık bahçeleri resen arsa yapılan arazi sahipleri arazilerine bundan böyle arsa vergisi verecekler. Parsel olmuş arazilerini bu kum dağının çıvarındaki parsellerini ihtiyaçları olduğunda satamayacaklar, ihtiyaçlarını gideremeyecekler. Kum dağının eteklerindeki parsellerinin alıcısı olmayacak. Kum dağının sahibi turistik kumlarına her zaman alıcı bulacak.
Arsa sahiplerinin parsellerinin kaderi belli olmuştur.Turistik kumların fendi parselleri yedi...! mi diyeceğiz?
BOMBA ÇUKURU
GÖRÜNTÜLÜ KUM OCAĞI!
Daha önceleri yazdığım bir yazıdaki garip kum yığını için yukarıdaki başlığı seçmiş, Turnasuyu’nun turistik sahilindeki bu çirkin görüntüyü anlatmak için bu başlığı uygun görmüştüm.
Turnasuyu’nda turistik sahillerimizde beş katlı apartman yüksekliğindeki yeşil dokunun ve parsellerin ortasındaki kum ocakları uzaydan, karadan görünüyor da Belediye yetkilileri görmüyor mu? diyerek yazımı bitirmiştim. Ama gözüküyor ki Bu yapılan yanlışlıklar yapanın yanına kar kalıyor. Yapan duymuyor, Belediye görmüyor veya görmemezlikten geliyor. Turnasuyu’nda Turizm Master Planı içerisinde bu garip kum deposu gelişmekte olan Ordu turizmine katkı sağlayacaksa söylenecek başka bir şey kalmıyor. Gerisi biz yazıyoruz biz okuyoruz..
“YALNIZ VE CESUR”
Hopa’dan kürekli kırmızı filika teknesiyle , deniz yolu ile yola çıkan Nükleer Karşıtı Yeşil düşünenin sahibi Hüseyin Ürkmez isimli denizci Teknesinin gövdesine yazdırdığı “Nükleersiz Türkiye için Kürekle Karadeniz” sloganı ile tek başına 1500 km yol yapacak.
Giresun’dan Ordu istikametine hareket ettiği andan itibaren Ordu Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın’la telefon görüşmesi sonrası Çevre Derneği ikinci başkanı Em.Albay Metin Koç tarafından saat başı aranarak yol güzergahı için bilgilendirilmiş Ve Saatler sonra akşamüzeri Halk Bankasının karşısında ki sahilde karşılanmıştır. Gazeteci Coşkun Özbucak arkadaşımız Denizci Hüseyin Ürkmez’i Bulancaktan önceden karşılamış gazetecilere de haber atlatması yapmıştır.
Kırmızı filika teknesini sahilde demirleyen Ürkmez deniz kenarında bir basın açıklaması yaparak Karadeniz seyahati ile ilgili bilgiler vermiştir. yapmış Nükleersiz bir Türkiye için Tek başına Karadenizi bir baştan diğer başına kürekle geçerek, Türkiye’de Akkuyu’da ve Sinopta yapılacak Nükleer enerji santralinin üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde deniz canlılarını etkileyecek bio çeşitliliği öldürecek . diyerek Nükleer santrallerin tehlikesine dikkat çekti.
Yıllar önce Rusya’da bir kaza sonucu patlayan Çernobil Nükleer santralinin özellikle Karadeniz’de yaptığı Radyasyon tehlikesinin Kanser hastalığının ne düzeyde evlerimizde hissettiğimizi zaman içerisinde yaşıyoruz. Söylenen oldu Kanser hastalığı bir kabus gibi evlerimize çöktü.
Kanser hastalarımız var.
Kırmızı filika teknesiyle Tek yürek tek çift kürek Hopa’dan denize açılan Nükleer karşıtı kahraman denizci Ordu sahil kumsalda yaptığı basın açıklamasının sonunda şöyle diyor:
Ben Hüseyin Ürkmez Ülkemizde nükleer Santral kurulmasına insan gücüyle karşı çıkabileceğimiz düşüncenin temsilcisi olarak 1500 km kürek yolculuğuma Hopa’dan başlıyorum, sizler de Karabasan gibi Karadeniz’in , Akdeniz’in üzerine çökmeye hazır radyasyon yüklü bulutları dağıtmak zorundasınız !
Kahraman denizci Ordu Kumsalındaki basın açıklaması sonrası sadece içme suyu istiyor.Gazeteci Coşkun arkadaşımız büfeden içme suyu alarak denizciye veriyor. Ürkmez filikasının demirini kumdan kaldırıyor. Kaptan teknesine havanın kararmasına yakın biniyor bir hatıra fotoğrafı çektiriyor. Küreklerine asılıyor rıhtım istikametinde yoluna efirli sahilinde mola vermek üzere ve siya kürek Sinop’a doğru kürekle devam edecek.Nükleer karşıtı 1500 Km lik Karadeniz parkurunu tamamlayacak...
Düşünce Yolun açık olsun “Yalnız ve Cesur” Denizci Hüseyin Ürkmez Küçük Filika teknenle Kaptan şapkanla Karadeniz’i geçersin, ne denizler görmüş yalnız kaptansın. Nükleer karşıtı büyük işler yapıyorsun. Seni destekleyen sponsorlarına, KESK Sinop Şubeler Platformuna selam.
Eline, cesur yüreğine sağlık..
HAYVAN SEVGİSİ
Sırrıpaşa caddesindeki Şans Bayi eski Orduspor’un kalecilerinden Arkadaşımız Osman Çolu bu günlerde eli alcıda boynundan asılı görenler geçmiş olsun dileklerini iletiyorlar.
Osman arkadaşımız iş yerinde inanılmaz bir kaza sonucu sağ elini bileğinden ciddi şekilde kesmiş. Soranlara ise başından geçen olayı gülerek anlatıyor.
Osman Çol işyerinde cam kavanoz içerisinde Kırmızı Japon balıkları besliyor. Zaman zaman akvaryuma atılan özel balık yemlerinden akvaryumun suyu bulanıyor:Osman üç günde bir bu suyu değiştiriyor akvaryum kavanozunu temizliyor. Yine böyle bir günde Salih Şan arkadaşımız Osman’a balıklar havasızlıktan olacak suyun rengi dönmüş havanları kurtar diye takılıyor.
Osman arkadaşının bu isteğini gülerek karşılıyor ve oturduğu yerin arkasındaki yuvarlak kavanozu tek eliyle tutup masanın üzerine koyarken ÇAAT diye bir ses duyuyor. Kaleci file bekçisi Osman arkadaşımız bu sesi duyunca ani bir refleksle kavanozun altından tutmak isteyince Balıklı kavanoz birden dağılıyor Osman’ın elini bileğinden Ciddi bir şekilde kesiyor. Balıklar dağılan kavanozdan yere dökülüyor.
Bilekteki atar damar kesiğinden her tarafa kan sıçrıyor. Osman hemen bileğini üzerinden sıkıca tutuyor ve Salih Şan’a arabasının anahtarlarını vererek Devlet Hastanesine gidelim diyor.
İşyerini kapatıp hemen Devlet Hastanesine gidiyorlar. Devlet hastanesinde Mikro cerrahi uzmanı olmadığından Osman’ın damar ve sinir kesiği eline müdahale edemiyorlar.
Medical Park hastanesine Uzman Dr Hilal Hanıma gönderiyorlar. Kaptan Salih Direksiyonda Osman’ın eli bileğinde Osman’ı Hastaneye yetiştiren Salih Şan yaralıyı Hastaneye teslim ediyor. Hilal Hanım 2.5 saatlik bir ameliyat sonrası Osman’ın kesilen sağ el bileğini ameliyat ediyor Osman emin ellerde sağlığına kavuşuyor. Şimdi alçılı eli boynunda müşterilerine hizmet vermeğe çalışıyor.
Geçtiğimiz ay içerisinde Uğur Engin 12 senedir gözü gibi baktığı Kangal Cinsi köpeğini deniz kenarındaki evinden köpeğini denize götürürken boyun tasması çıkınca köpeğini tutup tasmasını takarken köpeği tarafından sağ eli ısırılıyor elinde kırıklar var. Devlet Hastanesinden Samsuna 19 mayıs üniversite hastanesine gönderiliyor. Hayvan sevgisi olan iki tanıdığımızın kaderi aynı. Osman Japon balıklarının Uğur Engin köpeğinin hışmına uğruyor.İkisi de sağ elinden ciddi şekilde yaralı geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayvan sevgisi dedikleri bu olmalı...
Ordu Devlet Hastanesinde her şey var Micro cerrahi uzmanı doktor yok. Kazazede arkadaşlarımızın kaderleri aynı sevdikleri hayvanlarının hışmına uğramışlar.
DOĞALGAZ
Geçenlerde Doğalgaz Sancısı diye bir yazı yazdım Altınordu Belediye Bşk Engin Tekintaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz dan mahallelerine bir türlü Doğalgaz Hattının gelmemesinden rahatsız olan insanların mağduriyetlerinden bahsettim.
Bir apartman mesafesinde komşu apartmanına kadar gelen doğal gaz birilerine rahatlık güzellik getirirken diğer tarafa sıkıntılar getirmesine neden oldu. Soğuk kış günlerinde Komşu apartmanın bacasından beyaz dumanlar çıkarken bizim bacadan çıkan kömür ün kara dumanı için küfür yememek olası değil. Doğal Gazla tanışmak için özel yerlerde Özel torpilli Apartman Ya da torpilli mahalle olacaksın..Doğalgaz’ın nimetinden istifade edeceksin..!
Bunu düz mahallede geçtiğimiz sene yaşadık gördük Bir Pazar günü Fındıkgaz’ın çalışkan elemanları Özel iki apartmana Benetton mağazasının önünden özel Doğal Gaz hattı çektiler. Şimdi Düz Mahalledeki şanslı efendiler Torpilli Gaz hattının keyfini yaşıyorlar olayı yakinen gören bizlerde özel Doğalgaz hattının dedikodusunu yapıyoruz. Bu özel hat için Eski Valimiz Orhan Düzgün’ün telefonla Fındıkgaz’a talimat verdiği veya rica ettiğini de biliniyoruz.
Zaferi Milli Mahallesinde çok eskilerde Çoğunlukta Ermeni Vatandaşlarımızın oturduğu nu biliyoruz acaba diyorum bu mahallenin sakinlerini mi cezalandırıyorlar diye de düşünesi geliyor insanın.
Ordu’daki Doğalgaz’ın mimarı 2015 Milletvekilliği seçiminde Enerji ve tabii kaynaklar eski Bakanımız Ordu’nun sevilen insanı M. Hilmi Güler’in yeniden Ordu’dan Milletvekilliği için adayı olacağını öğrendik bir hatırlatalım dedik.. Ordu’nun Doğalgazına adaletli dağıtımına bıraktığı yerden ancak Hilmi Güler sahip çıkar diye de düşünüyoruz.
Ayrıca Belediyeler üzeri çalışan Fındıkgaz şirketi Ordu’da hangi mahalleye ne zaman girip çalışacak bunun bir program açıklamasını yapsa da Doğalgaz beklentisi olan İnsanlar öğrense diye de sorası geliyor insanın.
Kış geliyor kış...
Şehrin ortasındaki Zaferi Milli Mahallesine Aziziye mahallesinin büyük bir kısmına ne zaman Doğal Gaz sırası gelecek bir bilen varsa söylesin de insanlar öğrense “Çin İşkencesinden” kurtulsa diyede yüksek sesle düşünüyorum.
Senelerce Evlerimizde Fındık Kabuğu Odun kömür yakarak ısınmağa çalıştık yıllarca. Ordu’muza Doğalgaz imkanı geldi ise de bazı torpilli insanlar gibi bizlerde sade vatandaş olarak mahallelerimizde bu imkandan bir an önce faydalanmak istiyoruz.
Sorarsanız adımız Büyük Şehir ..derken Büyükşehir belediyesinde yaşayan insanlar olarak Büyükşehirin insani hizmetlerinden de yararlanmak istiyor insanlarımız.
Belediye Başkanlarımız Engin Tekintaş dan Enver Yılmaz’dan Doğalgaz Mağduru mahalle sakinlerinin tek isteği sadece bu.Şehrin bir çok mahallesinde ki yolları Köstebek yuvası gibi delik deşik eden doğalgaz şirketine Belediye başkanlarının sözü de fazla geçmiyor açtıkları doğalgaz çukurlarını bile kapatmakta zorlanıyorlar dı.Mahalle sakinleri de Doğalgaz çalışmalarını Belediyeden biliyor.Eski başkan Seyit Torun zamanından bu olumsuz sıkıntıları da biliyoruz.
Son günlerde ikide bir Doğalgaz derken de Büyük Şehirde yaşayan Doğalgaz mağduru vatandaşlar olarak çok şey mi istiyoruz sorusu geliyor akıllara..
DOĞALĞAZ SANCISI
Ordu’da Doğalgaz Projesinin Mimarı yaratıcısı Başarılı Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı hemşerimiz Mehmet Hilmi Güler’dir kuşkusuz. . Bu gün evlerinde Doğalgaz dan yararlanan binlerce aile Güler’in Hizmetini unutmayacaktır kuşkusuz.
Özellikle kış aylarında Ordu’nun üzerine kara bir kabus gibi çöken kara kömür dumanı ve insanların ciğerlerine çöken kömür kokusu insanlara nefes aldırmazken Uygulanan Doğal Gaz projesi ile Ordu’da Doğalgazı alan şanslı mahallelerdeki binaların bacalarından çıkan temiz beyaz dumanlar insanları ekonomik olarak da rahatlattı .Evlerde ocaklarda tüp şofben de tüp derdi sorun olmaktan çıktı Ordu’nun yarısı yakıtta çağ atladı diğer yarısı da doğalgaz şirketinin insafına kaldı. Şanslı mahallelerde .Kömürün isi pisi kalmadı..
Bu rahatlık bazı mahallelerde Doğalgaz güzellikleri içerisinde devam ederken Şehrin orta yerinde Düz mahalle Aziziye Zaferi milli mahallesinde Sıkıntı olmaya başladı. Torpille bir Pazar günü özel boru hattı ile gaz verilen ayrıcalıklı binaların yanında 20 metre yanına gaz verilmeyen Apartman sakinlerinin sıkıntıları aylardır giderilmiyor .Yine düz mahallede 30 m2 işyerinin önüne konulan gaz şebekesinin yanı sıra 10- 12 dairelik apartmanlara gaz hattı çekilmemesiyle Doğal Gaz garipliğinin Şokunu yaşatıyor .
Ordu merkezde Zaferi milli mahallesi sakinleri senelerdir Evlerimize ne zaman Doğal gaz bağlantısı yapılacak diye beklerken Taşbaşı mahallesinin borusundan evlerine gaz alan Zaferi milli mahallesi sakinleri de var. “ Demokrasilerde çareler tükenmiyormuş” aynen öyle insanlar çasizlik içinde çare bekliyorlar...
Geçtiğimiz günlerde bir gazetemiz Fatsa ilçemize İlk Gaz 30 Kasımda verilecek müjdeli haberini yaptığında Ordu Merkez’in bir kez daha sahipsizliği İnandım.Merkez Ordu’ya yarım yamalak Doğal Gaz hizmeti getiren insanları doğal gaz karamsarlığına iten eden zihniyet Merkez Altın Ordu belediyesini hizmet dışı bırakabiliyorsa bu yarım hizmeti tamamlatmak da Büyük Şehir Belediye Başkanına düşer diye düşünüyorum.
Eski Belediye Başkanı döneminde açtıkları Doğalgaz hat çukurları doğru dürüst döşemeyen mahalleler arası sorun yaratan Doğal Gazcıların zihniyetine Büyükşehir belediye başkanı Enver Yılmaz’ın da müsaade edeceğine inanmıyorum.
Eski dönemde Doğal Gazın faturasını da Vatandaş Belediyeye kesti de...
Şehrimizde doğalgaz alamayan mahalleli şimdiden kömürünü odununu temin etsin bağlantılarını yapsın sayılı günler çabuk geçermiş.
Şehrin ortasında Doğal gaz bekleyen mahalleler bu zihniyetle daha çok Gaz sancısı çekecekler öyle görünüyor da bu Gaz sıkıntısını kış günlerinde şehri ve vatandaşlarını rahatlatmak adına Belediye başkanlarımız Enver Yılmaz ve Engin Tekintaş ilgilenirse çözer diye de düşünüyorum. Veya düşünmek istiyorum...
Çünkü İnsanlarımız bun hizmeti hasretle bekliyorlar
AH RIHTIM AH..!
Rıhtım İskelesi’nin 1960 senesinden günümüze kadar durumunu ve işlevini iyi bilenlerdenim. Gençliğimde yıllarca iskelede oltayla İskelenin altında zıpkınla balık avladım. Geçmişte İskeleye yük almak için yanaşan bacasında AB armalı İsveç yük gemileri ve başka büyük şilepler yanaşır Tonlarca Fındığı alır genellikle Almanya’ya ve yabancı ülkelere taşırlardı. Yan iskeleye sığmayan bu büyük gemiler in boyu iskeleden büyük olurdu. Arada birde İstanbul Trabzon arası sefer yapan Yolcu gemileri bazen yanaşır İstanbul yolcusunu alırdı. Alırdı diyorum çünkü yıllardır yolcu gemilerini görmüyoruz. İskele üzerinden yolcularımıza el sallamıyoruz.Karadeniz’de deniz taşımacılığını unutur olduk.
Deniz Şehri olmamıza karşılık yıllardır İskelemize yolcu gemisi bağlanmadı. Çamsan’a Rusya’dan tomruk taşıyan ve üç ay ara ile yine Çamsan’a Metanol taşıyan küçük gemiler ile arada bir maden cevheri almaya gelen gemiler de olmasa iskelemize gelen giden gemiler olmayacak..
Eskiye gerilere döndüğümüzde Orduya İstanbul’dan Demir Çimento taşıyan Ahşap büyük Çektirme tekneleri Samsun Bafra dan kavun karpuz getiren tek direkli Çektirme tekneleri iskeleye yanaşıp yük boşalttığını biliyoruz ve nostalji olarak anlatıyor konuşuyoruz..
Bu zaman dilimi içerisinde bazen de olsa Askeri gemiler Karadeniz’e çıktığında iskelemize bağlanıyor çoğu zaman da açıkta demirliyorlar.
OLTA AVCILARI BEKLEMEDE...
İskelemizin anılarımızda kalan en güzel tarafı ise Amatör balıkçıların iskele üzerinde Oltalarını denize atıp balık tutmaları temiz deniz havası alarak iskele üzerinde özellikle akşamları zaman geçirmeleridir. Yıllardır süre gelen Amatör balıkçıların balık tutma zevki ne gariptir ki bu günlerde İskelede Avlanmak yasak gerekçesiyle engellenmektedir..
Ordu eski Valisi Nusret Budunç’un yine eski Askerlik Şube başkanı Albay Faik Altan’ın Bu iskelede bazı akşamları Yakın dostlarının yanında Denize olta atıp balık tuttuğunu biliyorum. Vali Kemal Yazıcıoğlu ve Vali Kenan Çiftçi de tekneyle açık denizde balık tutmayı severlerdi. Bandırmadan orduya gelen Albay Faik Altan’in Sinarit avcısı olduğunu ailece görüştüğümüz günlerde öğrenmiştim Oğlu da arkadaşımdı. Faik amcayla İskelede kofana yakaladığımız günlerde İskelede Parmaklıkların olduğu Anemon otele bakan tarafta Faik Altan albaya yer ayırırdım . Askerlik Şubesinden Mesai sonrası mutlaka gelir oltasını yemler denize atar beklerdi. Neydi o günler inanır mısınız 700 gramlık Bir kiloluk Lüferin büyüğü Kofana çekerdik özel oltalarımızla denizden .
Tabii başka olta avcılarda İskele üzerinden bu güzelliklerden nasibini alırdı.
Bu yazdıklarımı yaşıtım olta avcıları çok iyi bilirler. Sabahın erken saatlerinde İskelenin uç kısmından oltalarımızı bir gün önceden Eski Hastanesinin önündeki kayalıklardan çıkarttığımız deniz solucanı ve gedalla yakaladığımız Teke dediğimiz balık yemleri ile Rıhtım iskelesinden Barbun ve sarıkulak yakalardık.
Memülü lakaplı Mehmet Gül büyüğümüz çok usta bir olta avcısıydı kırmızı Barbun balıklarını ikişer üçer iskeleye çıkarttığında bunlar Memülü’nün gülü diye bağırırdı rahmetli . Her defasında balık tenekesini yarım doldurmadan da ayrılmazdı iskeleden. Biz onu hayranlıkla seyrederdik.
İskelenin en iyi balık avcıları Rahmetli Memülü lakaplı Mehmet Gül, Kanberin Ahmet, Nihat ,Nikah memuru Mehmet ağabeylerdi . Ayrıca İskelenin özel bir yerinde devamlı olta atan Büyük kefal balığı yakalayan ağabilerimizdi ve onlar kefal balığı avcılarıydı istavrite olta atmazlardı.Yakaladıkları büyük Kefal balıklarını iskelenin üzerinde dakikalarca seyrederdik Özel ekmek hamuru ile kancalı ve Çapalı oltalarla avlanırlardı.
Bir zamanlar balığın bol olduğu yıllarda İskelemizde Mevsiminde Kefal, Sarıkulak Mavraşgil ,Karagöz. Lüfer kofana İstavrit ,Kapaklı balığı ,izmarit Sargan balığı bazen de denizin en renkli Bey Balığını da yakaladığız olurdu. Arada birde küçük kalkan balığı bile yakalayan şanslı avcılar çıkardı.
Bu yazdıkların eskilerde kaldı ne güzeldi o günler..Zamanla Karadeniz’de bir çok balık türleri yok oldu.Denizin bereketi kaçtı sanki. Tarım ilaçları gübreli sular Özellikle Romanya’dan Tuna nehri ile Karadeniz’e akıtılan ağır metalli atıklar. Kaçak olarak bidonlarla denize kaçak olarak bırakılan gemiler yükü sanayi ve nükleer atıklar . Yanlış yasak avlanmalar sığ sularda çekilen Troller sahillerde kayalarda atılan dinamitle avlanmalar Karadeniz’deki bazı canlı çeşidini yok etti.
Balık nesli tükendi sanki Karadeniz’de özellikle sahillerimizde gördüğümüz Olta balıkçılarının ise en ufak bir katkısı yok bu işte..
Sonuçta Olta balıkçılarına Rıhtım iskelemizi yasaklayan hiç bir valimiz olmadı.
Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’ndan Özel günler hariç İskelenin Olta balıkçılığına Yasaklanmaması ricamız var. Valimizle makamında konuştuk anlattık.Bu bir kurumun anlamadığım yasak diretmesi bizden gelen bir yasak yok Olayı inceleyeceğim dedi..
Olta avcılarımız müjdeli haberi hasretle bekliyor.
BAŞKAN ENVER YILMAZ
2011 senesinde Ordu Belediye Başkanı Torun’un başlattığı Çevre Bakanlığı ve Avrupa Birliği yatırımlar Daire Başkanlığının maddi desteği ile Karadeniz’in en büyük projelerinden Ordu Atıksu Arıtma tesisi Perşembe günü tesisin bulunduğu Melet kenarındaki yerinde törenle açıldı. Başkan Yılmaz Emeği geçen eski Belediye Başkanına ve yönetimine teşekkür etti
Devlette devamlılık esastır dedi. Tesisin Ordu’lulara hayırlı olmasını diledi. Bu tesisin açılışını yapmak bize nasip oldu diye konuştu.
Başkan Enver Yılmaz Protokolde her zamanki gibi Modern giyimi ve şıklığı ile dikkatleri çekiyordu..
Ordu valisi İrfan Balkanlıoğlu yaptığı konuşmasında bu önemli tesisin yapılmasıyla Ordu’ dan Karadeniz’e artık pis su akmayacak denizin biyolojik hayatında kirlilik olmayacak dedi.Yakın bir zaman içerisinde tesisin arkasında kötü kokular yayan Çöplüğe de en kısa zamanda çözüm getirilmesini istedi.
Ordu Büyük şehir Belediye başkanı Enver Yılmaz konuşmasının bir yerinde “Avrupa Birliğinin yaklaşık 10 milyon Euro ve Çevre Bakanlığının 1.650 bin Euro katkılarıyla tamamlanan Büyük Proje Ordu Pissu arıtma tesisi ile Ordu inşallah daha iyi yaşanılabilir çevresiyle uyumlu Türkiye’de Çevre sağlığı ve su arıtma anlamında gösterilen model Bir büyükşehir belediyesi olur demişti..
Başkan Yılmaz’ın Çevresiyle uyumlu ve Çevre sağlığı konularına duyarlılığı temennilerine katılmamak mümkün mü ?
Konuşmalar sonrasında Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş Avrupa birliği delegasyonu ve protokol ile birlikte açılış kordelasını hayırlı olsun dilekleriyle ve davetlilerin alkışlarıyla kestiler .
İLK PİSSU ARITMAYI 1960 DA
MİLLET DÜZÜNDE GÖRDÜK..!
Ordu insanı 1960 da Millet Düzünde kurulan Açıkhava Sahra Hastanesi çadırlarından oluşan bir ilk yardım gösterimi içerisindeki yerde yine büyük branda yuvarlak iki havuzdan oluşan Askeriyenin mini Pis Su arıtma tesisini görmüştü.
O zamanlar 19 Eylül ilk okulunda okuyordum. Her kes gibi Arkadaşlarla birlikte büyük çadırların kurulduğu Millet düzüne gittik.Her türlü tıbbi müdahalenin ,ameliyatların yapılabildiği Büyük yeşil sahra çadırların haricinde ağır Askeri silahlar dahil unutamadığım görüntüler di.İlaçlı kavanozlar içerisinde çocuk ceninlerini ilk defa burada gördüm .Ayrıca diğer tarafta bulanık ve içinde bir sürü çöp artıkları toz toprak , çürümüş sebze meyve atıkları olan bulanık bu pis görünümlü su havuzu, diğer taraftaki havuz çadırda bir takım işlemlerden geçtikten sonra berrak temiz içilebilir su oluyordu.
Asker Yetkililer bardakla havuzdan su alıyor içiyor içmek isteyenlere de bardak bardak ikram ediyorlardı.
Bilindiği gibi 6 ay su yüzüne çıkmayan nükleer denizaltılar da denizin tuzlu suyunu arıtıyorlar ve tatlı su olarak denizaltıda her türlü ihtiyaçlarında kullanıyorlar.
Şimdi Avrupa standartlarında yapılan Ordu Pis su arıtma tesisi gelecekte 200-300 bin nüfusa hizmet verebilecek kapasitede çalışacak. Tesislerde arıtılmış pis sular daha sonra Yine Durugölde bulunan derin deşarj borularıyla denizin 1,5 kilometre açığına 20 metre derinlikteki kumsal tabana Pisliklerden arınmış temiz su olarak bırakılacak.
Bundan böyle Denizlerimiz sahillerimiz daha temiz halkın denize girdiği kumsallarımız, plajlarımız temiz anlamına gelen Mavi bayraklı olacak,
Ordu Şehrinden Karadeniz’e pis su akmayacak.
Bu Çevre için çok önemli büyük dev projeye emeği geçen herkesi kutlarız alkışlarız.
BOĞULMALAR
ÖNLENECEK MİŞ..!
Tribün gazetemizin Manşet haberinde Ordu Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr Mustafa Çöpoğlu’nun da katıldığı toplantıda yaptığı açıklamasında Ordu ilinde Boğulma ve su kazalarında her yaz onlarca kişinin hayatına kaybettiğini hatırlatarak bizlerin amacı vatandaşı uyarmak boğulma riskini en asgaride tutmak demiş.
Gazete de bu haberi Boğulmalar önlenecek başlığı ile vermiş. Bu temenniye ve uyarıya katılmamak mümkün değil. Temennimiz de bu yönde.
Ancak ne var ki Sayın genel sekreter hiç boğulan bir insanı kurtarmak için suya atladınız mı ve ya nasıl kurtarıldığını gördünüz mü..?
Hazır tatbikat izlemeye benzemez boğulmakta olan insanı sudan çıkartıp kurtarmak...
Yakın bir zaman içerisinde Durugölde ki yüzme havuzunda Cankurtaran olduğu halde bir anlık ihmal Havuzda bir gencin ölmesi ile sonuçlanmasını hatırlattı bana.
Eski Ordu Plajında bulunduğum zamanlarda Onlarca insanı denizde boğulmaktan kurtarılmasına yardım etmiş bir kişi olarak Boğulmalar önlenecek haberini gülümseyerek okudum. Denizde, gölde akarsudaki boğulmalar büyük ihtimal insanların yüzmeyi bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Suda yapılan basit bir kurbağa hareketi paniğe kapılmadan yapıldığında insan hayatını kurtarır çevreden yardım gelene kadar insanın suda batmasını önler.
Boğulmakta olan bir insana yardım etmek için onu kurtarmağa çalışan bir insanında boğulmasına neden olur çoğu zaman. İnsan boğulma anında yardıma gelen insanın boynuna sarılır kurtarıcısını da sıkıntıya sokar.
Sonuçta yüzme bilmiyorsanız boyunuzu aşan derin suda boğulursunuz. 150 Km deniz kıyısı olan bir yerde Cankurtaran önlemi de alamazsınız alırsanız da nasıl alacaksınız.. Yazın sıcak günlerde İnsanların nerede ne zaman suya gireceğini bilemezsiniz .
Yine Eski Ordu plajında Ankara Beden eğitimi öğrencisini Orada olduğum için boğulmaktan kurtardım. Çünkü yardım isteyen kişiye benden başka yardıma giden olmadı.Yine eskilerde Plajda güzel bir günde Toplum polisleri denize girebilmek için Plaja gelmişler denizde şakalaşıyorlar . Kalaş denizi var solugan akıntı var . Solugan dalgalı akıntı olan suda Denizdeki Kumun üzerinde ayaklarınızı kaldırdığınızda iki üç metre açığa akıntının yönüne doğru sürüklenirsiniz o denizde. Pilajda bir anda beşe yakın insan imdat diyerek yardım istiyor. Şaka yapıyorlar sanırsınız . Aynı zamanda korkarsınız yardıma gitmeye.Plajdaki O boğulma olayının canlı Tanığı Ordusporun eski futbolcusu Pele Erol’dur. Sorarsanız anlatır size. Plajda Yüzme bilen insanlarında yardım için giremediği denize Ben ve Pele Erol boğulmakta olan toplum polislerini sudan çıkartmak için yardımlarına koştuk.Su fazla derin değildi ama akıntıda panik yapmışlardı.
Durumu kumsaldan gören Rahmetli Ömer Ertürk’te heyecandan deniz kıyısında kalp spazmı geçirmişti.Hastaneye zor yetiştirdiler.. O zamanlar böyle 112 acil servisi de yoktu anında olay yerine gelecek....
Yüzme bilmiyorsan boyunu aşan suda suya , denize girmeyeceksin ,fazla açılmayacaksınız. Denizde Hayatta kalmanın en önemli kuralı Suda boğulamamanın hayatta kalmanın birinci kuralı bu.
Ayrıca denizde şaka olmaz denizin şakası da olmaz
Geçmiş zamanda Çaka kumsalındaki denizde aynı anda boğulmakta olan iki kız kardeşi kurtaran Murat Köksal arkadaşımız kızları yardıma gelen kayığa çıkarttıktan sonra kayığın arkasında dinlenmek için tutunurken bir anda gözden kaybolup boğuldu . Böyle garip ama gerçek hadiseleri de biliyoruz. Bu vesile ile Kahraman Murat Köksal arkadaşımızı rahmetle anıyoruz..
Ümit ederim bu yaz denizde Ordu sahillerinde boğulmalar olmaz.Boğulmalar da önlenir..
150 km lik sahili kontrol etmek gerçekten çok zor. Can kurtarma Tedbirlerini de elden bırakmamak şart.Öncelikle insanların toplu olarak denize girdikleri Plajlarda eğitimli cankurtaran ve motoru gerekli . Özellikle de deniz kenarında kumsalda oynayan küçük çocuklara çok dikkat edilmesi gerekir.
Her şey bir anlıktır..
YEDAŞ-YEPAŞ
Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) amblemi ile Elektrik dağıtım hizmetini uzun yıllar devam ettirdikten sonra Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ ) olarak hizmet zincirine devam etti . Daha sonraları ihale ile hizmet Çalık Gurubuna geçince 26 yıllığına Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş YEDAŞ olarak hizmet vermeğe başladı .
Atatürk Bulvarı üzerindeki hizmet binalarında büyük tadilat yaparak hizmete devam ederken binanın üzerindeki YEDAŞ yazısının ana yoldan daha iyi görünmesi için ve vatandaşa kolaylık olsun diye duvar kenarındaki yetişkin güzelim ağaçları bile bina gözükmüyor diye yok ettiler...
YEDAŞ’ın Bu hizmet binasında Elektrik Faturası Tahsilatı yapan YEPAŞ isimli bir kurumu var.
Bu ödeme tahsilat yerini bilen Vatandaş elinde ödeme faturaları ile binanın giriş katına geldiklerinde Sıra numarası alıp ödemelerini rahat bir şekilde gişelerde güler yüzlü personeline sorunsuz olarak yapıyorlar makbuzlarını alıyorlar..
Buraya kadar alışılmış sistemde hiçbir sorun yok.
Geçenlerde Almanya’da uzun yıllar görev yapan bir arkadaşımız Ordu’ya geldiğinde evinde iken elektriği kesilmiş dışarıya çıkıp ilgili memuru Sigorta panosunun önünde görünce Kolay gelsin arkadaş kapının ziline basıp elektriğinizin borcunu ödemediniz borcunuzdan dolayı elektriğinizi kesiyoruz diye bir haber veremez misiniz diye soruyor. Kesim kağıdınız elimize geçmemiş olabilir hemen ödeyeyim diyor.
Evde yoksak Aynı katta bulunan komşuya nezaketen bir haber veremez misiniz diye de söyleniyor. Hemen gecikmiş borcunu ödemek için memurun tarif ettiği YEPAŞ’ı aramaya başlıyor. İki defa YEDAŞ binasının önünden arkasından otomobili ile geçiyor YEPAŞ’ ı arıyor. Bir zaman sonra binanın önünde birisine soruyor YEDAŞ binasının içinde olduğunu öğrenince de
Binadaki YEDAŞ yazısının yanına faturada yazılı YEPAŞ ‘ıda yazmak o kadar zor mu diye söyleniyor.
Kesilen elektriği için Taner beyle Şef Arslan beyle Semra hanımla görüşüyor. Gecikmiş borcunu ödemesine ödüyor da Almanya’da yaşayan vatandaşımız halen ödeme faturasında yazılı YEPAŞ yazısının neden binanın görülebilen bir yerine yazılmadığından şikayetçi.
Haksız da değil vatandaş YEDAŞ binasının önünde arabasıyla iki tur atmış..YEPAŞ’ı aramış.
Sahi neden YEPAŞ yazılı değil ki binanın görüntüsü mü bozuluyor..!
ESKİSİ Mİ..
YENİSİ Mİ...
HANGİSİ..!
Bana sorarsanız Hiçbiri .
Neden Hiçbirisine gelince sorunun cevabını aşağıdaki sütunlarda yazmağa çalışacağım..
Salı sabahı saat 10. sıralarında Sırrı Paşa caddesinden büroya doğru geliyorum. İng Bankın önünde iken bir bayan yoldaki başka bir bayana Bir saniye bakar mısınız dedi. Kadın Fidangör ne tarafta diye sorduğunda içimden eyvan dedim. Sorunun muhatabı kadın Hangi Fidangör Eskisi mi Yenisi mi diye söze başlayınca Resmiyette olmayan hayal üretimi yaşlı genç insanların birbirlerine anlattıkları bir semti tarif etmeğe başladı.
l926-l927 yıllarında Ordu’da yaşamış Panagiutis Fytanidis Fidangür isimli Rum Fırıncı vatandaşımızın Fırınının bulunduğu yere fırını tarif etmek için konulan adından kaynaklanan semtti Fidangör..ve Fidangör denen semtin neresi olduğunu iki yıl önce gazetemizde büyüklerimizin anlatımından ve tarifinden sevgili okuyucularımıza bu semtin neresi olduğunu anlatmağa çalıştım.
Bu yazım ilgi görmüş olacak ki 1370 defa gazetenin sitesinden tıklanarak okunmuş...
Ordu Belediyenin adını koyduğu böyle bir cadde olmamasına karşı İnsanlarımız nedense Sırrı Paşa caddesine Eski Fidangör İsmet Paşa caddesine de Yeni Fidangör diyerek Trafiğe kapalı iki güzel caddemizin asıl ismini kullanmıyorlar. Radyo reklamlarında bile. İşyeri sahiplerimiz Eski Fidangör Yeni Fidangör diyerek dükkanlarının yerini belirtmeye çalışıyorlar. Postacılarımız sanırım bu adreslere ulaşıyorlardır.
Ordu’muzun eski belediye başkanları da vatandaşımız Rum Fırıncının Fidangör’deki isminin iki büyük güzel caddemizde anılmasından rahatsızlık duymadıklarından bir açıklama yapmayı da uygun bulmamışlardır. Böylece İsmetpaşa ve Sırrıpaşa caddeleri Rum Fırıncı Fidangür’e yenik düşmüşlerdir .
Fidangör semtinin neresi olduğuna gelince ona da bildiğim kadar tekrar bir açıklık getireyim..
FIRINCI FİDANGÖR
Eski Millet Sineması Yanındaki Ünlü Aktaş Fırının olduğu bölgede 1927 lerde Fırıncı Fidangür’ün taş fırını varmış arka kısmında da ahşap bağdadiye evi... Fırıncı olan aile burada çok güzel pişkin ekmek yapıp satarmış. Bu fırının ekmeğinin ucundan bir parça alıp yedikten sonra da mutlaka sorarlarmış ekmeğini nereden aldın diye. Cevap Fidangör’den olurmuş Bu tariflerle Fırıncı Fidangür böylece Ordu’da Fidangör olarak marka olmuş fırının olduğu semtte Günümüze kadar Fidangör olarak böyle anılmasına anılmış ta. Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddeleri neden Fidangör olarak söylenir işte bu bir garip olay.. akıl ermiyor.
Bu fırıncı aile mübadele dönemlerinde Yunanistan’a göç etmiş orada da Baba mesleği fırın ve Pasta mamulleri üzerine çalışmışlar. Halen Bu ailenin torunlarıyla telefonla görüşen tanıdıklarımız var.
Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’dan ,GüzelOrdu Belediye Başkanımız Engin Tekintaş’dan Fidangör olarak tarif edilen Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddelerine bir açıklama getirsinler .Biliyorlarsa Fidangör mevki neresi bir açıklama yapsınlar da Ordu HalkıŞ ehrin en yetkili ağızlarından bilgi sahibi olsunlar. Neyin neresi olduğunu öğrensinler.
Bence en doğru olanı bu.
1937 lerde Ordu’dan ailesi ile birlikte Yunanistan’a giden orada da fırıncılık Pastacılık yapan Rum Fırıncı vatandaşımız Panagiudis Fytanidis Fudangür ismi de her nereye verilecekse orada anılsın bizde bilelim..
Sırrıpaşa ve İsmetpaşa caddelerine gölge etmesin. Ordu’lular da böylelikle caddelerini, doğru olanını öğrensin..
İsmetpaşa caddesi nere Fidangör nere bilmeyen varsa da bilgi sahibi olsun.Yalan yanlış hayali yerler tarif etmesinler..
Gençlere sorarsanız her yeri Fidangör olarak tarif ediyorlar..!
KUM DEPOSUNU
BAŞKAN ENVER YILMAZ’A ŞİKAYET ETTİLER
Turizm master planlarında, Turistik Turnasuyu sahilinde 5 kat yüksekliğinde ki Kum Çakıl deposundan Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’a şikayet var.
Turnasuyu’nda Havaalanı yolu üzerindeki kum yığını uzaydan görülüyor. Belediye yetkilileri görmüyor mu diye gazetelerde haber yapıldıysa da gerçekten bu inanılmaz kum yığını çirkinliğini gören de yok alakadar olan da .!..
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın 52 günlük faaliyetlerini anlattığı canlı yayında Basın toplantısında Turizm master planı içerisinde, Turistik Turnasuyu sahilinde Yeşil dokunun ortasındaki bu çirkinlik abidesinden de bahseder diye beklentimiz oldu,yeşilin ortasındaki Turistik sahilimizde bu torpilli garip kütle Başkan Yılmaz’ın hiç dikkatini çekmemiş olmalı ki basın toplantısında bir tek cümle dahi etmedi..
Oysaki aynı gün Yeşil dokuya ve Çevresine duyarlı gazetemiz Tribün o günkü manşet resimli haberinde çirkin görüntüden “ KUM BOMBASI” diye bahsetmiş ilgililere bir mesaj vermişti. Ayrıca Gazete yazısında:
“ Ordu’nun Büyükşehir Belediye olması üzerine vatandaşlar oraya o çirkinliğe göz yumulmasının Ordu adına utanç verici olduğunu belirterek Belediyenin uzaydan bile görülen bu çirkinliğe dur demesini ve kum çakıl ocağının buradan kaldırılmasını haklı olarak talep ediyordu. Çevre sakini duyarlı Vatandaşın Resimli verilmiş şikayet dilekçeleri vardı da . Dilekçeye cevap verecek makam yoktu...!
İyi güzelde günde onlarca kamyon kum çakıl buraya nereden taşınıyor da yeşilin ortasında kum dağı büyüyor kum tepesi oluyor.sonra boşalıyor tekrar dolduruluyor. Bu garip kum trafiğine dur diyecek yetkili yok mu diye insanın aklına sorular geliyor..
Turizm şehri olacaksak Havaalanı inşaatı yolu üzerinde Turnasuyu’ndaki bu garip taşımalı torpilli kum dağına çözüm getirilmeli diye düşünüyorum.
Tabii buna Kim karar verecekse..!
Kim dur diyecekse..?
KARARAN GÜNLER..!
Manisa Soma’da Kömür madeninde Vardiya değişmesi sırasında Meydana gelen Katliam gibi Kaza..! haberi ile Türkiye Ulusal Yas’a büründü. Maden ocağında Grizu Patlaması ,ocak çökmesi olmamıştı fakat Maden ocağından çıkarılan cesetlerin sayısı ile kısa bir zaman içerisinde 301 madencinin feci şekilde gaz zehirlenmesi sonucu ölümüne de Türkiye televizyon haberleri ile tanık olmuştu..
Soma’da yüzlerce aile çocukları ile Türkiye’deki en büyük kömür madeni ihmal cinayetinin tanığı durumuna gelmişti.
Son yılların en trajedik ölümlü bu garip Kömür madeni ocağı ihmal katliamında ..! Korganlı 4 Madenci Şehidimiz Soma’dan getirilip Baba ocağı Korgan ilçemizde toprağa verildi yüreğimize bir başka kor düştü.
Maden Kazanın ilk günlerinde Ocağın yüzlerce metre altındaki Trafo patlaması diye gösterilen Maden ocağı kazası nın Trafo patlaması ile alakasının olmadığını ayrıca ocakta olması gereken Güvenlik odalarının da zorunlu olmadığını Maden ocağı üst düzey yetkililerinin açıklama sı ile öğrendik.Kazadan günler sonra Soma’daki Kömür madeni Ocak sahiplerinin basın açıklaması ise tam bir komedi zincirinin suç halkası...
Basın açıklamasında gördük ki adamların hiçbir sorumlulukları, utanmaları sıkılmaları yok.
301 madencinin Manisa Soma’da doğru dürüst tedbir alınmamış ,bellerinde işe yaramayan tarihi eser olmuş küflenmiş gaz maskeleri ile yerin yüzlerce metre altındaki ilkel kömür madenlerinde gaz sıkışması , gaz zehirlenmesi ve Gaz yanıklarıyla insanların ani ölümleri sanırsınız ocak sahip ve birinci derecede sorumlu yetkilileri hiç etkilememiş olmalı ki günler sonra lütfen bir basın açıklaması yapmışlardı...
Bu basın açıklamasıyla Neredeyse maden işçilerini Madene indikleri için sorumlu tutacaklardı. Günler içerisinde ocaktan ölü çıkarılan 301 madenciden sonra ancak mahkemeye çıkartıldılar.301 madencinin Ölümlerin ve ihmallerin sorumlusu olarak 8 kişi şimdilik tutuklandı .
Bu inanılmaz maden ocağı katliamının Tv haberlerinin görüntülerini Sabahları kahvaltı haberlerinde dinlerken gözyaşlarımı tutamadım çoğu zaman masadan kalktım.
Soma’da Maden ocağı işçisi 301 kişi hayatını kaybetmiş bizler sıcak evimizde sıcak çaylarımızı yudumluyoruz. İnsana acı veren de bu vahşet görüntüleri .izlemek zorunda kalıyor olmamız..
Soma’daki bu inanılmaz ihmal kazanın sonrasında duyarlı insanlar yüreklerinde bu Kara acıyı her zaman hissedecektir.
Madenden son anda kurtarılan bir madenci ambulansa sedyeye alınmak istiyor madenci çizmemi çıkarayım sedye kirlenmesin diyor ,bir diğer madenci facia ocaktan kendisini kurtaranlara beni bırakın içerideki arkadaşımı kurtarın Onun hanımı hamile diyebiliyor, bir başka madenci kardeşinin ölüsünün sarıldığı battaniyeyi yıkayıp temizliyor Kızılay görevlisine geri getiriyor. İşte bu Bu haberlerin bu görüntüleri insanı kahrediyor ağlatıyor.
Önümüzdeki günlerde301 madenciye y mezar olan Soma maden ocağı ihmal zincirlerinde kim bilir neler hangi gerçekler Temel fıkrası gibi ortaya çıkacak. Zaman içerisinde bunları göreceğiz. Bu günlerde önemli olan madenci ailelerine çocuklarına sahip çıkmaktır. Devletimizde bu sorumluluğunu mutlaka yerine getirecektir.
Soma’yı da ocağın Taşeronlarını da unutmayacağız.
Soma maden ocağında hayatlarını kaybeden madenci ailelerine Allah’tan Rahmet Yaralı madenci kardeşlerimize tekrar tekrar acil şifalar diliyorum.
Madencilerimiz İlkel Maden ocaklarında hayatlarını kaybediyor ölüyorlar . Ölmeyenler tekrar canlı canlı açtıkları kara kuyularına geri dönüyorlar. Ve Bunun adı Fıtrat oluyor, kader oluyor.
VALİ GÜNER ÖZMEN
Ordu’ya gelmiş geçmiş , görev yapmış Valiler içerisinde Vali Güner Özmen’in özel bir yeri vardır. Emniyet kökenli bir vali olan Güner Özmen Ordu’da görevde kaldığı süre içerisinde Basınla olan yakınlığı onu yakından tanıyan Basın mensubu arkadaşlar tarafından da iyi bilinmekteydi.
Valilik yaptığı 14.3 1995 ve 15.4.1996 tarihleri arasında Valilik Bürokratlarının basını bilgilendirme haber alabilme olaylarına büyük kolaylıklar getiren talimatları vererek Basının daha rahat koşullarda sorunsuz haber almasını ve basına yardımcı olunmasını da özellikle sağlamıştı.
Düz mahallede Ordu Belediye Başkanının Gazeteciler Cemiyetine tahsis ettiği Şu an evlendirme memurluğunun olduğu yerin masasından perdesine kadar bütün ihtiyaçlarını karşılayan Vali Özmen Ordu Basın mensuplarının rahat koşullarda birlikte olmasını daha rahat çalışmalarını misafirlerini rahat ettirmesini sağlamıştı.
Görev süresindeki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Kadehini Atatürk ve silah arkadaşlarına ve Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun Şerefine kaldırıyorum dedi. Yakınındaydım baktı “ Benden başka da Cumhuriyetin Şerefine Rakı kadeh kaldıran Valiniz olmaz” esprisini yaptı.
Eşi Öğretmen Leman Özmen Hanımefendi ile Cumhuriyet Balosunun açılış dansını da yapmıştı..
Daha sonraları gecenin ilerleyen saatlerinde de davetliler Hep beraber omuz omuza halaylar çektik geç saatlere kadar eğlendik dışarıda Havai Fişek gösterisi oldu.
Cumhuriyet Bayramının Gece resepsiyonunda Cumhuriyet’imizin kutlamalarını yaptık.
GAP TURU
Vali Güner Özmen Ordu’dan tayin olduktan bir zaman sonra Kilis’e Vali olarak atandığında Eski Valimiz Utku Acun’da Hatay Valisi olarak görev yapıyordu.Ordu Yardım Sevenler Derneği Başkanı Rahmetli Fahri Çelebi bir GAP turu organizesi yaptı . Kaptan Süleyman Boztepe yönetimindeki bir otobüsle Yardım Sevenler Ordu Şubesi üyeleri ile Güneydoğu Anadolu GAP Turumuz başladı.
Şanlıurfa’da Muhteşem Atatürk Barajını gezdik. Daha sonra Kilise giderken İl sınırda bizi bir trafik Polisi aracı durdurdu. Üç Yıldızlı bir Trafik Polis Amiri ön kapıdan otobüsümüze girdi Bir selam verdi Hoş Geldiniz Kilis Valimiz Güner Özmen’in selamları var Lütfen aracımızı takip edin dedi ve bizim otobüsümüze Eskortluk yaptı.
Doğruca Kilis Valiliğinin önüne aracımızı çektirdiler. Vali Güner Özmen tek tek hepimizi hoş geldiniz dedi. Makamına geçtik Çaylarımız kahvelerimiz geldi .Çikolata, Limon kolonyası ikram edildi.Başkanımız Fahri Çelebi kısa bir teşekkür konuşması yaptı. Sonra Valimizle biraz Ordu’yu konuştuktan sonra istirahat etmemiz için yeni açılan Kilis Öğretmen evi ne geçtik.
Öğretmenevinde Odalarımıza yerleştikten ve biraz dinlendikten sonra Akşamleyin bizi bir gölet içindeki özel bir restorana götürdüler. Yemeklerimizi yerken bize bir de sürpriz yaptılar Orkestra Ordu’nun Dereleri türküsünü çalmağa başladı.
Ordu nire Kilis nire hep birlikte Vali ve eşi Leman hanım dahil hepimiz Ordu Türkümüze eşlik ettik.
Sohbetli şarkılı türkülü güzel bir gece yaşadık. Gece otelimize döndük .
Sabah Kahvaltı salonuna indiğimizde Muhteşem bir sofra hazırlatmış Leman Hanım Vali bey bizleri bekliyor. Kahvaltı masasında inanır mısınız bir Bıldırcın yumurtası eksik ... Masada kaseler içinde sarı renkte özel sızma kahvaltılık Zeytin yağı, yanındaki tabaklarda toz halinde özel baharatlar çok özel zeytinler çok özel peynirler var. Dahası sofrada ne ararsan mevcut. Günaydın sohbetinden sonra hazırlanmış kahvaltı masamıza oturduk.Sızma yağını göstererek Leman hocam bunu nasıl yiyeceğiz diye sordum.
Tuncer bey ben ne yaparsan sende öyle yap dedi. Gülüştük..
Biraz sonra lahmacun büyüklüğünde ince sıcak pideler geldi. U şeklindeki masanın etrafında garsonlar servis için gözlerimizin içine bakıyorlar.
Şimdi muhteşem Kahvaltı masasının üzerindekileri yöresel kahvaltılıkları saysam saygısızlık olur. Birlikte şahane bir kahvaltı yaptık. Sonra Leman hanım bizim gurubu Kilisin ünlü yer altı çarşısında alışveriş yapmamız için götürdü. Guruptaki hanımlar çok memnun oldular. Bende 12 kişilik çok hoş bir masa takımı aldım. Kilis’in bu ünlü çarşıda yok yok, sanırım hepsi de kaçak eşyaydı gördüklerimiz parasını verip aldıklarımız...
Sonra Yıllar önce Gaziantep’te sanatçı Lale Oraloğlu’nun yine böyle bir yerden satın aldığı altı adet kahve fincanları yüzünden yol aramasında yakalandığı ve tutuklanıp bir ay hapis yattığı geldi aklıma..!
Alışveriş sonrası Kilis şehrimizden yine eski Ordu Valimiz zamanın Hatay Valisi Utku Acun’u da ziyaret etmek üzere Leman ve Güner Özmen’lerle vedalaşarak ayrıldık..
Guruptaki hanımların bazıları hüzünlüydü ve ağlıyorlardı..
Öğretmen Leman hanım kanser hastasıydı daha sonraları vefat ettiğini öğrendik..
Vali Güner Özmen’inde öldüğünü pazartesi günü İstikbal Gazetemizden okudum ama Ordu Valiliğinin Resmi internet sitesinde Ordu eski Valisi Güner Özmen’in böbrek yetmezliğinden vefat haberi 13 mayısta Saat 13 gibi hala yoktu.
Leman ve Vali Güner Özmen’lere Allahtan Rahmet diliyorum..
GABANA TARZANI
PAŞA..
“Resimler yalan söylemez” başlıklı yazımda Rıhtım mevkiinde Ordu şehrinden sahil yolunun geçmediği 1950 li yıllarda Taşbaşı mahallesinin deniz kenarında yaz aylarında bizden büyük ağabeylerimizin denize girdiği “ cennetten bir köşe “göbektaşı dedikleri yerin adıdır Gabana... Yazımdan sonra birçok tanıdığım, arkadaşım Gabana’yı merak etmiş.
O yıllarda Ordu’luların gezi yolu Taşbaşında mahalle gençlerinin eski Samsun yolunda volta attıkları kız beğendikleri Tabyabaşında turlanırlardı..
Taşbaşılı gençlerin özellikle yüzmek için tercih ettikleri yer ıse deniz kenarındaki “Göbektaşı” Gaban’dır.
Mahallenin bıçkın delikanlıları Ekrem ,Aydın Tuncer Akdeniz kardeşler Galip Oral, Ali Tercan Rasim Akçevere (Paşa), Ömer Hayam, Necati Akçay’larınYüzme Mekanı Gabana sahil yolunun geçmasiyle1959 larda anılarda kalmış.
Ayrıca yazımda sahildeki Rum Kilisenin yanında yıkılan Ruhban okulunun taş temel duvarı ile sonradan ilan edilen bu bölgede ki Sit alanına yapılan bir inşaat kütlesinden, ve arkasındaki tarihi Gabana çeşmesinden bahsetmiştim.
Gabana çeşmesinin neresi olduğunu da soran dostlarım var. Ağabeylerimizin yaz aylarında denize özellikle buradan girdikleri kayalık Gabana’nın Martı Apartmanından Kilise tarafına doğru yer olduğunu söyleyebilirim.
Çook eskilerde Şehir suyunun Ordu’da haftada iki gün aktığı dönemlerde ünlü Gabana çeşmesinden de su temin edilirdi. Bir zaman sonrada bu apartmanın arkasında yıllarca toprak altında kaldı Gabana çeşmesi. Geçtiğimiz sene Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen’in bir özel çalışmasıyla tekrar gömülü olduğu yerden ortaya çıkarıldı.
Büyüklerimizin hayatta olanlarının bahsederken “ Cennetten bir köşe” dedikleri ve unutamadıkları “Göbek taşı Gabana” ın çok iyi yüzücülerinden birisi de “Gabana Tarzanı”’Paşa lakaplı Rasim Akçevre dir.
Eskilerde Ordu’nun çok iyi uzun yüzücüleri arasında Gabana tarzanı Rasim Akçevre, Haluk -Faruk Uzman kardeşler ve Ahmet Hattatoğlu’nu söylerler. O yıllarda bizim gençliğimizde Yaz akşamları Rıhtım iskelesi ile Büyük iskele arasında Stil yüzen birisini uzaktan gördüğümüzde O mutlaka Haluk veya Faruk Uzmandır derdik.
Gabana Tarzanı Rasim Akçevre ise düzgün yüzücü fiziği ile Rıhtım üzerinden koşarak denize artistik dalışlar yaparak dikkat çeker çok güzel ve hızlı yüzerdi. Yaz akşamlarında Rıhtımda yüzen gençlerin gözdesi Gabana Tarzanı Rasim Akçevre idi.
Akçevre Nüktedan konuşur espriler yapar gençlerle şakalaşırdı. Akçevre’den bahsettiğimizde derin dalmada ,denize yüksek atlamada uzun mesafe yüzmede çok iyiydi derdik..
Paşa lakaplı Rasim Akçevre yine bir gün Rıhtım’da yüzüyordu güzel artistik dalışlar yapıyor rıhtımın başından suyun dibine iniyor bir avuç kumla su yüzüne çıkıyordu ,bizlerde hayranlıkla onu seyrediyor alkışlıyorduk.
Onunla ilgili duyduğum ve unutamadığım bir güzel espriyi de aktarmak istiyorum.
Gabana Tarzanı Paşa Rasim bir gün Rıhtımdan denize atlamış Soya Fabrikasına doğru yüzüyormuş. Uzun bir zaman sonra nefes almak için Kafasını sudan kaldırınca bir de ne görsün.
Karşısında Giresun Kalesi..!
Gabana’da yetişen Ordu’lu ünlü yüzücülerimizin çoğu artık aramızda yok ve de yetişmiyor. Hayatta olan Ekrem Akdeniz , Ali Tercan, Ali Sağlam ile ismini hatırlayamadığım Gabana’ yüzücülerine uzun ömürler aramızda olmayanlara Allahtan rahmet diliyorum.
Gabana bölgesi de ünlü yüzücülerimiz de anılarda kalmış. Bu gidişle yakın bir zaman içerisinde SİT alanı Gabana bölgesinde koruma altına alınan yerde ayrıcalıklı özel inşaatlar yükselecek.İleriki zamanda Gabana’yı hatırlayan bile olmayacak ,bu yazı ise Gazetenin arşivlerinde ve Milli Kütüphanede kalacak.
Gücü olan her yere her şeyi yaptırıyor.
Sit alanıymış, yeşil alanmış ..geçiniz..!
GERÇEK BİR RESİM
Boztepe’nin eteğinde ki Ordu’nun eski resimlerinden özellikle sahilden çeklmiş olan eski Taşbaşı mahallesini gösteren o muhteşem deniz manzaralı görüntüsünü çok beğeniyorum o günlerli yaşadığım için de çok seviyorum da hani derler ya ayrıca da ahlanıp vahlanıp Denize girdiğimiz O kumsalı çok iyi biliyorum..
1960 larda Ordu Samsun karayolu sahilimizden geçtikten bir zaman sonra o bölgede sahil yolundan beş kat Taşbaşı yolundan dört kat imar alan mühendis dehası 9 katlı binaların yükselmesiyle o inanılmaz güzel eski Ordu şehrinin muhteşem görüntüsü zaman içerisinde tamamen yok oldu. Bozulan eski Ordu Taşbaşı mahallesinin muhteşem silueti kara bir kabus gibi yeni Ordu fotoğraflarında yerini aldı.
Sahil yolu geçmeden Taşbaşı mahallesinin eteğindeki kayalık bölge “Gabana’daki eski tarihi çeşmenin önüne sit alanına yapılan veya yaptırılmasına müsaade edilen bir Martı apartmanı gerçeği var ki tam bir imar müdürlüğü harikası.
O apartmanın solundaki boş araziye Belediye Meclisinde imar komisyonunda iken sahibinin konut yapma istemi vardı.
İmar Komisyonunda incelendi Belediye Meclisinde reddedildi o zamanki evraklardan imar durumunu incelendiğinde Eski kilise binasından Tarihi Gabana çeşmesinin olduğu yer sit alanı olarak tescil edilmiş. Köşe Arsa sahiplerinin konut istemi olmadı da öncesinde Martı apartmanı hangi gerekçeyle oraya konuldu.
Aradan yaklaşık 30-35 sene geçti yine o bölgede tarihi eser olarak tescilli, Rumlardan kalma kilise binasının yanında sit alanı olarak bilinen yeşil alanda, Sahil Yolu geçince toprağın altında kalan Yeşil Ada yakınlarında yeni bir inşaatın temeli açıldı . Yeni i bir ikiz Otel kuleleri yükseliyor.
Geçenlerde Sahilde mühendis arkadaşımla Rıhtım iskelesine doğru yürürken Kilisesinin yanında yükselen yeni Turistik otel inşaatının konumunu konuşulmaya başlandık. Buraya Belediye nasıl inşaat izni verdi diye sordum. Otel İzninin Turizm Bakanlığından ve Samsun Tabiat varlıklarını koruma Kurulundan Turistik Anemon Otelin konumu gibi olduğunu söyledi.
Deniz kenarında Kayalar üzerine yapılan Turistik otel için nasıl Özel İdare müdürlüğü,Turizm Bakanlığı ve “Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun özel izniyle Otel inşaatının yapımına hangi gerekçeyle izni verdi ise bu sit alanına da aynı gerekçeyle Özel müsaadeli izin verilmiştir dedi.
Her şey zaman içerisinde kitabına uymuş yada uydurulmuş diye söylendim.İnşaatın önünde Sarıkonak ve buranın çok eskiden çekilmiş güzel bir resmi varda orada görünürde böylesi bir ev kütlesi , yok alakası da yok..
Resimler yalan söylemez.
Hiç değilse o sabıka kaydı gibi tescilli resmi oradan kaldırsınlar .
Böylelikle de yakın bir zamana kadar bu gidişle O Sit alanı olarak bilinen bölge inşaatlarla dolar. Bölge için Adalet varsa olması gereken de budur. Böylelikle de bitişik komşuların arazileri de değerlenmiş olur Ordu Turizmine kazandırılır.
Sit alanıymış yeşil alanıymış tarihi esermiş tarihi yapıymış Ne demekse, ne anlama geliyorsa biri bana anlatsın..
Keçiköy’ deki “Ayartam “misali önce işini ayarla sonra yap.
Gerisi dedikodu..
Bize de her zamanki gibi gibi “Yapana helal olsun” demek düşüyor.
Laf aramızda yine O bölgede buna benzer bir işi becermiş, Cezası Mahkeme kararıyla beş yıl ertelemiş birisinden de özür dilemem gerekiyor..!
NEZİRLER’İN GALİP
“ÇARŞININ YİĞİDİ”
Geçtiğimiz günlerde Hayat Gazetemizde Orhan Oral ağabeyimizle yapılan “Ordu’da bir tarih Nezirler” başlıklı röportajı okuyunca 1921 tarihinde kurulan Nezir efendinin ticarethanesinin 3. kuşak sahiplerinden Galip Oral’ın 13.12.2012 günü öldüğü ve toprağa verildiği gece evinde yatsı namazı sonrası okunan Hatim duaları sonrası Taşbaşı Caminin imamı yakın dostu Cemal Candan’ın duygusal konuşmasında Rahmetli Galip Oral için bir benzetme yaparak şunları söylemişti:
“Hazreti Peygamberimiz (SAV) bir hadisinde (Çarşının Yiğidi) sözündeki Hakkani Dürüst,saygın,Sevecen Doğru ve Yardımsever kişiliği için Hz Peygamberimizin Hadisindeki “ Doğru Tacirlerle Cennette beraberim” sözünü hatırlatması gerçekten önemli ve çok anlamlıydı. Nezirler mağazalarının Ordu’nun yüz yıllık ticaret hayatında çok önemli bir yeri vardır. Nezir efendiden oğul Mustafa Oral torunlarına uzanan mağazalar bugün dededen kalma aynı dürüst,saygın ticaret zihniyeti ile devam etmektedir.
Galip Oral’ın tahsilinden fedakarlık yaparak dede Nezir efendiden sonra Babası 2. kuşak Mustafa Oral’ın yanında ticarete başlayan ve hayatının sonuna kadar devam eden dürüst, onurlu ve yardımsever kişiliğindeki örnek tüccarlığı daima anılacaktır.
Ağabeyi Orhan Oral ile birlikte Dedeleri Nezir efendinin oğlu Mustafa Oral’dan devir aldıkları Nezirler Unvanlı ticarethanesini yaklaşık 7o yıldır Ordu’ya ve Ordu’luya özellikle köylünün ihtiyacı olan her şeyi atların nal çivisi dahil İstanbul’dan bulup getirerek uygun fiyatla sunması onların özelikle köylünün ihtiyaçlarını karşılaması Nezirler mağazalarını her daim köyde kentte aranılan marka yapmıştır.
Dürüst saygın fiyat politikasıyla bilinen bu mağazalarda pazarlık yoktur,Hakkaniyet vardır.
Röportaj yazıda bahsedildiği gibi Nezirler ticarethanesi gerçekten Ordu’da “örnek dürüstlük abidesi bir tarihtir” ve bu tarihi yaratan, yaşatan insanlarında saygıyla anılması gerekir.
Çok eskilerde eczanelerde yapma ilaçların yapılıp satıldığı Ordu’da doğal bitki ağırlıklı Aktar mağazalarının olmadığı günlerde de insanlara tereğinde kavanozlarda şifalı otlar,bitkiler bulunduran bir konumu da vardır Nezirler ticarethanesinin... .
Ve 1921 tarihinde Nezir efendiden başlayan Nezirler mağazaları zincirinin mihenk taşlarından önemli birisi olan Güzel insan Rahmetli Galip Oral ağabeyimle birlikte Belediye Meclisinde görev yaptığımız yıllar geldi aklıma . bazı günler Gazete bürosuna gitmeden önce mutlaka Galip Ağabeyimin babası Mustafa Oral’ın dükkanının olduğu Katırcıoğlu sokağındaki boya ve nalburiye ağırlıklı dükkanına Yakup Eroğlu arkadaşımla sık sık uğrar selamlaşır sohbet ederdik.
Galip ağabey Yakup’la birlikte sabah kahvesini bende çayımı içerdim Uğrayamadığım günler için de “Nerelerde kaldın Kaçak diye söylenirdi bana.
1921 de kurulan Nezirler Ticarethanesinin Kurucusu Nezir efendiden günümüze
Ordu’da Nezirler demek Nezir efendi ,Mustafa Oral ve Oğulları Orhan Oral,Galip Oral Uğur Oral demektir...
Galip Oral ise;
Taşbaşı caminin imamı Cemal Candan hocanın Hazreti Peygamberimizin bir hadisinden örneğini verdiği
“Çarşının Yiğidi” demektir...
BEKİR SAĞRA
TUNCER ENGİN - BEKİR SAĞRA ( YASON BURNU)
Kahraman Sağra ailesinin en küçüğü 1948 doğumlu Bekir Sağra Ankara’da evinde Sevgili eşi Gülin Sağra’nın yanında geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu aramızdan sevdiklerinden ayrıldı.
Cenazesi 11 Nisan 2014 Cuma günü Karşıyaka Caminde kılınan öğlen namazı sonrası Karşıyaka mezarlığında yakınlarının , sevenlerinin gözyaşlarıyla ve dualarıyla toprağa verildi.
Bekir Sağra ile dostluğumuzun ötesinde 50 yıllık bir arkadaşlığımız, yakın bir kardeşliğimiz vardı. Vardı diyorum çünkü artık Bekir Sağra kardeşimiz yok. Bekir le arkadaşlık yapan dostları onun ne kadar Naif ve sevgi dolu bir kişiliğe sahip insan olduğunu da bilirler. Kimseyi incitmek istemeyen dostlarına arkadaşlarına değer veren kibar davranan beyefendi saygın, sevecen kişiliğini unutmamız mümkün değil.
Hani derler ya İstanbul beyefendisi , Karıncayı bile incitmeyen eli açık cömert bir insandı Bekir Sağra,
Bekir Sağra biraz kilolu sevecen, güleç yüzlü küçüklerini seven, büyüklerine zaman saygılı , hürmetli güzel Türkçesiyle insanlara hitab eden saygın bir arkadaşımızdı.
Ne kadar yazsam ne, kadar anlatmaya çalışsam yaşıtım Arkadaşım Kardeşim Bekir Sağrayı tarif etmek çok zor. O farklı ve Mütevazi kişiliğinde dostlarını mutlu etmek için daima hediyeler veren ikramda bulunan gözü tok eli açık farklı bir kişiliğe sahipti.
İyi insan Bekir Sağra Kara ve Deniz avcısıydı. Gençliğimizde rıhtımdan Yason bununa kadar deniz kenarında avlanmadığımız balık vurmadığımız kayalık dibi yoktur.Bekir Sağra’nın En büyük zevklerinden birisi annesi Rahmetli Kaniye hanım teyzenin Bakır dövme büyük kulaklı tavasında deniz kenarında vurup kuru kargalak ateşinde pişirdiğimiz Karagöz balıklarını sevdiği yakın dostlarına ikram etmesiydi,birlikte yemekti.
Bekir kardeşimle yaylada ve deniz kenarında bu güzellikleri yaşadığım için aynı avcı çadırlarımızda Onunla dostluk arkadaşlık yaptığım için ve de ailece görüştüğüm için onu yakından tanıyan bir arkadaşı olarak mutluyum.
Kaderde Bekir kardeşimin mezarına kürekle toprak atmakta varmış.
Sevgili eşi Gülin Sağra ile Sevgili Oğlu Kahraman Sağra’ya ailesine ,onu seven can dostlarına baş sağlığı ve sabırlar , canım arkadaşım Bekir Sağra’ya Allahtan Rahmet diliyorum. O’nu unutmamız mümkün değil.
Işıklar içinde yat sevgili kardeşim.
ŞİMDİ HİZMET ZAMANI..
30 Mart 2014 mahalli seçimlerinde Ordu Halkının çoğunluğu tercihini AK Partiden yana kullandı 19 İlçe ve Büyükşehir belediyesinde bundan böyle AK Parti bayrağı dalgalanacak.
Parti rozetlerini bir tarafa bırakacak olan AltınOrdu Belediye Başkanı Engin Tekintaş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz Ordu Haklına seçim öncesinde verdikleri hizmet sözü dahilinde seçim programlarını hayata geçirmek için çalışacaklar.
Yeni bir dönem başladı.
Eski Belediye Başkanı Seyit Torun’dan Belediyeyi ve Başkanlığı devir alan Engin Tekintaş Belediye Başkan yardımcıları ile makamlarına oturdular. Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Enver Yılmaz Eski İl Özel İdare binasındaki yeni makamına ise ilk defa seçilen Büyükşehir Belediye başkanı olarak makamını kimseden devir almadığı için rakipsiz oturdu.
Belediye kadrolarını çalışma arkadaşlarını zaman içinde belirleyecek olan başkanların artık tek bir hedefleri var.
Oda Ordu’nun refah seviyesinin yükselmesi Büyük Şehre yakışır bir ortamda şehrin imar planlarının güzelleştirilmesi ,geliştirilmesi özellikle huzurlu bir Turizm Kenti olması için adaletli , huzurlu bir ortamda hizmet çıtasının yükselmesi diye düşünüyorum ..
Yaşımın gereği Ordu’nun yakın geçmişteki Belediye Başkanları Fazıl Sözer , Veysel Akgün,Kazım Türkmen, Fikret Türkyılmaz ,Seyit Torun’un seçimle gelen ikişer dönemlik Başkanlık hizmet yıllarını , ayrıca iki dönem Belediye Meclis üyeliği Encümen ve İmar komisyonu üyeliği ile 1977 yılından günümüze Ordu’muzda Gazetecilik yapan bir Ordu insanı olarak iyi biliyorum.
Seçilmiş Belediye Başkanlarımız ile 1960 ihtilalı sonrası Ordu’ya atanan Paşa Vali , Belediye Başkanı Nermi Alyanak ile Belediye Başkanı olarak bir süre görev yapan Albay Halit Kahraman’ın çalışma zamanlarını da da çok iyi hatırlıyorum.
Başarılı oldular..olamadılar ona Ordu halkımız karar verir.
Anlatmak istediğim zaman zaman görev yapan her Partinin Belediye Başkanları göreve başladıkları yıllarda imkanları nispetinde hizmetin çıtasını yükseltmek için çalıştılar mesai harcadılar.
Dönemlerinde çalışan , Ordumuz için kalıcı güzel hizmetler bırakan hizmetin çıtasını ı yükselten ve başarılı olan Belediye Başkanlarını halkımız daima güzelliklerle anacaktır.
Halkımızın seçtiği ,Ordu’da yeni bir dönemin Belediye Başkanları Engin Tekintaş ve Enver Yılmaz’ı kutluyor Ordumuz için başarılı olmalarını diliyorum.
Onlar Ordu’ya hizmet etmek için söz verdiler seçildiler ve kadrolarıyla çoğunluktaki Belediye Meclis üyeleriyle yeni dönem için görevlerinin başındalar.
Şimdi hizmet zamanı,çalışma zamanı
TURNALIK
HES DANIŞTAYDA...
Çambaşı yaylası Turnalık mevkiinde Vosvos kampının yapıldığı İkidere mevkiinde HES projesi çalışmaları binlerce yetişkin Çam ve Ladin ağaçlarının kesimi ile başlamış tı .
Turnasuyu ırmağının bir kolu olan İkidereden açılacak büyük tünelle suyun melet ırmağına aktarılması çalışmaları devam ediyor.
İkincisi Yine ikidere mevkiinde gövde yüksekliği 60 metre olacağı söylenen bir baraj çalışması yapımı bittikten sonrası Vosvos kamp yeri dahil Türkmen obasının altına , Çelikkıran Obasında Belde otelin kayaların üzerindeki yayla evinin önüne kadar olan büyük bir bölge sular altında kalacak.
Turnalık İkideredeki balık çiftliğinin olduğu bölge, Çelikkıran obasının ve Türkmen obasının eteklerine ,kadar ki o Doğa harikası vadi yeşil Çevre HES Regülatörü uğruna doğa ve çevre katliamına uğradı. O güzelim vadi eski su değirmeni dahil bölge sular altında kalacak
Bu yeşil vadiyi iyi bilen yaylacılardan birisi olarak da benim üzüntüm farklı.
Bu anlamda Doğacılara ve çevrecilere Vosvosçulara, çevre halkına sıcak görünmek isteyen HES yetkilileri su altında kalacak İkideredeki Vosvos Kampı platformu nu Turnalıkta Odun deposunun arkasındaki düz alana taşımış ve buraya 140 milyar tl masraf etmişler. Yetkilisinin söylediği rakam bu...!
?..
Ordu’muzda melet deresi üzerindeki HES’lerin doğa talanına karşı Çıkan bazı yerlerdeki HES çalışmalarını yöre halkı ile birlikte mahkeme kararı ile durdurma kararı aldıran Coşkun Türkeli, ve arkadaşları Çevrenin Korunması ile ilgili Doğanın talanını ve Çevre kirlenmesini önlemek için Anayasanın 56. maddesinde yazılı olan “ Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, Çevre Sağlığını korumak ve Çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” ilkesinden hareketle Çevrenin görüntüsünü bozan Çevreye zarar veren her hareketin karşısında mücadelelerini sürdürüyorlar.
...Ve bu anlamlı mücadelenin son halkalarından sadece birisi Turnalıktaki Orman ve Çevre katliamının sorumlusu HES Regülatörüdür...
GÖZLER DANIŞTAYDA
Coşkun Türkeli ve arkadaşlarının Danıştay Başkanlığına gönderilmek üzere İdare Mahkemesi Başkanlığına bölgede Yürütmeyi Durdurma istemiyle Çevre Ve Şehircilik Başkanlığına yazdığı dilekçesinde özetle şunları belirtmiş.
ÇED olumlu kararının iptal istemiyle açmış olduğumuz dava Süre aşımı nedeniyle ve davacıların orada ikamet etmedikleri gerekçesiyle Ehliyet Yönünden REDDİNE karar verilmesi sonrası
Türkeli ve arkadaşlarının Danıştaya yazdığı dilekçesinde Kabadüzde yapılan ilana, yapılan hoparlör duyurusunun 40 km uzaktaki Çambaşı yaylasında duyulması mümkün müdür diye sordu.
Çambaşı yaylası,Turnalık mevkiindeki HES Çalışmaları ,Hes raporuna itiraz eden Ordu Doğa Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyesi Coşkun Türkeli ve arkadaşlarının açtıkları davanın “ süre aşımı ve davacıların bölgede ikamet etmedikleri gerekçesi ile RED edilmesi üzerine itiraz ederek konuyu Danıştay’a götürdüler konuyla ilgili Türkeli şunları açıkladı.
“ Kabadüz ilçesinde yapılan Hoparlör duyurusunun 40 km uzaklıkta duyulması mümkün müdür. Onun içindir ki süre aşımı yönünden davanın RED di hukuki değildir.İlanlar ve asılı duyurular herkesin duyup göreceği şekilde yapılmamıştır.
T.C yasaları,ilgili mevzuat Vatandaşların hukuk hakları ,insan hakları idari istikrar uğruna yok mu sayılıyor. Mutlaka ülkemizin yasal mahkemeleri ,müracaat yerleri tüketilip hakkımızı hukukumuzu Avrupa Birleşmiş Milletler nezdinde ülkemizin imza koyduğu yerlere mi giderek arayalım. Gecikmiş adalet mi geciktirilmiş Adalet mi ?..
Ülkemizin Hukuku tükenmeden Danıştayımıza müracaat ediyoruz.”
Saygılarımla...
Coşkun Türkeli
ZAMANIN TANIĞI
GAZETECİ
27 Mart 1972 de Ünye’de Nato Üssünde görevli Üç İngiliz Teknisyeni Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan Hüseyin İnan’ın idam kararlarını durdurabilmek için Mahir Çayan Ertuğrul Kürkçü Cihan Alptekin ve arkadaşları tarafından Ünye’den kaçırılma olayının ardından Rehinelerle birlikte Kızıldere de Muhtarının evinde tutulması haberi gazetelerde manşet olmuştur.
30 Mart 1972 karlı bir kış günü Günaydın Gazetesinin Ordu Muhabiri olan Gazeteci Ahmet Gürpınar Telefonla Ankara’da Gazetesinden bir talimat alarak Niksar’a bağlı Kızıldere köyünde Muhtarın evinde etrafı Askerlerle çevrilen bölgeye haber yapmak için görevlendirilir.
Ordu’dan Ünye’ye giden Ahmet Gürpınar orada kiraladığı bir araçla Niksar Kızıldere köyüne doğru hareket eder. Belirli bölgeye gidince Askerlerin tuttuğu yolda aracından indiğinde Gazeteci Uğur Gürsoy ve Gazeteci Erol Ataşan’la ve bazı gazetecilerle karşılaşır.
Güvenlik için yolu kapatan Askerler buradan sonra geçemezsiniz yasak derse de Hürriyet Gazetesinin muhabiri Uğur Gürsoy gazeteci olduklarını köye yani Kızıldereye gideceklerini söyleyerek isterseniz bizi vurun der. Oradaki komutan da gazetecilere üssünden aldığı talimatla yol verir.
Bir zaman sonra yürüyerek dağın yamacına köye doğru yola çıkan ekipten Uğur Gürsoy ve Erol Ataşan yola kilolarından dolayı devam edemezler. Genç Muhabir gazeteci Ahmet Gürpınar Silah seslerinin geldiği yöne doğru bir İngiliz gazeteciyle birlikte tedirgin olsa da devam eder.
Uzun ve zorlu bir yaya yolundan sonra silah seslerinin sustuğu evin önündeki bölgeye gelirler . Silahlı çatışma olmuş Ortalık toz dumandır yine komutandan aldıkları izinle evin ve çatışmada ölenlerin fotoğraflarını çekmeye başlarlar.
Teslim olun ihtarına rağmen Mahir Çayan silahlı çatışmada Çatıda diğerleri evin içerisindeki sahanlıkta güvenlik güçlerince vurulmuştur. Evin her tarafı delik deşiktir. Ölüler evin avlusunda bir araya getirilmiş kimlik tespiti yapılmaktadır görünen manzara korkunçtur.
SAMANLIKTAKİ
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ
Kızıldere’de Evde vurulan dava arkadaşları arasında Ertuğrul Kürkçü nün cesedi bulunamamıştır. Gün ağarınca yapılan çevre araştırmasında Evin altındaki samanlıkta gizlendiği yerde Ertuğrul Kürkçü sağ olarak yakalanmış.
Genç gazeteci Ahmet Gürpınar Kızıldere’de çektiği çok özel olay fotoğraflarıyla birlikte gece Niksar’a geçer. Ertesi gün bulduğu ilk otobüsle Ankara ulaşır .
Ulus’ta Rüzgarlı sokakta bulunan Gazetesi Günaydın’ın bitişiğindeki Yeni İstanbul Gazetesine sehven çıkar. 1972 de Türkiye’nin Ulusal Gazetelerin Gündemine oturan İngiliz Rehinelerin Kızıldere’de Muhtarın evinde Mahir Çayan ve arkadaşlarınca kafalarına kurşun sıkılarak katledilmesi sonrası Kızıldere’de gelişen Rehine olayının dehşet verici son fotoğrafları Gazeteci Ahmet Gürpınar’ın fotoğraf makinesindedir. Bir gazetecinin yaşayabileceği en dehşet verici flaş fotoğraflardır bunlar.
Gazeteci Gürpınar Kızıldere olayını anlatınca hemen makinesinden alınan film banyo edilir ve Yeni İstanbul gazetesinin yazı işleri müdürünün odasında bu filmlerin karşılığında büyük paralar teklif edilir. Gazeteci Ahmet Gürpınar yorgunluktan yaptığı hatayı anlar Para teklifini kabul etmez ve bitişiğindeki Günaydın gazetesine geçer. Ertesi gün Katliam evinde çekilen Kızıldere’deki Dehşet Fotoğraflar Gazetesinin birinci sayfasında manşet haberdir.
YİNE MART AYI....
Her şey iyi güzelde bunları 42 sene sonra neden Mart ayında yazıyorum. 68 Kuşağı sonrası gençler bu olayı bilmezler.
Geçtiğimiz günlerde Milletvekili Ertuğrul Kürkçü Ordu’ya Halkların Demokratik Partisi HDP’ nin Parti binasının açılışı için geldi Ordu’nun caddelerinde Tulum havasıyla gezdi gülücükler attı,
Caddede kırmızı karanfiller dağıtıldı. Şehirdeki cadde turu sonrası Parti binasına girdikten sonrada büyük hadiseler oldu. Türkiye’nin bir çok ilinde olduğu gibi Ordu’da da HDP’ye tepkiler vardı caddeye asılı Parti bayrağını indiren MHP’li bir gurup genç caddeye Türk Bayrağını astılar.
Olayların daha da büyümesini MHP Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı MHP Ordu eski Milletvekili Cemal Enginyurt engelledi,gençleri sakinleştirdi.
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü Parti binasından bir ticari taksiye bindirilerek uzaklaştırıldı.
Kızıldere’de Ertuğrul Kürkçü, Saffet Alp ,Mahir Çayan Cıhan Alptekin ,Nihat Yılmaz ,Sinan Kazım Özüdoğru ,Sebahattin Kurt.Ömer Ayna vardı. Ünye Nato Radarında görevli İngiliz rehinelerin evde öldürülmesi sonrası Asker ağır silahlarla Kızılderede Rehine evine ateş açtı evdekiler öldürüldü...
Samanlıkta saklanan Ertuğrul Kürkçü dışında...
1972 senesinde 42 yıl öncesi Kızıldere’de Yaşanan zamanın canlı tanığı Gazeteci Ahmet Gürpınar’dır.
12 YÜREKLİ ADAM
Kültür ve Turizm Bakanlığının maddi katkıları Ordu Sanat evi ORSEV’in desteği Ordu Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü’nün katkıları ile Yazar Tayfun Türkeli’nin kaleme aldığı Yönetmenliğini Yasin Akyüz’ün yaptığı “Naa’şı Muhteremler” adlı iki perdelik oyun Atatürk Kültür Merkezi AKM’deki ,Gala gecesinde yoğun ilgi gördü ve alkışlanmıştı.
Ordu bölgesinden 12 İmamlarının başarıyla sahnelediği Naaş’ı Muhteremler’in Gala gecesinde ORSEV Başkanı Sevinç Özel yaptığı konuşmasında “ ORSEV 21 yıldır çok geniş bir sanat yelpazesinden Ordu Kültür ve Sanat’ına önemli katkılar sağlıyoruz, Halkın Kültür Sanatı ile halkımızı buluşturuyoruz Ordu’nun Kültür sanat ve sosyal hayatına güzellikler getiriyor ve renk katıyoruz derken başkanlığını yaptığı Sanat Evi adına çok mutluydu. Alkış aldılar. Ordu Valisi Kenan Çiftçi Belediye Başkanı Seyit Torun , Orsev Başkanı Sevinç Özel sahneye çıktılar sanatçı İmamlarımızı tek tek kutladılar başarılar dilediler. İmam sanatçılar gördükleri ilgi karşısında mutlu oldular .
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Orsev’in Sözleşmesi gereği 25 oyunda sahne alacak 12 İmam kadrolu Tiyatro sanatçılarından Cumhuriyet Köyü imamı Ethem İyigün’ün oyun sonrası A.A ya söylediği şu sözleri çok önemli .
“ Oyunun provaları için 30 kilometrelik yoldan gelerek çalışmalara katıldım. Bu gün iyi ki Tiyatro yapmışım diyorum. Tiyatro çok güzelmiş. Herkese tavsiye ederim. Yaptığımız bu işle İmamlara imkan verilmesi durumunda neler yapabileceğimizi herkese gösterdik. Bu anlamda çok gururluyuz”
Ordu Sanat Evi Orsev de sahne alan Sanatçı İmamlar Adem Günaydın, Abdurrahman İşbakan, Ethem Eyigün, Ferhat Çakmak, Fatih Yücedağ, Ferit Bulut, Mithat Karakaya, Mustafa Temiz, Murtaz Türkmen, Niyazi Karakaya, Osman Kılıç , Sezai Bayrak ile Oyun yazarı Tayfun Türkeli ve Oyunun Yönetmeni Yasin Akyüz’ü, özellikle sanatçı imamlarımızı tekrar tekrar kutluyoruz.
Ve 12 Yürekli Adam’ın ,12 Yürekli İmamın yüreğine sağlık diyoruz.
OBKT'NUN 50 . GURUR YILI
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT Kuruluşunun 50.Yılını Yönetmen T.Murat Demirbaş’ın sahneye koyduğu Turgut Özakman’ın “Bir Şehnaz Oyun” adlı Tiyatro eserini Protokolün ve seçkin davetlilerin katılımı ile Atatürk Kültür Merkezinde Belediye Başkanı Seyit Torun’un tabiri ile “OBKT’ye yakışan bir oyun” sonrası seyircinin ayakta alkışlarıyla kutlandı.
Beğenilen 2 perdeli müzikal oyun sonrası 50 yıldır Ordu’da Sanata ve sanatsever Ordu’lulara sahne perdelerini kapatmayan OBKT’nin 50.Yıl Pastası Sanat sever Ordu’luların alkışları arasında nice yıllara dilekleriyle kesildi.
OBKT Sanatçılarının ve Özel Davetli Sanat adamlarının kutlamaya katıldığı sahnede bir konuşma yapan Ordu’lu ünlü Tiyatro Sanatçı Ali Poyrazoğlu şunları söyledi.
“Hayatında ilk defa Fatsa’da bir fındık deposunda sahneye çıktığını belirterek “ baktım ki keyifli bir iş sahneye çıkmak ben bu işte kalayım ve diğer işlerden vazgeçeyim dedim..
İyi ki de öyle yapmışım.diyerek sürdürdüğü güzel konuşmasında
“ Türk Tiyatrosu hareketinin başlatıcısı Muhsin Ertuğrul ve onunla birlikte bu davaya gönül vermiş bugün aramızda olmayan tüm arkadaşları Başta Ergun Köknar ve Suna Pekuysal OBKT’de 50.yılın yürüyüşünü başlattılar. Sevgili dostum arkadaşım Uğur Gürsoy da burada yoklar onların şahsında buraya kadar emek vermiş bütün oyuncu kardeşlerimi Türk Tiyatrosuna emek vermiş hocaları başta Özdemir Nutku beyefendi’yi kutluyorum.
Ve hepimiz onların çırağıyız , bu davaya gönül vermiş herkesi şükranla ve sevgiyle , arkadaşlarımla birlikte önlerinde eğilerek selamlamak isterim.
Burada olmak benim için çok önemli bir anıya dönüştü. Başkan Seyit Beyide sevdim. İnşallah buraya tekrar gelirim bir şeyler yapmak için sizlerle olmak için.
Başkan Seyit Bey çok inanmış aklı başında bir insan.Kendisini çok sevdiğim için bunu söyleyebilirim. Zihni net önünü görebilen her şeyi yerli yerine oturtmuş ve kültürle ve sanatla bir toplumun bir kentin varabileceği farklı çizginin bilincinde bir belediye başkanı görüyorum.
Kentin daha yaşanabilir bir hale gelmesi ,insanların umutlarını kaybetmeden bütün olan bitene karşı yaşama yeniden merhaba diyebilmeleri için uğraşacak bir adam Şanslısınız diyerek konuşmasını bitirdi...
50.yılda OBKT’nin sahneye koyduğu Muhteşem Müzikal oyun izleyenlerin büyük beğenisiyle ve alkışları ile son bulduğunda Atatürk Kültür Merkezi Halk Eğitim Salonu olarak 1964’de OBKT’nin ilk oyunu Ergun Köknar’ın sahneye koyduğu HÜLLECİ ye de sahnesinde ev sahipliği yapmış olmanın gururunu yaşadı bence..
4 Ocak l964 de Halk Eğitim Salonunda Tahta sandalyeler üzerinde nefeslerimizi tutarak izlediğimiz Ergun Köknar, Suna Pekuysal, Orhan Gürses Halis Yamak, Aydın Üstüntaş, Halis Şahin,Aydın Üstüntaş, Metin Güven, Uğur Gürsoy, Mustafa Gencer, Fatma Aksoy, Yalçın Şener , Fatma Demirkan, Gülçin Üstüntaş’ın oynadığı OBKT’nin sahneye koyduğu Reşat Nuri Güntekin’in HÜLLECİ oyunu geldi aklıma. OBKT’nin bu iki oyununu da seyreden izleyici olarak ayağa kalktım Bravo..Bravo diyerek OBKT tiyatyomuzu daha bir başka alkışladım.
OBKT’muzu bu günlere getiren ,50 sene içerisinde sahneye konulan yaklaşık 120 yetişkin oyuna emeği geçen herkesi kutlarım.
Özellikle Belediye Başkanı Fazıl Sözer den
Belediye Başkanı Seyit Torun’a kadar .
Yüreklerine sağlık..
ŞEMŞİYELİ ADAM...
KADİR PEKBAŞ
Ve OBKT’nin Vefalı Genel Sanat Yönetmeli ve başarılı oyuncusu Ali Kemal Tandoğan’a özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Sanatçı A.Kadir Pekbaş’ı unutmadığı için..
OBKT sanatçısı,eski Genel Sanat Yönetmeni rahmetli Aydın Üstüntaş’ın İstanbul’da Üniversite öğrencisi iken yaz tatilinde Ordu’ya gemi ile gelmek üzere Sirkecide Bir kitapçı Vitrininde görüp aldığı “ Harputta Bir Amerikalı” oyunu kitabını ile Orduya döndüğünde var olan amatör Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosu’nun sanatçıları ile başarılı bir şekilde bu oyunu sahneye koyuyorlar..
O yıllarda OBKT fikri oluşmamış...
T.S.Kooperatif müdürü, Orta Hakem Kirazlimanı Gençlik Tiyatrosunun sanatçısı Kadir Pekbaş Fırtınalı yağmurlu bir günde Sahilde gördüğü Gazeteci ,sanatçı Uğur Gürsoy’u şemsiyesinin altına alıyor ve Ordu’da var olan tiyatronun Kurumsallaşmasını isteyerek Gazeteci arkadaşı Uğur Gürsoy’a “ Valimiz Mustafa Karaer’le görüş Tiyatromuz Kurumsallaşsın. Bu iş böyle gitmez. Üç ay çalışıyoruz oyunu sahneliyoruz ,üç oyun sonrası dağılıyoruz.” diyor ve ekliyor...
“Ordu’da Tiyatromuz kurumsallaşmazsa bir daha sahneye çıkmayacağım.”
Bu sözlerin sahibi 1960’lı yılların başlarında “Harputta Bir Amerikalı” oyununun muhasebecisi rolünü başarıyla oynayan sanatçı A. Kadir Pekbaş’tır.
Ordu’da Tiyatronun Kurumsallaşma fikri şemsiyesinin altına aldığı arkadaşı Uğur Güarsoy’la paylaşan Sanatçı Kadir Pekbaş’ıdır. Uğur Gürsoy bir yazısında OBKT Tiyatrosundan söz ederken sanatçı Kadir Pekbaş’tan “Şemsiyeli Adam” diye bahsetmektedir.
OBKT’nin 45.Kuruluş gecesinde Plaketini almak için sahneye davet edildiğinde Pekbaş sahneye şemsiyesi ile çıkar . Seyircileri selamlarken şemsiyesi açar ve “Şemsiyeli adam Benim” der ..
İşte bu sahne görülmeğe değerdi...
O.B.K.T oluşumunda Sanatçı Kadir Pekbaş’ın tuzu vardır. Onun içindir ki Tiyatro denince Türkiye’de Muhsin Ertuğrul neyse Ordu’da da Kadir Pekbaş’ O’dur..
Uğur Gürsoy’da OBKT’nin kurucusudur..
OBKT nin Genel Sanat Yönetmeni A.Kemal Tandoğan’ın şu sözleri önemlidir.
“ OBKT’nin kuruluşunda önderlik eden Muhsin Ertuğrul’dan Vali Sefa Poyraz’dan Belediye Başkanı Fazıl Sözer’den Kurucularımız Uğur Gürsoy’dan A.Kadir Pekbaş’a İlk Gen.Yönetmenimiz Ergun Köknar’dan Hocam Aydın Üstüntaş’a ve bizi yetiştiren büyüklerimiz den devir aldığımız mirasın önemini bilerek yolumuza devam ediyoruz.”..
İyi ki varsın O.B.K.T
İyi ki varsınız çocuklar..
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatromuzu seviyoruz. O’nu sevenleri de seviyoruz.
“TEMAYÜL”
NASIL BİR ŞEYSE!..
Cumhuriyet Halk Partisi Ordu’da Belediye Başkan adayını ve Belediye Meclis Üyelerinin sıralamasını iki Pazar günü Ayışığı ve Tesk otelde kurdukları Şeffaf sandıklarda üyelerinin oylarıyla belirledi.
Buraya kadar Demokratik bir hareketle kendisine yakışır bir duruş sergileyen Ordu CHP örgütü 30 mart seçimlerinde seçmenlerinin ve Ordu Halkının oylarıyla seçim ipini göğüslemeyi hedeflerken 18 Şubat Salı günü CHP bir ŞOK dalgasının içinde kaldı.
CHP il yönetimi CHP İlçe Başkanı ve yönetim kurulu üyelerini görevden aldı. Bilinen Eskilerin bir ata sözü vardı “ Dere geçilirken at değiştirilmez” sözü bir kez daha gündemine oturdu.
Ama maalesef böyle oldu.
Bu birinci sürpriz ve ikincisine geldiğimizde bir Pazar günü Tesk oteldeki sözüm ona Temayül yoklamasında CHP Üyelerinin katılımıyla belirlenen 33 kişilik sandıktan çıkan CHP Altınordu Belediye meclis üyeleri listesinin Tek sayılarının önüne seçime girmeye cesaret edemeyen Meclis Kontenjan üyelerinden oluşan hakiki listenin Yasal zamanında Yüksek Seçim kuruluna teslim edilmesi.
Ordu’da CHP İlçe Yönetim Kurulunun Yerel seçime beş kala CHP İl Yönetimince Görevden alınması..! Bu iki garip olay CHP’de Altınordu Belediye Meclis üyeliklerinin listelerinin kesinleştiği gün oluyor, küskünlükler dargınlıklar tekrar gündeme geliyor. CHP’de bu hep böyle oluyor dedirttiriyor.Sokakta tanıdık CHP li üyelerle konuşuyorum ben gazeteciyim soruyorum da onlar konuşamıyorlar gülümsüyorlar sadece bir önemli isim “demek ki Temayül yoklaması 7 kişi için yapılmış” diyebiliyor.
Madalyonun diğer yüzünde ise CHP’de Altın Ordu ve Büyükşehir belediye başkan adaylarını seçimlerde sıkıntıya sokabilecek bu girişim ne getirecek neler götürecek. O’nu da 30 martta hep beraber göreceğiz.
ÜYELERİN OYLARI BOŞA MI GİTTİ...!
Her şey iyi güzelde CHP’li üyeler Tesk otelde bir Pazar günü yapılan Belediye Meclis üyeliği aday sıralaması için gidip neden oylarını güvendikleri doğru insanlar için kullandılar. Sabahtan akşama kadar Aday adayları Demokratik hakları için sıralamada iyi bir yerde olabilmek umudu ile CHP’li üye arkadaşlarından neden oy istediler ki..
Ya ortalıklarda gözükmeyen ve sandıktan çıkacak hazır listeye kaynak olacak bir dizi Kontenjan adayları. Onlar da kesin ellerini ovuşturuyor demokratik bir seçime tepeden inme yerleşmenin keyfini yaşıyorlardır..
Bu garip Temayül yoklamasında sadece güzel olan bir şey vardı ..
O da ilk defa şeffaf bir sandıkta oy kullanıldığıdır.
Şeffaf ve güzel olan sadece budur...
Ve maalesef o Temayül sandıklarında kullanılan oyların yarısı boşa gitmiştir. Asıl sıralamaya gelince Temayül yoklamasının sonucu
“ Kefal Balığı Fıkrası” gibi olmuştur.
BABAM
Op. Dr. İSMAİL ENGİN
2 Şubat 1958 Pazar günü Melet Kenarında Durugöle arkadaşları Dursun Uzman,Hamit Gözükan,Hami Gözükan , Sırrı Tercan ,Ali Hadi Altınel ,Üsteğmen İbrahim ve soför Ahmet ile giden Dr.İsmail Engin akşam üzeri Melet-Durugölden dönerken civil köprüsüne yakın bir yerde stablize yolda kendi kullandığı Jeep’in önünden yolun karşısına geçmek isteyen iki kişiye çarpmamak için frene basınca Jeep’in takla atması sonucu 47 yaşında hayata gözlerini kapatır... .
Hayata gözlerini kapadığında Devlet Hastanesinin Başhekimi olan Op.Dr İsmail Engin aynı zamanda Devlet Hastanesinin de Genel Cerrahı ve Hariciye hastalıkları uzmanıdır.
1952 senesinde Trabzon Asker Hastanesinde Kd. Binbaşı Op.Dr olarak görevini yaparken Annem Saniye Engin’e Askerlikten ayrılmak istediğini Van Ankara İstanbul Kütahya ve Trabzon!da görev yaptığını belirterek Memleketi Ordu’ya gelmek istediğini artık Ordu’da hemşerilerine hizmet etmek istediğini söyler.
Kd Binbaşı olarak görev yaptığı Trabzon Askeri Hastanesinden sonra uzun yıllar ayrı kaldığı Memleketine Ordu’ya, Ordu Devlet Hastanesine 1955 yılında Genel Cerrahi uzmanı ve Başhekim olarak atanır.
1958
ORDU POSTASI HABERİ
Araştırmacı arkadaşımız Naim Güney’le geçtiğimiz günlerdeki bir sohbetimizde Ordu Memleket hastanesi ile ilgili yaptığı bir çalışmada Milli Kütüphanede l958 senesinde Gazeteci Bilal Köyden’in İmtiyaz sahipliğini yaptığı Ordu Postası Gazetesinin 1958 de yayınlanmış bir kupürünü gösterdi.
Gazeteci Temel Uzlu’nun Ordu Postası gazetesinde Manşetten verdiği İSMAİL ENGİN Başlıklı bir yazının fotokopisini bana verdi.
Babam Op. Dr İsmail Engin 2 Şubat l958 senesinde Kendisinin kullandığı Jeep’te arkadaşları ile birlikte Trafik kazası geçirip hayatını kaybettiğinde ben 19 Eylül ilkokulu 3.sınıf öğrencisiydim.
56 Yıl önce Gazeteci Rahmetli Temel Uzlu’nun kaleme aldığı bu yazı Rahmetli Bilal Köyden’in Ordu Postası Gazetesinde İsmail Engin başlıkla 1958’de yayınlanmış.
Bu gün 2 Şubat 2014 Babam Op.Dr İsmail Engin’in 56 yıl önce aramızdan ayrıldığı gün.Gazeteci Temel Uzlu’nun Ordu Postası Gazetesinde yazdığı yazısını Allah’tan Rahmet dileyerek bu gün sizlerle saygıyla Paylaşmak istedim.
İSMAİL ENGİN
Memleket bir evladını daha toprağa verdi.
Bu Geçirdiği bir trafik kazasında hayata gözlerini ebediyen kapayan Operatör Dr İsmail Engin’dir.
İsmail Engin sadece annesinin oğlu kardeşleri ve ağabeysinin kardeşi değil memleketimizin yetiştirdiği müstesna kıymetlerden biri ve bu satırları gözyaşlarıyla buğulanan gözlükleriyle hayal meyal kağıt üzerine gelişi güzel yazan Temel Uzlu’nun da ideal arkadaşı idi.
Ona ne kadar göz yaşı döksek ne kadar vahlansak yine de azdır.
İsmail Engin bütün hayatı boyunca enerjisini mesleğine vermiş şifa meleği bir doktordu. Doğduğu memleketine gelip hemşerilerine hizmet etmek duygusu onu yıllarca rahatsız etmiş ve nihayet bu arzusuna Muaffak olmuştu.
Şehrimiz hastanesine geldiği günden beri halkamızın hastane hakkında bütün şikayetleri bir anda dinmişti. İsmail Engin hazık (uzman) bir doktor, maharetli bir operatör olduktan başka aynı zamanda iyi bir idareci idide.
Ameliyatlarında şimdiye kadar daima Muaffak olmuş ve yüzlerce hastasının ızdırabını dindirerek onları şifaya kavuşturmuştur.
Çok defa sırtı ile ve kucağında hasta taşıdığı vaki idi. Mütevazi Memleket hastanemizi hastane denilecek bir şekle sokmuştur.
Ne çare ki bu ideal adam, bu hazık (Uzman) bu mesleğine aşık ,bu idareci doktor bir kazanın kurbanı olarak genç yaşta aramızdan ebediyen ayrılarak kara topraklara verilmiş, ve bir anda binlerce senelik ölülere karışmıştır.(1958 )
1958 de JEEP’LERİN KAZASI
O yıllarda Tuzla da yapılan Jeep’lerinin bayilere kura ile dağıtıldığı dönemde l958 lerde Ordu’ya Üç adet Jeep gönderilmiş. Bu üç jeep’i Op.Dr İsmail Engin İşadamlarımız Kahraman Sağra ve Sıtkı Bacınoğlu tarafından satın alınmışlar.
1958 senesinde 2 Şubat Pazar günü İsmail Engin Ordu’da Civil ırmağı yanındaki Karayollarının önünde stablize yolda fren yapınca kaza yapmış ve hayatını kaybetmiş, aynı yıl içerisinde 6 ay sonra sevgili kardeşim, sınıf arkadaşım Hasan Bacınoğlu’nun babası İşadamı Sıtkı Bacınoğlu’da aynı model Jeep’le Ankara’dan 25 Temmuz 1958 Cuma günü Ordu’ya gelirken Kırıkkale yakınlarında Kaza yaparak takla atmış ve hayatını kaybetmiştir.
Bu kazalardan sonra İşadamı Kahraman Sağra jeep’ini satmış.
Ordu’muzun yetiştirdiği iki değerli insan 1958 senesi içerisinde bu Jeep’lerin kazasında hayata gözlerini kapamışlardır.
Bu gün 2 Şubat 2014
Babam Op.Dr İsmail Engin’in ise 1958’de Öldüğü gün
Allahın rahmeti üzerine olsun.
47 yaşında mesleğinin en verimli zamanında 2 Şubat 1958 Pazar günü trafik kazasında yaşam hayatı son bulmuş
3 Şubat 1958 yağışlı bir Pazartesi günü Dr.İsmail Engin’in Türk Bayrağına sarılı Cenazesi Zaferi Milli Mahallesindeki evinden alınarak Belediye Bandosunun eşliğinde sevenlerinin elleri üzerinde büyük bir insan kalabalığı eşliğinde Orta Camiye getirildi.
Öğlen namazı sonrası Babam Op.Dr İsmail Engin Belediye şehir mezarlığındaki aile kabristanlığında toprağa verildi.
Allahın rahmeti üzerine olsun
ARA GÜLER...
14 Aralık 2o13 Cumartesi günü Taşbaşı mahallesinde Menekşe Sokaktaki restorasyonu yapılmış tarihi evlerden Ordu Belediyesinin Ordu Fotoğraf Sanatçıları Derneğine tahsis ettiği cumbalı güzel evde Dünyaca ünlü Fotoğraf sanatçımız Ara Güler’ín siyah beyaz Fotoğraflarından oluşan güzel bir sergi yi sanatsever Ordu’lular yakından izleme fırsatını buldular.
Karlı Soğuk bir kış gününde Sanatsever izleyicilerin yoğun ilgi gösterdikleri bu gizemli sergiyi gezenler Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in birbirinden güzel sanat fotoğraf koleksiyonunu Ofsad ve Sanatçı Emin Öztürk’ün özel gayretleri Uğurcan Ataoğlu’nun yapmış olduğu özel tanıtın çalışmaları ile daha da bir anlam kazanan sergi Uluslar arası Fotoğraf Sanatçısı Güler’in Vizöründen bakıp fotoğrafını çektiği eserleri Ordu’da izleme imkanı buldular.
Sergiyi gezen sanat dostları Tarihi evin özel mutfağında ki kazandan ikram olarak aldıkları Tarçın,Karanfil Vişne suyu ve elma kabuğu ile kaynatılmış ikram edilen Sıcak Şarapla evin karlarla kaplı bahçesinde Kar mangalının etrafında odun ateşinde şaraplarını yudumlarken sanat sohbetlerini de sürdürdüler.
Bence karda sıcak mangal ateşinin etrafındakiler çevredekilerden daha şanslı idiler. 85 yaşındaki sanatçı Ara Güler Rahatsızlığı nedeniyle gelememişti ama özel fotoğraf koleksiyonunu sanatsever Ordu’lulara göndermişti. Sergiye ilgi halen devam etmektedir ne var ki üst düzey bürokratlımız sergiye gelemediler .
ARA GÜLER KİMDİR...
16 AĞUSTOS 1928 İstanbul doğumlu. Sanatçı Güler Muhsin Ertuğrul’un tiyatro kurslarına katılmış .1950 senesinde Yerel İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı.1953 te Taym Lifa, Paris Match ve Der Stern dergilerinde
1954 te Hayat Dergisinde fotoğraf bölüm şefliği yaptı. 1962 de Almanya’da çok az fotoğrafçıya verilen özel bir ödül aldı. 1953 te Hernri Cartier ile tanışarak Paris Magnum ajansına katıldı. Ve İngiltere’de yayınlanan Fotoğraf manual antolojisi Ara Güler’i dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl ASMP ( American fotoğrafları dergisi) Güler(i tek Türk üye olarak kabul etti.
Ara Güler’in fotoğrafları Paris Ulusal , ABD’de ,Rochestern Georg Eastman müzesinde , Nebreska Üniversitesi Sehendon koleksiyonunda bulunuyor. Köln Museum Ludving ‘de Das İmaginamare Photo müzesinde Güler’in fotoğrafları sergileniyor.
O Dünyaca ünlü Uluslar arası Fotoğraf sanatçısı
O Ara Güler ...
Ve O’nun Fotoğraf sanat koleksiyonunun önemli bir parçasını Ordu’da 12 Ocak 2014 tarihine kadar Menekşe sokak’daki Ofsat Sanat galerisinde görebilirsiniz.
CAFE ARA...
İstanbul’a ne zaman gitsem Beyoğlu Galatasaray Lisesinin yan karşısındaki ara sokakta Sanatçı Ara Güler’in ARA CAFE sine mutlaka uğrar bir yorgunluk çayı içer pasta yerim.Nostalji kokan Ara Cafeye girdiğinizde loş ışıklar altında duvarları süsleyen Ara Güler’in siyah-beyaz sanat fotoğrafları sizi öteki İstanbul’a götürüyor .
Eski tarihi bir binada büyük ustanın zeminin alt katında ziyaretçiye kapalı özel stüdyosu var.
İstanbul’a gittiğinizde Galatasaray’da Cafe Ara’ya mutlaka uğrayınız Ara Güler’in kendi fotoğrafı altında bir bardak çayını için.
BASTON
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ordu Ziyaretleri sırasında yaşlı bir vatandaşımız Abdullah “Gül’e babasına verilmek üzere el yapımı bir baston hediye etti.
Ordu’muzda el sanatlarının çeşitli dallarında sanatlarını icra eden birbirinden değerli sanatçı insanlarımız Klarnet, Bakır ve ahşap üzerine çok özel el sanatları ustalarımız var.
Bilinen, bilinmeyen bu değerli usta sanatçılarımızın bazı el emeği göz nuru eserleri yine bazılarımızın evlerinde,iş yerlerinde duvarlarımızda veya vitrinlerimizde bu eserlerden var.
Ordu’muzun bu sessiz ve de eşsiz el sanatları sanatçılarımızdan birisi de kuşkusuz Ekrem Akdeniz’ dir. Ekrem Akdeniz’in Şimşir ağaçlarından .adeta bir dantel gibi işleyerek yaptığı tamamen oyma Baston koleksiyonunu görürseniz ne demek istediğimi de anlarsınız. Bir çakı bıçağı ile Özel seçilmiş şimşir ağacı dallarını işleyerek yaptığı çok özel oyma motifli bastonlar gerçekten görülmeğe değer .
Sadece bunlar mı..?
Sanatçı Ekrem Akdeniz aynı zamanda Av kuşlarının ve av hayvanlarının Tahnit ustası. Ekrem Ustanın zaman zaman sergilediği bu özel koleksiyonu nu hediye ettiği ve üyesi olduğu Avcılar ve Atıcılar derneğinde görmeniz mümkün.
Akdeniz aynı zamanda Karadeniz’in zaman içerisinde yok olmuş Ahşap Motor,Kayık Mavna , Çatana Taka Çektirme ve Balıkçı tekneleri maketlerinin de yapımcısı. Ordu’nun ilk sualtı zıpkınla balık avcısı.Kara avcısı Perşembe Hava Radar Komutanlığından emekli Elektrik Motor Teknisyeni... Eski tarihi Ordu evlerinin maket ustası...
Sanatçı Ekrem Ustanın koleksiyonunun en değerli parçaları arasında Atatürk’ün Hastalığında alınan Savarona gemisi ,Çanakkale savaşlarının unutulmazı Nusrat Mayın Gemisi, Japonya’da fırtınada batan Ertuğrul Firkateyni ve Atatürk’ün l9 Mayıs 1919 da İstanbul’dan Samsuna geldiği Bandırma gemilerinin maketleri bulunmaktadır.
Hani derler ya on parmağında on marifeti var.
İşte o Ekrem Akdeniz..
Akdeniz’in ağabeyi rahmetli Kemal Akdeniz Hava Kuvvetlerinden emekli olduktan sonra Ankara Kuğulu da İş Bankasının yanındaki bir pasajda açtığı YONU isimli atölyesinde yaptığı eski yelkenli ahşap savaş kalyonları, Katuşat ahşap gemileri, el sanatları şaheserleri özelikle yabancı Büyük elçilik mensupları tarafından 4-5 bin dolar karşılığı alınıp ülkelerine götürüyorlarmış.
Yonu El sanatları atölyesinde Sanatçı Kemal Ustanın yaptığı bu ahşap gemilerinin en büyük alıcıları Kuğuluda özellikle elçilik mensupları Amerikalılarmış..
Bu nadide el emeği göz nuru Savaş kalyonlarının özel koleksiyon parçalarının bazıları yıllar önce Ordu Sinemasının altındaki aynalı galeride kardeşi Ekrem Akdeniz tarafından sergilenmiş büyük beğeni almış hayranlıkla izlenmişti...
Bir ahşap gemi donanmanın tersane kızağında nasıl başlanıp bitiriliyorsa yüzlerce parçadan oluşan bu savaş kalyonların minyatür boyları da 3-4 ayda aynı şekilde titizlikle tamamlanıyormuş.
Bu değerli koleksiyonun en önemli parçası Ünlü İngiliz Savaş gemisi üç sıra toplu HVS VİKTORY ile iki sıra toplu Osmanlı Forsa (kürekli) yelkenli Savaş Gemisi KEVKEP in orijinal kopyaları Ordu’da Mürsel Engin arşivinde muhafaza edilmektedir.
Bu vesile ile tüm ustalarımıza sevgi ve saygı ile…
TÜRKCELL Mİ?!..
Çağımızın koşullarının olmazsa olmazlarından birisi kuşkusuz cep telefonları. Gerektiğinde inanılmaz faydalı ve yararlı iletişim aleti olan cep telefonlarının kullanma alanı ve kullanım şekli ise onu gerektiği gibi kullanmasını bilenler için inanılmaz bir teknoloji aracı.
Cep telefonları ilk çıktığında, sadece alo denildiğinde karşılıklı kablosuz, uydu aracılığı ile iletişim sağlayan kaba görüntülü ağır bir teknoloji ürünü iken şimdilerde yeni ve çok daha geniş kapsamlı olarak internete bağlanan ince zarif ekran görüntülü banka işlemeleri ile internetten her türlü hizmeti alabilen , internetten alış veriş yapılabilen daha bir çok hizmeti elinizin altında tutan sihirli bir kutu haline geldi vasıflı cep telefonları..
Ülkemizdeki uydu bağlantılı bu çağdaş teknoloji hizmet zincirinin önde gelenleri Turkcell, Vodofone ve Avea gibi ünlü firmalar Türkiye’deki bu iletişim hizmet pastasından dan abone sayılarına ve abonesine hizmetin kalitesine göre paylarını alan şirketlerdir.
HİZMETİN KALİTESİ DÜŞÜNCE
TÜRKCELL DEFTERİNİ KAPATTIK
Ordu’da Yıllardır Türkcell in kontörlü sonrasında Faturalı hattını kullananlardan birisi de bendim. Her ay muntazam olarak adresime gelen faturaları Türkcell Merkez şubesinde ödüyor iken geçtiğimiz günlerde telefonuma bir mesaj geldi yıllık abonelik sözleşmemiz bitmiş sözleşme gereği olan 29 Tl lik paket aşımımız ise 84.00 tl lira olmuş.
Hemen merkez şubeye gittim olayı anlattım. Adem bey ilgili masaya yönlendirdi .Geçtiğimiz senelerde yine böyle bir sebepten 110.00Tl lik bir fatura gelince yine merkez Türkcell’in köşe masasındaki bayan görevli olayı dinledikten sonra yardımcı oldu merkezi arayarak durumumuzu anlattı ve Bireysel paket anlaşmamız olan 29.00 Tl yi abonesine yardımcı olan görevlinin yardımcı olması sonucu anlaşmalı paket tarifemizi ödemiştim .
Bu sefer aynı yerdeki görevli bayan Karşıki Vodafone gitmemi ve dört günlük bir işlem yapmamı istedi. Bende yıllardan beri sizin faturalı abonenizim karşıya Vodafone gidersem bir daha geriye dönmem dedim. Kaldı ki yıllık Sözleşmemizin bittiği önceden aranıp ikaz edilse sorun olmaktan çıkar abone müşterisinin memnuniyeti ve güveni de artar diye düşünüyorum..
Yoksa yanlış mı düşünüyorum..!
Daha sonra öğrendim ki yıllık sözleşmesi bittiğinden haberdar olmayan tek ben değilmişim. Onlarca abone benim gibi Paket sözleşmesi bittiğinden çok yüksek farklar ödemek zorunda bırakılmış.
Laf aramızda
“Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” gerekirse de abonelerine her daim yardımcı olmaya çalışan Türkcell görevlisi Adem arkadaşa teşekkürler...
Sonuçta abone vatandaş Türkcell iletişim merkez şubedeki görevli bayanın tavsiyesine uydu sokağın karşısına kırmızı köşeye Vodafone gitti.
Türkcell defterini de kapattı!!!
ORDU’NUN EFENDİ DAYISI
FAHRİ ÇELEBİ.....
Yaklaşık bir yıl önce aramızdan bir gece geçirdiği rahatsızlığı sonrası ayrılan Ordu’muzun sosyal yaşantısında ve kültürel yaşamında hayatı boyunca var olan iz bırakan güler yüzlü yardımsever “Dayısı” Fahri Çelebi dostlarının ve arkadaşlarının hazır bulunduğu anma töreninde sevenleriyle buluştu...
OBKT salonunda ki anma programında “ Yeğenleri” Eski Kültür ve Turizm Bakanı . İstanbul Milletvekili Ertuğrul Günay CHP Ordu Milletvekili İdris Yıldız , Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun Ordu Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı ,dostları arkadaşları Fahri Çelebiyi anma gecesinde bir araya geldiler,yalnız bırakmadılar...
Kürsüye davet edilen Ertuğrul Günay her zamanki gibi yaptığı güzel konuşmasının sonunda Kadim Dostu geçmiş anılardaki Partili mesai arkadaşı Ordunun renkli isimlerinden Fahri Çelebi için konuşmasının sonunda “ O ailenin Ordu’yu en fazla sosyalleştiren bireylerinden bir tanesiydi diye anlattı. eski değerlerimizi bir miktar unuttuk bizi bir arada tutan değerlerimizi unutmamak lazım bu değerleri yaşatan insanlarımızın hatırasını hep yukarda tutmak lazım.
O çok özel insanlardan birisiydi. Ben Fahri Çelebi’yı rahmetle,minnetle sevgiyle bir kez daha bütün kalbimle anıyorum” diye konuştu.
Fahri Çelebi’yi Anma programının ilerleyen saatinde Ordu Yardım sevenler Derneği başkanı Emine Yeşiltepe,
Aileden Yalçın Çelebi, Orsev Başkanı Sevinç Özel, CHP adına Ekrem Aydın ve kadim dostu yakın arkadaşı Uğur Oral Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun Eski Belediye Başkanları Kazım Türkmen , Fikret Türkyılmaz ,eski Kültür Turizm müdürü Servet Yerli , Bakıra hayat veren Bakırcı ustası Harut Erman ve Prof Dr. Nurettin İsmail Çelebioğlu İyi insan ,Zarif adam , Beyefendi Fahri Çelebi’yi ve onunla olan güzel anılarını Fahri Çelebi’yi seven dostlarıyla paylaştılar.
“ Şehirde bir gökkuşağı FAHRİ ÇELEBİ”adlı söyleşi kitabının giriş kısmında bu kitabın derleyicisi Araştırmacı yazar İbrahim Dizman bakın Fahri Çelebi’den nasıl söz ediyor ..
“Bütün Yaşamını bu kentin daha renkli,daha yaşanabilir, başka bir deyişle daha “Şehir” olmasına adamış bir insan” diyor...
Fahri Çelebi’yi daha güzel anlatacak başkaca bir söze gerek var mı ?
. Allahın rahmeti üzerine olsun, Işıklar içinde yat değerli dostum ağabeyim.
Sevgili Fahri Dayı...
“ZİFİN” OTEL KULAKKAYA
Yayla geleneğinden gelen bir ailenin ferdi olarak Çambaşı Yaylamızı ve civar illerimizin yaylalarını zaman zaman gezen uygun yerlerde arkadaşlarımızla yayla evlerimizde ve de müsait yerlerde ve dere içlerine yazları çadır kurarak, doğal güzelliklerimizin keyfini arkadaşlarımla çıkartmaya çalışan 50 yıllık yaylacıyım..
Kurban Bayramı tatilinde Arkadaşımız Ömür Külünkoğlu’nun daveti üzerine gazeteci Atilla Şimşek ile birlikte Giresun’un Kulakkaya Yaylası'na gittik.
Giresun’un içerisinden eski hastane yolunu takip ederek 43 km sonra sonbaharın sararttığı nefis güzel manzaralı gürgen ormanlarının enfes görüntüleri sonraları ünlü ladin ormanları ile çevrili 1650 metredeki Kulakkaya Yaylası'na ulaştık.
Öğlen güneşinin güzelliğinde Kulakkaya Yaylası'nın tepesinde ladin ormanlarının eteğinde Doğaya, Çevreye uyumlu mimarisiyle dikkatimizi çeken bu üç katlı güzel Yayla oteli binasına Kaptan Atilla Şimşek idaresindeki aracımızla gitmeye başladık.
Gizemli görüntülü Otelin önüne geldiğimizde Atilla Telefonla Ömür arkadaşımızı aradı birkaç dakika sonra Ömür Otelin kapısında bizi karşıladı.Selamlaştık,kucaklaştık ve birlikte otele girdik.
Ahşap ağırlıklı tasarlanmış otantik mimarisi ile daha girişte dikkatleri çeken yapının kalın ahşap merdivenlerinden yukarıya üst teras katına çıkarken ahşap merdivenden gelen gıcırtı sesleri bütün yol yorgunluğumuzu da unutturdu sanki...
Güneşli güzel bir sonbahar gününde 1650 metre yüksekliğindeki Kulakkaya’da Sonbahar güneşini arkamıza, Giresun’un ünlü ladin orman denizinin bir inanılmaz güzel manzarasını karşımıza almış, temiz dağ havasını da ciğerlerimiz de hissederken bir taraftan da ikram edilen nefis tavşan kanı çaylarımızı da yudumlamaya başladık.
Güzelim Ladin Orman manzarası karşısında Atilla Şimşek arkadaşıma iyi ki gelmişiz dedim.
Düşüncenin mimarı Op.Dr İbrahim Özkuş 1650 metre yüksekliğindeki Giresun’un Kulakkaya yaylasında gördüğümüz bu güzel 80 yataklı Yayla Otelinin Sahibi tasarımcısı İstanbul’da görev yapan Giresun’un evladı Plastik Cerrahi uzmanı Op. Dr. İbrahim Özkuş masamıza geldi hoş geldiniz dedi tanıştık.
Nefis yayla suyundan yapılmış çaylarımız tazeleniyor, yayla sohbetlerimize devam ediyoruz.
Otelin seyir terasında otel müşterileri eski bir pikaptan çıkan 45 lik plağın buğulu sesinde eğleniyorlar. Otelin teras çatı katı tamamen kalın balta yontmalı kütükten ve ahşaptan yapılmış otantik teras katıdaki lokanta kısmında büyük şöminede yanan gürgen odunlarından çıkan alevin çıtırtılı seslerin karşısındaki sette oturan aileler de sohbetlerine kadehlerindeki kırmızı şaraplarını yudumlayarak devam ediyorlar.
İnsanlar rahat güzel bir ortamda dinleniyor yaylanın tadını çıkartıyor dinleniyorlar...
Dr. Özkuş doğduğu topraklara yaptığı bu yayla turizmi yatırımını daha da güzelleştirmek adına otelin arka tepesinde büyük bir alan kiralamış ve 1.5 kilometre uzunluğunda Telesiyejli kayak pisti yapmayı, otelin önündeki arsasına da müstakil Bungalov evler düşünüyor.
Dr. Özkuş Kulakkaya’daki dağ otelinin adını ZİFİN koymuş. Zifin ne anlama geliyor diye sordum. Karadeniz yaylarının sarı avu çiçeği dedi. Çambaşı yaylalarımızdan tanıdığım sarı avu çiçeği olarak bildiğim güzel kokulu bu güzelliğin adını da öğrenmiş oldum.
Bizim Çambaşı Yaylamızda da Temmuz ayında bol miktarda açan bir çiçek olan bu güzel çalı çiçeğinin mor renkte olanı da mevcut.
Öğlen yemeğimiz için yöresel pancar çorbası siparişimizi verdik. Esmer buğdaydan kuzinede tavada pişirilmiş enfes lezzetli buğday ekmeği ile çorbamızı yudumlarken Dr. Özkuş buğdayı Trakya’da kendi çiftliğinde ürettiğini su değirmeninde çektirdikten sonra Otelin müşterileri için kuzinede tavada pişirildiğini söyledi.
İnanın böyle bir lezzet olamaz...
Dr. İbrahim Özkuş’un Trakya da büyük bir çiftliği varmış lobiya fasulyesi gibi özel lezzetleri oradan getirtiyormuş. Otelin tereyağı süt yoğurt htiyacı içinde özel küçük bir mandıra kurmayı düşünüyor. Otelin Mutfağında Tüpgaz la hiçbir şey pişirilmiyor yemekler kuzinelerde odun ateşinde yapılıyor.
Günün yorgunluğunu atmanız için otelin alt katında Türk Hamam, buhar banyosu ve saunası mevcutmuş.
ZİFİN Otelin her hizmetinde doğallık var. Yemek yediğimiz çatı restoranın manzarası enfes ve otelde bayram tatilinde gece kalmaya yer yok.
Bu muhteşem manzaralı yayla otelinin bütün sosyal ihtiyaçları ile bizzat Dr. İbrahim Özkuş , Ömür Külünkoğlu ve deneyimli personeli ilgileniyor.
Sohbetlerimiz devam ederken hava kararmaya, Zifin Yayla Oteli'nin kaloriferlerinde ısınmaya başladı. Akşam oluyor güneş dağın arkasında kaldı. Artık Atilla ile benim için dağdan, yayladan inme zamanı geldi...
Bir hafta sonunu ailenizle, dostlarınızla arkadaşlarınızla 1650 metrede komşu ilimiz Giresun- Kulakkaya yaylasında ZİFİN yayla otelinde değerlendirmek isterseniz bilgi ve rezervasyon için 0454 390 90 90 lı bu telefon numarasına ihtiyacınız alabilir.
İnanın bu bir reklam değildir. Sadece Kulakkaya Yaylasında gördüğümüz güzelliklerden bahsetmeye çalıştım. Sağlıkla kalın.. Hoşçakalın...
VALİ KENAN ÇİFTÇİ
“ Festival açılışında Gönülleri Fethetti “
Ordu Belediyesinin bu yıl 4.sünü düzenlediği Uluslar arası Edebiyat Festivalinin açılış gününde Belediye Başkanı Seyit Torun’un Belediyenin Sanat ve Kültür çalışmaları hakkında bilgi veren konuşması sonrasında sahneye çağrılan Ordu Valisi Kenan Çiftçi festival gündemine damgasını vuran konuşması çok beğenildi ve salondan büyük alkış aldı.
Konuşma sonrası OBKT’nin Fuaye salonunda kendisine ikram edilen çayını yudumlarken Başkan Seyit Torun’la Ofsad üyelerinin fotoğraf sergisini gezerken Belediye Meclis Üyesi Engin Altay Valinin salondaki Ordu’yu anlatan güzel anlamlı konuşmasından duyduğu memnuniyeti Belediye meclis üyelerinin adına teşekkür ederek kutladı.
“İşte Valimiz bu” dedi
Fuayedeki Genç Bayanlar, kız öğrenciler Vali Çiftç’inin “ Kimi duygular hikaye olur roman olur , deneme olur sinema senaryosu olur,şiir olur ve farklı renklerde açarlar farklı iklimlerde ve farklı yüreklerde” diyerek Necip Fazıl Kısakürek , Nazım Hikmet, Cahit Sıtkı Tarancı ve Atatürk’ten verdiği örneklere teşekkür etmek için sıraya girdiler. Mutlu olduklarını ifade ettiler...
Genç hanımlar Vali Çiftçi’den konuşma metnini rica ettiler , teşekkür ettiler Gen kız öğrenciler Festival kitabında yer alan konuşmasını hatıra olarak imzalattılar.
Otuz altı yıllık gazetecilik hayatımda onlarca vali ile tanıştım ve gazete sahibi olarak,gazeteci olarak görev yapma tanıma imkanım oldu ama ilk defa böylesi bir sevgi olayına tanık oldum.
Çünkü Sanatsever insanlar Vali Kenan Çiftçi’nin güzel ve etkileyici konuşmasından mutlu oldular...
KENAN ÇİFTÇİ’DEN ANLAMLI SÖZLER..
Başkan Seyit Torun’un 4.Uluslararası Edebiyat Festivalinin teşekkür konuşması sonrası kürsüye çağrılan Ordu Valisi Kenan Çiftçi genelde irticaren konuşurum ama bu güzide topluluk karşısında hata yapmamak için yazılı metin üzerinden konuşmamı yapmak istiyorum diyerek Ordu’yu anlatımda özenle seçtiği cümlelerini şöyle sürdürdü .
“ Dün akşam fırtınalı bir hava oldu.Dallar birbirine çarpıyor. Ordu’nun ışıkları bir kadının boynuna takılmış gerdanlık gibi süslü vaziyette. Ordu’yu seyrederken martıların raksını, rüzgar sörfünü akabinde de suya dalışlarını ,balık tutuşlarını ve yine o sörfle yuvaya gidişlerini görüyorsunuz. Bu kadar güzelliği bir arada gördükten sonra, edebiyatçı, şair olmamak da zor” diyerek, başladığı konuşmasında “ bir gökkuşağı gibi renklerin ,bir kültür, bir kültür hazinesi gibi renklerin ,bir kültür hazinesi gibi dillerin , ülkeler arası kültürel bağların , sanatın ve şiirin bir yakamoz kadar göz alıcı bir yansıması olan 4.uluslararası Ordu Edebiyat festivaline dünyanın ve ülkemizin değişik coğrafyasından gelerek ,çeşitli türdeki yazılarıyla ve şiirleriyle renk katacak birbirinden değerli sanatçı dostlarımıza ve bu güzellikleri festival süresince bizlerle birlikte yaşayıp, teneffüs edecek olan siz değerli misafirlerimize ve sanat dostlarına hoş geldiniz diyerek yeşilin ve mavinin her tonunun el ele vererek adeta raks ettiği , tarih ve doğa güzellikleriyle insanları büyüleyen güzel Ordu’muz hepinizin de şahit olduğu gibi son yıllarda bir çok alanda gelişme göstermiş ve buna paralel olarak hızla bir kültür sanat şehrine dönüşmüştür. Kültür sanat hamlelerindeki gelişmelerde katkısı olan ve emeği geçen Edebiyat Sanat ,Ordu sevdalısı kurum kuruluş ve sevgili dostlarımıza teşekkürn etmeyi borç bilirim” diyerek Orduyu ve Ordu insanını sevindiren bir o kadarda mutlu eden konuşmasını sürdürmüş insanlarımızı mutlu etmiştir.
ATATÜRK “ Sanatçının eli öpülür”
Vali Çiftçi M.Kemal Atatürk’ün sanatçıya verdiği önemi şu şekilde bir anekdotla sunmadan geçemeyeceğim dedi :
“ İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılarının oyunlarından birini seyretmenin ardından oyunda rol alan sanatçıları Atatürk Çankaya köşküne davet eder .Sanatçıların hepsini taltif eder,onları ayrı ayrı över ve ödüllendirir. Ayrılma vakti gelince Raşit Galip Sanatçılara Köşkten Atatürk’ün elini öperek ayrılmalarını söyler. Atatürk ise bu duruma karşı çıkar ,şu şekilde tepki verir.”Hayır sanatkar el öpmez, sanatçının eli öpülür” diyerek sanata ve sanatçıya verilen değeri en veciz bir örneğini sergilemiştir” dediğinde salonda yine içten bir alkış tufanı kopar.
Salonu tekrar selamlayan Vali Kenan Çiftçi bu güzel organizasyona emeği geçenleri başta sayın Belediye Başkanımız olmak üzere, bizlere bu Uluslar arası onuru ve mutluluğu yaşatan bu güzel organizasyonda emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür eder saygılarımı sunarım” dedi ve yerine oturana kadar içten alkışlandı...
Fuayede büyük ilgi gördü.
Vali Kenan Çitçi Ordu Belediyesinin organizesindeki 4.Uluslararası Edebiyat Festivaline Ordu’muz için güzel konuşmaları ile damgasını vurdu.
Ordu 5. Uluslar arası Edebiyat Festivali etkinliklerinde buluşabilmek umuduyla.
GAZETECİNİN KİMLİĞİ
Tuncer Engin
Gazete sahiplerine ve Çalışan gazetecilere yasal sorumluluklarını yerine getirdiğinde Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon genel müdürlüğünce hak ettiği Sarı Basın Kartı verilir. Gazeteci 20 sene bu kartını taşıdığında yine Aynı kurumdan bu sefer gazeteciye Sürekli Sarı Basın Kardı verilir..
kurum ve kuruluşlarda Sarı Basın Kartı taşıyan
gazetecilerin karşılaştıkları sorunlar üzerine Vali Yardımcısı Abdullah DEMİR Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğüne 2.5.2013 tarihli bir yazı göndererek Sarı Basın Kartı Sahibi Gazetecilerin Kimlik sorunlarının giderilmesi için bilgilendirmiş özetle şöyle demişti.
“ Basın Kartı taşıyan Gazetecilerin karşılaştıkları sorunlardan birisi de resmi kurum, kuruluş ve Bankaların Basın Kartını Kimlik Belgesi olarak kabul etmemesidir. Oysa İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 10.07.2008 tarih ve 35278 sayılı yazısı ile yayınlanan 2008/5 nolu Genelgesinin Kimlik Kartlarında istenecek Belgeler başlıklı 3.maddesinde kişinin kimliğini kanıtlayan belge olarak kabul edilecek belgeler arasında “Basın Kartı ta yer almaktadır.
Diğer taraftan 21 Ekim 2006 tarihli 26326 Sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Başbakanlığın 206/33 nolu Genelgesinde belirtildiği şekilde Basın kartında Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numarası bulunmaktadır.
......Basın Kartı’nın kamu kurum ve kuruluşlarında kimlik belgesi olarak kabul edilmesi hususunda Genel Müdürlüğünüzce açıklık getirilmesinin gerektiği ve uygun görüldüğü taktirde konuyla ilgili bir genelge yayınlanmasının Basın Kartı Sahibi Gazetecilerin karşılaştıkları sorunun çözümü için uygun olacağı Valiliğimizce değerlendirilmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
VE
FİNANSBANK BASIN KARTINI
VALİLİĞİN YAZISINI KABUL ETMİYOR..!
Finansbank Sitesinde % 77 Yunanistan sermayeli Finansbank İçişleri Bakanlığı, Ordu Valiliğinin bilgilendirme yazılarına rağmen gişelerinde Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce verilen Nüfus Kağıdı yerine de geçen Kimlik niteliğindeki Sarı Basın Kartları ile gişelerinde işlem yapmıyor. Ordu Valiliği’ni saymıyor sanırsınız Adamlar Devlet içinde başka bir devlet..!
Finansbank Ordu Gişesinde karşılaştığım bu durumu üst kattaki Müdür Beye çıkıp söylediğimde Kartıma Baktı ve bu kartla işlem yapamayacaklarını Nüfus Kağıdı olması gerektiğini söylediğinde beklide bu kartı ilk defa eline almıştı.
Çünkü Sarı Basın Kartında 80 , bu özel sürekli sarı basın karttından Ordu’da 6 adet var.
Bankada karşılaştığım bu garip durumu gazeteci arkadaşlarımla paylaşırken Yunan Alayının 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal için çıktığı Konak meydanı kordon boyunda Gazeteci Hasan Tahsin’in silahından sıkılan ilk kurşun geldi aklıma...!
Sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün gazetecilere özel verdiği Sarı Basın Kimliğini tanımıyorlar diye söylendim...!
Hayret dedim, Mahkemenin ve Noterlerin işlem yaparken kabul ettiği ,Devletin verdiği Sarı Basın kimliğini Finansbank kabul etmiyor.
Ordu Valiliğinin Finansbank Genel Müdürlüğüne Yazdığı 10.07.2013 tarihli yazdığı yazısına da cevap vermiyorlar ..
İyi güzel de burası neresi..?
Yukarda yazdım ya onlar Devlet içinde Devlet olmuşlar..!
ORDU ÜNİVERSİTESİNİN
ÖĞRETTİĞİ GERÇEKLER...!
TUNCER ENGİN
Ordu Üniversitesi 2008 tarihinde Ordu Belediyesine yazdığı bir yazı ile ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesi yanında bulunan yaklaşık 85dönümlük bitişik komşu arazileri üzerine Ordu Üniversitesi Yönetim Kurulu Kararınca alınan 2011/ 102 nolu Kamu Yararı kararı ve Bakanlar Kurulunun 23.10.2011 tarih ve 201/2394 sayılı kararı ile Acele Kamulaştırma yoluna gitmiş ve Komşu arazileri üzerine Belediyeden ve Tapudan tedbir kararı aldırmış , Komşu arazi sahiplerini Beş senelik bir süreçte son derecede rahatsız etmiş ve huzurunu kaçırmıştı..
Komşu araziler üzerinde hiçbir tasarruf etme imkanı sağlamayan bu kararla Arazi sahipleri arsalarını satamamışlar, evlerini işyerlerini kiraya verememiş üzerindeki binalar çürümeye terk edilmiş binalara çivi dahi çaktırmamışlardı.
Kaldı ki Yenerlere ait yol kenarındaki Arsalarının üzerinde bulunan özel aile kabristanlıklarına yeni mezar yeri dahi açtırmamışlardır. Bu acı acı gerçeği Üniversitedeki bir toplantıda yetkililerle Gökhan Yener bizleri aldığınız istimlak kararlarıyla mağdur ettiniz ..
“ sizin yüzünüzden Turnasuyu’ndaki aile kabristanlığımızda annemin cenazesini babamın mezarının yanına koydurmadınız” gerçeğini haykırmıştır...
Arazi sahiplerini Turnasuyunda muhatap olarak görmeyen,karşılarına alıp konuşmayan ODÜ yönetimi kendi tespit ettiği m2 üzerine 42 lira gibi komik fiyatı arazi sahiplerinin banka hesaplarına yatırmıştı.
Bununla birlikte Üniversite yönetimi tarafından taşınmazların sahiplerine açılan Kamulaştırma davası sonucunda Mahkemenin tespit ettiği bilirkişilerinin Mahkemeye verdikleri m2 850 tl fiyatlarının Mahkemece Arazi sahiplerinin hesaplarına yatırılması istenmiş vede bu paralar arazi sahiplerine ODÜ yönetimince yüksek bulunduğu gerekçesiyle Mahkemenin verdiği yasal süresi içerisince ödenmeyince Mahkeme Üniversitenin açtığı davayı RED etmiştir..
ODÜ PARALARINI
GERİ İSTİYOR..
Turnasuyu’nda 5 yıldır arazi sahiplerini mağdur eden ODÜ yönetimi mahkemenin kararından sonra arazi sahiplerine Rektör Yardımcısı Prof Dr Nuri Yılmaz imzalı birer yazı göndererek 30 gün içerisinde daha önce hesaplarına yatırılan komik istimlak paralarını Üniversitenin Ziraat Bankası hesabına geri istemektedir.
Bütün bu yaşananlardan çıkan sonuç Ordu’da halkın itiraz ettiği ve basın yoluyla da dillendirdiği “ Üniversite Yönetiminin istimlak konusundaki beceriksizliği ve hizmetin aksaması yönündeki iddiaları bir kez daha doğru çıkmıştır.
Ayrıca kamuoyunun Tıp Fakültesinin yeri konusu ile ilgili milletvekillerine yönelik sorunun çözümü ile ilgili çare bulunması telebide arzu edilen ciddiyette bulunmamıştır. Milletvekillerimiz Üniversite Hastanesi yeri sorununu kendi Parti içi rekabette kullanmayı yeğlemişlerdir. Özellikle Ordu’lu İstanbul Milletvekili Enver Yılmaz’ın kendisinden beklenen desteğe karşılık basına yansıdığı kadarıyla bana bir talep olup yardım istenirse destek olurum ancak Ordu Milletvekili arkadaşlarım bu konuya çözüm bulmaları ve Üniversite Hastanesinin Kampusun içinde bulunması gerektiğine inandığını söylemiştir..
Sonuçta Üniversite elinde olan Parayla Üniversiteyi geliştirme çabası içerisine girmiş komşu arazi sahiplerini yeterince mağdur etmiş sıkıntıya sokmuş beceriksizlik örneği göstermiştir.
Turnasuyu’nda Üniversitenin yanında 85 dönüm araziyi Bakanlar kurulu kararınca Acil Kamulaştırma kararı ile almayı düşünüp , sonradan arapsaçına döndüren yönetim bu günlerde Akçatepede yaklaşık 300 dönüm taşınmazı Pazarlık usulü ile ve yine komik saksı toprağı fiyatına “ Kamu Yararına Kamulaştırma Kararı ile almayı düşünmektedir.
ODÜ yönetimi ve Rektörlüğü Turnasuyu Kampüsünde yapımı düşünülen Tıp Fakültesi Hastanesi tartışmaları ile Turnasuyundan sonra Akçatepede düşünülen Ziraat Fakültesi uygulama alanı kararında da aynı beceriksizliği gösterirlerse ve Siyasilerimizle Vatandaşı karşı karşıya getirilerse birileri de sonucuna katlanır diye düşünüyorum..
GEÇTE OLSA
HAK YERİNİ BULDU ..
Turnasuyu ODO yerleşkesi yanında bulunan 85 dönümlük istimlak arazisini Mahkemenin bilirkişisinin tespit ettiği bedel üzerinden alamayınca Rektör Prf, Dr Yarılgaç Ordu Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne bir yazı göndererek şöyle dedi..
.... “Söz konusu alanda Üniversitemizin yaptığı kamulaştırma çalışmaları sebebiyle açılan Tapu Tesçil davasında mahkemece kabul edilen bedellerin Üniversitemiz kamulaştırma bütçesinin çok üstünde olması sonucunda Üniversitemiz Yönetim Kurulunun 15.7.2013 tarih ve 2013 /108 sayılı toplantısında alınan kararla kamulaştırma işlemlerinden vazgeçilmiştir. Bu sebeple İmar Plan Tadilatı yapılarak Üniversite gelişim alanına kazandırılan taşınmazların imara açılmasında bir sakınca yoktur.”...
Rektör Yarılgaç’ın ve yönetiminin Kamulaştırma bütçesinin yetersizliği nedeniyle aldığı bu karar 2008 yılından bu yana 5 Yıldır mağdur olan arazi sahiplerini memnun etmiştir, yüzlerini güldürmüştür..
Geçte olsa hak yerini bulmuştur.
Dip Not : Edirne’ye gidip Mimar Sinan’ın yaptığı ünlü Selimiye Camini gezenler büyük Mermer sütuna işlenmiş ters Laleyi özellikle görmek isterler ve hikayesini mutlaka dinlerler..!
ORDU ÜNİVERSİTESİNİN
HAK- HUK KOMİSYONU
Turnasuyu mevkide bulunan Ordu Üniversitesi ODÜ yerleşkesi arazisinin bitişiği 85 dönümlük komşu arazileri üzerine konulan acil Kamu yararına İstimlak kararı ile başlayan süreç hak sahibi insanları uzun sürede son derecede rahatsız etmişti. Asfalt yol güzergahı asfalt üzerine m2 45 lira gibi komik bir değer biçilen arazi sahipleri verildikleri mahkemenin bilirkişilerince verilecek raporları beklemekten başka da yapılacak bir şeyleri yoktu.
Yasalar gereği bu araziler üzerine konulan yapılaşma ve alım satım yasağı şerhleri ile çok mağdur olan Turnasuyu’ndaki arazi sahipleri mahkemenin yol kenarına aldığı m2 sine 850 milyon fiyat artışı kararı ile bir nebze olsun sevinebildiler. Bu kez de Üniversite Mahkemenin tespit ettiği yeni fiyatları çok yüksek bularak 85 dönümlük “acele el koyduğu” 85 dönümlük bu araziyi almaktan vaz geçti arazi sahiplerini de mutlu etti.
MADALYONUN ARKA YÜZÜ..!
Yeterli istimlak Paramız yok gerekçesi ile mahkemeye açtıkları istimlak kararına RED kararını aldıran ODÜ yönetimi bu kez Akçatepe de komisyoncu ile de önceden gezip gördükleri 63 dönümlük bir arazi dahil yaklaşık 300 dönümlük bir taban arazisini daha ucuza kapatırız gerekçesiyle bu kez önce arazilere Tapudan ŞERH koydurarak Kamulaştırma bedeli Uzlaşma çağrısı ile kapatma yoluna geçtiler...
Arazi Hissedarlarına Uzlaşma Çağrısı tebligatları göndererek Üniversiteye çağırdılar.
Turnasuyu’ndaki 85 dönümün hak sahiplerini görüşmeye çağırmadan tepeden inme Acele istimlak kararı alan hissedarlara randevu dahi vermeyen ODÜ yönetimi Turnasuyun’daki istimlak karmaşasından sonra Akçatepe’de bu kez taktik değiştirdi.
Yüz yüze Pazarlık yolunu seçti..!
Akçatepede yaklaşık 45 dönümlük Kivi Bahçesi sahibi Mustafa Küçük ilk görüşmede Yapı İşleri Daire Başkanı Recep Aslan’a benim yerim satılık değil. 20 senedir gözüm gibi, çocuğum gibi bakıp büyüttüğüm arazimi elimden alıyorsunuz Arazimi ben vermiyorum ,zorla elimden alırsanız ben ölürüm.demişti.
Turnasuyu istimlak mağdurlarından Hacettepe Üniversitesi eski öğretim üyesi Gökhan Yener ise “ Turnasuyu’nda Üniversitenin istimlak kararı aldığı arazideki aile mezarlığımızda Annemin cenazesini Babamın yayına koydurmadınız” rahmetli annemi Boztepe’de toprağa vermek zorunda bıraktınız diyerek Üniversiteden Mağduriyetini bir kez daha söylemişti....
300 dönümlük arazini Kayabaşı Asfaltına bağlantılı yerin sahibi Ali Tercan ise arazisini hiç satma taraftarı değildi.
ORDU ÜNİVERSİTESİNİN
HAK-HUK KOMİSYONU..!
12 Ağustos Pazartesi günü Üniversitenin vatandaşın Akçatepe’deki 200 yıllık dededen kalma arazilerine Tapudan İstimlak Şerhi koyduran ODÜ’nün İstimlak komisyonunun üyeleri 300 dönümlük arazi sahiplerini ODÜ de Ziraat Fakültesinde Komisyonun Huzuruna aldılar. Ellerinde telsizli korumalara talimat verildi.”içeriye kimseyi almayın” denildi..
Uzun masanın bir tarafında ODÜ Genel Sekreteri Metin Karakuş ve Komisyonun sayın üyeleri diğer tarafında arazi hakları elinden alınmak istenen vatandaşlar topluluğu..!
Beyaz gömlekli komisyon başkanının konuşması sonrası sıra geldi İstimlak edilecek arazinin Üniversitenin vereceği değerine.
Düz taban arazide Kayabaşı asfaltı üzerinde Fındık bahçeli yere m2. 60 bin arkasındaki Kivi ve Elma dikili araziye 70 bin liradan almayı düşündüklerini söyleyince itirazlı sesler yükselmeğe ortalık kaynamaya başladı.Bende huzurda olduğum için
“ Saksı toprağı mı alıyorsunuz” diye kendi adıma söylendim. Komisyonda olanları ben yazarım vatandaşlar okur dedim. .
ŞEREFLİ BASIN
ŞEREFSİZ BASIN...!
Yanımda oturan siyah gömlekli komisyon üyesi daha önceleri de basında Üniversite ve Tıp Fakültesi ile ilgili çıkan yazılardan Rektör gibi rahatsız olmuş olacak ki “Şerefli Basın”dan Şerefsiz Basından söz etti...
Anladım ki sıkıntı büyümüş..
Ondan sonrakini burada yazmayacağım. El sıkışmadan komisyonu terk ettik...
Zaten Turnasuyu’ndaki istimlaki yüzünüze gözünüze bulaştırdınız insanları tedirgin ve rahatsız ettiniz. Mahkemenin tespit ettiği fiyatı bile ödeyemediniz paramız yok dediniz diye de bir gün önce Yapı işleri Daire Başkanı Recep Aslan beye söylemiştim.
Turnasuyu’nda ODÜ’nün yan bahçesindeki 85 dönüm araziyi yeterli paramız yok diye almıyorsunuz veya alamıyorsunuz.Hak sahiplerini püsür ediyorsunuz arazilerindeki Aile mezarlığını bile kullandırmıyorsunuz .
Bir istimlaki beceremediniz.
Bu günlerde Akçatepe’de 300 dönüm araziyi ucuza kapatmak istiyorsunuz.
Dip Not: Vilayet Basın Bürosu ve Üniversite Basın Bürosu dan bütün çabalarımıza rağmen ODÜ’nün Üniversite İstimlak Komisyonu üyelerinin isimlerini temin edemedik.
Genel Sekreter Karakuş’a Gazetecilerin bu konuda bilgi istemi söylendiğinde Sayın Karakuş” Yarım Saat içinde gazeteci Üniversiteye gelsin görüşelim demiş..!!!”
ORDU ÜNİVERSİTESİ
VE
KEFAL BALIĞI
Bu yazının başlığını okuyanlar “ Ne alaka” diyerek söylenebilirler.. Gerçekte böyle düşünebilirler ama bana
göre alakası var gibi..
Şöyle ki ;
Turnasyu’nda ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesinin bitişiğinde bulunan 85 dönümlük arazi için 2008 yılından günümüze devam eden kamulaştırma karmaşası bölgedeki arazi sahiplerini çok sıkıntıya sokmuş insanları uzun zaman yeterince mağdur etmiştir.
M2 32 liradan belirlenen Kamulaştırma İstimlak fiyatlarına itiraz eden mağdur arazi sahipleri ilerleyen zaman içerisinde mahkemenin bilirkişilerinin tespit ettiği ikinci fiyatları, yeni Kamulaştırma bedelinin davalı tarafa yatırmadığı görüldüğünden ve yükselen fiyatları çok bulan Üniversitenin açtığı kamulaştırma davası mahkeme tarafından red edilmiş önceden ödenen komik bedellerde yasal süresi içinde geri istenmektedir.
Garip bir şekilde gelişen Üniversitenin bu garip istimlak karmaşası sonrası Tribün gazetesi manşetinde” Üniversite Parasızlıktan vazgeçti”.. Ordu Hayat Gazetesi de istimlak olayını manşetinde “ “Kamulaştırma Kargaşası” ODÜ Cumhuriyet Yerleşkesinde alanının büyütülmesi için 2008 yılında başlattığı kamulaştırma arapsaçına döndü” başlığını atmıştır.
Yine Tribün Gazetesi de manşetindeki , bu yeni istimlak arazisi üzerine yapılması düşünülen Tıp Fakültesi Hastanesi için “ Tıp Fakültesi Ünye’ye” başlığını kullanınca Ünyeli Rektör Yarılgaç telefonlarda kalmış, daha sonradan Rektör Yarılgaç ise zaruri bir basın toplantısı ile basına açıklama yapma durumunda kalmıştır...
ODÜ’nün Turnasuyu’ndaki 85 dönümdeki sıkıntılı istimlak kargaşası ,beceriksizliği devam ederken bu kez ODÜ yönetimi daha ucuza kapatırız gerekçesiyle bir yer araştırmış ve Akçatepe kayabaşı yolu üzerinde yaklaşık 300 dönümlük yeni bir araziyi Kamu Yararına istimlak kararı ile alabilme yoluna girmiş,
ODÜ Genel Sekreteri Metin Karakuş imzalı “Uzlaşma Çağrısı” tebligatlarını 15 gün içerisinde görüşmek üzere yeni bir istimlak sahası için düşündükleri arazi sahiplerine göndermişler..
AKÇATEPEDE
SIKINTILI GÜNLER BAŞLIYOR..!
ODÜ’nün Uzlaşma Çağrısını alan arazi sahiplerinden bazıları geçtiğimiz günlerde Genel Sekreter Metin Karakuş’u Makamında ziyaret etmiş Oda arazi sahiplerini Yapı İşleri Daire Başkanına havale etmiştir.
Daire Başkanı Recep Aslan hissedarlarla makamındaki ön bilgilendirme görüşmesinde sorulan sorulara kaçamak cevaplar vermiştir. Akçatepe’deki Arazi Sahiplerinden Gökhan Yener Turnasuyu’nda yaptığınız istimlak uygulaması ile bizi son derecede zaten mağdur ettiniz.. Sizin yüzünüzden Annemin Cenazesini Aile mezarlığımızda Babamın yanına toprağa koyamadık diyerek sitemini belirtiyor...
Yine 300 dönümlük arazinin büyük bir kısmının sahibi Kivi üreticisi Mustafa Küçük ise 20 yıldır gözüm gibi baktığım arazimi ben vermek taraftarı değilim siz elimden zorla almak istiyorsunuz benim arazimde öğrencileriniz zaman zaman uygulama yapıyorlardı zaten ben tekrar görüşmeye gelmeyeceğim. Arazimi zorla alırsanız ben ölürüm diyerek Recep Aslan’a söyleniyordu...
Bende söze girerek Turnasuyu’nda yaptığınız uygulama ile Arazi sahiplerini üzdünüz rahatsız ettiniz ve yıllarca sıkıntıya soktunuz . Şimdi ise paramız yok gerekçesi ile açtığınız mahkemeye Davanın Reddine karar aldırdınız.
Yıllarca beklettiğiniz 85 dönümlük alamadığınız Üniversite arazisi Şimdi Akçatepe’de 300 dönüm olarak ucuza mı kapatmak istiyorsunuz. İdari Beceriksizliğinizle Turnasuyu’ndaki araziyi yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Akçatepe’yi de o hale getirirseniz siyasi irade Milletvekillerimiz bundan rahatsızlık duyar, Rektörde valizini toplamak zorunda kalır dedim.
12 Ağustosta Üniversitede kurulacak komisyon arazi sahiplerine300 dönümün için kamulaştırma bedellerinin m2 birim fiyatlarını açıklayacak,sorular soracak.
Bence arazileri ellerinden alınacak olan her kes kendisine birer avukat tutsun . Ağustosun 12 sinde Komisyonda uzlaşma ihtimali çok zor öyle gözüküyor...
Akçatepe Arazi kazazedeleri şanslılar belki çünkü Turnasuyu’ndaki arazi sahiplerine uzlaşma için randevu bile vermemişler...
GELELİM KEFAL BALIĞINA..!
Kefal balığı Küçük Yavrularını yanına almış denizde insanların oltasından Çaparisinden nasıl kurtulmasının derslerini anlatıyormuş.
Yavrularım “Kayalıklara fazla yaklaşmayacaksın üsteki gölgeden kaçınacaksın önünüze olta atıldı mı hemen dalmayacaksınız kancanın arkasından yemi tırtıklayacaksınız,sakın yemi yutmayacaksınız..derken birden bire yukarıdan atılan bir saçmacının ağının içinde kalıyorlar.
Yavrulardan birisi baba bu neydi diye sordu...
Baba kefal “ Bende anlamadım bu üstten geldi” diyebiliyor...
Turnasuyu’ndaki yıllarca süren istimlak sıkıntısını yazıp çizerken Atalarımızdan kalan 150 senelik Fındık bahçemizin başına bu tepeden inme karar geldi de...!
ORDU ÜNİVERSİTESİ ARAYIŞ İÇİNDE Mİ?
Erbakan hükümetinin Ordu’da Turnasuyu mevkiindeki ilk icraatı Rulman Fabrikası temelinin atıldığı yerde başlatılan Ordu Üniversitesi Yerleşkesi alanında Rektörlük, idare ve çeşitli fakültelerin binaları yükseliyor. Tercihlerini Ordu Üniversitesi için kullanan binlerce üniversite öğrencisi bu yerleşke içerisindeki yapılan güzel fakülte binalarında eğitim öğrenim alıyor.
Üniversite yerleşke alanının genişletilmesini düşünen Rektörlük 2008 senesinde Ordu Belediyesi'ne yaptığı müracaatla üniversitenin bitişiğinde bulunan 84 dönümlük arazinin imara kapatılmasını istiyor araziler üzerine de şerh konuluyor... ODÜ'nün bu isteğini doğrultusunda 2011 yılında Bakanlar Kurulu bu bölge için acil kamulaştırma kararı alıyor. Bu karardan sonra bu bölgedeki arazi sahipleri için sıkıntılı günler başlıyor.
Vatandaşın tapulu arazileri üzerinde alım satım duruyor. Arazilerine parsel yapamıyor , inşaat yapamıyorlar binaları varsa da satamıyorlar kiraya veremiyorlar.Bu belirsizlik arazi sahiplerini ciddi şekilde yıllardır sıkıntıya sokuyor mağdur ediyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi komik sayılacak fiyattan arazileri ellerinden alınmak isteniyor. Rektörlük arazi sahiplerini muhatap almıyor görüşmelerini de ret ediyor.
M2 42 liralık komik fiyat
Arazi sahipleri ile mahkemelik olan Rektörlük müracaatında mahkemenin bilirkişi vasıtası ile tespit ettiği birim fiyatlarının üzerinden kamulaştırma bedellerinin hak sahipleri hesabına 15 gün içerisinde yatırılmasını istiyor.
Rektörlük mahkemenin belirlediği fiyatı yüksek buluyor.Yasal süreç içerisinde Mahkeme belirlediği arazi kamulaştırma bedellerinin arazi sahiplerinin hesaplarına yatırılmadığı gerekçesi ile bu kez Rektörlüğün isteği üzerine kez davanın reddine karar veriliyor.
Bu konuda mahkemenin verdiği son karar şöyle:
“Üniversite gelişim alanı” olarak yapılan İmar Planı değişikliğinin önceki haline döndürülmesi için gerekli girişimlerin de davacı idarece yapılması icap etmektedir. Diyerek üniversitenin talebi üzerine açtırdığı davanın Reddini istemiş ve mahkemede bu yönde karar vermiştir.
İyi güzelde aylar önce Üniversite arazisi için ödenen ilk paralar nasıl geri gelecek...!
BİRİNCİSİ FİYASKO İKİNCİ İSTİMLAK TEBLİĞİ..!
Son günlerdeki ODÜ arazisi için yapılan yeni genişletme istimlaki bu kez Akçatepe’de arazi sahiplerini yeterince mağdur etti.
Turnasuyu’nda ODÜ arazisi için verdiği kamulaştırma bedeli aynı mahkeme tarafından Rektörlüğün bu kadar paramız yok talebi üzerine RED edildi. Yani işler “Arap saçına döndü.
Durum böyleyken bu kez ODÜ Rektörlüğü Yapı işleri ve Teknik Daire Başkanlığı'ndan Genel Sekreter Metin Karakuş imzalı yeni bir yer “Ziraat Fakültesi Uygulama Alanı” için Akçatepe’de vatandaşlara ait yaklaşık 300 dönüm fındık bahçesi ve kivilik alanını kamulaştırmak gerekçesi ile bedeli uzlaşma çağrısı tebligatını kargo aracılığı ile adreslere teslim etti.
Bakalım bu ani tebligatın sonucunda neler gelişecek.
Bekleyip göreceğiz..!
YERİ GELMİŞKEN...!
Çevre talanı yeşil bir Çevredeki görüntü kirliliği Günümüzde Doğaya ve Çevresine duyarlı insanların en hassas olduğu konuların başında geliyor. Yaşadığımız yer Ordu’muzun 80-90 yıl önce çekilmiş resimlerine baktığımızda bugün konumu ile bugün bir Ordu’lu olarak gurur duyduğumuz BOZTEPE’ mizin o yıllarda hiçbir özelliği ve güzelliği görülmüyor. Tamamen kıraç görünümlü 450 Rakımlı BOZ bir TEPE.
Ağaç yok yeşillik yok.Boztepe’ye Yol yok, ekonomik özelliği yok eski Taşbaşı Rum kilisenin ve Ruhban okulunun yüz metre üstünde hiçbir yerleşim yeri yok, o yıllarda azınlıkta olan Ermenilerle ve Rumlarla birlikte yaşanılan küçük şirin ve güzel bir sahil kasabası görünümünde ki Ordu var...
Çok çok eski zamanlarda 1875 li yıllarda sıcak ve bol sivrisinekli yaz aylarında Atlarla ve Katırlarla Çambaşına iki günde Yokuşdibinde ki hanlarda gece konaklanarak çıkıldığı zamanlardan günümüze değişim geçiren Ordu bu zaman dilimi içerisinden günümüzde daha da gelişerek ve büyüyerek güzelleşmiş, yerleşim nüfusu gelişen ve zaman içerisinde ağaçlarla yeşillenen Boztepenin eteklerine doğru ve sahilde de büyümüş gelişmiş Ordu .
Yaşları 70-80’in üzerinde olan büyüklerimiz Ordu’muzun bu gelişmelerini daha da güzel bilirler ve hatıralarında o zamanların Ordu’sunu anlatmışlar yazmışlar ve de resimlemişlerdir..
Ordu’muzdaki bu gelişme ve büyümeyi ancak Boztepe’ye çıkıp baktığınızda görebilmektesiniz. Bu güzelim doğa harikası Ordu’muzun Boztepe’si zaman içerisinde daha da yeşil görünüme bürünmüş. Yeşille mavinin birleştiği güzelim sahillerimizi yüksek tepeli Turnasu’yu Yoroz tepeli manzaramızı ve de 3095 metre yüksekliğindeki Karagöl dağının karlı manzarasının siluetini Trabzon’a bağlı yüksek Sis dağının gizemli sisli görüntüsünü, Karadenizin mavi sularının gizemini ancak Boztepe’mizden görebilir ve seyredebilirsiniz.
Bu güzellikleri Ordu Halkıyla ve Ordu’muza gelen yerli yabancı Turistlerle bütünleştirmek için Boztepe’mizi daha cazibeli hale getiren Ordu Belediyesi Deniz Kenarından Boztepeye bir Teleferik hattı döşetti.
Bu güzergahtan Ordu’muzun Dağlarını tepelerini denizini ancak Boztepe’ye çıkışta ve inişte farklı ve heyecanlı bir güzellikte izleme fırsatını bulan Ordu’lular düşüncenin sahibi Belediye Başkanı Seyit Torun’a teşekkürlerini her zaman dile getiriyorlar . Ancak karayolu ve teleferikle Boztepeye çıkan insanlar zirvedeki Seyir Terası Yolunda yapılan şehrin görüntüsünü kapatacak yüksek inşaatlardan rahatsızlık duydular.
Bunlardan biriside bir Ordu’lu olarak benim...
İyi güzel de Bunları neden yazıyorum...!
Son günlerde Boztepenin zirve eteğindeki yol güzergahında Seyir Terası üzerindeki 4 katlı bir Yüksek inşaatın Ordu’da Çevresine duyarlı insanların Gazetelerin Televizyonların bazı Belediye Meclisi üyelerin dile getirdikleri bu imtiyazlı yapı ile ilgili açıklamalarıydı. İleriki günlerde emsal gösterilerek başka inşaatlara da göz yumulduğunda İnsanlar Çin Seddi gibi uzayabilecek bu ticari yüksek inşaatlara girip oturmadıkça Yukarıda yazdığımız Ordun şehrinin tepedeki gece gündüz manzaralı güzel Panoramik görüntülerini görebilme şansları belki de iler ki zamanda bu Seyir Terasından olamayacak..!
Belediye Başkanı Seyit Torun Boztepe’ye Gezi Terasına yapılan yüksek dört katlı binayla ilgili eleştirilere bir yorumunda “ Kişisel tepkilerini kimse bizim üzerimizden gidermeye çalışmasınlar” demiş..
Güzelim Boztepedeki çirkin imar yapılaşmasının , görüntü kirliliğinin “ Kişisel Tepkiyle ne alakası var..!
Bunu anlamakta insan zorluk çekiyor.
Boztepe’nin 70-80 yılda ulaşılmışmış doğal güzelliğine dokunmayın, Çirkin Betonlaşmasına müsaade etmeyin.
Ordu Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya Çevre Gününde yayınladığı aşağıdaki yazısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?
Bakın Başkan ne yazmış...
DOĞAYMIŞ,
ÇEVREYMİŞ....!
:
“Ortak Paydamız ÇEVRE olmalı “ÇEVRE” gelecekteki kuşakların bizdeki emanetleri” emanete hıyanetlik etmeden her birey kendi çapında çevresine sahip çıkmak ,onu korumak zorundadır. Hele de bazı yetkili makamlarda oturanlar daha hassas daha da duyarlı olmak zorunda..
Çambaşı yaylası beton yığınına döndü,Boztepe’ye oteller,moteller,çok katlı binalar dikiliyor. Buna karşı başta Mimarlar Odası, Mühendisler Odası “ YAPAMAZSINIZ” demeli Belediye Yetkilileri “DUR” diyebilmeli VALİLİK, Çevre birimleri “OLMAZ” STK lar Çevre Dernekleri “HAYIR” doğal güzelliği “BOZAMAZSINIZ” demeli .Hiç birimiz ben de dahil üstümüze düşen görevi yapmıyoruz. Duymuyoruz, görmüyoruz.”
Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın’nın dünya Çevre günündeki “ İmdaatt” çağrısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?
Başkan Aydın yazısında, çevremizdeki akarsuların HES’ler vasıtası ile şirketlere satıldığına da dikkati çeken yazılı uyarısında
“ Ordu’daki tüm dereler,akarsular tünellere alınıyor HES’ler yapılıyor haniya elektrik üretilecek ,enerjiye ihtiyacımız var.Var da damla su akmayacak şekilde peş peşe mi ? Doğada sadece biz değil . Biz ve bizden başka yaşayan tüm canlılar bundan zarar görecek. HES yapım şirketleri iş alanına yol açmak için önüne gelen ağaçların tamamını kesiyor binlerce ağaç kesiliyor.
Buda yetmiyor tünel açarken çıkan hafriyatları belli yerlere depo etmesi gerekirken en kolay yerden tepeden aşağı döküyor önüne gelen ağaç taş ne varsa sürükleyip götürüyor .Doğal yapı bozuluyor ,dere yatakları dolduruluyor.Kimin umurunda ..
Birkaç sene önce Samsun’da Çevre Bakanlığı tarafından Organize edilen bir resepsiyona katıldım. Orada bir üniversite öğrencisi bize dönerek “ Yirmi sene sonra beklide hiç biriniz hayatta olmayacaksınız. Gelecek bizim ,lütfen bu dünyayı hor kullanmayın .Bize ihanet etmeyin”..
x x x x x x
Ordu Çevre Derneği ORÇEV Başkan Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya çevre gününde yazdıkları çevresine duyarlı insanlar hariç...kimin umurunda ki..
ORÇEV Başkanı daha ne yazsın ki..!..Gerisi anlayana İnsanın insana saygısının olmadığı ,insanın Doğa’ya saygısının olmadığı bir ortamda böyle sözcüklerin ne anlamı olabilir ki.. Taksim gezi parkında üç beş ağaç kesilmiş ..! Çambaşı Turnalık iki derede, Melet Vadisinde HES için İki bin ağaç kesilmiş, Üçüncü boğaz köprüsü çevre yolları için iki yüz bin ağaç kesilecekmiş kimin umurunda...
Ordu Boztepe’de seyir terasına çok katlı Bina yapanlar koruma altına alınmış sanki ..! Yeşil ve Sit alanlarına ev ve otel yapan imtiyazlı kişiler “Yapana helal olsun” dedirtiyorlarsa ve de Tabiatın Doğal güzelliklerini bozanlara karşı HAYIR ve DUR denilemiyorsa bunları yazmış olmanın ne anlamı var..!
İSTEYİNCE OLUYORMUŞ..
İçişleri Bakanlığı Nufus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 10.7.2008 tarihli ve 35278 sayısı ile yayınlanan 2008/5 nolu genelgesinde Kimlik kanıtlamada istenilecek belgeler başlıklı 3. maddesinde kişinin kimliğini kanıtlayan belge olarak kabul edilecek belgeler arasında Sarı Basın Kartı yer almasına ve bu Genelgenin Ordu Valiliğinin 9.11.2012 tarih ve 10344 sayılı yazısı ile Kaymakamlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına bankalara bildirilmiş olmasına rağmen resmi dairelerde ve bankalarda “ Basın Kartı” kimliği kanıtlayan belge olarak kabul edilmemekte ve keyfi uygulamalar yapılmaktaydı.
Bu keyfi uygulamayla son olarak karşılaştığım İl Telekom müdürlüğünün Merkez Postane bitişiğindeki şubesinde Gösterdiğim Sarı Basın Kartımın görevliyi uyardığım halde geçerli olmadığı söylenince Ordu Valiğine verdiğim 24.04.2013 tarihli dilekçeme Dilekçe Hakkımın kullanılmasına dair Kanun hükümlerine göre Ordu İl Telekom Müdürü Hacı Öztürk imzalı 14.06.13 tarihli 01246 sayılı cevabi yazıda bir yasal yanlıştan dönülmüş ve şöyle denilmektedir...
.......... ........... .........
Ordu İl Telekom Müdürlüğünün 14.06.2013 gün 01246 sayılı yazısı .
Sayın TUNCER ENGİN
İlgi : Ordu Valilik Makamına hitaben kaleme alınan 26/04/2013 tarihli dilekçeniz.
Size destek olma fırsatını bize sunmamızdan ötürü duyduğumuz memnuniyeti belirtmek isteriz. Şikayet dilekçenizde belirtilen hususlar titizlikle incelenmiştir.
İlgili dilekçenizde basın mensubu olarak,basın kartının kimliği kanıtlayan belgeler kapsamında olmasına rağmen karşılaşılan sıkıntılara değindiğiniz görülmektedir.
25 Nisan 2013 tarihinde Müdürlüğümüz bünyesindeki mini ofisimizde yaşanan olaydan dolayı üzgün olduğumuzu öncelikle belirtmek isteriz.Bu olay alışıla gelmiş olan kimlik fotokopisi ile işlem yapma alışkanlığından kaynaklanan gayri ihtiyari bir durumdur. Amacımız işinizi zorlaştırmak ya da mağduriyetinize sebebiyet vermek olmadığı gibi Basın kartlarının geçerliliğini sorgulamak hiç değildir.Sizinde değerlendirdiğiniz gibi ehliyet,basın kartı vb kimliği kanıtlayan belgelerin yanında nufus cüzdanının ibraz edilmesine yönelik eğilim tüm kurumlarda görülebilmektedir. Bundan sonraki süreçte bu tür olayların yaşanmaması için kurum olarak gerekli önlemler alınmış olup ,konuyla ilgili tüm personelimiz bilgilendirilmiştir.
Siz değerli müşterimizin öneri,şikayet ve isteklerini Kendimizi geliştirme fırsatı olarak gördüğümüzü belirtiriz. Bu hususta duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ederiz.. Saygılarımla.
Engin Çavuş
Ticari Faliyetler Ekip Lideri
Hacı ÖZTÜRK
İl Telekom Müdürü
DOĞAYMIŞ,
ÇEVREYMİŞ....!
Tuncer Engin
Taksim Gezi Parkı’nda bir müddet önce Ağaçların dozerlerle sökülmesi kırılmasına, yeşilliğin yok olmasına ve buraya yapılması düşünülen Topçu Kışlası ve AVM nin tasarımına gönlü razı olmayan çevresine yeşiline duyarlı gençlerin bu zihniyete direnişi bu günlerde sessiz de olsa devam ediyor .
Gençlik bir duruş sergiledi T aksim’deki oldu bittiye rıza göstermiyor.
Bu direnişin devam ettiği zaman dilimi içerisinde 5 haziran Dünya Çevre gününde Ordu Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın basın bültenine imzasını attı, yazısının bir yerinde şöyle seslendi:
“Ortak Paydamız ÇEVRE olmalı “ÇEVRE” gelecekteki kuşakların bizdeki emanetleri” emanete hıyanetlik etmeden her birey kendi çapında çevresine sahip çıkmak ,onu korumak zorundadır. Hele de bazı yetkili makamlarda oturanlar daha hassas daha da duyarlı olmak zorunda..
Çambaşı yaylası beton yığınına döndü,Boztepe’ye oteller,moteller,çok katlı binalar dikiliyor. Buna karşı başta Mimarlar Odası, Mühendisler Odası “ YAPAMAZSINIZ” demeli Belediye Yetkilileri “DUR” diyebilmeli VALİLİK, Çevre birimleri “OLMAZ” STK lar Çevre Dernekleri “HAYIR” doğal güzelliği “BOZAMAZSINIZ” demeli .Hiç birimiz ben de dahil üstümüze düşen görevi yapmıyoruz. Duymuyoruz, görmüyoruz.”
Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın’ın Dünya Çevre günündeki “ İmdaatt” çağrısına ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü.?
Başkan Aydın yazısında, çevremizdeki akarsuların HES’ler vasıtası ile şirketlere satıldığına da dikkati çeken yazlı uyarısında
“ Ordu’daki tüm dereler,akarsular tünellere alınıyor HES’ler yapılıyor haniya elektrik üretilecek ,enerjiye ihtiyacımız var.Var da damla su akmayacak şekilde peş peşe mi ? Doğada sadece biz değil . Biz ve bizden başka yaşayan tüm canlılar bundan zarar görecek. HES yapım şirketleri iş alanına yol açmak için önüne gelen ağaçların tamamını kesiyor binlerce ağaç kesiliyor.
Buda yetmiyor tünel açarken çıkan hafriyatları belli yerlere depo etmesi gerekirken en kolay yerden tepeden aşağı döküyor önüne gelen ağaç taş ne varsa sürükleyip götürüyor .Doğal yapı bozuluyor ,dere yatakları dolduruluyor.Kimin umurunda ..
Birkaç sene önce Samsun’da Çevre Bakanlığı tarafından Organize edilen bir resepsiyona katıldım. Orada bir üniversite öğrencisi bize dönerek “ Yirmi sene sonra beklide hiç biriniz hayatta olmayacaksınız. Gelecek bizim ,lütfen bu dünyayı hor kullanmayın .Bize ihanet etmeyin” dedi diye yazıyor.. iyi güzelde Başkan Sevgi Aydın’ın 5 Haziran Dünya çevre gününde yazdıkları kimin umurundaki..
ORÇEV Başkanı daha ne yazsın ..gerisi anlayana anlamayana ne söylersen ne yazarsan yaz.
Gazeteci Rahmetli Alaeddin Benal ağabeyimizin devamlı yazdığı bir sözcük vardı “ Kellim Kellim Layanfa derdi” konuş konuş dinle anlamına gelirmiş arapçada...bu yazıyı kaleme alırken Çevre Derneği Başkanın neler düşündüğünü tahmin ediyorum.
İnsanın insana saygısının olmadığı bir ortamda böyle sözcüklerin ne anlamı olabilir ki.. Taksim gezi parkında üç beş ağaç kesilmiş ..! Çambaşı Turnalık iki derede HES için İki bin ağaç kesilmiş, Üçüncü boğaz köprüsü çevre yolları için iki yüz bin ağaç kesilecekmiş kimin umurunda...
Ordu Boztepe’de seyir terasına çok katlı inşaat yapanlara koruma altına alınmış yeşil ve sit alanlarına ev ve otel yapan imtiyazlı kişiler “yapana helal olsun” dedirtiyorlarsa ve de Doğal güzellikleri bozanlara karşı HAYIR ve DUR denilemiyorsa bunları yazmış olmanın ne anlamı var.
Yaz yaz
Kendin oku..!
“Doğaymış..Çevreymiş..”
BAŞKAN SEYİT TORUN’ VE
“SANATA EVET”
Ordu’da Sanata ve Sanatçıya her zaman ilgilerini ve desteklerini esirgemeyen Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun 9.Uluslararası çocuk ve gençlik Tiyatroları Festivalini bu yılda Sanatsever Ordu Halkı ve onların çocuklarıyla buluşturmanın mutluluğunu yaşadı.
Ordu Belediyesi ve Tobav işbirliği ile 9 yıldır düzenlenen Çocuk ve Gençlik tiyatroları Festivalinde bu yılda On yerli ve On yabancı sanatçı guruplarının katılmasıyla ve Ordu’luların coşkusuyla kutlandı zevkle izlendi, Festivalin sanatçıları Sokak gösterileri ve kapalı alanlardaki gösterimlerimde büyük ilgi gördüler alkışlandılar..
Ordu’nun sanat ve kültür etkinlikleri yüz yıla yakın bir zaman dilimi içerisinde devam etmektedir. Şehrimizin gururu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT İlk oyunu Hülleciyle başlayıp 50 yıldır tiyatro etkinliklerine devam etmekte ve Sahnesinin perdesini kapatmadan Sanatsever Ordu’lularla buluşmaktadır.
OBKT’ye emeği geçen herkesi kutlarken Sanata evet diyen Belediye Başkanlarımıza özellikle de Başkan Seyit Torun’a kendi adıma Teşekkür ediyorum.
Yabancı ülkelerin Çocuk ve Gençlik tiyatrolarını ve tiyatro kültürlerini Ordu’ya taşıdıkları için...
Belediye Başkanlığı görevine geldiği günden bu güne Ordu’muzdaki Sanat ve Kültür etkinliklerine büyük destek veren yerli yabancı Uluslar arası Çocuk ve Gençlik tiyatrolarını Ordu Halkına, 9 yıldır çeşitli ülkelerin Sanat ve Kültür farklılıklarını yakından izleme fırsatını yarattıkları için.
3 Haziran’da Festival oyunlarının kapanışının son gününde Ordu Kültür Sanat Merkezindeki büyük salonda Ankara MDT nun Arda Boyları Modern Dans Oyuncularının Nefis dans gösterimi ile son buldu.
Modern Dans Topluluğu sanatçıları bir güzel ve anlamlı sürpriz yaptılar Festival kapanışının son gösterimlerinde salondaki izleyicileri Selamlamak için ellerindeki “ SANATA EVET” ve “DİREN GEZİ PARKI” pankartlarıyla sahneye çıktıklar.
Sanatçıların ellerindeki Pankartları gören salondaki izleyiciler alkışlarıyla ayağa kalktılar.
Bu kez kuvvetli alkışlar İstanbul’da Taksim Gezi Parkındaki ağaçların kesilerek sökülerek yok edilmesine parka AVM yapımı için ,yeşilliğin yok olmasına gönlü razı olmayan İstanbul’un Taksim Gezi Parkındaki Yeşiline koruma amaçlı sahip çıkan Gezi Parkı direnişçilerine Ordu’dan destek veren Sanatçılar içindi..
Festivalin Kapanış konuşmasını yapan Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ Festivale katılan yerli yabancı Sanatçılara teşekkür ederken Ordu Kültür ve Sanat Kenti olduğunu her geçen gün daha da kanıtlıyor Bunda Belediye Başkanımız Seyit Torun olmak üzere TOBAV yönetim kuruluna emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Bundan sonra da inanıyorum ki Sanat meşalemiz hiç sönmeden yanacaktır dedi.
9. Uluslar arası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali anlamlı güzel Sürpriz “DİREN GEZİ PARKI” pankartıyla son buldu.
Kısmet olursa aydınlık iyi günlerde ,10. Festivalde buluşmak dileğiyle...
BİR BAŞKADIR
ORSEV’Lİ GECELER
Ordu’muzda kurulduğu günden bu güne Yirmi iki yıldır Sanat ve Kültür etkinliklerindeki çalışmalara büyük katkı sağlayan , bu çalışmaları sanatsever Ordu’lular la buluşturan ve unutulmaz bir geceye daha imzasını koyan Orsev yine yapacağını yaptı..!
“Dünden Bugüne Şiir,anı ve Fıkra Gecesi”ni Atatürk Kültür Merkezi’nde
Sanatsever Ordu’lularla buluşturdu...
Ortaokul yıllarından İngilizce öğretmenimiz, Orsev’in özverili çalışkan Başkanı Sevinç Özel’in güzel kızı İngilizce öğretmeni Yonca Kuralay Atatürk Kültür Merkezi AKM’nin salonundaki seçkin davetlilere gecenin sunumunda şöyle sesleniyordu :
Çok değerli misafirlerimiz ;
“Bir belgesel niteliğini taşıyacağını sandığımız bu geceyi sanatsever dostlarımızla beraber olma ,sohbet etme ve anıların yaşatılacağı bir gece olarak düzenledik.
İçimizden geldiği gibi doğaçlama sürdüreceğiz. Şiirin büyülü dünyasına gireceğiz fıkralarla güleceğiz . Anılarla geçmişi yaşayacağız .
Keyifli bir akşam geçireceğimizi umuyoruz diyerek Konuşmasını yapmak ve ilk şiirini okumak üzere güzel anıların insanı söylemi,eylemi aynı enerjik,üretken içten samimi gönül gözlü başkanımız Sevinç Özel’i davet ediyorum dedi...
Başkan Özel konuşmasını özetle şöyle sürdürdü ;
“ Çok değerli Sanatsever dostlarımız
Dünden Bugüne Şiir Fıkra ve Anı gecemize hoş geldiniz 22 Yıldır yaşadığımız toplumun daha gelişmesi için ve Sanat ile iç içe yaşayan bireylerin artması hedefinde olan ORSEV bu yılda etkinliklerini sürdürmektedir.
Son söz olarak bizleri kırmayarak davetimize icabet eden Sanata ve Sanatçıya sahip çıkan sayın İdris Naim Şahin’e çok teşekkür ediyoruz.
Bu gecemize de emeği geçen gönül destekçilerimize katılımlarıyla bizi yalnız bırakmayan siz sanatsever misafirlerimize Orsev yönetimine teşekkür ediyorum. Başka bir Orsev etkinliğinde beraber olmak ümidiyle saygılarımı ,sevgilerimi sunuyorum dedikten sonra Ali Koç’un TAŞ isimli şiirini Başkan Sevinç Özel’in Güzel ve özel yorumu ile dinlediler ;
..............
Taştadır Beka taştadır Edebiyat
Tarihe Taş’tan başka ne bıraktı Medeniyet
İnsanoğlu Taş olur Baş yarar
Taşı Taş üstüne kor yapar
Ve bir yandan durmadan yıkar
Ve bir gün gelir Musalla Taşına
Yine bir Taş dikilir başına
Bu Taşlar İnsandan kalan Baki,
Bir tarih bir Fatiha birde Hüvelbaki..
.....
Gecenin ilerleyen dakikalarında geceye Okudukları şiirlerle anılarıyla fıkralarıyla güzellik katan lar ile sazıyla sözüyle Güzel Türküleriyle Şenel Gök sahne aldı alkışlandı alkışlandı...
Hatice Karaoğlu,Niyazi Karakaya, Fırat Huysuz,Şinasi Tepe,Hakan Kırmacı,Ünzile Yamak,Nemci Oğuz,Nuran Başusta, Güner Sağra, Ömer Adar, Serdar Yurdabakar, Figen Çakmak, Seylan Ergen, Salih Zeki Kalyoncu, Hatice Ergen İbrahim Resuloğlu, Selami Aydın, Fahri Şahin, Servet Yerli, Tevfik Karabulut, Gökhan Akçiçek, Erkan Kuralay, Gülseren Köksal, Cemil Yapar Feraye Çakır okudukları güzel şiirlerle gönüllerdeki anıları tazelediler sıcak bir ilkbahar akşamının sonunda iz bıraktılar...
Orsevin muhteşem şiir anı gecesi sonunda kendi şiir okuma sırasını İsmet Erçal’a verdi Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yaptığı kısa konuşmasında Orsev’in son iki şiir gecesine katıldığını belirterek Orsevli gecelerin bir gelenek bir kültürel değer haline geldiğini söyledi. Bu tür gecelere Ahmet Selçuk İlkan gibi ünlüleri de davet ederek farklı içerikli programlar yapabilirsiniz diyen eski bakan Ordui Milletvekili İdris Naim Şahin
Orsev’i başarılı çalışmalarından dolayı kutluyorum.dedi..
Gecenin sonunda Ordu Sanatevi ORSEV başkanı sevinç özel Orsev’e katkılarından dolayı Hatice Ergen ve İ.Naim Şahin’e Şükran plaketi sundu.
Kayseri’ye Vali Olarak atanan Valimiz Orhan Düzgün’ün Orsev’e Teşekkür Plaketini ise Vali Vekili Ömer Adar ve Bakan İdris Naim Şahin Başkan Sevinç Özel’e verdiler...
Orsev’li anlamlı bir gece daha böylece sanatsever Orduluların alkışlarıyla son buldu. İzleyiciler salondan mutlu ayrıldılar.
Orsev Yaptımı böylesi yapar..
İyi ki varsın,
Teşekkürler Orsev..
TAKSİM GEZİ PARKI
ÇAMBAŞINDA HES FARKI...
Taksim gezi Parakın da Topçu Kıslası ve AVM yapımı için dozerlerce , sökülmekte olan onlarca yetişkin ağacın katledilmesine mani olabilmek için İstanbul halkı ve bazı milletvekilleri halkla birlikte dozerlerin önüne yattı polisten tazzikli su ve gaz bombaları yedi.
Yüzlerce insan yılmadı yeşilin doğanın katledilmesine mani olmağa çalıştı.
Sabahlara kadar ağaç nöbeti tuttu..
Çadırlarda sabahladı.
Sabaha karşı
Polis tarafından Gazlandı coplandı tekmelendi..Her şeye rağmen Ağaçlar için yok olmasın diye direndi.
Bu Ağaç direnişinin sonuçlarını milyonlar televizyonlardan izliyor..
Çambaşı Yaylası Turnalık mevkiinde HES çalışmalarında binlerce ağaç kesilerek katledildi..
Turnalık deposunda satışa sunulacak.
İkidere de Türkmen obasının bulunduğu Orman mevkiindeki ağaç katliamından kimsenin haberi yok.
Şimdi AVM için İstanbul Taksim gezi Parkında sökülen ağaçların,
Çambaşı İkiderede HES için katledilen yetişkin Orman’ın lafı mı olur.! Diyeceğiz...
JAZZ STÜDYO MÜZİK ALETLERİNDE
DEVRİM YAPTI..
45 yıl önceki Frekanslar show grubu
TUNCER ENGİN
1965 yılında Zaferi Milli Mahallesindeki İsmetpaşa Ortaokulunda okurken Ankara’da Üniversitede okuyan ablam dan bir İspanyol gitar istedim. O yıllarda okulun Trampet takımının Başkanıydım. Hamdi Ataoğlu’da Boru takımının başındaydı. Okulumuzu Bayramda tören alanına götürürken alışılmışın dışında tempolu ritimli parçalar çalardık.
Yaz tatilinin başında okullar tatile girdiğinde VE Ankara’dan Eko marka İspanyol gitarım geldiğinde havalara uçtum sanki. O yıllarda gitarımdan kendi kendime mandolin tarzında sesler çıkararak bir şeyler çalmaya çalışıyordum.
Liseli yıllarda Ordu’ya ilk tek manyetik kasalı elektro gitarı getiren ise İstanbul’dan Ordu Lisesine dolayısıyla Amcası rahmetli Diş doktoru Muzaffer Altınel’in yayına okumaya gelen İrfan Altınel’dir.
Yıllar sonra 1979 yılında Erovizyon şarkı yarışması Türkiye elemelerinde ikinci gelen şarkının söz yazarı olmuştur. Kuzenleri Korkut Erbuğ-Haluk Hilmi Altınel İrfan Altınel’in söz yazarlığını yaptığı “Bir Gün” parçası Onno Tunç’un bestesiyle ile Güney Kore Seul’de Türkiye adına yarışmıştır.
İrfan Altınel’le arkadaşlığımız ve birlikte müzik çalışmalarımız sonrası Ordu’da kurduğumuz ilk Show orkestrası Karıncalar’da solist ve Ritim Gitarda İrfan Altınel ,Solo gitarda Şevki Ustaoğlu,Bas gitarda Sedat Erdoğan Bateri’de Tuncer Engin’in yaptığı gurubumuzun Bayan Solisti ise dört lisanla yabancı şarkı söyleyen Ayşegül Felek oldu.
Şevki’nin Samsun’a tayin olması sonrası Gurubun Adını FREKANS’lar olarak değiştirdik. Gurupta davul’lu Ahmet Yeşiltepe’ye bıraktım bu kez Elektro gitarla ve diğer arkadaşlarımla Ordu Musiki Derneği ile birlikte Frekanslar olarak halen bizim yaş gurubunun unutamadığı parçalarla Hafif Batı Müziği Show konserlerimize devam ettik.
Günün Hit Parçaları ile yaptığımız Müziği özellikle gençler o yıllarda çok beğeniyorlardı. Müzik yaptığımız salonlarda her yaşta insana hitap ediyor alkış alıyorduk.
Uzun Yıllar süren Frekanslar Şhow Gurubundaki son değişikliğimizi Davulda Doğan Akdeniz Bas Gitarda Atilla Şimşek Solo gitarda Tuncer Engin rtim Gitarda Tuncay Yılmaz, Klavye Org’da Suavi Usluca ile birlikte yaparak Ordu’lu gençliğimiz ile en güzel müzikli yıllarımızı yaşadık.
Frekanslardan bir zaman sonra arkadaşlarımızın kurduğu değişik orkestralar da oldu.
Ordu’daki Üç gitar bir davul ve bayan solistli ilk Show Orkestrası Gurup biz olduk.
Bizden sonraki yıllarda ise Gitarda Ahmet Recep Katırcıoğlu, Org’da Ferit Katırcıoğlu ,Bas Gitarda Süleyman Ersoy ve Davulda Tayfun Usluca’nın ÇAĞRIŞIM adlı guruplarıyla yaptıkları müzikle dikkatleri çekmeğe başladılar. O yıllardan günümüze Ordunun yetiştirdiği değerli gitarist gençlerimiz Dr.Ahmet Recep Katırcıoğlu ve Ergin Altıneldir.
Gurup KÖPRÜ’yü ise anlatmak olmaz dinlemek lazım...
İyi güzelde bu nostalji yazıyı ve bu hatırlatmayı neden yazıyorum.
O yıllarda Ordu’daki ilk üç elektro gitarı İstanbul’dan biz getirmiştik. 45 Yıl öncesi İstanbul’da Galatasaray Tünel mevkiindeki müzik aletleri satan dükkanların vitrinlerinde hayranlıkla seyrettiğimiz zamanları hatırlıyorum da bu dükkanları aratmayan yeni bir Müzik aletleri mağazası Ordu’da açıldı..
Ordu’muzda Müzik aletlerinde çağ atlatan bu düşüncenin sahiplerini kutluyorum..Bu işyerini Ahmet Katırcıoğlu’nun telefonu sonrası Frekansların Bas Gitarı arkadaşım Atilla Şimşekle birlikte gezerken büyük zevk aldık.
JAZZ STÜDYO MÜZİK ALETLERİ
YETKİLİ BAYİİ...
Orkun ve M.Ali gönül Ordu’daki Müziksever gençlerimize Yeni Mahalle İsmet Paşa Caddesi Öğretmen evleri Sitesi C Blok 103 işyerinde Genç müzisyenlerin beğenisi hayallerini süsleyen Gibson, Fender İbonez elektro gitar ve diğer gitar çeşitleriyle Yamaha Org Tama Davul çeşitleri ve onlarca ünlü marka müzik aletlerini Fender. Marşall anfi çeşitlerin satışa sunulduğu ve içinde özel bir Kayıt stüdyosu bulunan çok özel ve güzel bir mağazayı Ordu’luların beğenisine sundu..
Özel Hocalar nezaretinde Stüdyosunda müzik derslerin verildiği ve Stüdyo kaydına alındığı Jazz Stüdyoyu yerinde görmenizde yarar olacaktır.
Özellikle müzikle uğraşan enstrüman çalan arkadaşlara duyurulur.Benden söylemesi gerisi sizin bileceğiniz iş.
Bu Müzik dolu düşüncenin sahipleri tekrar kutlarım...
Sağlıcakla kalın her türlü Müziksiz yaşamayın .
AKINET’E
MUHTEŞEM GECE
Ordu Valisi Orhan Düzgün unutamadığımız türkülerin söz yazarı 1945 Fatsa doğumlu Dursun Ali Akınet’i sağlığında 50 nci sanat yılında Sanatsever Ordu’lularla Ordu Kültür Sanat Merkezinde buluşturdu. Vali Orhan Düzgün yaptığı konuşmasında Akınet’in 50. Sanat yılı münasebetiyle kendisine olan vefa borcumuzu göstermek yaşarken kıymetini taktir etmek amacıyla bu geceyi düzenledik” dedi..
Akınet’in yaşam öyküsünü gösteren sinevizyon gösterimi yapıldı.
Vali Orhan Düzgün’ün davetine Ankara’dan gelen eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milletvekili İdris Yıldız ve Özel davetlilerin katıldıkları Akınet’in 50.yıl sanat gecesinde sazın ustaları Akınet’in şiirlerinden besteledikleri Türküleri çaldılar söylediler.
Geceye Davetiyeleri olmadığı gerekçesiyle Akınet’in dostları Trabzon NTV Tv sorumlusu gazeteci Televizyoncu Ordu’nun sosyal etkinliklerini her daim haber programlarına taşıyan Ahmet Kayacık ve Enis Ayar Salondan çıkarılmışlar..
Ordu’da Skorski Külliyeye indi Haberini yapan Gazeteci Ayşen Türkmen de her zamanki gibi Bakanın korumaları tarafından konser salonuna alınmamış...!
SAZIN VE SÖZÜN USTASI
MUSA EROĞLU
Halil İbrahim Akınet’in şiirlerini Türkiye’de en güzel yorumlayan Sazın ve Sözün ustası Halk Türküleri Sanatçısı Musa Eroğlu Ordu Saz gurubunun çaldığı güzel bir eserle program akışının sonunda sahneye alkışlarla çıktı sandalyesine oturdu, sazının ve mikrofonun, anfinin ses kontrolünü yaptı. Anfi’den gelen bir ses için tonmaystere bir şeyler fısıldadı....
Vali Orhan Düzgün ve Belediye Başkanı Seyit Torunu ve seyircileri selamladı.Belediye Başkanından daha geniş bir açık alanda bir yaz konseri sözü aldı. Sazı ile Birbirinden güzel halk türkülerini çalmaya başladı ve güzel sesiyle ,salonu coşturdu. Akınet’in sözlerini yazdığı Yolun Sonu Gözüküyor.. Halil İbrahim,Gönül Vurgun yedi,Turnam Başım Darda Benim, parçalarını Türkiye’de en güzel çalan güzel yorumlayan Sazın ustası sanatçı Musa Eroğlu’na salondaki sanatseverler eşlik ettiler, alkışladılar....
Musa Eroğlu Edip Akbayram’ın Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Hekimoğlu Türküsünü de salondakilerle beraber çaldı söyledi.
Sanatçı Musa Eroğlu Programını bitirdiğinde “Sazımla sevgi ve saygılarımı sunuyorum diyerek salonu selamladı. Kendisine eşlik eden Ordu saz gurubunu selamladı kendisinin de bir zamanlar Ümit Tokcan ve Tuğrul Şan’ın arkasında saz çaldığını söyledi saz gurubunu onure etti onların çaldığı oyun havası eşliğinde sazını havaya kaldırarak oynadı..oynadı kendisine yapılan alkışlara eşlik etti.
Eski Bakan İdris Naim Şahin Akınet’e 50 sanat yılı plaketini vermek üzere sahneye çıktı bir konuşma yaptı şöyle dedi.. “Ordu’da güzellik adına sanat adına büyük bir buluşmayı icra ettik bunun mutluluğunu yaşamaktayız.Sayın Akınetin yazdıkları bu toprakların hikayeleridir.Bizim Şairimize bir kez daha sevgilerimizi saygılarımızı sunuyoruz” dedi.
Dursun Ali Akınet’e gecenin anısına plaketini verdi. Akınet’te Gecenin organizesini düzenleyen Vali Orhan Düzgün’e ve Ordu Halkına teşekkür etti.
BAKANDAN
ORSEV’İ ZİYARET..
Eski İçişleri Bakanı Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin Trabzon üzerinden Ordu’ya gelirken akşamüzeri Gülyalı’daki yapımı devam eden Ordu Giresun Havaalanına uğradı ilgililerden çalışmalar hakkında bilgiler aldı.
Programlı ziyaretinin içinde olan Ordu Sanat Evi Orsev’e akşam üzeri 18.30 sıralarında Ordu Valisi Orhan Düzgün’le birlikte geldi. Başkan Sevinç Özel ve yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu iadeyi ziyaret toplantısına Kalabalık bir gurupla Orsev’e gelen Şahin’e Orsev’in Başkanı Sevinç Özel Orsev’in son konumu ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
Eski Bakan Şahin görüşmeler sonucu Orsev’den ayrılarak Ordu Kültür Sanat Merkezindeki Şairimiz Dursun Ali Akınet’in Sanat hayatındaki 50. yıl programına katılmak üzere ayrıldı.
TEDAŞ’DA İNECEK VAR...! ..
Eski Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş kurumu Tedaş özelleştirme kapsamı içerisinde el değiştirdikten sonra Çalık Yedaş gurubu olarak hizmet vermeğe başlamış olmasına rağmen bu kurumda işleri olan insanlar 2.Hat dolmuşlarına bindikten sonra TEDAŞ’ta ineceklerini söylüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde bindiğim 2.Hat dolmuşunda Tedaş’ta ineceğimi söyledim. Tedaş durağında indim karşıya geçerken bir an tereddüt içerisinde kaldım. Tedaş’a geldiğimi Tedaşın karayoluna bakan duvarının arkasında tek sıra halinde yaklaşık 50-60 adet 4-5 metre yüksekliğindeki 30 yıllık yetişkin güzelim Kriptomerya türü ağaçları yok etmişler...
Yoldan geçenler Çalık Yedaş’ın yazısını okunsun diye yapılmış bu ağaç katliamı kimin aklına geldiyse...
Öğretmen evi yapılırken Şehir içerisindeki parkı süsleyen gölge yapan iki yetişkin çam ağacı da betona yenilmişti.
Kamuoyunda günlerce günün konusu olmuştu...
Çalık Yedaş’ın binası ve İsim panosu yoldan görülsün diye yapılan bu ağaç katliamının yerine küçük Leylandi fidanları dikilmiş. Bu fidanların bir müddet sonra da fazla büyümemeleri ve Teraş Pardon Çalık Yedaş binasının,levhasının görüntüsü için uç kısımları kesilecek ve büyümelerine mani olunacaktır.
Yaşayanlar bunu görecek.
Ne acıdır ki Çalık kapısının önündeki bir görsel ,yeşil güzelliği yok etmişler...
Yazık olmuş ..hem de çookkk..
Okus Pokus’la 30 senelik güzelim ağaçları yok eden Çalık Hayvanlar aleminden başka bir güzelliği ise faturalarının altına yansıtmış.Doğa Harikası rengarenk Sülün Kuşunu renkli resmiyle ve özellikleriyle tanıtımını yapmış.
Yeşil güzelliği korumayan ..! Doğanın güzel Kuşlarını kollayan tanıtımını yapan Çalık’ı kutlarız...!
LÜTFEN HATAMIZI
BİLDİRİN...
Trafik Polisimizi çok az gördüğümüz hatta hiç görmediğimiz yerlerden birisi Düz mahalle Fidangör mevkii. Eski içişleri Bakanımız salep ve dondurma molalarındaki yolları kapatan trafik polislerinin araçlarının ve Kırmızı Plakalı makam araçlarının yanan lambaları bu yazdığımızın dışındaki gördüklerimiz..
Burada bazen öyle araç karmaşası oluyor ki tabiri yerinde ise herkes atını istediği yere bağlıyor.. istediği yere park ediyor istediği yeri sağlı sollu işgal edebiliyor.
Geçtiğimiz günlerde Fidangördeki Şhop mağazasının kaldırımına çekilmiş 28 AV 725 plakalı bu araç yüzünden kaldırımdan yürüyen vatandaşlar yolun ortası da uzun bir müddet yürümek zorunda kaldılar...
Bu araçtan dükkana bir şeyler indiriyorlar. Kaldırım işgali yapan Minibüs Aracın arka kapısında ise “Lütfen hatamızı bildirin” yazısı var.
Temel Fıkrası gibi bir yazı.. ve bu yazının altında bir telefon numarası. Kaldırımdaki aracı yolun ortasından geçip ilerdeki bir arkadaşımın işyerine girdim kağıt kalem alıp aracın plakasını yazdım. Aracın kaldırım işgalini de özellikle gösterdim.
Aracın arkasındaki uyarı yazısına uyduk yazıyoruz. Telefonla değil de yazıyla bildiriyoruz.
Bizim işimizde bu otuz altı senedir devamlı yazıyoruz.
Buna benzer kaldırım işgallerinin zaman zaman olduğu yerlerden biriside Öğretmen evinin kaldırımı ortasına park edilen araçlar...
Kim ilgilenecekse, kim görecekse..!..
BAKAN GÜNAY’ADEMRE’Lİ BAŞKAN’IN VEFASI ....
Antalya’nın Turistik Demre ilçesinde yaklaşık 20 yıldır yazlığı olan hemşerimiz Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Bakanlığı döneminde Demre’ye yaptığı Kültür hizmetler için Doğruyol Partisi Belediye Başkanı Hüseyin Topçu yaptırıp astırdığı aşağıda metni yazılı afişlerle teşekkür etti şöyle dedi:
“ Sevgili Hemşerimiz,
Sn Bakanımız Ertuğrul Günay
Demre’de gün ışığına çıkardığınız Tarih ve ilçeye yaptığınız hizmetler için size minnettarız.”
Belediye Başkanı
Süleyman Topçu
Noel Babanın doğduğu yer olarak bilinen Demre’nin Belediye Başkanı bu vefa duyguları içinde Demrelilerin sesi olmuş ve Bakan Günay’ın görevinden alındıktan sonra yaptırdığı afişlerle Sevgili Hemşerimiz diyerek Ordu’luların hemşerisine de sahip çıkmıştır.
Cumhuriyet Tarihinin en çalışkan ve başarılı Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Ordumuz için yaptığı hizmetleri tek tek saymayacağım.
Vali Sami Seçkin zamanından alınan ve yıllarca atıl vaziyette bekleyen Kültür müdürlüğü arsasına hemşerimiz Bakan Günay özveri ile sahip çıkmasaydı ve de üzerine kısa bir süre içerisinde Ordumuza farklı bir kimlik kazandıran bünyesinde Ordu Devlet Tiyatrolarını da barındıran Ordu Kültür Sanat Merkezinin yapımıyla bizzat ilgilenmeseydi O arazi halen kazık ve tel örgülerle çevrili hayvanların otlama sahası olarak bekliyor olacaktı....
Demre Belediye Başkanının Sevgili Hemşerimiz diyerek İlçesine astırdığı Minnettarlık afişleriyle sahip çıktığı Eski Bakanımız hemşerimiz Ertuğrul Günay özel mesajında Ordumuza yaptığı sayısız hizmetlerin yanında Demre’ye yaptığı hizmetin 20 de Bir olduğunu vurgulayan Günay’a Ordu’lar ne hazindir hiçbir zaman sahip çıkmamıştır.
Günay özel mesajında üzüntüsünü ve kırgınlığını ise şu sözlerle belirtmiş:
“...Pankart asmışlar internet ve basına haber yapmışlar .. Ordu basınında bir düzgün makale bile çıkmadı.”
Selamlar..
Turizm Fuarında Başarılar...
ÇOCUKLUĞUMUZUN SİNEMASI
MİLLET SİNEMASI...
“...KUBBEDE HOŞ BİR SEDADIR”
KEPELEK MUSTAFA
Yaşı 60 veya üzerinde olanlar yukarıdaki resimlere dikkatle baksınlar., Sinema büyüsünün Şehir veya kasabalarda nasıl bir eğlence ve seyir zevki verdiğini, çok müthiy bir kültürel farkın zevkini tadacaklardır.
Bu yedinci sanat dalının O yıllarda çığırtkanlığını yapan KEPELEK MUSTAFA nam_ı değer renkli kişiliği hemen hatırlayacaklardır.
Eski tahtalar üzerine yapıştırılan ve bugün antika değeri olan film afişleri ( Kırık ok- Ölüm geçidi-Masist-Ursus ) vb. olan ve Kepelek Mustafa’nın ağzından çok daha geniş tanıtım bulan onlarca film...
Millet Sineması- Zafer Sineması tanıtım tahtalarına bakan yığınla insan , film artistlerini ve filmin karelerini tanımlayan mükemmel fotoğrafların bulunduğu iliştirilmiş kartpostallar, foto kartları ,lobi afişleri...
Unutulmaz yıllarda ;
Bican Orhan’un Millet sineması ve Muammer Çakmak’la Hasan Çebi’nin ortak işlettiği Zafer sinemasında öylesine bir rekabet ortamı vardı ki, çığırtkanlar tarafından filmler halka duyurulurken bir sokak karnavalı eserdi.
( Bu konuda Ordu Aktuel dergisinun ( 2009) altıncı ve yedinci sayfalarında Kepelek Mustafa’ya ait geniş bilgiyi Ali Öztürk’ün anılarında bulabilirsiniz...
MİLLET SİNEMASI
Çocukluğumuzun Millet Sinemasına bir bakış;
Gençliğimizin sineması Ordu Sineması, Çocukluğumuzun sineması ise Düz Mahalle (Fidangör) mevkiindeki Haki Yener ve Bican Orhon’un Sahipliğini yaptıkları çoğumuzun hayatında iz bırakan Millet Sinemasıdır.
Bilindiği kadarıyla 1953 senesinde Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses ,Suzan Yakar ve Lütfü Güneri’nin başrollerini oynadıkları Yıldızlar Revüsü ismiyle Ordu’lulara Perde açan Millet sineması Ordu’muzun sosyal yaşantısında marka olmuş bir eğlence merkezimizdir..
1959 yıllarında 19 Eylül İlk okulunda 4. sınıfta okurken Leman Öğretmenimizin bizi okulca götürdüğü Kımızı Balon ve Çizgi Film Taşa Saplanan Kılıç filmi unutamadığımız, hatıralarımızdan silinmeyen çocuk filmleridir...
Millet sinemasına olan bağımlılığımız Orta okul yıllarında özellikle Pazar günleri 10 matinelerinde yabancı kovboy ve Kızılderili filmlerinde devam etmiş Pazar günlerini adeta iple çeker duruma gelmiştik. Çünkü gece sinemalarına o yaşlarımızda Evden izin vermezlerdi ta ki Lise yıllarına kadar...
Uzun kış gecelerinde sadece 6.30 matinesine zorla izin alabildiğimiz yabancı filmler için sinemaya gidebilirdik.
Ordu’muzun sosyal yaşantısında O yıllarda en güzel eğlence yeri kuşkusuz Millet sineması idi. Hafta sonlarında Pazar günleri sabah 10’da yabancı Öğlen 1.30 yerli akşamüzeri 6.30 yabancı ve gece 8.30 yerli film matineleri çok ilgi gören seanslardı.
Sinemanın Makine dairesinde Iskara ve Phılıps marka çubuk kömürle çalışan iki sinema makinesi vardı.. Kızaklardan geçen film bazen aniden yanar bu da perdeye yansırdı. Makinist hemen makinayı durdurur bu sıkıntıyı giderirdi. Seyircide homurdanıp bağırır çağırırdı..dururdu...
Sinemanın havalandırma pencereleri sahne perdesi uzun ipler vasıtasıyla açılır kapanırdı . Filmin başlayacağını hatırlatan Donk..Donk..Ding Dong diye ses çıkaran meşhur bir sistemi vardı...
Millet sinemasının Film Makinisti Ahmet Ulus Büfesinde Hacet ağabi Gişesinde Erol ağabi ünlü teşrifatçısı da Erdoğan sinemayı yönetirlerdi .
Sinemada en büyük otorite ise Bican Orhon dayı idi..
Gündüz matinelerinde üst kat balkon bayanlara alt giriş katı ise erkeklere ayrılırdı.
Yine Üst Balkonda büyük çerçeveler içerisinde bugün hiçbir yerde göremeyeceğimiz RandolfV Scoot, Elizabet Taylor, Rock Hudson ,Clark Gable, Ester Williams’ın lobi fotoğrafları yer alıyordu.
Film seyrederken en büyük zevkimiz gazoz simitti. Gazozun hemen bitmemesi için kapağını açmaz çivi ile deler öyle içer bitirirdik..
Bir külah tuzlu fıstık ise ekstra olurdu !..
Özellikle kış günleri sinemanın girişinde ve hemen önündeki büyük demir direkte bir aydınlatma lambası vardı onun altındaki kestaneciden aldığımız sıcak kestanelerin tadı da bir başkaydı.
Okuldan kaçıp gündüz sinemaya gidenler için bazen kötü sürprizler de olurdu. Sinemanın ışıkları Yeniden yanar okul öğretmenleri okullardan kaçak talebelerini sinema salonundan toplarlardı..
Zaman zaman Millet sinemasında ünlü sanatçıların konserleri de tiyatroları da gösterime girerdi.
Fatih Orta okulu Tarih Öğretmenimiz Turgut Serengil’in oğlu Ünlü Komedyen film artisti Öztürk Serengil’in sahnede “Yeşşe’li” Tiwist gösterisini. “Toros” Canavarı Ahmet Tarık Tekçe’yi, Millet sinemasında çocukluğumuzda canlı izleme yakından görebilme fırsatını bulduk.
Ve daha nice Film ve Tiyatro artistleri..konser sanatçıları
Millet sineması sahnesinden geldi...geçti..
YAZLIK BAHÇE SİNEMALARI
O yıllarda yine sıcak Yaz akşamlarının açık yazlık bahçe sinemaları, Fidangördeki Yaraşlara ait tarihi taş binanın altından giriş kapısı olan Yazlık Millet Bahçe Sineması, 19 Eylül Stadyumuna giderken Atos binasının olduğu yerdeki Çebi’lerin yazlık Yıldız Bahçe, Atatürk Kapalı Spor salonunun yanında ise Diş Hekimi Ayhan Öge ve Ayhan Sancak’ın İnci Bahçe sinemaları rağbet gören yazlık sinemalardır.
O yıllarda İki Katlı evimizin tam karşısında sahnesi gözüken Yazlık Millet sinemasında seyrettiğim William Holden’in Kuvai Köprüsü filmini halen hatırlarım ve daha niceleri anılarımı süslüyor..
Evimizin balkonu geceleri özel sinema locası gibi komşularla dolardı. Yan tarafımızda yine sahnenin karşısında eski bir binanın yıkık taş duvarlarının üzeri seyirci ile dolardı. Bir zaman sonra bu kaçak biletsiz seyirciler için sinemanın yan duvarına büyük spot lambalar taktılarsa da bizim evin görüş alanımızı etkilemedi.
Biz şanslı idik. Ne güzel günlerdi...
Yazlık Millet sinemanın makine dairesinin küçük pencereleri Kuğu pastanesinin yan tarafında görülmektedir.
MAKRİDİS SİNEMASINDAN
ORDU SİNEMASINA
Sinema ve Tiyatro yüz yıllık süreçte Ordu’nun kimliğini belirleyen sanat dalları olmuşlardır.Ne yazık ki ;
Son günlerde yıkımı devam eden Eskilerin Modern Ordu Sineması Televizyon ve Bilgisayarların hayatımıza girmesi ile özelliğini ve seyircisini zaman içerisinde kaybetmiş ve anılarımızda kalmıştır.
Evden gazete bürosuna sahilden gelirken önünden geçtiğim Ordu Sinemasının bina çatısından itibaren yavaş yavaş yıkılışına tanık oluyordum.
1967 lerde Ordu’nun bir dönem Sosyal etkinliklerinde çok önemli yeri olan bu binanın ve giriş katındaki Baki Kamber ve ortaklarının Orduluların hizmetine açtığı Modern Buket Pastanesinin ve Sinemanın gençliğimizde ki anıları geldi aklıma..Bu nedenle;
Gençliğimizin en güzel hatıralarının geçtiği Ordu Sineması ile ilgili anılar yazısı yazmak geldi içimden. Bilgisayarın başına geçip Erol Karaer arkadaşımla eskileri konuşurken Sanatçı Engin Alptekin dostumdan Olay Gazetesinde Birol Öztürk’ün eski Ordu sinemaları ile ilgili bir yazı yazdığını öğrendim. İnternette Birol arkadaşın Olay gazetemizde derlediği bizi eski sinemalarımıza, anılarımıza götüren bu güzel yazısını okudum.
Birol arkadaşın eline sağlık.
Dolayısıyla, canlanan anılarım bence eksik kalan bazı kısımların bu yazıya genişlik teşkil etmesi bakımından önem arz ettiğinden, olayı biraz daha fazladan yeni nesillere aktarmayı görev saydım.
Her kentin geçmişi o kentin insanları için unutulmaz anılarla doludur. Bizim yaşıtlarımız için de bu güzel kent hatıralarla dolu bir geçmişi yaşatmıştır. Bunlardan biri de O yıllarda Frekanslar orkestramızla zaman zaman sahnesinde Show’a çıktığımız Ordu Sinemasıdır.
Ordu’nun kültürel geçmişinin zenginlikleri ile dolu bulunduğunu bu günün kuşakları yeteri kadar bilmezler. Daha bu topraklarda sinema yalnızca Dersaadet’in gölgelerinde yaşayanlarca bilinirken 1924 yılında bu kentte sinema yaşamına merhaba dediğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Deniz subayı İhsan bey, dolaştığı Avrupa kentlerinde sinemanın önemini kavrayan aydın kişiliği ile kentine döndüğünde bu çağın sihrini de beraberinde getirmiştir.
İdare-i Mahsus’a (Deniz yolları) acentesinin sahibi Halis Öğe’nin oğlu (Ünlü diş Hekimlerimizden Ayhan Öğe’nin amcası, sebzeci Tahsin Öge’nin abisi) İhsan bey, bu günkü OBKT binasının yanındaki mübadele öncesinde Rumların tiyatro ve sinema olarak kullandığı yeri satın alıp tadilat yapıp yeniden sinema haline getirmiştir. İhsan bey sineması olarak bilinen bu sinema, kentimizin olduğu kadar yeni Cumhuriyet’in de ilk sinemalarındandır. 20.nci y.y.başında MAKRİDİS SİNEMASI nın yerine açılan İHSAN BEY sineması açılıp kapanan (parter) sandalyeliydi.(daha sonra Millet sineması da bu sandalyelerden kullanmıştır.) 3 localı,250-300 kişilikti.Belediyenin elektrik motorundan alınan cereyan filmi oynatmazdı.İki motor çalıştığı zaman film sesli olurdu.Aksi halde sessiz olurdu.MASİS-TARZAN gibi filimler gelirdi.Kentin bir kültür merkezi olarak İhsan Bey’in hayata veda ettiği tarih olan 1938 yılına kadar Ordu’luların hayatında yer almıştır. 1938 yılından sonra sahipsizlikten tarihin tozlu rafları arasında sıcak bir anı olarak kalmıştır.
Bunun haricinde Ordu Palas adlı GAZİNODA da filimler oynatılırdı.Duhuliye 50 krş. Loca 3 tl.dir.( Fevzi Güvemli-Uğur Gürsoy anıları)..
HALK EĞİTİM SOLUNUNDAKİ LALE SİNEMASI)
Çok eskilerde Türkiye’de Alman Mimarisi tarzı ile yapılan Halk eğitim Salonu Şimdiki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’nin ilk oyunu Hülleciye sahne açtırmış Kültür Sanat merkezimizdir. Daha gerilere gittiğimizde bu salon Halk eğitim Merkezi Lale Sineması olarak Karşımıza çıkar. Bu sinemaya daha çok Türk filmlerinin geldiği ilk filminde Türkücü Suzan Yakar’ın Harman Sonu filmi olduğu ...
Sinemada daha sonraları makine dairesinde çıkan film yangını nedeniyle bir süre hizmete ara verildiği Fahri Çelebi’nin “Şehirde bir gök kuşağı anı kitabından anlaşılmaktadır.
Lale sinemasının Film makinesinin büyük parçaları Halk Eğitim Salonunun son Restorasyonunda sahne altındaki depoda bulunmuştu. Şimdi bu sinema makinesinin nerede olduğu merak konusudur...
Geçmişi kültürel zenginliklerle dolu olan ve Türkiye’de modern sinema anlayışının 3. örneği olan Ordu Sineması da; bu gün yaşı altmışları geçen, bizim kuşağının gençlik günlerinin renkli anlarının merkezi olmuştur.
1967 yılında Abbas Furtun, Mustafa Furtun, Haluk Kefeli ve Faruk Kefeli tarafından hemşerilerimizin hizmetine sunulan ve perdesini,Ünlü aktör Glen Ford’un başrolünü oynadığı “Kuduz” filmiyle Ordu’lulara açan Ordu Sineması ile bu kente sinemanın büyüsünü getirmişlerdir.
6.30 matinesi öncesi kısa metrajlı Tom Jery çizgi filmlerinin keyfi ise bambaşkaydı... Yine sinema öncesi muhakkak ziyaret edilen Buket Pastanesinde bir bardak çay kahve içmenin de hayatımızda değişik renkleri ve anıları katmıştır.. Hele unutulmaz 6.30 yabancı filmin ilk matinelerinde yer bulmanın heyecanını yaşayan sinemasever dostlarımız iyi bilirler.
Ordulu sinemaseverler o günlerde filmlerin ilk gösterimlerini izleyebilmek için özellikle Orta Blok Balkon Koltuklarına abone olmuşlardır. Birçok Ordu’lu gençlerimiz ilk aşklarını belki bu salonda görmüşlerdir. Hayata bakışları o salonlarda gelişmiş, ufuklarını açmıştır.
Bu kentin bir güzelliği daha tarihin karanlığına gömüldü. İhsanbey, Lale, Millet, Renkli sinema,Yeni sinema ve Konak sineması gibi Ordu Sineması da yerle yeksan olarak anılarımızda kalarak nostalji olacaktır....
Ordu Sinemasının Düz mahalle sahilindeki binasını satın alan işadamları yıktıkları bu bina yerine büyük bir ihtimalle iş merkezi yapacaklar. Gönül isterdi ki bu yeni binada Ordu sineması anılarımızı bize hissettirecek bir filiz versin. Ama koşullar bunun gerçekleşmeyeceği gerçeğini gösteriyor ne yazık ki... Bu nedenle, Ordu’nun yok olan kültürel anlarının ve merkezlerinin bir belgesel ile geleceğe taşınması dilemekten başka şey gelmiyor elimizden...
Çocukluğumuzun Millet Sinemasına gelince önümüzdeki günlerde kısmet olursa onu da yazmaya çalışacağım..
BUNUN HESABINI SORARLAR...
Tuncer Engin
Turnasuyu yerleşkesinde Ordu Üniversitesinin ait bir binanın altında Şehitlerimizin cenazelerine , yasalar gereği sarılan Şanlı Türk Bayrağımız bu kez Çimento torbaları ıslanmasın diye üzerlerine branda niyetine sarılmış.
Türk Bayrağımız...
Bu inanılmaz Bayrak skandalın fotoğraflı haberi 17.1.2013 tarihli Ordu Hayat ve Ordu Vizyon gazetelerinde resimli haber olarak manşetten yayınlanınca şehrimizde büyük tepki görmüştü.
Bu olay haber üzerine Ordu Üniversitesi kendilerini çok yakından ilgilendiren bu skandal haberi gazetelerde resimli olarak görünce bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Özrü Kabahatinden büyük” garip bir açıklama basına gönderildi ve özetle şöyle dinildi.
“ 17.1.2013 Tarihli Ordu Hayat ve Ordu Vizyon gazetelerinin manşet haberlerinde iddia edilen Üniversitede büyük skandal ve “Bayrağı Branda yaptılar” başlıklı haberlerde iddia edilen Ordu Üniversitesi Yönetiminin Türk Bayrağına duyarsız kalarak hakaret ettiğine haberi esefle kınıyoruz
Zira Ulusumuzun kendine ait Marşı’na ve Bayrağına saygımız sonsuzdur.
İkisi de Milletimizin bağımsızlığının değerleridir.Bu iki değerin kolay kazanılmadığını Ordu Üniversitesinin mensupları olarak çok iyi biliyoruz.” diye başlayan sonunda da
“ Bu anlamada fotoğrafta görülen Türk Bayrağı bir bankanın tadilat çalışması dolayısıyla şantiye çalışmalarını yapan yüklenici firmanın taşeron işçileri tarafından dikkatsizlik örneği olarak çimento torbalarının üzerine serilmiştir. “ Konuyla ilgili olarak Ordu Üniversitesi yönetiminin her hangi bir sorumsuzluğu söz konusu değildir.
Konuyla ilgili olarak Taşeron firma hakkında Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur...
Kamuoyuna önemle duyurulun açıklaması
Üniversite yönetiminin Bayrak duygularının ifadesi olabilir.
Ancak şu bilinmelidir ki Ordu Hayat Gazetesi ve Ordu Vizyon Gazetelerimiz Türk Bayrağımıza yapılan saygısızlığı Üniversite yönetimi gibi görmemezlikten gelmemiş Gazetecilik görevlerini yapmıştır . Gazeteler resimli olarak haberi yayınlayınca Üniversite yönetimi ancak uyanmış ve gerekeni de yapmış..!
Şehitlerimizin tabutlarının üzerine sarılan Şanlı Bayrağımız Ordu Üniversitemizin bir inşaatında kullanılan çimentoların ıslanmaması için Branda görevi yaptıranlar bu saygısızlıklarının hesabın Cumhuriyet Savcılarımıza mutlaka verecektir.
Gazetelerimiz bir iddiada bulunmamış bu saygısızlığı görüntülemiş ve gerçek olan haberi yapmışlardır.
Gazetecilerin gözlerine , Ellerine yüreklerine sağlık..
Onları kutluyorum.
Bir Ak Parti Ordu Milletvekilimiz çıkıp
“ Kurtuluş Savaşı olmamıştır .Şehitlikler düzmecedir bir hayal ürünüdür” derse..!
Birileri de
Ordu Üniversitesinin bir İnşaatında Çimento torbalarının ıslanmaması için branda görevi yaptırılan yerlere serilmiş şanlı Türk bayrağımızı da görmezler...!
Üniversitenin yerleşkesi içerisinde olan bu Bayrak skandalı gerçeğini gazeteciden başka gören Bayrağını seven birileri yok muydu
diye adama sorarlar..
Fırıncı Fidangür
1926 Yıllarında Ordu’da Düz mahalle’de fırıncılık yapan Rum Panagiutis Fytanidis Fidangür adlı vatandaşımız daha sonraları Yunanistan’a gider ve orada Fırıncılık ve Pastacılık yaptığını öğrendik biliyoruz.
Fidangür adlı Rum vatandaşımızın yıllar sonra 2012 yılında da Ordu’da yaşadığı semtin Fidangör ismi ile anılması bence araştırılması gereken bir durum diye düşünüyorum..
Düz mahallede Eski Millet Sinemasının olduğu bölgede fırınının bulunduğu semt bir yana Trafiğe kapalı iki güzel alışveriş caddemiz İsmet Paşa ve Sırrı Paşa caddeleri bile gençler arasında tarif edilirken Radyo televizyon reklamlarında Eski Fidangör ve Yeni Fidangör olarak söyleniyor.
19 Eylül Stadyumunda yeni kapalı tribünün orta yerine asılı “Burası Karadeniz burada kral biziz” pankartının tam orta yerinde de Fidangör yazılı.
Yani Fırıncı Fidangür..!
Yunanistan’da stadyumda böyle bir pankartın bir yerine Türkçe bir isim yazma şansınız olabilir mi diye sorsanız mümkün değil derim..
Bu ismi kullanan gençlerimizin Fidangür’ün Ordu’da1927 lerde yaşamış Rum fırıncı
Olduğunu da bilmezler.
Fidangör aşağı..Fidangör yukarı..
Yeni Fidangör..Eski Fidangör..!
Kolay gelsin daha ne diyelim ki..!
“KENTİN KİMLİĞİNİ
BELİRLEYEN TİYATRO”
Ordu Valiliğinin bastırdığı 81 ilde Kültür ve Şehir ORDU adlı 301 sayfalık ORDU belgeseli niteliğindeki kitabını sayfa sayfa karıştırırken “Kentin Kimliğini Belirleyen Tiyatro”başlıklı yazının alt köşesinde Ordu Kültür ve Sanat Merkezi diğer köşesinde Ordu Devlet Tiyatrosu yazılı yazıyı daha dikkatlice okumaya başladım.
Ordu Kültür ve Sanat Merkezi resimli sanat merkezini gösteren yazının devamında 211. sayfanın alt eteğindeki
“OBKT’nin yanı sıra ORSEV Tiyatrosu, Ordu Belediye Konservatuarı Tiyatrosu, Oksijen Sanat Tiyatrosu ve diğer okul, dernek toplulukları çalışmalarını sürdürmektedir. 28 Mart 2012 de de Ordu Devlet Tiyatrosu Kültür ve Turizm Bakanı tarafından açıldı. Ordu’lular şimdi Ankara ve İstanbul’la eş anlamlı olarak Devlet Tiyatroları oyunları izleyebilmekteler yazılı ..
Sanat ve Tiyatro tarihi çok eski olan Ordu’ya yıllarca Kültür Sanat merkezi arsası olarak belirlenen
tel örgülerle çevrili bu arazi üzerinde Ordu Kültür Sanat merkezini çok kısa bir zamanda kazandıran Ordu Devlet Tiyatrosunu da bünyesinde koşullandıran Kültür ve Turizm Bakanının adı bu sayfada yazılmamış.
Unutuldu mu nedir..?
Sahi... Ordu Kültür Sanat Merkezini Ordumuza kazandıran Kültür ve Turizm Bakanımızın adı neydi..?
Yıllar sonra bu kitabı kütüphanelerinden alıp okuyanlar bu soruyu birbirlerine sorabilirler .....
EMİN ÖZTÜRK PARİS’DE
Şehrimizin yetiştirdiği değerli resim sanatçılarımızdan Emin Öztürk 16. kişisel resim sergisini 11- 28 Şubat 2013 tarihinde Paris’te Galeria D’art da açıyor.
Paristeki galeri sahibinin daveti üzerine Sanatçı Emin Öztürk 25 eserle katılacağı Paris’deki özel serginin tüm hazırlıklarını tamamladı.
Sanatçı Emin Öztürk ve sanat çalışmaları hakkında bilgi edinmek isteyenler “www emın ozturk.com “ dan yararlanabilirler .
Ordu Plastik Sanatlar Derneği başkanı Emin Öztürk’ke başarılarının devamın diliyoruz.
VALİ A. RIZA AYDOS SATTI
VALİ ORHAN DÜZGÜN SATIN ALDI ...
Ordu Şehrimize Türkiye Cumhuriyetinin 4.10.923 tarihinde atadığı ilk Vali Fazıl Özelçi’dir sırasıyla Ordu’muza 45 Vali atanmış 2009 yılında atanan son valimiz ise Orhan Düzgün olmuştur..
1960 yıllarında Ordu’ya atanan 21. Ordu Valisi Nusret Budunç’tur. Valinin oğlu Arif Budunç’la Fatih Ortaokulunda Ertuğrul Günay, Hamdi Ataoğlu Temel Yılmaz,Cemalettin Yazıcı,Rüştü Demirel’le beraber okuduğumuz yıllarda arkadaşımız Arif Budunç’la zaman zaman Konakta ve bahçesindeki ortaokul talebelik anılarımızı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay eski Vali konağını son ziyaretinde bahsetmişti.
Birinci derecede tarihi eser eski Ordu evleri statüsünde olduğu fazla dikkate alınmadan Vali Konağı 1975 yıllarında Ordu Valisi Ali Rıza Aydos zamanında yeni Vali Konağının yapımı tamamlandıktan bir müddet sonra ne gariptir ki bahçesinde büyük manolya ağacı olan tarihi konak Özel idare tarafından satışa çıkarılmış , ihaleyle bir vatandaşa satılmıştır.
Uzun yıllar yeni sahipleri tarafından ilave beton bir merdivenle iki katlı ev olarak kullanılan bu tarihi eski Vali konağının bitişiğine ve önüne zaman içinde büyük binalar yapılmış tarihi binanın tarihi görüntüsü de bir şekilde köreltilmiştir. Bir zaman sonra sahipleri tarafından kullanılmayan bina tinercilerin barınma merkezi haline gelmiş Mahalle halkı bundan son derece rahatsızlık duymuştur..
Taşbaşı mahallesinde Menekşe Sokakta Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile yaptırılan tarihi Ordu evleri restorasyon projesi gündeme geldiğinde Kültür Bakanı Günay’ın talimatı Vali Orhan Düzgün’ün özel gayretleri sonucu Eski Vali Konağı istimlak edilerek kamulaştırılmış, sahiplerine bedeli ödenmiş ve Ordu Turizmine kazandırılan bu tarihi binanın önümüzdeki günlerde restorasyonu yapılarak Tarihi Ordu evlerine bir güzellik daha kazandırılmış olacaktır.
SAYIN VALİM NE DERSİNİZ ...!
Sonuç olarak eski Ordu Valisi Ali Rıza Aydos tarafından Özel idarece sivil şahsa satılan Taşbaşı mahallesi Sıktı Can caddesindeki tarihi eski Vali Konağı Kültür ve Turizme son derecede duyarlı Ordu’nun çalışkan Valisi Orhan Düzgün tarafından Ordu Kültürüne ve Turizmine kazandırılmıştır.
Eski Vali Konağının önündeki Ordu Milletvekili Recai beyin tarihi köşkü olarak bilinen yere ve yanında olmaması gereken, yaptırılan yüksek binaların yerinde aslında geniş bir meydan olması gerekirken daha da daraltılan Ordu Şehrinin sahil yolu girişi şimdiden S.O.S vermeğe başladı.
Ordu Milletvekili Recai Beyin köşkünün eski resimleri ve röleveleri mutlaka Kültür Turizm Müdürlüğünde vardır.
Sayın Valim ne dersiniz, ..?
CUMHURİYET MAHALLESİ
“ALT YOL”
MİNÜBÜS DOLMUŞLARI…
Belediye Şoförler Derneği Trafik Komisyonu vatandaşların evlerine işyerlerine ve belirlenen güzergahtaki gitmek istedikleri yerlere kolayca seyahat edebilmeleri için ve belirlenen kurallara uyulması şartı ile Dolmuş Otobüs , dolmuş minibüs hatları verirler.
Ordu Giresun - Ordu Perşembe, Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Mahallesi Turnasuyu “ alt yol” ve şehir içerisindeki Dolmuş minibüs hatlarını örnek olarak verebiliriz.
Belirlenen Bu güzergahlardaki çalışan dolmuşların çalışma saatleri bellidir çalışma şartları durakları yol haritası, dolmuşların uyması gereken kuralları da..
Zaman zaman Hat dolmuşlarını çalışma düzenlerini güzergahları içerisinde kontrol etmezseniz disiplin altına almaz veya alamazsanız bir zaman sonra bazı dolmuşların kendi kuralları çalışır.
Cumhuriyet Mahallesi “alt yol” Minibüs dolmuş hattındaki yine bazı şoförlerin usul haline getirdikleri garip bir uygulamayı Dolmuş yolcusu mağduru bir vatandaşın şikayeti anlatımında Belediye Başkanı Seyit Torun ve Şoförler Odası Başkanı Hamdi Işık’ın ilgileneceğini umarak değerlendirmelerine bırakıyoruz.
BAŞKANLARIMIZA AÇIK MEKTUP
“Belediyemizin son dört beş yıldır hizmete koyduğu Ordu merkez-Turnasuyu Cumhuriyet mahallesi ''Alt yol'' minibüs dolmuş hattından düzenli olarak istifade etmekteyim. Ancak yıllardır gerek ayni hattı kullanan diğer yolculardan duyduğum ve gerekse bizzat kendim tecrübe ettiğim kadarı ile, defalarca uyarmama rağmen Hat dolmuş şoförlerinin trafik kurallarına riayet etmeden araç kullandıklarını, kimi genç şoförlerin bazen cep telefonları ile ilgilenmekten neredeyse Rus pazarı bölgesine kadar başlarını yola dikkatlice çevirmediklerini görüyorum. Şoförler Rus pazarı durağına kadar çok ağır bir şekilde -adeta rölantide- araç kullanırken Rus pazarından sonra hızlarını arttırıp özellikle de melet köprüsünden sonra çoğu Samanyolu sitesi-Başöğretmen İlköğretim okulu-Sağra fabrikası bölgesinin dar ve virajlı yollarında hızlarını bazen tehlike yaratacak şekilde arttırmaktalar. Ancak sizlerle asil paylaşmak istediğim şey "alt yol hattı" şoförlerinin araçlarını Samanyolu sitesi bölgesinden sonra rotaları olan alt yol bölgesine gitmek istememeleri ve araçlarında eğer 4-5 yolcudan az sayıda kişi kalmışsa Sagra fabrikası civarında, Turnasuyu bölgesinden Ordu merkez istikametine giden dolmuşlarla telsizle irtibata geçip yolcuların iznini almadan karayolunun diğer tarafında bekleyen araca tüm yolcuları transfer etmekteler.
Bu durum artik neredeyse bir standart halini almış bulunmakta ve elinde eşyası, çantası, yükü olan yaşlı genç insanlar karayolunu aşıp diğer araca binmek zorunda kalmaktalar. Yapılan itirazlar şoför tarafından bazen dikkate alınıp karşıda bekleyen minibüse telsiz yoluyla gitmesi söylense de gördüğüm kadarıyla ayni şoför bir sonraki sefer ayni şeyi tekrar yapmakta.
Şehir dışında yaşayıp ancak sürekli orduya gelen, bu hattı bazen günde iki üç kere kullanan bir hat yolcusu olarak şoförlerle aynı konuda sürekli tartışmaktan yoruldum. Gecen sene iki defa şoförler odasına telefonla şikayette bulundum. Oda yetkilisi hakli olduğumu, şoförün yolculuk esnasında aracın ciddi bir sıkıntısı olmaması halinde kimsenin farklı bir araca transferini istemeye hakki olmadığını, konuyla ilgileneceklerini söylemesine rağmen hiç bir değişiklik olmamakta, sorun yine devam etmekte.
En son tartışmamı ise iki gün önce yaşadım ve şoför "diğer araca geçseydin ne olurdu senden para isteyen yoktu hep şikayet ediyorsunuz, ama benzin parasını ben cebimden veriyorum'' deyince tartışma alevlendi ve sonrasında şoförden durmasını gideceğim yere yürüyerek gitmek istediğimi söyledim. Yol üzerinde rastladığım tanıdıklarıma yaşadığım tartışmayı anlattığımda ise hepsi ayni sorundan şikayetçi olduklarını , bazen yaşlı yada ellerinde yük olan bayanlardan bile araç değiştirme talebinde bulunduklarını söylediler.
Akşam eve geldiğimde ise yetmiş beş yaşındaki annemin de sürekli olarak ayni sıkıntıyı yaşadığını ve sırf bu yüzden bazen o bölgedeki akrabalarımızı ziyaret etmekten vazgeçtiğini öğrendim ve yaşadığımız bu olumsuzluğu sizlerle paylaşmak ihtiyacını hissettim.”
Belediye Başkanımız Seyit Torun ve Şoförler Derneği başkanımız Hamdi Işık’ın vatandaşın ve Cumhuriyet mahallemizin bu önemli sorunu ile ilgileneceğini umut ediyorum....
“ BİR SORDUK BİN DİNLEDİK”...!
Kışın genelde Pazar Günleri TRT 1 de saat 10’da yayınlanan eski nostalji Kovboy filmleri izledikten sonra Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek telefonla arar ve Kuğu Pastanesinde buluşup arkadaşımız Fuat Bayraktar da bize katılır çay gezintisi yapmaya Mersin Balıkçı barınağındaki dostumuz arkadaşımız Mehmet Can’ın yanına gider demlediği kan kırmızısı nefis çaylarını içer sohbet ederiz.
Yine böyle bir Pazar günü Mersin dönüşümüzde bu kez Efirli’deki Balıkçı barınağına uğradık. Barınak içinde biraz gezdikten sonra çay içmek için Balıkçı kahvesine uğradık.
Barınak içinde karşı kayalıklardaki bazı şahısların yaptırdıkları deniz manzaralı özel barakaları yıktırmışlar oralara bir düzen getirmişler. Çaylarımızı yudumlarken de barınaktaki insanlarla tanıştık sohbet etmeğe başladık. Barınağın neden bakımsız ve çöpler içinde olduğunu sorduk.
Bir sorduk bin dinledik..!
Barınak alanında ki çöp yığınları Limanın içinde yarım kalmış inşaatlar yarısı dökülmüş yarısı kalmış asfalt liman sahasına dökülmüş sağlıksız beton içler acısı dağılıyor...
özellikle de geceleri insanların arabalarla barınak sahasında süratli turlar attığını genelde açık havada alkol almak için burayı tercih ettiklerinden arabaların lastik ve yüksek sesli teyp gürültüsünden, bazen de atılan silahlardan çok rahatsızlık duyduklarını belirttiler...
Gece karanlığında Balıkçı barınağına kimin girip kimin çıktığı belli değilmiş. Sıkıntılı zamanlarda 155’ i arıyoruz şikayetçi oluyoruz. Evimize giderken korkuyoruz rahatsız oluyoruz ama yapabileceğimiz bir şey yok diyorlar.
Barınak sakinlerinin gece olan olaylardan liman içinde süratli gezinen arabalardan rahatsız olduklarını bazen 155 i aradıklarını ancak bir iki saat içinde geldiklerinde barınaktaki arabaların ve etrafa rahatsızlık verenlerin çoktan gitmiş olduklarını söylüyorlar.
Gazeteci Atilla Şimşek’de Efirli Balıkçı barınağında geceleri yaşanan bu korkulan ve anlatılan olumsuzlukları dinleyip, ilgilenip mağdur olan barınak sakinlerine sahip çıkılması ve barınak mağdurlarına yardımcı olabilmek amacıyla gazetesi Tribünde Valiliği ve Emniyet müdürlüğünü bilgilendirmek , barınaktaki gece yaşanan olumsuzlukları yine mağdur olan insanların ağzından onların söylediği gibi gazetesinde yazdı.
4 Aralık Salı günü Tribün Gazetesinde yayınlanan ve Barınak mağdurlarının ifadesi olan “ Burada Devlet yok. Burası Harlem” Manşeti üzerine Emniyet Güçlerimiz Efirli Barınağını sıkı bir takibe ve incelemeye alıyor . Burada yapılan operasyonlar sonrası barınakta geceleri huzuru bozanlar, yasak malzeme bulunduranlar hakkında işlem yapıyorlar.
Efirlideki Balıkçı Barınağı sakinleri de son günlerde Emniyetin yaptığı gece operasyonlarından çok memnun olduklarını söylüyorlar..
GAZETECİNİN GÖREVİ NEDİR.?
Tribün Gazetesi Manşetten haberinin devamında Emniyet güçlerinin Barınak operasyonları sonrası “ Devlet Geldi Huzur Geldi” Başlığı ile Efirli sakinlerinin “Barınaktaki asayişimiz gazetenin haberinden sonra Emniyetimizin titiz çalışmaları sayesinde sağlandı” diyerek memnuniyetlerini belirtiyorlar..
Yetkililere teşekkür ediyorlar.
Durum böyleyken Vali Yardımcısı Tribün Gazetesinde çıkan ilk yazıya Efirli Barınak Sakinlerinin “ Burada dDevlet Yok. Burası Harlem” Sözlerine Asayiş Hizmetleri ile ilgili asılsız iddialara yer verilmiştir.. diyerek bir açıklama yazısını Tribün gazetesine yayınlanması için göndermiş ,rica etmiştir...Ve bu açıklama da gazetede yayınlanmıştır ..
Efirli Balıkçı Barınağındaki insanlar bu konuşmaları ikinci kez benim ve Fuat arkadaşımın yanında da yapmışlardır.
Gazeteci Atilla Şimşek Efirli Balıkçı Barınağındaki insanlardan dinlediği ve gördüğü olumsuzlukları Gazetesinde yazmış ,yetkililere duyurmuş gazetecilik görevini yapmıştır.
Yetkililerde gereğini yapmışlardır.
Dileriz devam eder...
Atilla arkadaş l966’dan, bense 1977’den bugüne kadar Ordu’muzdaki bu gibi olayları yazıp duruyoruz.
Yetkilileri ve ilgilileri bilgilendiriyoruz..
Sahi.. Gazetecinin görevi nedir.?
“ ÇARŞININ YİĞİDİ”
ALLAH’IN RAHMETİ
ÜZERİNE OLSUN
Orta caminin avlusunda musalla taşının üzerindeki bir yazıda “ Her nefis ölümü tadacaktır” yazar bu anlamlı Ankebut Suresi’nin ayetini sevdiğimiz insanları ebediyete yolcu ederken ve onların cenaze namazlarını kılarken karşımızda görürüz ve okuruz.
İnsan hayatının en acılı günleri sevdiklerini sonsuzluğa uğurladıkları onlardan ayrıldığı ,sevdiklerini toprağa verdiği anlardır.
Ordu’muzun sosyal ve ekonomik hayatında 1923 yıllarından bu günlere uzanan zaman dilimi içerisinde Rahmetli Mustafa Oral’ın sahipliğini yaptığı ve sonradan oğulları Orhan , Galip ve Uğur Oral’ın devam ettirdiği Nezirler Mağazaları sahiplerinden büyüğümüz, ağabeyimiz dürüst saygın ve hayırsever işadamı Galip Oral’ı ani rahatsızlığı sonucu İstanbul’da geçirdiği ameliyat sonrası Ordu’da evinde istirahat ederken rahatsızlanıp tekrar kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Sevdiklerinden ve de sevenlerinden ayrıldı...
Cuma günü Taşbaşı’ndaki evinin bahçesinde dostları, komşuları ve sevenlerinin katıldığı helalleştirme sonrası Orta Camiinde kılınan öğlen namazı ardından Kirazlımanı’ndaki aile kabristanlığında sevgili eşi Ülkü Oral’ın yanında gözyaşları ve dualarla toprağa verildi..
Akşam yatsı namazı peşinden evinde okunan Hatim ve duaları sonrası Taşbaşı Mahallesi Camisinin imamı yakın dostu Cemal Candan çok güzel ve duygusal bir konuşma yaparak Galip Oral’ı Hazreti Peygamberimiz (SAV) bir hadis’inde “ Çarşının Yiğidi” sözündeki hakkani , dürüst Saygın sevilen doğru ve yardımsever kişiliğinden bahsederek Hz. Peygamberimizin Hadisindeki “ Doğru tacirlerle Cennette beraberim” sözünü hatırlattı...
Acımız büyük . Allahın rahmeti üzerine olsun sevgili dostum can ağabeyim .
“Çarşının Yiğidi”
Nurlar içinde yat..
Güzel insan, Galip ağabeyime Allahtan rahmet değerli evlatları ve Oral ailesine sabırlar ve başsağlığı dilerim.
AKLINIZDA BULUNSUN...!
Şehrimizin güzide sanat kurullarından Ordu Plastik Sanatlar Derneği Artist 22 Uluslar arası Sanat Fuarının özel davetine İstanbul’da katılmak için yönetim kararı alıyor ve hazırlıklarını yapıyorlar.
Dernek Başkanı Emin Öztürk ve arkadaşları katılacakları serginin hazırlıklarını yapıp fuarda sergilenecek resimleri Dernek üyesi Talip Sezer’in Özel Kango aracıyla İstanbul’a sergi salonuna gönderiyorlar.
21 Kasımda Ordu’dan Dernek üyesi sanatçı Talip Sezer özel Kongo aracıyla Boğaz köprüsünü geçtikten sonra Trafik polisleri Sezer’in aracını sağa çektiriyorlar.
Ehliyet Ruhsat Soruyorlar evrakları düzgün ve tamam olan Talip Sezere Sanatçıların tabloları yükünden dolayı ayrıca K2 taşıma belgesi soruyor trafik Polisi. İşte bu noktada Ticari araç sayılan Kango tip araçların senede birde olsa yük taşıyabilmeleri için özel aracına K2 belgesi almasının gerçeği ile karşı karşıya geliyor Talip Sezer İstanbul’daki sergiye özel davetli olduklarını ve kendi resimlerinin de bulunduğu araçtaki tabloları götürdüğünü söylediyse de Trafik Polisi direksiyondaki aracın sahibi Talip Sezer’e inanmayacaksınız ama 2400 Tl trafik cezası kesip makbuzunu veriyor..!
Bu şaşkınlık içerisinde İstanbul’a giriş yapan Talip Sezer başına gelen beklenmedik bu talihsizliği İstanbul’daki dernek üyesi arkadaşları ile paylaşıyor.
Davetli oldukları sergiye Ordu Plastik Sanatlar Derneği üyeleri Türkiye’nin en ünlü grafikerlerinden Ordulu hemşerimiz Sadık Karamustafa, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ,Uğurcan Ataoğlu, Emin Öztürk ile Talip Sezer Hüsnü Yakın, Serpil Kazancı ve diğer arkadaşları eserleri ile katılıyorlar...
İstanbul’da 22-28 kasım tarihlerinde sanatseverlerin beğenisi ile izlenen sergiden dönen Ordu Plastik Sanatlar Derneği üyeleri ellerindeki hiç hak etmedikleri 2400 liralık ceza makbuzuna itiraz edecekler.
Dernek üyesi Kongo aracın sahibi Talip Sezer özel aracındaki üyelerin sanat eserlerini İstanbul’daki sergiye taşırken uğradıkları bu haksızlığa itiraz edecek mahkemeye götürecek..
Ordu Plastik Sanatlar Derneği üyesi Sanatçı Talip Sezerin İstanbul’da başına gelen bu talihsizlik Ordu’da yüzlerce Özel Kango aracı olan insanların başına da her an gelebilir diye düşünüyoruz.
İster inanın ister inanmayın ama bu garip olay böyle olmuş.
Özel Kango aracınızda olsa K2 taşıma belgesi olmadan taşıyacağınız her yükün Trafikteki cezası 2 bin 400 Tl yani İkimilyar Dörtyüz milyon liraymış.
Ayrıca 15 gün içerisinde trafiğin kestiği cezayı da itirazsız öderseniz 1800Tl ödemek durumunda kalıyormuşsunuz ..!
Aklınızda bulunsun...
BAŞKANIN “ GAZ” SANCISI..!
Geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanı Seyit Torun’un’un Hayat Gazetemizde Vatandaşında rahatsızlık duyduğu Ordu’daki Doğalgaz firmalarının çalışmalarından rahatsız olduğunu belirten bir REST haberi çıktı..
Dogal gaz firmasının ucuz ve ehliyetsiz taşeronlar tarafından yürütüldüğünü ve eşilen yolların vatandaşı da rahatsız ettiğini zor durumlarda kaldığını belirten başkan Torun 2013 yılından itibaren Ordu’da Doğal gaz firmalarına” Asla eski toleransımızı göstermeyeceğiz” demiş..
Ordu Halkını yeterince sıkıntıya sokan eşilen yolların zamanında doğalgaz boru çalışmalarına, eşilen yolların zamanında kapanmamasının verdiği rahatsızlık ve Torpilli özel boru hatları çekimleri de insanlara yeterince rahatsızlık verirken Başkanın Doğalgazcılara doğru tavır alması ve rest çekmesi memnuniyet vericidir.
Ordu Halkının bir an önce doğalgaza kavuşması için gösterilen toleransı Bence Doğalgaz firmaları asla hak etmiyor..
Bekleyip göreceğiz.
BELEDİYE YENİ HİZMET BİNASI
Pazar günü Gazeteci Atilla Şimşek’le birlikte Tesk Otelde Dünyanın tanıdığı Ünlü mimarlardan Hemşerimiz Şefik Bikre tarafından Plan proje tasarım çizimini ücretsiz olarak üstlendiği Ordu Belediye hizmet Binasının proje tanıtım programına katıldık.
Sivil toplum kuruluş temsilcilerinin Mimarların ,Mühendislerin ve Basının katıldığı toplantıda Belediye Başkanı Seyit Torun’un açış konuşması sonrası Ünlü Mimarımız Şefik Birkiye önce kendisini tanıttı sonra yıkılan Belediye eski binasının yerine yapılmasını düşündüğü saat kuleli Yeni Hizmet binasının tasarımını anlattı.
Salonda bulunan Mimarlar Mühendisler tasarım projesi üzerinden görüşlerini düşüncelerini anlattılar Mimar Şefik Birkiye’ye teşekkürlerini belirttiler.
Katılımcıların görüşleri ve önerileri doğrultusunda bazı önerileri de de değerlendireceğini söyleyen hemşerimiz Şefik Birkiye’nin Ordumuza kazandıracağı yeni klasik İmajlı Belediye Binamızın seçim yerinin de çok doğru bir karar olduğunu özellikle vurguladı..
Çocukluğumuzda ki seyahatlerimizde Çorum’dan geçerken mutlaka Ünlü saat kulesini gözlerimiz arardı. Çorum’un tarihi saat kulesi Çorumun simgesi olmuştu ve akıllarımızda kalan Çorum deyince Saat kulesiydi.
Otobüs yolcuları için bu böyleydi...
Ünlü Mimar Şefik Birkiye Ordu Karayolu üzerindeki tasarımını yaptığı Belediye Binasının ve yanına tasarladığı modern saat kulesi projesi Orduya farklı bir görünüm verecek her kesimi kucaklayacak.
Ordu’luların beklediği ve beğendiği Yeni Belediye Hizmet binası projesi gündemde konuşulurken Ak Parti il başkanı Hüseyin Akyol ve Milletvekili Fatihan Ünal farklı görüşler bildirerek zihinlerde karışıklılık yarattılar.
Hayat Gazetemizin “ Proje bitti Polemik bitmedi” manşetinde ki Hüseyin Akyol’un “Belediyenin hizmet binasını yapamayacağını iddi etmesi Projeyi inceleme gereğini bile duymadığını belirterek özellikle söylemek istiyorum Ordu Belediyesi bu binayı yapması mümkün değil yaparsa da bizi mahcup eder” cümleleri gerçekten kafa karıştırıcı bir ifade ..
Başkan Seyit Torun Akyol’un açıklamasına tepkisini göstererek “il başkanı bu ile hizmet noktasında mı katkı sağlayacak yoksa hizmetlerin önünü mü kesecek .
“ Bunların amacı bağcıyı dövmek” tepkisinden sonra Milletvekili Fatihan Ünal çıkıyor “ Bu günkü mevcut yer Ordu’nun gelecekte olan görüntüsüne uygun bir merkez değildir” diyerek garajların olduğu yeri işaret ederek görüşünü açıklaması yine kafalarda soru işaretleri yaratıyor...
Garajların olduğu arsa belediyeye ileride çok büyük gelir getirebilecek kasasına hizmetler için parasal imkan sağlayabilecek..
ESKİNİN YERİNE YENİSİ...
Eski Belediye hizmet binasının düşük kot kısmına yapılması düşünülen ilave katın zemin güçlendirme tabanını açıldığında beton kolonların yetersizliği müteahhit firma mühendisleri tarafından tespit edilince var olan binanın tehlikesi gündeme gelmiş ve Binanın yıkılmasına karar verilmişti . Geçici olarak Belediye dört ayrı yere taşınarak hizmet vermeğe başlamış bir an öncede acil ihtiyaç yeni bina için girişimler başlamıştı.
Bu noktada Dünyaca ünlü Arup Firmasının yöneticilerinden,Dünyanın en ünlü Statik Uzmanlarından Hemşerimiz Mühendis Hamdi Ataoğlu Başkan Seyit Torun ile yine hemşerimiz Belçika’da yaşayan dünyaca ünlü Mimar Şefik Birkiye yi tanıştırıyor ve bu özel görüşmeler sonrası Ordu Belediyesinin yeni binasının Projesi yapılıyor..
Belediye Başkanı Seyit Torun’un açılış konuşması ile Tesk otelde Ordulularla görücüye çıkan Projenin mimarı Şefik Birkeye’nin Ordu’lulara hiçbir ücret talep etmeden hediye edilen Ordu Belediyesinin yeni bina projesi Ak Parti il başkanı ve Milletvekili tarafından polemik konusu yapılıyor..
Özelliklede Ak Parti il başkanının
“ Bu belediye bu binayı yapamaz” sözünü gerçekten anlamak mümkün değil..
Bende diyorum ki Belediye Başkanı Seyit Torun Eski Belediye hizmet binasını görülen tehlikesine istinaden nasıl yıktıysa Mimar Şefik Birkiye’nin imaj projeli Ordu Belediyesinin Yeni binasını aynı yere yapar..
Çünkü Ordu’lu vatandaşlar Başkandan söz verdiği Yeni Belediye Hizmet binasını aynı yerde istiyor..
BELEDİYE..
TEK..TEDAŞ ..YEDAŞ..
Ordu Belediyesinin ,Elektrik Faturalarını tahsil ettiği seneleri yaşı ellinin üzerinde olanlar hatırlarlar...
Daha eskilerde Ordu’ya Elektrik sağlayacak Dizel Motoru gemi ile İstanbul’dan getirtmişler..Ordu Rıhtımının olmadığı yıllarda açıkta demirlemiş gemiden Elektrik motorunu vinçle bir Mavnaya indirmişler.. Kürekçilerin çektiği Mavnayı sahile küçük iskelenin yanından kumsala karaya çıkarmışlar . Mavnanın altına felekler yerleştirerek kumların üzerinden Yalı Caminin karşı köşesinde bulunan büyük ağacın altına kadar getirmişler ..
Ağacın kalın dalına asılan Büyük calaskar ile mavnanın üzerinden kaldırılan Elk Motoru bir kamyonet kasasına indirilmiş oradan Düz mahalledeki eski kilisenin içine Elektrik Motorunu yerleştirilmişler yaşayan büyüklerimiz bunu böyle anlatırlardı...
Düz mahalledeki Güzel Ordu ilkokulunda okuduğum yıllarda mahalledeki OBKT nin Fuayesinin olduğu eski Rum kilisesinin bulunduğu yerde Belediyenin Dizel Elektrik motorundan Ordu’nun elektriği temin ediliyordu ve gece saat 24.00 ten sonra elektrik motorunun stop ettirildiği ve Ordu’nun gece yarısından sonra karanlıkta kaldığını zamanları da ben biliyorum...
Yıllarca Ordu Belediyesi Elk hizmetini su ile birlikte yürütmüş, bir zaman sonrada Elektrik hizmeti Belediyeden ayrılarak Türkiye Elektrik Kurumu TEK’e sonrasında da Tedaş’a devredilmişti.
Yakın zaman içerisinde AK Parti Hükümeti özelleştirme programı içerisinde Türkiye’deki Elektrik hizmetlerini bölge bölge özelleştirerek sattı ve Samsun Ordu,Giresun Amasya Çorum Sinop bölgesi illerinin elektrik dağıtım işini ÇALIK YEDAŞ (Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş) olarak çalışmalarını başlattı.
Ordu’nun elektrik hikayesi böyleyken son zamanlarda vatandaşı rahatsız eden olayların büyük bir kısmı da Ordu’da Yedaş Çalık’la başladı...
GELEN GİDENİ ARATTI...”
Halk arasında bir deyim vardır. “ Gelen Gideni arattı” derler” aynen öyle oldu. Yıllarca vatandaşın elektrik kurumundan şikayeti yokken son dönemle birlikte yeni yazışmalar vatandaşı bunalttı sorunlar üst üste geldi...
Elektriğin bölgedeki yeni Patronu Çalık Yedaş bir zaman sonra 20-30 yıldır evinin Apartmanının elektriğinde hiçbir sorun yaşanmayan binalardaki binlerce Elektrik saatlerini bir tutanakla Dijital saatlerle değiştirdi iki taksitle faturalara ilaveli tahsil etti...
Daha sonra Çalık Yedaş Ordu Koordinatörlüğü Perakende Müdürlüğü apartman katlarında bulunan 20-30 senelik binalarında hiçbir elektrik sorunu yaşamayan Abonelerine Binadaki, saatlerinin yönetmeliğe uygun hale getirilerek zemin katlara indirilmesini isteyerek binlerce abonesini rahatsız etti, huzursuz etti ikinci sorunu yaşattı...
İstenilen tadilatın 15 gün içerisinde yapılmaması halinde binaların elektriğinin kesileceğini ve sayaç üzerindeki endeksi kaçak kullanım olarak değerlendirileceğini bildirdi.
Ani İstenilen bu değişikliğin 5-6 katlı bir binada, bina sahiplerine maliyetinin ise e 7-8-10 milyar arasında değişebileceğini bile bile...!
Binaların merdiven boşluğunda ki tahribatı ,duvarların kırılması mermerlerin parçalanması tozu toprağı pisliği sıkıntısı, yeniden boyanması hariç...!
Binalarda kat sahibi vatandaşlar derdini kime yanacak..kime anlatacak şaşırdı..
Yeni binalarda yapılması istenilen bu değişiklikler yapım halinde sıkıntısız sorunsuz yerine getirilir.Ancak binlerce eski binada başa gelen çekilir mi...!
FERMAN YAZI ....
Ordu’da Eski bina sahiplerine bu özelleştirmeden sonraki rahatsızlığın, korkusu bir yana Çalık Yedaş’ın bahçe duvarının karşısındaki komşusu 120 dairelik Evren Kent sitenin de elektrik saatlerinin katlarda olduğunu söyleyen Canı yanan vatandaşlar var..
Sadece bir örnek bu ve bunun gibi yüzlerce apartman var sırada..
Bunun gibi binlerce eski sistem elektrikte sorun yaşamayan elektrikleri yasal olarak bağlanmış kullandıkları elektriğin parasını yıllarca ödeyen sorunsuz apartmanlar varken katlarındaki saatleri için Çalık Yedaş meşhur tebligatlarını bahçe duvarı komşusu bina sahiplerine ve yüzlerce apartmana da yapmıştır veya yapacaktır sanırım .
Yazdığım yüzlerce örnekten birisi...
Düşünebiliyor musunuz bölgesindeki Yasal olarak Vatandaşın kullandığı on binlerce Elektrik Saatini Özelleştirilmeden sonra Çalık Yedaş aniden Dijital saatlerle değiştiriyor.. Ve de On binlerce evin elektrik saatleri bir kararla sorun yaşanmayan evlerden sorunlu olarak ve yetersizlikle suçlanarak binalarda büyük tahribatlar yapılarak binaların katlardaki saatlerini zemin katlarında toplanmasını istiyor.
İnsanları 15 gün içerisine zorlamanın ne anlamı var..
Bu vatandaşa zulüm etmek sıkıntıya sokmak değil de nedir...? Yıllar sonra Eski den yapılmış binalardaki Vatandaşın rahatını, huzurunu kaçırmanın ne anlamı var.
Önceleri Belediye sonrası Tek ve Tedaş ın yaptığı uygulamalar ,hizmetler yasa dışı işlemler miydi ?...
Belediyenin.Tek’in ve de Tedaş’ın evlerimize apartmanlarımıza verdiği Elektrik ruhsatları yasal değimliydi de elektrik bağladıkları binalara 30-35 sene sonra Çalık Yedaş diye bir özel kurum çıkıyor vatandaşa yıllardır yasal kullandığı elektrik için korku salıp “ Binanızın Elektriğini keserim, kaçak muamelesi yaparım” diyor.!
Eski Siteler ve eski Apartmanlarındaki Elektrik saatleri katlarında olan yüzlerce ev sahiplerine şimdiden geçmiş olsun.
Postacı kapınızı çalabilir...
....... / .../.../.../.....
YORUMSUZ...
Gazeteci Erol Karaer geçenlerde bir köşe yazısını şöyle bitiriyordu...
“ Hasan Dağı Arpalıktır
Eğer Saban sürerse...
Her Köylüden bir Tavuk
Eğer Köylü verirse
İyi gidiş bu gidiş
Eğer sonu gelirse...!”
BİR BAŞKADIR ORSEVLİ
GECELER...
Kurulduğu 1991 senesinden bu güne kadar Ordu’muzun Sosyal Kültür Sanat etkinliklerinde ve şehrimizin tanıtımındaki güzelliklere katkıda bulunduğuna inandığımız Ordu Sanat Evi ORSEV 16 Kasım da Atatürk Kültür Merkezi AKM deki geleneksel Şiir dinletisinde Sanatsever Ordu’luların bir kez daha beğenisini aldı..
Gecenin özel ve güzel sunucusu Ordu Lisesi İngilizce öğretmeni Yonca Kuralay’ın sevgili annesi Ordu Sanat Evi Orsev’in çalışkan başkanı yıllar önce Ordu Lisesinin Ordu’lu ilk İngilizce öğretmeni olan sevgili annesi Sevinç Özel’i şu sözlerle sahneye aldı:
“Güzel anıların insanı, üretken güler yüzlü ve sevgi dolu söylemi ve eylemi aynı olan Başkanımızı Gecenin açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum diyerek çağırdığında bu kez salonun alkışları Başkan Sevinç Özel içindi..
Başkan Özel her zamanki güler yüzlülüğü ile solondaki misafirlere özetle şöyle seslendi...
Sayın Bakanım, Valim Belediye Başkanım Çok değerli misafirlerimiz .
Orsev olarak 21 yıldan buyana Ordu ilimizin kültür ve sanat gündemini belirlemek ve farklı sanatsal etkinliklerle yaşadığımız toplumun gelişmesini ve sanat ile iç içe yaşayan bireylerin artmasını hedef etmekteyiz. Çünkü biliyoruz ki sanatla aklını ve yüreklerini zenginleştirmeyi alışkanlık edinmiş bir toplum sorunlarını en doğru ,barışçıl ve ilerlemeci bir yöntemle çözme alışkanlığı edinmiş bir toplumdur. Sanat evrenseldir.Barıştır güzelliktir...
Şiir gecemizde aramızda bulunan ve bizi son derece mutlu eden Sayın Bakanımız İdris Naim Şahin’e teşekkür ediyoruz. Değerli sanatseverler bu akşam şiirin büyülü dünyasında şöyle dolaşmak istedik.
Çünkü şiir hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Son söz olarak böyle bir gecede aramızda bulunan Sayın Bakanımıza , Kültür ve Sanatımıza ORSEV’ e destek veren Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e Belediye Başkanımız Seyit Toruna emeği geçen herkese bizleri yalnız bırakmayan Eski Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanımız Dr Hilmi Güler’e ve de sanatsever misafirlerimize gönülden teşekkür ediyor iyi geceler diliyorum..
Başkan Özel’in bu içten ve samimi konuşması sonrası Gecenin iz bırakan sunucusu Yonca Kuralay “ hiçbir tanıma sığdırılamayan Şiir insanlığın vazgeçilmesi olmuştur. Şiir duygunun ilham bırakmasıdır. Şiir Sevgi okyanusunda mavi yolculuğa çıkmaktır..Şiir Barışa hasret tüm insanlığın özgürlük türkülerini bestelemesidir .. Hepimizin dert ortağı Onlarsız da olmuyor O bir Psikolog diyerek Nagihan Akakrsu’yu ve Şiirlerini okumak üzere sırasıyla Eski Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın, Şair ve yazar Gökhan Akçiçek, Ordu Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Gürbüz, Ordu Valisi Orhan Düzgün, Orsev Danışma Kurulu üyesi Avukat Hatice Ergen, Sanatçı ve ödüllü oyun yazarı Ufuk Ersoy,Özel idare Genel Sekreteri Selami Aydın’ dan güzel şiirlerini dinledikten sonra Üstat Cengiz Dilaver’ in sazı eşliğinde Hülya Şahin’den üç güzel Türkü salondaki izleyicilere farklı güzellikler yaşattı...
Daha sonra yine sırasıyla Ordu Üniversitesinin Kurucu ilk Dekanı Profesör Dr Nurettin İsmail Çelebioğlu , Ordu Milletvekili İhsan Şener , Doktor Feraye Çakır, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof Dr Tarık Yarılgaç, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Doktor Temal Bulut, Orsev 2. Başkanı eğitimci ve Sanatçı Gülseren Köksal Yamak, Ordu Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı , emekli Edebiyat Öğretmeni Şair- yazar Gülten Engin ve son olarak Hemşerimiz Türkiye Cumhuriyetinin İçişler Bakanı İdris Naim Şahin Okudukları birbirinden güzel şiirlerle Orsev’in Geleneksel şiir gecesine bu kez daha farklı bir renk bir ivme kazandıran Orsev’in şiir dostları sanatsever Ordululardan içten alkış aldılar..
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Konuşma yaptığı ve Şiirini okuduğu sahneden ayrılırken Orsev’in Özel Sunucusu Yonca Kuralay sanata,şiire gönül veren gönül dostlarına şöyle sesleniyordu...
“Dinletimizde içinizdeki Şiiri bulmuş olduğunuzu umarak sizlere veda ediyor bir başka ORSEV etkinliğinde beraber olmak ümidiyle iyi geceler diliyoruz...”
ORSEV FARKI...
Yazının başında “Bir başkadır ORSEV’li geceler” diyerek başlamıştık ve yine aynı duygular içerisindeyiz . Ordu Sanat evi Orsev son şiir dinletisindeki sanata gönül veren destek veren çok özel yorumcuları ile bir kez daha kanıtlamıştır kendini...
Bu güven duygularına ulaşan ORSEV sanatın her dalında kendisini ispat etmiş saygın sanatın ve sanatçının yanında olan bir sivil toplum kuruluşudur ve Orsev’in farklılığı da buradan gelmektedir.
Orsev unutulmaz güzel bir şiir dinletisine daha Atatürk Kültür Merkezinde imzasını atmış büyük beğeni almıştır,,
Emeği geçer herkese teşekkürler.
Ve iyi ki varsın ORSEV.
EROL YÜREĞİNE SAĞLIK…
29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşunun 89.yıl kutlamalarında Türk Milletinin Atasına olan saygısının, sevgisinin Türk milletinin zaferlerinin sonucu ilan edilen Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında son yaşanan olaylarla 88 yıldır yasak olmayan Partilerin,kurum ve kuruluşların Çelenk sunma merasimi tören yönetmeliğinde alınan bir kararla bu sene kabus oldu..
Sonrası Anıtkabirde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında Atasına saygı duruşuna gitmek isteyen On binlerce Kadın Erkek çocuk vatandaş Polis barikatları ile karşılaştı. Atasına ulaşmak isteyen halkın üzerine Tazyikli su sıkıldı ,Biber gazı sıkıldı ve ne acıdır ki Anıtkabire gitmek isteyenler toplandıkları Ulus meydanında Atasının önünde coplandı itildi kakıldı...
Hiçte hak etmedikleri Bu kara sıkıntıyı vatandaşlar Polis barikatlarını aşarak geçtiler On binlerce vatandaş ellerinde Türk bayrağı ile Atasına, Anıtkabire gidebilmek için kararlı olunca da Polis barikatları insanların önünden çekildi sanki...
Cumhuriyet Bayramında Atatürk’ün anıtlarına Çelenk koyma krizi ile başlayan bu hareketin yankılarının krizi bütün Türkiye’de yaşanırken Belediyelerce gece düzenlenen Havai fişek gösterileri ve Vatandaşın katılımı ile yapılan Fener alayları 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Ordu’da muhteşemdi.
Alerji Rahatsızlığım dolayısı ile Bayram coşkularına katılamadım ama evimizin balkonlarına Türk Bayraklarımızı ve Atamızın büyük boy posterini her bayramda olduğu gibi gururla astım. Subay Dr. eşi olan Rahmetli annemden miras kalan bu alışkanlığımız halen gururla devam ediyor.
Bayram sonrası Çarşamba sabahı her zamanki gibi evden çıktım Kuğu Pastanesine günlük gazeteleri okumak için uğradığımda Vedat Kamber kardeşim “ Erol beni bu sabah yine ağlattı “ dedi Hayat Gazetesini ve diğer gazeteleri masamın üzerine koydu..
Hayat Gazetesinin üçüncü sayfasındaki köşesinde Sevgili Erol Kardeşimin “ Diyemedim anam Diyemedim” yazısını okurken Vedat Kamber’e sadece Hangi yazısı kötü ki diyebildim ..sözcükler gırtlağımda düğümlendi sanki.
Hastaydım ama Erol’la birlikte Cumhuriyet Bayramı akşamı Belediyenin organize ettiği Cumhuriyetin Fener alayı coşkusunu yaşamalıydım Erol’un yanında yürümeliydim diye kendi kendime söylendim.
Gazeteci Erol kardeşim yazısının bir yerinde çok eskilerde Mübadelede Selanik’ten gelen yaşlı anneannesinin annesine anlattığı anılarından söz ederek gece Televizyondaki Cumhuriyet Bayramı Haberlerini annesiyle birlikte izlerken söylediği “ Oğul biz zulüm gördük ama böylesi bir zulüm görmedik Yunan bile bunu bize yapamadı. “
Niye.. Ata vardı şimdi kim var söyle bana..sözlerinde ana oğul kucaklaşmışlar.
Seksen yaşındaki Ayten anne Türk bayrağı ile yürüyen insanlara Polisin biber gazı sıkıp coplamasını izlerken “anamın göz yaşlarının yağmur olduğunu” gördüğünü yazıyor oğul.. . Ayten ana “Oğlum Burası neresi oğul” dediğinde
“ Türkiye Cumhuriyeti diyemedim..Diyemedim anam . diyerek bitirmişsin yazını..
Annene sağlıklı uzun ömürler diliyor ellerinden öpüyorum Erol kardeşim.
Seni iyi tanırım ve senin ne kadar duygusal olduğunu Vatanını Ay Yıldızlı Şanlı Bayrağımızı ne kadar çok sevdiğini de biliyorum..
Erol sen gözyaşlarınla sabaha kadar da uyumamışsındır..
Vedat Kamber arkadaş “O” yazını okurken ağlamakta haklı ...
Eline , Ağzına yüreğine sağlık ..
ORDU’NUN FAHRİ DAYISI ..
Ankara Üniversitesinde görevli Araştırmacı yazar İbrahim Dizman’ın 1983 ten bu yana ’ Çeşitli gazetelerde yazıları, kitaplar ve söyleşileri var.
2009 Yılında Arkadaşı ağabeyi,Fahri Dayısı ile bir Kitap söyleşisi yapıyor ve Çelebinin hayatını ve anılarını “ Şehirde bir gökkuşağı” FAHRİ ÇELEBİ adlı kitabında bütünleştiriyor..
Dizman Rahmetli, Fahri Çelebi’nin bendeki “ Sevgili Tuncer Engin’e saygıyla” diyerek imzaladığı kitabının önsözünde Çelebiyi söyle anlatıyor...
“Bütün yaşamını bu kentin daha renkli daha yaşanabilir, başka bir deyişle daha “ Şehir” olmasına adamış bir insan”
İşte bu tanımlamaya katılmamak mümkün değil.
Fahri Çelebi Yaşamı boyunca Ordu’nun Sosyal ve kültüren etkinliklerinde görev almış aydın bir Ordu’lu olmanın gururu ile hareket etmiş, değerli saygın bir ağabeyimiz di...
Ağabeyimizdi diyorum çünkü Çelebi’yi 18 Ekim 2012 Perşembe gecesi ani bir kalp krizi sonrası yoğun bakıma alındı. Çelebi acil Kalp ameliyatı sonrası tekrar yoğun bakıma alındı 79 Yıllık kalbi dayanamadı. Hakkın Rahmetine kavuştu...
Eskilerde Belediye Başkan yardımcılığı da yapmış olan Fahri Çelebi’ye Belediye Önünde yapılan tören sonrası sevenlerinin omuzlarında Orta Camiye getirildi..
Cumartesi günü Orta Camide kılınan Öğlen namazı sonrası Çelebi’yi aile kabristanlığında sonsuzluğa yolcu ettik.
Mekanı cennet olsun, sevenlerinin dostlarının ailesinin başı sağ olsun
Altmışdört yıllık yaşamımın 45 yılında Fahri Çelebi ağabeyimizle, Fahri Dayımızla güzel anılarımız oldu. Ordu Yardım Sevenler Derneğinde,Bazı Sivil Toplum Kuruluşlarında , Ordu Sivil Toplum Örgütleri ,Cumhuriyetin 75. Yılı kutlama Platformunda,Ordu Sanat Evi Orsev’de ve iki dönem Belediye Meclis Üyeliğinde , komisyonlarında beraberliğimiz ağbi kardeş dayanışmalarımız , birlikte çalışmalarımız oldu .
Beyefendi kişiliği ile kendisini toplumda sevdirmiş dostlarına ve arkadaşlarına efendi kişiliği ile yaklaşan bir dost bir ağabeydi Fahri Dayı...
20 Ekim 2012 Cumartesi günü Aile kabristanlığında sevenleri ve okunan dualarla O’nu toprağa verirken Dedesinin mezarının başında Küçük Torun Fahri Çelebi’nin minik ellerini açmış gözyaşları içinde dedesine son görevini yapması daha da duygusal bin andı...
Acımız büyük...
İyi dost,Güzel insan..
Allahın rahmeti üzerine olsun
T.C BAŞBAKANLIK
BASIN YAYIN VE ENFORMASYON
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
SARI BASIN KARTI
Bağlı bulunduğu Basın kurumunda sahibi veya çalışanı gazetecinin Basın kanunundaki uyulması gereken yasal verileri yerine getirdiğinde ve de Valiliğin yasal belgelerini onayladığında , müracaat formlarındaki koşullar yerine getirildiğinde gazeteci Sarı Basın Kartını alır.
T.C Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce tanzim edilen Sarı Basın Kartı Emniyet Müdürlüğünce Gazeteciye tanzim edilen bir tutanakla teslim edilir.
Sarı Basın Kartını yasal koşullar içerisinde 20 sene taşıyan Gazeteciye beyanname ile müracaatında bu defa Sürekli Sarı Basın Kartı eski adıyla ( Basın Şeref Kartı) T.C Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce tanzim edilip gönderilir.
Ordu da şu anda 49 adet Sarı Basın Kartı ile Uğur Gürsoy ,Atila Şimşek Tuncer Engin, Erol Karaer Fatsa’da Feridun Altuntaş, Yavuz Eser olmak üzere 6 adet de Sürekli Sarın Basın kartlı Gazeteci var.
T.C Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce verilen bu çok özel Basın kartlarında T.C Nüfus Cüzdanı Kimlik No ,Vergi Kimlik No başta olmak üzere Nüfus Cüzdanında yazılı bütün kimlik bilgileri mevcuttur.
T.C özel soğuk damgalıdır. Özel Hologramlıdır
Sarı Basın Kartları aynı zamanda Nüfus Cüzdanı kimliği özelliği taşır Sarı Basın Kartlarının bu geçerliliği bir Genelgeyle Kurum ve kuruluşlara bildirilmiştir.
Sarı Basın Kart sahiplerine ayrıca Vizesiz Seyahat hakkı tanınan Özel Gri Pasaport verilmektedir.
İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?
Bazı Kurumlarda Özellikle Bankalarda Kimlik istendiğinde ve Sarı Basın Kartınızı memura verdiğinizde Kartın bir önüne bir arkasına bir garip bakıyor Nüfus kağıdınız veya Sürücü belgeniz , ehliyetiniz var mı diye soruyor.
Yoksa işleminizi yapmıyor.
Nüfus cüzdanı için bir diyeceğimiz yok da. Sürücü Belgesinin geçerli olduğu bir ortamda Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün verdiği Sarı Basın Kartının geçerli olmaması gerçekten kara mizah...
SAHTE SÜRÜCÜ BELGELERİ TOPLATILDI..!
Geçtiğimiz sene içerisinden bir örnek vermek istiyorum. Ordu’da bir sürücü kursunun verdiği 120 Sürücü Belgesinin sahte olduğu gerekçesiyle o dönemde sürücü kursunun verdiği belgelerin sahiplerinin adreslerine tebligat yapılarak sürücü belgeleri ehliyetleri Emniyet Müdürlüğünce toplatıldı 120 kişinin Sürücü kursu belgesi sahte olduğu gerekçesiyle Emniyet Müdürlüğünce iptal edildi...Belge sahipleri Ağır Ceza mahkemesine verildi...
Bu sadece bizim bildiğimiz, tespit ettiğimiz gazetemizde yayınladığımız bir sürücü belgesi sahteciliği...
Böyle sahte bir belgeyle kurumda veya bankada işleminiz yapılabiliyor. T.C. Başbakanlığın verdiği Sarı Basın Kartını bir Kurumun veya bir Bankanın memuru tanımıyor.Başbakanlığın Genelgesinden ise haberi yor..!
Ordu Gazeteciler Cemiyet Başkanının bir kurumda karşılaştığı böyle bir olayın detaylarını burada yazmak istemiyorum. Genelgeyi buldurunca haklılığını ispat etmek durumunda kalıyor..Kurumun Genelgeden haberleri de ancak bu şekilde oluyor...
VALİMİZDEN RİCAMIZ VAR...
Sarı Basın Kartı elimizde Memurun önünde gereksiz ,lüzumsuz ve tatsız konuşmalarla tekrar tekrar karşılaşılmamamız için Ordu’da Basınımıza duyarlı Sayın Valimiz Orhan Düzgün’den bir ricamız var.
Taşıdığımız Sarı Basın Kartlarının kimlik geçerli genelgesinin Kamu Kurum ve Kuruluşlara ,Bankalara gönderilerek tekrar hatırlatılmasını istiyoruz.
YÜREKLİ BİR GAZETECİ
5 Mart 2012 tarihinde AK Parti il binasındaki Kadınlar kolu kongresinde Türk bayrağının üzerine oturma haberi ile başlayan daha sonra Sözcü gazetesine “Skorski Külliyeye indi” haberi ile de birinci sayfada yerini alan , Türkiye’de Gündeme oturan haberiyle dikkat çeken Ordu’lu bayan gazeteciye İçişleri Bakanının korumaları tarafından defalarca kötü muamele yapılınca, haber yapması engellenince Akyürek’li bir gazeteci meslektaşının tarifi ile”1.60 boyunda,sırtında çantası ve omzunda fotoğraf makinesiyle ile mesleğini icra eden” genç bayan gazeteciye sahip çıktı destek verdi...Gazeteci Türkmen’e son kötü muamele ise İçişleri Bakanı hemşerimiz İdris Naim Şahin’in Ordu Üniversitesinin akademik yılı açılış konuşmasında gelmiş...
Gazetecilik görevini yapmak için Üniversitenin salonunda bulunan gazeteci Ayşen Türkmen basın mensuplarının arasında olmamasına karşın en arka sıralarda öğrencilerin arasında otururken bile İçişleri Bakanının korumaları aldıkları talimat üzerine Gazeteci Ayşen Türkmen’i solonda bulmuşlar yine tartaklamışlar. Bayan gazeteciyi yine salondan çıkarmaya çalışmışlar.
Gazeteci Erol Karaer’in “Bunlar Kimin Muhabiri” yazısında Bayan muhabir Türkmen’in “ canıma tak etti tacize uğruyorum itiliyor kakılıyorum böyle devam ederse İçişleri Bakanının korumalarına Biber gazı sıkacağım diyor ve ekliyor Beni bir daha sözlü ve bedensel taciz ederseniz ,haber alma özgürlüğümü kısıtlamaya yönelik tutum içinde olursanız çantamdaki biber gazını sıkmak durumunda kalacağım” dediğini köşesinde yazdı... Gazeteci kovalaması bu duruma geldiyse her an vahim bir durum ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Gazeteci Ayşen Türkmen’e Bakanın her Orduya gelişinde korumalarınca yapılan bu kötü davranışa Gazeteciler derneklerinin sahip çıkması gerekirken Yürekli bir Gazeteci arkadaşı Metin Akyürek sahip çıkıyor ve sosyal medyada Bakan İdris Naim Şahin’e ve korumalarına “ “Utanmalısınız”..!”diye biten bir yazı yazıyor.
Gazeteci Türkmen’in kendi ifadesiyle Ordu’da Bakanın bulunduğu yerlerde korumalarınca tekrar tekrar tacize uğraması itilip kakılmasına karşın Gazeteciler Derneklerinin Bayan gazeteciye neden sahip çıkmadıklarını ise halen anlamış da değilim...
Böyle bir olayda Bayan gazetecinin ifade ettiği gibi çantasındaki “Biber gazını “ Bakanın korumalara karşı kullanmak zorunda kalırsa olaylar ne hale gelir..
Düşünebiliyor musunuz.?
1984 / ORDUSPOR -3 GALATASARAY 0
2012 / ORDUSPOR 2 -GALATASARAY 0
Karadeniz 52 gazetesinin arşivinden
31 Mart 1984 günlerden Cumartesi , Şehirde büyük bir coşku ve her yerde asılmış Mor Beyaz bayraklar var...
Ordu 19 Eylül stadyumunda saat 14.30 da oynanacak Orduspor Galatasaray maçını büyük bir heyecanla bekliyoruz.. Maç saatinde açık kapalı kale arkası portatif tribünler tıklım tıklım dolu.
Genç Gazeteci Erol Karaer her zamanki gibi sahada yerini almış bu önemli maçın fotoğraflarını çekecek.
Karadeniz 52 Gazetesinden Kemal Çeküç ,Necdet Uzun,Cemil Ciğerim,Ahmet Gürpınar la tam kadro hazırlar..
Maçın kadroları şöyle:
Galatasaray :
Kaleci Eser ,Raşit A.Ceylan Ali Fatih (TERİM), Metin Adnan, Seydiç,Cüneyt Hoçiç, A.Keloğlu..
Teknik Direktör İVİÇ
Orduspor
Kaleci İbrahim, Uğur Salih,Selim Turgay Şükrü, Turgut Üstün,Bedri, Yücel Güven ..
Teknik Direktör: Necip Cemal GÖKALP
Hakemler : İbrahim Acar,Mehmet Alyavant,Hakkı Keskin...
KEMAL ÇEKÜÇ YAZIYOR
Orduspor Cumartesi günü Galatasaray’ı ikinci yarıda attığı üç golle sahadan sildi.
Ligde bir türlü yenemediği Galatasaray karşısında farklı bir galibiyet alan Orduspor böylelikle haftayı Karlı kapadı.
Maça Orduspor’un vuruşu ile başlandı.7. dakikada Şükrünün ceza alanı dışından çıkardığı nefis şutta top kaleci Eserden döndü.
18.dakikada Bedrinin vuruşunda top Eser’de kaldı. 28.dakikada Turgut ceza alanı içine girerken yere indirildi.Hakem devam dedi..
43. dakikada Raşit’in kafa şutundan top üst direkten döndü..
44. dakikada Güven gole giderken Ahmet Ceylan topla elle oynadı Hakem bu pozisyona da seyirci kaldı.Yüzde yüz penaltıyı vermedi..
İKİNCİ YARI.
İkinci yarıya Orduspor fırtına gibi girdi.49.dakikada Üstün’ün ceza atışından gönderdiği top Eser’den döndü. Yetişen Güven Ordusporun ilk golünü attı.
55. dakikada Seydiç yerini K.Mustafaya bıraktı. 58. dakikada Orduspor’un ikinci golü geldi. Şükrünün gönderdiği topla Bedri buluştu yakın mesafeden topu ağlara taktı..2-0
63. dakikada bu kez Yücel nefis bir şekilde indi. Soldan ceza alanına doğru yaklaştı uzaktan inişi gibi nefis bir şut çıkardı. Top Galatasaray ağlarına takıldı.3-0..
65. dakikada Turgut yerini Sinan’a 80. dakikada da Üstün yerini Metin’e bıraktı. Ve maçta 3-0 sona erdi...
2 NİSAN 1984 GÜN 2043 SAYILI
KARADENİZ 52 GAZETEMİZİN
1. SAYFASINDAN..
BAŞKAN ÇEBİ “DERS VERDİK”
Orduspor Kulüp Başkanı Mustafa Yılmaz Çebi “Orduspor büyüklüğünü sahada gösterdi ve ona küme düşecek gözüyle bakanlara ders verdi” dedi..
Galatasaray’ı 3-0 net bir skorla yenen Orduspor futbolcularına kümede kalma pirimi olarak 500’er bin lira pirim dağıtılacak...
Galatasaray teknik direktörü İviç soyunma odasında “ Bu sezonun en kötü oyununu oynadık.Bu neticeye göre mazeret ileri sürmemiz imkansız.Bir tek mazeret söyleyebilirsek bu sahaya adapte olamadık”
Orduspor Teknik Direktörü Necip Cemal Gökalp “ Galatasaray maçına çok iyi hazırlandık.Trabzon maçında düştüğümüz hatalara düşmemek üzere bir plan yaptık. İkinci yarıda herkesin gördüğü gibi fırtına gibi bir Orduspor her hattı ile çökerttiği Galatasaray’a daha fark atacak güçteydi. Yaptığımız plan bundan sonraki maçlarda da görülecektir..
“14 Dakikalık Galatasaray”
Necdet Uzun
Cuma günü bir terslik vardı. Maç girişinde başlayan terslik sahada da devam etti...
Ne yalan söyleyeyim, maç öncesi toto tahmincisinin bile beraberliği duygusal verdiği kanısı hakimdi.
Beraberliğe razıydık ... Ta ki Galatasaray sahaya çıkıncaya dek... Sonra ilk yarıda verilmeyen bir penaltı vardı. Hakem maçı çığırından çıkaracaktı. Ve daha sonra goller geldi ardı ardına.. Bu gollere ne Galatasaray nede hakemin diyeceği bir şey yoktu. Büyük Galatasaray 14 dakikada çöktü.
İviç soyunma odasında “ Ordusporun hırsı çok hoşuma gitti dedi.. Necip Cemal Gökalp ile Teknik Direktör odasında “hesaplarımız tuttu” şeklinde konuştu...
Sahada gerçekten bir başka Orduspor vardı ve Galatasaray’ı 3 golle çökertti.. İnşallah bundan sonraki maçlarımızda da aynı sevinci yaşar “şom ağızların” ağzını kapatırız...
* * * * *
Fala Baktık
Cemil CİĞERİM
Orduspor İstanbul’un üç büyüklerinin falına bakmaya devam etti.
Birinci fal : Orduspor-1 Fenerbahçe -0
İkinci Fal : Orduspor 2 Beşiktaş 0
Ve Cumartesi günü bakılan üçüncü fal
Orduspor 3 Galatasaray 0
Kurulduğu günden bu yana yenemediği Galatasaray’ı Cumartesi günü abandone eden Orduspor Galatasaray’ı tek kelime ile sahadan sildi.
Bu silme harekatına orta hakem İbrahim Acar tuz biber ekti. 44. dakikada Güven gole giderken Ahmet Ceylan eliyle topun yönünü değiştirdi.Yüzde yüz penaltıyı Acar nedense görmemezlikten geldi.Bu hareketi ile de yönetimine gölge düşürdü.
Galatasaray ise neye uğradığını şaşırdı. Yediği ilk golle şoke oldu. Bu şokenin ardından da diğer goller ardı aradına geldi. Son olarak Orduspor Galatasaray’ın falına iyi baktı.
Hem de tam baktı...
· * * * *
Oyun Vasat Sonuç Güzel
Ahmet GÜRPINAR
“ Biri büyük öteki küçük takım” ... Öyle diyordu dış basın ve ilave ediyorlardı “sıkletleri ne olur” sa olsun her iki takım için de BÜYÜK bir maç..”
Oysa ilk yarıda oyun hiçte büyük değildi.. Tabiri caizse Dağ Fare doğurmuştu bu yarıda. Galatasaray daha ilk dakikalarda beraberliğe razı görünür futbolu, Orduspor ise galibiyet için ortaya koyduğu şuursuz baskısı futbol adına can sıkıcıydı.
İkinci yarıda Orduspor rakibine oranla daha başarılı idi . İlk yarıda sanki rakibini yoklamış, sınamış tanımıştı. Zayıf yönlerini keşfetmiş boşluklarını ve gol yollarını önceden belirlemişti. Zira bu yarıda bambaşka bir Orduspor gördük. Öyle ki 14 dakikada 3 gol atabilecek kadar...
50. dakikada Güven,59. dakikada Bedri ve 64. dakikada Yücel şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray’a sanki “ Biz sizden daha büyüğüz” diye haykırıyorlardı...
Genelde Orduspor’la Galatasaray’ın ortaya koydukları futbol vasatın üstüne çıkmadı “ Oyun değil,sonuç önemli “ diyen otoriterlere bir kez daha hak veriyor Mor Beyazlıları kutluyoruz...
2 NİSAN 1984 Pazartesi
* * * * *
Dip Not :
Orduspor un gerçek taraftarlarından Engin Eribol’la bir sohbetimizde Tuncer Ağabi Galatasaray’ı 3-0 yendiğimiz maçın son uzatma dakikalarında 4. gol için ataklarımız devam ediyorken Fatih Terim Hakeme şöyle sesleniyordu..
“Hocam maçı bitir artık rezil olduk ”Terim’in bu sözlerini tel örgülerin arkasında kulağımla duydum....
ANEMON’DA DELİKTAŞ
NOSTALJİSİ
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ ın geçtiğimiz günlerdeki Programlı Ordu Ziyaretine Helikopter ile geldi. Bakan Günayı getiren helikopteri protokol Durugöl’de beklerken Pilot helikopteri 19 Eylül futbol sahasına indirmiş.Vali ve protokol birkaç dakika sonra 19 Eylül’e gelince program gereği birlikte Bakanın istirahat edeceği Anemon otele gidilmiş.
Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşekle birlikte bizde
Anemon Otele gittik. Bakan Ertuğrul Günay Vali Orhan Düzgün Belediye Başkanı Seyit Torun ,Jandarma alay komutanı Emniyet Müdürü ve diğer protokol mensupları ile Otelin alt katında havuz başında Keçiköy tarafındaki güzelim koyun deniz ve yeşil manzarasını seyrediyordu ve Havuzun dışındaki bir yere bakıyordu Günay. Atilla arkadaşımla Bakan Günay’a yaklaştık bizi görünce kucaklaştık hoş geldiniz dedik.
Deliktaşın üzerinde Günay’la İsmetpaşa Ortaokulu öğrenciliğimiz de yazın yüzmeye gittiğimiz midye çıkartıp kayalıkların üzerinde tekene de pişirdiğimiz midyeli yaz günlerin sohbetini yaparken Günay’la kayalığın kenarında zamanın gençlerinin cesaret taşı Deliktaş ı göstererek nefes alıp denizin altından kayanın içerisinden nasıl geçtiğimizi birbirimize anlattık elli sene öncesinin nostaljisini bu kez havuzun üzerinden konuştuk.
Bakan Günay “Tuncer sen buranın tamamından bir solukta geçiyordun” dedi... ” İyi ki Deliktaşı Otelin yapımını üstlenen Tahir Odabaş ağabi bu güzelliği yüzme havuzun betonundan kurtarmış diye de kendi kendime söylendim.
Hava kararırken Otelin yemek salonuna geçtik Şef garsonlar servisi açarken Pancar Çorbası alır mısınız diye sordu Kültür ve Turizm Bakanı Günay’a sorunca Günay’da Şef Garsona gülerek Pancar Çorbası yapmasını biliyor musunuz dedi... Şef tabii efendim diyerek siparişleri aldı.
İki yanımda oturan Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen Bakan baş danışmanı Ahmet Varol ile Gazeteci Atilla Şimşek’de Pancar çorbası siparişlerini verdiler. Ben başıma geleceği bildiğimden Mercimek çorbasında ısrar ettim...!
Günay Yöresinin ünlü Pancar çorbasından bir kaşık aldı..Porselen çorba tasında pancar dahil bir şeyler aradı kaşığı servis tabağına bıraktı. Bunun kuru fasulyesi nerde diye şaka yollu takıldı.
Pancar çorbasını beğenmediği belliydi. Yanımda Gazeteci Atilla Şimşek’ ve Erkan Gülderen’de aynı duygularla söylenmeye başladılar Pancar çorbalarını bıraktılar...
Servisin ve diğer yiyeceklerin güzel olduğu bu ünlü mekanda Ordu’da ilk defa bir otel restoranda içme suyunun özel cam şişelerden servis edildiğini pet şişelerin masalarda olmadığını gördüm.
Bence birilerinin Bu ünlü Oteller zincirinin şef aşçısına Karadeniz’in olmazsa olmazı Pancar Çorbasının tarifini vermeli diye düşünüyorum.
MASADAKİ ON MİLYON DOLARLIK
TURİZM YATIRIMCISI
Akşam Yemeği sonrası masada çayların içildiği zaman diliminde Vali Orhan Düzgün’ün Yurt dışında uzun yıllar Rusya!da sanayicilik yapan Ordu’lu bir vatandaşın Ordu’da Çambaşı yaylasında Büyük kapsamlı bir Turistik tatil köyü yapma projesinin olduğunu söylemesi üzerine Bakan Günay özel olarak ilgilendiği sanayici ve turizm yatırımcısını yakından tanımak istedi masasına yanına çağırdı.
Masanın alt köşesindeki Sargun Gündüz isimli Yatırımcı vatandaş Günay’ın yanına getirilen bir sandalyeye oturdu Vali Düzgün önceden tanıdığı Turizm yatırımcısını tanıttı Rusya’da sanayicilik yapan vatandaşımızın Ordu’da Çambaşın’da Gabalak mevkiindeki göletin üst kısmında Kayak merkezinin yanındaki 150 dönümlük arazide 49 yıllığına kiralayarak yapmayı planladığı Turizm Tatil Köyü projesinden bahsetti.
Yatırımcı Sargün Gündüz düşünülen yerde 100 adet villa Büyük 5 yıldızlı bir otel ve Yüzme havuzu spor kompleksi yapmayı düşündüklerini Bakan Günay’a anlattı.
Bakan Günay yatırımcı gündüz’e Finans problemini sordu Gündüz kredi kullanmayacağız paramız hazır,finans problemimiz yok 10 milyon dolarlık bir yatırım planı düşünüyoruz dedi..
Bunun üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Vali Dazgün’e düşünülen arazinin Konumu sordu Vali Düzgün 600 dönümlük Orman arazisinin 150 dönümüne talip olduklarını söyleyince Bakan Günay iki elini havaya kaldırdı ...! Orman Bakanlığından izin almak çok zor dedi.
Vali Orhan Düzgün’e Turizm yatırımcısına yardımcı olmalarını konusunda talimat verdi konuyla kendisinin de ilgileneceğini söyledi..
Ordu Valimiz Orhan Düzgün’ün özellikle deniz ve yayla Turizmi şehri olma yolunda çalışmalarını biliyoruz. Çambaşı yaylasına 11 Milyon Dolarlık bir Turizm yatırımı yapmayı planlayan hemşerimiz Sargün Gürbüz’e yardımcı olmalıyız
diye düşünüyorum.
Turizm yatırımını Akdeniz’de Egede düşünmediği için...
Turizm yatırımını Ordu’da memleketinde düşündüğü için...
TAŞBAŞININ TAŞLI YOLLARI
Sıtkı Can caddesi Taşbaşı mahallesi Ordu’nun en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Bu mahalle üzerinde bulunan Kültür Bakanlığınca tescili yapılmış eski Ordu evlerinin günümüzde ayakta kalanlarının bazıları Ev sahiplerinin müracaatları dahilinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Ordu Kültür ve Turizm Müdürlüğünce Bakanlığın oluru dahilinde eski tarihi Ordu evlerin Çatı ve dış cephe restorasyonları aslına uygun olarak yaptırılıyor. Çatıları ve dış cepheleri uygun bir şekilde yapılan bu evlerin ortaya çıkan güzel görünümleri Sıtkı Can caddesine toplu olarak farklı bir güzellik getiriyor.
Ordu’daki eski tarihi evler güzelliğinin çok özel bir örneğini de Saray Mahallesindeki Hacılar yokuşunun üst kısmındaki Ömer Furtun ve Harun Furtun’ ların dedelerinden kalma 130 yıllık taş evlerindeki restorasyonlarında görmeniz mümkün .
Ordu eski Belediye Başkanı Süleyman Felek’in tarihi bahçeli evinin de bulunduğu bölgeyi gezenler bu Tarih kokan Ordu evlerin özel fotoğraflarını çekmeden ayrılamıyorlar. Harun Furtun’un dedesinden kalma tarihi binada yaptırdığı restorasyon sonrası açtığı Süreyya Çocuk Sarayı özel kreşi olarak tanzim ettiği bu eski güzelliği görmek ve yaşamak isteyenlere tavsiye ederim...
Kültür ve Turizm Bakanı Hemşerimiz Ertuğrul Günay’ın Ordu programında özel ziyaret ettiği bu tarihi Taş ağırlıklı Furtun konaklarında Ordu Milletvekili !Fatih Han Ünal, Ordu Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen ile incelemelerde bulundu. Bakan Günay restorasyonu tamamlanmış bu eski konakta okul öncesi eğitim alan Süreyya Çocuk kreşi ile ilgilendi onların minik masalarına oturdu sohbet etti hatıra fotoğrafı çektirdi.Ev sahipleri Furtun’ların kahvesini içti tarihi konak ile ilgili bilgiler aldı.
MAHALLELİ ŞİKAYETÇİ
Sıtkı Can caddesi üzerinde restorasyon çalışmaları devam eden eski tarihi Ordu evlerinin çoğunluğunun bulunduğu Taşbaşı mahallesi ve Eski kilise yolu üzerinde bulunan Menekşe sokaktaki dört aydır devam eden doğal gaz ,yol çalışmaları ve dolmuş güzergahının değişmesi yağmur çamur ile yapılan kazılar mahalleliyi canından bıktırdı.
Taşbaşı mahallesi Sıtkı Can Caddesi üzerine gelişi güzel döşenen siyah bazalt taşlardan bu yolu kullanmak durumunda olan Taşbaşılı mahalleli vatandaşlar şikayetçi.
Geçtiğimiz günlerde Taşbaşı mahallesi muhtarı ve Türkiye Muhtarlar federasyonu başkanı Hüseyin Akdeniz’le i şimdilik trafiğe kapalı yolun üzerinde inceleme yaparken rastlaştık. Yola döşenen standardı olmayan taşlardan yolda yürümek zorunda kalan bayan mahalleli muhtar Hüseyin Akdeniz’i soru yağmuruna tuttular sitem ettiler...
Cadde üzerinde yürüyememekten ve yolun düzgün olmamasından dert yandılar. Okullar açıldı bu yolun bir an önce ve sağlıklı bir şekilde bitirilmesi için muhtara dert yandılar..
Muhtar Hüseyin’de gelişigüzel döşenen taşlardan şikayetçi. Taşı döşeyen ekibin gönderildiğini yolun Ünye’den gelecek başka bir ekip tarafından yeniden döşeneceğinin müjdesini verdiyse de özellikle yolda yürüyen mahalleli şikayetçiydi...
Taşbaşı’nın Taşlı yollarının yapımı layığı ile tamamlandığında yol üzerindeki ve Menekşe sokaktaki tarihi Ordu evlerinin restorasyonları bittiğinde mahalle daha güzel görünüme kavuşacak.
Şimdilik umudumuz beklentimiz bu..
Taşbaşı mahallesinin Tarihi Ordu evlerinin bir kısmını da böylece Ordu Turizmi adına eski görünümü ile korumuş olacağız.
Sıtkı Can Caddesi başlangıcında adeta perili konak görümündeki Eski Tarihi Vali Konağına gelince Özel İdare’nin zamanında sattığı ve şu anda insanın yaşamadığı sadece gece ziyaretçilerinin Perili konağının.!
Son durumu ise içler acısı...
DOĞALGAZLI
OLMAK YADA OLAMAMAK...!
Sonbahar mevsimindeyiz Önümüz Kış . Soba, kalorifer yakacaklar şimdiden odun kabuk kömür ihtiyaçlarını temin etmenin yollarını arasınlar imkanı olanlar kışlık yakacak stoklarını yapsınlar.
Bu arada mahallelerine evlerine doğalgaz alabilenler ise şanslı, onlar kömüre karşı daha uygun ısınacaklar ayrıca evlerinde tüpgaz derdi olmayacak doğalgazlı evlerinin bacalarından komşularını kıskandıracak beyaz dumanlar çıkacak çevrelerini pis kokulu kömür dumanı ile rahatsız etmeyecekler.
En önemlisi o bölgede çevre kirliliği, hava kirliliği yapmayacaklar o bölgedeki kaloriferlerinde kömürle ısınan insanlar ise havaya karışan pis kömür dumanını ciğerlerine soluduklarında kömür dumanı ile uzun vadede yavaş yavaş zehri tadacaklar .
Sonuçta Evlerine doğalgaz alabilenler bu kışında şanslılar hem doğalgaz sıcaklığında uygun fiyata ısınacaklar hem de kömürün pisliğinden,pis dumanından kurtulacaklar.
Eski enerji ve tabii kaynaklar Bakanı hemşerimiz Dr. M.Hilmi Güler’in özel çabaları olmasaydı Ordu’lular Doğalgazın beyaz dumanını biraz zor görürlerdi diye de kendi kendime düşünüyorum.
Ordu’da Doğalgaz alt yapısı olan programa alınan şanslı mahallelerin dışında birde özel doğalgaz hattı çekilen özel torpilli apartmanlar var ki onlarda iki defa şanslılar. Vatandaşın gözlemlediği Bu şanslı apartmanların ikisi trafiğe kapalı Sırrıpaşa caddesi üzerinde bulunuyor.. Düz mahallede onlarında haklı oldukları şey ise apartmanlarının arkasında önünde ki binalara çekilen doğal gaz hattının azizliğine uğramaları. Ordu’da bir çok yerleşim yerinde uygulanan bu kayırmacı garip gaz dağılımının kendi apartmanlarına gelmemesi üzerine hatırlı Apartman sahipleri vatandaşlar ellerinde gaz dağıtım krokileri ile randevu alarak Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün makamına gidiyorlar ve Sırrıpaşa caddesinde etrafına döşenen ve kendi apartmanlarına bir türlü gelemeyen Doğalgaz mağduriyetlerini Vali Orhan Düzgün’e anlatıyorlar . Vali Düzgün Gaz şirketinin ilgilileri ile görüşüyor. Mağdur aynı zamanda şanslı gazzedeler daha sonra Vilayette Gaz dağıtım şirket temsilcilerinin de bulunduğu bir Muhtarlar toplantısında yine Doğal Gaz hattı ile ilgili mağduriyet ve şikayetlerini anlatıyorlar...
Görüşmeler sonucunda Doğalgaz yetkilileri Sırrıpaşa daki apartman sahiplerinin isteklerine onay veriyorlar ve bir Pazar günü özel bir operasyonla OBKT nin önündeki ara sokaktan özel bir hatla Benetton’un önünden geçip Sırrıpaşa caddesindeki şanslı iki apartmana özel doğalgaz boru hattı çekiyorlar.
Bu özel iki apartmanın yaşayanları da bu kışı modern enerji kaynağı Doğalgazla ısınarak geçirecekler onlarında bacalarından beyaz dumanlar çıkacak, kömür derdinden kömür pisliğinden en önemlisi Tüpgaz derdinden kurtulacaklar.
Bu insanların gözü önünde gelişen Sırrıpaşa caddesinde ki çok özel doğalgaz hattı operasyonlarından sadece bir tanesi daha...
Bazı mahallelerde ise on onbeş metre arayla yürüyen ve de yürümeyen doğalgaz boru hatlarının talihli ve talihsiz apartmanlarını gördükçe hat çekilmeyen apartmanların gaz derdine kim çare olacak diye düşünüyor insan..
Bu nasıl doğalgaz hattı planlamasıdır ki, bir noktaya kadar getiriliyor. Ondan sonra hattın ilerlemesi yapılmıyor. Yapılmayınca da bir apartman sonraki vatandaşlar bu hizmetten yararlanma şansı bulamıyorlar. Bir de bu apartmandaki vatandaşların gücü de yok ki, özel hat çektirsinler kapılarına kadar, Sırrıpaşa caddesindeki bazı özel apartmanların şansına erişsinler.
Duyarlı valimiz Sayın Orhan Düzgün’e bunun nasıl olduğunu anlatabilecekler mi..?
Doğalgazlı olmak yada olamamak...
İşte bütün mesele bu...!
ÇALIK'TAN FERMAN
Tedaş Elektrik kurumu Özelleştirildikten ve Ordu’da Çalış Yedaş Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş olarak hizmet vermeğe başladıktan sonra evlerimizde ve işyerlerimizde elektrik düğmesine bastığınızda yine aynı elektrik enerjisinden istifade etmeğe başladık, peşinden bu yeni kurumun bir dizi uygulaması yıllarca elektrik kullanan ,kullandığı enerjinin parasını ödeyen yasal abonelerini de rahatsız etmeğe başladı.
Özelleştirme böyle oluyormuş dedirtti...!
Vatandaş zaman oldu evine geldiğinde yıllarca kullandığı saatini akıllı saatle..! değiştirilmiş olduğunu gördü. Bu zorunlu yeni saatinin yanında bırakılmış bir değişim tutanağı buldu. Derdini kime yanacak şaşırdı ..! Yeni saatin ücretini de aboneden elektrik makbuzuna ilave ettiler sakin sakin aldılar..
Vatandaşın parasını ödediği eski saatinin akıbeti de belli olmadı.Binlerce saat buhar oldu sanki..! Vatandaşın elektrik panosundan sökülen saatlerinin Melet çöplüğüne atılmadığı da kesin!
Sahi..vatandaşın evlerinden sökülen binlerce eski saatleri ne oldu..?
Buhar kazanında mı kaynadı..!
Durdu durdu şimdide başka yeni bir uygulamaya geçen Çalık Yedaş Abonesine gönderdiği yeni bir fermanla Binada bulunan ve yıllardır kullanılan ve kullanım ücretini muntazam tahsil ettiği binaların yasal döşenmiş kontrol edilmiş elektriği bağlanmış elektrik saati ve tesisatının bu kez yetersizliği nedeniyle 15 gün içinde binanın alt katındaki bir panoda toplanmasını bir tadilat yapılmasını tebligat fermanı ile istemektedir.
Belki de bir ihtimal saat okuyucusuna kolaylık olsun merdiven çıkmasın binanın olabilecek elektrik arızası bir panoda kontrol edilsin tadilatıdır sanırım ..! Bütün elektrik saatleri bina girişindeki panoda olacak.. Zeminde aynı panoda okunacakmış..
Matbu bastırılan ve yüzlerce apartmanlara gönderilen Çalık Yedaş fermanında hani derler ya “Aba altından sopa gösteriyor” misali ferman yazının son bölümü şöyle ..
PANOYA KAÇAK MUAMELESİ..!
“ Elektrik tesisatındaki noksanlık ve yetersizliklerin yazımız tebligatından itibaren 15 gün içerisinde giderilmemesi halinde binanızın elektriği kesilecektir sayaç üzerindeki endeks kaçak kullanım olarak değerlendirilecektir. Elektrik kesilmesi ve kaçak kullanımdan dolayı uğranılacak zararlardan il koordinatörlüğümüzün sorumlu olmayacağı, , aksine konu hakkında hukuki ve cezai sorumlulukların tamamıyla bina elektrik tesisatını kullanan abone sahiplerine ait olacağı bilinmelidir.
Bilgilerinizi ve verilen süre içerisinde belirtilen tadilatın yapılması hususunda gereğini rica ederiz”...
Üç beş ay önce apartmanlarda eski saatleri yeni akıllı saatle değiştiren ve taktığı saatinin parasını taksitle tahsil eden Çalık Yedaş “Dede Korkut Hikayesi Deli Dumrul masalı” yeni uygulamasında Apartman sakinlerine bir iyilik yapsa da bu kez taktığı akıllı saatleri binanın alt zemin katına indirtip parasını yine taksitle tahsilatını yapsa Abonesine kolaylık olsa diye insanın aklından geçmiyor değil.....!
Laf aramızda 15 gün süre verilen altı katlı bir binanın Elektrik saatlerinin alt kata indirilmesinin maliyeti 8-10 milyar arasında olduğunu söylüyor elektrikçiler..
Vatandaşa Özelleştirilmiş hizmet dediğin işte böyle olur..Abone Vatandaşı kısa bir süre içerisinde tedirgin edip 15 günle huzursuz etmenin bir anlamı yok.
Arkadaşlar..
“Hasan Dağı” tekerlemesini bileniniz var mı...?
DOĞA SAVAŞÇILARI...
Ordu Şehrinin uzun zamandır su ihtiyacını ilk önceleri Kayabaşı yolu üzerinde melet ırmağı kenarındaki Keson kuyulardan temin edildiğini daha sonraları melet ırmağı içinden izinli izinsiz çakıl alan onlarca firmanın yaptığı büyük tahribatın sonunda bazı keson kuyuların da boşta kaldığını ve yıllar önce bu sebepten de Ordu’nun zaman zaman su sıkıntısı içine girdiğini biliyoruz...
Bir zaman içerisinde Yine Melet Karapınarda Ordu Belediyesi Su arıtma ve dinlendirme tesisi yaparak yine melet ırmağından alıp havuzlarda dinlendirdiği ve klorlanan suyu motopomplarla şehrin ana su depolarına bastı oradan da evlerimizde işyerlerimizde Meletin suyunu kullanmaya başladık...
Bütün bunların dışında yıllardır Sivas hudutları içerisinde ki Menka şirketinin Maden yıkama arıtma tesisinin, ayrıca Çambaşı yolu üzerinde Akgüney köyünde ki Zamantı madenciliğin dinlenme ve maden yıkama havuzlarındaki maden çamurlu sularının yağmurlu hava şartlarında havuzlardaki birikintilerin melet ırmağına bırakıldığını bazen de yağışlarda havuzların patladığını..!tonlarca M3 maden çamurunun melet ırmağına karıştığını okuyor ve biliyorduk.
Bu bildiklerimizin insan sağlığı üzerindeki tehlikesini yıllardır yazdık durduk..
Ordu Valiliğinin Ordu Belediye Başkanlığının Melet’teki Kurşun madeni atık su tehlikesi konusunda girişimleri oldu.Ordu Çevre derneği Başkanı Sevgi Aydın’ın Melet Irmağının üst kısımlarından aldıkları ve tahlil ettirdikleri su numunelerinde zehirli maden partikül kirlilikleri tespit edildi.Bu kirletilmiş Melet ırmağı suyu ile ilgili Çevre Derneği Başkanı Sevgi Aydın’ın Tehlikenin uyarı açıklamaları basınımızda zaman zaman yer aldı.
Sivas sınırları içerisindeki Menka maden dinlenme havuzları ile Ordu Kabadüz ilçesi Akgüney köyü içerisinde Melet Irmağı kenarındaki Kurşun,Bakır, Çinko zenginleştirme çökertme tesisi bünyesindeki tehlikeli ve zararlı atık su havuzlarının birikintili maden çamurlu sularının yıllarca kullandığımız sudaki tehlikesini de biliyor...
Melet ırmağına dolayısıyla Ordu’nun içme suyuna karışan maden atık suyu tehlikesi devam ederken Doğaya ve Çevresine duyarlı Üç Doğa Savaşçısı Greenpeace ( Yeşil Barış) üyesi Elektrik Mühendisi Coşkun Türkeli Ordu Çevre Derneği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Sevgi Aydın ve Doğal Hayatı Koruma Platformu sözcüsü Gül Ersan Çevre ve Orman Bakanlığına Çevreyi ve Melet Irmağını Atık maden suları ile kirleten Zamantı Madencilik ile ilgili açtıkları dava ve Maden işletme tesisinin ÇED raporu için yaptıkları itiraza Ordu Bölge idare mahkemesinden “ usulen incelenmesi mümkün olmayan itirazın İNCELENMEKSİZİN REDDİNE oy birliğiyle karar verildi..” kararı çıktı.
Gazetemizin 23 Ağustos 2012 tarihli sayısında Ordu Halkını yakından ilgilendiren bu kararı “ O MADEN KAPATILDI ” manşet haberi ile okuyucularına duyurdu.
MENKA- ZAMANTI
Melet ırmağına, Ordu Şehrinin içme suyuna zehirli maden atıklarını bırakan Zamantı madencilikten sonra Menka’ya gelince uzun uğraşlardan sonra Çoşkun Türkeli İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin Mecliste Menka ile ilgili soru önergesi vermesi üzerine Bakanlığın konuyu incelemeye aldığını Menkanın faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiğini ve Sivas’taki Menka şirketinin maden yıkama ve arıtma tesisinin taşınmasının zorunlu olduğunu söyledi.
Sonuçta Melet ırmağı yıllardır mücadelesi yapılan Tehlikeli maden atık sularından arınacak daha temiz daha sağlıklı akacak.Tabii HES Barajlarından arta kalan su olursa...!
Melet ırmağı mücadelesinde emeği geçen herkese teşekkürler.
THY’DA BİR GARİP
BAVUL HİKAYESİ
Havayolları şirketlerinde kaybolan bavullarla ilgili yazılar okumuş veya dinlemişsinizdir. Bu yazdığım kaybolan bavul hikayesi biraz farklı . Almanya’da yıllardır çalışan ve spor menajerliği yapan arkadaşımız Bayram Aybastı Almanya Çarşamba havaalanı yolculuğunda Nasrettin Hoca misali önce kaybolup sonra harabeye dönmüş parçalanmış bir vaziyette kendisine çöp poşeti içerisinde gönderilen bavuluna mı üzülsün yoksa güvendiği tercih ettiği THY ‘nın garip ve ilgisiz tutumuna mı ..!
31 Temmuz 2012 günü Almanya Leipzig den Eşi ile birlikte tatil iznini geçirmek üzere memleketi Ordu’ya gelebilmek üzere İstanbul üzerinden Çarşamba havalimanı aktarmalı yolculuğuna çıkar.
Önce İstanbul Atatürk Havalimanına oradan da aktarmalı olarak Samsun Çarşamba havalimanına inen THY uçağı ile gelir..
Uçuş sonrası Çarşamba havaalanında herkes gibi bavullarını banttan alabilmek üzere yerini alır dört bavulundan üçünü banttan alır diğer valizini bekler ama valizini bulamaz. Havaalanı THY ilgilileri ile görüşür bavulunun seyahat ettiği uçaktan çıkmadığını söyler. Yetkililer bir iki telefon görüşmesi sonrası yolcusunun adresini ve telefon numarasına alır Bayram Aybastı eşi ile birlikte Memleketi Ordu’ya hareket eder. Üç gün sonra bir çöp poşeti içinde kendisine bir kargo teslim edilir. Kayıp Bavul bulunmuştur önce sevinir ama Aybastı poşeti açınca gördüğü manzara karşısında şok olur.
Üzerinden kamyon geçmiş gibi Parçalanmış dağılmış Aybastı ailesinin kayıp valizi THY ‘nın kargo bantları ile toparlanmaya çalışılmış.Önce kaybolan üç gün sonra bulunan valizinin Bu görüntüleri Telefonunun kamerası ile kayıt altına alır fotoğraflarını çeker. Ordu THY bürosuna şikayetini ve mağduriyetini anlatmaya çalışır onlarda yapabilecekleri başka bir şey olmadığını söylerler.
THY’ nın Kazazede Bavullu yolcusu Bayram Aybastı İstanbul’daki Avukatı vasıtası ile THY’na Tazminat davası açmak üzere talimat verdiğini söylerken hiç değilse Çöp torbası ile gönderilen parçalanmış eşyaları yırtılmış valizinin içine THY’ları yetkilileri bir özür mektubu koyabilirlerdi diyor.
THY’ larının Almanya yolcusu Bayram Aybastı’nın asıl üzüntüsü de işte buradan geliyor.
Ve de bir daha mı..diyor Aybastı..!
BÜYÜKAĞIZ DA BİR GÜZEL
YER … DEDEOĞLU...
Perşembe Bolaman arasındaki Turizm bölgesi ilan edilen , yeşil ile mavinin birleştiği sahillerimizde inanılmaz güzel görüntülü koylarımız var.
Güzel mütevazi işletmelerimiz var...
Ve bu güzelim koylarımızdan Çeşmeönü’ndeki balık çiftliklerinin yoğunluğu Yaz Turizmine elverişli Çeşmeönü sahillerinin korkulu rüyası haline gelmiş.
İnsanlar yazın deniz mevsimimden istifade edebilmek için ailece gittikleri Çeşmeönü’nde balık çiftliklerinin yem atıklarından kaynaklanan deniz kirlenmesinde cilt hastalıklarından kaşıntı kızarıklık, eğer vücutlarında ufak yaralar varsa iltihaplanmalardan şikayetçi olarak çoğu kez Doktorun ve hastanenin yolunu tutuyorlar...
Özellikle de kalaşlı ve çalkantılı deniz olduğunda bu şikayetler daha da fazlalaşıyor. Bu güzelim sahilimizde balık çiftlikleri yerleştiğinden bu yana Çeşmeönü’nde sıkıntılı yaz deniz mevsimi devam ediyor. Bu durumu bilen yazlıkçılar Çeşmeönü’nde özellikle asfalttan aşağıda bulunan çıvardaki evlerin ve asfalt kenarındaki sitelerinden denize sızan, akan Kanalizasyon atık sularının arıtılmadığından denetlenmediğinden şikayetçiler..
Bize kalırsa Çeşmeönü gibi güzel turistik bir deniz kenarı Koyumuz denizden ve karadan kaderine terk edilmiş ilgilenen de yok, yetkilisi de yok sanki..!
Bu güzelim koyun balık çiftliklerince işgal edilmesi çiftlikle gelen çevre kirliliği yıllardır konuşulurken Efirli Sahillerine taşınan Balık Çiftliği ile Güzelim Turistik Kumbaşı-Efirli sahillerimizin ve yöresinin de akıbeti Çeşme önü olacak gibi... Kumbaşı Efirli sakinlerinin duyarlı vatandaşları Kumbaşı-Efirli’de yaz mevsimi başlarında “ Sahillerimizde balık çiftliği ve yarattığı kirliliğini istemiyoruz” feryatlı bir mitingle dile getirmişlerdi izlemiştik. Efirli- Kumbaşı muhtarları Doğa aktiviteleri derneği başkanı bu kirliliği mahkemeye taşıyacaklarını dava açacaklarını söylemişlerdi...
Çevreye duyarlı Efirli halkı , denizinden ve kumsallarından istifade eden kampçı vatandaşlar yıllarca Efirli sahillerini kirleten ve Akçaova deresine cıvadan ve Efirli Hapishaneden bırakılar tuvalet atıklarının ve denizde yaptığı pis kirliliğin de mücadelesini yapmışlardı..
Efirli’den başlayıp Bolaman’a kadar uzanan Yeşilin denizle kucak kucağa olduğu güzelim Turistik sahil bandı üzerinde inanılmaz güzelim koylarımız deniz manzaralı tesislerimiz mevcut. Yeşilin mavi ile kucaklaştığı doğa harikası koylarımızda önümüzdeki yıllarda halen mevcut olanların yanında mutlaka yeni yeni Turistik işletme yatırımları olacak. Kumsallı denizlerimizi tercih etmeyen vatandaşlar kayalık bölgeler de denize giriyorlar . İşte bu işletmelerin tercih edilenlerinin başında Büyükağız mevkiinde Asfalt ile deniz arasında büyük çam ağaçlarının gölgesinde harika denizi olan ve bilenlerin tercihi Doğanay işletmesi var..
Güzel havalarda Doğanay’da temiz pırıl pırıl berrak denize girmenin, denize karşı bir bardak çay içmenin güneşlenmenin keyfi başka.
Çevrenizdeki Bu güzelliği halen keşfedememişseniz bir bilenine veya müdavimlerinden Faruk Çelebi’ye, Atilla Eren’e sorabilirsiniz..
Dedeoğlu onlarda alışkanlık yapmış da...!
Atilla Şimşek’le ben maalesef yeni öğrendik..
Turistik Sahillerimizin kıymetini bilelim..
ÜNİVERSİTE - ÇEVRE YOLU
KAMULAŞTIRMASI...
Bu günlerde Ordu iline Ak Parti hükümetinin Ordu’ya son yılların en büyük yatırım müjdesi olarak verdiği Gülyalı mevkiinde deniz dolgusuyla yapımına devam edilen Ordu-Giresun Havaalanı Efirli’ mevkiinden den başlayıp Turnasuyu’nda Ordu Giresun asfaltı üzerinde son bulacak olan Ordu Çevre Yolu ve Turnasuyu mevkiinde 220 dönümlük Rulman Fabrikası temelinden doğan Ordu Üniversitesi alanının sahil kesiminde genişletilmesi adına kamulaştırılmasına karar alınan ilave 80 dönümlük Ordu Üniversite alanı konuşuluyor..
Havaalanı için dolgu malzemesinin temin edildiği kayalık bölgenin dışındaki Deniz dolgu sahası haricinde diğer araziler vatandasın tapulu mülkünden İstimlak edilerek Kamulaştırılması gündemde..
Ordu Sahil yolu şehir geçiş trafiğini çok büyük şekilde rahatlatacak olan Ordu Çevre yolu üzerinde Karayollarının seneler öncesinden tapuya konulmuş kamulaştırma şerhi var. Bu şu anlama geliyor Üniversite ve Çevre yolu haritası üzerinde belirlenmiş yol güzergahında bulunan tapulu araziniz üzerinde tuğla tuğla üstüne koyamıyorsunuz çivi dahi çakamıyorsunuz.
Aynı şerhler Üniversite arazisinin yanında bulunan 80 dönümlük genişletme taban arazisi üzerindeki arazi sahipleri içinde geçerli iken ve Kamulaştırılmak istenen araziler üzerinde ki arazi sahiplerinin mağduriyetleri senelerdir devam ederken bu sene devletin Ordu Üniversitesinin bitişiğindeki istimlak edilecek araziler üzerine koyduğu fiyatlar M2 si 40 lira olarak belirlenince arazi sahiplerine iki defa şok oldu ve işte bu haksızlığa da isyan ediyorlar..
Melet Turnasuyu asfaltı, Ordu Giresun havaalanı yolu üzerinde Aynı değerdeki emsal arazilerin M2 si 350- 400 tl ve üzerinden işlem gördükleri söylenirken Devletin vatandaşına teklif ettiği trajik komik 40 tl ile ellerinden cebren alınan arazi sahiplerini sıkıntılara sokuyor kara kara düşündürüyor..
Üniversite bitişiğinde asfalt yol kenarındaki arazi sahipleri iki defa mağdurlar atalarından kalan arazileri devlet tarafından çok düşük fiyata ellerinden alınıyor ,ikincisi arazi sahiplerinin atalarının yattığı özel aile kabristanlığının da bir gün buradan başka yere kaldırması istenecek.
Laf aramızda Üniversite alanının bitişiği arazi mağdurları uğradıkları haksızlık için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açacaklarmış öyle duyumlar alıyoruz..
İyi güzel de Üniversite arazisinin üst kısmındaki yapı yasağı getirilen 850 dönümlük arazi ne olacak diye soracak olursanız ileriki dönemlerde kullanılacakmış diyebilirim...
“ Ağlayanın malı gülene hayır getirmez “ diye halk arasında bir söz vardır. Ordu Üniversitemizin gelişmesini büyümesini bizlerde canı gönülden arzu etmekteyiz ancak İstimlak edilen değerli arazilerin sahiplerini de fazla üzmemek zarara uğratmamak gerekir ..
Edirne deki Mimar Sinan’ın yaptığı Ünlü muhteşem Selimiye Camisini gezenlere mutlaka Ters Lalenin hikayesi anlatılır...! Mermer sütuna işlenmiş ters lale mutlaka gösterilir..
Sadece Ordu Üniversite alanının büyütülmesi ile ilgili değil bizim yazmak istediklerimiz. Aynı gerekçeler onlarca Çevre yolu mağdurlarının arazileri içinde geçerlidir ne var ki arazileri Kamulaştırma ile ellerinden alınan Vatandaşıyla Devlet el sıkışmak istiyorsa bu hakkaniyet içerisinde ,gönül rahatlığı içerisinde olmalıdır .
Devlet vatandaşını mağdur etmez .
Ve en önemlisi Devlet Vatandaşını ağlatmaz diye düşünüyorum..
BİR BU EKSİKTİ !.
YOLDA DOĞALGAZ PATLAMASI
Haftalardır yapımı Fidangör’den başlayıp Taşbaşı mahallesine Sıtkı Can Caddesinden devam eden Aksa firmasına ait doğal gaz boru döşeme çalışmalarının bir garip uzaması trafiğe kapalı bu yol güzergahında, yazın sıcağında vatandaşı toz toprak içerisinde bırakırken vatandaşı da çileden çıkarıyor.
Üç defa yolu kepçeyle açıp kapayan dördüncüsünde Doğalğaz ana borusuna verilmiş doğalgazı yine Kepçe çalışması sırasında delinmesine ve patlamasına sebebiyet verince mahalleli büyük tehlike atlattı , Esnaf nereye kaçacağını şaşırdı.şehir girişi Yol araç trafiğine kapatıldı Aksa yetkilileri olay yerine geldiler gerekli çalışmalar ve tedbirler alındıktan sonra tamir edilen doğalgaz borusu üzeri tekrar kepçeyle kapatıldı.
Sıtkıcan caddesi paftalardır açılmaktan kapanmaktan yoruldu ..Vatandaş yetti “gari” diyor..!
Ramazan ayı içerisinde çalışan işçinin ve yolun etrafında ki meraklıların ağızlarında yanan sigara olmamasıyla beklide bir facianın eşiğinden kıl payı dönüldü. Aynı mevkide bulunan tüp dolu Turnagaz bayiinin de bulunduğunu gördüğümüzde varın gerisini siz düşünün..
Geçtiğimiz hafta içerisinde Cuma günü Fidangör’de gündüz 15.oo-16.oo saatleri arasında yaşanan bu büyük doğalgaz tehlikesi esnasında boru üzerinde çalışan kepçenin patlattığı doğalgaz borusundan çıkan tazyikli beyaz Doğalgaz dumanı yine büyük tesadüf kırmızı aleve dönüşmediği için mahalledeki evler ve çıvardaki esnaf yolda yürüyen vatandaşlar şanslı.
Geçmiş olsun...
Bundan önceki Taşbaşı’nın çileli yolları yazısında Doğalgaz borusu döşenen bu yol çalışmasının bir an önce tamamlanmasını yazmış yol üzerindeki üç kez açılan kapanan bu hizmetin tamamlanmasını yolun asfaltlanıp trafiğe açılmasını vatandaşın isteği ve dileği olarak belirtmiştik.
“ Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” levhalı çalışmanın tamamlanmasını ve takibinin de Belediyenin yapmasını istemiştik. Yine sözümüzdeyiz..
Cuma günü Fidangör’ün ortasındaki doğalgaz patlamasında en büyük tesellimiz Mübarek Ramazan gününde yolun ortasında insana zarar gelmemesindendir.
“ Ordu için çalışıyoruz.. Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” özür levhalı Doğalgaz Çalışmasını yapan Aksa firmasına ve Belediye yetkililerine sesleniyoruz.Başladığınız kazı çalışmalarını bir an önce tamamlayın..Mahalleli Vatandaşı yazın sıcağında tozdan dumandan çamurdan bir an önce kurtarın...Gaz Patlıyor.. çatlıyor vatandaş gerçekten rahatsız oluyor..!
ÇARŞI - PAZAR
Semt Pazarları bir şehrin olmazsa olmazlarıdır.Alışılmış Pazar esnafı sabahın erken saatlerinde önceden kendisine Belediyenin tahsis ettiği yerde Portatif Tezgahını kurar ne satacaksa malını tezgahına bir kuyumcu edasıyla tek tek istif eder adeta dantel gibi işler günün ilk ışıklarında tezgahının başında satışa hazır bir vaziyette semt pazarı müşterisini bekler.
Pazar esnafı tezgahının arkasındadır. Köylü pazarcıları ise köyünde bahçesinde yetiştirdiği ürününü sütünü, yoğurdunu Peynirini yağını çökeleğini mevsim meyvesini ,sebzesini gücünün yettiğince pazara getirdiği paraya çevireceği malını yine belediyenin kendisine tahsis ettiği pazarda bir şekilde yere koyar ve arkasında oda müşterisini bekler.
Yetiştirdiği mahsulünü istediği fiyata olmasa bile pazarlık usulü ile birinci elden kendisi satar..
Tüketici Beğenirse ürünü alırsın beğenmezsen almaz..
Köylü üreticinin malını birde karcı tabir ettiğimiz ikinci el satıcıları vardır ki onlar yine erken saatlerde pazarda köylünün yağını peynirini kıymetli gördüğü ürününü erkenden ucuza kapatır köylüden toplar alır... Yine köylü esnafın arasında bir yerde farklı bir şekilde ve farklı bir fiyattan satmaya çalışır. Onlarca yıldır bu semt pazarlarında değişmeyen bu sisten satıcı ile alıcı arasında devam eder böyle sürer gider..
Semt Pazarları Belediyenin kontrolünde kurulur yaz kış haftanın belirli günlerinde Pazar alışverişleri böylece sürer gider. Pazarlarda bütün satıcıların yerleri belirlenmiştir. Belediyenin görevli elemanları da ellerinde makbuzları pazarcı esnafından sattığı ürünün işgaliye kirasını makbuz karşılığında alır.
İyi güzel de..Bu her kesin bildiği şeyleri neden yazıyorum.
Semt Pazar yerlerinde birde Belediyenin Zabıta memurları görevlidir. Onlar hem nizamı hem de intizamı temin ederler. Alıcı vatandaşla satıcı esnafın alışverişte problemleri olursa onu da gidermeğe uzlaştırmağa çalışırlar. Köylü üreticinin Bozuk ürünleri varsa Süt Yağ Peynir gibi onların gıda nizamnamelerine uygunluğunu kontrol ederler. Yine Bozuk sulu süt ürünleri varsa bunun satışına müsaade etmezler. Toplarlar imha ederler. Örneğin bozuk veya suyu fazla katılmış sütleri en yakın kanallara dökerler di bir zamanlar..!
Üretici köylü vatandaşlarla alıcıları arasında ciddi tartışılan konular genellikle olmaz onlar her türlü anlaşırlarda.Aracı Semt Pazar satıcıları ile bazen anlaşmakta rahatsızlıklar zaman zaman yaşanıyor bunu pazarda görüyoruz.
Semt pazarcısı iyi gözüken malını tezgahına müşterinin göreceği ön kısma itina ile istif ediyor arka kısmına kalitesi bozuk ürünleri koyuyor. Kesinlikle müşterinin tezgahtan beğendiği malı alma gibi bir lüksü de yoktur. Tezgahtar terazinin kefesine neyi koyarsa onu genellikle almak zorunda kalır müşteri . Bu durumda ya malın satıcısı ile münakaşa etmek veya onun verdiğine rıza göstermek susmak zorunda kaderine razı olmak zorundadır Pazar müşterisi parasının suskunudur sanki , çünkü pazarcı Pazarın tezgahının tek hakimidir.
Semt Pazarlarında satıcının kuralı budur. Tezgahtar neyi torbaya koyarsa ona razı kalacaksın. Ya alacaksın..ya alacaksın..Genelde bu böyledir ve pazarcının kuralı değişmez.. Zabıtanın gözükmediği gezmediği yerde Pazarın hakimi pazarcıdır ve Onun kuralı geçer..
Gariban köylü üreticinin böyle bir tutum ve davranışı olmaz..
Pazarcının tezgahında istenmeyen sorun çıktığında da ve Pazar Zabıtasını arandığında da genellikle pazarda bulma şansın yoktur..
Köylü satıcı ile alışverişte böyle rahatsızlıklar genellikle olmazken Ya Pazarcının verdiğini alacaksın veya Markete gidip istediğin sebzeyi meyveyi istediğin tazelikte seçip alacaksın.
Beş on kuruş fazla vereceksin istediğini, beğendiğini seçip poşetine alacaksın..
Veya bazı Pazarcının garip davranışlarına kafanı takmayacaksın.
Siz bir belediye başkanını veya yardımcısını semt pazarında gezerken zabıtasıyla denetim yaparken gördünüz mü ..? Pazar da Esnafın , Vatandaşın arasında Alışveriş yaparken veya nedir bu pazarın pazarcının hali diyenini gördünüz mü..? derseniz
Başkan Kahraman’dır derim..
Ben Vatandaşın karşısında alırsan benim verdiğimi alacaksın diyerek keman çalan..! Hıyar satıcısını gördüm..de.
Vatandaşların alış veriş yaptığı Semt Pazarlarını zabıta denetlesin arada bir gözükün ..
Hiç değilse bunu yapsın..
TAŞBAŞININ
ÇİLELİ YOLLARI!..
Yaklaşık bir aydır Fidangör’den Taşbaşı mahallesine giden yolda Sıtkıcan caddesi üzerinde Doğalgaz AKSA firması yolu Kepçeyle kazıyor boru döşüyor kapatıyor ,sonra tekrar kazıyor tekrar kapatıyor..Sonra tekrar kazıyor tekrar kapatıyor...!
Bu mahallenin yolunu kullanmakta olan vatandaşlar 1 ve 2.hat dolmuşları ve diğer vasıtalar yolu kullanamıyorlar vatandaşı olmadık yerlerde bırakıyorlar..Kazılmış toprak yolda yağmur yağınca yol çamur deryası yağmayınca toz toprak sefası....!
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi yolun Fidangör girişine Aksa şirketi birde levha koyuyor. Yazın sıcağında Vatandaşa eziyet çektiren sıkıntının özür levhasında şunlar yazılı...
“ Ordu için çalışıyoruz..
Doğalgaz çalışması nedeniyle verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı Özür dileriz..
Ordu Giresun Doğalgaz dağıtım A.Ş Ordu Belediyesi iştirakidir...”
Sonuçta Taşbaşı mahallesi Sıtkıcan Caddesi Kazılmış yolu üzerinde haftalardır sıkıntı çeken vatandaş Şirket levhasındaki Ordu Belediyesini muhatap alıyor ve Belediyeye söyleniyor..Bu eziyeti bir an önce bitirin diye...
“Aç-Kapa” misali devam eden Taşbaşı mahallesi Doğal gaz borusu çalışmaları nasıl bitecekse tez elden bitirilsin ..yolun asfaltı dökülsün yol araç trafiğine açılsın ve bu toz topraklı sıkıntılı günler son bulsun. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Taşbaşı mahallesi kışa doğal gazlı girecek.Zaferi milli mahallesine gelince ve nasıl bir program uygulanıyorsa şanslı Çelebioğlu apartmanı hariç diğer mahalle sakini apartmanlar cezalı mı diye de sorası geliyor insanın..
Belediye Taşbaş’ının yoluna ve mahallelisi vatandaşlarına sahip çıksın..Aksa’yı uyarsın haftalardır devam eden bol çamurlu ve tozlu doğalgaz kazısının ..! faturası belediyeye çıkmasın..”Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” edebiyatı son bulsun...
Mahallelinin isteği de dileği de bu...
ÇEVRE YOLU ALKIŞLANIR DA...
MAĞDURLARI N’OLCAK?..
Tuncer Engin
Ordu’ya son yıllarda yapılan en büyük yatırımlar Ak Parti hükümeti tarafından gerçekleşiyor. Bolaman Efirli arasındaki baypas yolu ile ve Türkiye’nin en uzun 3825 metrelik Ordu Nefise Akçelik Tüneli ve diğer tüneller,Ordu Üniversitesinin gelişimi Tıp Fakültesi ve Hastanesi, Sivas üzerinden getirilerek Ordu’da döşenen Doğalgaz sistemi Ordu Gülyalı mevkiinde deniz dolgusu ile Türkiye’de ilk olarak yapımına başlanan Ordu Giresun Havalandı inşaatından sonra 15 Temmuz Cumartesi günü Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, İçişleri Bakanı İ.Naim Şahin ,Ordu Milletvekilleri Ordu Valisi Orhan Düzgün ve davetli Ordu’luların katıldıkları törende 18 senedir konuşulan Ordu Çevre Yolunun viyadük ayağının Karapınar mevkiinde temeli törenle atıldı.
Akçaova mevkiinden başlayacak 19 km lik Çevre yolu Boztepe’yi, Öceli’yi tünelle geçecek Civil ve melet ırmağını Viyadükle aştıktan sonra Turnasuyu mevkiinde Ordu Giresun karayolu ile bütünleşecek
Ordu Çevre yolu için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım dört yıl diye konuşulan yol için Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesi sonrasında Çevre yolunun 3 yılda bitirileceğinin müjdesini verdi.
Geçen sene Ordu sahil yolundan 24 saatte geçen araç sayısının 55-60 bin civarında olduğunu biliyoruz. Her sene daha da artan bu trafik yoğunluğunda Ordu’dan transit geçmek zorunda kalan Büyük ve küçük araçların özellikle yaz aylarında Sahilde gezinti yapan çay bahçelerinde temiz deniz havası aldıklarını düşünen binlerce insanın ve çocukların soludukları Karbon Monoksitli egzoz gazları çilesi ve Ordu’nun sahil yolunun sıkışık trafik sorunu Çevre yolu sayesinde bitmiş olacak.
Ordu daha rahat bir nefes alacak...
Ordu Çevre Yolu projesinin Karapınar mahallesinde ki Viyadük ayağı temelinin dışında beş senedir belirlenmiş güzergahtaki yüzlerce ailenin ata toprakları üzerine tapuda konulan alım satım yapılamaz şerhi var ve bu insanlar senelerdir bir sonuç bekliyorlar. Arsaları üzerine bir çivi çakamıyorlar.Tasarrufta bulunamıyorlar. Arazileri üzerindeki evlerini bile kiraya veremiyorlar..
Bu insanların bir an önce Arsa mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Yüzlerce insan bunu bekliyor. Arsa bedellerinin istimlak edilecekse ücretinin belirlenmesini ve karşılığını istiyorlar .
Çevre yolunda veya Üniversite istimlak alanı içerisindeki Arsaların sahiplerini daha fazla sıkıntıya sokmanın rahatsız etmenin bekletmenin bir gereği yok.Ordu Üniversitesinin daha da büyütülmesi adına,Ordu’da şehir trafiğini rahatlatmak adına ,Hayırlı temeller atılıyor güzel işler yapılıyor da, bir tarafta da Toprak sahibi ailelerin ata toprakları üzerindeki belirsizlik de devam ediyor.
Ordu’muza yapılan güzel kalıcı hizmetleri her zaman takdir eder alkışlarız, ümit ederiz en kısa zamanda bu arazi mağduru insanların sorunu da çözülür.
( Ramazan ayımız hepimize hayırlı olsun)
BUKET..
ÇAMLI PASTANESİNDEN
GELEN LEZZET
1950 li yıllarda Ordu şehrinin Bülbül deresinde bittiği zamanlarda Rize Çamlıhemşin’den iki kardeş Pasta ustası Ordu’ya gelip , Fidangör’deki Yaraş’ların taş apartmanının altında Yine Hemşinli dostlarımız arkadaşlarımız Mehmet ve Vedat Kamber kardeşlerin 22 senedir birlikte hizmet verdikleri KUĞU Pastanesinin olduğu yerde ÇAMLI KARDEŞLER Pastanesini açmışlar.
Çocukluğumda vitrinli Buzdolaplarının bulunmadığı zamanlarda Baki Kamber’in dayıları olan Pasta ustaları Mehmet t ve İsmail Çamlı kardeşlerin nefis lezzetli Kuru ve yaş pastalarının arasında hiç unutamadığım Üzerinde G.S F.B. BJK yazılı Prenses pastaları ve kremalı pastalardır.
Türkiye’nin en ünlü Pastanelerinin sahipleri veya pasta ustaları bilindiği gibi Çamlıhemşin’lidir..Onlarında dedeleri bir zamanlar çalışmaya gittikleri Rusya’da çıraklık yaparak öğrenmişler bu zanaatı yani Unlu mamuller ve Pasta ustalığını..
“Karadenizlinin topalına Uzayda rastlamışlar” diye bir espri vardır. Çalıhemşin’in pasta lezzet ustalarına da Türkiye’nin her tarafında, rastlamanız mümkün.
3932 metre yüksekliğindeki Kaçkar Dağlarının eteğinde 2900 metrede dostlarımız Vedat ve Mehmet Kamber’lerin evlerinin bulunduğu Kavron yaylasındaki Kaçkar Kafe’sinin bir köşesinde Sahibi Abdullah Özcan ustanın sabahları günlük yaptığı ve özellikle Kaçkar Dağlarına zirve yapan dağcıların rağbet ettiği tahin helvalı ,Kuru üzümlü kuru pastanın nefis lezzeti de unutulmazlar arasındadır....
Bu farklı özel lezzeti 2900 metrelerde Kavron yaylasında sabah saatlerinde nefis demlenmiş bir bardak çayla tadan bilir...
Mehmet Özcan ustanın nefis pastalarına Kaçkar Dağının 3932 metre zirvesinde dağcıların sırt çantalarında her zaman rastlamanız mümkündür..
ÇAMLI PASTANESİNDEN
BUKET PASTANESİNE....
Baki Kamber henüz 16 yaşlarındadır Memleketi Rize Çamlıhemşin’den Ordu’ya dayıları Mehmet ve İsmail ustaların yanına Fidangör deki Çamlı Kardeşler Pastanesine çırak olarak çalışmaya gelir. Kendisi gibi çırak gelen Hikmet Köse ile birlikte Askere gidene kadar Çamlı Pastanesinde Pasta hamuru yoğurur nefis yaş ve kuru pastaları ve tatlıları yapmasını usta dayılarından öğrenir. Genç çırak Baki Kamber dokuz sene Çamlı Kardeşler Pastanesinde askere gidene kadar hamur sanatının bütün ustalığını öğrenir beyaz una lezzet verir , tat verir.., bir zaman sonrada askere gider.
Acemi birliğine İskenderun’a giden , dört ay sonrada İzmit Gölcük’te uçaksavar bölüğünde askerliğini tamamlayan Baki Kamber asker dönüşü akrabaları Muhittin Kamber,Yaşar Kamber ile birlikte 20 Ağustos 1962 senesinde İş bankasının ve Numune fırınının karşı köşesinde Buket Pastanesi ismini verdikleri işyerini açarak Orduluların damak zevkine farklı tatlar farklı lezzetler vermeğe,yeni yeni dostlar edinmeğe başlarlar....
Ordu’da düğünler, nikahlar yaş günleri Buket Pastanesinin çok katlı pastaları ve tatlıları ile bir başka güzeldir.. Gazlı içeceklerin olmadığı yıllarda Buzlu özel limonataları ile bir başka güzel ...
Baki Kamber’le Ordu’lular Buket Pastanesinin ayrıcalığında , sosyal yaşantısında bir farklılık yaşarken daha sosyal daha modern daha yeni bir Şube anlayışı gündeme gelir.
YENİ BUKET
Ordu Sinemasının altında denize cephesi olan bu güzel yerde Baki Kamber ve Ortakları var olan pastanelerinin dışında farklı bir anlayış farklı bir hizmet düşüncesinden hareket ederek Modern yeni Buket Pastanesini alışılmışın dışında özel bir mekan olarak hiçbir masraftan kaçınmayarak yaptırırlar..Ankara’dan gelen özel garsonlar hizmet verir..
Bu güzel solonu dönemin valisi Cemal Orhan Mirkelam Ordu’luların hizmetine açtığında Ordu’da farklı bir hizmet anlayışı ile tanışır...
Salonun bir köşesindeki Özel iki bölümü ayıran renkli vitray pano ve duvarda ışıklandırılmış Bakır Karaca , balık akvaryumu ve özel ışıklandırılmış asma tavan dekorasyonu ile dikkatleri çeken bu güzel mekanda özellikle akşam saatlerinde Ordu sinemasının 18.30 matineleri öncesi yer bulabilmek, salonda oturabilmek şanslı bir ayrıcalıktır.
Alışılmışın dışında hizmet veren özel garsonları ve kaliteli hizmeti ile bir farklılık getirmişti yeni Buket pastanesi Ordu’ya ve Ordu’lulara.. Önündeki yazlık bahçesi ile de yazın bir başka güzeldir ve Baki Kamber Yeni Buket Pastanesi ile de Ordu’ya yenilikler ve güzellikler getirmiştir..
Yıllarca devam eden bu modern ve kaliteli hizmet anlayışı yıllar sonra gelişen ve büyüyen Ordu’da başka birçok modern pastaneleri gündeme getirir.
Çamlıhemşinden 16 yaşında Ordu’ya Fidangör’deki Çamlı Pastanesine Dayılarının yanına çırak gelip Ordu’ya kazandırdığı Modern Buket Pastanesi ile 51 yılda yenilikleri , kaliteli hizmeti ve farklı tatları getiren Baki Kamber’e Ordu’luların ufakta olsa bir vefa borcu olduğuna inanıyorum.
ORDU TURİZM DERNEĞİ
Buket pastanesi müdavimleri yazın bahçesinde kışın salonda günün bir saatinde mutlaka bir araya gelir demli güzel pastalı çayın ve keyifli bir fincan kahve ile yorgunluk çıkartır sohbetler edilir ve günün yorgunluğu giderilirken sinema saati de beklenirdi. Şimdi Ordu Turizm derneği ile Buket Pastanesinin ne alakası var diye soracak olursanız var dı derim..
Yeni Buket Pastanesinin asma katındaki müdüriyet odasında 1970 lerde Başkan Feyha Yener,Fahri Çelebi,Turgut Uzman,Baki Kamber, Pervin Aktürk, Şefik Yılmaz ve Ali Ataoğlu’ndan oluşan ,Ordu sevdalılarınca kurulan Ordu Turizm Derneği Ordu Turizmine katkıda bulunabilmek için etkinlikler ve çalışmalar yaparlar..
Baki Kamber ve arkadaşları Tanıtım amacıyla Fındık fabrikalarından temin ettikleri kaliteli iç fındıkları ufak hediye paketleri yapıp Ordu broşürleri ile birlikte Giresun’a giderek Ordu’ya o zamandan beri doğru dürüst uğramayan Giresun limandaki yolcu gemilerinin salonlarında Başkan Feyha Yener’in tanıtım konuşmasıyla salondaki yolculara dağıtır Ordu hakkında yolculara tanıtıcı bilgi verirler sizleri Ordu’da ağırlamaktan mutluluk duyarız çağrısı yaparlarmış...
Buket Pastanesi seneler önceleri Turizm adına Ordu’yu tanıtım görevini de hizmet olarak üstlenmiş bir kuruluştu...
51 Yıl sonra Baki Kamber’li Buket Pastanesi bir şekilde yoruldu ve işi bıraktı.
Ve bence kaybeden Ordu oldu...
Teşekkürler Buket Pastanesi , Teşekkürler Baki Kamber.
FIÇI FAHRETTİN...
BABA FAHRETTİN...
Annemin öz dayısı Rahmetli Mustafa Tercan ile Seher can’ın beş çocuğundan birisi olan ( Fıçı ) Fahrettin Tercan’ın diğer bir ayaması da ( Baba) dır. İçindeki insan doğa ve hayvan sevgisini her zaman ön planda tutan Baba Fahrettin’in hayatı boyunca en büyük tutkularından birisi hiç kuşkusuz Av ve Avcılıktır.
Babadan genetik miras kalan Deniz ve Kara avcılığındaki özel yeteneği ,tutkusu ve hırsını ona yakın bütün avcı dostları ve arkadaşları bilirler. Fıçı Fahrettin’e arkadaşları Fıçı veya Baba diye seslenirken ben ona dayı diye seslenir öyle konuşurdum.
Dayı Küçüklerine her daim şefkatli , mütevazi ve sevgiyle yaklaşır büyüklerine saygılı davranmaya özen gösterirdi.
Bazı durumlar hariç...
Avcı dostlarının avdaki , kahvehane arkadaşlarının aznif masalarında onunla yaşadıkları ve anlattıkları olaylar Temel fıkraları gibidir ,İnanır mısınız kitaplara sığmaz.. Çok sevdiği Av köpeklerinin yemek tenceresinde Melet kenarında ve av sahasında yaptığı özel av yemekleri, Soya ördekleri hala konuşulur...!
1967 öncesi Ocak kulübünde top oynadığı zamanlardaki hırsı sürati çevikliği ile her zaman dikkat çekmiş sağlam bir topçudur Baba Fahrettin..
Dayının Av masalarındaki av sohbetleri inanılmaz renklidir.
Melet ve Yayla derelerinde gençliklerinde Halaoğlu Can dostu avcı arkadaşı Yılmaz Engin’le taş altı ve ağaç kökü kepezlerden el avı ve serpme ile yakaladıkları sazan balıkları yılanlar dahil katır yükü Ala balıklar halen konuşulur.
Yine eskilerde Kışın ilk karlarında Turnalıkta geçilmezin üzerlerinde yörenin avcılarınca tarif edilen bir ayının inine avcılar Mesut Engin, Yılmaz ve elimde fotoğraf makinesiyle ben , Dayı Fahrettin le hangi akılla O ine girdiğimize hala inanamıyorum...
Şansımız varmış ve de
İyi ki bizim ayı inini terk etmişti..
Ve iyi ki Ardahan’a Erzurum’a Erzincan’a Suşehri’ne Erzincan’a,Şebinkarahisar’a , Ezbider ovasına Ördek kaz avına Çambaşına Tavşan avına Fahrettin Dayımın peşine takılıp gitmişiz..Onunla güzel yaşanmış anılarımız olmuş..
Aklıma gelmişken yazmalıyım.. Erzincan Tercan’da bir avlak yerinin kenarında Çadırlarımızı kurduk Hakiki avcılarımız bir vadide kekliğe benzer Bağırtlak avlandılar. Gurupta usta iki avcı aşçı olursa ne olur..
Avcı Fahrettin Tercan’la Avcı Mesut Engin Av etinin suyuna Bulgur pilavı sulu olmuş kuru olmuş tartışması olur...
İki Avcı Yemek ustasının Av yemekleri tarzı farklı olurmuş İşte onu unutamam..
TOY AVI...
Ezbider ovasındayız usta avcılarımız ellerinde çifte ve süperpoze tüfekleri var. Dayı Fahrettin’de ise uzun namlu Çifte özel yapım bir kaz tüfeği.
Onun tabiri bu Saltat tüfek göğün katından kazı ördeği düşürürmüş..Ben dayımın yalancısıyım.
Kaldı ki ben kara avcısı da değilim..Benim uğraşı alanım Su altı avcılığı.. Doğa ve av fotoğrafları çekmek için bu Av safarilere zevkle ve heyecanla katılmışımdır..
Büyük Ezbider ovasında sabah saatlerinde hayvanlarını yayan bir çoban ovada bize yaklaştı selamlaştık. Avcı gurubunda lider avcıyı görünce Dayı Fahrettin’e Ağabey dedi, döndü uzakta bir yamadaki ağacı gösterdi “ o bölgede Culluk Var” dedi ben bir şey anlamadım ama Dayım Fahrettin Çobanla ilgilendi avın yeri tam olarak öğrendi . Mürsel Engin’in station Renault arabasının direksiyonuna Kadir Engin geçti Fahrettin Tercan Ön koltuğa elinde meşhur tüfeği ile oturdu bir çobanın gösterdiği o bölgeye doğru hızla gitmeğe başladılar.
Ova çok geniş ve düzlüktü bizde uzaktan kırmızı taksiyi heyecanla takip etmeğe başladık. Taksiyle uzun bir yokuşu çıktılar oradan karşı yamaya geçtiler.
Bir av kovalamacısıdır başladı. Uzur bir zaman sonra yanımıza geldiler Hayatımda ilk defa TOY denen yaklaşık 8-9 kiloluk bir av kuşunu Dayımın kucağında gördüm . Hayvan Uçarken başından bir saçma almış Avcısının önüne ovaya düşmüş.
Hepimizde büyük bir av heyecanı sardı . Bu büyük avın önünde Mürsel Engin Resimlerimizi çekti. Toy denen büyük kuşu hayretle ve dikkatlice inceledik. Öğrendik ki köylüler buna yaban hindisi diyorlarmış. Yerdeyken de Guluk.. Guluk diye sesler çıkartırmış. Çobanın duyduğu seslerde buymuş meğer..
O büyük avı ve diğerlerini Orduya döndüğümüzde Yelken Kulüpte Ünlü ahçı Mehmet Ustaya teslim ettik.
Özel Dostlarımızın da bulunduğu bir ziyafet masasında Büyük bir tepside özel içli plavın üzerinde nar gibi fırında kızarmış vaziyette yerini aldı.
Büyük Avcı Fahrettin Tercan büyük avı TOY’u dostlarıyla paylaştı...
O sevgiden ve dostluktan yana güzel bir insandı.
Fahrettin ağabey , Sevenlerin olarak seni daima rahmetle ve özlemle anacağız.
Sana Allahtan Rahmet kederli ailene ve dostlarına başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.
Mekanın cennet, Allahın Rahmeti üzerine olsun.
ARSA SAHİBİNDEN
ÜNİVERSİTEYE İHBARNAME..!
Ordu Üniversitesi Rektörlüğü 11.2. 2008 tarihinde Ordu Belediyesine yazdığı bir yazıyla Ordu Üniversitesi yanında bulunan 83.753.03 M2 imara açık vatandaşların parselledikleri arazileri üzerine yapı yapılamaz şerhi koydurarak imara kapatılmasını talep etmiş..
Ordu Belediyesi 05,03 2008 tarihinde Belediye Meclis Kararı ile Vatandaşın meskun imarlı ve bir kısmı parsellenmiş arsalarını imara kapatmış arsa alım satım işlerini durdurmuş ve arazi sahiplerini mağdur etmişti.
Yaklaşık dört yıldır arazileri üzerinde hiçbir tasarrufta bulunamayan alıp-satamayan arsa sahiplerinin mağduriyetleri her geçen gün artmakta tabiri caiz ise Kullanmadıkları arsa paralara her geçen gün pula dönüşmektedir.
Üniversite için zorunlu istimlak edilen, bitişik parsellerdeki aynı mağduriyet yıllardır Çevre yolu üzerinde bulunan onlarca arsa ve ev sahipleri içinde geçerliyken Üniversite için kamulaştırılan istimlak arazisi üzerinde bulunan arsa sahiplerinden bir vatandaş neredeyse yok olan arsa hakları için 14 Haziran 2012 tarihinde İstanbul 34. Noterliğinden Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne gönderdiği İhbarnamesinin bir yerinde özetle şunları söylemektedir;
“Arazimiz üzerine konulmuş olan imar kısıtlamasının kaldırılmasını veya imar kanununun 10. ve Kamulaştırma kanunu 10.m .ler uyarınca kamulaştırma işleminin tamamlanarak kamulaştırma bedelinin aşağıda belirlenen banka hesap numarasına yatırılması aksi taktirde bu arazilerimin fiilen el konulması ( kamulaştırmasız el koyma) nedeniyle mülkiyet hakkıma dayanarak tazminat ve diğer davaları açabileceğimi bilgilerinize arz ediyorum.” diyerek bir nevi şikayet ve bilgi edinme dilekçesini noter aracılığı ile Taraf olan Ordu Üniversite Rektörlüğüne göndermiştir.
ARSA SAHİPLERİ MAĞDUR..
Üniversite ve belirlenen Çevre yolu güzergahı üzerinde bulunan arsa sahipleri yıllardır arazileri üzerinde parasal bir tasarrufta bulunamazken arsalarını da satamamakta evlerinin üzerinde bulunan iş yerlerini dahi kiraya verememektedirler.
Üniversite ve Çevre yolu için kamulaştırılan arsaların sahiplerinin yıllar süren mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi istimlak paralarının ödenmesi arsa sahipleri ile el sıkışmaları gerekmektedir.
Arsa mağduru vatandaşların beklentileri budur.
Doğru olan da budur..
HEPİMİZE AFİYET OLSUN..!
Kanal Türk Tv’de program yapımcısı Mehmet Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Neşter’i gecenin geç saatlerinde izleme fırsatım oldu. Program Ülkemizde bir çok yiyecek imalatında kullanılan GDO’lu ürünleriyle ilgiliydi. Bildiğimiz konulardan birisi de genetiği değiştirilmiş organizma lı Fındık ezmesi ,fındık füresi olunca daha önceleri benimde birkaç kez yazdığım bu garipliği uzmanından daha da dikkatli dinlemeye başladım, dinledikçe gecenin saat 02’sinde de uykum kaçtı elime kağıt kalem alıp GDO uzmanının anlattıklarından notlar almağa başladım.
Neşter programında sunucu, GDO uzmanı ve konuklarının anlattığı insan sağlığına zarar verebilecek yiyecek maddeleri zincirinin bir diğer halkası Fındık ezmesi ve füresi ile ilgili duyduklarımız bir zamanlar fazla dikkat çekmemiş olmalı ki dikkate alınmamış ilgi çekmemişti. Ama yoktan icat edilmiş .! Fındık ezmesi ve Füredeki garip tehlikeyi Ulusal Tv de Prof gıda uzmanından ve Tv den daha da hayretler içinde dinliyor kamuoyu..
Kaliteli sağlıklı güvenilir fındık ve fındık mamulleri işleyen özel firmalarımız ürünleri tartışılmaz ancak fındık yağı üreten ve tonlarca ağırlıktaki preslerden çıkan fındık küspesi ile kavrularak beyazlatılan fındık zarını soya yağı ile büyük mikserlerde karıştırılarak yapılan merdiven altı fındık füreleri ve ezmelerinin iç piyasalarda satıldığı yıllardır söylenmektedir.
Eski Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu ile birlikte Eski Orsan Un Fabrikasının olduğu yerde kurulan Silah Atölyesine gazeteci ı arkadaşlarla birlikte geziyorduk.
Eski Orsan Arazisi üzerinde bulunan Yem fabrikasının arka deposunun önünde birkaç kamyon yükü kurumuş camış hayvanı pisliğine benzer bir yığın gördüğümde dikkatimi çekti. Oradaki bir görevliye bunun ne olduğunu sordum Soya fabrikasında yağı alınmış fındıkların küspesi olduğunu ve yem sanayinde kullanıldığını söyledi.
Soya yağı fabrikasında Fındık yağı için preslenmiş kurumuş fındık küspesinin bir parçasını elime alıp biraz inceledim soya fabrikasından ihale ile alınan fındık küspesinin burada yem sanayinde kullanıldığını öğrendim. Daha sonraları da fındık yağından tamamen ayırtılmış preslenmiş küspelerden işini bilen bazı müflis tüccarların , uyanıkların özel gayretleriyle ve bazı yan katkı malzemeleri ile karıştırılarak fındık füresi yapıldığını duymuştum . Son icat bu bir garip üretim fındık füresi o tarihlerde yurt içinde değişik çikolata ve pasta sanayi imalatlarında kullanılıyormuş..
Fındığın uyanıkları bitmez.. Bir zamanlar Gürcistan -Azerbaycan Fındığını Türkiye’ye kaçak yollarda getirdiklerini Bizim kaliteli fındıklarla karıştırıp Avrupaya sattıkları söyleniyordu. Türk fındığı kalitesine ihanet eden adamlar zamanla Fabrikalı hatırlı ..! tüccar oluyorlar. Fındık küspesinden soya yağından fındık zarından Fındık füresi fındık ezmesi yapanlar daha çok dinleriz Kanal Türk Neşter Programlarında.
Füreyi kalitesiz sağlıksız yapıp satanlar bu mucit tüccarlar Tv programlarını izlerken de eminim kıs kıs gülerler..
O gece Neşter Programında sadece fındık konuşulmadı tabii..Ette Domuz eti kabusu..Çayda kahvede aflatoksin, Ekmekte boya.. Sofralarımıza gelen Zeytin’deki gariplikler,Yoğurtta alçı say saya sayabildiğin kadar...
Neyi yiyeceğimizi,Neyi yemeyeceğimizi şaşırır olduk..
Bir zamanlar Yine bir tv programında kabartma tozu katkılı Francala ekmeğini yayında ortadan ikiye kopardılar çakmağı çaktılar ve ekmeği tutuşturdular... Beyaz Ekmek ununda nasıl bir katkı maddesi varsa içindeki bu katkı maddesi alev almıştı . Bu acayipliği de bütün Türkiye izlemişti sanırım...
Neşter programında Gıda Uzmanı Profesör Kenan Demirkol ayrıca esmer dediğimiz Ekmekte boya kullanıldığını belirtip Kahverengi buğday gördünüz mü diye de sordu..!”
Merdiven altı imalatında Fındık küspesine soya yağı katkılı Fındık füresi, Fındık ezmesi, alçı katkılı yoğurtlardan söz etti . İnsan sağlığına özelliklede gelişmekte olan çocuklarımızın sağlığına zararlarını anlattı.
Yaşantımızda evlerimize garip GDO’lu domatesler, sebzeler Kabak tefeğine aşılı kabak kokulu kesmece karpuzlar girdi..!
Ne diyelim..
Hepimize afiyet olsun...
NEREDEN NEREYE GELDİK...!
Çok eskilerde evlerimizde yiyeceklerimizi muhafaza etmek için tel dolaplar vardı. 1954 lerde evimize ilk defa Crosley marka 110 voltluk 220 volt ilave trafolu yuvarlak köşeli buz dolabı alındığında evimizde bayram havası esmişti. Yiyeceklerimiz kahvaltılıklarımız tel dolaptan buz dolabına taşınmıştı.
Yazın sıcak bunaltıcı günlerindeki buz gibi bir bardak soğuk su inanılmaz güzel bir olaydı.
Buz dolabımızın olmadığı zamanlarda ise evimizin sokağının köşesindeki yaşlı amcanın bakkal dükkanından talaş tozu içerisinde muhafaza edilen kesilmiş buz kalıpları alırdık. Yazın evlerine gidenlerin ellerinde ortasından iple bağlı bu buzları genellikle sıcak yaz günlerinin olmazsa olmazlarından birisiydi.
Yazın Mahalle bakkallarında satılan bu buzlar ise Kazım Karabekir Caddesi üzerindeki BİM mağazasının karşı kösesindeki tarihi taş binanın altındaki Belediye buzhanesinden temin edilirdi..
Yine o yıllarda her evde ya kuzine veya Pompalı gaz ocakları bulunur bu ocaklarda evin yemek ihtiyaçları pişirilirdi. Daha sonraları ise fitilli HOT marka ocaklar evlerde yerini aldı.
Bir zaman sonrada Gaz tüplü modern ocaklarla tanıştı evlerimiz . Gaz tüpleri evlerimize rahatlık kolaylık getirmişti..modernleştik bir anda sanki.
Şehrin elektrik ihtiyacı Düz mahalledeki eski kiliseye yerleştirilen büyük bir dizel motordan elde edilir, Geceleri saat 12’lerde motor durdurulur şehir karanlıkta kalır bekçi düdüklerinin sesleri sabahlara kadar devam ederdi. Nazif bey içme suyu musluklarımızdan haftada bir iki defa akardı. Sahil yolu 1960 larda denizin doldurulmasıyla yapıldı. Şehrin en güzel koyundaki büyük kumsal kayalarla dolduruldu. Şehre deniz yolu ile ve büyük tek direkli Penelerle demir çimento kavun karpuz ve toptancı malzemeleri getirtilirdi.
Sabahtan Giresun samsun istikametine yolcu taşıyan Kavuş Ulaş isimli küçük burunlu otobüsle Samsun’a gidiş geliş tek yoldan gider bazı ihtiyaçlarımızı alır akşamın karanlığında Ordu’ya dönerdik. 1959 da Ordu’dan samsun’a koç boynuzu yolundan bir günde gittik o akşam samsunda otelde kaldık sabahleyin buharlı Kara trenle iki gün bir gecede Sivas’a yolculuk yaptık.
Ordu kış aylarında genellikle fındık kabuğu ve odun kömürü ile ısınırdı.
1956-58 lerde Ordu Devlet Hastanemiz Keçiköyü-Güzelyalı mevkiindeki yerinde 5 doktor 7 hemşire ve hastabakıcıyla hizmet veriyordu
Daha sonraları hayatımıza taş kömürü girdi. Peşinden hava kirliliğini kömür kokusuyla solumaya başladık i. Yıllarca taş kömürünün havaya bıraktığı insan sağlığına zararlı partikülleri ve karbondioksit gazlı insan sağlığına zararlı kötü dumanını genizlerimiz yanarcasına soluduk.
Zaman zaman Boztepenin eteğinde Selimiye ve Nizamettin mahalle sınırındaki yanan Kireç ocağından yıllarca Ordu’ya yayılan zehirli gazlardan oluşan dumanla da O bölgenin insanı uzun zamanlar kabuslu günler yaşadı.Yine uzun yıllar kış aylarında resmi dairelerin ve evlerin bacalardan yükselen kömür dumanları şehrin üzerine kabus gibi çöktü..
Onu da soluduk ciğerlerimize çektik..
Yaşadığımız zaman dilimi içinde bu yazdıklarımın çoğundan eser kalmadı. Gelişen teknolojiye ayak uyduruyoruz. bunları yaşayanlar bilirler , Bizden yaşlı büyüklerimizin Ordu anılarında ise geçmişe dönük kim bilir daha neler vardır.
DOĞAL GAZIN
BEYAZ DUMANI...!
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ordu’lu Hemşerimiz M.Hilmi Güler’in Ordumuza kazandırdığı bir çok yatırım hizmetinde,özellikle de Çevre yolu ve Havaalanı projelerinin de oluşum programlarında , Özel çabası emeği ve imzası vardır.
Sivas Üzerinden yaklaşık 900 tır doğalgaz borusu ile yayla üzerinden Ordu’ya getirilen ve Bir çok mahallede faal kullanılan Doğal Gaz hizmeti de bunlardan birisidir. Hilmi Güler’in Bakanlığı döneminde Güler’in özel gayreti ve talimatları sayesinde Ordu yavaş yavaş kötü kömür kokulu karanlık dumandan kurtuluyor ve rahat nefes alınır hale geliyor.
Ne var ki programlı mahallelere döşenen doğalgaz boru hizmetleri bazen anlamsız bir şekilde duruyor ve ilerlemiyor. Fidangör mevkiinde Zaferi milli mahallesi çıkısındaki Çelebi Apartmanına kadar gelen doğalgaz nedendir bilinmez Çelebi Apartmana doğal gaz verildikten sonra bitişiğindeki apartmana gelince duruverdi.
Doğalgaz İşçileri grev mi yaptılar..!
Bitişik binayı, mahallenin geri kalanını protesto mu ettiler..!
Bu sadece gözümüzün önündeki bir garip olay bunu anlatılan onlarca örnekle çoğaltabiliriz. Bence bunun bir izahı olmalı diye düşünüyorum.
Kış akşamları Fidangör mevkiine çöken kara kömür dumanlarının arasında Çelebi apartmanının bacasından ve diğer şanslı mahallelerin apartmanların bacalarından süzülerek çıkan Doğalgazla çalışan beyaz kalorifer dumanlarını gördükçe Hemşerimiz Eski Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanımız M.Hilmi Güler’e Ordu’luların bir vefa borcu olduğuna inanıyorum.
Yoksa yanlış mı düşünüyorum..?
NAZİF BEY ÇEŞMESİ ...
TUNCER ENGİN
Halk arasında bir deyim vardır ..”Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı var” derler bu tekerlemeyi kahve muhabbetlerinde söyler dururuz. Nazif Bey suyunun hatırı ise seksen yıldır devam ediyor.
Turnasuyu Kapçullu mahallesinde Yoroz sapağında Vali Nazif Ergin’in Oğlu Arısan Ergin tarafından Ordu’lulara armağan olarak seksen sene sonra Mimar Emin Öztük’e yaptırılan Anıt Çeşme ile daha çok uzun yıllar anılacak Nazif bey suyu..
Vali Nazif Beyin Dünyadaki sınır tanımayan doktorlar guburu üyesi oğlu kalp Ünlü damar cerrahı Prf.Dr Arısan Ergin 80 sene sonra Ordu Tıp Fakültesi hastanesinde bir dizi kalp kapakçığı ve Aort damarları ameliyatları yapmak için geldiğinde bir sohbette öğrendiği babasının büyük hizmeti ,Babası Nazif bey suyunun hikayesini..
1933 yılında Ordu Valisi olarak görev yapan Nazif Ergin’in Ordu’ya yaptığı en hayırlı hizmetlerinin başında hiç kuşkusuz Turnasuyu Yoroz dan Ordu(ya getirttiği Akobuz suyu, Halkın tabiriyle ve seksen yıldır anılan diğer adı ile .. Nezif Bey suyudur...1956 larda 19 Eylül ilk okulu öğrencisiyken hatırladığım Nazif Bey suyu evimizin musluklarından haftada bir iki gün akardı ve bu suyu daha öncede yazmıştım mutfaktaki lavobamızın yanındaki içi sırlı özel küplerde muhafaza ederdik.
Zamanımızda bu suyun tadını bilenler, Nazif bey suyunu içmek isteyenler arabaları ileTurnasuyu Yoroz’a gidip damacanalarla bu suyu evlerine getiriyorlardı.
Cumartesi günü Vali Nazif Ergin’in oğulları Merih Ergin ve Arısan Ergin’in yaptırdığı Anıt Çeşmenin mütevazi açılış merasimine gittim Mimar Emin Öztürk gerçekten güzel bin anıt çeşme yapmış eline yüreğine sağlık. Çeşmeden istifade eden su alan yöre insanlarının bu anıt çeşmenin yapımından mutlu olduklarını gördüm.
Dr Ergin’e Çeşmebaşı sohbetimizde Babanızın görev yaptığı zamanda siz var mıydınız diye sordum “O yıllarda beni 5 yıllık plana almamışlar” diyerek gülümsedi.
Çeşmenin yapımı için özellikle teşekkür ettim.
Açılış öncesi Vali Nazif Engin’in oğlu Arısan Ergin Yaptığı konuşmasında Çeşmenin yapımına destek olan herkese teşekkür ediyorum. Babam Ordu’lularla birlikte bu suyu 80 yıl önce Ordululara kazandırmış. Bizde babamızın anısını yaşatmak için buradayız inşallah bu çeşme nice yıllar Ordu’lulara hizmet verir.
Bu çeşmeyi size emanet ediyorum şeklinde konuştu...
Ordu Vali yardımcısı Gülyalı Kaymakamı Yemen Bayrak’ın güzel konuşması sonrası mahalleden bu suyu devamlı kullanan bir yaşlı bayana çeşmenin açılış kurdelesini Vali yardımcısı ve Arısan Ergin’le birlikte alkışlarla kesmesi güzel bir jestti.
Açılış sonrası çeşme önünde Vali Yardımcısı Yemen Bayrak ve Belediye Başkan Yardımcısı Özer Karadağ’la birlikte hatıra fotoğrafları çekildi bardak bardak Nazif bey suyu ikram edildi..
ESKİ ORDU FOTOĞRAFLARI
SERGİSİ
Prf Dr Arıkan Ergin sadece Vali Babası adına Anıt çeşmeyi yaptırmadı, Ordu’nun 80 sene önce çekilmiş resimlerden oluşan daha önceler ihiç bir yerde görmediğimiz Ordu ve Ordu insanı fotoğraflarından oluşan bir albümü de Ordu’lulara hediye etti...
Çeşme açılışı sonrası Ordu Kültür ve Sanat merkezinde 80 sene önce çoğunluğu Foto (Nucumi ) rumuzlu Temel Uzlu tarafından çekilen zamanın Valisi Nazif Ergin’e Ordu’dan ayrılırken Gazeteci Ali Rıza Gürsoy tarafından hediye edilen albümden seçilerek özel büyütülmüş, şimdiye kadar hiç görmediğimiz eski Ordu Fotoğrafları sergisini zevkle izledik..
Eski Ordu Fotoğrafları meraklılarına özellikle tavsiye edilir. Bu sergiyi görmeye giderseniz Kız meslek Lisesinin bahçesinde bir konteynır barakada uzun yıllar sergilenen Cumhuriyet Eğitim Müzesi daha sonra bir okulun karanlık deposunda muhafaza ediliyordu..
İl Kültür Turizm müdürlüğü Ordu Cumhuriyet Eğitim Müzesinin tescillenmiş belgelerini Kültür Sanat Merkezinin Aydınlık bir köşesinde layıklı bir şekilde Ordu’luların beğenisine sunuyor.
GAZETECİ BİLAL KÖYDEN’İN
ÇIRAĞI!..
Gazeteciler Derneği Başkanı Recep Aydın Gazeteci Erol Karaer,Gazeteci Ünal Yıldız ve benimde bulunduğum bir sohbet toplantıda Gazeteci Bilal Köyden’in 1953 yılında kendi yaptığı Baskı makinesi ve dizgi mürettipliğini hanımının yaptığı ve yayınladığı Ordu Postası Gazetesini Uzunisa köyündeki evinin altında basan makinesinin çok eski yıllarda Basın müzesinde olduğu konusu gündeme gelmişti.
Çok eskilerde İstanbul’ Beyazıt’ta Basın müzesinde bu makineyi aradığımı ve böyle bir makineden yetkililer haberlerinin olmadıklarını söylediler bana.
Arkadaşlarla 1919 tarihinde Ordu’da basılan İlk Güneş gazetesinden bu güne Ordu’da Cumhuriyet döneminden günümüze Güçlü bir basın hareketliliği yaşandığını konuştuk.
Ordu’da Anadolu Basınında simge isimlerin başında Ali Rıza Gürsoy Bilal Köyden İsmail Hakkı Garipoğlu gibi isimler ve onların unutulmaz gazeteleri gelmektedir.
1921 yılında yayınlanan İsmail Hakkı Garipoğlunun Güneş Gazetesi, 1927 yılında Bilal Köyden’in Güzelordu Gazetesi, 1922 yılında Ali Rıza Gürsoy’un yayınladığı Tekamül Gazetesi ile 1933 Cumhuriyetin 10.yıl anısına düzenlenen gazete yarışmasında birinci sayfa düzenlemesiyle kazanılan birincilik ödülü ve Atatürk tarafından 500 Tl ile ödüllendirilen Ordu’da bir Anadolu gazetesi idi Tekamül...
Daha sonraki yıllarda Ordu Belediye Başkanlığı görevini de uzun süre yapan Ali Rıza Gürsoy Gazetesinin adını Gürses olarak değiştirir.
Tekamül artık Gürses olarak Ordu halkına ulaşmaktadır..
1980 li yıllarda Düz mahalle Becelgen sokaktaki Gürsoy’ların evinin altındaki son yerindeki mürettip Çetin Kamber in ustalığını yaptığı Gürses gazetesi büyük bir sel sonrasına teslim oldu. Eski makineleri ve arşiv gazeteleri çamurlu suların altında kaldı..
Bir müddet sonra da 1910 tarihli Tekamül- Gürzses’in yarım otomatik el sallamalı baskı makinesi bir ilçemize satıldı.
Bu efsane gazetenin tarihi eski makinesi tarihin sayfaları arasında yok oldu..
.Ordu Basın tarihinin unutulmaz ve unutulmayacak gazetelerinin başındaki isimlerden birisidir Ali Rıza Gürsoy’un gazetesi Tekamül-Gürses’dir...Ve onlar Cumhuriyetin , Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucularıdır.
Daha sonraları Ordu’da yayımlanan el sallamalı gazeteler zaman içerisinde yarım otomatik baskı makineleri , el dizgisi intertayp ve bilgisayar Ofset donanımları teknolojisiyle basın meşalesini günümüze kadar başarı ile taşımışlardır Gazete sahipleri .Bu süreyi en uzun yayın hayatıyla gerçekleştiren Rahmetli Em.Bnb Gazeteci Rıza Şimşek’in Ordu yayın hayatına kazandırdığı 46 yıllık Ordu Sesi Gazetesi sonrası Tribün Gazetesidir .
Ordu’da 30 yıllık geçmişiyle Karadeniz 52 gazetesi 21 yıldır yayın hayatına devam eden Ordu Olay Gazetesi uzun süreli yayın yapan gazetelerin başında gelmektedir..
1915 senesinde Güneş gazetesi ile başlayan Ordu Basın tarihi günümüze kadar mücadele ve başarılarla geldiğini biliyoruz.Ve geçte olsa Ordu’da bir basın müzesi düşüncesi eski gazeteler eski makinelerle eski arşiv gazetelerle ilgili toplayabildiğimiz bütün belgeleri bir çatı altında sergileme ve gelecek kuşaklara görsel olarak bir basın müzesi oluşturmak istiyoruz.Ordu Gazeteciler Cemiyeti öncülüğündeki bu oluşuma en büyük katkının da sayın Valimiz Orhan Düzgün ile Belediye başkanımız sayın Seyit Torun’un himayelerinde ve desteklerinde olacağına inanıyoruz.
İlgilerini bekliyoruz..
BİLAL KÖYDEN VE
BASKI MAKİNASI
1927 senesinde Güzelordu Gazeteci Bilal Köyden Yazı devriminden sonra Uzunisa Köyündeki evinin altında kendisinin tahta ve demirlerden yaptığı baskı makinesiyle Türkiye’nin ilk köy gazetesi olan Güzelordu gazetesini yayınladı.
Türkiye’de ilk ve tek olan Bilal Köyden’in bu yokluklar içerisinde gerçekleştirdiği baskı makinesinin daha sonraları basın müzesine gönderildiğini büyüklerimizden duyduk. Basın müzesi arşivlerinde kayıtlı ise müzemiz kurulduğunda bu efsane makinemizi eski bir gazeteci olan Kültür ve Turizm bakanımız Ertuğrul Günay’ın katkıları ile geriye ORDU Basın müzemize isteyeceğiz..
Ordu Gazeteciler Derneği Başkanlığı yaptığım yıllarda Ordu Sanat Evi ORSEV ile birlikte yaptığımız girişimler sonrası İbrahim Dizman’ın da büyük katkıları ile Ordu Belediye Eski Başkanı Fikret Türkyılmaz zamanında Bilal Köyden Parkının ve Bilal Köyden’in Anıt Gazetesinin ve büstünün açılışını yaptık.Yanına da eski bir dizgi makinesi koyduk...
Bilal Köyden anıt parkının mutluluğunu benim başkanlık dönemimde yaşadığım için sevincim sonsuzdur. Gazeteci arkadaşlarımla gündeme getirdiğimiz Basın Müzesini Sayın Valimiz Orhan Düzgün’ün himayelerinde ve Ordu Basınının katkılarıyla ile gerçekleştirebilirsek eski bir gazeteci olarak daha da mutlu olacağım.
Basın Müzesi oluşumda bize en büyük manevi katkıyı ve öncülüğü Gazeteci Bilal Köyden’e babası tarafından çırak olarak teslim edilen Gazeteci Büyüğümüz ağabeyimiz Güzel Ordu Gazetesinin çok eskilerdeki çalışanı Ordu Olay Gazetesi köşe yazarı O.Rüştü Baş’ın yapacağını biliyoruz.
Geçenlerde Rüştü ağabeyi telefonla aradık İstanbul’da olduğunu torun sevmeye gittiğini ve telefonumuza cevap verdiğinde Sarıyer’de sahilde bir balık ekmek kuyruğu sırasında da olduğunu söyledi...
Haftaya geliyorum dedi....
Afiyet olsun ...
Gazeteci Bilal Köyden’i.. Gazetesi Güzel Ordu’yu Ahşap ve demirden yaptığı baskı makinesinin akıbetini Bilal Köyden’in Çırağı ve zamanın tanığı O.Rüştü Baş’tan öğreneceğiz....
Basın Müzesine kavuşmamız umuduyla...
BALIK HAVUZLARI VE
DENİZ KİRLİLİĞİ...
Ordu’muzun en güzel koylarına kumsallarına balık çiftlikleri yerleştirerek doğayı ve denizlerimizi kirleten ticari zihniyet hepimizin bildiği Çeşmeönü mevkiinin doğal güzelliğini ve denizin ekolojik dengesini bozarak sahil turizmine yıllarca darbe vurmuştur.
Perşembe ilçemizin Çeşmeönü’ndeki O güzelim koyunda bir talihsizlik döneminde kıyılara çok yakın yerleştirilen dahası müsaade edilen yüzlerce balık havuzların antibiyotikli katı yemlerinden kaynaklanan biyolojik ve kimyasal kirliliğin faturası zaman zaman Çeşmeönü’ne yazları denize girmek için gelen yüzlerce insanda, çocuklarında ertesi gün vücutlarında ki enfeksiyon cilt kızarıklarında ve iltihaplanma belirtilerinde görülüyordu.
Denizden karaya esen rüzgarların balık havuzlarından getirdikleri garip pis kokular da çabası . Denizin fırtınalı ve kalaşlı zamanlarında bu kirliliğin daha da yakın tanığı oluyorsunuz...
Balık havuzlarına atılan katı yemlerin büyük bir bölümü ve balık pisliklerinin havuzların altında dar bir yerde toplanması havuzların altında bir çamur..! tabakası oluşturuyor ve dip akıntıları ile bu atıklar deniz kenarına kumsallara kadar sürükleniyor Çeşmeönü sahillerinde garip kokular insanların tepkisini çekiyordu..
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Perşembe Çeşmeönü doğal plajlarının bulunduğu güzelim koy insanların cazibe noktalarından birisi konumundaydı.
Çeşme önü sahilleri sitelerin civar tesislerin ve evlerin kanalizasyon Atıklarının denize ulaşmadığı bir konuma getirildiğinde ve balık havuzlarından kurtarıldığında inanıyorum eski güzelliğine kavuşacak Ordu Deniz turizmine olumlu katkılar sağlayacaktır.
PERŞEMBE ÇEŞMEÖNÜNDEN
EFİRLİ - KUMBAŞI EFİRLİ SAHİLLERİNE
Perşembe Belediyesinin Perşembe sahillerini Balık Havuzları işgalinden kurtarılması adına yıllardır verdiği Hukuk savaşını kazanması sonrasında havuzların sahipleri Perşembe sahillerinde barınamayacaklarını gördüklerinde havuzlarını Ordu Kumbaşı- Efirli sahillerine taşınmanın yollarına başvurdular. Gerekli yerlerden izinlerini kopardılar ve Altaşlar’a ait ilk yeni 5 balık havuzun montajını Kumbaşı Balıkçı barınağında monte etmeye başladıklarında Kumbaşı ve Efirli mahallelerinin Muhtarları ve yaşayanları başlarına gelecek Balık Havuzları deniz felaketini gördüler.
Güzelim Turistik Kumsallarını ve Halk plajı sahillerini kollama ve korumaları adına aralarında toplandılar yetkilileri ziyaret ettiler.
Perşembe’den mahkeme kararıyla sökülecek Balık havuzlarının neden Ordu Sahillerinde kurulacağını sormuşlar ilgililerden “son anda haberimiz oldu” cevabını alan Kumbaşı Mahallesi Muhtarı Hüseyin Avni Uzun ve Efirli köyü muhtarı Remzi Çakmak Balık Havuzları konusunda mahalle ve köy halkı ile önceden bilgilerinin olmadığını havuzların oldu bittiye getirildiğini ve bölgelerinde doğayı ve çevreyi kötü yolda etkileyecek Turistik sahillerimizi bozacak bu girişimi kabul etmeyeceklerini belirtip hukuki yollara başvuracaklarını Kumbaşında yaptıkları bir basın açıklaması ve mahalleli protestosu ile yetkililere duyurmaya çalıştılar..
Çok sayıda katılan mahalle halkı ve duyarlı sivil toplum örgütlerinin ilgilileri ve basın mensuplarının da katılımıyla protestolarını gerçekleştirdiler. Yetkilileri duyarsızlıkla itham ettiler haklarını yasal yollardan arayacaklarını söylediler.
Turistik Kıyılarımızda balık havuzları istemiyoruz .çocuklarımıza temiz deniz bırakmak istiyoruz dediler..
Bir çevre sakini bağırdı “Altaşlar’ın hiç bir mamullerini kullanmayalım” diye . Çevre sakinlerinin çocuklarının taşıdığı pankartlar dikkat çekiciydi.
- Bana temiz bırakıldı .Bırakın temiz kalsın..
- Siyaset kirletiyor Adalet temizliyor..
- Allah rızası için denizimizi kirletmeyin.
Türk Bayrakları Pankartlar ve davul Zurna eşliğinde Karayolunda bir müddet yürüyen çevre sakinleri balık Havuz Protestolarını olaysız bir şekilde bitirdiler.
PERŞEMBE’DE YASAK OLAN
ORDU’DA YASAL MI OLUYOR..!
Gelelim sözün özüne Perşembe Çeşmeönü sahillerinde yıllarca doğa ve çevre kirliliği yaratan , deniz kirliliği ve kötü kokular saçan balık Havuzları Perşembe Belediyesinin yıllarca verdiği Hukuk savaşı sonucu kaldırılıyormuş...
Ordu Valiliği ve Ordu Belediyesi Doğayı ve Turistik Kumbaşı ve Efirli Sahillerimize Kara bir leke gibi yamanacak bu olumsuzluğa kucak mı açacak.
Bekleyip göreceğiz..
YAZDIĞINI GÖREBİLMEK!..
TUNCER ENGİN
Geçtiğimiz günlerde rahmetli annemden miras kalan Şekerle uzun bir süre idare ederken şekerin kontrolünü kaçırınca göz tansiyonum biraz fazla oynamış olmalı ki bir saban aniden ortalık grileşti. Hiçte alışık olmadığım bu tarz beni rahatsız edince de Gazeteci Erol Kareer arkadaşımın koluna yapıştım soluğu göz doktorumda aldım. Göz Tansiyonumun birdenbire çıktığını beni salladığını öğrendim. Doktorum beni bir güzel muayene etti gözüme ilaç damlattı göz tansiyonumu ölçtü gerekli makinelere soktu göz ilaçlarımı verdi bir hafta sonra kontrole gelmemi istedi ilaçlarımı muntazam kullanmamı istedi. Bir hafta sonra tekrar Gözde Lazer Göz Hastalıkları Merkezine gittim.Doktorum yeniden güzelce muayene edip göz tansiyonuma baktı. Özel gözlüğü takıp duvardaki harfleri okuttu görüntüler ilki gibi değildi. Bazı harfler haricindeki harfleri seçebiliyor daha rahat okuyordum.Eskiye göre göz tansiyonumun normal verilere döndüğümü söyledi. Ertesi gün gözümün AUTOMATED PERİMETER ölçümleri yapıldı. Onun değerlendirmesinde bir Beyin Tomografisi istedi beyin ve sinir hastalıkları doktorunun görmesini istedi. Sınıf arkadaşıma Devlet hastanesine gittim. Muayene ettikten sonra Beyin Tomografisi için Hastanenin Emar Merkezine gönderdi. Randevu günümüz ve saatimizde hastaneye gittiğimizde Şans bu ya... Hastanenin Emar Merkezindeki Tomografi makinesinin bozulduğunu gördük.
Bu defa bir hafta sonraya yeniden randevu alabildik . Tekrar günümüz geldiğinde Tomografi çektirenler bilirler yaklaşık kırk dakikada ilaçlı tomografi için makinede kaldım.. .
Halk arasında bir deyim vardık “Allah kimseyi hastaneye düşürmesin ..Hastanesizde bırakmasın “ derler.. Bir korku ve sıkıntı tünelinde daracık bir yerde.. garip makine sesleri arasında yaklaşık kırk dakika..
“ Yalnız ve Cesur’u oynamak..!
Beyin Tomografimi uzun uğraşılardan sonra çektirmesine çektirdim ama resmi raporu Ankara’dan geliyormuş onu da öğrenmiş olduk.
21 Nisan’da ki Beyin Tomografisinin raporunu 9 Mayısta ancak elimize alabildik. Buna da şükürler olsun “ beterin beteri var” derler hani..! Beyin tomografimizi beyin doktorumuza ancak gösterebildik.
Göz tansiyonumuzun yükseldiğinde, Şekerimizde çıkmıştı işte o zamanlarda ufak çapta farkında olmadan beyin kanaması geçirmişiz. Etrafı gri görmemizin harfleri bulanık görmemizin sebebi de böylece tescillenmiş oldu. Şimdilik ameliyatlık işimiz yokmuş bu ufak kanama zaman içerisinde kaybolurmuş ilaçlara devam da yeni bir tusunami dalgası gelmezse...!
Yani bir aydır başımıza gelen sıkıntılar bunlar. Bir aydır sokakta yürürken tanıdık yüzlerdeki gri görüntüler yeni yeni netleşiyor. Bazı arkadaşlarım stem ediyor yanından geçiyoruz görmüyorsun diyorlar. Elimde olmayan sebeplerden dolayıdır ki özür diliyorum...
Yine yaklaşık bir aydır da bilgisayarımda yazı yazamıyordum. Bilgisayarımın başında gözümde Gözlük, gözlüğün önünde elimde mercek bak ki bilgisayardaki yazıyı takip edesin.
Göz doktorum bu zaman içerisinde gözlüğümün camlarını değiştirdi şimdilik biraz rahatladım sanki. Tedaviye ilaçlara devam.. buna da şükürler olsun. Puslu gri Görmek, bir gazete deki küçük yazıları okuyamamak gerçekten sıkıntı veriyor..insana daral geliyor..! derler ya aynen öyle. . 1970 ‘ler den günümüze Ordu’muzda gazetecilik yapmaya özen gösteriyorum zaman zaman elimizde olmayan sebeplerden durakladığımız da oluyor.
Rahatsızlandığımı duyunca büromuza gelip geçmiş olsun dileğinde bulunan Gazeteci arkadaşım Atilla Şimşek ile Değerli doktorlarımız Op.Dr Erkan Oğuz ve Op.Dr .Ali Bacınoğlu’na şahsıma gösterdikleri yakın ilgiden dolayı en samimi duygularımla teşekkür ederim.
İnsanın gazete okuyabilmesi..yazdığını okuyabilmesi çok güzel bir şey.Her şeyin başı sağlık..
Tekrar yazabilmek, okuyabilmek umuduyla sağlıklı günler dilerim...
AÇILIYOR...
ORDU DEVLET TİYATROSU...
TUNCER ENGİN
Cumhuriyet tarihimizin en çalışkan,başarılı Kültür ve Turizm Bakanı Ordu’nun evladı Ertuğrul Günay’ın gerçekleştirdiği ,Ordu’muz için büyük hayallerinden birisi olan Kültür Sanat Merkezimizde 28 Mart Çarşamba gecesi saat 19.30 da Yine Bakan Günay’ın Ordulu hemşerilerine sözünü verdiği Ordu Devlet Tiyatrosu Perdesini bu kez Ordu’lu sanatseverlere açacak.
Yine aynı yerde Ordu Kültür Sanat Merkezinde 28 Mart-1 Nisan 2012 tarihleri arasında 52 Yayınevinin binlerce kitapla katılacağı Ordu 1. Karadeniz Kitap Fuarının saat 17.00 deki açılışına Günay Ordu Valisi Orhan Düzgün’le birlikte katılacak. ..
Kitap Fuarı açılışı sonra Büyük Salonda Turan Oflazoğlu’nun yazdığı ,Şakir Gürzumar’ın yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosunun Dev Kadrolu oyuncuları GENÇ OSMAN’ı sahneleyecek.
O.D.T Mart ayı programında Genç Osman. Nisan ayında Profesyonel, Kerbela, Antigone, Bir Delinin Hatıra Defteri, Mayıs ayında Soğuk Bir Berlin Gecesi ve Murtaza oyunları ile sahne alacak.
Laf aramızda size bir şey söyleyeyim kimseler duymasın da Ertuğrul Günay’ın Bakanlığındaki özel çabası olmasa Ordu Valiliği ile Ordu Belediyenin 17 yıl önce Ordu Kültür Sanat merkezi olarak belirlediği arsası halen tel örgü ile çevrili olacaktı.
Önce Ordu Kültür Sanat Merkezimize kavuştuk bugünde Ordu Devlet Tiyatromuza...
Ordu Devlet Tiyatrosu Ordumuzda yaklaşık yüz yıldır var olan Tiyatronun daha da gelişmesi adına bir Milattır.
Emeği geçen herkese Özelliklede yüreği her daim Ordu için atan Ertuğrul Günay’a teşekkürler. 28.3.2012
ORDU’DA TİYATRO DEVLETLE
DAHA DA GÜÇLENECEK…
Ordu Tiyatro tarihini araştırdığınızda Ordu’luların Tiyatroya olan ilgileri 1908 Yılında sahnelenen Ünlü Şairimiz Namık Kemal’in yazdığı “Vatan Yahut Silistre” oyunu ile başlar ,daha sonraları Fevzi Güvemli, A.Rıza Gürsoy ve Hamdi Uzman düz mahalle Kilise yanındaki ahşap Rum Okulunda “ İntibak-i Milli (Ulusal Uyanış) oyunlarıyla tiyatro çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
Cumhuriyetin ilanından sonra İ.Hakkı Garipoğlu A.Rıza Gürsoy’un tiyatro çalışmaları sonrası İsmetpaşa ilkokulu binasında A.Nuri’nin “ Sekizinci” Reşat Nuri Güntekin’in “İstiklal” ve “Beş Devir” oyunları sahnelenmiş...
1932 yılında kurulan Halkevleri ile beraber tiyatro çalışmaları “ Gençler Yurdu ve Spor Yıldızı kulüplerinde de tiyatro yapılmaya başlanmıştır.
1954 yılında Ordu Kirazlimanı Gençlik Kulübü Kentin Kültür ve Sanat hayatına büyük katkılar yapmıştır.
O yıllarda Sanatçı Kadir Pekbaş ve Sanat yönetmeni Aydın Üstüntaş’la birlikte birçok oyunu Sahneye koyup oynamışlardır.
Rahmetli Aydın Üstüntaş’ın İstanbul’da Üniversite de okurken sömestre tatilinde Ordu’ya gemiyle gelmeden son harçlığı ile Eminönü’n de bir yayınevinin vitrininde gördüğü “Harput’ta Bir Amerikalı” oyununun kitabını almış ve bu oyunu kalabalık bir ekiple Ordu’da sahneye koymuşlar başarı ile oynamışlar dır...
1964 yılında Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’nin kuruluşunda Vali Mustafa Karaer’in talimatı ile Gazeteci,Sanatçı Uğur Gürsoy’u görevlendirip İstanbul Şehir Tiyatrolarının Kurucusu büyük üstat Muhsin Ertuğrul’la görüşüp davet etmesi üzerine Ordu’ya gelmiş yapılan çalışmalar sonrası OBKT’nin kuruluşu 19 Haziran 1964 te gerçekleşmiştir.
Vali Mustafa Karaer’le görüşmeler sonrasında bu kez Muhsin Ertuğrul’un görevlendirdiği Sanat yönetmeni Ergun Köknar ve Sanatçı Suna Pekuysal ile Ordu’ya gelmiş ve OBKT ilk oyunu “Hülleci” ile Halk Eğitim Salonunda şimdiki Atatürk Kültür Merkezi’nde perdelerini Sanatsever Ordu’lulara açmıştır.
46 yıldır OBKT ilk oyunu “Hülleci” 146.son oyunu Haldun Taner’in yazdığı “Eşeğin Gölgesi” ile gösterimine aralıksız devam etmektedir.
ORSEV
1991 yılından bu güne kadar Ordu’muza Sanat ve Kültür dalında güzellikler sunan sivil toplum kuruluşu Ordu Sanat evi ORSEV 21 yıldır Ordu’da Sanata ve Kültüre hizmet etmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyor.
Bu günlerde ORSEV yer sıkıntısı çekiyorsa da yeni bir yer arayışı içerisinde, bundan sonra da Ordu Sanat evi ORSEV Ordu’da Kültür ve Sanata katkılarını sürdürecek bu yöndeki çalışmalarına devam edecektir.
ORDU
DEVLET TİYATROSU
Kültür ve Turizm Bakanımız hemşerimiz Ertuğrul Günay memleketi Ordu’ya Bakan olarak ilk geldiğinde Sevinç Özel’in başkanlığındaki ORSEV’i Eski Ordu Sinemasının altındaki yerinde ziyaret etmiş, sanattan tiyatrodan konuşmaları sırasındaki sohbetinde Ordu’da Devlet Tiyatrosunun açılması yönünde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü ile görüştüğünün müjdesini vermişti.
O sıralarda Bakan Günay’ın takiplerinde Ordu Kültür Sanat Merkezi inşaatı devam etmekteydi. 1.5 yıl gibi kısa bir zaman içerisinde Kültür Sarayımız tamamlandı açılışını 29 Ekim 2010 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay yapmıştı.
Günay’ın Ordu’ya hizmet hayallerinden birisi Ordu Kültür Sanat Merkezi gerçekleşmişti.
BAKAN ERTUĞRUL GÜNAY
28 MART’TA ORDU’DA
28 Mart 2012 Çarşamba gecesi Devlet Tiyatroları Ordu Sahnesinin açılış merasiminde Hemşerimiz Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay söz verdiği Ordu Devlet Tiyatrosu sahnesinin açılımında Ankara Devlet tiyatrosunun 80 kişilik kadrosu ile Turan Oflazoğlu’nun , Yönetmenliğini Şakir Gürzumar’ın yaptığı GENÇ OSMAN’ı Ordu Kültür Sanat Merkezi büyük salonda Ordu’lu hemşerileri ile birlikte izleyecek.
Ordu Tiyatro
İzleyicisi Şanslı...
Ordu’lu sanatseverler Ankara Devlet Tiyatrosunun 8 Mart’ ta sahnelediği “ Sinek Kadar Kocam olsun ,Başımda bulunsun” , 13 Mart’ta Samsun Devlet Opera ve Balesi Tiyatrosunun Oynadığı “ Bir Tenor Aranıyor” dan sonra 28 Mart’ta yine Ankara Devlet tiyatrosunun “Genç Osman” Müzikali ile bir başka şenlenecek.
Bu kez alkışlarımız Ordu Devlet Tiyatrosu sahnemizin açılımı için ,
Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Ertuğrul Günay için olacak..
Mart ayı içerisinde Ordu’da Devlet Tiyatrolarının 3 OBKT’nin 1 Orsev’in 1 Tiyatro oyununu Ordu’lu sanatseverler izlemiş olacaklar.
Ordu’da tiyatrolarımız güçlüydü,
Ordu Devlet Tiyatromuzla daha da güçlenecek.
OBKT ve
EŞEĞİN GÖLGESİ
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu (OBKT) son oyunu, Haldun Taner’in yazdığı T.Murat Demirbaş’ın yönetmenliğini yaptığı OBKT sanatçılarının oynadığı Eşeğin Gölgesi adlı Müzikal oyunun GALA gecesinde sanatsever Ordu’lularla buluştu.
Oyun beğenildi alkışlandı..alkışlandı...
OBKT kuruluşu olan 1964 ten bu güne kadar sahneye koyduğu ilk oyunu, Ergun Köknar’ın Sanat Yönetmenliğini yaptığı misafir sanatçı Suna Pekuysal’ın sahne aldığı, Hülleci’den günümüze yaklaşık 150 oyunu OBKT başarıyla sahneledi.
48 yıldır sahnesinin perdesini seyircisine kapatmayan OBKT Türkiye’de şehir tiyatroları arasında da marka olmuş bizim için çok önemli bir sanat kuruluşumuz.
Devlet Sanatçısı T.Murat Demirbaş’ın yönettiği Eşeğin Gölgesi adlı iki perdelik müzikal oyunu Vali Orhan Düzgün,Belediye Başkanı Seyit Torun ,Jandarma Alay Komutanı İsmail Güzey ve eşlerinin de katıldığı Gala gecesinde sanat sever Ordu’lular OBKT sanatçılarından güzel bir oyunu zevkle izleme fırsatı buldular.
OBKT sanatçılarının başarıyla oynadığı Eşeğin Gölgesi oyununu izlemeyenlere, ve neşeli bir gece geçirmek isteyenlere özellikle tavsiye edilir...
Oyunun sonunda Belediye Başkanı Seyit Torun sahnede yaptığı konuşmasında Tiyatroya emeği geçen herkese teşekkür etti “bu yolda tiyatro dünyasının en kaliteli oyunlarını emekle yoğurarak başarı ile sizlere sunan Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu önemli bir rol üstlendi.
Bu başarı tabi ki sadece onların değil, aynı zamanda Ordu’nun seçkin tiyatro izleyicisinindir, iyi bir izleyici kitlesi olmazsa iyi oyunlar sergilemekte anlamsız olabilirdi. Bu oyunu aylarca çalışarak siz değerli sanatseverlerin beğenisine sunan yönetmenimiz T.Murat Demirbaş olmak üzere Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu oyuncularına ve teknik ekibine teşekkürlerimi sunuyorum” dedi..
Ordu Valisi Orhan Düzgün’de sahneye çıkarak Başkan Seyit Torun’la birlikte sanatçıları tek tek tebrik ettiler.
Oyunun yönetmenine ve sanatçılara çiçek verdiler..
Vali Orhan Düzgün OBKT’nin başarısından memnunluk duyduğunu belirterek 27 -28 Mart Dünya tiyatrolar gününde Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın daha önceleri açıkladığı Ordu’da kurulacak olan ve 60.Ordu Devlet Tiyatroları Sahnesinin açılım müjdesini verdi.
ORSEV GERÇEĞİ...
Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’nin 48 yıldır Ordu’da Sanata, Tiyatroya olan büyük katkıları tartışılmaz.
Ne var ki.. Ordu’muzda 1991 yılından günümüze kültür ve sanata güzelliklerle katkılar sağlayan Tiyatrosuyla, Valilerimizin Belediye Başkanlarımızın Garnizon Komutanımızın Emniyet Müdürlerimizin ve Ordu’lu şairlerimizin mini sahnesinde okudukları şiir ve sanatçılarımızı anma geceleriyle, resim ve fotoğraf sergileriyle.Çeşitli sanat kurslarıyla...
Sanat edebiyat söyleşileriyle.. Kitap imza günleriyle,Ordu’da Kültür ve Sanata olan katkılarıyla 21 yıldır açık olan Tiyatro ve Oda tiyatrosu sahnesiyle, Ordu’da Sanatın nabzını tutan güzide kuruluşumuz Ordu Sanat Evi ORSEV sıkıntılı günlerin içinde...
Uzun yıllar Ordu Sineması altındaki küçük sahnesinde çalışmalarını ve kültür sanat etkinliklerini yaparken bina sahiplerinin burayı yıkıp inşaat yapacağız gerekçesiyle kira sözleşmelerine son verdikten sonra Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun eski Gazeteciler Cemiyet Binasında, sonrasında 3 yıl gibi Yelken Kulüp binasında Orsev’in çalışmalarına izin verdi Orsev’den desteğini esirgemedi....
Bu günlerde de Belediye binasının yıkılarak yeniden yapılacağından ve eski Yelken Kulüp binasında Zabıta’nın görev yapacağı gerekçesiyle Orsev’den binayı boşaltması isteniyor..
Güç koşullar içerisindeki ORSEV Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un destek ve himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın ORSEV’de Sanata ve Sanatçıya maddi ve manevi katkılarıyla son yıllardaki Sanat etkinliklerinde, Tiyatro oyunlarını sahneye koyabiliyordu.
ORSEV müsait bir yer arayışı içerisinde..
ORSEV şimdi 21 yılın son oyunu
“Hamlet”i oynayacak..!
“Olmak veya Olmamak” ta direniyor...
Sayın Valimiz Orhan Düzgün
ORSEV S.O.S veriyor..
1889
AZİZİYE ( Yalı) CAMI
Ordu’muzun tarihi camilerinin en önemlilerinden birisi yeri ve konumu itibariyle Ordu’nun sahil girişindeki AZİZİYE, halk arasındaki adı ile YALI Cami’dir.
1889 yapım tarihi ve tamamen taş işçiliği ve özel Led ışıklandırması ile Gece gündüz dikkatleri çeken bu güzel camimiz Ordu’nun korumaya alınmış baş yapıtlarının en önemlilerinden birisidir.
Yalı Camimizin Süleyman Felek Caddesine inen tarihi kapısının son zamanlarda giriş çıkışa kapatılması Caminin cemaati tarafından üzüntüyle karşılanmaktadır.
Yalı caminin özellikle 1950 yılından bu günlere kadar gelen zaman içerisinde namaz kılan yaşlı büyüklerimizin
Ordu Müftüsü Mustafa Kolukısaoğlu’dan Yalı Cami cemaatinin bir ricası bir isteği var.
Yalı Cami’nin Süleyman Felek caddesi üzerindeki ve benim bildiğim 50 senedir açık kullanılan kapının tekrar açık tutulması.
Sayın Ordu Müftümüzün vatandaşın bu isteğini kırmayacağını düşünüyoruz,...
ÖNCE SAĞLIK ...
2011 Eylül ayı içerisinde Ordu Üniversite Hastanesi’nin acil kapısında gece yarısı Kanserli hasta babasının Hastane Acil doktorunun ambulansla eve gönderilmesine karar verdiği hasta için çağrıldığı halde uzun süre ambulans gelmemişti.
Aynı gece hastane kapısında defalarca 112’den Acil Ambulans çağıran Okan Saraç uzun süre bekledikten sonra taksi çağırmak durumunda kalmış ve hastasını taksiye koyarken Ambulans gelmiş hasta yakını Okan Saraç’ın ”acil çağırıyoruz neden gelmiyorsunuz”.. sorusu üzerine de Ambulans şoförü ile aralarında tartışma çıkmış “Gelmek zorunda değiliz nereye şikayet edersen et” diye de bir restleşme olmuş..!
Sonuçta olaydan birkaç gün sonra hasta babasını kaybeden Mağdur vatandaş Sağlık Bakanlığına, Ordu Sağlık Müdürlüğüne şikayette bulunmuştu...
14.12.2012 tarihli Ordu Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nden Şikayetçi Okan Saraç’a gönderilen yazıda söyle denilmekteydi ;
“ UYARMA CEZASI ”...
“ İlgi şikayet dilekçenize istinaden Valilik Makamının 29.09.2011 tarih 589 sayılı oluru ile Muhakkik olarak görevlendirilen Araştırmacı Ahmet Türkeli ve Araştırmacı Burhan Kulaç tarafından hazırlanan soruşturma raporu neticesinde;
Sağlık Memuru Erkan Kırkaya ve Şoförü Suat Aydın verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapılmasında ,görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kayıtsızlık göstermek ve düzensiz davranmak fiilini işlediğinden 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinin (a) bentleri kapsamında “ Uyarma” cezası ile cezalandırılmaları gerektiği bildirilmiş olup,
Sağlık Bakanlığı Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 6.2.2012 tarih ve 546 sayılı yazısı ile adı geçen personellerin ceza ve tecziye edildiği bildirilmiştir.”...
Dr.Yılmaz DÜNDAR
Sağlık Müdürü
Sağlık Bakanlığı Ambulanslarının Türkiye’nin her bölgesinde ne kadar önemli ve kutsal görevler yaptığını biliyoruz.
Ordu’muzda da 112 Ambulans ilk yardım sağlık görevini gece gündüz ve her koşulda , “Görev Bilincine Uygun şekilde” yapmaya çalışan fedakar Sağlık personellerimize ve konuya Duyarlı Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e bir kez daha teşekkür ediyorum...
“EĞRİ OTURUP
DOĞRU KONUŞURSAK!..”
Ordu Belediyesinin sosyal ve kültürel çalışmalarından dolayıdır ki yazdığımız yazılar olmuştur da..
Hani bir söz vardır “ Sezar’ın Hakkı Sezar”a derler ya..Kültür sanat Festival etkinliklerde Ordu’nun adını uluslar arası platformlarda gündemde tutmak adına Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un yaptığı güzel organizeleri de tekrar yazmadan geçmeyeceğim.
Ordu Valiliğinin ve Ordu Belediyesinin destekleriyle
Yapılan,zaman zaman kesintiye uğrasa da Ordu Altın Fındık Şenliklerinde Çeşitli sanat dallarında etkinlik yapan yerli yabancı toplulukların sanat gösterilerini yıllarca takip ettik, zevkle izledik alkışladık...
Ayrıca Ordu Belediyesinin yaptığı güzel etkinliklerin devamında 6.sı yapılan Uluslararası Çocuk ve gençlik Tiyatroları festivallerinin özel bir örnek olarak verebiliriz. Yine Ordu’da 20-23 Ekim 2011 tarihinde 2.si yapılan ve birçok yerli yabancı sanatçının katıldığı Edebiyat, Şiir festivallerini yine örnek verebiliriz.
Ordu’da Tiyatro kültürü ise zaten 80 senedir var..Sahnelerini seyircisine 1964 ten bu güne kapatmayan, Sanatsever seyircisi ile bütünleşen Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT zaten var ve gösterimlerini zevkle izliyoruz..
Birincisi yapılan Uluslar arası Taş Heykel sempozyumu için Belediyemizin özel davetiyle Ordu’muza gelerek meşhur Ünye taşını sanatla buluşturan ,hayat veren görsellik kazandıran yerli yabancı heykeltıraşlarımızın şenlik kapsamında yaptıkları eserler ilgi ile izlenmiş ve şehrimizin muhtelif yerlerinde teşhir ediliyor.
Bu sene ikincini bekliyoruz...
Diğer festivallerde olduğu gibi Uluslararası Edebiyat şiir ve Tiyatro Festivallerinde de amaç Güzel Ordu’muzun Uluslar arası tanıtımda varlığından söz ettirmek ve Ordu’muzun sosyal kültürel tanıtımı değil mi..?
Bulgaristan,Macaristan,Yunanistan, Finlandiya, Ukrayna ve Makedonya’dan Ordu Belediyesinin organize ettiği Edebiyat festivaline katılan yabancı sanatçılarla beraber zevkle izlediğimiz Yerli sanatçılarımızın teşhir edilen eserlerinden gurur duyduk alkışladık.
Yerli yabancı sanatçılar memleketlerine döndüklerinde Ordu’daki anılarını mutlaka gündeme getiriyor yazıyorlardır diye de düşünüyoruz..
BULGAR SANATÇI ..
BİR ÖRNEK...!
İnternette Ordu Belediyenin Kültür ve Sanat köşesinde Sofya Fransız Lisesi öğretmeni Bulgar sanatçı Aksiniya Mihaylova’nın Ordu Edebiyat Festivalindeki izlenimlerinden alıntı yapalım :
“ II.Uluslararası Ordu Şiir Festivalinden döner dönmez Bulgaristan’ın önde gelen Edebiyat sitelerinin biri için verdiğim bir söyleşide Ordu’yu ve etkinliklerini tanıttım.
Ordu’nun bir Şiir Festivaline ev sahipliği yapması rastlantı olmasa gerek. Bu topraklarla ilgili efsane konularının, mitlerin, Avrupa ve Dünya edebiyatı ve sinema sanatları odağından hiç çıkmaması ;denizin burada da yarattığı o “bir başkalık” atmosferi, bölgenin kültür, birçok başka dinamiklerle ve nihayet şiiri her türlü etkinliğin olabilen başkentlerden çekip Ordu’ya taşıması bütün bunlar Ordu Festivalinin muhteşemliğini arttıran etkenlerdir.
Bir çok Avrupa Ülkesinde çok sayıda festivale katılmış biri olarak, Ordu’da gördüğüm sıcaklıkta ve incelikte bir yerel yönetim katılımı görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
Güler yüzlerinden sürekli olarak olumlu elektriklerini duyumsadığım Vali Bey saygıdeğer Belediye Başkanı ve değerli yardımcısı Özer Karadağ başta olmak başta olmak üzere ,etkinliğin koordinatörü Mesut Şenol, ışıklı yüzü ,şair ve organizatör Şinasi Tepe’nin iyimserliği ve kenti şiir limanına dönüştürme isteği unutamayacağım etkilerdir.
...benim ülkem de dahil, bir çok kültür kuruluşlarının kapatıldığı, edebiyata ayrılan finans fonlarının kesildiği ortamda Ordu yönetimi gibi” sağlıklı” bir çılgınlıkla şiire yatırım yapmak cesaretten başka ciddi bir öngörüde gerektirmektedir.
Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun 2012’deki yapılacak Üçüncü Şiir Festivali için Ordu Şairler ve Edebiyatçılar Evi’nin açılışını yetiştireceklerini beyan etti. Sanat evinin binasının seçildiğini ve tadilat sonrası amacına uygun hale getirileceğini vurguladı...
Son olarak Ordu’da yaşadığım güzellikler için festival Organizatörlerine bir kere daha teşekkür ederken şunu söylemek isterim; Ordu yüreğini ve pencerelerini dünya şiirine açmış bulunmakta; şiir festivaliniz ise hazır bir gemi: Uzun yıllar Pupa yelken gitmesini dilerim!
Aksiniya Mihaylova
Bulgaristan
Çeviren :Kadriye Cesur.
“TELEFERİĞE BİN(E) MEYEN
ŞAİR...”
Ordu Belediyesinin düzenlediği 2. Uluslar arası Edebiyat Festivali için Bulgar sanatçı A.Mihaylova’nın düşünce ve görüşleri ve Ordu Festival Komitesi için güzel duygularını kaleme aldığı yazısını Belediyenin sitesinden okuduk.
Ordu’lu Şairimiz Gökhan Akçiçek’in Ordu Kent Gazetesinin internet sitesindeki Teleferiğe Bin(e)meyen Şair yazısının sitem dolu bir yerinde ki...
“ Gelelim meramımıza...satırları dikkat çekiciydi..
Gökhan Akçiçek yazısında ...
“Bu yılki edebiyat Festivaline yazar ya da şair olarak dahil edilmedim. Yani ,adımın orada o listede olmasından rahatsızlık duyan hazirun varmış..” diyordu..
Şairimiz Gökhan Akçiçek’in yazarlığı kitapları güzel şiirleri tartışılmaz. Ne var ki birincisinde olup ikinci Ordu Edebiyat festivalinde olmamasından duyduğu rahatsızlığı özellikle bir teleferik sohbetindeki “ Keşke mahkeme kararını bekleselerdi” demişim 80 yaşındaki bu zat’ı muhterem bu konuşmayı gidip belediyeye gammazlamış..şekilde ki kişisellik ve de sitem dolu sözlerini internette gündeme getirmesi sanat edebiyat dolu etkinlikteki kitapta yer alamayan diğer şairlerimize ve yazarlarımıza haksızlık diye düşünüyorum.
Ordu Belediyesinin Başkan ve yardımcısının sanata olan sıcak ve yakın ilgilerini , Sanatçı Gökhan Akçiçek’in Ordu’daki sanat ve Kültür birikimine olan katkılarını biliyoruz.
Bazı gazeteci arkadaşlarla da bir sohbette yine aynı şeyleri konuştuk...
Sanatın, Edebiyatın Müziğin ve de Sporun evrensel olduğuna inanıyoruz. Sanatın Teleferiğe binmeyle inmeyle bir alakasının olmadığını da düşünüyorum...
Oysaki şairimiz yazısında kişiselliğe önem vermeden..! 2.Edebiyat festivaline bir şekilde katılmayan veya katılamayan şairlerimizi de gündeme getirseydi daha sağlıklı , daha doğru olurdu diye düşünüyorum...
Yoksa yanlış mı düşünüyorum...!
Alkışlar ve mumlar
UĞUR MUMCU İÇİN..!
Ondokuz yıl önce evinin önünde aracına yerleştirilen C4 bomba ile katledilen Demokrasi şehidi araştırmacı-gazeteci-yazar aydın insan Uğur Mumcu CHP’nin organizesinde Ordu’da OBKT salonunda sevenlerinin hazır bulunduğu bir sevgi töreniyle anıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan tören CHP İlçe Başkanı Atila Şahin ,Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Recep Aydın ,Eğitim İş Sen Şube Başkanı Hikmet Pala ve Belediye Başkanı Seyit Torun günün anlamıyla ilgili birer konuşma yaptılar.Uğur Mumcu’yu anlattılar...
Gazeteci Uğur Mumcu’nun kendi sesinden İmam Hatip Liseleri ve İslam Enstitülerinden örnekler verdiği konuşmayı dinledikten sonra izleyenler yine Gazeteci İmam hatipli Başkanın konuşmasının öncesini talebelik yıllarını bilselerdi Recep Aydın’ın beğenilen konuşmasını ayakta alkışlanırdı diye düşünüyorum.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Recep Aydın’ın Demokrasi şehidi Gazeteci, Uğur Mumcu için söyledikleri sözler çok anlamlıydı...
Aydın’ın bu özel gündeki duyguları şöyleydi..
“ Ülkemizin keskin kalemlerinden birine sahip olan değerli meslektaşımızın kalemi kırılmayınca karanlık güçler tarafından ortadan kaldırılma yoluna gidilmiştir. Uğur Mumcu suikastı üstünden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen cinayet kamuoyunu tatmin edebilecek bir şekilde aydınlatılamamıştır. Bu gün bile suikast ile ilgili çok çeşitli senaryolar konuşulmakta, yazılmakta,ancak cinayetin hangi karanlık güçler tarafından işlenildiği bir türlü ortaya çıkartılamamaktadır.
Uğur Mumcu’nun öldürülmesi sıradan bir suikast olarak değerlendirilemez. Uğur Mumcu’nun öldürülmeden önce araştırdığı ve kaleme aldığı olaylar göz önüne alındığında bunun ne kadar doğru olduğu anlaşılmaktadır.
Uğur Mumcu Ülkemizin ünlü kalemlerinden biri olarak,gazetecilik yaşamı boyunca, öncelikle Cumhuriyet’e sahip çıkmış, araştırmaları yazıları Türkiye’de pek çok illegal kesimi rahatsız etmiş, yürekli korkusuz bir meslektaşımızdı...
Kuşkusuz o sadece bir gazeteci olmanın ötesinde düşünceleri ve yüreği ülke sevdasıyla dolu, Cumhuriyet devrimlerine inanmış bir dava adamıydı.
Dinin siyasallaştırılması sorununu ilk o fark etti ve bunun tehlikelerini anlattı. O bugün yaşadıklarımız onlarca yıl önce görüp bizi uyardı.
Yakın çevresi tarafından etkin, coşkulu,çok okuyan, araştıran ve sorgulayan bir gazeteci olarak tanınmaktadır. Türkiye’de “laiklik”,”hukuk”, “insan hakları”, “demokrasi denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biridir Uğur Mumcu’dur. Mumcu meraklı bir araştırmacı ,belge ve bulgularla konuşan bir gazetecidir. Özellikle hayali ihracat olayları silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, İpekçi suikastı konularında yazılar yazmıştır. Cumhuriyet gazetesindeki GÖZLEM adlı köşesinin son konuları “Mossad ve Barzani” PKK-Uyuşturucu bağlantısı, PKK-Silah kaçakçılığı dır ...
Bütün bunları göz önüne aldığımızda Uğur Mumcu’nun sıradan bir köşe yazarından çok daha simgesel bir kişiliği olduğu ortaya çıkar. Laiklik,hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları konusunda taviz vermeyen, ülkenin bölünmez bütünlüğü için kalemini kullanan Uğur Mumcu, bu anlamda simgesel bir kişilik kazanmıştır.
Sadece demokrasiye inanan insanların değil, gazeteci meslektaşlarının gözünde de bu anlamda bir yol gösterici olarak kabul edilmiştir.
Bu gün birçok yazar ve çizerin çok da suya sabuna dokunmadan yazdığını, düzene ayak uydurmak adına, bir yerlere entegre olduğunu, hatta bazen de kıvırdığını düşünürsek Uğur Mumcu’nun ölümüne kadar, Cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü çizgisinden hiç ödün vermemesinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Uğur Mumcu bu dik duruşunun bedelini de yaşamı ile ödemiştir.
Kalemini bu ülkenin bağımsızlığı, bütünlüğü, demokrasi, insan hakları, laiklik gibi konuları savunmak için kullanmış bu değerli meslektaşımızı ölümünün 19. yılında saygı ve sevgiyle anıyoruz.”
Bu konuşmayı yürekten alkışladık..
Eline ağzına yüreğine sağlık ..
Alkışlar ve salonda yanan mumlar
Uğur Mumcu içindi....
1958 ANKARA
ÇİFLİK GAZİNOSU
Ankara’da 1958 Senesinde, Ulus’ta büyük bir lokantalı salonda yapılan geleneksel Ordu’lular gecesi sonrası ertesi gün Ordu’nun ünlü tüccarlarından Rahmetli Sıtkı Bacınoğlu Ordu Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti yönetimine Ünlü Çiftlik Gazinosunda bir yemek ziyafeti vermiş.
Sıtkı Bacınoğlu’nun Ankara’da yüksek tahsillerini yapan Ordu’lu gençlere verdiği bu yemek ziyafetinde bulunan ve Ankara Hukuk Fakültesinde o yıllarda öğrenci olan Avukat Yüksel Tarakçıoğlu nun fotoğraf albümünden ulaştığımız bu tarihi resme dikkatli bakar mısınız, kimler yok ki...
Çoğunluklada rahmetli olmuşlar...
Masanın başında oturan Ünlü işadamı Sıtkı Bacınoğlu,Ordu’nun iki dönem Belediye Başkanlığını yapan Veysel Akgün, Avukat Rüstem Çelebi, İşadamı Orhan Aslan, Avukat Hüsamettin Çelebi, Avukat Orhan Kulaçoğlu, Hüsamettin Felek, Fahri Çelebi, Samsun eski Karayolları Bölge Müdürü Taylan Ataoğlu, Avukat Ahmet Göncü, Edebiyat Öğretmeni Gülten Engin, Fizik Öğretmeni Saliha Uysal, Olcay Özgüven, Yalçın Aydın, Avukat Rüstem Çelebi.Avukat Yüksel Tarakçıoğlu..
54 yıl önce Ankara’da çekilmiş olan bu anı fotoğrafındaki Ordu’lu talebelerin isimlerini Avukat Yüksel Tarakçıoğlu ve Fahri Çelebi’den tespit edebildik.
Hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler ölen değerli büyüklerimize Allahtan rahmet dileriz...
Hoş geldin Ali Tahir bebek…
Değerli gençlerimizden Özlem / Hüseyin Köksal çiftinin Sevgi Doğum Hastanesinde
ALİ TAHİR KÖKSAL
Adını koydukları bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir.
Yaşıtı genç kızlarımıza duyururken, anneanne Firuzan Köksal’a gözaydını, gençlerimize mutluluk, Ali Tahir bebeğe sağlıklı bir yaşam dileriz.
AYHAN- TUNCER ENGİN
ALKIŞLAR SANAT İÇİN,
ORSEV İÇİN...
15 Ocak 2012 akşamı Kültür ve Turizm Bakanlığının sanata ve sanatçıya katkılarıyla Ordu Sanat evi ORSEV’in sahnesinde hazırlanan Ray Conney’in yazdığı ,Mustafa Kırca’nın Sanat yönetmenliğini yaptığı “Hangisi Karısı” adlı iki perdelik oyunun galasındaydık.
Orsev’in kurulduğu l991 senesindeki ilk oyunu “Dol Karabakır Dol” dan sonra Orsev’de sahnelenen 22.oyunu “Hangisi Karısı” adlı eseri Ordu’da Orsev’in küçük gönüllerdeki büyük sahnesinde Orsev’in amatör ama bir o kadar da profesyonel sanatçılarının sahnelediği iki perdelik oyunu seçkin misafirler ve sanatın dostları oyunun galasında zevkle seyrettiler alkışladılar..
Orsev’imizin çalışkan başkanı Sevinç Özel’in Oyunun tanıtım kitapçığındaki şu sözlerini alıntı yapmadan geçemeyeceğim.
...“Oyunumuza hoş geldiniz,
Biz Ordu’da sanatın adresi olarak sanatın tüm güzelliklerini kurulduğumuz 1991’der beri sizlere en iyi şekilde sunmaya çalışıyoruz.
Ordu’nun kültür sanat ve sosyal yaşamına bir damla iz bırakan kişi ve kurum kendini mutlu saymalıdır. Bu konuda bizim de payımızın olduğunu düşünüyoruz. Gururluyuz.
Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu yıl şehrimizin kültür ve sanatına katkılarımızdan dolayı Valimiz sayın Orhan Düzgün’den teşekkür plaketi aldık.Mutluyuz.
Ordu’ya sanat adına güzellikler getiren ve renk katan ORSEV Ordu’nun tanıtımına da katkılar sağlamaktadır. Yoğun bir şekilde sürdürdüğümüz diğer sanatsal etkinliklerimizin yanı sıra tiyatroda bizim vazgeçilmezimizdir.”
Başkan Özer’in bu tespit ve duygularına katılmamak mümkün değil.
Orsev’in gönüllü amatör tiyatro sanatçılarına gelince onlar tek kelimeyle harikaydılar. Sanat yönetmeni Mustafa Kırca’ya gelince..
Emeğine ve yüreğine Teşekkürler.
Yaklaşık sekiz senedir Sanatevi Orsev’imizin başkanlığını yönetim kurulu arkadaşlarıyla sanatçı dostlarımızla özverili bir şekilde sürdüren Sevinç Özel bizce sanata gönül koyan dostlarıyla, Ordu’da sanata ve Orsev’e destek veren başta Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay,Valimiz Orhan Düzgün ve Belediye Başkanımız Seyit Torun’na ne kadar teşekkür etse azdır.
Tabii sanat severler olarak biz de..
Ordu Sanat Evi Orsev Ordu’da sanat ve kültüre gönül koyan, destek veren sivil toplum örgütlerinin öndeki kuruluşudur.
Orsev Ordu’da 21 yıldır Kültürde ve Sanatta bir marka olmaya özen göstermekte bu yolda ağır adımlarla yoluna devam etmektedir . Bu özel görüşümü ve duygularımı Kuruluşundan bu güne Orsev’e olan sevgimi daha öncede yazmıştım yine yazıyorum.
Orsev’e emeği geçen herkesi saygıyla selamlıyorum kutluyorum....
İyi ki varsınız sanata gönül koyan dostlar..
İyi ki varsın sevgili başkanım Sevinç Özel..
İyi ki varsın ORSEV...
Ve ..Alkışlar sizler için
BAKANLARIN ORDU
PROGRAMINDAN NOTLAR...!
Ordu’nun evlatları Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay ile İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin 13-14 Ocak tarihlerinde Şehrimizde yeni yapılan Üç Turistik Otelimizin açılışlarını yapmak ve bir dizi incelemelerde bulunmak üzere resmi programlı olarak Ordu’daydılar..
İçişleri Bakanı Şahin’in Fatsa programları sonrası Saat 14’te Ordu’ya geleceği basın bülteninde belirtilmişti.
Balıktaşı otel’e Perşembe geç saatlerde gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a Ordu’daki yakınları ve dostları sabah programında karşılaştılar hoş geldiniz dediler.
Kısa bir sohbet sonrası Balıktaşı Otelden ayrılan Bakan Günay İlk önce otelin kapısında Valiliğin siyah makam aracına takılan 0025 numaralı Kırmızı Bakan Plakasının değiştirilmesini, sivil plakanın takılmasını istedi, Koruma eskortunu’da istemedi doğruca şehir mezarlığındaki Babası ve Annesinin mezarlarını ziyarete gitti.
Saat 10.30 da program gereği Sıtkı Can caddesinin başlangıç yerindeki eski Vali konağının önüne geldi Ordu Valisi Orhan Düzgün Belediye Başkanı Seyit Torun ve Ankara’dan gelen daire müdürleri ve gazetecilerle beraber 18.yüzyıldan kalma tarihi değeri olan Vali konağının dış demir kapısından içeri birlikte girdik.
Çocukluk yıllarımızda İsmetpaşa Orta okulundan arkadaşımız olan Eski Ordu Valisi Nusret Budunç’un oğlu Arif ile birlikte bahçesinde manolya ağacının altında oynadığımız konaktaki günlerimizden anlatmağa başladı o zamanki konağın içini iyi biliyorduk çocukluk anılarımız tazelendi..
18.yüzyıldan kalma Eski tarihi Vali Konağının harabe halini ve etrafındaki çarpık betonlaşmayı görünce de üzüldü . Bakan Günay eski Vali Konağının bugünkü haliyle imar vahşeti içerisinde olduğunu, ikinci kattaki yuvarlak KORİNT tarzı sütunlu balkona ilave yapılan beton Merdiveni ve etrafındaki çarpık betonlaşmayı gazetecilere göstererek “ çekin bu görüntüleri çekin tek kelimeyle vahşet böyle bir tarih düşmanlığı sergilenemez .Türkiye bir dönem bunları yapmış Nereden geldiğimizi,nasıl bir vahşet döneminden nasıl bir ilkellik döneminden geldiğimizi anlayın” dedi...
Zamanın Özel idaresinin sattığı binanın çok hissedarı olduğunu söyleyen Vali Orhan Düzgün “Konağın yeniden kamulaştırılması ve eski haline getirebilmemiz için mahkemenin bitmesini bekliyoruz.”diye konuştu ..
Bakan Günay her gittiği yerde ve sokakta hemşerilerinden büyük ilgi ve alaka görüyor.Onlarla selamlaşıyor ellerini sıkışıyor sohbet ediyor hatırlarını soruyor.
Eski Vali konağı incelemesi çıkışında eski dostlarından Ömer Duran ve Baba dostu Rasim Aydemir’i (Cılı) kapıda görünce hatırlarını sordu kucaklaştı ve özellikle beni de yanına çağırarak bir hatıra resmi çektirdi.
Program gereği ve sırasıyla Kültür Bakanlığınca satın alınan tarihi Sağra konağında incelemeler yaptı Vali Düzgün’den bilgiler aldı.Bakan Günay ve beraberindekiler Sağra Konağın karşısındaki Paşaoğlu Konağına müzeye geçti müzenin çıkışında balkona geldiğinde Trafiğin yolu kapadığını görünce Müzenin Balkonundan görevlilere seslendi hemen yol trafiğinin açılmasını istedi vatandaşın mağdur edilmemesi için talimat verdi yolu trafiğe açtırdı.
Köprübaşı mevkiinde eski yerinde Yapımı tamamlanan ve Hayırsever İşadamı Vedat Türkmen tarafından Babası ve Annesi adına yaptırdığı Meliha-Lütfü Türkmen Güzel Ordu İlköğretim okulunda incelemelerini sürdüren Bakan Günay Baba Lütfü Türkmen’e ve Hayırsever Oğlu işadamı Vedat Türkmen’e Okulun yapımından duyduğu memnuniyetini belirtti Türkmen ailesine teşekkür etti. Okulun kapısında hatıra resmi çektirdi.
ORDU TURİZMİNE
KAZANDIRILAN
3 TURİSTİK OTEL...
Cumartesi Öğleden sonra İşadamı Mustafa Poyraz’ın Atatürk Bulvarı üzerinde yaptırdığı ikinci Balıktaşı City Otel’in Saat 14.00 deki açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Ordu Milletvekilleri Fatih Han Ünal, Mustafa Hamarat,İhsan Şener, İdris Yıldız Ordu Valisi Orhan Düzgün Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun Sinema Sanatçısı Kadir İnanır’la geldiler .
Seçkin Davetlilerin de hazır bulunduğu Balıktaşı City Otel’in açılış törenine katıldılar otelin açılışını birlikte yaptılar.
Ordu’lu Bakanlarımız Ertuğrul Günay ve İdris Naim Şahin sırasıyla ve saat farkı ile Yine Ordu’lu işadamı Ufuk Ateş’in Eski Plaj yolunda yaptırdığı Uluslar arası marka olan Hampton by Hilton Oteli ile Rıhtım mevkiinde Anemon Otelleri zincirinin Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Akçura’nın öncülüğündeki 17.halkası Anemon Ordu Otelinin açılışını yine seçkin davetlilerin katılımıyla ve ünlü Halit Kıvanç’ın sunumu ile Ordu’muza Hayırlı olsun dilekleriyle gerçekleştirdiler.
Bizler de aynı dileklerimizle kutluyoruz. Ordumuza yatırım yapan işadamlarımıza teşekkür ediyoruz.
Ordu Turizmine kazandırdıkları Yeni güzel ve Marka Otellerinin Hayırlı olmasını diliyor ve bol kazançlar getirmesini temenni ediyoruz......
KAHVECİ MELİK..
VE VARDARLAR..!
1960’larda Sırrı Paşa caddesinde şu anki İtimat eczanesinin olduğu yerin karşısında Japon oyuncakçının olduğu yerde Melik Kaya Arzan’nın sac kepenkli önünde beyaz Arnavut kaldırımlı dükkanında Kahve sucuk sirke satıldığı zamanları hatırlıyorum da inanır mısınız o özel tatları halen arıyor insan.
Yalı caminin karşı köşesindeki Vardar’ların otelinin altındaki dükkanında çocukluğumuzda Ercan Vardar ustanın yapıp sattığı cevizli, susamlı helva tahin pekmez akide şekeri kırmızı kızamık şekeri , yaz günlerinde Kuru üzümden yapılmış buz gibi soğuk birinci bardaktan sonra ikinci bardağı da içirten gazlı içeceklerin olmadığı zamanların şırası,limonatası..
Özellikle de şırası unutamadıklarımız…
Bu yazdıklarım, yaşadıklarım eski Ordu’nun unutulmaz tatları idi..
Kahveci Melik’ten, onun özenle kavrulmuş kahve değirmeninde çekilmiş meşhur kahvesinden söz etmişken özenle yaptığı leziz sucuğundan bahsetmemek olmaz diye düşünüyorum.
Melik ustanın özel baharatlarla yaptığı enfes sucukları dükkanına astığında sırrıpaşa caddesinin büyük bir kısmını nefis sucuk ve taze kavrulmuş kahve kokardı. Bu cadde aynı zamanda bakırcıların ahenkli çekiç sesleriyle de çınlardı.. Melik usta yaptığı sucuklarını dükkanına astıktan kısa bir süre içerisinde biter kalmazdı..
Ta ki Melik Usta tekrar sipariş alıp yeniden sucuk yapana kadar beklerdik. Sabah kahvaltımızda en büyük zevkimiz Melik Ustanın nefis sucuğunu yarım kesitlere ayırıp sobanın eğişinin üzerine yerleştirip mutfağımızdaki ördek kabuk sobamızın ön kapağını açıp yanmış köz olmuş kabuklarının üzerinde bir iki dakika arkalı önlü tutar kızartırdık..
Sucuktan dökülen yağlar sobanın içindeki yanmış kabuğunu tekrar alevlendirmeden çıkarıp bir güzel ekmek arası yapıp demli çayımızla yer içerdik.
Melik Kaya Arzan ustanın nefis sucuğundaki bu lezzeti, Ercan Vardar ustanın özel şırasını unutmamız mümkün değil.Benim yaşımda olanlar bu yazdıklarımı bilir bu tatları hatırlarlar...unutabileceklerini de sanmıyorum.
Kahveci Melik ustanın Sırrıpaşa caddesindeki dükkanının önünde ki tarihi resme baktığınızda sol başta Melik ustanın misafirine kızgın külde yaptığı özel kahvesini içen bir arkadaşının kahveden aldığı zevki görmeniz mümkün. Melik ustanın yanındaki arkadaşı elindeki testiden dut pekmezini şişelere pay ediyor..Nefis Sucuklarına gelince onlar çoktan bitmiş askısında gözükmüyor...
1950 lerde çekilen Resim ortasında elinde kutu tutan kişi Eski Ordu’nun en Meşhur Kahvecisi Melik Usta sağ başta Ender Furtun onun yanındaki Doktor D.Toraman..
Ve Melik ustanın dostları arkadaşları..
FİDANGÜR VE...
ŞEHRİN GARİP TRAFİĞİ.!
Ordu’da şehrin trafiği “Allaha emanet” derler ya aynen o duruma gelmiş. Özellikle de akşam üzeri belirli saatlerde şehrin iç ve karayolu trafiği tam bir karmaşa içinde. İşin işinden çıkabilene aşk olsun.
Çevre Yolu yapıldığında Ordu’nun sahil yolu trafiğini rahatlatacak, işte gerçek olan da beklenende bu...
Ana yollar, ara yollar araçlara yetmiyor. Şehir içinde kimsenin trafiğe, onun kurallarına uyduğu yok. Özellikle de Şehir içinde dolmuşlar için ayrılan DURAK yerleri ..Sakatlar için ayrılan özel işaretlenmiş park yerleri bile alakasız araçlarla işgal ediliyor.!
Trafik yolu üzerinde Belediyenin park yerleri özel park yerleri zaten dolu..
Trafiğe uyulmaması bir yana trafik kurallarına da uyulduğu yok. Özellikle de Fidangör mevkiinde zaten trafik polisi hiç yok.
İçişleri Bakanımızın Ordu’ya geldiği günler hariç.!
Sabahleyin ,akşam üzeri Fidangör denilen yerde araçlar sağlı sollu park edilmiş vaziyette hani derler ya Şehir Kovboyları atlarını istedikleri yöne park ediyor.!
Kuğu Pastanesinin köşesinden akşamları kazasız belasız karşıya geçebilen yayalar şanslı. Bu günlerde o bölgede yolları sarı boya ile işaretlemişler ve yolu ikiye ayıran plastik yol babaları şimdilik semt trafiğinin yeni şehir mobilyaları..!
Bazı yerlerde yine bu plastiklerin üzerinden ısrarla Park yapılıyor, değişen bir şey yok..
Bütün bunlara rağmen yol üzerinde gidiş geliş karşılıklı araç parkları.. Fidangör’de Orta göbekteki ışıklı bilbord reklam panosu iyi gözüksün diye budanan zavallı özel tiken ağaçları. Işıklı reklam panosu monte edildiğinde zaten iddiaya girdim bu ağaçlar kısa bir zaman içinde reklam tabelasının önünden yok edilir diye.
Ve de yok oldular..
Sorarsanız mevsim budaması yapıldı..!
Fidargörde şimdilik son durum bu...
Mehmet arkadaşımla girdiğim İddiada haklı çıktım. Hani bir deyim vardır.. “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş” diye” aynen öyle oldu..!
Bu gördüklerimiz sadece Fidangör bölgesinde mi..
Tabi ki hayır..
Şehrin birçok semtinde aynı manzaraları görmeniz mümkün.
İkişer üçer gezen zabıta memurları bizim gördüklerimiz kaldırım ve sokak işgallerini nedendir görmüyorlar..?
Yaya kaldırımı üzerlerindeki manav tezgahları, yine kaldırımlarda, yollarda gaz tüpleri masalar sandalyeler çay sohbetleri Cola reklamları,Yasal olmayan şekliyle yasakları getirmiş..!
Vatandaşın gördüğünü Belediye zabıtası görmüyor mu..? Biz Belediye Zabıtasını kuytu kahvelerde çay ocaklarında mesai saatleri içinde gazete okurken çay sohbetlerinde görüyoruz..!
Bu mekanların adını yazarsak şimdi yakışık almaz ..
İşgaller, işyerlerinin önündeki gaz tüpleri, sandalyeler,özel park yasak reklamları..! özel işaretli işyeri reklamlı babalar vatandaş kendince bir şeyler bulmuş.. yaz yaz bitmez.
Laf aramızda kimseler duymasın
Gel de Halit Kahraman’ı arama..!
Sorarsanız esnaf vatandaş mucit olmuş dükkanının önünü bir şekilde belediye olmuş, kendince koruyor.!
Bazı işyerlerin önünde ne ararsan mevcut.
Trafiğe kapalı yolda yürüyorsunuz seyyar manavlara servis yapan sebze kamyonetleri pideci motorları arkanızdan geliyor..! yol üzerinde Çift taraflı parklar kaldırımların yarısına park edilmiş araçlar..
Sırrı paşa caddesindeki turuncu renkli sabit yol babalarına gelince Nasrettin Hocanın komşu fıkrası geliyor aklıma...
Bu kış günlerinin bir de yazı var ki evlere şenlik..
Bu trafik rahatsızlığı,bu kaldırım curcunasını, bu araç parkı sorumsuzluğunu şehrin bir çok bölgesinde görmeniz mevcut da.. .
İsmet Paşa caddesine gelince . dükkanlarda satılan Her şey, ne ararsan yaya yolunda...
İşte bunlar yorumsuz...!
GELELİM FIRINCI
FİDANGÜR’E..!
Fidangür diye yazmışken bu arada bir konuyu tekrar açıklamak durumundayım.
Eski Fidangör..Yeni Fidangör ne demek.? se...!!!
Neden şehrin isim verilmiş güzel caddelerinde bu yanlış adreslerde ısrar ediliyor. Radyolara televizyonlara gazetelere bu resmiyette olmayan hayali adresler Ordu’da işyeri reklamlarında kullanılıyor, kullandırılıyor..?
Dahası Belediyemiz bu yanlış ve hayali adrese neden müsaade ediliyor.?
Sırrı paşa Caddesinin adı neden Eski Fidangör ..?
İsmet Paşa Caddesinin adı Neden Yeni Fidangör..?
Bir bilen Belediye yetkilisi varsa lütfen açıklasın..
Ben bildiklerime açıklık getireyim.
DUYDUK DUYMADIK
DEMEYİN..!
1926-1927 yıllarında Ordu’da yaşayan “Panagiutis Fytanidis Fidangür” isimli bir RUM vatandaşımızın Fırıncılık yaptığı şimdiki Denizciler Dondurma..Nur Gıda ..Şen Fırın ve Kuğu Pastanesinin bulunduğu bölgedeki fırıncının adı ile anılmaktaymış.
Bu Rum vatandaş ailesi ile birlikte daha sonra Yunanistan’a göç etmiş ve orada fırıncılık yapmağa başlamış. 1927 lerde Ordu’da Düz mahalle de güzel pişkin ekmek yapan bu fırıncının ekmeği beğenildiğinde ve nereden aldın sorusuna Fırıncı Fidangür’den diye tarif edilerek günümüze kadar anılmış..
Sadece yukarıda yazdığım bölgedeki yer için kullanılmış bu isim.
İkinci defa yazdım bilmeyen varsa da öğrensin doğru olan bu.
Ordu’nun merkezi yerlerinde trafiği kapalı yaya trafiğine açık özel düzenlenmiş alışveriş merkezlerinin olduğu iki güzel caddesi..
Sırrı Paşa ve İsmet Paşa caddelerinin adlarını Eski Fidangör Yeni Fidangör diye reklam gürültüsüne getirilmesine en azından Belediye yetkilileri müsaade etmemeli diye düşünüyorum..!
Resmiyette olmayan Hayali cadde üretmenin gereği yok .
VALİ NAZİF BEY
1931-1933 yıllarında Ordu’da Valilik yapan Mehmet Nazif Ergin Ordu’ya Yoroz’dan getirdiği şebeke içme suyu ile anılmaktadır. Vali Nazif Beyi görmeyenler onun getirttiği su ile tanır,bilirlerdi.
Yıllarca Ordu halkı Vali Nazif Ergin’i Ordu’ya Yoroz’dan getirdiği su ile anmaktadır ve bu suyun adı Nazif Bey suyu olarak söylemektedir.
Vali Nazif Bey Kaynak suyu Pik döküm borularla Yoroz’dan Aziziye Mahallesindeki su deposuna gelir oradan da Ordu’ya evlere dağılırdı..
1958 yıllarına gerilere gittiğimizde Ordu’da musluklardan haftada iki gün su akmaktaydı. Bizim evin mutfak çeşmesinin hemen yanında içi sırlı büyük küpler bulunmaktaydı. Yemek ve İçme suyumuzu bu küplere koyar ve oradan kullanırdık. Evin lavabo taşının yanındaki bakır depolu küçük çeşmeden akan su ile elimizi yıkardık. Zaferi Milli mahallesinde iki katlı sur duvarlar ve bahçesi demir parmaklıklar içerisinde olan iki katlı beyaz badanalı evimizin kapısındaki sarnıçta biriken yağmur suları da çamaşır bulaşık ve diğer işler için kullanılırdı..
Çeşmelerimizden devamlı sular akmıyordu...
Yine 1958’ler de 19 Eylül ilk okulunda okuduğumuz yıllarda teneffüs zili çaldığında okulun arkasında bulunan sınıf arkadaşım Hasan Kaya Meydan’ın evlerine koşar annesinden su isterdik. Muhterem Anneside bize bakır maşrapa ile su verir kana kana içer suların akmadığı zamanlarda okulda susuzluğumuzu böyle giderirdik..
Zaferi milli mahallesinde evimizin etrafındaki komşularımız çoğu zaman ihtiyaçları suyu bizim yağmur sularının biriktiği horasanla kaplı sarnıçtan kovalarla çeker güğümlerle evlerine taşırlardı.
Mahalledeki bazı eski evlerde bu yağmur suyu sarnıçlarından olduğunu ve evin ihtiyaçlarını buradan karşıladıklarını da biliyoruz.
Vali Nazif bey zamanını yaşım icabı bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa O’nun zamanında Turnasuyu’nun üstlerindeki Yoroz dan Ordumuza getirilen ilk kaynak şebeke suyunda Ordu Valisi Nazif Beyin büyük katkıları ve imzası var.
GEÇMİŞ ZAMANLARDA ...!
O yıllarda Şehrin su ihtiyacının dışında Ordu’nun elektrik ihtivacıda OBKT’nin fuayesinin bulunduğu eski Rum kilisesi binasına getirilen Dizel Elektrik Motorundan temin edilirdi. Şehrin Elektriklerde gece yarısı motorların susması ile birlikte yavaş yavaş mum ışığı gibi söner şehir sabahın ilk ışıklarına kadar karanlıkta kalırdı ve Bekçi düdüklerinin sesleri mahallelerde çınlanırdı.
Sahil yolu da yapılmamıştı.
Ordu’nun önünde inanılmaz güzel eski fotoğraflardaki iç çektiren güzel kumsalı olan bir koy vardı.Ayrıca Süleyman Felek Caddesi üzerindeki eski Belediye binasının önünde Dursun Uzman’ın bahçe içerisindeki evinin yanında deniz tarafında çok çok güzel bir şehir parkı...!
Prof Dr ARISAN ERGİN
Ordu Valisi M. Nazif Ergin’den 80 sene sonra eski Boztepe SSK Hastanesi Yeni oluşumu ile Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine 1970 senesinden günümüze Amerika’da Newyonk şehrindeki bir ünlü hastanede Damar ve kalp Cerrahı olan Vali Nazif Bey’in oğlu Prof Dr .ARISAN ERGİN belirli zamanlarda Programlı ameliyatlar yapmak üzere Ordu’ya gelir.
Arısan Ergin 1931-1933 yıllarında Ordu Valisi olan babasının adına bir Hatıra Çeşme yaptırmak istemektedir.
Araştırır bu işi layıklı yapabilecek en uygun ismin Emin Öztürk Olduğunu bilgisini alır ve Emin Öztürk ile tanışır konuşurlar. ^
Günümüzde Turnasuyu’nda Saraycık yolu üzerinde Yoroz’un eteğinde Nazif Bey suyunun aktığı bir Çeşmenin yerine Emin Öztürk bir Anıt Çeşme tasarımı yapar ve uygulamaya geçer.
Özel çevre düzenlemesinin yapıldığı yerdeki Nazif Ergin Anıt Çeşmesinin yapım çalışmaları devam ederken Prof Dr. Arıkan Ergin babası Nazif Ergin’in görev yaptığı yıllardaki Eski Ordu Fotoğraflarından oluşan değerli bir Ordu Fotoğrafları Albümünü Orijinal resimleriyle Mimar Emin Öztürk’e verir.
Mimar Emin Öztürk ,Ünlü Grafiker ve tasarımcı Uğurcan Ataoğlu’nun aracılığı ile bu özel Ordu fotoğraf albümünü İstanbul’da afiş ebadında büyüttürüp Anıt Çeşmenin açılışındaki özel sergide kullanacaklar.
Yine özel getirilen bir büyük kayaya Vali Nazif Ergin’in özgeçmişini yazdıracaklar.
Duyduğumuz üzücü bir olayı da yazmadan geçmeyeceğim. Bu fotoğrafların büyültme masrafları karşılığı Ordu resimleri Arşivi olarak Kültür müdürlüğüne vermek istemişler...!
Sonra ne mi olmuş, onu yazmayacağım.
Keşke ..keşke diyorum Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün Eski Ordu Valisi Nazif Ergin’in arşiv niteliğindeki Ordu fotoğrafları bilgisine sunulsaydı diye düşünüyorum.
Ordu’nun 80 sene öncesinin fotoğrafları..!
Ne dersiniz..?
DEVLET TİYATROSU
ORDUMUZA YAKIŞIR
Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay Sanat ve sanatçı dostu olarak da ülkemizde takdir edilen ve sevilen bir kişiliğe sahip. Ordu İsmet Paşa Ortaokulu talebelik yıllarından gazeteci,Ordu Lisesi yıllarından Tiyatro yapmış çalışkan başarılı bir hemşerimiz..
Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da Adapazarı Belediyesinin Hizmete soktuğu Orhangazi Kültür Merkezi etkinliklerinde yaptığı konuşmasında Ordu’ya yıllar önce Orsev’de ki bir sohbetinde verdiği Devlet Tiyatrosu sözünün müjdesini vermiş,bunu gazetelerden okuduk. Ordulu olarak,Ordu’lu sanatseverler olarak sevindik..
Mutlu olduk..
Bakan Günay yaptığı açıklamasında özetle “ Güzel Sanatlar alanında halkımızın standartlarını yükseğe çekiyoruz. Şu an devlet tiyatrosu sayımızı 60’a çıkartacağız 57.Denizli, 58.yi Manisa’ya 59.yu Kayseri’ye açtık..
60. Devlet tiyatromuzu da memleketim Ordu’ya açacağız.” ..
Türkiye’de konser’de, tiyatro’da güzel sanatlar da ülkenin her yerine gidecek.Biz Türkiye’nin hiçbir coğrafyasının,hiçbir insanını ötekinden ayırmıyoruz.” demiş..
YIL 1908
ORDU’DA TİYATRO
Ordu’da tiyatro sanatının 1908’lerde başlayan bir geçmişi vardır. Ordu sanata ve kültüre her zaman yakın olmuş bir ilimizdir.Ordu Tiyatro tarihini incelediğinizde şunları görürsünüz..
“1908 yıllarında Fevzi Güvemli, Ali Rıza Gürsoy Hamdi Uzman Düz mahallede şimdiki OBKT Fuayesi yanındaki Rum okulunda oynadıkları “ İntibaki-i milli” (Ulusal uyanış) oyunu ile başlar.
Cumhuriyetin ilanından sonra da İ.Hakkı Garipoğlu ,A.Rıza Gürsoy tiyatro çalışmalarına devam edip İsmetpaşa ilkokulunda A.Nuri’nin Sekizinci, R.Nuri Güntekin’in “ İstiklal ve Beş Devir” oyunlarını sergilerler..
1954 yılında kurulan Gençlik Kulübü Kentin Kültürel-Sanat hayatında büyük katkılar yapmıştır. Kadir Pekbaş ve Aydın Üstüntaş bu kulüpte bir çok oyun sahneye koymuşlar “Harputta Bir Amerikalıyı” oynamışlardır. O günlerde Halkevi Başkanı N.Senih Mayda başarılı tiyatro çalışmaları ile dikkat çeker..
1964 Yılında Uğur Gürsoy ve arkadaşları Belediye Tiyatrosunun Ordu’da kurulması için Ordu eski Valisi Mustafa Karaer’in de desteğini alarak İstanbul’a Türk Tiyatrosunun duayeni Muhsin Ertuğrul’a gidiyor görüşmeler sonucunda Muhsin Ertuğrul sanatçı Ergun Köknar’ı Ordu’ya gönderiyor. Yapılan çalışmalar sonrasında 19 Haziran 1964 yılında Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT resmen kuruluyor.
OBKT ilk oyunu HÜLLECİ’yle Halk Eğitim Salonunda Sanat Yönetmeni Ergun Köknar ve Suna Pekuysal’ında sahnesiyle, Ordu’lu tiyatro sanatçılarıyla birlikte 4 Ocak 1965 te perdelerini Ordulu Sanatseverlere günümüze kadar hiç kapatmamak üzere açıyorlar...
Kültür ve sanat olaylarının yurdumuzda ilk başlatıldığı,sanat toplumlarının ilk organize edildiği illerden biridir Ordu.
Şehir Tiyatroları kapsamında İstanbul Şehir Tiyatroları ve Bakırköy şehir tiyatrolarından sonra Türkiye’de kurulan üçüncü Şehir Tiyatrosu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’dir.
OBKT kuruluşundan bu güne kadar 151. oyunu Hekimoğlu’nu Ordulu seyircisiyle buluşturmuş 2 oyunda hazırlamakta olan bir kültür-sanat kurumu Ordu’nun gözbebeğidir...
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’da Ordu’lu olarak bütün bu etkinlikleri bildiğinden ve Sanatsever Ordu’lular bunu fazlasıyla hak ettiğinden Ordu’ya, Ordu’lulara yakışan Devlet Tiyatrosu müjdesini Sakarya’dan verdi.
“ 60.Devlet Tiyatromuzu da Memleketim Ordu’ya açacağız.” Dedi..
Ordu’da Tiyatro tarihini incelediğimizde Ordu’muz Sanat etkinliklerinde ve Tiyatro’da l908 den buyana var olduğunu görüyoruz.
GÜNAY AÇIKLADI
“Her hafta Devlet Tiyatroları Perde açacak”
Hafta Sonu Giresun’daki “Doğu Karadeniz Turizm Master Planı toplantısına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay akşam üzeri Samsun’a havaalanına geçerken Ordu Kültür Sanat Merkezine uğrayıp Fuayede bulunan “Eski Ordu Resimleri” sergisini gezdi incelemelerde bulundu. Kültür merkezinin temiz ve güzel kullanımından dolayı Kültür ve Turizm Müdürü Gülderen’e Bakanlıktan gönderilen tahsisatların yerinde kullanılmasından dolayı Vali Orhan Düzgün’e teşekkür etti.
Bakan Günay Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin merdivenlerinde basına konuşmasında “ Ordu’ya ve Gaziantep Bölge Tiyatrosu konusunda Maliye Bakanlığına teklifim var. Eğer bu olursa O zaman tam kadro olarak Ordu ve Gaziantep’e yerleşmiş olacak. Bölgenin sorumluluğu da bunlarda olacak” dedi..Yakın dostları ve protokolle vedalaşan Günay Samsun’a hareket etti..
.......... .........
Ordulu sanatseverlere 46 senedir perdelerini kapatmayan Tiyatro yapan OBKT’nin arka bahçesinde 1991 yılından bugüne Kültür ve Sanat dallarında başarılı etkinlik yapan bir de ORSEV’imiz ,Ordu Sanat Evi’miz var..
Önce memleketi Ordu’ya yakışan Kültür Sanat Merkezi sonrasında
Devlet Tiyatrosu Müjdesi..
Yüreğine sağlık sayın Bakanımız .
Teşekkürler ve Ordu bunu hak ediyor.
T.C
19 EYLÜL
İLKÖRETİM OKULU
1955 yılında Zaferi milli mahallesinde evimize yakın olan Sırrı Paşa Caddesi üzerindeki Güzelordu İlk okuluna kayıt ettirdiler beni. Üçüncü sınıfta iken Güzelordu ilk okulu köprübaşına taşınınca Okulumuzun adı 19 Eylül İlkokulu olarak değişti 4.5. sınıfı 19 Eylül ilkokulu olarak tamamladım .
Başöğretmenimiz Güzelordu ilkokulunda Kemal Top Sınıf öğretmenimiz Leman Uzman, 19 Eylül İlkokulunda Başöğretmenimiz Celal Zafer Sınıf Öğretmenimiz ise Melahat Özkan oldu...
Güzelordu ilkokulunda başladığım İlkokul öğrenimimi 19 Eylül İlkokulunda tamamladım...
Yıllar geçti Oğlum Aytunç Orhan Engin’in kaydını 19 Eylül İlkokuluna yaptırınca ve bir müddet sonra Okul Aile Birliği toplantısında sağ olsunlar bir Pazar günü beni 19 Eylül Okul Aile Birliği Koruma Derneği başkanlığına seçtiler...
Bu sefer okulun müdürü Hami Karakaya idi..
Tarihi eser olarak koruma altına alınmış 19 Eylül ilk okulun Eskimiş mazotlu zemin tahtaları üzerindeki eski sıralarda eğitim gören öğrencileri biraz olsun rahatlatmak mazotlu zeminden arıtmak ve mazot kokusundan kurtarabilmek adına elimizde teberru makbuzları ile dolaşmaya başladık.
Yıllarca Mazot emmiş eskimiş siyah tahtalar bina içerisinde bir yangın tehlikesine davetiye çıkarabilirdi...
Okulumuz eski mezunları işadamlarını ve okulumuzda eğitim gören öğrencilerin velilerini ziyaret ederek Otel Vona da yapacağımız bir yardımlaşma gecesi için teberrulu davetiye satmağa başladık.
Velilerimizin Bağışları ile Okulumuzun sınıflarındaki taban döşemelerini yeni lambrili tahtalarla yeniledik..
Ordu Eski Valisi Necati Çetinkaya zamanında Ordu Milletvekili Nabi Poyraz’ın Ankara’da birlikte gittiğimiz Bakanlıkta okulumuz tadilatı için verdiği büyük destek ve takipleri sonucu Okulda tarihi dış cepheyi bozmadan içten kat betonu dökülerek bugünkü görünümü ile okulumuzda büyük bir tadilat yapıldı. Azda olsa görevdeki arkadaşlarımızla beraber Okul aile birliği koruma derneği olarak küçük katkılarımızın da olduğunu sanıyorum.
Bizim zamanımızda 19 Eylül İlkokulu şimdiki görünümüne kavuştu.19 Eylül ilkokul’umuza Emeği geçenleri saygıyla anıyoruz.
Sırrıpaşa caddesi üzerindeki mezun olduğum ilk okulumun önünden büroya, bürodan evime giderken çocukların koşuşturmalarını zevkle takip ederim..okuldaki çocukluk anılarım gelir aklıma. Yoldan geçerken Öğrencilerin İstiklal marşımızı okuduklarında öğrencilik günlerim gelir aklıma...
Çok eskilerde görevli hademenin elinde zille öğrencileri sınıflara yönlendirmesi vardı, şimdilerde aynı görevi Mozart’ın senfonisi yapıyor.Kulaklara hoş gelen güzel melodiler çalınıyor 19 Eylül’ün hoparlörlerden.
Nereden nereye...
İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?
ÖĞRETMENLER
OKULUN ÖNÜNDE
SİGARA İÇMELİ Mİ..?
Okulda teneffüs zili çalmış çocuklar bahçede oyun oynuyorlar koşuşuyorlar bahçe renkli,.. cıvıl cıvıl hareketli..bazı öğretmenler özellikle bayan öğretmenler okul bahçesinin önünde köşedeki ağacın dibindeki çöp sepetinin yanında ayak üzeri zamana karşı sanki sigarayla yarış ediyorlar..
Okulun bahçesinde değil de duvarının dibinde sınıfa gir senfonisine kadar öğrencilerinin önünde sigaralarını tüttürüyorlar. İşte bu manzara Öğretmenlerinden küçük öğrencilerine örnek olacak bir manzara hiç değil.
Özellikle küçük öğrencilerinin önünde bayan öğretmenlere hiç yakışmayan bir görüntü bu.!
Okulun önünde .. O ağacın altında duvarın dibinde devamlı rastladığım bu hoş olmayan görüntü için küçük öğrencileri ne düşünür nasıl örnek alırlar bilemem de..
Öğretmenlerin öğrencilerine kötü örnek oldukları kesin..Bu görüntü beni şahsen rahatsız ediyor.
Sırrı Paşa Caddesi üzerindeki işyerlerinin bayan çalışanları da kapılarında açık havada alışkın oldukları sigaraları büyük bir keyifle içiyorlar...
Bu görüntü hiç kimseyi ilgilendirmez
Ancak...
Toplumun örnek Bayan öğretmenlerine gelince sigaralarını ilkokul öğrencilerinin önünde okulunun duvar diplerinde hoş olmayan bir görüntü sergileyerek içmemeleri gerekir diye düşünüyorum.
Sadece 19 Eylül İlköğretim önünde mi ..!
Tabi ki hayır..
Küçük Öğrencilere Kıymayın efendiler...
Sigara öldürür..
Sigara sağlığa zararlıdır..
DUYARLI OLMAK..!
25 Kasım 2010 tarihli “Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanemiz” başlıklı yazımda Ordu halkı olarak yıllarca özlemini duyduğumuz Ordu Üniversitemiz ve yapım aşamasındaki Tıp Fakültesi hastanemiz ile ilgili olarak görüş ve duygularımı dile getirmiştim.
Yeni ve Modern Tıp Fak. hastanemizin Ordu Sivas karayolu üzerindeki atıl vaziyette bulunan ORSAN arazisinde gerçekleşmesinin doğru karar olabileceğinden bahsetmiştim.
Ordu Üniversitemizin kuruluş aşamasından bu güne kadar geçirdiği evreleri yakından takip edip kamuoyu ile paylaşmaya çalışmış bir gazeteci olarak düşüncem buydu.
İlk önceleri Göğüs Hastanesi, 1980 sonradan geçici olarak Sıkı Yönetim Komutanlığı olarak kullanılan bina SSK Hastanesi olarak hizmet verdi.
Boztepe Devlet Hastanesi olarak da tabelası değişen sağlık kurumumuz şimdilerde Ordu’ Tıp Fakültesi hastanesi olarak Ordululara hizmet veriyor. Prof Dr ve Doç Dr kadroları ile hizmet veren hastanemize Ordulular büyük ilgi gösteriyor memnuniyetlerini ifade ediyorlar.
Bu büyük sağlık kuruluşumuzu Ordumuza ve Üniversitemize ,Ordululara yakışır yerde, yeni ve modern binalarında çok daha iyi koşullarda hizmet vermesi de en büyük düşüncelerimizden birisidir kuşkusuz.
Yüzde 92. Ordu Üniversitesine hissedarları tarafından bağışlan Atıl vaziyette bekleyen ORSAN arazisinde müstakil bir alanda ODÜ Tıp Fakültesi Hastanemizin yükselmesi Ordu Halkı tarafından destek bulacaktır diye düşüncelerimi yazıya dökmüştüm.
DUYARLI İNSAN
ÖMER AYDIN
Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanemiz” başlıklı yazım yayınlandıktan bir gün sonra Sanayici İşadamlı Ordu Rotary Kulüp Başkanı Ömer Aydın Telefonla arayarak yazımı okuduğunu ancak Hastanenin yeri konusunda Fakülte bir yerde hastanesi başka yerde olmaz diyerek yanlış düşündüğümü söyleyip benimle görüşmek istedi..
Bir araya geldiğimizde elinde Ordu Belediyesinden almış olduğu Orsan arazisini gösteren bir İmar Durumu vardı. Kağıt üzerinde Orsan arazisini bölen üç adet parsel yolu olduğunu ve çevrenin tamamının parsellenmiş mahalleler ve blok evler oluştuğunu gösteriyordu.
Aydın Tıp Fakültesi hastanesinin Üniversite arazisi üzerindeki yapımı devam eden Tıp Fakültesinin bulunduğu yerde olması gerektiğini söyledi. Tıp Fakültesi bir yerde 2o Kilometre uzakta da Tıp Fakültesi Hastanesinin olmasının sakıncalarını anlattı.
İmar krokisi ile Ömer Aydın arabasının direksiyonuna geçti önce Üniversite’nin ve arazisinin bulunduğu Turnasuyu’na gittik. Üniversite alanı içerisindeki Yapılmakta olan Tıp Fakültesinin sıvanmış,beyaza boyanmış büyük binasını gösterdi ODÜ Tıp Fakültesi Hastanesi buraya yakışır..burada olmalı diye üzerine basa basa hastanenin ayrı yerde olmasının sakıncalarını anlattı. Yazdığın gibi Üniversite arazisinde yağışlardan sonra büyük problemler oluyorsa onu da bir şekilde Üniversite yönetimi hallederler halletmeli de dedi..
Bu konuşmalar sonrası ORSAN arazisine gittik gezdik . Araziyi paralel bölen yarı açılmış yolları gezdik etrafındaki yükselen onlarca binayı gördük .
Sanayici işadamı Ömer Aydın’ın CHP-REFAH-ANAP Koalisyon Hükümetinde Ordu Milletvekilleri ile Ordu Heyeti olarak birlikte Başbakan Tansu Çiller’e Ordu Üniversitesinin kurulması çalışmalarında Fahri Rektörlük cübbesini giydirdiği zamandan bu güne kadar Ordu Üniversitesi Yaptırma ve yaşatma derneği gönüllüsü olarak Mehmet Aksoy’la birlikte verdiği uğraşları biliyorum.
Ak Parti Hükümeti zamanında gerçekleşen Ordu Üniversite,Tıp Fakültesi ve Hastanesi konusundaki hassasiyetini de bildiğimden Ömer Aydın’ın ne demek istediğini de çok iyi anlıyordum.
Sonuç olarak ben iyi niyet çerçevesinde bir yazı yazdım ve Tıp Fakültesi hastanesi için bir görüş beyan ettim en müsait yer ORSAN arazisi dedim... Sonuçta siyasilerimiz ve ODÜ yönetiminin karar vereceği bir gerçek var ortada...
Duyarlı insan işadamı Ömer Aydın’da görüşlerini bildirdi ısrarla Orsan arazisinde Ordu Üniversitenin başka birimlerinin olabileceğini ancak Tıp Fakültesi ve Hastanesinin Üniversite alanında yan yana olmasına ısrarla dikkat çekti.
Ordu Üniversitemiz konusundaki her türlü olumlu görüşe saygılıyız da Keşke diyorum herkes işadamı Ömer Aydın gibi açık açık görüşünü ortaya koyabilse diye düşünüyorum.
Yoksa yanlış mı düşünüyorum...
HALK EĞİTİM
SALONUNDAN
ORDU KÜLTÜR
SANAT MERKEZİNE...
Ordu’da yıllarca Sosyal ve Kültür Sanat etkinliklerinde, evlenen çiftlerin Nikah ve düğünlerinde, 10 Kasım Atatürk’ü Anma günlerinde , yılbaşı ve 29 ekim Cumhuriyet Balolarında okulların özel gösterimlerinde ,Tiyatro ve Konser etkinliklerinde yıllarca Ordu’lulara hizmet vermiş kurumların başında gelirdi Halk Eğitim Salonu...
1950 önceleri siyah beyaz filmlerin de oynatıldığı Halk Eğitim Merkezi, Lale Sineması olarak ta Ordu’lulara hizmet verirken bu salondaki Lale sinemanın makine dairesinde çıkan bir yangın yaşlı büyüklerimizin anılarında vardır mutlaka..
Sevgili ağabeyim Galip Oral’a Lale Sinemasını sorduğumda
“O yıllarda askere gitmemiştim Lale Sinemasının makinistliğini Ayhan Öğe yapıyordu O yangında Orhan Ümit Felek’le beraber sinemadaydık. Pazar günü Sinemada filmin oynadığı sırada Yangın makine dairesinde aniden çıkınca bir anda üst kat alev ve duman içinde kaldı, salonda panik çıkınca da kendimizi dışarıya zor attık, dışarı çıkınca da içerideki tanıdıklarımıza yardım edebilmek için tekrar salona girdik” dedi...
1960’larda Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının Ordu konserini, illüzyonist Abra Kadabra’nın ilginç gösterilerini OBKT nin ilk Tiyatro oyunu HÜLLECİ’yi kültür ve sanat etkinliklerini bu salonda izledim. 45 sene önceleri gençliğimizde yine Halk Eğitim solonunda Ordu’nun ilk şhow orkestrası Karıncalar ile verdiğimiz konserlerde Sedat Erdoğan Şevki Ustaoğlu, İrfan Altınel ve Bayan Solistimiz Ayşegül Felek’in bulunduğu gurubumuzda davul ve gitar çalıyordum.
Halk Eğitim Salonunda yapılan düğünler ise Ordu gecelerinin başta gelen eğlence mekanı idi sanki..Gençler bu düğünlerde eğlenirler oynarlar,genelliklede evleneceği genç kızları görür beğenirlerdi.
Düğün merasimlerinin yanında her türlü kültür sanat etkinlikleri bu salonda yapılırdı.. Çünkü başka salon yoktu..
Halk eğitim salonu Ordu’nun sosyal etkinlik ve Kültür Sanat salonuydu ve uzun seneler böyle devam etti.
HALK EĞİTİM’DE
YAZICIOĞLU İMZASI...
Yaklaşık sekiz sene Ordu Valiliği görevini yapan Kemal Yazıcıoğlu’nun son dönemlerinde Alman mimarisi tarzında sahnenin önünde orkestra çukuru bulanan Halk Eğitim Salonunda büyük tadilat oldu. Bir zamanlar 12 Eylülde gözaltına alınan Orduluların toplanıldığı Halk Eğitim merkezinde daha modern bir salon yapılmasını isteyen Vali Yazıcıoğlu Salonun iç dekorasyonu yapımını iç mimar Emin Öztürk’e verdi.
Bütün bu gelişmeler sonrası Ordu yeni güzel modern bir sosyal hizmet salonuna Atatürk Kültür Merkezi’ne kavuşmuştu bu güzel salon 365 sandalyeli idi ve gelişip büyümekte olan Ordu’ya küçüktü...
ORDU KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ
Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Ertuğrul Günay Ordu’muzun ihtiyacı olan daha önceleri Ordu Belediyesince yeri Kültür Sarayı olarak ayrılan ve uzun seneler atıl vaziyette kalan Ahmet Cemal Mağden Caminin yanındaki yere Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin yapılması için talimatını verdi.
Kültür Bakanı Günay Ordu Kültür Sanat Merkezinin ihalesini ve yer teslimi yaptırdı. İnşatla yakından ilgilendi inşaatı yapım halinde yerinde gezdi incelemelerde bulundu ve en kısa zamanda bitirilmesini istedi.
Ordu’lulara uzun yıllar hizmet edecek Kültür Sarayı yaklaşık Onbin M2 kapalı alan üzerine içinde 541 ve 169 koltuklu 2 Konser salonu, 3 sergi salonu, 2 fuaye salonu, resim atölyesi ve Cafesi, Mahalli sanatçıların el emeği eserlerinin teşhir salonu 15 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlanmıştı.
29 Ekim 2010 tarihinde hemşerimiz Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Sanatsever Ordu’luların katıldığı bir törenle, Ordu Kültür Sanat Merkezi’nin açılışı yaptı..
Samsun Devlet Senfoni Orkestrasının Konseriyle güzel bir gece yaşadı Ordu’lular.. .
İyi güzelde bilinen bunları neden yazıyorum...?
ELİF GÜREŞÇİ’NİN
MUHTEŞEM KONSERİ
Ordu Sanatevi Orsev’in özel daveti ile Ordulu hemşerilerine konser vermek için gelen TRT Sanatçısı Elif Güreşçi’nin Ordu Kültür Sanat Merkezindeki müthiş konserini izleyen gazeteci ağabeyimiz O.Rüştü Baş’ın yazısındaki
“ Tek kelimeyle Şahane unutulmayacak bir gece yaşadık.
Hele hele Kültür Sanat Merkezi’nin o büyük salonunu dolduramayacağımız korkusunu yaşadım ve konsere gelenlerden bir kısmının yer bulamayıp geriye dönmesinden çok etkilendiğimi söyledim”..cümlesi dikkat çekiciydi.
Ordu Kültür Sanat Merkezi Ordu’muza ve Sanatsever Ordu halkına yakışır bir yerde Kültür Sanat dallarında çok özel hizmetler verecektir kuşkusuz.
Bunun içindir ki çalışkan ve başarılı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Gazeteci Rüştü Baş’ın Kültür Merkezindeki Elif Güreşçi’nin beğenilen konserinde Büyük Salonun doldurulamayacağı endişelerine gelince o Büyük dediğimiz salon bir zaman sonra Ordu Halkına küçük gelecek gözüken de bu...
ORDU ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ HASTANEMİZ...
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hemşerimiz M.Hilmi Güler’in büyük gayretleri ve titiz çalışmaları neticesinde 18 Ekim 2010 tarihinden bu yana Eski SSK - Boztepe Devlet Hastanesinde Ordu’lulara Prof Dr. Doçent Dr ve Yardımcı Doçent Dr kadroları ile Ordu Üniversitesi (ODÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama hastanesi olarak başarılı hizmetler veriyor..
Ordu Halkı yıllarca özlemini duyduğu Üniversitesinin ,Tıp Fakültesi hastanesinin hizmetlerinden mutluluk ve memnunluk duymakta Tıp Fakültesi Hastanesinin Ordu’ya kazandırılmasında başta Eski Bakanımız Dr M.Hilmi Güler’e ve emeği geçenlere teşekkür ettiğini düşünmekteyim...
Geçici olarak Boztepe Hastanesinde Hizmetlerine devam eden ODÜ Tıp Fakültesi hastanemizin daha büyük ve daha uygun bir alanda Yeni ve Modern binaları, Teknolojik iç donanımı ile yakın bir gelecekte Ordu’lulara hizmet vermeleri en önemli ve büyük beklentimizdir.
Bilindiği gibi Ordu Üniversitesi kurulurken çalışmaları yürütmek üzere Ordu Üniversitesi yapma ve yaşatma derneği kuruldu ve bu dernek önemli faaliyetlerde bulundu . Daha sonraları derneğin sınırlı faaliyet alanlarını aşmak için bu derneğin bu derneğin yönetim kurulu üyelerinin gayretleri ve Ordu Valiliğinin yardımı ile Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı (EVSAV) kurularak özellikle üniversiteye kazandırılacak gayrimenkuller ve diğer varlıklar üzerinde harekete geçildi. Bunlardan biri de atıl vaziyette bulunan ORSAN A.Ş’nin hisselerinin bu vakfa kazandırılarak mevcut ORSAN arazisi üzerinde bir yapılanmaya gidilmesi hedeflendi.
Bu nedenle de şirketin % 92’ye yakın hisseleri vakfa bağışlandı aktarıldı.
ODÜ TIP FAKÜLTESİNE
UYGUN ALAN
(ORSAN)
Bugün bu alan ORSAN özellikle Modern Tıp Fakültesi Hastanesinin yapılması için Üniversiteye verilmesi ve bir an önce Tıp Fakültesi Hastanesinin diğer hastaneler zinciri içinde yer almasına acilen ihtiyaç vardır.
Bu düşünce Cumhuriyet Kampusu bitişiğinde yapılacak kamulaştırma bedelinin doğrudan bu alanda (ORSAN arazisinde) yapılandırılmasıyla Modern Tıp Fakültesi hastanesinin bir an önce hayata geçirilmesini gerçekleştirecektir.
Ordu Halkı Tıp Fakültesini ve Hastanesini üniversite ile eşleştirmiştir. Bu sağlık hizmetinin yıllarca özlemini duymuştur. Mevcut kampusun hastane için alt yapısının bir çok mahsurları vardır. (Hastane Park alanı, hasta yoğunluğu ve öğrencilere vereceği psikolojik etkilenmeler gibi) .
Hastanenin ORSAN arazisinde yer alması ve yapılacak Botanik parkımızın da karşısına gelmesi hastaların moral ve hasta yakınları açısından önemli bir kazançtır.Ayrıca Cumhuriyet Kampusuna yakın geçen yüksek gerilim hattının yer altına alınması teknik açıdan mümkün görülmemektedir. Bu işi teknik bilenlerine sorduğumuzda Bu hattın yarattığı elektro manyetik alan hastanenin Cumhuriyet Kampusu içinde yer alması durumunda bir çok tıbbi cihazı çalışamaz duruma getireceği yönündedir.
Mevcut ORSAN alanı ulaşım ve genişleme anlamında bir hastane için en uygun alandır. Bu arazide uygulanan imar planı belediyemiz tarafından yeniden ele alınarak hastanemize uygun bir yapılandırmanın kısa zamanda sağlanması mümkün olabilir.
Bu ve bunun gibi bir çok düşünceler bu alanın ilimizde yapılması düşünülen bazı birimlerin bu alan üzerinde yapılması yerine buranın başlangıçta ki düşünceler doğrultusunda Üniversitemize kazandırılması ,Tıp Fakültesi hastanemizin bu alanda yükselmesi konuya duyarlı Ordu halkı tarafından da önemli destek bulacaktır.
Ordu’lu Siyasilerimizden , Valimiz Orhan Düzgün’den Belediye Başkanımız Seyit Torun’dan Ordu Halkı adına dileğimiz özlemini duyduğumuz tam donanımlı ve daha gelişmiş modern Tıp Fakültesi Hastanemizin Orsan’ın hissedarları tarafından % 92’si Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı (EVSAK)’a bağışlanan ORSAN arazinde gerçekleşmesidir.
OKTAY EKŞİ’YE
TEŞEKKÜRLER...
Ordu’nun evladı Mesudiye eşrafından Hürriyet Gazetesinin eski Başyazarı İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 15 Ağustosta verdiği Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanmasını istediği bir soru önergesine Ordu’muzu çok yakından ilgilendiren sevindirici bir cevap gelmiş.
Oktay Ekşi
Sivas iline bağlı Koyulhisar ilçesi Orta Kent Beldesi Çandır köyü sınırları içerisinde 1980 yılından bu yana Kurşun,Bakır, Çinko madeni çıkartmakta olan ve yıkanmış partiküllü maden sularını zaman zaman özellikle yağışlı havalarda Melet ırmağına bırakan MENKA isimli şirketin faaliyetlerini araştırılmasını yazılı cevapla istemiş.
Milletvekili Oktay Ekşi’nin tespit ettiği ve cevabını istediği soruları arasında ;
MENKA isimli şirketin 27 Eylül 1996 tarihinde düzenlenen tutanağa göre işletmeye açılmasından 16 sene sonra dahi bu tesis için ÇED raporu almadığı,
Tesisin drenajının bulunmadığı,
Maden işletmesinin flotasyon tesisinden kontrolsüz şekilde çıkan atık suların arazi eğilimiyle Melet ırmağına karıştığını Melet ırmağı suyunun Mesudiye, Gölköy,,Gürgentepe, Ulubey ve Ordu Merkezinde içme ve kullanma suyu olarak kullanıldığı,
“ Atık su miktarını ve zararlarını azaltmak için mevcut iptidai usuller dışında hiçbir tedbirin alınmadığı
İşletmenin 1. sınıf Gayri Sıhhi Müessese olmasına rağmen bunun için gerekli ruhsatının alınmadığı doğru mudur.
Tesisin Melet Irmağına boşalttığı zehirli atık yüzünden Mesudiye, Gölköy, Gürgentepe, Ulubey, ve Ordu Halkının şikayetlerine yol açacak şekilde çevreyi ve Melet Irmağını kirlettiği doğrumudur..? dedikten sonra
Çevri ve Şehircilik Bakanlığı yöre halkıyla alay edercesine 31 yıldır sürdürülen bu Çevre düşmanı uygulamayı durdurmak için ne yapabilir.? Soruları var..
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞINDAN
GELEN CEVAP DA
13/09/2011 Tarihinde Bakanlığımızca denetim gerçekleştirilmiştir.
Denetim sonucunda ,
İşletmenin, Atıklarının düzenli depolanmasına ilişkiN yönetmeliğin geçici 2’nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde ilgili lisans başvurusu yapmadığı, prosesten kaynaklanan atıkların depo sahasına dökmeye devam ettiği tespit edilmiş olup, söz konusu işletmeye 102.567,00 TL idari para cezası olarak uygulanmasına ve yeni atık barajı inşaatının tamamlanıp, atık kabulüne uygun hale getirilip , Bakanlığımızdan söz konusu atık sahasına ilişkin uygunluk kararı alana kadar işletmenin faaliyetinin tamamen süresiz olarak durdurulmasına karar verilmiştir.
Ayrıca, işletmenin çevre görevlisi istihdam etmediği , bu konuda çevre danışmanlık firmalarından hizmet satın almadığı veya çevre yönetim birimi kurmadığı için 5.696.00 TL, emisyon konulu çevre izni için resmi herhangi bir başvuru bulunmadığı için de 34.189.00 TL para cezası uygulamasına karar verilmiştir.
Söz konusu idari yaptırım kararları ilgilisine tebliğ edilme aşamasındadır.
Denilmektedir....
ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK
Sivas Koyulhisar’dan başlayan ve Melet Irmağı ile Ordu sahillerine kadar gelen, insan sağlığını yakından ilgilendiren bu Çevre ve Doğa kirliliğini Karadeniz 52 Gazetemizde defalarca yazmıştık..
O zamanlar sevgili Mürsel Engin başkanlığında Bir gurup arkadaşımızla yaptığımız bir gezide bu tehlikeli maden çamurunun ve atık suyun depolandığı büyük tehlikeyi, Koyulhisar’daki yerinde gördük.
Madenle gelen bu tehlikeyi ısrarla yazdık..
Ordu Çevre derneği yaptığı açıklamalarla yetkilileri uyardı
Ve Yıllar sonra İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin TBMM başkanlığına verdiği bir dilekçe ile Menka ile ilgili sorularının yazılı olarak yanıtlanmasını istedi.
31 yıldır zaman zaman Ordu Valiliğinin de uyarılarına yazışmalarına rağmen faaliyetine devam eden Maden işletmecisi MENKA nın bu kez Faaliyetinin durdurulmasına,
Bu tesise ayrıca 142.452.00 TL para cezası uygulanmasına karar verilmiş.
Bu kararın alınmasına haklı olarak gönül koyan İstanbul Milletvekilimiz , hemşerimiz Oktay Ekşi’ye ne kadar teşekkür etsek azdır.
Elinize ,yüreğinize sağlık
Not: Çambaşı yolu üzerinde Kabadüz Akgüney köyü içerisindeki yine Melet ırmağı yatağı yakınındaki Zamantı Maden tesislerinde bulunan Kurşun madeni çökertme havuzunun geçtiğimiz aylardaki selde duvarının çöktüğü ve Kurşun maden çamurunun Melet ırmağına karıştığını da hatırlatmakta fayda var diye düşünüyoruz..!
OTSO ve...
ADALETİN TERAZİSİ..
Tuncer Engin
2.2.2009 tarihinde “Gördüklerimiz..Duyduklarımız köşesinde OTSO MECLİSİNE ADAY BİR GARİP ÜYE..! başlıklı bir yazı yazmıştım , yazının özeti şöyleydi...
1991 senesinde Ordu Ticaret ve Sanayi Odasının Resmi T.C li mührünün üzerine atılmış sahte imzalı ATR.3 A No 53921 numaralı Dolaşım Belgesi olayı geldi aklıma...
“Bu nasıl iş arkadaşlar şimdi bu sahte imzalı belgeyi bir Cumartesi tatil günü Ordu Ticaret ve Sanayi Odasından odacıyla yaptırıp Resmi T.C mühürlü çıkartan şimdi Ticaret Odası Meclis üyeliğine mi aday diye söylenmeye başladım.
Çok yakında da Başkan olursa hiç şaşırmayın diye söylendim....
O yıllarda elimize geçen ve sahte imzalı düzenlenmiş meşhur A.TR. 3 dolaşım belgesi imza ve evrak sahteciliğini OTSO seçimleri öncesi gazetede gündeme getirip yazmıştım.”
Uyarımıza rağmen OTSO’dan ses çıkmadı ne hikmetse bir açıklama da gelmedi..!
19 KASIM 1991 TARİHLİ
OTSO KARAR DEFTERİNDEN....
Oysa ki.. 19 Kasım 1991 Salı saat:15 Karar No: 166 sayı ile OTSO yönetim kurulunca gündemin 852. maddesi ile Odanın karar deftere şöyle geçmişti..
“ Odamızca tanzim edilen A.TR.3 A belgesi Ersan Ltd. Oda mührünün üzerindeki Sahte imzanın görüşülmesi..”
Kayıt altına alınmış ..26 Kasım l991 günlü 167 Karar ile OTSO Oda Karar defterine yazılı sahtecilik olayı özette şöyleydi ve Ersan Ltd şirketinin sahibi Süleyman Ersoy’un ise şu ifadesi dikkat çekiciydi...
“ Şirketten alınan ATR Belgesinin Cumartesi olması nedeniyle Acele Odada temizlik yapmakta olan A.Boztepe’ye Hazırlatarak mühürlettiklerini Oda yetkilisi bulunmadığı için imzalatamadıklarını ancak ihracatın aksaması durumunda her gün için 500 Mark ceza vermelerinin gerektiği için bu nedenle Oda Mührü üzerine kendisinin imzaladığını, ortada bir suç varsa firmasıyla kendisinin suçlanması gerektiğini . Odada evrakları takip eden Mehmet Albayrak’ın Firmasının üretim Müdürü olduğunu nitekim suçlanacak olanın Mehmet Albayrak değil firması ve kendisi olduğunu ancak sorunun Cumartesi Pazar günleri yapacağı ihracatın odanın kapalı olması nedeniyle evrakın imzalanmamasından ve yapacağı ihracatından gecikmesinden kaynaklandığını ifade ederek gereği neyse yönetim kurulu bana göre ifa etsin” dedi...
SONRA NE OLDU..?
4.6 2009 tarihinde Mehmet Albayrak’ın Avukat kardeşi Şeref Albayrak’la hakkımda 5.000 Tl lik Manevi tazminat davası açtı dava dilekçesinin bir yerinde
....buna rağmen müvekkilim seçimlerde Meclise girmeyi başarmıştır.
Diye yazdı...
Mehmet Albayrak’ın Avukatı Şeref Albayrak ile tarafıma açtığı 5000Tl lik manevi tazminat davamız 28.9.2011 tarihinde Yargıtay Kararı ile son buldu..
Yorumsuz olarak yayınlıyorum...
T.C
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas NO : 2010/ 14208
KARAR NO : 16812
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonara dosyadan bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik hakkına saldırı nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup,mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü,Anayasa’nın 28.maddesinde ve 5187 sayılı Basın yasası’nın 1,ve 3.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basın özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir.Basına sağlanan güvencenin nedeni ;toplumun sağlıklı ,mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın olayları izleme, araştırma,değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemlerden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka ayrılık veya uygunluluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlülüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, haklarına saygı gösterilmesi gerek Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümlerinde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25.maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararını gözeterek yapılmış oymalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmalıdır. Gerek yazılı gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken , özellikle yayının gerçek olmasını , yayında kamu yararı bulunmasını , toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın,objektif sınıflar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır.Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen her şeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gereği değil,o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünümünde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu 02,02.2009 günü yerel gazetede yayımlanan “ OTSO Meclisine bir garip üye” başlıklı köşe yazısında, davacının Ticaret ve Sanayi Odası Meclisine aday olmasında bahsederek l991 yılında hafta sonu düzenlenen bir dolaşım belgesindeki imzanın sahteliği anlatılmaktadır. Davacı, sahtekarlık suçlamasının seçilmesini engellemek ve karalamak amaçlı olduğunu ileri sürmüştür.Davalı ise belgelere dayalı bir olayı gündeme taşıdığını savunmuştur. Mahkemece davacının aday olduğu dönemde 18 yıl önceki bir olayın gündeme taşınmasında kamu yararı ve güncellik bulunmadığı gerekçesiyle davalının sorumluluğuna karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile iddia ve savunma incelenip değerlendirildiğinde; haber dayanağı OTSO kararı itibariyle hafta sonu düzenlenen dolaşım belgesindeki oda mührü üzerindeki imzanın sahte olması,imzayı firmanın üretim müdürü olan davacının değil firma sahibinin attığı konusundaki firma sahibinin beyanı doğrultusunda muhalif görüş de bulunarak idari karar verilmiş olması, imzanın kime ait olduğu konusunda beyanla yetinilip imza incelemesi yaptırılmamış olması, olayın savcılığa intikal ettirilmemesi olguları itibarıyla ismi bu sahtecilik olayına karışan davacının aynı kurumun meclisine aday olduğu dönemde böyle bir olayı belgelere dayanılarak kamuoyuna yansıtılmasında kamu yararı ve güncellik bulunduğu, yayının davacının kişilik hakkına saldırı oluşturulmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Şu durum karşısında davanın reddedilmesi gerekirken mahkemece delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek davanın sorumluluğuna karar vermesi bozma nedenidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün
HUMK.nun 428. maddesi gereği BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 18.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C
YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/ 13708
KARAR NO: 2011/14085
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 28.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MOR MENEKŞELER
Orduspor’un Birinci lige adım attığı 1967 senesinden günümüze Orduspor’umuzun Ordudaki maçlarını izlemeye özen gösteririm. Bu arada (Höllük) Mehmet’in Afyonspor’a attığı golü de unutamayanlardanım..!
Mor Beyazlı Kardeş kulüp Afyonspor bu talihsiz gol sonrası 1.ligden düşmüş ve lig’e de küsmüştü......
Şehir Stat’ının olmadığı zamanlarda Milletdüzü’nde Oynanan maçlarda Vilayetin önü deki bayırdan Ordulu bayanların amatör maçları seyrettiğini eski tarihi Ordu Fotoğraflarından biliyoruz....
1967’lerden günümüze Orduspor maçlarına Bayanlar rağbet göstermiş maçları zaman zaman takip etmişti ama Futbol Federasyonun aldığı doğru karar sonrasında Orduspor Samsunspor –Orduspor Eskişehirspor maçlarında 500 kişilik Bayan kontenjanlı MOR MENEKŞE’lerin yaptıkları inanılmaz güzel tezahüratların Orduspor maçlarına farklı bir güzellik, farklı bir kalite ve görüntü getirdiğini söyleyebilirim.
Türkiye Futbol Federasyonu TFF’nin son yıllarda Stadyumlarda oynanacak maçlar için aldığı en güzel kararlarından birisi de belirli kontenjandaki Bayan ve çocuk Taraftarın Tribünlerde ücretsiz olarak yerini almasıdır.
Bayan ve 16 yaş gurubunun altındaki çocukların parasını yasa gereği yine Federasyon ödeyecektir bu karar özellikle Anadolu’da statlara bir şenlik havası getirmiştir, onun içindir ki bu anlamlı kararını kutlarım..
TFF Bu girişimin en güzel örneğini Seyirci cezalı Fenerbahçe seyircisinin Fenerbahçe Samsunspor maçında kendi Sahasında Fenerbahçeli 46 bin bayan ve çocuk taraftarın Kadıköy’deki Ünlü Şükrü Saraçoğlu stadında tribünleri doldurması ve takımlarını 90 dakika desteklemesidir.
Orduspor-Samsunspor maçındaki bayan Mor Menekşelerin Mor Beyaz formaları ve Mor Beyaz atkıları ile Ordu Stadında Maraton Tribününün sol köşesinde kendilerine ayrılan 500 kişilik yerde Başlarındaki 3 Bayan AMİGO ile 90 dakika boyunca yaptıkları inanılmaz tezahüratın güzelliğini bütün stad gördü..
Bayan Amigolar MOR MENENŞELERi ile yine Orduspor Eskişehirspor Maçında da Takımları Orduspor’u aynı güzellikte hakemin başlama ve bitiş düdüğü süresince desteklediler Ordu 19 Eylül Stadında çok özel görsel bir güzellik havası estirdiler.
Yaz Kış, Karda Yağmurda takımlarına destekleyen Fedakar Erkek taraftarlar ile unutulmayacak bir uyumu sergilediler Maç SHOW yaptılar
Şöyle seslendiler ;
MOR BEYAZIM BENİM
BİRİCİK SEVGİLİM
SÖYLE SENDEN BAŞKA
KİMİM VAR BENİM...
* * * *
ORDU GOL..GOL..GOL
ORDU GOL..GOL..GOL..
ŞAMPİYON ORDU...
ŞAMPİYON ORDU...
Bana sorarsanız ve kim yapacaksa Orduspor’umuzu canla başla destekleyen “Stadın Mor Menekşeleri” Bu güçlü hanımlara çok özel çok güzel büyük bir pankart yazdırmalı ve tribünlerinin altına asmalı..
“MOR MENEKŞELER”
bu spotu hak ettiklerini düşünüyorum,
Elinize yüreğinize, gönlünüze sağlık diyorum...
TEŞEKKÜR
Umut Hastanemizde safra kesesi ameliyatım öncesindeki tetkiklerimde yakın ilgilerini ve alakalarını gördüğüm Hastanemizin değerli Doktorları
Dahiliye uzman Dr ALİ MEYDAN
Kardiyoloji Uzman Dr KADİR ŞAHNA
Ultrason Uzman Dr ALİ BEKİR
Anestezi Uzman Dr Nalan ŞEN ile
Ameliyatımı yaparak beni sağlığıma kavuşturan sevgili kardeşim
Başhekim
Operatör Doktor
KENAN URALKAN’a
Ve Cerrahi ekibine
Servisinin titiz ,şefkatli ve güler yüzlü Hemşirelerine,
Telefonla arayan ve Hastaneye gelerek geçmiş olsun dileklerinde bulunan dostlarıma arkadaşlarıma, Hastaneye ve Evime Çiçek gönderme inceliğini gösteren dostlarıma ,
Belediye Başkanımız
SEYİT TORUN’a
Özellikle Sevgili Eşim
N.Ayhan ENGİN’e aileme Dila GÖKALP’e
Sevgili Kardeşlerim Atilla ŞİMŞEK’e Erol KARAER’e
dostlarıma ve arkadaşlarım en samimi ve içten duygularımla Teşekkür ederim.
Tuncer ENGİN
GEÇMİŞ OLSUN
Gazetemiz yazarı Gazeteci Tuncer Engin ameliyat oldu.
Ordu Özel Umut Hastanesinde safra kesesinden bir operasyon geçiren Engin kısa sürede taburcu edilerek evinde istirahata çekildi,
Gazeteci Tuncer Engin’e geçmiş olsun diyor acil şifalar temenni ediyoruz.,
Ordu Değişim Gazetesi
O HASTA SİZLERE ÖMÜR...!
Bir zamanlar (Keçiköy) Güzelyalı mahallesindeki çok eskilerde 1958 senesinde Ordu Devlet Hastanesi olarak hizmet vermiş daha sonraları Yetiştirme Yurdu, Ordu Ziraat Fakültesi ve Diş Hekimliği fakültesi olarak hizmet veren ve günümüze kadar ayakta kalmış eski güzel tarihi yapılardan bir tanesidir.
O tarihlerde Ordu Devlet Hastanesi Keçiköy’ündeki bu tarihi güzel binasında Beş doktor Beş hemşire ile Ordu’lulara sağlık hizmeti götürüyordu...
1958’de Ordu’da Devlet Hastanenin tek ambulansının olduğu bu zamanlarda ufak kamyonetten bozma ambulansı ayrıca hastaneye erzak ve Personel taşıma servisi de oluyordu..
Ambulansın bıkmadan usanmadan gecesini gündüzüne katarak hizmet götüren fedakar sürücüsü de rahmetli İsmail Aydın’dı..
Manyetolu Santralli telefonların kullanıldığı 1958’lerde Hastanı hastaneye taşıyacak Tek ambulans hizmeti buydu ve herkes görevini yapıyordu..!
Günümüzde Ordu’da112 Acil Ambulans Doktorları ve sağlık ekibi 24 saat çok önemli bir sağlık hizmeti veriyor ve onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Özelliklede hastanelerdeki doktorlarımıza... Çünkü benimde iki defa gece yarısı bu çok özel sağlık Ambulans hizmetinden yararlanma imkanım oldu.
İnsan sağlığının en hassas olduğu ve hastaneye Acil servise bir-iki dakika önceden yetişebilmenin önemini sonradan anlıyor insan..
Çünkü Acilde doktorun yaptığı ilk müdahaledeki teşhisi ve kararı çok önemli..
Onun içindir ki 112 Acil Ambulans’ın ve ekibinin önemini çok iyi biliyoruz..
Tabii bu arada Ambulansı kullanan şoförünün de..!
İyi güzelde bunları neden yazıyorum..?
ACİL DURUM...
15 Eylül gecesi Ordu Devlet Hastanesinde gece 1.30 sularında Nefes borusu kanserli ve nefes darlığı çeken bir hastanın Hastanede gördüğü acil tedavi sonrası nefes almasındaki rahatsızlık giderildikten sonra evine ambulansla geldiği gibi götürülmesi gerekiyordu..
Çünkü doktoru böyle uygun görmüştü...
Hastane Acil doktoru ve Hastanın yakınları 112 Acil Ambulans servisini arayarak Hastanın nakli için ambulans istiyor.Çağrıldığı halde Ambulans bir türlü gelmiyor hasta sahibi ısrarla ve 112 yi defalarca arıyor sonunda telefondaki görevliye sizi Sağlık Bakanlığına şikayet edeceğim diyor ve Taksi çağırıyor...
Bu son telefondan sonra 52 FZ 154 plakalı ambulans hasta taksiye bindirilirken lütfen geliyor..Ambulansın şoförü ile hasta sahibi bu defa yine anlaşamıyor..
Ambulansın şoförü “ Gelmek zorunda değilim ..İstediğin yere şikayet et” diyor..
Hasta sahibi ertesi gün Ambulans şoförünün bu tavsiyesini ve hatırlatmasını yerine getiriyor.. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a bir şikayet dilekçesi gönderiyor yaşadığı olayı anlatıyor.Daha sonra bu olay üzerine Gazetemizde çıkan “112 Acil Acillik Olmuş” yazısını okuyan İnsan ve Sağlık hizmetlerinde de çok duyarlı valimiz Orhan Düzgün bu garip sağlık Olayıyla ilgili soruşturma başlatma talimatı vermiş..
Valimiz Orhan Düzgün’e bu duyarlılığından dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz..
O HASTA SİZLERE ÖMÜR...!
O geceki üzücü Olaydaki adı geçen hasta Feridun Nafiz Saraç bir hafta sonra bu kez kaldırıldığı hastanede hayatını kaybediyor..
112 Acil hizmet Servisinin tamamını bu olaya katmamamız, suçlamamamız gerekiyor.. Sadece o akşam bir ambulans şoförünün yarattığı kişisel bir rahatsızlık tı bu ve yanlış olan da buydu......
Hastalarımız için Yapılan önemli bir sağlık hizmetinde hastane kapısında hasta sahibi insanları bu derecede kırmanın hiçbir değeri olmayacağı gibi yapılan hizmetinde bir anlamı kalmıyor.
Ve ...
O hasta sizlere ömür...!
YASAK BOYDA AVLANAN
YAVRU BALIKLAR...!
Eylül ayı içerisinde , geçtiğimiz günlerde Doğa Aktiviteler Derneğine gönderilmiş Sayı 46 2011 tarihli “GREENPEACE” isimli dergi geçti elime. Sayfalarını karıştırdığımda ilginç güzel yazılarla birlikte orta sayfasında iki değişik boyda yan yana koyulup çekilmiş İstavrit balığı fotoğrafı dikkatimi çekti.
Yazının başlığında;
“ Sorumuzun Cevabını Alana Kadar...”
“Yavru Balıkların avlama boylarının bilimsel verilere göre düzenlenmesi,sürdürülebilir balıkçılık ve sürdürülebilir denizler için mücadeleye devam. Yavru balıkların kurtulması yakındır.” Yazılıydı
Derginin orta sayfasında Fotoğraftaki İstavrit balıkları bir cetvelle ölçtüğümde boyları 10 ve 30 santim olan istavrit balığının küçüğünü görüyoruz satın alıp yiyoruz da büyükleri nerede bu balığın diye de sorası geliyor insanın..!.
Balıkçı tezgahlarında satılan küçük yavru istavrit balıklarını bir an düşündüm de...
Bunlar büyük trol veya çevirme balık ağlarıyla ve de Büyük balıkçı teknelerinin radarları ile tespit edilip denizlerimizden adeta kazınarak toplanan sürüler halinde dolaşan büyümesine izin verilmeyen yavru istavrit balıkları idi, balıkçı tezgahlarında satılan.
Ufak balıkçı kayıkları ile amatör balıkçılarda rızıklarını evlerinin geçimlerini olta avcılığı ile ve sağlayanlardı..
Büyük balıkçı ağları ile 100-200 kasa veya tonlarca yakaladıkları küçük istavritleri küçük kayıklarda olta avcılığı ile 3-5 kilo olarak yakalayabiliyorlardı sadece ...
Sonra 40-45 sene önceleri mahalle aralarında iki balık satıcısının taşıdığı çubuklara asılmış büyük istavrit balıkları geldi aklıma . İkisi iki buçuk liraya satılan büyük istavrit balıkları...
Ayrıca yine dizin dizin satılan büyük İstavrit balıkları...Şimdi nerede bu büyük İstavrit balıklarını göreniniz var mı..?
Ben görmeyeli çok..çok uzun seneler var.!
Büyüklerimiz bilirler de size bir sır vereyim. Büyük istavritin ızgarası da inanılmaz lezzetli oluyordu laf aramızda ..!
Tabii bulabilirseniz..
Yeni nesil çocuklarımızın bu bahsettiğim balıkları görme şansı yok..Ancak şu an benimde yıllar sonra GREENPEACA dergisinde gördüğümü ancak görebilirler..
Acı ama gerçek bu..
Yine çok eskilerde sahil yolunun geçmediği yıllarda Küçük iskeleye yanaşmış büyük Hamsi balıkçı teknelerini evden gördüğümüzde ilistir dediğimiz kovalarla iskeleye gider taşıdığımız kovayı teknedeki balıkçıya uzattığımızda balıkçı ağzına kadar Hamsi dolu teknedeki taze kalay gibi parlak hamsiye daldırır kovayı uzatırdı. Kovasını bir veya iki liraya alırdık. Bu yazdıklarımı Ordu’da benim yaşımda olan çoğu insan yaşamıştır bilir...
Büyük 5-6 kiloluk Kalkan balıklarını balık tezgahlarında görmek ne mümkün..İnsanlar Böyle büyük balıkları alırken Ortasından kestirir ayıklatır bölüşürlerdi..tabi bir zamanlar
Yine bir zamanlar...
Denizlerimizde o kadar bereketli balık ve Hamsi avcılığı yapılırdı ki balık avcısı da balık tüketicisi de bu deniz ürünleri bolluğundan nasibini alırdı.. Gençliğimizde rıhtım iskelesinde oltayla her türlü balığı avlardık.
O yıllarda Gece sabahlara kadar oltayla iskelede avlanan amatör balıkçılar vardı..Genelde Yazın Rıhtımın başında veya yan tarafında Soya tarafında sabah güneşi denizden yükselirken genelde deniz solucanı kullanılarak avlanılan büyük kırmızı ( Memülünün gülü..) diye tabir edilen Barbun balıklarını unutmam mümkün değil..
Güneş batarken de Rıhtım istelesinin girişindeki kayalıkların bulunduğu mevkide yakaladığımız Karagöz balıkları... Neydi o günler ve balık bolluğu...
Büyük istavrit Lüfer,Kofana,Kefal,(Paçoz) Sarıkulak,Barbun,Mavraşgil (Ekşina) Dişli,(Karagöz) , Sargan,Kapaklı..Bu yazdığım balık türleri iskeleden avlanan balıklardı..
Bu balıklar nerede şimdi..?
Çevre kirliliği Karadeniz’e akan derelerin sürüklediği tarım ilaçları, Kimyevi tarım gübresi suları, evlerden atılan Ozon,deterjan,çamaşır suları mutlaka kapalı bir deniz olan Karadeniz’in ekolojisini bozuyordur..
En Önemlisi bilinçsiz yasak avlanma ve balık boy yasaklarına uyulmaması her şeye rağmen küçük balıkların tezgahlarda satılması, denetimsizlik.Bütün bunları bir araya getirdiğinizde Balık yokluğundan şikayet etme gibi bir lüksümüz olamaz...
Lahmacun büyüklüğündeki küçük Kalkan balıklarını Boy yasağına giren küçük parmak büyüklüğündeki Barbunya balıkları , Mezgit balıkları küçük yaprak dediğimiz Çinekop (Lüfer) balıkları ve bunlar gibi nicelerini balıkçı tezgahlarında gördüğümüz ve satın aldığımız müddetçe balık yokluğundan şikayet etmemiz de gerekmiyor.
Karadeniz’in karşı kıyılarında,Romanya denizlerinde olan 7-8 kiloluk kalkan balıkları ve balık bolluğu neden bizim denizimizde yok.
Çünkü Denizlerimizde çoğu kez yasaklara uyan yok..
Rize’de Su ürünlerinin ürettiği Kalkan Balıklarını küçük yavru olarak fişleyip suya bırakıyorlar. 300-400 Gramlık Yavru Balıklar büyümeden yolda yakalanıyor tezgahlarda satılıyor..!
Bütün bunları zaman zaman Biz yazıp biz okuyoruz...
Yasaklara uymadığımız müddetçe ve Denizlerimizin vede balıkçı tezgahlarının denetimleri olmadığı müddetçe istediğiniz balığı hayalinizde büyütebilirsiniz veya resimlerde görürsünüz..
Valimiz Orhan Düzgün elinde metre tezgahlarda Avlanma yasağına uymayan balıkları mı denetleyecek..?!
Hangi balık büyük hangisi küçük..
Sonuçta Hamsi balığı fazla büyümüyor
İstavrit balığı büyüyor, diğerleri de..
Sonra ne mı olacak..?
Bakıp bakıp dururuz.
ORSEV GENEL KURULU ..
VE
ORSEVİN SANAT DOSTLARI
1991 Senesinde Kurulan Ordu Sanat Evi ORSEV’in 10.Genel Kurulu ORSEV’ salonunda 23 Eylül 20011 Cuma günü saat 17.00 de Sanat adamı Sanat dostu Tunca Gönül’ün Divan Başkanlığında ve Orsev gönüllülerinin katılımıyla yapıldı.
Başkan Sevinç Özel’in Yeni listesi Oy birliği ile kabul gördü. Orsev Üç yıllığına yeni dönem için de Ordu’da Sosyal faaliyetlerini Kültür Sanat etkinliklerini Sevinç Özel’in başkanlığında ve yeni Yönetim Kurulu Üyeleri Başkan Yardımcıları Necmi Oğuz, Gülseren Köksal (Yamak) Neşe Yüce, O.Rüştü Baş, Tuncer Engin, Orhan Zafer , Metin Koç ile birlikte sürdürecek hizmet için görev yapacaklar..
Başkan Sevinç Özel seçimler öncesinde Ordu Sanat evinin 10. olağan genel kurul çalışma faaliyetleri raporlarını okudu ve üyelere özetle şöyle seslendi.
“ Sayın Divan,değerli konuklar basınımızın değerli temsilcileri sizleri yönetim kurulum adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 10. olağan genel kurulumuza hoş geldiniz.
Bu yönetim döneminde de büyük bir özveri ile Ordu’muzun Kültür Sanatına katkılarda bulunmaya çalıştık. Ve ilimize zengin bir altyapı kazandırmakta katkılarımız oldu . Ordu’nun sosyal yaşantısına renk kattık güzellikler getirdik, seçisi tutum ve duruşumuzla halkımızın beğeni ve sevgisini yükseklere taşımaya devam ettik.
Bu Üçüncü dönemimizde de geçen dönemlerimiz gibi iyi şeyler yaptık…”
Bence öyle Sevgili Başkanım gerçekten Orsev güzel şeyler yapıyor ve dile kolay ...10. dönem Ordu Sanat Evi Orsev’in Genel Kurulunda Ordu’da Sanata-Kültüre gönül veren üye ve sanat dostlarımızla yine beraberdik.
Orsev’i bu çok özel gününde, yine bizleri yalnız bırakmadılar,bizlere yeniden 3 yıllığına görev verdiler.Sanat dostlarımıza bu vesile ile saygılarımızı ve sevgilerimizi sunuyorum.
Orsev’in kuruluşu olan 1991 senesinden bu güne geçen Sanat ve Kültür ağırlıklı, dolu dolu 21 yılda Ordu’da Başkanıyla ,yönetim kurulu üyeleriyle en önemlisi sanata ve kültüre katkı sağlayan destek veren sanat dostu insanlarıyla, Ordu’da gönüllü hizmet veren saygın bir sivil toplum kuruluşudur ORSEV.
Kimler geldi, kimler geçti Orsev’in Sanat ve Kültür kervanından ?
Orsevin kuruluşundan bu güne Ordu’da Tiyatro, Şiir ve Kitap imza ,söyleşi günlerinde ,Mahalli sanatçılarımızı anma gecelerinde fotoğraf ve Resim sergilerinde, sanatsal söyleşilerde Türk Sanat ve Türk Halk müziği konserlerinin unutulmaz gecelerinde ,Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Orsev’in işbirliği ile Kültür Bakanlığı sanatçıları Ordu’nun değerleri İrfan ve Cem Gürdal kardeşlerin Türk dünyası ve Anadolu müziği karşılaştırmaları nefis konserleri ve daha niceleri...
Ordu’muzun Tiyatro Sanatında gözbebeği, gururumuz Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu OBKT’den sonra Ordu Sanat evi ORSEV’imiz özellikle yaptığı Tiyatro çalışmaları ve Sanata, Kültüre yaptığı güzel katkıları ile daima saygın yerini alacak alkışlanacak ve anılacaktır.
Ordu Sanat Evi ORSEV’in yer konusunda ki en sıkıntılı anında da desteklerini esirgemeyen şu anki salonun Orsev’e tahsisini sağlayan Kültür ve sanat gecelerinde Orsev’den ilgisini esirgemeyen Belediye Başkanı Seyit Torun’a Orsev’in sanat dostları ne kadar teşekkür etse azdır diye düşünürken Orsev’in Başkanı Sevinç Özel’in genel kuruldaki şu sözlerini de yazmadan geçemeyeceğim;
“Ordu’nun Kültür ve Sanatına bir nebze de olsa katkıda bulunan herkes kendini mutlu saymalıdır. Bu konuda bizim de payımızın olduğunu düşünüyoruz.
Mutluyuz gururluyuz.
Tüm bu faaliyetler ve gayretlerimiz Ordu’luları biraz daha sanatsal faaliyetlerin içine çekmek sanat adına potansiyel yaratıp sanatı sevdirmek yarınları, gençleri gelecek kuşaklar için bu günlerden daha güzel kılmaktır.
Biz bu çalışmalarımızı sadece kendi öz faaliyetlerimizle değil sanatın her alanında çalışan sanatçıları destekleyip, ürünlerini kendi mekanımızda kitlelere ulaştırmada onlara yardımcı olarak ta sürdürdük.
.......
Son olarak Kültür ve Sanat’a destek veren, Kültür ve Turizm Bakanımız sayın Ertuğrul Günay’a ,bizim için bir şans olduğunu düşündüğümüz Valimiz Sayın Orhan Düzgün’e, hep bizimle olarak bize güç veren değerli eşleri Gül hanımefendiye, Orsevde desteklerini her zaman gördüğümüz Belediye Başkanımız sayın Seyit Torun’a çok teşekkür ediyorum , Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum..
Bizde iyi ki varsın Orsev diyoruz..
İyi ki varsın Başkan Sevinç Özel
Ve ..
İyi ki varsınız sanatın dostları...